Bir Skandalın Anatomisi Netflix

• yabancı yayınları tarafından türkçeye çevrilen, özgün adı anatomy of a scandal olan sarah vaughan romanı.

• netflix'de bugün gösterime giren, sarah vaughan&#x;ın aynı isimli romanından uyarlanmış, 6 bölümlük, canavar gibi oyuncuların olduğu, önemli bir konuya parmak basan, özellikle plot twist'i ile ''hadi ya'' dedirten ingiliz dizi. vaughan, ingiliz elitleri arasında gerçekleşen ilginç bir dava hikâyesini üç farklı karakterin bakış açısını birbirine bağlayarak anlatıyor^*. senaryo da buna bağlı bir akışta. güzel.
  funduszeue.info
  
  konusu: bakan olan james whitehouse'un (bkz: rupert friend) karısı güzeller güzeli sophie (bkz: sienna miller) ile mutlu bir yaşamı vardır. ancak skandal bir sırrın gün yüzüne çıkması onların hayatını alt üst eder. sophie, tecavüzle suçlanan james'in masumiyetinden emindir ve adını temize çıkarmak için büyük çaba harcar. davayı araştıran savcı kate woodcroft (michelle dockery ki downton abbey'deki mary crawley'i canlandırmasıyla tanınıyor.) james'in suçlu olduğuna çoktan ikna olmuştur ve james'e suçlarının bedelini ödetmek için çalışmalarına başlar.
  
  ilk entry'si bendenize ait oldu. şans işte^*.
  
  yapım ımdb&#x;de ilk gününde 7,8'lik puana sahip olmuş.
  
  filmin orijinal adı: anatomy of a scandal

• üst üste 6 bölümünü izleyip bitirdim.
  
  akıcı ve sürükleyici bir dizi olmuş, çerezlik izlenir.
  özellikle son yıllarda çokça karşımıza çıkan rıza kavramına bambaşka boyutlardan bakıyorsunuz izlerken.
  
  başroldeki kadın avukat (ya da savcı) büşra develinin ikizi gibi cidden inanılmaz bir benzerlik var.

• bence ana teması " yazın yediğin hurmalar, kışın götünü tırmalar" olan netflix mini dizisi. akıyor, baymıyor, ingiliz ingilizceli, seyretmeye değer.
  not: 7/10

• hakkında doğru düzgün entry gormedigine sasirdigim ve bir çırpıda 6 bölümünü birden izlediğim ilgi cekici dizi. ağır spoiler içerir aşağısı.
  
  spoiler
  
  türkiye de kadının o saatte orda ne işi varmış cümlesinin ingiliz versiyonu anlatılmış gibi hissettim izlerken. kadının ilk basta sevişmek isteyip yeri uygun görmemesi, adamın davranışıni sert bulması gibi nedenlerle seks yapmak istememesi tecavüzü haklı çıkarmaz. bir de bu amerikan ingiliz mahkemelerinde böyle önemli davaların halktan insanların kararına bırakılması bana oldum olası inanılmaz saçma gelmiştir. sophie nin helly i bu kadar çabuk tanimasi da bence yine eksi tarafı dizinin. genel itibariyle 8 diyebilirim.
  spoiler

• dizi akıcı ve konusu güzel ama benim için diziyi güzel kılan harry potter filminin çekildiği yerlerde çekilmesi.

• homeland'den askimin basrol oynadigi, sienna miller'i jessica bial sandigim izlenesi dizi.
  bundan sonrasi spoiler okumayin izlemediyseniz
  
  -spoiler-
  hayir kate ya da holly her kimsen o kadar yil sonra mi aklina geldi demek istiyorum.
  ayrica iliskilerde consent yani riza her seyden onemli, ancak ne nerde baslayip bitiyor bazen anlasilmiyor bence.
  -spoiler-
  
  oyuncular hatrina izlenir

• dizi kesinlikle sürüklüyor, henüz bitmedi, bitince yorumum gelecek.
  
  ayrıca bırak öyle kocayı desteklemeyi taşaklarından tavana asarım.

• 2 günde blok halinde heyecanla izleyerek bitirdiğim psikolojik ve sosyolojik alt yapılı dizi severlerin çok seveceği netflix dizisi.
  
  sanat yönetmeni çok iyi iş çıkarmış, bir kere whitehouse'ların evi bir efsane. sadece o ev için izlenir.
  
  tecavüz konusunu başlı başına işliyor bir kere. "işte tutmuş zorla sahip olmuş" gibi yüzelsey bir tanımdan alıp içiçe tanımlarla anlatıyor. burada erkek tarafından da bakmış oluyor aslında.
  
  yani bir kadın, sevgilisi olduğu adamı sırf terkedildiği için hırsından tecavüz etti diyerek şikayetçi olursa burada erkek bir sadakatsizlik hatasından, tecavüzcü olabiliyorsa bu ne kadar doğrudur?
  
  ya da bir kadın, yasak aşk yaşıyor diye temasın herhangi bir yerinde ilişkiyi reddetme hakkı yok mudur?
  
  gerçekten çok geniş bir açı ile irdelenmiş bütün bunlar.
  
  bir de ağzında gümüş kaşıkla doğmuş erkeklerin pragmatist yetiştirilmesi var. yani, o erkeğe göre rıza kavramı da şekilleniyor. sevişmeyi isteyen bir kadınla, bu birleşmenin nasıl olacağına kendisinin karar vermesinde bir beis görmüyor. ona göre o dakikadan sonra istemediğini söylerse, en fazla naz yapıyor veya öylesini istiyor oluyor. çok enteresan, bu hakkı kendisinde bulmasının nedenini kendi annesine bağlamış.
  
  ama hakkaten de, kadın gibi istekleri, arzuları birbirine geçmiş bir varlık tarafından arzulanmak istenen erkeğin o anda dürtülerini kontrol etmesi de güç. öbür yandan hislerin anlık değişmesi de bir gerçek değil midir her iki cins için?
  
  bir de ingiltere yargısının şeffaflığı eğer doğru yansıtıldıysa beni kendine hayran bırakmıştır. bizde olsa, "veresin varmış tamam işte biraz heyecanlı olmuş" der geçerler. ama o kadar ince detaylara inilip yargılama yapıyor ki işte adalet diyor insan. ingiltere nasıl ingiltere olmuş anlıyorsunuz.
  
  evlilik tanımı en gelişmiş memlekette de olsa o kadar yanlış konumlandırılmış ki, kadının kocasını geçmiş hatasıyla kabullenmesi bekleniyor mesela. kadın orada kocasını affetmiyor. evliliğini, sosyal konumunu koruyor. bu evliliklerin genelinde böyle.
  
  son olarak peter quinn bi yüzün gülmedi be.

• allah, fuck buddy'nin de hayırlısını versin dedirten dizi ^*
  (bkz: lahanayı yerken kıtır kıtır sapına gelince me)
  
  öte yandan sophie (sienna miller) çok kaliteli fakat bir o kadar da donuk kadınsın bebeğim.
  görünen o ki gerçek hayatta da farksız değil. orda da yumurtalarını dondurmuş
  belli ki dram, acı, hüzün, erteleme seviyor kadın.
  o sebeple rol de biçilmiş kaftan olmuş.
  esasında basit konulu bir mini dizi.
  bir yandan yemek hazırlarken, sudoku çözerken, bir şeyler atıştırırken dahi izlenebilir ama akıcılığı güzel.
  imdb puanı imiş benden helalinden /10

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.