boşandığına dair belge nereden alınır / AİLE VE NÜFUS AİLE KAYIT ÖRNEKLERİ E-DEVLET ÜZERİNDEN ALINABİLECEK

Boşandığına Dair Belge Nereden Alınır

boşandığına dair belge nereden alınır

Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamının) İptali Davası Nedir, Nasıl ve Nerede Açılır? 2023

Delil Hukuk Bürosu

Makale İçeriği:

  1. Mirasçılık Belgesi Nedir?

  2. Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamının) İptali Davası

  3. Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamının) İptali Davasını Kimler Açabilir?

  4. Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamının) İptali Davası Kimlere Karşı Açılır?

  5. Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamının) İptali Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

  6. Mirasçılık Belgesinin İptali Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre

  7. Mirasçılık Belgesinin İptali Davasına İlişkin Yargıtay Kararları

Mirasçılık Belgesi Nedir?

Mirasçılık belgesi, diğer adıyla veraset ilamı kimlerin mirasçı olduğunu ve mirasçıların her birinin miras hakkının ne kadar olduğunu belgeleyen resmi bir evraktır. Noter veya sulh hukuk mahkemesinden alınan mirasçılık belgesinde kimi zaman bazı hukuka aykırılıklar mevcut olabilmektedir. Örneğin öncelikle mirasbırakan ile mirasçı arasında kurulmamış olan soybağının tespiti gerekebilmekte veya aslında mirasçı olmayan 3. bir kişinin nüfus kaydında yer alan hatalardan dolayı mirasçıymış gibi görünebilmesi söz konusu olabilmektedir.

Miras hukukumuza göre mirasçıların miras malları üzerindeki miras hakları, mirasbırakanın ölümüyle birlikte doğmaktadır. Yani mirasçılık belgesinin, miras haklarının doğması açısından kurucu değil, bildirici bir nitelik taşıdığı söylenilebilir. Mirasçılar tarafından miras malları üzerinde işlem yapmadan önce veya mirasın taksimi davası ve miras paylaşım sözleşmesi gibi davalar ve hukuki işlemlere başlanılmadan önce mutlaka mirasçılık belgesi alınmalıdır.

Mirasçılık belgesinin iptali konusuna geçmeden önce mirasçılık belgesi hakkında daha detaylı bilgi edinmek için konuya ilişkin makalemizi okuyabilirsiniz: Mirasçılık Belgesi(Veraset İlamı) Nedir?

Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamının) İptali Davası

Mirasçılık belgesinde yer alan bilgiler kimi zaman gerçek hak durumunu yansıtmamaktadır. Örneğin mirasçılardan biri veya birkaçı mirasçılık belgesinde yer almayabilir ya da aslında mirasçı olmaması gereken 3. bir kişi mirasçılık belgesinde mirasçı sıfatıyla hak sahibi olabilir. Bu tip durumların varlığı halinde mahkemeye başvurup mirasçılık belgesinin iptali davası ya da diğer adıyla veraset ilamının iptali davası açılmalı ve bu davada hatalı mirasçılık belgesi iptal ettirilip, yeni tarihli ve gerçek hak durumunu gösteren mirasçılık belgesinin düzenlenmesi talep edilmelidir.

Mirasçılık belgesinin iptali davası açılmazsa ve mirasçılık belgesi geçerliliğini sürdürürse, yapılacak olan tüm miras hukuku işlemlerinde hatalı olan mirasçılık belgesi esas alınır ve olası hak kayıpları gündeme gelir. Çünkü mirasçılık belgesi hatalı dahi olsa, iptali talep edilip mahkeme tarafından iptal hükmü verilinceye dek fiilen geçerliliğini koruyacaktır.

Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamının) İptali Davasını Kimler Açabilir?

Mirasçılık belgesinin iptali davası, gerçek hak durumuna aykırı olacak şekilde hatalı olarak düzenlenmiş bulunan mirasçılık belgesinden dolayı hak kaybı yaşayan her mirasçı tarafından açılabilmektedir. Yani hukuken mirasçı olması gerekip de, mirasçılık belgesinde adı yer almayan veya adı yer alsa da miras payı eksik olarak yazan mirasçılar tarafından mirasçılık belgesinin iptali istemli dava açılabilir.

Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamının) İptali Davası Kimlere Karşı Açılır?

Mirasçılık belgesinin alınması işlemi çekişmesiz bir yargı işi olsa da, mirasçılık belgesinin iptali davası çekişmeli bir yargı işidir, dolayısıyla dava dilekçesinde ilgili muhataplara husumet gösterilmelidir. Örneğin: 2. zümrede yer alan kardeşler arasında miras paylaşımı yapılacaksa ve aslında kardeş olmayan 3. bir kişi de mirasçılar arasında görünüyorsa, mirasçılık belgesinde yer alan her taraf, davalı olarak gösterilmelidir.

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi tarafından 2021/1310 E. ve 2021/834 K. sayılı, 20.09.2021 tarihli kararda da ifade edildiği üzere:

"Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda 'taraflarca hazırlama ilkesi' geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re'sen araştırma ilkesi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir."

Mirasçılık belgesinin iptali davasında davalı, hatalı olarak düzenlenmiş olan mirasçılık belgesinde mirasçı sıfatıyla buluyor olan herkestir. Yukarıda alıntılamış olduğumuz Yargıtay kararında da açıkça ifade edildiği üzere mirasçılık belgesinin iptali davasında husumet, mutlaka hukuka ve usule uygun olarak yönlendirilmelidir. Ayrıca dava esnasında kendisine husumet yöneltilmiş olan mirasçılardan birinin ölümü halinde ölen mirasçının kendi mirasçılarının da davaya katılımının sağlanması gerekmektedir. Bunun için de genellikle davacıya, veraset ilamının çıkarılması ve taraf teşkilinin sağlanması için süre verilmektedir.

Mirasçılık Belgesi Hangi Hallerde İptal Edilebilir?

Mirasçılık belgesi, yalnızca belli durumların varlığı halinde gerçekleştirilebilir. Örneğin salt mirasçılardan bir kısmının, diğer bir kısım mirasçının pay edinmesini istememesi, mirasçılardan bazıları ile muris arasında, murisin sağlığı süresince husumetli olması gibi hususlar ileri sürülerek mirasçılık belgesinin iptal edilmesi mümkün değildir.

Veraset ilamının iptal edilebilmesi için, mirasçılık belgesinin hukuki veya maddi bir hata içermesi gerekmektedir. Örneğin:

  • Mirasçı olmayan kimselerin mirasçılık belgesinde mirasçı olarak görünmesi,

  • Mirasçı olan kişilere mirasçılık belgesinde yer verilmemiş olması,

  • Mirasçıların paylarının, olması gerekenden daha eksik veya fazla olacak şekilde belirlenmiş olması

gibi durumların tespit edilmesi halinde mirasçılık belgesinin iptaline hükmedilecektir.

Mirasçılık Belgesinin(Veraset İlamının) İptali Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Mirasçılık belgesinin iptali davası her hukuki dava gibi yetkili ve görevli mahkemede açılmalıdır. Bu nedenle mirasçılık belgesinin iptali davasının nerede ve hangi mahkemede açılacağı sorusu gündeme gelmektedir. Uygulamada mirasçılık belgesi almak için sulh hukuk mahkemesine başvurulduğu için mirasçılık belgesinin iptali için de sulh hukuk mahkemesine başvurulduğu görülmektedir ve son derece hatalı bir durumdur, usulden ret sebebidir.

  • Mirasçılık belgesinin iptali davasında görevli mahkeme: Asliye Hukuk Mahkemeleridir

  • Mirasçılık belgesinin iptali davasında yetkili mahkeme: Mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesi ile mirasçılardan her birinin yerleşim yeri mahkemeleridir.

Mirasçılık Belgesinin İptali Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre

Mirasçılık belgesinin iptali davası için herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Dolayısıyla bu dava her zaman açılabilir. Bu husus, Türk Medeni Kanunumuzun 598. maddesinin 3. fıkrasında açıkça düzenleme bulmuştur:

Türk Medeni Kanunumuzun 598. Maddesinin 3. Fıkrasına Göre: "Mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürülebilir."

Mirasçılık Belgesinin İptali Davasına İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/646 E., 2016/206 K."İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki “mirasçılık belgesinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesince (Kapatılan Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesi) asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen 12.04.2012 gün ve 2010/416 Esas, 2012/627 Karar sayılı kararın incelenmesi bir kısım davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 12.12.2012 gün ve 2012/6054 Esas, 2012/9181 Karar sayılı ilamı ile;

(...Dava, mirasçılık belgesinin iptali ile yenisinin verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece; iptali talep edilen mirasçılık belgesinde hükme esas alınan tanık beyanının gerçek dışı olduğu, miras bırakan ile davalı taraf arasında soybağı kurulamadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç toplanan delillere ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30. madde hükmünde de; doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir.

Somut olaya gelince; miras bırakan ... ...'in Aydın İli Kuşadası İlçesi Camiatik Mahallesi cilt 2, hane 79 da nüfusa kayıtlı olup buraya aynı yer Camikebir Mahallesi cilt 3, hane 258'den geldiği ve burada annesi ...hanesinde kayıtlı olduğu, babası Mülk (...)'ün nüfusa kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır.

Davalı tarafın miras bırakanı ...'in babası ...'in de nüfusa kayıtlı olmadığı, ancak anılan kişinin miras bırakan ... ...'in babası Mülk (...) ile kardeş oldukları dosya içeriği ile belirlenmiştir.

Hal böyle olunca; mahkemece mirasçılık belgesinin iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yersiz gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Asıl ve birleşen dava; mirasçılık belgesinin iptali ve yenisinin verilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, muris ... ...’in 1891 yılında Mülk ve ...’nin çocuğu olarak Girit’te doğduğu, 24.06.1971 tarihinde Kuşadasında vefat ettiği, öldüğü sırada kayıtlı olduğu nüfus hanesinin kızlık hanesi değil, ilk eşi ...’e ait hane olduğu, 15.11.1946 tarihinde ölen ilk eşinden sonra 19.07.1951 tarihinde ... ile evlendiği, murisin her iki eşinden de çocuğu bulunmadığı, 1.zümrede mirasçısı olmadığı, bu durumda murisin annesi ...ile babası Mülk namı diğer ...’in 1/2 şer oranında mirasçı oldukları, murisin anne ve babası kendisinden önce ölmüş olduğundan ve bunların başka çocukları da olmadığından 2. zümrede mirasçı bulunmadığı, 1. ve 2. zümrede mirasçısı bulunmayan kişilerin mirasçısının büyükanne ve büyükbabalar olacağı, dava konusu daha önce çıkarılmış veraset ilamlarında mirasçı olarak gösterilen ... ve Ümmühan’dan olma, 01.07.1832 yılında Kandiye’de doğan, 21.02.1922 tarihinde vefat eden ... ile muris ... ...’in mirasçılık bağını gösteren hiçbir nüfus kaydı veya başka bir kayıt bulunmadığı, dosyaya ibraz edilen mektup vs.gibi belgelerde de bu belgeleri düzenlediği iddia edilen kişilerin imzalarının bulunmadığı, bu belgelerin aradaki var olduğu iddia edilen akrabalık bağını ispatlamak için yeterli olmadığı, daha önceki veraset ilamlarına ilişkin dosyalara artık ulaşılamadığı, Gölcük Sulh Hukuk Mahkemesinin 1973/104 E. 1973/141 K.sayılı ilamında özellikle tanık beyanına dayanılarak bu akrabalık bağının kurulduğu, tanığın bizzat muris ve akrabalarını tanımadan ama tanıyormuş gibi verdiği bilgilerin, yine kendi ikrarına göre sadece başka bir kişiden (...) işittiği şeyler olduğu, tanığın ifadesinin afaki olduğu, akrabalık bağını bildiğini gösteren somut olgulara dayanmadığı, bu şekilde afaki tanık beyanı ile yetinilerek muris ... ... ile ... arasında net ve makul şekilde akrabalık illiyet bağı kurulamayacağı, sadece murisin teyzesi ... ve mirasçılarının miras hakları olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karar Özel Dairece yukarıya metni aynen alınan ilam ile bozulmuş, Mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilip genişletilerek verilen direnme kararı bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacıların murisi ... ...’in babası Mülk (...) ile davalıların murisi ...’in babası ...’in kardeş olduklarının belirlenip belirlenemediği, buradan varılacak sonuca göre, mirasçılık belgesinin iptaline karar verilip verilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosya içeriği ve toplanan delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle somut olayın özelliğine göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Bir kısım davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 02.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/1310 E., 2021/834 K."İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :...Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 29. Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 04.10.2016 tarihinde verilen dilekçeyle mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.10.2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir....Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: Dava, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi talebine ilişkindir.

Davacı vekili, 22.03.2003 tarihinde vefat eden muris Evantiya Büyükditriadis’in... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.03.2006 tarih ve...Karar sayılı murise ait mirasçılık belgesinde ise müvekkil yerine Hazine’nin mirasçı kabul edilerek miras paylarının dağıtıldığını, Tapu Kanununun 35. maddesinde değişikliklerin olduğunu, müvekkilin mirasçı olmasını engelleyecek hukuki ve fiili bir sınırlama bulunmadığını belirterek... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.03.2006 tarih ve...Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaliyle müvekkilinin murisin mirasçısı olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, davacının Bakanlar Kurulu Kararı ile vatandaşlıktan çıkarıldığını ve Yunan vatandaşlığına geçtiğini, murisin öldüğü tarihte Tapu Kanununun 35. maddesine göre Yunanistan ile Türkiye arasında gayrimenkul edinme yönünden karşılıklı gayrimenkul edinme anlaşması olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin istinaf talebi,...Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesince esastan reddedilmiştir.

Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, TMK'nın 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda "taraflarca hazırlama ilkesi" geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re'sen araştırma ilkesi egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.

Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekismesiz yargıda re'sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.

Mirasçılık belgesinin iptali halinde, hukuksal durumlarının etkilenmesi sözkonusu olabileceğinden iptali istenilen mirasçılık belgesinde hak sahibi olarak gösterilen kişilerle, davadan önce ölmüş ise bunların tüm mirasçılarının davada taraf olarak gösterilmesi, yine davalılardan herhangi birinin yargılamadan sonra ölmesi halinde de davanın mirasçılarına yönlendirilerek mirasçılar aleyhine sürdürülmesi, hükmün de mirasçı oldukları gösterilerek mirasçılar hakkında verilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.

Somut olayda, ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.03.2006 tarih ve...Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptali istendiğine göre, ilk derece mahkemesince bu mirasçılık belgesinde yer alan tüm mirasçılara husumet yöneltilerek yargılama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, bölge adliye mahkemesince de istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, karardan bir örneğin...Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 20.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/328 E., 2021/2152 K."İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 18/09/2013 gününde verilen dilekçe ile nüfus tespit, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/11/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR

Davacılar vekili, Sakarya 4. Noterliğinden verilen 17/09/2013 tarih 21813 yevmiye numaralı mirasçılık belgesinde müvekkillerinin mirasbırakanı ...'in nüfus kaydı olmayan ...isimli kızına miras payı verilmediğini, murise ve kızı....’ya Malkara ilçesi,... Köyünde bulunan 375, 376, 377, 446, 447, 848, 849, 860, 1267, 1268, 1799, 1800 ve 1801 parsellerde verilen iskan hakkına ilişkin kayıtların Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünden temin edilerek Mehmet’in Fatma isimli kızının bilgilerine ulaşılabileceğini, tapulama tutanaklarında bahsedilen ancak nüfus kaydı olmayan ...kızı...’ya... soyadı verilerek mirasbırakan ...’in mirasçısı ve kızı olduğunun tespiti ile bu hususun nüfus kaydına tescilini, Sakarya 4. Noterliğinin 17/09/2013 tarih... yevmiye numaralı mirasçılık belgesinin iptali ile Fatma’nın miras payının da düzenleneceği yeni bir mirasçılık belgesi verilmesini, taleplerinin nüfus kayıtlarında düzeltme ve tescil gerektirdiğinden nüfus müdürlüğünün davalı yanda davaya dahil edilmesini talep etmiştir.

Davalılardan ..., ..., ..., ..., mirasbırakan ...'in Yugoslavya'dan Türkiye'ye geldiği esnada ... isimli bir çocuğunun bulunduğunu kabul etmiştir.

Dahili davalı ... temsilcisi, davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme davanın kısmen kabulü ile Malkara ilçesi,... 375, 376, 377, 446, 447, 848, 849, 860, 1267, 1268, 1799, 1800 ve 1801 parsellerde ismi yer alan ...Kızı ...'nın ...’in kızı olduğunun tespitine,...'ya "..." soy isminin verilmesi ile ...'in hanesine kaydının yapılmasına, bu hususta nüfus müdürlüğüne yazı yazılmasına, veraset ilamın iptali talebinin reddine karar vermiştir.

Hükmü davalı ... temsilcisi temyiz etmiştir.

Dava, nüfusta kaydı olmayan kişinin nüfusa tescili, nüfus kaydında düzeltme, tespit, noter tarafından düzenlenen mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin olup; temyiz incelemesine konu uyuşmazlık, yerel yazımdan önce ölmesi nedeni ile nüfusta kaydı bulunmayan kişinin tescili, nüfus kaydında düzeltme ve tespit istemine ilişkindir.

Yürürlükten kaldırılan; 1543 sayılı Genel Nüfus Yazımı Kanununun 5. maddesinde "Yazım kurullarının insan oturan yerleri birer birer gezip ev halkından evde bulunanları görmeleri suretiyle yapılır.", 6. maddesinde "Bölgelerinde; yazım yapılacağı ilan edilen günlerde o bölge halkının evlerinde oturmaları mecburidir." Nüfus Yazımı Yönetmeliği'nin 14. maddesinde "Yazılacak kişinin görülmesi esastır. Ancak, yazım sırasında öğrenim, ticaret, hastalık, askerlik, hapislik, görev başında olma, tatilde bulunma, yurt içinde veya dışında yolculuk, yurt dışında işçi olarak bulunma gibi geçici sebeplerle ikametgahı dışında bulunan aile bireyleri 12 nci maddede sayılan belgelere dayanılarak ailenin diğer mensupları tarafından yapılacak beyanlara göre gıyaben yazılırlar." hükümleri yer almıştır. Yersel yazımdan önce ölenler yukarıda belirtilen mevzuat uyarınca aile kütüklerine alınmamıştır. Açıklanan nedenle, yersel yazımdan önce ölmüş olan kişinin nüfusa tesciline karar verilmesi doğru değildir.

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 14. maddesine göre; nüfus kaydının kapatılması; ölüm, gaiplik, Türk Vatandaşlığının kaybı, evlenme, boşanma, evlat edinilme, soybağının düzeltilmesi veya reddi gibi olaylar nedeniyle bir kaydın üzerinde işlem yapılamaz hale getirilmesidir. Kaydın kapatılmasına ilişkin sebep ortadan kalktığında veya kaydın yeniden açılmasını gerektirecek yeni bir sebep ortaya çıktığında kayıt yeniden açılır. Aynı Kanunun 36/c maddesinde tespit davalarının, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalarda karine teşkil edeceği düzenlenmek sureti ile tespit davalarına yer verilmiştir. Dolayısı ile ölü kişinin nüfus kaydına tescil ya da nüfus kaydında düzeltme talep edilmesi durumunda, kapalı kayıt üzerinde herhangi bir işlem (tescil/düzeltme) yapılamaz ise de “çoğun içinde az da vardır” kuralı doğrultusunda tespit hükmü kurulabilir.

Öte yandan, tapu kayıt malikinin davacıların iddia ettiği kişi ile aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:

1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.

2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.

3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.

4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.

5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.

Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanmaksızın hüküm kurulamaz.

Davacı dava dilekçesinde, eldeki davayı ileride ikame edilecek tapuda isim tashihi davası için açtığını belirtmiş ve husumeti nüfus müdürlüğüne yöneltmiştir. Talep aşılarak nüfusta kayıtlı olmayan kişiye ilişkin tapu kaydında düzeltme sonucu doğuracak şekilde ve yetersiz araştırma ile yetinilerek karar verilemez. Nitekim iddianın ispatına ilişkin yeterli araştırmalar yapıldıktan sonra ve talep olması halinde dahi, dava konusu taşınmazların malik hanesinde adı geçen kişinin davacıların iddia ettiği kişi ile aynı kişi olduğunun tespiti ile yetinilerek karar verileceği, taşınmazların tapu kaydında düzeltme sonucunu doğuracak şekilde karar verilemeyeceği Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 21.04.2015 tarih 2015/5288 Esas, 2015/5912 sayılı Kararında da belirtildiği üzere yerleşik içtihattır.

Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı ve yetersiz inceleme ile verilen kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

14. Hukuk Dairesi 2017/766 E., 2021/395 K."İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.11.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesinin iptali ve nüfus kaydının düzeltilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, mirasçılık belgesinin iptali ve nüfus kaydının iptaline dair verilen 28.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan ..., ... ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, evliliğin butlanı suretiyle nüfus kaydının düzeltilmesi ve mirasçılık belgesinin iptali isteğine ilişkindir.

Davacılar vekili, davacıların murisi ...'ın 12/01/1966 tarihinde vefat ettiğini, bir kısım davalıların müteveffa annesi ...’nın miras bırakan ...’la evli iken ... isimli bir çocukları olduğunu, çocuğun doğumundan kısa bir süre sonra ve ...'ın ölüm tarihinden önce boşandıklarını, ancak bu kaydın nüfusa ihmal suretiyle işlenmediğini, boşandıktan sonra ... ... ile evlenen ...'nin bu evliliğinden de üç çocuğu olduğunu, ...'nın aynı anda iki erkeğin nikahı altında göründüğünü, bu durumun mutlak butlan sebebi olduğunu, ...’in, ...'nin önceki eşinden boşandığına güvenerek kendisiyle evlendiğini, bu nedenle ikinci eşin iyi niyetinin korunması gerektiğini, böylece ilk evliliğin yok, ikinci evliliğin ise sahih kabul edilmesi gerektiğini, davalılardan ..., ... ve ... ...’ün ...’ın mirasçısı olmadığı halde anneleri ...’nin yasal mirasçısı sıfatıyla ... Sulh Hukuk Mahkemesi 2010/380 Esas, 2010/970 Karar sayılı ilamı ile ...'ın mirasçısı olduklarına dair veraset belgesi aldıklarını, veraset belgesi düzenlenirken ...'nin ...'ın ölümünden önce onunla olan evliliğinin sona erdiğinin gözardı edildiğini, bu nedenle bir kısım davalıların murisi ... ile ... arasında nüfus kaydında görünen evliliğin mutlak butlanı ile kendisine ait nüfus kaydının düzeltilerek tek bir kayıt altına alınmasını ve ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2010/380 Esas, 2010/970 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalılardan ..., muris ...’ın evliliğin butlanına karar verilmeden önce öldüğünü, evlilik ölümle sona erdiğinden butlanına karar verilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilerek, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/380 Esas-2010/970 Karar sayılı veraset ilamının iptaline ölen ... kimlik numaralı ...'nın ... ili, ... ilçesi, ... Köyü, Cilt No 34, Hane No 55, BSN 13'deki nüfus kaydının iptaline ve diğer taleplerin reddine hükmedilmiştir.

Hükmü, davalılardan ..., ... ve ... birlikte temyiz etmiştir.

Mirasçılık belgesinin iptali davalarında, davacı taraf miras bırakanın mirasçısı olduğunu, iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilmediğini ve pay verilmediğini veya mirasçı gösterilmesine rağmen mirastan kendisine olması gerekenden daha az pay verildiğini, bu nedenle önceki günlü mirasçılık belgesinin hatalı olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu tür davalarda da miras bırakanın diğer mirasçılarını tespit etmek ve mirasçıların miras paylarını belirlemek hakimin görevidir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. maddesinde “hakim, Türk hukukunu resen uygular.” ve aynı Kanunun 31. maddesinde “hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir” düzenlemeleri yer almaktadır.

Somut olaya gelince; davacılar vekili aynı dava dilekçesi ile ... ile ... arasındaki evliliğin butlanına ve mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, nüfus kaydının iptali ile mirasçılık belgesinin iptaline ilişkin hüküm kurulmuştur. Hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili görülen hususlar hakkında Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesindeki düzenleme uyarınca hakimin davayı aydınlatma sorumluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda davacının talebinin, evliliğin butlanı yahut nüfus kaydının iptaline dair olduğunun anlaşılması ile ardından ilgili talebin bu davadan ayrılarak yeni bir esasa kaydedilmesi ve mahkemece görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/380 Esas, 2010/970 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline yönelik davanın ise HMK m165. gereğince ayrılan davanın sonucuna talik edilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

Mahkemece belirtilen süreç takip edilmeksizin ve ilgili kararlar alınmadan tensip zaptı ile davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılmasına dair karar verildiği halde yargılamanın genel görevli mahkemede yapılmak suretiyle karara bağlandığı anlaşıldığından görev hususunun açıklığı kavuşturulmamış olması ve çelişki yaratılması da doğru değildir.

Açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalıların temyiz talebinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi

Anlaşmalı Boşanma Davası Sonrası

Anlaşmalı boşanma davası tam olarak ne zaman sona erer, duruşma sonrasında hemen boşanma kararı kesinleşir mi gibi sorular çok fazla gelmektedir. Karar hemen kesinleşmemektedir, belli bir süresi ve prosedürü bulunmaktadır. Anlaşmalı boşanma kararı kesinleşene kadar her iki eş resmiyette halen evli olduğundan birbirlerine sadakat yükümlülüğü devam etmektedir. Detaylı bir şekilde anlaşmalı boşanma davası sonrasını anlattım.

Anlaşmalı Boşanma Kararı Ne Zaman Kesinleşir?

Mahkemenin duruşmada boşanmaya ilişkin vermiş olduğu karar kısa karardır. Kısa karar sonrası mahkeme gerekçeli kararı düzenleyecektir. Gerekçeli kararın düzenlenmesi sonrasında ise karar her iki tarafa tebliğ edilecektir. Kararın tebliğinden itibaren yasal süre içerisinde itiraz edilmez ise süre sonunda karar kesinleşecektir.

Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmazsa ve Aykırılık Yapılırsa Dava Açabilir Miyim?

Eşlerden biri, protokole uymaz ise diğer eşin yasal hakları bulunmaktadır. Örneğin; eşlerden birisine müşterek çocuğun velayeti verilmiş ve diğer eş ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmuş, teslim günlerinde yerine getirmiyor ise çocuk teslimine muhalefet suçuna dair işlemler başlatılabilecektir. Bir avukat ile bu süreçlerinizin tümünü yürütebilirsiniz.

Kesinleşmiş Boşanma Kararından Sonra Vazgeçebilir Mi, İtiraz Edilebilir Mi?

Kararın kesinleşmesi sonrasında itiraz mercii olan istinaf mahkemelerine başvurulamayacaktır.

Anlaşmalı Boşanma Kararına İtiraz Süresi Ne Kadardır?

Kararın itiraz süresi 2 haftadır, süre gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesinden itibaren başlamaktadır.

Anlaşmalı Boşanmada Tebligat Ne Zaman Gelir?

Duruşma sonrasında mahkeme vermiş olduğu kısa kararı gerekçelendirir ve sonrasında taraflara tebliğ edecektir. Uygulamada mahkemenin gerekçeli kararı tebliğ etmesi yaklaşık 1 ay sürer.

Anlaşmalı Boşanmada Gerekçeli Karar Alındıktan Sonra Davalı Temyize Gidilebilir Mi?

Her ne kadar duruşmada anlaşmalı boşanma protokol kabul edildiği belirtilmiş olsa da duruşma sonrasında eşlerden birisi veya her ikisi karara itiraz edebilir. Ancak yeni düzenleme ile karara itiraz mercii istinaf mahkemeleridir, gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden itibaren 2 haftadır.

Anlaşmalı Boşanmada Sürelerden İstinaftan-Temyizden Feragat Mümkün Mü?

Mahkeme tarafından gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesinden itibaren süreci daha kısa tutmak amacıyla mahkeme kalemine yasal itiraz süresi içerisinde istinaftan feragat ettiğine dair dilekçe her iki eş tarafından sunulabilir.

Anlaşmalı Boşanma Sonrası Eski Eşin Soyadı Kullanılabilir Mi?

Eşler soyadının boşanma sonrasında da kullanılacağına dair anlaşmış ise protokol maddesinde mutlaka belirtmelidir. Protokolde belirtilmez ise kadın eş, kendi evlilik öncesi soyadını boşanma sonrasında kullanabilecektir.

Anlaşmalı Boşanma Protokolüne Uyulmazsa İlamlı İcra Başlatılabilir Mi?

Anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesi ve kararda belirtildiği sürede diğer eşin borcunu yerine getirmemesi halinde ilamlı icra takibi başlatılabilecektir.

Anlaşmalı Boşanmada Kimlik Ne Zaman Değişir?

Kimlik değişimi için boşanma kararının kesinleşmesi gerekmektedir. Boşanma kararının kesinleşme şerhi vermesi halinde ilgili nüfusa eşlerin boşandığına dair bildirim gönderilecektir. Bildirim sonrasında nüfus işlem yapmış olduğu vakit, eşler kimlik değişimini yapabilecektir.

Anlaşmalı Boşanmadan Sonra Zina Davası Açılır Mı?

Anlaşmalı boşanmadan sonra kişi aldatıldığını öğrenir ise karar kesinleşene kadar karara itiraz edebilir. Karara itiraz ettikten sonra delillerini sunarak zina iddiasını ileri sürebilir. Ancak anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında zina iddiasıyla boşanma davası yeniden açamayacaktır.

Anlaşmalı Boşanma Nüfustan Ne Zaman Düşüyor?

Herhangi kesin bir süre tanınmamıştır. Mahkemenin boşanma kararının kesinleştirme işlemlerinin tamamlanması ve ilgili nüfus müdürlüğüne göndermesi ile ilgilidir. Nüfusa gönderildikten sonra ilgili birim tarafından işleme alınmasına dair de kesin bir süre bulunmamaktadır. Ancak nüfusa genelde kararın kesinleşmesinden itibaren yaklaşık 1-2 ay sonrasında düşmektedir.

Anlaşmalı Boşanma Davaları Danıştaya Gider Mi?

Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinin vermiş olduğu kararların itiraz merciidir. Bu nedenle anlaşmalı boşanma davasının kararına karşılık Danıştaya başvuruda bulunulamaz, itiraz mercii İstinaf (Bölge Adliye Mahkemeleri)dir.

Anlaşmalı Boşanma Sonrası Eşler Aynı Evde Yaşayabilir Mi?

Anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında eşler ev arkadaşı olmaya karar vermiş ise aynı evde kalmalarına herhangi bir engel bulunmamaktadır. Yasada anlaşarak boşanan kişilerin aynı evde yaşamalarına dair bir düzenlemesi bulunmamaktadır. Yalnız taraflardan birisi veya her ikisi karşı tarafın daha ağır kusurlu olduğunu ileri sürerek çekişmeli boşanma davası açar ve aynı evde yaşar ise affa girmektedir. Yargıtayın yerleşmiş kararlarında aynı evde yaşanması evlilik birliğinin sarsıldığı anlamına gelmemektedir, anlaşma boşanmada bir karar ve engel bulunmamaktadır.

Anlaşmalı Boşanma Kandırılma Sebebiyle İptal Edilebilir Mi?

Anlaşmalı boşanma kararı kesinleşene kadar herhangi bir nedenle eşlerden birisi veya her ikisi karara karşılık itiraz edebilir.

Anlaşmalı Boşanma Kararı Kesinleşmeden Aldatıldığımı Öğrendim, Ne Yapmalıyım?

Anlaşmalı boşanma protokolü imzalanmış ancak duruşma daha gerçekleşmemiş ise duruşmada protokol maddelerini kabul etmediğini ileri sürebilir ve akabinde çekişmeli boşanma dava dilekçesini sunabilir. Duruşma sonrası karar kesinleşme öncesi aldatıldığını öğrenen eş ise gerekçeli kararın kendisine tebliğ edilmesinden itibaren karara itiraz edebilir.

Anlaşmalı Boşanma Sonrası Soyadım Ne Zaman Değişir?

Soyadı değişikliği nüfus müdürlüğünde boşanma kararının nüfus kayıtlarına işlenmesine bağlıdır. Kesin bir süreç verilememektedir, ancak boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 ay içerisinde nüfus kayıtlarında boşanma durumu işlenmiş olacaktır.

Anlaşmalı Boşanmadan Ne Kadar Süre Sonra Evlenilebilir?

Anlaşmalı boşanma davası kararının kesinleşmesinden itibaren her iki eş resmiyette evli sayılmayacaktır. Erkek eş, kararın kesinleşmesi ile yeniden evlenebilir. Ancak kadın eşin soybağının karışmaması adına kanunda geçerli olan iddet müddetini beklemelidir. Bu süre, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 300 gündür. 

Anlaşmalı Boşanmada İddet Müddeti Süresi Ne Kadar?

Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 300 gündür. Bu süre gerekçeli kararın taraflara tebliğ edilmesinden itibaren başlamaktadır.

Anlaşmalı Boşanmada İddet Müddeti Süresi İptal Edilebilir Mi?

Sürenin kaldırılması için iddet müddetinin kaldırılması davası açılması gerekmektedir. Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 300 gün içerisinde yeniden evlenmek isteyen kadın, hamile olmadığının raporunu sunarak aile mahkemesinde dava açabilecektir.

  Satılık Düşecek Domainler    Afternic Alanadı satış (Domain alımı) 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir