adalet ve kalkınma partisi fas / Fas muhalefetindeki Adalet ve Kalkınma Partisi içindeki tartışma büyüyor

Adalet Ve Kalkınma Partisi Fas

adalet ve kalkınma partisi fas

Fas muhalefetindeki Adalet ve Kalkınma Partisi içindeki tartışma büyüyor

Fransa’nın Lübnan’daki Özel Temsilcisi Jean-Yves Le Drian, Lübnan’daki parlamenter blokların yetkilileri ve temsilcileriyle yaptığı görüşmelerin sonuçlarını Paris’e taşıyor. Le Drian, Lübnan’da cumhurbaşkanlığı adayları da dahil olmak üzere görüştüğü kişilerin endişelerini ve tutumlarını dinlemişti. Beyrut’un siyasi çevrelerinde Fransa’nın ‘yürütme araçlarına sahip olmadığına’ dair yaygın bir inanç sürerken, cumhurbaşkanlığı boşluğunu sona erdirme planını açıklamadı. Son toplantılarına katılan kaynaklara göre bu, diplomatik hareketini cumhurbaşkanlığı krizinde bir atılım elde etme ‘çabası’ çerçevesiyle sınırlandırdı.

Le Drian, 23 Haziran’da Beyrut’ta parlamento bloklarının yetkilileri ve temsilcileriyle görüşmelerini tamamladı. Fransız yetkilinin görüşme programında Marada Hareketi lideri Süleyman Franciyye ve eski Bakan Ziyad Barud’un sonrasında cumhurbaşkanlığı için üçüncü aday olarak kabul edilen Ordu Komutanı General Joseph Avn ile görüşme de vardı. Üç adayın karşı karşıya geldiği bir dönemde siyasi güçler arasında karşılıklı vetolar yaşanıyor. Bu da siyasi uzlaşma olmadan içlerinden birinin seçilmesini zorlaştırıyor.

Le Drian’ın kendileriyle görüşenlere ‘önümüzdeki haftalarda geri döneceğini’ söylemesinin de gösterdiği gibi, Fransızların çabası ‘yoğun bir gedik açma girişimi’ olarak görülüyor. Ortaya çıkan belirtiler, krizin askıda kaldığını ve boşluğu en az üç ay önce kapatma konusundaki iyimserliğin dağıldığını gösteriyor. Ziyarete eşlik eden kaynakların Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Fransız tarafı, ABD gibi ‘diğer etkili ülkelerin desteği olmadan veya ülkede nüfuz sahibi olan ve şu anda tarafsız bir pozisyon alan diğerlerinin desteği olmadan belirleyici sonuçlara ulaşabilir. Ayrıca Fransa, bir ihlal gerçekleştirmek için yeterli operasyonel araca sahip değil. Bu çerçevede “İyimserlikten bahsediyorsak, o zaman çok uzak” açıklamasında bulunan kaynaklar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tarafları dinlemeyi kendine görev edinen Le Drian, beklenen ve ilan edilen hiçbir şeyi ortaya koymadı. Pozisyonları araştırdı. Görüşmelerinin sonucunu Lübnan mevzilerini forma sokmak için Elysee Sarayı’na taşıyacak.”

Le Drian, adaylar konusunda bölünmüş tüm blokları dinledi ve görüşmelerini 23 Haziran’da İlerici Sosyalist Parti lideri Velid Canbolat ve Demokratik Buluşma Bloğu Başkanının oğlu Teymur Canbolat ile tamamladı. Milletvekili Mişel Muavvad, Eşref Rifi ve Fuad Mahzumi’nin de dahil olduğu Yenilenme Bloğu’ndan bir heyet ile görüşmesinin yanı sıra Lübnan Ketaib Partisi Genel Başkanı Milletvekili Sami Cemayel, Temsilciler Meclisi üyesi Nedim Cemayel ve Salim es-Saye ile görüşmedi. Fransız yetkili, ‘Değişim Bloğu’ milletvekilleri İbrahim Mneymene, Halime Kakur, Mişel ed-Duveyhi, Paula Yacoubian, Vaddah es-Sadık, Yasin Yasin ile de bir akşam yemeğinde bir araya geldi.

Velid Canbolat, görüşmeler hakkında “Fransa’nın Beyrut Büyükelçisi Anne Grillo’un katılımıyla Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Özel Temsilcisi eski bakan Jean-Yves Le Drian ile dostane ve samimi bir görüşmede bulunduk” dedi. Demokratik Buluşma kaynakları ise ‘El-Cedid’ kanalına yaptığı açıklamada, “Tüm siyasi partilerin üzerinde mutabık kaldığı bir cumhurbaşkanı konusunda fikir birliğine varmak için ciddi bir diyaloğu harekete geçirme gerekliliği konuşuldu” ifadelerini kullandı ve cumhurbaşkanlığı isimlerinin görüşüldüğü iddiasını ise yalanladı.

Diğer yandan Sami Cemayel, görüşmeye dair yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Görüşme sırasında Ketaib’in cumhurbaşkanlığı dosyasına ilişkin yaklaşımını sunduk. Devletin egemenliğini yeniden tesis etmesi, üzerindeki vesayetin kaldırılması ve Lübnan halkını krizin derinliklerinden çıkarmak için gerekli reformların uygulanması temelinde çözüm için yazılı bir yol haritası da sunduk.”

Marada liderinin muhaliflerine güvence verecek bir başbakan karşılığında, Franciyye’nin seçilmesini gerektiren Fransız girişimiyle ilgili olarak Le Drian’ın pozisyonları hakkında çelişkili yorumlar vardı. Lübnan Kuvvetleri ve Özgür Yurtsever Hareket kaynakları, girişimin geçmişte kaldığını dile getirdi. Güçlü Cumhuriyet Bloğu’nun bir üyesi milletvekili Giyas Yazbek’in değerlendirmesi şöyle oldu:

“Le Drian, dürüst ve tarafsız bir şekilde konuştu. Herkes gibi üçüncü seçenekleri ve açıklanan iki aday çerçevesi dışındaki isimleri öne sürdü ve sordu. Ancak Lübnan Kuvvetleri’nin cevabı, öncelikle milletvekili Mişel Muavvad ve ikinci olarak eski bakan Cihad Azur ile olmak üzere muhalefette savaştığı yönünde açıktı. Herhangi bir isim altında geri adım atmayacak. Bugün gerekli olan şey, önceki tüm deneyimlerden sonra karşıt hattın, özellikle de ‘Hizbullah’ın Franciyye’den vazgeçmesidir. Bu, Franciyye’nin kötü niyetli değil nesnel nedenlerle reddedilmesine ilişkin son ulusal fikir birliğine bağlı son oturumda da ortaya koyuldu.”

Ancak Franciyye’yi destekleyen kaynaklar, Şarku’l Avsat’a Fransızların Franciyye’ye desteklerini resmi olarak açıklamadıklarını ve fikirleri değerlendirdiklerini aktardıkları açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Franciyye’nin destekçileri, onun adaylığını desteklemekte kararlılar. B planları yok. Rakibi Cihad Azur 59 oy alarak zirveyi elde ederken, seçimlerin ilk turunda topladığı 51 oyu, artırılabilecek başlangıç ​​noktası olarak görüyorlar.”

Ayrıca Fransızlar, son oturumun parlamentodaki güç dengesinde bir denge oluşturduğuna ve bu boşluğun kapanmasına katkı sağlamadığına inanıyor.

8 Mart kaynakları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Le Drian’ın perşembe günü Hizbullah parlamento bloğu ile görüşmesinde, son seçim oturumunun sonuçlarının ele alındığını belirtti. Kaynaklar, Hizbullah temsilcilerinin Franciyye’yi desteklemeye bağlı kalacaklarını aktardı. Kaynaklar açıklamada, “Fransa Cumhurbaşkanı’nın temsilcisi, cumhurbaşkanlığının anayasal konumu göz önüne alındığında Hizbullah’ın endişelerini ve aradığı garantileri ve siyasi konumu hakkında Franciyye’yi dinledi” dedi. 8 Mart kaynakları, Hizbullah temsilcilerinin ‘partinin tutumu açıklandığı ve bilindiği için’ ikna etme açısından bu konuyu ele almadıklarını söyledi.

Le Drian, toplantı programına dün milletvekili Mişel Muavvad ile yaptığı görüşmeyle başladı. Muavvad’ın açıklaması şöyle oldu:

“Herkesin devlete dönmesi ve onun egemenliğine, anayasasına, yasalarına ve kurumlarına saygı duyması dışında ne istikrar ne de çözüm var. Aksi takdirde Lübnan, kaçınılmaz olarak sonu gelmeyen bir çatışma alanına dönüşecek ve Lübnan’ın her düzeydeki kabiliyetinden geriye kalanları da yok edecektir.”

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ‘Lübnanlılar arasındaki bölünmeyi şiddetlendirecek bir siyasi ve mezhepsel hegemonya projesini sürdürme girişimi için değil, devletin yeniden kurulması için bir giriş noktası’ olması gerektiğine dikkat çeken Mişel Muavvad, “Bu durum, daha çok kurumların tasfiyesine, gerilimlere, yoksullaşmaya, aşağılanmaya, para hırsızlığına ve hak gaspına yol açacaktır” dedi.

Milletvekili Eşref Rifi’ye göre Yenilenme bloğu, Temsilciler Meclisi oturumlarının bir cumhurbaşkanı seçmeye ve Cihad Azur için oylamaya devam etmeye açık olduğunu vurguladı.

Değişim Bloğu milletvekilleri ile görüşmesi sonrasında ise milletvekili Vaddah es- Sadık da açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Lübnan cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakış açımızı, cumhurbaşkanının Lübnanlılar için bir güven kaynağı olması ve ‘kapsamlı bir reform vizyonuyla ve egemen bir Lübnan beklentisiyle’ anayasanın uygulanmasının savunucusu olması gerektiğini kendisine ilettik. Fransa’nın taraf olmadığını, bir inisiyatifi veya adayı olmadığını vurgulayan Fransız Elçi, engeli aşmak ve reforma dayalı bir çözüm bulmak amacıyla çeşitli tarafları dinlemek için Lübnan’ı ziyaret ediyor.”

Le Drian, Lübnan’daki krizi sona erdirme çabalarıyla ilgilenen beş üyeli komiteye üye ülkelerin (ABD, Fransa, Suudi Arabistan, Mısır ve Katar) büyükelçileriyle bir araya geldi.

Fransız basınının aktardığına göre diplomatik bir kaynak, Uluslararası Para Fonu’nın (IMF) yardımı karşılığında ve ülkenin ilerlemesi için bir program çerçevesinde ekonomik ve sosyal reformlara girişmeye hazırlık olarak, Lübnan için gecikmeden bir cumhurbaşkanı seçme gerekliliği üzerinde uzlaşı sağladıklarını açıkladı.

Fas'ta Adalet ve Kalkınma Partisi seçimi neden kaybetti?

  • Fehim Taştekin
  • Gazeteci-Yazar
Aziz Ahannuş'un liderliğindeki Ulusal Bağımsızlar Topluluğu seçimden zaferle çıktı

Kaynak, EPA

Arap Baharı dalgasını Kral 6. Muhammed'in otoritesini sarsmayacak şekilde mutlak monarşiden anayasal monarşiye geçerek atlatan Fas, siyasal İslamcıların 10 yıllık iktidar sayfasını sandık darbesiyle çevirdi.

Müslüman Kardeşler'in Fas uzantısı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 'deki değişim dalgasında "temiz", "güvenilir", "ahlaklı" ve "denenmemiş" denilerek büyük bir teveccühle iktidara taşınmıştı.

AKP 'daki seçimi oylarını artırarak bir kez daha kazandı. Ama göreceli sükûnet ortamında iktidar testinin ikinci yarısı kötü gitti.

5 yılda halkı tatmin etmeyen icraatlarıyla AKP neredeyse sıfırlandı.

Bunda Kuzey Afrika'da Müslüman Kardeşler kuşağındaki gerilemenin yansımaları da etkili olmalı.

8 Eylül'de üyeli Temsilciler Meclisi için yapılan genel seçimlerin ortaya koyduğu tablo gayet trajik:

  • AKP'nin milletvekili sayısı 'ten 12'ye düştü. Başbakan ve AKP Genel Sekreteri Sadeddin el Osmani milletvekili bile seçilemedi.
  • Koalisyonda beş bakanı olan Ulusal Bağımsızlar Topluluğu sandalye sayısını 37'den 97'ye çıkartarak birinci oldu.
  • Ana muhalefette yer alan liberal çizgideki Asalet ve Çağdaşlık Partisi'nin milletvekili sayısı 'den 82'ye geriledi.
  • Koalisyonun diğer ortakları Sosyalist Birlik milletvekili sayısını 20'den 35'e, Halk Hareketi 26'dan 27'ye çıkartırken; Anayasal Birlik'in milletvekili sayısı 23'ten 18'e geriledi.
  • Muhalefet kanadında merkez sağ parti İstiklal milletvekili sayısını 46'dan 78'e, İlerleme ve Sosyalizm ise 12'den 20'ye çıkardı.

Seçimde 31 siyasi parti ve bağımsızlardan toplam 6 bin aday yarıştı. Adayların üçte biri kadındı.

Koalisyondaki partilerden üçü oylarını artırırken AKP'nin büyük bir çöküş yaşaması seçmenin öfkesini çok seçici şekilde yansıttığını gösteriyor.

AKP içinde kavga büyük

AKP seçim öncesinde Kral'a yakınlığı ile tanınan milyarder iş insanı ve Tarım Bakanı Aziz Ahannuş'un liderliğindeki Ulusal Bağımsızlar Topluluğu'nu hedef almış, seçmene para dağıtıldığını öne sürmüş, seçim sistemindeki değişikliğin kendilerini hedef aldığını savunmuştu.

AKP'nin kurucu lideri ve eski Başbakan Abdulilah Benkiran kampanyaya epey bigâne kaldıktan sonra son anda topa girip partisine karşı "gizli bir şeyler hazırlandığını" öne sürmüştü.

Benkiran "derin devletin iktidarda görmek istediği adam" olarak resmettiği Ahannuş'a, "Paradan başka bir şey değilsin. Başbakanlık şaibeden uzak dürüst ve temiz bir siyasi lideri gerektiriyor" diye yüklenmişti.

Nihayetinde Benkiran yenilgiden Başbakan Saadettin el Osmani'yi sorumlu tutup istifaya çağırdı.

Osmani de yenilgiyi kabul edip AKP Genel Sekreterliği'ni bıraktı ve partiyi 18 Eylül'de olağanüstü kongreye çağırdı.

Haziran'da meslek odaları seçiminde Ulusal Bağımsızlar Topluluğu'nun birinci, AKP'nin sekizinci gelmesi sandıktan çıkacak sonuca dair esaslı bir projeksiyondu.

Buna rağmen asıl yarışın AKP ile Asalet ve Çağdaşlık arasında geçmesi bekleniyordu.

Hezimetin nedenleri

Bu hezimetin altında bir dizi neden yatıyor.

AKP son yıllarda iç bütünlüğünü kaybetti. İçerdeki ayrışma 'deki seçimin ardından Benkiran'ın ikinci dönem başbakanlığının önünün kesilmesiyle başladı.

'de parlamento ve hükümetin yetkilerini genişleten düzenlemeye göre Kral, hükümeti kurma görevini seçimin galibi partiye veriyor.

Benkiran görevi aldıktan sonra meclis çoğunluğu için Ulusal Bağımsızlar Topluluğu'nun kapısını çaldı.

Kral'a yakınlığını iyi kullanan Ahannuş kendi koşulunu dayattı, koalisyona Ulusal Bağımsızlar Topluluğu'yla hareket eden diğer 3 partinin de girmesini istedi.

Benkiran buna direnince Kral müdahale edip görevi AKP'nin ikinci ismi Osmani'ye verdi.

Osmani de Ahannuş'un koşullarında hükümeti kurdu.

Bu, AKP'nin otoritesini sakatlayan ve Ahannuş'u iktidara hazırlayan bir saray entrikası olarak algılandı.

İsrail'i tanıma ve kenevire izin partiyi vurdu

AKP içindeki çelişkiler, Osmani'nin kraliyet sarayıyla aşırı uyumu, iktidar performansındaki düşüş ve sözlerin tutulmamasıyla büyüdü.

Asıl sarsıntı 10 Aralık 'de İsrail'le ilişkileri normalleştirme kararı üzerine yaşandı.

Cezayir karşısında Batı Sahra'da Fas'ın hakimiyetini tanıyan Amerikan rüşvetine karşılık hükümet, İsrail'le ilişkileri normalleştirdi.

AKP içindeki itirazlara rağmen Osmani, Kral'ın iradesine direnmedi.

İsrail'le ilişkiler, 'te Oslo Antlaşması'na paralel tesis edilmiş, 'de ikinci intifada sırasında kesilmişti.

AKP, İsrail ile normalleşmeyi kırmızı çizgi olarak görüyordu.

Bu çark nedeniyle diğer ülkelerdeki Müslüman Kardeşler'den sert eleştiriler aldı.

AKP'nin kimlik krizi yaşadığı, liderlik gösteremediği ve pragmatizme saplandığı yönünde eleştiriler yükseldi.

Hint keneviri de partinin başını yaktı. Hükümet tıbbi ve endüstriyel amaçlarla kenevir kullanılmasına izin veren yasa tasarısını durdurmadı.

İsrail ve kenevir meselesinin İslamcılar arasında yol açtığı şokun seçmenin geneli için belirleyici olduğunu söylemek zor.

Asıl faktörleri görmek için orta ve alt sınıflarda görülen çöküşe bakmak gerekiyor.

Orta sınıfın çöküşü sandıkta cezaya dönüştü

Ekonomide yapısal sorunların derinleştiği, işsizliğin arttığı, gelir dağılımının bozulduğu, sağlık sisteminin yetersiz hale geldiği, eğitimde kalitenin düştüğü ve okulu bırakan çocuk sayısının 1 milyonu aştığı belirtiliyor.

Bu tespitler bir saray komitesinin yayımladığı raporda da yer alıyor.

Petrol ürünlerinin yanı sıra üretimde kullanılan bazı hammaddelere uygulanan sübvansiyonların kaldırılması, kalıcı istihdam yerine sözleşmeli personel alınması, tazminat ve emeklilik sistemindeki kısıtlamalar eleştirilerin başında geliyor.

Bunlara bir de Covid'un yol açtığı zorluklar eklendi.

AKP'nin İslamcı muhalifleri de partiyi emperyalist güçler ve Batılılaşmış azınlığın çıkarlarına hizmet eden bütün kanunları geçirmekle suçluyor.

Ekonomik zorluklar ve susuzluğa bağlı olarak , ve 'da gösteriler patlak verdi, yüzlerce insan tutuklanıp yargılandı.

Bütün bunlar sandığa bir ceza olarak yansıdı. AKP'nin son 10 yılda seçmen listelerine giren genç kuşağa seslenmekte zorlandığı da aktarılıyor.

AKP'nin sicili kadar medyayı çok etkili kullanan Ahannuş'un siyasal İslam'a üçüncü dönem iktidar yolunu kapatma konusundaki kararlı kampanyası da etkili oldu.

'den beri Tarım Bakanı olan Ahannuş, Forbes dergisine göre 2 milyar dolarlık servetiyle Kral'dan sonra Fas'ın en zengin ikinci insanı.

Hidrokarbon, bankacılık ve telekomünikasyon alanında yatırımlarıyla tanınan Ahannuş'un partisinde çok sayıda iş insanı, üst düzey yetkili ve teknokrat yer alıyor.

Ahannuş kampanyasında 5 yılda 1 milyon kişiye istihdam sözü verirken Fas'ın İslami kimliğinin yanı sıra etnik ve kültürel çeşitliliğine vurgu yapıp Faslılara "Daha fazlasını hak ediyorsunuz" diye seslendi.

Agresif bir kampanya ile de sonuç aldı.

Kral'ın eli daha da güçlendi

Nihai ve kritik kararların saraydan geldiği Fas'ta koalisyonda kimin olacağından bağımsız olarak iktidarın önünde tek bir seçenek duruyor: Kraliyet komitesinin hazırladığı ulusal kalkınma programını uygulamak.

Kabineyi onaylama yetkisi Kral'da.

Dışişleri, İçişleri ve Savunma bakanlarını zaten doğrudan Kral belirliyor.

AKP'nin uğradığı hezimetle birlikte Kral'ın siyaset üzerindeki elinin daha da güçlendiği düşünülüyor.

'de kabul edilen yeni anayasa, ülke yönetimini "demokratik, parlamenter, sosyal ve anayasal monarşi" olarak tanımlıyor.

Kral'ın sıfatları, yetkisinin genişliğini de ortaya koyuyor: "Müminlerin emiri", "millet ve dinin koruyucusu", "devlet başkanı", "kurumlar arasında en büyük hakem", "başkomutan", "yüksek güvenlik konseyi başkanı" ve "yargı konseyi başkanı".

Başbakanı tayin etme, bakanları azletme, parlamentoyu feshetme, kuvvet komutanları ve büyükelçileri atama, uluslararası anlaşmaları imzalama ve olağanüstü hâl ilan etme yetkileri de Kral'ın elinde.

Bu sistem Kral'a, başarısızlıklar karşısında öfkeyi saraydan uzaklaştırıp faturayı hükümete kesme şansı veriyor.

AKP de 'de kraliyetin meşruluğunu tartışmaya açmadığı gibi iktidar yıllarında da kralsız olamayacağını, tam demokrasinin sistemi dağıtacağını ve saraya hasredilmiş yetkilerin korunması gerektiğini savundu.

AKP'nin kralcılığı öncesinden tescilliydi.

Ülkede seçimler 'lardan beri düzenlense de saray, kraliyetin meşruiyetini tartışmaya açan solculara ve İslamcılara nefes aldırmıyordu.

AKP sarayın koşullarını benimsemiş parti olarak siyaset sahnesinde yerini aldı.

AKP'nin öncülü Demokratik ve Anayasal Halk Hareketi'ni 'de kuran Abdulkerim el Hatib, kraliyet ailesine çok yakındı.

'de Adalet ve Kalkınma Partisi adını alan hareket, ilk kez 'de 9 milletvekiliyle meclise girmişti.

AKP 'de 42 milletvekiliyle üçüncü, 'de 47 milletvekiliyle ikinci, 'de milletvekiliyle birinci parti olmuştu.

Adalet ve İhsan Cemaati'nin lideri Abdusselam Yasin'in 'te Kral 2. Hasan'a "Ya İslam Ya Tufan" başlıklı isyan mektubu ve 'lerin başında şiddetle İslami hükümet kurma girişimlerinden sonra İslamcılar dönüşüm geçirdi.

Siyaset, ekonomi ve toplumda İslami dönüşüm için ıslahatçı önermeler öne çıktı.

Bu çizginin çerçevesini belirleyen Müslüman Kardeşler kökenli Tevhid ve Islah Hareketi'ydi.

AKP bu kolun siyasi yapılanması olarak ortaya çıktı.

Fakat tersi bir olgu yaşandı: AKP'nin tebliğ kanadına dönüşen Tevhid ve Islah, iktidar tecrübesi ile ilkeler arasında bocaladı ve 'da tüzüğünde değişiklikler yaparak siyasetten uzaklaşıp davet konularına dönmeye karar verdi.

Hareket, hükümeti İsrail'le anlaşmadan çekilmeye de davet etti.

AKP iktidar yıllarında saray ve laik kesimleri fazla huylandırmamak için ıslah söylemini daha çok ekonomide uyguladı.

Aslında özgün bir ekonomik programı da yoktu.

Yaptığı Türkiye'de AKP'nin yaptığından farklı değildi: Kemer sıkma, özelleştirme ve kamusal harcamaları kısmaya dayalı IMF programını izlemek.

Müslüman Kardeşler için son baharın devamı

Seçim sonuçları, Arap Baharı sırasında örgütlü alternatif olarak öne çıkan Müslüman Kardeşler kuşağının şiddetli bir sonbahar yaşadığını teyit ediyor.

Mısır'daki ana gövdeyi, iki aşamalı bir müdahale bitirdi: Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yönetiminin bir yıllık iktidarı boyunca izlediği uzlaşmaz ve zıtlaşan siyaset toplumsal bir retle karşılaştı.

Sokaktan gelen istifa baskısına direnen Müslüman Kardeşler'i, Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda oturan Abdulfettah el Sisi'nin darbesi bitirdi.

Müslüman Kardeşler'in Tunus uzantısı El Nahda ise iktidarda kalmak için eski rejim unsurlarıyla işbirliği yapmaktan kaçınmayan bir pragmatizm izledi.

Nihayetinde sistemdeki kilitlenmenin sorumlusu tutuldu ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in anayasal müdahalesiyle kenara çekildi.

Said ülkeyi olağanüstü yetkiyle yönetirken, El Nahda içten içe kaynıyor.

Fas'ta ise AKP'yi bitiren kraldan çok kralcılığı ve mutlak başarısızlığı oldu.

Fakat Fas'ı diğerlerinden ayıran nokta; seçimle gelen İslamcı bir partinin seçimle gitmesi. Ve kadınlar bu sonucu belirleyen en dinamik faktör oldu.

Uzmanlara g&#;re Fas'taki Adalet ve Kalkınma Partisi Benkiran'ın d&#;n&#;ş&#;yle eski g&#;c&#;n&#; kazanabilir

Fas'ta geçen ay yapılan genel seçimlere koalisyonun büyük ortağı olarak giren ancak ciddi oy kaybıyla sekizinci sıraya gerileyen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (PJD), karizmatik kişiliğe, etkili hitabet gücüne ve toplumda önemli bir yere sahip eski Genel Sekreter Abdulilah Benkiran'ın liderliğinde yeniden eski gücünü kazanabileceği belirtiliyor.

Ülkede 8 Eylül'de yapılan seçimler sonrası milletvekili sayısı 'ten 13'e düşen PJD'de, Genel Sekreter Sadeddin el-Osmani ile Genel Sekreterlik üyeleri sorumluluğu üstlenerek istifa etti.

Parti, 30 Ekim'de yapılacak genel kongreye hazırlanırken 'de PJD Genel Sekreterlik görevini Osmani'ye devreden Abdulilah Benkiran ismi yeniden ön plana çıktı.

Faslı uzmanlar, AA muhabirine, PJD genel kongresinde eski Genel Sekreter Benkiran'ın partiye dönme ihtimalini ve muhtemel sonuçlarını değerlendirdi.

Benkiran'ın partiye döneceği iddiaları

Kadı Iyaz Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Abdurrahim Allam, Benkiran'ın PJD'yi yeniden siyaset sahnesinin ön saflarına taşıyabilecek bir isim olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Benkiran'ın karizmatik bir kişiliğe ve etkili hitabet gücüne sahip olduğunu söyleyen Allam, PJD'nin Benkiran liderliğinde içinde bulunduğu gerilemeden çıkararak yeniden toparlanabileceği görüşünü paylaştı.

Allam, "Benkiran, partiye liderlik ettiği dönemde hem kendi partisinde hem de toplumda kabul gören bir isim olduğunu gösterdi." dedi.

PJD'nin Benkiran döneminde elde ettiği başarılara dikkati çeken Allam, "Parti, Benkiran'ın Genel Sekreterlik döneminde yılında 1 milyon bin kişinin oyunu alarak en yüksek oy oranına ulaşmak dahil bir dizi başarıya imza attı." ifadelerini kullandı.

Allam, Osmani'nin izlediği "suskunluk" siyasetinin ve iletişim dilinin halkta karşılık bulmadığını belirterek, Benkiran'ın iletişim ve ikna kabiliyetinin partiye eski gücünü kazandırmada kolaylık sağlayacağını söyledi.

"Benkiran, partiyi birleştirebilir"

Faslı siyasi analist Muhammed Buden de Benkiran'ın PJD'ye dönüşünün partiye önemli katkı sağlayacağı değerlendirmesinde bulundu.

Buden, "Benkiran, öne çıkan bir kişiliğe ve birçok özelliğe sahip. Genel Sekreterlik görevini üstlenirse önümüzdeki dönemde partiyi birleştirebilir." diye konuştu.

Benkiran'nin liderlik yeteneğine, duruşuna, üslubuna ve olaylara yaklaşım tarzındaki farklılığa işaret eden Buden, tüm bu özellikleriyle partinin Fas toplumu içindeki konumunun iyileştirilmesine katkıda bulunabileceğini kaydetti.

Buden, Benkiran'ın son dönemde PJD yöneticileri arasında çıkan görüş ayrılıklarını ortadan kaldırmasını da umduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Benkiran'ın partideki bazı önemli isimlerle anlaşmazlığı geri dönüşü olmayan noktaya ulaşmış olsa da birçok sorun onun sayesinde çözülebilir ve parti içerisinde birlik sağlanabilir."

Fas'ta seçim sonrası değişen siyasi dengeler

Ülkede 8 Eylül'de gerçekleştirilen genel seçimleri milletvekili çıkaran Milli Bağımsızlar Birliği (RNI) kazanmıştı. PJD ise 'daki seçimlerde kazandığı sandalyenin yüzde 90'ından fazlasını kaybederek 13 sandalye ile sekizinci sıraya gerilemişti.

Fas Kralı 6. Muhammed, genel seçimlerin nihai sonuçlarının açıklanmasının ardından hükümeti kurma görevini milletvekili çıkaran Milli Bağımsızlar Birliği RNI Genel Sekreteri Aziz Ahnuş'a vermişti.

PJD Genel Sekreterlik görevini 'de Abdulilah Benkiran'dan teslim alan Saadettin el-Osmani, seçimde yaşanan büyük oy kaybı nedeniyle sorumluluğu üstlenerek PJD Genel Sekreteri görevinden istifa etmişti.

PJD'de yeni yönetimin seçilmesi için ekim ayı sonunda genel kongreye gidileceği duyurulmuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Fas'ta Adalet ve Kalkınma Partisi seçimi neden kaybetti?

Aziz Ahannuş'un liderliğindeki Ulusal Bağımsızlar Topluluğu seçimden zaferle çıktıEPA

Arap Baharı dalgasını Kral 6. Muhammed'in otoritesini sarsmayacak şekilde mutlak monarşiden anayasal monarşiye geçerek atlatan Fas, siyasal İslamcıların 10 yıllık iktidar sayfasını sandık darbesiyle çevirdi.

Müslüman Kardeşler'in Fas uzantısı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 'deki değişim dalgasında "temiz", "güvenilir", "ahlaklı" ve "denenmemiş" denilerek büyük bir teveccühle iktidara taşınmıştı.

'daki seçimi oylarını artırarak bir kez daha kazandı. Ama göreceli sükûnet ortamında iktidar testinin ikinci yarısı kötü gitti.

5 yılda halkı tatmin etmeyen icraatlarıyla AKP neredeyse sıfırlandı.

Bunda Kuzey Afrika'da Müslüman Kardeşler kuşağındaki gerilemenin yansımaları da olmalı.

8 Eylül'de koltuk Temsilciler Meclisi için düzenlenen genel seçimlerin ortaya koyduğu tablo gayet trajik:

  • AKP'nin vekil sayısı 'ten 12'ye düştü. Başbakan ve AKP Genel Sekreteri Sadeddin el Osmani milletvekili bile seçilemedi.
  • Koalisyonda beş bakanı olan Ulusal Bağımsızlar Topluluğu sandalye sayısını 37'den 97'ye çıkartarak birinci geldi.
  • Ana muhalefette yer alan liberal çizgideki Asalet ve Çağdaşlık Partisi sandalyeden 82'ye geriledi.
  • Koalisyonun diğer ortakları Sosyalist Birlik vekil sayısını 20'den 35'e, Halk Hareketi 26'dan 27'ye çıkartırken Anayasal Birlik'in koltukları 23'ten 18'e geriledi.
  • Muhalefet kanadında merkez sağ parti İstiklal vekil sayısını 46'dan 78'e, İlerleme ve Sosyalizm 12'den 20'ye çıkardı.

Seçimde 31 siyasi parti ve bağımsızlardan toplam 6 bin aday yarıştı. Adayların üçte biri kadındı.

seçim günü sandıkEPA

Koalisyondaki partilerden üçü oylarını artırırken AKP'nin büyük bir çöküş yaşaması seçmenin öfkesini çok seçici yansıttığını gösteriyor.

AKP içinde kavga büyük

AKP seçim öncesinde Kral'a yakınlığı ile tanınan milyarder iş adamı ve Tarım Bakanı Aziz Ahannuş'un liderliğindeki Ulusal Bağımsızlar Topluluğu'nu hedef almış, seçmene para dağıtıldığını öne sürmüş, seçim sistemindeki değişikliğin kendilerini hedef aldığını savunmuştu.

AKP'nin kurucu lideri ve bir önceki Başbakan Abdulilah Benkiran kampanyaya epey bigâne kaldıktan sonra son anda topa girip partisine karşı "gizli bir şeyler hazırlandığını" öne sürmüştü.

Benkiran "derin devletin iktidarda görmek istediği adam" olarak resmettiği Ahannuş'a "Paradan başka bir şey değilsin. Başbakanlık şaibeden uzak dürüst ve temiz bir siyasi lideri gerektiriyor" diye yüklenmişti.

Nihayetinde Benkiran yenilgiden Başbakan Saadettin el Osmani'yi sorumlu tutup istifaya çağırdı.

Osmani de yenilgiyi kabul edip AKP Genel Sekreterliği'ni bıraktı ve partiyi 18 Eylül'de olağanüstü kongreye çağırdı.

BenkiranGetty Images

Haziran'da meslek odaları seçiminde Ulusal Bağımsızlar Topluluğu'nun birinci, AKP'nin sekizinci gelmesi sandıktan çıkacak sonuca dair esaslı bir projeksiyondu.

Buna rağmen asıl yarışın AKP ile Asalet ve Çağdaşlık arasında gezmesi bekleniyordu.

Hezimetin nedenleri

Bu hezimetin altında bir dizi neden yatıyor.

AKP son yıllarda iç bütünlüğünü kaybetti. İçerdeki ayrışma 'deki seçimin ardından Benkiran'ın ikinci dönem başbakanlığının önünün kesilmesiyle başladı.

'de parlamento ve hükümetin yetkilerini genişleten düzenlemeye göre Kral, hükümeti kurma görevini seçimin galibi partiye veriyor.

Benkiran görevi aldıktan sonra meclis çoğunluğu için Ulusal Bağımsızlar Topluluğu'nun kapısını çaldı.

Kral'a yakınlığını iyi kullanan Ahannuş kendi koşulunu dayattı: Koalisyona Ulusal Bağımsızlar Topluluğu'yla hareket eden diğer 3 parti de girecek.

Benkiran buna direnince Kral müdahale edip görevi AKP'nin ikinci adamı Osmani'ye verdi.

Osmani de Ahannuş'un koşullarında hükümeti kurdu.

Bu, AKP'nin otoritesini sakatlayan ve Ahannuş'u iktidara hazırlayan bir saray entrikası olarak algılandı.

İsrail'i tanıma ve kenevire izin partiyi vurdu

AKP içindeki çelişkiler, Osmani'nin kraliyet sarayıyla aşırı uyumu, iktidar performansındaki düşüş ve sözlerin tutulmamasıyla büyüdü.

Asıl sarsıntı 10 Aralık 'de İsrail'le ilişkileri normalleştirme kararı üzerine yaşandı.

Cezayir karşısında Batı Sahra'da Fas'ın hakimiyetini tanıyan Amerikan rüşvetine karşılık hükümet, İsrail'le ilişkileri normalleştirdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid, 11 Ağustos'ta Fas'a giderek Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita ile işbirliği anlaşması imzalarkenEPA

AKP içindeki itirazlara rağmen Osmani, Kral'ın iradesine direnmedi.

İsrail'le ilişkiler, 'te Oslo Antlaşması'na paralel tesis edilmiş, 'de ikinci intifada sırasında kesilmişti.

AKP, İsrail ile normalleşmeyi kırmızıçizgi olarak görüyordu.

Bu çark nedeniyle diğer ülkelerdeki Müslüman Kardeşler'den sert eleştiriler aldı.

AKP'nin kimlik krizi yaşadığı, liderlik gösteremediği ve pragmatizme saplandığı yönünde eleştiriler yükseldi.

Hint keneviri de partinin başını yaktı. Hükümet tıbbi ve endüstriyel amaçlarla kenevir kullanılmasına izin veren yasa tasarısını durdurmadı.

İsrail ve kenevir meselesinin İslamcılar arasında yol açtığı şokun seçmenin geneli için belirleyici olduğunu söylemek zor.

Asıl faktörleri görmek için orta ve alt sınıflarda görülen çöküşe bakmak gerekiyor.

Orta sınıfın çöküşü sandıkta cezaya dönüştü

Ekonomide yapısal sorunların derinleştiği, işsizliğin arttığı, gelir dağılımının bozulduğu, sağlık sisteminin yetersiz hale geldiği, eğitimde kalitenin düştüğü ve okulu bırakan çocuk sayısının 1 milyonu aştığı belirtiliyor.

Bu tespitler bir saray komitesinin yayımladığı raporda da yer alıyor.

Petrol ürünlerinin yanı sıra üretimde kullanılan bazı hammaddelere uygulanan sübvansiyonların kaldırılması, kalıcı istihdam yerine sözleşmeli personel alınması, tazminat ve emeklilik sistemindeki kısıtlamalar eleştirilerin başında geliyor.

Fas'ta kadroya alınmak yerine sözleşmeli çalıştırılan öğretmenler 'da protestolar düzenlemiştiGetty Images

Bunlara bir de Covid'un yol açtığı zorluklar eklendi.

AKP'nin İslamcı muhalifleri de partiyi emperyalist güçler ve Batılılaşmış azınlığın çıkarlarına hizmet eden bütün kanunları geçirmekle suçluyor.

Ekonomik zorluklar ve susuzluğa bağlı olarak , ve 'da gösteriler patlak verdi, yüzlerce insan tutuklanıp yargılandı.

Bütün bunlar sandığa bir ceza olarak yansıdı. AKP'nin son 10 yılda seçmen listelerine giren genç kuşağa seslenmekte zorlandığı da aktarılıyor.

AKP'nin sicili kadar medyayı çok etkili kullanan Ahannuş'un siyasal İslam'a üçüncü dönem iktidar yolunu kapatma konusundaki kararlı kampanyası da etkili oldu.

'den beri Tarım Bakanı olan Ahannuş, Forbes'e göre 2 milyar dolarlık servetiyle Kral'dan sonra en zengin ikinci adam.

Hidrokarbon, bankacılık ve telekomünikasyon alanında yatırımlarıyla tanınan Ahannuş'un partisinde çok sayıda iş adamı, üst düzey yetkili ve teknokrat yer alıyor.

Kampanyasında beş yılda 1 milyon istihdam sözü verirken Fas'ın İslami kimliğinin yanı sıra etnik ve kültürel çeşitliliğine vurgu yapıp Faslılara "Daha fazlasını hak ediyorsunuz" diye seslendi.

Agresif bir kampanya ile sonuç aldı.

Kral'ın eli daha da güçlendi

Nihai ve kritik kararların saraydan geldiği Fas'ta koalisyonda kimin olacağından bağımsız olarak iktidarın önünde tek bir seçenek duruyor: Kraliyet komitesinin hazırladığı ulusal kalkınma programını uygulamak.

Kabineyi onaylama yetkisi Kral'da.

Kral 6. MuhammedReuters

Dışişleri, İçişleri ve Savunma bakanlarını zaten doğrudan Kral belirliyor.

AKP'nin uğradığı hezimetle birlikte Kral'ın siyaset üzerindeki elinin daha da güçlendiği düşünülüyor.

'de kabul edilen yeni anayasa, ülke yönetimini "demokratik, parlamenter, sosyal ve anayasal monarşi" olarak tanımlıyor.

Kral'ın sıfatları, yetkisinin genişliğini de ortaya koyuyor: "Müminlerin emiri", "millet ve dinin koruyucusu", "devlet başkanı", "kurumlar arasında en büyük hakem", "başkomutan", "yüksek güvenlik konseyi başkanı" ve "yargı konseyi başkanı".

Başbakanı tayin etme, bakanları azletme, parlamentoyu feshetme, kuvvet komutanları ve büyükelçileri atama, uluslararası anlaşmaları imzalama ve olağanüstü hâl ilan etme yetkisi de Kral'ın elinde.

Bu sistem Kral'a başarısızlıklar karşısında öfkeyi saraydan uzaklaştırıp faturayı hükümete kesme şansı veriyor.

AKP de 'de kraliyetin meşruluğunu tartışmaya açmadığı gibi iktidar yıllarında da kralsız olamayacağını, tam demokrasinin sistemi dağıtacağını ve saraya hasredilmiş yetkilerin korunması gerektiğini savundu.

AKP'nin kralcılığı öncesinden tescilliydi.

Ülkede seçimler 'lardan beri düzenlense de saray, kraliyetin meşruiyetini tartışmaya açan ne solcu ne de İslamcılara nefes aldırıyordu.

AKP sarayın koşullarını benimsemiş parti olarak siyaset sahnesinde yerini aldı.

AKP'nin öncülü Demokratik ve Anayasal Halk Hareketi'ni 'de kuran Abdulkerim el Hatib kraliyet ailesine çok yakındı.

'de Adalet ve Kalkınma Partisi adını alan hareket, ilk kez 'de 9 milletvekiliyle meclise girmişti.

AKP 'de 42 vekille üçüncü, 'de 47 vekille ikinci, 'de vekille birinci parti olmuştu.

Adalet ve İhsan Cemaati'nin lideri Abdusselam Yasin'in 'te Kral 2. Hasan'a "Ya İslam Ya Tufan" başlıklı isyan mektubu ve 'lerin başında şiddetle İslami hükümet kurma girişimlerinden sonra İslamcılar dönüşüm geçirdi.

Siyaset, ekonomi ve toplumda İslami dönüşüm için ıslahatçı önermeler öne çıktı.

Saadettin el OsmaniEPA

Bu çizginin çerçevesini belirleyen Müslüman Kardeşler kökenli Tevhid ve Islah Hareketi'ydi.

AKP bu kolun siyasi yapılanması olarak ortaya çıktı.

Fakat tersi bir olgu yaşandı: AKP'nin tebliğ kanadına dönüşen Tevhid ve Islah iktidar tecrübesi ile ilkeler arasında bocaladı ve 'da tüzüğünde değişiklikler yaparak siyasetten uzaklaşıp davet konularına dönmeye karar verdi.

Hareket, hükümeti İsrail'le anlaşmadan çekilmeye de davet etti.

AKP iktidar yıllarında saray ve laik kesimleri fazla huylandırmamak için ıslah söylemini daha çok ekonomiye hasretti.

Aslında özgün bir ekonomik programı da yoktu.

Yaptığı Türkiye'de AKP'nin yaptığından farklı değildi: Kemer sıkma, özelleştirme ve kamusal harcamaları kısmaya dayalı IMF programını izlemek.

Müslüman Kardeşler için son baharın devamı

Seçim sonuçları, Arap Baharı sırasında örgütlü alternatif olarak öne çıkan Müslüman Kardeşler kuşağının şiddetli bir sonbahar yaşadığını teyit ediyor.

Mısır'daki ana gövdeyi, iki aşamalı bir müdahale bitirdi: Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yönetiminin bir yıllık iktidarı boyunca izlediği uzlaşmaz ve zıtlaşan siyaset toplumsal bir reddiyeyle karşılaştı.

Sokaktan gelen istifa baskısına direnen Müslüman Kardeşler'i, Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda oturan Abdulfettah el Sisi'nin darbesi bitirdi.

Müslüman Kardeşler'in Tunus uzantısı El Nahda ise iktidarda kalmak için eski rejim unsurlarıyla işbirliği yapmaktan kaçınmayan bir pragmatizm izledi.

Nihayetinde sistemdeki kilitlenmenin sorumlusu tutuldu ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in anayasal müdahalesiyle kenara çekildi.

Said ülkeyi olağanüstü yetkiyle yönetirken El Nahda içten içe kaynıyor.

Fas'ta ise AKP'yi bitiren kraldan çok kralcılığı ve mutlak başarısızlığı oldu.

Fakat Fas'ı diğerlerinden ayıran nokta; seçimle gelen İslamcı bir parti seçimle gitti. Ve kadınlar bu sonucu belirleyen en dinamik faktör oldu.


BBC Türkçe

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası