mezarda sorulacak sorular ve cevapları / İşte ilk gece mezarda olacaklar

Mezarda Sorulacak Sorular Ve Cevapları

mezarda sorulacak sorular ve cevapları

Sual: Kabirde ne sorulacak, cevapları nedir?
CEVAP
Kabir sualine cevap olmak üzere şunları öğrenmelidir:

Rabbin kim?
CEVAP
Allahü teâlâ.

Dinin nedir?
CEVAP

İslâm dini.

Hangi Peygamberin ümmetindensin?
CEVAP

Muhammed aleyhisselamın.

Kitabın nedir?
CEVAP

Kur'an-ı kerim.

Kıblen neresidir?
CEVAP
Kâbe-i muazzama.

İtikadda mezhebin nedir?
CEVAP

Ehl-i sünnet vel cemaat.

Amelde mezhebin nedir?
CEVAP

4 mezhepten hangisi ise, mesela Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli’den biri söylenir.

Ayrıca aşağıdaki esasları da bilmek lazımdır:

Kimin zürriyetindensin?
CEVAP

Âdem aleyhisselamın.

Kimin milletindensin?
CEVAP

İbrahim aleyhisselamın.

İman nedir? Amentü’nün esasları nelerdir?
CEVAP

İman, Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafından getirdiği emir ve yasaklara inanmak ve inandığını dil ile söylemek demektir.

İman, Amentü’de bildirilen altı esasa inanmak ve Allahü teâlâ tarafından bildirilen emir ve yasakların tamamını kabul etmek ve beğenmektir.

Amentü şöyledir:
Âmentü billahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rüsülihi vel yevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel ba'sü ba'del mevti hakkun. Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resülühü.

[Yani, Allah’a, meleklerine, gönderdiği kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, öldükten sonra dirilmeye inanıyorum. Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselamın da Allah’ın kulu ve son Peygamberi olduğuna şehadet ediyorum.]

İslam’ın şartları nelerdir?
CEVAP

Şunlardır:
1- Kelime-i şehadet getirmek
Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü demek. Manası şudur:
(Ben şehadet ederim ki, [Yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki] Allah’tan başka ilah yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed aleyhisselam Onun kulu ve resulüdür.)
Resulullaha inanmak demek, Onun bildirdiklerinin tamamını kabul etmek, inanmak ve hepsini beğenmek demektir.
2- Namaz kılmak
3- Zekât vermek
4- Oruç tutmak
5- Hac etmek


Allahü teâlânın sıfatları nelerdir?
CEVAP

Allahü teâlânın Sıfat-ı zatiyye’si altıdır:
1-Vücûd
2-Kıdem
3-Bekâ
4- Vahdaniyyet
5-Muhalefetün-lilhavadis
6-Kıyâm bi-nefsihi

Allahü teâlânın Sıfat-ı sübûtiyye’si sekizdir:
1-Hayat
2-
İlm
3-
Sem’
4-
Basar
5-
İrade
6-
Kudret
7-
Kelam
8-
Tekvîn

Not: Bu esaslar hakkında geniş bilgi, Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye’de var. Bu kıymetli kitap, seafoodplus.info adresinden okunabilir ve temin edilebilir. Ayrıca, sitemizde Doğru İman Bilgileri maddesinde de bu konularda geniş bilgi var.

Sual: Herkese ve küçük yaşta ölen çocuklara da kabir suali var mıdır?
Cevap: Bu konuda Sirâc kitabında deniyor ki:
“Bütün insanlara kabir suali olacağını, Ehl-i sünnet âlimleri söz birliği ile bildirmektedir. Sabî iken ölene de cenâb-ı Hak, cevap vermesini ilham edecektir.” İbni Abdül-Berr ve İmâm-ı Süyûtî hazretleri de;
“Mümin ve münafık olan ehl-i kıbleye sual vardır” buyurmuştur. Hazret-i Ömer’e kabir suali olduğu ve verdiği cevabı bildiren haberler, kitaplarda mevcuttur.

Ölü kabre konulduğu zaman
Sual: Herhangi bir kimse ölüp kabre konulduğunda, kendisini neler beklemekte ve orada karşılaştığı ilk şey nedir, ne ile karşılaşmaktadır?

Cevap: İmam-ı Gazâlî hazretleri Dürre-tül Fâhire fî-keşf-i ulûm-il-âhıre kitabında, konu ile alakalı olarak buyuruyor ki:
“Ölü kabre konulduğu zaman, üzerine toprak örtülünce, kabir meyyite şöyle söyler ki, benim üzerimde iken ferah idin. Şimdi altımda mahzun olursun. Benim üzerimde yemekler yerdin. Şimdi de seni benim altımda kurtlar yer. Kabir dolup, toprakla üzeri örtülünceye kadar böyle çok acı sözler söyler. Eshâb-ı kiramdan İbni Mes'ûd hazretleri anlatır. Bir gün kendisi Peygamber efendimize;
-Ya Resulallah, ölü kabre konduğu vakit, ilk karşılaştığı şey nedir diye sual edince, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
-Ya İbni Mes'ûd, bunu bana senden başka kimse sormadı. Ölü kabre konulduğu vakit, önce bir melek seslenir. O meleğin ismi Rûmândır. Kabirlerin arasına girer. Der ki, Ya Abdellah, amelini yaz! O kimse der ki, benim burada ne kâğıdım, ne kalemim var, ne yazayım? O melek der ki; bu sözün kabul edilmez. Senin kefenin kağıdındır, tükürüğün mürekkebindir, parmakların kalemindir. Melek kefeninden bir parça kesip verir. O kul dünyada her ne kadar yazı yazmasını bilmese de, orada sevabını ve günahını, âdeta o bir günde işlemiş gibi yazar. Bundan sonra melek, o yazdığı kefen parçasını dürer, o ölünün boynuna asar. Bundan sonra Resulullah efendimiz;
(Her insanın yaptığı işleri gösteren sayfalarını biz boynunda kıldık) mealindeki İsrâ suresinin âyet-i kerimesini okudular.”

Sual: Ölü kabre konulduğunda ne ile karşılaşır?
Cevap:
Bir hadis-i şerifte, bu hâl şöyle anlatılmaktadır:
(Ölü, kabre konulunca, ardından gelenlerin ayak seslerini duyar. Mezardan başka onunla konuşan olmaz. Mezar der ki:
-Benim nasıl olduğumdan ve bendeki korku ve sıkıntılardan sana söylenilenler azdır, benim için ne hazırladın?
-Yazıklar olsun sana ey insanoğlu! Ben varken neye gururlandın? Benim, sıkıntılı, karanlık, yalnız ve böceklerle, kurtlarla dolu bir yer olduğumu bilmiyor muydun?
-Üzerimden geçerken, bir ayağın geride, bir ayağın ileride şaşkınca durduğun zaman, neye aldanmıştın?
Eğer o kimse salihlerden ise bir ses der ki:
-Ey mezar, neler söylüyorsun, o doğruluk üzere idi? Emr-i ma'ruf, nehy-i münker yapardı. Ona elbette yeşil bahçeler hazırladım. Sonra o kimsenin bedeni nura çevrilir, ruhu göğe çıkarılır.)

Kabirde sorgu sual nasıl olacak, açıklar mısınız?

Değerli kardeşimiz,

Ehl-i sünnete göre,Münker ve Nekir, ölen kişiye Rabbini, dinini ve peygamberini sorarlar. Mü'min kişi bu sorulara cevap verir, ama kâfir veremez. Bu husustaki hadisler pek çoktur. Söz konusu iki melek ölünün kabrine gelir, Allah ölüyü diriltir ve melekler sorularını yöneltirler (Pezdevî, "Ehl-i Sünnet Akâidi" Çev., Şerafettin Gölcük, İstanbul , ).

Ebu Hüreyre'den; Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Ölü defnedildiğinde, ona gök gözlü simsiyah iki melek gelir. Bunlardan birine Münker diğerine de Nekir denir. Ölüye:

"Bu adam (Rasûlüllah) hakkında ne diyorsun?" diye sorarlar. O da hayatta iken söylemekte olduğu;

"O, Allah'ın kulu ve Resûlüdür. Allah'tan başka Allah olmadığına, Muhammed(s.a.s.)in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ederim." sözlerini söyler. Melekler;

"Biz de bunu söylediğini biliyorduk zaten." derler. Sonra kabri yetmiş çarpı yetmiş zira' kadar genişletilir ve aydınlatılır. Sonra ona "Yat!" denir.

"Aileme dönüp onlara haber versem mi?" diye sorar. Onlar da;

"Gelin güvey gibi rahatça uyu, gelin güveyi olan kimseyi ailesinden en çok sevdiği kimse uyandırır." derler. Böylece, yattığı yerden Cenab-ı Allah onu tekrar diriltinceye kadar uyur.

Eğer münafık ise, "İnsanların söylediklerini duyup aynısını söylerdim, bilmiyorum." der. Melekler de,

"Böyle söylediğini zaten biliyorduk" derler. Sonra arza: "Onu sıkıştır" denir. Arz onu sıkıştırır da kaburga kemikleri birbirine geçer. Allah onu yattığı bu yerden tekrar diriltinceye kadar kendisine azap edilir." (Tirmizi, Cenâiz, 70)

Akâid kitaplarının hemen hemen tümünde, Münker-Nekir'den, bunların kabirde ölüye yönelttikleri sorulardan bahsedilir. Kur'ân-ı Kerîm'de bu iki meleğin adından söz edilmediği gibi kabirde ölünün sorguya çekileceğine dair açık bir ifadeye de rastlanmaz.

Ancak bazı âyetlerin buna işaret ettiği, hattâ bazılarının tamamen kabir suali ile ilgili olduğu ehlisünnet alimlerince kabul edilmiştir. Ömer Nesefi'nin "Akaid"inde: "Münker ve Nekir'in suali Kitap ve Sünnetle sabittir" denmektedir.

"Allah, îman edenleri dünyada da âhirette de değişmeyen sağlam söz üzerinde sabit kılar. Zâlimleri ise saptırır. Allah dilediğini yapar." (İbrahim, 14/27)

âyetinde geçen âhiret hayatından maksat kabir; "sabit söz''den maksat da "Kelime-i Şehadet''tir denmiştir. İbn Mâce, Sünen'inde şöyle demektedir:

"Allah, iman edenleri sabit bir söz ile metanetli kılar." âyeti, kabir azabı (sorgusu) hakkında indi. Ölüye kabirde; "Senin Rabbin kim?" diye sorulur. O da; "Rabbim Allah'tır, Peygamberim Muhammed (s.a.s.)'dir" diye cevap verir. İşte mü'min ölünün böyle cevabı; "Allah iman edenleri sâbit söz ile dünya hayatında ve ahirette metanetli kılar." meâlindeki âyetin ifadesidir. (İbn Mace, Zühd, 32; Ayrıca bk. Buhari, Tefsîr, Sûre, 14).

Bu hadis, kütübü sittenin hepsinde rivayet edilmiştir. Bazı rivayetlerde kabirde ölüye sorulan sorular; "Rabbin kimdir, dinin nedir, peygamberin kimdir?" diye üçe çıkarılmıştır.

"Onlar sabah akşam ateşe sunulurlar. Kıyamet çattığı gün; Firavun'un adamlarını azabın en ağırına sokun, denir." (Mü'min, 40/46) 

âyetinin de kabir suali ve kabir azabı ile ilgili olduğu tefsir kitaplarında belirtilmiştir (İbn Kesîr, "Tefsîrü'l-Kur'âni'l-Azîm", 40/ âyetin tefsîri).

Münker ve Nekir'in kabirdeki sorularıyla ilgili pek çok hadis varid olmuştur. Bu ahad haberler, lafızları itibariyle tevâtür derecesine ulaşmamışlarsa da, bu konudaki hadislerin çokluğu, konuyu manevî mütevâtir derecesine yükseltir (Haşiyetü'l-Kesteli alâ Şerhi'l-Akâid, İstanbul , , ).

Bu hadislerin bir kısmında ölünün sorguya çekileceğinden söz edilmekte, ancak herhangi bir melekten bahsedilmemektedir:

"Ölü mezara konulur. Salih kişi kabrinde endişesiz ve korkusuz oturtulur. Sonra ona;

"Hangi dinde idin?"diye sorulur. O;

"Ben İslâm dininde idim." diye cevap verir. Sonra ona;

"Şu adam (Rasûlüllah) kimdir?" diye sorulur. O da;

"Muhammed (s.a.s.), Allah'ın Rasûlüdür. O, bize Allah katından apaçık âyetler getirdi; biz de O'nu doğruladık." diye cevap verir. Daha sonra bu ölüye;

"Sen Allah'ı gördün mü?" diye sorulur. O da

"Hiçbir kimse Allah'ı görmeye lâyık değildir." diye cevap verir. Bu soru ve cevaplardan sonra onun için ateş tarafına bir pencere açılır. Ölü ona bakarak ateş alevlerinin birbirini kırıp yenmeye çalıştığını görür. Sonra ona;

"Allah'ın seni koruduğu ateşe bak." denir. Daha sonra onun için Cennet tarafına bir pencere açılır. O da bu defa Cennetin süsüne ve nimetlerine bakar. Kendisine;

"İşte bu yer senin makamındır." denildikten sonra;

"Sen samimi iman üzerinde idin, bu sağlam iman üzerinde öldün ve inşallah iman üzerinde dirileceksin." denir" (İbn Mace, Zühd, 32)

Görüldüğü gibi yukarıdaki hadiste herhangi bir melekten söz edilmemekte, mücerred olarak kabir suali zikredilmektedir. Başka bir hadiste ise ölüyü sorguya çekecek olanın bir melek olduğu belirtilmekte, ancak isminden bahsedilmemektedir:

"Bu ümmet kabirlerinde imtihan edilecek. İnsan defnedilip arkadaşları ondan ayrılınca, elinde topuzla bir melek gelerek onu oturtur ve;

"Bu adam (Rasûlüllah hakkında ne dersin?" diye sorar. Kişi mü'min ise;

"Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed (s.a.s.)'in, Allah'ın kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim." diye cevap verir. Melek de ona;

"Doğru söyledin" der" (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, III/3, 40).

Daha önce geçen Ebu Hüreyre hadisinde iki sorgu meleğinden söz edilmekte ve birinin adının Münker, diğerinin de Nekir olduğu beyan edilmektedir.

Ehl-i sünnete göre Münker ve Nekir'in kabirde ölüyü sorguya çekmeleri haktır. Kabrin sıkması ve azabı haktır. Bu bütün kâfirler ve asi bazı mü'minler için olan bir şeydir (İmam Azam, "Fıkh-ı Ekber", trc. H. Basrî Çantay, Ankara , s. 14).

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Kabirde Sorulacak Sorular Nelerdir?

Kabirde ilk gece neler olur? Kabirde sorgu sual nasıl olacak? Kabirde sorulacak sorular.

Bu cihan dershânesinde kulluk imtihanına tâbî tutulan her insan, sayılı nefeslerini tamamladıktan sonra gireceği kabrinde, muhakkak sorguya çekilecektir. Kabre girmeyip ateşte yanmış, suda boğulmuş veya sahrâda kurt-kuş yemiş kişiler dahî, berzah âlemine ulaşıp sorgu-suâlden geçecektir.

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Mü’min, kabrinde (hesâba çekilmek üzere) oturtulduğunda, ona melekler gelir. Sonra o mü’min, Allah’tan başka hiçbir ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allâh’ın Resûlü olduğuna şehâdet eder. İşte bu hâl, Cenâb-ı Hakk’ın şu kavl-i şerîfinde bahsedilen durumdur:

«Allah Teâlâ sağlam sözle îmân edenleri hem dünya hayatında hem de âhirette sapasağlam tutar. Zâlimleri ise Allah Teâlâ saptırır. Allah dilediğini yapar!» (İbrahim, 27)” (Buhârî, Cenâiz 87, Tefsîr 14/2)

KABİR BAŞINDA NE YAPMALIYIZ?

Hazret-i Osman’ın rivâyetine göre, Resûlullah Efendimiz bir ölü defnedildikten sonra kabri başında durmuş ve şöyle buyurmuştur:

“Kardeşinizin bağışlanmasını isteyiniz ve Allah’tan ona muvaffakıyet dileyiniz. Çünkü o, şu anda sorgulanmaktadır.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 69)

İnsan, kendisi için meçhul olan konularda dâimâ büyük bir tedirginlik ve endişe içindedir. Bu endişelerin gönüllerde nüksettiği hususlardan biri de, hiç şüphesiz ki kabir hayatıdır. Zira insan, toprak altı mâcerâsına vâkıf değildir. Ancak Peygamber Efendimiz; “Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukur.” olacağını ifâde buyurduğu kabir hakkında, tafsîlatlı bilgiler de vermiştir. (Tirmizî, Kıyâmet, 26/)

KABİRDE SORGU-SUAL

Nitekim Hazret-i Esma şöyle der:

“Resûlullah bir defasında hutbe îrâdına başlamış ve kişinin kabirde görüp geçireceği sorgu ve sualleri anlatmıştı. Resûl-i Ekrem Efendimiz kabir ahvâlini böyle tafsîlâtıyla anlatınca Müslümanlardan müthiş bir feryat yükseldi ve hep birden yüksek sesle ağlamaya başladılar.” (Buhârî, Cenâiz, 87)

Şu nebevî ifâdeler de, Peygamber Efendimiz’in kabir ahvâline dâir tafsîlat verdiği hadîs-i şerîfler cümlesindendir:

Hazret-i Enes’in naklettiğine göre Nebiyy-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Kul kabrine konulup, yakınları da arkalarını dönüp gidince (ki bu esnâda kabirdeki cenâze, dönüp giden insanların ayak seslerini işitir) yanına iki melek gelir. Onu oturtup:

«–Muhammed diye bilinen O zât hakkında ne diyordun?» diye sorarlar. Mü’min kimse bu soruya:

«–Şehâdet ederim ki O, Allâh’ın kulu ve Resûlü’dür!» diye cevap verir. Ona:

«–Cehennem’deki yerine bak! Allah orayı senin için Cennet’teki bir mekân ile değiştirdi.» denilir. [1] (Adam bakar ve) her ikisini de görür.

Katâde der ki: “Bize nakledildiğine göre; ona kabri yetmiş zirâ genişletilir ve ter ü tâze nîmetlerle doldurulur. Yeniden dirilinceye kadar, böyle lûtuf ve ihsanlar içinde bulunur.” (Müslim, Cennet, 70) Eğer ölen kâfir ve münâfık ise (meleklerin suâline):

«–Bilmiyorum. İnsanlar ne diyorsa ben de onlar gibi söylüyordum!» diyerek cevap verir. Kendisine:

«–Öğrenmedin, anlamadın, bir bilenin peşinden de gitmedin!» denilir. Sonra kulaklarının arasına demirden bir çekiç ile vurulur. Bu darbenin acısıyla öyle bir çığlık atar ki, sesini (insan ve cinlerden ibâret olan) iki âlem hâricinde, etrafındaki her şey işitir.” (Buhârî, Cenâiz, 68, 87; Müslim, Cennet, 70; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 78/; Nesâi, Cenâiz, ; Tirmizî, Cenâiz, 70/)

KABİRDE SORULACAK SORULAR

Diğer bir rivâyette, gelen bu iki meleğin renklerinin simsiyah, gözlerinin gök mavisi, isimlerinin de Münker ve Nekîr olduğu ifâde buyrulmuştur. Yine bir başka hadîs-i şerîfte de Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Meyyit mezara konulur. Sâlih bir zât ise kabrinde endişesiz ve korkusuz bir şekilde oturtulur ve:

«–Sen hangi dinde idin?» diye sorulur. O:

«–Ben İslâm dîninde idim.» diye cevap verir. Sonra:

«‒Şu zât kimdir?» diye (Resûlullah hakkındaki îtikādı ve kanaati) sorulur. O da:

«–Muhammed Allâh’ın Resûlü’dür. O, bize Allah katından apaçık deliller getirdi. Biz de O’nu tasdik ettik.» diye cevap verir. Daha sonra:

«–Sen Allah Teâlâ’yı gördün mü?» diye sorulur. O da:

«–Hiç kimse Allah Teâlâ’yı (dünyada) göremez!» diye cevap verir. Daha sonra onun için Cehennem tarafına bir pencere açılır. Ölü ona bakarak Cehennem alevlerinin (şiddetli hararet ve sıkışıklık sebebiyle) birbirini kırıp geçirdiğini görür. Ona:

«–Allah Teâlâ’nın seni koruduğu ateşe bak!» denilir. Sonra onun için Cennet tarafına bir pencere açılır. Cennet’in süslerine ve nîmetlerine bakmaya başlar. Kendisine:

«–İşte bu güzel yer, senin makâmındır.» denildikten sonra:

«–Sen (dünyada) yakînî îmân üzere idin, bu sağlam îmân üzere öldün ve (kıyâmet günü) inşâallah bu îmân üzere diriltileceksin.» denilir.[2] Kötü kişi de dehşet ve korku içinde mezarında oturtulur ve kendisine:

«–Sen hangi dinde idin?» diye sorulur.

«–Bilmiyorum.» diye cevap verir. Sonra:

«–Şu zât kimdir?» diye (Resûlullah hakkındaki îtikādı ve kanaati) sorulur. O da:

«–İnsanlar O’nun hakkında bir şeyler söylüyorlardı, ben de onu söyledim.» der. (Yani dînî konularla pek alâkası olmadığını, kalabalığa uyup insanları körü körüne taklit ettiğini dile getirir.) Cennet tarafına bir pencere açılır. Cennet’in süslerine ve nîmetlerine bakmaya başlar. Kendisine:

«–(Îmân etmediğin için) Allâh’ın senden uzaklaştırdığı Cennet’e bak!» denilir. Daha sonra onun için Cehennem tarafına bir pencere açılır. Oraya bakar, alevlerin birbirini kırıp geçirdiğini görür. Ona:

«–İşte bu, senin yerindir. (İslâm hakkında) şüphe üzere yaşadın, şüphe üzere öldün ve inşâallâh, (kıyâmet gününde) şüphe üzere diriltileceksin!» denilir.” (İbn-i Mâce, Zühd, Ayrıca bkz. Buhârî, Cenâiz, 68, 87; Müslim, Cennet, 70) Diğer bir hadîs-i şerîfte de, vefât eden kimseye, şayet Cennet ehlinden ise Cennet ehlinin makamlarından bir makam, Cehennem ehlinden ise Cehennem’in hücrelerinden birinin gösterileceği ve kendisine şöyle denileceği haber verilmiştir:

“Burası senin (müstakbel ve ebedî) durağındır. Kıyâmet günü Allah seni buraya gönderecektir.” (Buhârî, Cenâiz 90)

“…Yeniden diriltilip oraya varıncaya kadar bu şekilde makâmı kendisine gösterilir.” (Buhârî, Rikāk, 42)

Yine Fahr-i Kâinât Efendimiz, insanların kabirlerinde îman imtihanına tâbî tutulacağını ve kendilerine bazı sualler sorulacağını haber vermiş ve “Bana, sizin kabirde Deccâl fitnesi gibi (veya) ona yakın büyüklükte bir imtihana tâbî tutulacağınız vahyedildi.” buyurmuşlardır. (Buhârî, Vudû’, 37)

KABİR SUALLERİNİN DEHŞETİ

Bu hadîs-i şerîfiyle Efendimiz, kabir suallerinin şiddet ve dehşetine dikkat çekmişlerdir. Vâsile ibnü’l-Eska da şöyle nakletmektedir:

Resûlullah, bize Müslümanlardan birinin cenâze namazını kıldırmıştı. Sonrasında Efendimiz’in şöyle duâ ettiğini duydum:

“Allâh’ım! Falan oğlu falan Sana emanettir ve Sen’in himayen altındadır. Artık onu kabir fitnesinden ve Cehennem azâbından koru. Sen sö-zünde duran ve hamde lâyık olansın. Allâh’ım! Onu bağışla ve ona rahmet et. Şüphesiz bağışlayan ve merhamet eden Sen’sin” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 56; İbn-i Mâce, Cenâiz, 23)

Bir kimsenin, Cenâb-ı Hakk’ın rahmetine nâil olması ne büyük bir saâdettir. Nitekim dostlarından biri Mâruf-i Kerhî Hazretlerine:

“–Ey Mâruf! Seni bu derece ibadete sevk eden nedir?” diye sormuştu. Hazret sükût etti. Arkadaşı ısrar ederek:

“–Ölümü hatırlamak mı?” dedi. Mâruf-i Kerhî:

“–Ölüm dediğin nedir ki?” sözleriyle cevap verdi.

“–Kabir ve âlem-i berzahı düşünmek mi?”

“–Kabir dediğin nedir ki?” Arkadaşı yine ısrar ederek:

“–Cehennem korkusu veya Cennet ümîdi mi?” diye sordu. Bunun üzerine Mâruf-i Kerhî Hazretleri şu muhteşem cevâbı verdi:

“–Bunlar da nedir ki?!. Bu saydığın şeylerin hepsini elinde tutan Zât-ı Kibriyâ öyle yüce bir Rab’dır ki, eğer O’na karşı derin bir muhabbet ve iştiyâka sahip olabilirsen, bu dediklerinin hepsini sana unutturur. Allah ile aranda bir mârifet, bir muhabbet meydana gelir ve bu sâyede O, saydıklarının hepsinden seni kurtarır!”

Dipnotlar:

[1] Zirâ‘: Dirsekten orta parmak ucuna kadar bir uzunluk ölçüsü. Arşın, endâze. 68, 75 ve 90 seafoodplus.info farklı türleri bulunmaktadır. [2] Her ne kadar, hadîs-i şerîfte bildirildiği üzere mü’min bir kimse kabrinde sorgulanıp nihâî yeri kendisine gösterilecekse de, insan asıl kıyâmet koptuktan sonra hesâba çekilecektir. O zaman kişi, işlediği zerre kadar hayır ve şerrin karşılığını görecektir. Nitekim âyet-i kerîmede Cennetlik olduklarına şüphe bulunmayan peygamberlerin dahî hesâba çekileceği bildirilmektedir. (Bkz. el-A‘râf, 6)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Kabir Hayatı

PAYLAŞ:                

Kabir; mezar, ölen kimsenin toprağa gömüldüğü yer demektir. Kabir&#;in çoğulu &#;kubûr&#; dur. Kabirde insanları sorguya çeken melekler yani ölen kimseyi mezarında sorguya çeken ve gerektiğinde onu cezalandıran iki Melek vardır. Bunlar Münker ve Nekir&#;dir.

Kabir halleri, kabre konulan ölülerin kabirde nimetler içinde veya azap içinde olmalarını ifade eder. Ruhun bedenle kısmen veya tamamen birleşmesiyle sahibinin nimetlenmesi yahut azaba uğraması ilâhı kudrete göre uzak bir ihtimal değildir. Nitekim hadis-i şerifte,

&#;Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur&#; buyrulmuştur. Böylelikle kabirde Münker ve Nekir adında iki meleğin gelip kabre konulmuş mükellef bir kuldan; Rabb&#;ini, dinini, peygamberini, kıblesini soracaktır ki bu kabrin hallerindendir.

Kabir suâlinde neler sorulacaktır?

İnsan kabre konulunca (Bilinmeyen, tanınmayan, yadırga-nan manasında) Münker ve Nekir denilen iki melek gelerek onun ilk sorgusunu yaparlar. İlk sorguda ve imtihanda başarılı olanlar, dünya hayatından çok daha iyi ve Cennet hayatına yakın bir güzellikteki hayat ile yaşarlar. Sorgu ve imtihanda başarılı olamayanlar ise bu dünya hayatından çok daha sıkıntılı ve Cehennem hayatına yakın bir hayat içinde yaşarlar. Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukur olur. Hadis-i şerifte, kabirde suâl sormak için gelen meleklerin siyah tenli mavi gözlü iki melek oldukları, birine “Münker”, diğerine de “Nekir” denildiği haber veriliyor. (Tirmizî, Cenâiz 70).

“O iki melek ona (mü’mine): ‘Rabbin Kim?’ derler. O: ‘Rabbim Allah’tır.’ der. Melekler: ‘Dinin nedir?’ derler. O: ‘Dinim İslâm’dır.’ der. Melekler: ‘Size gönderilmiş olan kimdir?’ derler. O: ‘Allah’ın Rasûlü Muhammed’ der. Melekler: ‘Amelin nedir?’ derler. O da: ‘Allah’ın kitabını okudum, ona imân ettim ve onu tasdik ettim.’ der…” ( Müsned, 4/; 4/).

İman sahipleri bu sorulara doğru cevap verebilecekler, kâfir ve münâfıklar ise doğru cevap veremeyeceklerdir. Ehl-i Sünnet âlimleri, suallerin itikâdî, inanç konusunda olacağında ve bir defa da, definden sonra olacağında müttefiktirler. Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir ölüyü defnettiği zaman, defnetme işi bitince kabrin yanında durur ve şöyle derdi: “Kardeşiniz için Allah’tan mağfiret dileyin ve Allah’tan (itikadında) sabit kılmasını isteyin. Muhakkak ki o şu anda sorguya çekiliyor.” (Ebû Dâvud, Cenâiz 73).

Halk arasında yaygın olan bir soru-cevap şekli vardır. Kabirde cevap; Rabbim, Allah Teâlâ, Peygamberim; Hz. Muham-med Aleyhisselâm, Dinim; Din-i İslâm, Kitabım; Kur’ân-ı Azîmü’ş-Şân, Kıblem; Kabe-i Şerif, itikadda mezhebim; Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat, Amelde mezhebim; İmâm-ı Azam Ebû Hanife, Zürriyetim; Hz. Âdem (Aleyhisselâm), Ümmet-i Muhammed’denim, Mü’minim, Müslüman’ım Elhamdulillah…

Bera radiyallahu anh şöyle anlatıyor:

Ensârdan bir müslümanın cenazesinde çıktık, hazırlanmış olan kabre geldik. Cenaze, Kabrin içerisine konulunca, Peygamber aleyhisselâm oturdu. Biz de kendisinin etrafında toplandık. Sanki başlarımızda kuş varmış gibi hepimiz hareketsiz kalmıştık. Resûlullah aleyhisselâm elindeki bir sopa ile yeri çiziyordu. Birden başını kaldırdı ve iki yahut üç defa:

Kabir azabından Allah&#;a sığının, diye söylendikten sonra:

Mümin kabre konulduğunda, arkadaşları terkedip gittikleri zaman, onların ayak sesini işitir bir vaziyette, (Münker ve Nekîr denilen) iki melek gelir, kendisini oturturlar ve:

Rabbin kimdir? diye sorarlar. Mümin:

— Rabbim Allah&#;tır, diye cevap verir. Melekler:

Dinin nedir? diye sorarlar.

Mümin:

— Dinim İslâm, diye cevap verir. Melekler:

İçinizde Allah tarafından gönderilmiş olan o zât kimdir? derler. Mümin:

— O zât Allah&#;ın Resulüdür, der.. Melekler:

Bunu nereden öğrendin? diye sorarlar. Mümin:

— Allah&#;ın kitabını okuyup, ona îman ettim ve onu tasdik ettim, diye cevap verir.

İşte Allahü Teâlâ&#;nın «Allah îman edenleri dünya hayatında da, âhirette de sabit söz, yani kelime-î tevhîd ile sabit kılar.» (ibrahim Sûresi) mealindeki Âyet-i Kerîmenin mânâsı budur.

Sonra semâdan bir ses gelir:

— Kulum doğru söyledi. Ona Cennetten bir yer verin, Cennetten elbise giydirin ve ona kabrinden Cennete bakan bir kapı açın! diye söyler. Bunun üzerine o mümine Cennetin rahatlığından ve güzelliğinden verilir, gözünün gördüğü kadar kabri genişletilir.

Kâfir veya münafık ölü, kabrine konulduğu vakit, ruhu bedenine iade edilir. O iki melek gelir, kendisini oturtur ve: .

— Rabbin kimdir? diye sorarlar.

O kâfir veya münafık:

— Hah, hah, bilmiyorum, diye cevap verir.

Melekler: .

— Dinin nedir? diye sorarlar.

O:

— Hah, hah, bilmiyorum, diye cevap verir. Melekler:

— Aranızda Allah tarafından gönderilen o zât kimdir? diye sorarlar. O:

— Hah, hah, bilmiyorum, der.

Sonra semâdan bir ses gelir:

— Bu kâfir veya münafık yalan söyledi. Ona Cehennemden bir yer verin, ateşten elbise giydirin, ona kabrinden Cehenneme bakan bir kapı açın! diye söyler. Bunun üzerine o kimseye Cehennemin yakıcı rüzgârı ve sıcaklığı gelir. Kaburga kemikleri birbirine girinceye kadar kabri daraltılır. Sonra onun başına kör ve dilsiz bir zebani musallat edilir. Bu zebaninin demirden bir tokmağı vardır ki, dağa vurulsa dağı toz toprak haline getirir. Bu zebani o kimseye bu tokmakla öyle bir darbe indirir ki, insanlarla cinlerin dışında doğu ile batı arasında bulunan her mahlûk işitir. Ve böylece o kimse toprak haline döner. Sonra ruhu tekrar iade edilir.

KABİR İLE İLGİLİ HABERLER

Kabir ne şekilde olmalıdır

Kabir halleri nedir

Kabir ziyareti adapları nelerdir

Ölmeden önce kefen ve kabir hazırlamak caiz mi

Kabir nimeti nedir

Kabir suali nedir

Kabir azabı nedir

Kabir sıkıştırması hakkında bilgi

Kabir Azabını hafifletip nimete çeviren ameller

Ölüm kabir ve ahiret nedir

Kabir ziyaretinin adabı ve yasak olan şeyler

Kadınlar kabir ziyareti yapabilir mi

Mülk suresi kabir azabından korur mu

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir