evlenemiyorum diye üzülen genç / Evlilik takıntısı... | Dr.Başak DEMİRİZ Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler

Evlenemiyorum Diye Üzülen Genç

evlenemiyorum diye üzülen genç

Ailem evde kaldın diyerek beni evliliğe zorluyor, ne yapmalıyım?

Soru: Selamünaleyküm Nureddin hocam. Öncelikle Allah sizden razı olsun. Hizmetiniz daim olsun ve Allah kabul etsin inşallah. Hocam ben 23 yaşında bekar bir genç kızım. Ailem ve etrafımdakiler sürekli evlilik yaşımın geldiğini söylüyorlar. Ama daha nasibim çıkmadı karşıma. Ben, haram ilişkilere girip evlilik yapmaya hep karşı oldum elhamdülillah. Ama özellikle annemin “hiç mi karşına biri çıkmıyor, okulun da bitti, okulda da mı birini bulamadın, bak yaşıtların evleniyor, evde kaldın sen” demesi beni çok üzüyor ama hiç belli etmiyorum. Ben, etrafımdaki insanlara potansiyel eş olarak bakmıyorum ki. Açık açık beni haram ilişkiye teşvik ediyor. Oysa ki benim istediğim, Rabbimin rızasına uygun salih bir mü’minle evlenmek. Ayrıca benim maddiyata değil de maneviyata bakmam da, ailem için problem. Ben, 5 vakit namazını kılan birini istiyorum ama annem “herkes kendine kılıyor, kılmazsa onun günahı” diyor. Benim annem, babam, abilerim namaz kılmıyorlar. Ben 7 yıl önce internetten namazın önemini ve faziletini okuyarak, kendimi sorgulayarak başladım namaza. Ailem, namaz kılmasa da eşimin namaz kılan biri olmasını o kadar çok istiyorum ki… Hocam, sonuçta ailemi ben seçmiyorum ama eşim olacak insanı ben seçiyorum. Annemin bu tavrına karşı nasıl davranmalıyım, ne düşünmeliyim? Bu durum bazen beni karamsarlığa sokuyor. Sonra kendi kendime ‘ne yapıyorsun sen, Allah ol derse olur’ diyorum. O’nun için zorluk mu var hepsi birer imtihan.

Mektup: Aleykümselam.

Kızım,

Bir zamanlar Firavun denen zalim vardı. O da karısını en büyük harama zorluyordu. O ise, Allah’ı her şeyin üstünde tuttu. Firavun’un dediğini yapmadı. Öldü, parça parça edildi yine yapmadı. Neticede ise o kadın, bütün mü’minlerin annesi, cennetin en öndesi olarak Rabb’ine gitti. Firavun cehennem kütüğü, o da cennet kuşu oldu. İkisi de ebediyet sahibi oldular. Biri cehennemde ebediyet kazandı, diğeri cennette..

Kızım, gayet esef verici bir hâle zorlanıyorsun. Hem de annen tarafından. Becerebilirsen sen de kazanırsın; ebediyetleri kazanman mümkündür. Sabret ve kazan. Sana kısaca şu tavsiyeleri zikredebilirim:

A- Evlenmeyi sen de ciddiye al, vakti gelince evlenmeye hazırlıklı ol. Çok güzel ve akıllıca döşünmüşsün. Sokağa çıkıp aday arayacak değilsin elbette. Rabbinin sana yazdığı nasibin seni er veya geç bulacaktır. Buna iman et, hiç şüphen olmasın. Ne kendini sal ne de içine kapan. Helal sınırları içinde dengeli bir siyasetin olsun.

B- Annen ve babana her şeye rağmen nazik davran. Asla taviz verme. Onların sözüne aldırma ama nezaketini de bozma. Neticede onlar senin asıllarındır. Bir gün onlar da söylediklerine pişman olacaklardır. Kaba konuşma, hakaret etme. Nezaketle dik dur, dimdik dur.

C- Vaktini dolu dolu geçirmeye bak, boş denebilecek işlerle vakit öldürme. Oku, yaz, araştır ama boş kalma. Büyük ideallerin insanı olmaya bak. İbadetlerini aksatma. Kuran oku. Dua et.

D- Kızım, o kadının adı Âsiye idi. Binlerce sene oldu o bu dünyadan gideli. Şimdi de Rabbin seni Âsiye yapmak istedi ise sakın bu fırsatı kaçırmayasın. Gayret et, sen de Âsiye ol. Binlerce sene yaşa. Cennet kuşu ol, Rabbini bul. Sakın umutsuz kalma. Sakın korkma. Sakın incinme. Sakın ağlama. Ne olacak yüz yıl bekâr kalsan, ne olacak? Allah’ın razı olmadığı bir hayat olduktan sonra evli olsan ne olur bekâr olsan ne olur? Büyük düşün kızım, çok büyük düşün. Sakın kendini yalnız zannetmeyesin, melekler seninledir. Seni onlar da heyecanla izlemektedir. Sakın onları incitmeyesin.

Sana dualar ederim kızım. Rabbim seni korusun ve yüceltsin. Sen de bana dua et.

Selamünaleyküm.

Nureddin YILDIZ

Facebook

Twitter

Instagram

YouTube

Kaynak: Fetva Meclisi

Evlenmek istiyorum ama olmuyor cümlesi, günümüzde pek çok kişi tarafından söylenmektedir. Evlenmek isteyen ancak bu isteğini yerine getiremeyen kişiler, evlilik yolunda adım atabilmek için ne yapılması gerektiğini merak etmektedir. Bu bağlamda bilinmesi gerekir ki, evlenmek isteyen kadın ve erkekler ilk olarak kriterlerini doğruca belirlemeli ve kendi özelliklerinde törpüleme yapmalıdır.

Evlenmek İsteyenler Ne Yapmalı?

Evlenmek istiyorum ama olmuyor diyen bireyler, eş adayı ararken bazı hususlara dikkat etmelidir.

Bunlar;

  • Eş adayındaki kişilik özelliklerine dikkat etmek,
  • Kendi kötü özelliklerini törpülemeye çalışmak,
  • Tanımaya çalıştığı kişiye anlayışlı yaklaşmak,
  • Gerekli olduğu durumda terapi almak,
  • Eş adayının kırmızı çizgilerine dikkat etmek,
  • Sırf evlenmiş olabilmek için beğenmediği insanlarla tanışmamak şeklindedir.

Bu hususlara dikkat ederek eş adayı arayan kişiler, hem kendilerine uygun adaylarla tanışabilmekte hem de iyi bir yuva kurabilmektedir. Evlenmek isteyen kişiler, bu anlamda ilk olarak beklentilerini belirlemeli ve kendilerinde olumlu değişimler yaparak kendilerini evliliğe hazır hale getirerek iyi bir eş adayı olmalıdır.

Kategoriler YaşamEtiketler Allah evliliği neden geciktirir, Bayanım evlenmek istiyorum, Evlenemeyenlere tavsiyeler, Evlenemiyorum diye üzülen genç, Evlenmek isteyen genç ne yapmalı, Evlenmek isteyen kadın ne yapmalı, Evlenmek istiyorum ne yapmalıyım, evlilik, Neden evlilik nasip olmuyor, Yaşım geldi geçiyor ama evlenemiyorum

saf kadın kısmısı olur bunlar genelde. akıllı olsa zaten evlenmemesi gerektiğini anlar, hayat ona güzel, mesela ben hiç mi hiç düşünmüyorum evlenmeyi. neden mi? e karışanım olmasın, kısıtlayanım olmasın, o konser senin bu parti benim gezerim yani. istediğimi alır istediğimi giyer, istediğimde kalırım yeri gelirse. sevişme özgürlüğüm olur. hıhh iş bu sebeplerden ötürü evlenmeyeceğim.
işte ben bu sözleri 3 sene evvel söylüyordum. şimdi üzülen ben oldum ohohohohohy ağlarım.

aslında daha çok çocukluğundan itibaren belli bir yaşa gelince evlenmesi gerektiği söylenen akabinde anne olması gerektiğini sanan kadınlardır bunlar. mahalle baskısı, aile baskısı gibi etkenler de vardır tabi. evin içinde sürekli evlenemedi gitti başımıza kalacak bu kız diye dolanan bir anne varsa yani allah muhafaza.

tanım olsa, "üzgün bir kısımdır" olurdu.

evlenememek : evlenmeyi deneyip isteyip başaramamak. bu durumda iyi ki evlenemedim gibi bi gariplik olması mantıklı değil.
ayrıca, bu kadın kısmı, evliliği birisinin onu kısıtlaması, gezmesine tozmasına önüne gelenle istediği gibi yatmasına bir engel olarak görüyorsa mümkünse evlenmesin, ve rica edeceğim, evlense bile çocuk yapmasın.

(bkz:sevişme özgürlüğü)

(bkz:kadın kısmı)

neden üzüldüklerine anlam veremediğim kadındır...

bak şimdi aklıma geldi de, bu benim büyük bir eksiğim. hiç bir bağyan arkadaşıma tutupta sormadım "yahu nedir bu sizdeki evlenme merakı?" diye.

yetiştirilme tarzından mı ileri geliyor acaba? toplumumuza has bir durum değil, kesinlikle biliyorum. başka milletlerin kadınları da aynı şekilde. amerikalı kadının anası da evde kaldın diye trip atıyor kızına, japonun da. demek ki daha evrensel bir şey. yetiştirme tarzını siktrettik, geçelim.

kadın dediğin varlık, yapısı itibariyle narin. ha, tamam, her zaman kabul ederim beyin kıvrımları daha derindir fakat düşünce yapılarını hiç bir erkeğin henüz becermediği gibi ben de çözebilmiş değilim. bir erkek olarak biliyorum ki, düşüncemiz genellikle tek doğrultudadır. misal yemek yerken kuru fasulyeyi yeriz, üstüne pilavı yeriz, ardından kemal paşayı güpletiriz. durum budur. odak noktaları aşikar ve açıktır. kadınlarda ise, pilavdan bir kaşık, aynı anda üstüne iki adet fasulye (pilavın tadını bastırmasın fakat fasulyenin tadını da alsın, yani birbirini tamamlasın) çiğnenip yutulduktan sonra kemal paşadan ufak bir parça, ki, kuru fasulye tekrar yeneceği zaman ağız tada alışıp da sıradanlaşmasın, her seferinde sıfırdan o haz alınsın..

acıktım lan.. ne diyordum? ha, düşünce yapısı.

kadın o kadar çok şey düşünür ve o düşüncelerini birbirine o kadar karıştırır, iç içe geçirir ki, bazen içinden çıkamaz. beyninin çalışma yükünü hafifletmesi için yanında sürekli birine ihtiyaç duyar bir zaman sonra. bu kişi kimdir? erkek..

mesela mutlu olmak için uğraşmaması lazım kadının, erkeğinin küçük hediyelerle ara ara onu mutlu etmesi gerekir. ki, kafasında dönen tilkiler rahatça hareket edebilsin. belirttiğim gibi bir zaman sonra düşünceler bütünü ağır gelmeye başlar, yanında bulunan sezonluk işçi ve stajyer erkekleri her seferinde en baştan oryantasyon eğitiminden geçirmekten ve kendine göre eğitmekten sıkılır, "bir tane kadrolu eleman alayım da rahat edeyim" der, evlenme yoluna girer. ve işletmesine uygun erkeği bulamadığı sürece geçici personele tav olması gerektiğini bilir, üzülür.

bak bu düşünce baya mantıklı geldi bana. olabilir yani.

bir de şu durum vardır; erkeğin duraksama ve gerileme dönemi kadınlara nazaran daha geç başlar. kadın estetik bir varlıktır. erkeğin gözünde, idealindeki kadın kriterleri arasında önemli bir yer tutar güzellik ve estetik. bir zaman sonra estetiğini ve güzelliğini kaybedeceğini bilen kadın o döneme yaklaştıkça durumun ciddiyetinin daha çok farkına varır ve çalışmalarına hız verir. çabalarına ve uğraşlarına sonuç alamadığı zaman ise haliyle üzülür. erkeğin tam tersidir. 30 yaşında erkek "ideal erkek" haline gelir. 40-45 yaşına kadar ise her daim gideri vardır. çünkü tazelik ve estetik ideal erkek için çok önemli bir kıstas değildir. zira bu açığını kapatacağı bir çok yol bulunmaktadır maddi durum, kültür, karizma, sosyal statü gibi... kadında ise bu dönem ve bu dönemde geçirilen her adım, tercih sebebi olmaktan çıkmaya, şansın azalmasına dalalettir. tü'dür, kakadır..

ha evlenmek istemeyenler var mı? illa ki var fakat özelden hatta özel bile demeyelim, istisnalardan değil genelden konuşuyoruz madem bir tanım daha ekleyeyim, üzülmekte haklı olan kadın kısmıdır. büyük bir kısımdır..

saygılar..

y kuşağının evlenememesi

  • evliliği nikaha, tektaşa, güzel vücuda, cinselliğe indirgersen olacağı buydu. adetten evlenenler konuşsun dinleyelim.

    hiç evlenmeyi düşünmemiştim -ta ki onu tanıyana dek- ama asla da bilmediğim bir şeye bok atmamıştım. ebeveynlerim dört yıl önce boşandı. hiç evlilik hayali kurmamış biri olarak şu an geldiğim noktaya inanamıyorum.
    sorun evlilikte mi, içi boş sevgilerinizde mi? hep mi alacaklı oğlum bu millet? biriniz de mi ben nasıl bi insanım demedi? valla ben çok korkak bi insanmışım, en azından bunu söyleyebilirim.
    göt kadar çevrenizle milleti eleştirmeyin.

    (bkz: #123285709) söylemek istediğim her şeyi anlatmış. çok beğendim!

  • bu tespitin birden fazla nedeni var. yaşadığımız dönemin etkisi çok büyük. y kuşağı bilinenin aksine tek bir kuşak değil. kendi içerisinde en fazla bölünen kuşaktır. bir kısmı x kuşağına yakın hayat görüşü, beklentiler, isteklere sahipken diğer bir kısım ise z kuşağına yakındır. bu durum y kuşağı içerisinde olsa da bambaşka beklentileri, istekleri olan insanlar yarattı. bir ortada kalmışlık durumu olduğunu söyleyebiliriz.

    diğer bir önemli konu ise ekonomi. bir erkek artık babadan zengin değilse işi, düzeni derken yirmili yaşlarının sonuna geliyor. özellikle erkekler bu noktada düğün, nişan vs. yapmak istemiyor. x kuşağına yakın kadınlar düğün olmazsa olmaz derken z kuşağı kadınları artık durumun farkında ve düğüne harcanan parayı boşa harcanmış görüyor.

    bence en önemli konu ise güvensizlik ortamı. insanların hayatlarında çok daha önemli konular var. eşe, evliliğe bu noktada sıra bile gelmiyor. evlilik, bir noktada bulunduğunuz konfor alanından çıkmak. yani öncesinde dertsiz, tasasız bir durumda olmak lazım.

  • başlığa bakıyorum 4000-5000 tl aylık geliri olan kendini orta gelirli zannedip kız veya erkek buluyoruz da maddiyat olmuyor. 100.000 tl borca hangi babayiğit girecek diyor.
    valla arkdaşlar başlığı açan arkadaş sizden bahsetmemiş ki? epey bir yazar da olayı aslında doğru anlamış ama çoğunluk olayı anlamamış veya anlamış ama kendine itiraf edemiyor. borca girme konusuna ise gülüyorum çünkü evleneyim diye yola çıksam değil 100.000 borçlanmak o parayı sırf düğün organizasyonu için harcayabilirim. ev araba konusuna hiç girmiyorum o yüzden.
    benim gibi çok erkek var. hem akraba hem arkdaş çevremden. tahmin edemeyeceğiniz güzel yerlerde evi olanlar eğitim seviyesi çok yüksek, birden fazla akıcı yabancı dil. bazılarının büyük aile şirketleri var. adamların tek istediği düzgün (çok süper olmasına gerek yok) bir üniversite ve aile eğitimi olsun, düzgün bir aileden gelsin ve en önemlisi namuslu olsun. başka adamlarla düşüp kalkmış olmasın. güvenilir olsun maymun iştahlı olmasın. aklı başında olsun. bunu sağlayan kız bulursak hemen evlenip çoluk çocuğa karışacağız y kuşağı orta plus ve üstü erkekler olarak.
    bu kıstasa girmeyen arkadaşlar zaten bir şekilde evleniyorlar veya maddi sorunlarından dolayı burada maddiyatımız yok ondan evlenemiyoruz diyorlar. zaten insatgramda orada burada ava çıkanlar da en çok bu arkadaşlar arasından çıkıyor.

    temel sorun bizim modernleşmeyi yanlış anlamamız. neticede islam öncesi oğuz türklerinde tesettür filan yoktu ve kadın ile erkek eşit sosyal statüdeydi ancak zina yapan kadın ve erkeğin cezası atlara el ve kollarının bağlanıp çektire çektire kopartılması ile öldürülmesiydi. islamda ise sopa cezası. ibni fadlan bu sahneyi görünce bu oğuzlarda ne biçim namus anlayışı var diye hayret etmiş dehşete düşmüştür. bu namus anlayışı türklerin genine işlemiştir. gerçek modernimiz ve gerçek entelektüellerimizin aile hayatını incelerseniz bunun böyle olduğunu görürsünüz. televiyondan internetten size satılan modernlik kapitalizmin pazar yaratmak için avam tabakaya yedirdiği saçmalıklardır. gerçek modernlik cidden bu değil. (bkz: ibn-i fadlan seyahatnamesi) (bkz: #11671595)

    bizim orta ve üst seviye y kuşağının çektiği sıkıntının benzerini atatürk'te çekmişti. evleneceği kadının modern ve eğitimli ama bir yanıyla da türk örf ve adetlerine entegre bir kadın olmasını istiyordu. türk halkına örnek olmak istiyordu. her işinde başarılı olan yüce atatürk'ün tek başarısız olduğu konu evlilik olmuştu. çünkü kendisi gibi iyi eğitimli olup da türk örfüne bağlı kadın bulmak bugünden daha zordu.

    burada kürtlere laf söyleyenlerin de kıskançlıktan böyle yaptığını düşünüyorum. yazdıklarıma bakıp inceleyin. ben türk milliyetçisi atatürkçü bir insanım. bu konuda kürtler daha geleneklerine bağlı kalabildikleri için daha fazla evlenebiliyorlar. onların orta ve üst seviye y kuşağında da evlilik oranlarında azalma var saydığım sebeplerden ötürü. ama evlilik oranları türklerden yüksek. hatta şu anda evlenebileceği kız bulabilen şanlı arkdaşlarımın çoğunun bulduğu kız kürt veya zaza oluyor. sebebi malum. çünkü bu kızlar daha korumacı ve geleneklerine bağlı ailelerde yetiştikleri için evlenmeye uygun aday oluyorlar ve bu evlilikler çok daha sağlıklı. genelde bu tip evlilerin yuvası daha mutlu gördüğüm kadarıyla. bizim türklerde çocuklarını kürtler, zazalar ve araplar kadar kendi kültürlerine bağlı yetiştirselerdi böyle bir sorun olmazdı bu çapta. tabi ki bu durum ilerde demografik yapıyı değiştirecek. ama bunun için kürtleri suçlayacağınıza kendinizi suçlayın.
    efe aydal gibi ateist bir türkçü birisi bile romanyalı bir kadınla evli ve söylediğine göre de mutlu. büyük ihtimalle efe aydal da eğitimli ve türk örfüne uygun akıllı bir kız bulsaydı türk kızla evlenmek isterdi ama belli ki bulamamış. bu örneği vermemin sebebi de bu konun dinden bağımsız olduğunu göstermek istemem.

    burada evlenip ne yapacaksınız keriz misiniz oğlum, yok düğün masrafı yok kızın ailesi diyen adamlar donanımhaber ölücüsü zihniyetini hayat felsefesi haline getirmiş, pısırık, korkak, düşkün adamlar ve kadınlar. bu tiplerin sözünü ciddiye almayın. çünkü bu tip adamlara göre dolar 1.5 tl iken bilgisayar almayın çok pahalıdır. dolar 4 tl iken araba alınmaz ötv indirimi gelir. daire alcağına kira veririm kral gibi yaşarım ya da dolar alacağıma bir milyona my fikibok land'den 5000 tl aidatlı daire aldım, bilmem ne bok coin aldım iki güne milyonerim, almanyaya gittim 1800 euro maaş alıyorum köpek kulübesi gibi yerde yaşayıp bok temizliyorum ama burada insana saygı var. gerçi çocuğumu geri zekalılar okuluna gönderdiler ama olsun. çok insanca ve medenice gönderdiler veya almanyada yaşıyoruz çok kötü geçinemiyoruz ama burada kurulu düzenimiz var ondan gelemiyoruz yiğenim diyenler. aynı tip insanlar aslında. analiz ve doğru bilgi hak getire. bu adamlar evliliği gereksiz görürler çünkü kendisi üniversiteli kız bafiliyordur. çalıştığı yerden nişanlı kızı iş seyahatinde bafilemiştir otelde. ballandıra ballanıra anlatır durur. bafilediği kadınlar da bir ilişki yaşadım. yaşadım geçti artık seninleyim ne önemi var geçmişin. boşver yoksa sen yobaz mısın derler. ama yaşlanınca da intihar edip gideceğine onun bunun başına akrabalarının arkdaşlarının başına bela olur, dah sonra da ben insana güvenmiyorum, nankör insanlar der. kedi anası köpek babası okurlar. denk gelir de evlenirlerse ilk yaptıkları annesiyim dediği zavallı kediyi köpeği sokağa terk etmek oluyor bu vicdansızların. bizzat şahit oldum böyle durumlara. bakın bu tip analizden ve sağlıklı düşünceden yoksun adamların ve kadınların evlilik ve aile kurumu üzerine fikir ve analizleri de kendileri gibi çöptür. ciddiye almayın.

    son olarak, umarım herkes kendine uygun hayırlı insanlarla evlenip yuva kurar. ömrümüzün kalanını en azından kendi kurduğumuz yuvanın sıcaklığı ve mutluluğunda geçiririz.

  • sebebi ivmelenememeliridir. ivmelenseler çok daha iyi sonuç alıp başlığın ilk entarisindeki ırkçı köpeği döverlerdi

  • türkiyede orta sınıf 1990-2010 arasında mevcuttu. y kuşağı denen nesil sanıyorum 1980-2000 bandında doğanlar oluyor. bu nesilin gençliği orta yaşlı hali türkiye'de üst sınıf ve alt sınıfın giderek arttığı 2010lu yılların sonuna denk geliyor. 1960-1970lerde doğanlar yoksulluk içinde bir eğitim hayatı ve gençlik geçirdiler. ama buna rağmen genç yaşta evlendiler. şimdi birçoğunun evi, arabası vs var. bu nesil kendi düğünlerini, kendi gençliklerini hayallerine göre yaşayamadı. birçoğu kendi isteklerini çocuklarının gerçekleştirmesini arzuluyor ve dayatıyor. bu sebeple şu an 25-30 yaşında olan biri evlenmek isteyince kendi istediği gibi bir düğün yapmaktan ziyade ailesinin dayatmalarına maruz kalıyor. belki birçoğu evlendikten sonra da böyle şeylere maruz kalıyor. ekonomik olarak güçlü olmadığı için ailesine karşı da gelmesi çok kolay olmuyor. çünkü 90larda doğmuş birinin bir ev bir araba alması tek maaşla hiç de kolay değil. işsizlik oranlarının da giderek yükselmesi tlnin alım gücünün durmadan düşmesi de tuz biber falan oluyor. sürekli üstünde ekonomik baskı hisseden insanların duygusal olarak da yıpranmasıyla duygusallıktan ziyade menfaatler göz önüne alınıyor. kadınlar asla bunu açık açık söylemeyecek kadar akıllılar. bazı erkeklerse direkt memur veya çalışan kadınla evlenmek istedikleri çatır çutur ulu ortada söyleyecek kadar patavatsızlar. her iki cinsin de ortak amacı çoluk çocuk ve yoldaştan ziyade refah bir hayata kavuşmak.

    evlilik artış azalış oranının birçok sebebi vardır ama benim baktığım açı bu. kendi hayatını öngöremeyen, sürekli daha fazlasını isteyen, azla yetinmeyen maddeyle ilişkisi sıkı olan umutsuz y kuşağı evlenip ne yapacağım benim derdim bana yeter gibi bir düşünce yapısına sahip. erkekler maddi olarak ezildiği için kadınlar da varlıklı koca bulamadığı için evlenememe hali uzun bir süre devam edecek gibi.

  • maddi ve manevi olarak bu durumun sebeplerini yazmışlar çoğu da doğru. bunlar yetmiyormuş gibi bir de çalıştığım sektörde uzaktan çalışma kalıcı olacak görünüyor. bir darbe de buradan geldi. sokakta yürürken mi bulunacak bu eş bilmiyorum ama sosyal açıdan çok daha kötüye gittiğimiz kesin.

  • y kuşağı 1981-2000 yılları arasında doğanları kapsıyormuş.

    direkt kendimden örnek vereyim ve 1980'lerin ortalarında doğduğumu söyleyeyim. şimdi ben doğduğum zamanlarda, türkiye için konuşursak, ortada dijital devrim falan yoktu. çocuk sahibi olup azıcık da bilinç sahibi olan, ya da bilinç sahibi olduklarını sanan ebeveynler çocuklarını üniversite okumaya yönlendiriyordu çünkü o zamanki konjonktürde üniversite mezunu olmak hayatı garantilemek gibi bir şeydi. çünkü o zamanlar 30'lu yaşlarının sonlarında olan, üniversite mezunu, doktor, mühendis, avukat vs. meslek grupları ülke şartlarında çok iyi paralar kazanıp çok güzel hayatlar yaşıyorlardı. zanaat, meslek sahibi olmanın ya da ticarete atılmanın tukaka olduğu zamanlar işte.

    ''suphi dayının oğlu esat gibi oto sanayide mi çürüyecen'' (esat şu anda üç dükkan sahibi, volvo xc90'a biniyor.)
    ''bahri'nin yeğeni ismail gibi berber çırağı mı olacan'' (bahri nişantaşı'nda dükkan sahibi, günlük cirosu 10.000 lira falan)

    diye diye bir çoğumuzu eşşekler gibi okuttular. ben mesela üniversite sınavına 3. girişimde ancak içime sinecek bir bölüm kazanıp tercih yapma lütfunda bulundum. itü kazanıp le corbusier olacam ya. yani üzerimize yüklenen beklentinin boyutlarını siz hesaplayın.

    ayrıca o zamanlar bir matematik öğretmenliği furyası vardı ki, bu furya ve mağdurlarının ciddi bilimsel çalışmalara konu olmaları gerekiyor. mesela o zamanlar öğretmenlik olmadı fen edebiyat matematik bölümü oldu o da olumluydu, çünkü formasyon alıp öğretmen olabiliyordunuz. ondan sonra da ver elini final dershanesi, evde özel dersler, uuu beybi teoride paranın amına koyacaktık, kendi dershanemizi kuracaktık. [gerçi o furyada öğretmen olanlar ve yine kendileri gibi birini bulup evlenenler şu an evlerini arabalarını aldılar çift maaşla kafaları rahat da, neyse.]

    bakın 1999-2000 falan o yıllardan bahsediyorum. hani 28 şubat 1000 yıl sürecekti, sokaklarda millet aczmendi avlıyordu, müslüm gündüz falan... akmar pasajı satanizmin yuvasıydı hatta gerçi bu konu dışı neyse.

    yani bakın o zamanlar daha ortada akp yoktu. yani aslında tohumları atılmıştı ama bir gün islamcı bir partinin iktidara gelip ülkeyi 20 yıl boyunca yöneteceği iddia edilse, ülkenin şu anki durumu falan anlatılsa, iddia sahibi tımarhaneye falan kapatılırdı.

    her neyse, ergenlik süreçlerinde kendilerine çizilen parlak gelecek tablosuna karşın, bu kuşak (yani ben, biz) üniversite yıllarında ve özellikle 20'li yaşlarının sonunda karşılarında öyle bir gerçeklik buldular ki, bırakın evlenmeyi, şurada diğer entry'lerde de değinildiği üzere, evden dışarı çıkacak bir ekonomik özgürlükleri bile yok hiçbirinin.

    yine kendimden devam edeyim. öncelikle şunu belirtmeliyim ki ben evlenebilip çocuk sahibi bile olabilen şanslı azınlıktayım. hatta 2009 aralık ayından beri kesintisiz olmak üzere, 2006 yılından beri çalışıp kendi paramı kazanıyorum. ancak, mesela, 2009 yılında elime geçen maaşın dolar karşılığı şu anda 1,5 maaşım falan ediyor ve 39 yaşında emekli olmuş, sonra primlerini yatırıp karısını (annemi) da emekli etmiş, kendi işini uzun yıllar önce kurmuş lanet olası bir x kuşağı mensubu babamın ekonomik yardımı olmasa karım çocuklarım dahil açım aç! benden 7-8 yaş küçük, gıda mühendisliği mezunu, avrupa'da bir ülkede yüksek lisans yapmış, üç dil bilen, pandemi sebebiyle doktora süreci boka sarmış kardeşim alakasız bir fabrikada 3500 tl maaşla bulduğu işe serbest dalış yaptı.

    yani işsizlik, torpil, adaletsizlik, ekonomik istikrarsızlık... bunlar zaten var. bunun dışında bu nesle yüklenen beklenti, bu beklentiye uygun olması açısından aldırılan eğitim, satılan umutlar vs... bunların tamamı hayal kırıklıklarına dönüştü.

    tabi ki iyi bir eğitim alıp, kendini geliştirip bir şekilde ülkenin hala daha ciddi iş yapan şirketlerine kapağı atanlar şu anda iyi yaşıyorlar. ya da bir şekilde yurt dışına çıkabilenler de yırtmış durumdalar, ancak bunları genele oranlarsak yüzde 5'i geçmez diye düşünüyorum.

    neyse işte, üniversitede falan sosyalleşip kafasına göre birini bulup evlenebilen evlendi çoluk çocuk da yaptı ve bir şekilde hayata tutunuyor. ancak şu saatte 30'lu yaşların yanlış tarafında bulunan erkeklerin evlenebilmesi türkiye şartlarında neredeyse imkansız. yani bu işin temeli olan doğru kişiyi bulma sürecini -işte kafa dengi, birlikte oturup iki kelime edebileceğin, benzer aktivitelerden hoşlanan, benzer dünya görüşüne sahip, eğitimli, oturmasını kalkmasını bilen vs.- bir şekilde atlattılar, düğün de yapılmayacak basit bir nikahla olacak iş diyelim, ama eğer ortada kurulu bir ev yoksa ve bundan daha önemlisi, arka çıkacak bir ana baba kaynana kayınbaba da yoksa geçmiş olsun yani.

  • valla harika tespit ama eksik. evlenenlerin de boşanması gerçeğine de değinilmiş, o konuda veriyi de ben sağlayayım. özellikle 80 doğumlular aldıkları maaşlarla ailesinin hayat standardını yakalayamıyor. iş hayatı daha vahşi, mücadele daha çetin. iki beyaz yaka insansın: okumak, gezmek, yemek içmek istiyorsun. iktidar savaşı bitmiyor. çocuk mocuk hak getire, yaparsan da böyle deli gibi bir şey oluyorsun zaten.
    önemli bir kısmı "skerler" yapıp bu yoldan döndü ben de dahil olmak üzere. bir kısım hiç bulaşmadı. bir kısım da istiyor ama olduramıyor. sosyal medya çokça yazılmış zaten. iyice bombok oldu işler. cidden en sıkıntılıları şu anki 30'lu yaşlarda olanlar bu gönül işlerinde.
    *belki buna bir kadın olarak "y kuşağı erkeğin x kuşağı kadını beklemesi" (full ev hanımlığı, dışarıda da çalış, sorumsuzluğuma ve hafif psikolojik şiddetime de göz yum, tıpkı annem gibi) olayını da ekleyebilirim. bu şekilde hiçbir kadın evli kalmak istemez.
    neyse toparlayayım: x "bizim zamanımızda böyleydi" dedi geçti, z "napalım tatlım durum bu, asgari ücrete talim" deyip geçecek. ama y, işte o arada kalmışlık her şeyden beter.

  • y kuşağı arkadaş da bulamıyor, herkes evlenme peşinde. kuşak farkı sebebiyle z ile de arkadaş olunmuyor. cidden garip bir durum!

  • bu kuşak; ne x kuşağı gibi türkiye'nin yokluk zamanlarını gördü ne de z kuşağı gibi akp'nin radikal islam yüzünü.

    bu kuşak; dolar ve euro'nun 1-2 sularında gezdiği, akp'nin yüzünü avrupa birliği'ne döndüğü ve son hızla bu yönde gaza bastığı lale devrinde üniversitelerini okudular.
    ülkenin kültür ve sanat konusunda ilerleme kaydettiği, rock'n coke gibi efsane festivallerin yaşandığı bir dönemde gençliklerini yaşadılar.

    x kuşağının çocukluğu ve gençliği darbelerle geçti. çantalarında kitap taşıdıkları için sorgulandılar, işkence gördüler.

    z kuşağının çocukluğu ve gençliği ülkenin arabistan'a dönüşme sürecinde geçiyor. kazandığımız üniversiteye gidemiyoruz 1,5 senedir.

    bence bu başlıkta kimsenin "ara kuşağız, mağduruz!" edebiyatı yapma hakkı yok. ülkenin kaymağını yediniz zaten.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır