niye namaz kılmıyorsun / Rüyada Namaz Kılamamak Ne Demek? Namaz Kılmaya Çalıştığını Görmek - Rüya Tabirleri

Niye Namaz Kılmıyorsun

niye namaz kılmıyorsun

R&#;yada Namaz Kılamamak Ne Anlama Gelir?

R&#;yada Namaz Kılamamak Ne Demek? Namaz Kılmaya &#;alıştığını G&#;rmek

Rüyada Namaz Kılamamak Ne Demek? Namaz Kılmaya Çalıştığını Görmek isimli rüya tabirini görüntülüyorsunuz. Farklı tabirleri görmek için rüya tabirleri sayfasına gidebilirsiniz.

Bireyler rüyalarında gördüğü her anı hatırlayarak görülen rüyaların anlamlarını araştırabiliyor. Pek çok kişi rüyasında namaz kılamadığını görebiliyor. Bireyler rüyasında namaz kılamadığını gördüğünde, rüya tabirleri araştırması yaparak bilgi sahibi olmak istiyor. Namaz kılmaya çalıştığını görenler de, rüyasının anlamlarını bilmek istiyor. Rüyada namaz kılamamak ne demek? Namaz kılmaya çalıştığını görmek rüyalarına ilişkin detayları derledik.

Rüyada namaz kılamamak, rüyayı gören kişilerin büyük sıkıntılar içerisinde olduğunu gösterir. Rüya sahipleri herhangi bir konuda kendini çok eksik hissetmesine delalettir.

Rüyada Namaz Kılamamak Ne Demek?

Rüyada namaz kılamamak, kişilerin herhangi bir konuda yaşadığı veya yaşayacağı sıkıntıları gösterir. Rüya sahipleri, kendisini çok eksik hissedeceğine ve yaşanan eksiklik duygusuyla daha zor bir süreç yaşayacağına delalettir. Rüya sahibinin önem verdiği her konuda büyük sorunlar yaşayacağını gösterir.

Namaz Kılmaya Çalıştığını Görmek

Rüyada namaz kılmaya çalıştığını görmek, rüya sahiplerine din açısında verilen bir uyarıdır. Rüya sahipleri bazı konularda ailesiyle karşı karşıya kalabileceğine ve ailesini dinleyerek büyük sorunlardan kurtulabileceğine delalettir. Rüya sahipleri yaşadığı bir olumsuz durumdan sonra, kendisine çeki düzen vereceği şeklinde ifade edilir.

Rüyada Hastalıktan Dolayı Namaz Kılamamak

Rüyada hastalıktan dolayı namaz kılamamak, rüya sahiplerinin engellerle karşılaşacağına ve engeller sebebiyle zor bir süreç yaşayacağına delalet edilir. Rüyayı gören kişilerin yanlış ilişki tercihleri nedeniyle, büyük paralar kaybedeceğini gösterir. Rüya sahiplerinin eski mutlu ve huzurlu günlere dönmek için çabalayacağını gösterir.

Rüyada Unuttuğu İçin Namaz Kılamamak

Rüyada unuttuğu için namaz kılamamak, rüya sahibinin nefse düştüğünü gösterir. Kişilerin hayatına aldığı yeni insanlar nedeniyle, farklı sorunlar yaşayacağına delalettir. Rüyayı gören kişilerin hayatına aldığı yeni insanlar, ailesi tarafından kabul edilmeyeceğini ve aileyle bir zıtlaşma durumunun yaşanacağını işaret eder. Rüya sahiplerinin tüm aileyle sorun yaşayacağını gösterir.

 

Rüya Tabirleri hakkında: Rüya tabirleri birbirinden farklı anlamlara gelir ve birçok yoruma işaret eder. Rüya tabirleri kategorisinde yer alan rüyalar Diyanet, İmam Nablusi, Seyyid Süleyman, İbn-i Sirin vb. kaynaklardan faydalanılarak uzman rüya tabircileri tarafından yorumlanır ve öngörülerde bulunulur. Bazı rüyalar tersine çıkabilir bazıları ise doğru çıkabilir ve ihya edebilir. Bu nedenle "rüyada görmek ne demek, nedir ve ne anlamına gelir" gibi sorulara kesin olarak yanıt vermekten ziyade "işaret eder, delalet eder ve yorumlanır" şeklinde kelimeler kullanılır. Gördüğünüz rüyalar ne anlama gelir ve neye yorumlanır merak ediyorsanız, Rüya Tabirleri kategorisinde yer alan rüya tabirlerine göz atabilirsiniz.



Yıllar önce Zafer okuyucuları ile “Çocuğuma Namaz Alışkanlığını Nasıl Kazandırırım?” başlıklı iki yazı paylaşmıştım. Hamdolsun o zamanlar kendi çocuklarım için uygulamayı düşündüğüm ve kendim için yazdığım, sonrasında da sizlerle paylaştığım o yazılarımdaki programı uyguladık ve halen uygulamaya sabırla devam ediyoruz. Biri ergenliğe giren, diğerleri de ergenlik sınırında olan yavrularım artık biz hatırlatmadan beş vakit namazlarını kılıyor, ezana duyarlı, cami ve cemaatle namaza önem veren ve en önemlisi bunu bir zorlama olarak değil, severek, isteyerek kulluk şuuru ile yapıyor bir durumdalar. Elhamdülillahi haza min fadli Rabbi

Bu yazılarımızdan haberdar bir aile dostum, lise yaşına gelen çocuğunun namaza karşı duyarsız olduğunu, bundan dolayı da şu hadise dayanarak ona karşı bazı yaptırımlar uygulamayı düşündüğünü paylaştı: “Çocuk yedi yaşına geldiğinde ona namazı emredin, 10 yaşına geldiğinde halen kılmıyorsa onu hafifçe dövün.” Bu konuda fikrimi sordu, ben ise onunla kanaatlerimi paylaştım. Konuyu önemli gördüğüm için de çocuğum ve namaz konulu yazılarımın üçüncüsü olarak kaleme almaya karar verdim.

Hadis iki kısımdan oluşuyor. İlk kısmı şöyle: “Çocuğa yedi yaşından itibaren namazı emredin…” Yani yedi yaşından itibaren namaz eğitimine başlayın. İkinci kısım ise, “10 yaşına geldiğinde halen namaz kılmıyor ise onu hafifçe dövün.”

Ebeveyn olarak bu hadisin ikinci kısmına bakabilmemiz için öncelikle ilk kısmı ile ilgili vazifemizi hakkıyla yapmış olmamız gerekiyor. Bunu anlamak için kendimize şu soruları soralım: “Yedi yaşından itibaren çocuğuma kademeli olarak namazı anlattım mı? Sevdirmek için gayret ettim mi? Ben kendim namazlarımdaki ciddiyetimle çocuğuma örnek oldum mu? Yoksa haftanın günü kaçırdığım sabah namazları ile, yatmadan evvel yarım uykulu alelacele kıldığım yatsılarımla, sünneti terkedip vaktin sonuna doğru bıraktığım farzlarımla, yolculuklarda iş güç arasında kazaya bıraktığım namazlarımla ona kötü örnek mi oldum?”

Bu sorulara verdiğimiz cevaplardan bir ikisi bile olumsuz ise, hadisin ikinci kısmını dikkate almak için vazifelerimizi yapmadığımız anlamına geliyor.

Kıymetli dostlar, 7 ile 10 yaş arası, 4 yıllık bir süreç demektir. Bu 4 yılın her günü, günde 5 defa çocuğuna namazı hatırlatan bir ebeveynin, kendisinin de namazda tavizi yoksa o zaman çocuğunun namaz kılmamasından dolayı bu hadisteki ikinci kısmın muhatabı olabilir. Yani matematiksel olarak 4 x x 5 = defa namaz çabası sarfeden bir ebeveyn için “çocuğum bunca çabama rağmen namaza başlamadı, o zaman artık farklı biz çözüm düşünmeliyim” diyebilir Ancak şunu da unutmadan:

 

Orası Medine, Ya Burası?

Bu hadisin söylendiği toplumda Bilal-i Habeşi’nin (ra) okuduğu ezanla yankılanan Medine sokaklarında her yerden heyecanla Allah Resulü’nün (sav) arkasında namaz kılmak için Mescid-i Nebeviye koşan, kadını ve erkeği ile namaz odaklı yaşayan bir toplum vardı. İşte o Medine’de, o toplumda birisi namaz kılmıyor ise, cemaate gelmiyor ise zaten ya ciddi bir bahanesi vardı veya İslam’dan nasiplenememiş biriydi

Şimdi ise ezanın sesini trafik gürültüsü içinde zor duyan (belki duyamayan), herkesin dünyaya daldığı, dünya odaklı bir toplumda yaşıyoruz. Camilerimiz malesef cemaatsiz ve gençlerimiz azınlıkta. Çocuklarımız, belki de hiç namaz kılmayan onlarca arkadaşı ile ve belki de İslam’a dair hiçbir kelamın konuşulmadığı sınıflarda eğitim görüyorlar. Yani yeni nesil bir nevi fetret dönemi yaşıyor.

Sahabenin tüm gündemi Allah’ın ve Resulü’nün (sav) istediği ve emrettiği gibi yaşamak iken, bizim gündemimiz siyaset, futbol, ekonomi ve dünya olmuş. Sahabeden iki kişi bir araya geldiğinde gündemleri, merakları, Allah’ın yeni nazil olan ayetlerini, Allah Resulü’nün (sav) nasihatlerini konuşmak iken, bizler selam kelamdan sonra elimize aldığımız telefonlarla her birimiz ayrı dünyalara dalıp gidiyoruz

Özetle diyorum ki, namazdan ve İslam’dan bu kadar uzak bir toplumda kızarak döverek değil, bir insan sadece sevgi ve şefkatle namaza alıştırılabilir. İlgi ve ikna ile Allah’ın emirlerine yakınlaştırılabilir. Yoksa kaş yapalım derken, aksine göz çıkarmış olur, sevdireceğimize nefret ettirmiş oluruz. Şu hadis hayat rehberimiz olmalı: “Kolaylaştırın zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin!” (Buhari, İlim, 11)

Sevgili dostlar, Hazreti Nuh’un ümmetine küsür sene hak ve hakikatı anlattığı malumunuzdur. Bu ümmetin inanmayanları içinde malesef kendi evladı da vardı. Şimdi şu ayetlere dikkat kesilelim:

“Derken gemi onları, dağlar gibi dalgalar arasında götürmeye başladı. Nûh, uzak duran oğluna,

“Haydi yavrum gel, sen de bizimle birlikte gemiye bin, kâfirlerle beraber olma!” diye seslendi. Oğlu:

“Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” diye cevap verdi. Nûh dedi ki:

“Bugün Allah’ın hükmünden ancak O’nun esirgedikleri kurtulacaktır” derken aralarına dalga giriverdi, böylece o da boğulanlardan oldu.” (Hud )

Dile kolay küsür sene insanlara nasihat etmiş, anlatmış, onların içinde oğlu da var… Ama son anında bile ona “yavrum” diyerek şefkatini eksik etmemiş. İçi yanmış bir baba olarak, suların yeryüzünü kaplamaya başladığı hengâmede bile Allah’a isyandan vazgeçmesi için “kafirlerle beraber olma” diyerek çaba göstermeye devam etmiş. Buna rağmen oğlunun hidayetten nasibi olmamış, ama baba vazifesini yapmış. 

Kendimize soralım, kaç sene yavrumuzun namazsızlığına veya Allah’ın emirlerine lakayt kalmasına tahammül ettik, sabır gösterdik? Kaç yıl sevgimizi ve şefkatimizi eksik etmeden, bıkmadan, bıktırmadan ona Allah’ın emirlerini sevdirerek anlatmaya devam ettik? Kaç yıl evladımız için içimiz yanarak, korkarak dua ettik? Hz. Nuh’un çabasının ’de 1’i kadar çabamız oldu mu?

Son olarak şu ayeti de hatırlatıp, Nuh kıssası ve bu ayetin bize verdiği dersi tefekkür ederek yazımızı sonlandıralım:

“Kuşkusuz sen istediğini hidayete erdiremezsin. Ama Allah dilediğini hidayete erdirir ve hidayete erecek olanları en iyi O bilir.” (Kasas Suresi, 56)

Bu ayetten ve kıssadan şu dersi alabiliriz: Nuh gibi sabredip, sevgini ve şefkatini eksik etmeyeceksin. Pes etmeyecek, anlatacak, dua edeceksin. Sen 90, evladın 70 yaşında olmuş olsa bile, madem halen evladın, o zaman vazifeni yapmaya devam edeceksin. Ama buna rağmen de olmuyor ise, Allah’ın hükmüne boyun eğeceksin, çünkü hidayet O’nun elindedir

bunu soran kişilere kafa atma hissi uyandıran sorudur.

sen neden kılmıyorsun diye kontra cevap verilebilecek soru. karşıdaki "ama benim kılmadığımı nerden biliyorsun" derse, "ya sen benim kılmadığımı nerden biliyorsun deyyus" denilip ortamdan uzaklaşılmalıdır. sonra da deyyus denildiği için tövbe edilmelidir.

karşısındaki insanın neden namaz kılmadığını merak eden bünyenin soru cümlesidir. Sana ne cevabını müteakip oradan uzaklaşmakta fayda vardır.
(bkz: neden soru soruyorsun)
(bkz: neden bu kadar meraklısın)

dedeler söyler genelde. kızılmaz .hatta keşke sağ olaydıda fırçalasaydı bile diyebilirsiniz.

bir elinde cennetin anahtarını, diğer elinde cehennemin anahtarını tutuğunu sanan gerizekalı kişilerin sorduğu sorudur. bu kişiler cehennemin kapısını devasa açıp geleni geçeni cehennemlik yapmakla uğraşmaktadırlar. bunların elinde cennete girmen mümkün değildir. çünkü girişini iğne deliğinden daha dar yapmışlardır.

allah mısın lan (haşa) sen !! sana ne benim namazımdan. senin ahiretteki yerin garanti mi ki benim ahiretteki yerimi tayin etmeye çalışıyorsun dallama. utanmasan bana doğru secde et diyeceksin.

"cunku namaz kilmayi bilmiyorum " diye icler acisi bir cevap alip , kicustu oturabileceginiz sorudur.

(bkz: namaz kilmayi bilmemek)

- neden namaz kılmıyorsun?
- ohoo, nerden baslayayim, birincisi sabah cok erken, ikincisi kahvalti vaktime, üçüncüsü ikindi birası vaktime, dördüncüsü ikindi birasından sonraki akşam birası vaktime, e zaten beşincisi uyku vaktime denk gelio! yani benim elimde olan bisey değil!

"tüm kalbimi bu işe adapte edemeden namaz kılmak bana biraz riyakarca geliyor" denilebilir.

bu sorudan önce inanıyor musun daha sonra da hangi dine inanıyorsun soruları sorulmalıdır.

''hayırdır ucu sana mı dokandı'' cevabı verilecek soru.

kesinlikle benim dinim bana senin dinin sana cevabı verilemeyecek sorudur soruya muhatap olan şahıs müslümanım diyorsa şayet

o neden namaz kilmiyorsun?
x honk?
o neden namaz kilmiyorsun diyorum?
x sanane lan ya##########aaaaaaamm!!

zorlama, dayatma olmadigi iddia edilen islam dini yolu savascisi sorusudur, N/m ile terslenmesi gerekir.

o neden namaz kilmiyorsun?
+ annen daha ogretmedi..

"pasa gonlum oyle istiyor"
"seafoodplus.info dolayı"
"bi siktir git cay koy aklın karısmıs"
veya
"hoca bir siktir git ya"

gibi cevapları hakkeden takkesine seafoodplus.infoıgımının soru cumlesi.

Allah ile arama girmeyi ne zamandan beri düşünüyordun da şimdi patladın abi?diye soruya soru ıle karsılık verilebilir.

- neden namaz kılmıyorsun?
+ başbakan dedi olm hem laik hem müslüman olunmaz diye
-
+ eskiden evelallah 8 vakit kılardım
- 5 vakit olmasın o?
+ bende 5 biliyordum maliye bakanı 8 dedi

Doğal olarak bu belirsizlik ortamında, aday profilini tartışmak reyting garantili programları da beraberinde getiriyor. Hafta sonu TV’de yayınlanan Pazar Siyaseti programına katılan İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu’na da beklendiği üzere adaya ilişkin sorular soruldu. Ağıralioğlu “kazanabilir aday” kriteri olarak adayın öncelikle “solcu” olmaması gerektiğinin altını çiziyor. İstanbul’u Canan Kaftancıoğlu kazanamazdı diyor, Ankara’da da Mansur Yavaş kazanabildi diye devam ediyor. Bu tespitlerini, toplumun genel çoğunluğunun sağcı olmasına bağlıyor. Hatta bunu bir örnekle de vurguluyor;

“Makul söylemeliyim. Bizim klasik sağ muhafazakâr, refleks olarak camide namaza girince safın soluna durmuyor ki oranın sevabı azdır diye. Bu çok matah makbul bir şey olmayabilir. Ama bu refleksi görmezden gelemeyiz.”

Ağıralioğlu caminin solunda bile namaz kılmayan bir toplumsallıktan bahsediyor. Solcular, bu tespiti tümden reddediyor, sol bir alternatifin halkın rızasını alabileceğini söylüyor. Fakat Ağıralioğlu’nun sözlerinin hakikate değdiğini de kabul etmek gerekir. Varoluşu gereği antisol bir toplumsal yapının varlığını tümüyle reddetmek zor. O halde bu halk, bir solcu adaya oy verir mi? İşine gelirse oy verebilir! Fakat özünde sağcıdır. Dolayısıyla solcuya verilecek oy ’te duyduğumuz biçimiyle “Emanet oy” kabilinden olacaktır. En azından Ağıralioğlu gibi düşünenlerin iddiası bu yönde.

Çok partili hayata geçişimizden bu yana solsuz dizayn edilen Türkiye siyaseti, cumhuriyetin ’üncü yılında yine solsuz bir restorasyona hazırlanıyor. Bu hazırlığın da dayanağı halkın zaten varoluşu gereği sol düşmanı olmasından kaynaklanıyor. Bunu veri kabul edelim ve Türkiye’nin emekçi sınıflarının fotoğrafını çekelim.

***

Sendikalaşma oranı son 60 yıllık tarihimizin en düşük seviyesinde. ’de yüzde 40 olan sendikalı çalışan oranı, bugün yüzde 14’e gerilemiş durumda. Üstelik bu orandan kamu çalışanları çıkarıldığında, oran yüzde 3’e geriliyor. Bu yüzde 3’ü de ya büyük ölçekli otomotiv sanayi ya da sendikanın ne anlama geldiği şüpheli bankacılık sektörü oluşturuyor.

Sendikanın ne demek olduğunu bile bilmeyen çalışan sınıflar için, sendikayı bırakın, sigorta kaydı bile lüks sayılabilir. TÜİK’in eylül ayı verilerine göre çalışanların yüzde 28,7’si kayıtdışı çalışıyor. Bir başka ifadeyle, yasa dışı biçimde, SGK’ye kaydedilmeden istihdam ediliyor.

***

Bu şartlar altında, sendikal faaliyet de büyük ölçüde baskı altında. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) verilerine göre Türkiye, çalışanlar için ülke içinde en kötü 10 ülkeden biri. Diğer ülkeler; Belarus, Kolombiya, Brezilya, Mısır, Myanmar, Filipinler, Eswatini Guetemala.

Endeksin Türkiye’ye ilişkin notlarında grev yasakları göze çarpıyor. Hakları gasp edilen işçiler için sendika hayal gibi. Diyelim ki sendika işyerine girebildi. Bu durumda da grev, bir milli güvenlik tehdidi gibi kavranıyor. Türkiye, her ne olursa olsun büyümek istiyor.

Büyüyor ama büyürken işçi kanı tüketen bir çalışma rejimi… İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre bu yılın ilk 9 ayında iş cinayetlerinde ölen çalışan sayısı … Bu veriye Amasra Faciası dahil değil.

Ölümle burun buruna çalışılan bu ülkede tehlikesiz işler de mobbing baskısı altında. İşyerinde hakaret, yüksek sesle azarlama, sürekli görev yerini değiştirme artık normal sayılıyor.

OECD verilerine göre haftada 60 saatten fazla çalışan ücretlilerin oranı yüzde Bu alanda Dünya şampiyonuyuz.

Dünya şampiyonu olduğumuz diğer konu asgari ücretli çalışan oranımız. Halkın yüzde 55’i asgari ücrete komşu bir gelire muhtaç. Bu alanda Avrupa’dan yaklaşık 20 kat daha yüksek bir asgari ücretli oranına sahibiz.

***

Ağıralioğlu haksız mı? Değil… Gerçekten de sağcılığın en lümpen en sinsi varyantına hapsolmuş durumdayız. Bu hapis hayatının neye mal olduğu ortada.

Çok çalışıyor, çalışırken ölüyor, ölmezsek mobbinge maruz kalıyor ve saat uyuyoruz. Bu esnada elimize geçen ücret ise bırakın sosyal ihtiyaçlarımızı biyolojik ihtiyaçlarımızı karşılamaktan bile uzak.

Ağıralioğlu hakikate uzak değil. Gerçekten de sol karşıtıyız… Caminin solunda namaz kılmıyoruz sevabı az olur diye.

Tüm Yazıları

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir