söz uçar yazı kalır atasözü / SÖZ UÇAR YAZI KALIR ★

Söz Uçar Yazı Kalır Atasözü

söz uçar yazı kalır atasözü

   " Söz Uçar Yazı Kalır." Sözünü Açıklayınız.

 "Söz uçar yazı kalır atasözü" iki anlama gelecek şekilde düşünülebilir. Birincisi yeni öğrendiğimiz bilgileri not alırsak uzun süre kalıcı olur. Aldığımız notlara zaman zaman göz atarak bilgilerimizi tazeleyebiliriz bu şekilde unutma ihtimalimiz de azalır. İkincisi de bir iş yaparken ya da bir konuda anlaşma sağlarken bunu sözlü olarak yaptığımızda bir bağlayıcılığı olmayacağı mutlaka yazılı bir anlaşma yapmak gerektiğidir.

     Teknolojinin ve bilimin bugüne gelmesinde yazının çok önemli bir etkisi olmuştur. Şöyle bir düşünecek olursak eğer yazı olmasaydı bir buluşun ömrü onu ortaya çıkarak bilim adamının ömrü ile sınırlı olacaktı. O ölünce onun bilgileri de onunla beraber gidecekti. Ancak yazı bulununca bilim insanları yaptıkları çalışmaları yazarak kitap haline getirmiş ve onlardan sonra gelenler de kendilerinden öncekilerin çalışmalarını daha da geliştirmişlerdir. Yani yazı ile birlikte sürekli ileriye doğru bir bilgi birikimi oluşmaya başlamıştır.



     Millet olarak okumayı pek sevmediğimiz gibi aslına bakılırsa yazmayı da pek sevmiyoruz. Çoğumuz öğrencilik yıllarımızın bitmesi ile birlikte kağıdı kalemi eline pek almaz oluyor. Ancak araştıran sürekli ileriye gitmek isteyen insanların mutlaka kağıt kalemle iç içe olması gerekir. Duygu ve düşüncelerimizi zaman zaman kağıda aktarmaktan çekinmemeliyiz ki kendimizi sürekli geliştirebilelim. 

Bunu E-postayla GönderBlogThis!Twitter'da PaylaşFacebook'ta Paylaş

Toplum yapımızın esasen şifahi kültüre dayalı olduğu, bu sebeple yazı ve kitapla pek başımızın hoş olmadığı söylenegelmiştir.

geleneğinin bizde ne kadar güçlü olduğunu düşünürsek buna hak vermemek elde değil. Hatta daha ileri giderek

“birileri anlatsın, ben dinleyeyim”

tavrının daha da yaygın olduğunu söyleyebiliriz.

Söz bize evvelemirde ilahi kaynaktan geliyor, hayatımıza anlam katıyor, dünyadaki varlık sebebimizi aydınlatıyor. İnananlar için kulak verilecek söz söylenmiştir, gerisi bunun tefsiri mahiyetinde olabilir ancak.

Eğitim düzeni de bu söze muhatap olandan diğerlerine geçerek yüz yüze usulünü takip etmektedir. Yani önce söz, sonra yazı…

Bizdeki iletişim kanallarının oluşması bu modeli esas alır.

Mahallenin merkezinde cami vardır. Diğer unsurlar onun etrafında vücut bulur. Hakikat, suda halkalar misali bu merkezden yayılmaktadır. Mektep, hamam, çarşı, çeşme ve konutlar buradan (camiden) neşet eden kaideler, umdeler çizgisinde yaşamaya başlarlar.

Cami kanunların, kanaatlerin, haberlerin, uygulamanın ne olup olmadığını öğrendiğimiz yerdir. Mektep bu bilgileri detaylandırır, sağlamlaştırır. Sözlerin içinde saklı olan sırrı, imamın veya vaizin yüzünden okuduğumuz gibi; tekkede şeyhin bakışından, duruşundan, jestlerinden, ses tonundan da çıkarırız. Hoca ile talebenin yüz yüze olması bu sebepledir.

Köy odaları ile konak sohbetlerini buna ilave edebiliriz.

Orada da ya Ahmediye-Muhammediye türünden bir kitap, ya da Battalnâme, Hamzanâme, Tezkiretü’l-Evliyâ türünden bir kitap okunur, ötekiler dinler. Yahut görmüş-geçirmişlerin hayattaki tecrübelerine dair hikâyeler anlatılır.

Eski dünya böyledir. Kültürel yapı “birlikte” iştirak edilen meclislerde vücut bulmakta, cemaat atmosferi ferdi her yer ve mekanda kuşatmaktadır.

Söz uçar, yazı kalır diyorlar amma; bizim gelenekte sözü uçurmaya kimsenin niyeti yok gibidir. Şairlerin koca koca divanları hafızalara nakşedilir. Sokaktaki adam bile yüzlerce mısra, atasözü, kelam-ı kibar öğrenmiştir.

Televizyondaki söze dayalı programların bu kadar yaygınlaşması, bana aynı geleneğin devamı gibi gözüküyor. Görsel medya, sözel medya oldu çıktı.

Batılılaşma tarihimiz yazının öne geçtiği bir dönemi oluşturur. Yüz yüze eğitim yerini kitaplar aracılığı ile öğretime terk etmiş, yazılı metin fert ile başbaşa kalmıştır. Bu dönemde yazarlar (ve şairler) milleti irşad yönünde önemli mevziler ele geçirirler. Ne yazık ki eski alışkanlık yerini yeni alışkanlığa tam bırakmadı. Açıkçası toplum yazılı kültür açısından tam bir donanım edinemedi. Bunun sebepleri konusunda yazmak bu yazıyı aşıyor. Burada belirtilmesi gereken şey, yazarların görsel medya karşısında mevzilerini yeterince savunamadıklarıdır. Televizyon ülkemizde yazılı metnin (kitabın) oldukça zayıf kullanımını iyice gerilere itekledi. Yazarlar panik içinde bu yeni teknolojinin çarkına tutunmaya çalıştılar (Meselâ “şiir kliplerinden” medet umdular), sözlerini ekran vasıtası ile topluma iletmeye çabaladılar.

Böylece hem söz uçtu, hem yazı…

İş bu kadarla kalsa iyi.

Gerçeğin gölgesi (fotoğrafı-görüntüsü) ile idare ediyorduk.

Şimdi

çıktı.

“Sanal”ın lügatteki karşılığı şöyle: Hakikatte olmayan, zihinde tasarlanan, farazî, tahminî, mevhum.

Gerçekle bağımızı koparıp bizi “sanal âlem”

e

çalışan

bir “zihniyet” bir kötü niyet, bir şebeke, bir tertip, bir tuzak var.

“Oyun” endüstrisi-teknolojisi hızla yayılıyor. Yüz bin tane

çocukların zihnini talan ediyor. Büyücülük okulları, cadılar bayramı cirit atıyor. Bilim-kurgu romanları, çizgi romanları, filimleri, çizgi filimleri baş tacı ediliyor. Bütün bunların “bilimsel kılıfları” hazırlanıyor. Yazılımlar, robotlar, insan benzeri sanal yaratıcılar.

Bizi “cambaza bakma”ya mahkûm ediyorlar. Sebep: Eğer gözümüzü ekrandan alıp, gerçek dünyaya çevirirsek orada şunu göreceğiz: Her saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor.

İnsanlık suçu bu. Aşağılık, adi, katil, canavar, kan içici bir düzenin adı bu. Doymak bilmeyen teknokapitalist hegemonyanın metaverse numarası.

Bu hapı yutmamak için yemin edelim.

ölen çocukların hesabını sormak için and içelim.

Pek tabii böyle “and içelim” gibi mangalda kül bırakmayan sloganlar yanında

, “bu hesap nasıl sorulacak”

konusunda kafa patlatalım.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası