karkamış nüfusu / TSK'nın IŞİD'den Temizlediği Cerablus'un Nüfusu 20 Bine Ulaştı - Dailymotion Video

Karkamış Nüfusu

karkamış nüfusu

Gaziantep University Journal of Social Sciences (http://jss.gantep.edu.tr) 2012 11(4):1082-1120 ISSN: 1303-0094 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri Effective Geographic Factors on Historical Settlement Development of Carchemish and Ancient Carchemish City Mehmet Emin SÖNMEZ * Özet Türkiye-Suriye sınırında, Gaziantep şehrinin yaklaşık 75 km. güneydoğusunda ve Fırat Nehri’nin hemen batı kenarında kalan antik Karkamış şehri, tarihte birçok ulusa ev sahipliği yapmış olması nedeniyle Türkiye’nin önemli arkeolojik alanlarından biridir. Coğrafi konumu ve askeri açıdan sahip olduğu avantajlar nedeniyle tarih boyunca Hitit, Asur, Babil, Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı gibi büyük devlet ve imparatorlukların önemli şehirlerinden biri olmuştur. Yapılan araştırmalara göre antik Karkamış şehrinin Hititler dönemimde otuz bin civarında nüfusa sahip olduğu düşünülmektedir. M.Ö 1. bin yılda nüfusu otuz bin civarında olduğu tahmin edilen Karkamış yerleşmenin 2000 yılındaki toplam nüfusu 4.412’dir. Şehrin 2010 yılına ait adrese dayalı nüfusu ise 2.998 kişidir. Tarihi zenginliği, idari fonksiyonları, sınır ticareti avantajı, demir ve karayolu ulaşımının kolaylığı yanında yakın çevresinde suyun ve verimli tarım arazilerinin bulunduğu yerleşmenin giderek nüfus kaybetmesi, kentsel gelişimi etkileyen farklı faktörlerin araştırılmasını zorunlu kılmaktadır. Nitekim bu çalışma, Karkamış’ta antik şehir ve günümüz yerleşmesinin gelişimi ile kurulduğu arazinin yapısı, iklim özellikleri, coğrafi konumu, sosyo-ekonomik kullanım özelliği gibi coğrafi faktörlerin yeniden değerlendirilmesi ve yerleşmenin stratejik, ekonomik, nüfus ve ticari gerilemesinin coğrafi nedenlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Anahtar Kelimler: Karkamış şehri, Kentleşme, Stratejik konum, Ulaşım, Antik Kent Abstract The city of Carchemish, which was located on the border of Turkey-Syria, about 75 km-Southeast of Gaziantep city and on the west of the Euphrates river was one of the Turkey's most important archaeological sites. In addition to its geographical situation, it has been home to many of the nations at that time. Because of its advantages in terms of geographical location and the military, city of Carchemish has been one of the most important cities of the Hittites, Assyrians, Babylonians, * Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü e-posta : [email protected] Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1083 Persians, Romans, Byzantine and Ottoman like large states and empires throughout history. According to the surveys, its population is thought to be around thirty thousand in the time of the Hittite. While the estimated population of the city of Carchemish was about to be thirty thousand BC 1 thousand years, its total population was 4.412 in 2000 and 2.998 in 2010. The city, which has historical richness, administrative functions, the advantage of cross-border trade, easiness of rail and bus transportation and closeness to water and productive agricultural lands, are losing its population and thereby, it is a necessity to be find out the underlying factors affecting the urbanization process. Indeed, in this study, it is aimed to re- evaluation the with the development of the city of Carchemish and the structure of land where the city was established, re-evaluate the geographical location and socio- economic uses like properties of the city, and finally to explore the causes of the city's strategic, economic, demographic and commercial regression. Key Words: Carchemish City, Urbanization, Strategic Location,Transportation, Ancient City I.GİRİŞ İnsanlığın dünya üzerinde süregelen yaşam serüveninde; tarihin bilinen en eski dönemine ait sosyal ilişkileri, yaşam biçimleri ve yaşama ilişkin bilgileri taşıyan bütün veriler, günümüz dünyası için büyük önem taşımaktadır (Polatlı, 2005). Antik şehirler, bu ilişkilerin en yoğun şekilde yaşandığı ve günümüze kadar birer belge olarak kaldıkları alanların başında gelmektedir. Antik Karkamış şehri de bu özelliği nedeniyle araştırılmayı ve değerlendirmeyi hak etmektedir. Kaldı ki boyutları ve dış görünüşü her ne kadar değişmiş olsa da, günümüzün kent gerçeğinin kökleri binlerce yıllık bir geçmişe uzanmakta ve büyük oranda temel özelliklerini korumaktadır (Huot, Thalmann ve Valbelle, 2000: 11). Geçmişte olduğu gibi günümüzde de insan topluluklarının manevi ve ekonomik birliğinin en yüksek düzeyde yaşandığı alanları ifade eden şehirler (Childe, 2009:110), savunma, yönetim, sanayi, ticaret, kültürel, sağlık, turizm, ulaşım (Doğanay, 1997: 24), gibi çeşitli ekonomik ve sosyal faaliyetler ile toprak, iklim koşulları, su imkânları (Alioğlu ve Uğur, 2010: 12) ve coğrafi konum (özel ve matematik konum) gibi fiziki coğrafya şartlarının etkisinde gelişme göstermektedir 1 . Bazı 1 Şehriler farklı disiplinlerde (sosyoloji, tarih, coğrafya gibi) farklı kritere göre sınıflandırmalara tabi tutulmaktadır. Arkeologların bakış açısı ise nispeten daha genellenebilinecek niteliktedir. Örneğin sosyolojideki sosyal tabakalaşmayı bir kazı alanında bulunan eşyalar ve ya yapıların boyut, şekil ve işlevlerindeki farklılıkla ortaya koyabilmektedirler. Neolitik yerleşmelerdeki basit kulübelerin yerine anıtsal mezarlar, tapınaklar, saraylar; tarım ve av aletleri ile basit ev eşyalarının yerine askeri, saraya ait ve uzmanlık isteyen araç gereçler, mücevherler ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde bir yöredeki coğrafi faktörlere bağlı meydana gelen değişimlerde bu disiplinde çalışanlar tarafından 1084 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri durumlarda bu faktörlerden herhangi biri şehirleşmede önemli bir araç olabilirken, bazı durumlarda ise şehrin gelişimi için bu faktörlerden bir kaçının bir araya gelmesi gerekmektedir. Adı geçen faktörler günümüzde olduğu gibi, geçmişte de şehir gelişimine yön vermişlerdir. Gerçekten de sanayileşme hareketleri ile alansal ve nüfus bakımından daha hızlı gelişen şehirler, tarih öncesi devrede de insanlığın yaşamını değiştiren önemli teknik gelişmelerin meydana geldiği, güzel sanatlar ve mimaride ilerlemenin yaşandığı, ilim ve felsefenin geliştiği, beşer faaliyetlerin en yüksek noktaya ulaştığı alanlar olmuştur (Göney, 1995: 2). Çalışmaya konu olan Karkamış yerleşmesi de ilkçağda, Anadolu’daki en önemli sanat, bilim, savunma ve ekonomi merkezlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Yerleşmenin ilkçağda bu kadar büyümesi ve gelişmesinde coğrafi konumunun (özel konum) büyük payı bulunmaktadır. Özellikle askeri, siyasi ve ticari yolların kesişme noktasında bulunmuş olması Karkamış yerleşmesine, ilkçağda büyük avantajlar sağlamıştır. Keza I. Dünya Savaşı sonunda çizilmiş olan siyasi sınırlar neticesinde Karkamış, Türkiye- Suriye sınırının sıfır noktasında kalmıştır. Özellikle geçmişte Suriye ile sürdürülen politikaların başarısız olması, şehrin konumunu dez-avantaja çevirmiş ve gelişmesi önünde önemli bir engel olmuştur. Dolayısıyla bu çalışmada, coğrafi konumun ve özel çevre şartlarının Karkamış yerleşmesinin geçmişteki ve günümüzdeki durumuna etkileri üzerinde durularak, değerlendirmeler yapılacak ve Türkiye’nin önemli arkeolojik alanlarından biri olan, fakat pek tanınmamış olan antik Karkamış şehri ve günümüzdeki yerleşim alanı tanıtılacaktır. II.AMAÇ VE YÖNTEM Çalışma Karkamış yerleşmesinde zaman içinde meydana gelen demografik ve morfolojik değişimleri, coğrafi araştırma tekniklerine bağlı kalarak ortaya koymayı amaçlamaktadır. Özellikle Karkamış yerleşmesinde ilk kentleşme sürecinde etkili olması muhtemel coğrafi faktörlerin neler olabileceği detaylı tartışılmış ver bu faktörlerin zaman ve mekâna bağlı değişimi neticesinde yerleşmenin günümüzdeki durumuna ne tür etkilerde bulunduğu ortaya konmaya çalışılmıştır. Karkamış yerleşmesi özelinde yapılan bu çalışma, böylelikle ilk şehirlerin kuruluşuna yönelik ileri sürülen teorilere de önemli katkılar sağlayacaktır. Bunun yanında Erken Tunç yerleşme ve yakın çevresinde gözlemlenebilmektedir. Örneğin ırmakların yakınındaki bataklıkların kurutulması, ormanların temizlenmesi, su kanalları ve bentlerinin kurulması daha çok coğrafi faktörlerin etkisiyle doğal çevreye yansımış ve arkeolojik kayıtlar olarak kalmışlardır. Kısacası arkeolojik çalışmalarla belirlenen bu değişiklikler aynı zamanda köy toplumundan şehri toplumuna geçişi göstermektedir (Childe, 2010 :103-104). Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1085 Çağı’ndan beri varlığı bilinen ve özellikle Geç Hitit döneminin en önemli şehirlerinden biri olan Karkamış’ın tanıtılmasına da yardımcı olacaktır. Çalışmada yerleşmenin demografik, sosyo-kültürel ve morfolojik evrimi tarihsel ve coğrafi bakış açısına bağlı kalınarak ele alınmış, Karkamış ve yakın çevresine yönelik yapılan birçok tarihi ve arkeolojik çalışmadan da faydalanılmıştır. III.ÇALIŞMA ALANI VE GENEL FİZİKİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ Gaziantep iline bağlı en küçük ilçe durumundaki Karkamış’ın idari merkezi olan Karkamış yerleşmesinin, kuzeybatısında Gaziantep şehri, kuzeyinde Nizip ve kuzey doğusunda ise Birecik şehirleri bulunmaktadır. Doğusunda Fırat Nehri bulunan Karkamış yerleşmesinin güneyinde ise Türkiye-Suriye siyasi sınırı yer almaktadır (Şekil 1). Fırat Nehrinin taşkın sahasındaki Barak Ovası’nda bulunan günümüz Karkamış yerleşmesi yaklaşık 854 370 m² alan kaplamaktadır. Hem Antik kent hem de günümüzdeki yerleşme, Fırat Nehri yatağının genişlediği ve ova yüzeyinde menderesler çizerek aktığı alanın hemen batısına bulunmaktadır. Bu alan ilkel şartlarda Fırat Nehri’nin en kolay aşılabildiği yerlerden biridir. Antik Karkamış şehri ve günümüzdeki yerleşim alanı ve yakın çevresi 300-400 m izohipsleri arasında kalmakta olup, deniz seviyesinden (295-371 m arasında) yaklaşık 365 m. yükseltidedir (Şekil 2). Yerleşme, doğal su kaynakları bakımından oldukça zengindir. Türkiye’nin debisi en yüksek akarsuyu olan Fırat Nehri, antik Karkamış şehrinin hemen doğusundan kuzey-güney yönde ilçeyi kat ederken, hemen kuzeyinden Nizip çayı geçmektedir. İlçeyi batı-doğu doğrultusunda boydan boya kat eden Elmalı deresi ise ilçenin ve aynı zamanda günümüzdeki yerleşim alanının merkezinden geçerek Fırat Nehri’ne dökülmektedir (Şekil 2). Güneydoğu Anadolu Bölgesi Step İklimi sahasında kalan Karkamış ve yakın çevresinde yazlar çok sıcak ve buharlaşmanın yüksek olması nedeniyle de kurak geçmektedir. Kışlar ise Akdeniz bölgesine oranla daha soğuk ve daha az yağış almaktadır. Yaz sıcaklıklarının yüksek olması nedeniyle Karkamış’ta yıllık ortalama sıcaklık değerleri yüksek olup, 17-18 °C arasında değişmektedir. Mevsimlik sıcaklık farkı ise (25-30 °C arasında) oldukça fazladır. Yağışın yıllara göre istikrarsız olduğu çalışma sahsında yıllık ortalama yağış değerleri 350-400 mm arasında değişmektedir. 1086 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri Şekil 1. Çalışma sahasının lokasyon haritası. Gaziantep Platosunun güneydoğusunda kalan Barak Ovası güneye ve doğuya doğru Fırat Nehri’ne yaklaştıkça alçalır. İlçe toprakları içinde en yüksek nokta 536 m civarındadır. Eğim değerlerinin çok düşük olduğu ilçede, toprakların % 85’i ekip-biçme faaliyetlerine elverişli olan I-IV. sınıf arazilerden oluşmaktadır (Şekil 5). Geriye kalan araziler ise ekip biçmeye uygun olmayan bataklık sazlık ve taşlık-kayalık alanlardan oluşmaktadır. Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1087 Şekil 2. Karkamış ve çevresinin fiziki haritası. IV. ŞEHRİN NÜFUS GELİŞİMİ VE YERLEŞME TARİHİ Neolitik Çağ yerleşme tarihi M.Ö. 8000 yıllarına kadar giden antik Karkamış şehri, coğrafi konumunun sağladığı avantajlar nedeniyle ilkçağ tarihinin en önemli kentlerinden biri olmuş, çeşitli dönemlerde birçok devletin himayesinde kalmış, yeri geldiğinde kendi kendini idare eden bir şehir devleti kimliği kazanmış, siyasi nedenlerden dolayı küçük bir köy kadar küçülmüş ve nihayetinde yaklaşık 3.000 kişilik nüfusu ile günümüze kadar gelebilmiş kesintisiz bir yerleşim alanıdır. Nitekim antik kentte I. Dünya Savaşı yıllarında kazılarda bulunan Sir L. Wooley, kalenin bulunduğu tepede Prehistorik yerleşmeler yanında Erken ve Geç Hitit çağına tarihlenen 2 ana yerleşme tabakası ortaya çıkarmıştır (Naumann, 2007: 30). Woolley ve Barnett (1978)’in, Karkamış’ta 24.50 ile 29.50 metreler arasında olduğunu belirledikleri mezarların gömülüş şekilleri ve özelliklerinden hareketle, bu mezarların yapıldığı dönem hakkında fikir vermektedirler. Bunlara göre, 24.50-27.50 metreleri ile 27.50-29.50 metreleri arasında bulunan mezarlar birbirinden önemli farklılıklar içermektedir. 24.50 metrelerde bulunan mezarlarda ceset ve sadece cesedi topraktan korumak için kullanılmış olan çanak dışında herhangi bir silah ve süs eşyasına rastlanmamıştır. Buna karşılık özellikle 28-29.50 metreleri arasındaki mezarlarda cesedin yanında 1088 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri kişisel eşyalar (boncuk gibi süs eşyaları), bronz çağına ait silahlar ile toprak kaplar bulunmuştur (Woolley ve Barnett, 1978: 215). Dolayısıyla sadece mezarlarda bulunan arkeolojik kalıntılar bile Karkamış’ta yerleşme tarihinin Kalkolitik çağda ortaya çıktığını açıkça göstermektedir. Bugün Anadolu’nun en eski Paleolitik yerleşmesi kabul edilen Dülük Mağarası, Karkamış antik kentinin yaklaşık 75 km kuzeybatısında yer almaktadır. Dülük ve yakın çevresinde aşırı soğuk ve sıcak olmayan iklim koşullarının ilkel insanlar için yaşamaya uygun olması ve bölgede alet yapımında kullanılabilir çakmaktaşının yoğun bulunması, yöreyi Paleolitik çağda da yerleşme için çekici kılmıştır. Özellikle iklim şartlarının ne güney kesimi gibi kurak ve sıcak, ne de kuzey kesimi gibi soğuk olmaması Karkamış’ın da içinde bulunduğu yöreyi, ilkel avcı ve toplayıcı olan insanlar için yerleşilmesi en uygun alan haline getirmiştir. Bunun yanında ilk insanların yerleşik hayata geçerek, hayvan ve bitkileri evcilleştirdiği M.Ö. 8000-10000 yılları aynı zamanda son buzul çağının sona erdiği döneme denk gelmektedir. Dolayısıyla yerleşme ve yakın çevresinin son buzul çağında bugünkü yarı kurak ve ya kurak şartlardan ziyade nispeten daha ılıman koşullara sahip olduğu tahmin edilmektedir. Bugün kurak iklim şartlarına yakın özellikler gösteren Karkamış ve yakın çevresinde, M.Ö. 8000’lerde, sıcaklık değerleri günümüze göre 1-2 °C daha fazla ve yağışlar daha bol ve dolayısıyla da bitki örtüsü daha yoğundur. Böylece Klimatik Optimum denen bu dönmede, insanlar derin mağaralardan çıkmış, bitki ve hayvan evcilleştirmeye başlayarak yerleşik hayata geçmeye başlamışlardır (Özdemir M. A., 2004:177-178). Çalışmaya konu olan Karkamış yerleşmesi de, bulunduğu konum, toprak ve su kaynakları nedeniyle ilk yerleşmelerin ortaya çıkması için uygun koşullara sahiptir ve muhtemelen de bu Klimatik Optimum’un yaşandığı dönemde yerleşmeye açılmıştır. Gerçekten de ilk yerleşmeler ile su kaynakları arasındaki sıkı ilişkinin Anadolu’da da var olması gerekmektedir. Nitekim Anadolu’daki birçok ilkçağ yerleşmesi su kaynaklarının hemen çevresinde bulunmaktadırlar 2 . İç Anadolu’da ve ya Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan birçok Neolitik Dönem yerleşmelerinin bugün su kaynaklarından uzak görünmesi tamamen değişen iklim koşulları ile ilgilidir. Bu bölgelerde bulunan göllerin alansal olarak hızla daralması ve akarsuların kuruması yerleşmelerin su kaynaklarından uzak kalmasına neden olmuştur. 2 Konya gölünün güney kenarında Çatalhöyük, Can Hasan III, Suğla gölü çevresinde Süberde, Burdur gölünün güneybatısında Hacılar, Tuz gölünün güneybatısında Ilıcapınar, güneydoğusunda Aşıkhöyük, Ergani’nin 5-6 km kadar güneybatısında Çayönü, Fırat kenarında Kaleköy, Biriş Mezarlığı, yerleşmeler ile su kaynakları arasındaki ilişkiye örnek gösterilebilir (Özdemir M. A., 2004: 178). Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1089 Adının Gılgamış Destanı’nın kahramanı Gılgamış'tan 3 geldiği iddia edilen Antik Karkamış şehri ve günümüzdeki yerleşme alanı Mezopotamya’dan batıya açılan yola egemen olan ve Fırat nehrinin başlıca geçiş noktalarından birinin üzerinde kurulmuştur (Lloyd, 2007: 68). Yaklaşık alanı 900x900 m boyutlarında bir kare şeklinde olan antik Karkamış şehri, Türkiye-Suriye toprakları üzerinde yer almaktadır (Ktb, 2007; Gaziantepmüzesi, 2011; Peker, 2005). Arkeolojik araştırmalar yerleşmenin tarihini M.Ö. 5 bin yıla götürmektedir. Ebla Çivi yazısı arşivlerinde adı geçmesine rağmen, yerleşmenin M.Ö. 2300’lere kadar özel bir öneme sahip olmadığı görülmektedir. Yerleşmenin bulunduğu kesimde lider rolünü üstlenmesi Orta Tunç Çağı ile birlikte, yaklaşık M.Ö. 2000 başlarına rastlamaktadır (Marchetti, 2012, s. 62). M.Ö. 2000’lerden 17. yüzyıla kadar Babil hâkimiyeti altında kalan Karkamış, M.Ö. 1600’lü yıllarda Hitit egemenliğine girmiştir (Kınal, 1958). Yerleşmenin M.Ö. 14. Yüzyılda Hititler tarafından ele geçirilmesiyle, Karkamış tüm Suriye bölgesini kontrol eden vasal bir krallık haline gelmiştir (Marchetti, 2012:64). Dolayısıyla Hitit dönemi Karkamış’ın önce büyük bir şehir, daha sonra ise şehir devleti olduğu dönemi de kapsamaktadır. Nitekim Woolley (1969) Karkamış’ta yaptığı kazı çalışmalarında, elde edilen kanıtlar doğrultusunda antik şehrin, Hitit Öncesi, Orta Hitit ve Geç Hitit dönemleri olmak üzere üç farklı dönemin eseri olduğunu belirtmektedir 4 (Woolley, 1969:40). M.Ö. 12 yüzyılın başında, Hitit devletinin yıkılışından sonra, Karkamış bölgenin en güçlü bağımsız krallıklarından biri olmuştur (Marchetti, 2012:64). Şehir, bundan sonra ilkçağ boyunca sırasıyla Mısır, Mitani, Hitit, Asur, Babil, Pers ve Roma hâkimiyetine girmiştir. Böylece Karkamış ilkçağ boyunca birçok 3 Sözcük olarak incelendiğinde Karkamış ve Gılgamış’n birbirlerine benzemesi de bu iddiayı destekler niteliktedir. Destana göre üçte biri tanrı üçte ikisi insan olan Gılgamış, yakın arkadaşı Endiku’nun ölümünden sonra ölümsüzlüğün çaresini aramaya çalışır. Uruk kentinin hâkimi Gılgamış bütün ülkeleri dolaşmıştır ve neredeyse Mezopotamya’da gezmediği yer kalmamıştır. Korku, telaş ve kederli olarak Fırat Vadisi’nde dolaşır. Arkeolojik olarak kanıtlanamamış ve yetersiz bir görüş olsa da Karkamış’ın da Gılgamış’ın geldiği yerlerden biri olduğu ve kente Gılgamış’ın adının verildiği düşünülmektedir. (Anonynous,2006: 12; Özdemir, 2007: 80). 4 Karkamış’taki kalıntıları detaylıca değerlendirmiş olan Woolley’e göre Karkamış’ın yerleşme tarihi oldukça eskidir. Yazara göre, Karkamış’ın üzerinde bulunduğu höyük uzun yılların birikimiyle ortaya çıkmıştır. Muhtemelen Paleolitik çağdan beri var olan höyük, ilk önce ana kayanın üzerinde 15 metre civarında yükselmiş daha sonra neolitik çağda, zamanla yerleşmenin köye dönüşmesiyle köylüler tarafından çevresi duvarla çevrilmiştir. Bu duvar yerleşmede sosyal ve ekonomik hayatın değiştiğini ve kendi el yapımı çanak çömlek yapan bu insanların geçmişte burada yaşayan insanlarla bir bağı bulunmadığını göstermektedir. Yazara göre bu değişim küçük bir adım değil aynı zamanda taş çağını bronz çağından ayıran bir duvardır. Yukarıda bahsettiğimiz değişim yerleşmenin ciddi olarak şekillenmeye başladığı Hitit Öncesi Dönem’e denk gelmektedir. Orta Hitit Dönemi’nde ise şehir hızlı bir şekilde büyümeye başlamış ve büyüyen şehri korumak için aşağı kenti de içine alacak şekilde hafriyatla karışık yeni bir savunma duvarı çekilmiştir (Woolley, 1969: 41-45). 1090 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri önemli uygarlığa ev sahipliği yapmış ve devlet veya imparatorlukların en gözde şehirlerinin başında gelmiştir. Şehrin M.Ö. 1. binyıldaki nüfusu 30 bin olarak tahmin edilmektedir (Alp, 2011: 52). Bu durum Karkamış’ın bağlı olduğu siyasi güce (devletlere), başta ekonomik olmak üzere askeri yönden de büyük katkılar sağladığını göstermektedir. Gerçekten de M.Ö. 13. yüzyılda Karkamış yerleşmesi, Kuzey Suriye’deki Hitit topraklarının büyük bölümüne hükmeden merkez durumundadır (Taş, 2008: 97). Nitekim M.Ö. 12. yüzyılda Theben’de Medinet Habu tapınağında bulunan bir yazıtta: “Ben Ra gibi, Mısır’a kral olarak doğdum: ben dokuz yayı (Barbarları, marjinal toplumları) savuşturarak O’nu koruyorum. Yabancı ülkeler aralarında ittifak kurdular; yola düzülüp ülkeleri savaş talanıyla bir vuruşta dağıttılar; hiçbir ülke saflarına karşı duramadı; Hatti Ülkeleri (Hitit İmparatorluğu’nun çekirdeği), Kadi (Kilikya), Karkemiş (Güneydoğu Anadolu-Kuzey Suriye Bölgeleri), Arzawa (Kuzeybatı Anadolu) ve Alaşiya (Kıbrıs) bir vuruşta kökten dağıldı” diye yazmaktadır (Eder, 2006: 278). Hatti’den hiçbir ülkenin, Ege’den gelen göçler karşısında ayakta duramadığı ve adı geçen ülkeler arasında Karkamış’ın da bulunduğu görülmektedir. Burada III. Ramses’in savaşın boyutunu abarttığı da ileri sürülebilir. Çünkü Karkamış, Demir çağında önemli bir kent olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim Lehman (2006)’nın da belirttiği gibi; Ege’den gelen tehditler büyük bir kavim göçü şeklinde değildi. Yazara göre, bu hareketler daha çok küçük savaşçı gruplar ve boyların yaptığı işgal amaçlı akınlar şeklindeydi (Lehmann, 2006: 285). Özelliği ne olursa olsun Geç Tunç Çağı’nda gerçekleşen bu saldırılardan sonra, Önasya ve Akdeniz Bölgesi’ndeki devletlerin dünyasında şiddetli değişimler yaşanmıştır. Anadolu’da Büyük Hitit İmparatorluğu yıkılmış, Yunanistan’da Myken sarayları tahrip edilmiş; Mısır, Levant Bölgesi’ndeki hâkimiyetini yitirmiş, Önasya’daki çoğu kent devleti yıkılmıştır (Genz, 2006: 377). Dolayısıyla bu kavimler Karkamış’ın da içinde bulunduğu yöreyi işgal etmiş ve Karkamış’ın yağmalanmasına neden olmuştur. Fakat öyle görülüyor ki bu işgal uzun sürmemiştir. Çünkü Karkamış kısa bir süre sonra tekrar tarih sahmesine çıkmış ve yöredeki hâkimiyetini devam ettirmiştir. M. Ö. 6. yüzyılın başına kadar Hitit şehir devleti olarak varlığını devam ettiren Karkamış, M.Ö. 604 yılında Asur kralı Nebuchadnezzar tarafından istila edilmiş ve böylece Hititlerden kalma şehir devleti 5 olma özelliğini kaybetmiştir (Woolley, 1969:40). Bundan sonra bir Asur garnizonu olan 5 Kargamış’ın Hitit Devleti zamanında da özel ve özerk bir konumu var. Hiçbir zaman tam bir Hitit kenti olmamıştır. Karkamış ancak Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra ortaya çıkan beylikler döneminde şehir devleti olabilmiştir. Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1091 Karkamış şehri, Helenistik ve Roma dönemlerinde de varlığını devam ettirmiş, ancak Orta Çağ’da sadece akropol yerleşim görmüştür (Marchetti, 2012:64). Ortaçağda Karkamış Bizans ve Araplar tarafından ele geçirilmiş, daha sonra Selçuklu Türkleri ve Memluk idaresi altına girmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmasıyla bozulan Türk birliğini yeniden kurma başarısını gösteren Osmanlılar Karkamış’ın da içinde bulunduğu bölgeyi 1516’da Osmanlı topraklarına katmışlardır. 1543 yılına ait Ayntab Livası Mufassal Tahrir Defteri’nde Karkamış ismi bulunmamaktadır. Buna karşılık eski adı olan Barak, Tel-Başir Nahiyesine bağlı bir mezradır. Mezranın 1543 yılındaki nüfusu ise sadece 37 kişidir (Başbakanlık, 2000: 81). 17. Yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti, bölgede bulunan Arap aşiretlerinin devlet düzen ve otoritesini bozmaya çalışmaları nedeniyle, bölgenin Türkleştirilmesine yönelik bir iskân politikası uygulamıştır. Bu neden ve düşünce çerçevesinde 17. yüzyılın sonunda (1691) Osmanlı Devleti Orta Anadolu’da yaşayan bazı Türk aşiretlerini (Barak’lar) (Yıldırım ve Yıldırım, 2011: 30) Fırat boyu ve akarsu civarlarına zorunlu iskâna tabi tutmuştur. Bu döneme ait nüfus verileri elimizde bulunmamakla beraber nüfusunun önemli oranda arttığı ve köye dönüştüğü tahmin edilmektedir. 19. yüzyılın sonunda, Almanya’nın Osmanlı Devletine yaklaşmasıyla oluşan dostluk çerçevesinde, Almanya’nın Anadolu’da inşa ettiği Almanya–Hicaz- Bağdat Demiryolu, Halep üzerinden Karkamış’a buradan da bir köprüyle Fırat Nehri üzerinden geçirilerek Doğuya devam ettirilmiştir. Köprünün inşaatı ile birlikte bugünkü Karkamış ilçe merkezindeki yerleşim alanı canlılık kazanmış ve bundan sonra daha hızlı gelişmeye başlamıştır (Anonynous, 2006: 14-16). Osmanlı Devletinin, I. Dünya Savaşı’ndan, yenik çıkmasıyla, toprakları düşman kuvvetlerince işgal edilmeye başlanmış ve Karkamış’ın da içinde bulunduğu bölge Fransız askerleri tarafından işgal edilmiştir. Bu işgal fazla sürmemiş, kent 10 Temmuz 1920 tarihinde düşman kuvvetlerinden temizlenmiştir. 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması ile Fransızlarla olan silahlı mücadele sona ermiş, Lozan Antlaşması ile de bugünkü Türkiye – Suriye sınırı çizilmiştir. Bu sınıra göre bugünkü Karkamış yerleşmesi sınırın sıfır noktasında, antik şehrin ise yaklaşık yarısı Türkiye topraklarında, yarısı da Suriye topraklarında kalacak şekilde ikiye bölünmüştür. 1092 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri Şekil 3. Kargamış’ta nüfus gelişimi. Türkiye’de Cumhuriyetin kurulmasından sonra Karkamış Barak adı ile nahiyelik (bucak) statüsüne alınmıştır. Nahiyenin 1935 yılındaki nüfusu 244 kişidir. 1940 yılında 757 olan nüfus miktarı, 1945’te 883 kişiye yükselmiştir. Yerleşmenin bucak olmasıyla beraber 1950 yılında nüfusu hızla artış ve 2069 kişiye yükselmiştir. Yerleşmenin 1955 yılındaki nüfusu 2459 kişidir. Yerleşmede 01.05.1961 tarihinde Belediye teşkilatı kurulması nüfus artışında da etkili olmuş ve 1965 yılında nüfusu 3117 kişiye yükselmiştir. 1970 yılında 3738 kişiye yükselen yerleşme nüfusu, 1970-1990 yılları arasında azalma eğilimine girmiştir. 1990 yılında Karkamış’a ilçe statüsü verilmesi ve 01.08.1991 tarihinde Kaymakam atamasıyla beraber yerleşmenin nüfus da hızla artmaya başlamış ve 1990 yılında 3430 nüfus miktarı 2000 yılında 4412 kişiye yükselmiştir. 2000 yılından sonra göçlerle beraber hızla nüfus kaybeden Karkamış yerleşmesi, 2007 yılında 3417 ve 2010 yılında ise 2998 kişiye gerilemiştir (Tuik, 2011) (Şekil 3). Günümüzde Karkamış yerleşmesine bağlı 4 mahalle ve 35 köy bulunmaktadır. V. ANTİK KARKAMIŞ ŞEHRİNİN GELİŞİMİNDE ETKİLİ OLAN COĞRAFİ FAKTÖRLER İlk şehirlerin ortaya çıkışıyla ilgili çeşitli görüşler ortaya atılmış olsa da sulama sistemleri, nüfus artışı, savaş, ticaret ve din gibi faktörlerin (Çevik, 2005; Huot, Thalmann ve Valbelle, 2000) zaman ve mekânın Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1093 özelliklerine bağlı olarak ilk şehirlerin ortaya çıkışında birlikte veya farklı derecelerde etkili oldukları görülmektedir. Childe (1950), şehir gelişimini büyük oranda teknolojik gelişmelere bağlamıştır. Yazara göre, toplumdaki sosyal tabakalaşmayı sağlayan tarımsal artı üretim, sulama kanallarının geliştirilmesi ve yeni tarım teknikleriyle mümkün olmuştur. Teknolojik gelişim soysal tabakalaşmayı sağladığı gibi örneğin tekerleğin icadıyla şehirlerin hızlı gelişimini sağlayan ticari faaliyetler daha kolay yapılmaya başlanmıştır (Childe, 1950:6). Bunun tam tersini, savunan görüşler de mevcuttur. Örneğin Carneiro (1970), şehirlerin ortaya çıkışını meydana gelen zorlayıcı şartlara bağlamaktadır. Örneğin sınırlı alanda tarım yapmanın getirdiği zorunluluktan dolayı şartlar zorlanmakta ve üretimi arttırıcı teknikler geliştirilmektedir (Carneiro, 1970: 5). Dolayısıyla şehirlerin ortaya çıkışında savaş, yetersiz tarımsal üretim, kuraklık gibi nedenler yanında ticaret, teknolojik gelişmeler, verimli sulanabilir araziler ile iklim koşullarının öne çıktığı görülmektedir. Çalışmada bu faktörlerin şehir gelişimi üzerindeki etkileri dikkate alındığında bu faktörlerden özellikle savaş (savunma), ticaret, sulama sistemleri gibi beşeri ve ekonomik ile iklim ve toprak gibi fiziki coğrafya şartlarının öne çıktıkları görülmektedir. Dolayısıyla bu faktörler ile Karkamış’ta şehir gelişimi arasındaki ilişki detaylı bir şekilde ele alınmıştır. 1. Coğrafi konumu Yerleşme bulunduğu konumun (lokasyonu 6 ) sağladığı avantajlar nedeniyle, Paleolitik dönemden günümüze kadar sürekli yerleşilen bir alan olmuş ve günümüze kadar gelebilmiştir. Dolayısıyla bir yerin lokasyonu, bitki, iklim, toprak, yer altı kaynakları, ulaşım ve ekonomik faaliyetleri belirlediği gibi, çoğu zaman insan faaliyetlerini de tesiri altında tutar ve böylece çok kabaca hayat şartlarını tayin eder (Tanoğlu, 1969: 6). Antik Karkamış şehrinin Fırat Nehrine yakınlığı ve verimli tarım sahalarına sahip olması yanında Mezopotamya-Anadolu-Kuzey Suriye ve Mısır memleketleri arasındaki kervan yollarının ve kültür geçişinin kavşak noktasında bulunması kenti ilkçağ şartlarında oldukça çekici kılmıştır. İlkçağda Karkamış’ın kuzeyinde Hititler, daha çok kuzey-kuzeydoğusunda Urartu, güney ve güneydoğusunda farklı zamanlarda hüküm süren Sümer, Babil, Asur, Akad, 6 Bir yerin dünya üzerindeki konumunu ifade eden lokasyon, coğrafyacılar tarafından mutlak ve izafi (göreceli) olarak ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan Mutlak Lokasyon, bir yerin yer küre üzerinde bulunduğu noktayı, yani enlemini ve boylamını ifade eder. Bir yerin İzafi Lokasyonu ise, o yerin dünyanın geri kalan kısımlarıyla nasıl bir karşılıklı etkilenme içinde olduğunu anlamamıza yardımcı olmaktadır. O yerin yakın ya da uzak, kolay ya da güç erişilebilir oluşunu ifade ederek, o yerin erişilebilirliğini belirler (Tümertekin ve Özgüç, 1997: 47). Bu çalışmada da şehrin konumundan bahsedilirken göreceli konumu (İzafi Lokasyonu) düşünülmelidir. 1094 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri ve Mısır ile batısında ise Kilikya’da hüküm süren devletler yer almaktadır (Şekil 4). Bunun yanında, Karkamış şehri ilk Neolitik Devrimin gerçekleştiği kabul edilen Yakın Doğu’nun sınırları dâhilinde yer almaktadır. Dolayısıyla Karkamış coğrafi konumu nedeniyle Neolitik yerleşmelerin Anadolu’da ilk kurulduğu alanlardan biridir. Nitekim bugünkü Karkamış antik kenti Neolitik bir höyüğün üzerinde yükselmektedir. İlk tarım devriminin Karkamış’ın hemen güneyinde gerçekleşmesi ve dünyadaki ilk şehir ve devletlerin bu tarım devriminin gerçekleştiği alanın hemen güneyindeki Aşağı Mezopotamya’da ortaya çıkmış olması (Childe, 2010), Karkamış’ta yerleşmenin tarihini ve şehir gelişiminin temelini oluşturmaktadır. Gerçekten de Karkamış’ta olduğu gibi yakın çevresinde de birçok Neolitik höyük görmek mümkündür. M.Ö. 2500’lerde Ebla’nın egemenliğinde bir şehir olduğu (Dörner, 1990:121) ileri sürülen Karkamış’ın, önemli bir şehir olarak ortaya çıkmasının Hititlerin devlet olarak ortaya çıkmasından sonra olması muhtemeledir. Çünkü Karkamış, ele geçen birçok yazıtta Hititlerin sınır şehirlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla Hititlerin devlet olarak büyümesine bağlı olarak Karkamış’ın da alansal ve nüfus olarak asıl büyümesini M.Ö. 1. bin yılın ortalarında gerçekleştirdiği akla uygun gelmektedir. Hitit Krallığı boyunca önemli bir eyalet merkezi olan Karkamış, Hitit’in en önemli yayılım hedefi olan Kuzey Suriye, Doğu Akdeniz kıyıları ve Mısır topraklarına açılmada kilit görevi gören bir üs konumundadır. Çünkü Hititler devlet olarak büyüdükçe güneydeki Mısır, Asur, Babil ve Akad gibi devletlerle çıkarlarının kesişmesi ve politikalarının çatışması nedeniyle güvenlik açısından tehdit oluşturacak nitelikteydiler. Böylece Karkamış, güçlü birçok devletin siyasi sınırlarının kesiştiği noktada bulunmasından (Şekil 4) coğrafi konum olarak daha büyük öneme sahip olmuştur. Bu durum Karkamış’ın zamanla bir şehir devleti olmasında da etkili olmuştur. Nitekim M.Ö. 15-11. yüzyılları arasında Karkamış birçok defa Mısır, Hittit, Mitani, Asur gibi devletler tarafından kuşatılmış ve çoğu kez bu saldırılar geri püskürtülmüştür. M.Ö. 14. yüzyılın sonlarına doğru Hitit devletinin himayesine giren Karkamış bir tampon devlet olarak Hitit Kralının soyundan gelenler tarafından idare edilmeye başlanmış (Brandau ve Schickert, 2004:194) ve çok güçlü bir devlete dönüşmüştür. Yapılan çalışmalarda Karkamış’ın bu gücünü uzun süre koruduğu görülmektedir. Nitekim Aktüre (2003) M.Ö. 12. yüzyıl sonları ile M.Ö. 10. yüzyılın sonları arasında meydana gelen Ege göçlerinin yakın doğuda yarattığı sosyal ve ekonomik yıkımdan etkilenmeden ayakta kalabilen tek sur içi kentinin Karkamış Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1095 olduğunu açıkça belirtmektedir 7 (Aktüre, 2003: 124). Hitit devletinin yıkıma uğraması ve batıdan gelen akınların yarattığı olumsuz etkiler bu dönemde Karkamış’ın önemli oranda güç kaybetmesine neden olmuştur. Böylece birçok bronz çağı kenti yıkılıp giderken Karkamış bunlar arasında ayakta kalabilen ve yeniden genişlemeye başlayan ender şehir devletlerinden biri olmuştur (Naumann, 2007: 509-510). Bu açıklamalar da göstermektedir ki, Karkamış’ın yeniden güçlü bir şehir devleti haline gelmesinde coğrafi konumunun (ticari ve stratejik konumu) yarattığı ekonomik ve siyasi avantajlar büyük ölçüde etkili olmuştur. Şekil 4. Karkamış şehrinin izafi lokasyonu (Davis, 2010’dan değiştirilerek). Nitekim coğrafi konumun (izafi lokasyonu ) kazandırdığı avantajla hızla büyüyen Karkamış, büyük bir şehir devletine dönüşmüş ve hatta M.Ö. 12. yy. da Asur Kralı I. Tiglatpileser’in, Karkamış şehri için “Büyük Hatti” tanımını kullanmasına (Memiş, 2009: 177) neden olmuştur. Ülkelerin siyasi sınırları arasındaki geçiş noktasında bulunması şehrin aynı zamanda birçok 7 Aslında burada farklı kaynakların verdiği bilgiler aynı zamanda arkeolojik bir çelişkiyi de beraberinde getirmektedir. Mısır kayıtlarına göre Deniz halkları olayında Karkamış yıkılmıştır. Ama Asur kayıtlarına göre Deniz Halklarından hemen sonra M.Ö. 11 ve 10. Yüzyıllarda Karkamış şehri dimdik ayaktadır. 1096 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri kez farklı krallık ve imparatorlukların hâkimiyetine girmesine de neden olmuştur. M.Ö. 9. yüzyılda Karkamış’ta Asur etkisi kendini göstermeye başlamıştır. Bu siyasal etkiyi M.Ö. 9. yüzyılda yapıldığı kabul edilen kabartmalardan çıkarmak mümkündür (Ussishkin, 1967:90). Böylece kent, coğrafi konumu nedeniyle ilkçağ boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve kesintisiz bir yerleşim alanı olmuştur. Karkamış’ın coğrafi konumu bağlı olduğu siyasi güce (devletlere), başta ekonomik olmak üzere siyasi ve askeri yönden de büyük katkılar sağlamıştır. Şehir coğrafi konumunun sağladığı bu avantajlar sayesinde M.Ö. 5. yüzyıla kadar sürekli büyük kent olmayı sürdürmüş ve 100 hektarı aşan yerleşme alanıyla Anadolu’nun bu geç demir çağı döneminin en önemli kentlerinden biri olmuştur (Aktüre, 2003: 263). Aşağıda Karkamış’ın coğrafi konumun bir sonucu olarak ortaya çıkan ve kentleşmesinde etkili olan diğer faktörler değerlendirilecektir. a. Askeri ve stratejik önemi Tarihi kentlerin kuruluş yerinin belirlenmesinde etkili nedenlerden biri de savunma fonksiyonlarına sahip olmasıdır. Yunan ve roma kentleri üzerine detaylı çalışma yapan Owens (2000) Yunan şehir devletleri ve Roma İmparatorluğunda ilkçağ kentlerin kuruluş yeri olarak seçilmesinde savunma ve savaş kaygısının en önemli neden olduğunu vurgulamaktadır (Owens, 2000: 25). Buna benzer görüşlerden biri de Wycherley (2011)’e aittir. Wycherley (2011)’e göre, doğal konum, stratejik ve ekonomik nedenler kentlerin nerde kurulacağını belirleyen temel faktörlerdir. Örneğin Antik Yunan’da birbrinden bağımısız birçok kent devletinin olması, verimli ve başlıca yaşanabilecek toprakların sıradağlarla parçalara ayrılmasından ileri gelmiştir. bunun yanında, Antik çağda geçmişi daha eskilere giden kentlerin tarihsel çekirdeği, akropol denen ve çok yüksekte ya da erişilmez olmakla birlikte, rahatlıkla savunulabilinen bir tepeydi (Wycherley, 2011 : 21-24). Nitekim Roma şehirlerinin birçoğunun kökeni de saldırı ve savunma amacıyla kurulmuş eski askeri kamplara dayanmaktadır (Alioğlu ve Uğur, 2010: 25). Roma’dakine benzer şekilde Hitit, Mısır ve diğer devletlerde de sınır karakolları büyük önem taşımaktaydı. Bulunduğu konum nedeniyle antik Karkamış şehri de Hitit İmparatorluğunun önemli bir ileri karakolu ve sınır yerleşmesiydi. Dolayısıyla Hitit devletinin güçlü olduğu M.Ö. 14 ve 13. yüzyıllarda Karkamış şehrinin yakın çevresindeki kırsal yerleşmelerin sayısının çok az olması bölgenin savunma kaygısı taşımasıyla ilgilidir. Ayrıca şehrin Hititlerin genişleme dönemindeki (M.Ö. 14. yüzyılda) yerleşim alanı göz önüne alındığında, şehir nüfusunun da fazla olmadığı ileri (10.000 kişi) sürülebilir. Nitekim şehir alansal olarak asıl gelişmeyi demir Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1097 çağı başlarında (M.Ö. 1125-1050) yaşamış ve iç kentin yaklaşık 2 katı kadar genişleme göstermiştir (Aktüre, 2003: 125). Bu durum Karkamış’ta demir çağı başlarında nüfusun da arttığına (30.000 kişi) işaret etmektedir. Çünkü başlangıçta askeri amaçlarla kurulan karakol yerleşmeler, kuruldukları alanın fiziki, ulaşım ve ekonomik potansiyeli imkân verdiğinde, zamanla yerel kaynakların toplanma alanlarına dönüşebilmektedir. İlk ve ortaçağ şehirlerinin büyük kısmında kuruluş yerinin belirlenmesinde savunmaya uygun yerlerin tercih edilmesi yanında, özellikle ulaşımın sadece doğal geçitlerden yapıldığı yerlerdeki askeri ve ticari geçişleri kontrol etme ve dışarıdan gelecek tehlikeleri daha kolay önleme gibi etkenler de büyük önem taşımıştır. Gerçekten de özellikle ilk ve orta çağda, doğal peyzajda (Landscape) meydana gelen değişimlerin ulaşım ile yakından ilişkili olduğu ve birçok yerleşmenin ulaşıma bağlı olarak ortaya çıktığı görülmektedir (Wilkinson, 2003:60). Malatya, Samsat, Birecik ve Kemah gibi çok eskiden beri yerleşilen alanların da ortaya çıkışı ve sürekli yerleşim alanı olarak günümüze kadar gelmeleri de büyük oranda ulaşımla ilgilidir (Comfort, Abadie-Reynal ve Ergeç: 108). Bugünkü şartlara göre geçmişte ulaşılabilirlik çok daha zor ve hatta dünyanın belli kesimlerinde olduğu gibi Anadolu’da da ancak belli güzergâhlarda yapılabilmekteydi. Nitekim Wilkinson (2003) ekonomik faaliyetlerin temelini oluşturan ulaşımın büyük oranda topografyanın etkisinde olduğunu ve ilkçağda özellikle vadi tabanları ve dağ geçitlerinin önemli güzergâhları oluşturduğunu, fakat özellikle yakın doğuda bu güzergâhların dağlar, sırtlar, çöller ve nehirlerle kesintiye uğradığını (Wilkinson, 2003:107) ve bu jeomorfolojik birimlerin aynı zamanda ülkeler arasında da doğal sınırları oluşturduğunu belirtmektedir (Wilkinson, 2003: 60; Larsen, 1974:470). Örneğin debisi yüksek ve yatağı derin olan Fırat Nehrini ilkçağ şartlarında her zaman ve her yerde geçmek mümkün değildir. Nitekim tarihi bilgilere göre Zeugma’nın kuruluşuna kadar olan süreçte güneyden Fırat Nehri üzerinde geçiş yapmak amacıyla hiçbir köprü kurulmamıştır. Zeugma kentinin kuruluşuna kadar Fırat Nehri’ni geçmek için genellikle küçük ahşap tekneler ve şişirilmiş deriler üzerindeki sallar kullanılmıştır. Fakat nehrin su seviyesinin düşük olduğu zamanlarda at sırtında ve yürüyerek geçildiği de bilinmektedir (Comfort, Abadie-Reynal ve Ergeç, 2000:107). Geçilmesi güç olması dolayısıyla Fırat Nehri, ilk ve ortaçağ boyunca Anadolu’nun doğusu ile batısı arasında doğal bir set ve ülkeler arasında doğal sınır vazifesi görmüştür. Hatta günümüzde bile birçok nehir iki ülke arasında siyasi sınır kabul edilmiştir. Fakat Karkamış’ın bulunduğu alan, su seviyesinin düşük olduğu zamanlarda Fırat Nehri’nin at veya ayakla geçilebileceği ender yerlerden biridir. Kuzeyinde Fırat vadinin daralması ve derinleşmesi, güneyinde ise çöl şartları nedeniyle 1098 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri bölgenin ulaşım açısından pek tercih edilmemesi, Karkamış’ı ulaşım açısından cazip hale getirmektedir. Özelikle ilkçağda Fırat (Mala) Nehrini geçmek büyük bir başarı gerektiriyordu. Nitekim tarihi kayıtlara göre Hitit Kralı I. Hattuşili, ordularıyla Akad Kralı Sargon’dan yaklaşık 700 yıl sonra Fırat nehrini geçen ilk kişi olmuştu ve Kral “Mala’yı (Fırat) kimse geçemedi. Ben, Büyük Kral, Tabarna onu yayan geçtim ve ardımdan birliklerim de yayan geçtiler. Sarrugina (Sargon) da onu geçmişti.”(Brandau ve Schickert, 2004: 46) yıllıklarında bu olaydan büyük bir gururla bahsetmektedir. Fırat Nehri Toroslar dağlarının güneyinde doğal şartlarda ancak Birecik ve Karkamış arasındaki sahada kolay geçilebilmektedir. Nitekim I. Hattuşili de bu alandan Fırat Nehrini geçmiştir. Aynı şekilde I. Hattuşili’den yaklaşık 2. bin yıl sonra Osmanlı Devletini kuracak olan Kayılar da Anadolu’ya, Karkamış’a yakın bir noktadan, Fırat’ı geçerek ulaşmışlardır. Fakat bu geçiş sırasında boy beyi Süleyman Şah Fırat Nehrinde boğulmuştur. Nitekim mezarının bulunduğu Caber kalesinin Karkamış’a uzaklığı 30 km.’dir (Karkamış, 2011). Askeri önemi yanında Fırat Nehri aynı zamanda ticari açıdan da geçilmesi gerekli bir doğal setti. Hiç şüphe yok ki, özellikle ilk ve ortaçağda Fırat Nehrinin geçilebilinecek noktalarından birinin üzerinde kurulmuş olması, şehrin askeri ve stratejik önemini arttırmış ve şehrin büyüyüp gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Hatta ilkçağ şartlarında düşünüldüğünde, bu doğal geçidin kontrol edilmesi Karkamış’ta şehir gelişiminin veya sürekliliğinin en önemli nedeni olarak gösterilebilir. b.Ticari ve ekonomik önemi M.Ö. 2. binyıl başlarında Anadolu’daki küçük yerleşmelerin yerini, kent olarak ifade edebileceğimiz büyük merkezler almıştır. Kentleşmeyle beraber bir yandan yerleşmelerde sosyal tabakalaşma ortaya çıkarken, diğer taraftan yerleşmeler yakın çevrelerindeki kırsal alanlar için cazip hale gelmiş ve göç almaya başlamışlardır. Nüfusun artmasıyla kentlerdeki tüketim miktarı da artmıştır. Bu durum özellikle coğrafi konumu itibariyle ticaret yolları üzerinde bulunan kentlerin birer ticaret merkezi olmalarını ve zenginleşmelerini sağlamıştır (Alparslan, 2010, s. 9). İlkçağda Mezopotamya, Anadolu ve Mısır ticaret kervanlarının takip ettiği yollar Kuzey Suriye’de düğümleniyordu. Bu yollar Hattuşaş-Kaneş (Kültepe)- Tegerama (Gürün)-Darende-Melit (Malatya)-Samusat (Samsat) üzerinden Urşu (Urfa)’ya varmakta ve burada iki kola ayrılarak, biri Cerablus (Karkamış)-Halpa (Halep)’ya buradan güney Suriye ve Mısır’a, diğeri ise Urşu’dan Nisibis (Nusaybin) üzerinden doğuya Asur ve Babil’e gitmekteydi (Kınal, 1962: 169). Alparslan (2010)’a göre bu güzergahtaki yolların en işlek Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1099 olanı Asur ve Kültepe arasındakidir. Asur’dan çıkan kervanlar kuzeybatıya doğru Harran’a geçmekte oradan ise batıya dönerek Fırat Nehri’ni geçtiği yerde Karkamış’a uğramaktadır. Karkamış’tan kuzeybatıya doğru bugünkü Gaziantep şehri civarında Urşum’a giden yol, oradan kuzeye dönerek Mama’ya (Kahramanmaraş civarı) geçmektedir. Mama’dan Torosları geçtikten sonra yol, Kültepe’ye varmaktadır (Alparslan, 2010:14). Bundan dolayı Mezopotamya devletleri, Mısır ve Hititler askeri açıdan olduğu kadar ticari açıdan da bu yolların güvenliğini sağlamak ve denetim altında tutmak amacıyla kervan yollarının üstünde bulunan Halep (Halpa) ve Karkamış (Cerablus) şehirlerini ele geçirmek için büyük uğraşlar vermiştir. Adı geçen ülkelerdeki doğal kaynakların coğrafi şartlara bağlı olarak farklılık göstermesi ve bunların büyük kısmının ihtiyaç olarak görülmesi bu ülkeler arasında ticareti zorunlu kılmıştır. Bir yandan demir, odun ve bakır cevheri açısından zengin olan Anadolu, diğer taraftan tahıl, balık, hurma, deri ve tekstil ürünleri bakımından zengin olan Mezopotamya ve Mısır, birbirleriyle sıkı ticari ilişkilere girmiştir. Nitekim hammadde – doğal kaynaklar açısından zayıf olan Mezopotamya, sömürüye dayalı ilk yayılımcı uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır (Neolitikten itibaren Halaf, Obeyd ve Uruk gibi). Karkamış’ın bu ülkelerin coğrafi konumlarının merkezinde bulunmasının yanı sıra Fırat Nehrinin doğu-batı doğrultusunda kolay geçilebildiği yerde kurulmuş olması, şehre ilkçağda büyük ekonomik ve siyasi avantajlar sağlamıştır. Oates’e atfen Larsen (1974), Asurluların sahip olduğu doğal kaynaklarla nüfusunu asla besleyebilecek durumda olmadığını ve Mezopotamya’nın kuzeyi ve güneyi arasındaki konumuna bağlı olarak geliştirdiği ticaret ile ayakta kaldığını ileri sürmektedir (Larsen, 1974: 470). Nitekim Childe (2007)’e göre, Mezopotamya’nın alüvyon ovalarında ithalat yapmak zorunluluktu. Çünkü silah üretmek için maden, yapılar için kereste, el değirmenleri ile kapı eşikleri için taş, tanrılar için altın, gümüş, laciverttaşı ve diğer soylu kesimler için değerli eşyalar ithal edilmesi zorunlu ürünler arasında bulunmaktaydı (Childe, 2009:112). Bu ticari faaliyetlerin büyük kısmı 8 Mezopotamya ile Anadolu, Doğu Akdeniz ve hatta Avrupa’da bulunan ülkeler arasında yapıldığından Karkamış’ın bulunduğu konum itibariyle ticari önemini de büyük oranda arttırmış olmalıdır. Ticari faaliyetlerin Karkamış’ta her dönem etkili olduğu söylenemez, fakat özellikle Antik Karkamış kentinin en parlak dönemi sayılan M.Ö. 12-9. yüzyıllar, aynı zamanda Anadolu’da kentleşme tarihinde köklü değişimlerin 8 Bakır daha çok Basra Körfezi’ndeki Oman’dan; kalay Doğu İran’daki Drangiana’dan, Suriye’den, Anadolu’dan (Küçük Asya) ve hatta Avrupa’dan; gümüş, Toros Dağları’ndan; Kereste Suriye’nin kıyı bölgelerinden ve kuzeydoğudaki dağlardan sağlanmaktaydı (Childe, 2009:112). 1100 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri yaşandığı döneme denk gelmektedir. Kendi toprağında üretim yapan köylü ile tarım dışı üretim yapan zanaatkârın sarayın denetiminden kurtularak pazar için üretim yapmaya başladığı bu dönem, kentlerde ve kırsal alanlarda paranın ilk kez kullanılmasıyla küçük ölçekli de olsa pazarların ortaya çıkmasını sağlamıştır (Aktüre, 2003: 256). İstilaların ve yoğun savaşların meydana geldiği bu dönemde Karkamış kentinin ayakta kalmasında yeni gelişen pazar ekonomisinin rol oynadığını söylemek mümkündür. Hitit devleti başta olmak üzere diğer devletlerin de iyice zayıfladığı bu dönemde ticari ve siyasi ilişkilerin daha rahat ve hareketli olduğu söylenebilir. Nitekim fiziki konumu itibariyle doğal kaynakların kısıtlı olduğu, yarı kurak iklim şartlarının hâkim olduğu ve Hitit devletinin siyasi ve ekonomik desteğinin iyice azaldığı bu dönem boyunca Karkamış’ta, 30 bin civarında (Alp, 2011: 52) bir nüfusun barındırılması ve beslenmesinde yeni gelişen ticari faaliyetlerin sağladığı imkânlar sayesinde mümkün olabilmiştir. Benzer şekilde Aktüre (2000) Ege göçleri ile yıkılan kentlerden sadece Karkamış’ın ayakta kalabilmesi ve hızla gelişimini, şehrin konumu nedeniyle elde ettiği ticari fonksiyonlarına bağlamaktadır (Aktüre, 2003: 125). c. Toprak ve iklim özellikleri Karkamış’ın ilk neolitik yerleşmelerin yeryüzüne çıktığı 9 ve yayıldığı alanın kavşak noktasında bulunması (Mazoyer ve Roudart, 2009: 86) hem şehrin yerleşme tarihinin daha geriye gitmesine, hem yerleşmenin morfolojik ve ekonomik gelişimini önemli ölçüde etkilemiştir. Karkamış’ın diğer önemli bir özelliği ise sulanabilir verimli topraklara sahip olmasıdır. Şehrin fiziki özellikleri kısmında da değinildiği gibi Karkamış ilçe topraklarının % 85’i gibi büyük bir kısmı ekip-biçmeye uygun I-IV. sınıf tarım arazilerinden meydana gelmektedir (Köyişleri, 1986) (Şekil 5). Bir yerde şehir gelişimine ivme kazandıran olayların başında şehir sakinlerini besleyecek tarımsal üretimin sağlanması gelmektedir (Tümertekin ve Özgüç, 1997: 380). İlk çağda tarımsal üretimin sağlanması ise hemen hemen tamamen ekolojik çevre şartlarına bağlıdır (Aktüre, 2004: 46). Bu durum gerek yerleşmenin kuruluş aşamasında ve gerekse hızla nüfuslandıktan sonraki yoğun nüfusun beslenmesinde toprak ve su kaynaklarının önemini arttırmaktadır. Gerçekten de Paleolitik ve Neolitik dönemlerde insanların nerdeyse tamamen doğal çevre şartlarına bağlı yaşamlarını sürdürmeleri fiziki çevre şartlarının yerleşmenin morfolojik ve demografik şartları üzerindeki önemini 9 Bereketli Hilal sınırları dâhilinde ve Karkamış’ın güneybatısında kalan Ürdün’de, Üst Paleolitik’ten itibaren besin üretimine geçildiği tespit edilmiştir. Bu durum bölgede yerleşme tarihinin oldukça eski olduğunu ortaya koymaktadır (Özdoğan, 1995: 272). Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1101 de arttırmaktadır. Dolayısıyla çalışma alanın şehir gelişim aşamasında dolaylı olarak, fakat Neolitik dönemdeki yerleşiminde toprak, su ve jeomorfolojik ünitelerin önemli olduğu aşikârdır. Nitekim Antik Karkamış şehrinin de üzerinde bulunduğu höyük de dâhil olmak üzere ilk Neolitik yerleşmelerin büyük kısmı su kenarlarına kurulmuşlardır 10 (Şekil 6). Dolayısıyla Karkamış’ın yerleşme tarihinde toprak ve iklim şartlarının etkili olduğu açıkça görülmektedir. Aslında toprak ve su kaynaklarının sadece ilk tarım yerleşmelerinde önemli olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Çünkü şehirleşmeyle beraber uzmanlaşmış şehir nüfusunun kalabalıklaşması beslenme sorununun artışını da beraberinde getirecektir. Dolayısıyla Geç Hitit döneminde (M.Ö. 12-9. yüzyıllar) 30 bin civarında nüfusu olduğu tahmin edilen Karkamış şehrinde, bu kadar kalabalık bir nüfusun beslenmesi için araziden elde edilen ürün miktarının arttırılması zorunluluktur. Bu durum şehir ve yakın çevresindeki verimli tarım arazilerinde tarımsal üretimin yoğunlaştırılması ile mümkün görülmektedir. Yaklaşık 36 bin hektar alana sahip Karkamış ilçesinin neredeyse tamamına yakını (30.600 ha.) ekip-biçmeye uygun ve sulanması muhtemel arazilerden oluşmaktadır. Günümüzde, ilkçağdaki sulama sistemlerine ait herhangi bir veri elimizde bulunmamakta ve ya henüz gün yüzüne çıkarılmamıştır. Çalışma sahasının Fırat nehrinin taşkın yatağı içinde bulunması bu verilerin elde edilmesini güçleştirmektedir. Buna rağmen bu kadar yoğun nüfusun beslenmesi için verimli ve suya yakın arazilerin tarımsal amaçlı kullanılmış olması çok yüksek ihtimal olarak görülmektedir. Özellikle kültürlerin kavşak noktası denebilecek bir yerde bulunması sulamalı tarıma yönelik bilgilerin buraya da gelmiş olmasını gerektirmektedir. Nitekim tarımda sulamanın ürün miktarına yaptığı katkının keşfedilmesiyle Neolitik yerleşmeler hızla su kenarlarına kaymıştır (ya da zaten büyük çoğunlukla su kenarlarındaydı). Karkamış çevresindeki Neolitik yerleşmelerin konumu göz önüne alındığında bunların bir ipe boncuk dizer gibi su kenarında dizildikleri göze çarpmaktadır (Şekil 6). 10 Yalnız burada bir ayrımın altını çizmek gerekiyor: Geleneksel yaklaşıma göre ilk tarımcı yerleşik gruplar, yerleşmek için verimli, düz, su kaynaklarına yakın tarımsal alanları seçerken, son dönemde hala avcı ve toplayıcı olan tarım yapmayan ama yerleşik olan gruplar dağlık bölgelere yerleşmiştir. Göbeklitepe, Neval-çori ve Çayönü gibi 1102 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri Şekil 5. Karkamış ilçesinin arazi kullanım kabiliyeti haritası. Kaldı ki tarımsal üretimin devamlılığı, toprakların korunması ve sulama şebekesinin kurulması aynı zamanda örgütlenmeyi de zorunlu kılmakta ve böylece şehirler askeri, siyasi, idari, hukuki, dini, ticari ve ekonomik fonksiyonlara sahip kompleks alanlara dönüşmektedir. Benzer durum belki Karkamış’ta şehir gelişiminde etkili olmamıştır. Bununla beraber toprak ve su kaynakları Karkamış’ın şehirleşmesinde önemli bir dolaylı faktör olarak mutlaka dikkate alınmalıdır. Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1103 Şekil 6. Geç Demir Çağı’nda Karkamış kenti çevresinde bulunan kırsal yerleşmeler (Aktüre, 2003’ten değiştirilerek). Şekil 7.Karkamış şehrinin doğusunda kalan Fırat Nehri’nden bir görüntü (Fırat Nehri Antik Karkamış şehrinin ekonomik ve siyasi açıdan gelişimi üzerinde oldukça etkili olmuştur). 1104 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri 2.Bulgular ve tartışma Çalışmada, kentleşmede etkili coğrafi faktörlerin değerlendirilmesinden elde edilen en önemli sonuç, kentleşmede etkili parametrelerin aynı mekânda zamana göre farklılık gösterdiğinin ortaya çıkması olarak gösterilebilir. Neolitik dönem başlarında Karkamış ve yakın çevresinin toprak ve su kaynakları yerleşmenin devamlılığı ve yer seçiminde en önemli etken olarak karşımıza çıkmaktadır. 11 Bu durum şehrin temellerinin atılmasında geçerli olmakla beraber Hititlerin büyümeye başladığı sonraki dönemlerde bu önemini büyük oranda yitirmiştir. Daha başka bir ifadeyle, Karkamış’ta Neolitik dönemde tarım ağırlıklı bir ekonomik sistem mevcut iken, yerleşmenin Hititlerin kontrolüne geçmesi ve özellikle Doğu Akdeniz’de ticari faaliyetlerin gelişmesi ile yerleşme tarımsal yapısını korumakla beraber ticari ve siyasi açıdan daha önemli hale gelmiştir. Dolayısıyla toprak-iklim şartlarının kentleşmeden hemen önceki dönemde yerleşmenin kuruluş yerinde ve devamında artan nüfusun beslenmesinde etkili olduğu söylenebilir. Fakat neolitik dönem köy yerleşmesinden şehir aşamasına gelindiğinde, yerleşmenin kent fonksiyonu kazanmasında stratejik (savunma-askeri) önemimin ön plana çıktığı görülmektedir. Nitekim Karkamış Hititlerin genişlemeye başladığı dönemde, güney ve güneydoğu’daki ülkeler ile Hititler arasındaki sınır bölgesinde yer aldığı için askeri amaçlı bir uç karakol görevi (misyonu) de üstlenmiştir. Şehrin alansal büyüklüğü ile nüfusu arasında bağlantı kurulduğunda şehrin Hititlerin genişleme dönemindeki nüfusunun fazla olmadığı söylenebilir. Çünkü bu dönemde sadece kale ve iç kent alanı bulunmakta ve bu bölge antik kent alanının ancak % 45’i kadar bir alan kaplamaktadır (Aktüre, 2003:119). Benzer durum Marchetti (2012), tarafından da belirtilmiştir. Yazara göre, M.Ö. 12 yüzyılın başında Hititlerin yıkılmasıyla Karkamış bölgenin hakimiyetini eline geçirmiş ve surla çevrili dış kenti de içine alarak sınırlarını hemen hemen iki katına (90 hektar) çıkarmıştır (Marchetti, 11 Toprak ve su kaynakları Önasya’da Neolitik yerleşmelerin kurulmasında ve yerleşmenin devamlılığında rol oynayan en önemli etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Childe (2009)’a göre, yoğun ve sürekli yağış alan bölgelerdeki ilk Neolitik yerleşmelerde toprak yıkandığı için verimi düşmekte ve bu arazilerde, ancak iki ya da üç yıl ürün alınabilmektedir. Bu alanlarda, bu çıkmazdan kurtulmanın tek yolu ise yeni tarım sahaları açmaktır. Böylece kurulan köy ve yakın çevresindeki topraklar kullanılıp tüketildikten sonra, insanlar tası tarağı toplayıp yeni alanlara göç etmektedir. Yazar bu tür tarih öncesi yerleşmelere Avrupa’da Tunalıları ve Assam’ın dağ kabileleri ile günümüzde, Afrika’da Langolar gibi bazı kabileleri örnek göstermektedir (Childe, 2009:72). Buna karşılık Mezopotamya ve Nil Vadisi (Karkamış da örnek gösterilebilir) gibi büyük akarsu boylarındaki yerleşmelerin bulunduğu alanlarda, meydana gelen taşkınlarla toprak sürekli beslenmekte ve yakınında bulunan nehirlerin sağladığı sulama imkânları sayesinde de devamlı yerleşim alanları olarak varlıklarını devam ettirmektedir. Çalışmaya konu olan Karkamış da konumu itibariyle ikinci gruptaki yerleşmelere örnek gösterilebilir. Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1105 2012:64). Dolayısıyla Hititlerin yıkılışından önceki dönemde şehir nüfusunun daha düşük olması beklenmelidir Bunu takip eden süreçte şehrin zamanla büyümesi yukarıda da değindiğimiz gibi ticari ve askeri fonksiyonlarına siyasi (Krallık) olanı da eklenmiştir. Şehrin siyasi olarak güçlenmesinde Hitit İmparatorluğu’nun yıkılması ve dolayısıyla otorite boşluğunun ortaya çıkmasının da büyük etkisi olmuştur. Bu durum şehrin büyümesine ve siyasi açıdan önemli hale gelmesinde etkili olmuştur. Demir çağı başlarında ise değişen üretim-tüketim ilişkileri sayesinde ticari fonksiyonlar ön plan çıkmış ve antik kentin nüfus ve alansal gelişimi hız kazanmıştır. Dolayısıyla Karkamış’ta sosyal tabakalı ve çok fonksiyonlu kentleşmesinin asıl, demir çağı başlarındaki ticari faaliyetler sonucunda ortaya çıktığı söylenebilir. Bu durumu, şehrin mimari açıdan gösterdiği çeşitlilik 12 ve alansal olarak büyümesinden anlayabilmek mümkündür (Aktüre, 2003:125). VI.GÜNÜMÜZ KARKAMIŞ YERLEŞMESİNİN GELİŞEMEMESİNDE ETKİLİ OLAN COĞRAFİ ETKENLER Yerleşmeler zaman ve mekâna bağlı olarak önemli demografik ve morfolojik değişimler yaşamaktadır. Geçmişte önemli bilim ve sanat merkezi olan kentler günümüzün terk edilmiş harabeleri olarak karşımıza çıkabilmektedir. Coğrafi keşifler ile yeni ulaşım ağlarının oluşması, sanayi devrimi ile yeni ekonomik merkezlerin ortaya çıkması ve teknolojik gelişmeler ile ulaşım kolaylıkları sayesinde hammadde ve ürünlerin kolayca taşınması, eski kentlerin birçoğunun yok olmasını ve hem fonksiyonel hem de morfolojik olarak çok daha büyük yeni kentlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Gerçekten de ilk çağ kentleri tarım ve ticarete dayalı ekonomik örgütlenme şekli ile karşımıza çıkarken, günümüzün kentleri sanayi, turizm, ticaret ve sosyo-kültürel yapıda bir ekonomik örgütlenme temelinde gelişme göstermektedir. Hammadde, ulaşım, enerji gibi imkânlar yanında siyasi, demografik ve toplumsal yapıdaki değişimler de şehirleşmede büyük önem taşıyabilmektedir. Özellikle geçmişteki büyük imparatorluklarının yerini nispeten daha küçük merkezi devletlerin alması sonucunda oluşan yeni siyasi ortam ve sınırlar da, geçmişteki yerleşmelerin gelişme potansiyelini belirleyebilmektedir. Çalışmanın bu bölümünde Karkamış Antik kentinin önemini kaybetmesinde etkili olan temel faktörlerden yeni ekonomi 12 M.Ö. 10. yüzyılda, Karkamış’ta kamusal nitelikli alanlar ve tören alanları yeniden planlanmış, kent kapıları ve ana yapıların cepheleri kabartmalarla süslenmiştir. Mimari yapıda meydana gelen bu değişim yanında değerli taşların işlenmesi, maden işçiliği ve saraya bağlı işlerde çalışan farklı meslek grupları da ortaya çıkmıştır (Aktüre, 2003:125). Bu durum şehrin kentleşme adına önemli değişimler yaşadığına da işarettir. 1106 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri merkezlerinin ve pazarların ortaya çıkması, ulaşım imkânları (erişebilirlik) ve siyasi sınır gibi faktörler değerlendirilmiştir. 1. Ulaşım M.Ö. 6. yüzyıla kadar bölgenin en önemli kentlerinden biri olan Karkamış’ın birden tarihin unutulan yerleşmelerinden biri olmasında şüphesiz ticari güzergâhların değişmesinin büyük etkisi olmuştur. Nitekim Tümertekin ve Özgüç (2009) bir yerde küreselleşme ve kalkınmanın gerçekleşmesinde ulaşım ve iletişimde meydana gelen teknolojik değişimlerin en önemli etken olduğunu belirtmektedir (Tümertekin ve Özgüç, 2009: 495). Gerçekten de bir yere erişebilirlik, konumu belirleyen özelliktir ve kendisi dışındaki noktalar, hatlar ve alanlara uzak veya yakın oluş, kolay veya zor ulaşılabilir olmak konumda önem taşır. Mesela, yeni bir yolun açılması veya güzergâhının değişmesi, yerleşmeleri olumlu ya da olumsuz etkileyebilmektedir (Özgür, 2011: 8). Dolayısıyla yer kürenin herhangi bir noktasında meydana gelen ekonomik, siyasi ve ticari değişimlerde ulaşım ağı ve şekli büyük önem taşıyabilmektedir. Nitekim yeni gelişen ulaşım ağlarının yerleşmelerin gelişimlerini derinden etkilediğini belgeleyen birçok örnek 13 mevcuttur. Ulaşım ağı ve şeklinde meydana gelen değişimlerin Karkamış şehrinin önemini kaybetmesinde de önemli bir etken olduğunu öne sürmek mümkündür. Özellikle M.Ö. 3. yüzyılda Zeugma’nın 14 tarih sahnesine çıkması ve bir köprü ile karşı kıyıya bağlanması, ilkçağdaki kervan yolunun Karkamış şehrinin kuzeyine kaymasına neden olmuştur 15 . Nitekim Zeugma’da bulunan 200 bine yakın 13 Avrupalıların Asya’ya varmak için Afrika’nın etrafını dolaşmaları, daha önce Asya’dan Avrupa’ya doğru karadan kervan yolculuklarıyla yapılan ticari faaliyetleri Afrika ve Asya kıyılarına çekmişlerdi. Ticari faaliyetlerin güzergâhlarında meydana gelen bu değişim ile Hindistan’da Bombay, Burma’da Rangoon ve Çin kıyısında Hong Kong gibi yeni şehriler parlamaya başlarken, Asya, Avrupa ve Afrika’nın iç kesimlerinde kalan şehriler önemlerini yitirmişlerdir. Örneğin Kaşgar ve Semerkant gibi şehirler bir daha eski önemlerini kazanamamışlardır (Tümertekin ve Özgüç, 1997:47-48). 14 Büyük İskender’in generallerinden I. Selevkos Nikator, M.Ö. 300’de kendi adıyla Fırat’ın adını birleştirerek Selevkeia Euphrates ismiyle bir kent kurdurmuştur. Bu kentin karşısına da eşi Apameia’nın adıyla ikinci bir kent kurdurarak, bu ikiz kenti bir köprüyle birbirine bağlamıştır. Romalı komutan Pompeius M.Ö. 64’te kenti I. Antiokhos’a vermiştir. Yaklaşık 40 yıl Kommagene krallığının dört büyük şehrinden biri olan kent, M.Ö. 31’den itibaren Roma’ya bağlanmış ve kentin adı da, geçit ya da köprü anlamına gelen Zeugma olarak değişmiştir. Roma döneminde en zengin dönemini yaşayan kent, M.S. 256’da Sasani kralı Şapur I tarafından zapt edilerek yakılıp yıkılmış ve akabinde yaşanan depremle de tamamen alt üst olmuştur (Tmo, 2011). 15 Zeugma’dan daha eski bir yerleşme olan ve hemen Karkamış’ın kuzeyinde bulunan Birecik’in yerine Zeugma’nın tercih edilmesinde Fırat Nehri’nin, Zeugma’da daha geniş bir tabana sahip olması nedeniyle daha kolay geçilebildiğinden kaynaklandığı düşünülebilir. Fakat günümüzde Karkamış’ta bulunan demiryolu köprüsünün olduğu yerde Hititler ve Hitit öncesi dönemde de var olduğu belirlenen sığ bir geçit bulunmaktadır. Hâlbuki Zeugma’da yapılan çalışmalarda ise ne Hitit dönemine ait ne de Hitit Öncesi döneme ait herhangi bir kalıntıya rastlanmamıştır (Comfort, Abadie-Reynal, ve Ergeç, Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1107 mühür, Zeugma agorasında yapılan ticari faaliyetlerin yoğunluğu hakkında fikir vermektedir. Roma döneminden itibaren kuzeye kayan ticari faaliyetler Osmanlı döneminde iyice bu güzergâha yerleşmiştir. İlkçağda güney Mezopotamya’dan Nusaybin-Urfa-Karkamış üzerinden Halep’e giden kervan yolu 14-15 yüzyıllarda, Bağdat-Nusaybin-Mardin-Urfa-Birecik- Antep-Kilis üzerinden Halep’e gitmektedir (İnalcık, 2008: 222-223). Bu ulaşım ağı zamanla Osmanlı’da kervan yolları üzerinde yoğun ticari faaliyetlerin yapıldığı alanları ifade eden bedestenlerin doğmasına neden olmuştur. Osmanlı’daki bedestenlerin dağılışına bakıldığında, Diyarbakır (1565)-Urfa (1518)-Birecik (1564)-Gaziantep (1578) güzergâhında dizildiği görülmektedir (Mortan ve Küçükerman, 2010: 117). Böylece M.Ö. 3. yüzyılda Zeugma’nın bir köprüyle Birecik tarafına bağlanması ile başlayan süreç Osmanlı’da da devam etmiş ve böylece Anadolu’daki ticaret yolları tamamen Karkamış’ın kuzeyine kaymıştır. Ulaşım ağlarının değişiminde, deve, at, katır, eşek gibi hayvanlarla yapılan taşımacılığın, yerini gemi, tren ve karayolu araçlarına bırakması da etkili olmuştur. Özellikle denizlerde gemi ile taşıma işlerinin yoğunluk kazanması ulaşım ağlarının karaların iç kısımlarından kıyılara doğru kaymasına neden olmuştur. Böylece Antik Karkamış kenti yeni ulaşım teknikleri sayesinde açılan yeni yol ağının çok uzağında kalmış, yeniden canlılık kazanamamış ve bir daha eski önemine kavuşamamıştır. Bu köklü değişim sadece Karkamış’ı değil Osmanlı ve tüm orta doğuyu ülkelerini etkilemiştir. İlk ve orta çağda yoğun ticari faaliyetlerin merkezi olan Suriye bu değişimden nasibini alan ülkelere örnek gösterilebilir. Koraş (2010)’a göre 19. yüzyılda gelişen teknoloji sayesinde deniz ticaretindeki riskler azalmıştır. Böylece deniz ticareti çok daha fazla tercih edilmeye başlanmıştır. Özellikle 1869‘da Süveyş Kanalı’nın açılması da, Avrupalı sömürgeci güçlerin ticari rotalarını oldukça kısalttı ve neticede Suriye’nin Doğu Asya ticareti açısından herhangi bir önemi kalmadı. Bu ortamda Suriye‘de önemli iktisadi ve toplumsal değişimler yaşandı, aksayan ticari faaliyetler Suriye’yi geri kalmaya mahkûm etti (Koraş, 2010: 47). Çalışma alanı ve çevresinde ulaşım ağının değişiminde coğrafi keşifler yanında yeni Pazar alanları ve ekonomi merkezleri ile çizilen yeni siyasi sınırların da büyük etkisi olmuştur. Çalışmada bu etkiler de kısaca değerlendirilecektir. 2000:108). Dolayısıyla doğal geçişin kolay olduğu Karkamış’ın yerine Zeugma’nın tercih edilmemesinde I. Selevkos Nikator’un siyasi tutumu ve köprü yapacak teknolojiye sahip olması fikrini ileri sürebiliriz. Böylece Zeugma kısa sürede, hızlı bir gelişme göstererek önemli bir ticaret şehri ve askeri üs haline gelmiştir. Buna karşılık merkezi idarenin tercih ettiği ticari ve askeri güzergâhın dışında kalan Karkamış zamanla önemini yitirmiştir. 1108 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri a.Pazar ve ekonomik merkezlerin yer değiştirmesi Karkamış yerleşmenin demografik, sosyal ve morfolojik yapısında meydana gelen köklü değişimler de yeni gelişen pazar alanları ve ekonomi merkezlerinin konumları da etki etmiştir. İlkçağda ticari faaliyetlerin büyük kısmı Anadolu ve Akdeniz’deki ülkeler ile güneydeki Mısır, Akad, Babil ve Asur gibi ülkeler arasında yapılmaktaydı. İlkçağın yoğun nüfuslu alanları olan bu kesimler aynı zamanda ticari anlamda önemli birer pazar durumundaydılar. Gerçekten de Karkamış Doğu Akdeniz, Önasya, Anadolu ve Avrupa arasındaki ticari ilişkilerin hız kazandığı 16 M.Ö. 16. yüzyıl ile M.Ö.12. yüzyıl arasındaki dönemde (Matthaus, 2006:342) alansal olarak daha fazla büyümüş ve önemli bir şehir haline gelmiştir. Bu ticari ilişkiler güzergâhı 17 üzerinde bulunan Karkamış da bu durumdan faydalanmış ve özellikle Demir çağı başlarında artan ticari faaliyetlerle daha da büyümeye başlamıştır (Aktüre, 2003: 125). Böylece bu ülkeler arasındaki kavşak noktada bulunmanın yarattığı avantajların Karkamış’ın hızla büyümesinde etkili olduğunu daha önce belirtmiştik. Fakat zamanla batıda Makedonya, Roma gibi imparatorlukların ortaya çıkması ve bu devletlerin büyük güçler elde etmesi bu yeni devletlerin giderek nüfuslanmasını ve ticari ilişkilerde aktif hale gelmesini de beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla M.Ö. 3. 16 Önasya ve Orta Akdeniz Bölgesi’ndeki kalay, bakır ve değerli madenlerin orantısız dağılmış olması, M.Ö. 14/13. yüzyıllarda Önasya ve Akdeniz’de yoğun bir ticari ve siyasi ilişki ağının kurulmasında asıl çekici güç olmuştur. örneğin M.Ö. 2 binlerden başlayarak Mısır bakır gereksinimini büyük oranda Sina Yarımadası’ndan, Asur ise bakırı Anadolu’dan, Doğu Akdeniz’deki devletler ise kalay gereksinimi büyük oranda Orta Asya’dan karşılamıştır. Girit’te Mısır aksesuarları, Suriye ve Mezopotamya’ya ait silindir mühürlerinin bulunmuş olması ve Kıbrıs, Suriye, Filistin, Anadolu ile Mısır’da Minos ve Kıbrıs keramiklerinin görülmesi ticari faaliyetlerin yoğun şekilde yapıldığına da kanıttır. Örneğin Kıbrıs Beyaz Traşlı Keramik ile Kıbrıs Geç Tunç Çağı küpleri Hattuşaş (Anadolu), Ugarit (Filistin-Ürdün), Mykene (Yunanistan) ve Amarna (Mısır) gibi farklı yerleşim alanlarında bulunmuştur. Bunun yanında batı Karadeniz kıyılarında bulunan bakır külçeler Balkan ve Karpatlar’ın da Akdeniz’de birleşen ticari ağa katıldığını göstermektedir (Matthaus, 2006:336-349). Bunlara ek olarak örneğin Mezopotamya ve Mısır’da hiç bulunmayan ahşap ile ağaçlardan elde edilen reçine türünde başka hammaddeler ise Levant (Lübnan-Filistin-İsrail) Bölgesi’nden Mezopotamya ve Mısır’a ihraç edilmekteydi (Genz, 2006:375) Görüldüğü gibi Geç tunç Çağı’nda ticari faaliyetlerin yayıldığı alan ve ticarete konu olan ürünlerin de çeşitlendiği görülmektedir. Bu durum ticaret yolları üzerindeki yerleşmelerde sadece ticari ilişkilerin gelişimini tetiklemekle kalmamış, aynı zamanda madencilikle uğraşan bir zanaatkâr kesiminde ortaya çıkmasına ve böylece Kıbrıs örneğinde olduğu gibi kozmopolit-kentsel gelişmeye yol açmıştır. 17 Nüfusu, ekonomik ve siyasi gücü artan Mezopotamya ve Mısır’da artan gereksinimleri karşılamak için uzak mesafelerle ilişkiler kurulmuştur. bu gereksinimlerin büyük kısmı ise Anadolu, Afganistan ve Orta Asya’dan karşılanmaktaydı. Orta Tunç Çağı’ndan itibaren Önasya ticaretinin ağırlığı Yukarı Fırat’ı izleyerek Doğu Akdeniz Bölgesi’ne doğru kaymıştı. Böylece Anadolu ve Suriye uluslar arası ticarette giderek daha büyük rol oynamaya başlamışlardır. Doğu akdeniz’de yaşanan ekonomik ve kültürel alışveriş Geç Tunç Çağı’nda (yaklaşık M.Ö. 1600-1200) kesintisiz devam etmiştir (Klengel, 2006:370-371). Dolayısıyla bu rotanın, Karkamış’ın, ticari, sosyal, ekonomik ve siyasi açıdan gelişimine önemli katkılar sağladığı kanaatindeyim. Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1109 yüzyıldan başlayarak batıda yeni ticari ve ekonomik merkezler ile orta doğudaki ticari merkezler arasında ciddi ilişkiler başlamış ve birçok doğu kenti de bu dönemde Yunanların ekonomik, siyasi ve askeri merkezleri haline gelmiştir (Owens, 2000: 84). Böylelikle Akdeniz havzası dışında Avrupa ile ciddi ticari ilişkiler de gelişmeye başlamıştır. Orta doğunun batılı güçlerin hâkimiyetine girmesiyle yeni birçok kent kurulmuş ve bu kentler zamanla zenginleşmiş, bu durum yeni ticaret ağlarının gelişimini de zorunlu kılmıştır. Nitekim Zeugma’nın kurulması da bu döneme denk gelmektedir. Ortaçağda da devam eden bu karşılıklı etkileşim süreci coğrafi keşifler ve sanayi devrimiyle yeni bir çehre kazanmıştır. Özellikle batıda meydana gelen coğrafi keşifler, yeni ticari güzergâhların keşfi ve sanayi devrimi batıya (Avrupa ve Amerika’ya) hem zenginlik hem de teknolojik kullanımların girmesini sağlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminden başlayarak batı toplumlarıyla girişilen ticari ilişkiler, ekonominin ağırlık merkezinin değişmesinde etkili olmuştur. Örneğin 1764-1900 yılları arasında ekonomiye katkı sağlayan 40 icadın yarısı (20 tanesi) A.B.D.’ine 8 tanesi İngiltere’ye, 6 tanesi Fransa’ya, 3 tanesi Almanya’ya ve 1’er tanesi de İtalya, İskoçya ve İrlanda’ya aittir (Tümertekin ve Özgüç, 2009: 414). Yaşanan teknolojik gelişmeler Avrupa ve A.B.D. gibi bölgelerin ekonomik olarak daha az maliyetle daha fazla üretim yapmalarına imkân tanımıştır. Sanayileşmede makine ve teknolojiyi kullanamayan Osmanlı ve diğer Orta doğu devletleri bir süre sonra üretimde batıyla rekabet edemez olmuş ve ticari ilişkilerde batıya bağımlı hale gelmiştir. Böylece ekonominin ağırlık merkezi tamamen batıya kaymıştır. Nitekim Bağdat-Hicaz demiryolu üzerindeki istasyonlardan biri de Karkamış’tır, fakat demiryolu ulaşımı yerleşmenin gelişime katkı sağlayamamıştır. Komşu ülkeler ile izlenen politikaların bunda etkisi var ise de özellikle bu hat boyunca yoğun ekonomik merkezlerin ve ticari faaliyetlerin bulunmayışının daha etkili olduğunu belirtmek gerekmektedir. b. Siyasi sınır Milletlerarası antlaşmalarla farklı devletlere ait arazileri birbirinden ayıran çizgiye siyasi sınır denilmektedir. Bu sınırların yönü ve ya yeri tarihin akışı içinde değişebilmektedir (Doğanay, 1997: 95). İlkçağda esnek olan siyasi sınırlar, günümüzde milletlerarası antlaşmalarla güvence altına alınmıştır. Dolayısıyla siyasi sınırların keyfi olarak değiştirilmesi söz konusu olmamakla beraber bu sınırlardan geçişlerin yapılabilmesi ise ülkelerin aralarında yapacakları antlaşmalarla mümkünüdür. İlkçağda birçok devletin siyasi sınırlarının kavşak noktasında bulunan Karkamış şehri, günümüzde Türkiye-Suriye siyasi sınırının kesiştiği noktada bulunmaktadır. İki ülke 1110 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri arasında idari ve siyasi açıdan birçok farklılığın olması yanında özellikle geçmişte Hatay sorununun yaşanmış olması ülkeler arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri de derinden etkilemiştir (Göney, 1993: 73). Hatay’ın anavatana katılmasını takip eden süreçte de birçok kez siyasi krizler yaşanmış, 1957-1958 ve 1998 tarihlerinde terör, güvenlik, su ve birçok politik nedenden dolayı iki ülke arasındaki gerilim, savaşın eşiğine kadar gelmiştir (Karagül ve Çiçekçi, 2010: 126). Bu durum Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki ekonomiyi canlandırmak için açılmış olan Karkamış sınır kapısının yoğunluğu üzerinde etkili olmuştur. Gerçekten de çizilmiş olan siyasi sınırın getirdiği kısıtlalar Karkamış’ın güney ile olan ilişkilerini sınırlandırmıştır. Nitekim Karkamış’taki sınır kapısı ticari amaca yönelik de kullanılamamaktadır. Güneyden Suriye siyasi sınırıyla, kuzeyden Gaziantep ve Nizip gibi iki büyük şehirle, doğudan Fırat nehriyle doğal olarak çevrelenmiş bulunan ilçede fazla nüfusu istihdam edecek iş alanları da mevcut değildir. Güneydeki pazarların sınırla kesilmesi, kuzeydeki büyük pazarların aynı zamanda önemli sanayi ve istihdam merkezleri olması, yatırımların kuzeye kaymasında etkili olmaktadır. Üretim-pazar ilişkisi göz önüne alındığında Karkamış’taki sermaye sahiplerinin de burayı tercih edemedikleri görülmektedir. Karkamış gibi antik bir kentin ziyarete kapalı ve çok yeni mayınlardan temizlenmiş olması, üstelik antik kent alanında bir de sınır karakolunun bulunması, kentin turizme kazandırılmasını geciktirmiştir. Kurtuluş savaşı sonrasında Suriye ile çizilen siyasi sınır gereği, antik kentin 55 hektar kadar bir alanı Türkiye’de, yaklaşık 35 hektarı ise Suriye topraklarında kalmış ve 1956 yılında sınır yeniden çizildiğinde, güvenlik sorunları nedeniyle bu alanlara mayın döşenmiştir (Marchetti, 2012:65). Dolayısıyla şehri uzun süre hem bilimsel hem de turizm amaçlı kullanılamamıştır. Şehrin sit alanı, Gaziantep Valiliği ve İl Özel idaresi tarafından yaklaşık 1 yıl önce mayınlardan temizlenmiş, fakat antik kent henüz turizme kazandırılamamıştır. Hâlbuki Antik Karkamış kenti, dönemindeki Hattuşa, Ebla, Ninova, Babil ve Ur kentleri ile karşılaştırılabilecek tarihi zenginliklere sahiptir. Şehirde Türk-İtalyan projesi ortaklığıyla devam ettirilen kazılar tamamlandığında kent turizme kazandırılacak ve böylece bilimsel amaçlı ve çoğunlukla merak amaçlı yapılan kültürel turizm faaliyetleri de yoğunluk kazanacaktır. 2.Bulgular ve Tartışma M.Ö. 3. yüzyılda, Karkamış’ın yaklaşık 50 km kuzeyinde Zeugma şehri kurulmuş ve bir köprü ile Fırat Nehri üzerindeki doğu-batı yönlü ulaşım birbirine bağlanmıştır. Böylece Zeugma’da, doğu-batı yönlü uluslar Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1111 arası ticaret yolu daha güvenli ve kolay sağlandığından, uluslararası ticaret yolu da Karkamış’tan Zeugma’ya kaymıştır. Karkamış şehri konumu itibariyle yeni ekonomi merkezlerinin ve pazarların uzağında kalmıştır. Ticari ve sanayi faaliyetlerin Türkiye’nin batısında gelişme göstermesi ve buna bağlı olarak nüfusun ve ulaşım ağlarının bu kesimlerde yoğunlaşması şehrin konumunu dezavantaja çevirmiştir. Kaldı ki sadece yerel ölçekte değil, ülkeler arasında da geçmişte önemli ulaşım ağlarının merkezinde yer alan Karkamış şehri, ilk ve ortaçağın önemli ticaret merkezleri olan Mezopotamya ve Mısır devletlerinin ekonomik ve siyasal güç kaybetmesiyle stratejik önemini büyük ölçüde yitirmiştir. Coğrafi keşifler ve teknolojik buluşlar, deniz ulaşımının yaygınlaşması sağlayarak, yolu kısaltmış ve karaların iç kesimlerindeki ulaşım faaliyetlerinin kıyalara kaymasına neden olmuştur. Böylece Karkamış gibi karaların iç kısmında kalan yerleşmeler eski önemlerini kaybetmişlerdir. Günümüzde Türkiye ve Suriye ülkeleri arasında siyasi ve politik birçok problemin varlığı, sınır ticaretini de kısıtlamıştır. Türkiye Suriye sınırının sıfır noktasında kalan Karkamış, güney bölgesiyle ticari faaliyetlere girememektedir. Doğusunda Fırat Nehri ile doğal olarak sınırlandırılmıştır. Kuzey ve kuzeydoğusunda ise Gaziantep ve Nizip gibi önemli şehriler bulunmakta ve yatırımların tamamı buralara yapılmaktadır. Böylece Karkamış bir türlü bu büyük şehirlerin önüne geçememiş ve sürekli nüfus kaybetmiştir. VII. ÇALIŞMA SAHASININ EKONOMİK POTANSİYELİ Çalışma sahsının ekonomik potansiyelini birkaç madde halinde sıralamak mümkündür. 1- Karkamış konumu nedeniyle ekonomik birçok dezavantaja sahip olsa da birçok çekiciliği de mevcuttur. Özellikle çalışmanın başında da belirttiğimiz gibi ilçe topraklarının yaklaşık % 85’i I-IV. sınıf tarım arazilerinden oluşmaktadır ve bu toprakların tamamına yakını Karkamış baraj gölü ve Fırat Nehrinin varlığı nedeniyle yeterli sulama alt yapısı oluşturulduğunda sulanabilecektir. Bu durum tarımsal potansiyelini yükseltmektedir. 2- Karkamış’ta Fırat nehri ve Karkamış baraj gölü balıkçılık faaliyetleri amacıyla değerlendirilebilir. Hemen kuzeydoğusunda Gaziantep gibi büyük bir şehrin yoğun nüfusunun balık ihtiyacı buradan karşılanabilir. 1112 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri Yarı kurak iklimin hakim olduğu sahada, baraj gölü ve Fırat nehri yaz aylarında rekreasyon amaçlı tesislerin kurulmasıyla Gaziantep’ten nüfus çekebilir ve bu faaliyetler Karkamış’a önemli gelir sağlayabilir. 3- Antik Karkamış Kenti yapılacak mayın temizleme, arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmalarıyla yeniden turizme kazandırılmalıdır. Bunlara ek olarak Almanlar tarafından 19. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş olan taş yapılar da önemli turizm çekiciliklerine sahiptir. 4- Karkamış’ın sahip olduğu diğer önemli potansiyellerin başında ise sınır ticareti ve demiryolu ağı gelmektedir. Sınır ticaretinin arttırılması her ne kadar Türkiye ve Suriye arasındaki siyasi gelişmelere bağlı olsa da Karkamış sınır kapısından ticari araç geçişinin yasak olması da önemli bir olumsuzluktur. Bunun aşılması ise iki ülke arasında yapılacak kanuni düzenlemelerle mümkündür. Yapılacak bu değişiklik Karkamış’a büyük bir ekonomik canlılık sağlayacaktır. Sınır ticaretinde olumlu gelişmelerin demiryolu ile desteklenmesi ekonomik canlılığı daha da arttıracaktır. Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1113 Şekil 8: Karkamış’ta ekonomik anlamda değerlendirilebilinecek faaliyet alanları da mevcuttur (Fotoğraflar: Erol UZUN). 1-Fırat Nehri, 2- Karkamış barajındaki balık çiftlikleri, 3- Karkamış tren istasyonu binası, 4- Karkamış’ta bir yapı, 5- Karkamış sınır kapısı, 6- Karkamış tren istasyonu. 1114 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri VIII. SONUÇ Karkamış ilçesinin merkezi olan Karkamış yerleşmesi, her ne kadar Antik Karkamış şehrinin bulunduğu höyüğün üstünde bulunmuyorsa da antik şehrin devamı niteliğindedir. Bu durum arkeolojik açıdan büyük bir şanstır, çünkü bu sayede antik merkez tahrip edilmemiştir. Dolayısıyla yerleşme alansal ve nüfus bakımından tarihin akışı içinde zaman zaman küçülmüş, zaman zaman büyümüş fakat hiçbir zaman tamamen yok olmamıştır. Çağlar boyunca bulunduğu konumunun (izafi lokasyonu) sağladığı avantajlarla farklı kültürlere ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve M.Ö. 13-6. yüzyılları arasında yaklaşık 30 bin civarında nüfusa sahip büyük bir metropol kent olmuş Karkamış Şehri, zamanla değişen siyasi, ekonomik ve ulaşım faaliyetleri neticesinde unutulup gitmiştir. Günümüzde ise coğrafi konumunun yaratmış olduğu dezavantajlar nedeniyle bir türlü gelişememektedir. Kentin hemen yakınında başlayan tarım arazileri yanında güneyde Suriye ile siyasi ve doğuda Fırat Nehri ile doğal sınırının olması da kentin gelişimini fiziksel olarak kısıtlamıştır. Gaziantep ve Nizip gibi iki büyük şehrin hinterlandında bulunması ise çekiciliğini tamamen ortadan kaldırmıştır. Bugün idari merkez olan yerleşmenin nüfusundaki azalma doğal olarak yerleşmenin sosyal ve ekonomik yönden gelişmesini de olumsuz etkilemiştir. Karkamış’ın coğrafi konumu buraya yatırımların gerçekleşmesini de engellemiş ve şehrin ticari fonksiyonlarını da siyasi sınır nedeniyle büyük oranda sınırlandırmıştır. Bunun yanında kentin tarihi dokusu ve Fırat Nehrine yakınlığı gibi potansiyeller değerlendirilememiştir. Antik kentin hala mayınlarla çevrili bulunması bunun en açık örneğidir. Neticede askeri bir uç karakol olarak ortaya çıkan şehir, zamanın önemli devletlerinin ticaret yollarının kavşak noktasından bulunmasından ötürü hızla gelişmiş ve ilkçağın metropol şehirlerinden biri olmuştur. Fakat tarihin akışı içinde özellikle ulaşım ağında ve taşımacılıkta kullanılan araçların değişimi, siyasi ve ekonomik yenilikler, kentin bulunduğu konumu dezavantaja dönüştürmüştür. Böylece bulunduğu konum nedeniyle şehir değişen dünya entegre olamamış ve zamanla kaderine terk edilerek bugüne kadar gelmiştir. Not: Çalışmanın hazırlandığı 2011 yılında Karkamış antik kentinin fotoğraf çekimi yasak olduğundan, çalışmada antik yerleşmeye ait resim kullanılmamıştır. Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1115 Kaynakça Aktüre, S. (2004). Anadolu'da Bronz Çağı Kentleri. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Aktüre, S. (2003). Anadolu'da Demir Çağı Kentleri. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları. Alioğlu, A. ve Uğur, A. (2010). Şehir Coğrafyası. İstanbul: Nobel Yayın Dağıtım. Alp, S. (2011). Hitit Çağında Anadolu: Çivi Yazılı ve Hiyeroglif Yazılı Kaynaklar. Ankara: TÜBİTAK. Alparslan, M. (2010). Eski Anadolu'da Ticaret (M.Ö. II. Binyıl). İstanbul: Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Yayınları . Anonynous, K. K. (2006). Tarihi ve Kültürüyle Barak Karkamış. Gaziantep: Karkamış Kaymakamlığı. Brandau, B., ve Schickert, H. (2004). Hititler: Bilinmeyen Bir Dünya İmparatorluğu. Ankara: Arkadaş Yayınevi. Carneiro, R. L. (1970). A Theory of the Origin of the State. Science (169), 733-738. Childe, G. (2010). Kendini Yaratan İnsan (İnsanın Çağlar Boyu Gelişimi). İstanbul: Varlık Yayınları. Childe, G. (2009). Tarihte Neler Oldu? İstanbul: Kırmızı Yayınları. Childe, G. (1950). The Urban Revulation. The Town Planning Review , 21 (1), 3- 17. Comfort, A. Abadie-Reynal, C. ve Ergeç, R. (2000). Crossing the Euphrates in Antiquity: Zeugma Seen from Space. Anatolian Studies (50), 99-126. Çevik, Ö. (2005). Tarihte İlk Kentler ve Kentleşme Süreci. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Davis, J. C. (2010). Taş Devrinden Bugüne Tarihimiz: İnsanın Hikayesi . İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Doğanay, H. (1997). Türkiye Beşeri Coğrafyası. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları. Dörner, F. K. (1990). Nemrud Dağı'nın Zirvesinde Tanrıların Tahtları. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. Eder, B. (2006). Eski Çağ Tarihi ve Arkeoloji Açısından Geç Tunç Çağı Kavim Göçleri. Ü. Yalçın, C. Pulak, ve R. Slotta içinde, Uluburun Gemisi 3000 Yıl Önce DünyaTicareti (s. 277-284). Bochum: Zero Prod. Ltd. Gaziantepmüzesi. (2011, 07 15). Gaziantep Müzesi Resmi Web Sitesi,. 07 15, 2011 tarihinde http://www.gaziantepmuzesi.gov.tr/tr/kargamis.asp. adresinden alındı Genz, H. (2006). Geç Tunç Çağı'nda Levant Bölgesi'nde Zanaat ve Ticaret. Ü. Yalçın, C. Pulak, ve R. Slotta içinde, Uluburun Gemisi "3000 Yıl Önce Dünya Ticareti" (s. 375-383). Bochum: Zero Prod. Ltd. (Ege Yayınları). Göney, S. (1993). Siyasi Coğrafya. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Basımevi. Göney, S. (1995). Şehir Coğrafyası I. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayını. Huot, J.-L. Thalmann, J.-P. ve Valbelle, D. (2000). Kentlerin Doğuşu. Ankara: İmge Kitabevi. 1116 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri İnalcık, H. (2008). Türkiye Tekstil Tarihi Üzerine Araştırmalar. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Karagül, S. ve Çiçekçi, C. (2010). Türk Dış Politikası Bağlamında Ortadoğu'da Siyasal İstikrarın Anahtarı: Türkiye-Irak-Suriye Bölgesel İşbirliği. I. Uluslar arası Sınır Ticareti Kongresi 4-5 Kasım (s. 120-128). Kilis: Kilis 7 Aralık Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi. Karkamış. (2011, 07 17). http://www.karkamis.gov.tr. 07 17, 2011 tarihinde http://www.karkamis.gov.tr/default_B0.aspx?content=199: http://www.karkamis.gov.tr/default_B0.aspx?content=199 adresinden alındı Kınal, F. (1962). Eski Anadolu Tarihi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. Kınal, F. (1958). Kargamış Şehri Tarihi Hakkında. AÜDTCF Dergisi , XVI (3-4), 69-77. Klengel, H. (2006). Basra Körfezinden Akdeniz'e: Eski Yakındoğu'da Ticaret. Ü. Yalçın, C. Pulak, ve R. Slotta içinde, Uluburun Gemisi "3000 Yıl Önce Dünya Ticareti" (s. 369-375). Bochum: Zero Prod. Ltd. Koraş, F. (2010). Tarihsel Süreçte Suriye Ticareti: Güvenlik, Sınırlar ve Günümüze Yansımaları. I. Uluslar arası Sınır Ticareti Kongresi 4-5 Kasım (s. 45-50). Kilis: Kilis 7 aralık Üniversitesi İktisadi İdari bilimler Fakültesi. Ktb. (2007). Kargamış Antik Kenti. Gaziantep: TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gaziantep İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü,. Larsen, M. T. (1974). The Old Assyrian Colonies in Anatolia. Journal of the American Oriental Society , 94 (4), 468-475. Lehmann, G. A. (2006). Deniz Kavimlerinin Ortaya Çıkması"M.Ö.14.-12./II. Yüzyıllarda Doğu Akdeniz Bölgesi'ndeki İstilacı Güçler. Ü. Yalçın, C. Pulak, ve R. Slotta içinde, Uluburun Gemisi "3000 Yıl Önce Dünya Ticareti" (s. 285-291). Bochum: Zero Prod. Ltd. Lloyd, S. (2007). Türkiye'nin Tarihi bir Gezginin Gözüyle Anadolu Uygarlıkları. Ankara: Tübitak. Marchetti, N. (2012, Mart-Nisan). Fırat Kıyısındaki Antik Bir Başkent: Karkamış. Aktüel Arkeoloji (26), s. 62-67. Matthaus, H. (2006). Geç Tunç Çağı'nda Akdeniz'de Kültürler Arası İlişkiler, Ticaret ve Deniz Seferleri. Ü. Yalçın, C. Pulak, ve R. Slota içinde, Uluburun Gemisi "3000 Yıl Önce Dünya Ticareti" (s. 335-368). Bochum: Zero Prod. Ltd. (Ege Yayınları). Mazoyer, M. ve Roudart, L. (2010). Dünya Tarım Tarihi Neolitik Çağ'dan Günümüzdeki Krize. Ankara: Epos Yayınları. Memiş, E. (2009). Eski Çağ Türkiye Tarihi En Eski Devirlerden Pers İstilasına Kadar. Konya: Çizgi Kitabevi. Mortan, K. ve Küçükerman, Ö. (2010). Çarşı, Pazar, Ticaret ve Kapalıçarşı. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Naumann, R. (2007). Eski Anadolu Mimarlığı. Ankara : Türk Tarih Kurumu. Owens, E. J. (2000). Yunan ve Roma Dünyasında Kent. İstanbul: Homer Kitabevi. Özdemir, G. (2007). Karkamış-Gaziantep Kentsel Gelişiminde Yeşil Alanlarının Değerlendirilmesi. Adana: Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1117 Özdemir, M. A. (2004). İklim Değişimleri ve Uygarlık Üzerindeki Yansımalarına İlişkin Bazı Örnekler. Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , VI (2), 173-192. Özdoğan, M. (1995). Yakın Doğu Neolitiği ve Güneydoğu Anadolu Eleştirel Bir Deneme:. A. Erkanal, ve vd. içinde, Metin Akyurt, Bahattin Devam Anı Kitabı (s. 267-280). İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Özgür, E. M. (2011, 09 16). Yerleşme Coğrafyasına Giriş. Ankara. Peker, H. (2005). Karkamış Kralllığı. Arkeo Atlas (4), 34-43. Tanoğlu, A. (1969). Nüfus ve Yerleşme Coğrafyası. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları. Taş, İ. (2008). M.Ö. 13. Yüzyılda Kargamış Kralllığında Görevli İki Hitit Memuru: mâr sârri (DUMU.LUGAL) ve LU kartappu. Tarih Araştırmaları Dergisi , XXVII (43), 95-117. Tmo. (2011, 9 15). Zugma. Gaziantep, Nizip, Türkiye. Tuik. (2011, 02 02). http://www.tuik.gov.tr. 02 02, 2011 tarihinde http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=37veust_id=11 adresinden alındı Tümertekin, E. ve Özgüç, N. (1997). Beşeri Coğrafya İnsan –Kültür-Mekan. İstanbul: Çantay Kitabevi. Tümertekin, E. ve Özgüç, N. (2009). Ekonomik Coğrafya Küreselleşme ve Kalkınma. İstanbul: Çantay Kitabevi. Ussishkin, D. (1967). Observations on Some Monuments from Carchemish. Journal of Near Eastern Studies , 87-92. Wilkinson, T. J. (2003). Archaeological Landscapes of The Near East. Tucson: The University of Arizona Press. Woolley, S. L. (1969). Carchemish Part II "The Town Defences". London: The Trustees of The British Museum. Woolley, S. L. ve Barnett, R. D. (1978). "Carchemish Part III" Repoart on the Excavations at Jerablus on Behalf of the British Museum. London: British Museum Publications. Wycherley, R. E. (2011). Antik Çağda Kentler Nasıl Kuruldu? İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları. Yıldırım, M. A. ve Yıldırım, N. (2011). Gaziantep Yöresi'nde Barak Boyu. Gaziantep: Damla Matbaası. 1118 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri Effective Geographic Factors on Historical Settlement Development of Carchemish and Ancient Carchemish City Situated on the border of Turkey and Syria 75 km from Gaziantep in the southeast just on the west bank of the Euphrates River, Karkamış town hosted many nations throughout the history. Thus, it is one of Turkey’s important archaeological sites. Due to the advantages of its location, Karkamış town has been continuously settled since the Paleolithic times and thus survived up to date. Besides its closeness to the Euphrates and having rich agricultural lands, its location at the crossroads of caravan routes of Mesopotamia-Anatolia-Northern Syria and Egypt and culture passages made the town quite attractive in the ancient times. During the ancient times, the Hittites settled in the north of Karkamış, the Urartians mostly in the northeast; Sumerian, Babel, Assyria, Akkad and Egypt, and other states reigning over Cilicia were settled in the west of Karkamış. Therefore, the city is estimated to have a population of around 30 thousand in the 1st millennium. In addition, Karkamış town is covered by the Near East, where the early Neolithic Revolution. So, Karkamış is one of the earliest sites where Neolithic settlements were first started in Anatolia due to its geographical position. Today’s Karkamış ancient city is erected on a hill. Its geographical position and military advantages, it has been one of the significant cities of great states like the Hittites, Assyria, Babel, Persia, Rome, Byzantine and Ottoman throughout the history. However, its population dramatically decreased in the course of time because of changes that took place in its relative location. Especially arising of new commercial hubs brought about changing of trade routes. Besides, technological developments mitigated the impact of natural factors on transportation, and the town considerably lost its previous geographical advantage as a result. Moreover, positioning of Karkamış on the border between the new Turkish state and Syria caused it to further lose its geographical advantages after falling down of the Ottoman Empire in the 20th century. As a consequence, the population of Karkamış, which was nearly 30 thousand in the first millennium B.C., regressed to 4.412 in 2000, and the population was recorded as 2.998 in 2010. The fact that the city’s population is gradually decreasing despite its historical richness, administrative functions, border trade, convenience of railway and road transport as well as its irrigated and productive neighbourhood makes it compulsory to study various factors affecting the urban development. Present study aims to reassess the geographical factors such as Karkamış town’s development and structure of Sönmez, Emin Mehmet / JSS 11(4) (2012):1082-1120 1119 the land it was founded, climatic conditions, geographical position, and socio-economic utility, and to figure out geographical causes of strategic, economic, population and commercial regression of the city. In particular, geographical factors that might probably have affected Karkamış settlement in the first urbanization process are studied in details. Also the effects of those factors changing with time and place on current status of the settlement unit are addressed. This study particularly carried out about Karkamış is expected to bring big contributions to theories put forth regarding establishing of early cities. It will also help to introduce Karkamış known since the Early Bronze Age and one of the noteworthy cities of the Late Hittites period. In this study; demographic, socio cultural and morphological evolution of the settlement unit is detailed according to the historical and geographical perspective, and many other historical and archaeological works carried out regarding Karkamış and its near vicinity are used. In the light of our findings, soil and water resources in and vicinity Karkamış became the most influential factor on selection and continuity of the settlement place in the beginning of the Neolithic time. While it was true for the time when the city’s foundations were laid, it lost its significance in the periods following growing of the Hittites. In other terms, Karkamış economy was predominantly agricultural during the Neolithic time, the city was seized by the Hittites, and it both maintained its economic pattern and became more important in commercial and political terms especially as a result of developing commercial activities in the Levant. Considering this, it can be said that soil-climate conditions were influential on feeding of the population growing during and after the establishment just before the urbanization. However, during transition from Neolithic age village settlement to urban settlement, the town’s strategic (defence-military) role came to the fore front for the place’s becoming an urban site. As an example, when the Hittites started to expand, Karkamış also played a role as a frontier military station as it was situated between southern and south-eastern states and Hittite. Considering the surface and population relationship, the town can be said not to have a large population during the Hittites’ expansion period because there was only the castle and inner town area then, and it covered only 45 % of the antique city area. So, it is guessed that the city population was even smaller before demolishing of the Hittites. In following period, gradual growth of the city, as mentioned above, brought a political (kingdom) function to the commercial and military functions of it. Also falling down of the Hittites and thus emerging of an authority gap played an important role for strengthening of the city politically. It has been influential on the town’s developing and gaining political importance. At the beginning 1120 Karkamış’ta Yerleşmenin Tarihsel Gelişiminde Etkili Coğrafi Faktörler ve Antik Karkamış Şehri of the Iron Age, commercial functions became outstanding and the antique city’s population and surface growth gained impetus thanks to the changing production-consumption relations. But as stated above, Karkamış was totally ignored due to the changing political, economic and transportation circumstances. Today, it is disadvantageous for development because of its geographical disadvantages. In conclusion, firstly emerging as a military edge station, the city grew rapidly as it was situated at the junction of big states’ trade routes, and became one of the metropolitans in the First Age. However, changing of especially instruments used in carrying and transportation network in the course of time as well as political and economic innovations turned the city’s position into a disadvantage. As a result, the city failed to get into the changing world and became isolated because of its specific position.

Karkamış Nüfusu - Gaziantep

20.05.1990 tarihinde, 3644 sayılı kanun ile ilçe statüsüne kavuşan Karkamış, Suriye-Türkiye sınır kapılarının bulunduğu bir ilçe. Bu nedenle bulunduğu konum itibariyle büyük öneme sahip. Doğusunda Fırat Nehri, batısında Oğuzeli ilçesi, kuzeyinde Nizip ilçesi, güneyinde ise Suriye devleti ile komşu. Gaziantep il merkezine 75 Km uzaklıkta bulunan ilçenin tarihi, M.Ö. 2 bin yıllarına kadar uzanıyor. 

Erken ve Geç Neo Hitit dönemlerine ait iki ana yerleşim alanının da bulunduğu Tarihi Karkamış Kalesi, Karkamış Antik Kenti, Tarihi Karkamış TrenGarı, Akçaköy, Arıkdere, Ayıldız gibi köylerinde bulunan höyükler, ilçenin görülebilecek tarihi ve kültürel zenginlikleri arasında. Ayrıca ilçeye geldiğinizde, Gaziantep Gümüş İşçiliğinin örneklerinden de satın alabilirsiniz.


KARKAMIŞ İLÇE NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ

Kaymakamlık Binası Kat:1, Karşıyaka Mah. Hitit Bulvarı No:8A Karkamış/GAZİANTEP

TEL: (0342) 561 23 05

FAKS: (0342) 561 23 05

Karkamış Nüfusu Yıllara Göre Artış Grafiği

Karkamış Nüfus Grafiği

Karkamış Nüfus Artış Hızı


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır