şehitlerin cesedi çürür mü / Kabirde Cesedi Çürümeyen İnsanlar | İslam ve İhsan

Şehitlerin Cesedi Çürür Mü

şehitlerin cesedi çürür mü

Toprak olmayabiliriz!

Pınar ERBAŞ – HT PAZAR

Bir haftadır 8'inci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal’ın naaşının nasıl olup da 19 yıl bozulmadan kaldığını konuşuyoruz. Biliyorsunuz, İstanbul Üniversitesi Adli Bilimler Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürsel Çetin'e göre bu şaşırtıcı bir durum değil; "Naaş sulu ve soğuk bir ortamdaysa ve yağ dokusu fazlaysa çürüme yavaşlar. Cilt altındaki yağların hidrojenleşmesi sonucu lipitler oluşur. Buna sabunlaşma denir ve beden neredeyse hiç bozulmaz" Anadolu'da da özellikle türbelerde bunun örneklerine rastlandığını ve bunlara mistik anlamlar yüklendiğini hatırlatalım. Ama bu açıklamaların üstüne biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin'in söyledikleri, bizi bambaşka bir konuyla yüz yüze bırakıyor; Biyolojik çevrim bozulduğu için artık pek çok insanın cesedi çürümüyor

Ölünce neden çürümeyebiliriz?

Parçalanıp ekosisteme geri dönelim diye toprağa gömülüyoruz. Burada bizi organik halden inorganik hale dönüştürecek bakteriler, mantarlar ve böcekler var. Fakat toprak gün geçtikçe kirleniyor. Avrupa’ya bakın. Sanayii devrimi geçirdi, kirlendi. Son 5 yıldır bazı mezarlıklarda cesetlerin çürümediği gözleniyor. Fabrika atıkları, otomobillerden çıkan gazlar, yağmur suyu gibi iklimsel faaliyetlerle toprağa geçiyor. Bu yüzden toprakta bizi ayrıştıracak olan canlı türlerinin miktarı mililitrede milyarlardan binlere düştü. Bu birinci sebep.

İkincisi?

İçinde koruyucu madde olduğu için gün bozulmayan sütler var. Yoğurtlarda mantar oluşmuyor artık. Yaşarken besin zinciri yoluyla aldığımız gıdalarla, konservelerle vücudumuza giren kimyasallar var. Bunların basında gıdaların ömrünü uzatan koruyucu maddeler ve tarım ilacı kalıntıları geliyor. Karaciğerde, dalakta özellikle de yağ dokularında birikiyorlar. Vücut bunları yok edemiyor. Kimya deposuna dönüyoruz, öldüğümüzde bu kimyasallar bir çeşit mumyalama etkisine neden oluyor. Beden bozulmuyor.

Böyle giderse ne olur?

Dünya ölü bataklığına döner. Bu bir çeşit ekolojik kıyamettir. Geçen yıl Amerika’daki Dünya Nüfûs Merkezi’nin yaptığı bir açıklamaya göre modern insan var olduğundan bugüne kadar yeryüzünde ölen insan sayısı yaklaşık milyar. Bu kadar kişi öldü ve sisteme geri döndü. Bu bir kısır döngüdür. Devam etmesi gerekiyor.

Ne önerirsiniz?

Din bilginleri, sosyologlar ve biyologlar oturup tartışabiliriz. Bazı dinlerde ölüler yakılıp küle çevriliyor.

Küle çevirmek ekolojik sisteme fayda sağlar mı?

Böyle bir şey söyleyemem. Bu, ülkemizde büyük tartışmalara neden olur. Sizi inanmamakla eş tutabilirler.

‘SUYUN KORUYUCU ETKİSİ VAR'

Cesetlerin çürümesi için nasıl bir ortam gerekir?

Şehir dışında, sanayi bölgelerinden ve egzoz salımının yoğun olduğu otobanlardan uzak yerlere yeni mezarlıklar kurabiliriz. Toprak tahlileri yapılır. Mantar, böcek, bakteri gibi ayrıştırıcılar bakımından zengin topraklar seçilir.

Ve sulak alanlarda olmasın, değil mi?

Evet, Suyun koruyucu bir etkisi var. Taban suyunun yüksekliği en azından 10 metrenin altında olmalı.

Türkiye'de "Burada cesetler çürümüyor" diyeceğimiz yerler var mı?

Öyle bir araştırma yok. Ama tarım alanları ve sanayi bölgelerine yakın yerler tehlike altında. Dünyada havası en pis 7'nci kent İstanbul. Rahmetlinin cenazesi trafiğin yoğun olduğu bir otoban kenarında. Egzoz salımı fazla, çevre kirliliği var, Naaşın çevresindeki toprak incelendiğinde yüksek miktarda ağır metallere ve kimyasallarla rastlanacaktır. Bu sebeple, topraktaki bakteriler ve mantarlar görevlerini yapamıyor olabilir.

"Bilimle açıklayamayız"

Prof. Dr. Mustafa Sarsılmaz Turgut Özal'ın defin sürecine Tabib Binbaşı olarak tanıklık eden isim

''Turgut Özal'a tanhit yapılması istenmedi. Biz de kısmi tanhit yaptık. Karın ve göğüs boşluğuna, sırt kaslarına formandehit sıvısı enjekte ettik. Beyne herhangi bir madde vermedik. Ama beyin de korunmuş. Bu nasıl oluyor? Bunu bilim noktasında açıklayamayız. Rahmetli sevilen, temiz bir insandı. İnancımız gereği bu tür insanların kabirlerinde korunabileceğine dair epey bir literatür var. O noktaya da göz atmamız gerektiğine inananlardanım. Biz buna fizik ve metafizik arasındaki bağ diyoruz. Akıl ve ruhu fizik olarak ispat edemiyoruz ama metafizik olarak varlar.''

Herkes şehit olabilir mi?

CEVAP 
Herkes şehit olamaz. Şehit olmak veya şehitlik sevabına kavuşabilmek için müslüman olmak şarttır. Ne yaparsa yapsın, nerede, nasıl ölürse ölsün veya öldürülsün müslüman olmayan şehit olmaz.
Müslüman bir kimse, çok günahkâr olsa da, hatta İbni Nüceym hazretlerinin fetvasında bildirdiği gibi, günah işlerken mazlum olarak öldürülse, şehit olur.

Şehitler de çeşit çeşittir. Çok günahkâr biri ile, salih birinin şehitliği arasında çok fark vardır. Savaşta öldürülen şehit ile, attan düşüp ölen şehit arasında çok fark vardır. İslam’ın beş şartından sonra ibadetlerin en üstünü cihaddır. Cihadda ölen şehidin, kul haklarından başka bütün günahları affolur. Cihadda ve hac yolunda ve hudut boyunda nöbette ölenlere, Kıyamete kadar, bu ibadetlerin sevabı devamlı verilir. Her biri Kıyamette yetmiş kişiye şefaat eder.
Bir hadis-i şerifte, (Şehit, ölüm acısı duymaz, kabirde üzülmez, kıyametin dehşeti, hesap, mizan, sırat onu rahatsız etmez, doğruca Cennete gider) buyurulmaktadır. (Beyheki)

Şehitlik çeşitleri hakkında hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(5 vakit namaz kılana, her gün için bin şehit sevabı verilir.) [Tergib-i Hadimi]

(İlim öğrenirken ölen şehittir.) [Hatib]

(Allahü teâlâdan, ihlasla şehitlik isteyen, yatağında ölse de şehit olur.) [Müslim]

(Aşık olup, aşkını gizleyip ve iffetini koruyup ölen şehit olur.) [Hakim]

(Abdestli yatıp da ölen şehittir.) [Deylemi]

(Suda boğulan, yangında ölen, garip, kimsesiz olarak ölen, zehirli hayvan sokarak ölen, iç hastalıklarından ölen, duvar ve enkaz altında kalarak ölen, kocasını kıskandığını gizleyen kadın, kendinin, din kardeşinin ve komşunun malını savunurken öldürülen, emr-i maruf ve nehy-i münker yaparken öldürülen kimse şehittir.) [İbni Asakir]

(Hamile iken, doğumda veya lohusa iken ölen kadın şehittir.) [Taberani]

(Cuma günü veya gecesi ölen, şehit olur, kabir azabından kurtulur.) [Ebu Nuaym]

(Her gece, Yasin okumaya devam eden kimse, şehit olarak ölür.)[Taberani]

(Ümmetimin arasında fitne, fesat yayıldığı zaman, sünnetime sarılana yüz şehit sevabı vardır.) [Hakim]

(Terkedilmiş bir sünnetimi ortaya çıkarana, yüz şehit sevabı vardır.) [Hakim]

(Misafir, bir müminin evine girince, onunla bin bereket ve bin rahmet girer. O ev halkının günahları, denizlerdeki köpüklerden ve ağaçlardaki yapraklardan daha çok olsa da affolur. Herbirine bin şehit sevabı verilir. Misafirin yediği her lokma için bir hac ve umre sevabı yazılır ve onlar için Cennette bir şehir inşa edilir.) [Nisab-ül ahbar]

Şunlar da şehittir:

Allahü teâlânın emirlerine uygun ticaret yapanlar. 
(Tirmizi)

Dinini öğrenmek, öğretmek ve yaymakta iken ölenler. (İbni Asakir)

Devamlı olarak müdara edenler, insanlarla iyi geçinenler. (Deylemi)

Gıda maddelerini ucuza satanlar. (Deylemi)

Günde yirmi kere ölümü düşünenler. (İhya)

Yol kesiciler, şehir eşkıyası [anarşistler] tarafından öldürülenler. (Taberani)

Hayvandan düşüp ölenler. (İ. Süyuti)

Zimmilerin, can, mal ve namusunu müdafaa ederken öldürülenler. (Ramuz)

Haksız olarak, zulümle hapsedilip ölenler. (İ. Süyuti)

Allah rızası için müezzinlik ederken ölenler. (İ. Ahmed)

Soğukta gusledip ölenler. (İ. Hasan)

Sara hastalığından, taundan [vebadan], koleradan, veremden, zatülcenbden, sari hastalıklardan, şiddetli öksürükten, ishalden ve bazı iç hastalıklardan ölenler. (S. Ebediyye)

Her sabah-akşam üç kere (Euzü billahissemiilâlimi mineş-şeytanirracim) ile (Haşr) suresinin sonunu okuyanlar. (Taberani)

Ehl-i sünnet itikadını ve namazı tadil-i erkan ile kılmayı meydana çıkaranlar. (Mektubat-ı Rabbani)

Duha namazı kılanlar, her ay üç gün oruç tutanlar, yolculukta vitir namazını terk etmeyenler, her gece Yasin okuyanlar, helal kazanıp çoluk çocuğuna ibadet yapmaları için çalışanlar, her gün 25 kere "Allahümme barik li filmevt ve fi-ma bad-el-mevt" okuyanlar, ölüm hastalığında, kırk kere "La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü min-ez-zalimin" okuyanlar. (Redd-ül-muhtar)

Namazda iken ölenler. (Abdurrezzak)

Peygamber efendimize günde yüz kere salevat getirenler. (Taberani)

Altmış yaşını geçip, beş vakit namaza devam edenler. (Cennet Yolu İlmihali)

Şehitler çürümez
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah yolunda öldürülenleri [şehitleri] ölü sanmayın, onlar Rablerinin yanında diridir, rızıklandırılır.) [Al-i İmran ]

Her Peygamber, şehittir ve diğer şehitlerden üstündür. Peygamberlerin bedenleri çürümez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, toprağın Peygamberleri çürütmesini haram etmiştir.) [Beyheki]

Haram lokma yemiş ve çeşitli günah işlemiş kimseler, şehit de olsalar, bedenleri çürür. Haram yememiş, mütteki kimseler, yataklarında ölse bile şehit olur ve bedenlerini toprak çürütemez. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mütteki, müezzin, kan içinde kımıldayan şehit gibidir. Ölürse kabrinde kurtlanmaz.) [Taberani]

Sual: Kaç türlü şehit vardır?
CEVAP
Üç türlü şehit vardır:
1- Tam şehit,
2- Dünya şehidi,
3- Ahiret şehidi.
Savaşta düşman, barışta eşkıya tarafından öldürülenler, tam şehitolur.
Dünya menfaati için harpte ölenler, dünya şehidi olur.
Ahiret şehidi çoktur. İlim öğrenirken, abdestli iken ölenler gibi.

Sual: Tam ilmihalde, Haşr suresinin sonunu okuyanların ahiret şehidi olacağı bildiriliyor. Haşr suresinin sonu denince, sondan kaç âyet anlaşılır?
CEVAP
Hüvallahüllezi… diye başlayan üç âyet anlaşılır. Beş ve beşten fazla âyet okumak daha sevab olur.

“Doğal âfet şehidi”
Sual: (Doğal âfet şehidi) deniyor. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Kim, nerede, nasıl ölürse ölsün, Müslüman değilse şehit olmaz. Gayrimüslim ise, zulmen de öldürülse şehit olmaz. İmanı varsa, yani itikadı düzgün bir Müslümansa, günahları çok olsa da, savaşta ölsün, anarşide ölsün, görevde ölsün, kanser gibi hastalıklardan ölsün, şehit olur. Doğal âfetler sebebiyle, mesela depremde, yangında, sel felaketinde, çığ altında kalmakla, yıldırım düşmekle, tsunamide, denizde ölmüş olsa yine şehit olur. Bunlara (doğal âfet şehidi)denmez. Dense de, şehitliklerine zarar gelmez. Fakat içkiden çatlayıp ölene, meyhane şehidi veya sosyalizm uğrunda ölene, devrim şehidi demek yanlış olur, çünkü şehitlik İslâmî bir tabirdir.

Boğularak, yanarak ölenler şehittir
Sual: Suda boğularak veya bir yangın esnasında yanarak ölenler, eğer imanları varsa şehit olarak mı ölürler?
Cevap:
 Boğularak, yanarak, garip, kimsesiz olarak, duvar ve enkaz altında kalarak ölenler, ishalden, bulaşıcı hastalıklardan, lohusalıkta, sara hastalığında, cuma gecesinde ve gününde, din bilgilerini öğrenmekte, öğretmekte ve yaymakta iken ölenler, aşık olup, aşkını, iffetini, namusunu saklarken ölenler, zulüm ile hapsolunup ölenler, Allah rızası için müezzinlik yaparken, İslâmiyete uygun ticaret yaparken, çoluk çocuğuna din bilgisi öğretirken ve ibadet yapmaları için çalışırken vefat edenler, her gün yirmibeş kere “Allahümme bârik lî filmevt ve fî-mâ ba’d-el-mevt” okuyanlar, Duha, kuşluk namazı kılanlar, her ay üç gün oruç tutanlar, yolculukta da vitir namazını terketmeyenler, ölüm hastalığında, kırk kere “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü min-ez-zâlimîn” okuyanlar, her gece Yasîn okuyanlar, abdestli olarak yatanlar, devamlı olarak dinini korumak için dünyalık verenler, gıda maddeleri getirip ucuza satanlar, soğukta gusül abdesti alınca hastalanıp ölenler, her sabah veya akşam devamlı olarak üç kerre “E’ûzü billâhissemî’il’alîmi mineş-şeytânirracîm” ile Haşr sûresinin sonunu okuyanlar Ahiret şehidiolurlar.

Sual: Bir kimse, abdesti varken evinde veya iş yerinde eceli gelip ölse, bu kimse şehit olarak mı can vermiş olur?
Cevap: Abdestli iken ölenlere şehit sevabı verilir. Peygamber efendimiz buyurdular ki:
(Abdestli olarak ölen, ölüm acısı çekmez. Çünkü abdest, imanlı olmanın alametidir. Namazın anahtarı, bedenin günahlardan temizleyicisidir.)

(Müslüman abdest alınca, günahları kulağından, gözünden, elinden ve ayağından çıkar. Oturunca, mağfiret olunmuş olarak oturur.)

(Amellerin en hayırlısı namazdır. Abdeste devam edenler, ancak müminlerdir. Mümin gündüz abdestli olmalı, gece de abdestli yatmalıdır. Böyle yapınca, Allahü teâlânın korumasında olur. Abdestli iken yiyip, içenin karnındaki yemek ve su zikreder. Karnında kaldıkları müddetçe, onun için istiğfar ederler.)

Kabirde Cesedi Çürümeyen İnsanlar

Kabirde cesedi çürümeyen insanlar kimler? Peygamberlerin cesedi çürür mü? Şehitlerin cesedi çürür mü? Salih kulların cesedi çürür mü? İşte kabirde cesedi çürümeyenler

Cenâb-ı Hak, insanı topraktan yaratmış[1] ve onu ömrü boyunca topraktan çıkan gıdâlarla besleyip büyütmüştür. Vefât edince de insan yine toprağa dönecektir:

Nitekim Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:

“Sizi ondan (topraktan) yarattık; yine sizi oraya döndüreceğiz ve bir kez daha sizi ondan çıkaracağız. (Tâhâ, 55)

Bu hakîkat göstermektedir ki, insanın bedeni, dünyada yaşadığı safhalarla ve kendi zâtî durumuyla fânîliğe mahkûmdur. Maddî yapısının aslı toprak olduğu için de, insanın bedeni kabirde tekrar toprağa dönüşecek, yani aslına rücû edecektir.

Lâkin Cenâb-ı Hak, müstesnâ bir ikram olarak berzah hayatı boyunca bazı kullarının cesetlerini çürütmeyecek, ter ü tâze muhâfaza edecektir. Bunların başında da peygamberler gelmektedir.

Nitekim Evs bin Evs’ten rivâyet edildiğine göre Resûlullah Efendimiz:

“–Günlerinizin en fazîletlisi Cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokça salât ü selâm getiriniz. Zira sizin salât ü selâmlarınız bana arz edilir.”buyurunca, ashâb-ı kirâm:

“–Yâ Resûlâllah! Vefât ettiğin ve Sen’den hiçbir eser kalmadığı zaman salât ü selâmlarımız Sana nasıl arz edilir?” diye hayretle sordular.

Bunun üzerine Efendimiz, Cenâb-ı Hakk’ın peygamberlerine olan husûsî ikramını şöyle ifâde buyurdular:

“–Allah Teâlâ peygamberlerin bedenlerini çürütmeyi toprağa haram kıldı.”(Ebû Dâvûd, Salât, /, Vitir 26; Bkz. Nesâî, Cuma, 5)

Diğer bir rivâyette de şöyle buyurmuşlardır:

“‒Evet, vefâtımdan sonra da salât ü selâmlarınız bana ulaştırılır! Allah Teâlâ peygamberlerin vücutlarını yemeyi yeryüzüne haram kılmıştır. Allâh’ın Nebîsi hayattadır ve dâimâ rızıklandırılır. (İbn-i Mâce, Cenâiz, 65)

Peygamberlerin bedenlerinin bozulmadan muhâfaza edildiğine dâir birtakım canlı müşâhedeler de olmuştur. Nitekim yakın tarihimizde Diyarbakır Ovası’nın mühim bir kısmını sulayan Dicle Barajı inşâ edilirken, türbeleri su altında kalacağı için Hazret-i Elyesa (a.s.) ile onun halefi ve amcazâdesi olan Hazret-i Zülkifl’in (a.s.) kabirleri nakledilmiştir. Nakil esnâsında bu iki peygamberin -rivâyete göre yıllık- kabirleri açılmış, naaşları alınıp yakınlarda bulunan bir tepede yaptırılan yeni mezarlarına taşınmıştır. Nakl-i kubûr hâdisesini gerçekleştirenlerin canlı şâhitlikleriyle de sâbit olduğu üzere, her iki peygamberin cesetlerinin de diriymiş gibi durmakta olduğu görülmüştür.[2]

ŞEHİTLERİN CESEDİ ÇÜRÜR MÜ?

Toprağın bedenlerini çürütmediği diğer bir grup da Allah için şehît olan kimselerdir. Nitekim bugün dahî muhtelif yerlerde kabrinde sapasağlam duran şehid bedenlerine rastlanmaktadır.

Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulur:

“Allah yolunda öldürülen (şehid)leri sakın ölü sanmayın. Bilâkis onlar diridirler; Allâh’ın, lûtuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir hâlde Rab’leri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan (şehid kardeşlerine) de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.” (Âl-i İmrân, )

PEYGAMBERLERİN CESEDİ ÇÜRÜR MÜ?

Hiç şüphesiz ki peygamberlerin diriliği, şehitlerdeki diriliğe kıyasla çok daha üstündür.

SALİH KULLARIN CESEDİ ÇÜRÜR MÜ?

Peygamberler ve şehitlerin dışında, gönlü Allah ve Resûlü’nün aşk ve muhabbetiyle dolu, ömrü boyunca haram ve şüpheli şeylerden kaçınarak dâimâ helâl lokmayla beslenen ve takvâ üzere Allâh’a güzel bir kulluk sergileyen sâlihlerin cesetlerinin de toprakta çürümediği, hem naklî delillerle, hem de canlı şahitliklerle sabittir. Bunun asr-ı saâdette yaşanmış birkaç misâli şöyledir:

Hazret-i Âişe’nin odasının duvarı, Velid bin Abdülmelik zamanında Efendimiz ve arkadaşlarının kabirleri üzerine yıkılmıştı. Duvarı tekrar inşâ etmeye başladılar. O esnâda bir ayak ortaya çıktı. Herkes dehşete düştü ve korktu. Onu ResûlullahEfendimiz’in mübarek ayağı zannettiler. Bunu bilen birini de bulamadılar.

Urve bin Zübeyr oraya gelip:

“–Hayır, vallâhi bu Resûlullah’ın mübarek ayağı değildir, bu ancak Hazret-i Ömer’in ayağıdır.” dedi. (Buhârî, Cenâiz, 96)

Câbir bin Abdullah şöyle nakleder:

“Uhud Harbi’nden önceki gece, babam beni yanına çağırdı ve:

«–Nebî’nin sahâbîlerinden ilk şehît edilecek kişinin ben olacağımı sanıyorum. Resûlullah hâriç, benim için geride bırakacağım en kıymetli kişi sensin. Borçlarım var, onları öde! Kardeşlerine dâimâ iyi davran!» dedi.

Sabahleyin babam ilk şehît düşen kişi oldu. Bir başka şehîd ile birlikte onu bir kabre defnettim. Sonra onu bir başkasıyla aynı kabirde bırakmayı içime sindiremedim.

Altı ay sonra onu kabirden çıkardım. Bir de ne göreyim; kulağının bir kısmı hâriç, bütün vücudu kendisini kabre koyduğum günkü gibiydi. Onu yalnız başına bir mezara defnettim.” (Buhârî, Cenâiz, 78)

İşte sâlih bir îmân ehlinin müstesnâ hâli!..

Yine Uhud şehitlerinden Amr bin Cemûh ile Ab­dullah bin Amr aynı kabre konulmuşlardı. Lâkin kabirlerinin bulunduğu yer tam da sel sularının geçtiği noktaya gelmekteydi. Bu sebeple kabir yerlerinin değiştirilmesi gerekiyordu. Kabirleri açıldı. Sanki daha dün vefât etmişler gibi cesetlerinin hiç değişmemiş olduğu görüldü!

Hattâ birisi şehit olmadan evvel yaralanınca, elini yarasının üzerine koy­muş ve öylece defnedilmişti. Elini yarasından alıp yanına uzattılar, ama eli yine aynı yerine geldi. Uhud Harbi ile kabirlerinin açılışı arasında tam kırk al­tı sene vardı. (Muvatta’, Cihâd, 49)

Şehidlerin cesetleri yumuşacıktı ve kaldırıldıklarında, canlı insan gibi bedenleri eğilip bükülüyordu, yani kaskatı kesilmemişti. Bu esnâda bir şehidin ayağına yanlışlıkla bir kürek dokunmuştu da, hemen oradan kan akmaya başlamıştı. (Abdü’r-Razzâk, Musannef, III, )

Hayatlarını Cenâb-ı Hakk’ın râzı olduğu istikâmette yaşamış bulunan sâlih kulların cesetlerinin kabirlerinde çürümediğine dâir yakın tarihimizden bir misal de Adanalı, istikâmet ehli, hâfız bir müezzin efendidir. Allah dostlarından Mahmud Sâmi Ramazanoğlu g Adana’da bu vasıfta vefât etmiş bir hâfızın 30 sene sonra yol geçme zarureti sebebiyle nakil için kabrinin açıldığını, ancak o kimsenin cesedinin hiç bozulmamış olduğunu, üstelik kefeninin dahî pırıl pırıl durduğunu, bizzat müşâhede eden biri olarak nakletmişlerdir.

Bu hâdise ayrıca, Kur’ân-ı Kerîm ile hemhâl olan hakikî hâfızların dünya ve âhirette pek çok ilâhî lûtuf ve ikramlara nâil olacağının da bir işaretidir.

TÜRK HACININ ŞAHİT OLDUĞU HADİSE

Yine Emin Saraç Hocaefendi, Medîne-i Münevvere eşrâfından olan Abdülkâdir Bekli’den, oranın Mahkeme-i Şer’iyye Sicilleri’ne de geçen, ibret ve hikmet dolu bir hâdiseyi şöyle nakleder:

Bir hac mevsimidir. Medîne’de gâyet güzel bir hat ile yazılmış bir Kur’ân-ı Kerîm, müzâyedeye çıkarılır. Muhtelif memleketlerden gelen hacılar, onun nefis hattını hayranlıkla seyredip tekliflerini bildirirler. O esnâda merakla Kur’ân-ı Kerîm’e yaklaşan bir Türk hacı, mushafın hattını görünce, hayretler içerisinde haykırır:

“–Bu, merhum babamın yazdığı Kur’ân-ı Kerîm!..”

Ardından:

“–Fakat biz, onu vasiyeti îcâbı olarak kabrine koymuştuk!” der.

Sonra da bu muammâyı çözmeye çalışır. Meselenin ilgili kimselere intikâli neticesinde şu mâlûmat ortaya çıkar:

Medîne-i Münevvere’deki Cennetü’l-BakîKabristanı’nda yer olmaması münâsebetiyle bazı kabirlere aradan belli bir müddet geçtikten sonra yeni cenâzeler defnedilmektedir. Yine böyle bir vesîleyle eski kabirlerden biri açıldığında, orada taptaze bir cesede ve üzerinde de bu Kur’ân-ı Kerîm’e rastlanır. Herkes hayrette kalır. Vazifeliler de bu pek mükemmel bir sûrette yazılmış olan Kur’ân-ı Kerîm nüshasını kabirden alırlar. Yaptıkları istişâre neticesinde de onu müzâyedeye çıkarıp elde edilecek meblağı ümmet-i Muhammed’in istifâdesi için beytülmâle koymaya karar verirler.

Öğrendikleri karşısında gözleri yaşaran Türk hacı, bu ibretli hâdisenin evveliyâtını da kendisi tamamlar:

“Babam bir Osmanlı hattatıydı. Her sene bir Kur’ân-ı Kerîm nüshası yazar ve geçimini öyle tedârik ederdi. Fakat bunun yanında, ayrıyeten büyük bir îtinâ ile yazmakta olduğu bir mushaf vardı. O kadar güzeldi ki, bakmaya doyulmazdı. Babam onu hiç acele etmeden, âdeta bütün mahâretini ortaya koyarak, târifsiz bir zevk ve iştiyâk içinde yazardı. Sabırla geçen uzun bir zamanın ardından, nihâyet ortaya müthiş bir şâheser çıktı. Buna muvaffak olan babam, büyük bir şükür ve sürur hissiyâtı içinde bizleri topladı ve:

«–Evlâtlarım! Ben bu Kur’ân-ı Kerîm’i âhirette bana şefaatçi olsun diye yazdım. Size vasiyetim şudur ki; ben öldükten sonra onu güzel bir şekilde sararak göğsümün üzerine koyasınız!» dedi.

Bizler de vefât ettiği zaman onun bu vasiyetini yerine getirdik.

İşte beni şaşırttığı nisbette sevindiren asıl muammâ, babamın bu Mushaf-ı Şerîf ile İstanbul’da defnedilmiş olmasına rağmen, yıllar sonra kendisine mübârek topraklarda ve mübârek bir kabristanda rastlanmış olmasıdır!”

Dipnotlar:

[1]“Sizi topraktan yaratması, O’nun (varlığının) delillerindendir…” (er-Rûm, 20)

[2] Hâdisenin tafsîlâtı için bkz. Altınoluk Dergisi, Temmuz , sayı , sf.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

Kabir Hayatı

PAYLAŞ:                

Peygamberlerin bedeni çürür mü?

İçindekiler:

  1. Peygamberlerin bedeni çürür mü?
  2. Bazı cesetler neden çürümez nedir?
  3. Ölen kişinin insan mezarda kaç günde çürür?
  4. Hz muhammedin mezari Tasinacak mi?
  5. Hz Muhammed öldükten kaç gün sonra defnedildi?

Peygamberlerin bedeni çürür mü?

C-3) Peygamberlerin, şehitlerin, hafızların cesediçürümez. Zira Peygamberimiz bir hadisinde: "Allah toprağa Peygamberlerincesedini yemeği yasaklamıştır" buyurmuştur. Toprak elbette ki cesetleriçürütür. Ama yüce Allah dilediğinde, özel tasarrufta bulunduğunda istisnai haller olabilir.

Bazı cesetler neden çürümez nedir?

Dr. Gürsel Çetin'e göre bu şaşırtıcı bir durum değil; "Naaş sulu ve soğuk bir ortamdaysa ve yağ dokusu fazlaysa çürüme yavaşlar. Cilt altındaki yağların hidrojenleşmesi sonucu lipitler oluşur.

Ölen kişinin insan mezarda kaç günde çürür?

Vücut Sertleşmesi. Ölümden ortalama - 2 gün, sıcak ve nemli koşullarda ise saat sonra çürüme dikkat çekmeye başlar.

Hz muhammedin mezari Tasinacak mi?

Muhammed' inMedine'de bulunan kabrinin yıkılarak, mezarın taşınacağıhaberlerini yalanladı. Yapılan resmi açıklamada, " Böyle bir düşünce gündemimizde bulunmamaktadır " denildi

Hz Muhammed öldükten kaç gün sonra defnedildi?

Hz.Fatma babası Hz.Muhammed'in cenazesini 3 gün sonra17 kişinin kıldığı namazla defnetti.Çünkü sahabenin çoğu kimin halife olacağı mücadelesi ile meşguldü.Ortadoğu'da asıl beka sorunu iktidar uğruna yapılan kavgalardır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası