tutukluluğun gözden geçirilmesinde tahliye olur mu / Tutuklama Nedenleri ve Tutuklamaya İtiraz

Tutukluluğun Gözden Geçirilmesinde Tahliye Olur Mu

tutukluluğun gözden geçirilmesinde tahliye olur mu

Kişi hürriyetini kaldırması sebebiyle en ağır koruma tedbiri olarak mevzuatta yer alan tutuklama kararı suiistimal ve keyfiyete oldukça müsaittir. Bu sebeple ulusal ve uluslararası anlamda tutuklama kararının verilebilmesi bir takım sıkı şartlara tabi tutulmuştur. Tutuklama kararı değerlendirilirken uluslararası sözleşme maddelerinin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekeceğinden (Anayasa Madde 90) incelememizde sıklıkla AHİS maddeleri ve AİHM kararlarından örnekler verilecektir. 

Kişi hürriyeti birçok uluslararası sözleşme ile güvence altına alınmıştır. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Beyannamesi’ne göre; “kimse keyfi olarak tutulamaz, alıkonulamaz veya sürülemez.” 

İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 5. Maddesi ise; kişi özgürlüğünün keyfi sınırlamalara karşı korunmasına ilişkin düzenlemeler getirmiş, tutuklamayı, kişi özgürlüğünün ancak hukuka uygun olarak kısıtlanabileceği haller arasında saymıştır. 

Anayasanın Maddesi uluslararası sözleşmelere paralel düzenlemeler getirmiş ve herkesin kişi hürriyetine sahip olması ilkesini benimsemiştir. İlgili madde “Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir. Hâkim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.” Şeklindedir. Buradan hareketle tutuklamanın ana ilkeleri Anayasa ile belirlenmiş fakat tutuklama koşulları Anayasa ve İHAS’ a uygun olarak Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlenmiştir. Şayet bu koşullara uyulmadan tutuklama tedbirine hükmedilirse (ki sıklıkla bu durumla karşılaşılmaktadır) İHAS’ın 5. Maddesine aykırılık durumu gündeme gelecektir. Bu durum aynı zamanda Anayasa’nın Maddesinin de ihlali anlamına gelecektir. Böylesi durumlarda CMK’nın Maddesi gereği tazminat sorumluğu doğacaktır. 

Tutuklamayı, hakim kararı ile anayasa, uluslararası sözleşmeler ve yasalarda belirtilen koşulların varlığı halinde bir kişinin henüz suçluluğu kesinleşmeden özgürlüğünün kısıtlanması olarak tanımlamak mümkündür. Kanun tutuklama tedbirinin uygulanabilmesi için kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin varlığının yanında ayrıca bir tutuklama nedeninin bulunmasını aramıştır. Yukarıda belirttiğimiz üzere bu koruma tedbirinin ağırlığı dolayısıyla tutuklama kararının sadece hakimler tarafından verilebileceği düzenleme altına alınmıştır. 

Tutuklama birtakım zorunlu nedenlerle uygulanabilen istisnai nitelikteki bir koruma tedbiri olup ceza özelliği taşımaz. Nitekim tutuklamada mutlaka ölçülülük ilkesine riayet edilmelidir. Tutuklama kararının kanuni düzenleniş amacı, ceza yargılamasının sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına yardımcı olması düşüncesine dayanmaktadır. Sanığın kaçmasının engellenmesi, delillerin karartılması ya da tanıklara baskı yapılmasının önüne geçilmesi amaçlarına hizmet etmesi bakımından tutuklama tedbirine başvurulmaktadır. Bunun yanında keyfi tutuklamaların her dönemde var olması bu koruma tedbirini bir cezalandırma, gözdağı aracı olarak kullanıldığının da bir göstergesidir. Bu noktada kanunda düzenlenen tutuklama şartlarına riayet edilmesi keyfiyetin önüne geçilmesine katkı sağlamak ve kişi özgürlüğünün korunmasına hizmet etmektedir.

TUTUKLAMA ŞARTLARI

Bir kişinin tutuklanabilmesi için tutukluluk istenen olayda AİHS, Anayasa ve CMK’nın aradığı koşulların gerçekleşmesi gerekir. Bu koşullar; 

1- Kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığı, 

2- Bir tutuklama nedeninin bulunması, 

3- Tutuklamanın ölçülü olması, 

4- Tutuklamaya hakim tarafından karar verilmesi, 

5- Tutuklamaya ancak sanık veya şüpheli hakkında verilebilmesi, 

6- Tutuklama yasağının bulunmaması,

7- Adli kontrol kararının yetersiz kalacağının anlaşılması şeklinde sayılabilir.

7. maddede sayılan şart Ceza Muhakemesi Kanunu'na tarih ve sayılı Kanunla getirilmiş yeni bir düzenlemedir. CMK'nın maddesinde bu kanundan önce böyle bir şart aranmamakta idi.

Aşağıda tüm şartlar başlıklar halinde ayrıca incelenecektir.

TUTUKLAMA NEDENLERİ

CMK’nın Maddesine göre “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren “somut delillerin” ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.” Kanun koyucu bu hükümle kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığının yanında bir tutuklama nedeninin de bulunması gerektiğini belirtmiştir. Tutuklama tedbirine ancak bu şartların bir arada varlığı halinde hükmedilebilir.

TUTUKLAMADA KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİ VE SOMUT DELİLLERİN VARLIĞI

CMK’nın Maddesine göre “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren “somut delillerin” ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.” Kuvvetli suç şüphesinin varlığı tutuklamanın ilk koşuludur. Bu değerlendirme yapılırken tamamen objektif ilkeler gözetilmeli ve her olay kendi içerisinde değerlendirilmelidir. Kuvvetli suç şüphesi ile kastedilen objektif bir üçüncü kişiyi şüpheli ya da sanığın suç işlediği konusunda ikna edecek kadar bilgi ve delilin olması gerekliliğini ifade eder. Bu noktada şüpheye dayanak bilgilerin çürütülmesi tutuklama kararına engel olacaktır.  

Yine birçok kere belirttiğimiz üzere tutuklama tedbirinin uygulanabilmesi için kuvvetli suç şüphesinin gösteren somut delillerin varlığının yanında bir tutuklama nedeninin de bulunması gerekir. “Somut deliller” kavramı kanuna 21/02/ yılında getirilmiştir. Kanunun eski halinde somut deliller yerine “somut olgular” ibaresi kullanılmaktaydı. Tutuklama kararlarındaki kötü niyetin bertaraf edilmesi amacıyla böyle bir değişikliğe gidilmiştir. Ceza muhakemesi maddi gerçeği araştırdığından delil konusunda bir sınırlamaya gidilmemiştir. Dolayısıyla hukuka uygun olarak elde edilmiş ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yardımcı olacak her türlü ispat aracı delil olarak kullanılabilir. Fakat kanunda özellikle somut deliller ibaresine yer verilmiştir. Somut delil kavramı varlığı duyularla algılanabilen, elle tutulup gözle görülebilen delilleri ifade eder. Müşteki ve tanık beyanları, suçta kullanılan aletler, görüntü kayıtları, adli raporlar, bilirkişi raporları gibi deliller somut delile örnek gösterilebilir.  Kuvvetli suç şüphesinin varlığından ancak delillerin değerlendirilerek somutlaştırılması sonucunda bahsedilecektir. 

TUTUKLAMA SEBEBİ VARSAYILAN HALLER

CMK’nın /2. Maddesinde sayılan durumlarda tutuklama nedeninin var olduğu kabul edilir. Fakat bu hallerin varlığı tutuklama zorunluluğunu doğurmaz. Hakim somut olaya göre değerlendirme yapmak ve vicdani kanaatine uygun davranmak zorundadır. Tutuklama nedenlerinin var sayıldığı hallerde de olayın özelliklerine göre bu tedbir funduszeue.infoın yanında /3. Maddede sayılan katalog suçlar bakımından tutuklama nedeni var sayılıfunduszeue.infoa tutuklama nedeninin var sayıldığı haller şu şekilde düzenlenmiştir: 

CMK /2

“Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir: 

a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. 

b) Şüpheli veya sanığın davranışları; 

1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, 

2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.”

TUTUKLAMA NEDENİ VARSAYILAN KATALOG SUÇLAR

Yukarıda da belirttiğimiz üzere CMK’nın /3. Maddesinde bazı suçlar bakımından tutuklama nedeni var kabul edilmiştir. Bu suç tiplerinde karine olarak delillerin yok edilmesi veya değiştirilmesi ya da tanık veya mağdurlara baskı yapılması ihtimalinin var olduğu kabul edilir. Fakat unutulmamalıdır ki bu suç tiplerinde de şüpheli ya da sanığın tutuklanabilmesi için suç işlediğine dair somut delillerin bulunması gerekir. Bu durumda dahi, tutuklama kararı verilebilmesi hakimin takdirinde olup; tutuklama mecburiyetinden söz edilemez. Yasa'da, “var sayılabilir” denilmek suretiyle tutuklamanın ihtiyariliği ilkesi ifade edilmiş bulunmaktadır. 

Kanunda tutuklama nedeninin bulunduğu var sayılan katalog suçlar şöyle sayılmıştır: 

1- Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78), 

2- Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80) 

3- Kasten öldürme suçu (madde 81, 82, 83), 

4- Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87), 

5- İşkence suçu (madde 94, 95) 

6- Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde ), 

7- Çocukların cinsel istismarı (madde ), 

8- Hırsızlık suçu (madde , ) ve yağma (madde , ), 

9- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde ), 

Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde ), 

Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde , , , , ), 

Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde , , , , , , ), 

sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları. 

tarihli ve sayılı Bankalar Kanunu’nun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu. 

tarihli ve sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar. 

tarihli ve sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar. 

tarihli ve sayılı Orman Kanunu’nun uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları. 

6/10/ tarihli ve sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 33 üncü maddesinde sayılan suçlar. 

12/4/ tarihli ve sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7’nci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen suçlar.

CMK’da sayılan bu suç tiplerinin yanında Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun ek Maddesi gereğince; “Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu, 4/12/ tarihli ve sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında tutuklama nedeni varsayılan suçlardandır.

TUTUKLAMA YASAĞI

CMK’nın /4. Maddesine göre; 

1- Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda, 

2- Hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. 

Fakat burada bir istisna mevcuttur. Hapis cezasının üst sınırına bakılmaksızın vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler suçlarda tutuklama yasağı bulunmamaktadır. 

Tutuklama yasağına tabi bir diğer durum ise Çocuk Koruma Kanunu ile getirilmiştir. Buna göre on beş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında üst sınırı beş yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren fillerden dolayı tutuklama kararı verilemez.

TUTUKLAMADA ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİ

Yukarıda tutuklama şartlarını sayarken tutuklama kararının ölçülü olması gerektiğini belirtmiştik. Ölçülülük ilkesi CMK’nın Maddesinde açıkça belirtilmiştir. İlgili maddeye göre; “İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.” 

Ölçülülük ilkesi, tutuklama tedbirinden başka bir güvenlik tedbiri ile beklenen faydanın sağlanıp sağlanamayacağını ifade eder. Örneğin adli kontrol kararı ile şüpheli ya da sanık kontrol altında tutulabiliyorsa böyle bir durumda tutuklama tedbirinin uygulanması ölçülülük ilkesinin ihlali anlamına gelecektir. Tutuklama tedbirinin ihtiyari olduğu unutulmamalıdır. Nitekim madde gerekçesinde “Tasarıya göre tutuklama, artık istisnaî niteliktedir ve önce düşünülmesi gerekli husus, adlî kontrolün uygulanmasının gerekip gerekmediğidir. Tutuklamanın neden ve koşullarını gösteren bu madde, birinci fıkrasında önceliğin adlî kontrole verilmesi gerektiğini ve tutuklamanın istisna oluşturduğunu vurgulamaktadır.” İfadelerine yer verilmiştir. Dolayısıyla bu tedbire başvurmadan önce daha hafif güvenlik tedbirlerinin göz önünde bulundurulması ve hukuk devletinin gereklerine uygun hareket edilmesi gerekir. Tutuklama süresinin verilecek cezadan fazla olduğu durumlarda tutuklama tedbirinin ölçüsüz olacağı da açıktır.

TUTUKLAMA KARARI KİM TARAFINDAN VERİLİR?

Tutuklama karar ancak hakim tarafından verilebilir. Soruşturma aşamasında tutuklama kararı sulh ceza hakimi tarafından verilir. Hakim soruşturma evresinde ancak cumhuriyet savcısının istemi üzerine tutuklama kararı verebilir. Cumhuriyet Savcısı’nın tutuklama isteminde bulunmaması halinde bu tedbire hükmedilemez. Şayet savcı tarafından tutuklama isteminde bulunulmuşsa bu istemin mutlaka gerekçeli olması gerekir. 

Kovuşturma aşamasında ise tutuklama tedbirine görevli mahkeme tarafından karar verilir. Bu karar mahkemece re’sen verilebileceği gibi Cumhuriyet Savcısı’nın istemi üzerine de verilebilir.

TUTUKLAMA KARARININ GEREKÇELİ OLMASI

CMK’nın Maddesine göre; 

“Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda; 

a) Kuvvetli suç şüphesini, 

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını, 

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.” 

Tutuklama kararının gerekçeli olması AİHM tarafından benimsenmiş bir kriterdir. Tutuklama nedenlerinin varlığını gösteren deliller gerekçelendirilmeden soyut ifadelerle karar verilmesi insan hakları ihlali sayılacaktır. Yine aşağıda açıklayacağımız üzere tutukluluk incelemelerinin reddi kararlarının da gerekçeli olması ve birbirinin aynısı olmaması gerekir.

TUTUKLAMA DURUŞMASI

CMK’nın /2. Maddesinde tutuklama kararının sanığa sözlü olarak bildirileceği düzenlenmiştir. Yine kanunun /3. Maddesine göre “tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.” İki hükmün birlikte değerlendirilmesi ile tutuklama kararının mutlaka duruşmada verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Hakim sanığın ya da şüphelinin yokluğunda tutuklama kararı veremeyecektir. CMK gıyabi tutuklamayı kaldırmıştır. Fakat kanunun /5. Maddesinde “Kaçak hakkında üncü ve sonraki maddeler gereğince, sulh ceza hakimi veya mahkeme tarafından yokluğunda tutuklama kararı verilebilir.” Şeklinde hüküm yer almaktadır. Bu hüküm sadece yurt dışındaki kaçaklar hakkında uygulanabilir. 

Ayrıca yukarıda belirttiğimiz üzere tutuklama istemiyle hakim önüne çıkarılan kişinin müdafii yardımından yararlanması zorunludur. Aksi takdirde silahların eşitliği ilkesine ayırkırılık nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlali gündeme gelecektir. Nitekim Yargıtay Ceza Dairesi’nin tarihli bir kararında “Somut olayda silahlı terör örgütü üyeliği suçundan CMK'nın /3 maddesi gereğince tutuklamaya sevk edilip tutuklu olarak yargılanan sanığın, yargılama aşamasında kendisinin seçtiği bir müdafii bulunmadığı gibi CMK'nın maddesi gereğince re'sen müdafii görevlendirilmeyerek bulunduğu hal nedeniyle, delillere erişme ve savunma hazırlama imkanları itibariyle çelişmeli yargılamanın gereği olan “silahların eşitliği” ilkesinin ve Anayasanın 36, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkının ihlali sonucunu doğuracak biçimde, adaletin selameti açısından gerekli olan müdafiinin hukuki yardımından yararlandırılmadan yargılama yapılıp sorgusu tespit edilmek ve hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak biçimde CMK /3, /1 ve /1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi bozma nedenidir.” Şeklinde hüküm kurulmuştur.

TUTUKLULUĞA İTİRAZ

Hakim tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. Tutukluluğa itiraz süresi 7 gündür. Bu süre hesaplanırken kararın verildiği gün hesaba katılmaz. Tutukluluğa itiraz kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. CMK’nın /2. Maddesine göre; “Kararına itiraz edilen hakim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.” 

Tutuklama kararına itiraz hakkı en başta şüpheli ya da sanığa tanınmış bir haktır. Bunlar dışında CMK’nın Maddesine göre; şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi, şüpheli veya sanığa açık olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden başvurabilirler. Şüphelinin veya sanığın başvurusuna ilişkin hükümler, bunlar tarafından yapılacak başvuru ve onu izleyen işlemler için de geçerlidir. 

Tutuklamaya itirazın kararlarının incelenme yeri bakımından CMK’nın Maddesinde ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir. Bu maddeye tarihli Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'la ayrı bir bent daha eklenmiştir. tarihinden itibaren sulh ceza mahkemelerinin tutuklamaya ilişkin kararlarının dikey inceleme usulüne tabi olacağı düzenlenmiştir. Son düzenlemelerden sonra ilgili maddeye göre; 

  • Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrol kararlarına yapılan itirazların incelenmesi yargı çevresinde bulunan asliye ceza hakimi tarafından yapılır. 
  • İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hallerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hakimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. 
  • Sulh ceza hakimliği işleri asliye ceza mahkemeleri tarafından yapılıyorsa itiraz bu defa ağır ceza mahkemesince incelenecektir.
  • Asliye ceza mahkemesi hakimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir. 
  • Naip hakim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir. 
  • Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler. 

Tutukluluğa itiraz hakkındaki kararlar dosya üzerinden duruşma yapılmaksızın verilir. Fakat /1. Maddeye göre gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir. Kararların en kısa sürede verilmesi gerektiği belirtilmiş fakat gün sınırlaması yapılmamıştır. 

CMK’nın /4. Maddesine göre “Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir; ancak ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” Burada ilk defa merci tarafından verilen kararlar ifadesini açıklamak gerekecektir. Bu durum Cumhuriyet Savcısının istemine rağmen sanık ya da şüphelinin tutuklanmaması hallerinde gündeme gelir. Savcının itirazı sonucunda yetkili merci şüpheli ya da sanığın tutuklanmasına karar verirse bu karara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir.

TUTUKLULUKTA GEÇECEK SÜRE

CMK azami tutukluluk süreleri belirlemiştir. Kanun koyucu makul sürede yargılanma hakkının bir gereği olarak böyle bir düzenleme yapmıştır. Tutuklulukta geçecek süreleri ikiye ayırarak incelemek gerecektir. Nitekim asliye ceza ve ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlar bakımından farklı süreler benimsenmiştir. Bunun yanında CMK’da yılında yapılan değişiklikle beraber soruşturma aşaması bakımından da azami tutukluluk süreleri belirlenmiştir. Sürelerin aşılması halinde tutuklunun serbest bırakılması gerekir. 

Ağır Ceza Mahkemesinin Görevine Girmeyen İşlerde Azami Tutukluluk Süresi 

CMK’nın /1. Maddesine göre “Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.” Kanun metninde açıkça belirtildiği üzere azami tutukluluk süresi 18 ay olacaktır. 

Ağır Ceza Mahkemesinin Görevine Giren İşlerde Azami Tutukluluk Süresi 

Bu durumda ise kanun koyucu tutukluluk süresini en çok 2 yıl olarak belirlemiştir. Fakat zorunlu hallerde 2 yıllık sürenin uzatılabileceği ve uzatma süresinin en çok 3 yıl olacağı düzenlenmiştir. Kanunda toplam sürenin 3 yıl mı 5 yıl mı olduğu hususu açık olarak belirtilmediğinden bu durum doktrinde tartışmalara sebebiyet vermiştir. Fakat uygulamada uzatma süresi en fazla 3 yıl olarak kabul edilmiş ve ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde azami tutukluluk süresinin 5 yıl olacağı kabul edilmiştir. 

madenin 2. Fıkrasına göre ise; “ sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/ tarihli ve sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı" geçemez.” 

Soruşturma Aşamasında Azami Tutukluluk Süresi 

CMK’nın /4. Maddesine göre; “Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.” 

Çocuklar Bakımından Tutukluluk Süresi 

Maddenin 5. Fıkrası ile çocuklar açısından azami tutukluluk süreleri düzenlenmiştir. Buna göre; maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır. 

Uzatma Kararları Nasıl Verilir? 

Bütün uzatma süreleri bakımından öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir. Uzatma kararlarının mutlaka uygun bir gerekçe ile gerekçelendirilmesi gerekir. Nitekim AİHM aynı gerekçelerle uzatma kararının alınmasını 5. Maddenin ihlali olarak kabul etmiştir.

HÜKMEN TUTUKLULUK NEDİR?

CMK’da dayanağı bulunmayan fakat uygulamada benimsenen ve “hükümözlülük” olarak da bilinen bu kavram; tutuklunun ilk derece mahkemesi tarafından cezalandırıldığı fakat cezasının kesinleşmediği ara dönemi ifade etmektedir. 

Yukarıda belirttiğimiz sürelerin dolmasıyla sanığın serbest bırakılması gerekirken hükmen tutukluluk kavramı ile uzun yargılama sürelerinde sanıkların tahliye edilmesi engellenmiştir. Yargıtay tarafından da kabul edilen hükümözlülük kavramı ile tutuklanan kişi, tutuklamanın azami sürelerinden istisna tutulmaktadır. İlk derece mahkemesi tarafından mahkumiyetine karar verilen tutuklular bakımından sürelerin işlemeyeceği kabul edilmektedir. Dolayısıyla yukarıda belirttiğimiz tutuklulukta geçecek süreler hükmen tutuklular bakımından uygulanmayacaktır. 

Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun /42 K. Sayılı kararına göre; 

“Ancak anılan maddede belirtilen tutukluluk sürelerinin hesabında yerel mahkeme tarafından hüküm verilinceye kadar geçen süre dikkate alınmalı, buna karşın yerel mahkeme tarafından hükmün verilmesinden sonra tutuklu sanığın hükmen tutuklu hale gelmesi nedeniyle temyizde geçen süre hesaba katılmamalıdır. Zira, hakkında mahkumiyet hükmü kurulmakla sanığın altılı suçu işlediği yerel mahkeme tarafından sabit görülmekte ve bu aşamadan sonra tutukluluğun dayanağı mahkumiyet hükmü olmaktadır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de AİHS'nin funduszeue.infoinin uygulamasına ilişkin olarak verdiği kararlarda tutuklulukla ilgili makul sürenin hesabında, ilk derece mahkemesinin mahkumiyet hükmünden sonra geçen süreyi dikkate almamaktadır.”

TUTUKLAMA KARARININ GERİ ALINMASI VE HÜKÜMSÜZ KALMASI

CMK’nın /1. Maddesine göre; “Cumhuriyet savcısı, şüphelinin adli kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını sulh ceza hakiminden isteyebilir. Hakkında tutuklama kararı verilmiş şüpheli ve müdafii de aynı istemde bulunabilirler.” 

Maddeden anlaşılacağı üzere tutuklama kararının geri alınması istemi ancak soruşturma aşamasında gündeme gelir. Kovuşturma aşamasında tutukluluğa ilişkin karar görevli mahkemece verilir. Maddenin 1. Fıkrasıyla tutukluluk kararının geri alınmasını isteme hakkı Cumhuriyet Savcısı, şüpheli ve müdafiine tanınmıştır. 

Bu kişiler kendilerine tanınan hakkı kullanırken şüphelinin adli kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını talep edebilirler. Yani şüphelinin bırakılabilmesi için mutlaka adli kontrol tedbirinin uygulanması gerekir. 

Nitekim Maddenin gerekçesi aşağıdaki gibidir. 

“Madde, birinci fıkrasında soruşturma evresinde hakkında Cumhuriyet savcısının istemi ile tutuklama kararı verilmiş olan şüpheli hakkındaki bu kararın adlî kontrol tedbirine çevrilmesi olanağını vermektedir. Cumhuriyet savcısı veya şüpheli ve avukatı sulh ceza hâkiminden tutuklamanın adlî kontrole çevrilmesini funduszeue.info edilmelidir ki, bu usul tutuklamanın adlî kontrole çevrilmesinde uygulanacaktır. Yoksa maddenin ikinci fıkrasına göre Cumhuriyet savcısı soruşturma evresinde adlî kontrole veya tutuklamaya gerek kalmadığı kanısına varacak olursa şüpheliyi kendisi serbest bırakabilir; bu hususta ayrıca hâkim kararına gerek yoktur. Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdiğinde ise şüpheli kendiliğinden serbest kalır.” 

CMK’nın /2. Maddesinde ise Cumhuriyet Savcısının şüpheliyi re’sen serbest bırakabileceği düzenlemesine yer verilmiştir. İlgili maddeye göre; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adli kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re'sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır. 

Bu hüküm de ancak soruşturma evresinde uygulama alanı bulur. Savcıya tutuklama kararını kaldırabilme yetkisi veren bu hüküm oldukça önemli olmakla beraber uygulamada savcıların bu yetkilerini pek kullanmadıkları söylenebilir.

TUTUKLUNUN SALIVERİLME İSTEMİ

Tutuklunun soruşturma ve kovuşturma aşamalarının her aşamasında salıverilme isteminde bulunma hakkı vardır. Tutuklunun salıverilme istemi CMK’nın Maddesinde düzenlenmiştir. 

/2. Maddeye göre; “Şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine hakim veya mahkemece karar verilir. "Bu kararlara" itiraz edilebilir.” 

“Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar re'sen de verilebilir.” /3 

Tutuklama kararının geri alınması, tutuklama kararının kaldırılması ya da tutuklunun salıverilme istemlerinde CMK’nın Maddesinde belirtilen usul uygulanır. Buna göre; “ ve üncü maddeler uyarınca yapılan istem üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne, reddine veya adli kontrol uygulanmasına karar verilir. " üncü maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca yapılan istemler hariç olmak üzere örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından bu süre yedi gün olarak uygulanır." “Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz.” Bu kararlara itiraz edilebilir.”

TUTUKLUNUN DURUMUNUN YAKINLARINA BİLDİRİLMESİ

Tutuklunun haklarını sadece durumunun yakınlarına bildirilmesi ile sınırlandırmak mümkün değildir. Fakat kanun koyucu tutuklunun durumunun yakınlarına bildirilmesini ayrıca hüküm altına almıştır.

CMK’nın Maddesine göre;“Tutuklamadan ve tutuklamanın uzatılmasına ilişkin her karardan tutuklunun bir yakınına veya belirlediği bir kişiye, hakimin kararıyla gecikmeksizin haber funduszeue.infoıca, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürmemek kaydıyla, tutuklunun tutuklamayı bir yakınına veya belirlediği bir kişiye bizzat bildirmesine de izin verilir.Şüpheli veya sanık yabancı olduğunda tutuklanma durumu, yazılı olarak karşı çıkmaması halinde, vatandaşı olduğu devletin konsolosluğuna bildirilir.”

TUTUKLULUĞUN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ

Tutukluluk incelemesi olarak da bilinen tutukluluğun gözden geçirilmesi hakkındaki hükümler CMK’nın Maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre; “ Madde, gerek soruşturma, gerek kovuşturma evrelerinde tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunun, merciince belirli aralıklarla mutlaka incelenmesini zorunlu kılmakta ve böylece tutuklama gibi kişi özgürlüğünü geçici olarak yok eden bir tedbirin gereksiz olarak uzamasını önlemek amacını gütmektedir.” 

Soruşturma Evresinde Tutukluluğun Gözden Geçirilmesi 

Soruşturma evresinde, tutukluluğun gözden geçirilmesi istemi Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılır. Bu istem sulh ceza hakimliğince incelenir. Tutukluluğun gözden geçirilmesi en geç otuzar günlük sürelerde yapılmalıdır. Madde tutukluluk incelenmesinde şüpheli veya müdafiinin dinlenilmesi gerektiğini belirtmiştir. Dolayısıyla soruşturma aşamasında tutukluluk incelemesi duruşmalı olarak yapılır. Maddenin 2. Fıkrasına göre; tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıdaki fıkrada öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir. 

Kovuşturma Evresinde Tutukluluğun Gözden Geçirilmesi 

CMK’nın /3. Maddesine göre; “Hakim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re'sen karar verir.” 

Maddeden anlaşılacağı üzere her duruşmada bu hususta bir karar re’sen verilecektir. Duruşma aralarında da keza, bu hususta karar verilebilecektir. 

Tutukluluk hâlinin devamı gerekmediği hususunda karar verilirken hâkim veya mahkeme uncu maddedeki koşulların devam etmediği hususunda gerekli incelemeleri yapacak ve bu husustaki kararını gerekçeli olarak açıklayacaktır. 

Soruşturma aşamasının aksine kovuşturma aşamasında tutukluluğun gözden geçirilmesinin dosya üzerinden yapılabilmesine imkan tanınmıştır. 

Gerek soruşturma gerek kovuşturma evresinde tutukluluk incelemesi yapılırken hakim tutukluluğun devamı yönünde karar verirse bu kararını mutlaka gerekçelendirmelidir. AİHM gerekçesiz veya birbirinin aynısı kararlarla uzun tutukluluk hallerini ihlal saymıştır.

HAKSIZ TUTUKLAMA NEDENİYLE TAZMİNAT

Tutuklama tedbirinin kanuni şartlara uygun olmadan ölçüsüz bir şekilde uygulanması halinde haksız tutukluluk durumu gündeme gelecektir. Bu şartlar altında haksız tutuklanan kişinin tazminat davası açma hakkı doğacaktır. Konunun detaylarına Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat Davası başlıklı incelememizde yer verilmiştir.

Tutuklama Nedenleri ve Tutuklamaya İtiraz

Tutuklama Nedir? (CMK m)

Tutuklama, delillerin korunması, şüpheli veya sanığın kaçmasını önleme vb. gibi nedenlerle geçici olarak başvurulan bir koruma tedbiridir. Tutuklama kararı, ister soruşturma ister kovuşturma aşamasında olsun mutlaka bir hakim tarafından verilmelidir. Savcılığın belli şartların gerçekleşmesi halinde yakalama kararı çıkartma yetkisi varsa da tutuklama kararı verme yetkisi yoktur. Soruşturma aşamasında tutuklama kararı Sulh Ceza Hakimliği, kovuşturma aşamasında ceza davasının açıldığı mahkeme tarafından verilmektedir.

Somut bir vakıada tutuklama nedenleri olsa bile, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı vermek yerine adli kontrol kararı alarak yargılamayı sağlıklı yürütmek mümkünse tutuklama tedbirine başvurulamaz.

Tutuklama Kararı Şartları (CMK m)

Ceza Muhakemesi Kanunu’na (CMK) göre tutuklama kararı verilebilmesi için aranan şartlar şunlardır (CMK m):

1. Kuvvetli Suç Şüphesi: Tutuklama kararı verilebilmesi için ilk şart, şüpheli veya sanık hakkında “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin” bulunmasıdır. Kuvvetli suç şüphesi, şüpheli veya sanığın suçu işlediğine dair yüksek bir ihtimal bulunmasıdır.

2. Tutuklama Nedeni: Tutuklama kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesi mevcut olsa bile, ayrıca bir “tutuklama nedeni” de bulunmalıdır (CMK m/1).

Tutuklama konusunda tali ceza davası yargılaması yapacak hakim veya mahkeme, öncelikle kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin var olup olmadığını değerlendirecektir. Şüpheli veya sanığın suç işlediğine dair kuvvetli suç şüphesi varsa, ayrıca bir tutuklama nedeni olup olmadığına bakılacaktır. Bir tutuklama nedeni de varsa, mahkeme tutuklama kararı verebilecektir.

Bir tutuklama sebebinin mevcut olduğu varsayılan haller şunlardır:

  • Şüpheli veya sanığın “kaçması veya kaçması şüphesini uyandıracak somut olguların varlığı” halinde bir tutuklama nedeni olduğu kabul edilir (CMK m/2),

  • Şüpheli veya sanığın “delillerin karartılacağı” konusunda kuvvetli şüphe halinin varlığı bir tutuklama nedenidir (CMK m/2),

  • Katalog suçlar, yani kanunda açıkça tutuklama sebebi olarak gösterilen suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde bir tutuklama nedeninin de mevcut olduğu kabul edilir (CMK md. /3). Yani, katolog suçlardan birinin işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, şüpheli veya sanığın kaçacağı veya delilleri karartma ihtimalinin bulunduğu kendiliğinden varsayılır. Örneğin, kasten adam öldürme veya yağma suçu işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebepleri varsa, bir tutuklama nedeni olduğu kendiliğinden kabul edilir. Tutuklamada katalog suçların neler olduğu yazımızın ilerlen bölümlerinde açıklanmıştır.

Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre iki durumdan birinin gerçekleşmesi halinde tutuklama kararı veya tutukluluğun devamı kararı verilebileceği kabul edilmiştir (CMK m. ):

  • “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin varlığı şartı + risk şartı (delil karartma/kaçma şüphesi)” hallerinin birlikte gerçekleşmesi,

veya

  • “Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin varlığı şartı + katalog suç şartı” hallerinin birlikte gerçekleşmesi.

Tutuklama Kararının Amacı Nedir?

Tutuklama kararı, şüpheli veya sanık hakkında verilir. Şüpheli, soruşturma evresinde suç şüphesi altında bulunan kişiyi; sanık ise, ceza davası ile kovuşturma evresinin başlamasından (iddianamenin kabulünden) hükmün kesinleşmesine kadar geçen sürede suç şüphesi altında bulunan kişiyi ifade eder (CMK m.2 (1), a-b).

Tutuklama kararının iki temel amacı vardır:

  • Delillerin korunmasını sağlamak: Şüpheli veya sanığın davranışları; tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapma girişiminde bulunma hususunda kuvvetli şüphe oluşturuyorsa, delilleri korumak amacıyla tutuklama kararı verilebilir. Ceza muhakemesinde, belge, beyan ve belirti olmak üzere üç çeşit delil vardır. Şüpheli veya sanığın, herhangi bir delili karartma, yok etme, vasfını değiştirme vb. gibi bir girişimde bulunabileceği somut davranışlarından anlaşılıyorsa tutuklama kararı verilmesi mümkündür.

  • Şüpheli veya sanığın kaçmasını önlemek: Şüpheli veya sanığın davranışlarında, kaçma hususunda somut olgulara dayanan kuvvetli suç şüphesi varsa, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. Hemen özellikle belirtelim ki, kaçma şüphesi somut olgulara dayanmalıdır. Somut olgulara dayanmadan kişinin kaçacağı yönünde subjektif değerlendirmeler tutuklama nedeni olarak kabul edilemez.

Tutuklama Kararının Hukuki Niteliği

1. Tutuklamanın Geçici Olması: Tutuklama kararı, gözaltına alma tedbiri gibi geçici niteliktedir. Tutuklama, bir ceza veya cezanın infazı aracı değildir. Tutuklama nedenleri ortadan kalkınca tutuklama tedbirine de son verilmelidir. AİHM ve Anayasa Mahkemesi, yargılamanın başında var olan tutuklama nedenlerinin daha sonraki aşamalarda devam edip etmediğinin daha sıkı bir değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini kabul etmiştir. Örneğin, yargılamaya konu deliller toplanmış veya şüpheli ve sanığın delillere etki etmesi mümkün değilse, somut olgulara dayanan kaçma şüphesi ortadan kalkmış ise tutuklama nedenleri de ortadan kalkmıştır.

2. Tutuklamanın Kişiselliği: Ceza hukukunda suç ve cezanın şahsiliği ilkesi vardır. Bu ilke, ceza muhakemesi hukukunda da şüpheli veya sanık konumunda olmayan kişiler hakkında tutuklama tedbirine başvurulamaması olarak ortaya çıkar. Tutuklama işlemi bir tarafa, şüpheli veya sanık yakınlarının yargı organları tarafından herhangi bir şekilde rahatsız edilmesi dahi hukuk devleti ilkesine ayıkırıdır.

3. Tutuklamanın Araç Olması: Tutuklama, delillerin korunması veya yargılamanın sağlıklı yapılması için bir araçtır. Tutuklama başlı başına yargılama konusu uyuşmazlığı çözecek bir amaç haline getirilerek cezaya dönüştürülemez. Tutuklamanın cezanın infazını temin gibi bir amacı da olmamalıdır.

4. Tutuklamanın Görünüşte Haklı Olması: Görünüşte haklılık, tutuklama kararı verilmezse birtakım zararların derhal gerçekleşebileceğine dair bir görünüm olmasıdır. Gecikmede tehlike bulunması, tutuklama işleminin hemen yapılmasının zorunlu olması, gecikmenin telafisi imkansız tehlike doğuracak olmasıdır.

5. Tutuklamanın Orantılı/Ölçülü Olması: Orantılılık, kişi özgürlüğünü sınırlayan koruma tedbirlerine belli bir gereklilik ve ağırlık sırasına göre başvurmayı ifade eder. En hafif tedbirden en ağır tedbir olan tutuklama kararına kadar, hangi tedbir şüpheli veya sanığın hukuki durumu ile orantılı ise o tedbir uygulanmalıdır.

Tutuklama Sorgusunda Şüphelinin Temel Hakları Nelerdir?

Tutuklama kararı verilip verilmeyeceği konusunda yapılan yargılama, ceza hukukunda bir tali ceza davası yargılaması olarak kabul edilir. Şüpheli veya sanığa sorgudan önce hatırlatılması gereken temel hakları şunlardır:

1. Avukatın hukuki yardımından yararlanma hakkı: Şüpheli veya sanığın en temel haklarından biri, müdafiin (ceza avukatı) hukuki yardımından yararlanma hakkıdır. Şüpheliye avukat seçme hakkının bulunduğu ve bir avukatın hukukî yardımından yararlanabileceği, avukat seçeçek durumda değilse ve avukatın hukuki yardımından yararlanmak istiyorsa baro tarafından kendisine ücretsiz avukat tayin edileceği, avukatın ifade veya sorgusunda hazır bulunabileceği, kendisine tutuklama sorgusundan önce bildirilir (CMK md. /1-c).

2. Susma hakkı: Şüpheli veya sanığın susma hakkı evrensel bir haktır. Aleyhine yapılan suçlama hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu tutuklama sorgusundan önce bildirilmelidir (CMK md. /1-e).

3. Delillerin toplanmasını isteme hakkı: Şüpheli veya sanık, kendis lehine olan delilleri ileri sürebilir veya toplanmasını talep edebilir. Şüpheli veya sanığa, somut delillerinin toplanmasını isteme hakkının bulunduğu tutuklama sorgusundan önce hatırlatılır (CMK md. /1-f)

4. Savunma hakkı:Savunma hakkı, sadece bir hukuk devletinde değil, az çok kanunların işlediği her devlette en asgari şüpheli veya sanık haklarından biridir. Şüpheli veya sanığa kendisi aleyhine var olan şüpheleri ortadan kaldırmak ve lehine olan hususları ileri sürmek olanağı tanınmak zorundadır (CMK md. /1-f).

Tutuklamaya İtiraz Süresi Nedir?

Tutuklama kararına karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. Tutuklamaya itiraz, şüpheli veya sanığa tanınan en önemli haklardan biridir (AİHS md. 5/3 ve Anayasa md. 19/7). Ceza Muhakemesi Kanunu’a göre tutuklamaya itiraz süresi 7 gündür (CMK md/5, md. /2, md. ve ).

Tutuklamaya itiraz süresi, şüpheli veya sanığın tutuklandığı gün dikkate alınmadan hesaplanır.

Şüpheli hakkında tutuklamaya dönük yakalama kararı çıkartılmışsa, kanunda açıklık olmamakla birlikte yakalama kararına her zaman itiraz mümkündür. Ancak, şüpheli veya sanık, tutuklamaya yönelik yakalama kararı üzerine yakalandıktan sonra, yapılan değerlendirme neticesinde tutuklanırsa, tutuklamaya itiraz süresi tutuklandıktan sonra işlemeye başlar.

Tutuklama Kararına Kimler İtiraz Edebilir?

Tutuklamaya itiraz, esas olarak tutuklanan kişiye, yani şüpheli veya sanığa ait bir haktır. Şüpheli veya sanık dışında şu kişilerin de tutuklamaya itiraz hakkı vardır:

  • Tutuklamaya itiraz başvurusu, tutuklanan şüpheli veya sanığın avukatı tarafından da yapılabilir (CMK md. ).

  • Tutuklanan kişinin yasal temsilcisi (babası, annesi veya varsa başka yasal temsilcisi) de tutuklama kararına itiraz edebilir (CMK md. /1).

  • Tutuklunun eşi de tutuklama kararına itiraz edebilir (CMK md. /1).

Tutuklama Kararına İtiraz Nasıl ve Nereye Yapılır?

Tutuklama kararına itirazın nasıl ve nereye yapılacağı CMK md. ’de ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Tutuklama kararına itiraz, tutuklamaya itiraz dilekçesi verilerek veya tutuklama kararını veren mahkemeye beyanda bulunularak bu beyanın katip tarafından tutanağa geçirilmesi ile yapılabilir (CMK /5 ve /1).

Tutuklama kararına itiraz üzerine, tutuklama kararını veren hakimlik veya mahkeme, kendi verdiği tutuklama kararının 3 gün içinde değiştirmezse, yani tutukluluğun devam etmesi gerektiği kanaatindeyse itiraz dilekçesinin kendisine verildiği tarihinden itibaren üçüncü günün sonunda itirazı incelemeye yetkili merciiye gönderir (CMK ).

Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama kararlarına karşı yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir. İtirazı incelemeye yetkili mercilerin farklı olduğu hâllerde, itirazların gecikmeksizin incelenmesi amacıyla, kararına itiraz edilen sulh ceza hâkimliği tarafından gerekli tedbirler alınır. Sulh ceza hâkimliği işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza mahkemesi başkanına aittir (CMK m/2-b).

Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesi birden çok daireden oluşuyorsa, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir (CMK /3-c).

Tutuklama Süresi En Fazla Ne Kadar?

Tutuklama süresi, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) en fazla mahkum olduğu konudur. AİHS’e (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) göre tutukluluk soruşturma ve kovuşturma için gerekli olan makul süreden uzun ise, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı (AİHS md. 5/3) ihlal edilmiş sayılır.

1. Soruşturmada Azami Tutukluluk Süresi: Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir (CMK m/4).

2. Asliye Ceza Mahkemesinde Tutukluluk Süresi: CMK’nın /1. maddesine göre, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen suçlarda, yani asliye ceza mahkemesinin yargı yetkisine giren işlerde tutukluluk süresi en fazla 1 yıldır. Bu süre zorunluluk hallerinde 6 ay daha uzatılabilir. Yani, soruşturma veya kovuşturma konusu suç, asliye ceza mahkemesinin görevine giriyorsa tutuklama süresinin üst sınırı en fazla 1,5 yıldır.

3. Ağır Ceza Mahkemesinde Tutukluluk Süresi:Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarda ( Sayılı Kanun m) tutukluluk süresi en fazla iki yıldır. Bu süre zorunluluk hallerinde en çok üç yıl daha uzatılabilir. Madde metninde, “uzatma süresi üç yılı geçemez” dendiği için uzatılan süre üç yıl olacaktır. İki yıllık temel tutukluluk süresine bu süre de eklendiğinde ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarda tutukluluk süresi en fazla beş yıldır (CMK m/2).

4. sayılı Terörle Mücadele Kanunu Kapsamında Tutukluluk Süresi: Uzatma süresi, sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez. Yani, bu suçlarda toplam tutukluluk süresi 7 yıldır (CMK m/2).

Yukarıdaki tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.

Tutuklamanın uzatılması kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir.

Hemen belirtelim ki, bu süreler şüpheli veya sanık hakkında tutuklama nedenleri olsa bile uygulanacak maksimum sürelerdir. Tutuklama nedenleri yoksa bu süreler beklenmeden şüpheli veya sanık derhal tahliye edilmelidir.

Tutuklamaya Yönelik Yakalama Kararı ve İtiraz Hakkı

Uygulamada, mahkemeler şüpheli veya sanığın gıyabında (yokluğunda) “tutuklamaya yönelik yakalama kararı” vermektedir. Karar şüpheli veya sanığın yokluğunda verildiği için, kararda itiraz hakkına ilişkin kanun yolu çoğu zaman gösterilmemektedir. Hukuki niteliği itibariyle bir koruma tedbiri olan “tutuklamaya yönelik yakalama kararı”na ilgilisinin itiraz hakkı vardır. İtiraz hakkı, CMK m ve devamında düzenlenen itiraz kanun yolunun genel ilkeleri doğrultusunda kullanılır.

Tutuklamaya yönelik yakalama kararalarında itiraz kanun yolunun gösterilmemesi yanıltıcı/hukuka aykırı olmakla birlikte şüpheli veya sanığın bu hakkını kullanmasını engellemez.

Sanık …. müdafiinin tutuklamaya yönelik yakalama kararının KALDIRILMASI TALEBİNİN REDDİNE, Sanık …..’a verilen sonuç ceza miktarı ve hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartılması nedenlerinde bir degisiklik olmamasına göre CMK’nın vd. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki TUTUKLAMAYA YÖNELİK YAKALAMA KARARININ DEVAMINA,

Tutuklamaya yönelik yakalama kararının kaldırılması talebinin reddi kararı yönünden, 7 gün içinde CMK’nın ve devamı maddeleri uyarınca Dairemize verilecek dilekçe veya tutanaga geçirilmek üzere zabıt kâtibine beyanda bulunmak veyahut da bir baska ilk derece ceza mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi ceza dairesi aracılıgıyla dilekçe gönderilmek, tutuklu sanık yönünden ise; CMK’nın /1. maddesi geregince bulundugu ceza infaz kurumu veya tutukevi müdürüne beyanda bulunmak veya bu hususta bir dilekçe vermek suretiyle Istanbul Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi’nde İTİRAZ kanun yolu açık olmak üzere, karar verildi (ISTANBUL BÖLGE ADLIYE MAHKEMESI CEZA DAIRESI ESAS NO : / KARAR NO : /).

Tutuklama Kararı Verilemeyecek Haller Nelerdir?

Bazı hallerde hakimin tutuklama kararı verme yetkisi yoktur. Kanun, bazı durumlar için şüpheli veya sanığın tutuklanmasını yasaklamıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre tutuklama kararı verilemeyecek haller, yani tutuklama yasağı halleri şunlardır:

  • İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemez (CMK md/1).

  • Sadece adli para cezası gerektiren suçlarda tutuklama kararı verilemez (CMK md/4).

  • Hapis cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez (CMK md/4).

  • Vücut dokunulmazlığına karşı suçlar açısından (kasten yaralama, taksirle yaralama, taksirle öldürme vs. tutuklama yasağı yoktur. Yani bu suçlarda ceza alt veya üst sınırı ne olursa olsun, mahkeme, ceza sınırına bağlı olmadan tutuklama kararı verebilir (CMK md/4).

Tutuklama Nedeni Sayılan Katalog Suçlar Nelerdir?

Ceza Muhakamesi Kanunu, somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesinin varlığı halinde aşağıdaki katolog suçlar (CMK’da tek tek sayılan suçlar) açısından bir tutuklama nedeni olduğunu kabul etmiştir (CMK md. ):

  • Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (TCK md, 77, 78),
  • Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80)
  • Kasten adam öldürme suçu (TCK md, 82, 83),
  • Kasten yaralama ((madde 86, fıkra 3, bent b, e ve f)),
  • Neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (TCK md),
  • Kadına karşı işlenen kasten yaralama suçu.
  • Sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçu
  • İşkence suçu (TCK md, 95),
  • Cinsel saldırı suçu (TCK md -birinci fıkra hariç-),
  • Çocukların cinsel istismarı(TCK md),
  • Hırsızlık Suçu (TCK m, ),
  • Gasp Suçu (TCK m,),
  • Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK md. ),
  • Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK md -iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç-),
  • Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (TCK md. , , , , ),
  • Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (TCK md, , , , , , ),
  • s. Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’da silah kaçakçılığı (m) suçları,
  • s. Bankalar Kanunu’nda zimmet (m/) suçu,
  • s. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar,
  • s. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda (m, 74) suçları,
  • s. Orman Kanunu’nda kasten orman yakma (m/) suçları,
  • sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun maddesinde sayılan suçlar,
  • sayılı Terörle Mücadele Kanununun md. 7/3’te belirtilen suçlar.

Vücut dokunulmazlığına karşı suçlar (kasten yaralama, taksirle yaralama veya taksirle öldürme vs.) katolog suçlar arasında olmamasına rağmen, tutuklama yasağı da olmayan suçlardandır (CMK md/4). Yani, kuvvetli suç şüphesi olsa bile vücut dokunulmazlığına karşı suçlar da ayrıca bir tutuklama nedeninin varlığı aranır.

Tutukluluğun İncelenmesi (Gözden Geçirilmesi) Usulü

sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m’e göre, tutuklanan kişinin tutukluluk halinin belli aralıklarla incelenerek gözden geçirilmesi, tutukluluğun devamı veya salıverilmesi koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekir. CMK m’e göre tutukluluğun incelenmesi şu usulle yapılmaktadır:

1. Soruşturma Evresinde Tutukluluğun İncelenmesi: Soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek suretiyle karar verilir. Tutukluluk durumunun incelenmesi, yukarıda öngörülen süre içinde şüpheli tarafından da istenebilir. (CMK m/1).

2. Kovuşturma Evresinde Tutukluluğun İncelenmesi: Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceğine; her oturumda (duruşmada) veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da en geç 30 günlük süre içinde re’sen karar verir. (CMK m/2).

3. İstinaf Mahkemesinde Tutukluluğun İncelenmesi: İstinaf (Bölge Adliye) mahkemesi, istinaf başvurusu üzerine dosyadaki tutukluluk durumunu, duruşma açarak veya dosya üzerinden esastan inceleme aşamasına kadar değerlendirmemektedir. Bu nedenle, yerel mahkemenin mahkumiyet kararı vermesinden başlayarak Bölge Adliye Mahkemesi’nin dosyayı incelemesi aşamasına kadar geçen sürede tutukluluk incelemesi yapılamamaktadır. Uygulamada sanık bu aşamada hükmen tutuklu olarak nitelendirilmekte, tutukluluğun mahkumiyet kararına bağlı bir tedbir olduğu kabul edilmektedir.

Tutukluluk incelemesi neticesinde tutukluluğun devamına karar verildiği takdirde, tutukluluğun devamı kararına da 7 gün içinde itiraz edilebilir.

Tutuklama Kararında Gerekçe Nasıl Olmalıdır?

Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

a) Kuvvetli suç şüphesini,

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

d) Adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını

gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir (CMK m/2).

İnsan Hakları Belgelerinde Tutuklama Koşulları

Uluslararası hukuk belgelerinde tutuklama ve tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda üç temel koşul bulunduğu söylenebilir:

1. Tutuklamanın Hukukiliği Şartı: Tutuklama, iç hukuktaki maddi hukuk ve usul hukuk normlarına uygun olmalıdır. İç hukuk normlarına uygun yapılmayan bir tutuklamanın hukukiliği şartı gerçekleşmemiştir.

2. Kişinin Suç İşlediğine Dair Makul Şüphe Şartı: Şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için belli ölçülerde yoğunlaşmış şüphe olmalıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre kişinin tutuklanabilmesi için suç işlediğinden ‘makul ölçüde kuşku’ duyulmalıdır. Avrupa İnsan Haklar Sözleşmesi, tutuklama kararı verilebilmesi için “kişinin suç işlediği hakkında geçerli şüphenin varlığını, suçun işlenmesinin önlenmesi ya da suçlunun kaçmasının engellenmesi zorunluluğu inancını doğuran makul nedenlerin varlığını” aramaktadır (AİHS md. 5/1-c).

3. Tutuklama Kararı ve Risk Koşulu: Şüpheli veya sanığın serbest bırakılması, yargılamanın amacı açısından belli risklerin doğmasına yal açacak ise tutuklama kararı verilebilir. Bu riskler şunlardır: - Kaçma, saklanma, - Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, - Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapma, - Şüpheli veya sanığın tekrar suç işleme ihtimali.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, risk koşulu kavramına yer vermemiştir. Sözleşmeye göre, İnsan Hakları Mahkemesi değerlendirme yaparken “tutuklama kararının hukukiliği + makul şüphe” ölçütlerini dikkate alacaktır.

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir (Anayasa md. 19).

Tutuklama ve Masumiyet (Suçsuzluk) Karinesi İlişkisi

Suçluluğu, kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü ile belirlenmedikçe, haklarında ceza soruşturması ve kovuşturması yürütülen herkes masum kabul edilir. Bu nedenle, her şüpheli veya sanık “masumiyet (suçsuzluk) karinesi” güvencesinden yararlanma hakkına sahiptir (AİHS md. 6/2; AY md. 36, 38/4). Tüm devlet organları (yasama, yürütme ve yargı) ve özellikle basın, haklarında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişilerin suçsuzluk karinesinden yararlanma hakkını korumakla sorumludur.

Hakkında tutuklama kararı verilen kişinin medya organları, devlet kurumları veya kamu görevlileri tarafından suçu kesin bir şekilde işleyen kişi olarak tanıtılması masumiyet karinesinin ihlalidir. Özellikle medyanın hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişi hakkında “görünür gerçekliği” aşan ölçüde yaptığı tüm haberler masumiyet karinesini ihlal eder.

Tutuklama Kararında “İlgili” ve “Yeterli” Gerekçe Şartı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), daha önceki tüm kararlarında ilk tutuklama için suçun işlendiğine dair “makul şüphe”, ilk tutuklamadan sonraki tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda da makul şüphenin yanı sıra, tutukluluğun devamı için “ilgili ve yeterli gerekçe” bulunması gerektiğini yerleşik içtihat haline getirmişti. Ancak, AİHM bu içtihadını tamamen değiştirerek ilk tutuklama kararında da hem suçun işlendiğine dair “makul şüphe” hem de “ilgili ve yeterli gerekçe” olması gerektiğine hükmetmiştir (Moldova vs. Buzadji Kararı - Tarih: ).

AİHM’in ilk tutuklama kararında da iç hukuktaki tutuklama nedenleri ile birlikte “ilgili ve yeterli gerekçe” şartını araması, yerel mahkemelerin karar gerekçelerinde tutukluluk açıklaması yapmasını zorunlu kılmaktadır. Artık, suç vasfı veya suçun katolog suçlar arasında yer alması tutuklama kararı verebilmek için yeterli olmayacaktır.

Moldova vs. Buzadji AİHM kararı, hakimlerin tutuklama kararı verirken kullandığı takdir hakkını daraltarak ceza muhakemesi hukukunda yeni bir tutuklama rejimi dönemi başlatmıştır. Yerel mahkemeler, kararlarında makul şüphenin yanı sıra somut olayda tutuklama tedbirinin neden gerekli olduğuna; yani, kaçma şüphesi veya delil karartma riskini ispatlayan somut olgulara ve bu risklerin neden adli kontrol tedbiri yoluyla giderilemeyeceğine dair açık gerekçelere yer vermek zorundadır. Aksi takdirde, ilk tutuklama kararı veya tutukluluğun devamına ilişkin karar “ilgili ve yeterli gerekçe” içermediğinden hukuka aykırı hale gelecektir.

Bir ülkenin iç hukukunda tutuklama sebepleri ne olursa olsun, bu tutuklama sebeplerinin hukuki olup olmadığı AİHM tarafından “Makul Şüphe + İlgili ve Yeterli Gerekçe” kriterleri esas alınarak denetlenecektir (Moldova vs. Buzadji Kararı).

Tutuklamada Makul Süre Nedir?

CMK’da, tutuklama için azami süreler düzenlenmiş olmakla birlikte, tutuklama için makul bir süre öngörülmemiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de tutuklamada makul süre hususunda kesin bir süre öngörülmemiştir. Bu bakımdan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, tutuklulukta geçen sürenin makul olup olmadığını incelerken her somut olayın koşullarına göre değerlendirmektedir. Mahkeme, tutuklulukta makul sürenin tespitinde; özgürlüğün kısıtlandığı süre, isnat edilen suçun niteliği, mahkûmiyet halinde verilmesi olası ceza, özgürlüğün kısıtlanmasının kişi üzerindeki etkileri, kişinin davranışları, soruşturmanın yürütülme şekli ve ilgili adli işlemlerin niteliği gibi ölçütleri dikkate almaktadır. Anayasa Mahkemesi de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları doğrultusunda karar vermektedir. Anayasa Mahkemesine göre, tutukluluk süresinin makul olup olmadığı konusunun, genel bir ilke çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Bir kişinin tutuklu olarak kaldığı sürenin makul olup olmadığı, her davanın kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Davanın karmaşıklığı, organize suçlara dair olup olmadığı veya sanık sayısı gibi faktörler, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği, özellikle kişi hakkında uygulanan tutuklama tedbirine dayanak olan suçlamaların ifade özgürlüğü, siyasi faaliyette bulunma hakkı ve sendika hakkı gibi temel hak ve özgürlüklerle bağlantılı eylemler nedeniyle yöneltilmesi durumunda, tedbirin ölçülü olup olmadığı ve gerekçelerin ilgili ve yeterli bulunup bulunmadığı hususları üzerinde durmakta ve tutukluluk sürelerinin makul olup olmadığı değerlendirilirken söz konusu tedbirin, kişilerin siyasi parti faaliyetleri gibi kamusal yönü de olan faaliyetlerine olumsuz etkileri dikkate almaktadır. Yargılama süresinin makul olup olmadığını da, somut olayın özelliklerine göre, davanın karmaşık bir yapıya sahip olup olmamasına, davanın taraflarının davranışlarına göre belirlemektedir. (Ceza Genel Kurulu - Karar: /).

Tutukluluk, Tutukluluğun İncelenmesi (Gözden Geçirilmesi) Nedir?

Tutuklama ve Tutukluluk İncelemesi (Gözden Geçirilmesi) Sorular/Yargıtay Kararı


Tutuklama Kararını Kim Verir?

Tutuklama kararı, hakim veya mahkeme tarafından verilir. Ceza yargılaması, soruşturma ve kovuşturma olmak üzere iki ana aşamadan oluşur. Soruşturma, suç şüphesi ile başlar, şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin kabulüyle sona erer. Soruşturma aşamasında tutuklama kararı vermeye yetkili mercii Sulh Ceza Hakimliği’dir. Kovuşturma, savcılık iddianamesinin mahkeme tarafından kabulüyle başlar, hüküm verilip kesinleşinceye kadar devam eder. Kovuşturma aşamasında tutuklama kararı, ceza davası hangi mahkemede görülüyorsa o mahkeme tarafından verilir.

Tutuklama Yasağı Nedir?

Bazı suçlar ve cezalar açısından olayın mahiyeti ne olursa olsun tutuklama yasağı vardır.

  • Yalnızca adli para cezası yaptırım olarak düzenlenen suçlarda tutuklama yasağı vardır.

  • Kanundaki cezasının üst sınırı 2 yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama yasağı vardır.

  • Vücut dokunulmazlığına karşı suçlarda; yani (kasten yaralama, taksirle yaralama, taksirle öldürme) vs. ceza alt veya üst sınırı ne olursa olsun, tutuklama yasağı uygulanamaz.

Azami Tutukluluk Süresi Nedir?

Azami tutukluluk süresi, sanığın yargılandığı suç vasfı veya mahkemenin türüne göre değişebilmektedir. Azami tutuklama süresi, bir kimsenin bir suç nedeniyle tutuklu olarak yargılanabileceği maksimum süreyi ifade etmektedir. Yargılanan kişi hakkında azami tutukluluk süresi aşılmadan soruşturma tamamlanmalı ve hüküm verilmelidir. Aksi takdirde, tutukluluk süresinin aşılması nedeniyle derhal tahliye kararı verilmelidir. Azami tutukluluk süreleri aşağıdaki gibidir:

  • Soruşturmada Azami Tutukluluk Süresi: Soruşturma aşamasında azami tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde 1 yıl, girmeyen işlerde 6aydır (CMK m/4).

  • Asliye Ceza Mahkemesinde Azami Tutukluluk Süresi: Asliye ceza mahkemesinin yargı yetkisine giren işlerde tutukluluk süresi 1 yıldır. Bu süre zorunluluk hallerinde 6 ay daha uzatılabilir. Yani, asliye ceza mahkemelerinde azami tutukluluk süresi 1,5 yıldır.

  • Ağır Ceza Mahkemesinde Azami Tutukluluk Süresi: Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarda, tutukluluk süresi en fazla iki yıldır. Bu süre zorunluluk hallerinde en çok üç yıl daha uzatılabilir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçlarda azami tutukluluk süresi en fazla 5 yıldır (CMK m/2).

  • sayılı Terörle Mücadele Kanunu Kapsamında Azami Tutukluluk Süresi: sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda azami tutukluluk süresi 7 yıldır (CMK m/2).

Tutukluluk İncelemesinin Yapılması Ne Demek?

Tutukluluk incelemesi, mahkemenin duruşma aralarında yaptığı bir incelemedir. Tutukluluk incelemesi, kural olarak dosya üzerinden şüpheli veya sanığın tutukluluk durumunun incelenerek tahliyesi veya tutukluluğunun devamına yönelik bir karar verilmesidir.

Tutukluluğun Gözden Geçirilmesi Ne Demek?

Tutukluluğun gözden geçirilmesi, tutukluluk incelemesi ile aynı anlama gelmektedir. Tutukluluk incelemesi ile tutukluluğun gözden geçirilmesi arasında hiçbir fark olmamasına rağmen halk arasındaki kafa karışıklığına neden olduğu görülmektedir. Tutukluluğun gözden geçirilmesi kavramı da tutukluluğun incelenmesi kavramı da mahkeme tutanaklarında kullanılan kanuni terimlerdir.

Tutukluluğun Gözden Geçirilmesi Duruşması

Tutukluluğun gözden geçirilmesi duruşması, istisnai bir duruşma türüdür. Kural olarak tutukluluğun gözden geçirilmesi işlemi hakim veya mahkeme tarafından evrak üzerinden yapılır. Ancak, sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarda tutukluluk halinin uzaması halinde 90’ar günlük süreler halinde tutukluluğun gözden geçirilmesi duruşmalı olarak yapılmaktadır. Tutukluluğun gözden geçirilmesi duruşması herkese açık değildir. Müşteki (şikayetçi), tutukluluğun gözden geçirilmesi duruşmasına katılamaz. Şüpheli, sanık veya müdafii, tutukluluğun gözden geçirilmesi duruşmasına katılabilir.

Tutukluluk İncelemesinde Müdafiiye Haber Verilmemesi

30’ar günlük tutukluluk incelemesi evrak üzerinden müdafiiye haber verilmeden yapılabilir. Ancak, sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarda 90’ar günlük süreler halinde tutukluluğun gözden geçirilmesi duruşmasında mutlaka tutuklu kişi veya müdafii dinlenmelidir. Mahkeme, tutukluluk incelemesinde sanığı dinlemişse artık müdafii dinlemesine gerek yoktur. Sanık hazır edilmişse tutukluluk incelemesinde müdafiiye haber verilmemesi de hukuki aykırılık teşkil etmez. Kanun, sayılı Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde duruşmalı yapılan tutukluluk incelemelerinde tutuklu kişi veya müdafiinden herhangi birinin dinlenmesini yeterli saymıştır.

Tutukluluğun Devamı Kararı Nedir?

Tutukluluğun devamı kararı, olağan duruşmada veya tutukluluk incelemesinde halihazırda cezaevinde tutuklu olan kişi hakkındaki tutukluluğun devam etmesine karar verilmesidir. Tutukluluğun devamı kararı da itiraza tabidir.

Tutukluluğun Devamına İtiraz Nereye Yapılır?

Tutukluluğun devamı kararına itiraz, sayılı CMK’nın genel itiraz kanun yolu hükümlerine tabidir. Örneğin, İstanbul Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen tutuklamanın devamı kararına itiraz, İstanbul Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelenecektir.

Yargıtay’da Tutukluluğun Devamı Kararına İtiraz Hakkı

Hükme yönelik sanığın yasal süresinde olan temyiz isteminin, yerel mahkemece süre yönünden reddedildiği, temyiz isteminin reddi kararının da sanık tarafından süresi içinde temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nce; “sanığa atılı suç için yasa maddesinde öngörülen hapis cezasının alt sınırı itibariyle zorunlu müdafi tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin yargılamaya devamla hüküm kurulması suretiyle CYY’nın /3. maddesine aykırı davranıldığı” gerekçesiyle, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına ve “hükmolunan ceza miktarı, temyizde geçen sürenin tutukluluktaki makul süreden sayılmadığı gözetilerek tutukluluk halinin devamına” oy çokluğu ile karar verildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca da tutukluluğun devamı yönünde verilen karara karşı olağanüstü itiraz yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir değerlendirme yapılabilmesi için olağan bir yasa yolu olan itiraz ile, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına tanınmış bulunan ve olağanüstü bir yasa yolu olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı kurumları üzerinde durulmalıdır.

Olağan itiraz yasa yolu, sayılı CYY’nın maddesinde, itiraz usulü ise aynı Yasanın maddesinde düzenlenmiştir.

sayılı CYY’nın maddesinde düzenlenen itiraz, kural olarak hakim kararlarına, yasada açık hüküm bulunması koşulu ile de mahkeme kararlarına karşı başvurulabilen olağan bir yasa yoludur. Nitekim yasada itiraz yasa yoluna tabi olan mahkeme kararları ilgili hükümlerinde açıkça bilirtilmiş, anılan Yasanın maddesinde itiraz usulü ile itiraz mercilerine ilişkin hususlara, maddesinde de itiraz mercilerinin inceleme yöntemi ile merciince verilecek kararlara yer verilmiştir. Tutukluluk halinin devamına ve salıverilme isteminin reddine ilişkin kararların, itiraz yasa yoluna tabi oldukları aynı Yasanın /2. maddesinde açıkça düzenlenmiştir.

sayılı CYY’nın /2. maddesinde ise; Cumhuriyet savcılarının hakim ve mahkeme kararına karşı yasa yollarına başvuru yetkilerini, hangi mahkemeler nezdinde kullanacağı düzenlenmiştir.

Bu düzenlemeye göre;

“Asliye Ceza Mahkemesi’nde bulunan Cumhuriyet sevcıları bulundukları mahkemenin yargı çevresindeki sulh ceza mahkemelerinin kararlarına karşı;

Ağır Ceza Mahkemeleri’nde bulunan Cumhuriyet savcıları ise, bulundukları ağır ceza mahkemesinin yargı çevresindeki asliye ve sulh ceza mahkemelerinin kararlarına karşı, Bölge Adliye Mahkemesi bünyesinde bulunan Cumhuriyet savcıları da, bölge adliye mahkemeleri kararlarına karşı CYY’nda düzenlenmiş olan kanun yollarına başvurabilirler”.

Şüpheli veya sanığın salıverilme istemleri ise sayılı CYY’nın maddesinde;

“1) Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanık salıverilmesini isteyebilir.

2) Şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine hakim veya mahkemece karar verilir. Ret kararına itiraz edilebilir.

3) Dosya bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a geldiğinde salıverilme istemi hakkındaki karar, bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay ilgili dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılacak incelemeden sonra verilir; bu karar re’sen de verilebilir” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu çerçevede Cumhuriyet savcısı, tutuklu şüpheli, sanık veya müdafii; soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında ilgili yargı merciinden, tutuklama kararının geri alınmasını ve tutuklu bulunan şüpheli veya sanığın salıverilmesini isteyebilirler. Bu konuda karar vermeye yetkili yargı mercii soruşturma aşamasında sulh ceza mahkemesi, kovuşturma aşamasında ise, davanın açılmış bulunduğu mahkemedir. Mahkemece herhangi bir talep bulunmaksızın ve duruşma günü de beklenmeksizin her zaman salıverilme kararı alması olanaklıdır. Dosya, temyiz incelemesi amacıyla Yargıtay’a geldiğinde, salıverilme istemleri konusunda karar vermeye yetkili merci bu kez, Yargıtay ilgili Ceza Dairesi veya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’dur. Bu aşamada salıverilme konusunda dosya üzerinden yapılacak inceleme sonucu karar verilecektir. İlk derece mahkemelerinde olduğu gibi Yargıtay’da da talep olmaksızın her zaman bu konuda bir karar verilmesi olanaklıdır.

sayılı CYY’nın maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca, şüpheli veya sanığın salıverilme istemlerinin reddine ilişkin kararlara itiraz olanağı da bulunmaktadır.

Bu düzenlemeler ışığında değerlendirme yapıldığında; tutukluluğun devamına ilişkin kararların ister ilk derece mahkemesi, isterse Yargıtay ilgili Ceza Dairesi tarafından verilmiş olsun, aynı Yasanın maddesi anlamında bir karar oldukları ve dolayısıyla temyize değil, anılan Yasanın /, ve maddelerine göre itiraza tabi oldukları anlaşılmaktadır.

sayılı CYUY’nın maddesinin 4. fıkrasındaki “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı” sayılı CYY’nın maddesinde “olağanüstü itiraz yasa yolu” adı altında benzer düzenlemeye konu edilmiştir. sayılı CYUY ile sayılı CYY’ndaki düzenlemelere bakıldığında; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın itirazı kurumuna, Sayılı Yasa’da temyize ilişkin hükümler içerisinde yer verilmişken, Sayılı Yasa’da olağanüstü yasa yolları arasında yer verildiği görülmektedir. Sayılı Yasa’nın /4. maddesi; “Ceza Daireleri’nden birinin kararına karşı Cumhuriyet Başsavcısı, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu’na itiraz edebilir” biçiminde iken; sayılı CYY’nın maddesi; “Yargıtay Ceza Daireleri’nden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu’na itiraz edebilir, sanığın lehine itirazda süre aranmaz” hükmünü taşımaktadır. Görüldüğü gibi, madde metinleri arasında önemli bir fark bulunmamakta, sayılı CYY’nin maddesinde yer alan “lehe itirazda süre aranmayacağına” ilişkin cümle dışında, metinler benzerlik arzetmektedir.

Bölge Adliye Mahkemeleri ile yasada açık hüküm bulunması durumunda ilk derece mahkemeleri kararlarının, temyizi sonucu Yargıtay ilgili Ceza Dairesi’nce incelenmesi ile olağan yasa yolları sona ermektedir.

Bu aşamadan sonra ancak sayılı CYY’nın maddesi uyarınca olağanüstü yasa yolu olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın itirazı gündeme gelebilecektir. Madde metnindeki anlatımın ayrıksı bir ifade içermemesi nedeniyle, Yargıtay Ceza Daireleri’nce verilecek her türlü kararlara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “olağanüstü itiraz yasa yolu”na gidebileceği, bu bağlamda, esas hükümle birlikte verilen tutukluluğun devamı kararlarının da itiraz yasa yoluna konu edilebileceği düşünülebilir ise de; bu tür bir uygulamanın, yasal düzenlemelerle çelişeceği gibi Ceza Genel Kurulu’nun ceza yargılaması sistemindeki konumuyla da bağdaşmayacaktır.

sayılı CYY’nın olağanüstü yasa yolları bölümünde yer alan ve anılan Yasanın maddesinde düzenlenen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın itirazının, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın hukuka aykırı gördüğü Özel Daire kararlarındaki hukuka aykırılıkların, Ceza Genel Kurulu tarafından giderilmesini isteme ve bu yolla içtihat birliğini sağlama işlevini görmesi ve ayrıca kamuoyunun tatminine yönelik bir yönünün de bulunması karşısında; tutukluluğun devamına ilişkin Özel Daire kararının, yalnızca bu yönden olağanüstü itiraz yasa yoluna konu edilmesi ve belirtilen düzenlemenin, yorum yoluyla genişletilmesi de olanaklı değildir.

sayılı CYY’nın maddesi uyarınca olağanüstü itiraz yasa yoluna, Yargıtay Ceza Daireleri’nden biri tarafından verilen hükümler konu olabilecektir. Anılan Yasanın / ve /3-e. maddeleri anlamında olağan itiraz yoluna gidilebilecek bir konuda, aynı Yasa’nın maddesi uyarınca olağanüstü itiraz yasa yoluna gidilebileceğinin kabulü olanaklı değildir. Aksinin kabulü. sayılı CYY’nda olağan bir yasa yolu olan itiraza tabi bulunan bir karara karşı olağan yasa yolu denetimi mevcut iken, aynı kararın olağanüstü itiraz yasa yoluna konu edilmesi, olağanüstü yasa yollarının ilkeleri ile örtüşmeyecek ve bir karar için aynı anda biri olağan, diğeri olağanüstü olan iki yasa yoluna başvurma sonucunu doğuracaktır.

Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilecek tutukluluğun devamı kararlarının, sayılı CYY’nın maddesi anlamında olağanüstü itiraz yasa yoluna tabi olduğunun kabulü halinde, bu yasa yoluna yalnızca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın gidebileceği, sanık veya müdafiinin doğrudan bu yola müracaat edemeyecekleri düzenlemesi karşısında sanık lehine de olmayacaktır.

Tutukluluğun devamına veya salıverilme isteminin reddine ilişkin kararlar ise, ister dosyanın esasına gidilerek hükümle birlekte, isterse dosyanın esasına girilmeden ara kararı olarak verilsin; yukarıda da belirtildiği üzere sayılı CYY’nın / ve /3-e. maddeleri çerçevesinde itiraza tabidir.

Yargıtay Ceza Daireleri tarafından verilen “sanığının tutukluluk halinin devamına” ilişkin kararlara karşı, yasalarda açık bir hüküm bulunmaması sebebiyle, sayılı CYY’nın maddesi anlamında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının olağanüstü itiraz yasa yoluna başvurma yetkisi de bulunmamaktadır.

Ancak, Yargıtay Ceza Daireleri’nin ilk derece mahkemesi sıfatıyla sapmış oldukları yargılama sonucu vermiş oldukları tutuklama kararlarına karşı sayılı CYY’nın maddesinin 3. fıkrasının (e) bendinde yer alan; “Yargıtay Ceza Daireleri’nin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını, numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler” hükmü uyarınca sanık veya müdafii tarafından fıkrada belirtilen Daire’ye itiraz edilebilecektir.

Somut olayda Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nce, hüküm; “sanığa atılı suç için yasada öngörülen hapis cezasının ilt sınırı itibariyle zorunlu müdafi tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla karar verilmesi suretiyle CYY’nın /3. maddesine aykırı davranılması”Aisabetsizliğinden bozulmuş ve “hükmolunan ceza miktarı temyizde geçen süre tutukluluktaki makul süreden sayılmadığı gözetilerek tutukluluk halinin devamına” oy çokluğu ile karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca anılan kararın, yalnızca “sanığın tutukluluk halinin devamına” ilişkin bölümüne itiraz edilmektedir. Oysa yukarıda açıklanan nedenlerle kararın bu kısmı, sayılı CYY’nin maddesi uyarınca olağanüstü itiraz yasa yoluna konu olabilecek bir hüküm niteliğinde değildir.

Özel Daire’nin tutukluluğun devamına ilişkin kararlarına karşı, ancak sayılı CYY’nın /2 ve maddeleri uyarınca sanık veya müdafii tarafından olağan bir yasa yolu olan itiraz yoluna başvurulması olanaklı olup, böyle bir başvurunun yapılması halinde de itirazın, anılan Yasanın /3-e. maddesi uyarınca kararı verin Özel Daireyi takip eden Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nce incelenmesi gerekmektedir.

Bu itibarla; anılan karara karşı sayılı CYY’nın maddesi uyarınca olağanüstü itiraz yasa yoluna başvurulamayacağından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir. (Yargıtay CGK - Karar No/28).

Tutuklama kararı, ceza mahkemesi aracılığıyla kişi özgürlüğüne yapılan en sert müdahaledir. Tutuklamanın önemi nedeniyle tutuklamaya itiraz başvurularının bir Ceza avukatı aracılığıyla yapılması olası mağduriyetleri engelleyecektir.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere [email protected] adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Tutukluluğun Gözden Geçirilmesi

Ceza yargılamasında en ağır koruma tedbirlerinden biri olan kişinin hürriyetini kısıtlayan ancak belirli şartların halinde (örneğin delilleri karartma şüphesi gibi) tutukluluk tedbiri için yasa koyucu tutukluluk halinin en kısada sonlanması için bazı düzenlemeler yapmıştır. Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun ,, ve Maddelerinde tutukluluk hali ve son bulması ile ilgili çeşitli hükümler bulunmaktadır. Tutukluluğun kişinin hürriyetini kısıtlayan bir tedbir olduğu için yasa koyucu en geç otuzar (30) günlük süreler itibarıyla tutukluluk halinin incelenmesini öngörmüştür. Tutukluluğun gözden geçirilmesi bu süreler içinde resen yapılır.

Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun Maddesinde; soruşturma evresinde şüphelinin tutukevinde bulunduğu süre içinde ve en geç otuzar günlük süreler itibarıyla tutukluluk hâlinin devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hakimi tarafından tutuklama nedenleri de göz önünde bulundurularak şüpheli veya müdafi dinlenilmek suretiyle karar verileceğini düzenlemiştir. Bu süre içerisinde tutukluluğun gözden geçirilmesi şüpheli tarafından da istenebilir. Hâkim veya mahkeme, tutukevinde bulunan sanığın tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceğine her oturumda veya koşullar gerektirdiğinde oturumlar arasında ya da birinci fıkrada öngörülen süre içinde de re&#;sen karar verebilir.

Bunlara ek olarak; Anayasa Mahkemesinin R.G. Tarih ve Sayı: 22/5/ sayılı kararında cezaevlerinde tutuklu bulunanların tutukluluk incelemelerinin dosya üzerinden değil, 30 günde bir duruşmalı olarak incelemesine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararının gerekçesinde tutuklama halinin ağır bir tedbir kararı olmasından dolayı en azından şüphelinin sözlü dinlenilmesi gerektiğinin üzerini vurgulamıştır. Yine aynı kanunun Maddesi Cumhuriyet savcısı, şüphelinin adlî kontrol altına alınarak serbest bırakılmasını sulh ceza hakiminden isteyebileceğini de belirtmiştir. Ayrıca kanunun Maddesinin 5.fıkrasında tutuklama kararlarının mahkeme önünde itiraza konu olabileceğini de belirtmiştir ancak bu itirazların incelenmesi kural olarak duruşmasız olarak yapılır.

Tutukluluğun Gözden Geçirilmesi Tahliye

Özetle; Tutuklama tedbiri, kişinin özgürlüğünü ciddi derecede sınırlayan geçici olmak üzere istisnai bir önlemdir. Bu nedenle tutuklama şartlarının bulunup bulunmadığı her aşamada titizlikle incelenmeli bu nedenle de belirli aralıklarla tutukluluğun devamı yönünde karar alınıp alınmadığına dair yeni kararların verilmesi zorunlu tutulmuştur.

Tutukluluğun gözden geçirilmesi tahliye verilmesi sonucunu doğurabilir. Bu nedenle önemli bir kurumdur. Titizlikle dosyanın incelenmesi ve şüpheli/sanığın tam ve eksiksiz savunma yapması gereklidir.

Son olarak tutuklama süresi beklenmeden cumhuriyet savcısı resen şüpheliyi bırakabilir. Tutuklama yetkisi bulunmayan savcıya resen şüpheliyi bırakma yetkisi tanınmıştır. Yani tutukluluğun gözden geçirilmesi tahliye kararı verileceği gibi savcının resen tahliye kararı vermesi de mümkündür.

Tutukluluğun Gözden Geçirilmesinde Tahliye Olur Mu?

Tutukluluğun gözden geçirilmesinde tahliye verilmesi mümkündür. Fakat kesin verilir demek doğru değildir. Bu nedenle detaylı bir dilekçe ile başvuru yapmanız ve CMK Madde de belirtilen şartların oluşmadığını ortaya koymanız gereklidir.

Tutukluluğun gözden geçirilmesinde tahliye kararı alabilmek, tutukluluk değerlendirme duruşması ve tutukluluğun gözden geçirilmesi dilekçe hazırlanması için ceza avukatı ile sürecinizi yürütmeniz hürriyetiniz için önemlidir. Ceza avukatı tüm bu süreçleri en doğru şekilde yürütecektir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası