frutaryen nedir / Frutaryen Beslenme Hakkında Bilinmesi Gereken Her Şey - Aktüel Bilgi

Frutaryen Nedir

frutaryen nedir

Vejetaryenleri sınıflandırmak artık o kadar kolay değil. Son yılda çok çeşitli vejetaryen beslenme tarzının ortaya çıktığını açıkça söyleyebilirim. Tüm beslenme stillerini özetleyecek olursam, 13 tip farklı grubun olduğunu da belirtmeliyim

Vejetaryenler, hiç hayvansal besin tüketmeyen kişiler olarak tanımlanırken, günümüzde daha geniş ve ayrıntılı tanımlamalar yapılmaktadır. Vejetaryen sınıflaması tüketilen hayvansal ürün türüne göre değişim gösterebilmektedir. Bazı kişiler sadece kırmızı et tüketmezken bazı kişiler kırmızı etin yanı sıra yumurta tüketmeyip, süt ve ürünlerine sıcak bakıp yiyebilmektedir. Veya yumurta tüketimi olup süt ve ürünlerini tercih etmeyen vejetaryenler de mevcuttur. Bu nedenle vejetaryenleri sınıflamak artık o kadar kolay değildir. Son yılda çok çeşitli vejetaryen beslenme tarzının ortaya çıktığını açıkça söyleyebilirim. Tüm vejetaryen beslenme stillerini özetleyecek olursam 13 tip farklı grubun olduğunu da belirtmeliyim. Bu grup vejetaryenlerin ne olduğunu ve hangi besinleri yiyip yemediğini sizlere açıklamak isterim.
BİLİŞSEL VEJETARYENLİK: Kişilerin kendilerini vejetaryen ya da semi vejetaryen olarak adlandırmadığı, beslenme planları içerisinde kırmızı et ürünleri tüketiminin düşük olduğu gruptur.
ETİK VEJETARYENLİK: Bu grupta yer alan kişiler vejetaryenliği sağlık nedenlerinden dolayı değil, dünyadaki ölüm ve zulmü en aza indirgemek amacıyla seçmişlerdir.
SEMİ VEJETARYENLİK (FLEKSİTARYEN): Etçil beslenme ve vejetaryen beslenme arasında geçiş özelliği taşıyan bir vejetaryen grubudur. Haftada belli ve sınırlı miktarda olacak şekilde sadece tavuk, balık etlerini tüketmektedirler. Kırmızı et tüketimi sağlık nedenlerinden dolayı mevcut değilken, bazı semi-vejetaryenler sadece organik et ve ürünlerine yönelmektedirler.
FRUTARYEN VEJETARYENLİK: Vejetaryen diyet grupları arasında en katı olanıdır. Pişirilmiş veya işlenmiş besinlerin en az miktarda tüketildiği diyet grubudur. Tükettikleri besinlerin yüzde 75'lik kısmını çiğ meyveler veya meyve benzeri sebzeler, kuru yemişler ve tahıllar oluşturmaktadır. Ek olarak hasat döneminde tamamıyla koparılmayan sebze ve meyveleri de diyetlerine ilave etmektedirler.
MAKROBİYOTİK VEJETARYENLİK: Yumurta dışındaki tüm hayvansal besinler, suni olmayan, rafine edilmeyen, organik ve doğal mısır gevrekleri, baharatları ve tahılları kapsamaktadır. Kümes hayvanlarının etleri, tüm kırmızı etler, süt ve yumurta ürünlerine beslenmelerinde yer vermezken balığın ilave edildiği diyetlerdir.

LAKTO VEJETARYENLİK: Et, balık, kümes hayvanları ve yumurta tüketmezken; süt ve ürünlerine, bala diyetlerinde yer verirler.
OVO VEJETARYENLIK: Yumurta dışında hiçbir hayvansal ürün tüketiminin olmadığı vejetaryen beslenme grubudur.
LAKTO-OVO VEJETARYENLİK: En sık uygulanan vejetaryen beslenme şekli olup, hiçbir eti tüketmeyen fakat sekonder hayvansal ürünler olan yumurta, süt, bal gibi besinleri diyetlerine ekleyen vejetaryen grubudur.
PESKO VEJETARYENLİK: Et ve tavuk tüketmeyen fakat balık ve diğer deniz canlılarının tüketildiği vejateryen grubudur. Semi-vejetaryenlikte olduğu gibi Ulusal İngiltere Vejetaryen Derneği tarafından bu grupta et tüketiminden dolayı vejetaryen olarak kabul görmemektedir.
POLO VEJETARYENLİK: Ulusal İngiltere Vejetaryen Derneği tarafından kabul görmeyen bu vejetaryen grubu, bitkisel besinlerle beraber yalnızca kümes hayvanlarını tüketmektedirler.
RAVİST VEJETARYENLİK: Bir diğer adıyla pişirilmemiş vegan diyettir. Esas olan tüm bitkisel besinlerin pişirilmemesidir.
SUPROTARYAN VEJETARYENLİK: Filizlenmiş tahıl, pirinç ve kurubaklagilleri içeren beslenme grubudur.
VEGANLIK: Hiçbir şekilde et, hayvanlardan elde edilen süt, yumurta, bal, yoğurt gibi ürünleri tüketmeyen ilave olarak yün, ipek, deri gibi hayvansal ürünlerden hazırlanmış olan kıyafetleri de kullanmayan vejetaryen grubudur. Diyetlerini sebze, meyve, tahıl, ceviz, fındık badem gibi kuruyemişler oluşturmaktadır. Hayvanlar üzerinde test edilmiş kozmetik ürünlerini, hayvansal yağ içeren sabunları ve süt içeren çikolata, kek gibi pastane ürünlerini de kullanmayı reddederler.

VEJETARYEN DİYETLER SAĞLIKTA NELERE YOL AÇIYOR?

Vegan ya da vejetaryen beslenme üzerine yapılan çalışmalarda bu tip beslenen bireylerin genel olarak daha sağlıklı olduğu hep vurgulanmaktadır. Fakat yeterli ve dengeli bir beslenme planı olmadan gelişigüzel yeme düzeni sağlayan vejetaryenlerde özellikle vegan beslenen kişilerde anemi (kansızlık), B12 vitamini eksikliği, osteoporoz (kemik erimesi) gibi sağlık problemlerinin görülebileceği literatürde bildirilmektedir. Vejetaryen diyetler doymuş ve kolesterol bakımından daha fakir; diyet lifi, magnezyum, potasyum, E ve C vitaminleri, folik asit, karoten, flavonoid ve fitokimyasallar bakımından daha zengindir. Besin ögelerinin çeşitliliği, çok yönlü ve dengeli oluşu vejetaryen beslenme planının sağlık açısından olumlu etkilerinin olabileceğini göz önüne getirmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki; veganlar ve bazı vejetaryenler B12 vitamini, iyot, demir, kalsiyum, D vitamini, çinko ve omega 3 yağ asidi gibi bazı besin ögelerini daha düşük oranda alabileceklerinden dolayı bu besin ögelerinin yetersizliğine bağlı olarak bazı sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir, Vegan veya vejetaryen beslenen kişilerin kan kolesterol düzeylerinin daha düşük, obezite, diyabet, kalp-damar hastalıkları, arteroskleroz (damar sertliği) ve hipertansiyon gibi sağlık sorunlarının daha az görüldüğü bildirilmektedir.

DÜNYADA SAYILARI ÇOĞALIYOR

Amerika Birleşik Devletler'inde her kişiden dördü vejetaryen diyeti benimsemektedir. yılında yapılan bir ankete göre, yaş aralığındaki çocuk ve ergenlerde her kişiden üçünün vejetaryen, bir kişinin ise vegan olduğu sonucuna varılmıştır. Birçok kişinin ise vejetaryen diyetlerine ilgileri olduğunu belirtmekte ve bu ifadelere göre her kişiden 22 kişi et ürünlerinin etsiz alternatiflerini düzenli olarak yemeğe özen gösterdiği bildirilmektedir. Avrupa ülkelerinde her kişiden kadarının vejetaryen beslenmeyi tercih ettiği görülmektedir. Ülkemizde ise vejetaryen beslenmeye ilişkin prevelansın belirlenmesi amacıyla Türkiye Vegan ve Vejetaryenler Derneği tarafından Ocak yılında bir çalışma başlatılmış olup henüz sonuçlandırılmamıştır.

HANGİ HASTALIKTA ETKİLERİ NELER?

KALP-DAMAR HASTALIKLARI: Yapılan çalışmalar sonucunda vejetaryen beslenen bireylerin total kolesterol, düşük yoğunluklu lipoproretin (LDL-K) konstrasyonlarının daha düşük olduğu saptanmıştır. İlave olarak bu tür beslenme modeli, dislipideminin özellikle de yüksek kolesterol düzeylerinin tedavisinde de etkili olduğunu göstermiştir.
HİPERTANSİYON: Vejetaryen beslenen bireylerde potasyum, magnezyum ve kalsiyumun daha çok, sodyumun az alınmasından kaynaklı daha düşük kan basıncı (KB) eğilimi vardır. Yapılan bir çalışmada, vejetaryen beslenme modeli uygulayan hipertansif hastaların, 6 haftalık süre içerisinde sistolik kan basıncında ortalama 5 mmHg'lık bir düşme saptanmıştır.
DİYABET: Zengin magnezyum ve lif içeriğinden dolayı tam tahıllar gelişmiş insülin duyarlılığı ile ilişkilendirilmiştir. Yapılan çalışmalarda tam tahıllı yiyeceklerden günde üç porsiyon tüketen insanlar, haftada üç porsiyondan daha az tüketen insanlara göre tip 2 diyabete yüzde daha az yakalandıkları gösterilmiştir.
OBEZİTE: Meyve ve sebze gibi lif bakımından zengin, düşük enerjili yiyeceklerin bol miktarda tüketimi sayesinde vejetaryenler, daha düşük bir beden kitle indeksine sahip olabilmektedirler. Kadın ve erkeklerde et tüketim sıklığının artmasıyla beden kitle indekslerinin de artış gösterdiği bildirilmektedir.
KANSER: Vejetaryen diyeti tüketen bireyler, et içeren diyetle beslenen bireylere oranla daha düşük sıklıkta kansere yakalanmaktadır. Vejetaryen olmayan bireyler vejetaryenlere kıyasla kolorektal ve prostat kanseri açısından daha yüksek risk taşımaktadır.
OSTEOPOROZ: Besinlerdeki düşük asit yükü daha düşük kemik geri emilimi ve daha yüksek kemik mineral yoğunluğu ile ilişkilendirilmiştir. Vejetaryenler genel olarak sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemeye yatkın olmaları, obezite prevelansının daha düşük olması, daha az sigara tüketmeleri ve vejetaryen olmayan bireylere fiziksel aktivite olarak daha aktif olmalarından dolayı kemik sağlıklarını koruyor olabilecekleri gösterilmektedir.
BÖBREK HASTALIĞI: Bitkisel veya hayvansal kaynaklı proteinlerin uzun vadede yüksek miktarda alımı, kronik böbrek rahatsızlığı olan bireyleri daha kötü duruma getirebilir ya da böbrek rahatsızlığı olmayan bireylerde böbrek hasarına neden olabilir. Bu durum yüksek protein alımına bağlı yüksek glomerüler filtrasyon hızından kaynaklanabilmektedir. Soya temelli vegan beslenme kronik böbrek rahatsızlığı olan bireyler için yeterli besini sağlamakla birlikte, böbrek rahatsızlıklarının ilerlemesini azaltıcı katkıda bulunabilmektedir

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

SON DAKİKA

Bu sefer 48 saat boyunca sadece meyve yedim. Diğer bir deyişle &#;Frutaryen&#; beslenmeye benzer bir şekilde beslendim. Açlıkla veya baş ağrılarıyla geçen bu sürede başıma neler geldi? Kilo verdim mi veya enerjim arttı mı? Başımdan geçen her şeyi bu yazıda derledim.

Başlamadan Önce, Tahminler ve Hazırlık

Öncelikle belirtmekte fayda var, bu düzen sadece katı gıdaları kapsıyor. Sabah yine kahvemi ve gün içinde 3 litre suyumu içtim. Başlarken hedefim günlük kalori civarı almaktı ama saatler ilerledikçe sadece meyve yiyerek bunun hiç de kolay olmadığını farkettim. İlk iş olarak markete gittim ve bolca meyve stokladım. Ve kalan günlerde sadece meyve yedim.
Bazı meyveleri abartıp 15 20şer tane yeseydim belki hedeflediğim kaloriyi tamamlayabilirdim ama ben böyle yapmadım. Daha düzenli bir diyet uygulamaya çalıştım. Farklı çeşit meyvelerden yemeye dikkat ettim. Gerçi ne yaparsam yapayım bir türlü hedeflediğim kaloriye ulaşamayacak gibiydim.
Karbonhidrattan yana çok sıkıntı yaşayacağımı düşünmüyordum ama yağ ve protein beni en başından beri endişelendiriyordu.

İlk tartı sonucum

Deneyime başlamadan önce tartıldım. kilo çıktım. Bu 2 günlük meyve yeme maceramdan sonra ne olacağını gerçekten merak ediyorum.

İlk Çıkarımlar, 1. Gün

Öncelikle daha ilk kahvaltımda anladım ki aşırı karbonhidrat tüketmek zorunda kalacaktım. Protein ve yağ tüketimim yetersiz olacaktı. Makro besinlerden olan vitaminler meyvelerde bolca bulunduğu için vitamin eksikliği yaşayacağımı düşünmüyordum.
Örneğin protein ihtiyacımı karşılamak için bugün ettiğim kahvaltıdan kere yemem gerekiyordu. Tabii ki böyle bir şey mümkün değil. Şunu da ekleyeyim, elmayla muz birbirine hiç yakışmıyormuş.
Kahvaltımın üzerinden saat geçtikten sonra gayet tok ve enerjiktim. Aklımdaki tek şey öğle yemeğimdi.
Kahvaltıdan 4 saat sonra 2. öğünümü hazırlamak için mutfağa geçtim. Ve öğünümün yanında tuzlu maden suyu içtim. Çünkü mineral ihtiyacımı da karşılamam gerekiyordu.

2. öğünde 3 portakal yedim. Markete gitmek üzere yola çıkacaktım ve bu portakalların beni biraz tutmasını diliyordum. Başıma geleceklerden habersizdim. Marketten ihtiyaçlarımı aldım. Ve market çıkışı dayanamayıp bir tane muz yedim.

Eve döndüm ve öğünümü hazırlamaya başladım. Gerçek bir açlık hissediyordum ve yemek üzere olduğum büyük öğün için heyecanlıydım. Bu arada dikkat ettiğim şeylerden biri önerilen günlük fruktoz alım limitiydi. (50g fruktoz) Aslında sadece meyveyle bu sınırı aşmak zor. Daha çok fruktoz şurubu içeren hazır gıdalar ve içecekler bu limiti aşmamıza sebep olabilir. Yine de dikkat etmekte fayda var. Bu arada eğer yediğiniz meyvenin ne kadar fruktoz içerdiğini merak ediyorsanız sizi fruktozla ilgili olan yazımıza alabiliriz.

Bu öğünün sonunda anladım ki sadece meyve yiyerek hedeflediğim kaloriyi almak mümkün değilmiş. kalori civarı alabilirsem şükredeceğim. 🙂

Akşam son öğün olarak 3 muz ve 1 adet avokado yedim. Yarınki hedeflerim arasında muz ve avokado sayısı arttırmak var. Antrenmandan önce alabildiğim kadar yağ almaya çalışacağım ki biraz enerjik hissedebileyim.

2. ve Son Gün

Sabah tartıda çıktım. Kahvaltıda 2 muz, 1 adet de avokado yedim. Sabah zinde uyandığımı ve enerjik hissettiğimi söyleyebilirim. Çok açlık hissetmedim. Tartıda da düne nazaran fazla çıkmamla ilgili şöyle bir düşüncem var. Sanırım fazla karbonhidrattan biraz su tuttum. Ve bu arada avokado bu maceramda en iyi yardımcımdı çünkü yemeğe en çok benzeyen şey oydu. Yağlı ve az şekerli oluşu insana kendini iyi hissettiriyor.
Gün içinde yiyeceğim meyveleri de hazırladım ve antrenmana gitmek üzere dışarı çıktım. Kendimi gayet iyi ve enerjik hissediyordum. Antrenman öncesi kahve ile 2 elma ve 2 armut yedim. Endişe verici bir şekilde derinlerden bir baş ağrım başladı tam bu sıralarda. Yeterli su da içmiştim, baş ağrımın nedenini bilemiyordum.

Antrenman

Spor için ısınırken baş ağrım bayağı arttı. Ama enerjimin gayet yerinde olduğunu ve antrenman yaptıkça baş ağrımın da geçtiğini söyleyebilirim. Antrenman ilerledikçe enerjim arttı. Kahve ve yediğim meyvelerle gayet iyi bir antrenman geçirdiğimi söyleyebilirim. Antrenman uzadıkça biraz acıktım ama yanımda getirdiğim meyveleri yedim. Antrenman boyunca hiçbir düşüklük hissetmedim. Gayat enerjik bir şekilde antrenmanımı tamamladım. Ve spordan sonra da bolca meyve yedim. Ama malesef antrenman esnasında geçen baş ağrım geri döndü. Bir şekilde yediğim meyveler baş ağrımı tetikliyor olmalı.

Spordan sonra evime döndüm ve son öğünümü yemeye hazırdım. Yemeğimde 1 muz, 2 mandalina, 1 armut, 4 kivi ve 1 adet elma vardı. Yanında da maden suyu içtim.

Deneyin sonuçları ve çıkarımlarım

2 gün boyunca sadece meyveyle beslendim. Bu durumun hem iyi hem de kötü sonuçları oldu. Yaşadığım en büyük sıkıntılardan biri yeterli kalori alamamak oldu. Bu da gün içinde ara ara ani enerji düşüşlerine sebep oldu. Aynı zamanda bu kadar çok meyve şekeri tüketmeye alışkın olmadığım için biraz zorlandım. Daha da önemlisi, kesinlikle baş ağrımdı. Normalde pek başım ağrımaz ama özellikle ikinci günde baş ağrısı çok can sıkıcıydı. Sürekli azaldı ve arttı.
İyi yanından bakacak olursam; bu kadar kısa süre denememe rağmen cildimi daha parlak hissediyorum. Ve antrenman performansımda da normal zamanlara kıyasla çok daha az kalori almama rağmen gözle görülür bir artış oldu diyebilirim. Bundan sonra beslenmeme mutlaka daha fazla meyve ekleyeceğim.

Son olarak bu maceramda toplamda 8 muz, 7 elma, 5 mandalina, 6 kivi, 3 avokado, 1 mango ve 6 tanede armut yedim. Toplamda kalori, gram karbonhidrat. 99 gram yağ ve 32 gram protein tükettim.

Aklında &#;Meyve şişmanlatıyor mu? Kilo verdirir mi?&#; gibi sorular olanlar aşağıdaki videomuzu izleyebilirler.

[embedyt]monash.pw?v=KivYJA4Isv0[/embedyt]

&#;48 saat sadece meyve yesem ne olur?&#; sorusu aklıma takıldı. Bunu bir süredir deneyimlemek istiyordum, sonunda gerçekleştirdim. Tüm bu süreci aynı zamanda kayıt altına alarak sizlerle de paylaşmak istedim. Elma, armut, avokado ve muz bu süreçte en büyük destekçilerimdi. Her birine teşekkürlerimi iletiyorum.

Uyarı: Siz siz olun, böyle şeyler denemeyin. Güzel güzel beslenin. Bu videoda yapılanlar tavsiye niteliği taşımamaktadır.

Deneyimlememi istediğiniz başka şeyler varsa yorumlarda yazabilirsiniz. 🙂

Frutaryen Beslenme Nedir? Frutaryen Diyet Nasıl Yapılır?

Vegan beslenme, ketojenik beslenme, protein odaklı beslenme, frutaryen beslenme ve çeşitli beslenme türleri…

Son yıllarda besin sektörünün endüstrileşmesiyle; paket gıdanın ve etik dışı üretimin artmasıyla insanlığın sağlıklı ve etik beslenme arayışları arttı. Bu sebeple sık sık yeni beslenme türleriyle karşılaşıyor ve her beslenmenin kendi içerisinde bir bilinçle var edildiğine şahit oluyoruz. Kimi zaman zayıflama kimi zaman sağlıklı yaşama kaygısıyla edinilen beslenme yöntemlerinin kimi zaman da hayvan hakları ve çevreye duyarlılık kaygısı güttüğünü görüyoruz.

Yeni nesil beslenme türlerinden biri de frutaryen beslenme. Bu beslenme türünde alışık olduğumuzun ötesinde bir çevre duyarlılığı söz konusu ve elbette ne kadar sağlıklı olduğu da tartışmalı.

Frutaryen Nedir? Frutaryen Beslenme Nedir?

Meyveciler olarak da adlandırabileceğimiz bu grup, veganlardan daha katı kurallara sahiptir. Hayvanları korumanın yanında, bitkilerin haklarını gözeterek, toplarken bitkiyi öldürmeyen meyve ve sebzeleri tüketirler. Bitkilerin haklarını gözetmek nedir derseniz, örneğin; havucun topraktan çekilirken zarar görebildiğini düşünüyorlar.

Frutaryen kelimesi, meyve anlamına gelen fruit kökünden türetilen bir kelime. Bu beslenme ise tamamen meyvelerle beslenmek anlamına geliyor. İşin bu kısmında pek şaşırtıcı bir şey olmasa da meyveci beslenmenin temelinde yatan bilinç oldukça şaşırtıcı.

frutaryen diyet-1

Dünyada fruitarianism olarak anılan beslenme biçimine sahip meyveciler, sadece et ve et ürünlerinden, hayvanlardan elde edilen ya da hayvanlar üzerinde test edilerek hazırlanan ürünlerden uzak durmakla kalmıyor, aynı zamanda sebzeleri de hayatlarından çıkarıyorlar.

Son yıllarda vejetaryen beslenme ve vegan beslenme etikleri fazlasıyla görünür, duyulur oldu ve bu beslenme etiğine sahip kişiler hayvan haklarını korumak, hayvanlara yapılan eziyetleri azaltmak amacı güdüyor. Bir başka canlının ölümüne ve acı çekmesine karşı olan, onlarla avcı-av ilişkisi kurmaktansa dostluk ilişkisi kurmaktan yana olan veganlık ve vejetaryenlik bilincinin bir adım ötesi de frutaryen beslenme.

Frutaryen beslenme tıpkı vejetaryenler gibi et tüketmiyor, veganlar gibi hiçbir hayvansal gıdayı tüketmiyor. Ek olarak frutaryenizm akımına katılan kişiler sebze de tüketmiyor. Bunun sebebi ise sebzelerin koparılırken ve pişirilirken acı çekmesi.

Oldukça katı kuralları olan bu beslenme türünün yenilebilecekler listesi ise şöyle:

Frutaryen Beslenme Nasıl Yapılır?

Frutaryenizm akımında hayvanların ve sebzelerin düşünülürken meyvelerin düşünülmüyor olması sizi şaşırtabilir. Katı kuralları olan bu beslenme stilinde meyvelerin tüketilebiliyor olmasının da elbette bir sebebi var. Sebzelerin topraktan koparılırken acı çekmesi fakat meyvelerin kendiliğinden daldan kopuyor olması.

Bununla birlikte belirtmek gerekir ki sebzelerin acıyı hissedebildiği yalnızca frutaryenist bir düşünce değildir. Sinir yapısına ve damarlara sahip olan sebzelerin kötü etkiye maruz kaldıklarında acı hissettikleri bilim adamları tarafından da düşünülmektedir.

Peki bu acıyı meyveler hissetmiyor mu diyecek olursanız frutaryen yaklaşım bunu şu şekilde açıklıyor: Meyvelerin doğasında yetiştiği daldan kopmak, bırakılmak var ve bu onların doğal işleyişi. Bu işleyişe insanlar müdahale etmiyor ve meyveleri sebzeler gibi topraktan söküp almıyor. Hali hazırda düşecek, kopacak olan bir meyveyi yemeyi tercih ediyor.

Dalda yetişen tüm meyvelerin yanı sıra badem, ceviz, fındık, fıstık gibi kuruyemişler ve meyve çekirdekleri de meyvecilerin öğünlerine dahil edilebiliyor. Tüm bunların yanı sıra tüketilen gıdaların pişirilmemesi ve çiğ olarak tüketilmesi de frutaryen bilincin bir parçası. Bu beslenme bilinci doğadan gelene müdahalede bulunmamak, onu başkalaştırmamak ve doğayla uyumlu bir yaşam sürmek bilincine dayanıyor ve besinlerin pişirilmesini hoş karşılamıyor.

frutaryan beslenme

Frutaryen Beslenme Faydalı mı?

Bu yazımızda bu tür beslenmenin ne olduğunu ve neleri kapsadığını belirtmek istesek de frutaryen beslenmenin insan sağlığındaki etkilerini uzmanlardan öğrenmek çok daha doğru olacaktır.

Mineral ve vitamin yönünden oldukça zengin meyvelerin kalp, akciğer ve beyin sağlığını desteklediği, bağırsaklar için en iyi tercihlerden biri olduğu, antioksidan özellikleriyle kanserle mücadele ettiği bilinen bir gerçek. Fakat  iç ve dış güzelliğimiz için sıklıkla tavsiye edilen meyvelerin tek yönlü bir beslenme türü olduğunda bedeni nasıl etkileyeceği hakkında  tam anlamıyla bir açıklama bulunmuyor.

Meyvelerin omega ve protein gibi önemli besin değerlerinden yoksun olduğu biliniyor. Kuruyemişlerin içerisinde omega ve proteinin bulunduğu bilinse de insan bedeninin ihtiyaçlarını bütünüyle karşılayıp karşılamayacağı şüpheli.

Bu yakın dönemde tartışılmaya başlanan beslenme yöntemi, bu soruları ve şüpheleri akla getiriyor olsa da en doğru cevabın insan sağlığı konusunda eğitim almış ve uzmanlaşmış kişilerden elde edilebilir.

kadinvekahve

Etiketler:beslenmefruitarinaismfruteryanfruteryan diyetfruteryanizmmeyveci beslenme

Frutaryen Beslenme Hakkında Bilmedikleriniz

Frutaryen beslenme sadece meyve, sebze, kuruyemiş ve tohumların tüketildiği; et, süt, yumurta, bal, tereyağı gibi hayvansal ürünlerin tüketilmediği bir beslenme şeklidir. Bu diyetin temel amacı, hayvanlara zarar vermeden sağlıklı bir beslenme biçimi benimsemektir.

Frutaryen beslenme, vegan diyeti ile benzerlik göstermekle birlikte, vegan diyetinden farklı olarak, meyve, sebze, kuruyemiş ve tohumlar gibi bitkisel besinlerin yanı sıra, tohumları hasat edilen bitkilerin de tüketilmesine izin verir. Bazı frutaryenler, bitki köklerinin tüketilmesine karşı çıkar ve yalnızca düşen meyveler, hasat edilmiş tohumlar ve yeşil sebzeler gibi bitkisel besinleri tercih ederler.

Frutaryen beslenmenin kökenleri, &#;ların başlarında Hindistan&#;da bulunan Auroville adlı bir kasabada ortaya çıkmıştır. Bu kasaba, çevre dostu ve sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimseyen bir topluluktu ve bu yaşam tarzının bir parçası olarak, frutaryen beslenmeyi benimsemişlerdir. Daha sonra, bu diyet dünya genelinde popülerlik kazanmıştır ve birçok insan tarafından uygulanmaya başlamıştır.

Frutaryen Beslenme

Frutaryen Beslenme Kuralları Nelerdir?

Frutaryen beslenme, sadece meyve, sebze, kuruyemiş ve tohumların tüketildiği bir beslenme şeklidir. Frutaryen beslenmenin bazı temel kuralları şu şekildedir;

  1. Meyve ve sebzelerin tüketilmesi: Frutaryen beslenme, meyve ve sebzelerin tüketilmesine dayanır. Genellikle, taze, organik, mevsiminde yetiştirilen ve doğal koşullarda yetiştirilen meyve ve sebzeler tercih edilir.
  2. Kuru yemişlerin ve tohumların tüketilmesi: Frutaryen beslenme, fındık, badem, ceviz, hindistan cevizi gibi kuruyemişlerin ve keten tohumu, chia tohumu gibi tohumların tüketilmesini önerir.
  3. Tahılların sınırlı tüketimi: Bazı frutaryenler, tahılları da tüketirken, diğerleri tahılları tüketmemeyi tercih eder. Ancak, tüketilecek tahılların tam tahıllı olması, beyaz un gibi işlenmiş tahıllardan kaçınılması önerilir.
  4. Hayvansal ürünlerin tüketilmemesi: Frutaryen beslenme, hayvansal ürünlerin tüketilmemesine dayanır. Bu nedenle, et, balık, süt, yumurta gibi hayvansal kaynaklı besinlerin tüketilmesi önerilmez.
  5. İşlenmiş ve paketlenmiş gıdalardan kaçınılması: Frutaryen beslenme, işlenmiş ve paketlenmiş gıdalardan kaçınılmasını önerir. Bu tür gıdalar genellikle koruyucu ve katkı maddeleri içerir ve sağlıksızdır.
  6. Düzenli olarak su tüketimi: Frutaryen beslenme, düzenli olarak su tüketimini önerir. Vücuttaki toksinlerin atılması ve sağlıklı bir vücut fonksiyonu için su tüketimi çok önemlidir.
  7. Vitamin ve mineral takviyesi: Frutaryen beslenme, bazı vitamin ve minerallerin eksikliğini önlemek için takviye almayı önerir. Özellikle, B12 vitamini gibi bazı vitaminlerin yalnızca hayvansal kaynaklarda bulunması nedeniyle takviye kullanımı önerilir.
Frutaryen Beslenme Kuralları

Frutaryen Beslenme ve Vegan Beslenme Arasındaki Farklar;

Frutaryen beslenme ve vegan beslenme, hayvansal ürünleri tüketmeme konusunda benzerlik göstermekle birlikte, bazı farklılıklara sahiptirler. İşte frutaryen beslenme ve vegan beslenme arasındaki farklar;

  1. Tüketilen besinler: Vegan beslenme, sadece bitkisel gıdaların tüketildiği bir beslenme şeklidir. Frutaryen beslenme ise, sadece meyve, sebze, kuruyemiş ve tohumların tüketildiği, bazı frutaryenlerin tohumları hasat edilen bitkileri de tükettikleri bir beslenme şeklidir.
  2. Besin çeşitliliği: Vegan beslenme, farklı sebzeler, tahıllar, baklagiller ve meyveler gibi geniş bir yelpazedeki bitkisel gıdaların tüketilmesini önerirken, frutaryen beslenme, tüketilebilecek gıda seçeneklerini sınırlamaktadır.
  3. Protein kaynakları: Vegan beslenme, baklagiller, tofu, soya sütü ve diğer bitkisel protein kaynaklarının tüketilmesini önerirken, frutaryen beslenme, tüm protein ihtiyacını bitkisel kaynaklarla karşılamayı zorlaştırdığı için bu konuda daha sınırlıdır.
  4. Besin takviyeleri: Vegan beslenme, vitamin B12, demir, kalsiyum gibi bazı besinlerin eksikliğini önlemek için takviyeler alınmasını önerirken, frutaryen beslenme, bu takviyelere ihtiyaç duymanın daha sık görüldüğü bir beslenme şeklidir.
  5. Uygulanabilirlik: Vegan beslenme, daha kolay uygulanabilir bir beslenme şekli olarak kabul edilirken, frutaryen beslenme, tüm besinlerin sınırlı olduğu için uygulanması daha zordur.

Frutaryen beslenme ve vegan beslenme arasında bazı farklılıklar vardır. Her iki beslenme şekli de hayvansal ürünleri tüketmeyi bırakmayı amaçlar, ancak tüketilen besinler, besin çeşitliliği, protein kaynakları, besin takviyeleri ve uygulanabilirlik gibi faktörlerde farklılık gösterirler.

Frutaryen Beslenme ve Vegan Beslenme

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır