Corona virüs pandemesi nedeniyle bir süredir seferlerine ara verilen Turistik Doğu Ekspresi, 15 Aralık'ta yeniden yolcu kabul etmeye başlayacak.
Corona virüs salgını öncesinde oldukça popüler bir seyehat aracı olan Doğu Ekspresi, bilinenin aksine bir tur değil, kompartımanlı bir tren.
Ancak nostaljik yapısı ve yol boyunca size eşlik eden manzarası, Doğu Ekspresi'ni macera yaşamak isteyenler için tercih edilen bir seçenek haline getiriyor.
DOĞU EKSPRESİ NEREYE KADAR GİDİYOR?
Doğu Ekspresi, AnkaraTren Garı'ndan kalkıyor ve Kars Tren Garı'na kadar gidiyor. Ara durakları ise, Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan ve Erzurum.
DOĞU EKSPRESİ'NDE YOLCULUK KAÇ SAAT SÜRÜYOR?
Doğu Ekspresinde toplam yolcuk 25 saat sürüyor. Tren, Ankara Garı'ndan her gün saat 'te kalkıyor ve ertesi gün saat 'te Kars Garı'na varıyor. Fakat bazı durumlarda trenin rötar yapması söz konusu olabiliyor.
DOĞU EKSPRESİ BİLET ÜCRETİ NE KADAR?
Doğu Ekspresi için standart bir fiyattan söz etmek zor. Bilet ücretleri, yolculuk edeceğiniz kompartımana göre değişiyor.
Ankara Kars Turistik Doğu Ekspresi Yataklı Bilet Fiyatları
Tam (Tek Kişi) TL
Tam (İki Kişi) TL
Genç (Tek Kişi) TL
Genç (Çift Kişi) TL
65 yaş üstü (Tek Kişi) TL
65 yaş üstü (Çift Kişi) TL
Ankara Kars Doğu Ekspresi Pulman (Koltuklu) Bilet Fiyatları
Tam TL
Genç TL
65 yaş üstü TL
Daha detaylı bilgi için TCDD resmi sitesine bakabilirsiniz.
DOĞU EKSPRESİ'NDE YATAKLI VAGON BULUNUYOR MU?
Doğu Ekspresinde yataklı, kuşetli ve pulman olmak üzere üç çeşit bulunuyor. Yapacağınız tercihe göre ise fiyatlandırma değişiyor.
DOĞU EKSPRESİ'NDE YEMEK BULUNUYOR MU?
Trende bir de yemekli vagon bulunuyor. Restoranda alkol satışı da yapılıyor. Restoranın belirli bir açılış ve kapanış saati ise bulunmuyor.
DOĞU EKSPRESİ İLE NE ZAMAN SEYAHAT EDİLMELİ?
Doğu Ekspresi'nde kar manzaralarıyla yolculuk yapmak isteyenler için en doğru zaman kışın ortası.
Fakat kışın bilet bulamayan kişiler için diğer güzel zaman; Nisan, Mayıs ve Haziran ayları olarak kabul ediliyor.
Bizim huyumuzdur, her yere önce arabayla gitmenin imkanı var mı zorlarız. İstanbul Kars arası yaklaşık km olunca arabayla gitmenin üstünü daha telafuz etmeden çizmiştik. Zaten Doğu Ekspresi ile yolculuk yapmak gibi önümüzde kocaman bir hayal durduğu için planlar hep Ankaraya arabayla gidip, Ankaradan Kars trenine binmek üzerineydi. Burada da en büyük engel, Ankara Kars arası Doğu Ekspresi ile yolculuk tam olarak 24 saat 29 dakika sürüyor. Akşam de Ankarada trene biniyorsunuz, hiç rötar olmazsa ertesi gün da Karsdasınız. Ankaraya gitmek de yarım gün olsa gidiş dönüş 3 gün yolda geçmiş olacak, Karsda gün geçirsek en azından 1 haftayı ayırmamız gerekiyordu. Biz de kış ortası o bir haftayı bir türlü ayarlayamadığımızdan Karsa gidişimizi erteleyip durmuştuk. Ta ki Okanların hazırladığı 4 günlük Kars turunu duyana kadar.
Okan kim derseniz, kendisi Bukla Man. Bukla Turun sahiplerinden, eşi Arzu ile birlikte uzun yıllardır gerçek bir gezgin hayatı yaşıyorlar, keşfedip onayladıkları rotaları Bukla Turda gezginlerin katılımına açıyorlar. Bir tura katılmış gibi değil de Okan ve Arzunun misafiri gibi geziyorsunuz. Okanla ilk kez Çok Gezenler Kulübü ile yaptığımız Karadeniz seyahatimiz öncesi tanışmıştık. Karadenize Bukla Tur ile gitmemiştik ama Karadenize gideceğimizi öğrenen herkes ısrarla Bukla Tura danışın dediğinden bir bildikleri olmalı diyerek, Okanla yüzyüze tanışmış, danışmış, bizzat tavsiyelerini, yönlendirmelerini almıştık; o sayede masal gibi bir Karadeniz seyahati yapmıştık.
Bukla Tur bizim akıl edemediğimiz Kars seyahatini planlamış, bir tur şeklinde eksiksiz olarak paketlemiş. Sabah uçağı ile Erzuruma gidiyorsunuz, öğlen Doğu Ekspresi ile Karsa yolculuk başlıyor. Kars ve çevresinde 3 gece ve gün geçirip 4. gün öğlen uçakla İstanbula dönüyorsunuz. 4 güne sığan Doğu Ekspresi tecrübesi yaşadık, görmek istediğimiz her yeri Sarıkamışdan Çıldıra fazlasıyla gördük, hem de üstüne Erzurum şehir turu yaptık ve nefis Cağ Kebabı molası verdik, yani fazlası var eksiği yoktu.
Siz de bizim gibi Anadolu tarihine meraklıysanız, Türkiyede doğduğunuz için kendinizi şanslı hissediyorsanız, en az yurtdışındaki şehirler kadar Türkiyedeki harika şehirleri ve antik kentleri görüp hakkını vererek gezmek, keşfetmek istiyorsanız Kars Serüvenini üst sıralara almanızı tavsiye ederiz. 4 gün boyunca görüdüğümüz her şeyi eksiksiz anlatmaya çalışacağım.
Erzurumdan Karsa de kalkan Doğu Ekspresi trenini yakalamak isterseniz İstanbuldan Erzuruma 3 uçak seçeneğiniz var. İstanbul Erzurum uçakla 1 saat 50 dakika sürüyor. Atatürk Havalimanından kalkan Türk Hava Yolları uçuşlarına ya da Sabiha Gökçen Havalimanından kalkan Pegasus ve Anadolu Jet uçuşlarına bakabilirsiniz. Biz Sabiha Gökçenden kalkan Pegasus uçağı ile Erzuruma gittik. Küçük havalimanlarının en güzel yanı uçak indikten 5 dakika sonra özgür olabilmek. Biz saat de bizi Erzurum şehir merkezine götürmek için bekleyen transfer aracına binmiş, yerel rehberimizle tanışmıştık bile.
MÖ. yıllarında kurulduğu düşünülen Erzurum, bin nüfusu ile Doğu Anadolu Bölgesinin en büyük şehri. metre rakımda olan Erzurum aynı zamanda Türkiyenin en yüksekde bulunan ve kışları en soğuk geçen büyük şehri. Yüzyıllar boyunca Urartular, Kimmerler, İskitler, Hititler, Medler, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Sasaniler, Emeviler, Selçuklular (Saltuklu Beyliği), Moğollar, İlhanlılar, Safeviler ve Osmanlılar izlerini Erzurumda bırakmış. Özellikle Malazgirt Savaşından sonra Erzurumu merkez edinen Saltuklu Beyliği, şehirde Selçuklu Mimarisinin yansıtan harika eserler bırakmış.
Erzurum Havalimanından doğrudan şehir merkezine geldik ve Yakutiye Medresesi önünde araçtan indik. Yakutiye Medresesinin mavi ve mor geometrik süslemelerle yükselen minaresini görününce büyülenmemek mümkün değil. Yakutiye Medresesi yılında İlhanlılar zamanında inşa edilmiş. Kapalı avlusu olan medresenin kapısı ve duvarındaki figürler muhteşem. Medrese aynı zamanda Türk İslam Eserleri ve Etnografya Müzesi olarak kullanılıyor. Biz Müze Kart ile ücretsiz giriş yaptık.
Medreseden Erzurum Kalesi ve Saat Kulesi boyunca yürüdük. Kalenin karşısında Saltukluların da yapımını tamamladığı Erzurum Ulu Camii ile hemen yanındaki Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubadın kızı Hüdâvent Hatun tarafından yaptırılan Çifte Minareli Medrese () arasından geçtik. Çifte Minareli Medresenin çinilerle süslü minareleri 26 metre yüksekliğinde. Erzurumda araçtan iner inmez gördüğümüz bu müthiş medreseler, Selçuklu mimarisini yansıtan geometrik süslemeler, hayat ağacı, ejder, pars, kartal gibi figürler, külah bölümü olmayan minareler, maviler, morlar resmen başımızı döndürdü, yakından baktıkça gözlerimiz bayram etti. Medresenin arka kısmındaki kümbeti Erzurumdaki en büyük kümbet. Çifte Minareli Medreseye sırtınızı döndüğünüzde ise ileride 3 Kümbetler göz alıcı manzarası ile adeta sizi çağırıyor. 3 kümbet arasında en büyük olan kümbetin Emir Saltuk’a ait olduğu ve yy sonlarında yapıldığı düşünülüyor. 2. ve 3. kümbetin ise kime ait olduğu bilinmiyor ve yyda yapıldığı düşünülüyor.
3 Kümbetlerin hemen karşısında ise yıldır ayakta olan Paşabey Konağı var. Bu konak yaşayan bir tarih gibi, evi gezmek çok keyifliydi.
Artık açlıktan yeni bir fotoğraf dahi çekemeyecek hale geldiğimizde transfer aracı bizi Cag Kebabının mucidi olan Koç Tortum Cağ Kebap restorana götürmek üzere kümbetlerin hemen yakınında bekliyordu. Bu da turla gelmenin güzelliği, araç bizi Yakutiye Medresesinin tam önünde bırakmıştı, 3 Kümbetlerden aldı.
Cag Kebabı nefisdi, Türkiyede yiyebileceğimiz en iyi etlerden biri olduğu muhakkak. Üstelik restoranın içi etnografya müzesi gibi, duvarlarda eski Erzurum fotoğrafları, ortam da çok keyifli. Cag Kebabının yanında bir de yoğurt geldi ki hiç sormayın. Erzurum, Kars gibi yüksek rakımlı illerde yoğurtlar bir başka kıvamlı, krema gibi, inanılmaz lezzetli. Ama içimdeki obur konuşacak olursa Erzurumda yediğimiz Cag Kebabı, Sirkecideki Şehzade Cag Kebabından daha iyi değildi. Zaten dönüşte Erzurumdan hızımızı alamayıp Sirkeciye gittik, ustaya sorduk nasıl oluyor seninki Erzurumdan daha lezzetli dedik, gülümsedi, pek keyiflendi, Erzurumda çok pişiriyorlar, bizimki daha sulu, ondan olabilir dedi. Çok pişsin, az pişsin farketmez, bana Cag Kebabı verin her gün yerim.
Restoran Kongre Caddesinde olunca yemek biter bitmez ayaklandık. 23 Temmuz-7 Ağustos tarihleri arasında yapılan Erzurum Kongresine ev sahipliği yapan bina de Sanarasyan Ermeni Lisesi için inşa edilmiş. Kongre okulun 1. katında yapılmış. Malesef çıkan yangında bina çok zarar görmüş. de bina restorasyonla yeniden düzenlenmiş ve Kongre ve Milli Mücadele Müzesi ve Erzurum Resim Heykel Müzesi olarak hizmete girmiş. 1. katta orjinaline uygun olarak düzenlenen salonda Erzurum Kongresindeki oturma düzenini görebiliyorsunuz. Biz müze görevlisinden Erzurum Kongresini ana hatlarıyla dinledik, o sıralarda oturup o günleri düşünmek çok etkileyiciydi.
Binadan çıkınca birkaç adımda Erzurum Tren Garına geldik ve Kars trenini beklemeye başladık. Kars seyahati sayesinde hiç planlarımızda olmayan bir şehri, Erzurumu görmek bizim için harika bir sürpriz oldu. Erzuruma yarım gün yetmedi, Palandökende kayak bahanesiyle bir kez daha gitmeyi umuyoruz.
Kars seyahatimize serüven hissini veren kesinlikle Karsa Doğu Ekspresi ile gitmemizdi. Bu sebeple Karsa gidecek herkese Erzurumdan her gün Kars yönüne de kalkan Doğu Ekspres trenini yakalamasını tavsiye ederiz. Ben Doğu Ekspresine Erzurum dışında bir şehirden bineceğim derseniz kalkış saatleri ilk durak olan Ankarada , Kırıkkalede , Kayseride , Sivasda ve Erzincan da Ankara Kars arası Doğu Ekspresi Treninde toplam 54 istasyon var, 24 saat 29 dakika sürdüğünü söylemiştim. Biz Erzurumdan binince toplam 9 istasyon görmüş olduk. Yaklaşık 4,5 saatlik Doğu Ekspresi yolculuğumuzda istasyonlar Erzurum, Hasankale, Köprüköy, Horasan, Süngütaşı, Karaurgan, Topdağı, Sarıkamış ve Kars. Bu arada Erzurumdan Kars sadece km, otomobil ile 2,5 saatlik bir yol. Doğu Ekspresinin adı ekspres ama pek tabi otomobil ile ulaşımdan daha hızlı değil.
Giderken Doğu Ekspresinin tadını yeterince çıkarttığımız için dönüşte doğrudan Kars Havalimanından Anadolu Jet uçağıda bindik, hava kararmadan İstanbuldaydık.
Ben Doğu Ekspresine binmem, Karsa uçakla hızlıca gider gelirim diyenler Türk Hava Yolları, Anadolu Jet ve Pegasus uçuşlarından gidiş dönüş seçimlerini yapabilirler ama Doğu Ekspresine binmeyerek çok şey kaybederler.
Beyaz krallığın içinden yavaş yavaş geçen Doğu Ekspresi’nin camı sanki dışarıdaki her sahneyi tablolaştırmak için hemen yanınızda. Dünyanın en büyük fotoğraf sergisine girmişsiniz gibi. Camdan geçen her görüntü ayrı bir fotoğraf. Daha önce adını bile duymadığınız yerlerde duranca tren, kapıdan dışarı bakın. Size el sallayan, merakla bakan hayatlara selam verin. Tren yol aldıkça her anın tadını çıkarın.
Kars Tren Garına Doğu Ekspresi ile dramatik bir giriş yaptığımızda hava çoktan kararmıştı. Yolculukla olmanın verdiği şımarıklıkla, tren garının büfesinde bulup aldığımız abur cuburları Erzurum Kars arası 4,5 saatlik yol boyunca yedik. Kırıntılarımızın bir kısmını pulman vagondaki koltuklarda, bir kısmını da kahve servisi yapan vagonun yemek masasında bırakmış olabiliriz. Ama gofretle, fındıklı bisküvi ile karın doymuyor tabi. Cağ kebabının üstünden saatler geçtiği için Karsa kurt gibi acıkmış geldik. Birkaç dakika sonra Karsda 3 gece konaklayacağımız Kale Hotele yerleşmiş, akşam yemeği yemek üzere otelin teras katındaki masamıza oturmuştuk. Kale Hotelin en büyük artısı lokasyonu. Taşköprüye birkaç dakika yürüme mesafesinde ve Kars Kalesi boylu boyunca otelin manzarası. Otelin mimari açıdan tasarımı vasat, ama fiyatı uygun, konforlu ve şikayet edebileceğiniz hiçbir şey yoktu. Yine de Karsa gitmişken Baltık mimarisinden izler taşıyan, daha butik, daha lüks bir otelde kalayım derseniz Kars Oteli tavsiye ederiz, bembeyaz dantel gibi bir binası var, biz çok beğendik.
Grubun bir kısmı yemekten sonra canlı müzik dinlenebilecek bir mekana gitmek, bir kısmı ise yürüme mesafesindeki Kılıçoğlu Pastanesine gitmek için hazırlanırken biz Ani gezisi için dersimizi çalışmaya odamıza çekildik. Zaten her seyahatte gün sonu fazladan bir eğlence varsa biz illa sınıfta kalıyoruz, sonraki gün için araştırma yapmak ve günün fotoğraflarına bakmak varken bizi otelden çıkaracak o motivasyonu bir türlü bulamıyoruz. Yaşlanıyoruz ve yaşlandıkça huysuzlaşıyoruz galiba :) Okan yarın sabah kahvaltı, de tekerlek döner dedi, sözleştik.
Kale Hotelin teras katına bu defa kahvaltı için çıktığımızda, Kars manzarası ile büyülendik. Akşam kaleyi ışıklandırması sayesinde görmüştük ama gün ışığında çok daha etkileyici. Kahvaltıda sunulan her kaşarın itinayla tadına bakıp, hepsine bayıldık. Henüz Büyük Zavotlarda Kars Gravyeri tatmadığımız için en alelade kaşara bile bayılıyor durumdayız tabi.
Ekip toplanınca 2 araçla Aniye doğru yola koyulduk.
Kars merkezinden Ani 46 km, yaklaşık 40 dakika sonra Anideydik.
Ani, Ocaklı köyünden hemen sonra ayakta kalan surları ile karşılıyor bizi. Arpaçay’ın hemen kenarında kurulmuş şehrin öncesi de M.Ö yıl geriye gidiyor. Arpaçay’ın hemen yanındaki mağaralar vadi boyunca uzanıyor. Bir an Kapadokya’ya bakıyormuş hissi veren vadi tarih öncesi yerleşimlerin kanıtı. Hem konumu, hem de hemen yanındaki akan nehir sebebiyle yerleşim olarak çok uygun bir yer burası. Şehir en parlak dönemini M.S. ’li yıllarda Bagratlı Krallığı zamanında yaşıyor. 40 kapılı ve kiliseli şehir diye adı geçen Ani’nin o zamanlar nüfus olarak dünya üzerindeki en kalabalık 4 şehirden biri olduğu söyleniyor. Bagratlı Krallar sonrası Bizans, Selçuklu Hakimiyetine giren şehirde her kültürün bıraktıkları ile şekillenmiş topraklar kesinlikle görülmeye değer.
Anide tarih ve coğrafya adeta birbiriyle yarışıyor. Ayakta kalan surlar, kiliseler, katedral ve camii büyüleyici ama en az mimari kadar etkileyici olan Arpaçay ve vadi. Vadinin arkadasında yükselen karlı dağlar, Arpaçayın kıvrıla kıvrıla akan suyu ve bir zamanlar yerleşim olan mağaralar en az ayakta kalan yapılar kadar etkileyici. Bu coğrafya soğuk iklimine rağmen hem güvenlik hem de temiz su sağladığı için yüzbinlerce insanın yaşadığı metropol olmuş.
Bagratlı krallar Aniyi hem güvenli hem de zengin bir şehir yapıyorlar. Ama taht kavgaları başladığında şehrin gücü azalıyor. Şehir de Bizanslılara satılıyor. Halk bağımsızlığını kazansa da Alparslanın ordusuna yenik düşüyor. Böylece Türkler Malazgirtden önce Anadolu topraklarına giriş yapmış oluyor. Ani, Malazgirt Savaşından önceki 7 yıl boyunca Selçukluların bölgede güçlenmesini sağlıyor. Aniyi bugün bir harabe haline getiren ilk darbe daki Moğol istilası, ikincisi ise daki büyük deprem. Son darbe ise Ruslardan geliyor. Ruslar bölgedeki 40 yıllık hakimiyeti sırasında Ani ile özel olarak ilgileniyorlar, yapılan kazı ve araştırmalarda ortaya çıkan taşılabilir eserler ve freskler dahil ne varsa alıp götürüyorlar.
Ani Harabelerinde bugün hala ayakta kalan, tek tek gezip görmenizi tavsiye ettiğimiz yapılar: Aslanlı Kapı, Aziz Prkitch Kilisesi / Keçel Kilisesi (), Tigran Honents Kilisesi, Büyük Katedral (Fethiye Camii), Genç Kızlar Kilisesi, Bakireler Manastırı, İpek Yolu Köprüsü, Ebul Manucehr Camii (), Abughamrents Kilisesi (), Kervansaray, Gagik Kilisesi, Garcü Kilisesi, Selçuklu Sarayı, Ateşgede.
Türkiyenin sırasıyla Van, Beyşehir, Tuz, Eğridir, İznik, Burdur, Manyas, Acıgöl ve Ulubatdan sonra büyük gölü olan Çıldır Gölünün yüzölçümü km2. Deniz seviyesinden metre yükseklikte bulunan tatlı su gölünde sazan başta olmak üzere alabalık ve kefal de buluyor.
Çıldır Gölü, Ardahan ve Kars illeri arasında bulunuyor, yani gölün her iki ilde de kıyısı var. Ama Çıldır Gölünün kuzeybatı kıyısında bulunan yaklaşık 10bin nüfuslu Çıldır ilçesi Ardahana bağlı. En derin yeri 42 metre olan göl, kış aylarında buz tutuyor. Balıkçılar Çıldırda eskimo gibi buzu kırarak balık avlıyorlar. Biz Ani ziyaretimizden sonra açlıktan gözü dönmüş bir halde Çıldıra geldik ve gelir gelmez gölün kenarındaki Atalayın Yerinde masaya kurulduk. Burada adetten sazan siparişi verdik, madem ekmeğini Çıldır Gölünden kazananların velinimeti sazan balığı, tabiki onu sipariş edeceğiz. Ama dedim ya, insan yemekten çok masaya önden gelen yoğurda heyecanlanıyor bu coğrafyada. Biz masanın başındaki sobada ekmekleri kızartıp yoğurt, çeçil peyniri ve turşu ile karnımızı doyurmuştuk bile. Sazan ya çok pişmişti, ya da ben karnımı doyurduğum için kusur buldum, bundan çok emin değilim. Ama Çıldırda mutlaka tadılması gereken bir tecrübe.
Balık sonrası göl kenarında birkaç bardak çay içmek, üzerine de ikram olarak gelen helvadan yemek çok iyi geldi doğrusu. Göl normalde Kasım ayında donuyor, Nisan sonuna kadar tamamen donmuş şekilde, adeta bir buz ovası gibi kalıyor. Ancak kış aylarında beklenen soğuk hava da gelse de göl tam olarak donmamış. , ve de yapılan Çıldır Altın At Kış Festivali da göl tamamen donmadığı için iptal edilmiş. Festival geçtimiz senenlerde kızak yarışı, cirit, okçuluk, güreş gibi bir çok müsabakaya ev sahipliği yapmış. Biz gittiğimizde gölün bir kısmı çözülmüştü, ama hala tamamen donmuş olan bir bölüm vardı, üzerinde atlarla çektiği kızaklara binerek gölün kenarında dolaşmak beyaz bir rüyada olmak gibiydi. Umarız Çıldır Gölü bu yıla kadar olduğu gibi kış aylarında donmaya devam eder ve olumsuz iklim şartlarından etkilenmez. Son 24 saatte yaşadıklarımızı düşünüyorum, Doğu Ekspresi ile Karsa gelişimiz, Anide gördüklerimiz ve Çıldır Gölündeki deneyimlerimiz dünyayı keşfetmeye meraklı herkesin mutlaka yaşamak isteyeceği türden benzersiz deneyimler. Peki neden burada hiç turist yok? Neden sadece biz ve bizim gibi birkaç yerli turist var? Üstelik yorucu ya da zorlu parkurlar da yok, çocuk ya da yaşlı, her yaştan insanın ayak uydurabileceği bir program. Neden aileler çoluk çocuk birkaç günlük kış tatilini burada yapmasın ki, bence sömestre için harika bir fikir.
Ani Harabeleri ve Çıldır Gölünden sonra ne görsek beğenmeyiz zannediyorduk ama Okanı dinleyip peşine takıldık. Yol boyunca Yüzüklerin Efendisinde Gandalfı takip eden Hobbitler gibiydik. Yaklaşık 30 dakikalık bir patika yürüyüşünden sonra Şeytan Kalesinin tam karşısında manzaradan büyülenmiştik. Karsa geldiğinizde Ani ve Çıldır Gölü sonrası Şeytan Kalene gidip günü taçlandırmanızı tavsiye ederiz. Bu muhteşem kale Çıldır ilçesine bağlı Yıldırımtepe Köyünde. Yolda arabayı park ettikten sonra yaklaşık 2 kmlik bir patikayı takip ederek kaleye ulaşıyorsunuz.
Kale yol boyunca farklı mesafelerden harika pozlar veriyor. Yol zaten uçurumun kenarında, bir taraftan oksijen sarhoşluğu. Kaleler genelde yüksek olan tepeye inşa edildir ya da kalenin hemen altında şehir kurulu olur ya, Şeytan Kalesi tam aksine sarp yüksek kayalıkların ortasında, vadideki daha kısa bir tepenin üstünde olduğundan sıradışı bir güzelliği var. Kalenin arka fonu bulutlar ve göyüzü değil, dağlar ve kayalıklar. Baya Tolkienin romanında gibiyiz. Şeytan Kalesini Türkçe’de Şeytan anlamına gelen Albız halkının yaptığı ve yılından sonra Çıldırın merkezi olduğu söyleniyor. Şeytan Kalesi de Osmalı ordusu tarafından fethedilmiş.
Sarıkamışda dan günümüze ayakta kalan ve bugün kaderine terk edilmiş olan Katherina Köşkü ile başladık güne. Sarıkamış ilçesine girdiğimiz anda etraf bembeyazdı. Katerina Köşkünün alt kısmındaki yolda araba bizi bıraktığında köşke yürümenin bir ufak çaplı bir macera olacağından habersizdik. cm karla kaplı patikadan birbirimizin adımlarını takip ederek dikkatlice çıktık. Sonra eve girmemizle birlikte köşkün kaç odası varsa herkes ortadan kayboldu.
Bu köşk Osmanlı Rus Savaşı sonrası bölgeye yerleşen 2. Çar Nikola tarafından hasta oğlu Aleksi için rehabilitasyon merkezi olarak yaptırılmış, av köşkü olarak da kullanılmış. Katerina, Çarın eşi, eşi için yaptığı düşünülerek yıllardır Katerina Köşkü olarak anılmış, köşkün adını halk koymuş gibi olmuş. Köşk 2 binadan oluşuyor, biri o dönem önemli toplantıların yapıldığı, rütbeli misafirler ağırlandığı Av Köşkü, diğer ise ailenin ve Çarın kaldığı asıl köşk bölümü. Mimari açıdan çok özel olan bu köşkte, peç sistemi yani bacanın duvarlar içinde dolaştırılması ile ısıtma sağlanıyormuş. Yekpare kütüklerin, birbirine geçmesi yani sıkıştırma usulü ile çivi kullanılmadan inşa edilmiş köşkün dış duvarları etkileyici. Köşkün turizme kazandırılacağı ve otel yapılacağı ile sürekli haberler çıkıyor ancak henüz çivi dahi çakılmış durumda değil.
yılında milli park ilan edilen yaklaşık 23 bin hektarlık alana yayılan bu yemyeşil alan metre yükseklikte. Normalde bu yükseklikte görmeye alışık olmadığımız ağaçlar nefes kesiyor.
Sarıçam ormanlarıyla kaplı Sarıkamış, doğal yaşam için de müthiş bir ortam sağlıyor. Biz karşılaşmadık ama parkda ayı, kurt, tavşan, domuz, porsuk, tilki, sincap, vaşak, keklik, doğan, yılan, kertenkele ve kaplumbağa görmek mümkün. Sarıkamışda kuru ve soğuk hava sayesinde kristal kar oluşuyor, bu da kayak ve snowboard yapanlar için müthiş bir deneyim sunuyor. Sarıçam ormanları sayesinde pistte sis olmuyor ve çığ tehlikesi yok. Biz parkda doğrudan kayak merkezinin yolunu tuttuk, telesiyej için bilet alıp 1. etaba çıktık. Aramızdan birkaç kişi kayak yapmak için gruptan ayrıldı, bir defa daha telesiyeje binerek metre yüksekliğindeki Bayraktepeye çıktı. Bir kısım ise hemen funduszeue.info bulunan kafede oturup dinlenmek istedi. Biz hemen sağdaki yürüyüş parkuruna girip yaklaşık 1,5 saat boyunca sarıçamın kokusu ile ciğerlerimizi doldurduk. Parkur bitince Karanlıkdere mevkiinden telesiyeje binip Sancaktepe zirvesine arkadan çıkmış olduk, manzaranın tadına varıp kafede bizi bekleyenlerin yanına yemek yemek için döndük.
Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlının yenilgisiyle sonuçlanmış, savaş sonrası doğuda Kars, Ardahan, Artvin ve Batum Rusyaya verilmişti. de 1. Dünya Savaşı başladığında, Enver Paşa, kaybedilen topraklarımızın geri alınması için Rusyaya karşı bir harekat planı hazırlamıştı. Ancak malesef özellikle zorlu kış şartları, erzak, kıyafet ve siyah yetersizliği gibi pek çok plansızlık sebebiyle harekat başarısızlıkla sonuçlanmış, 60 bin askerimiz şehit olmuştu. Sarıkamış Harekatında kaybetiğimiz şehitler anısına yapılan şehitlikte durmadan Sarıkamışdan ayrılmadık.
Henüz hava kararmadan Karsa dönünce heyecanlandık; şu gravyeri deneme işini yarına bırakmasak olmaz mı Okan? Okan bizi kırmadı, hadi bakalım Büyük Zavotlara, oradan otele yürürüz dedi. Biz ne bilelim içerideki her peyniri tadıp kendimizden geçeceğimizi. İçerisi adeda bir tadım etkinliğine döndü, aklımda kalan son sesler; hmm, mmm, yomm, leziz, off, bundan yarım kilo, bundan 1 kilo ama ikiye bölelim, Vakum yapıyor musunuz?, Yapıyoruz ama tavsiye etmeyiz, Olsun biz yapalım yine de. En iyisi Büyük Zavotlar diye ona gittik, bayıldık, daha iyisi var mı diye başka dükkanlardan tatmadık. Ama sizin bildiğiniz iyi markalar varsa lütfen önerin, onları da bilelim, deneyelim.
Bu dükkanın sahibini bir belgeselde izlemiştim, satış noktaları Büyük Zavotlar markası altında diğer ucuz ürünlerden satıyormuş, çok şikayet gelince isyan etmişler, artık ürünleri hiçbir yerde bulunmuyor, sadece kendileri satıyorlar, web sitelerinden de Türkiyenin her yerine gönderiyorlar. Kars Gravyeri dışında bir de 2 yıllık mahsen kaşarı var, biz ikisinin de müptelası olduk. Zaten fiyatlar bizim İstanbulda gördüklerimize göre çok uygun, lezzeti de mükemmel olunca düzenli alışveriş listemize girmemesi mümkün değildi. (Kars Gravyeri kilosu 45TL, Mahsen Kaşarı 25TL)
Kendimizi bu küçük süt ürünleri dükkanında peynirlere boğmadan önce Baya İyi okuyucularını unutmamış, elimizdeki dilimin kaç gram olduğu sorumuza en yakın tahmini veren ilk kişiye gravyer hediye göndereceğimizi söylemiştik. Döndüğümüz gibi de kargoladık, afiyet olsun.
Gravyer ismi İsviçrenin Gruyère kasabasından geliyor. Karsda, tıpkı Gruyèredeki gibi metrenin üzerindeki yüksekliklerde taptaze otlarla beslenen ineklerin sütüyle gravyer yapılıyor. Zavot adı verilen kısa bacaklı ve yüksek yaylalarda gezen inek ırkından günde en fazla 10 litre süt alınıyor, Mayıs ve Haziran ayında bu ineklerin sütü sağıldıktan 1 saat içinde gravyer yapımına başlanması gerekiyor. Kars Gravyerinin eşsizliği aynı zamanda el işçiliği ile üretilmesinden kaynaklanıyor, ne kadar denense de fabrika ortamında bu lezzet ve kıvam asla tutturulamıyor. Grayverin en lezzeti hali için aya kadar bekleniyor.
Kılıçoğlu Pastanesi
Doğu Anadoluda yaygın olan Kılıçoğlu Pastanesi aslında normal bir pastane, ama Karsdaki şubesi şehri ziyaret edenler için bir buluşma noktası gibi. Gün sonu yorgunluk kahvesi içmek ya da tatlı yemek isterseniz doğru adres burası.
Ocakbaşı Restoran
Karsda ocakbaşında ne işiniz var demeyin. Burası Karsdaki lezzetli etleri tadabileceğiniz, önceden sipariş verirseniz Kaz eti yiyebileceğiniz leziz bir restoran. Biz ertesi gün uçağa gitmeden önce kaz eti yemek için gelecektik ama bir gece önce dayanamayıp meşhur ejder kebabını yemeğe geldik, yanında da yoğurt tabiki. Gönüller bir olsun, keyifler yerinde olsun, insana yediği her şey leziz geliyor, burada da ne yesek biz çok sevdik. Ayrıca restoranda duvarda asılı olan eski fotoğraflara özellikle zaman ayırmanızı tavsiye ederiz.
Karsın geniş kaldırımlı, geniş caddelerinde Baltık mimarisinin izlerini sürebilirsiniz.
Kars Çayı üzerinde ilk kez da yapılan da yenilenen Taşköprü, sağda yyda Osmanlı Mimarisi tarzında yapılan Cuma Hamamı, köprünün ilerisinde şimdi Kümbet Camii olan yyda Ani şehrini de kuran Bagratlı Krallığının inşa ettiği 12 Havariler Kilisesi.
Karsdan ayrılmadan Arkeoloji Müzesine mutlaka gitmenizi, bahçesindeki heykellere ek zaman ayırmanızı tavsiye ederiz.
Şehir turumuz bittikten sonra kaz yemek için bir kez daha Ocakbaşı Restoranın yolunu tuttuk.
Yemekten sonra ′deki Anadolu Jet uçağı için havalimanının yolunu tuttuk.
Böylece 4 günde tam bir serüven yaşamış olduk. Bölgede hem şehirde, hem doğada görülmeye değer ne varsa atlamadık. Doğunun büyüsüne kapıldık. Çok yedik belki ama 4 günde 42,3 km yürümüşüz, her yere araç ile gidip gelmemiz rağmen bu kadar yürümemiz hiç fena sayılmaz di mi?
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası