mercan dagi nerede / Munzur Dağı hangi ilde?

Mercan Dagi Nerede

mercan dagi nerede

Munzur Dağı

Munzur Dağı
Munzur Dağı

Ülkemizin Doğu Anadolu Bölgesinde bulunan Munzur dağları Tunceli il sınırları içinde Tunceli'nin Erzincan tarafında yani kuzeyinde yer alır. Munzur Dağları ya da Mercan Sıradağları olarak bilinir, Yukarı Fırat bölgesinde yer alır, Torosların uzantısı olarak kabul edilir, kalkerli ve dişli kütle yapısı vardır. Yüksekliği m. Üzerindedir, Doğu Torosların uzantısı olarak doğu-batı yönünde yer alırlar, Tunceli şehir merkezinden bakıldığında düz görüntüsü ile uzakta ki yüksek bir kum yığınını andırır. Munzur Dağları ve uzantısı olan Avcı Dağları, Tunceli (Dersim) il sınırlarının kuzeybatı ve kuzey kesiminde doğal sınır oluşturmakta, kuzeydoğusunda ise Bağırpaşa Dağı yer almaktadır. Munzur Dağlarının doğusunda Akbaba Tepesi bulunur. Munzur Dağları, ilin kuzeydoğusundan başlar, kuzey ve kuzeybatı yönende devam eder, dağ üzerinde yaya olarak yürümeyi zorlaştıran birçok doğal engeller bulunur, bu haliyle bile her yıl Tunceli'de sosyal faaliyet kapsamında Munzur Dağında yürüyüşler düzenlenir, dağı uzantısı yaklaşık km.'dir. Ancak Munzur Dağı diyebileceğimiz doruklar km. Boyunca değişen çok geniş bir taban üzerine oturur, Munzur Dağlarının Tunceli il sınırları içinde kalan bölümünde en önemli zirveleri batıdan doğuya doğru, Biçare Dağı ( m.), Ziyaret Tepesi ( m.) ve Akbaba Tepesidir. ( m.)

Munzur Dağının genel özellikleri,

Munzur Dağları, dik bir şekilde Ovacık çöküntü alanına doğru iner, bu bölge Mercan Dağları olarak da bilinir, m. Yükseklikte ki Ovacık ilçesinden sonra, - metreye çıkan yükselti kuşağında çok dik yamaçlar bulunur. Bu yamaçlardan kuzeye doğru açılan havza (akarsu yataklarının geçtiği alanlar) tabanlarına inilir, havza tabanları ile havzaları birbirinden ayıran yüksek sırtlar, yaz aylarında yöre halkının yaylak alanları olarak kullanmasına olanaklıdır. Güney yamaçlarında yer yer rastlanan meşe ve ardıç ormanlarından başka hemen hemen tümüyle çıplak olan Munzur Dağı, metreden sonra karlarla kaplıdır, kış aylarında yüksek ve sarp geçitler yağan kar ile kapanmaktadır, bu geçitlerin en önemli yükseltileri metreye ulaşan Mercan ve Kemah geçitleridir. Munzur Dağlarının orta bölümünde yer alan tepelerin güney yamaçlarından itibaren birçok vadi güney istikametine doğru ilerler bunlardan biri de Munzur Vadisidir, vadi Munzur Dağ yamaçlarından birçok kol şeklinde başlar, ilin en büyük çöküntü alanı olan Ovacık çöküntü alanında birleşir, Munzur vadisi, il merkezinde Pülümür Vadisiyle birleşerek güneye Keban baraj gölüne ulaşır.


Haritada Munzur Dağı

Son Güncelleme :

Munzur Dağı ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz.


0 Yorum Yapılmış "Munzur Dağı"


Kayıtlı yorum bulunamadı ilk yorumu siz ekleyin
Toros Dağları
Toros Dağları
Toros dağları, Ülkemizin Akdeniz kıyılarına paralel şeklinde, Rodos Adasından Suriye sınırına kadar yaklaşık 2 bin kilometrelik bir dağ zincirinden oluşmuştur. Bu zincirin en yüksek noktası olarak 4 bin metrelik Demirkazık zirvesidir. Torosların bu b
Kuzey Anadolu Dağları
Kuzey Anadolu Dağları
Kuzey Anadolu DağlarıAlp sıra dağlarının, ülkemizdeki kuzey kanadını oluşturan bu dağlar, iki sıra halinde Karadeniz Bölgesinde denize paralel şekilde uzanmaktadır. Kıyıya yakın olan kısmında bulunan dağlar; Küre, Canik, Gümüşhane, Giresun, Kalkanlı,
Karadeniz Dağları
Karadeniz Dağları
Karadeniz Dağları, Türkiye'nin kuzeyini kıyıya paralel, birkaç sıra biçiminde çevreleyen sıra dağlardır. Dağ oluşumu sonucunda oluşan bu dönemeçli dağları garptan şarka doğru şu şekilde sıralanır: Ilgaz, Küre, Köroğlu, Canik, Köse, Giresun, Mescit, Y
Hira Dağı
Hira Dağı
Hira Dağı, Sevgililer sevgilisi Hz. Muhammed'e ilk vahinin geldiği mağaranın bulunduğu dağdır hira dağı. Mekke şehrinin kuzeydoğusunda bulunan hira dağı Kabe'ye 5 km. Uzaklıktadır. Nur dağı diye de adlandırılan bu dağda insanlara doğru yolu göstermek
Kandil Dağı
Kandil Dağı
Kandil Dağı: Kandil Dağı; Kandil Dağı, Türkiye sınırları içerisinde yer alan bir bölge değildir. İran ve Irak toprak sınırında yer alan ve yaklaşık yüksekliği km uzunluğundaki Zagros Dağları'nın bir bölümünü oluşturan sıra dağlardır. Dağın en b
Menteşe Dağları
Menteşe Dağları
Menteşe Dağları; Ülkemizde bulunan kırıklı dağlardan bir tanesidir. Türkiye dağlık bir ülkedir ve Ülkemizde farklı oluşum şekillerine sahip pek çok dağ bulunmaktadır. Bu dağlardan bir kısmı kıvrıklı oluşum şeklinde oluşmuş iken bir kısmı da kırılarak
Köroğlu Dağları
Köroğlu Dağları
Köroğlu Dağları, İç Batı Karadeniz deki sıradağlara verilen isimdir. İç anadolu bölgesini Karadenize bağlayan dağlardır. Doğuda Osmancık civarlarındaki Kızılırmaktan, batıda Bilecik dolaylarındaki Sakarya Vadisine kadar uzandığı görülmektedir. Kuzeyi
Kıvrım Dağları
Kıvrım Dağları
Kıvrım Dağları, Türkiye'de Marmara Bölgesinde, Ege Bölgesinde, Akdeniz Bölgesinde Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, Karadeniz Bölgesinde ve son olarak İç Anadolu Bölgesinde bulunmaktadırlar. Kıvrım Dağlarının oluşumu okyanus dibinde birik
Sultan Dağları
Sultan Dağları
Sultan Dağları, Türkiye'nin Akdeniz Bölgesinde bulunan Konya ve Isparta'nın il sınırını oluşturan  ve Afyon'a kadar Batı Torosların uzantısı olan yaklaşık kilometre uzunluğunda olan genç sıralı dağlardır. Sultan Dağının etekleri alüvyonlarla
Zigana Dağı
Zigana Dağı
Zigana Dağları, Doğu Karadeniz dağlarının, Trabzon'un güneyinden Çoruh Vadisi'ne kadar olan kısmıdır. Trabzon'un Güneyindeki Çakır Dağından başlar, Harşit Çayı'nın doğusunda yer alan Karaburun'daki tepelerde sona ermektedir. Zigana Dağlarına adını ve
Melendiz Dağı
Melendiz Dağı
Melendiz dağı; Niğde'de bulunmaktadır. Niğde'nin kuzeybatısında Niğde ile Bor arasında yer almakta olan volkanik bir dağdır. Batıda, taze taze volkan konisi biçimindeki Hasandağı ile birleşmektedir. Melendiz dağı ve Hasandağı aynı yanardağ silsilesin
Alp Dağları
Alp Dağları
Alp Dağları, Dünya üzerinde bulunan en uzun sıradağlar olan bu dağlar km kare bir alanı kaplamaktadır. Ekvartordan ve kutuplardan neredeyse aynı uzaklığa sahip olan bu dağlar Orta Avrupa da yer almaktadır. Özellikle İsviçre, İtalya ve Fransa'

 

Toros Dağları
Kuzey Anadolu Dağları
Karadeniz Dağları
Hira Dağı
Kandil Dağı
Menteşe Dağları
Köroğlu Dağları
Kıvrım Dağları
Sultan Dağları
Zigana Dağı
Melendiz Dağı
Alp Dağları
Dağ Çayı
Olimpos Dağı
Amanos Dağları
Yunt Dağı
Kilimanjaro Dağı
Tendürek Dağı
Küre Dağları
Tur Dağı
Madra Dağı
Spil Dağı
Dağ Kekiği
Ural Dağları
Elbruz Dağı
Antalya Dağları
Ege Bölgesi Dağları
Canik Dağları
Karpat Dağları
Akdeniz Bölgesinin Dağları

Popüler İçerik

Dağ Çayı

Dağ Çayı

Dağ çayı, aslında birçok kişinin duymuş olduğu, fakat hayatında hiç kullanmadığı bir bitki çayıdır. İnsanlara sağladığı birçok faydası ile çok eski za

Olimpos Dağı

Olimpos Dağı

Olimpus Dağı,Yunanistan'ın kuzeyinde Tesalya ve Orta Makedonya idari bölgeleri arasında kalan efsanevi dağ oluşumudur, yüksekliği m. olan dağ Oly

Amanos Dağları

Amanos Dağları

Amanos Dağları; Türkiye de Akdeniz bölgesinde bulunan Adana bölümünde, Kahramanmaraş ve Antakya çukurluğu ile İskenderun Körfezi Çukurova arasında uza

Yunt Dağı

Yunt Dağı

Yunt Dağı; İzmir ve Manisa illeri sınırları içerisinde yer alır. Kuzeyinde Bakır çay ırmağı ve ovası yer alır. Doğuda Gediz ırmağının suladığı Manisa

Kilimanjaro Dağı

Kilimanjaro Dağı

Kilimanjaro Dağı, genelde sadece kilimanjero olarak adlandırılmaktadır. Deniz seviyesinden metre yüksekte olup, Afrika nın ünlü bir dağıdır. Kili

Tendürek Dağı

Tendürek Dağı

Tendürek dağı, ülkemizdeki aktif olan tek volkanik dağdır. Ağrı dağının güneyinde bulunur. Yüksekliği metredir. Dağın tepesindeki ortalama me

kaynağı değiştir]

Kimi coğrafyalar, yaşananları doğrudan belirleyecek yoğun bir güç taşır öyle ki ‘oralı’ olmak başlı başına bir tarihtir. Bu yerlerden biri de Dersim. Acı gerçekleri belgelerken bir yandan da geçmişten güç almanın yollarını aramak elzem. İşte bu düsturla kadim Dersim tarihine ve efsanelerine bakıp ilham ve umut toplamak istedik.

Hozat Yergan Kilisesi

SARKİS SEROPYAN

Nerede yaşarsa yaşasınlar, Dersim’i orada da yaşatan bu insanları besleyen zengin bir kültür ve söylence kültürü var. Yazık ki bu tarihe, bu toprakların farklı uygarlıklarına gereken özen hiçbir zaman gösterilmedi. Son olarak Dersim yakınlarındaki Mazgirt’te yer alan eski Ermeni mezarlık alanının üzerine yapılan su yolu bu gerçeği bir kez daha anımsattı. Su yolu kazınırken meydana gelen toprak kayması nedeniyle kafatası ve kemikler ortaya saçıldı. Geriye de ölülerine gereken saygıyı göstermeyenlerin yaşayanlara da bir hayrı olamayacağı gerçeği kaldı.

Bu acı gerçekleri belgelerken bir yandan da geçmişten güç almanın yollarını aramak elzem. İşte bu düsturla kadim Dersim tarihine ve efsanelerine bakıp ilham ve umut toplamak istedik.

Doğu Anadolu’nun, bir başka deyişle tarihte Ermenilerin yaşadığı yer olması hasebiyle ‘Armenia’ adı verilen yüksek platonun kalbinde yer alan dağlar ülkesi Dersim’in halkı, benzer dağlık bölgelerin, örneğin Sasun, Zeytun, Musa Dağı, Karabağ, Hemşin gibi doğal korumalı coğrafyaların insanları gibi tarih boyunca içinde yaşadıkları bölgenin otoritesine uymakta zorluk çekmiş, bağımsızlığı yeğlemiş, dönem dönem asi ilan edilmiş ama çoğu zaman başına buyruk olmuştur.

Dersim ve yanı başındaki Harput, tarihteki adıyla Hantzit ya da Dzopk’un bir bölümü; M.Ö 9. yüzyılda Ermenistan topraklarında kurulmuş ilk birleşik krallık olan Urartu egemenliğine girmiş, 4. yüzyılda Yervantuni Ermeni krallığının bir eyaleti olmuş, ancak 1. yüzyıl başında Kral 2. Dikran tarafından Ermenistan'la birleştirilmiş, bunlar dışında hemen her zaman bağımsız kalabilmiş.

Tarihe kısaca değindimizde de görüldüğü gibi, Dersim bölgesinin büyük bölümü, batısındaki Harput ve Aradzani (Murat) nehrinin güneyindeki topraklarla birlikte ‘Dzopk’ adıyla kısa dönemler Ermenistan'ın 4. Hayk bölgesine dahil olup, bunun dışında genelde başına buyruk yaşamış. Bu nedenle “Bu sert doğal şartlarda yaşayan halktan başka ne beklenir” diyor ve bu toprakların en eski sahiplerinin kimliğini aramak için efsanelere başvuruyoruz.

Dersim adı Der Simon adlı papazdan mı geliyor?

Dersim adına yüzyıla kadar hiçbir yerde rastlanmaz. Ancak Türklerin egemenliğinden sonra Mananağik, Karya, hatta Zırvan yer adlarına karşılık Dersim daha çok telaffuz edilmeye başlar. Bu konuda halk arasında tarihsel temelleri olan bir efsane de anlatılır halk.

yılına gelindiğinde bir yandan İran Hükümdarı Şah Abbas Doğu Ermenistan halkını İran içerlerine göç ettirerek ülkeyi boşaltırken, diğer yandan Sinan Paşa ile anlaşan Celaliler de Batı Ermenistan topraklarındaki halkı yok ediyorlardı. Bu nedenle ’ün baharında Erzurum, Erzincan, Eğin ve Kemah halkı Celali zulmünden kaçarak her şeyini terk edip batıya, İstanbul ve Trakya taraflarına sığındılar. Bu felaket yıllarında ana yurdundan ayrılmayan Ermeni halkı, Celalilerin soygun ve kıyımından kurtulmak amacı ile din değiştirmeyi yeğliyordu. Rivayete göre, Keşiş Dağı eteklerinden Sıpıngar ve Çardaklı eteklerindeki Ermeni köyleri dinini değiştirip yurdundan uzaklaşmamayı seçmişti. Bunlar İslamiyeti kabul etmelerine karşın Ermeni köy adlarını (Pırgçatağ-Pışgıtağ-Kalarıç-Kalaris, Kartağ, Sıpıngor, Sırgatağ-Sırpatağ, Çormes, Khakh, Sılbus-Surp Luys, Til, Vartamşah vb.) ve kiliselerini korumayı başardılar.

Mazgirt, Dersim. 

Dağ köylerinde saklı hikâye

Dağ etekleri, yayla ve ova köyleri Ermenilerinin kaderi böyle düzenlenirken, dağ köylerininki daha farklı gerçekleşti. Bağri, Mınzuri, Avzardi ve Kazandağ, Surp Luys, Simo, Dujik, Mal, Davras köyleri Ermenileri, Celalilerin saldırılarından nasıl korunmak gerektiği konusunda karar vermek için ruhani önderleri olan, zeka ve kararlarına güvendikleri Papaz Der Simon'un o tarihlerde dağ ülkesi dışında düzenlenmiş bir dini toplantıdan dönmesini beklerler ve efsane de burada başlar:

Der Simon ve beraberindekiler ruhani toplantıdan dönerken trajik olayı duyar ve ne pahasına olursa olsun ülkelerine ulaşmak için hiç zaman kaybetmeyip dağlı kıyafetlerini değiştirir, başlarına birer yeşil puşi bağlayıp yollarda kendilerini Alevi-Kürt Din adamı olarak tanıtırlar.

Güven içinde ülkesine dönen Der Simon toplumun ruhani ve cismani yöneticilerini toplantıya davet eder ve bu zor durumdan kurtulmanın çaresi olarak, din değiştirmeyi, ancak Türkleşip İslamiyeti kabul etmek yerine, bölgedeki komşu Alevilerin dinini kabul etmeyi önerir. Karar oybirliğiyle kabul edilir. Bu durumda Der Simon Seyit Ali adıyla Kureşanlar ocağının piri unvanını alır, ancak çok geçmeden Ermeni ve Alevi dini önderlerinin öğüt ve destekleriyle Piri-piran (Gatoğigos) makamına layık görülür.

Bu efsane, daha doğrusu tarihsel olgu hakkında toplantı zabıtları tüm ayrıntıları ile parşömen üzerine kaydedilmiş ve kutsal emanet olarak Piri-piranın mirasçıları tarafından saklanmaktadır. Bunlar dokunulmaz olup Piri-piranın en büyük oğlundan başka hiç kimse tarafından el sürülemez. Mirasçı pir babasından veya dedesinden emanet aldığı yazılarla ilgili tüm ayinleri ve de içeriğini herkeslerden gizleyeceğine ve koruyacağına dair ant içer.

Böylece, dağlar ülkesi Ermenileri Aleviliği kabul ederek tehlikeden uzak kalmış ve de önderinin adını ölümsüz tutmak için, Yüksek Ermenistan'ın en yüksek dağ ülkesini Der Simon diye adlandırmış, bu da zamanla değişime uğrayıp kısaltılarak Dersim şeklini almış.

Munzur Dağı'nın azizesi ‘Ana’

Efsaneler köylerin bugünkü sakinlerinde de yaşamaya devam ediyor. Torud köylü, çınar boylu, geniş omuzlu, kara gözlü aksakallı Munzur Ağa'nın anlattığına göre, yörede mezrelerin varlığı ve kendi soyadı ‘Torne Anaye pili’ eski bir hikâyeyle bağlantılıymış. Öncelikle kendi köyünün adı Torid değilmiş ve mezreler kurulmadan önce ataları Kardag köyünde yaşarlarmış. Bu köy dev kayalıklarla çevrilmiş iki vadinin arasında, güçlü bir ‘Ziyaret’in, yani adak yerinin yakınındaymış ve Munzur Dağı'nın ‘Ana’ sütpınarından güçlü bir kaynağı varmış. Ziyaret iyilik, fazilet ve bereket azizesi ‘Anahit’ (kısaltılmışı Ana) adını taşırmış.

Seyit Munzur'un anlattığına göre kendi soyadı ‘Torne Anaye-pili’ eski Putperestlik döneminde tapılan Anahit'ten geliyor. ‘Anaye pil’ yüce ve kutsal ana sıfatı zamanla bir ocağa dönüşmüş ve kendisi de bu ocağın seyitiymiş.

Alevi olup kendilerini Kürt sayanların ocağının putperestlikle ilgisini sorduğumda ise Munzur Ağa beni şöyle cevapladı:

- Siz Harmeniler de vaktiyle putperestmişsiniz, sonradan Hristiyanlığı kabul etmişsiniz. Bizim atalarımız da Ermenilermiş, hatta benim Karpank'lardaki mezrelerde yaşayan amca oğullarım, gerçi Alevice konuşuyorlar, ama etnik kökenlerini koruyor ve ‘Miraklar’ adıyla tanınıyorlar. Gerçi Dersim'de çok Miraklar var ve onların büyük bölümü de Ermenice konuşurlar.

- Peki siz niye etnik kimliğinizi saklamamışsınız?

- Büyük Ana ocağını yanar tutmak için atalarımız öyle uygun görmüşler. Kardag'daki köyümüz yıkılıp ziyaretteki kayaya oyulmuş adak yeri de taşlarla örtüldükten sonra Anaye-pil sağ kalan yakınları ile Dujik-baba'nın erişilmez çatlaklarına sığınmış, sonra da geriye, ilk ocağını yaktığı birinci mezreye dönmüş, ve bu ocağın korunmasını en büyük oğluna teslim etmiş. Biz o oğulun soyundan geliyoruz.

- Peki, kim yıkmış o ziyareti?

- Sizin atalarınız.

- Neden?

- Putperestliği yok etmek ve Hristiyanlığı yaymak için. O ziyaretin yerinde gördüğünüz gibi taştan tepeler yükselmiştir çünkü ziyareti yıkanlar orayı ‘cehennetname’ olarak adlandırıp, her gelengeçenin Ana'nın ziyaretinin gömüldüğü yere bir taş atmasını söylemiş ve yüzyıllar boyunca atılan taşlarla önce taş yığınları sonra da tepeler oluşmuş.

- Şimdi de adağa gidiyor musunuz bu ziyarete?

- Ziyaret yeri belli değil, fakat süt pınarı yerli yerinde. Biz oraya adağa gidip Büyük Ana anısına kurban kesiyoruz.

- Ya amcaoğlunuz Miraklar?

- Süt pınara herkes tarafından tapınılır, Ermeni veya Kürt fark etmez, hepimiz, hatta bizim Surp Garabet Manastırı’na ziyarete gelenlerle bile birlikte gideriz

Alevilerin Müslümanlığı

Değişik nüfus araştırmalarına göre Türkiye'de 10 ile 20 milyon arasında Alevi yaşamaktadır. Dolayısıyla %99'u Müslüman olan Türkiye'de Aleviler de Müslümanlar arasında sayılmakta. Bu durumda İslamiyete, daha doğrusu Sünni mezhebine geçmek için başvuran bir Alevi'ye “Önce Ermeni ol” telkininde bulunulması geleneği halen devam ediyor mu bilemiyoruz. Bildiğimiz, Alevi toplumunun, ama özellikle Dersim Alevilerinin Ermenilikle ve de Hristiyanlıkla olan “gönül birliği” diyebileceğimiz yakınlık ve kültür benzerliğidir. Belki de bu nedenle soykırımında Fırat'ın öte yanına, Dersim topraklarına geçebilenlerin hayatı kurtulmuştu. Düşünmek bile istemesek de, belki de bu nedenle 30'lu yılların sonunda, tıpkı bir düşman ülke gibi boşaltıldı, hatta havadan bombalandı Dersim…

Ermenilerin Hristiyanlığı

yılında devlet dini olarak Hristiyanlığı kabul eden Ermeniler, o tarihten önce pagan, bir diğer deyimle çok tanrılılığa inanan putperestlerdi. Ancak Ermeni tarihçilere göre dahi paganlıktan Hristiyanlığa geçiş çok zor ve kanlı olmuş, dahası eski dine bağlı kalan, gizli putperestler de Ermeni dağ ülkesinin ücra köşelerinde yaşamlarını eskisi gibi sürdürüyorlardı.

Ancak putperestlikten önce Ermenilerin belki de ilk genel inançları olan güneşe tapınmadan putperestliğe dönüşün ne kadar kanlı olduğunu hiçbir tarihçi yazamadığı için bilemiyoruz, ama pek de kolay olmadığı kesin. Her halükarda sözü edilen her din değişiminin ardından eski dine inanan ‘bakaya’ların varlığı kesinlikle yadsınamaz. Nitekim güneşperestliğin etkileri öylesine derin iz bırakmış ki, günümüze kadar Ermeni mabetlerinin apsisleri doğu yönüne; güneşin doğduğu yere bakar. Kilise dışında mezarlıklarda, son zamanlara kadar ölüler başı doğuya gelecek şekilde gömülürdü. Eskiler kilisede ibadet ederken doğuya dönüp secde ederler, ortaçağ ilahileri ‘Adil Güneş’e ithaf edilirdi. Bugüne kadar İsa Mesih de “Dünya'nın Işığı Benim” der şakirtlerinin ağzından.

Ancak Müslümanlığın Arap yarımadasında hızla yayılmasının ardından, 7. yüzyılda Anadolu'nun güneydoğu ve doğu bölgelerindeki Arap işgallerinin başlaması ile zorla İslamlaştırma olayları da başladı. Güçlü bir egemenlikten yoksun Ermeniler için Hristiyanlık milli bir varlık, temel bir dünya görüşüydü, ancak İslamiyet akımı Anadolu'da ve Ortadoğu'da hayli güçlü bir biçimde ilerliyordu. Nitekim Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde pek çok değişik formüllerle (devşirmelik, yeniçerilik, zaptedilen yerlerde penciyek -beş çocuktan birini askere almak-) erkek cinsini eksiltmek, kadın ve çocukları sahipsiz bırakmak yolları yaratıldı, dahası bu politika yüzyılda da farklı şekillerde sürdürülüyor.

Sapkın inançlar ve ‘bakaya’lar

Burada bir an için geriye, güneş kültürünün pagan dönemi ve Hristiyanlık üzerinde günümüze kadar süre gelen etkilerine dönelim ve Hristiyan dininde görülen ve sapkınlık olarak adlandırılan Pavlusçuluk, Nasturilik, Şemsilik, Tendürekçilik ve daha bir çok antihristiyan tarikat ve inançlara kısaca bir göz atalım.

Bunlardan Şemsilik en eski sapkınlık olup Ermeniler arasında ‘Arevortik’, müslümanlaştıktan sonra ise Mezapotamya'da Şemsiler adıyla bilinir.

Pavlusçuluk (Ermenicede Bavğigyan) Avrupa'ya da uzanmış tutucu bir Hristiyanlık tarikatı olup geleneksel Hristiyanlıktan sapmış birçok inanç biçimine de örnek olmuştur. ‘Tontragetziner’ adıyla bilinen olay ise Ortaçağ’da Van Gölü'nün kuzeyinde Tendürek adıyla bilinen sönmüş bir volkanın yamaçlarında yayılan ve 9. yüzyılda dağdaki manastır rahiplerinin sömürüsünden bıkarak isyan edip manastırı yıkan köylü hareketidir. Anadolu'daki ilk sosyal hareket sayabileceğimiz kiliseye isyan olayları iki yüz yıl boyunca devam etmiş, sonunda bastırılmıştır. Bu sapkınlıklardan bazıları, örneğin Nestor adlı bir rahibin kurduğu Nasturiliğin artçıları günümüze kadar Hristiyan topluluklar olarak yaşamlarını güneydoğuda sürdürseler de, söz edilen toplulukların büyük bir çoğunluğu Mezopotamya'ya geçip din ve isim değiştirmiştir.

Sonuç olarak baktığımızda Armenia adı verilen coğrafyanın kalbinde Hititler, Rumlar, Araplar, Bizanslılar İranlılar, Asurlular vb. yaşamadığına, buraya Asya'dan ve başka bir yerlerden göç etmek de kolay olmadığına göre, dinsel nedenlerle kendi toplumuna ters düşen, dışlanan, yaşam hakkı tanınmayan Ermenilerin bu dağlar ülkesini yurt edinmiş olmasından başka bir olanak yok gibi geliyor bize. Güneş kültünden tutun da, putperest ve Hristiyan Ermeni geleneklerini böylesine özümsemiş, Yılbaşına Ermeniler gibi ‘Gağant’ diyen, Vartavar kutlayan, Paskalya'da yumurta boyayan, Anahit'e inanan, onun ak sütüyle and içen ve barışan, 'te sığınanları koruyan Dersim Alevilerinin atalarının Ermeni toplumunun dışlanmış kesimi olduğunu biz iddia etmek istemiyor, kararı her bir okurun kalbine bırakıyoruz.

Ana Tanrıça Anahit'in Sütü

Dersim'in doğal korumasını sağlayan Munzur ve Mercan dağları metreye ulaşan zirveleriyle dağ ülkesinin kuzeyinde doğudan batıya, dünya cenneti Bingöl'den Eğin'e kadar uzanır ve bu dağların eteklerinden fışkıran kaynak suları, kuzeyde Fırat, güneyde ise Aradzani (Karasu ve Murat) nehirlerine dökülür ve Munzur Gözeleri ile Mercan Suyu isimleriyle bilinir. Munzur Gözeleri Zeranig köyü kuzeyindeki ve Ziyaret'in güneyindeki yamaçlarında bulunur. Bunlardan biri yekpare bir granit kayanın böğründen öylesine güçlü fışkırır ki süt rengini alır ve uzun süre öylece kalır. Kayalardan fışkıran sular birleşip batıya yönelir ve Aradzani nehrine karışır. Aynı dağların Erzincan Vadisi'ne bakan yamaçlarındaki kaynaklar ise Aradzani yerine Fırat nehrine karışır.

 ‘Kürdistan Tarihi’ adlı (Beyrut ) eserinde Nuri Dersimi bu konuda şöyle yazmış:

“Atalarımızın efsaneleşmiş inançlarına göre Munzur Gözeleri Büyük Ana Tanrıçamız Anahit'in göğsünden fışkırır. Anahit'in memelerinden gelen süt pınarının suları Büyük Anamızın sütü olduğu için de aşiretler arasındaki tüm husumetler, kavgalar ve tartışmaların sütpınarını ziyaret edip Anahit'in sütünden (suyundan) içmek ritüeli ile kardeşçe ve barış içinde sona erdiğine inanılır.”

Bir diğer efsaneye göre Munzur Dağı'nın en yüksek ve devamlı karla kaplı zirvesi, Anahit'in silueti olup Dersim'i korumaktaydı. O doğudan batıya bakıyor ve sol memesinden Aradzani'ye akan Dersim süt pınarını sağ memesinden ise Fırat'a akan Yerzınga (Eerzincan) süt pınarını besliyordu. Anahit'in kutsal sütü, kardeş nehirlerin sularını eşit olarak kutsayıp meshediyordu. Kimileri de Fırat ve Aradzani'nin Anahit'in sağ ve sol kolları olduğunu ve müşfik bir ana gibi Dersim'i çepeçevre sardığını, koruduğunu düşünüyorlardı.

Bir başka efsane ise Munzur kaynaklarının mucizevi gücünü Munzur adlı bir çoban ve onun süt güğümlerinden dökülen sütüne bağlar. Bu efsanenin baş kişisi hükümdar Cemşit olup bazı anlatılara Hazreti Hızır (Surp Sarkis veya Surp Kevork) da katılıyordu.

Kategoriler

GüncelYaşamDosyaOrta Sayfa

Etiketler

MunzurDer SimonDersimErmeniAlevi

Munzur Dağları'ndaki Karagöl, doğal güzelliğiyle doğaseverleri ağırlıyor

Tunceli'nin Ovacık ilçesinde 2 bin rakımda bulunan Karagöl, şehir stresinden uzaklaşmak isteyen doğa tutkunlarını ağırlıyor.

Munzur ve Mercan dağları arasında kurulu Ovacık'ta, doğal, tarihi ve kültürel dokusuyla her mevsim görülmeye değer güzellikler bulunuyor.
İlçedeki Kırkmerdiven Şelaleleri, Munzur Gözeleri, Katır Gölleri, Munzur Vadisi Milli Parkı, Buzlutepe Şelalesi ve Kepır Yaylası gibi doğal oluşumlar turizme canlılık katıyor.
Bölgedeki Munzur Dağları'nda yer alan ve adeta mavi bir boncuğu andıran doğa harikası Karagöl de yaz aylarında doğa tutkunlarının en çok gezdiği yerlerin başında geliyor.
Derin bir vadide göle doğru yaklaşık 3 saat yol yürüyorlar
Yaklaşık 2 bin rakımda yer alan gölü görmek isteyen ziyaretçiler, araçlarıyla Köseler köyüne gelerek tırmanış için gerekli hazırlıklarını yapıyor. Gruplar halinde köyden yolculuklarına başlayan doğa tutkunları, daha sonra derin bir vadide göle doğru yaklaşık 3 saat yol yürüyor. Haber

funduszeue.info

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası