ibrahim saraçoğlu tiroid bezi / Guatr Bitkisel Tedavi İbrahim Saraçoğlu

Ibrahim Saraçoğlu Tiroid Bezi

ibrahim saraçoğlu tiroid bezi

İbrahim Saraçoğlu Tiroid Tedavisi İçin Dereotu Kürü

Tiroid Rahatsızlıkları

Tiroid bezi, boyunun ön tarafında bulunan ve 2 lobdan oluşan bir bezdir. Tiroid bezi T3 ve T4 ile tanımlanan 2 tane hormon üretir.  Bu iki hormon metabolizmayı düzenler ve de metabolizma hızını kontrol eder. Tiroid rahatsızlıkları, tiroid hormonlarının az çalışması, fazla çalışması veya tiroid bezi içinde oluşan kitleler olarak görülür.

Hipertiroid (tiroidin hızlı, fazla çalışması)
Tiroid bezinin gereğinden fazla (hızlı) çalışması, T3 ve T4 hormonlarının yükselmesinesebep olur ve böylece metabolizma hızlı çalışmaya başlar. Bu duruma Hipertiroid denir. Hipertiroid şunlara sebep olur: Kalp çarpıntısı, kalbin hızlı çalışması ve bağırsak hareketlerinin artması. Bazı hastalarda hipertiroid ishali de tetikleyebilir. Kadınlar daha risklidir çünkü kadınlarda erkeklere göre 5 kat daha fazla görülen bir hastalıktır.  Tiroid bezi fazla çalıştığı için nodül oluşmasına sebep olabilir:  uninodosa (tek nodül) veya multinodosa (çok sayıda nodül) gelişebilir.

Hipotiroid (tiroidin yavaş veya az çalışması)

Tiroid bezinin az çalışması durumunda T3 ve T4 hormonları az üretilir. bunun sonucunda metabolizma yavaş çalışmaya başlar. Bu hastalığa Hipotiroid denir. Genelde kalp hızı azalır, bağırsak hareketleri yavaşlar ve kabızlık şikayetleri ortaya çıkar. Hipotiroid hastalarının önemli özelliklerinden birisi de çok kolay kilo almalarıdır. Kadınların %2 sinde, erkeklerin ise %0.1 inde hipotiroid rahatsızlığı görülmektedir.

İbrahim Saraçoğlu Tiroid Tedavisi için Dereotu Kürü

İbrahim Saraçoğlu, hem hipertiroid, hem hipotiroid için dereotu kürünü önermektedir. İbrahim Saraçoğlu, dereotunda bulunan iki ana etkin maddenin, tiroid hormonları olan T3 ve T4’ü dengelemede yeterli olabildiğini söylüyor. Yani tiroid bezi hızlı çalışıyor ise yavaşlatıyor, yavaş çalışıyor ise hızlandırıyor. Neticede hem hipotiroid hastaları hem de hipertiroid hastaları için dereotu faydalıdır.

Tiroid nodüllerine karşı Dereotu Kürü faydalı mıdır?
Dereotu kürü tiroid hormonlarını dengeler, sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. bunun yanısıra nodüllerin küçülmesinde veya tamamen yok olmasında da dereotu kürü etkilidir. Birkaç mm büyüklüğündeki nodülleri tamamen yok edebilir, cm düzeyindeki nodüllerin ise sadece küçülmelerinde etkili olabilir. Dereotu kürüne ek olarak, tiroid nodüllere karşı başka bitkisel kürler de bulunmaktadır.

İbrahim Saraçoğlu Dereotu kürünün uygulanışı:

3 ay boyunca çok basit olan kürümüzün uygulanması gerekiyor. Sabah, öğle ve akşam,  aç karnınıza, öğünlerden 15 dakika kadar önce 1 yemek kaşığı dolusu taze yeşil dereotu birkaç kez çiğnendikten sonra 2-3 yudum su ile yutulur. Bu küre hiç ara vermeden 3 ay devam etmelisiniz.

İbrahim Saraçoğlu, dereotu kürünün ikinci ayından sonra tiroid hormonlarınızı zaman zaman kontrol ettirmenizi tavsiye ediyor. Çünkü kullandığınız ilacın miktarını azaltmanız gerekli olabilir. Sakın ilaç azaltımını hekiminize danışmadan kendi kendinize karar vermeyiniz.

Tiroid nodüllerinin küçülmesinde veya ilerlemesinde de bu dereotu kürü oldukça etkilidir. Bu kür sayesinde çok sayıda hasta, ilaç alınımından kurtulmuş ve var olan nodülleri de yok olmuştur. Gerekirse küre daha uzun zaman devam edebilirsiniz.
NOT: Hekimlerin kontrol ve önerilerini ihmal etmemelisiniz.

Tiroid hastaları için İbrahim Saraçoğlu ayrıca bitkisel bir kür daha öneriyor. Yoğurt otunun özel bir türü ile yapılan bu kür, İbrahim Saraçoğlu’nun sitesinde satılmaktadır.

Tiroid hastaları için beslenme önerileri

Şu besinler tiroid hastalarına önerilmez. Lütfen bu yiyeceklere karşı ölçülü olunuz.

  • Brokoli
  • Lahana
  • Kırmızı ve karalahana
  • Brüksel lahanası
  • Karnabahar
  • Soya
  • Ispanak
  • Yerfıstığı
  • Böğürtlen
  • Turp
  • Darı
  • Şeftali

20 gramlık tiroit, tüm dengemizi bozabilir!

Boynumuzun ön bölümünde yer alan, yaklaşık 20 gram ağırlığındaki tiroit bezi küçük, ama vücuttaki rolü büyük bir organdır.  Acıbadem Maslak Hastanesi Tiroid Kliniği’nden Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Neslihan Kurtulmuş, tiroid bezinde yapılan tiroit hormonlarının vücuttaki diğer bütün sistemler üzerine etkili olduğunu, tiroit hormonlarındaki en küçük dengesizliğin diğer organ ve sistemlerin de çalışmasını olumsuz etkilediğini belirtiyor.�
Tiroit bezi anne karnındaki dönemden itibaren başlayarak hayat boyunca tiroit hormonu (T3, T4) salgılar. Bu düzenin sağlanmasında hipofizden salgılanan TSH’ın da varlığı gerekir. Bu nedenle bu hormonların yapım aşamasının herhangi bir bölümündeki bozukluk tiroit hastalığına yol açar.
Tiroidin büyümesine “Guatr” denir. Guatr basit guatr, nodüllü guatr, nodülsüz guatr gibi değişik gruplara ayrılır. Bir de tiroit bezindeki büyümenin değişkenlik gösterdiği, “immun sistem”deki problemlerden kaynaklanan otoimmun (vücudun tiroide karşı gösterdiği reaksiyon sonucu oluşan) tiroit hastalıkları vardır. Tüm bu tablolar tiroidin çalışmasını bozarak hipertiroidi (çok çalışması) ya da hipotiroidiye (az 20 gramlık tiroit, tüm dengemizi bozabilirçalışması) yol açabilir.

Tanı için ne yapılmalı?
Hastalar bazen boyunlarında şişlik fark ederek bazen de yan sütundaki yakınmalarla hekime giderler. Tanı amacıyla önce tiroit hekim tarafında elle muayene edilir. Daha sonra kan tetkiki istenerek T3, T4, TSH, gerekirse tiroit otoantikorları istenir. Ayrıca sintigrafi ve ultrasonografi de hekimin gerekli görmesi durumunda istenebilir.

Kimler risk altındadır?
 Ailesinde tiroit problemi olanlar, başka bir otoimmun hastalığı olanlar, bazı ilaçları kullananlar, boyun bölgesine radyoterapi uygulanmış olanlar, yoğun bakımda yatan hastalar diğer insanlara göre daha fazla risk altındadır. Gebelik ve lohusalıkda da tiroit hastalığı olasılığı artar.
Tiroit nodülü tehlikeli midir?
Nodül tiroit içinde büyümüş alanlardır. Boyut ve sayıları değişik olabilir. Nodüller büyüyebilir, çok çalışır hale geçebilir ve yüzde 5 oranında da kanserleşebilir. Bu nedenle takibi gerekir.  

Hipertiroidi ve hipotiroidi nasıl anlaşılır?
Tiroit az çalıştığında (hipotiroidi): 
- Halsizlik
- Güçsüzlük
- Saç dökülmesi
- Cilt kuruluğu
- Kabızlık
- İsteksizlik
- Mutsuzluk
- Kilo artışı, şişkinlik
- Âdet düzensizliği, âdet olamama
Tesadüfen yapılan kan testlerinde ciddi kolesterol yüksekliği saptandığında hipotiroidi akla getirilmelidir.
Tiroit çok çalıştığında (hipertiroidi) ise şunlar oluyor: 
- Çarpıntı
- Terleme
- Sinirlilik
- Huzursuzluk
- Kilo kaybı
- Ellerde titreme
- Saç dökülmesi, saçta incelme
- Geçmeyen ishal
- Gözlerde büyüme 
- Âdet düzensizliği, âdet olamama


Tiroit tedavisinde farklı seçenekler var
Tiroit hastalıklarının tedavi şekilleri değişiktir. Bir kısmı sadece ilaçla tedavi edilirken, bir kısmında cerrahi yöntem uygulanır. Hangi tedaviye karar verileceği, hastaya ve hastalığının tipine göre karar verilir. İlaç tedavisi kararı verilen hastalarda da bu tedavinin süresi, ilacın dozu, hastaya ve hastalığın seyrine göre ayarlanır.�
Tiroit bezi tamamen alındıysa hastanın ameliyat sonrasında ilaç (tiroid hormonu) kullanması gerekir. Bazı hastalıkları tiroit bezinin tamamen çıkarılmasını gerektirdiği için sonrasında ömür boyu tiroit hormonu alınması hastayı tedirgin etmemelidir.
Tiroit hastalıklarında bir diğer tedavi seçeneği de radyoaktif iyottur.�
Ameliyat düşünülmüyorsa, hekim tarafından belirlenen aralıklarla hasta izlenir. Bu sırada tiroit ultrasonografisi ile kontroller yapılır, gerektiğinde nodüllere yönelik biyopsi yapılır. Tiroit nodülü olan ya da  büyük guatrı olan her hasta ameliyat edilecek anlamına gelmez. Ancak ameliyat gerek-liliği ortaya çıkmışsa da bundan çekinilmemelidir.


Çocuklarda göz sulanması ihmal edilmemeli
20 gramlık tiroit, tüm dengemizi bozabilirÇocuklarda göz sulanması sıklıkla görülen göz problemlerinden biri. Çeşitli nedenlere bağlı olan, tedavi edilmezse enfeksiyonlara sebep olan göz sulanmasıyla ilgili Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Göz Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Ferda Çiftçi soruları yanıtladı.

Hangi durumlarda çocukların gözleri sulanabilir?
Gözyaşı kanalı tıkanıklığı, gözkapaklarındaki bozukluklar, göz tansiyonu hastalığı, gözde çizilme veya yabancı cisim kaçması sulanma ile belirti verebilir.

Ne yapılması gerekir?
Kapak düzeni bozuk olan çocuklarda irritasyon göze zarar veriyorsa erken tedavi etmek gerekir. Cerrahi tedavi ile kapak düzeltilerek sorun giderilir. Bir diğer neden, doğumsal gözyaşı kanalı tıkanıklığıdır. Gözyaşı bezi yeterli üretim yapıyor ama kanal tıkalı ise gözyaşı yüze doğru akar. Yeni doğanlarda gözyaşının buruna aktığı kanallar kapalı olabilir. Çoğunlukla birkaç ayda kendiliğinden açılır. Erken dönemde (ilk 12 ay) masaj yapılarak, enfeksiyon olduğunda ise antibiyotik damlalarla tedavi sağlanabilir. İhmal edilmiş ve / veya yeterli tedavi yapılmamış hastalarda sürekli enfeksiyon gözün diğer bölgelerini etkileyebilir. Bu durumda ve 1 yaşına kadar devam eden sulanmalarda kanala sondalama uygulanmalıdır. Aynı zamanda kanala silikon tüp uygulanabilir.  

İlaç kullanımının kanal açma işleminde yeri nedir?
Kanal tıkanıklığı nedeniyle sık sık enfeksiyon olan çocuklarda sürekli antibiyotik kullanmak çözüm değildir.  1 yaşında kanal açılmaz ve bekletilirse uygulanan ameliyatın başarı şansı azalır.

Başka hangi durumlarda çocuğun gözleri sulanır?
Bazen bebeklerde kistik oluşumla birlikte kanal tıkalı olabilir, bu durumda hiç beklemeden sondalama yaparak kanalı açmak gerekir .
Ayrıca doğumsal glokom (göz tansiyonu), sulanmaya neden olur. Gözü çizilen ya da yabancı cisim kaçan çocuklarda da sulanma önemli bir belirtidir. Bütün bu tablolar acil tedavi gerektirir.

Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu

Prof.Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu
[email protected]

DEREOTU



Latince
 :
Anethum graveolens

İngilizce : Garden Dill

Almanca : Dill

Özellikleri : Hipertiroid, Hipotiroid, İştah kesici, Osteoporoz, Guatr, Helicobakter pylori ,Antibiyotik agonisti,Menopoz şikayetleri, Hemeroid (basur),Tiroid nodüllerine karşı


Maydanoz grubundandır. Çoğu zaman dereotu ile tereyi karıştıranlar vardır. Dereotu, cacığın, dolmanın içine ve baklanın da üzerine konur. Dereotunun sapları ve yaprakları zengin E-vitamini deposudur. C-vitamini bakımından öylesine zengindir ki, miktar olarak E-vitamininin tam on katıdır. Bir hafta boyunca, öğünlerinize başlamadan önce tüketeceğiniz bir yemek kaşığı dolusu dereotu ileride gelişebilecek tiroid şikayetlerine karşı mükemmel ve mucizevi bir önleyicidir. Bir yıl içerisinde üç-dört kez bir hafta boyunca her öğün öncesinde bir yemek kaşığı dolusu tüketmek en ideal ölçüdür.Değerli okuyucu, ileride gelişebilecek tiroid şikayetlerine karşı, yukarıda önermiş olduğum önleyici kür şekli en ideal olanıdır. Dereotunu önermiş olduğum bu sınırların üzerine çıkarak abartılı bir şekilde tüketmeyiniz.Dereotunun tiroid fonksiyonları üzerinde etkili olan ana etkin maddelerinden bir tanesi anethole etkin maddesidir. Anathole dereotunun saplarında, yapraklarında ve köklerinde de bulunmaktadır. Ancak, dereotunun kökleri bu amaçla tüketilmemelidir. Dereotunun kullanılacak olan kısımları sadece ve sadece sapları ve yapraklarıdır. Yeri gelmişken belirtmekte fayda görüyorum, tek başına (saf halde) anethole etkin maddesinin alınması (örneğin, tablet olarak) etkili değildir. Kür olarak kullanılmasında dereotunu bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Anethole'ün etkili olabilmesi için beraberinde dereotunun yapraklarında bulunan beta-caryophylenne ve dillanoside yardımcı ve fonksiyonel etkin maddelerine de ihtiyaç vardır.

Tablo: Dereotunun diğer önemli etkin maddeleri

isorhamnetin

paraffin

limonen

quercetin

linalol

quercitrin

niacin

sabinen


Dereotu öyle bir nimettir ki, hem hipotiroid (tiroidin yavaş veya az çalışması) hem de hipertiroid (tiroidin hızlı veya fazla çalışması) durumunda etkilidir. Her iki durumda da etkilidir. Her iki durumda da etkili olması ne anlama gelir? Veya nasıl izah edilebilir?Bu durumu basitçe açıklamadan önce, tiroid bezi hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. 

Tiroid Rahatsızlıkları

Tiroid bezi, boyunun ön tarafında bulunur ve 2 lob'dan oluşur. Tiroid bezi T3 ve T4 ile ifade edilen 2 tane hormon üretir. T3 hormonu 3 tane, T4 hormonu ise 4 tane iyot atomu içerir. Etkili olan, yani hücre içerisine girerek metabolizmada etkili olan T3 hormonudur. Yaklaşık %93 ünü aktif olmayan T4 hormonu, %7 sini ise aktif olan T3 hormonu oluşturur. T4 hormonu hücre içerisine girmeden önce aktif olan T3 hormonuna dönüşmek zorundadır. T4 hormonu karaciğerde T3 hormonuna dönüşür. Her iki hormon metabolizmayı düzenler ve de hızını kontrol eder. Tiroid rahatsızlıkları irsi olarak bebek daha anne rahminde iken veya yetişkin ileri yaşlarda sonradan gelişebilir.

Hipertiroid (tiroidin hızlı, fazla çalışması)

Tiroid bezi fazla (hızlı) çalışırsa, T3 ve T4 hormonları yükselir (artar) ve metabolizma hızlı çalışmaya başlar. Bu duruma Hipertiroid denir. Kalp çarpıntısına, kalbin hızlı çalışmasına ve bağırsak hareketlerinin de artmasına neden olur. Bazı hastalarda ishali de tetikleyebilir. Kadınlarda, erkeklere göre 5 kat daha fazla görülmektedir. Hipertiroid durumunda bazı hastalarda gözlerde dışa doğru çıkış gözlenebilmektedir. Bu duruma uzman diliyle, 'endokrin orbitopati' adı verilmektedir. Tiroid bezi fazla çalıştığından dolayı uninodosa (tek nodül) veya multinodosa (çok sayıda nodül) gelişebilir. Hipertiroid ortaya çıkışında otoimmün faktör etken olabilir. Yani, bağışıklık sistemi (immün sistem) yanlışlıkla T3 ve T4 hormonlarının fazla üretilmesini tetikleyen antikor üretmeye başlamaktadır. Bu durumu ilk ortaya koyan Morbus Basedow olduğu için, kısaca Morbus Basedow hastalığı da denilmektedir. Hipertiroid rahatsızlığını tetikleyen önemli bir sebep iyot eksikliğidir. Çünkü T3 hormonu 3 adet, T4 hormonu 4 adet iyot içerir. Tiroid bezinin sağlıklı çalışması iyot atomuna doğrudan bağlıdır. Tiroid bezi, iyot açığına düştüğü takdirde, kendisini büyüterek (irileştirerek) tepkisini göstermektedir. Hipertiroid durumunda ortaya çıkan şikayetler:

  • Sinirlilik
  • Uykusuzluk
  • İç huzursuzluğu
  • Ellerde titreme
  • Sıcak ve nemli deri
  • İştah olmasına rağmen kilo kaybı
  • Kas zayıflığı ve güçsüzlük
  • Saç dökülmesi
  • Sıcağa karşı aşırı duyarlılık ve kolayca terleme
  • Guatr oluşumu
  • Gün içerisinde ruh halinde değişiklik
  • Kadınlarda adet düzensizliği 
  • Sık defekasyona çıkma ve kolay ishal halleri
  • Hızlı çalışan kalp (tachycardia=taşikardi)

Mühim Not: Değerli okuyucu, yukarıda belirtilen şikayetler sadece hipertiroid'e özgü olmayıp farklı rahatsızlıkların da belirtisi olabilir. Bu nedenle bu konuda size en doğru bilgiyi verecek olan hekiminizdir.

Hipotiroid (tiroidin yavaş veya az çalışması)

Tiroid bezi az çalışır ise, T3 ve T4 hormonları az üretilir ve metabolizma yavaş çalışmaya başlar. Bu duruma Hipotiroid denir. Kalp hızı azalır (bradycardia), bağırsak hareketleri yavaşlar ve kabızlık şikayetleri ortaya çıkar. Hipotiroid hastaları çok kolay kilo alır. Kadınların %2 si, erkeklerin ise %0.1 inde hipotiroid görülmektedir. Yeni doğan her 3500 bebekten bir tanesi hipotiroid hastası olarak dünyaya gelmektedir. İleri yaşlarda gelişen hipotiroid, tiroidin kronik iltihaplanması sonucunda gelişmektedir. Buna Haşimoto-Tiroidit de denilmektedir. Tiroid bezinin iltihaplanması sonucunda antikor oluşmakta ve bu antikorlar vücudun kendi tiroid bezine karşı savaş açmakta ve tiroid bezini çalışamaz duruma getirmektedir. Çalışamaz duruma gelen tiroid, vücudun ihtiyacı olan T3 ve T4 hormonlarını üretemez hale gelmektedir. Halen, vücudun neden antikor oluşturduğu bilinmemektedir. Değerli okuyucu, vücudun kendi doku ve organlarına karşı savaşan 'antikor' oluşturması neticesinde ortaya çıkan hastalıklara 'otoimmün hastalıklar? adı verilmektedir. Son yıllarda otoimmün hastalıklarda hızlı bir artış görülmektedir.

Hipertiroid tedavisi gören hastaların bazılarında tedavi sonucunda tam tersi olan hipotiroid gelişebilmektedir. Bu durum daha çok, radyoaktif iyot veya ilaç tedavisi alan hastalarda görülebilmektedir. Guatr ameliyatı sonucunda da hipotiroid (tiroidin yavaş çalışması) gelişebilmektedir. Çok ender de olsa, tiroid bezini komuta eden ve beyinde bulunan hipofiz bezinin ürettiği TSH hormonuna (Tiroid-Stimulate-Hormon) bağlı olarak da hipotiroid gelişebilmektedir. Hipotiroid durumunda ortaya çıkan şikayetler;

  • İştahsızlık
  • Kilo alma
  • Yorgunluk
  • Konsantre azlığı
  • Soğuğa karşı hassasiyette artış
  • Kabızlık
  • Kuru ve serin bir deri
  • Seste derinlik ve kısıklık
  • Saç tellerinde incelme
  • Kalp büyümesi
  • Kalbin yavaş çalışması (bradycardia)
  • Erken yaşta başlayabilen damarsertliği (arteriosklerozis) 
  • Kolestrol değerlerinde yavaş yükselme
  • Kadınlarda adet düzensizliği 

Hipotiroid, yaşlı insanlarda güçsüzlüğe neden olmaktadır. Çoğu zaman hipotiroid'in neden olduğu bu güçsüzlük, yaşlılığın verdiği doğal güçsüzlük zannedilebilmektedir. Bu nedenle yaşlı insanlarında hipotiroid olup olmadığının kontrol edilmesi gerekir. Yukarıda belirtmiş olduğum tüm konularda size en doğru bilgiyi verecek olan hekiminizdir. Tiroid bezinin denetimiTiroid bezinin dengeli bir şekilde çalışması beyinde bulunan hipofiz bezinin kontrolünde ve denetimindedir. Hipofiz bezi bu kontrolünü kendisinin salgıladığı TSH hormonu üzerinden yapar. T3 ve T4 hormonlarının kandaki seviyesi azalmaya başlayınca, hipofiiz bezi TSH hormonu salgılamasını yükselterek tiroid bezini uyarır, T3 ve T4 ün artırılması komutunu verir. Aksine bir durumda, yani, T3 ve T4 hormonlarının kanda artması durumunda ise, TSH hormonunun salgılanması azaltılır. Hastanın kanındaki T3, T4 ve TSH hormonlarına bakılarak tiroid bezinin nasıl çalıştığı konusunda yorum yapılır.

Tiroid bezi rahatsızlıkları: Tiroidit

Tiroid bezinin iltihaplanması (Haschimato)

Hipotiroid

Tiroid bezinin yavaş çalışmasıdır. T3 ve T4 ün az üretilmesidir.

Hipertiroid

Tiroid bezinin fazla çalışmasıdır. T3 ve T4 ün fazla üretilmesidir.

Guatr

Tiroid bezinin büyümesine guatr denir.

Nodül

Tiroid bezinin normal dışı hücre üretmesi demektir.Bu kısa bilgiden sonra, yukarıdaki sorumuza geri dönecek olursak, Nasıl oluyor da, dereotu hem hipotiroid, hem de hipertiroid durumunda etkili olabiliyor?? Dereotu üzerine olan araştırmalarıma bundan otuz-otuzbeş yıl önce başlamış olsaydım, dereotunun bu güçlü özelliğini o yıllarda bulamazdım (keşfedemezdim). Çünkü, otuz-otuzbeş yıl öncesinin bilgi birikimi ve deneyimlerine o yıllarda sahip değildim. O yıllarda üzerinde uzun uzun düşündüğüm benzer konular ve sorular zinciri bugün için bana zaman harcatmıyor. Hızlı ve çok zaman kayıp etmeden ilerleyebiliyorum. Her ne kadar bitkilerin kimyasının temeli birbirinin aynısı ise de, detayda her bitki birbirlerinden tamamen farklı bir sistematiğe ve düzenliliğe bağlı olarak kendine özgü ve spesifik olarak bir veya birkaç tane ana etken madde içermektedir. Bu birkaç ana etkin maddelerin dışında matrisde bulunan yardımcı etkin maddeler veya alt etkin maddeler hemen hemen tüm bitkilerde aynıdır. Örneğin, quercetin, coumarin, vitamin grupları, mineraller, alkoloidler, eterik yağlar, flavonoidler, fermentler ve daha onlarcası bitkilerin ortak olarak içerdikleri kimyasal maddelerdir. Ancak, tüm bu sistem içerisinde her bitki ayrı bir dünya ve ayrı bir alemdir. Tek bir bitkinin yaprağının kimyasını ve düzenlilik dengesini detaya inerek araştırmak istesek, buna ne bir insan ömrü ne de yüzbin insan ömrü yetmez.Bu anlamda dereotunda bulunan iki ana etkin madde, tiroid hormonlarını, T3 ve T4'ü dengelemede yeterli olabilmektedir. Başka bir ifade tarzıyla, tiroid hızlı çalışıyor ise yavaşlatıyor, yavaş çalışıyor ise hızlandırıyor. Neticede hem hipotiroid hastaları hem de hipertiroid hastaları için yardımcı oluyor. Dereotu kürünü önerdiğim birçok tiroid hastası kürü uygulamaya başladıktan kısa bir zaman sonra boğazlarındaki rahatlamayı (yutkunurken hissettikleri daralmanın yok olduğunu) hayretle anlatıyorlar.

Tiroid nodüllerini küçültüyor

Değerli okuyucu, dereotu kürünü önerdiğim nodüllü tiroid hastaları, kürü uygulamaya başladıktan birkaç ay sonra hekimlerine gittiklerinde , çekilen USG (UltraSonoGrafi) de nodüllerinin küçülmeye başladığını bildirmişlerdir. Aşağıda dereotu kürünün nasıl uygulanması gerektiği açıklanmıştır.

Tiroid hormonlarının dengelenmesinde fonksiyonel olan bazı etkin maddeler

Dereotu aynı zamanda hem hipotiroid hem de hipertiroid hastalarının imdadına yetişen mükemmel bir yardımcı tedavi kürüdür. Tiroid hızlı çalışıyor ise, yavaşlatmakta, yavaş çalışıyor ise de, hızlandırmaktadır. Yani, fazla çalışan tiroid bezini yavaşlatıyor, az çalışan tiroid bezini de hızlandırıyor. Bu iki özelliğe aynı anda sahip olması onun tiroid hormonlarını dengeleme özelliğinin olduğunu göstermektedir. Tiroid glandının hormonlarının dengeli çalışmasını sağlayan etkin maddelerden bazıları şunlardır,

  • gama-pinene
  • cineole
  • anethole
  • anisic-aldehyde
  • carvacrol
  • dillanoside
  • elemicin
  • isorhamnetin

Belirtmiş olduğum bu dengeleyici etkin maddeler her ne kadar doğrudan primer etkili ise de, dereotunun içeriğinde bulunan yardımcı ve fonksiyonel ve de sterik yapı özelliğine sahip segonder etkin maddeler olmadan yukarıda belirtmiş olduğum ana etkin maddeler tek başlarına etkili değildirler.Değerli okuyucu, yukarıda belirtmiş olduğum ana etkin maddeler (primer maddeler) saf halde kullanıldığı takdirde yeterli olmayacaktır. Çünkü saf halde verilen etkin bir madde mutlaka yan tesir göstermektedir. Ana etkin maddenin etkili olabilmesi için görevli olan yardımcı etkin maddelerin olmaması, ana etkin maddelerin etkisini de azaltmaktadır. Yan tesir göstermesinin dışında, metabolizma üzerinde farklı biyokimyasal reaksiyonların oluşmasına sebep olduklarından, olumsuz sonuçlar alınmakta ve hatta uzun müddet kullanıldıklarında da kalıcı rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olabilmektedirler. ?Bitkisel Sağlık Rehberi? adlı kitabımda bu konuya mite- ve forte-fitoterapi başlığı altında kısaca değinmeye çalıştım.Buradan çıkan sonuç şudur. Bir bitkisel kürü, o bitkinin içeriğinde bulunan bir veya birkaç etkin maddeyi esas alarak değerlendirmek yanlıştır ve yetersizdir. Bitkinin içeriğinde bulunan tüm maddelere fonksiyonel olarak bakıp, o bitkiyi bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Örneğin, quercetin ana etkin maddesi hemen hemen tüm bitki dünyasının %69 unda bulunan doğal antibiyotik özellikli bir maddedir. Quercetin içeriyor diye bitki dünyasının %69 unda bulunan binlerce bitkiyi gelişi güzel kullanamayız. Quercetin içeren bitkilerin yüzlercesi zehirlidir, allerjendir veya değişik rahatsızlıklara sebep olabilirler. Bu nedenle bir hastalığa karşı doğru bitkiyi bulup ortaya çıkarmak uzun yılların araştırma sonuçlarıdır. Doğru bitki bulunduktan sonra, o bitkinin hangi kısımlarının nasıl hazırlanacağı ve kullanılacağı da uzun araştırmalar gerektirmektedir. Bitkilerin hazırlanmasında ve kullanılmasında miktar çok önemlidir. Az miktarda kullanılması hastalığı tedaviye yetmeyecek, çok miktarda kullanılması da hastaya zarar verecektir.Unutmayınız, her şey zehirdir, hiçbir şey zehir değildir. Her şeyin fazlası zararlıdır. Örneğin, oksijenin miktarı yaşam için önemlidir, azı da çoğu da öldürücüdür. Bu anlamda ölçü (miktar) esastır.Yaratılmış her şey kendi içerisinde bir denge üzerine kuruludur. İşte, bu nedenledir ki, bir bitkinin içeriğinde bulunan binlerce farklı maddenin birarada bulunması sadece ve sadece o bitkiye ve hatta o bitkinin türüne özgüdür.Allah'ın yarattığı her bitki, bir amaç için yaratılmıştır. Nafile ve sebepsiz yaratılmış hiçbir şey yoktur. O, buyurmuyor mu? ?Yeryüzünde yarattığım her şey, sizin hizmetinize sunulmuştur. Allah'ın, kullarına karşı böylesine muazzam ve muhteşem cömertliğinin karşısında, bizlere araştırmak ve incelemek görevi düşmektedir.

Goitrogenler
Değerli okuyucu, guatr ve tiroid hastalarının sıkca sordukları sorulardan bir tanesi, "Hangi besinler guatr'ı ve tiroidi olumsuz etkilemektedir? "Bu sorunun cevabını vermeden önce, bilinmesi gereken bazı kavramları açıklamakta fayda görüyorum. Goitrogen ne demektir?. Goitrogen, "goiter " kelimesinden türetilmiştir ve tiroid glandının (tiroid bezinin) büyümesi anlamına gelir. Doğal besinlerin içeriğinde bulunan bazı etkin maddeler tiroid glandı (tiroid bezi) ile etkileşmektedir. Bu etkileşim neticesinde tiroid glandı, üretmesi gereken hormonlarını üretmekte zorlanmaktadır. Bu zorlanmayı kompanse etmeye çalışan tiroid bezi, tepkisini büyüyerek (irileşerek) vermektedir. Tiroid glandının büyümesine guatır, tiroid glandının çalışmasını olumsuz etkileyen (interferans) besinlere de goitrogen adı verilmektedir.Değerli okuyucu, yeri gelmişken önemle vurgulamak istediğim bir nokta şudur, zayıflama ilaçlarının birçoğu tiroid glandını (tiroid bezini) olumsuz etkilemektedir. Uzun vadeli kullanılan zayıflama ilaçlarının kullanılması sonucunda kalıcı tiroid şikayetleri gelişmiş çok sayıda hasta tanımaktayım. Ne acıdırki, bir dönem Çin'den ihtal edilmiş olan zayıflama ilacını kullanmış insanlarımızın hemen hemen hepsinde ya kalıcı hipertiroid ya da kalıcı hipotiroid gelişmiştir. Tanıdığım tüm bu insanlar yaşam kalitelerinin nasıl bozulduğunu büyük bir pişmanlık duygusu ile anlatıyorlardı. Hekiminize danışmadan kesinlikle zayıflama ilaçları kullanmayınız. Zayıflama konusunda içeriğini bilmediğiniz bitkisel çayları da kullanmamanızı öneririm. Çünkü, zayıflama amaçlı önerilen bitkisel çay karışımlarının içeriğindeki bazı bitkiler, tiroid bezinin çalışmasını doğrudan olumsuz etkilemektedir. Sonuçta, tiroid bezine bağlı kalıcı şikayetler ortaya çıkabilmektedir.Unutmayınız ki, tiroid glandı metabolizmayı hızlandıran ve yavaşlatan hormonları üretmektedir. Tiroid bezinin ürettiği hormonlar insan vücudunda üretilen hemen hemen tüm hormonlar ile etkileşim halindedir. Tiroid hormonlarının dengesizliğinin tüm vücudu etkilediği unutulmamalıdır. Organların çalışmasından ruh haline kadar tiroid hormonları etkin rol oynamaktadırlar.Tekrar goitrogen besinlere dönecek olursak, bunlar hangileridir? Gerçekten tiroid şikayetlerini tetikleyebilir mi? Bazı sebzelerin tiroid şikayeti olan hastalara önerilmediği veya bu sebzelere karşı ölçülü olunması bildirilir. Bu konuda yapılmış bazı çalışmalar vardır. Örneğin: Toda T, Uesugi T, Hirai K, Nukaya H, Tsuji K, Ishida H. New 6-O-acyl isoflavone glycosides from soybeans fermented with Bacillus subtilis (natto). I. 6-O-succinylated isoflavone glycosides and their preventive effects on bone loss in ovariectomized rats fed a calcium-deficient diet.Biol Pharm Bull 1999 Nov;22(11):1193-201 veya,Liggins, J.; Bluck, L. J.; Runswick, S.; Atkinson, C.; Coward, W. A., and Bingham, S. A. Daidzein and genistein contents of vegetables. Br J Nutr. 2000 Nov; 84(5):717-25.


Bu sebzelerin hangileri olduğuna bakalım

· Brokoli· Lahana· Kırmızı ve karalahana· Brüksel lahanası· Karnabahar· Soya· Ispanak· Yerfıstığı· Böğürtlen· Turp· Darı· Şeftali


Soya grubu

Soya grubu denilince, soya fasulyesi ve soya fasulyesinden elde edilen soya ekstreleri, soya içerikli besinler, tofu ve tempe dikkate alınmalıdır.Soya grubunun, tiroid glandının çalışmasını yavaşlattığı konusunda çalışmalar vardır. Soyanın içerdiği genistein etkin maddesinin tiroid hormon üretimini yavaşlattığı belirtilmektedir. Tiroid peroksidaz enzimini bloke ettiği (inhibe ettiği) bazı bilim adamları tarafından savunulmaktadır. Tiroid peroksidaz enziminin görevi, iyotun tiroid hormonuna bağlanmasını sağlamaktır. Tiroid hormonuna iyot bağlanmadığı taktirde hormonal etkisini gösteremez. Soya grubu üzerine olan araştırmalarım henüz tamamlanmadığı için, bu konuda sadece bazı bilim adamlarının görüşlerini belirttim. Şüphesiz ki, çalışmalarım tamamlandığında sonuçlarını açıklayacağım.

Turp grubu

Bu grupta olan sebzelerin başlıcaları brokoli, beyaz, kırmızı ve beyaz lahana, hardal, turp, karnabahar ve brüksel lahanasıdır. Bu gruptaki sebzelerin de tiroid şikayeti olanlara önerilmediği bazı kitaplarda ve yine bazı bilim adamları tarafından savunulmaktadır. Bu görüşün savunulmasının arkasında yatan neden, belirtmiş olduğum tüm bu sebzelerin, isothiocyanate etkin maddesini içermeleridir. İsothiocyanate etkin maddesinin tiroid hormon üretimini baskılama (inhibe etme, frenleme, yavaşlatma) özelliğinin olduğudur.Tiroid glandı yavaş çalışanların bu sebzelerin tüketiminde ölçülü olmaları gerekir. Özellikle çiğ tüketilmeleri bu hastalar için kesin olarak yanlıştır. Neden? Çünkü, bu sebzeler C-vitamini bakımından çok zengin sebzeler olup, myrosinaz adı verilen bir enzim içerirler. Myrosinaz enzimi, C-vitamini tarafından kuvvetli bir şeklide aktive edilir. Myrosinaz, bu sebzelerin içeriğinde bulunan glukoz ile reaksiyona girerek, trioid bezinin yavaş çalışmasına neden olan isothiocynate etkin maddesinin açığa çıkmasını sağlar.Myrosinaz enziminin, bu sebzelerde bulunan glukoz ile reaksiyona girip isothiosynate oluşması için, mutlaka bu sebzelerin doğranması, dilimlenmesi veya çiğnenmesi gerekir. Çiğnenmedikleri, doğranmadıkları veya parçalanmadıkları taktirde isothiocyanate etkin maddesinin açığa çıkması (oluşması) mümkün değildir. İşte, çiğ olarak tüketildikleri veya doğrandıkları taktirde bu sebzelerin hücrelerinin içeriğinde ayrı ayrı bölmelerde bulunan myrosinaz enzimi ve glukoz birbirlerine karışarak isothiocyanate etkin maddesinin açığa çıkma reaksiyonunu başlatmış olur. Eğer, bu sebzeler doğranmadan, parçalanmadan veya çiğ olarak tüketmemek şartıyla haşlanırsa, myrosinaz enzimi hemen inaktive olur ve reaksiyon başlatamaz ve tiroid bezinin yavaş çalışmasına neden olan isothiocyanate etkin maddesi de oluşamaz. Öyle zannediyorum ki, kitaplarımda ve tv programlarında neden beyaz lahana veya brokoli kürünü hazırlarken, parçalamadan kaynamakta olan suya atınız önerimin arkasında yatan nedeni burada bu şekilde açıklamış oluyorum.Turp grubundaki sebzelerin tüketilmesi, hiçbir tiroid şikayeti olmayan insanlarda tiroid şikayetlerinin ortaya çıkmasını tetikler mi veya neden olur mu? Bu sorunun cevabı, hayırdır. Tiroid bezi yavaş çalışanların turp tüketiminde ölçülü olmaları gerektiğini vurgulamak isterim. Çünkü turp çiğ olarak tüketilmektedir.

Dikkat:
Eğer, turp grubundan veya soya grubundan sebzeleri severek ve sıksık çiğ olarak tüketiyorsanız, bir tutam (yaklaşık dört-beş gram) dereotunu o günkü öğünlerinizde eksik etmemenizi öneririm.

Dereotu

Tiroid şikayetleri başlamak üzre olan hastaların imdadına yetişir. Eğer, hekiminiz tiroid hormon düzeylerinizin takip edilmesini önerdi ise ve düzelmediği takdirde ilaca başlayacağını söyledi ise, hekiminize danışarak dereotu kürüne başlayabilirsiniz.

Dikkat:

Dereotu kürünü uygularken, hekiminizin önerdiği tiroid ilaçlarınızı mutlaka kullanınız. Kendi kendinize ilaçlarınızı kesmeyiniz. Üç aylık hekim kontrollerini ve tahlilleriniz mutlaka yaptırınız. Tahlil sonuçlarına göre hekiminiz kullandığınız tiroid ilacını azaltabilir veya kestirebilir. Altı-yedi aylık dereotu kürünü uygulayıp nodüllerinden ve tiroid ilaçlarından kurtulmuş hastaların sayısı giderek artmaktadır.

Hamile annelerin dikkatine

Doğum sonrası bazı anneler, hipotiroid veya hipertiroid rahatsızlıklarına yakalanabilmektedirler. Onlara önerim doğumdan sonra zaman zaman dereotu kürünü uygulamalarıdır.Değerli okuyucu, hamilelik dönemlerine bağlı olarak doğum sonrası gelişen tiroid şikayetlerinin arkasında yatan neden olarak, tiroid glandının (bezinin) ürettiği kalsitonin hormonuna bağlı olarak geliştiği düşüncesindeyim. Çünkü hamilelik döneminde bebek için gerekli olan kalsiyum alımı çok fazladır. Kalsitonin hormonu, kandaki kalsiyumun kemiklere alınmasında fonksiyoneldir (görevlidir). Henüz, bu konudaki çalışmalarım tamamlanmadığı için kesin bir sonuç aktarmıyorum.

Emziren anneler

Anne sütünün yerini hiçbir şey dolduramaz. Bebeklerin anne sütünü uzun süreli almaları çok önemlidir. Doğum sonrası dünyaya gözlerini açan bebekler çok hızlı gelişirler. Bebeklerin ilk aylarında metabolizmaları çok farklı çalışır. Henüz birçok enzimleri gelişmemiştir. Gün ve gün hızlı bir gelişim içerisindedirler ve çevre şartlarına uyum sağlamakla mücadele ederler. İşte, bu gelişim ve uyum sürecinde onların en büyük desteği anne sütünden olmalıdır. Günümüzün bebeklerinin birçoğu birkaç ay emdikten sonra anne sütünden mahrum kalmaktadırlar. Günümüz insanının yaşadığı stres ve ekonomik şartlar veya çoğu kez annenin çalışıyor olması, anne sütünün erken azalmasına neden olabilmektedir. Emziren annelerin sütlerinin erken azalmasına veya "sütüm yetmiyor" diye düşünen annelerin imdadına dereotu yetişir. Dereotu kürünün nasıl uygulanacağı ayrı bir bölümde açıklanmıştır.
Bakınız: anne sütünü artırıcı kürler.

Emziren Anneler ve Hipotiroid

Emzirme döneminde bazı annelerde hipotiroid gelişebilmektedir. Bu durumdaki emziren anneler, hipotiroide karşı önerilen ilaçları kullanamamaktadırlar. Hipotiroid ilacını almak zorunda olduklarından bebeklerini sütten kesmek zorunda kalmaktadırlar. Bu durumda olan annelere dereotu kürünü önermekteyim. Dereotu kürü, hem sütlerini artırmakta hem de hipotiroide bağlı şikayetleri ortadan kalkmaktadır. Dereotu nasıl olsa hipotiroid problemimi çözüyormuş deyip, kesinlikle hekim kontrollerini ve önerilerini kesinlikle ihmal etmeyiniz. Hekiminize danışarak dereotu kürünü uygulayabilirsiniz. Unutmayınız ki, hastalık yoktur hasta vardır. Her insanda dereotu kürü %100 etkili olacaktır diye bir kural kesinlikle yoktur. Çünkü, her insanın metabolizması detayda farklı çalışır. Hekim kontrollerini ihmal etmeden dereotu kürü uygulanabilir. 

 

Dereotu ve Antibiyotikler

Hekiminiz herhangi bir nedenle, aşağıda isimleri belirtilmiş olan bakterilere karşı antibiyotik vermiş ise, dereotu kürünü özellikle uygulamanızda fayda vardır. Dereotu kürü antibiyotik kullanımlarında agonist etkilidir. Agonist etki ne demektir? Agonist, karşılıklı veya aynı anda kullanımda birbirini destekleyen demektir. Agonistin tersi ise, Antagonist'tir. Antagonist, aynı anda kullanıldıklarında birbirinin etkisini azaltan veya yok eden demektir. Örneğin, etkin maddesi nitrofurantoin olan antibiyotik kullanımı önerilmiş ise, dereotu kürünü özellikle bu antibiyotikle beraber uygulayınız. Çünkü dereotunun içerdiği carvone, bu antibiyotiğin etkisini artırmaktadır. Dereotu enaz onbir adet antibakteriyel özelliği olan doğal etkin maddeler içermektedir. Dereotunun etkili olduğu bakterilerden bazıları şunlardır.

  • Citrobacter freundii
  • Enterobacter aerogenes
  • Enterobacter cloacae
  • Escherichia coli
  • Klebsiella pneumoniae
  • Proteus mirabilis
  • Proteus vulgaris
  • Serratia marcescens
  • Helicobacter pylori

Dereotunun içeriğinde bulunan bazı antibakteriyel özellikli etkin maddeler şunlardır.

  • 2-nonanol
  • Dimethylcoumaran
  • Alfa-terpineol
  • Anathelo
  • Carvacrol
  • Dipentene
  • Isorhamnetin
  • Safranol
  1. Goitrogenik etkili maddeler: Bazı etkin maddeler doğrudan tiroid bezinin olumsuz çalışmasına neden olmakta ve uzun müddet kullanıldığı taktirde de kalıcı tiroid şikayetlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu maddeler, sulfadimethoxine, propylthiouracil, potasyum-perklorat ve iopanoik asittir.
  2. Kortizon kullanmak zorunda olanlar: Değerli okuyucu, günümüzde hekim kontrolü altında kortizon kullanmak zorunda kalan birçok hasta vardır. Romatoid artirit, ülseratif kolit, chron, ms, otoimmünhepatit ve daha birçok hastalıkta kortizon tedavisi önerilmektedir. Kortizonun belli başlı yan tesirleri, gözlerde katarakta neden olabilmekte, kemik erimesine (osteoporoz) sebep olabilmekte veya tiroid fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilmektedir. Kortizon kullanmak zorunda olan hastalara tiroid fonksiyonlarının olumsuz etkilenmesine karşı zaman zaman dereotu kürünü uygulamalarını öneririm.
  3. Menopozda olan bayanlar: Değerli okuyucu, dereotu menopoz şikayeti olan bayanlar için mükemmel bir yardımcıdır. Menopoza bağlı ateş basması ve terleme şikayetlerinde adeta imdada yetişir. Dereotu kürüne başladıktan birkaç gün sonra ateş basmaları ve terlemeler giderek azalmaya başlar.
  4. Zayıflamak isteyenler: Zayıflamak isteyenlere veya zayıflama diyeti uygulayanlara her öğünlerinden onbeş dakika önce bir yemek kaşığı dolusu taze dereotu tüketmelerini tavsiye ederim. Dereotu, sofraya oturduğunuzda daha az yemek yemenize büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Çünkü iştahınızın kapanmasına ve doygunluk duygusunun erken başlamasına neden olacaktır.
  5. Helicobakter Pylori: Mide rahatsızlıklarına neden olan helicobakter pylori bakterisi ileri evrelerde mide kanserine de sebep olabilmektedir. Dereotunun içerdiği safranen etkin maddesi helicobakter pyloriye karşı savaşan önemli antibakteriyellerden bir tanesidir. Bu bakteriye karşı mükemmel bir destekleyicizaman zaman uygulanacak dereotu kürüdür. 
  6. Romatizma hastaları: Dereotu, hem romatizma hastalarına yardımcı hem de gelişecek veya gelişmekte olan iltihaplı romatizmaya karşı da önleyici ve yardımcı tedavi sunabilmektedir. 
  7. Hemoroid (basur): Hemoroid şikayetleriniz sık sık tekrar ediyor ise, sofranızda öğünleriniz öncesi dereotu tüketimine önem veriniz. Yılda birkaç kez birer haftalık uygulayacağınız dereotu kürü, hemeroid şikayetlerinizin tekrarına karşı iyi bir önleyici güç oluşturacaktır.
  8. Tiroid nodüllerine karşı: Değerli okuyucu, dereotu kürü tiroid hormonlarını dengeleyip sağlıklı çalışmasına yardımcı olurken, aynı zamanda nodüllerin küçülmesinde veya tamamen yok olmasında da etkilidir. Birkaç mm büyüklüğündeki nodülleri tamamen yok edebilirken, cm düzeyindeki nodüllerin sadece küçülmelerinde etkili olabilmektedir. Dereotu kürüne ek olarak, tiroid nodüllere karşı daha güçlü bitkisel kürler de vardır.
  9. Not: Hekiminizin verdiği ilaçlar var ise mutlaka kullanınız. Buradaki uygulamayı bir destekleyici olarak kullanınız. Öncelikle bilmeniz gereken, kullanacağınız bitkiye karşı alerjinizin olup olmadığıdır. Bu konuda hekiminizin görüşünü alınız. Hekime gitmeden ve teşhis koydurmadan şikayetiniz ne olursa olsun, buradaki bilgiler ile kendi kendinizi tedavi etmeye kalkışmayınız. Buradaki bilgilerin kesinlikle bir hastalığı teşhis amacı yoktur. 
  10. Not:  Hamile ve emzirme döneminde olan bayanlar dışında Prolaktin yüksekliği yaşayan kişiler için kür talimatında bulunan DEREOTU önerilmemektedir.

 

İbrahim Saracoğlu:Hastalıklar/Tiroit...Bilgi

Değerli okuyucu, burada okuyacağınız tüm bilgiler, genel bilgilerdir. Kesinlikle, herhangi bir rahatsızlığı teşhis amaçlı değildir. Bir rahatsızlığınız var ise, mutlaka hekime gidiniz.

Tiroid Rahatsızlıkları

Tiroid bezi, boyunun ön tarafında bulunur ve 2 lob’dan oluşur. Tiroid bezi T3 ve T4 ile ifade edilen 2 tane hormon üretir. T3 hormonu 3 tane, T4 hormonu ise 4 tane iyot atomu içerir. Etkili olan, yani hücre içerisine girerek metabolizmada etkili olan T3 hormonudur. Yaklaşık %93 ünü aktif olmayan T4 hormonu, %7 sini ise aktif olan T3 hormonu oluşturur. T4 hormonu hücre içerisine girmeden önce aktif olan T3 hormonuna dönüşmek zorundadır. T4 hormonu karaciğerde T3 hormonuna dönüşür. Her iki hormon metabolizmayı düzenler ve de hızını kontrol eder. Tiroid rahatsızlıkları irsi olarak bebek daha anne rahminde iken veya yetişkin ileri yaşlarda sonradan gelişebilir. Tiroid bezinde bunların dışında kalsitonin adı verilen bir başka hormon da üretilir. Kalsitonin hormonu, kandaki kalsiyumun kemiklere alınmasında görevlidir.
Tiroid hormonları denilince genelde T3 ve T4 hormonları anlaşılır. T3 ve T4 ün bir kısmı kanda serbest (free) olarak, diğer kısmı ise diğer maddelere bağlı olarak dolaşır. Bu nedenle T3 ve T4 yerine f-T3 ve f-T4 tetkikleri yapılmaktadır. T3 ve T4 ün önünde kullanılan "f" ingilizce "free" serbest anlamını ifade etmektedir.

Hipertiroid (tiroidin hızlı veya fazla çalışması)


Tiroid bezi fazla (hızlı) çalışırsa, T3 ve T4 hormonları yükselir (artar) ve metabolizma hızlı çalışmaya başlar. Bu duruma Hipertiroid denir. Kalp çarpıntısına, kalbin hızlı çalışmasına ve bağırsak hareketlerinin de artmasına neden olur. Bazı hastalarda ishali de tetikleyebilir. Kadınlarda, erkeklere göre 5 kat daha fazla görülmektedir. Hipertiroid durumunda bazı hastalarda gözlerde dışa doğru çıkış gözlenebilmektedir. Bu duruma uzman diliyle, “endokrin orbitopati” adı verilmektedir. Tiroid bezi fazla çalıştığından dolayı uninodosa (tek nodül) veya multinodosa (çok sayıda nodül) gelişebilir. Hipertiroid ortaya çıkışında otoimmün faktör etken olabilir. Yani, bağışıklık sistemi (immün sistem) yanlışlıkla T3 ve T4 hormonlarının fazla üretilmesini tetikleyen antikor üretmeye başlamaktadır. Bu durumu ilk ortaya koyan Morbus Basedow olduğu için, kısaca Morbus Basedow hastalığı da denilmektedir. Hipertiroid rahatsızlığını tetikleyen önemli bir sebep iyot eksikliğidir. Çünkü, T3 hormonu 3 adet, T4 hormonu 4 adet iyot içerir. Tiroid bezinin sağlıklı çalışması iyot atomuna doğrudan bağlıdır. Tiroid bezi, iyot açığına düştüğü taktirde, kendisini büyüterek (irileştirerek) tepkisini göstermektedir. Hipertiroid durumunda ortaya çıkan şikayetler:
  • Sinirlilik
  • Uykusuzluk
  • İç huzursuzluğu
  • Ellerde titreme
  • Sıcak ve nemli deri
  • İştah olmasına rağmen kilo kaybı
  • Kas zayıflığı ve güçsüzlük
  • Saç dökülmesi
  • Sıcağa karşı aşırı duyarlılık ve kolayca terleme
  • Guatır oluşumu
  • Gün içerisinde ruh halinde değişiklik
  • Kadınlarda adet düzensizliği
  • Sık defekasyona çıkma ve kolay ishal halleri
  • Hızlı çalışan kalp (tachycardia)
Değerli okuyucu, yukarıda belirtilen şikayetler sadece hipertiroid’e özgü olmayıp farklı rahatsızlıkların da belirtisi olabilir. Bu nedenle bu konuda size en doğru bilgiyi verecek olan hekiminizdir.

Hipotiroid (tiroidin yavaş veya az çalışması)
Tiroid bezi az çalışır ise, T3 ve T4 hormonları az üretilir ve metabolizma yavaş çalışmaya başlar. Bu duruma Hipotiroid denir. Kalp hızı azalır (bradycardia), bağırsak hareketleri yavaşlar ve kabızlık şikayetleri ortaya çıkar. Hipotiroid hastaları çok kolay kilo alır. Kadınların %2 si, erkeklerin ise %0.1 inde hipotiroid görülmektedir. Yeni doğan her 3500 bebekten bir tanesi hipotiroid hastası olarak dünyaya gelmektedir. İleri yaşlarda gelişen hipotiroid, tiroidin kronik iltihaplanması sonucunda gelişmektedir. Buna Haşimoto-Tiroidit de denilmektedir. Tiroid bezinin iltihaplanması sonucunda antikor oluşmakta ve bu antikorlar vücudun kendi tiroid bezine karşı savaş açmakta ve tiroid bezini çalışamaz duruma getirmektedir. Çalışamaz duruma gelen tiroid, vücudun ihtiyacı olan T3 ve T4 hormonlarını üretemez hale gelmektedir. Halen, vucudun neden antikor oluşturduğu bilinmemektedir. Değerli okuyucu, vücudun kendi doku ve organlarına karşı savaşan “antikor” oluşturması neticesinde ortaya çıkan hastalıklara “otoimmün hastalıklar” adı verilmektedir. Son yıllarda otoimmün hastalıklarda hızlı bir artış görülmektedir.

Hipertiroid tedavisi gören hastaların bazılarında tedavi sonucunda tam tersi olan hipotiroid gelişebilmektedir. Bu durum daha çok, radyoaktif iyot veya ilaç tedavisi alan hastalarda görülebilmektedir. Guatr ameliyatı sonucunda da hipotiroid (tiroidin yavaş çalışması) gelişebilmektedir. Çok ender de olsa, tiroid bezini komuta eden ve beyinde bulunan hipofiz bezinin ürettiği TSH hormonuna (Tiroid-Stimulate-Hormon) bağlı olarak da hipotiroid gelişebilmektedir. Hipotiroid durumunda ortaya çıkan şikayetler;
  • İştahsızlık
  • Kilo alma
  • Yorgunluk
  • Konsantre azlığı
  • Soğuğa karşı hassasiyette artış
  • Kabızlık
  • Kuru ve serin bir deri
  • Seste derinlik ve kısıklık
  • Saç tellerinde incelme
  • Kalp büyümesi
  • Kalbin yavaş çalışması (bradycardia)
  • Erken yaşta başlayabilen damarsertliği (arteriosklerozis)
  • Kolestrol değerlerinde yavaş yükselme
  • Kadınlarda adet düzensizliği
Hipotiroid, yaşlı insanlarda güçsüzlüğe neden olmaktadır. Çoğu zaman hipotiroid’in neden olduğu bu güçsüzlük, yaşlılığın verdiği doğal güçsüzlük zannedilebilmektedir. Bu nedenle yaşlı insanlarında hipotiroid olup olmadığının kontrol edilmesi gerekir. Yukarıda belirtmiş olduğum tüm konularda size en doğru bilgiyi verecek olan hekiminizdir.

Tiroid bezinin denetimi
Tiroid bezinin dengeli bir şekilde çalışması beyinde bulunan hipofiz bezinin kontrolünde ve denetimindedir. Hipofiz bezi bu kontrolünü kendisinin salgıladığı TSH hormonu üzerinden yapar. T3 ve T4 hormonlarının kandaki seviyesi azalmaya başlayınca, hipofiiz bezi TSH hormonu salgılamasını yükselterek tiroid bezini uyarır, T3 ve T4 ün artırılması komutunu verir. Aksine bir durumda, yani, T3 ve T4 hormonlarının kanda artması durumunda ise, TSH hormonunun salgılanması azaltılır.
Hastanın kanındaki T3, T4 ve TSH hormonlarına bakılarak tiroid bezinin nasıl çalıştığı konusunda yorum yapılır.

Tiroid bezi rahatsızlıkları
Tiroidit:Tiroid bezinin iltihaplanması (Haschimato)
Hipotiroid:Tiroid bezinin yavaş çalışmasıdır. T3 ve T4 ün az üretilmesi demektir.
Hipertiroid:Tiroid bezinin fazla çalışmasıdır. T3 ve T4 ün fazla üretilmesidir.
Guatr:Tiroid bezinin büyümesine guatr denir.
Nodül:Tiroid bezinin normal dışı hücre üretmesi demektir.

Tiroid Bezi Hastalıklarında Kullanılan Testler

Tiroid Ultrasonu
Tiroid ultrasonu tiroid bezinin büyüklüğünü, nodül varsa onun büyüklüğünü anlamamıza yarar. Ayrıca ilaç tedavisiyle bezin veya nodülün ne kadar küçüldüğünü veya küçülmediğini daha iyi anlamamıza yarar. Nodül kan akımının Doppler ultrason ile incelenmesi nodüllerin iyi huylu veya kötü huylu olup olmadığı konusunda ek bilgi verir.

Tiroid sintigrafisi
Damardan teknesyum denilen bir ilaç verilerek tiroid bezinin filminin çekilmesidir. Sintigrafi ile nodülün sıcak mı, soğuk mu olduğu anlaşılır. Sintigrafi sadece nodülü olan ve TSH’sı düşük olan hastalara yapılır.

Kan Testleri
Sıklıkla kullanılan testler serbest T3, serbest T4 ve TSH hormonlarının kan düzeylerinin ölçülmesidir. Tiroid bezinin fonksiyonu hakkında en iyi bilgiyi TSH ölçümü verir. TSH ölçümünün normalden düşük olması tiroid bezinin aşırı çalıştığını gösterir. TSH düzeyinin normalden yüksek bulunması ise tiroid bezinin az çalıştığını gösterir. Yine T4 ve T3 hormonlarının normal sınırın altında veya üstünde olması tiroid bezinin iyi çalışmadığını gösterir. Ayrıca antikorlar vardır. Bunlar anti-TPO antikoru ve anti-Tiroglobulin antikorlarıdır. Bu antikorların yüksek olması tiroid hastalığının otoimmün bir hastalık olduğunu gösterir. Otoimmün hastalık vücudun kendi dokusunu (Burada tiroid bezini) yabancı bir doku olarak algılayıp ona karşı reaksiyon vermesidir. Bu reaksiyon antikorlar ile oluşur. Bu reaksiyonun nedeni bilinmemektedir.

Tiroid İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi
Tiroid bezinde saptanan nodüllerde kanser olup olmadığını anlamak için yapılır. Nodülü olan tüm hastalara yapılır. Biyopsi sonucuna göre ilaç tedavisi veya ameliyat kararı verileceğinden mutlaka yapılması gereken bir tetkiktir. Oldukça basit, yapılması kolay ve ağrı oluşturmayan bir tetkikdir. Normal enjektörlerle yapılır. Damardan kan alınır gibi tiroid bezindeki nodülden parça alınır. Alınan hücreler patoloji bölümünde incelenerek kanser ve iltihap olup olmadığı araştırılır. Biyopsi koldaki damardan kan alınması gibi kolay bir işlemdir. Korkulmaması gerekir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası