istiklal marşının değeri ve önemi / İSTİKLAL MARŞI BAĞIMSIZLIĞIMIZIN EN ÖNEMLİ SİMGELERİNDENDİR

Istiklal Marşının Değeri Ve Önemi

istiklal marşının değeri ve önemi

İSTİKLAL MARŞI’NIN TEMSİL ETTİĞİ DEĞERLER ÜZERİNE BİR ÇÖZÜMLEME Doç. Dr. Kadir CANATAN* Bir toplumun yazılı ürünleri, kültürün çok önemli bir bölümünü oluşturur ve o toplumun ruh halini ve kültürel değerlerini yansıtırlar. Yazılı ürünlerin başında edebiyat ve düşünce eserleri gelir, ama yazılı kaynaklar bunlarla sınırlı değildir. Bir toplumun başkalarıyla ve kendi içinde uzlaştığı konuların bir dökümü olarak uluslar arası anlaşmalar, sözleşmeler, anayasalar, ulusal marşlar ve liderlerin nutukları da ortak kültürün parçasıdırlar ve bunlar bize o toplumu anlamada fikir verirler. Bizim gibi çoğu modern uluslar ve devletlerin ulusal marşları, bağımsızlık savaşlarının sonrasında ve yeni devletlerin oluşumları sırasında yazılmışlardır. Bu nedenle ulusal marşlar, bir yandan bağımsızlık savaşlarının yarattığı o günkü ruh halini yansıtırlar, diğer yandan da uluslar için yeni idealler ve hedefler çizerler. İstiklal Marşımız, Kurtuluş Savaşı’nın sürdürüldüğü bir sırada ve yazarının Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına değin inancını, asker ve milletiyle yürekliliğine ve özverisine güvenini; ulusal bağımsızlığa, hakka, yurduna ve dinine bağlılığını dile getiren bir eser olarak doğmuştur. Bu açıdan İstiklal Marşı, bir yandan yazarının ruh dünyasını ve fikirlerini ifade ederken, diğer yandan da içinden doğduğu toplumun ruh dünyasını ve değerlerini dışavurmaktadır. İstiklal Marşı’nın hangi değerleri temsil ettiğini anlamak için onu tarihsel ve kültürel yapıdan soyutlamadan, bilakis bu yapı içinde bir yere koyarak değerlendirmemiz gerekir. Aksi takdirde İstiklal Marşı, tarih, toplum ve kültürden bağımsız olarak ortaya çıkmış, tek bir kişinin kendine özgü bir ürünü olarak görülecektir. Belki bireycil modern ve hatta bireycilliğin aşırılaştığı postmodernist toplumlarda bir şair veya edebiyatçının ortaya koyduğu ürünler böyle değerlendirilebilir, ama gerek Mehmet Akif’in ruh ve düşünce dünyası gerekse içinde yaşadığı Türk toplumu bu eserin böyle değerlendirilmesine müsaade etmemektedir. Çünkü bu dünyada bireycillik değil, toplum için bireyin kendini feda etmeyi öngören toplumcu-kolektivist bir yapı ve kültür hâkimdir. * Balıkesir Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi. 1 YİRMİNCİ YÜZYIL TÜRKİYESİNDE GELENEKSEL VE ÇAĞDAŞ DEĞERLER Sosyoloji literatüründe değerler, “iyi” ve “kötü” hakkında bize fikir veren soyut düşünceler olarak tanımlanır. Biz bu düşünceleri, sosyalleşme süreçlerinin etkisiyle toplumdan alırız. Toplumsallaşmadan önce neyin iyi neyin kötü olduğu konusunda herhangi bir fikrimiz yoktur. Felsefede John Locke’un ifadede ettiği üzere doğuştan zihnimiz “boş bir levha” (tabula rasa)dır. İslam kültüründe insanın ilk yaratılış hali “fıtrat” olarak nitelenmiştir. Her insan ya da çocuk, fıtrat üzere doğar, sonra anne ve babası onun nasıl bir kimlik edineceğine karar verir. Değerler, kültürün “ruh”unu; kurallar da “beden”ini oluştururlar. Ruhla beden arasındaki ilişki koptuğu zaman kültür ölür: Bir insanın ruhunu kaybettiği zaman bedeninin cansız kalması ve ölmesi neyse, bir toplumdaki kuralların da varlık gerekçesi olan değerlerle ilişkisini koparması öyledir. Eğer bugün çevremizde insanların kurallara uymadıklarını görüyor ve bundan şikâyetçi oluyorsak, bundan durmadan yakınmak yerine değerlerimizi daha bilinçli bir şekilde kavramalı ve bunları yeni kuşaklara iyi bir şekilde aktarmalıyız. İstiklal Marşı’nın yazıldığı yüzyılın başında Türkiye, geleneksel değerlerle modern değerlerin yüz yüze geldiği ve bir asra yakın Osmanlı modernleşme sürecinin sonucunda bunların belirli bir ölçüde de harmanlandığı karmaşık bir değerler manzumesine sahiptir. Modernleşmiş elitler bir tarafa bırakılırsa, halkın ezici çoğunluğu, modern dünyanın giderek artan etkilerine rağmen geleneksel dini-İslami değerlerden vazgeçmiş değildir; tam tersine modern değerlerin hücumu ve etkisi arttıkça halk arasında bu değerleri sahiplenme ve savunma; dolayısıyla muhafazakârlık eğilimleri de güçlenmiştir. Fakat Türk muhafazakârlığı, asla eskiye bağlı kalmak adına yeniliklere karşı koymak iddiasında değildir; belki iki farklı dünyanın değerlerinden bir sentez yaratma peşindedir. Geleneksel Osmanlı Türk toplumu kökeni eski Yunan’a kadar uzanan kadim ahlaki değerleri İslami değerler potasında eritmiş ve ortaya büyük bir sentez çıkarmıştır. Eski Yunan filozofları, sözgelimi Plato temel değerleri bilgelik, yiğitlik, ölçülülük ve doğruluk olarak saptamıştır. Bu dört değer, aslında devlette bulunması gereken özelliklerdir. Fakat iyi devlet, vatandaş için de iyi bir rol modeldir. İlk değer “bilgelik”tir, çünkü devlet kararlarını bilgece vermek zorundadır. Bilgece karar vermek ise bilgi ve kavrama meselesidir. İkinci değer “yiğitlik”, bir çeşit koruma ve savunma işlemidir. Kanun koyucu, eğitim yoluyla neden korkulup, neden korkulmayacağını insanlara aşılamıştır. Devleti koruma işini 2 üstlenen azınlığın işi, aşılanan bu değerleri her yerde, her zaman korumaktır. Bugünkü terimlerle yiğitlik, hukuk devletini içselleştirmiş kolluk kuvvetlerinin yasaları koruma ve kollama işlemidir. Üçüncü değer olan “ölçü(lülük)”, öteki değerlerden daha çok bir düzen ve ahenge benzer. Ölçü, insanların istek ve tutkularına vurduğu bir çeşit dizgindir. Ölçülü devlet, kendine hâkim devlettir. Çünkü onda iyi yan, kötü yanı buyruğu altına almıştır. İnsan da böyledir, kendinde bulunan kötü eğilimleri iyi yanıyla kontrol altına almışsa kendine hâkim ve ölçülü biri olur. Kendine hâkim kişi, hem köle hem de efendidir. Ölçü, önceki değerlerden farklı bir değerdir. Yiğitlik ve bilgelik toplumun sadece bir kesiminde bulunur ve onlar sayesinde toplum yiğit ve bilge kılınır. Oysa ölçü, bütün topluma yayılır. Hem bireysel hem de toplumsal olarak neyin önde tutulacağı bilinir ve toplumda bir ahenk ve uyuşum ortaya çıkar. Bunun siyasal anlamı şudur: Tutkularına hâkim olan yönetici azınlık, çoğunluğun kötü tutkularını kontrol etmekle kalmamalı, ölçüyü tüm topluma eğitim ve örneklik yoluyla hâkim kılmalıdır. Açıktır ki, Platon’un devleti ilk iki noktada seçkinci bir tutuma sahipken, ölçülülük konusunda toplumcu bir anlayışa yönelmiştir. “Doğruluk” ya da “adalet”, geriye kalan ve hepsini tamamlayan bir değerdir. Pekiyi doğruluk nedir? Devlet ve toplumda doğruluk, herkesin kendi işini yapması ve birinin diğerinin işine karışmamasıdır. Adalet, diğer değerleri de doğuran ve yaşatan temel değerdir. Platon, devlet için öngördüğü bu değerleri bireyler için de öngörür. Devleti akıllı yapan neyse (bilgi), insanı da akıllı yapan odur. Bir devlet, neden yiğitse (kurallara uyma ve koruyuculuk) insan da aynı şeyden dolayı yiğittir. Bir devleti ölçülü kılan şey neyse (kendine hâkimiyet), insanı da ölçülü kılan odur. Bir devlette doğrulun kuralı neyse (her sınıfının kendi işini yapması) insanda da bu kural işlemelidir. Yani insanın içindeki her organ kendi işlevini yerine getirdiğinde doğruluk sağlanmış olur. Plato’nun sözünü ettiği bu değerler Müslüman dünyaya çeviri faaliyetleriyle birlikte geçmiş ve ahlak kitaplarında öteden beri aktarıla gelmiştir. Ünlü Osmanlı ahlakçısı Kınalızade Ali Efendi, Nasreddin Tusi’ye dayanarak “Ahlak-ı Alai” adlı kitabında söz konusu değerleri hikmet, adalet, iffet ve şecaat olarak bildirmektedir. Dikkat edilirse Kınalızade sadece Platon’un ölçü(lülük) olarak adlandırdığı değeri “iffet” olarak alıntılamıştır. Osmanlı ahlakçısına göre iffet, şehvet ve haz gibi özbenliksel arzuların itidale kavuşmuş biçimidir. Bunun ifratı “fucûr” (azmak, yoldan çıkmak), tefriti ise “humûd” (meşru zevk ve hazdan geri durmak)tur. Her ikisi de erdemsizliktir. 3 Kınalızade, adaleti; ilk üç erdemin sonucu olarak ortaya çıkan bir erdem olarak görmüş ve erdemleri temelde üç olarak belirlemiştir. Bu erdemler insanda bulunan üç kuvvetle ilişkilidir: Temyiz ve idrak kuvvetinin kaynağı düşünsel özbenlik (nefsi meleki) olup onun itidal haline kavuşmasıyla hikmet ortaya çıkar. Hikmet’in karşıtı cehalet ve ahmaklıktır. Makam, üstünlük, tasallut, intikam ve saldırganlık kuvvetlerinin kaynağı gazap yetisi (nefsi seb’i)dir. Bunun itidalde olmasıyla şecaat ortaya çıkar. Şecaatin ifratı atılganlık, tefriti ise korkaklıktır. İştiha veren arzuların kaynağı ise hayvansal özbenlik (nefsi behimi)tir. Bu nefsin itidali iffet demektir. Kadim filozoflar dört erdemi temel erdemler olarak görürler ve diğer erdemleri de bunların bir parçası ya da sonucu olarak telakki ederler. Sözgelimi hikmetin zekâ, çabuk anlama, zihin duruluğu, kolay öğrenme, doğru düşünme, belleme ve düşünme gibi alt şubeleri bulunmaktadır. Bilgece karar vermek, tüm bu düzeylerde olgunluğa ulaşmakla mümkündür. Modern değerlerin ne olduğunu bir çırpıda saymak zordur, ancak modern zamanlara damgasını vuran Fransız Devrimi’nin tüm dünyada popüler değerler haline getirdiği üç simge değeri modern değerler olarak adlandırmak yanlış olmaz: Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik. Avrupa Birliği çerçevesinde avronun dolaşıma girmesine kadar bu simge-değerler, Fransız paralarının üstünde yazılı olarak kalmıştır. Her ne kadar bu üç modern değer, Fransız Devrimi’ne özgü ve onun yarattığı değerler ise de iki noktada açılım olmuştur. Birincisi Fransız Devrimi’nin etkisiyle önce Avrupa kıtasında, sonra da tüm dünyada bu değerler yayılmıştır ve pek çok ülkede büyüleyici etkiler yapmıştır. Aydınlar başta olmak üzere tüm toplum kesimlerinin ama özellikle de aktivist kadın ve gençlerin ağzında uzun dönem haykırılan sloganlar olmuşlardır. İkinci olarak bu değerler, sosyolojide “değerler genelleşmesi” olarak adlandırılan bir süreç içinde birbirinden farklı siyasal akımlara ilham kaynağı olmuşlardır. Modern demokratik siyasal kültür bu değerler tarafından belirlemiştir. Başlangıçta bu değerler, burjuvazinin ve onun ideolojisi olan liberalizmin kavramlarıydı. Burjuvazi, özgürlük denilince, özellikle teşebbüs özgürlüğünü ve hür teşebbüsün önündeki engellerin kaldırılmasını; eşitlik denilince, yurttaşların kanun önündeki eşitliğini ya da başka bir deyişle, geçmiş dönemde bazı sınıflara özgü ayrıcalıkların kaldırılmasını kastederken; kardeşlik deyince de, sınıflar arasında dayanışma ilişkisini; yani sınıf çatışmasının olmadığını veya olmaması gerektiğini ifade ediliyordu. Toplumda farklı sınıflar vardı, ama bu işbölümü gereği kaçınılmazdı. 4 Bugün liberalizmin dışındaki partiler ve akımlar da bu değerlere atıfta bulunmaktadırlar. Fakat aralarındaki fark, bu değerlerin öncelikler sıralaması ve bu kavramlara yüklenen anlamlar noktasındadır. Sosyalistler ve işçi sınıfını temsil eden partiler, eşitliği öncelikli değer olarak görürler ve bunu da sadece hukuksal bir olay değil, sosyo- ekonomik bir değer olarak yorumlarlar. Hem toplumsal bir hareket, hem de bir siyaset tarzı haline gelmiş olan feminizm ise, eşitliği cinsler arasında gerçekleştirmenin bir ilkesi olarak görmektedirler. Hıristiyan demokratik partiler ise, farklı sınıflar ve gruplar arasındaki dayanışma anlamında kardeşliğe atıf da bulunurlar ve toplumsal dayanışmayı tesis etmeye çalışırlar. Demek ki modern değerler tüm siyasal ve toplumsal akımlar için önemli olmakla birlikte bir öncelikler sıralaması yapıldığında her biri bir değere öncelik verirler. Tanzimat’tan başlayarak Osmanlı modernleşme sürecinde de Fransız Devrimi’nin bizde popüler değerler haline geldiğini görmekteyiz. Tanzimat aydınları ve devlet adamları, Osmanlı’yı oluşturan farklı unsurlar (milletler) arasındaki eşitliğe ve bireysel haklara vurgu yaparlarken, Meşrutiyet dönemi aydınları istibdat olarak ifade edilen Osmanlı yönetim tarzına hürriyet ya da özgürlük ilkesi temelinden itiraz etmişlerdir. Bu kavram, dönemin tüm aydınlarının başvurduğu kilit kavramdır. Bu kavram, adeta dönemin insanlarını sınıflandırmak için kullanılan temel ölçüttür: Hürriyet’ten yana olanlar yönetime muhaliftirler, yönetime taraflar olanlar ise hürriyet karşıtıdırlar. İSTİKLAL MARŞI’NIN TEMSİL ETTİĞİ DEĞERLER Yukarıda ifade edilen geleneksel ve modern değerler, İstiklal Marşı’nda hangi ölçüde kendisine yer bulmaktadırlar? Başka bir deyişle İstiklal Marşı ne kadar geleneksel ne kadar modern değerlerle bezenmiş bir belgedir? İlk bakışta İstiklal Marşı’na dini-İslami değerlerin hâkim olduğunu görmekteyiz. Bunu destekleyecek çok örnek verilebilir. Sözgelimi iman, cennet, şehadet, ezan, Hakk, İlahi, hilal vs. kavramlar hemen dikkat çekmektedir. İslami değerlerin ulusal marşımıza bu kadar egemen olmasını anlamak zor bir şey değildir. Çünkü İstiklal Marşı, Müslüman bir toplumun manifestosudur. Elbette bu toplumun dini ve kültürel değerlerini ifade edecektir. Üstelik marşın yazarı olan Mehmet Akif Ersoy, 2. Meşrutiyet’te güçlü bir akım haline gelmiş olan İslamcılık akımı içinde yer almış bir düşünürdür. Bu akımın dergileri olan Sırat-i Müstakim ve Sebilürreşad dergilerinde makale ve şiirlerini yayınlamıştır. Ayrıca onun temel yapıtı olan 5 “Safahat”, milli ve dini coşkuyu dışavuran şiirlerle dolu bir eserdir. Hatta pek çok yerde doğrudan Kur’an’a ve ayetlere atıflar bulunmaktadır. İstiklal Marşı Değerler Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; 1 Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. CESARET O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! 2 Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? İSTİKLAL Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl! Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. 3 Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! HÜRRİYET Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, 4 Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var. MANEVİYAT Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, “Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın. 5 Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. ÜMİTVAR OLMAK Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı: 6 Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. VATAN SEVGİSİ Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? 7 Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! FEDAKÂRLIK Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli: 8 Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli. EZAN (ŞEHADET) Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli- Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım, 9 Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım, AŞKINLIK Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! 10 Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. BAYRAK (HİLAL) Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl: Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl 6 Fakat İstiklal Marşı’nı salt dini değerleri ifade eden bir belge olarak görmek yanıltıcıdır. Mehmet Akif’in jargonu aynı zamanda siyasal ve modern kavram ve imgelerle yüklüdür. Bu açıdan bakıldığında İstiklal Marşı’nda geçen başta istiklal (bağımsızlık) kavramı olmak üzere vatan, yurt, bayrak, hürriyet, medeniyet, millet, ırk, ulus gibi kavramlar siyasal içerikli modern kavramlardır. O halde İstiklal Marşımız, hem geleneksel dini, hem de modern siyasal kavram ve değerleri bünyesinde toplamış, sentezlemiş bir yapıttır. Dönemin siyasal dengeleri ve şartları açısından da bakıldığında İstiklal Marşı, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin demokratik ve çoğulcu yapısıyla uyumludur. Bu marş, 12 Mart tarihinde toplanan bu meclisin millet adına kabul ettiği bir marştır. Bilindiği üzere Birinci Meclis, farklı siyasal görüşlere sahip yurdun dört bir tarafından gelmiş olan temsilcilerden oluşmaktadır. Bazı mebusların itirazları olmakla birlikte söz konusu marş milli iradeyi yansıtan çoğunluğun oyu ve coşkulu alkışlarıyla kabul edilmiştir. Akif, millete adadığı bu eserini, Safahat adlı eserine koymamış ve bunun Türk milletinin bir eseri olduğunu belirtmiştir. Bu genel saptamalardan sonra İstiklal Marşı’nın içeriği üzerinden daha ayrıntılı bir değerler analizi yapmak bize daha fazla bilgi verecektir. İstiklal Marşı, bilindiği üzere toplam 10 beyitten oluşmaktadır. Ancak protokol gereği sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde İstiklal Marşı olarak söylenmektedir. Eğer İstiklal Marşı’nın tüm beyitleri incelenirse, her bir dörtlüğün bir değeri ifade ettiği anlaşılacaktır. Bizim çözümlememize göre; İlk beyit, KORKU karşısında CESARET’i; İkinci beyit, BAĞIMLILIK ve VESAYET karşısında BAĞIMSIZLIK ve İSTİKLAL’i; Üçüncü beyit, KÖLELİK ve BASKI karşısında HÜRRİYET ve MEŞRUTİYET’i; Dördüncü beyit, materyalist ve emperyalist MEDENİYET karşısında MANEVİYAT’ı; Beşinci beyit, KARAMSARLIK ve ÜMİTSİZLİK karşısında İYİMSERLİĞİ ve ÜMİTVAR olmayı; Altıncı beyit, “TOPRAK!” karşısında VATAN ve YURT bilincini; Yedinci beyit, BİREYCİLİK ve BENCİLLİK karşısında FEDAKÂRLIK ve ÖZVERİ’yi; 7 Sekizinci beyit, BASKI karşısında DİN ÖZGÜRLÜĞÜ’nü (ŞEHADET’in temeli EZAN’ı); Dokuzuncu beyit, DÜNYEVİLİK ve İÇKİNLİK karşısında AŞKINLIĞI; Onuncu beyit ise, BAĞIMLILIK ve SÖMÜRGECİLİK karşısında İSTİKLAL’in simgesi olan BAYRAK ve HİLAL’i simgelemektedir. Bu değerler içerisinde CESARET, MANEVİYAT, ŞEHADET, EZAN, FEDAKÂRLIK, AŞKINLIK ve HİLAL gibi değerler geleneksel dini-İslami değerler iken, İSTİKLAL, HÜRRİYET, YURT ve VATAN gibi değerler modern değerler olarak telakki edilebilir. Doğal olarak bu ikincil değerlerin tümüyle İslami bir temelden yoksun oldukları söylenemez. Ama bu değerler modern dönemde ön plana çıkmış ve daha çok siyasal bir içerik kazanmışlardır. İstiklal Marşı’nın ihtiva ettiği İYİMSERLİK, ÜMİTVAR OLMAK ve FEDAKÂRLIK ise hem dini-İslami hem de modern değerler olarak anılabilir. Sonuç olarak özetlersek, İstiklal Marşı’nın temsil ettiği değerler geleneksel ve modern değerlerin bir karmaşası ve sentezidir. Başka bir deyişle geleneksel toplum yapısına sahip ama kendisine uygun düşen modern değerleri de içselleştirilmiş bir toplumun dışavurumudur. Bu anlamda Mehmet Akif kolektif bilinci yansıtan bir ayna ve toplumunun nabzını yakalamış özgün ve yerli bir düşünce adamıdır. Bugün de bu değerler Türk toplumuna yol göstermeye devam etmektedir. Tek sorunumuz, bu değerlerin bilincinde yeni kuşakları yetiştirme sorumluluğumuzu yerine getirmede yeterince duyarlı olmadığımızdır. 8

Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’nın değeri ve önemi

Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’nın değeri ve önemi

Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı’nın değeri ve önemi hakkında sizlere kısa bilgiler vereceğiz.



Türk milletinin işgalci kuvvetlere karşı verdiği mücadeleye rehber olan İstiklal Marşı’nın her bir satırı büyük bir anlam ve öneme sahiptir. Özünde, vatan, bayrak ve millet sevgisi ön plana çıkmakta, bağımsızlığımızın her ne pahasına olursa olsun mutlaka elde edileceği ifade edilmektedir. Kahramanlık ve inanç duygularının en güzel şekilde işlendiği İstiklal Marşı, taşıdığı anlam sayesinde milletinin duygu ve düşüncelerine tercüman olan, gerek şiir gerekse ezgisi ile dünyada bir eşi ve benzeri daha bulunmayan eşsiz bir milli marştır.

  • Bir milletin, ülkenin bağımsızlığını gösteren bir kaç değer vardır. Bayrak, İstiklal Marşı, Başkent, kendi parasının olması vb.
  • İstiklal Marşı bütün dünyaya Türk Milleti’nin bağımsızlığını anlatır.
  • İstiklal Marşı Türk Milleti’nin verdiği Kurtuluş mücadelesinin temsili, Türk Milleti’nin destanıdır.
  • İstiklal Marşı Bize o günleri hatırlatır. Her Türk kazanılan bu zaferin hatırasını İstiklal Marşı ile hatırlar.
  • Vatanı için canını feda eden o kutlu insanları hatırlar ve bu emaneti canı pahasına yaşatmak için çalışır.
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!

👏

👎

😍









◁ GÜNÜN HABERLERİ İÇİN TIKLAYINIZ ▷ Önemli not: Habere dosya, resim ve video ekleme özelliği geçici olarak devre dışı bırakılmıştır. Yorum ve düşüncelerinizin bizim için çok değerli olduğunu biliyor musunuz? Yorumlarınızla soru cevaplarımıza katkıda bulunabilirsiniz.
Sitemizde yer alan tüm hizmet ve içerikler eğitim ve öğretim amaçlı olarak öğrencilerin kullanımına sunulmaktadır.

▼ SIRADAKİ HABER ▼

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası