4 murat zamanı / IV. Murat Biyografi.info

4 Murat Zamanı

4 murat zamanı

IV. Murat'tan Sonra Tahta Kim Geçti?

Haberler

Gündem

IV. Murat'tan Sonra Tahta Kim Geçti?

17. Osmanlı Padişahı olan IV. Murat 1612- 1640 arasında hüküm sürdü. Sultan I. Ahmed'in ve Kösem Sultan'ın oğludur. I. Ahmed'in ölümü üzerine tahta çıkan amcası I. Mustafa psikolojik rahatsızlıklarından ötürü tahttan geri indirildi. 11 yaşındayken tahta çıkan IV. Murat, 28 yıl Osmanlı Devlet'inde hüküm sürdü. Revan ve Bağdat fatihi olarak bilinir. Bağdat'ta Türk- Safevi ordusuna karşı verdiği mücadeleler ile adını tarihe yazdırdı. O dönemde çıkan isyanları bastırarak başarılı oldu. Peki IV. Murat'tan sonra tahta kim çıktı? İşte detaylar...

Osmanlı Devleti'nin önemli padişahlarından biri olan IV. Murat, Osmanlı'nın en parlak padişahlarından biridir. Sadece başarılı ile değil getirdiği yasaklar ile de kendinden oldukça sık söz ettirdi. 1630 yıllarında İstanbul'da çıkan bir yangından dolayı bütün tütün ürünlerini yasakladı. Yangından sonra çıkan herhangi ayaklanmaya karşı İstanbul'da bütün kahve ve meyhaneleri kapatarak tütün kullanımını yasakladı. Yeniçerilerden veya askerlerden tütün kullananların ellerini kestiği bazılarını ise idam ettirdiği rivayet edilir. Ayrıca yatsıdan sonra fenerle dışarı çıkılmasını emretti. Yasaklara uymayanları ise öldürdü. IV. Murattan sonra tahta çıkan Sultan İbrahim ile ilgili merak edilenleri sizler için derledik...

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda

Babası : 1. Ahmet
Annesi : Kösem Sultan
Doğumu : 27 Temmuz 1612
Vefatı : 8 Şubat 1640 (27 yaşında)
Saltanatı : 10 Eylül 1623 – 8 Şubat 1640 (17) sene 17. Osmanlı Padişahı

Osmanlı padişahlarının 17.’sidir. I. Ahmet‘in oğullarındandır. Annesi Kösem Mahpeyker Vâlide Sultandır. İstanbul’da doğdu. 11 yaşında amcası I. Mustafa’nın yerine tahta geçti. 16 yıl saltanat sürdü, 27 yaşında öldü. Oğlu olmadığı için yerine kardeşi İbrahim geçti, buhranlı bir anda tahta çıktı. Çocuk yaşında olduğu için, annesi Kösem Valide Sultan saltanat naibesi oldu. Anadolu II. Osman’ın kan dâvasiyle, İstanbul’daki gayrimeşru hükümeti devirmek meseleleriyle karışırken, İran da fırsattan faydalanıp Irak’ta taarruza geçmiş, 1624’te Bağdat’ı almıştı.

Bu derece önemli bir eyalet merkezinin düşmesi, buhranı bir kat daha artırdı. Yeniçeri zorbalarının ayaklanmaları, büyük facialarla bitiyordu. Zorbalar, 1632’de IV. Murat’ın gözleri önünde, değerli vezir-ı âzami Müezzinzade Damat Hafız Ahmet Paşa’yı parçaladılar.

Yalnız, genç padişah da artık devlet işlerine hakim olmaya başlamıştı. Zorba ele başılarından olan eski vezir-i âzam ve serdâr-ı ekrem Hüsrev Paşa’yı Tokat’ta idam ettirdi.

Yeniçeriler bunun üzerine yeniden ayaklandılarsa da IV. Murat, zorbaları tutan vezir-i azam Topal Recep Paşa’yı da idam ettirip durumu kesin şekilde eline aldı. Daha sonra, zorbalarla çok hafif bir şekilde ilgilenmiş olan Şeyhülislâm Ahizade Hüseyin Efendi’yi de, sırf gözdağı vermek için idam ettirdi; halbuki ulema sınıfından en küçük bir ferdin bile idamı kanunen yasaktı. IV. Murat, bu mevkie yeniden sevgili şeyhülislamı şair Yahya Efendi’yi getirdi; Yahya Efendi, 18 yıl şeyhülislamlıkta kalmıştır.

IV. Murat, 1635 martında Revan seferine çıktı. 8 ağustosta kaleyi aldı. 11 eylülde Tebriz’e girdi. 1638 nisanında «Bağdat seferi» denilen İkinci Iran Seferi’ne çıktı. Bağdat, yıllardan beri, kanlı kuşatmalara rağmen, İranlılar’dan geri alınamıyordu.
15 kasım 1638’de Bağdat’ın kanlı kuşatması başladı. Şehri 40.000 kişilik bir Türk-Safevi ordusu savunuyordu. 1625’te Mustafa Paşa Bağdat önlerinde şehit düşmüştü, bu sefer oğlu vezir-i azam Tayyar Mehmet Paşa da savaşta şehit oldu.

 

«Bağdat Fatihi» diye anılan IV. Murat, Abbasiler’in başkentine girdi. 17 mayıs 1639′ da Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Türk – İran savaşına son verildi. IV. Murat, 1 yıl 4 av süren bu ünlü seferinden 12 haziran 1639′ da İstanbul’a döndü. Bir müddet sonra da hastalanıp öldü. Sultan Ahmet Camisi’ndeki babası I. Ahmet’in türbesine gömüldü.

IV. Murat, imparatorluğu müthiş bir kargaşalıktan kurtarmış, hattâ ünlü tarihçi Hammer’e göre, devletin hayatına 50 yıl kazandırmıştır. «İkinci Yavuz» diye anılır. Devleti fiilen idare ettiği 8 yıl içinde hiçbir tahakküme yer vermedi. 100.000 olan Yeniçeri sayısını 35.000’e indirdi, ordunun saygısını kazandı. Yalnız, herkese sözünü geçirebilmek için çok kan döktü. İdam ettirdikleri arasında bir şeyhülislâm, bir Kırım hanı, bir de Ortodoks cihan patriği vardır.

IV. Murat şair, sanatkâr ve bestekârdı. Topkapı Sarayı‘nda seferlerinin hatırasını yaşatmak için yaptırdığı Revan ve Bağdat Köşkleri Türk mimarlığının şaheserlerindendir.

Osmanlı Padişahları / Osmanlı Padişahları Sıralı Listesi / Osmanlı Padişahlarının Ölüm Nedenleri / Osmanlı'da En Güçlü Sultanlar

Bilim İnsanları / Ünlü Yazarlar / Ünlü Ressamlar / Ünlü Müzisyenler / Türk Büyükleri / Türk Bilim İnsanları / Ünlü Matematikçiler / Ünlü Fizikçiler

IV. Murad

IV. Murad

IV. Murad , 1623 ile 1640 yılları arasında hüküm süren 17. Osmanlı padişahı ve 96. İslam halifesi. IV. Murad, Revan (Erivan) ve Bağdat fatihidir. Sultan I. Ahmet ve Rum asıllı devşirme Kösem Sultan'ın oğlu olarak dünyaya geldi. IV. Murad’ın ağabeyi Genç Osman’ın Yedikule zindanlarına kapatılması ve bir grup isyancı tarafından öldürülmesi sonucunda amcası I. Mustafa tahta geçti, fakat I. Mustafa’nın akli dengesinin padişahlık yapmaya uygun olamamasından dolayı 11 yaşındayken yeğeni IV Murad tahta geçip padişah oldu.

IV. Murad’ın Yaşamı

IV. Murad’ın saltanatının ilk yılları

Osmanlı tarihinin ilk reformcusu sayılan Genç Osman, 1618 yılında babası Sultan I. Ahmet'in vefatı üzerine ve amcası I. Mustafa'nın üç aylık saltanatından sonra tahta geçmişti. Saltanatının 3. yılında kendini kamuoyuna ispatlamak ve güçlü bir padişah imajı verebilmek için Lehistan üzerine 1621 yılında Hotin Seferine çıkmıştı. Kanuni Sultan Süleyman'ın son seferi olan 1566 Zigetvar Seferi'nin üzerinden 55 yıl geçmiş ve bir padişah ordunun başına ikinci kez geçiyor ve sefere çıkıyordu. Seferde zayıf görülen Lehistan'ın ağır bir yenilgiye uğratılamaması padişahı rahatsız etmiş, başarısızlığın sorumluluğu ocağa yüklenmişti. Genç Osman seferde ocağı yakından tanıma fırsatı bulmuş ve Yeniçeri Ocağının köklü bir reforma tabi tutulması gerektiğine hatta kaldırılmasına karar vermişti. Ocağı tekrar düzenlemek için padişah özetle şu planı yapmıştı: bir şekilde İstanbul'un dışına çıkacak, Anadolu'da yeni bir ordu toplayacak ve bu orduyla merkez garnizonu İstanbul'da bulunan Yeniçeri Ocağını savaşarak ortadan kaldıracaktı. İstanbul'dan orduyu arkasında bırakarak uzaklaşmanın yolu ise Hacca gitmekti. Hac bahanesiyle şehirden uzaklaşmak isterken padişah engellenmiş, isyan çıkmış, geri döndürülmüştü. Topkapı Sarayı'nda kendini güvende hissetmeyen Genç Osman Yeniçeri Ağası'na sığınacaktır. Burada soğukkanlılığa davet edilen ve yatıştırılan padişah çok geçmeden ve temayüllere aykırı bir şekilde yakalanmış, devamında da halka teşhir edilerek ve hakaretamiz muamelelerle Yedikule zindanlarına götürülmüştür. Var olan durumun değişmesini istemeyen ve varlıkları sürdürmek isteyen cuntacı grup padişahın tutuklu da olsa sağ olmasından rahatsız olacaktır. Kendi istikballeri için bu genç ve reformcu padişahın infaz edilmesine karar verilmiş ve tutuklu bulunduğu koğuşta boğdurulmuştur. Bu olay Osmanlı tarihinin en büyük darbelerinden birisi olarak tarihe geçmiştir. Devamında tahta ikinci kez çıkarılan I. Mustafa'nın padişahlık yapamayacağı bir kez daha anlaşılmış ve nihayet Kemankeş Ali Paşa'nın önderliğinde tahta henüz 11 - 12 yaşında olan Sultan IV. Murat geçirilmiştir. Sultan Murat, tahta böylesi bir kaos ortamında geçecek ve o güne kadar tahta çıkan en küçük padişah olacaktır. Padişahlığına kadar geçen dönemde kendisi kafeste bekletilmiştir. Eski Saray'da bulunan annesi Kösem Sultan Topkapı Sarayı'na getirilerek oğlunu cülus törenine hazırlamıştır. Ertesi gün, 10 Eylül 1623'te Eyüp Sultan'da Aziz Mahmut Hüdai hazretlerinin elinden kılıç kuşanmış ve 4 gün sonra da sünnet ettirilmiştir. Sultan IV. Murat tahta geçmesiyle sonuçlanan süreç ön görülemediğinden padişahlığa hazır değildi, eğitimi kafeste sağlanamamıştı. Sultan Murat, ağabeyi Genç Osman'ın öldürülmesine ve amcası Sultan I. Mustafa'nın yetersiz bulunarak tahttan indirilmesine şâhit olmuştu. Ülke büyük bir kaosun içindeydi. Konumunu kanlı bir şekilde güçlendiren ve menfaatlerine dokunulduğunda padişah bile infaz edebileceğini gösteren Yeniçerilerin devam eden İsyanları ve uzlaşmaz tavırları, Safevîlerin doğuda Bağdat'ı ele geçirmeleri, Avrupa'daki gelişmeler ve 30 yıl savaşları, Avusturya tehtidi, Celali İsyanları, Anadolu'da bozulan asayiş ve eşkiya terörü ve nihayet ekonomik şartlar çocuk yaştaki padişahı zor durumda bırakıyordu. Tüm bu nedenlerden dolayı IV. Murat'ın tahta kendisinden önceki padişahlara göre çok olumsuz bir ortamda geçtiği bir gerçektir.

Kösem Sultan iktidarı

IV. Murat tahta geçtikten sonra hızlı bir eğitime tabi tutuldu. Genç padişah ise kendisine eğitime olumlu tepkiler verecek ve ileride sahip olduğu entellektüel bir birikimle kendinden söz ettirecektir. Bu süre içerisinde padişah adına annesi Kösem Sultan "saltanat naibesi" adıyla devleti yönetmek zorunda kaldı. Padişah adına devleti annesinin yönetecek olması Osmanlı tarihinde bir ilktir. Bu süre içinde imparatorluk anarşiye ve büyük iç karışıklıklara sürüklendi. Safeviler, Irak'ı ele geçirdi, Bağdat başta olmak üzere birçok yerde sünniler kılıçtan geçirildi. Safevi orduları Mardin'e kadar ilerledi. Ortadoğu'daki sünni - şii dengesi bozuldu. Kırım, Yemen, Lübnan ve Mısır'da ciddi isyanlar çıktı. Abaza Mehmet Paşa, Doğu Anadolu'da iki kez isyan çıkardı. Askerlere verilen maaşlar arttırılırken, vergi sistemi bozulduğundan gelirlerde azalma görüldü. Kuzey Anadolu'da işlevsizleşen Tımar Sistemi ve buna bağlı artan yolsuzlukları öne süren halk isyan başlattı. Safevilere karşı yürüttüğü seferde başarısız olan Sadrazam Hüsrev Paşa'nın azli üzerine 1632 yılında Yeniçeriler sarayı basarak sadrazam ile 17 devlet yöneticisinin kellesini istedi. Yeni Sadrazam Hafız Paşa yeniçerilerce öldürdü, birçok devlet adamının evi yağmalandı. İkinci bir isyana kalkışarak padişaha güvenmediklerini söyleyen yeniçeriler, ileride padişah olacak şehzadelerin hayatlarından şüphe ettiklerini, sağ olduklarının bir ispatı olarak şehzadelerin kendilerine gösterilmesini hatta bazı şehzadelerin Yeniçeri Ocağında kendi himayelerinde kalması gerektiğini söylemişlerdir. Padişah, şeyhülislam ve veziriazamın kefil olması ile yeniçerileri bu isteklerinden vazgeçirmiştir. Asilerin ayak divanına çıkartıp yaptıkları pazarlıklarla genç padişahı zor durumda bırakması, acizliği, yaşı itibariyle sürekli küçümsenmesi ve annesinin himayesinde kaldığı düşüncesi onun ilerde sert bir mizaca bürünmesine neden olmuştur.

Kösem Sultan Anadolu'daki isyanları bastırmak için birçok girişimde bulunmuş ve en dikkat çekici olan Abaza Mehmet Paşa isyanı son bulmuştur. Kendisi anarşi döneminde ülkeyi toparlama konusunda yoğun bir çaba sarf etti. Kösem Sultan, yaklaşık 10 yıllık saltanatı boyunca 8 veziriazam, 9 defterdar değiştirmiştir. Bunun yanında muhtaçlar için aşevleri açtı, hayır kurumları yaptırdı, borçları yüzünden hapishaneye düşmüş olan mahkumların borçlarını ödeyerek onları hapisten kurtardı ve fakir kızların çeyizlerini düzerek onları evlendirdi. Bu icraatleri ilk döneminde toplum ve bürokrasi çevrelerinde takdir görmüştür.

IV. Murad’ın Mutlak saltanat yılları

IV. Murad’ın İdareyi Ele Alışı

IV. Murat kendini yeterince güçlü ve idareyi ele alacak kabiliyet ve tecrübede hissedince Yeniçeriler'i merasim için Sultan Ahmet Meydanı'nda topladığı, beklemekten canı sıkılan bir yeniçeri subayının disiplinsiz bir şekilde, padişah geçerken yaşı ile alaya varan sözler sarfetmesi üzerine kılıcı ile tek hamlede hem yeniçeriyi hem de atını ikiye böldüğü anlatılır. Bu olaydan sonra hemen Yeniçeri Ocağı'nda düzenlemeye gitmiş ve ocak içerisindeki kimi subayları halletmiş, kimine de boyun eğdirmiştir. Gerekli hazırlıkları yapar yapmaz da Bağdat üzerine yürümüştür.

IV. Murad’ın Alkol yasağı

IV. Murat ilk olarak, yaygınlaşmış olan rüşvet ve iltiması azalttı. İstanbul'da alkol, tütün ve kahveyi yasakladı.  Yasağın sebebinin 1631'deki büyük İstanbul yangını olduğu ve padişahın yaptırtığı bir soruşturma sonucuna göre bu yangının tütün içen sarhoş yeniçeriler tarafından çıkarıldığı iddia edilir.[kaynak belirtilmeli] Ayrıca meyhane ve kahvelerin Yeniçeri ve isyancıların toplanma mekanı haline gelmesi padişahı düşündürmüştü. Yasak, kaybolan devlet otoritesinin de bir nevi tekrar tesisinin bir göstergesi olacaktı. Padişah kendi yasağına ne derece uyulduğuna bağlı olarak otoritesini ölçtü. Bu nedenle yasak çok katı bir şekilde uygulandı. Sultan Murat, yasağa uymayanların öldürülmesini emretti.  Bazı geceler tebdîl-i kıyafet (kıyafet değiştirerek) ile sokaklarda teftişlerde bulunurdu. Bu tebdil-i kıyafet teftiş uygulamasını sıklıkla yapmış ve birçok meyhaneyi gece kendisi bizzat baskınlar ve infazlarla kapattı. Padişahın üstün ve kutsal bir figür olarak Topkapı Sarayı'nda bulunmasına alışık İstanbul halkı halk arasına karışan ve doğrudan gücünü sergileyen 4. Murat'a bu yüzden farklı bir gözle bakmıştır. Sultanın ölünceye kadar sürdüğü bu uygulaması sonucu hiçbir padişaha karşı üretilmeyen efsane ve menkıbelere neden olmuştur. 4. Murat'ın sözlü kültürdeki zengin konumu onun özlenen otoriter bir padişah figürünün bir tecellisi olarak yorumlanmıştır.

Bilim ve sanat

IV. Murat'ın devrinde Nef'i, Hezarfen Ahmet Çelebi, Lagari Hasan Çelebi, Bekri Mustafa, Evliya Çelebi, Şeyhülislam Yahya gibi kişiler yaşamıştır. Şair Nef'i hicivleriyle ünlü divan şairidir, döneminin devlet adamlarını çarpık düzenini hicvetmektedir. Bazen hicivleri yüzünden başı derde giren Nef'i padişah tarafından defalarca uyarılmıştır ancak padişaha söz vermesine rağmen hiciv yazmaya devam edip Vezir Bayram Paşa hakkında hiciv kaleme alınca IV. Murat'ın emriyle 1635 yılında boğdurularak idam edilmiştir.

Hezarfen Ahmet Çelebi ve Lagari Hasan Çelebi'nin uçuş denemeleri bu dönemin en dikkat çeken bilimsel gelişmeleri olmuştur. Sultan IV. Murat'ın izni ve bilgisi dahilinde önce Hezarfen Ahmet Çelebi kendi yaptığı dev kanatlarla Galata Kulesi'nden Üsküdar'daki Doğancılar meydanına bir uçuş gerçekleştirmiştir. Bu uçuşun Galata Kulesi'nden Kız Kulesi'ne yapılması planlanmışsa da rüzgar uçuş rotasını etkilemiştir. Bu uçuş zannedildiği gibi padişaha rağmen değil bizzat padişahın da (Bağdat Köşkü'nün bulunduğu yerden) seyrettiği planlı bir faaliyettir ve uçuşun ardından Hezarfen yine padişah tarafından takdir ve yeni çalışmalar için destek görmüştür. Uçuş dünya havacılık tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Eğer gerçekliği genel kabul görürse Hezarfen o güne kadar gökyüzünde en uzun süre kalan, süzülen ve uçan ilk havacıdır. Dahası uçuşu kıtalararası ilk uçuştur. Ancak bugün yapılan bazı bilimsel çalışmalar Hezarfen'in sadece süzülerek boğazın bir yakasından diğerine kadar uçabilmesini şüpheli görür. Hem Galata Kulesi'nin yüksekliği hem de boğazdaki mevcut hava akımı bu uçuşu zora sokmaktadır. Sadece süzülerek mi uçtuğu, birikimini neren sağladığı, nerede ve nasıl çalıştığı ya da taktığı kanatların mahiyeti bugün tam olarak bilinememektedir. Ayrıca bu uçuşun Hezarfen'in ilk deneyimi olup olmadığı da tartışmalıdır. Bazı deneme uçuşları yapmış olması muhtemeldir. Kendisi hakkındaki bilgiler çok kısıtlıdır ve çoğu söylence ve dedikodudan ibarettir.

Hezarfen'e gösterilen bu ilgiden cesaret alan Lagari Hasan Çelebi de yine IV. Murat'ın izni ve denetiminde uçuş çalışmaları için destek görmüştür. En önemli ve kayıtlara geçen uçuşu padişahın kızı Kaya Sultan'ın doğum günü ya da düğün merasiminde 1633 yılında Topkapı Sarayı'nda, bugünkü Sarayburnu'nda gerçekleşmiştir. Lagari kendi yaptığı ve içinde bulunduğu bir füze ile tüm davetlilerin gözü önünde gökyüzüne dikey olarak uçmuş ve barutu tükenmeye yakın da kendi yapımı olan bir paraşütle boğaza atlamıştır. Bu uçuşu da doğru kabul edersek Lagari Hasan Çelebi yerden gökyüzüne bu derece yükselmeyi başarabilen ilk insandır. Dahası füzeciliğin ve roketli uçuşun da babasıdır. Kendisi de padişahın desteğini almış olmasına rağmen sonraki dönemlerde sürgüne gönderilmiştir. İddialara göre bu ilk uçuş denemelerine sempatiyle yaklaşan Sultan IV. Murat, hem Hezarfen'den hem de Lagari'den tedirgin olmuş ve ikisini bir daha bir araya gelemeyecek şekilde İstanbul'dan uzaklaştırmıştır. Hezarfen Ahmet Çelebi Fizan'a (Tarablusgarb/Libya) Lagari Hasan Çelebi ise Kırım'a sürgün edilmiştir. Fakat padişahın bu iki bilim adamına ilk aşamada gösterdiği destek gözden kaçmakta ve sürgün nedenlerinin üzerinde durulmamaktadır. Denemelerinin boyutları ve rahatsızlık nedeni tam olarak bilinememektedir. İddialar göre padişaha bazı devlet adamlarının telkinlerde bulunduğu ve "Allah insanların uçmasını isteseydi onları zaten kanatlarıyla birlikte yaratırdı, bu kişiler Allah'a karşı gelmektedirler." diyerek etkiledikleri söylenir. 4. Murat gibi entellektüel bir padişahın bu kadar düz bir mantıkla hareket edeceğini düşünmek hatalıdır. Bu mantıkla hareket edersek yüzme yeteneği balıklara ve deniz canlılarına verilmiştir. İnsanların suda yüzebilmesi de dinen yasaklanması gereken bir davranış olmalıydı. Ayrıca Allah'a karşı gelmek ve şirk suçu sürgünle değil daha ağır bir ceza gerektirmeliydi. Padişahın bu iki kişiden tedirgin olması ve onları iktidarına karşı bir tehdit olarak algılaması da tartışmalı bir konudur. Çünkü Hezarfen ve Lagari Hasan Çelebi'ler İstanbul'da bulunmakta ve denetim ve destek görerek çalışmaktadırlar. Bundan başka bazı tarihçiler bu iki denemeye de şüpheli yaklaşır. Nedeni kaynaklardan teyit edilemiyor olmasıdır. Abartılı üslubuyla dikkat çeken Evliya Çelebi'nin Seyehatnamesi'nin bu derece önemli bir iddiayı referans almak için güvenilir bulanamamasıdır. Çünkü uçuşlarla ilgili tek kaynak Seyahatname'dir. Günümüzde bu olaylarla ve kişilerle ilgili yanlış bilinen birçok bilginin ve iddianın Seyahatname'de yer almadığı ve tamamen kurgudan ibaret olduğu unutulmamalıdır. Tarihçi Erhan Afyoncu ise Evliya Çelebi'nin güvenilir bir kaynak olduğunu iddia eder. Ona göre Seyahatname'deki birçok bilgi, anlatı devrin başka kaynaklarıyla örtüşmekteyken Lagari ve Hasan Çelebi'nin tamamen uydurma olarak değerlendirilmesini doğru ve samimi bulmaz. Ona göre bu iki bilim adamı ve uçuş denemeleri gerçek kabul edilmelidir.

IV. Murad’ın Fiziksel kuvveti

IV. Murat Osmanlı sultanları arasında fiziksel kuvvetiyle ünlüdür. İriyarı olan padişah erken yaşlardan beri güreşe, cirite, biniciliğe ve ağırlık kaldırmaya ilgi duymuştu. Ergenlik döneminde hızla gelişmiş özellikle çalıştığı ağırlıkların etkisiyle de ömrü boyunca eklem ve kas ağrıları çekmiştir.

Dönemin ruznameleri başta olmak üzere padişahın gücüyle ilgili özellikle sözlü kültürde abartılı ifadeler göze çarpar. IV. Murat'ın bir askeri atıyla beraber ikiye bölmesi, yola devrilen yüzlerce kiloluk ağaçları tek başına kaldırıp atması, kale kapılarını koç başıyla kırması, güreşte yenilmezliği bunlardan bir kaçıdır. Padişahın tek kolla 60 kilogramlık gürzleri ve 50 kilogramlık yayları ustalıkla kullandığı, sinirlendiği zaman devlet adamlarını kuşaklarından tutup kaldırdığı, Revan seferinde top güllelerini tek başına topa sürdüğü, İran'dan gelen ve kendisine kırılmaz olarak takdim edilen bir yayı kimsenin kıramaması üzerine 2 kez kırdığı söylenir. Bir gece Bağdat'ta onu öldürmek için odasına giren 4 cellatı kendisinin öldürdüğü iddia edilir. Konya'da Abisi Genç Osman'ın infazında rol oynadığı iddia edilen iki eski Yeniçeriyi kalabalığın arasında tanımış ve gürzüyle öldürmüştür.

Hindistan'dan gelen bir elçi heyeti IV. Murat'a çok sağlam ve her darbeye karşı dayanıklı bir kalkan hediye etmiştir. Kalkanın sağlamlığını denemek isteyen Padişah adamlarına kalkanı bir yere asmalarını söyler, kalkan asıldıktan sonra bu kalkana ok atışları yapmış bu kalkanı defalarca delmiştir. IV. Murat'ın gürzü ve yayı şu an Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir. Bağdat kuşatması esnasında da yüzlerce kiloluk bir topu kaldırıp Fırat nehrine attığı sonra da tek başına onu nehirden çıkardığı Musul ve Kerkük Türkmenleri tarafından anlatıla gelen kendisiyle ilgili birçok efsaneden birisidir. Padişahın bu abartılı sayılacak fiziksel kuvveti onun otoriter ve genç imajıyla birleştiğinde ortaya sıra dışı, korkutucu ve karizmatik bir padişah figürünün doğmasına neden olmuştur.

IV. Murad’ın Askerî başarıları

IV. Murat devrindeki en önemli askerî olay Safevîlere karşı girişilen 1623-1639 Osmanlı-Safevî Savaşı'dır. Bu savaşta Osmanlı orduları Revan Seferi ile Doğu Anadolu, Ahıska, Revan (Erivan) ve Kafkaslar'ın önemli bir bölümünü ele geçirmiştir. Anadolu'da bozulan otoriteyi sağlamak adına bu seferi ve Bağdat seferini bir fırsat olarak görmüştür. Bu yüzden geçtiği birçok yerde hakkında şikayette bulunulan birçok devlet görevlisini, isyancıyı ve Safevi ajanını infaz ettirmiştir.[kaynak belirtilmeli] Anadolu, Kanuni Sultan Süleyman'dan beri ilk defa padişahı Anadolu'da görme fırsatını bu seferlerle bulmuştur. 1638 yılındaki Bağdat Seferi ile 1624'ten beri İran işgali altında bulunan bu şehri yeniden Osmanlı topraklarına katmıştır. Bağdat Seferi, Osmanlı tarihinin en gösterişli seferlerinden birisi olmuş ve padişah büyük bir komutan edasıyla Doğuda varlık göstermiş, uzun ve kanlı bir kuşatmadan sonra Sunni üstünlüğünü doğuda tekrar tesis etmiş kendisi de Bağdat Fatihi olarak anılmıştır. Kuşatma 40 gün sürmüştür. Sefer Genç Osman marşına konu olan ve dahası birçok efsane ve menkıbeyle ölümsüzleşmiştir. Bağdat'ta kuşatma devam ederken tahrip edilen İmam Azam'ın türbesine yüzü olmadığını söylerek ziyarette bulunmamış, Bağdat'ı şiilerden almadıkça da da huzuruna çıkmaktan haya ettiğini söylemiştir. Fetihle beraber ilk burasını ziyaret etmesi Sunni İslam çevrelerinde onu bir kahramana dönüştürmüş ve Selahaddin Eyubi ile kıyaslanmıştır. Bağdat'ın fethinin ardından IV. Murat, tarihe geçen o ünlü sözü söylemiştir:[8]

“          Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendinden daha mı güzeldi ne!       ”

IV. Murat, bu savaşlarda Osmanlı ordularını bizzat kendisi komuta etti ve büyük bir askerî dehâ olduğunu kanıtladı.[kaynak belirtilmeli] Sefer sırasında, Anadolu'daki tüm isyanları ve isyan etmesi muhtemel unsurları yok etti. Böylece devlet otoritesi yeniden ve kesin bir şekilde sağlandı. Yerli halk, memnuniyetini göstermek üzere birçok yerel yapıya onun ismini verdi.

Safeviler, kesin Osmanlı zaferi karşısında çaresiz kalınca barış istemek zorunda kaldılar ve 1639 mayısında Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalandı. Antlaşma neticesinde Mezopotamya Osmanlı egemenliğine girdi ve I. Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı'nın toprağı olarak kaldı. IV. Murat, İstanbul'a döndükten sonra saygın devlet adamlarına, imparatorluğun eski parlak günlerine dönmesine yönelik ekonomik ve siyasi projeler hazırlanması emrini verdi. Ama hastalığı[hangileri?] ve erken ölümü, onun imparatorluğu dönüştürme fikirlerine ve çalışmalarına engel oldu.

IV. Murad’ın Ölümü

IV. Murad, 1640 yılında İstanbul'da henüz 28 yaşında hiç beklenmedik bir şekilde öldü. Hasta olduğu ve Bağdat Seferi'nden hasta bir şekilde döndüğü, ölmeden önce de Avrupa'ya bir sefer hazırlığı içinde olduğu bilinmektedir. Ölüm nedeni üzerine iki ayrı iddia vardır. Batılı kaynaklar sirozdan, Osmanlı kaynakları ise damla hastalığından öldüğünü iddia ederler.[kaynak belirtilmeli] IV. Murat, ölüm döşeğindeyken kafeste bekletilen öz kardeşi İbrahim'in öldürülmesini emretmiştir.[kaynak belirtilmeli] Ancak emri yerine getirilmemiş ve İbrahim, onun ardından padişah olmuştur. IV. Murat'ın bu emri vermesinin nedeni, kardeşi İbrahim'in tutarsız bir kişiliğe sahip oluşu ve İbrahim'in tahta geçmesi halinde İmparatorluğun büyük karışıklıklara sürükleneceğini düşünmesidir.

IV. Murad dönemi Osmanlı İmparatorluğu'nun duraklama döneminde toparlandığı istikrarlı bir dönemdir. Bu istikrar ölümü ile bozulmuş ve 1656 yılında Köprülü Mehmet Paşa'nın sadrazam olmasına kadar da tekrar sağlanamamıştır. IV. Murat Sultan Genç Osman'dan sonra Osmanlı Devleti'nin ikinci büyük reformcusudur. Devletin gerilediğini kabul ederek ilk ıslahat çalışmalarını başlatan kişidir. Bu anlamda hazırlattığı Koçi Bey ve Katip Çelebi Risaleleri onun ileri görüşlülüğünü gösterir. Bu risalelerde padişahın isteği üzerine devletin gücündeki zayıflamanın ve bozulmanın nedenleri ortaya konmuş ve çözüm için öneriler üretilmiştir. Büyük bir entellektüel olan IV. Murat Arapça ve Farsça bilmekteydi. "Muradi" mahlasıyla hem divan hem aşık tarzı şiirler yazmıştır. Döneminde halk edebiyatı büyük gelişme göstermiş, manzumelerine şairler tarafından nazireler yazılmıştır. Yazdığı divan şiirlerini düzenlemesi için Vehbi Osman Çelebi'ye emanet etmiş fakat ölümüyle birlikte bu divan ortadan kaybolmuştur. Hattattır. Talik yazıda kendi geliştirmiştir. İcazetini Hat hocası Tulumcuzade Abdurrahman Efendi'den almıştır. Güzel yazıya ve musikiye ilgi duymuştur. Mehter müziğinin önde gelen bestekarları arasında sayılan IV. Murat'ın sözlü eserleri yanında saz eserleri de bestelediği bilinmektedir. Yılmaz Öztuna onun bestelediği 15 eserinin listesini vermiştir. Sözleri de kendisine ait olan "Uyan Ey Gözlerim Gafletten Uyan" ilahisi de bu bestelerden birisi olarak kaydedilir. (Bazı araştırmacılar bu ilahinin IV. Murat'a değil III. Murat'a ait olduğu ileri sürer.) Dönemin önemli simalarından Evliya Çelebi, onun huzurunda yapılan edebiyat ve musiki cemiyetlerinden genişçe söz etmektedir. Bunlar arasında Kör Hasanoğlu Mehmet Çelebi'nin haftada iki gece padişahın huzurunda hayal oyunu sergilemesi de vardır. İtalyan düşünürü Machiavelli'nin "Prens" adlı eserini Türkçeye çevirtmiştir. Okçuluğa ve topçuluğa ilgi duymuştur. Hobi olarak yay ve kiriş imal eder, seferlerde kendisi top atışları yapardı. Cirit atardı. Matrak oyununa (eski bir savaş sporu) ilgi duyar ve iyi bir icracısı (matrakbaz) sayılırdı. At tutkunuydu ve iyi bir biniciydi. Saray ahırında 300'den fazla seçme binek, 50'ye yakın da yarış atı bulundurmuştur. Kendi şahsına mahsus 9 atı vardı. Bu atlar öldüğü zaman gelenek icabınca cenazesinde ters bir şekilde eğerlenerek kortejde yürütülmüştür. Revan ve Bağdat seferleri boyunca gördüğü vakıf eserlerini tamir ettirmiştir. Fırat nehrinin Elazığ'ın kuzeyinde kalan bölümü bugün onun adını taşır. Topkapı Sarayı'na Revan ve Bağdat köşklerini yaptırmıştır. Kabe'nin tarihi boyunca en büyük ve kapsamlı tamirlerinden birisi olan ve on birinci tamiri sayılan restorasyon ve genişletme işi onun emriyle 1529-30 yıllarında yapılmıştır. IV. Murat tüm bunların yanında iyi bir komutan ve askerdir. Bizzat kendisinin komuta ettiği iki büyük sefer icra etmiştir. Bu seferlerine sorguçlu bir miğfer ve zırh giyerek ve Hz. Ömer'in kılıcını kuşanarak gitmiş ve aynı kıyafetlerle geri dönmüştür. Bağdat Seferi'nden yine aynı kıyafetlere ek olarak bir pars postu giyerek dönmesi dikkat çekici bulunmuştur. Kaynaklardan anlaşıldığına göre IV. Murat hareme karşı mesafeli bir tavır sergilemiş ve Osmanlı padişahları arasında en az çocuğu olan padişahlardan birisi olmuştur. Onun bu ilgisizliği bazı araştırmacılar tarafından hatalı bir şekilde eşcinsel olarak yorumlanmasına bile neden olmuştur. IV. Murat donanmaya da büyük yatırımlar yapmış ve Otuz Yıl Savaşlarından faydalanarak Venedik üzerine bir sefer hazırlığı yaptırmıştır. Hazırlanan donanma Girit'in fethinde büyük faydalar sağlamıştır. Başarıları ve askerliğe yatkınlığıyla ordu ve halk tarafından saygı duyulan bir padişah olmuştur. Özlenen karizmatik padişah figürünü fazlasıyla sergilemiş bu yüzden de hakkında birçok menkıbe üretilmiş ve Anadolu'da birçok yerel yapıya adı verilmiştir. İlber Ortaylı IV. Murad'ı "17. yüzyılın en büyük mareşali" ölümünü de "büyük bir kayıp" olarak tarif eder.

IV. Murad’ın Eşi

Ayşe Haseki Sultan: Ayşe Haseki Sultan IV. Murad'ın haremine ne zaman girdiği bilinmemektedir. Ama IV. Murad'ın en çok sevdiği haseki olmayı başarmış ve şehzadeler doğurmuştur. Ayşe Haseki Sultan doğurduğu şehzadeler daha büyüyemeden küçük yaşlarda hastalıklardan vefat etmişlerdir. Bu yüzden adı tarihte pek duyulmaz. Ayşe Haseki Sultan'ın IV. Murad'ın ölümünden sonraki hayatı bilinmemektedir.

IV. Murad'ınÇocukları

Şehzade Süleyman

Şehzade Ahmet

Şehzade Mehmet

Şehzade Alaaddin

Safiye Sultan

Gevherhan Sultan

İsmihan Sultan

Sahra Sultan

Zeynep Sultan

Rukiye Sultan

4. Murat Kimdir? Osmanlı Padişahlarından 4. Murat döneminde yaşanan önemli olaylar, savaşlar, dönem hakkında bilgi.

4. Murat

4. Murat

MURAT IV. (1612-1640) – Osmanlı padişahlarının 17.’sidir. I. Ahmet‘in oğullarındandır. Annesi Kösem Mahpeyker Vâlide Sultandır. İstanbul’da doğdu. 11 yaşında amcası I. Mustafa’nın yerine tahta geçti. 16 yıl saltanat sürdü, 27 yaşında öldü. Oğlu olmadığı için yerine kardeşi İbrahim geçti, buhranlı bir anda tahta çıktı. Çocuk yaşında olduğu için, annesi Kösem Valide Sultan saltanat naibesi oldu. Anadolu II. Osman’ın kan dâvasiyle, İstanbul’daki gayrimeşru hükümeti devirmek meseleleriyle karışırken, İran da fırsattan faydalanıp Irak’ta taarruza geçmiş, 1624’te Bağdat’ı almıştı.

Yeniçeri Ayaklanmaları

Bu derece önemli bir eyalet merkezinin düşmesi, buhranı bir kat daha artırdı. Yeniçeri zorbalarının ayaklanmaları, büyük facialarla bitiyordu. Zorbalar, 1632’de IV. Murat’ın gözleri önünde, değerli vezir-ı âzami Müezzinzade Damat Hafız Ahmet Paşa’yı parçaladılar.

Yalnız, genç padişah da artık devlet işlerine hakim olmaya başlamıştı. Zorba ele başılarından olan eski vezir-i âzam ve serdâr-ı ekrem Hüsrev Paşa’yı Tokat’ta idam ettirdi.

Yeniçeriler bunun üzerine yeniden ayaklandılarsa da IV. Murat, zorbaları tutan vezir-i azam Topal Recep Paşa’yı da idam ettirip durumu kesin şekilde eline aldı. Daha sonra, zorbalarla çok hafif bir şekilde ilgilenmiş olan Şeyhülislâm Ahizade Hüseyin Efendi’yi de, sırf gözdağı vermek için idam ettirdi. Halbuki ulema sınıfından en küçük bir ferdin bile idamı kanunen yasaktı. IV. Murat, bu mevkiye yeniden sevgili şeyhülislamı şair Yahya Efendi’yi getirdi; Yahya Efendi, 18 yıl şeyhülislamlıkta kalmıştır.

Revan Seferi

Revan Seferi

IV. Murat, 1635 martında Revan seferine çıktı. 8 ağustosta kaleyi aldı. 11 Eylül’de Tebriz’e girdi. 1638 nisanında «Bağdat seferi» denilen İkinci Iran Seferi’ne çıktı. Bağdat, yıllardan beri, kanlı kuşatmalara rağmen, İranlılar’dan geri alınamıyordu.

IV. Murat Bağdat’ta

15 kasım 1638’de Bağdat’ın kanlı kuşatması başladı. Şehri 40.000 kişilik bir Türk-Safevi ordusu savunuyordu. 1625’te Mustafa Paşa Bağdat önlerinde şehit düşmüştü, bu sefer oğlu vezir-i azam Tayyar Mehmet Paşa da savaşta şehit oldu.

«Bağdat Fatihi» diye anılan IV. Murat, Abbasiler’in başkentine girdi. 17 mayıs 1639′ da Kasr-ı Şirin Antlaşması ile Türk – İran savaşına son verildi. IV. Murat, 1 yıl 4 av süren bu ünlü seferinden 12 Haziran 1639′ da İstanbul’a döndü. Bir müddet sonra da hastalanıp öldü. Sultan Ahmet Camisi’ndeki babası I. Ahmet’in türbesine gömüldü.

IV. Murat, imparatorluğu müthiş bir kargaşalıktan kurtarmış, hatta ünlü tarihçi Hammer’e göre, devletin hayatına 50 yıl kazandırmıştır. «İkinci Yavuz» diye anılır. Devleti fiilen idare ettiği 8 yıl içinde hiçbir tahakküme yer vermedi. 100.000 olan Yeniçeri sayısını 35.000’e indirdi, ordunun saygısını kazandı. Yalnız, herkese sözünü geçirebilmek için çok kan döktü. İdam ettirdikleri arasında bir şeyhülislâm, bir Kırım hanı, bir de Ortodoks cihan patriği vardır.

Revan Köşkü

Revan Köşkü

IV. Murat şair, sanatkâr ve bestekârdı. Topkapı Sarayı‘nda seferlerinin hatırasını yaşatmak için yaptırdığı Revan ve Bağdat Köşkleri Türk mimarlığının şaheserlerindendir.

IV. MURAT DÖNEMİNİN SİYASİ OLAYLARI

II. Osman öldürülünce Yeniçeriler I. Mustafa‘yı tekrar tahta çıkardılar. Sağlık sorunlarının devam etmesi devlet düzeninin bozulmasına sebep oldu. Bunun üzerine I. Mustafa tahttan indirilerek yerine IV. Murat getirildi.

IV. Murat’ın çocukluk döneminde daha çok annesi Mahpeyker Sultan ve Sadrazam Ali Paşa etkin oldu.

IV. Murat olgunluk çağında saray kadınları ve saray ağalarının etkisini kırarak yönetime tam hakim oldu. Ayrıca IV. Murat Osmanlı Devleti’nin duraklamasının nedenlerini açıklayan Koçi Bey’in risalesi (raporu) doğrultusunda reform hareketlerine girişti.

Abaza Mehmet Paşa isyanı

Genç Osman’ın (II. Osman) öldürülmesinin öcünü almak isteyen, Erzurum Beylerbey’i Abaza Mehmet Paşa isyan etti (1624).

IV. Murat isyanı bastırmakla sazdarazam Çerkeş Mehmet Paşa’yı görevlendirdi. Abaza Mehmet Paşa tekrar Erzurum’a çekildi. Tekrar isyan etmesi üzerine Abaza Mehmet Paşa İstanbul’a getirildik IV. Murat üstün yetenek ve becerileri olan Abaza Mehmet Paşa’yı Bosna Beylerbeyliği’ne atadı.

4 murat

Osmanlı – İran İlişkileri

1623 yılında Safeviler’in Bağdat’ı ele geçirmeleriyle Osmanlı – İran savaşları yeniden başladı.

Revan Seferi (1635)

İran Hükümdar’ı Şah Abbas Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu kötü durumları her aşamada kendi lehine değerlendirmeye çalışıyordu. 1623 yılında İran’la başlayan savaşlar tam on yedi yıl devam etti. IV. Murat ülke içinde yönetime hakim olduktan sonra İran üzerine iki sefer düzenledi'(1635). İlk seferde, Erzurum – Kars üzerinden Revan’a ulaştı. Bu seferle Revan ve Ahıska Safevilerden geri alındı.

Bağdat Seferi (1638)

İran’ın Revan’ı tekrar ele geçirmesi üzerine IV. Murat Bağdat’ın fethine karar verdi. 1638 yılında Bağdat kalesi kuşatıldı. IV. Murat Bağdat’ı ele geçirerek Bağdat Fatihi ünvanını aldı. İran’ın barış istemesi üzerine iki ülke arasında Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalandı (1639).

Bağdat Seferi; IV. Murat’ın Bağdat’ı Safevilerin elinden almak için 1638’de düzenlediği seferdir. Bekir Subaşı’nın neden olduğu olaylar sonucu Safevilerin eline geçen Bağdat, daha sonra Osmanlılar tarafından kuşatıldıysa da ele geçirilemedi. IV. Murat, 1635’te çıktığı İran Seferi’nde, Revan Kalesi’ni ele geçirdi. Safevi Hükümdarı Şah I. Safi barış için girişimlerde bulunduysa da, padişah, Bağdat geri alınmadıkça, barışın söz konusu olmayacağını bildirdi. IV. Murat, 8 Nisan 1638’de Üsküdar’dan hareket ederek Halep’e geldi. Urfa yakınlarında ölen Sadrazam Bayram Paşa’nın yerine Tayyar Mehmet Paşa atandı. Fırat ve Dicle yolu ile de, toplar Bağdat önlerine gönderildi. Osmanlı Ordusu, 14 Kasım 1638 günü, Bağdat’ı kuşattı.

Asıl hücum kolları, surlara değil de sahra kesimine yerleştirilip geceleri ay ışığında metrisler kazılarak Bağdat surlarının iki ucu Dicle’ye varılacak biçimde çepeçevre kuşatıldı. Karanlık Kapı’dan da, Safevilerin çıkmalarına engel olmak için, nöbetçiler görevlendirildi. Safevi Hükümdarı Şah I. Safi, Osmanlı Ordusu ile bir meydan savaşı yapmaya cesaret edemedi. Osmanlı cephesinde ise bütün vezirler savaştaydı. Padişah da zaman zaman savaşa yakından katıldı. 24 Aralık 1638 günü, kale hendeklerine toprak süren Sadrazam Tayyar Mehmet Paşa şehit oldu. Aynı sıralarda Bektaş Han da kaleyi teslime karar verdi. Padişah bu isteğe karşılık, Osmanlı egemenliğinde kalabileceklerini, istemezlerse İran’a gidebileceklerini söyledi. Ancak Bağdat’ta bulunan İranlılar, Bektaş Han’ın teslim kararını öğrenince, Narin Kale adıyla bilinen iç kaleye çekilerek savunmalarını sürdürdüler. Bağdat’a giren Osmanlılar uzun süren sokak savaşlarından sonra, kente egemen oldular. İranlılar içkalede bir süre direnmelerine karşın sonucun giderek kötüleştiğini görünce teslim oldular. IV. Murat, kent alındıktan sonra, Şeyhülislam Yahya Efendi’yi İmamı Azam ve Abdülkadir Geylani türbelerinin onarımıyla; Bağdat’ta bıraktığı Sadrazam Kemankeş Mustafa Paşa’ yı da barış sorununun çözümüyle görevlendirerek Musul ve Diyarbakır üzerinden Ankara’ya, oradan da İstanbul’a döndü.

Kasr-ı Şirin Antlaşmasına göre

  • • Bağdat ve civarı Osmanlı’da kalacak
  • • Revan ve Azerbaycan Safevilerde kalacak
  • • İki ülke arasında Zagros dağları sınır kabul edilecek
  • • Kafkaslar iki ülke arasında paylaşılacak
  • • Sünni İslam büyüklerine hakarette bulunulmayacak

Kasr-ı Şirin Antlaşması bugünkü Türkiye-İran sınırının belirlenmesinde temel olmuş, İran’la uzun süreli bir barış dönemini başlatmış İranla 18. yüzyılda bazı savaşlar yapıldıysa da sınırlarda değişiklik olmamıştır. Bugünkü İran sınırı Türkiye’nin en eski sınırıdır.

IV. Murat döneminin Diğer Olayları

Lehistan’ın ödemesi gereken yıllık vergiyi ödememesi, Tuna ve Karadeniz’deki Osmanlı topraklarına saldıran Ukrayna kazaklarını desteklemeleri, IV. Murat’ın Lehistan’a sefere karar vermesine sebep oldu. Lehistan’ın barış istemesi üzerine Kırım Hanlığı ve Osmanlı’ya vergi vermesi karşılığında barış yapıldı. Venedik, Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu durumdan faydalanarak Dalmaçya kıyılarında isyan çıkardı. IV. Murat sefer hazırlığına başladı. Endişelenen Venedik’le savaş tazminatı ödemek şartıyla barış imzalandı.

IV. Murat 1640 yılında 28 yaşında vefat edince yerine kardeşi I. İbrahim geçti.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası