caiz mi ne demek / Caiz ve caiz değildir ne demek?

Caiz Mi Ne Demek

caiz mi ne demek


Sual: Caizdir demek helaldir demek midir? Eğer böyle ise neden "Caiz" yerine "Helal" veya "Caiz değildir" yerine "Haramdır" denmiyor?
CEVAP
Caiz kelimesi, cümlede kullanıldığı yere göre çeşitli manalara gelir:
1-
Caiz, genel olarak ruhsat verilmiştir, günah değildir manasındadır. Fakat, caiz denilen şeyi yapmamak daha iyidir.
2- Yapılması daha iyi demektir.
3- Yapılması tenzihen mekruh demektir.
4- Yapılması tahrimen mekruh demektir.
5- Yapılması mubah demektir.
6- Yapılması vacip, gerekir demektir.
7- Yapılması günah demektir.

Şimdi bunlara birkaç misal verelim:
1- (Cemaatle namaz kıldıktan sonra, duayı beklemeden gitmek caiz) demek, (Günah değildir, gidilebilir, ancak gitmeyip duayı beklemek daha iyi olur) demektir.

(Kur'an-ı kerimi abdestsiz ezberden okumak caizdir) demek de böyledir. Günah olmaz, fakat abdestli okumak daha iyi demektir.

(Sabah namazında aldığı abdest bozulmadan, bu abdest ile, öğleyi, ikindiyi, akşamı ve yatsıyı kılmak caiz) demek de böyledir. Yani günah olmaz, fakat her namaz için abdest almak daha iyi olur.

(Yaşlı kadının elini öpmek caizdir) demek de böyledir.

2- (Namazda rüku ve secde tesbihlerini üçten fazla [5,7,9,11 gibi] söylemek caiz) demek, daha iyi olur, müstehaptır demektir. (Abdest bozulmadan, her namaz vaktinde abdest üstüne yeniden abdest almak caiz) demek, yapılması daha iyi olur demektir. (Cuma namazında, imamın secde-i sehv yapmaması caiz olur) demek de böyledir.

3- (Amca ve dayı kızı ile evlenmek caiz) demek tenzihen mekruhtur, bir mecburiyet olmadıkça, yapılmaması daha iyi olur, yapılırsa da günah olmaz demektir.
Fıkıh kitaplarında, (Şarap yapana üzüm satmak caizdir) buyurulması da böyledir.
(Güneşte ısınan su ile abdest almak caiz; fakat tenzihen mekruh) demek de böyledir.
Hristiyanın kestiği hayvanın etini yemek de böyle caiz; yani tenzihen mekruhtur.

4- (Hristiyan kadınla evlenmek caiz) demek, zimmi olursa tenzihen mekruh, harbi olursa tahrimen mekruh demektir.
[Zimmi, İslam devletine haraç, cizye gibi vergiler veren gayrı müslim vatandaş demektir. Harbi ise, vatandaş olmayan gayrı müslim demektir.]

5- (Pamuk gömlek giymek caiz) demek, yapılmasında veya yapılmamasında bir mahzur yoktur demektir.
Böyle mubah işler, niyete göre daha iyi veya daha kötü olabilir. Kadınların süslenmesi caizdir. Kocası için süslenmesi iyi olur, yabancılar için süslenmesi caiz olmaz.

6- (Hastalık sebebiyle yarasından kan, irin akanların, idrar kaçıranların, abdest ve namazlarının bozulmaması için Maliki mezhebini taklit etmeleri caiz) demek, yapılması gerekir demektir.
Bunun gibi, (Mahalle mescidinin gelirlerini, masraflarını idare etmek için mütevelli [vazifeli bir memur] tayin etmek caiz) demek, gerekir manasınadır.
(Bir kadın, peruk takarak sokağa çıkamaz. Ancak erkekler arasında başını açmak zarureti olduğu zaman, başını peruk takarak örtmesi caiz) demek, başını açması günah olur, peruk takması şarttır demektir.

7- (Bir babanın malının hepsini bir çocuğuna hediye etmesi caiz olur) demek, hediyeyi alan çocuğa bunun hiç mahzuru olmaz, fakat çocukları arasında ayrım yaptığı için babaya günah olur demektir.

Caiz değil ne demektir?
(Caiz değil) demek de:
1- Mekruh,
2- Haram,
3- Fâsid,
4- Küfür,
5- Sahih değildir,
6- İtibar edilmez,
7- Bid'at manasına da gelir.

Birer misal verelim:

1- (Namaz kılmak için, cami resimli seccadeyi yere sermek caiz değil) demek, mekruhtur demektir. Genel olarak mekruh denilince, tahrimen mekruh anlaşılır.

2-
(Alkollü içkilerin damlasını içmek caiz değil) demek, haram demektir.

3-
(Yürüyerek namaz kılmak caiz değil) demek, fâsid yani namaz bozulur demektir.

4-
(Allah göktedir demek caiz değildir) demek, küfür olur, yani böyle söyleyen kâfir olur demektir. (Şaka olarak da olsa, zünnar denilen papaz kuşağını bele bağlamak caiz değil) demek de böyledir. Yani zünnar kuşanan kâfir olur. Bunun gibi, (Müslüman kızın, kâfir erkekle evlenmesi caiz değil) demek, evlenirse, kâfir olur demektir.

5-
(Diş çukurundaki yemek artığının altına su geçmezse gusül caiz olmaz) demek, gusül sahih olmaz, geçerli olmaz demektir.

6-
(Müctehid olmayanın, âyet-i kerimeden ve hadis-i şeriflerden mana çıkararak, kendi anladığına göre hareket etmesi caiz değil) demek, muteber değildir, hiç kıymeti yoktur demektir.

7-
(Sakalı bir tutamdan kısa yapmak caiz değil) demek, bid'at olur demektir. Bid'at ise haramdır. Çünkü sünneti değiştirmiş oluyor.

İstihsanen caiz
Sual:
Fıkıh kitaplarında istihsanen caiz ifadesi geçiyor. Bu ne demektir?
CEVAP
İstihsan, bir şeyi güzel görmek demektir. Istılahta, açık olan hükmü değil de, tesir bakımından daha kuvvetli olan, insanların işine yarayacak faydalı yönünü bulup çıkarmayı esas alan ictihad şeklidir.

Birkaç örnek verelim:
1- Bir kimse başkasının fitresini veremez. Herkes fitresini kendisi verir. Kaide bu. Ama bir kimse, karısı ile büyük çocuğunun izinleri olmadan fitrelerini verirse, bu istihsanen caizdir. Hatta karısı ve çocuğu diye kayıtlamadan aile efradı arasında bulunanların emri olmadan fitrelerini verse, istihsanen caizdir. Çünkü zaten onların nafakalarını veriyor, fitrelerini de vermesi yadırganmaz. (Redd-ül muhtar)

2-
Nafile namazlarda, her iki rekatta bir oturulur. Fakat yanılarak ilk oturuşu terk ederse secde-i sehiv yaparak namazına devam etmesi istihsanen caiz görülmüştür. (Hulasa)

3-
Cenazeyi yıkamak farzdır. Yıkanmadan cenaze namazı kılınmaz. Yıkanmadan gömülen, üzerine toprak atılmamış ise, çıkarılıp yıkanır, sonra namazı kılınır. Eğer cenaze defnedildikten sonra, haber verseler, artık cenaze kabirden çıkarılmaz. Kabir üzerine namaz kılmak artık istihsanen caizdir. Yıkama imkanı kalmamıştır. Yıkama farzı sakıt olmuştur. (Cevhere)

4-
Düşmanı güçlendirici bir şey satmak caiz değildir. Mesela top tüfek gibi savaş aletlerini satmak haramdır. Ama gıda maddelerini ve elbise satmak istihsanen caizdir. (Dürr-ül muhtar)

5-
Bir kimse borçlusundaki alacağını alarak, o miktarı sadaka olarak vermesi için birini vekil etse, o da borçludan almak üzere kendi malından o kadar lira tasadduk etse, istihsanen caizdir. (Münteka)

“Caiz değil” ne demektir?
Sual:
(Caiz değildir) ifadesi, mekruh anlamında da kullanılır mı?
CEVAP
(Caiz değil), daha çok (Haramdır) anlamında kullanılırsa da, (Mekruhtur) anlamında da kullanılır. Muteber kitaplardan birkaç örnek:
1- Namaz kılmak için, cami resimli seccadeyi yere sermek caiz değil, mekruhtur.

2- Yatsıyı gece yarısından sonraya bırakmak caiz değil, mekruhtur.

3- Tesbihleri 5, 7, 9, 11 kere okumak müstehab, fakat imamın üçten fazla okuması caiz değil, mekruhtur.

4- Kaba avret yerlerine yapışık dar pantolonla namaz kılmak caiz değil, mekruhtur.

5- Kadınların cenaze namazı kılması caiz değildir, mekruhtur.

6- Önceden hazırlanan cenaze namazını, mekruh vakte bırakmak caiz değil, mekruhtur.

7- Caminin içinde alışveriş yapmak mekruhtur, caiz değildir.

8- Ezanı mescidin içinde okumak caiz değildir, mekruhtur.

9- Domuz ve insan kemiğiyle tedavi olmak caiz değildir, mekruhtur.

Kadının kadına süslenmesi caiz değil, mekruhtur.

Sıkıntıya sabredemeyenin, kendisi muhtaçken sadaka vermesi caiz değil, mekruhtur.

Hanefî’de deniz haşeratını yemek caiz değil, mekruhtur. Diğer üç mezhepte caizdir.

Dünyalığa kavuşmak için başka mezhebi taklit etmek caiz değildir, mekruhtur.

"Caiz değildir." demek ne anlama geliyor? Haram mı, mekruh mu yoksa farklı birşey mi? Bağlayıcılığı nedir; caiz olmayan bir şeyi yaparsam ne olur?

Değerli kardeşimiz,

Helal ve mübah olmayan şeylere "caiz değildir" denilmektedir. Bu ifade ile haramlar kastedildiği gibi, zatı itibariyle helal olan ancak hükmen haram olan şeyler için de kullanılır. Mesela, alışveriş yapmak helaldir. Ancak cuma vaktinde kendisine cuma namazı farz olan birisinin alışveriş yapması helal değildir.

Caiz görmek, uygun bulmak; caiz olmak; yapılması mahzurlu olmamak, dînen yasaklanmamış olmak gibi anlamlarda kullanılır. Bunun tersi olan "caiz değildir" sözü ise, caiz olmamak, yani yapılması mahzurlu olmak, doğru olmamak veya dînen yasaklanmış olmak demektir.

Bir şeyi yemek ya da kullanmak konularında "caiz değildir" sözü, haramdır ve helal değildir demektir. Örneğin "domuz etini yemek, içki içmek caiz değildir" derken, haramdır ve helal değildir, anlamında kullanılır.

Mekruh olan bir şey için de "keraheten caiz" ifadesi kullanılır.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Caiz Ne Demek?

Tarih: 06 &#;ubat NE NEDİR?

Caiz ne demek? Caiz ne anlama gelir? Caiz kelimesine hangi kelimeden türemiştir? İslami anlamda "caiz" kelimesi neyi ifade etmektedir? İşte cevapları

“Geçip gitmek, mümkün, geçerli ve serbest olmak” gibi anlamlara gelen cevâz kökünden türemiş bir isim olup İslâm hukukunda bir söz ve davranışın dinî veya hukukî esaslara uygunluğunu, yapılmasının serbest ve geçerli olduğunu belirtmek için kullanılmıştır. Caiz kelimesi, cümlede kullanıldığı yere göre çeşitli manalara gelir: 1- Câiz, genel olarak ruhsat verilmiştir, günah değildir mânâsındadır. Fakat, câiz değildir denilen şeyi yapmamak daha iyidir. 2- Yapılması daha iyi demektir. 3- Yapılması tenzihen mekruh demektir. 4- Yapılması tahrimen mekruh demektir. 5- Yapılması mubah demektir. 6- Yapılması vâcip, gerekir demektir.

“CAİZ DEĞİL” NE DEMEKTİR? (Câiz değil) demek de: 1– Mekruh, 2– Haram, 3– Fâsid, 4– Küfür, 5– Sahih değildir, 6– İtibar edilmez, 7– Bid’at mânâsına da gelir.

Kur’an’da birtakım fiillerin serbest olup yasak veya günah grubuna girmediği değişik ifade tarzlarıyla bildirilmişse de bunun için câiz kelimesi kullanılmamıştır. Hadislerde ise kelime terim anlamıyla yer almıştır (meselâ bk. İbn Mâce, “Aḥkâm”, 23; Ebû Dâvûd, “Aḳżıye”, 12, “Ḍaḥâyâ”, 6). İlk devirlerden itibaren İslâm âlimleri tarafından çok yaygın bir şekilde kullanılan câizin (câiz olur - câiz olmaz) giderek İslâm hukukunun belli alanlarında farklı kullanım ve anlamlar kazandığı görülmektedir. Fıkıh usulünde câizin, dinin beş temel teklifî hükmünden (aş.bk.) biri olan mubah ile yakın ilgisi vardır. Aralarında Gazzâlî’nin de bulunduğu bir grup usulcüye göre câiz mubah ile eş anlamlı olup kişinin yapma veya yapmama hususunda dinen serbest bırakıldığı fiilleri ifade eder. Bu anlamda câiz, yapılması zorunlu olan vâcip ile yapılması tavsiye edilen menduptan farklıdır. Fakat Cemâleddin İbnü’l-Hâcib, Sadrüşşerîa, İbnü’l-Hümâm, İbn Abdüşşekûr gibi bazı usulcülere göre câiz, mubahın yanı sıra dinen veya aklen imkânsız olmayan yahut iki yönü de eşit olan fiilleri de ifade eder. Bu anlayışa göre câiz mubahtan daha kapsamlı bir kavram olup haram ve tahrîmen mekruh dışında kalan teklifî hükümlerin hepsini, diğer bir ifadeyle vâcip, mendup, mubah ve tenzîhen mekruhu içine alır. Ancak bu ikinci tanım, biraz da kelâm ve mantık ilmindeki câizi de tarif kapsamına alma gayretinden kaynaklanmaktadır.

FIKIH KAYNAKLARINDA CAİZ KELİMESİ NASIL KULLANILIR?

Fıkıh usulünde câiz konusunda ortaya çıkan bir başka tartışma da cevazın şer‘î hüküm olup olmadığıdır. Çoğunluğu teşkil eden usulcüler şer‘î hükmü vücûb, hurmet ve cevaz=ibâha şeklinde üç temel kategoride ele almış, cevazı da “şâri‘in hitabının bir sonucu” olarak değerlendirip onu şer‘î hükümden saymıştır. Aralarında bazı Hanefî ve Şâfiîler’in de bulunduğu diğer usulcüler ise cevazı, “şeriat ve kanunun kapsamı dışında kalan, hakkında hüküm verilmemiş veya serbestlik bildirilmiş aslî durum” olarak tanımlamış, eşyada ibâhanın esas olduğundan hareketle câizi de “şâri‘in hitabının yokluğunun sonucu” şeklinde açıklamışlardır. Fıkıh kaynaklarında ise câiz genelde, işlenmesine bir günahın terettüp etmediği fiilleri ifadede ve fiilin dinî hukuka (şer‘) uygunluğu anlamında kullanılır. Bu anlamda câiz ile helâl ve meşrû kavramları arasında yakın ilgi vardır. Nitekim helâl ile câiz, “helâl olmaz” ile “câiz olmaz” ifadelerinin fürû kitaplarında eş anlamlı olarak sık sık kullanıldığı görülür. Diğer yönden özellikle Hanefî kaynaklarında akidlerin Kur’an’a, Sünnet’e ve hukuk mantığına uygunluğu belirtilirken zaman zaman meşrû yerine câiz tabiri de kullanılmaktadır. İslâm hukukçuları ibadet, fiil, akid ve hukukî işlemleri sahih, bâtıl ve fâsit şeklinde hukukî bir değerlendirmeye tâbi tutmalarının yanı sıra onları dinî esaslar veya dinin yazılı kaynakları ışığında geliştirdikleri rey açısından da değerlendirmişler ve burada da genelde câiz tabirini kullanmışlardır. Bu anlamda câiz, bilhassa ibadet alanında sahih ile eş anlamlı ise de muâmelâtta “kazâen hüküm - diyâneten hüküm” ayırımına paralel olarak sahihten daha farklı bir anlam kazanmıştır. Bu yönüyle câiz, daha çok konunun dinî açıdan değerlendirmesini ifade eder. İlk nesil İslâm hukukçularında bu ayırıma pek rastlanmamakta ise de (bk. Buhârî, “Şehâdât”, 8; Dârimî, “Veṣâyâ”, 15) sonraki devirlerde bu ayırım doğrultusunda kullanımın geliştiği görülmektedir. Bundan dolayı, meselâ kaynaklarda geçen “kendisiyle abdest veya temizlenmenin câiz olduğu sular”, “namazın, secdenin câiz olması” gibi ifadelerdeki câiz ile sıhhat kastedilmişken âyet veya hadisle yasaklanmış bazı alışveriş türlerinin câiz görülmemesi, fakat sahih yani hukukî sonuç doğurabilir kabul edilmesi bu ayırımla açıklanabilir. Câiz kelimesi, genel akid nazariyesi alanında da giderek özel bir anlam kazanmış, özellikle Hanefî ekolü dışındaki hukuk ekolleri gayri lâzım akidleri “câiz akidler” olarak vasıflandırmıştır. Diğer bir ifadeyle “câiz akid” âriyet, vedîa, vekâlet akidlerinde olduğu gibi iki tarafın veya rehin ve kefalet akidlerinde olduğu gibi ilgili tek tarafın dilediğinde feshetme imkânına sahip olduğu akid nevini ifade eder. Sorumluluk hukuku açısından câiz, zararlı sonuçları olsa da kanunî sınırı aşmayan, hukuken izin verilmiş fiil demektir. Bu anlamda cevaz hukukî ve cezaî mesuliyeti kaldırır. Nitekim, “Cevâz-ı şer‘î zamâna (tazmine) münâfî olur” (Mecelle, md. 91) küllî kaidesinde söz konusu edilen şer‘î cevaz da bir işin yapılması veya terkedilmesi yönünde hukukun başta tanıdığı mutlak müsaade anlamındadır.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopesi.

İslam ve İhsan

CAİZ NEDİR? “CAİZ DEĞİL” HANGİ MANALARA GELİYOR?

Caiz Nedir? “Caiz Değil” Hangi Manalara Geliyor?

PAYLAŞ:                

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

Erkam Medya © islam&ihsan

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.