beşiktaş kimsenin babasının çiftliği değildir / 3. Hafta Konyaspor Beşiktaş

Beşiktaş Kimsenin Babasının Çiftliği Değildir

beşiktaş kimsenin babasının çiftliği değildir

BEŞİKTAŞ KİMSENİN ÇİFTLİĞİ DEĞİL

BEŞİKTAŞ KİMSENİN ÇİFTLİĞİ DEĞİL

Beşiktaş çok zor günlerden geçiyor. Demirören yönetiminin son dönemlerinden beri kulüp hiç bu kadar sahipsiz bırakılıp kötü yönetilmemişti. Bugüne kadar yönetimsel zaafların gözardı edilebilmesini sağlayan Şenol hoca da göreve geldiğinden beri takımını hiç bu kadar kötü yönetmemişti. Beşiktaş kadrosu da &#;ten bu yana hiç bu kadar zayıf duruma gelmemişti. Beşiktaş taraftarı ise muhtemelen kulüp tarihi boyunca hiç bu kadar takımına sahip çıkamayan, etkisiz bir hale bürünmemişti. Bu kadar eksinin biraraya geldiği bir sezonda da Beşiktaş takımının şampiyonluk yarışından erkenden kopması hiç sürpriz değil aslında&#;

Son iki hafta alınan beraberliklerden sonra Başakşehir&#;e yetişmenin sözkonusu olamayacağını artık tüm camia kabullenmişti, ancak ikincilik hedefi kanlı canlı bir şekilde ortada durmaktaydı. Bu konuda yarış verilen rakip Galatasaray&#;ın Beşiktaş&#;tan daha iyi olmayan hal ve vaziyeti umutların taze tutulması için yeterliydi. Ama camiada bunun bilincinde olan sanki sadece taraftarlarmış gibi bir görüntü var! Kulüp içinde yöneticisinden teknik heyetine ve oyunculara kadar kimse, &#;şampiyon olamıyorsak en azından maddi manevi getirisi çok yüksek olan lig ikinciliğini kazanıp kendimizi affettirelim&#; anlayışında değil gibiler sanki! Bugünkü Konyaspor maçında da son dönemde olduğu gibi sahadaki kendini paralayan birkaç oyuncu dışında kimse bu canlılığı gösteremedi ama son anlarda yıldız futbolcu Kagawa çıktı sahneye ve sadece günü kurtarmış oldu.

Bu maç hiç kuşkusuz ki, skorundan ziyade tribünlerdeki tepkilerle hatırlanacak. Özellikle yazının başlığı olarak uygun gördüğüm, &#;Beşiktaş Kimsenin Çiftliği Değil&#; sloganı tam anlamıyla yerini bulan bir slogan oldu. Zira uzun süredir kulübü yönetenler ve takımın kenar yönetimi bu takımı babasının çiftliği gibi görmeye başlamıştı! İçinde bulunulan başarısızlığın 1 numaralı sorumlusu olarak görmesem de, Şenol Güneş maalesef uzun süredir kendini bu takıma vermiyor. Uzun süredir tüm rakipler tarafından çözülmüş olan oyun sistemine en ufak bir yenilik getiremediği gibi, başarılı olduğu noktaların da tamamen ilk sezonundaki kaliteli oyunculardan kaynaklandığını kanıtlarcasına, takımını doldur boşalt ve orta kafa yapmaktan ibaret aciz bir takım haline getirdi ne yazık ki.

Hadi bu sistem geçen sezon Beşiktaş&#;ı tanımayan Avrupa&#;daki rakiplerine karşı başarılı oldu, ligde de Cenk ve Talisca gibi isimler sayesinde zaman zaman işledi. Ama bu sezon Burak gelene kadar santraforsuz oynayan, orta sahada Ljajic gibi bir silah elde edilmişken bile hala topu ayağına alanın çizgide eli belinde bekleyen şaklabana attığı, onun da allah ne verdiyse içeriye bakmadan ortalayıp (30 ortadan 1 tanesinde) asist yapabilirse maçın kahramanı olduğu (!) abuk sabuk bir takım oldu Beşiktaş. Hocanın artık kapasitesinin tükendiği ve tıkanmaya başladığı sezonun ilk haftalarında net şekilde görülüyordu, ama ne yazık ki önceki başarılarının hatırına gereğinden fazla sabredildi. Zaten bu anlayış mahvediyor bu kulübü. Beşiktaş kimsenin hatırı için deneme tahtasına döndürülemez! Vefalı olmak farklı bir şeydir, sırf 2 sene başarılı oldu diye takımı gitgide dibe sürüklediği aşikar bir hocaya sabretmek demek değildir.

Beşiktaş yönetimi de hem bu noktadaki hatasıyla, hem de Beşiktaş&#;ın ve Şenol hocanın önünü kesmeye and içmiş birçok dış mihrak karşısındaki pasif tavrıyla çoktan sınıfta kaldı. Daha iki gün önce eski futbolculardan ve son dönem scouting görevinde bulunan Gökhan Keskin&#;in açıklamalarını hatırlarsınız, Cengin Ünder, Çağlar, Dudu gibi birçok ismi alacakken bazı yöneticilerin engel olduğuna dair!.. Bunların yerine Mitrovic gibi, Larin gibi üç kuruşa alınabilecekken milyonlarca dolar verilen (veya verilmiş gibi gösterilip birilerinin cebini dolduran) transferler yapıldı. Daha da yazılabilecek o kadar çok şey var ki, bir girsek sabaha kadar çıkamayız işin içinden. O nedenle yazının kalan bölümünü de maça ayırmak istiyorum.

Sahaya çıkan 11 ve yapılan değişikliklerle Şenol hoca neden görevi artık bırakması gerektiğini net şekilde gösterdi. Mirin&#;in sakatlığında defansta Medel, Roco gibi gerçek defans oyuncularını kullanmak yerine gene evladı Necip&#;i asla beceremediği stoper rolüne soyundurdu. Medel&#;i ise daha önce defalarca kez iyi performans gösteremediğini ispatladığı önlibero pozisyonunda Atiba&#;nın yanına koydu. Bir iç saha maçında, Aykut Kocaman gibi pozitif futbola tepki olarak doğmuş bir adamın takımına karşı bile yaratıcı ofansif orta saha oyuncusu kullanmamak, Dorukhan&#;ın yokluğunda en azından Oğuzhan&#;ı geçmiş dönem formsuzluğuna karşın haftalardır burnu sürtülmesine rağmen halen aklına getirmemek nasıl bir aklın ürünüdür, ben anlayamıyorum doğrusu. Atiba&Medel ikilisinden nasıl bir yaratıcılık beklenebilir ki? Dolayısıyla takımın üretkenliği tamamen Ljajic&#;in üzerine kaldı. Kanatlar zaten evlere şenlik! Tüm istekliliğine rağmen beceri düzeyi bir o kadar aşağıda kalan Lens ve diğer kanattaki çizgi emeklisi soytarı futbolcu ile hiçbir şey yapmak mümkün olamazdı, olmadı da. Neyse ki Ljajic ile beraber sahanın en iyisi olan Burak&#;ın kişisel gayretleriyle 2  gol bulunup devreye önde girildi. Burak&#;ın harika frikik golünde atış öncesi sanki bir frikik ustasıymış gibi yine topa salça olmaya kalkışan Quaresma efendiye haddini bildiren Medel&#;e de buradan şahsi olarak teşekkürlerimi iletmek isterim! Golde onun da payı büyüktü!

&#;lik skorun uzun süre korunamayacağı ise ikinci yarının daha ilk bölümlerinde belli etti kendini. Oyun bu şekilde devam ederse beraberliğin gelmesi sürpriz olmayacaktı, zira araya atılan her ara pası kalecimizi rakiple karşı karşıya bırakıyordu! Biz bunu tribünden sınırlı futbol bilgimizle açık şekilde görebilirken, bizden çok daha üstün futbol bilgisi olan Şenol hocamızın görememesi ve ilk değişiklik için dakikayı beklemesi nasıl bir teknik direktörlük örneğidir? Ama pardon, kendisi bizim değil Milli Takımın teknik direktörüydü, unutmuşum!

Beraberlik golünden hemen önce gelen Kagawa değişikliğinde de sahanın en faydalı ismi Ljajic&#;i çıkartarak rezil oyuncu değişikliği örneklerine bir yenisini daha ekledi maalesef hocamız. O sırada sağ çizgide takımımızın reisi (!) Quaresma hazretleri de her topu istemeye devam ediyordu! Beraberlik golünden sonra zaten takımda topu ayağına alan herkes, hocalarından taktiksel olarak farklı bir şey de alamadıkları için topu çizgilere gönderip orada kim varsa içeriye doldurmalarını beklemeye başlamıştı. Bu çağ dışı futbol tarzıyla golün gelmesi şansa kalmıştı. Bu maçlığına şans Beşiktaş&#;ın yüzüne güldü, Adriano&#;nun presiyle büyük payı olan golde Kagawa ustalığını gösterdi. Sezon sonu bonservisi alınamazsa çok özleyeceğiz bu Japon&#;u&#;

Son olarak günün olayı olan protestolara tekrar değinirsek, ben stat açıldığı günden beri yer aldığım Güney Üst tribünden Karius hariç yapılan tüm protestolara katıldığımı gururla söyleyebilirim. Bu yönetim de, teknik heyet de, takımı kendi çiftliği gibi görenlerin başında gelen 7 numaralı şaklaban da bu protestoları çok evvelden hak etmişti, geç bile kaldık. Sadece Karius&#;un ıslıklanmasına karşı çıkıyorum, zira performansı ne kadar kötü olsa da zaten kiralık olan ve sezon sonu gitmesi muhtemel bir adamı maç sonu yerine maç ortasında ıslıklamanın takıma zarardan başka getirisi olacağını düşünmüyorum.

Bu hafta çekirge atladı, peki gerekli istifalar gelmedikçe nereye kadar atlayabilir ve lig funduszeue.infoği ihtimali ne kadar olabilir sizce?

Yazarın diğer yazıları için tıklayın

mail: [email&#;protected]

twitter: @olcynrlu

Kalli git, Vural gel!..

Sevgili Halil Özer diyor ki, yazısında: "Kalli 74 yaşında Belki de hocalık hayatındaki son sözleşmesini yaptı. 1 milyon euroya yakın para alıyor. bini aldı. Geride kaldı bin. Sizce bu parayı bırakabilir mi? Yoksa siz onu zengin bir hoca olarak mı tanıyorsunuz? En son Beşiktaş'ta yarım çalışmış. Şimdi burada. Galatasaray kovsa bile gelip o parayı alır. Ya da karşılıklı anlaşır, yarısını koparır. Veya sonuna kadar çalışır yine o parayı alır. Kalli'nin bu yaşta buraya yüksek idealleri için geldiğini herhalde kimse düşünmüyor." Ve Halil Özer, "Galatasaray'ı da, Kalli'yi de, Adnan Polat'ı da kurtaracak formülü" arıyor!.. Yani; "Kalli'nin Almanya'dan dönmemesi" ile ilgili "çıkış" yolunu!.. Söyleyeyim; çok basit!.. "Alman Hoca'yı bütün itirazlara rağmen getirme sorumluluğunu yüklenmiş olan" Adnan Polat, verir "Kalli'nin kalan parasını" ve Kalli de Almanya'daki "doktor arkadaşlarından" bir "Türkiye ve soğuğu 74 yaşındaki Kalli için hayati risk taşımaktadır. Kalli o soğuklarda Anadolu'daki maçlarda saha kenarında oturamaz" raporu alır ve kulübe gönderir; olur biter!.. Kalli de kurtulur, Adnan Polat da, Galatasaray da!.. Getiriler, mesela Galatasaray'ın başına Yılmaz Vural'ı!.. O da, Adnan Polat - Adnan Sezgin - Feldkamp - Ahmet Akcan dörtlüsünün tam bir beceriksizlik süreci içinde darmadağın ettiği kadronun "moral ve ruh düzenlemesini" ara tatilde yapar, Galatasaray ikinci yarıya "birbirini sevmeye, saymaya başlayan" ve "takım ruhunu yeniden kazanma yoluna girmiş" bir ekip olarak girer!.. Bu kadar kolay mı, "zor gibi" görünüyor ama kolay; zira "Galatasaray kadrosu", seveceği, sayacağı, "kendilerini anlayan" bir hoca bekliyor ve özlüyor!.. Galatasaray yönetimi, keşke "Mustafa Denizli'yi razı edebilse"; ama Denizli'nin "yolu yarılanmış" bir ligde görev alacağını hiç sanmıyorum!.. Yılmaz Vural'a "bir büyük kulüpte verilecek ilk fırsatın", Galatasaray futbol takımı için "büyük bir şans" olacağını sanıyorum!.. Onun hırsı, onun bilgisi ve hocalık yetenekleri, Galatasaray takımını kolayca toparlamasını sağlayacaktır!.. Sakın ola ki, "yarı yolda" bir "yabancı" düşünülmesin; takımı ve Türk futbolunu tanıyana kadar "lig biter"; perişanlık olur!.. Ve de sakın ola ki, "ligin diplerinde dolaşan, ikinci liglerde görev yapan" eski "Galatasaraylı" hocalardan birine de "Gel" denmesin!.. "Birkaç" başarılı maç sonrası "şişirildikçe şişirildiler"; sonrası tam bir fiyasko!.. "Ben kimsenin altında çalışmam" demek elbette "onurlu" bir görüştür ama, "daha sonra" bu sözün uygulamada ispatı gerekir; ispat başarıdır; olmazsa "bu onurlu söz" sadece dudaklarda ve kulaklarda kalır; o kadar!.. Galatasaray, ikinci yarıya "mutlaka ve mutlaka" Feldkamp'sız girmelidir!.. Doğan Sarıbeyoğlu ne kadar "doğru ve güzel" yazmış: "70 yaş üzeri için soğuk hava ve grip ölümcül risk taşır" diye!.. Yazık değil mi Feldkamp'a? "Dondurucu" kış aylarında, saatlerce antrenmanlarda, maçlarda "devamlı ölümcül risk altında" olmayacak mı?.. Adnan Polat "Feldkamp dönecek" diye inat ve ısrar ederken, "bunu" düşünmüyor mu?.. Yarın, Allah göstermesin, "kötü bir şey olursa", hiç mi vicdan azabı çekmeyecek?.. Dahası, "bir gripte haftalarca antrenmana ve maça gelmeyen" bir hoca ile, kış aylarında Galatasaray futbol takımı ne yapacak?.. Bir "dahası" daha; Lincoln'e, Hakan'a "gözünü kırpmadan" ceza veren, ama "bacak kadar" Arda'ların, Sabri'lerin milyonların gözü önünde yediği "herzeleri", yönetim kuruluna havale edecek kadar "disiplinin d'sinden habersiz olduğunu" gösteren bir hocaya, futbolcuların "sevgisi çoktan bitti" de, saygısı kalır mı ve Galatasaray "böyle" bir hoca ile yola devam edebilir mi, sevgili Polat?.. "Çatlamadan" da öte, kırılan testi su tutar mı, sevgili Polat?.. İnat etme, kendine de, Galatasaray'a da yazık etme!.. Eğer hâlâ "Galatasaray yoluna Feldkamp ile devam edecek" diyorsan ki, diyorsun, benim de edeceğim bir çift söz daha var "Çalışanları önünde Kalli'nin durumuna düşmüş bir genel müdürün olsa" acaba onu "bir gün bile" iş başında tutar mısın?.. Peki,"babanın kurduğu" ve bugün başında olduğun holdingde bunu yapmazsın da olan "Galatasaray'da bunu yapman" ne anlama gelir?.. Galatasaray'ı "babanın çiftliği" sandığın!.. İşte bu olamaz ve kabul edilemez!.. Hadi, "hasta" Özhan Canaydın'a "acındığı için" böylesine "babasının çiftliği gösterilerine" göz yumuluyor, ama "sapasağlam" Adnan Polat'a göz yumulabilir mi?!.. Galatasaray kimsenin babasının çiftliği değildir ve olmamalıdır!..

Yazıyı PaylaşYazıyı Kaydet

Karaduman&#;dan üye listesi iddiası

Kongrede kürsüye çıkan Erkan Karaduman, “Sıkıldığımız konulardan bir tanesi; yakinen bildiğim kulübe kimler üye yapıldı tartışması üzerine; Engin Koyun’u bu konuda suçluyorum. Körfez’de ikamet ediyorum. Çok net biliyorum ki; AK Parti Körfez İlçe Gençlik Kolları Başkanından yöneticilerine, Körfez Belediyesi çalışanlarına, belediye meclis üyelerine kadar yakinen gördüğüm onlarca kişi 25 Şubat tarihinde, Hüseyin Üzülmez’e vekaleten başkanlık yaptığı dönemde Kocaelispor’a üye yapıldılar. Bu konu ’deki tüzük değişikliğiyle birleştirildiğinde Engin Koyun’un bugün seçilmesi halinde kulübü Engin Koyun’un çiftliği haline getirecek. Temennim Yaşar Can’ın kulüp başkanı olması. Mali kongrede bir yöneticimiz 15 sene sonra iki adaylı seçim var zevkini çıkarın demiş bir yönetici. Haklı. Kocaelispor’un bugün bu hallere gelmesine sebep olan ismi lazım olmayan başkan, ’dan bu yana yargılandı, davası devam ediyordu. Zimmet suçundan yargılandı. Ağır ceza mahkemesi suçlu buldu. Ama bu suç uzlaşmaya tabi tutuldu. Kocaelispor Kulüp Başkanı Engin Koyun o ismi affetti. Bizim 15 senemize sebep olan kişi Engin Koyun tarafından affedildi. Burası kimsenin babasının çiftliği değil. Kocaelisporlu’nun yanın Kocaelisporcu tabiri geldi benim nezdimde. Biz Kocaelisporcu olalım” şeklinde konuştu.

#kocaelispor, Engin Koyun, AK Parti, Körfez

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası