aristokrasi nedir / Aristokrasi Nedir? Aristokrasinin Özellikleri Nelerdir? - Ders: Tarih

Aristokrasi Nedir

aristokrasi nedir

Aristokrasi Ne Demek? Aristokrasi, egemenliğin soya veya başka ayrıcalıklı özelliklere bağlı olarak bir toplum sınıfına ait olduğu yönetim biçimidir.

Aristokrasi, iktidarın diğer kişilere göre ayrıcalıklı ve genellikle soya bağlı bir toplum sınıfının elinde bulunduğu siyasi hükümet şeklidir. Aynı zamanda aristokraside bir soya bağlı olan sınıf ekonomik, toplumsal ve de siyasi gücü elinde tutar. Aristokrasinin sözlük anlamı olarak soylular sınıfı anlamına gelmektedir.

Bu Yazının İçindeki Başlıklar:

Aristokrasi Nedir?

Aristokrasi terimi Türkçeye Fransızca aristocratie sözcüğünden geçmiştir. Aristokrasi teriminin kökeni ise Yunanca aristokratia kavramıdır. Aristos (en iyi) ile Kratia (güç) sözcüklerinden oluşur. Bununla birlikte aristokrasi genelde verasete dayanan plütokrasi şeklinde olmuştur.

Aristokrasi Tarihi

Aristokrasi terimi ilk kez Yunanistan’ın Atina kent devletinde kullanılmıştır. Aristokrasi terimi Yunan ordularının başında dövüşen genç vatandaşlar için kullanılmıştır. Zira askeri cesaret ve liyakat o dönemde halk ve yöneticiler tarafından büyük bir erdem olarak görülüyordu. Bu sebepten ötürü ordular en iyiler tarafından yönetilmesi gerektiğini düşünüyorlardı. Aristokrasi terimi antik Yunan geleneğinden Avrupa Orta Çağı&#;na geçmiş ve askeri liderlerden oluşan, verasete dayanan bu sınıf soylular sınıfını oluşturmuştu. Antik Yunan&#;daki gibi bu sınıfın üyelerinin köleleri olan bir tebası vardı. Teba kelimesi bir devletin yönetimi altında bulunan bireylerin tamamı anlamına gelmektedir. Bu kişiler askeri konumlarından dolayı halk ve yöneticiler tarafından soylu veya en iyi olarak tanımlanıyorlardı.

Tarihte halk tarafından Aristokrasiye karşı şüphe uyanmasının çeşitli sebepleri olmuştur. Felsefi anlamda Aydınlanma&#;nın getirdiği herkes eşittir söylemi önemliyken, Fransız Devrimi&#;nin de sebeplerinden sayılabilecek aristokrasinin artık toplumun en iyileri olmadığı fikri de önemlidir. Bu fikrin oluşmasının birçok nedeni mevcuttur. Bu fikirlerin en başında gelen ordu kavramıydı. Ordu kavramında büyük değişimler başlamıştı. Kral XIV. Louis orduyu modernize etmişti ve artık aristokratlar at sırtında ordunun başında yer almıyorlar, güvenli bir mesafede orduları uzaktan kontrol ediyor. Çoğunlukla kendileri savaşın içinde yer almıyorlardı.

Bunun dışında Aydınlanma&#;nın başlattığı özgürlük fikri halkın aristokratların pratik yaşamda en iyi olmadıklarını görmesine ortam sağlamıştır. Fransız Devrimi&#;nin odağında bu vardır, onlara göre aristokratlar herhangi bir liyakat veya üstün erdem ile değil de sadece doğarak en iyi yani aristokrat olmayı başarmışlardı. Böylece halk tarafından soylu sınıfının üyeleri kazanılmamış ve de  hak edilmemiş bir mevkiyi işgal ettikleri düşünülmeye başlanmıştı. Aristokratların en iyi oldukları inancının çöküşü, aynın zamanda en iyi yönetim biçimi olarak düşündükleri aristokrasinin çöküşüne de sebep olmuştu.

Aristokrasi ve Diğer Yönetim Biçimleri

Aristokrasi genelde verasete dayanan plütokrasi şeklinde olmuştur. Bir siyasi hükümet terimi olarak, aristokrasi şu terimlerle karşılaştırılabilir. Otokrasi, bir tek bireyin yönetimini esas alır. Meritokrasi, yönetmeyi hak edenlerin yönetmesidir. Her ne kadar bu terim anlam bakımından yüzeysel olarak aristokrasiye benzer gözükse de, aristokrasiden farklı olarak en iyinin liyakatıyla yönetimde kalacak durumda olması gerekir. Plütokrasi, varlıklıların yönetimidir. Tarihsel ve pratik anlamda aristokratlar sık sık sadece varlıklı oldukları için erdem ve liyakat açısından en iyi gibi kabul görmüşler ve sonuç olarak aristokrasiler daha çok plütokrasi olmuşturlar.

Oligarşi, birkaçın yönetimi yani birkaç kişinin yönetimidir. Bir aristokrasinin oligarşi olup olmaması birkaç kişi fikrinin nasıl yorumlandığına göre değişir. Monarşi, bir tek bireyin yönetimidir. Tarihsel anlamda monarkların çoğunluğu aristokrattır. Bununla birlikte, rakipleri de aristokratlardan olduğu için, aristokrasi ile zıt kutuplarda olmuşturlar. Yönetimdeki hanedan ile diğer rakip aristokrat hanedanlar arasındaki çatışmalar Orta Çağ&#;ın merkezi meselelerindendir. Demokrasi ise halkın yönetimi veya çoğunluğun yönetimidir. Genellikle aristokrasinin karşıtı olarak düşünülmüştür. Tüm insanlar eşittir fikrinden yola çıkarak, yönetimin tüm insanların seçtiği biçimde oluşu ve böylece herkesin yönetimde olduğu veya yönetimde hak sahibi olduğu hükümet şekli olarak tanımlanabilir.

Diğer yönetim biçimleri ile ilgili Yönetim Biçimleri Nelerdir? Nasıl Ortaya Çıkmıştır? başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.

Aristokrasi ile Yönetilen Ülkeler

Parlamenter Aristokrasinin Olduğu Ülkeler;

  • Andorra
  • Antigua ve Barbuda
  • Avustralya
  • Bahamalar
  • Barbados
  • Belçika
  • Belize
  • Kamboçya
  • Kanada
  • Danimarka
  • Grenada
  • Jamaika
  • Japonya
  • Lesotho
  • Lüksemburg
  • Malezya
  • Hollanda
  • Yeni Zelanda
  • Norveç
  • Papua Yeni Gine
  • Büyük Britanya
  • Saint Kitts ve Nevis
  • Saint Lucia
  • Saint Vincent ve Grenadinler
  • Solomon Adaları
  • İspanya
  • İsveç
  • Tayland
  • Tuvalu
  • Bahreyn
  • Bhutan
  • Ürdün
  • Kuveyt
  • Lihtenştayn
  • Monako
  • Fas
  • Tonga
  • Birleşik Arap Emirlikleri
  • Brunei
  • Umman
  • Katar
  • Suudi Arabistan
  • Esvatini
  • Vatikan

Günümde halen daha Birleşik Krallık dahil çoğu Avrupa’nın birçok bölgesinde aristokratik unvanlar hâlâ varlığını sürdürmektedir. Artık Aristokrasi yönetimsel bir fonksiyon taşımasa da bu unvan çoğunlukla kişinin saygın ve belirli bir geçmişe sahip olduğunu veya varlıklı olduğunu ifade etmektedir. Günümüzde, çoğunlukla sanat, ilim ve bilim konusunda önemli faaliyetleri olan kişiler birçok kişi tarafından aristokratik unvanlara aday gözükürler.

Aristokrasi terimi tarihlerinde yönetici unvanlara sahip askeri bir sınıf bulundurmamış devletlerde farklı bir anlam kazanabilir. Örnek olarak Amerika Birleşik Devletleri&#;ni (ABD) gösterebiliriz. Amerika Birleşik Devletleri&#;nde aristokrasi terimi atalarının Amerika&#;ya gelen kişiler için kullanılmaktadır.

Roma&#;da Aristokrasi

Pontus Krallığı, Roma’nın iç karışıklıklar nedeni ile Anadolu’daki müttefiklerine yardıma gönderememesini fırsat bilerek, Pontus Krallığı, Roma’nın Anadolu’daki topraklarını ele geçirmeye başladı. M.Ö. 88 yılında Roma’ya savaş açan Pontus Kralı 6. Mithridates, Roma’nın Asia eyaletini tamamen ele geçirdi. Anadolu’da yaşayan bütün Roma vatandaşlarını (yaklaşık kişi) idam ettirdi ve ardından Roma’nın Yunanistan üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik çalışmalar yaptı.

Roma’nın halkçı parti lideri Marius, Mithridates’e karşı sefere çıkmak üzereyken aristokrasi taraftarı General Sulla ordusuyla Marius hükümetini devirdi. Sulla senatoya aristokrat ağırlıklı yeni senatörler seçerek ülke ile ilgili bütün kararları aristokratlar lehine çevirdi.

Roma’nın Asia eyaletini ele geçiren General Sulla, kesin çözüm sağlamadan Pontus Krallığı ile barış yaptı. Sulla tekrar İtalya’ya döndüğünde kendisini süresiz olarak diktatör ilan etti. General Sulla, Marius’un bütün destekçilerini öldürüldü. İktidarı iyice güçlenen General Sulla ve aristokratlar, birçok yeni kanun çıkarak ve de kanunlarda değişiklikler yaparak Halkçı Parti’nin tekrar güçlenmesine engel olacak önlemler almış oldu.

MÖ. 79 yılında Sulla’nın ölümüyle Marius taraftarları İspanya’yı ayaklandırmaya başladı. General Sulla’nın yerine geçerek kendini diktatör ilan eden General Pompeius, bu isyanı ve kölelerin isyanını bastırarak kahraman olarak İtalya’ya geri döndü. General Pompeius, M.Ö. 70 yılında tekrar güçlenmeye başlayan Halkçı Parti’nin tarafına geçti. Halkçı Partinin yanına geçtiği zamanda General Sulla döneminde getirilmiş olan birçok kanunu yürürlükten kaldırdı.

Pompeius ülke topraklarında artan iç savaş tehlikesine karşı, kendisini kral ilan etmesinden korkan rakiplerini yatıştırmak için ordularını terhis etti ve yetkilerini senatoya devretti. Bu arada Halkçı Parti lideri Marius’un yerine yeğeni Julius Caesar geçmişti. Preoleteria temsilcisi Crassus, Caesar ve Pompeius güçlerini birleştirerek devlet yönetimini ele geçirdiler. Triumvirlik adını verdikleri ittifakları ile senatoya kendi taraftarlarını yerleştirdiler ve Cicero gibi aristokratları sürgüne gönderdiler.

Platon&#;a Göre Aristokrasi ve İdeal Devlet

Platon (İslam dünyasında Eflatun olarak da bilinir) Antik Yunan filozofudur. Matematikçi ve Batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim kurumu olan Atina Akademisi&#;nin kurucusudur. Platon&#;a göre hiçbir devlet yönetiminde insanın tek başına kendi kendine yetmemektedir. Bu nedenle de devletin ihtiyaçlarını karşılamak için başkalarının yardımına muhtaç duyar.

Bu sebepten ötürü, Platon’a göre ülkedeki insanları erdemli kılarak birlikte mutlu bir şekilde yaşamalarını sağlaması gerekmektedir. Ancak bu, toplumsal yaşamın, ahlaki bir anlayışa göre düzenlenmesi ile gerçekleşmesi gerektiğini savunmaktadır.

Platon’a göre ideal devlet işçiler, bekçiler ve yöneticiler olmak üzere üç sosyal sınıftan oluşur. İşçiler, çalışarak üretimde bulunurlar ve devletin maddi ihtiyaçlarını karşılarlar. Bekçiler, içte ve dışta devletin varlığını korurlar. Yöneticiler de kanunları yapar ve devleti yönetirler. Devleti meydana getiren yurttaşlar erdemli olmalıdırlar. İşçilerin erdemi çalışkanlık bekçilerin cesaret, yöneticilerin ise bilgeliktir. Ölçülülük ve adalet ise sosyal erdemler olup her insanda bulunması gerekir. Platon’a göre devlet aynı zamanda bir eğitim kurumudur. Bütün yurttaşlar devletin alt gruplarında yeteneklerine göre eğitilirler. Bu ideal devlet anlayışı, bekçiler ve yöneticiler sınıfı için özel mülkiyeti ve aileyi yasaklar. Ancak işçiler için böyle bir yasak yoktur.

Bu konuyla ilgili Tiranlık Nedir? Tiran Kimdir? Tiranlık Tarihi ve Demokrasi Nedir? ve Demokrasi İdeal Yönetim Mi? başlıklı yazılarımızı da inceleyebilirsiniz.

Aristokrasi Nedir? Aristokrasi Tarihi Ve &#;zellikleri Hakkında Bilgi

Haberin Devamı

Aristokrasi, tarihi çok eskiye dayanan bir yönetim şeklidir. Aristokrat denilen imtiyazlı sınıfın siyasi iktidarı elinde bulundurduğu bir yönetim biçimidir.

Aristokrasi Nedir?

Aristokrasi kelimesinin tam olarak karşılığı "soylular sınıfı"dır. Aristokrasi sözcüğü Yunanca bir kelimedir ve "aristo" ile "kratos" kelimelerinin bileşmesinden oluşmuştur. Aristos: en iyi manasına gelirken, krotos: kudret, güç anlamındadır. Diğer bir anlatımla; en iyilerin, soylu sınıfının iktidara, güce sahip olduğu yönetim, rejimdir. Bir nevi "en iyisi, en iyi sınıf, tarafından yönetim" durumudur. Aristokrat ise en net ve kısa tanımı ile " ayrıcalıklı sınıf, soylu ve seçkin" anlamına gelmektedir.

Aristokrat bir kimsenin soylu bir aileden gelmesi şarttır. Bu durum on dokuzuncu yüzyıla kadar böyleydi. Ancak yakın zamanda Avrupalı soylular, aristokrasi için soylu olmak şartının gerekmediğini ileri sürmeye başlamışlardır.

Haberin Devamı

Aristokrasi tıpkı diktatörlük, monarşi, meşrutiyet ve demokrasi gibi bir yönetim biçimidir. Aristokrasinin dayandığı imtiyazlı sınıfa "aristokrat" denildiği için bu yönetim şekline de aristokrasi adı verilmektedir. Fransa' da aristokrat adı verilen bu imtiyazlı ve soylu sınıf uzun süre etkin ve güçlü olmuştur. Aristokrasi bu nedenle bir dönem Fransa'da da hüküm sürmüştür.

Aristokrasi Tarihi

Aristokrasi; ekonomik gücün, toplumsal ve siyasi gücün soylular sınıfının elinde bulunduğu tarihi yönetim biçimidir. Aristokrat kelimesi zaten soylu sınıfına karşılık gelmektedir. Bu yönetim biçimini destekleyen sınıf da işte bu imtiyazlı soylu sınıftır. Aristokrasinin tarihine bakıldığında geçmişi milattan önce yıl öncesine kadar dayanan bir yönetim şeklidir.

Aristokrasi ilk çağ site devletlerinde görülmüştür. Yani ilk kez Yunanistan'ın antik kenti olan Atina'da görülmüştür.

Eski Venedik Cumhuriyeti bu düzen ile bu yönetim şekli ile idare edilmiştir. Çünkü o dönemde Venedik'te imtiyazlı soylu sınıfı çok güçlü idi. Aristokrasi tarihte daha çok feodal toplumlarda görülmüştür. Aristokrasinin bu tip toplumda filizlenip yaygınlaşması ve kabul görmesi anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü feodal toplumlarda sosyolojik olarak geniş topraklara sahip bulunan asiller, soylular ekonomik anlamda da etkili ve güçlüdürler.

Haberin Devamı

Toprağı işleyen köylü sınıfı ise güçsüz, zayıf ve hatta toprak sahibinin bir çeşit mülkü durumundadır. Aristokrasinin tarifinde yer alan, yönetimin en seçkin kimselerin elinde bulunduğu siyasal rejimdir, ibaresindeki " en seçkin kimseler" de zaten ancak ve ancak toprak sahibi olan aristokratlar olabiliyordu.

Aristokrasi, günümüzde ilkel monarşi döneminden çeşitli biçimlere evrilerek gelmişse de bugün siyasi bir anlam taşımaktan uzak daha ziyade sosyal bir mana ihtiva eder durumdadır.

Aristokrasi Özellikleri

İmtiyazlı bir sınıfın ve genellikle de soyluluk iddiasında olan bir aristokrat sınıfın egemen olduğu yönetim biçimi olan aristokrasinin özellikleri şu başlıklar altında sıralanabilir:

Haberin Devamı

Aristokrasi de ayrıcalıklı bir zümre bir soylu sınıf yönetime egemendir, toplumda hakim durumdadır.

İlk çağda ve orta çağda aristokrat zümre genellikle büyük toprak sahibi olduğu gibi zaten askeri güce de sahip bulunurdu.

Aristokraside sınıfsal ayrışma vardır. Bir üstün sınıf hakimiyetinde farklı statüde değişik alt sınıflar mevcuttur. Yani toplumda asla bir eşitlik söz konusu değildir.

Aristokraside, aristokrat sınıfında bu soyluluk imtiyazı miras yolu ile doğumla geçer. Sonradan bu sınıfa dahil olmak seçeneği mevcut değildir. İktidarı elinde bulunduran asilzadeler kapalı bir topluluktur.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır