Vücudu meydana getiren hücrelerin kontrolsüzce çoğalmaya başlayarak tümör dokusu oluşturması ile ortaya çıkan kanser hastalığı, günümüzün önde gelen sağlık sorunlarının başında gelmektedir. Kanser hastalığı köken aldığı hücreye bağlı olarak farklı klinik özellikler gösteren ve hastalarda birbirinden farklı semptomlar ile seyreden alt türlere sahiptir. Klinik izlemde sık görülen kanser alt türlerinden biri de dil kanseridir.
Dil dokusu kalın bir epitel dokusu ile kaplıdır; epitelin altında dilin çok yönlü ve esnek hareket kabiliyetinden sorumlu geniş bir kas dokusu yer alır. Dil anatomik olarak ağız tabanını meydana getiren epitel ve kas dokularıyla ilişkili olmanın yanında, çevresinde yer alan tükürük ve salgı bezleri ile kasların tutulum gösterdiği kemik dokularla da yakın ilişkilidir. Ağız bölgesi içinde yer alan damar ve sinir dokuları ile dil oldukça yakın komşuluk gösterir.
Dil kanseri sıklıkla dilin hem ağız tabanından hem de ağız boşluğuna bakan yüzlerindeki epitel dokulardan kaynaklanır. Daha az sıklıkla ise dilin kas tabakalarında, sarkoma türünde kanser dokuları gelişebilir. Epitel dokudan kaynaklanan dil kanserlerinde, dilin yüksek seviyede kanlanıyor olması ve lenf damar ağından zengin olması nedeniyle, erken dönemde çevre dokulara yayılım ve metastaz görülebilmektedir.
Dil, anatomik olarak ağız boşluğu içinde değerlendirilen ön kısmı ile yutak ve gırtlakla komşuluk gösteren arka kısımdan oluşur. Bu bakımdan dilin ön kısmından kaynaklanan kanserlere oral dil kanseri adı verilirken arka kısmından köken alan tümör dokularına orofarengeal kanser adı verilir. Bu iki kanser türü, çevre dokularla olan ilişkileri nedeniyle klinikte farklı seyredebilir.
Dil kanserinin neden geliştiğine dair kesin bir kanıt henüz elde edilebilmiş değildir. Bununla birlikte, yapılan çalışmaların ışığında belirli parametrelerin dil kanseri gelişme riskini anlamlı ölçüde artırdığı anlaşılmıştır. Bu risk faktörleri aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Dil kanserinde hastaların yaşadığı semptomlar hastalığın şiddeti, tümörün boyutu, yaygınlığı, çevre dokularla ilişkisi gibi farklı faktörlere bağlı olarak değişkenlik arz eder. Erken safhadaki kanser hastalığında herhangi bir belirti görülmeyebilir ancak biraz daha sonraki dönemlerde aşağıdaki semptomlar hastalarda izlenebilmektedir:
Dil kanserinin tanısı, diğer kanser türlerinde olduğu gibi tümör dokusundan yapılan biyopsi ile elde edilen materyalin patolojik incelemesi sonrasında konulur. Biyopsi öncesinde ve sonrasında tümör dokusunun boyutu, yaygınlığı, çevre dokularla ilişkisi ve muhtemel metastazlarına yönelik detaylı radyolojik incelemesi yapılır; dil kanserinin değerlendirilmesinde aşağıdaki tekniklerden yararlanılır:
Bahsi geçen radyolojik yöntemlerin ardından tespit edilen şüpheli kitlelerden biyopsi yapılarak alınan doku parçalarının patolojik incelemesi sonrası, tümör dokusunun kökeni ve biyolojik özellikleri ortaya konularak uygun tedavi yöntemi belirlenir.
Tedavi planlaması tümör dokusunun boyutuna, özelliklerine, yaygınlığına, çevre dokularla ilişkisine ve metastaz varlığına bağlı olarak değişkenlik gösterir. Dil kanseri vakalarında aşağıdaki tedavi yöntemlerinden biri veya birkaçı uygulanabilir:
Ankiloglossi (Kısa Dil Bağı / Hipertrofik Lingual frenulum / Kısa Frenulum / Tongue Tie), normalde dilin altında ve orta hatta bulunan bir yapı olan dil bağının, dilin ağız tabanına yapışık halde kalmasına neden olacak şekilde; normalden kısa ya da kalın olması anlamına gelmektedir.
Dil bağı genellikle doğumdan hemen sonra yapılan hekim muayenesi esnasında ya da annenin bebeğinde emerken zorlanma, terleme ve memeyi tam kavrayamama gibi belirtileri fark etmesiyle anlaşılabilir.
Ankiloglosisi olan bebeklerde emzirme güçlüğünün yüzde 'i bildirilmiştir. Dilin hareket kabiliyeti kısıtlaması nedeniyle, bebekler uygun bir mühür oluşturmak için dillerini dişeti çizgisi üzerinde uzatamaz ve bunun yerine göğsünü ağızda tutmak için çenelerini kullanamazlar. Bu, etkisiz mandal, maternal meme ağrısı, zayıf süt arzı, memenin reddi ve gelişememe ile sonuçlanır.
Ankiloglossi ayrıca biberonla besleme, deglütisyon ve gıdaları yalamak gibi diğer beslenme güçlüklerine katkıda bulunur. Ayrıca, üflemeli çalgıların çalınmasında, ağız hijyeninde, öpüşmede ve salya akmada zorluktan sorumlu olduğu da iddia edilmiştir. Benlik saygısını azaltabilir veya yaşlı hastalar için psikolojik konularda katkıda bulunabilir. Ankiloglosi beslenme ile ilgili zorluklara katkıda bulunabilse de, çocuklar genellikle hipotoni, oral motor koordinasyonu veya disfajisine neden olabilecek veya katkıda bulunabilecek laringomilazi gibi başka komorbiditelere sahip olabilirler.
Dil bağı olan bebekler, memenin dış süt kanallarının olduğu kahverengi alanı tam olarak ağızlarına alamaz ve vakumlayamazlar. Bu durumda, aşırı efor sarf edeceklerinden terleme, emerken zorlanma ve yetersiz beslenmeye bağlı kilo kaybı gibi belirtiler ortaya çıkar.
Dil bağının, kısa, kalın ve dil ucuna yakınlığına göre belirtilerin miktarı değişebilmektedir. Dil bağı kısalığının (dil hareketlerinde kısıtlanma fark edildiğinde) mümkün olan en erken dönemde tedavi edilmesi önerilmektedir.
Bebeklerde dil bağı muayene edilirken, bebek annenin ya da bebeğin iki eli üzerine sırtüstü yatırılır, doktor bebeğin baş kısmına doğru geçer ve her iki elinin işaret parmağı ile bebeğin dili alttan yukarıya doğru kaldırılarak dil bağı hakkında aşağıdaki verilere bakılabilir:
- gerginliği
- yerleşim yeri (ön dil bağı ve arka dil bağı)
- dil yapısındaki değişiklikler
- serbest dil alanı mesafesi - free tongue (dil ucu ile dil bağı başlama noktası arasındaki mesafe)
Yukarıdaki videoda görüldüğü gibi, dil bağı ve dudak bağı muayene edilirken, bebeğin başının üst kısmına geçilerek, muayene eden doktorun iki parmak yardımı ile, üst dudağı yukarıya doğru ve dili ağız tabanından yukarıya doğru kaldırarak değerlendirme yapması gerekmektedir. Bu şekilde dil bağı ve dudak bağı anatomik sınıflandırılmasının yapılması, fonksiyonel kısıtlanmaya ne derece yol açtığı, dudak ve dil yapısındaki değişiklikler değerlendirilebilir. Arka dil bağı ya da submukozal dil bağı sadece elle muayene esnasında anlaşılabilir.
Dil bağı muayenesi esnasında, bebek yatar pozisyondayken, doktorun bebeğin dilini aşağıdan yukarıya doğru iki parmağı ile kaldırması, dil bağını yapısı, serbest dil alanı mesafesi, dildeki yapısal değişiklikler, dil bağının kısa olup olmaması değerlendirilmelidir. Yukarıda beslenme sorunları olan ve dilin ucuna kadar ulaşan dil bağı (Tip I ön dil bağı) olan bebeğin dil altı görünümü mevcuttur.
Yukarıdaki fotoğraflarda, normal dil hareketleri gösterilmiştir. Normalde dilin uç kısmının ağız açıkken ağız dışarısına ve alt dişlerin önüne, üst dişlere kadar uzanabilmesi gerekmektedir. Dil bağından şüphelenildiğinde dilin bu hareketleri yapabilmesi değerlendirilmelidir.
Dil bağı muayenesi esnasında, dil bağının kalınlığı, damarsal olup olmadığı, dilin ucuna göre pozisyonu değerlendirilir. Yukarıda, 17 yaşında ve konuşma bozukluğu, dil hareketlerinde kısıtlanma ve düş çürümesi şikayetleri ile gelen bir hastanın dil bağı muayenesinin fotoğrafı görülmektedir. Dil bağına bağlı olarak dilin ağız tabanına yapışık olduğu görülmüştür.
Yukarıdaki hastanın dil bağı nedeniyle dilini ağız dışına çıkaramadığı ve yukarıya kaldırmadığı görülmektedir. Dilin uç kısmında orta hatta meydana gelen çatallanma, dil bağına karşı hareket eden dil kaslarının etkisiyle ortaya çıkmaktadır.
Muayene esnasında, yeni dil bağı sınıflandırma sistemine göre dil bağının pozisyonu değerlendirilmelidir. Yukarıdaki, ilk fotoğraftaki hastanın dil bağı dil ucunu tutarken (Tip I dil bağı), yukarıdaki hastanın dil bağı daha geride, dil üzerinde çanaklaşmaya neden olmaksızın dil ucuna ulaşmamaktadır (Tip III dil bağı).
Arka Dil Bağı Muayenesi
Yukarıdaki videoda, dil ucuna kadar ulaşmayan dil bağı, yukarıya doğru kaldırıldığında belirginleşen dil ucundaki çatalanma ve dil kenarlarının daha belirgin olması görülebilmektedir.
Aşağıda submukozal tongue tie ya da posterior tongue tie olarak bilinsen mukoza altında yerleşen ve sadece elle dil kaldırıldığında görülebilen "arka dil bağı muayenesi" nin gösterildiği, konu ile ilgili dünyadaki en çok makale ve tecrübesi bulunan hekimlerden bir tanesi olan funduszeue.info' a ait bir videoyu izleyebilirsiniz:
- dilde şekil bozukluğu, çatal dil, v şeklinde dil, tas şeklind edil, kalp şeklinde dil
- dil ağız tabanından ne kadar az yukarıya kaldırılabiliyorsa ve ne kadar az dışarıya çıkarılabiliyorsa
- dil ağız tabanına ne kadar yapışıksa ve diş etine doğru ne kadar yapışıksa TABBY puanı o kadar düşük oluyor
Kaynak makale >> The development and evaluation of a picture tongue assessment tool for tongue-tie in breastfed babies (TABBY)
Yetişkinlerde dil bağı muayene edilirken ağız tam açıkken dilin alt değerlendirilir ve hastanın ön kısmından elle muayene aşağıdaki verilere bakılabilir:
- dil bağının gerginliği (gergin ya da elastik)
- dil bağının yapısı ve yerleşimi (ön dil bağı - arka dil bağı, kalın ya da ince)
- serbest dil alanı - free tongue (dilin ucu ile dil bağının ilk başlama noktası arasındaki mesafe) Bu mesafenin değerlendirilmesinde ve dil bağının uzunluğunun, dilin ucunun ne kadar ağız tabanından yükselebildiğinin ölçülmesi için kullanılabilecek basit bir araç >> "Quick Tongue Tie Assessment Tool (Hızlı Dil Bağı Değerlendirme Aracı)"
Yukarıdaki videoda "Quick Tongue Tie Assessment Tool (Hızlı Dil Bağı Değerlendirme Aracı)" nın nasıl kullanıldığı görülmektedir. Her erişkin dil bağı muayenesinde bunun kullanılması gerekli değildir. Son
- fonksiyonel dil bağı kısıtlanmasının değerlendirilmesi (Ferrés-Amat Sınıflandırması: Fonksiyonel Dil Bağı Sınıflandırılması bunun için basit olarak kullanılabilmektedir).
Ferrés-Amat Fonksiyonel Dil Bağı Sınıflandırılması Maksimum insisiv dişler arası ağız açıklığı (maximal interincisal mouthopening / MIO) - Maksimum insisiv dişler arası ağız açıklığı (maximal interincisal mouthopening / MIO) - Tongue range of motion ratio - Dil aralığı hareket oranı - TRMR |
Bu sınıflandırma sistemi ofis şartlarında basit olarak kullanılabilecek, dil ucunun ağız tam açıkken dişler arası mesafenin ne kadarını kat edebildiğinin değerlendirilmesinden ibarettir.
Ferrés-Amat ve arkadaşları tarafından yayınlanan fonksiyonel dil bağı sınıflandırılmasında, dilin ucu ile maksiler insisiv papilla arasındaki ağız açıklığı (mouth opening with tongue tip to maxillary incisive papillae at roof of mouth / MOTTIP) ile maksimum insisiv dişler arası ağız açıklığı (maximal interincisal mouth opening / MIO) oranına bakılarak (MOTTIP / MIO oranı "Tongue range of motion ratio - Dil aralığı hareket oranı - TRMR" olarak tanımlanmış) fonksiyonel olarak dil kısıtlılığı ölçülmüş, artan oranlarda kısıtlılık sınıflandırılmış. Bu sınıflandırma sisteminde Grade 1: dil aralığı hareket oranı >% 80, Grade 2: % 5080, Grade 3: <% 50, Grade 4: <% 25 olarak belirtilmiş. Sol üstteki fotoğrafta olduğu gibi, normalde, dil ucunun maksimum insisiv dişler arası ağız açıklığı (maximal interincisal mouth opening / MIO)' nun en az %80 ve daha fazlasını geçerek üst dişlere yaklaşması gerekmektedir. Ofiste yetişkinlerde dil bağı ameliyatı yapılırken, işlemden hemen sonra bu mesafenin ne kadarının dil ucu tarafından kat edildiğinin değerlendirilmesi önemlidir. Kabaca bir bilgi olarak, ağız açıkken dil ucu üst dişlere yaklaşabilirse, konuşurken sert ünsüzlerin söylenmesi ve dil ucunun damağa doğru değdirilmesi daha kolay hale gelebilecektir. Aşağıda önceden başka bir klinikte dil bağı ameliyatı yapılmış ancak dil ucundaki fonksiyonel kısıtlılığı devam eden hastaya yapılan revizyon dil bağı ameliyatı, öncesi ve sonrası dil görünümünü içeren videoyu izleyebilirsiniz:
Yetişkin hastalarda da arka dil bağlarının, sadece dil yukarıya kaldırıldığında fark edilebileceği unutulmamalıdır.
Dil bağlarının sınıflandırılmasında kullanılan iki sınıflama sistemi Coryllos Dil Bağı Sınıflandırılması ve Kotlow Dil Bağı Sınıflandırılması şeklinde tanımlanmıştır.
Yukarıdaki sınıflandırma sistemi Dr. Elisabeth (Betty) Coryllos tarafından tamamlanmış ve bu konuda Dünya' nın en tanınmış hekimlerinden bir tanesi olan funduszeue.info tarafından da yine benzer bir şekilde popülarize edilmiştir.
funduszeue.info, dil bağı sınıflamasında, hem erişkin hem de bebeklerde kullanılabilecek "serbest dil bölümü" ya da "normal dil aralığı"(free tongue) ölçülmesi ve buna göre aşağıdaki şekilde dil bağı sınıflandırılması yapılmasını önermiştir:
Klinik olarak kabul edilebilir normal dil aralığı => 16 mm
Aslında funduszeue.info tarafından yapılan dil bağı sınıflandırılmasındaki Class IV dil bağı, Coryllos dil bağı sınıflandırmasındaki Tip I dil bağı gibi ve önden arkaya doğru tanımlanmış. Bu sınıflandırma sisteminde, arka dil bağı yani Tip IV dil bağı yer almıyor. yılında ilk olarak tanımlanmış olan bu sınıflandırma sistemi Coryllos dil bağı sınıflandırmasındaki ile birleştirilerek aşağıdaki şekilde kabul edilmektedir:
Dil bağlarının dil altındaki yerleşimine göre kabaca ön (anterior) ve arka (posterior ya da submukozal) dil bağları ve yine daha alt sınıflama olarak ön dil bağları Tip arasında ve arkada dil bağı ise Tip 4 dil bağı olarak sınıflandırılmaktadır. Yani tip 4 dil bağı aynı zamanda arak dilbağı, posterior tongue tie ya da submukozal dil bağı olarak adlandırılmaktadır.
Bir dil bağının bebekler üzerinde çeşitli etkileri olabilir. Bunlar dan birkaç tanesi:
Sinirlilik ve ağlama: Çocuğunuz her zaman aç ve hayal kırıklığına uğramışsa, sinirlenebilir ve çok ağlayabilir. Ayrıca uyumakta zorluk çekebilir.
Meme reddi: Bazı bebekler hemşireyi sinirlendiriyorsa ve yeterince anne sütü almıyorlarsa memeyi reddeder.
Zayıf kilo alımı: Çocuğunuz mandallayamaz ve iyi ememezse, büyümek ve tutarlı bir oranda kilo almak için yeterli anne sütü alamaz.
Diğer konular: Bebek büyüdükçe kısa bir frenulum yemek, yutma ve konuşma ile ilgili sorunlara neden olabilir.
Çocuklarda aşağıdaki durumlarda dil bağından şüphelenmek gerekmektedir:
- Konuşma bozukluğu olması
- Hızlı konuşurken özentisizce konuşması
- Dili ağız dışına çıkaramama
- Dilin uç kısmında çatallanma
- Meme emerken zorlanma, terleme ya da memeyi kavrayamama
- Çene ağrısı (alt çene)
- Boyun ağrısı (dil ucunu öne doğru çıkarırken yardımcı boyun ve çene kaslarını kullanmaya bağlı)
Yetişkinlerde dil bağına bağlı olarak kısıtlanmış dil hareketliliği nedeniyle konuşma ile ilgili zorluklar, sosyal durumlar, benlik saygısı, çalışma ortamı ve diş sağlığı ile ilgili sorunlar yer almaktadır.
Kısa ve gergin dil bağı olan yetişkinlerde aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:
Bir dil bağının anneler üzerinde bazı olumsuz etkileri de olabilir.
Meme ucu yarası Yeni doğmuş bebeğiniz sadece meme ucunuza sabitleniyor veya emmeye çalışırken çiğniyorsa, ağrılı, çatlamış, hasarlı meme uçlarına yol açabilir.3
Ağrılı meme sorunları: Bebek iyi emziremediğinde, anne sütünün göğüslerini boşaltamaz. Göğüslerde anne sütünün birikmesi, meme büyümesine, tıkalı süt kanallarına ve mastite yol açabilir.
Düşük bir anne sütü kaynağı: Zayıf bir mandal ve anne sütünün etkisiz bir şekilde çıkarılması anne sütü arzını hızla azaltabilir.
Duygusal stres: Emzirme zorlukları hayal kırıklığına ve emzirme güven eksikliğine yol açabilir.6 Bebek yeterince süt almazsa, korkutucu olabilir veya üzüntü ve suçluluk hissine neden olabilir.
Erken sütten kesme: Ağrılı emzirme, düşük anne sütü temini ve çok yavaş kilo alan sinirli, aç bir bebekle uğraşmak, hepsi erken sütten kesmeye yol açabilir.
Saygın bir tıp dergisi olan "Pediatrics" te yayınlanan "Aerophagia Induced Reflux Associated with Lip and Tongue Tie in Breastfeeding Infants" isimli makalede dudak bağı ve dil bağı olan bebeklerde, emerken aşırı hava yutma (gaz yutma - aerofaji), sonrasında ağlama kolik ağrı ve burnunla birlikte gastroözofageal reflü (GERDH - GÖRH) görülme riskinin artabileceği vurgulandı.
Dil bağı belirtileri bilimsel çalışmalar eşliğinde netleştirildikçe, bebeklik ve erişkinlik dönemlerinde ortaya çıkabilecek belirtileri de yavaş yavaş rehber kaynaklarda yayınlanıyor. Yukarıdaki kitap ve diğer web sitelerinde gördüğüm başka ilginç bilgiler:
- Erişkin ve dil bağı olan hastaların konuşurlarken kendi konuşmalarının kendilerine tuhaf gelebileceğinden konuşurlarken kendi konuşmalarına normalden daha fazla ettikleri
- Hızlı, yüksek sesle ya da yumuşak konuşma esnasında dil bağı olan erişkin hastaların zorlanması
- Alt çenede öne doğru protrüzyon olması (çene ağrısı ve boyun ağrısı!)
- Dil bağı olan erişkin hastaların alkol alınca konuşmada etkilenmenin daha hızlı olması
- Beklenenden daha önce biberona geçiş (vakumlama eksikliğine bağlı olarak), yanlış emme hareketleri ile süt alımının azalması, büyüme hızında azalma.
- Anne sütü yerine formül mamaya geçişin erken olması bebekte bağışıklıkta azalma ve enfeksiyon sıklığında artış olması.
- Dil bağı ve biberonla beslenen bebeklerde, biberonu vakumlarken zorlanma olması
- Dil bağı olan erişkin hastaların yetersizlik hissi, içine kapanma ve dış görünümleri hakkında hassasiyet durumunun olması. Bu durumda, annede de yetersilik hissi ve depresyonun görülebleceğini gösteren bilimsel çalışmalar da mevcut (kaynak: Tongue-tie). Bu konuyla ilgili UNICEF' in yayınladığı makaleyi okumak isterseniz >> Breastfeeding and Postpartum Depression
- Dil bağı olan yaşlı hastaların diş protezlerini tutarken zorlanma olması gibi
Dilin çocukluktaki hareketi, dişlerin yerleştirilmesi ve gelişimi ve çenenin yapısı üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Dil bağı olduğunda, dil düzgün hareket edemez ve bu genellikle daha küçük bir ağız, çene ve damağa yol açar. Dilin hareketi esnasında, alt çenenin öne doğru normalden daha fazla hareket ettirilmesi, mandibulayı kafatasına bağlayan temporomandibular eklemde ağrıya neden olabilir. Aynı şekilde yardımcı boyun kaslarının da çene hareketinde kullanılması boyun ağrılarına neden olabilir. Temporomandibular eklem ağrısı ve boyun ağrıları gergin ve kısa dil bağlarında daha fazla görülebilir.
Dil, intrinsik kas ve ekstrinsik kastan oluşur ve mukoza ile kaplıdır. Hyoid kemik adı verilen yüzen bir kemiğe tutturulur. Bu yüzer kemik birçok kaslara bağlanır - ön, arka ve aşağı, bu da onu yerinde tutar. At nalı şeklindeki bu kemik, dil ve çevresindeki kaslar için bir sabitleme yapısı görevi görür. Bu olağanüstü kemik, dilin kökünde tiroid kıkırdağının hemen üstünde, çenenin altında, boynun orta çizgisinde bulunur. Hyoid kemiğin üzerindeki veya üstündeki dört kas, ağız tabanını oluşturan kaslara bağlanma sağlar. Bu serbest yüzen kemik, vücuttaki başka bir kemiğe bağlı değildir. Hyoid kemiğin pozisyonu, infrahyoid ve suprahyoid kasların sorumluluğundadır. Bu kaslar, yutma ve larinksin hareketi için çok önemlidir. Dört infrahyoid kaslara strep kasları denir ve hyoid kemiğinden klavikula veya skapuladan daha aşağıya bağlanır.
Dil bağı olarak da adlandırılan ankiloglosi veya bağlı oral doku, rutin olarak teşhis edilmeyen tıbbi durumların nedeni olabilir. Baş ağrısı, omuz ve boyun ağrısı, hyoid kemiğe bağlı sıkı kaslardan kaynaklanabilir. Bir dil bağı ile bu suprahyoid kaslar tipik olarak sıkıdır, işlev görmeye çalıştığında dili çeker, ancak ağzın tabanına sabitlendiği için yapamazlar. Bu, dili normal hareket ve işlevden kısıtlar. Dilin hava yolunu korumak, çiğnemek, yutmak ve en önemlisi yüz gelişimi, konuşma ve sindirime yardımcı olmak gibi birçok görevi vardır.
Dil dördüncü haftada rahim içerisindeki bebekte geliştiğinde, ilk görevi maksillayı şekillendirmektir. Dil, damak genişliğinde güzel bir at nalı şekli oluşturmak için damağa ulaşmalıdır. Frenum sıkı, kısa veya ağzın tabanına tutturulduğunda, bu şekil gerçekleşmez veya normal yüz gelişimi etkilenebilir. Çok genç yaşta dil altındaki gerginlik serbest bırakılmazsa, gergin bir dili olan hastalar için gelecekte ortodontik tedavi planlanması olasıdır. Maloklüzyonun gelişme ihtmali yüksek olmaktadır.
Dilin bebeklerde üst damağa doğru otortulduğunu ve bu şekilde çene kemiklerini yanlara doğru genişleten bir ekspander görevi gördüğünü biliyor musunuz?
Dil bağı olan bebeklerde, dilin ağız tabanına fikse olması nedeniyle bebeklerde üst damağa ve çeneye dil teması azalır ve üst damakta "kubbe damak", "derin ve dar bir damak yapısı" nın ortaya çıkmasına neden olabilir (uzun süreli burun tıkanıklığı ve ağız solunumu yapılması, genetik etkenler de bu damak yapısına neden olabilir). Yine dilin ağız tabanına yapışık olması ve alt çenenin iç yüzeyindeki diş etine bağlanması nedeniyle, hemm çene hem de dilin kendisinde olumsuz yapı etkilenmesi ortaya çıkabilir. Bazı hastalarda alt kesici dişlerin iç yüzeyindeki diş etlerinde çekilme, bazılarında alt çene de geriye doğru büyüme görülürken, dil bağının yerleşimi ve gerim basıncına göre bu etkiler değişebilir. Dilin yanlara doğru büyümesi, dil ucunda yuvarlaklaşma, çatallanma görülebilir. Yukarıdaki videoda tedavi edilmemiş bir dil bağı olan hastada aşağıaki özelliklerin hemen hepsini görebilirsiniz:
- kubbe damak, dar ve derin damak yapısı
- alt çenenin geride olması
- üst ve alt dişler arasındaki mesafenin çok fazla olması ve diş kapanma bozuklukları
- dil ucunda küntleşme
- diş taşı oluşumu
Ankiloglosinin neden olduğu dil ve / veya dudak bozukluğu nedeniyle, oral yapılar ve hava yolu normalden daha küçük olma eğilimindedir. Oral doku sarkmaya başlarsa, Obstrüktif Uyku Apnesi (OSA) ortaya çıkabilir. Bu durum, oral doku hava yolunu gece boyunca, genellikle 10 saniye veya daha fazla süre ile kapanmasına neden olabilir. OSA dinlendirici bir uykuya müdahale eder ve hatta kalp krizi veya inme riskine katkıda bulunabilir.
Kısa bir lingual frenulum emme, yutma ve konuşma güçlüğü ile ilişkilendirilmiştir. Kısa bir lingual frenulumun neden olduğu oral disfonksiyon, üst solunum yolu desteğinin boyutunu azaltan oral-fasiyal dismorfoza yol açabilir. Bu tür aşamalı değişiklikler uyku sırasında üst hava yolunun çökebilme riskini artırır. Obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS), uyku sırasında üst hava yolunun anormal çökmesi ile ilişkilidir. Hem çocuklarda hem de yetişkinlerde bu anormal çökebilirlik, faringeal kas tonusunda ve refleks yanıtlarında temel değişikliklere neden olan uyku ile ilgilidir; uykunun genellikle yatık pozisyonda gerçekleştiği göz önüne alındığında; ve içsel ve dışsal faktörler: üst hava yolunun, "kritik basınç" değerlendirmesi ile incelenen çökebilirliği (kollapsibilite) vardır ve dışsal faktörler, artan çökebilirliğe yol açabilir.
Normalde doğumda dil damağa yüksek yerleşmiştir ve emme, yutma ve çiğneme ile ilgili sürekli aktivitesi yaşına kadar aktif olan intermiller sinkondrozun (eklemi oluşturan iki kemiğin kıkırdak yüzlerinin birbirleriyle birleşmesi) uyarılmasına neden olur ve normal oral- yüz büyümesi. Normal burun solunumu bu dil pozisyonu ile ilişkilidir.
Dil bağına bağlı olarak dilin pozisyonunda değişiklik ile anterior ve posterior çapraz ısırık, mandibula orantısız bir büyüme ve maksillada anormal bir büyüme ile sonuçlanan sekonder ortodontik etkiler ile ağız solunmasına yol açtığı gösterilmiştir. Tüm bu anatomik değişiklikler üst hava yolunun boyutunu etkiler ve uyku sırasında çökme riskini artırır. Dil bağının uyku apnesine yatkınlığa nede olduğunu vurgulayan bilimsel çalışma ve linki >> A frequent phenotype for paediatric sleep apnoea: short lingual frenulum - funduszeue.info
Konu ile ilgili literatürdeki yayınlardan size bahsetmek isterim.
funduszeue.info yılında, dil bağının bebeklik döneminde kendiliğinden de yırtılabileceğini bildirmiştir. Dil bağı kısa ve kalın olarak gelişen çocukların ilerleyen zamanda diş problemleri (mandibuler insisiv dişler arasında aralık ortaya çıkması) ve çeşitli harfleri ("l","r","t","n","th", "sh" ve "z") söylerken zorlanma olabileceğini vurgulamıştır. İlgili yazıyı okuyabileceğiniz link >> Shafer'S Textbook Of Oral Pathology (6Th Edition)
funduszeue.infot, yılındaki kitabında, dil bağının konuşma sorunlarına neden olabileceği ve dil bağı kısa olan insanların "lemonade" kelimesini "wemonade" olarak söylemek zorunda kalabileceğini bildirmiştir. İlgili makaleyi okuyabileceiğiniz link >> Essentials of Oral Pathology - Sayfa 22
Dil bağının yırtılması erişkinlik döneminde nadirdir. Bunun nedeni, yaş büyüdükçe dil bağının daha kısa ve kalın olmasıdır. Bazı erişkin ve dil bağı kısa olan hastalarım, uzun süreli konuştuklarında ya da dillerini ağız dışına çıkarmaya çalıştıklarında, dil bağı üzerinde kızarma ve nadiren kanama olduğunu ifade ettiler. Konu ile ilgili yurt dışında erken dönemde dil bağının fark edilebilmesi için, dil bağı farkındalık grupları oluşturulmaya başlanmıştır. Yandaki fotoğrafta, dil bağı olan erişkin bir hastanın dil ucundaki çatallanma, dil bağının kalın ve damarlı olduğu görülmektedir.Aslında Amerikan Pediatri Akademisi' nin emzirme sorunu olan ve emzirme danışmanlığı ile düzelmeyen, dil bağının fark edilir edilmez kesilmesi gerektiğini önermesinin nedeni, bebeğin en erken dönemde alabileceği anne sütünü mümkün olduğunda ulaşabilmesi ve bekletildikçe eklenen dil bağına bağlı sorunlardan ve bunlarla ilişkili gerekli tedavi süreçlerinden kaçınılması içindir (kaynaklar: Tongue-tie - Better Health Channel / Frenotomy for breastfed tongue-tied infants: a fresh look at an old procedure). Gerçekten konu ile ilgili şuan tartışmalı bilgiler fazla ancak dil bağının bu kadar çok belirtiye neden olabileceği hiç bir eski kaynakta yazmıyor kaynaklarda son 5 yıl içerisinde tedavi şekilleri, dil bağı sınıflaması ve dil bağı belirtileri ile ilgili ciddi ifade değişiklikleri ve yeni bilgiler mevcut.
Yenidoğanda dil bağı varsa ancak emzirmede sorun yoksa, o zaman bir frenotomi gerekli değildir. Dil bağı elastik ve gevşekse, dilde hareket kısıtlanmasına mimimal etki ediyorsa beklenilmesi, emzir danışmanlığının yapılması uygundur. Bununla birlikte, çocuğunuz mandallama konusunda sorun yaşıyorsa ve emzirmek için çok rahatsız edici buluyorsanız, bu prosedürü almayı düşünebilirsiniz.
Sıkı bir dil bağının kesilmesi, bebeğinizin dilinin daha özgürce hareket etmesini ve ağzını yeterince dışarı çıkmasını sağlar, böylece iyi bir şekilde memeye sabitlenme ve iyi bir mandallama yapabilir. Yeni doğmuş bebeğiniz daha iyi yakalandığında, daha fazla anne sütü alabilir ve emzirme her ikiniz için daha kolay ve daha rahat hale gelmelidir.
Bir frenotomi bazı çocuklar için cevap olsa da, tüm emzirme problemlerini çözmez. Bu nedenle, bebeğinizin işlemden sonra bile hala emzirme güçlüğü yaşama ihtimali vardır. Bununla birlikte, birçok yenidoğan ve anne için emzirmeyi daha başarılı hale getirebilir ve daha uzun süre devam etmesine yardımcı olabilir. Özellikle kalın arka dil bağı olan bebeklerde işlem sonrasında hissedilen ağrı ve ilk hafta meme reddi olasılığı daha fazla olabilir.
American Academy of Pediatric Dentistry (Amerikan Pediatrik Diş Hekimliği Akademisi)' e ait Ankyloglossia in the Infant and Young Child: Clinical Suggestions for Diagnosis and Management (Bebek ve Küçük Çocukta Ankiloglosi: Klinik Tanı ve Yönetim İçin Öneriler) isimli tanı ve tedavi rehberi linki >> funduszeue.info Bu rehberde, kulak burun boğaz uzmanları, ağız cerrahları, çocuk doktorları, konuşma terapistleri ve emzirme danışmanları dil bağının çeşitli yönleri hakkında farklı görüşler dile getirebileceği, bebeklerde özellikle beslenme bozukluğu olduğunda cerrahi tedavinin önem vurgulanmış. Bu rehberde önerilen, sadece emzir danışmanlığı ve hemşirelik hizmetleri ile düzelmeyen beslenme sorunları olan bebeklerde ve konuşma sorunları olan çocuk ve erişkinlerde ameliyatın tedavi seçeneği olarak düşünülmesi gerektiğidir. Yani her dil bağının ameliyat edilmesi gerekli değildir.
Dil bağı konuşmada gecikmeye neden olmaz ancak; sesin şekillendirilmesinde (artikülasyon) soruna neden olmaktadır Özellikle bebeklerde serbest dil alanı 16 mm den daha kısa olan ve yetişkinlerde Ferrés-Amat Fonksiyonel Dil Bağı Sınıflandırılması' na göre interdental aralığın çok az bir kısmını kat edebilen dil ucu olduğunda dil kısıtlanması fazladır, konuşmada netlik bozulması ve seslerin şekillendirilmesinde sorun olmaktadır.
Sözlü dilimiz çok genç yaşlarda başlar. İlk kelimeler, anne, baba gibi sesler bebekler için normaldir. Bebekler sesimiz ve sözlerimizle büyülenirler. Dillerin hareketi, kelimelerin ve çalışma kelimelerinin cümlelere telaffuz edilmesi için önemlidir. Başkalarıyla net etkileşim olmadan, sosyal konuşma becerileri engellenebilir. Dilin birkaç görevi bulunmaktadır. Konuşmanın netliği kesinlikle çok önemlidir. Dilimizin, harfleri, kelimeleri ve cümleleri seslendirmek için damağa doğru hareket etme ve damağa rahat bir şekilde ulaşması gerekmektedir. Doğası gereği performans gösteremezse, lisping (peltekçe konuşmak) ve diğer bozukluklar ortaya çıkabilir. Kendinizi test edin - dil ucunuzu alt ön dişlerinizin altına yerleştirin, itin ve tutun, şimdi konuşmaya çalışın.
Dil bağınınkonuşma üzerindeki gerçek etkisi tam olarak anlaşılamamıştır. t, d, z, s, th, n ve l lingual seslerini telaffuz ederken dilin ağzın çatısıyla temas etmesi gerekir. Dil ciddi şekilde kısıtlandığında ve ağız çatısına ulaşamadığı zaman, çocuk artikülasyon ile ilgili problemler yaşayabilir. Bazen ufak bir ses değişikliği ciddi anlam değişikliğine neden olabilir örneğin: "arı" yerine "ayı" denilmesi gibi.
Horton ve arkadaşları tarafından neredeyse 40 yıl önce yazdıkları makalede, dil bağının aynı şekilde konuşmayı engellemek yerine artikülasyon bozukluğu ile (kelimelerin yanlış telaffuz edilmesine) örneğin İngilizce Ls yerine Ws denilmesi (lemonade yerine wemonade söylenilmesi) daha çok belirti verdiği vurgulanmış. Tabiki, arka dil bağı neydi? ve ön dil bağı kaça ayrılır? soruları belki o zamanlar bilimsel olarak yanlış ifadeler olarak kabul edilebilirdi. Makalenin linki >> funduszeue.info
Messner ve Lalakea tarafından yapılan ve uluslararası en saygın dergilerden bir tanesinde yayınladıkları bilimsel çalışmalarında, dil bağı olan çocuklarda konşma başlama yaşının etkilenmediği ancak, dil bağının artikülasyon bozukluğuna ve konuşurken aşırı zorlanmaya neden olabileceğini vurgulamışlardır. Yazarlar hangi hastada konuşma bozukluğu ortaya çıkabileceğini anlamanın basit ve pratik bir yolu olmadığını savunsalar da; yukarıda paylaştığım Amerikan Akademisi' ne ait sayfada ileri derecede dilin bağlı olması durumu yani Tip 1 ön dil bağı (ve belki tip 2 ön dil bağı) olan hastalarda konuşma bozukluğu olması muhtemeldir. Bu çalışma yılında yapılmış ve 13 yılda, dil bağının ne olduğu ve nasıl olduğu konusunda çok değişiklikler oldu Çalışmaya ulaşabileceğiniz linkler >> funduszeue.info / funduszeue.info
Dil altı bağı konuşmaya engel mi? sorusunun cevabı yakın zamana kadar tartışmalıydı. Özellikle dil altı bağı tip 1 ön dil bağı şeklinde olan ve dilin ucuna kadar dil bağı uzanan hastalarda bu soruya evet olarak yanıt vermek bilimsel olarak yanlış olmaz. Yabancı sosyal paylaşım gruplarında, aylarca konuşa treapistine giden ve dil bağı kesildikten sonra bir anda konuşmasında hızlı düzelme görülen çocukların anlatıldığı paylaşımları bulabilirsiniz.
Amerikan KBB & BBC Akademisi' nin yılında hazırlanmış sayfasında (funduszeue.info - bu linke tıklandığında farklı bir linke yönlendiriliyor şuan) dil bağı sınıflandırılmasına göre bilgi verilmemiş çoğu dil bağı olan çocukta konuşmanın kolay etkilenmeyeceği, dil bağı kesilmesi işlemi yapılmayan bebeklerde özellikle 3 yaş civarında belirginleşmeye başlayan ingilizce l, r, t, d, n, th, sh, z seslerini çıkartırken zorlanmaya neden olabileceği vurgulanmış. Aslında bu web sayfasında da (özellikle Tip 1 ve Tip 2 ön dil bağı belirtilerinden olan) dil ucunda çatallaşma varsa, dil ucu üst diş etlerine değdirilemiyorsa, dil ucu ağı çatısına değdirilemiyorsa, dil ucu yanlara hareket ettirmede zorluk varsa bu dil bağına sahip olan çocuklarda artikülasyon bozukluğu ortaya çıkması muhtemeldir şeklinde özetlenmiş.
İrlanda' dan güzel bir makeleyi paylaşmak isterim. Makele sayfasında paylaşılan videoda, 6 yaşında ve tedavi edilmemiş dil bağı olan Ellen isimli kız çocuğu, 1 ay öncesine kadar hiç konuşmuyor 1 ay önce yapılan dil bağı kesilmesi işlemi sonrasında dil ve konuşma becerilerinde çok hızı gelişme ortaya çıkan hastanın annesi aynı zamanda, karakter değişikliğinin olduğunu vurguluyor. Dil bağının zararları, olumsuz sağlık etkileri doktorlar tarafından bu videoda anlatılıyor. İşte makalenin linki (tıklayınca ayrı sayfada açılıyor) >> funduszeue.info
Daha önce dil bağının yeni sınıflandırma sistemine göre nasıl sınıflandırıldığını, her dil bağının aynı olmadığı gibi; dil bağlarının çeşitlerine göre neden olabilcekleri belirtilerin farklı olabileceğini vurgulamıştım. Bu videoda arada gösterilen dil bağı Tip I Ön Dil Bağı. Muhtemelen kız çocuğunun 6 sene boyunca dilinin hareketleri ileri derecede kısıtlanmış.
Eski kaynaklarda dil bağı sınıflandırılması ve dil bağının çeşitleri yazmadığı gibi; dil bağı konuşmaya engel mi ya da dil bağı konuşma bozukluğu yapar mı sorusuna cevap olarak hayır deniliyordu. Videoda da izleyeceğiniz iki doktor ve ara yazılarında, dil bağı kesilmesi işleminin çok basit ve küçük bebeklerde ofis şartlarında yapılabileceği, bu basit işlemin hastada konuşma bozukluğu, psikolojik sorunlar, gelişme bozukluğu ve daha bir çok olumsuz sağlık etkisinin ortaya çıkmasını engelleyebileceği, anne sütü alımının önemi ve dil altı bağının bebeklerde meme emmeyi zorlaştıracağı vurgulanmaktadır.
Dil bağı ile ilgili insanların bilgilendirilmesi ve bebeklerin bu basit bir işlemle önlenebilir duruma bağlı olası olumsuz sağlık etkilerinin önlenebilmesi hakkında bilgiler bulunan ingilizce funduszeue.info web sitesinde dil bağı ile ilgili görseller bulabilirsiniz. Yazarların bu web sitesinde vurguladıkları güzel birkaç cümleyi sizlerle paylaşmak isterim: tedavi edilmemiş dil bağına bağlı geniş kapsamlı ve değişen derecelerde yüz ve dişlerin yapısında ve oral fonksiyonlarda etkilenme olmaktadır. Bu nedenle, emzirme, yemek yeme, sindirim, öpüşme ve sosyal beceriler olumsuz etkilenebilmektedir.
Konu ile ilgili çalışmalarını yakından takip ettiğim ve dil bağının sınıflandırılması, dil bağının belirtileri ve gerçek anatomik detayları hakkında bir çok makale hazırlamış olan Dr Lawrence Kotlow' un web sitesi >> funduszeue.info yeni çıkan SOS 4 TOTS" isimli kitabı için hazırlanmış web sayfaları >> funduszeue.info funduszeue.info#sos)Yine Amerika' dan yaklaşık 30 yıllık dil bağı ve dudak bağı konusunda tecrübesi bulunan Dr Brian Palmer' ın sunum ve makelesine ulaşabileceğiniz link >> funduszeue.info
Bu sunumda, dil bağı kesildikten sonra ağız içi kas egzersizleri ile yutmanın yeniden öğretilmesi ve konuşma bozukluğu varsa yine konuşma ve dil patoloğundan destek alınması vurgulanmaktadır Dil bağının kendiliğinden geçmeyeceğini ve nadiren az miktarda yırtılma olabileceği bilgisini de bulabilirsiniz.
Konu ile ilgili ve tecrübeli diğer bir kişi Avustralya' dan dil ve konuşma patoloğu Dr Caroline Bowen' in web sayfasında dil bağı ve konuşma üzerine etkilerini bulabilirsiniz >> funduszeue.info Dil bağının konuşma başlama yaşına etkisi ve çocuklarda neden olabileceği konuşma bozuklukları hakkında güzel bilgiler mevcut.
Dil ve konuşma patoloğu Maya Sanghi tarafından yazılmış, dil bağı ve konuşma becerileri üzerine olmsuz etkileri hakkında yazılmış ve Hindistan' dan güzel bir web sitesi linki >> funduszeue.info zamanda funduszeue.info sitesinde konu ile ilgili bir çok ailenin yazdığı, dil bağı belirtileri,dil bağınin konuşma üzerine olan etkileri ve dil bağı kesildikten sonraki konuşma üzerine olumlu etkileri konusunda bilgiler bulabilirsiniz.Kabaca siz de kendiniz Tip 1 ön dil bağı olan bebeklerin yaşadıklarını hissedebilmek için, dilinizin ucunu alt kesici dişlerinize değdirin ve konuşmaya, yutmaya ya da ağzınızda ki bir lokmayı geriye doğru ilerletmeye çalışın. Ne kadar zor değilmi Konuşurken alt çenenizi bazı sert ünsüz kelimelerde abartılı olarak dışarıya ve öne doğru çıkardığınızı, yutkunma esnasında fazladan hava yuttuğunuzu, arka dişerinize yakın lokmaları hareket etttiremediğinizi, dilin orta kısmını daha çok kullanmaya çalışarak konuştuğunuzu fark edebilirsiniz. Anne sütü emmek zorunda kalan bebeklerde, bebeğin karnını doyurabilmesi için anne sütünü memeden vakumlayabilmesi, memenin kahverengi bölümüne dilin ucuyla baskı uygulayabilmesi ve dilin orta kısmıyla süt kanallarına baskı yaparak ağzına bol miktarda süt fışkırtması gerekmektedir. Dili bu şekilde bağlı olan bebekler, yeterli miktarda sütü ağız içerisine çekemezler, dil bağının türüne ve yerleşimine göre bu emzirme sorunun miktarı değişebilir. Şimdi, mantık olarak dil ucuna kadar yerleşen dil bağı olan bebeklerde Amerikan Akademisi' nin vurguladığı gibi konuşmanın etkilenmesi (artikülasyon problemleri) daha olasıdır. Bilgiler netleştikçe yakın zamanda dil bağının önemi, hastaların erken tedavi edilmesi konusunda daha geniş katılımlı bilgilendirme araçları hazırlanacaktır.
Dil bağı kendiliğinden düzelir ya da yaşını bekleyin şeklinde yaklaşımlar sadece bebeklerde özetlenilen bu sorunların ortaya çıkmasına neden olmakla kalmayıp; işlemin daha zorlaşmasına ve belki tedavi sonrası hastanın konuşma, beslenme ve tüm dil fonksiyonlarında daha uzun bir zamanda normaleleşme ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Ankiloglosi, genel popülasyonun % 'inde bildirilen konjenital bir anomali olarak kabul edilir. Otozomal X'e bağlı baskın bir özellik olarak kalıtsal olabilir (erkeklerde daha yaygındır). Beckwith-Wiedemann, orofasiyal dijital sendrom, yarık damak ve Optiz sendromu gibi genetik olarak ilişkili sendromlarda kısa bir lingual frenulum bildirilmiştir, ancak bu sendromlarla ilişkili tüm mutasyonlar bilinmemektedir. TBX22 genindeki (bir T-kutu transkripsiyon faktörü) ve antitloglosisi olan farelerde, öksüz bir G-proteini bağlı reseptör olan ankiloglossia ve yarık damak olan kişiler üzerinde genetik çalışmalar yapılmıştır. Bu mutasyonları olan dişiler sadece kısa lingual frenula ile ortaya çıkabilir.
Dil bağı olan bazı bebekler herhangi bir sorun olmadan meme emebilir ve bazıları meme emerken ciddi zorlanırlar. Gerçekten bu durum bebeğe ve dil bağının şiddetine bağlıdır. Yani bütün dil bağlarında emzirme sorunlarının görülmesi şart değildir. Örneğin Tip 3 elastik ön dil bağlarında bazen hastalarda hiçbir belirti ortaya çıkmayabilir.
Bebekler meme emerken dilini göğsüne takarken kullanırlar. Meme ucunu ve çevresindeki areolaları ağızlarına almak için dillerini uzatırlar. Ayrıca dillerini areola etrafında iyi bir sabitleyici mühür oluşturmak için kullanırlar. Ancak, dil bağı olan bir bebek, göğsüne mandallamak ve mandalı iyi sabitlemek için ağzını açamayabilir. Dilin bağlı ve kısıtlı olması bebeği emerken meme başının altındaki süt kanallarını sıkmak için gerekli hareketleri yapmasını engelleyebilir. Zayıf bir mandal ve emme zorluğunun kombinasyonu, bebeğin anne sütünü memeden etkili bir şekilde çıkarmasını önleyebilir.
Ankiloglossi için cerrahi müdahale endikasyonları tartışmalıdır. Ankiloglosinin emzirme güçlüğünde oynadığı rolde klinisyenler arasında farklılıklar vardır. Bir çalışma, çocuk doktorlarının yüzde 10'unu, kulak burun boğaz uzmanlarının yüzde 30'unu ve laktasyon danışmanlarının yüzde 69'unu ankiloglosinin sıklıkla emzirme sorunlarına neden olduğunu vurgulamaktadır. Bu tutum ve inançlar kulak burun boğaz uzmanına sevk yöntemlerini cerrahi müdahale için etkileyebilir. Dil bağı ve emzirme sonuçlarının tedavisi ile ilgili literatürün yakın tarihli bir sistematik incelemesi, frenotominin anneler tarafından bildirildiği gibi gelişmiş emzirme ile ilişkili olabileceğini gösteren kanıtlar göstermiştir.
Konservatif önlemler yeterli değilse, ankiloglosiyi tedavi etmek için çoklu Frenotomi olmayan en yaygın ameliyattır. Bu, lingual frenulumun kesilmesi ile yapılır ve genellikle minimal kanama ile ofis ortamında lokal anestezi olmadan yapılabilir. Potansiyel yan etkilerin bazıları arasında kanama, ağrı, skar oluşumu ve dikkatle yapılmazsa çevre yapılara verilen hasar yer almaktadır.
Bebek işlemden hemen sonra beslenebilir. Dili bağlayan bir yara izi oluşursa, bir frenotominin tekrarlanması gerekebilir. Alternatif olarak, frenuloplasti yapılabilir. Bu prosedür genel anestezi gerektirir ve dikişlerle kapatılan frenumu serbest bırakmak için bir veya daha fazla Z-plasti içerir. Bunun dışında dil bağı dokusunun çıkarılmasını içeren "frenektomi" işlemi, dil bağının yeniden yapışma riskini azaltabilmektedir. Özellikle genel anestezi gerektiren bir revizyon cerrahisi düşünülüyorsa, beslenme zorluğu veya yutma güçlüğü için tanımlanamayan bir neden olmadığından emin olmalısınız.
Bir frenotomi (frenulotomi olarak da bilinir), dil bağı olan bebekler için küçük bir ameliyat veya prosedürdür. Çocuğunuzun dilindeki frenulumun basit bir parçası kesilmektedir. Doktor lokal anestezi kullanabilir, ancak çoğu yenidoğan anestezi olmadan idare edebilir. Fazla kanama yapmaz ve dikişlere genellikle ihtiyaç duyulmaz.
Ankiloglosinin cerrahi tedavisini çevreleyen literatürün çoğu emzirme güçlüğü ve sonuçları üzerine yoğunlaşmıştır. Emzirme güçlüğü dışındaki sorunlar için frenotomi sonuçları ile ilgili güçlü bilimsel kanıt ve veriler sınırlıdır (kaynak >> Kids ENT Health Month: Ankyloglossia).
Yukarıdaki fotoğrafta, hastanede ameliyathane şartlarında sedasyon anestezisi altında yapılan, bebekte dil bağı ameliyatı - frenektomi öncesi ve sonrası dil görünümü mevcuttur. Dilin altındaki mor renkte görünen dikişlerin hepsi kendiliğinden eriyebilen özellikteki dikiş materyalleridir. Çene altı tükürük bezinin kanallarına yakın olan kesi alanına bu dikişlerden atılmamıştır. |
Yukarıdaki fotoğrafta, önceden başka bir klinikte basit dil bağı kesisi yapılmış ve yeniden yapışıklığa bağlı olarak dil hareketlerinde kısıtlanma, beslenme sorunları ortaya çıkan bebekte, hastanede ameliyathane şartlarında sedasyon anestezisi altında yapılan, revizyon dil bağı ameliyatı - frenektomi öncesi ve sonrası dil görünümü mevcuttur. Dilin altındaki mor renkte görünen dikişlerin hepsi kendiliğinden eriyebilen özellikteki dikiş materyalleridir. Çene altı tükürük bezinin kanallarına yakın olan kesi alanına bu dikişlerden atılmamıştır. |
Yukarıdaki fotoğrafta, thermal welding cihazı ile lingual frenektomi operasyonu yapılan bebeğin, operasyon öncesi ve sonrası görüntüleri yer almaktadır. |
Yukarıdaki fotoğrafta, thermal welding cihazı ile lingual frenektomi operasyonu yapılan 7 aylık bebeğin, operasyon öncesi ve sonrası görüntüleri yer almaktadır. Hastanın çene altı tükürük bezinin açılma alanına yakın olan, kesi bölgesinin altta kalan kısmına dikiş atılmamıştır. Tüm atılan dikiş materyalleri kendiliğinden eriyebilen özelliktedir. Buradaki dikiş atılmasının amacı kanama kontrolünün yanında kesi yerinin dikey düzlemde iyileşmesini sağlamak ve dil ucunda az miktarda göreceli sivrileşme etkisinin sağlanmasıdır. |
Genel olarak, bir frenotomi hızlı, basit ve güvenlidir. Bununla birlikte, tüm prosedürler için riskler vardır. Ve nadir de olsa, bir frenotomi ağrıya, kanamaya ve enfeksiyona neden olabilir. Bu yüzden eğitimli bir sağlık hizmeti sağlayıcısı tarafından gerçekleştirilmesi çok önemlidir.
Yukarıdaki videoda, yetişkin hastada dil bağı ameliyatı ve öncesi dil altı görünümü mevcuttur. Dil bağı dokusu çıkarılması ameliyatı (frenektomi) yapılan hastanın, ameliyat sonrasında dil altında eriyebilen dikiş materyalleri ve lokal anestezik etkisine bağlı dil ucundaki ödem görülmektedir.
Yukarıdaki fotoğrafta, ofis şartlarında, lokal anestezi altında yapılan yetişkinde dil bağı ameliyatı - frenektomi öncesi ve sonrası dil görünümü mevcuttur. Dilin altındaki dikişlerin hepsi kendiliğinden eriyebilen özellikteki materyallerdir. |
Yukarıdaki fotoğraflarda, ofis şartlarında, lokal anestezi altında yapılan yetişkinde dil bağı ameliyatı - frenektomi öncesi ve sonrası dil altı görünümü mevcuttur. Dilin altındaki dikişlerin hepsi kendiliğinden eriyebilen özellikteki materyallerdir. |
Yukarıdaki videoda ve aşağıdaki iki fotoğrafta, ofiste lokal anestezi altında yapılan, erişkin hastada dil bağı ameliyatı - frenektomi öncesi ve sonrası dil görünümü mevcuttur. Dilin altındaki beyaz renkte görünen dikişlerin hepsi kendiliğinden eriyebilen özellikteki dikiş materyalleridir. Çene altı tükürük bezinin kanallarına yakın olan kesi alanına bu dikişlerden atılmamıştır.
Dil bağı ameliyatının riskleri hakkında bilgiler bulabileceğiniz link >> Dil Bağı Ameliyatının Riskleri, Uyarılar ve Önlemler
Dil bağı ameliyatı ile ilgili ayrıntılı bilgiler bulabileceğiniz link >> Dil Bağı Ameliyatı (Hipertrofik Lingual Frenulum Tedavisi)
Muayenehane (Private Office):
Adres (Address): İncirli Cad., No, Kat:4, Dilek Pastanesi Üstü (Dilek Patisserie Building), Posta kodu: , Bakırköy - İstanbulRandevu Tel (Appointment Phone): 00 52
Cep tel (Mobile phone): (+90)
Fax: (+90) 74 47
Dilin durumu, rengi ve şekli birçok hastalığın habercisi olabiliyor. Dilin bütün iç organların aynası olduğunu belirten uzmanlar, aynanın karşısına geçip insanların kendilerine dil çıkarmalarını önerdi.
KENDİNİZE DİL ÇIKARIN
Cımbız, "Aynanın karşısına geçip kendinize dil çıkarın. Dilinizin normalin dışında bir görüntüsü varsa hayatınızda değiştirmeniz gereken şeylerin olduğuna işarettir. Eğer dilimizin altındaki damarlar fazla ise aşırı şeker ve tuz alıyoruz demektir. Bunu azaltmamız lazım. Eğer dilin üstünde koyu kırmızı bir renk varsa acıdan ve baharatlardan uzak durmamız gerekiyor. Eğer dil soluk kuruysa, açık renkteyse vücut sıvısız kalmış demektir." diye konuştu.
RENGİNE BAK TEŞHİS KOY
Cımbız "Dilin rengi koyu kırmızıysa iltihabın çok fazla olduğunu; hatta dilin üzerinde sarı bir tabaka varsa vücutta uzun süreli bir iltihabın olduğunu bize gösteriyor. Eğer böyle bir problemle karşı karşıya kaldıysanız doktorunuza görünmenizde fayda vardır. Çünkü oradaki iltihap uzun süreli olduğu için vücut kendi kendine tedavi edemiyordur. Müdahaleye ihtiyaç vardır. Dilin rengi hastalıkların ön teşhisidir. Yani size ileriki zamanlarda ortaya çıkacak hastalığı önceden bildirir" şeklinde konuştu.
Dile, dikkatle bakan ve inceleyenlerin hastalık hakkında da fikir sahibi olabileceğimizi belirten Cımbız "Diliniz çok ıslak ve çok tükürüklüyse bu sizin sık beslendiğinizi ve vücudunuzda çok fazla su tuttuğunuzun göstergesidir. Bunun yanında tansiyonunuz yükseliyorsa çok fazla tuzlu, şekerli ve baharatlı besleniyorsunuz anlamına gelir" ifadelerini kullandı.
DİLİN ŞEKLİ DE ÖNEMLİ
Cımbız, dilin bütün iç organların aynası olduğunu ifade ederek dilin şekilleri ve işaret ettiği hastalıklar hakkında da bilgi verdi. Cımbız, "Diliniz düz olması gerekirken dilinizin kenarlarında diş izi varsa karaciğer ve safrakesenizde sorun vardır. Bu ciddi bir karaciğer ve safrakesesi hastası olduğunuzu göstermiyor; ama ilerde bunun olacağını ve uzun süredir böyle bir problem yaşadığınızı gösterir. Eğer böyle bir problem varsa karaciğerinizi destekleyen et, daha az ilaç, daha fazla sebze tüketmeniz gerekiyor. Diliniz soluk renkli ise pembeliği kaybolmuşsa bu sizin kansız olduğunuzu gösterir. Kan yapıcı yiyecekler tüketmeli, kafeini azaltmanız gerekmektedir diye konuştu.
Özellikle dilin ucunda oluşan değişikliklerin kalp ve akciğer ile ilgili problemleri gösterdiğini kaydeden Cımbız "Dilin ortasının sarı, beyaz olması mide ve dalak ile ilgili fikirler verir. Dil ortasındaki renkli lekeler ile birlikte dilin yanlarında gördüğünüz diş izleri ve çatlaklar karaciğer ve safra kesesiyle ilgili problem olduğunu gösterir. Dili yukarı kaldırıp altındaki damarlar çok belirgin ise mesane ve böbrek problemlerinin ön planda olduğunu gösteriyor" dedi.
funduszeue.info - Yaşam
Uzmanlar dil renginin ve şeklinin çeşitli hastalıkların habercisi olduğunu söylüyor. Bunun yanı sıra dil renginin ilerleyen zamanlarda ortaya çıkabilecek hastalıkları da önceden bildirdiğine dair uyarılarda bulunuyor. Peki siz dilinizi çıkarıp ne renk olduğuna baktınız mı? Bunu ara ara yapmakta fayda var. Olabilecek hastalıklara karşı önlem niteliği taşıyan bu basit hareket sağlığımız açısından önem taşıyor. Peki dil rengi hangi hastalıkların habercisidir? Konuyla ilgili merak edilenleri Prof. Dr Ali Cımbız funduszeue.info'a anlattı.
DİLİNİZİN ÜZERİ SARIYSA DİKKAT!
Dilin rengi eğer koyu kırmızıysa iltihabın çok fazla olduğu anlamına gelmektedir. Dilin üzerinde sarı bir tabaka varsa vücutta uzun süreli iltihabın olduğunu göstermektedir. Eğer böyle bir problemle karşı karşıya kaldıysanız doktorunuza görünmenizde fayda vardır. Böyle bir durumda acil olarak doktora görünmekte fayda vardır. Çünkü vücut böyle bir durumda kendi kendini tedavi edemez.
DİL ALTINDAKİ DAMARLAR ÇOK BELİRGİNSE BU DURUM BÖBREK PROBLEMLERİNE İŞARET EDER
Dilin ortasının sarı, beyaz olması mide ve dalak ile ilgili fikirler verir.
Dil ortasındaki renkli lekeler ile birlikte dilin yanlarında gördüğünüz diş izleri ve çatlaklar karaciğer ve safra kesesiyle ilgili problem olduğunu gösterir. Dili yukarı kaldırıp altındaki damarlar çok belirgin ise mesane ve böbrek problemlerinin ön planda olduğunu gösteriyor.
DİL RENGİ İÇ ORGANLAR HAKKINDA BİLGİ VERİR
Dile bakarak birçok hastalığın ön safhası hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Dilimiz sağlığımızın habercisi durumdadır. Aslında bakarsanız dil, tüm iç organların aynasıdır. Eğer dilinizin kenarında diş izi varsa karaciğer ve safra kesenizde sorun vardır. Bu ciddi bir karaciğer ve safra kesesi hastası olduğunuzu göstermiyor; ama ilerde bunun olacağını ve uzun süredir böyle bir problem yaşadığınızı gösterir. Böyle bir problem varsa dilinizde, et, daha az ilaç, daha fazla sebze tüketmeniz gerekiyor.
DİLİNİZİN RENGİ SOLUKSA KANSIZ OLDUĞUNUZUN GÖSTERGESİDİR
Diliniz soluk renkli ise pembeliği kaybolmuşsa bu sizin kansız olduğunuzu gösterir. Kan yapıcı yiyecekler tüketmeli, kafeini azaltmanız gerekmektedir. Özellikle dilin ucunda oluşan değişiklikler kalp ve akciğer ile ilgili problemleri gösterir.
DİL RENGİ HASTALIKLARIN ÖN TEŞHİSİDİR
Dilin rengi hastalıkların ön teşhisidir. Yani size gelecekte ortaya çıkacak hastalığı önceden bildirir. Diliniz çok ıslak ve çok tükürüklüyse bu sizin sık beslendiğinizi ve vücudunuzda çok fazla su tuttuğunuzun göstergesidir. Bunun yanında tansiyonunuz yükseliyorsa çok fazla tuzlu, şekerli ve baharatlı besleniyorsunuz anlamına gelir.
Kaynak: funduszeue.info
dil
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası