"El-hamdü lillâhi Rabbil-'âlemîn.
Vel-'âkibetü lil-müttekîn. Velâ 'udvâne illâ 'alezzalimîn.
Ves-salâtü ves-selâmü 'alâ Rasûlinâ Muhammedin ve 'âlihî ve sahbihî ecme'în.
Rabbenâ takabbel minnâ inneke ente's-semî'ul-'alîm.
Ve tüb 'aleynâ yâ Mevlânâ inneke ente't-tevvâbür-Rahîm.
Vehdinâ ve veffiknâ ilel-hakkı ve ilâ tarîkın müstekîm. Bi beraketil-Kur'ânil-'azîm.
Ve bi hürmeti men erseltehû rameten lil-'âlemîn.
Va'fü 'annâ yâ Kerîm. Va'fü 'annâ yâ Rahîm.
Vağfir lenâ zünûbenâ bi fadlike ve keramike yâ ekramel-ekramîn.
Allâhümme zeyyinnâ bi zînetil-Kur'ân.
Ve ekrimnâ bi kerâmetil-Kur'ân.
Ve şerrifnâ bi şerâfetil-Kur'ân.
Ve elbisnâ bi hil'atil-Kur'ân.
Ve edhilnel-cennete bi şefâatil-Kur'ân.
Ve 'âfinâ min külli belâid-dünyâ ve 'azâbil-âhirati bi hurmetil-Kur'ân.
Verham cemî'a ümmet-i Muhammedin yâ Rahîmü yâ Rahmân.
Allâhümec'alil-Kur'âne lenâ fid-dünyâ karînâ.
Ve fil-kabri mûnisâ.
Ve fil-kıyâmeti şefî'ân ve 'ales-sırâti nûrâ.
Ve ilel-cenneti rafîkâ.
Ve minennâri sitran ve hicâbâ.
Ve ilel-hayrâti küllihâ delîlen ve imâmâ. Bi fadlike ve cûdike ve keramike yâ Kerîm.
Allâhümmeh-dinâ bi hidâyetil-Kur'ân.
Ve neccinâ minen-nîrâni bi kerâmetil-Kur'ân.
Verfa' deracâtina bi fadîletil-Kur'ân.
Ve keffir 'annâ seyyiâtinâ bi tilâvetil-Kur'ân. Yâ zel-fadli vel-ihsân.
Allâhümme tahhir kulûbenâ.
Vestur 'uyûbenâ.
Veşfi merdânâ.
Vekdi duyûnenâ.
Ve beyyid vücûhenâ.
Verfa' deracâtina.
Verham âbâenâ.
Veğfir ümmehâtinâ.
Ve eslih dînenâ ve dünyânâ.
Ve şeddid şemle a'dâina.
Vehfaz ehlenâ ve emvâlenâ ve bilâdenâ min cemî'l-âfâti ve'l-emrâdi ve'l-belâyâ.
Ve sebbit akdâmenâ, ven-surnâ 'alel-kavmil-kâfirîn. Bi hurmetil-Kur'ânil-'azîm.
Allâhümme belliğ sevâbe mâ kara'nâhü.
Ve nevvir mâ televnâhü ilâ rûhi seyyidinâ Muhammedin sallâllahü te'âlâ 'aleyhi ve selem.
Ve ilâ ervâhi cemî'ı ihvânihî minel-enbiyâi vel-murselîn. Salevâtullâhi ve selâmühû 'aleyhim ecma'în.
Ve ilâ ervâhi âlihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve ashâbihî ve etbâ'ıhî ve cemîı' zürriyyâtihî rıdvânullâhi te'âlâ 'aleyhim ecma'în.
Ve ilâ ervâhi âbâinâ ve ümmehâtinâ ve ihvâninâ ve ehavâtinâ ve evlâdina ve akribâinâ ve ehibbâinâ ve asdikâinâ ve esâtîzinâ ve limen kâne lehû hakkun 'aleynâ ve li cemî'ıl-mü'minîne vel-mü'minâti vel-müslimîne vel-müslimâti, el-ahyâi minhüm vel-emvâti.
Yâ kâdiyel-hâcâti! Yâ mücîbed-d'avâti! İstecib du'âenâ bi rahmetike yâ erhamer-râhimîn.
Sübhâne Rabbike Rabbil-'ızzeti 'ammâ yasıfûn. Ve selâmün 'alel-mürselîn. Vel-hamdü lillâhi Rabbil-'âlemîn. el-Fatiha
Değerli kardeşimiz,
Hayatta iken yaptıklarının, vefatından sonra kişinin kendisine ulaşacağını ifade ve hayatta iken hayır yapmaya teşvik eden pek çok hadis-i şerif vardır.(1) Peygamber Efendimiz (s.a.v)
"İnsan ölünce (salih) ameli kesilir. Ancak üç amel (in sevabı) kesilmez: Sadaka-i câriye (kamuya yararlı sadaka), faydalanılan bir ilim ve arkasında kendisine dua edecek hayırlı bir çocuk bırakmak."(2)
buyurarak buna işaret etmiştir. Ebû Hureyre'den rivâyet edilen hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v) amellerin sayısını (sadaka-i cariyeyi tafsil etmek suretiyle) çoğaltarak:
"Mü'min'e ölümünden sonra amel ve hasenatından ulaşacak şey: Öğretip yaydığı ilim, bıraktığı salih evlat, miras bıraktığı Mushaf, yaptığı mescit, yolcu için yaptığı ev, akıttığı ırmak ve sağlığında malından verdiği sadakadır."(3)
buyurmuşlardır. Başka bir hadisin ifadesiyle;
"Ölüyü (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri bâki kalır. Ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle bâki kalır."(4)
Bu ve benzeri(5) hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere insan, dünyada iken kendisinin yaptığı veya başkalarının yapmasına vesile olduğu amellerden istifade edecektir. Zaten bunda alimler de ittifak etmişlerdir.(6) Fakat kişinin ölümünden sonra başkalarının kendisi için yapacakları iyi işlerin sevabının veya bunlardan hangisinin ulaşıp ulaşmayacağı konusunda ihtilaf edilmiştir.
Mu'tezile mezhebi, ölüye dirilerin yaptıkları hiç bir şeyin fayda vermeyeceğini iddia eder.(7) Onlar iddialarına delil olarak da
"İnsana çalışmasından başka bir şey yoktur."(8)
"Siz, ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz."(9) ve
"Herkesin kazandığı hayrın sevabı kendine, yaptığı fenalığının zararı da yine kendinedir."(10)
gibi ayetleri gösterirler. Halbuki Ehl-i Sünnet alimlerinin hepsi, hangi amelin fayda verip, hangisinin fayda vermeyeceği meselesinde ihtilaf etmişler ise de, ölüye başkalarının yapacağı amellerin fayda vereceği hususunda ittifak etmişlerdir. Çünkü bu konuda, bazı amel ve iyiliklerin fayda vereceğine dair, apaçık ayet ve hadisler vardır. Mesela, dua ve istiğfarın faydalı olacağına
"Onlardan, sonra gelenler şöyle derler: Ey Rabbimiz, bizi ve bizden önce imanla geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma."(11)
ayet-i kerimesi delalet etmektedir. Bu ayet-i kerimede Cenab-ı Hak, daha önce iman edip de göçmüş olan kardeşleri için istiğfar eden mü'minleri övmüştür. Eğer istiğfarın ölülere bir faydası olmasaydı, Allah Teâlâ onları övmezdi.(12)
Peygamber Efendimiz de
"Ölüye namaz kıldığınız zaman ona gönülden dua edin."(13)
buyurmuş ve kendisi de kıldığı cenaze namazlarında ölü için dua etmiştir. Şayet bu namaz ve duanın ölüye bir faydası olmasaydı, Rasulullah (s.a.v) bunu ne kendi yapardı ne de başkalarına emrederdi.(14) Halbûki O, kendisi de birinin cenaze namazını kıldırırken
"Allah'ım, filan oğlu filan senin güvencende, senin koruman altındadır. Onu kabir fitnesinden ve cehennem azabından koru. Sen vefa ve övgü sahibisin. Allah'ım onu bağışla, ona acı! Muhakkak ki sen çok bağışlayan, çok acıyansın."(15)
diye dua etmiştir. Kaldı ki Cenâze namazının kendisi de ölü için bir duadır. Allah için namaza, meyyit/meyyite için duaya diye niyet edilir. Eğer ölünün ruhuna yararı yoksa bunun bir anlamı kalmaz.
Kendisi zaman zaman Bakî kabristanını ziyaret ederek kabirdekilere selam vererek dua ederdi.(16) Eğer selamı onlara ulaşmasa ve duası fayda etmeseydi, bunu yapması abesle iştigâl olurdu ki O, bundan münezzehtir.
Geride kalanların, ölüleri için yaptığı ibadet ve hayırların faydasını iki bakımdan ele almak gerekir:
Birincisi: Müteveffânın borçtan kurtulup kurtulmaması. Bir kimse üzerinde namaz, oruç, hac, zekat, adak, kul borcu gibi borçlar bulunarak ahirete intikal etmiş ise geride kalanların -ölünün vasiyeti olsun veya olmasın- bunları eda etmeleriyle borçtan kurtulur mu?
İkincisi: Başkasının yaptığı ibadetin sevabının ölüye ulaşıp ulaşmaması. Fukahâ ibadetleri üçe ayırmışlardır:
a)Namaz ve oruç gibi bedenî ibadetler: Başkalarının yapmalarıyla bu borçlar düşmez, sorumluluk devam eder.
b) Zekat, nezir ve mâlî keffaret gibi mâlî ibadet ve borçlar: Bunlar, başkalarının ödemesiyle ödenmiş olur, borç kalkar.
c) Hac gibi hem mâlî, hem de bedenî ibadetler: Birisi ölü namına bunu yaparsa o borçtan kurtulmuş olur. Fakat mirasçılar bunu yapmaya mecbur değildir. Ancak İmam Şafiî'ye göre vasiyet etmiş ise mecbur olurlar.
Ahmed b. Hanbel, Evzaî, Ebû Sevr, Nevevî gibi müçtehidler ile muhaddislerin çoğuna göre, ölünün yakınlarının, onun borçlu olduğu oruç, hac gibi ibadetleri de kaza etmesi caiz ve sahihtir.
İslam ulemasının ekseriyeti, sevabını ölüye bağışlamak niyetiyle yapılan ibadetlerin sahih olduğuna ve dünyadan göçmüş olanların bundan istifade edeceklerine kani olmuş ve bu hükmü benimsemişlerdir.(17)
Konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi için başkalarının ölünün yararına yapabilecekleri işleri maddeler halinde açıklamaya çalışalım:
1. Ölünün Borcunun Ödenmesi:
Bir kişi öldüğünde başkalarının onun hakkında yapabilecekleri, hatta yapmaları gereken en önemli işlerden birisi, varsa o kişinin borçlarını ödemek ve böylece onun üzerinden kul haklarının kalkmasını temin etmektir. Çünkü hadisteki ifadesiyle
"Mü'minin ruhu, borcu ödeninceye kadar ona bağlı kalır."(18)
Bundan dolayı, borçlu olarak ölen kişi, şayet miras olarak bir şeyler bırakmışsa ondan borçları ödenir.(19) Böylelikle ölünün borcunun ödenmesi kendine fayda verip, borçtan kurtulmasına sebep olur. Burada mâlî borçlarının ödenmesinde borcu ödeyen kişinin, ölünün bir yakını olması şart değildir. Kim öderse ödesin, ölen kişi kurtulmuş olur.(20)
2. Dua ve İstiğfar:
Ölmüş birisi için yapılabilecek en büyük iyiliklerden birisi onun için dua etmek ve istiğfarda bulunmaktadır. Nitekim;
"Ey Allah'ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkanı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?" diye soran Ebû Ubeyd Mâlik İbn Rabîa es-Sâidî (r.a)'ye Peygamber Efendimiz (s.a.v):
"Evet vardır. Onlara dua, onlar için Allah'tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) talep etmek, onlardan sonra -vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek, anne ve babasının dostlarına ikramda bulunmak."(21) cevabını vermiştir.
Yine,
"Onlardan sonra gelenler şöyle derler: Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla"(22)
gibi ayetler, cenaze namazı, dua ve istiğfarın ölülere fayda vereceğini ispat etmektedir.(23)
Bu mevzudaki ayet ve hadis-i şerifleri(24) göz önünde bulunduran ilim adamları, ölü için yapılan dua ve istiğfarın ölüye fayda vereceğinde. Ancak kendisi için dua edilen kimsenin mü'min olması şarttır.(25) Zira imanı olmayanlara hiçbir şey fayda vermez. Zaten onlar için dua etmek de meşru değildir.(26) İmam Eş'ari'ye göre, "Hadisçiler ile Ehl-i Sünnet'in çoğunluğu, dua ile sadakanın, Müslümanlar için ölümlerinden sonra fayda vereceğini kabul ederler.(27) Öyleyse dua meşru ve faydalıdır.(28)
Bu mevzuda bilinen en meşhur hadis-i şeriflerden biri olarak Müslim'de Ebu Hüreyre (r.a)'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte:
"İnsan ölünce bütün amelleri kesilir. Ancak üç şey (bunları yapan üç kişi) müstesna: Sadaka-i cariye (bırakan) veya istifade edilen bir ilim (bırakan) veya kendine dua edecek salih evlat (bırakan)."(29) buyurulmaktadır.
Bu hadis-i şeriften anladığımıza göre:
a. Sadaka-i cariye denilen, insanların istifade edebileceği yol, köprü, cami, çeşme, mescit ve vakıf müesseseleri ile bunları en verimli ve hayırlı şekilde kullanacak nesillerin yetişmesi içinde okul ve öğrencilerin barınabilecekleri yurt gibi müesseseler yapmak gibi salih amellerde bulunmaktır ki, arkada bırakılan bu türden bir müessese hayatta kaldığı müddetçe, -Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) beyanları çerçevesinde- iyi bir çığıra vesile olunduğu için kıyamete kadar orada yetişenlerin kazandıkları sevapların bir misli de bu müesseseleri kuranların amel defterlerine kaydedilecektir.
b. İlim erbabının bıraktığı eserler de sadaka-i câriyedendir. Alim, kapasitesine göre bunlardan mükafatını alır. Ayrıca ilim erbabına sahip çıkma ve onların kitap, defter, yiyecek ve giyeceğini temin etme şeklinde yapılan çalışmalar da, hayır cihetinde kapanmaz birer sadaka-i cariye sayılmaktadır.
c. Ölen kişi giden ruh, ardından hayırlarda bulunacak ve hayırlı nesiller yetiştirecek hayırlı bir evlat ister. Ancak bıraktıkları böyle bir nesildir ki, ahiret hesabına onlara yararlı olacaktır. Yoksa ölü ne helva, lokma yemek; ne yedinci, kırkıncı ve elli ikinci gece, ne mevlit, ne paralı hatim, ne telkin, ne devir, ne de duvara asılacak eski bir resim bekler.
3. Sadaka Vermek:
Sadakanın da ölen kişiye faydası olduğu mevzuunda Ehl-i Sünnet âlimleri ittifak etmişlerdir. Peygamber (s.a.v)'in buna delalet eden hadisleri(30) vardır.(31)
İbn Abbas (r.a)'ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır:
"Bir adam gelerek:
"Ey Allah'ın Resulü! Annem vefat etti. Ben onun için tasaddukta bulunsam ona faydası olur mu?" diye sordu. Peygamberimiz:
"Evet." deyince, adam;
"Benim bir meyveliğim var. Sizi şâhid kılıyorum, onu annem için tasadduk ediyorum." dedi.(32)
Verilen sadaka ister kişinin evladı gibi birinci derecede bir yakını isterse başkaları tarafından verilsin, sadakanın sevabının ölüye ulaşacağında ittifak olduğu bildirilmektedir.(33)
Sa'd İbn Ubâde hadisinde ise, ölünün arkasından yapılacak sadakanın hangisinin daha efdal olduğu beyan edilmektedir. Sa'd (r.a) şöyle anlatır:
"Ey Allah'ın Resulü dedim, annem vefat etti, (onun adına) yapacağım sadakanın hangisi efdaldir?" Peygamber Efendimiz (s.a.v),
"Su!.." buyurdular. Bu cevap üzerine Sa'd bir kuyu kazdı ve:
"Bu kuyu Sa'd'ın annesi için dedi."(34)
Bu hadis-i şerif de, ölü adına hayır yapılabileceğini gösteren delillerdendir. Nesâî'nin rivayetinde Sa'd, önce vefat eden annesi adına sadaka verip veremeyeceğini sorar. Cevap müspet olunca hangi sadakanın efdal olduğunu sorar. Bunun üzerine, "su" cevabını alır.(35)
Nafile olarak sadaka vermek isteyenlerin bütün inananlara (mü'min ve mü'minelere) niyet etmesi en faziletlisidir. Çünkü bunun sevabı onlara ulaşır, kendisinin sevabından da herhangi bir şey eksilmez.(36)
4. Ölenin Borcu Olan Oruçlarının Geride Kalan Akrabaları Tarafından Tutulması:
Üzerinde Ramazana ait kaza orucu bulunduğu halde ölen kimse ile ilgili iki durum söz konusudur:
a.Vakit darlığı, hastalık, sefer ve oruç tutmaktan âciz olmak gibi özürler sebebiyle oruç tutma imkanını elde edemeden ölmüş olmak: Alimlerin ekserisine göre, bunların her hangi bir kusuru olmadığı için hiçbir şey gerekmez, günahkâr olmaları da söz konusu değildir. Çünkü bu oruç, ölünceye kadar, tutma imkanını elde edemediği bir farzdır. Dolayısıyla hacda olduğu gibi, hükmü bedelsiz olarak düşmüştür. Bunun için, kişi hasta yahut yolcu olduğu bir durumda ölmüş ise tutamadığı orucun kazası gerekmez.
b.Oruç borcu olan kişi oruçlarının kazasını yapma imkanını elde ettikten sonra ölmüşse velisi onun için oruç tutamaz. Yani fakihlerin ekserisine göre, ölünün kazası olan oruçları tutmak vacip değildir. Şafiîlere göre, velisi oruç tutacak olsa, sahih olmaz. Çünkü oruç, halis bir beden ibadetidir. Şeriatın aslı ile farz kılınmıştır. Gerek hayatta, gerekse öldükten sonra bunda vekalet ve niyabet caiz değildir. Bu yönüyle o namaz gibidir. Bir hadis-i şerifte bununla ilgili olarak:
"Hiçbir kimse başka bir kimse adına namaz kılamaz, oruç tutamaz. Fakat onun adına her güne karşılık bir müd (ülkelere göre değişen bir ölçek. Iraklılara göre iki rıtıl sığan ölçek, yani yaklaşık on sekiz litrelik ölçek) yiyecek fakirlere yedirir."(37)
buyurulmuştur. Hanbelilere göre ise, velinin ölü adına oruç tutması mubahtır. Çünkü bu durum, ölünün kurtuluşunu sağlamak bakımından daha ihtiyatlı bir harekettir.(38)
Bu konuda rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Aişe (funduszeue.infoâ) validemiz, Resulullah (s.a.v)'in:
"Kim, üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, onun orucunu velisi tutar."(39)
buyurduğunu haber vermiştir. Yine Hz. Câbir İbn Abdullah (r.a) da rivayet ettiği bir hadis-i şerifte; bir kadın, Resulullah Efendimize (s.a.v) gelerek, annesinin üzerinde oruç nezri olduğunu ve onu yerine getiremeden öldüğünü haber verir. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v): "Velisi ona bedel oruç tutsun." buyurur.(40)
Buharî ve Müslim'de zikredilen diğer bir hadis-i şerifte ise, bir kadının üzerinde bir aylık (nezir) oruç borcu olduğu halde vefat ettiği ve çocuğunun Peygamber (s.a.v.)'e gelerek "Ben onun yerine oruç tutsam olur mu?" diye sorduğu Resulullah'ın (s.a.v) da ona: "Annenin üzerinde borç olsaydı onu öder miydin?" diye sorduğu Onun: "Evet!.." diye cevap vermesi üzerine de: "Allah'ın borcu, ödenmeğe daha layıktır." buyurduğu haber verilmektedir.(41)
Oruç tutmak, bedenî ibadetlerdendir. Burada oruç ibadeti zikredildiği ve başkalarının tutacağı orucun sevabının ölüye ulaşacağı haber verildiğinden, diğer bedenî ibadetlerde de aynı durumun söz konusu olup olmadığında ihtilaf edilmiştir. Oruç konusunda rivayet edilen hadislerden bazı alimler, farz olan Ramazan orucundan üzerinde borcu olarak ahirete göçmüş olanların oruçlarının bile geride kalanlar tarafından tutulabileceği hükmünü çıkarırlarken, bazıları da sadece nezir orucunu tutabileceğine kail olmuşlardır.(42)
Ölenin yerine oruç tutma meselesinde Ahmed İbn Hanbel, ölü üzerinde Ramazan, nezir veya keffaret orucu borçları bulunduğu takdirde, velisinin ona bedel tutabileceğini söylemiştir. İmam Mâlik, Şafiî ve Ebu Hanife'ye göre, ölünün velisi, her bir oruç için bir sa' (bin dirhemlik bir hububat ölçeği) arpa veya yarım sa' buğday tasadduk etmelidir. Keza her bir namaz (veya bir günlük namaz) için de aynı miktar mal tasadduk etmelidir. Fakat çoğunluk, (ölünün) bedenî ibadetlerinin niyabeten başkası tarafından ifa edilemeyeceğini söylemiştir.(43)
Ancak, böyle bir kapı açmanın, insanları sağlıklarında kendilerinin yapmaları gereken ibadetleri ihmal etmeye sevk edeceği endîşesiyle bazı alimler, "hiçbir orucu tutamayacağını ancak keffaretini verebileceğini" söylemişlerdir.(44)
5. Ölen Kişi Yerine Yapılacak Hac:
Bir kimse, ölmüş birisinin yerine hac yapıp sevabını ölüye bağışlayabilir. Nitekim Ebu Davud'da Büreyde (r.a)'den rivayet edilen hadis-i şerifte, hayatında iken hiç hac yapmayan annesinin yerine hac yapıp yapamayacağını soran bir kadına, Rasulullah Efendimiz (s.a.v): "Evet, ona bedel haccet." buyurarak ölmüş annesinin yerine haccetmesine izin vermiştir.(45)
Her ne kadar cumhur, bedenî ibadetlerin niyabeten başkası tarafından ifa edilemeyeceğini söylemişse de, acz şartıyla, sadece hac farizasının bir başkası tarafından ifasını caiz görmüştür. Acz'den murat, kişinin ölmüş olması ve iyileşme ümidinin kesilmesidir, kötürüm bir kimse âcizdir. Bazı alimler, ölü adına nafile hac yapılabileceğini de söylemişlerdir.(46)
Bir başka hadis-i şerifte ise, ölenin yerine yapılan ibadetlerle onun borcunun ödenmiş olacağı ve bunun ölünün semadaki ruhuna müjdeleneceği şöyle anlatılır: Zeyd ibn Erkam (r.a) anlatıyor:
"Hz. Peygamber (s.a.v) buyurdu ki:
"Kim ebeveyninden birine bedel haccederse, bu hacla onun borcunu ödemiş olur. Bu durum, semadaki ruhuna müjdelenir. Kişi, anne ve babasına karşı isyankâr bile olsa (bu iyiliği sebebiyle) Allah'ın nezdinde (iyi kullar meyanında) yazılır."
Diğer bir rivayette ise:
"Babası için bir hac, kendisi için yedi hac yazılır." buyurulmuştur.(47)
Tabii ki, bu rivayetlerde zikredilen mana, sadece bir ibadetin yapılıp, sevabının ölüye bağışlanmasının cevazına delalet eder. Cenab-ı Hakk'ın o engin rahmetinden ümit edilir ki, o sevap nedeniyle, huzuruna ibadet borcuyla gelen kullarını affeder, yoksa sağlığında fırsat elde iken bu ibadeti terk eden ve bu halleri üzere ölenlerin elbette hesapları görülecek ve cezaları verilecektir.
İbn-i Kudâme'nin de ifade ettiği gibi ölü, başkaları tarafından yapılan ve sevabı kendisine bağışlanan ibadetlerden istifade edebilir. Çünkü oruç, dua, istiğfar, hac gibi ibadetler, bedenî ibadetlerdir. Allah Teâlâ, bunların ve bunlar gibi diğer ibadetlerin sevaplarını da ölüye ulaştırır.(48)
Yalnız bu gibi ibadet borçlarının üzerinde kalması için kişinin, mesela, oruç için borçlandıktan sonra, hastalanıp ölünceye dek borcunu tutacak kadar sıhhate kavuşamaması gibi meşru bir mazereti olmalıdır. Ancak böyle bir özre binaen yapamamış olanlar için, geride kalanların, Allah'a karşı olan borcunu onun adına ödemeleri sebebiyle Allah Teâlâ affeder, kasıtlı olarak terk edenleri değil.(49)
6. Ölü Adına Kurban Kesmek:
Ölü adına kurban kesilerek tasadduk edilip sevabı ölüye bağışlanabilir. Zikredeceğimiz şu vak'a ölünün gıyabında kurban kesilip sevabının ölüye bağışlanabileceğini göstermektedir: Hâneş (r.a) anlatıyor:
"Hz. Ali (r.a)'yi gördüm, iki koç kesmişti." Dedi ki,
"Biri kendim için, diğeri Resulullah (s.a.v) için." Ve ilave etti:
"Resulullah (s.a.v) böyle vasiyet etti. Ben (hayatta olduğum müddetçe) ebediyen (bunu yapmayı) terk etmeyeceğim."(50)
Hz. Ali (r.a)'nin kestiği bu kurban Resulullah (s.a.v)'ın vefatından sonrası için söz konusudur. Ebu Davud, hadisi "Ölü adına kurban" adını taşıyan bir bapta kaydeder. Tirmizî ise, ölü adına kurban kesmeye, bir kısım alimlerin cevaz verirken bir kısım alimlerin caiz bulmadığını kaydeder.
Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v)'in ümmetinden Allah'ın birliğine ve kendisinin peygamberliğine şehadet edenler adına da kurban kestiği de muhtelif rivayetlerde gelmiştir.(51)
Peygamber Efendimiz (s.a.v) ölülerin arkasından kurban kesip sevabını onlara bağışladığına göre, ölüler, kendileri için yapılan hayır-hasenâtın hepsinden haberdar olmakta ve onların sevaplarından faydalanmaktadırlar kanaati hasıl olmaktadır. Ancak, avamdan bir çok insan, ölülerin arkasından onları memnun etmek ve böylece isteklerine kavuşmak için kabir başlarında kurban keserler veya bunu ölüye adarlar ki bu, tamamen yanlış bir inanç ve bid'at bir harekettir. Bundan dolayıdır ki Peygamber Efendimiz (s.a.v);
"Kabirde sığır, deve, koyun kesmek İslam'da yoktur."(52)
buyurarak bunu yasaklamıştır. Çünkü, kurban bir ibadettir ve ibadetler sadece ve sadece Allah için yapılır. Bu sebeple bir kabir ya da yatır için kesilen bir kurban, bırakınız sevaba vesile olmasını, kesenin imanını alıp götürebilecek ve şirk olabilecek bir davranıştır. Ve kesinlikle sakınmak gerekir.(53) Bu, cahiliyye döneminden kalma bir âdettir. Çünkü o dönemdeki Araplar, belirli zamanlarda veya ölü defnedilir edilmez hemen sığır, deve veya koyun cinsinden bir hayvan getirip mezar başında kurban ederler ve etini dağıtırlardı. Halbuki Allah Resulü (s.a.v),
"Dine muhalefetten sakının. Dine sonradan sokulan her şey bid'at ve her bid'at da dalalet (sebebi)tir."(54)
diyerek bid'atlara karşı bizi uyarmış ve "Size sıkı sarıldığınız sürece asla sapıtmayacağınız iki şey bırakıyorum: Allah'ın kitabı ve peygamberlerin sünneti"(55) buyurarak da bid'at ve sapıklıklara düşmemek için Kur'an'a ve sünnetine sarılmayı tavsiye buyurmuştur.(56)
7. Kur'an Okuyup Sevabını Ölüye Bağışlamak:
Alimler, namaz kılmak ve Kur'an okumak gibi ibadetlerin sevabının, yapandan başkasına ulaşıp ulaşmayacağı konusunda ihtilaf edip iki görüş ileri sürmüşlerdir:
Hanefî ile Hanbelî alimlerine ve Şafiî ve Malikîlerin sonradan gelen alimlerine göre, ölü yanında okunan Kur'an'ın sevabı ile Kur'an okumanın peşinden yapılan dua, orada bulunmasa da ölüye ulaşır. Kur'an okumanın akabinde dua etmek ise daha çok kabule şayandır ve kabul edilmesi daha çok umulur.
Malikîlerin önceki fakihleriyle ilk Şafiîlerin meşhur olan görüşleri, ibadetlerin sevabının yapandan başkasına ulaşmayacağı yolundadır.
Hanefîlere göre, insan yaptığı amelin sevabını başkasına bağışlayabilir. İster namaz olsun, ister oruç olsun, ister sadaka ve benzeri şeyler olsun fark etmez. Bunların sevabını ölüye bağışlamak, kendi sevabından bir şey eksiltmez.
Hanbelîlere göre, kabrin yanında Kur'an okumakta bir sakınca yoktur.
Mâlikîlere göre, öldükten sonra kişi yahut kabri üzerine Kur'an okumak mekruhtur. Çünkü selef böyle bir şey yapmamıştır. Fakat sonradan gelen Mâlikîlere göre, Kur'an okuyup zikir yapmakta ve bunların sevabını ölüye bağışlamakta bir sakınca yoktur. Ölü için de Allah'ın izniyle sevap hasıl olur.
Şafiilerde meşhur olan görüşe göre, ölüye kendi amelinden başkası fayda vermez. Ancak Şafiîlerin sonradan gelen fakihleri, Kur'an okumanın sevabının ölüye ulaşacağı yolunda açıklamalarda bulunmuşlardır. Bu şekilde Şafiîlerin sonraki fakihlerinin görüşü de diğer üç mezhebin görüşlerine uygunluk arz etmektedir.
Kur'an okumak, belli bir maksat için diriye fayda verince, ölüye fayda vermesi daha evladır. İbn Salâh'a göre, Kur'an okuma sonunda: "Allah'ım, okuduğumuz Kur'an'ın sevabını filancaya ulaştır." demesi ve okunan Kur'an'ı dua kılması da uygun olur. Bu hususta uzak, yakın aynıdır değişmez. Bunun fayda vereceğine kesin olarak inanmak lazımdır.(57) Nitekim Peygamber (s.a.v) de, zaman zaman kabirlere uğrar ve oradakilere dua ederlerdi. Bu konuda İbn Ebî Şeybe'den rivayet edilen hadis şöyledir:
"Hz. Peygamber (s.a.v) her yılın başında Uhud'daki şehitlerin kabirlerine gelir ve şöyle derdi:
"Sabrettiğiniz şeylere mukabil sizlere selâm ve selâmet! Dünyanın en güzel neticesi budur!"
Allah Resulü (s.a.v), Bazen de Bakî' mezarlığına çıkar ve şöyle derdi:
"Ey mü'minler yurdunun sâkinleri! Selâm size! Bizler de inşallah sizlere kavuşacağız. Allah Teâlâ'dan bizim ve sizin için âfiyet, ahiretle ilgili korku ve sıkıntılardan selâmet ve siyanet dilerim."(58)
Görüldüğü üzere Peygamber (s.a.v), dünyamızdan ayrılan insanlar için dua edip onlar hakkında âfiyet ve selamet dilemektedir. Şayet ölülerin arkasından yapılan duaların faydası olmayacak olsa idi Allah Resulü (s.a.v) böyle bir davranışta bulunmazdı. Aksi bir durum, Allah Resulü'nün abesle iştigali demektir ki, O, bundan fersah fersah uzaktır. Çünkü Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle Efendimiz (s.a.v) asla hevâdan konuşmaz. O ne konuşmuşsa vahiy kaynaklıdır.(59)
Okunan Kur'an'ın sevabının önce Hz. Peygamber (s.a.v)'e hediye edilmesi müstehaptır. Çünkü bizleri sapıklıktan O kurtarmıştır. Bunda bir nevi Ona teşekkür ve güzel bir mukabele vardır. Ölülerin arkasından okunan Fatiha, Yâsin ve Kur'an hatmi gibi virtlerden her biri, bir anda sayısız kişilerin ruhlarına yetişebilir ve onların hepsi de bu hediyeden nasiplerini alabilirler. Çünkü bu Allah'ın kudretine ağır ve zor değildir.
Bazı alimler, okunan kıraatin sevabının ölüye ulaşmasının yanında, sevabı ölüye bağışlanmak şartıyla her güzel amelin sevabı da ulaşır demişlerdir.(60) Yalnız bunların sevap kazanılacak şekilde yani sırf Allah rızası için yapılması şarttır. Yoksa çoklarının yaptığı gibi parayla Kur'an okutup da ölüye bağışlatılmaz. Çünkü Kur'an okumak bir ibadettir. İbadet ise parayla değil de Allah rızası için yapılınca sevabı olur ve bu sevap onların ruhlarına bağışlanır. Aksi halde sevap olmaz ki bağışlansın.
Malikî ve Şafiî mezhebinde meşhur olan görüşe göre, kendi ameli ve kesb'i olmadığı için, Kur'an okumak da dahil, bedenî ibadetlerin hiçbirinin sevabı ölüye ulaşmazken kabrin yanında okunduğunda, ölü, okunan Kur'an'ı dinlediği için, dinleyici sevabı alır.(61)
Diğer bazı müçtehitler de ancak evladın veya yakın akrabanın oruç, namaz ve haccının vasıl olacağını ileri sürmüşlerdir. Fakat en isabetlisi, borç ve mesuliyetlerin düşmesi bahis mevzuu olmadan, bağışlanan sevaptan Müslüman ölülerin istifade edecekleri hükmü olsa gerektir.(62)
Fakat şurası bir gerçektir ki, ölü, kendi yapmadığı ve ihmal ettiği ibadetlerden mutlaka sorguya çekilecektir. Bazı cahil kimselerin zannettikleri gibi, ıskatını vermekle, yahut fidye ve keffaretini vermekle ölü, yüzde yüz mesuliyetten kurtulmuş olmaz. Eğer usulüne uygun şekilde yapılmışsa, yapılan bu gibi iyi amellerin sevabı bağışlanmakla sadece affı umulur.(63)
Kaynaklar:
1. Ebû Davud, Vesâyâ, 3; Tirmizî, Vesâyâ, 7.
2. Müslim, Vasiyyet, 14; Ebu Davud, Vesâyâ, 14; Tirmizî, Ahkâm, 36; Nesâî, Vesâyâ, 8; Dârimî, Mukaddime, 4; Ahmed İbn Hanbel, 2/
3. İbn Mace, Mukaddime,
4. Buhari, Sahih, Rikak,42; Müslim, Sahih, Zühd, 5.
5. Buhari, Enbiya, 1; Müslim, Vasiyyet, 3, İlim, 6; Ebu Davud, Sünen, Vesaya,14, Cihat,15; Ahmed İbn Hanbel, Müsned, 2/ (Meymeniyye-Kahire ); İbn Mace, Sünen, Mukaddime, 20,
6. Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı, , 2. Baskı, Sebat Ofset, Konya,
7. İbn Kayyım el-Cevziyye, er-Ruh, ; Beyrut,
8. Necm,53/
9. Yasin, 36/
Bakara, 2/
Haşr, 59/
Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı,
Ebu Davud, Sünen, Cenaiz,
Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı,
Ebu Davud, Cenâiz,
Müslim, Cenâiz, ; İbn Mâce, Cenâiz, 36; Nesâî, Cenâiz,
Hayrettin Karaman, İslamın Işığında Günün Meseleleri, , Marifet Yayınları, 3. Baskı, İstanbul,
Tirmizi, Sünen, Cenaiz, 76; İbn Mace, Sünen, Sadakat,
Abdülkadir Mutlaku'r-Rahbavi, Ahiret Günü, 33; Terc. Ahmet Serdaroğlu-Lütfi Şentürk, Nur yay., 5. Baskı.
Buhari, Sahih, Havalat, 3; Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı,
Ebu Davud, Sünen, Edeb, 12; İbn Mace, Sünen, Edeb, 2.
Haşr, 59/
Hayrettin Karaman, İslamın Işığında Günün Meseleleri,
Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/,6/, (Meymeniyye-Kahire ); Ebu Davud, Sünen, Cenaiz, 72; İbn Mace, Sünen, Edeb, 1.
Seyyid Sabık, Fıkhu's-Sünne, 1/, Beyrut, ts.
Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı,
Eş'ari, Makalatu'l-İslamiyyin,
Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı,
Müslim, Sahih, Vasiyyet, 3; Ebu Davud, Sünen, Vesaya,
Buhari, Sahih, Cenaiz, 94; Müslim, Sahih, Zekat,15; Ahmed İbn Hanbel, 2/
Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı,
Buhari, Sahih, Vesaya, 15, 20,
Seyyid Sabık, Fıkhu's-Sünne, 1/
Ebu Davud, Sünen, Zekat, 42; Nesei, Sünen, Vesaya, 9.
İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Muhtasarı Terceme ve Şerhi, 10/54, Akçağ yayınları, Ankara,
Vehbe Zühayli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, (Terc. Heyet) 3/9; Risale yayınları, İstanbul,
Cemalüddin Ebî Muhammed Abdillah İbn Yusuf el-Hanefî ez-Zeyleî, Nasbu'r-Râye li ehâdîsi'l-Hidâye, 2/; Dâru'l-Hadîs, Kahire, ts.
Vehbe Zühayli, a.g.e, 3/
Buhari, Sahîh, Savm, 42; Müslim, Sahîh, Sıyâm,
Nasıruddin el-Elbânî, Silsiletü'l-Ehâdîsi'd-Daîfe ve'l-Mevzûa, 1/; Dımaşk,
Buhari, Sahîh, Savm, 42; Müslim, Sahîh, Sıyâm,
Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı,
İbrahim Canan, a.g.e, 2/
Nâsıruddîn el-Elbânî, Ahkâmu'l-Cenâiz, ; Beyrut,
Müslim, Sahîh, Sıyâm,
İbrahim Canan, a.g.e, 2/
İbrahim Canan, a.g.e, 2/
Vehbe Zühaylî, a.g.e, 3/
Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı,
Tirmizi, Dâhâyâ, 2; Ebu Davud, Dâhâyâ, 2.
İbrahim Canan, a.g.e, 6/
Ebu Davud, Sünen, Cenaiz,
. İbn Kayyım el-Cevziyye, Zâdu'l-Meâd, 1/; İbn Kudâme, el-Muğnî, 2/; Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, 4/97; Şeyh Ali Mahfuz, el-İbdâ,
Dârimî, Mukaddime,
İmam Malik, Muvatta', Kader, 3.
İsmail Lütfi Çakan, Hurafeler ve Batıl İnanışlar, 64; Hayrettin Karaman, İslamın Işığında Günün Meseleleri, ; Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı, ; Recep Aktaş, İslam Dininin Yasak Ettiği Batıl İnanışlar, 43; Bahar yayınları, İstanbul,
Vehbe Zühaylî, a.g.e, 3/
Müslim, Sahih, Cenaiz, ; Farklı rivayetler için bkz.: Ebu Davud, Sünen, Cenaiz, 79; Neseî, Sünen, Taharet, , Cenaiz, ; İbn Mace, Sünen, Cenaiz, 36, Zühd,
Necm, 53/3.
Seyyid Sabık, a.g.e, 1/
Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı,
Hayrettin Karaman, İslamın Işığında Günün Meseleleri,
Azîmâbâdî, Avnu'l-Ma'bûd, 3/, Hindistan Baskısı, Aynî, Umdetü'l-Kari, 5/, İstanbul Baskısı, İbn Kudâme, İbn Kudâme, el-Muğnî, 2/; Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, 4/, Mısır, ; Seyyid Sabık, Fıkhu's-Sünne, 1/, Beyrut, ; Reşid Rıza, 8/; Şeyh Ali Mahfûz, el-İbdâ fî Madarri'l-İbtidâ, (funduszeue.infoı); Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat-Kabir Hayatı,
(Doç. Dr. Hüdaverdi ADAM, Köprü Dergisi, Güz , Sayı: 76)
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet
Yüce Allah’ın son kelamı olan Kur’ân-ı Kerim’i okumak, ecir ve sevabı en yüksek olan bir ibadettir. Hatta selef âlimlerinin ifadelerine göre ibadetler içerisinde hiç birisi Kur’ân okumaya denk değildir.
“Kur’ân okuyan mü’min, kokusu ve tadı güzel olan turunç gibidir. Kur’ân okumayan mü’min, tadı güzel ve fakat kokusu olmayan hurma gibidir. Kur’ân okuyan münafık, kokusu güzel fakat tadı acı olan fesleğen otu gibidir. Kur’ân okumayan münafık ise, kokusu olmayan acı yaban keleği gibidir.” (Buhârî, Fedâilu’l-Kur’ân, 36, Tevhid, 57)
Hatim Duası başlığı altında sizler için hazırladıklarımız:
Hatim bittikten sonra, duanın kabul olma şartlarına da riâyet ederek, hatim duasına şu cümlelerle başlamak uygun görülmüştür:
Okunuşu: Sadekallâhü’l-‘azîm ve belleğa Rasûlühü’l-Kerîm. Ve nahnü ‘alâ zâlike mineş-şâhidîn.
Okunuşu: Rabbenâ âmennâ bimâ enzelte vet-teba’ner-Rasûle fektübnâ meaş-şâhidîn.
Anlamı: “Yüce olan Allah şüphesiz doğru söylemiştir. Onu Peygamberimiz (a.s) bize ulaştırmıştır.
Biz de bu duruma şahit olanlardanız.
Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e uyduk. Artık bizi şahidlerle beraber yaz. (Al-i İmrân, 3/53)
Ya da kısaca:
Okunuşu: Sübhâne Rabbiyel-‘aliyyil-â’lel-vehhâb.
Anlamı: “Yüce, ulu ve lütufkâr olan Rabbimi tesbih ederim” dedikten sonra duaya başlanır.
Yukarıdaki kısa hatim duasına yapılan başlangıç ile bir örnek olarak da aşağıda yer alan Arapça hatim duası veya Türkçesi de okunabilir:
Hatim Duası Arapça Okunuşu:
Hatim Duası Türkçe Okunuşu:
Hatim Duasının Anlamı:
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. İyi sonuç müttakilerindir. Düşmanlık ancak zalimler içindir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s)’e, onun bütün ehl-i beytine ve ashâbına salât ve selâm olsun.
Ey Rabbimiz! Bizden ibadetlerimizi kabul buyur! Şüphesiz ki sen her şeyi işiten ve her şeyi bilensin.
Ey Mevlamız! Bizim tövbelerimizi kabul eyle!. Şüphesiz ki sen tövbeleri çok çok kabul eden ve merhametli olansın. Bize hidâyet ver! Hak yola ve sırat-ı müstakime ulaşmayı bizi muvaffak eyle!. Yüce Kur’ân’ın hürmetine, âlemlere rahmet olarak gönderdiğin Peygamber hürmetine.
Ey Kerim olan Allah! Bizi bağışla. Ey Rahim olan Allah! Bizi bağışla. Ey ikram edenlerin en keremlisi olan Allah! Lütfunla ve ihsanınla bizim günahlarımızı bağışla.
Allah’ım! Bizi Kur’ân süsü ile süsle. Kur’ân ile bize lütfet! Kur’ân ile bizi şereflendir. Kur’ân elbisesini bize giydir. Kur’ân hürmetine bizi cennetine koy. Kur’ân hürmetine dünyadaki belalardan ve âhiret azabından bizi koru. Ey Rahim, Ey Rahman! Ümmet-i Muhammed’in tamamına merhamet et.
Allah’ım! Kur’ân’ı bize dünyada yoldaş eyle. O’nu bize kabirde dost eyle. Kıyamet günü onu bize şefaatçi kıl, sırat köprüsü üzerinde onu bize nur eyle. Cennette onu bize yoldaş eyle. Cehennem ateşine karşı onu bize perde ve engel kıl. İhsanın, cömertliğin ve keremin ile tüm hayırlı yollar için onu bize önder kıl.
Kur’ân hidâyeti ile bizi hidâyete eriştir. Kur’ân’ın hürmetine bizi ateşten koru. Kur’ân hürmetine bizim derecemizi yükselt. Okunan Kur’ân hürmetine günahlarımızı bağışla. Ey Lütuf ve ihsan sahibi!.
Allah’ım! Kalplerimizi temizle. Kusurlarımızı ört. Hastalarımıza şifa ver. Borçlarımızı ödemeye yardım et. Yüzümüzü aydınlat. Derecemizi yükselt. Babalarımıza merhamet et. Annelerimizi bağışla. Din ve dünya işlerimizi islâh et. Düşmanlarımızın bize saldırısını bertaraf eyle. Ailemizi, mallarımızı, memleketimizi her türlü afetlerden, hastalıklardan ve belalardan koru. Ayaklarımızı sabit eyle, kâfir toplumlara karşı bize yardım et. Yüce Kur’ân hürmetine.
Allah’ım! Okuduğumuz ve tilavet ettiğimiz Kur’ân’ın sevabını ve nurunu Efendimiz Hz. Muhammed (a.s)’in ruhuna ulaştır. Ve onun kardeşleri olan tüm peygamberlerin (a.s) ruhlarına ulaştır. Ve Peygamberimiz (a.s)’in ehlinin, çocuklarının, hanımlarının, ashabının, tabiinin ve bütün zürriyetinin ruhlarına ulaştır.
Hayatta olan veya vefat etmiş olan babalarımızın, annelerimizin, kardeşlerimizin, evladımızın, akrabalarımızın, sevdiklerimizin, dostlarımızın, hocalarımızın, üzerimizde hakkı olan herkesin ve Müslüman olan bütün kadın ve erkeğin ruhlarına ulaştır.
Ey ihtiyaçları gideren Allah! Ey dualara icabet eden Allah! Ey merhametlilerin en merhametlisi! Dualarımızı kabul et. Tüm peygamberlere salât ve selam olsun.
Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir. Peygamberlere selam olsun. alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.
Fatiha denir ve Kur’an’ın birinci suresi (Fatiha) okunur.
Nitekim âyette de, Kur’ân okumanın asla zarar etmeyecek bir kazanç olduğu belirtilmiştir: “Şüphesiz, Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden, gizlice ve açıktan Allah yolunda harcayanlar, asla zarar etmeyecek bir ticaret umabilirler.” (Fâtır, 35/29)
Bir başka âyette ise müminler, gece hayatlarını Kur’ân ile meşgul olarak geçirdikleri için övülürler: “Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır.” (Al-i İmrân, 3/)
Kur’ân okumanın, Müslümanların asla vaz geçemeyeceği bir görev olması gerektiğini beyan eden Peygamberimiz (a.s), şu güzel benzetmeyle bizleri Kur’an okumaya teşvik etmiştir:
Kur’ân-ı Kerim’in hatmedilmesi ve sonrasında yapılacak uygulamayı belirten bir hadiste, İbn Abbas (r.a)’dan rivâyete göre, bir adam Peygamberimiz (a.s)’e, Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir, diye sordu. O da: “Konup göçendir” dedi. O kişi: Konup göçen kimdir, diye sorunca, Peygamberimiz (a.s): “Kur’ân’ı başından sonuna kadar okuyan, bitirince hemen tekrar başlayandır” dedi” (Tirmizî, Kıraat, 4)
Bu hadisin müjdesine nail olmak ümidiyle Müslümanlar son sureyi (Nâs Suresi) okuduktan sonra Fatiha ile Bakara Suresinin başından ilk beş âyeti okumaktadırlar ki, halk arasında bu uygulama oldukça yaygın bir hale gelmiştir.
Bu uygulamanın dayanağını teşkil eden yukarıdaki hadis ile sahabe ve tabiinden nakledilen birçok rivâyete göre, Kur’ân’ın hatminden sonra dua etmek sünnettir. Kuvvetli derecede müstehab olduğu da söylenmiştir. (bk. Nevevî, el-Ezkâr, s)
Kaynak: Diyanet
İslam ve İhsan
Hatim duasn okuyan kiiler tarafndan en çok aratrlan konu Allah katnda dualarn kabul olmas ve özellikle ramazanda okunmas önemli bir sünnet olan hatim duasnn anlamdr. Hatim duasnn Arapça okunuu, Türkçe anlam ve "Kuran hatmi nasl yaplr?" gibi sorularnzn cevaplar bata olmak üzere bu duaya dair tüm detaylar bu yazda sizler için derledik.
Hatim kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup "tamamlamak, sona erdirmek" anlamlarna gelir. slam dini açsndan hatim, Kur'an- Kerim'in tamamnn okunmasn ifade eder. Hatim, slam dininde önemli bir ibadet olarak kabul edilir ve genellikle Ramazan gibi özel günlerde veya kiisel nedenlerle yaplr. Hatim yapmak, Kuran'n tümünü okumay tamamlamak ve bu vesileyle manevi bir huzur elde etmek anlamna gelir. Hatim kelimesi "sona erdiren, bitiren, mühürleyen" anlamlarna gelirken ayn zamanda Kur'an- Kerim'i batan sona okuyup bitirme demektir. Dolaysyla hatim duasna "Kuran bitirme duas" ya da "hatmi erif duas" da denebilir.
Hatim duas okumak isteyen kiiler için Hatim duas okunuu u ekildedir:
Dualarn ve surelerin faziletlerine erimek ve dualar anlayabilmek açsndan dualarn Türkçe anlamlarn bilmek önemlidir. Okuyan Müslüman kiileri alatan hatim duas için Hatim duas meali bilinmelidir. Hatim duasn okumadan evvel hatim duas anlam hakknda detayl bilgileri aratrmak, anlamn örenmek, duann derin anlamlar anlamak ve duay hissederek okumak için yararl olacaktr. Hatim duas meali:
Hatim duas oldukça uzun dualardan birisidir. Kimi zamanlarda Hatim duasnn tamamn okumak için yeterli vakit olmayabilir ve bu nedenle kiiler ksa Hatim duas okumak isteyebilir. Ksa hatim duas okunuu u ekildedir:
Ksa hatim duas anlam u ekildedir:
Hatim duas, Kur'an'n tamamnn okunmasnn ardndan yaplan bir duadr. Bu dua Kur'an'n tamamn okumann sevabn artrmak ve dualarn kabul edilmesi için yaplr. Hatim duas, genellikle bireysel ya da cemaatle dua edilen bir uygulamadr. Ancak Hatim duas tek bana da okunabilir. Hatim duas, ihtiyaçlar ve dilekler için yaplan dualar kabul etmek ve Allah'n rzasn kazanmak için okunabilir. Ayrca, bu dua okunduunda hayatmzdaki olumsuzluklarn giderilmesi, salk sorunlarnn çözülmesi, maddi ve manevi skntlarn giderilmesi için de dua edilebilir. Hatim duas ayrca ölen bir kiinin ruhu için de okunabilir.
Hatim duas, slam dininde önemli bir dua olarak kabul edilir ve Kur'an'n önemine vurgu yapar. Bu dua, manevi açdan bir huzur ve rahatlama salar ve dua eden kiinin Allah'a yaknlamasna yardmc olur. Hatim duas Diyanet tarafndan da resmî olarak kabul gören bir duadr. Alimler tarafndan hatim duas Kur'an- Kerim hatim edildikten sonra dualarn Allah katnda kabul edilmesi için okunan bir dua olduu söylenir.
"Hatim nasl yaplr?" ya da "Kur'an' hatim ettikten sonra ne yaplr?" gibi sorular sklkla aratrlr. Tam bir hatim yapabilmek için mutlaka hatmin nasl yapld ve hatimden sonra hangi surelerin okunmas gerektii bilinmelidir. Kur'an- Kerim'i bitirdikten sonra okunan dua olan Hatim duas iki farkl ekilde okunabilir. Ancak bu farkl okuma biçimlerinin hiçbir sakncas yoktur.
Hatim duas okuma ekillerinden ilki u ekildedir: Kuran- Kerim hatim edildikten sonra Allah rzas için namaz klnr ve hatim duas okunur ya da Kuran- Kerim hatim edildikten sonra kbleye doru dönerek hatim duas edilebilir. Hatim duas edilmeden önce okunmas gereken sureler ise öyledir:
Hatim duas Kur'an- Kerim batan sona okunup bitirildikten sonra okunur. Hatim duas, Kur'an- Kerim surelerinden sonra da okunabilir. Yasin hatim duas da bunlardan birisidir. Hatim duas, Kur'an'n tamamnn okunmas sonrasnda yaplr. Kur'an- Kerim'in tamamnn okunmas birkaç gün veya hafta içinde tamamlanabilecei gibi,daha uzun bir süre içinde de tamamlanabilir. Hatim duas genellikle Kuran'n tamamnn okunmasnn ardndan cemaatle ya da bireysel olarak dua edilmesi eklinde yaplr.
Kuran- Kerim'e abdestsiz dokunmak caiz olmamakla birlikte dualar abdest almadan, ba açk bir ekilde okunabilir. Dolaysyla hatim duasnn da abdestsiz bir ekilde okunmasnda bir saknca yoktur.
Dua ezberlemek konusunda sknt çekiyorsanz farkl teknikler uygulayarak rahatlkla dua ezberleyebilirsiniz. Hatim duas ezberlemek için u yöntemleri uygulayabilirsiniz:
Kur'an- Kerim Hatim duas, Kur'an- Kerim batan sona okunup hatim edildikten sonra okunmas gereken duadr. Kuran okumann faziletleri oldukça fazla ve önemlidir. Dolaysyla hatim balama ile hatmin tamamlanmas da birçok öneme sahiptir. En güzel hatim duas ise ramazan günlerinde okunandr. Ramazan günlerin hatim duas okumak çok önemli bir sünnettir. Hatim etmek üzerine fazla sayda hadis-i erif bulunur. Bu hadis-i erifleri ve hatim duas okumann faziletlerini öyle sralayabiliriz:
Kiiler rüyalarnda Kur'an- Kerim'i okuduklarn ve sonrasnda hatim duas ettiklerini görebilir. Rüyada hatim duas okumak ve rüyada hatim duas görmek farkl anlamlara yorulur:
Rüyada hatim duas okumak hayrl gelimelerin habercisidir. Rüya sahibinin i yaamnda beklenmedik bir anda terfi alacana, maddi kazancnn artacana ve borçlarn rahatlkla kapatacana iaret eder. Doru yatrmlar yaplacana ve gelecekte rahat bir yaam sürüleceine iarettir. Hayali kurulan ve duas edilen eylerin gerçekleeceine, mal mülk sahibi olunacana ve umutlarnn boa gitmeyeceine delalet eder. deiiklii yaplacana ve kendi iinin kurulacana yorulur. Profesyonel anlamda mesleinin yürütüleceinin ve önemli baarlara imza atlacann habercisidir.
Rüyada hatim duas okumak, aile ve arkadalk ilikilerinde önemli ve hayrl gelimeler yaanacana iarettir. Sk dostluklarn kurulaca ortamlara girileceine ve dostluklarn ömür boyu süreceine iaret eder. Rüya sahibinin yaad skntlarn üstesinden rahatlkla geleceine ve huzurlu bir yaam süreceine delalet eder.
Rüyada hatim duas görmek, rüya sahibinin mutluluunu arttracak olaylar yaayacann habercisidir. Maddi ve manevi anlamda bereketin artacana, yaanan sorunlarn son bulacana ve huzurlu bir döneme girileceine iaret eder. Rüya sahibi bekar bir kiiyse hayrl bir kimseyle yakn zaman içinde dünyaevine gireceine yorulur. Eer evli bir kiiyse eiyle mutluluklarnn artacana, haneye huzur getirecek gelimeler yaanacana ve hayrl evlat sahibi olunacana iarettir. Aile bireyleri arasnda yaanan dargnlklarn kolaylkla çözüleceine ve ilikilerin güçleneceine yorulur.
Rüyada hatim duas görmek, rüya sahibinin i yaamnda önemli gelimeler yaayacana ve eline geçen frsatlar iyi deerlendirebileceine iaret eder. Terfi alnacana, üst düzey bir görev üstlenileceine ve maddi kazancn birdenbire art göstereceine yorulur.
ANASAYFAYA DÖNMEK ÇN TIKLAYINIZ
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası