dalak hangi doktor bakar / Karaciğer Hastalıkları İçin Hangi Bölüme Gidilir?

Dalak Hangi Doktor Bakar

dalak hangi doktor bakar

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

  • Kimlik bilgileriniz: Adınız, soyadınız, T.C. Kimlik numaranız, pasaport numaranız veya geçici TC Kimlik numaranız, doğum yeri ve tarihiniz, medeni haliniz, cinsiyetiniz, sigorta veya hasta protokol numaranız ve sizi tanımlayabileceğimiz diğer kimlik verileriniz.
  • İletişim Bilgileriniz: Adresiniz, telefon numaranız, elektronik posta adresiniz ve sair iletişim verileriniz, müşteri temsilcileri ya da hasta hizmetleri tarafından çağrı merkezi standartları gereği tutulan sesli görüşme kayıtlarınız ile elektronik posta, mektup veya sair vasıtalar aracılığı ile tarafımızla iletişime geçtiğinizde elde edilen kişisel verileriniz.
  • Muhasebesel Bilgileriniz: Banka hesap numaranız, IBAN numaranız, kredi kartı bilginiz, faturalama bilgileriniz gibi finansal verileriniz.
  • Sağlık hizmetlerinin finansmanı ve planlaması amacıyla özel sağlık sigortasına ilişkin verileriniz ve Sosyal Güvenlik Kurumu verileriniz.
  • Hastane veya tıp merkezlerimizi ziyaret etmeniz halinde güvenlik ve denetim amaçlı tutulmakta olan kamera kayıtları görüntüleriniz.
  • Otoparkı kullanmanız halinde araç plaka veriniz.
  • Sağlık Bilgileriniz: Laboratuvar sonuçlarınız, test sonuçlarınız, muayene verileriniz, randevu bilgileriniz, check-up bilgileriniz, reçete bilgileriniz dahil ancak bunlarla sınırlı olmaksızın tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi sırasında veya bunların bir sonucu olarak elde edilen her türlü sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel verileriniz.
  • seafoodplus.info sitesine veya seafoodplus.info adresine gönderdiğiniz veya girdiğiniz sağlık verileriniz ve sair kişisel verileriniz.
  • Acıbadem’e veya Acıbadem Grup şirketlerinden herhangi birine iş başvurusunda bulunmanız halinde bu hususta temin edilen özgeçmiş dâhil sair kişisel verileriniz ile Acıbadem Grubu çalışanı ya da ilişkili çalışan olmanız halinde hizmet akdiniz ve işe yatkınlığınız ile ilgili her türlü kişisel verileriniz.

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

  • Kimliğinizi teyit etme,
  • Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi.
  • İlgili mevzuat uyarınca Sağlık Bakanlığı ve diğer kamu kurum ve kuruluşları ile talep edilen bilgilerin paylaşılması.
  • Hastane ve Tıp Merkezlerimizin iç işleyişi ile günlük operasyonların planlanması ve yönetilmesi.
  • Hastane Yönetimi, Hasta Hakları, Hasta Deneyimi bölümleri tarafından hasta memnuniyetinin ölçülmesi, arttırılması ve araştırılması.
  • İlaç temini.
  • Randevu almanız halinde randevu hakkında sizi haberdar edebilme.
  • Risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi.
  • Sağlık hizmetlerini geliştirme amacıyla analiz yapma.
  • Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından sağlık hizmetlerinizin finansmanı, tetkik, teşhis ve tedavi giderlerinizin karşılanması, müstehaklık sorgusu kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgilerin paylaşılması.
  • Araştırma yapılması.
  • Yasal ve düzenleyici gereksinimlerin yerine getirilmesi.
  • Sağlık hizmetlerinin finansmanı kapsamında özel sigorta şirketler ile talep edilen bilgileri paylaşma.
  • Kalite, Hasta Deneyimi, Bilgi Sistemleri bölümleri tarafından risk yönetimi ve kalite geliştirme aktivitelerinin yerine getirilmesi.
  • Hasta Hizmetleri, Mali İşler, Pazarlama bölümleri tarafından hizmetlerimiz karşılığında faturalandırma yapılması ve anlaşmalı olan kurumlarla ilişkinizin teyit edilmesi.
  • Pazarlama, Medya ve İletişim, Çağrı Merkezi bölümleri tarafından kampanyalara katılım ve kampanya bilgisi verilmesi, Web ve mobil kanallarda özel içeriklerin, somut ve soyut faydaların tasarlanması ve iletilebilmesi.

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

  • sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu,
  • sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu,
  • sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,
  • Özel Hastaneler Yönetmeliği,
  • Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Korunması Yönetmeliği,
  • Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuat hükümleridir.

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

  • Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme,
  • Kişisel veriler işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
  • Kişisel sağlık verilerine erişim ve bu verileri isteme,
  • Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
  • Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
  • Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme,
  • Kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme,
  • Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesine ve/veya kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesine ilişkin işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
  • İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme hakkını haizsiniz.

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “seafoodplus.info” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

  • (i) ATATÜRK seafoodplus.info seafoodplus.info:3/8 ATAŞEHİR, Istanbul, Türkiye adresine kargo ile ıslak imzanızı taşıyan bir dilekçe ile “Kurumsal Sekretarya” departmanı dikkatine Zarfına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Kapsamında Bilgi Talebi” yazılarak gönderebilirsiniz,
  • (ii) Noter kanalıyla gönderebilir,
  • (iii) [email protected] adresine güvenli elektronik ya da mobil imzalı olarak, kayıtlı elektronik posta adresi veya sistemimizde kayıtlı elektronik e-posta adresiniz aracılığıyla ve/veya
  • (iv) Acıbadem’e hitaben yazdığınız “word veya pdf.” formatındaki bir dosyayı güvenli eimza ile imzalayarak [email protected] ‘a e-posta’nın konu kısmına “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Bilgi Talebi” yazarak iletebilirsiniz.

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, seafoodplus.info web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI

Size ulaşmamızı ister misiniz?

Hematoloji nedir, neye bakar? Hematoloji b&#;l&#;m&#; doktoru (hematolog) hangi hastalıklara bakıyor?

Dahiliye bölümünde bulunan hematoloji, kan hastalıklarını yakından inceleyen bilim dallarından biridir. Özellikle anemi, lenfoma ve lösemi gibi birçok hastalıkla yakından ilgilenir. Peki, Hematoloji nedir, neye bakar? Hematoloji bölümü doktoru (hematolog) hangi hastalıklara bakar?

Hematoloji nedir, neye bakar?

Anemi; halsizlik, yorgunluk, çabuk yorulma, çarpıntı, nefes darlığı, göğüs ağrısı vb. problemler yaşıyorsanız hematoloji bölümüne görünmeniz de fayda var. Hematoloji bölümün daha bilinmeyen birçok hastalıkla yakından ilgileniyor. Peki, hematoloji ne demek? Hematoloji hangi hastalıklara bakar?

Hematoloji ne demek?

Hematoloji, kan bilimi demektir. Tıbbın kan ve kan bozuklukları ile ilgili dalına verilen isimdir. Kanı, kan hücreleri ve kan sıvısı olarak başlıca iki gruba ayırabiliriz. Kan sıvısında gıda maddeleri, protein su, madensel tuzlar ve bağışıklık elemanları bulunur. Kan hücreleri eritrositler (alyuvarlar), lökositler (akyuvarlar), ve trombositlerdir (kan pulcukları).

Eritrositlerin görevi, yapısında bulundurduğu, kana kırmızı rengini veren hemoglobin ile dokular arasında oksijen ve karbondioksit gibi gazların taşınmasını sağlamaktır.

Lökositler, mikroskop altında incelendikleri zaman farklı görüntüler gösteren bir grup hücredir. Vücuda giren, aralarında mikrop ve virüs gibi hastalık etkenlerinin de bulunduğu yabancı cisimlere karşı mücadelede her biri ayrı görevler üstlenirler.

Trombositlerin görevi, kanamaya karşı vücudu korumaktır. Trombositler normal koşullarda kan sıvısı içinde birbirinden ayrı yüzerlerken, kanama halinde bu bölgede birbirlerine yapışarak ve bünyelerine, kanın sıvı kısmında bulunan fibrin gibi, pıhtılaşmada görevli diğer elemanları da alarak pıhtı oluşumunu sağlar. 

Anemi, kanama bozuklukları, kemik iliği yetersizlikleri, lösemi, lenf kanseri ve hemofili gibi kalıtsal geçişli kan hastalıkları hematoloji alanının uzmanlığındadır. Anemi, kanama bozuklukları, kemik iliği yetersizlikleri, lösemi, lenf kanseri ve hemofili gibi kalıtsal geçişli kan hastalıkları hematoloji alanının uzmanlığındadır. Hematoloji Uzmanı ismi verilen hematolog hakkında bilinmesi gerekenleri sizin için araştırdık. 

Hematolog nedir?

Kan hastalıkları ve kemik iliğinden kaynaklanan kanserleri inceleyen ve tedavisiyle uğraşan uzmana hematolog denir. 

Hematoloji bölümü doktoru (hematolog) hangi hastalıklara bakar?

Hematoloji, İç Hastalıkları (Dahiliye) braşında kan hastalıkları ile uğraşan bölümdür. Kemik iliği, dalak gibi kan yapıcı organlar ve lenf bezlerinde kaynaklanan hastalıklara bakar. Bu bölümde hastalıkların tespiti için hastalara kan tahlili yapılır. Ancak gerekli durumlarda kemik iliği incelemesi de yapılabilir. Peki, hematoloji hangi hastalıklara bakar? 

Hematoloji hangi hastalıklara bakar?

Hematoloji, hücre tiplerine ve gruplarına göre üç ana alana bölünür:

Eritrositler (Alyuvarlar)

-Anemiler
-Hemoglobinopatiler
-Kan bankası

Lökositler (Akyuvarlar)

-Lösemiler
-Nötropeniler
-Miyeloproliferatif hastalıklar
-Miyelodisplastik sendrom
-Lenfoma ve lenfoproliferatif hastalıklar
-Multipl miyelom

Trombositler ve koagülasyon (pıhtılaşma)

-Kanama ve koagülasyon bozuklukları
-Yinelenen tromboz
-Trombositopeni ve trombositoz

 

Dalak ameliyatı zor bir ameliyat mıdır?

Her ameliyat zordur, eğer o ameliyatı siz oluyorsanız. Dalak ameliyatının zorluğu hangi nedenle yapıldığına ve nasıl yapıldığına göre değişir. Örneğin, ITP (immün trombositopenik purpura) nedeniyle küçük bir dalak bütünüyle çıkartılacaksa çok zor bir ameliyat değildir. Buna karşın, dalak kisti nedeniyle leğen kemiğine uzanacak ölçüde büyümüş bir dalağın çıkartılması zor olabilir. Ne olursa olsun, bu konuda tecrübeli olan cerrahlar için dalak ameliyatı zor bir ameliyat değildir. 

 

Açık, kapalı, kansız, laparoskopik, tek kesiden, robotik yöntem; hangisi daha iyi?

Bu tekniklerin herbiri ile ilgili ayrıntılı bilgiyi "Tedaviler" başlığı altındaki "Laparoskopik Cerrahi" ve "Robotik Cerrahi" bölümünden edinebilirsiniz.

Dalak ameliyatları için henüz altın standart kabul edilen bir yöntem yoktur. Bununla birlikte, dünyadaki çoğu cerrah dalak ameliyatlarını kapalı yöntemle yapmayı tercih eder. Ancak çok büyük dalaklar için laparoskopik cerrahi mümkün olmayabilir.

Şimdi gelin bir kar-zarar hesabı yapalım. Ameliyat gerekçesi ITP yani anormal işlev gördüğü için çıkartılacak diyelim. Dolayısıyla, dalakta bir tümör veya kist yok ve dalağın bütünüyle patolojik incelemeye gönderilmesini gerektirecek bir gerekçe yok. O zaman dalak pekala parçalar halinde çıkartılabilir. Bu amaçla kapalı ameliyat sırasında karnın içine steril bir torba atılır. Dalak bu torbanın içine koyulur. Torbanın içinde dalak küçük parçalara ayrılır ve torbadan küçük parçalar halinde çıkartılır. Bu şekilde çok büyük bir dalak bile 10 mm'lik delikten çıkartılabilir. Bu durumda kapalı cerrahi bariz bir avantaja sahip olur.

Şimdi de farklı bir senaryo üzerinden konuşalım. Dalak, bir tümör nedeniyle çıkartılacak ve dolayısıyla tek parça halinde, parçalanmadan çıkartılması gerekiyor. O zaman yapılacak kesinin boyutuna bakmak gerekir. Eğer dalağı çıkartmak için 10 santimetrelik bir kesi yapılacaksa, kapalı yöntemin avantajları ortadan kalkabilir.

 

Dalak ameliyatında kapalı yöntemi üstün kılan nedir?

Aslında bu noktada esas belirleyici en az santimetrelik, sıklıkla karın kaslarının bazılarını kesmeyi gerektiren bir kesi yerine en büyüğü 1 santimetre olan üç veya dört kesiden ameliyatın yapılmasıdır. Bunun bir sonucu olarak da kapalı yöntemle yapılan ameliyatlarda;

  • Daha az ağrı,
  • Daha kısa yatış süresi ve daha hızlı iyileşme,
  • Daha iyi kozmetik söz konusudur.

 

Tüm dalak ameliyatları kapalı yöntemle başlanıp, kapalı yöntemle tamamlanır mı?

Hayır. Şimdi de size madalyonun diğer yüzünden bahsedeyim. Sizin “Ben dalak ameliyatımı kapalı yöntemle olmak istiyorum” demeniz veya hekimizin “Dalak ameliyatınızı kapalı yöntemle yapacağım” demesi her zaman yeterli değildir. Birincisi, bazı hastalar teknik veya tıbbi nedenlerden dolayı kapalı yöntem için uygun adaylar olmayabilirler. Örneğin, daha önce çok sayıda veya büyük karın ameliyatı geçirmiş olan kişilerde karın içinde yaygın yapışıklıklar meydana gelebildiği ve karın içindeki normal anatomi bozulduğu için kapalı yöntem teknik açıdan sıkıntılı ve hatta imkansız olabilir.

İkincisi, kapalı yöntemle ameliyata başlansa da, ameliyat sırasında ortaya çıkan tıbbi, cerrahi veya teknik nedenlerle açık yönteme dönülmesi gerekebilir. Söz konusu dalak ameliyatı olduğunda bunun en sık nedeni beklenmedik ve ciddi bir kanamanın meydana gelmesidir. Bu durumda cerrah acilen açık ameliyata geçmeye karar verebilir.

Ancak, gerek kapalı ameliyat için uygun olmama kriterleri gerekse kapalı ameliyatta açık yönteme geçme kriterleri sorumlu cerrahın tecrübesi ve kurumun olanakları ile değişiklik gösterir. Diğer bir deyişle, ileri düzey laparoskopik cerrahi becerisi ve dalak ameliyatları konusunda yoğun deneyimi olan cerrahlar, tıbbi (yoğun bakım ünitesi, deneyimli ekip, vs.) ve teknik (gelişmiş laparoskopik cihazlar, vs.) donanımı üst düzey olan kurumlarda dalak ameliyatlarının neredeyse tamamını kapalı yöntemle başlayıp, kapalı yöntemle tamamlarlar. 

 

Bir dalak ameliyatının süreçleri nelerdir?

Her ameliyat için ortak süreçler şunlardır: Hastanın ameliyathaneye indirilme süreci, ameliyat öncesi hazırlıkların yapılma süreci, anestezi (narkoz) süreci, cerrahi işlemlerin yapıldığı süreç, hastanın uyandırılma süreci, derlenme süreci, hastanın yeniden yatağına veya yoğun bakım ünitesine alınma süreci.

Öncelikle servis hemşiresi tarafından size ameliyathane için uygun giysiler giydirilir. Yine servis hemşiresi eşliğinde yatağınızla ameliyathane indirilirsiniz. Bu aşamada, Anestezi hekimleri sizi kabul ederek gerekli hazırlıklara başlarlar. Damardan ilaç verilmesi için kullanılan kanül takılarak (eğer daha önceden takılmamış ise) endişenizi ve heyacanınızı bastıracak sakinleştirici bazı ilaçlar uygulanır. Daha sonra ameliyathane masasına alınırsınız. Burada gerekli hazırlıkları takiben, Anestezi hekimi sizi tamamen uyutacak ilaçlar uygular. Bilincinizin kapanmasını takiben de, ağzınızdan soluk borunuza anestezi yani narkoz gazlarının verileceği tüp yerleştirilir. Anestezik gazların akciğere verilmesi ile tam bir anestezi hali (bilinç tamamen kapalı, ağrı hissi yok, kaslar tamamen hareketsiz) oluşturulur. İşte bu aşamadan sonra cerrah devreye girer.

Cerrahi işlemlere başlamadan önce karın bölgesi, memebaşından kasığa dek, antiseptik (mikrop öldürücü) solüsyonla temizlenerek ameliyat bölgesi zararlı mikroplardan arındırılır. Antiseptik solüsyon olarak sıklıkla povidon iyot veya klorheksidin kullanılır. Aynı zamanda, Anestezi hekimi tarafından, ameliyatın ve hastanın özelliklerine uygun olarak, damardan da uygun antibiyotik uygulanır. Alan temizliğinin ardından steril örtülerle ameliyat sahası sınırlandırılır; diğer bir deyişle, ameliyatın gerçekleşeceği alanlar dışındaki vücut alanları steril örtülerle örtülerek ameliyat sırasında ameliyat alanına mikropların geçişi engellenir.

Açık yöntemle yapılan dalak ameliyatı için genellikle iki tip kesiden biri tercih edilir: karnın sol üst kısmında yapılan yatay ve eğik bir kesi veya karnın üst kısmında tam orta hat üzerinde yapılan dikey bir kesi. Karnın içine girildikten sonra dalak bulunur. Dalağın damarları bağlanır ve kesilir. Daha sonra dalak yapışık olduğu dokulardan ayrılarak çıkartılır. Son olarak da, karın kesisi uygun olarak kapatılarak ameliyata son verilir.

Buna karşın, laparoskopik (kapalı) yöntemle yapılan dalak ameliyatının aşamaları daha farklıdır. Hastanın sırtüstü yattığı açık ameliyattan farklı olarak, laparoskopik ameliyatlarda hasta sağ omzunun üzerine yatacak şekilde yan çevrilir. Böylece hem diğer organlar ameliyat sahasından uzaklaşır hem de dalak daha ulaşılabilir bir alan gelir. Tüm laparoskopik ameliyatlarda olduğu gibi, laparoskopik dalak ameliyatının başlangıç aşamasını da karnın şişirilmesi oluşturur. Bunun için karında yapılan bir kesiden özel aletler vasıtasıyla karnın içine karbondiyoksit gazı verilir. Böylece karın duvarı çadırlaşır ve cerrahın karnın içinde çalışabilmesi için yeterli boş alan oluşur. Klasik laparoskopik dalak ameliyatında karında toplam dört tane küçük kesi (genellikle iki tane 10 mm’lik ve iki tane 5 mm’lik kesi)  yapılır. Buna karşın, tek kesiden yapılan laparoskopik (SILS, incision laparoscopic surgery) dalak ameliyatında ise mm’lik bir kesi yapılır ve tüm cerrahi aletler bu kesiden girilir. Hem klasik hem de tek kesiden yapılan laparoskopik ameliyatlar aynı zamanda robotik olarak da gerçekleştirilebilir. Karın şirildikten sonra, öncelikle kamera girilir. Günümüzde laparoskopik ameliyatlarda kullanılan kamera sistemlerinin çoğu yüksek çözünürlükte görüntü sağlamaktadır. Cerrah kameradan elde ettiği görüntü eşliğinde diğer laparoskopik aletleri kullanır ve ameliyatı gerçekleştirir. Açık cerrahiden farklı olarak, dalak damarları ya kliplerle ya da stapler adı verilen cihazla kapatılırlar. Ameliyat bitiminde dalak farklı yerlerden ve farklı şekilde çıkartılabilir. Eğer dalağın parçalanmasında bir sorun yoksa, steril bir torba içinde parçalanarak 10 mm’lik kesilerin birinden dışarı çıkartılır. Eğer parçalanmadan tek parça halinde çıkartılması gerekiyorsa, ya 10 mm'lik kesi genişletilir ya da yeni bir kesi yapılır.

Gerek açık gerekse kapalı ameliyatta bazı durumlarda karnın içine “dren” adı verilen bir tüp yerleştirilmesi gerekli olabilir. Dren yerleştirilmesindeki amaç, ameliyat sonrasında sızabilecek kan gibi sıvıların karın dışına alınması ve böylece bu sıvıların karın içinde birikmesini önlemektir. Ameliyat sonunda kesiler kapatılarak ameliyata son verilir.

Ameliyat bitiminde hasta uyandırılır. Kendine gelene dek derlenme bölümü adı verilen alanda tutulur. Anestezi hekimleri hastanın yatağına çıkabileceğine karar verince de hasta odasına alınır.

Kaç tip dalak ameliyatı vardır?

Dört farklı dalak ameliyatı tipi mevcuttur. Bunlardan birincisi, ameliyat eğer bir kist için yapılıyorsa, kistin duvarının dalak dokusu dışında kalan kısmının çıkartılması şeklinde yapılan “kısmi kistektomi” veya “fenestrasyon” işlemidir. Dolayısıyla, bu işlem sonucunda kistin dalak dokusu içinde kalan kısmı geride bırakılır. Bu işlem genellikle basit veya doğumsal kistler için ve nadiren de hidatik kistler için uygulanır. İkinci bir ameliyat tipi ise, sadece kütlenin çıkartılması şeklinde olandır. Katı ve kistik bir kütle bir miktar sağlam çevre doku ile birlikte çıkartılır. Üçüncü ameliyat tipi ise “kısmi splenektomi” adı verilen ve dalağın sadece bir kısmının çıkartılmasını tanımlayan ameliyattır. Dalağın damarları dalağa girmeden hemen önce dallanırlar. Bu dallanmanın meydana geldiği noktanın ilerisinde çıkartılacak kısma giden dallar bağlanır. Böylece dalağın çıkartılacak kısmının hem kanlanması durur hem de  sınırları belirgin hale gelir. Bu aşamadan sonra da dalağın ilgili kısmı çıkartılır. Dördüncü ve en sık tercih edilen yöntem “splenektomi” yani dalağın bütünüyle çıkartılmasıdır.

İlk üç ameliyat tipinin uygulanmasındaki temel amaç dalak dokusunu korumak ve böylece dalağın olmaması sonucu ortaya çıkabilecek sorunları önlemektir. Ancak dalak çok iyi kanlanan, tıpkı karaciğer gibi, adeta kan ile dolu bir sünger gibi bir organdır. Dolayısıyla, dalak dokusu kesildiğinde ciddi kanamalar ortaya çıkabilir. Ayrıca, dalak damarlarının dalağa yakın bir alanda çıplaklaştırılması ve tek tek ortaya konulması belirgin deneyim ve beceri gerektirir. Bu nedenlerden dolayı ikinci ve üçüncü ameliyat tipleri nadiren tercih edilir.

 

Dalak ameliyatında çıkartılan dalağa ne yapılır?

Tek parça veya parçalar halinde çıkartılan dalak içinde özel bir solüsyon bulunan bir kaba konulur. Bu kap içinde dalak patoloji bölümüne yönlendirilir. Zaten, temel bir kural olarak, cerrahi yolla çıkartılan her doku patolojik incelemeye gönderilir. Patoloji bölümünde bu parçalar incelemeye alınır ve hastalığın nihai tanısı konur.

 

Dalak ameliyatı ne kadar sürer?

Daha önce bahsettiğim üzere, her ameliyatın belli aşamaları vardır: Hastanın ameliyathaneye indirilme süreci, ameliyat öncesi hazırlıkların yapılma süreci, anestezi (narkoz) süreci, cerrahi işlemlerin yapıldığı süreç, hastanın uyandırılma süreci, derlenme süreci, hastanın yeniden yatağına alınma süreci. Bu süreçlerin herbiri hastadan hastaya ve ameliyattan ameliyata farklılık gösterir. Ancak, bu süreçler içinde belki de en değişken olanı cerrahi işlemlerin yapıldığı süreçtir; zira, dalak ameliyatında bu süreç 15 dakika gibi kısa bir zaman da alabilir, dört saat gibi uzun bir süre de. 

Sıkıntılı ve istisnai durumlar haricinde, kapalı yöntemle yapılan bir dalak ameliyatında cerrahi işlemlerin yapıldığı süreç ortalama dakika ve toplam süreç 90 dakika civarındadır. Ancak, yukarıda da belirttiğim üzere, ortalamadan sapmalar sıkça meydana gelir. Ek olarak, hastanın ameliyathanede kaldığı sürenin verilen  bu ortalama sürelerin üstüne çıkması mutlaka ciddi bir sorun olduğu anlamına gelmez. 

 

Dalak ameliyatından sonra çok iz kalır mı?

Ameliyattan sonra ne kadar iz kalacağını belirleyen hastaya ait ve işleme ait birçok unsur vardır. Hastanın alışkanlıkları, ek hastalıkları, kullandığı ilaçlar ve bünyesel özellikleri gibi unsurlar yara iyileşmesini olumsuz yönde etkileyebilir. İşleme ait unsurlar arasında en önemlileri ameliyatın hangi yöntemle yapıldığı ve enfeksiyon gelişip gelişmediğidir. Örneğin, açık yöntemle yapılan dalak ameliyatlarından sonra belirgin ölçüde daha büyük bir yara izi kalır.

 

Ameliyat sırasında ve sonrasında hangi sorunlar ortaya çıkabilir?

Dalak ameliyatları sırasında ve sonrasında ortaya çıkabilecek sorunlar üç ana başlıkta değerlendirilir:

  • Anestezi (narkoz) ile ilişkili olanlar
  • Karın cerrahisine özgü olanlar
  • Dalak ameliyatına özgü olanlar

Anestezi (narkoz) uygulamasına bağlı ortaya çıkabilecek sorunlar tüm anestezi alan hastalarda görülebilen sorunlardır. Bu konuda çok söz söylemek istemiyorum; zira, bunlar Anestezi hekimi tarafından size ayrıntılı olarak anlatılacaktır.

Karın cerrahisi yapılan tüm hastalarda ortaya çıkabilecek genel sorunlar şunlardır:

  • Cerrahi işlemin yapıldığı anatomik bölgelerin herhangi birinde ameliyat sonrasında enfeksiyon gelişebilir. Buna “cerrahi alan enfeksiyonu” adı verilir. Cerrahi alan enfeksiyonu gelişmesi halinde uzun süreli antibiyotik tedavisi, uzun süreli yara bakımı, ek bir radyolojik veya cerrahi girişim gerekliliği doğabilir.
  • Cerrahi işlemin yapıldığı anatomik bölgelerde ameliyat sırasında veya sonrasında kanama meydana gelebilir. Özellikle kapalı yöntemle ameliyat edilen hastalarda, nadir rastlanmakla birlikte, kesi yerlerinden ciddi kanama meydana gelmesi söz konusu olabilir. Bu durum özellikle kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda daha sıktır. Kanamanın ameliyat sonrasında ortaya çıktığı hastaların yeniden acil olarak ameliyata alınması gerekebilir.
  • Ameliyat sonrasında yaranın herhangi bir katmanında kısmi veya tamamen ayrışma meydana gelebilir. Geç dönemde kesi yeri fıtığı oluşabilir ve bu nedenle hastanın ameliyat olması gerekebilir.
  • Tüm karın ameliyatlarında olduğu gibi, bağırsaklarda ameliyat sonrası dönemde bir felç hali gözlenebilir. Bu durum bazı hastalarda günlerce sürebilir. Hastalar buna bağlı olarak bulantı, kusma ve şişkinlikten şikayetçi olabilirler. Ağızdan beslenmeye başlanmasında gecikme, burundan mideye yerleştirilen tüpün uzun süreli tutulması gibi durumlar söz olabilir.
  • Anestezi ve ameliyatın etkisi ile akciğerlerin bir kısmı veya bütünü sönebilir. Bu durum akciğer enfeksiyonu gelişimine zemin hazırlayabilir. Akciğer enfeksiyonu gelişmesi halinde uzun süreli antibiyotik tedavisi, solunum fizyoterapisi gerekli olabilir. Bazı ciddi olgularda yoğun bakım desteği ve solunum desteği gerekebilir.
  • Ameliyatın kalbe getirdiği yük nedeniyle hasta ameliyat sırasında veya sonrasında kalp krizi geçirebilir. Bu durum genellikle altta yatan aşikar veya bilinmeyen bir kalp hastalığı olan kişilerde görülür.
  • Ameliyat sonrasında bacaktaki toplardamarlarda pıhtı oluşabilir. Bu pıhtılar bacaktaki toplardamarları tıkayarak bacakta ağrı ve ödeme neden olabilir. Ayrıca, bu pıhtılar koparak kan akımına karışıp, akciğer damarlarını tıkayabilirler. Bu durumda, uzun süreli veya ömür boyu kan sulandırıcı tedavi yapılması, acil anjiyografik veya cerrahi müdahale uygulanması gerekebilir. Üstelik, bunlar, sorumlu hekimin bu sorunu engellemek amacıyla uyguladığı önlemlere (kan sulandırıcı ilaçlar, varis çorabı, havalı çorap, vs.) rağmen meydana gelebilir.
  • Ameliyat öncesinde, sırasında veya sonrasında damarlara takılan kateterler çeşitli sorunlara yol açabilir. Kol ve bacaklardaki damarlara takılan kateterler damar iltihaplanmasına neden olabilir. Büyük damarlara kateter takılması sırasında komşu damar veya akciğer yaralanması meydana gelebilir. Bu durumda, acil anjiyografik girişim, acil ameliyat veya göğüs boşluğuna tüp takılması gerekebilir. Damarlara takılan kateterler ameliyat sonrasında enfekte olabilir. Bu durumda, uzun süreli antibiyotik tedavisi gerekli olabilir.
  • Ameliyat sırasında veya sonrasında takılan idrar sondası idrar yolu şikayetleri veya enfeksiyonuna yol açabilir.
  • Ameliyat sonrasında ortaya çıkan yara ve akciğer komplikasyonlarına genel olarak şişman hastalarda ve tütün ürünleri kullanan hastalarda daha sık rastlanır.
  • Ameliyat sonrasında herhangi bir dönemde karın içinde yapışıklıklar ve buna bağlı bağırsak tıkanıklıkları meydana gelebilir. Bu durumda bazen yeni bir cerrahi girişim gerekli olabilir.
  • Yukarıda belirtilen komplikasyonlar, erken ve uygun tedavi yapılması durumunda dahi, oldukça nadiren olsa da ölümcül olabilir.

Dalak ameliyatına yani splenektomiye özgü olan sorunlar ise şöyle özetlenebilir:

  • Ameliyat sırasında veya sonrasında ameliyat bölgesinde ciddi bir kanama meydana gelebilir. Bu durumda, yeni bir acil ameliyat ve kan nakli söz konusu olabilir.
  • Ameliyat sırasında pankreas dokusuna zarar gelebilir. Bu durumda ameliyat sonrasında pankreas sıvısı karnın içine sızabilir. Bunun sonucunda büyük bir sıvı birikimi veya apse gelişebilir. Bunu tedavi etmek için endoskopik, radyolojik veya cerrahi bir girişim gerekli olabilir.
  • Ameliyat sırasında karaciğer dışı karın içi organlarda yaralanma meydana gelebilir. Bu durum ameliyat sırasında veya sonrasında fark edilebilir. Eğer bu durum ameliyat sırasında fark edilirse, yaralanan organ tamir edilir ancak bunun için açık yönteme geçmek gerekebilir. Sindirim sistemi dışındaki organların yaralanması halinde ilgili branşın hekimleri ameliyata dahil olabilir. Eğer yaralanma ameliyat sonrasında bazı klinik bulguların ortaya çıkması ile kendini belli ederse, yeni bir ameliyat gerekli olabilir. Bağırsak yaralanması durumunda, yaralanan bağırsağın geçici olarak karın dışına alınması gerekebilir.
  • Yukarıda belirtilen komplikasyonlar, erken ve uygun şekilde tedavi edilse dahi, ölümle sonuçlanabilir.

Kitabi bilgileri sıraladıktan sonra, şimdi de gelelim pratik uygulamada neler olduğuna. Yukarıda saydığım sorunların ortaya çıkma olasılığı oldukça düşük ve bunların ölümle sonuçlanma olasılığı ise ileri derecede düşüktür. Dalak ameliyatı sırasında ortaya çıkabilecek en can sıkıcı sorun kanamadır. Kapalı yöntemle yapılan ameliyatlarda eğer kanama kontrol altına alınamazsa, hızlıca açık cerrahiye geçmek gerekir.

Diğer bir can sıkıcı sorun da komşu organlarda meydana gelebilecek bir yaralanmadır. Bundan en çok nasibini alan mide ve pankreastır. Mide, özellikle dalak üst tarafında, dalağa sıkıca yapışıktır.  Pankreas kuyruğu dalağa komşudur ve hatta bazen dalak dokusuna yapışıktır. Dalak bu organlardan ayrılırken mide veya pankreas kuyruğu yaralanabilir. Eğer bu durum ameliyat sırasında fark edilip gerekli müdahale yapılmazsa, ameliyat sonrasında mide içeriği veya pankreas sıvısı karnın içine sızar. Bu da genellikle yerel veya yaygın bir enfeksiyon ile sonuçlanır. Acil ve uygun şekilde müdahale edilmediğinde ölümle sonuçlanabilir. Duruma göre tedavi endoskopik, radyolojik veya cerrahi olarak yapılır.

Dalak ameliyatı sonrasında en sık karşılaşılan sorun ise sol akciğerin alt kısımlarında ortaya çıkan “atelektazi” adı verilen durumdur. Atelektazi akciğerin sönmesi ve havalanmaması demektir. Bunun nedeni, dalak ameliyatı sırasında yapılan işlemler nedeniyle sol diyafram kasında geçici bir felç hali olması ve sol akciğer zarında sıvı birikmesidir. Ne olursa olsun, uygun önlemler ve düzenli solunum egzersizleri ile bu sorun çoğu zaman kolaylıkla çözümlenir.

 

Dalak ameliyatı olduğum gün beni hangi sıkıntılar bekliyor?

Anestezinin (narkozun) etkisinden çıktığınız zaman sizi normal yatağınıza alacaklar. Anestezi uzmanı ameliyat bitiminde size güçlü bir ağrı kesici uygulayacağı için bu işlemler sırasında ciddi bir ağrınız olmayacaktır. Daha sonra sorumlu hemşire size düzenli aralıklarla ağrı kesici, bulantı giderici, vb. ilaçlar uygulayacaktır. Ameliyat sırasında sürekli aynı pozisyonda durduğunuz için, özellikle de ameliyat uzun sürerse, bazı bölgelerinizde kas-kemik-eklem ağrıları olabilir ancak bunlar çok kısa sürer ve ağrı kesicilere çok iyi yanıt verirler. Kapalı yöntemle yapılan ameliyatlardan sonraki 24 saat çekilen sıkıntılar, en karamsar haliyle, grip gibi bir üst solunum yolu enfeksiyonu geçirirken çektiğiniz sıkıntılar kadardır. Eğer ameliyatta her şey yolunda gitmişse, bulantısı olmadığı takdirde hasta ameliyattan saat sonra sıvı gıdalar almaya başlayabilir. Açık yöntemle yapılan ameliyatlardan sonra ise, ağrı biraz daha belirgin olabilir ancak ağrı kesicilere iyi yanıt verir. Yine, bağırsak hareketlerinin başlaması ve bulantı hissinin geçmesi açık yöntemle yapılan ameliyatlardan sonra biraz daha vakit alır.

 

Dalak ameliyatından sonra ne zaman hareketlenebilirim?

Dalak ameliyatı laparoskopik (kapalı) yöntemle yapıldı ise, ameliyatın bitiminden saat sonra gündelik zaruri ihtiyaçlarınızı (yürümek, yemek yemek, tuvalete gitmek) yerine getirebilirsiniz. Bu süre açık ameliyatlardan sonra biraz daha uzun sürebilir.

 

Dalak ameliyatından sonra ne zaman normal beslenmeye geçebilirim?

Aslında ameliyatın ertesi gününde dahi normal beslenmeye geçebilirsiniz. Dalak sindirim sistemi ile ilgili bir organ olmasa da, komşu olduğu sindirim sistemi organları ameliyattan etkilenebilir. Bazı kişilerde bu durum ciddi rahatsızlık yaratabilir. Bu sorun açık yöntemle yapılan ameliyatlardan sonra daha belirgindir. Bu nedenle, en azından saat boyunca ağır yemeklerden kaçınmanızı öneririm.

 

Dalak ameliyatından sonra ne zaman duş alabilirim?

Ameliyattan sonraki saatin sonunda,  sorumlu hekim aksi yönde bir bilgi vermediği sürece, duş almaya da başlayabilirsiniz. Duş alırken yara yerlerine su değmesinde veya yara yerlerini sabunla nazikçe ovalamanızda herhangi bir sakınca yoktur ancak kese veya tırnak ile temizlik yapmamalısınız.

 

Dalak ameliyatı sonrasında taburculuğu takiben ne ile karşılaşırsam yeniden hastaneye başvurmalıyım?

Bu anlamda sizi uyarması gereken belirti ve şikayetleri hekiminiz taburculuk öncesi size anlatacaktır. Bunları şöyle özetleyebiliriz;

  • Ameliyat kesilerinin olduğu yerlerde veya karında ciddi ağrı
  • Ameliyat yarasında açılma veya dışa doğru balonlaşma
  • Ameliyat yarasından iltihabi, kötü kokulu veya kanlı akıntı
  • Ateş
  • Kusma
  • Karında rahatsız edici düzeyde şişkinlik
  • Nefes darlığı, göğüs ağrısı
  • İdrarda yanma
  • Kanlı kusma veya kanlı dışkılama

Bu liste daha da genişletilebilir ancak en sık görülen ve en ciddi olanları sıralamakla yetindim. Ben taburculuk sırasında bunları hastalarıma anlatmakla birlikte, iki önemli bilgiyi de ekliyorum. Birincisi, bunlar dışında da olsa sizi rahatsız eden en ufak bir sorunda bana danışın. İkincisi, bunlardan herhangi birinin varlığı mutlaka bir sorun olduğuna işaret etmez ancak olası sorunlar açısından daha erken davranmamızı sağlar.

 

Dalak ameliyatından sonra dikişlerimi ne zaman aldırmalıyım?

Eğer yara kendiliğinden eriyen iplerle dikildi ise, dikişleri aldırmanız gerekmez; zira; bu ipler ya dışarıdan görülmezler ya da görünüyorsalar dahi gün civarı kendiliğinden düşerler. Eğer yara kendiliğinden erimeyen iplerle dikilmişse, dikişler genellikle ameliyattan sonraki günler arasında alınır. Dikişlerin ne zaman alınacağı konusunda sorumlu hekim farklı bir öneride bulunabilir. Örneğin, yaranın yeterli iyileşmediği durumlarda dikişleri daha geç alabilir veya apse oluşması halinde dikişleri daha erken alıp yarayı açık bırakabilir. Son olarak, bazı hastalar dikiş aldırmak için birkaç gün gecikince aşırı derecede endişelendiklerine şahit oluyorum. Bu yersiz bir endişe. Birkaç gün gecikme ile ciddi bir sorun oluşmaz. Ancak, bu süre uzadıkça kötü yara izi kalması ve dikiş hattında küçük apseler oluşması riski giderek artar.

 

Dalak ameliyatından sonra ne zaman normal hayatıma dönebilirim?

Laparoskopik ameliyatlardan sonra hafif fiziksel aktiviteler (yürüyüş, merdiven çıkma gibi) birinci haftanın sonunda rahatlıkla yapılabilir. Ancak, birinci ayın sonuna dek ağır fiziksel aktivitilerden (mekik çekme, ağırlık kaldırma gibi) uzak durmak gerekir.

Açık yöntemle yapılan ameliyattan sonra ise iyileşme ve normal yaşantıya dönüş süresi nispeten daha uzundur. Yara bölgesinde ağrıyı tetiklediği için günlük olağan faaliyetlere geçmek günler alabilir. Ancak, yarada sorunsuz iyileşme olsa dahi, ağır fiziksel aktivitelerden ay süre ile uzak surmak gerekir.

 

Dalak ameliyatından sonra düzenli kontrol gerekli midir?

Eğer dalağınızın tamamı alındıysa mutlaka düzenli olarak yapmanız gereken tek şey aşı olmaktır. Dalak, bazı kapsüllü bakterilere (Neisseria Meningitidis, Haemophilus Influenza, Streptococcus Pneumonia) karşı savunmada kilit rol oynar. Dalak çıkartılınca bu mikroplara karşı vücut direnci düşer ve bu nedenle bu mikroplar ölümcül olabilecek düzeyde ciddi enfeksiyonlara yol açabilirler. Bunu önlemek amacıyla dalağı tamamen çıkartılmış olan kişiler özellikle bu mikroplara karşı düzenli olarak aşılanmalıdırlar.

Diğer açılardan takip gerekliliği dalak ameliyatının neden yapıldığına bağlıdır. Eğer ameliyat tümör nedeniyle yapılmışsa, kişinin yakın takip altında olması gerekir. Buna karşın, ameliyat nedeni ITP veya dalak yaralanması ise cerrahi açısından takip gerekli değildir.

 

ITP nedeniyle dalak ameliyatı oldum ama hastalığımda bir düzelme olmadı, neden?

Aksesuar dalağınız olabilir. Ne demektir aksesuar dalak? Halk diliyle, mini minnoş dalaklara aksesuar dalak denir. Aksesuar dalak, normal dalaktan tamamen bağımsız olan irili ufaklı dalakçıklardır. Bunlar sıklıkla gerçek dalağın çevresinde yerleşmekle birlikte, karnın içinde herhangi bir yerde olabilirler. Bazen çok işe yararlar, bazen de tam bir başbelası olurlar. Nasıl mı, anlatayım.

Eğer gerçek dalak çıkartılırsa, aksesuar dalak onun görevini devir alabilir ve kişi yaşamına dalağı varmış gibi devam edebilir. Bu durum dalak yaralanma, kist veya tümör nedeniyle çıkartılıyorsa harika olur. Ancak, dalak anormal düzeyde fazla çalıştığı için çıkartıldığı hastalıklarda (örneğin ITP yani immün tromsitopenik purpura) bu durum tedavide başarısızlık ile sonuçlanır. Bu nedenle dalak ITP nedeniyle çıkartılıyorsa, hem ameliyat öncesi incelemelerle hem de ameliyat sırasında yapılan manevralarla aksesuar dalak bulunup bulunmadığı aydınlatılmaya çalışılır ve bulunurlarsa ameliyatta mutlaka bunlar da çıkartılır. Eğer aksesuar dalak geride bırakılırsa, ITP hastaları tedaviden fayda görmeyebilir.

 

İnsan dalaksız yaşayabilir mi?

Evet. Dalak bağışıklık sistemi ve kan hücreleri ile ilgili önemli görevlere sahip olsa da, insan hayatı için olmazsa olmaz bir organ değildir. Çocuklarda dalak çok önemli bir rol oynar ve yaş ilerledikçe dalağın işlevleri nispeten azalır.

Dalağın kan akımındaki hücreleri süzüp temizlemesi ile ilgili işlevinin aksaması ciddi sorunlar yaratmaz; zira, diğer bazı organlar bu görevi üstlenebilir.

Yukarıda da bahsettiğim gibi, dalağın yokluğunda bazı bakterilere karşı savunma her zaman eksik kalır. Bu bakterilerin ortak özelliği kapsüllü olmalarıdır; bunlar arasında en önemli olan üç tanesi şunlardır: Neissera Meningitidis, Streptococcus Pneumonia (Pnömokoklar) ve Haemophilus influenza. Dalak yokluğunda ortaya çıkabilecek en ciddi sorun olan “OPSI (Overwhelming Post-Splenectomy Infection, Splenektomi Sonrası Ağır Enfeksiyon)” bu bakterilerin kontrolsüz enfeksiyonu sonucunda meydana gelir. OPSI çok ağır ve ölümcül bir durumdur. En sık dalağın çıkartılmasında sonraki iki sene içinde görülse de, hayat boyu azalsa da risk devam eder. Bu nedenle dalak planlı olarak çıkartılacaksa ameliyattan önce, eğer acil veya beklenmedik bir durumda çıkartıldıysa ameliyattan sonra bu bakterilere karşı aşılama yapılır. Kişi bundan sonraki tüm hayatı boyunca düzenli olarak bu aşıları olmalıdır.

 

 

 

Karaciğer Hastalıkları İçin Hangi Bölüme Gidilir?

Haberler

Sağlık

Hastalıklar

Karaciğer Hastalıkları İçin Hangi Bölüme Gidilir?

Karaciğer, genellikle kendini yenileyebilen organlardandır. Bazı durumlarda ise kendini yenileyemez ve iflas durumuna gelebilir. Çok sık tüketilen alkol, ilaç, kanser hastalığı ve hepatit gibi durumlar karaciğere zarar verebilir. Karaciğer hastalıkları genellikle kendini belli etmeyen sinsi hastalıklardandır. Peki karaciğer hastalıkları belirtileri nelerdir? Hangi bölüme gidilmelidir? İşte detaylar

Karaciğerin diğer organlardan daha fazla görevi vardır. Sağlıklı çalışmadığı zaman hastalıklar geliştirebilir. Karaciğerde en sık görülen hastalığı Hepatit çeşitleridir. Aynı zamanda siroza, karaciğer yağlanmasına, kansere sebep olabilir. Erken teşhis ve tedavi ile hastalık en az seviyeye kadar düşürülebilir. Karaciğer hastalıkları belirtileri gösterdikten sonra hangi bölüme gidilmesi gerektiğini için sizler için derledik..

Karaciğer Hastalıklarının Belirtileri?

Karaciğer Hastalıklarının Belirtileri?

Karaciğer Hastalıkları İçin Hangi Bölüme Gidilmelidir?

Karaciğer Hastalıkları İçin Hangi Bölüme Gidilmelidir?

Aşağıdakiler de İlginizi Çekebilir

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir