ankilozan spondilit ağrı kesici / Ankilozan Spondilit Tedavisinde Ağrı Kesiciler | funduszeue.info Ahmet Mesut Onat

Ankilozan Spondilit Ağrı Kesici

ankilozan spondilit ağrı kesici

Ankilozan Spondilit

Ankilozan spondilit omurgada ortaya çıkan ve sebebi tam olarak bilinmeyen ağrılı bir hastalıktır. Zamanla omurganın hareket kabiliyetinde görülen azalmalar ciddi ağrılar ve postür bozulmalarına neden olabilir. Çoğu vakada omurgada görülen hastalık, vücudun farklı bölgelerinde ağrılara yol açabilir. Hastalığın tamamen iyileşmesini sağlayacak bir tedavi yöntemi olmasa da çeşitli yöntemlerle hastanın hayat kalitesi artırılabilir.  Zamanında müdahale ile belirtiler ve ağrılar da en aza indirilebilir.

Ankilozan Spondilit Nedir?

Ankilozan spondilit genellikle omurgada görülen kronik, ağrılı ve ilerleyici bir hastalıktır. Omurga kemiklerinin zamanla birbirine kaynaması sonucu omurga hareketleri kısıtlanır ve bu durum ilerledikçe omurgada şekil bozuklukları ve kronik ağrılara neden olur. Eklemlerdeki ağrı ve sertleşme genellikle alt omurgada görülmesine rağmen, omuz, kalça ve diz eklemleri gibi büyük eklemlerde de ortaya çıkabilir.  

Ankilozan spondilit, aslında bir iltihaplı romatizma çeşididir. İlk olarak omurganın alt bölümü ile leğen kemiklerinin arasında gelişen enflamasyon, zamanla omurganın tamamını etkileyebilir. Enflamasyon, vücudun bağışıklık sisteminin hastalıklarla savaşma yöntemidir. Bağışıklık sistemi vücutta enflamasyon geliştirerek sağlıklı dokuları hastalıklara karşı korumaya çalışır. Ankilozan spondilit hastalarının enflamasyon dengesi bozulur. Bu durumda, vücutta herhangi bir hasar olmayan bölgeler koruma altına alınmaya çalışılır ve enflamasyon şiddeti artar. Bu da eklemlerin katılaşıp kemikleşmesine neden olur. 

Bu hastalığın nedeni tam olarak bilinmese de bazı kalıtsal faktörlere sahip kişilerde ankilozan spondilit görülme ihtimali daha fazladır. HLA-B27 genini taşıyan kişilerde hastalığın görülme ihtimali daha yüksektir. Ancak, bu geni taşıyan herkesin kesinlikle bu hastalığa yakalanacağı gibi bir varsayımda bulunmak yanlıştır. Bunun yanı sıra, ailede hastalık hikayesinin olduğu durumlarda, sonraki nesillerde hastalığın ortaya çıkma ihtimali oldukça yüksektir. Aynı zamanda, erkeklerde çok daha sık görüldüğü düşünülen bu hastalıkla ilgili yakın zamanda yapılan çalışmalarda, aslında görülme sıklığı açısından erkek ve kadınlar arasındaki farkın tahmin edilenden çok daha az olduğu sonucuna varılmıştır. 

Ankilozan Spondilit Belirtileri

Ankilozan spondilit hastalığının belirtileri farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Genel olarak, benzer şikayetlerle doktora başvuran hastalarda 45 yaş altında olan grupta ankilozan spondilit ihtimali düşünülür. Hastalık tanısının en çok konduğu yaş aralığı yaş aralığıdır.

Hastaların çoğu ilk olarak kronik sırt ve bel ağrısı şikayetleriyle doktora başvurur. Hastalık, ilk başta çok belirti göstermediğinden, fark edilmesi oldukça güçtür. Hastaların çoğu durumda tam olarak ağrının yeri ve başlama zamanını tarif edemediği görülür. 

Uykudan sonra şiddetlenen ağrı, egzersizle azaltılabilir. En az 30 dakika süren sabah tutukluğu çok Ankilozan spondilit tanısı için çok değerlei bir bulgudur. Hasta sabah tutuk kalkar en az 30 dakika sonra hareket ettikçe ağrı azalmaya ve hareketleri açılmaya başlar. Kişi, hareketsiz kaldıkça rahatsızlık ve ağrı hissi artar. Bu rahatsızlık ve katılaşma hissi, ilerleyen dönemlerde omuz ve kalça gibi eklemlerde de görülebilir. Tedavi edilmeyen ankilozan spondilit, ciddi yorgunluğa neden olur. Bu belirtilerin yanında omurganın hareket kabiliyetini kaybetmesine bağlı olarak postür bozukluğu görülebilir. İştahsızlık, ateş, kilo kaybı ve anemi de çoğu hastada ortak görülen belirtiler arasında yer alır.

Vücutta hastalığa bağlı bazı komplikasyonlar gelişebilir. Sıklıkla görülen komplikasyonlar gözde kızarıklık ve ağrıyla birlikte ortaya çıkan üveit, göğüs kafesinin tutulduğu durumlarda nefes almada güçlük ve kemik dokusu zayıf olan kişilerde kemik çatlakları ve şiddetli enflamasyon nedeniyle gelişen kalp sorunlarıdır. Hastalığı başlatan yanlış inflamasyon bağırsakta da olabilir ve inflamatuvar barsak hastalığı (ÜLseratif Kolit, Crohn hastalığı) olarak ortaya çıkabilir.  

Ankilozan Spondilit Tanısı

Hastalığın başlangıç ve ilerleme sürecinde çok fazla belirti görülmediğinde, hastalık tanısı koymak uzun yıllar alabilir. 

Tanı sürecindeki ilk adım fiziksel muayene olacaktır. Yaşanan ağrıların geçmişi ve detayları ayırıcı tanı için oldukça önemlidir. Fiziksel muayene sırasında çeşitli eklemlerin hareket açıklığı kontrol edilir.

Fiziksel muayenenin yanı sıra, röntgen, bilgisayarlı tomografi, MR gibi görüntüleme yöntemleriyle hastalık daha net bir şekilde tespit edilebilir.

Vücuttaki enflamasyon derecesini tespit etmek amacıyla çeşitli kan testlerine başvurulabilir. Aynı zamanda, hastanın HLA-B27 genini taşıyıp taşımadığına bakılır. 

Ankilozan Spondilit Tedavisi 

Ankilozan spondilit hastalığının kesin bir tedavisi yoktur. Hastanın hastalık ve tedavi yöntemleri açısından eğitimi çok önemlidir. Tedavinin hedefi enflamasyon şiddetinin en aza indirilmesidir, böylece hastanın ağrıları azalır ve hastanın hareket kabiliyeti artar.

Hastaların alacağı bazı yöntemler de hastalığın ilerlemesini durdurabilir. Örneğin, düzenli olarak egzersiz yapmak, hem hastanın hareket kabiliyetinin artmasını sağlayarak ağrıları azaltır hem de kişinin uyku kalitesini artırır. Hastalığın şiddetli seyrettiği dönemlerde hastayı uykudan uyandıracak kadar şiddetli ağrılara sebep olabilen ankilozan spondilit, uyku kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkiler. Yoga ve yüzme gibi omurganın uzun ve en sağlıklı pozisyonda kalmasını sağlayan fiziksel aktiviteler de hastalığın ilerlemesini yavaşlatacaktır. 

Sigara içmenin hastalığı alevlendirdiği ve daha ağır seyretmesine sebep olduğu hastaya detaylı anlatılmalıdır. Sigara kullanan hastaların sigarayı bırakması, vücuttaki enflamasyon düzeyinin kontrol altında tutulması açısından oldukça önemlidir. Bu noktada, sigara kullanımının uygulanan mevcut tedavi yöntemlerinin etkinliğini azaltacağı unutulmamalıdır

Ağrı kesici ve iltihap önleyici çeşitli ilaçlar tedavinin ilk adımını oluşturur. İbuprofen ve naproksen, ağrı yönetiminde en sık kullanılan ilaçlardandır. Şiddetli ağrıları giderme amaçlı kullanılan farklı ilaç çeşitleri bulunmaktadır, ancak bu ilaçların yan etkileri oldukça fazla olduğundan, bu ilaçlar dikkatli kullanılmalıdır. 

Yaygın olarak kullanılan ağrı kesici ve enflamasyon önleyicilerden etkili bir sonuç alınamadığı durumlarda, anti-TNF isimli özel ilaçlara başvurulabilir. Bu ilaçlar, vücutta enflamasyon tetikleyicilerinden biri olan TNF’yi bloke eder. Enflamasyon azaldıkça, eklemlerde görülen sertleşme ve ağrı da azalır.

İlaç tedavisinin yanı sıra, hastaya ve duruma özel olarak hazırlanan ve uzman fizyoterapistler eşliğinde gerçekleştirilen çeşitli egzersiz programları da tedavinin önemli bir parçasını oluşturur. Özel masaj terapileri ile kas dokusu yumuşatılıp eklemler üzerindeki baskı azaltılarak eklem ağrılarının hafiflemesi sağlanabilir. Düzenli egzersizle eklemlerin hareket açıklığı korunabilir ve bu sayede hastalığın ilerlemesinin önüne geçilebilir.

İlaç tedavisi ve diğer yöntemlerin etkili sonuç vermediği durumlarda tedavi sürecinde başvurulacak son yöntem, cerrahi müdahaledir. Ciddi şekilde deforme olmuş omurga ya da kalça kemikleri için protez işlemi gerçekleştirilebilir. Bunun dışında, aşırı kaynamış kemik yapılarını birbirinden ayırıp tekrar hizalama işlemi de uygulanabilir. 

Hastalığa iyi gelen belli bir beslenme düzeni olmasa da her hastalıkta olduğu gibi sağlıklı ve dengeli beslenmek, hastalığın ve enflamasyon düzeyinin kontrol altında tutulmasını kolaylaştırır. Aynı zamanda, ağrının görüldüğü bölgeye soğuk kompres uygulanması da hastalığa karşı evde yapılabilecek basit yöntemler arasında yer alır.

Ankilozan Spondilit Tedavisi

Current Rheumatology Reports dergisinde Şubat ’de online yayınlanan makalemizde Aksiyal Spondiloartritinerken ve geç dönemdeki güncel tedavisini gözden geçirdik (1). Makaleyi kısaca şöyle özetleyebiliriz:

Ankilozan Spondilit (AS) hastalığında başlıca şikayet sürekli veya tekrarlayan kronik sırt/bel ağrısıdır. Tanı için röntgende sakroilyak eklemlerde (leğen kemiği ile kuyruk sokumu arasındaki eklem) daralma, erozyon ve skleroz gibi yapısal değişikliklerin görülmesi gerekir. Bu değişiklikler şikayetler yeni başladığında hastaların ancak %20’sinde görülür. Çoğu hastada görülebilir hale gelmesi için ise şikayetler başladıktan sonra ortalama 5 yıl süre geçmesi gerekir. Bu nedenle eski yıllarda hastalığın erken döneminde tanı koymak mümkün olmayabilirdi. Fakat bu durum ’lı yıllardan itibaren manyetik rezonans görüntüleme (MRG) sayesinde değişti. Röntgende sakroilyak eklemlerde yapısal değişiklikler görülmeden bu eklemlerdeki enflamasyon (iltihap) MRG ile görülebilir. Bu grup hastalar “non-radyografik aksiyal spondiloartrit” olarak isimlendirilir. Bu iki grup hastayı tek bir şemsiye tanı altında birleştirmek için “aksiyal spondiloartrit” kavramı ortaya atılmıştır: röntgende yapısal değişiklikler görülen hastalar için “AS” veya “radyografik aksiyal spondiloartrit” olarak nitelen hastalar ve röntgende sakroiliit saptanamayan, ama MRG ile sakroiliit saptanan hastalar (non-radyografik aksiyal spondiloartrit).

Son yıllarda yapılan çalışmalar AS’de kullanılan ilaçların non-radyografik aksiyal spondiloartrit hastalarında da benzer etkinlikte olduğunu göstermiştir. Amerikan Romatoloji Ligi tarafından yılında aksiyel spondiloartrit için tek bir başlık altında her ik grup hastalık için de hemen hemen aynı tedavi önerileri bildirilmiştir. Egzersiz ve (halk arasında ağrı kesici diye bilinen) non-steroid antiinflamatuar ilaçlar günümüzde aksiyal spondiloartritin tedavisinde temel yerlerini korumaktadır. Egzersiz hastalığın her evresinde önemlidir. Non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar (ör. Endol, Naprosyn, Voltaren, Majezik, Etol vb) ise hastaların yaklaşık %80’inde ağrı kontrolünde başarılı olurlar. Ancak hastalığın omurgada ilerlemesini engelledikleri konusu yeni yapılan bir çalışmaya göre çelişkilidir. Romatoid artrit tedavisinde kullanılan metotreksat (Emthexate), leflunomide (Arava) ve sulfasalazine (Salazopyrine) gibi ilaçlar ankilozan spondilit tedavisinde erken ya da geç hastalarda etkisiz bulunmuştur. Salazopyrine’in çevre eklemlerde artriti (ağrı ve şişlik) olan hastalarda sınırlı bir etkisi olabilirse de, omurga tutulumu üzerinde bir etkisi yoktur.

Hücum dozunda verilen kısa süreli kortizon tedavisinin bazı hastalarda uzun süreli klinik iyileşme sağlayabileceği gösterilmiştir. Ağızdan kortizon kullanımı ile ilgili ise yapılan tek bir çalışma vardır; ancak çalışma yeterince hasta alınamadığı için erken sonlandırılmıştır. Kortizon AS’de özellikle kemik erimesi üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle tercih edilmez. Ama çevre eklem tutulumu olan hastalarda eklem içine enjeksiyon yapılabilir. Sakroilyak eklemlere kortizon enjeksiyonu da geçmişte bazı hastalarda başarı ile denenmiştir.

Vücuttaki “tümör nekrozis faktör” (TNF) denen ve enflamasyonu (iltihabı) tetikleyen molekülü bloke eden biyolojik ilaçların bulunması AS tedavisinde büyük bir ilerleme sağlamıştır. TNF blokeleri olarak bilinen bu ilaçlara (Humira, Remicade, Remsima, Enbrel, Cimzia ve Symponi) non-steroid anti-inflamatuar ilaçlarla şikâyetleri kontrol edilemeyen hastaların %’i iyi yanıt verir. Ancak hastalığın ilerlemesini durdurup durdurmadıkları henüz tartışmalıdır. Oldukça pahalı bir tedavi yöntemi oldukları, tüberküloz ve diğer enfeksiyonların sıklığını arttırabildikleri için klasik tedavilere yanıt vermeyen hastalar için kullanılmalıdır. Son yıllarda farklı ülkelerde TNF blokeleri ile yapılan kayıt kütüğü çalışmaları bu ilaçların kullanımı ile malinite riskinin başlangıçta sanıldığı kadar artmadığına işaret etmektedir. Röntgen incelemelerinde sakroiliit saptanmayan non-radyografik aksiyal spondiloartrit hastalarında da TNF blokerleri yararlı bulunmuştur. Ancak bu grup hastalarda, klinik yanıt daha çok kanda CRP yüksekliği olan veya MRG ile sakroilyak eklemlerde enflamasyon görülen hastalarda görülür.

TNF blokerleri dışındaki biyolojik ilaçlar Romatoid Artritte etkili olsa bile AS’de büyük ölçüde etkili bulunmamışlardır. Bunun tek istisnası enflamasyonu kontrol eden diğer önemli bir sitokin olan interlökin molekülünü bloke eden (secukinumab) yeni bir ilaçtır (Cosentyx). Bu ilaç hem radyografik ve hem de radyografik olmayan aksiyal spondiloartritli hastalarda TNF blokerleri kadar etkili gözükmektedir. Ülkemizde henüz bulunmayan bu ilaç önümüzdeki yıllarda AS hastaları için yeni bir seçenek olarak gözükmektedir.

Son yıllarda diyabet ve hipertansiyonda olduğu gibi romatolojik hastalıkların tedavisinde de “hedefe kadar tedavi” yaklaşımı öne çıkmaktadır. Bu yaklaşımın ana prensibi başlangıçtan itibaren hasta ile beraber bir tedavi hedefi seçilmesi ve düzenli yakın takip ile bu hedef gerçekleşene kadar tedavi seçeneklerinin bir plan dahilinde kullanılmasıdır. Böyle bir yaklaşımın Romatoid Artrit’te eklem hasarındaki ilerlemeyi durduracağına dair elimizde bilgiler varsa da, aksiyal spondiloartrit için böyle bir kanıt henüz yoktur.

1. Akkoc, N., G. Can, S. D'Angelo, A. Padula and I. Olivieri (). "Therapies of Early, Advanced, and Late Onset Forms of Axial Spondyloarthritis, and the Need for Treat to Target Strategies." Curr Rheumatol Rep 19(2): 8.

#ankilozanspondilit#aksiyalspondiloartrit#secukinumab#enbrel#remicade#humira#cimzia#symponi#remsima#ağrıkesici#tedavi#biyolojik#TNF

Ağrı kesiciye cevap vermeyen ankilozan spondilit hastalarına ne gibi çözümler önerirsiniz?

Ağrı kesiciye her hastalık cevap verecek diye bir kural yok. Ağrı kesici vücudun somatik çığlığının bir belirtisidir. Ağrı kesici de bu belirtiyi gidererek kişinin emosyonel durumunu gideren bir araçtır. Ama bir yerden sonra vücut ağrı kesiciye alışabilir. Mekanizma işe yaramayabilir. Ağrı kesicilerin çeşitleri vardır, bir kısmı ağrı ile birlikte iltihabı azaltır, bir kısmı da ağrı kesici ve ateş düşürücüdüfunduszeue.info bunlar sürekli kullanılacak şeyler değildir. Çünkü olayın nedenini çözmek gerekir. Siz nedeni çözmedikten sonra ankilozan spondilitte de ağrı bir yere kadar çekilir, yani ağrı kesiciler etki eder, romatoid artritte de ya da diğer romatizmal hastalıklarda da. Dolayısıyla olayın köküne gitmek lazım. Ankilozan spondilitte de hastalığa sebep olan ek patolojik nedenleri veya çevresel faktörleri temizlemek lazım. İkincisi omurga ciddi bir yük taşıdığı için kilo vermek, omurganın yükünü azaltmak lazım. Ve doğru beslenmek lazım, artık beslenmeyi eskisine göre çok daha fazla önemsiyoruz. Kliniğimizde özellikle beslenme konusunda bir destek sağlıyoruz. Bunun yanında biorezonans metodu ile ankilozan spondiliti tedavi ediyoruz. Yine fonksiyonel tıp mantığıyla vitamin, mineral desteği ve yaşam şekli değişiklikleri önererek ankilozan spondilit tedavisine ciddi katkı sağlayabiliyoruz. Tabi bunlar haricinde de bazı metotlar uygulanabilir ankilozan spondilit hastalarına. Ozon tedavisi, akupunktur gibi metotlar da uygulanabilir. Ankilozan spondilit hastalarında genetik kökenin de etkisi vardır. Buna şöyle bakmak lazım, bardak dolup taştığında hastalık ortaya çıkar. Birçok ankilozan spondilit hastasında doğar doğmaz bardak dolu değildir, biz bu bardağı yavaş yavaş doldururuz. Yani belli bir genetik yükle doğsa bu hasta onun üzerine çevresel faktörlerle, virüs, bakteri, parazitler, kimyasal maddeler gibi etkenlerle doldura doldura bir yerden sonra bardak taştığında hastalık ortaya çıkar. Biz eğer kendimize iyi bakar ve bardağı doldurmazsak ve taşırmazsak o genetik mirasla hastalık olmadan hayatımıza devam edebiliyoruz. Bizim de zaten tedaviden kastettiğimiz bu bardağı boşaltıp bu yüklerden hastayı arındırarak yaşam kalitesi ve konforunu artırıp hastalık belirtilerini göstermeden hayatına devam edebilmesi. Biliyorsunuz, günümüzde birçok ilaca rağmen bunu sağlayamayabiliyoruz.

Ankilozan Spondilit

Ankilozan spondilit (AS) halk arasında iltihablı bel romatizması olarak bilinmektedir. Esas olarak sakroiliak eklem ve omurgayı etkileyen kronik bir hastalıktır. Sakroiliak eklem ilk tutulan eklemdir. Bu eklem omurganın alt kesimi ile leğen kemiği arasında yer alır. Hastalığın ilerlemesiyle omurgadaki tüm bölgeler boyun eklemine kadar  etkilenebilir. Zaman zaman diz, ayak bileği gibi diğer eklemler, göz gibi organlar da etkilenebilir. Hastalık yavaş seyirli başlayan bel-sırt ve kalça ağrısına neden olur, gece ağrısı ve sabah tutukluğu en önemli yakınmalar arasında yer alır. Omurganın alt kesiminden başlayarak disklerin kenarlarında, bağların yapışma yerlerinde inflamasyon (iltihap) oluşur ve zamanla ilginç bir şekilde bu bölgede kemikleşmeler gözlenir. Zamanla bel bölgesinden başlayarak boyun bölgesine kadar tüm omurgadaki bağlar, diskler  kemikleşir ve omurga adeta tek kemik halini alabilir. Bu durumda ağrı yanında hastanın hareketlerinde de belirgin kısıtlılık oluşur.  

 Tüm hastalarda bu hareketsizlik, kemik birleşmesi bulguları gözlenir mi?

             Hastaların yaklaşık %’i uzun dönemde kendi başlarına hayatlarını devam ettirebilir ve çok az kısıtlılıkları vardır. Bir kısım hastada belli alevlenme dönemleri dışında hastalık iyi seyredebilir.  Ancak hastaların %’unda uzun dönemde sonuçta ciddi kısıtlılık gelişebilir. Erkek cinsiyet ve erken yaşta hastalık başlayanlarda kısıtlılık olma eğilimi daha belirgindir. Hastaların çoğu çalışma hayatlarına devam edebilirler. Özellikle yeni ilaçların devreye girmesiyle hastaların kısıtlılıkları ve işgücü kayıplarında belirgin düzelmeler olmuştur.   

Hastalığın tam olarak şifası mümkün müdür?

Günümüzde ankilozan spondilit için tam şifayla iyileşme, hastalığın yok olması diye birşey söz konusu değildir. Ancak elimizde farklı ilaçlar ve tedavi alternatifleri bulunmaktadır. Tedavide amacımız gece ağrısı, sabah sertliği gibi önemli yakınmaları düzeltmek ve ağrıyı gidermekle birlikte hastalığın ilerleyici özelliğinden hastaları korumaktır. Özellikle son yıllarda biyolojik tedaviler dediğimiz yeni ilaçların güncel pratikte kullanılması hastalıkta tedaviye bakışı tamamen değiştirmiştir.   

Ankilozan spondilitin tedavisinde neler yapılmaktadır?

Hastalığın bulgularına göre ilaç tedavisi şikayetleri önemli ölçüde geriletir. Ancak tedavide egzersiz, uygun postürün sağlanması da en az ilaç tedavisi kadar önemli yer tutar.

Tedavide hangi ilaçlar kullanılmaktadır?

Non-steroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID) dediğimiz halk arasında ağrı kesici denilen ilaçlar halen hastalığın tedavisinde önemli yer tutar. Ancak bilinmesi gereken önemli bir nokta bu ilaçların ağrı kesici etkileri yanında hastalıkta önemli rolü olan iltihabı giderici etkilerinin olmasıdır. Tedavide bu ilaçlar basit ağrı giderici etkilerinin üzerinde daha yüksek dozlarda etkili olurlar. Ağrı ve tutukluğun tedavisinde bu ilaçlar oldukça etkilidir. Diğer önemli bir nokta bu ilaçların bazen bireylere göre farklı etkileri olduğu, bir hastada biri etkiliyken diğer hastada diğer NSAID’nin etkili olabilmesidir. Bu nedenle bir NSAID bir hastada etkisizse diğeri denenmelidir. Bu ilaçlar hastalığın her döneminde etkili olmakla birlikte en büyük sorun bu ilaçların yan etkileridir. Mide yakınmalarına neden olmaları, kanama riskini arttırmaları ve böbrek problemine neden olmaları en önemli yan etkileridir. Bu nedenle bu ilaçların mutlaka doktor kontrolünde ve önerilen doz aralığında kullanılması, problem olduğunda takip eden doktorun bilgilendirilmesi önemlidir. Burada sık yapılan hatalardan biri özellikle takip eden doktor dışı kişilerin önerisiyle birden fazla NSAID alınmasıdır, ki bu durum sadece yan etkileri arttırır, etkide bir değişikliğe yol açmaz. Diğer bir hatada ağrısı, tutukluğu olan hastanın doktor tavsiyesine rağmen uygun dozda ilaç almaktan çekinerek tedaviyi yarıda bırakmasıdır. Burada söyleyebileceğimiz şey hastaların doktor tavsiyesine uymaları problemleri bildirmeleri olacaktır.

Egzersizin bu hastalık tedavisinde yeri var mıdır?

Ankilozan spondilit tedavisinde egzersiz yeri doldurulamayacak bir tedavi yöntemidir. Bu hastalarda düzenli egzersiz yapmak hem hastanın bozulan postür, duruşunun düzelmesine, hem hareketliliğin artışına hem de ağrının azalmasına yardımcı olur. Ayrıca düzenli egzersiz yapan hastalarda omurgalarda birleşme ve katılaşmanın yavaşladığı gösterilmiştir. Hastalarımızın bu konuda kendilerine önerdiğimiz egzersizleri düzenli, günlük olarak yapmalarını şiddetle tavsiye ediyoruz.

Bu ilaçlara, egzersize cevap vermeyen hastalarda yaklaşım nasıl olmaktadır?

Hastaların önemli bir kısmında NSAID’ler tek başına ağrı ve tutukluğun giderilmesinde yeterli olmazlar. Bu durumda seçilmiş hasta gruplarında, örneğin, diz, dirsek, ayak bileği gibi eklem tutulumlarında sülfasalazin, metotrexat gibi ilaçlar verilebilir. Ancak bu ilaçların verilmesine hastaya gore doktor karar verebilir.

Kortizol tedavisinin bu hastalıkta yeri var mıdır?

Kortizol türü ilaçlar ankilozan spondilitte ağrı ve inflamasyonun giderilmesinde işe yarar. Ancak uzun dönem etki, yan etki dengesi göz önünde bulundurulduğunda uzun süreli kullanımları uygun olmaz. Bu ilaçları AS tedavisinde günlük klinik pratikte ancak eklemde aktif hastalık varsa eklem içine uygulama veya çok aktif hastalıkta zaman kazanmak amacıyla kısa süreli uygulama şeklinde kullanmayı tercih ediyoruz.

Ankilozan spondilit için yeni tedavi yöntemleri ve sonuçlar hakkında bilgi verir misiniz?

TNF blokeri dediğimiz yeni grup ilaçlar AS tedavisinde oldukça işe yaramaktadır. Bu tedavi yönteminin kullanımıyla hastalığın tedavisinde önemli bir çığır açılmıştır diyebiliriz. Bu ilaçlar AS’li hastaların önemli bir çoğunluğunda hem ağrı hem de tutukluk yakınmalarını büyük ölçüde gidermektedir. Hastaların çoğu bu tedaviden oldukça memnun kalmaktadır. Ayrıca bu ilaçlar hastalığın barsak, büyük eklem ve göz tutulumu bulguları gibi özelliklerinde de etkilidirler. Ancak omurgada olan kemikleşme, birleşme eğilimini geriletme, durdurma konusundaki etkileri henüz açık değildir, bunun için daha fazla zamana ihtiyaç vardır. Halen ülkemizde kullanımda olan 3 TNF blokeri ilaç bulunmaktadır. Bu ilaçların verilme şekilleri farklılıklar göstermektedir. Biri hastanede damardan infüzyon şeklinde uygulanırken diğerleri haftada 1 veya 2 haftada 1 cilt altı injeksiyon şeklinde uygulanmaktadır. Uygulama farklılıklarına karşın 3 ilacın etkisi de hemen hemen benzerdir.  Bunlar hastanın durumu, klinik özellikleri göz önüne alınarak hastalara verilmektedir. Sonuçta NSAID ve egzersiz ile yakınmaları gerilmeyen hastalarda bu ilaçlar oldukça etkilidir ve hastalığın seyrini önemli ölçüde değiştirmişlerdir.

 Bu ilaçların yan etkileri nelerdir?

Her ilacın olduğu gibi bu ilaçların da yan etkileri vardır. En korkulan yan etki tüberküloz (verem) aktifleşmesidir. Bu nedenle her hastada ilaca başlamadan önce gerekli önlemler alınmaktadır. Hastalara önceden tüberkülozla temasları sorulmakta bunu anlamak için PPD deri testi uygulanmakta ve akciğer grafisi çekilmektedir. Eğer pozitif sonuçlar varsa hastalara once tüberküloz için koruyucu tedavi başlanmakta sonrasında TNF blokerleri verilmektedir. Ayrıca hastalar hem tedavinin başında hem de 3 ayda 1 Göğüs Hastalıkları uzmanı tarafından tüberküloz riski açısından değerlendirilmektedir. Bu önlemler sonrasında tüberküloz riskinin oldukça düşük olduğunu söyleyebilriz. Bunun yanında ilaçlarla çok nadir de olsa lenfoma gibi kanserlerin gelişimi ilişkisi tartışılmaktadır. Ancak bu konu tam aydınlatılmamıştır. Şu an için ilaçların kendi başlarına kanser gelişimi risklerinin ihmal edilecek kadar düşük olduğunu, etkileri, hastaların yaşam kalitelerine etkisi göz önüne alındığında düşük riske sahip olduklarını söyleyebilriz. Burada dile getirmeyi istediğimiz önemli bir nokta AS’li hastalarda TNF blokeri öncesi dönemde yaşam kalitesinin önemli ölçüde bozulduğu, yaşam şartlarının bu hastalar için oldukça zorlaştığı ama ilaç kullanımıyla yaşam kalitesi, günlük hayat ve uyku vs gibi günlük aktivitelerin bu hastalarda oldukça iyileştiğini söyleyebilriz.

Diyetin hastalık tedavisinde önemi var mıdır?

Hastalığa özel bir diyet önerisi yoktur. Ancak hastaların dengeli beslenmesini ideal kilolarını muhafaza etmelerini önerebiliriz.

Hastalık yaşam süresini etkiler mi?

Yaşam kalitesinde bozulmaya karşın hastalık hayat süresinde belirgin bir kısalmaya yol açmaz.


nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası