kuranın kitaplaştırılması / Kur'an-ı Kerim'in yazılması, toplanması ve kitap haline getirilmesi

Kuranın Kitaplaştırılması

kuranın kitaplaştırılması

Kur&#;an-ı Kerim&#;in Kitap Haline Getirilmesinin Sebepleri

İçindekiler

Kur&#;an-ı Kerim&#;in Kitap Haline Getirilmesi

Kur&#;an-ı Kerim Hz. Ebu Bekir döneminde Zeyd bin Sabit başkanlığında bir heyet tarafından kitap haline getirildi.

Kur&#;an-ı Kerim&#;in Kitap Haline Getirilmesinin Sebepleri:

a) Hz. Muhammed&#;in vefat etmiş olması.

b) Kurraların savaşlarda şehit düşmesi.  (Kurra: Vahiy geldiği zaman ezberleyen 2 kişiye verilen ad.)

c) Yalancı peygamberlerin ortaya çıkması.

d) Yemame Savaşında yetmiş tane hafızın şehit olması.

e) Kur&#;an-ı Kerim&#;in en önemli özelliklerinden olan değişmemişliliği korumak.

f) Kur&#;an-ı Kerim&#;in yazılı olduğu malzemeyi koruma güçlüğü

] }

Bu çok sorulan ve çok önemli konuyu çeşitli başlıklar altında cevaplayacağız:

 

Peygamberimize gelen vahiy nasıl muhafaza edilmiştir? Gelir gelmez Kur’an’a mı yazılmıştır, yoksa ezberlenmiş midir?

Peygamber Efendimiz (sav) vahyin muhafazası için azami dikkati gösterirdi. İlk zamanlar gelen vahyi unutmamak için, vahiy nazil olduğu zaman ezberlemeye çalışması ve unutmamak için yaşadığı heyecan Kıyamet suresinde şöyle anlatılır:

“Vahiy esnasında, hemen alabilmek için, onunla birlikte dilini hareket ettirme! Doğrusu vahyin kalbine yerleştirilmesi ve okuman bize aittir. Biz vahyi okurken, sen sadece okunmasını dinle! Sonra O’nun açıklanması bize aittir.”

Kur’an’ın ifadesiyle Peygamberimiz okur yazar değildi. Ancak Allah’ın hususi bir ikramı olarak gelen hiçbir vahyi unutmayacak bir hafıza ile donatılmıştı. “Sana okutacağız ve sen Allah’ın diledikleri dışında unutmayacaksın.” ayeti bunun delilidir.

Rasûl-u Ekrem, gelen vahiyleri önce kendisi namazlarda okuyarak ezberini kuvvetlendirirdi. Günlük namazların kılınması esnasında Kur’an ayetlerini yüksek sesle okurdu, ashabında böyle yapmasını isterdi. Bunun neticesinde, zaten son derece zeki ve hafızası güçlü olan Müslümanların Kur’an’ı hıfz etmesi kolaylaştı. 

Rivayetlerden öğrendiğimize göre “Kur’an’dan ne zaman bir parça nazil olsa Rasulullah bunu önce erkeklerin iştirak ettiği bir topluluk huzurunda okur, tebliğ eder ve sonra kadınlardan müteşekkil ayrı bir topluluğa tebliğ ederdi.”

Bu şekilde Kur’an’ın bütününü ezberleyebilen pek çok sahabe yetişti. Kur’anın bütününü ezbere bilen bu sahabelere “kurra” deniliyordu. İbnu Mes’ud, Muaz, Salim, Ubey ibn Ka’b, Aişe, Hafsa, Ümmü Seleme, Ebu Zeyd bunlardan sadece birkaç tanesidir. Merhum Muhammed Hamidullah, Resulullah vefat ettiği zaman Kur’an hafızlarının sayısının üç bin kadar olduğunu ifade eder.

Peygamber, kalbine indirilen Kur’an’ı insanlara yalnız ezberlemekle, ezberletmekle ve okumakla kalmadı, aynı zamanda yazılmasını da emretti. “ ince deri sayfalara düzenle yazılmış kitaba yemin olsun” ayetinin de gösterdiği gibi, Kur’an başlangıçtan itibaren çeşitli yazı araçları ile yazılmaktaydı. Yazı materyali olarak hurma dalları, ince beyaz taşlar, kürek kemikleri, işlenmiş ince deri parçaları, tahta, çanak, çömlek parçaları ve qırtas adı verilen kağıtlar, deri, bez, hurma lifi ve taşlar kullanıldı. 

Resulullah’ın gelen vahyi yazdırmak konusunda çok titiz davrandığını çeşitli rivayetlerden öğreniyoruz. Bera ibnu Azib’den gelen bir rivayet de şöyle denilmektedir:  “en-Nisa ayeti nazil olunca; Rasulullah Zeyd’i çağırttı, elinde yazı aletleriyle gelen Zeyd’e bu ayeti yazmasını söyledi.” Ayrıca rivayetlerde Zeyd bin Sabit’in Rasulullah’ın yanında bulunduğu bir sırada Resulullah’da (sav) vahiy halinin belirdiği, bu hal geçince, kendisine “Zeyd yaz!” dediğini, bunun üzerine bir kürek kemiği alarak üzerine gelen ayeti yazdığını, sonra Resulullah’da tekrar vahiy halinin belirdiğini, her defasında gelen ayetleri yazdırdığını, vahiy tamamlanınca da Zeyd bin Sabit’e “oku” dediğini, yazdığı ayetleri okuttuğunu, gerektiğinde düzeltmeler yaptığını öğreniyoruz.

İnen ayetlerin hangi surelere yazılacağı Peygamber’in talimatı ile belirleniyordu. Konuyla ilgili bir örneği de Osman ibnu Ebi’l-As şöyle anlatıyor: 

“Bir gün Rasulullah’ın yanında bulunduğum bir sırada gözleri birden sevinçle parladı ve bir noktaya bakarak şöyle buyurdu: Cibril bana geldi ve en-Nahl 90 ayetini yerine koymamı emretti.”

Tarihçilerin verdiği bilgiye göre bazen de inen bu parçalar içinde birkaç sureye ait ayrı parçalar aynı anda nazil olabiliyordu. İbnu Abbas bu konuda şöyle diyor: 

“Rasulullah, bir sure nazil olunca, vahiy katiplerinden bir veya birkaçını çağırtır ve onlara şöyle derdi: “Bu ayetleri, şu şu ayetleri olan sureye yazın.”

Siyer kaynaklarından daha Mekke devirlerinde bile Kur’an’ın yazılı bölümleri bulunduğunu öğreniyoruz. Örneğin Ömer’in, kız kardeşinin evindeki Taha suresinin yazılı olduğu kağıdı okuyarak müslüman olduğunu biliyoruz. Ömer’in Müslüman oluşu, peygamberliğin 5. yılına, İslam’ın genele yayılmasının 2. senesine tekabül eder. Merhum Muhammed Hamidullah’ın ifadesiyle:

“Nakledilen bu vakanın doğrululuk ve gerçekliğinden şüphe etmemiz için bir sebeb göremiyoruz, zira ilk vahyedilen Hicret öncesi surelerin bir çoğu, “yazılı Kur’an nüshaları”ndan bahsetmektedir. el-Furkan 5. ayeti ve el-En’am 79 ayeti bu vakaya örnek gösterilebilir. Bizzat Kur’an’da, Kur’an için devamlı “Kitab” kelimesi kullanılır; muhakkak ki bu kelime “yazılı bir vesika” manasına da içine almaktadır.”

Mekke döneminde Ebu Bekr, Osman, Ali, Zübeyr ibnu Avvam, Amir ibnu Fuheyre gelen vahyi yazan katiplerden bazılarıydı. Medine döneminde ise Ubey ibnu Ka’b, Zeyd ibnu Sabit, Abdullah ibnu Revaha gibi yeni vahy katipleri de edindi. Askalani bu yazım işinde görev alan kırka yakın sahabiden söz eder.

Her Ramazan’da Resulullah’ın (sav) o seneye kadar inen ayetleri Cibril ile okuyup karşılaştırdıklarına dair rivayetleri vardır.

Hz. Peygamber halkın huzurunda baştan sona kadar Kur’an’ı çeşitli zamanlarda okurdu. Etrafında toplanan ashab, yanlarında bulunan Kur’an nüshalarını getirirler ve bunlarla O’nun okuduklarını karşılaştırırlar ve icabında ellerindekileri düzeltirlerdi. Hayatının son Ramazan ayı esnasında bunu daha ileri bir ihtiyat tedbiri olarak iki defa tekrarladı. Bu tarz “mukabeleler” ve halk huzurunda okumalar arza (takdim) adını alır ve bunların işaret ettiğimiz en sonuncusuna arza ahira, Kur’an tarihinde unutulmaz olarak kalmıştır.”

 

Peygamber Efendimiz Kur’an’ı toplama işini hayattayken neden kendisi yapmamış ve kendisinden sonra yapılmasını vasiyet etmemiştir?

Peygamber Efendimiz (asm) birçok hadislerinde, kendinden sonra özellikle dört halifeye ve genel olarak da sahabelerine uymayı emreder. Eğer Peygamber Efendimiz (asm) her konuda vasiyet etseydi, o zaman yeni olaylar karşısında “Vasiyet olmadığı için yapamayız.” gibi düşüncelerle çözümler üretilemezdi. Bu nedenle Halifelik ve Kur’an’ın toplanması gibi önemli konularda bile vasiyet edilmemiştir. Böyle çok önemli konularda bile ashabın çözüm yollarına uyulması, diğer konularda onların örnek alınacağına ayrıca bir delil olabilmiştir. Diğer taraftan bu ve buna benzer konularda ashabın çözüm yolu bulması, bundan sonra meydana gelecek olaylarda nasıl bir yöntem izlenmesi gerektiği de gösterilmiş olmaktadır.

 

Peygamberimiz (sav) hayatta iken Kur’an neden mushaf haline getirilmemiştir?

Peygamber Efendimiz (asm) hayatta olduğu sürece vahiy devam ettiğinden, Kur’an metni, iki kap arasında mushaf haline getirilemezdi. Böyle yapılmış olsaydı sık sık değişiklik yapmak, araya girecek birkaç ayeti yerleştirmek için, ikide bir çok sayıda yazılmış metni imha etmek mecburiyeti hasıl olacaktı. Diğer taraftan Kur’an metni birçok hafız tarafından ezberlenip devamlı surette okunuyor ve ashabın bir kısmının nezdinde yazılı nüshalar da bulunuyordu. Üstelik Hz. Peygamber (asm) gibi bir teminat mercii vardı. Bu yüzden metnin muhafazası konusunda endişeye sebep yoktu.

Ayrıca El-Hakim Müstedrek isimli kitabında “Kur’an metninin bir araya getirilmesi üç defa yapılıp, bunların ilki Resulullah’ın huzurunda olmuştur.” dedikten sonra, bu hükmüne esas teşkil eden şu hadisi, Zeyd İbn Sabit’den (Buhari ve Müslim’in rivayet şartlarını taşıyan bir senetle) nakleder. Zeyd diyor ki: “Biz, Hz. Peygamber’in huzurunda Kur’an’ı birtakım parçalardan telif ediyorduk (topluyorduk).” Beyhaki bu hadis hakkında: “Kanaatimce bundan maksad, birkaç ayrı defada indirilen ayet gruplarını, Hz. Peygamber’in nezaretinde sureler halinde derlemektir.” demektedir.

Şu halde vahyi tamamlanan sureleri Peygamberimiz (asm), mevcut en uygun malzemeye, birtakım sahifeler halinde temize çektirip muhafaza ediyordu. Peygamberimizin (asm) hayatında birçok sahabi Kur’an’ı hem hafızalarında hem de sahifelerinde toplamış bulunuyorlardı. O’nun ahirete irtihali üzerine seafoodplus.info (ra) derhal evine kapanmış, “Kur’an’ı cemetmedikçe cuma namazına çıkmak hariç, ridamı giymemeye yemin ettim.” diyerek, sözünü yerine getirmiş, Kur’an’ı cemetmedikçe Hz. Ebu Bekir’e biat etmemişti.

 

Kur’an’ı Kerim’in mushaf haline getirilmesi nasıl olmuştur?

Hz. Peygamber (asm)’in vefatından sonra, Kur’an’ın, mushaf haline getirilmesi ihtiyacı doğmuştur. İlk halife Hazreti Ebubekir bu vazifeyi vahiy katiplerinden olan Zeyd bin Sabit’e vermiştir. Zeyd bin Sabit bu vazifenin verilmesini ve sonrasını kendisi şöyle anlatmaktadır:

“Yemame savaşında ashabın öldürülmesini müteakip, Hz. Ebu Bekir (ra) beni çağırttı. Yanına vardım. Hz. Ömer de orada idi. Ebu Bekir bana dedi ki:

- Ömer bana gelip dedi ki:

- Yemame’de Kur’an hafızları çok zayiat verdi. Bu gibi vakalarda hafızların ölmeleriyle Kur’an’ın birçoğunun zayi olmasından endişe ederim. Bana kalırsa Kur’an’ın cem edilmesi için bir emir çıkarman gerekir. Ben de Ömer’e şöyle cevap verdim:

- Resulullah’ın yapmadığı bir işi nasıl yapabilirsin?

Ömer:

- Vallahi bu hayırlı bir teşebbüstür. dedi.

Sonra bu iş üzerinde o kadar durdu ki, bana söyleye söyleye neticede Allah kalbime bu işi yatırdı, ben de onun görüşünü benimsedim.”

 

Zeyd devamla diyor ki: “Ebu Bekir bana dönüp şöyle dedi:

“Sen genç, dinç, zeki bir adamsın. Kimse ittiham edemez. Zaten Resulullah’ın da vahiy katibi idin. Kur’an metnini topla.”

“Vallahi bir dağı yerinden nakletmemi isteselerdi, Kur’an’ı toplama mesuliyeti kadar bana ağır gelmezdi. Neticede Kur’an’ı hurma dallarından, yassı taşlardan ve insanların hafızalarından derlemeye başladım.”

Kaynakların ittifakla bildirdiğine göre, Hz. Ebu Bekir (ra), Zeyd’e asla hafızasına güvenmemesini, her ayet için iki delil olmak üzere, iki şahıstan yazılı nüsha aramasını emretti. Bu iş için Zeyd, Hz.Ömer (ra)’in yardımını şart koşmuş, O da ciddi bir şekilde kendisine yardım etmiştir. Zeyd bizzat kendisi iyi bir hafız olduğu halde, kendisi gibi başka hafızlarla da yetinmeyip, her ayet hakkında mukabele görmüş iki yazılı şahid aramak gibi son derece titiz ve ilmi bir usul takib etmiştir. Yalnız Tevbe suresinin sonundaki iki ayet hakkında, araştırmasına rağmen iki yazılı şahidi bulamamış, Ebu Huzeyme’deki yazılı nüshaya istinad etmek durumunda kalmıştır. Ancak buradaki latif tevafuk da şudur ki, Allah Resulü (sav) hayatta iken Huzeyme hakkında şöyle buyurmuştur:

“Huzeyme kimin için şahitlik yaparsa, onun şehadeti iki kişi yerine geçer.”

Bu şekilde seafoodplus.info Bekir (ra) devrinde bir araya getirilen sahifelere “el- Mushaf” denilmiştir.

Sonuç olarak, Kur’an vahyinin inmesinde Hz. Peygamber (asm) dahil hiçbir kimsenin müdahalesinin söz konusu olmadığını aşağıdaki ayet bize bildirmektedir:

“Eğer o Peygamber bazı sözler uydurup bize isnat etmeğe kalkışsaydı muhakkak ki biz onu kuvvetle yakalar (ve ondan intikam alırdık). Sonra da muhakkak ki, onun kalb damarını keserdik. O zaman sizden hiç kimse O’nu koruyamaz” (Hakka, 69/)

 

Kur’an mushaf haline getirilirken çok az hafız kaldığı, hafızların çoğunun savaşlarda şehit edildiği doğru mudur?

Buhari’nin Es-Sahih’inde rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (asm) henüz hayatta iken meydana gelen ‘Bi’ru Maune’ olayında şehid olan ‘kurra’nın sayısı yetmiş kadardır. Hz. Peygamber (asm)’in vefatını takip eden yıl içinde meydana gelen dinden dönme olayları üzerine yapılan savaşlarda, Yemame’de şehid olan ‘kurra ve huffaz’ın sayısı da bazı alimlere göre kadar bazılarına göre ise kadardır.

Fakat şehit edilen bu hafız sahabelerin olması hafızların hepsinin şehit edildiği anlamına gelmiyor. Hamidullah’a göre Peygamberimiz (asm) vefat ettiğinde kişi Kur’an’ı ezbere biliyordu. Zeyd B. Sabit (ra)’in mushaf haline getirdiği Kur’an ile Hz. Muhammed’e (sav) indirilen Kur’an arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü, Kur’an’ı herkes ezberliyor, ayrıca ezberlediklerini yazılı vesikalarla teyit ediyorlardı. Her gün namazda okunan ve ona göre amel edilen şey nasıl unutulabilir? Kur’an ayetleri öyle ahenkli iniyordu ki, herkesin kolayca ezberleyebileceği kadar azar azar iniyordu.

Eğer onbinlerce sahabenin hayatta olduğu bir dönemde, yüzlerce hafızın yaşadığı, namazlarda okunan Kur’an’ın mushaf haline getirilmesinde en ufak bir şüphe bulunsaydı bu bilinmez ve günümüze kadar ulaşmaz mıydı? 

 

Kur’an’ın ilk yazılmış nüshaları neden ortadan kaldırıldı?

Hz. Ali, Hz. Abdullah b. Mesud, Hz. Aişe, Hz. Abdullah b. Abbas gibi bazı sahabilerin elindeki Mushaflar, hususilik arz ediyordu. Daha Kur’an’ın vahyi tamamlanmadan, bu zatlar peyderpey gelen ayetleri kendilerine yazmaya başlamışlardı. Bu Mushaflar, onların kendilerine özel mushaflar olduğu için, ayetin manasını açıklayan bazı haşiye türü eklemeleri yazmakta bir sakınca görmemişlerdi. Halbuki daha sonra bu farklı ifadeler veya açıklamalar başkaları tarafından ayetin kendisi olarak değerlendirilebilirdi.

Misal olarak, Abdullah b. Mesud’un mushafında Hac ile ilgili notlarını ayetlerin yanına yazması veya Aişe annemizin ikindi namazı ile ilgili notunu kendi mushafının yanına yazması gibi hususi notlar bu mushafların içinde yer almaktaydı.

Bunlara ek olarak lehçe, telaffuz ve benzeri sebepler de eklenince ileride doğabilecek büyük bir problemin daha doğmadan Hazreti Ebubekir döneminde fark edilip, tek mushaf olarak hazırlanması sağlandı. Bu mushaf Hafsa annemize emanet edildi. Ümmet içinde bu konuda birlik sağlamak maksadıyla, bazı kimselere özel olan farklılık arzedebilecek mushaflar ashabın ittifakıyla yakıldı.

Hz. Osman (ra), Hafsa (ra) annemize verilen mushafı esas alıp, bundan dört veya yedi adet çoğaltarak fetihlerle büyüyen yeni İslam topraklarına gönderdi. Böylece İslam’ın ilk yıllarında mushaf birliği sağlanıp, tüm İslam topraklarında aynı mushafın esas alınması temin edildi.

Son olarak cevabımızı burada sonlandırırken Kur’an’da asla şüphe olmadığına dair şu ayetleri nazarınıza sunuyoruz: 

 

“Muhakkak ki bu Kur’an’ı biz indirdik ve onu koruyacak, muhafaza edecek, devam ettirecek de biziz”

Bu ayetin bir tecellisi olarak bugün yeryüzündeki bütün Kur’anlar aynıdır; hiçbir farklılık ve değişiklik yoktur. 

O kitap (Kur’an!), Onda asla şüphe yoktur.”

Unutmayın ki bu ayetleri okuyan sahabelerin Kur’an hakkında en ufak bir şüpheleri olsaydı bu ayetler günümüze asla ulaşmazdı. Onlar bu ayetlerin hak ve hakikat olduğuna bizzat hayatlarıyla şahit olup, Kur’an’ı hakkıyla muhafaza edip bizlere ulaşmasına vesile olmuşlardır. Allah hepsinden razı olsun. Bizlere de Kur’an’ı hakkıyla anlayıp, yaşayıp içindeki hakikatleri tebliğ ederek sonraki nesillere aktarabilmeyi nasip etsin. Amin.

Kur'an-ı Kerim - Diyanet İşleri Başkanlığı

Cem’u’l-Kur’&#;n

Kur’ân’ın toplanması, mushaf hâline getirilmesi demektir. Hz. Peygamber (a.s.)’e inen ayetler; ince ve yassı taşlara, kaburga kemiklerine, derilere, kağıtlara, hurma dallarına vb. şeylere yazılıyor ve muhafaza ediliyordu. Ayetler, inmeye devam ettiği için Peygamberin sağlığında Kur’ân, mushaf haline getirilmemişti. 

Hz Peygamber (a.s.)’in vefatından altı ay sonra, Yemâme savaşında bir çok hafızın şehit olması üzerine Hz. Ömer’in teşvikiyle Halife Hz. Ebu Bekir, Kur’ân-ı mushaf haline getirme kararı aldı ve bu görevi, Peygamberin Kur’ân’ı vahiy meleği Cebrail’e son okuyuşunda hazır bulunan, vahiy kâtibi ve hafız olan Zeyd ibn Sabit’e verdi. Zeyd, titiz bir çalışma ile Kur’ân’ı mushaf haline getirdi ve halifeye teslim etti. Bu mushaf, Hz. Osman zamanında yine Zeyd ibn Sabit’in başkanlığında Abdullah ibn Zübeyr, Sâid ibn As, ve Abdurrahman ibn Hâris’den oluşan bir komisyon tarafından çoğaltıldı. Yer yüzündeki bütün mushaflar, bu ilk mushafların aynıdır.

Kur'an-ı Kerim Portalı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz

Bağlantılar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Uygulamalar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir