dolar dusermi yukselirmi / TİM - Türkiye İhracatçılar Meclisi - "Fed ne yaparsa yapsın dolar yükselecek gibi..."

Dolar Dusermi Yukselirmi

dolar dusermi yukselirmi

Dolar düşer mi, artacak mı, yükselir mi? 2023 dolar tahmini

Herkesin aklında tek bir soru var: Seçimden sonra dolar ne olur, artar mı yükselir mi? Bankaların son dönemdeki dolar/TL tahminleri dikkat çekiyor. Seçimi mevcut iktidarın kazanması durumunda kurun yükseleceği görüşü hakimken, muhalefetin kazanması durumunda kurun geleceğiyle ilgili bankalar farklı tahminlere sahip. İşte 2023 seçim sonrası dolar tahmini
DOLAR DÜŞER Mİ, YÜKSELİR Mİ?


Döviz kurlarında 28 Mayıs'ta yapılan seçimler sonrası başlayan hızlı yükseliş, perşembe günü de devam ediyor.

Çarşamba gününü yüzde 7'nin üzerinde bir artışla tamamlayan, gün içerisinde 1,5 liradan fazla yükselen dolar kuru, an itibarıyla 23,32 seviyesinden işlem görüyor.

Önceki kapanışına göre yüzde 0,33 yükselen dolar/TL, gün içerisinde 23,41 seviyesini görerek rekor kırdı.

9 günde 3,5 lira artış

Dolar/TL, 14 Mayıs seçimlerinden önce 19,57, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun yapıldığı 28 Mayıs'tan önce ise 19,97 seviyesindeydi.

Dolar kuru, 9 işlem gününde yaklaşık 3,5 lira arttı.

Euro/TL'de ise günlük yükseliş yüzde 2'ye yaklaştı. Euro kuru, 25,60 lira seviyesini görerek rekor tazeledi.

Çarşamba gününü 25 liranın altında tamamlayan Euro/TL an itibarıyla 25,57 seviyesinden işlem görüyor.


Kurlar neden artıyor?

Son bir yılda enflasyondaki yükselişin önüne geçmek için baskılanan döviz kurlarının, seçimden sonra artması bekleniyordu.

Hazine ve Maliye Bakanı olan Mehmet Şimşek'in görevi devralırken "rasyonel zemin" ve "uluslararası normlar" ifadelerini kullanarak yeniden serbest piyasa koşullarını dönüleceği beklentisi ve Merkez Bankası'nın azalan rezervleri de kurdaki artışa neden oluyor.

"Müdahaleleri azaltın" talimatı
Bloomberg'in dün yayımlanan haberine göre, Şimşek yönetimindeki Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası'ndan kamu bankaları üzerinden gerçekleştirilen döviz müdahalelerinin yumuşatılmasını istemişti.

Bir kaynağa göre, liradaki düşüşün yüzde 6'yı aşması halinde satışların devamına izin verildi.

Seçimden sonra dolar ne olur, yükselir mi?


Ekonomist Mahfi Eğilmez'in kendi sitesinde 'Seçime giderken sorular ve yanıtlar' başlığıyla yayınlanan yazısı şöyle:

Aslıda sorunun doğru şekli seçimden sonra Türk Lirası daha da değer kaybeder mi şeklinde olmalıdır. Döviz kurları seçime yaklaşılırken yükselmeye başlamış görünüyor. Bunu normal karşılamak gerekir. Çünkü insanlar belirsizliği sevmezler, tedirgin olurlar. Tedirginlik dövize ve altına talebi artırır, dolayısıyla döviz kuru ve altın fiyatı yükselir. Seçimden sonra Türk Lirasının yabancı paralara karşı değer kaybedip kaybetmeyeceği sorusunun yanıtı büyük ölçüde seçimi kimin kazanacağı ne neler yapacağıyla ilgilidir. Türkiye'de mevcut iktidar birçok alanda ve o arada ekonomide inandırıcılığını yitirmiş olduğu için seçimi kazanırsa uyguladığı yanlış ekonomi politikasından vazgeçip doğru politikalara döneceğini açıklasa bile uzun süre inandırıcılık sorunu yaşayabilir. Muhalefetin bu konuda bir üstünlüğü olmakla birlikte seçimi kazanırsa, yapacağı atamalar, yapısal reformlar konusunda girişeceği eylemler inandırıcılığını belirleyecektir. Dolayısıyla bu sorunun yanıtı seçimden sonra neler yapılacağıyla bağlantılıdır.

Seçim sonrası ekonomi politikası değişir mi, değişirse ne yönde değişir?

Seçim sonrası ekonomi politikasının değişip değişmeyeceği sorusu seçimi hangi ittifakın ve önemlisi Cumhurbaşkanı adayının kazanacağına göre yanıtlanması gereken bir soru. Dolayısıyla ilk yanıtlanması gereken soru şudur: Seçimi kim kazanır? Burada bir tahmin yapmaktansa (onu siyaset bilimcilere ve anket firmalarına bırakalım) soruyu iki olasılık için de yanıtlayalım. Seçimi mevcut iktidar ve Cumhurbaşkanı kazanırsa mevcut politika devam eder. Daha doğrusu mevcut politikasızlık devam eder, çünkü bugünkü durumda ortada herhangi bir politika bulunmuyor. Ekonomi modelimiz de olmayan ekonomi politikasından esinlenerek 'kervan yolda dizilir' modeline dayanıyor. Seçimi muhalefet kazanırsa, bugüne kadar yaptıkları açıklamalara, hazırladıkları ortak mutabakat metnine bakarak yeni bir ekonomi politikasının devreye girmesini bekleyebiliriz. Yeni bir ekonomi politikası eğer ekonomiyle ilgili olanların yanı sıra hukuk reformu, eğitim reformu, siyasal partiler reformu, tarım reformu gibi yapısal reformlara dayanarak yola çıkarsa başarılı olur. Bunları kısa sürede yürürlüğe sokamazlarsa başarılı olamaz.  

Faiz artırılırsa kriz çıkar mı?

Her şeyden önce şunu net bir şekilde ortaya koyalım: Türkiye bugün zaten bir krizin içinde. Ama insanlar 2001 krizinde olduğu gibi işsiz kalmadıkları ve düşük faiz nedeniyle yüksek kârlar sağlayan şirketlerin çalışanlarına yaptıkları ücret artışları nedeniyle krizin farkında değiller. Türkiye, bir çeşit 'ertelenmiş kriz' yaşıyor. 'Gelecekte daha pahalı olacak' endişesiyle öne çekilmiş tüketim, ekonomiyi canlı tutarak yaşanan krizin fark edilmesini engelliyor. Krizin gerçekten farkına varılması seçimden sonra olacak. Bugün mevduata verilen faizler, enflasyonun 30 puan altında. Öte yandan kredi faizleri de enflasyonun 15 – 20 puan altında. Ne var ki bankalar kredi kullandırmak istemiyorlar. Çünkü biliyorlar ki faiz artarsa düşük faizle kullandırdıkları krediler sorun olacak.

Faiz, doğru yaklaşımla artırılırsa kriz çıkmaz. Buna karşılık tek başına faiz artırımı sorunları çözemez sadece atılacak diğer adımlar için zaman kazandırır. O nedenle faiz artırımıyla birlikte yapısal reform hareketinin başlatılması şart. Faizi öyle tek hamlede enflasyon düzeyine yükseltmek kriz çıkarabilir. Çünkü düşük faize bağlanmış birçok işlem, kuruluş ve karar var ortada. Faizleri yavaş yavaş artırmak ve enflasyon düşürülene kadar artırmaya devam edileceğini vurgulamak en doğru yaklaşım olur. Kuşkusuz bunları tam anlamıyla bağımsız kılınmış bir Merkez Bankası ve yeni bir kadroyla yapmak gerekir. Bu tür kararları alıp uygularken kişilerin ve kurumların itibar sorunu olmamalıdır.   

Doğru politikalar uygulanırsa dışarıdan kaynak gelir mi?

Eğer doğru ekonomi politikalar uygulamaya sokulur ve bunlar sosyal ve siyasal yapısal reformlarla desteklenirse dış kaynak gelir. Çünkü yabancı yatırımcı açısından bilinirlik ve istikrar en önemli faktörlerdir. Türkiye'nin bugünkü görünümü, yabancı yatırımcı açısından, istikrarsız bir ülke görünümüdür. Ülke risk primini gösteren CDS priminin dünyanın en riskli ülkeleriyle aynı kategoride olması dışarıdan bakıldığında ülkenin nasıl göründüğünün göstergesidir. Çoğu kez hukukun üstünlüğü ve demokrasi eksikliğinden söz edildiğinde "Çin'de hukukun üstünlüğü de demokrasi de yok ama dünyanın yabancı yatırımını çekebiliyor" diye itiraz edenler olur. Tekrar söyleyeyim: Yabancı yatırımcı bilinirlik ve istikrar ister. Çin'de hukukun üstünlüğü ve demokrasi hiçbir zaman olmadı. Yabancı yatırımcı için bu bilinen ve istikrar olarak kabul edilen bir durum. Bugün Çin, demokrasiye geçip hukukun üstünlüğü için adımlar atsa bilinirlik ve istikrar ortadan kalkacağı için yabancı yatırımlar muhtemelen düşer. Türkiye ise bu iki meselede yıllardır batı dünyasını örnek alarak ilerlemeye çalışırken birden bunlardan vazgeçince bilinirliğini ve istikrarını kaybetti. Bunları yeniden yerine oturtmak o kadar kolay değil. Ama bu yolda adımlar atılmaya başlanırsa, özellikle Avrupa Birliğiyle ilişkiler yeniden canlandırılır, ekonomiyle ilgili olduğu kadar sosyal ve siyasal alanlarda da reformlar hızla başlatılırsa dışarıdan kaynak girişi başlar.  

IMF ile program yapıp para almak mümkün müdür?

Türkiye, IMF'nin üyesidir ve IMF, kendisinden destek isteyen üye ülkeleri reddetmez, üzerinde karşılıklı olarak anlaşılmış bir program için destek verir. IMF'den alınacak destek, piyasadan alınabilecek borçtan daha yüksek miktarda ve daha ucuza mal olacağı için önemlidir. IMF ile yapılacak bir program yatırım yapmak ya da borç vermek isteyip de riskten çekinen yabancılar için bir çeşit garanti görevi göreceği için ülkeye kaynak girişini artırır. Ne var ki bu noktada siyasetçilerin halkta yarattığı IMF imajının kötülüğü, bu yola gidilmesini zorlaştıran bir meseledir. Siyasetçiler, popülizme saparak bozdukları ekonomiyi düzeltmek için gelen IMF'ye geçmişin faturasını ve kendi günahlarını yüklerler, halkı da buna inandırmayı başarırlar. Böylece insanlar IMF'nin gelip durduk yerde kendilerine acı ilaç içirdiğini, kemer sıktırdığını düşünür ve IMF'yi lanetlerler. İşler biraz düzelince siyasetçiler IMF'yi gönderir ve düzelen ekonomiyi kendileri düzeltmiş gibi takdim ederler. Bu, bize benzeyen ülkelerde hiç şaşmayan bir gerçektir. O nedenle IMF ile program yapmak bir zafiyet olarak görülür. Oysa asıl üzerinde durulması gereken konu ülkeyi IMF'ye götürmek değil ülkeyi IMF'den destek isteme aşamasına kimin hangi yanlışlarla getirdiği meselesinin ortaya çıkarılmasıdır.

Haber ile daha fazlasına ulaşın:

dolar

Gündem

Döviz yatırımcısının yüzü bu yıl gülecek mi?

Bundan tam 1 yıl öncesine geri gidelim. Kurlarda sert fiyat hareketleri yaşanıyordu. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırımlarına hazırlandığı bir sürece girilirken yüksek enflasyon ortamında Türkiye, faiz indirimlerine başlamış ve birçok kişi Türk Lirası’ndan dolara dönüyordu. Tarihler 20 Aralık 2021’i gösterdiğinde dolar, 18.37 TL ile tarihi zirvesini görmüştü. İşte o sırada Kur Korumalı Mevduat (KKM) ürünü lanse edildi ve dolar bir anda 11 TL’nin altını gördü. 11 Ocak 2022’de ise döviz bürolarının tabelalarında dolar satış kuru için 14 TL rakamı yazıyordu. KKM, ilk başta bireysel tasarruf sahiplerine yönelik olsa da sonradan kapsamı genişletildi ve şirketler de dahil edildi.

Oyunu KKM değiştirdi

KKM şöyle bir avantaj sunmuştu: Kurlardaki artış faiz gelirinin üzerinde oluşursa aradaki fark mudilerin hesabına yatırılacaktı. Böylece yatırımcı hem kur farkı riskini almayacak hem de kur düşerse faiz geliri elde edecekti. Bu cazip ürün büyük ilgi gördü. Ancak temmuz ayı ortasından itibaren doların 17,50- 18,50 aralığında uzun bir süre hareket etmesi KKM’nin cazibesini azalttı ve kopuşlar başladı. Kimi borsaya yönelirken kimi eurobondları portföylerine dahil etti. Merkez Bankası’nın ‘liralaşma’ stratejisi kapsamında bankalara yönelik getirilen düzenlemeler de döviz tevdiat hesaplarında erimeye yol açtı. 2022 yılı başında 237 milyar dolar olan bankalardaki toplam döviz hesaplarının tutarı yılsonunda 192 milyar dolara indi. Yani 45 milyar dolarlık bir döviz, DTH’lardan çıktı.

Yönü seçim sonucu belirleyecek

Gelelim mevcut duruma… Geçmiş yıllarda yaşanan ekonomik krizler Türkiye’de kemikleşmiş bir döviz yatırımcısı oluşmasına neden oldu. Bu kitlenin büyük bölümü ne olursa olsun parasını döviz cinsinden tutmaktan vazgeçmiyor. Peki bu yıl döviz yatırımcısı umduğunu bulabilir mi? Ya da uzun süre yatay hareket eden dolar yeniden yükselir mi? Piyasanın genel beklentisi seçimlere kadar yani yılın ortasına kurlarda ciddi bir hareket beklenmiyor. Seçim sonuçları tüm piyasalar gibi dövizde de yönü belirleyecek güçte. İktidarın değişmemesi durumunda mevcut para politikası devam edecek gibi. Dolayısıyla yerli yatırımcılar için KKM ürünü olduğu sürece döviz talebinde ciddi bir patlama yaşanma ihtimali düşük. Yabancı yatırımcı da yok denecek kadar az. İktidarın değişmesi durumunda ise nasıl bir para politikası uygulanacağını bugünden kestirmek zor. Ama faiz artırımlarına geri dönülmesi, KKM’den vazgeçilmesi, yabancı yatırımcıların yeni sürece ilgisi kurlar üzerinde etkili olacak kritik gelişmeler.

Alternatif ürünler var

Parasını dövizde tutmak isteyenler için var olduğu sürece KKM en cazip ürün olmaya devam edecek. Kurdaki artış ıskalanmazken kurdaki olası düşüşlere karşı faiz geliri elde edilebiliyor. Öte yandan yıllık yüzde 8-9 civarında faiz geliri sunan eurobondlar da yine döviz yatırımcısı tarafından tercih edilebiir. Bir diğer alternatif ise biraz daha riskli: Yabancı hisse senedi ya da emtia fonlar. Bu ürünlerde paranızı döviz cinsinden değerlendirirken yabancı hisse veya emtialardaki olası yükselişlerden yararlanabilirsiniz.

Dolarda kritik seviye: 18.72 TL

Dolar/TL paritesinin teknik görünümüne bakarsak, parite hala 3 Ocak 2022 haftasında 13.81 TL seviyesinden başlattığı yükseliş trendi üzerindeki hareket devam ediyor. Bahsedilen bu trendin destek noktası bu hafta için 18.72 TL seviyesine denk geliyor. Yani paritede kısmi bir rahatlama için kesinlikle bu trendin altında haftalık kapanışlar görülmeli. Ancak bu trendin aşağı yönlü kırıldığının teyidi ise 18.25 TL seviyesinin altına gelinmesiyle alınabilir. Böyle bir senaryoda ilk aşamada 17.64 TL seviyelerine kadar bir geri çekilme senaryosu üzerinde durmakta fayda var. Olası yukarı hareket riskini ise 18.25 TL seviyesinin üzerinde kalınması tetikleyebilir. Olumsuz olarak adlandırabileceğimiz bu senaryoda 19.80 TL seviyesi önemli direnç noktası konumunda.

Euro mu dolar mı?

 Euro/dolar paritesi 7 Şubat 2022 tarihinde 1,14948 dolar seviyesinden başlattığı düşüş kanalının dışına 8 Kasım 2022 haftasında çıktı. Bu hareketiyle birlikte kısa vadeli yeni bir yükseliş trendi üzerindeki hareketini sürdürüyor. Şu an için olası yukarı hareketin devamı halinde 1,07953 dolar seviyesi kuvvetli yatay direnç noktası konumunda. Bu noktanın kırılması paritenin 1,09 ve 1,11 dolar seviyelerine doğru ivmelenmesini sağlayabilir. Olası geri çekilmelerde ise 1,03677 dolar seviyesi ara destek noktası olmak üzere 1,01604 dolar seviyesi ise trend desteği olması açısından oldukça önemli. Paritenin bu trendin üzerinde kalması durumunda inişli çıkışlı fiyat seyri de oluşsa kısa vadeli trendin yukarı olduğu söylenebilir.

Dolar düşer mi, yükselir mi? O yazardan dolar için şaşkına çeviren açıklama! Güçlü dolar dönemi bitiyor, artık sonu geldi dedi rakam verdi

Türk lirasının karşısında hızla değer kazanan ve zirveye doğru tırmanan dolar kuru dünya piyasası tarafından konuşulmaktadır. FED tarafından gelen faiz açıklaması üzerine doların aşağı ve yukarı yönlü hareketliliğine şahit olunmaktadır. Ekonomist Deniz Yağbasan'ın dolar hakkında yaptığı açıklama ise duyanları çok şaşırttı. İşte, dolar düşecek mi sorusunun yanıtı...

Dolarını hızlı bir şekilde yukarı yönlü hareketliliği kısa sürede son buldu. Açıklanan faiz kararı sonrasında doların duraklaması ve aşağı yönde hareket etmesi ise dolar sahiplerini endişelendirdi. Dolar endeksi perşembe günü en yüksek seviyesi 110,90'dan 107,80'e kadar gerileme yaşadığı görüldü. ABD endeksi üzerinde ki yüzde 7 oranındaki yükselişle beraber altın, gümüş ve euro üzerinde yukarı yönlü hareketlilik başladı.

DOLAR DÖNEMİ SONA ERDİ

FED'in faiz kararı sonrası döviz üzerindeki hareketlilik hakkında çeşitli yorumlar yapıldı. Ekonomist Deniz Yağbasan, kısa vadede işi sıkı tutulması gerektiğini belirtirken aynı zamanda FED Başkanı Powell üzerinde erken gevşeme risklerinin de altı çizildi. Yüzde 5,5 - 6,0 seyrinde devam eden ve yükselişe geçen FED politika faiz beklentileri üzerinde yer alan son veriler ise 4,75 - 5,25 olarak revize edildi. Küresel piyasalarda uzun süredir ele alınan dolar senaryosunun da sonuna gelindiği belirtildi. 

İlgili Haberler

Ekonomide tahminler beklenenden daha kötü

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır