boyun kireçlenmesi baş döndürür mu / Prof. Dr. Turgut Göksoy / Boyundan Gelen Vertigo

Boyun Kireçlenmesi Baş Döndürür Mu

boyun kireçlenmesi baş döndürür mu

Şah damarı tıkanıklığı

Baş dönmesi, göz kararması ve hafif denge kayıpları… Çeşitli sağlık sorunlarının belirtileri arasında yer alan bu şikayetler, günlük yaşam kalitesini oldukça olumsuz etkiliyor. Ancak sıklıkla baş dönmesi veya göz kararması yaşayan tansiyon ve diyabet hastalarının, bu belirtilerde çok daha dikkatli olması gerekiyor. Çünkü bu belirtiler aynı zamanda şah damar tıkanıklığına da işaret ediyor.

Karotis arterleri, boynun her iki yanında yer alıyor. Halk arasında ‘şah damarları’ olarak bilinen karotis arterleri, beyne oksijence zengin kanı ulaştırıyor. Vücut için hayati öneme sahip beyin dolaşım sisteminin bir parçası olarak çalışan bu damarlar, yüz, boyun ve saçlı derinin arteriyel dolaşımını da sağlıyor. Damar iç duvarında yıllar içinde biriken ateromplaklarına bağlı oluşan şah damar tıkanıklığının belirtileri arasında, özellikle yatan veya oturan kişinin aniden ayağa kalkması ile oluşan sendeleme, göz kararması, baş dönmesi ve bayılma yer alıyor. Bu belirtiler çok üzerinde durulmasa da yaşam konforunu ciddi şekilde olumsuz etkileyebiliyor.

 


İlaç dozu yetersiz sanılıyor

Bu gibi durumları çoğunlukla tansiyon dalgalanmaları veya şeker düşüklüğüne bağlama eğilimi olabiliyor. Tansiyon veya diyabet sorunu olan kişiler, bu şikayetlerin kullanılan ilaçların doz değişimleriyle kaybolabileceğini düşünüyor. Ancak bu şikayetleri olan kişilerde boyun damarlarının daralmış veya tıkanmış olması ihtimalinin kesinlikle göz ardı edilmemesi gerekiyor.

Felç geçirmeye yol açıyor

Beyin, normal fonksiyonlarını yerine getirebilmek için vücutta dolaşan kanın yüzde 20’sinden faydalanıyor. Dakikada yaklaşık 1 litre ihtiyaç duyan beyne kanın büyük çoğunluğu şah damarları tarafından ulaştırılıyor. Boyun damarlarında oluşabilecek bir daralma veya tıkanma da beyne ihtiyaç duyduğu kanı taşıyamayınca, göz kararması, unutkanlık, baş dönmesi, kısa süreli konuşma veya görme bozuklukları gibi şikayetler başlıyor. Daha ileri daralmalarda bayılmalar görülebiliyor. Beynin bazı bölgelerine kan gitmemesi, daralan şah damarları içinde kan pıhtıları birikmesi ve beyne yerleşmesi ani ölüm veya kalıcı felçlere neden olabiliyor. Bu nedenle şah damarları tıkanıklığının, en az kalp damar tıkanıklığı kadar önemsenmesi gerekiyor.

Yılda 1 kez ultrason çektirmek yeterli

Boyun damarlarında yaş, sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, ailede damar hastalığı bulunması, daralma veya tıkanmayı tetikleyen risk faktörleri olarak sıralanıyor. Yukarıdaki belirtiler veya bu risk faktörleri bulunan kişilerin yılda 1 kez şah damarı doppler ultrasonu ile incelenmesi öneriliyor. Zahmetsiz ve ağrısız bu yöntem sayesinde rahatsızlığın kalıcı kötü sonuçları engellenebiliyor.

Hafif darlıklarda ilaç tedavisi uygulanıyor

Şah damarında hafif derecedeki darlıklarda ilaçla koruma ve takip yapılıyor. İleri derecedeki darlıklarda damarın durumuna göre stent veya açık ameliyat yöntemi uygulanabiliyor. Uzun ve düzensiz yapıda daralmaları olan kişiler ise, narkoz verilmeden yarım saatlik bir operasyon ile uyanık ameliyat edilebiliyor. Bu kişiler çoğunlukla ertesi gün sağlıklı bir şekilde taburcu ediliyor.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

Boyun Ağrıları

Boyun omurgası patolojilerinde ağrı boyundan başa, sırta, göğse, kollara yayılabilir. Bazen kalp üzerinde veya sırtta kalp krizi kuşkusu uyandıracak ağrı olabilir. Boyun ağrısına çoğunlukla tutukluk, uyuşma, karıncalanma, bulanık görme, kulak çınlaması, denge bozukluğu, baş dönmesi, çarpıntı gibi semptomlar eşlik eder. Tutukluk uzun süreli ise sebebi iltihaplı bir romatizmadır. Uyuşma, karıncalanma şeklindeki yakınmalar sinir kökü sıkışmasının göstergesidir. Boyun hareketleriyle ortaya çıkan bulanık görme, kulak çınlaması, baş dönmesi, denge bozukluğu, çarpıntı, bulantı boyun patolojilerinde seyrek rastlanan semptomlardır. Erişkin insanların yaklaşık %10’u hayatlarının bir döneminde boyun ağrısı çekerler. Boyun ağrısı sadece boyuna lokalize olabileceği gibi kol ağrısıyla birlikte de olabilir. Boyun ve kol ağrılarının üçte bir kadarı tekrarlar. Bel ağrısına göre boyun ağrısının sıklığı daha az ve çok az sakat bırakıcıdır.

Çok sayıda bozukluk boyun ağrısına neden olur. Başlıca boyun ağrısı sebepleri şunlardır: Doğumsal anomaliler, tümörler, travma, osteoporoz (kemik erimesi), dejeneratif (yıpranma) bozukluklar (kireçlenme, boyun fıtığı gibi), enfeksiyöz lezyonlar (tüberküloz, bruselloz gibi), yumuşak doku romatizmaları, torasik çıkış sendromları, iltihaplı romatizmalar (romatoid artrit, ankilozan spondilit gibi), psikolojik bozukluklar, iç organlardan yansıyan ağrılar (kalp, akciğer, safra kesesi hastalıkları sonucu).

Trafik kazaları sonucu boyun ağrısına sık mı rastlanır? Trafik kazalarında en çok etkilenen bölgelerden biri boyundur. Doğrudan gelen travmalar ölümcül veya sakatlayıcı olabileceği gibi doğrudan darbe gelmeden de boyun trafik kazalarında etkilenir. Genellikle trafik kazalarında görülen, başa direkt bir travma olmadan, kamçı darbesi şeklinde boyunun öne ve arkaya gitmesi sonucu meydana gelen incinmeye whiplash sendromu denir. Önceden kireçleme varsa, travma daha çok hasara yol açar. Whiplash sendromunda hafif çıkıklara ve daha sonraki dönemlerde kireçlenmeye rastlanır. Tedavi istirahat, korseleme, ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar, egzersizler ve fizik tedavi şeklindedir.

Boyun zorlanması; Travmalar ve kötü postür sonucu gelişen boyunda lokal ağrı ve tutuklukla karakterize bir klinik tablodur. Alışılmamış bir hareket yapmak, sportif aktiviteler, daktilo yazmak, kitap okurken yapıldığı gibi boyunu uzun süre sabit konumda tutmak, yatarak televizyon seyretmek, uygun olmayan yastık ve yatakta yatmak gibi nedenler zorlanmaya (servikal strain) yol açabilir. Boyunun arkaya doğru normal eğriliği kas spazmı nedeniyle düzleşir. Hareketler ağrılı ve kısıtlıdır. Radyolojik tetkikler genellikle normaldir. Patolojinin yumuşak dokuda ve dejeneratif değişikliklerin başlangıç döneminde olduğu düşünülür. Servikal strain kısa süreli istirahatla düzelebilirse de ağrı kesici, iltihap giderici ilaçlar ve kas gevşeticiler vermeyi gerektirebilir. Ağrı ve kas spazmının azaltılmasında, fizik tedavi araçları oldukça yararlıdır. Tekrarların önlenmesi için kötü postür düzeltilmeli ve kas gücünü arttırıcı egzersizler verilmelidir.

Boyun kireçlenmesi (Servikal Spondiloz) ; Boyun omurgasını meydana getiren yapıların dejenerasyonu sonucu ortaya çıkan ve buna bağlı sinir ve damar bozukluklarını da içeren klinik tablodur. Tıpta servikal spondiloz, servikal artroz gibi isimler verilir. Yaşlanma, günlük hayatın gerilimleri, boyun hareketleri ve pozisyonları, makro ve mikro travmalar ve ruhsal gerginlikler diskin yapısını ve beslenmesini bozmaya ve sonunda değişik derecelerde diski dejenere etmeye yönelik faktörlerdir. Kalıtım, çocukluk çağında geçirilen enfeksiyonlar ve bağışıklık sistemindeki bozukluklar da disk dejenerasyonu yapan faktörler olabilir.

Boyun kireçlenmesinin belirtileri nelerdir?

Belirtiler 18 yaşından itibaren görülebilir ve sıklığı yaşla artar. 50 yaşından sonra iyice belirginleşir. Başlıca belirti ve bulgular boyun ağrısı, tutukluk, kas spazmı, hassasiyet ve hareket kısıtlılığıdır. Ağrı boyundan başa da yayılabilir. Spondiloza bağlı sabah tutukluğu kısa sürelidir. Çoğunlukla bir kaç dakikada geçer. Sinir kökü basısı olduğu zaman kola yayılan ağrı, uyuşma, karıncalanma, soğuk veya sıcak hissi, iğnelenme olur. Omurilik basısı olursa yürüme güçlüğü olabilir. Boyundan beyine giden damarların bası altında kalmasıyla baş dönmesi, kulak çınlaması, bulanık görme, baş ağrısı ortaya çıkar.

Boyun ağrılarının tanısında; Görüntüleme yöntemleri (düz grafi, bilgisayarlı tomografi, MR, ultrasonografi), sintigrafi, elektrofizyolojik yöntemler (EMG) ve laboratuvar tetkiklerinden yararlanılır.

Tedavide; Servikal spondilozlu hastaların çoğu konservatif (ameliyatsız) tedavi ile iyileşir. Bele göre boyunda daha kısa sürede daha başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Akut ağrılı dönem tedavisi istirahat, korseleme, yüzeyel ısı ve ilaçları içerir. Servikal omurganın istirahatını temin etmek, hareketlerini kısıtlamak ve boyuna binen başın ağırlığını azaltmak için servikal korse kullanılabilir. Korseliyken atrofiyi engellemek için egzersize zaman yitirmeden geçilmelidir. Ağrılı bölgelere yapılan lokal enjeksiyon ağrı ve spazmın iyileşmesine yardımcı olabilir. Subakut ve kronik dönemde yüzeyel ısıtıcılarla birlikte derin ısıtıcılar da uygulanır. Isı vazodilatasyon yaparak ve kan akımını artırarak dokunun beslenmesini ve metabolik artıkların atılımını kolaylaştırır. Böylece bir taraftan kas spazmını ve ağrıyı azaltırken bir taraftan da doku tamir sürecini başlatarak nüksleri geciktirir. Isı fibröz dokuların esnekliğini artırarak, birlikte uygulandığında traksiyonun etkisini ve hastanın traksiyona toleransını artırır. Hem akut hem de kronik ağrılı hastalarda TENS, diadinami, galvani, eksponansiyel akım gibi alçak frekanslı akımların analjezik ve trofik etkilerinden yararlanılır. Boyun ağrılı hastalarda sıklıkla verilen bir tedavi olmamakla birlikte masaj ağrılı kas spazmını hafifletir, dolaşımı artırır, kontraktürleri ve yapışıklıkları mobilize eder ve hastaya psikolojik bir rahatlık verir. Manipulasyonla dramatik iyileşme sağlanabilir. Egzersizler hastanın kendini en iyi hissettiği saatlerde yapılmalıdır. Bu genellikle sabah saatleridir. Egzersizden önce sıcak uygulama, kas gevşetici ve analjezik ilaç verilmesi egzersizin daha iyi tolere edilmesine yardımcı olur. Tekrarların önlenmesi için fizik tedavi yanında hasta eğitilmelidir. Hasta eğitimi postür ve günlük yaşam aktivitelerini içermektedir.

Boyun fıtığı; Omurgada meydana gelen fıtıkların %95’i belde, %’ü boyunda görülür. Hasta çoğunlukla ani başlayan boyun ve kol ağrısından yakınır. Ağrı ile birlikte uyuşma ve karıncalanma bulunabilir. Ağrı boyun hareketleri, öksürme ve hapşırmayla şiddetlenir. Boyun fıtığı tedavisine korse, lokal enjeksiyon, ilaç ve egzersizle başlanır. Yakınması geçmeyen hastalara fizik tedavi uygulanır.

Torasik Outlet Sendromu; Kola giden damar sinir paketinin koltuk altına girmek üzere boyun ve göğüs bölgesinde katetdiği alana torasik çıkış denir. Bu alanda olabilecek yapısal veya fonksiyonel anomaliler damar sinir paketi üzerine baskı yaparak torasik çıkış (thoracic outlet) sendromları başlığı altında toplanan klinik tabloların ortaya çıkmasına neden olurlar. Hasta kolundaki, el ve parmaklarındaki ağrı, uyuşma ve karıncalanmadan yakınır. Torasik çıkış sendromlu hastalar genellikle fizik tedaviden yararlanırlar. Fizik tedaviden yararlanmayan hastalara cerrahi girişim endikedir.

Videolar

Uzm. Dr. İlker GARİPOĞLU / Kas İskelet Sistem Ağrılarında PRP ve Ozon Tedavisi

Uzm. Dr. İlker GARİPOĞLU / Bel Ve Boyun Fıtıkları & Tedavisi / Çay TV

Baş dönmesi kişinin kendisinin veya çevresinin dönmesi olup oldukça sık rastlanılan bir şikayettir. Baş dönmesi hastanelerin acil servislerine baş vuran hastaların % 25 şini teşkil ederler. Baş dönmesi ve dengesizlik şikayeti (Arnold Chiari )beyincik sarkmasının öncü şikayetleridir. Beyincik sarkmasının 4 tipi vardır en sık görüleni Tip-1 olanıdır.

Beyincik sarkması doğuştan beyincik etrafındaki kemik yapılarının darlığı veya beyincik içerisindeki yapışıklıklar, beyincik içerisindeki su kanalların kapanması nedenleriyle beyinciğin boyundaki omurilik kanalına doğru uzamasıdır.

Hastalık genellikle yaşları arasında görülmelerine rağmen çocuklarda daha nadirir. Son yıllarada görüntüleme teşhis yöntemlerindeki sık kullanılmasıyla teşhisi daha kolay ve hızlı konulmaktadır. Hastalığın kalıtsal geçişi iyi bilinmekle birlikte kadınlarda erkeklere rağmen daha sık görülmektedir. Beyincik sarkmalarının % ında omurilik kanalı içerisinde sıvı ( sirengomyli) bulunur.

Bu hastalarda şikayet ve bulguları çok fazla olup hastaların % 30 ' hiç bir şikayet vermezken %70 ise ilerleyici ve ciddi nörolojik şikayetlerle hastanelerin değişik polikliniklerine başvururlar. Bu hastalarda öksürük ve hapşırma gibi kafa içi basıncını artıran hareketler sonrası baş dönmesi, baş ağrısı, boyun ağrısı, görme şikayetleri dışında spesisifik işaretleri yoktur. Bu hastalar Nöroloji, Beyin cerrahi, Psikiyatri, KBB, Göz hastalıkları, Göğüs hastalıkları, Kardioloji, Dahiliye, Fizik tedavi ve acil servislere gibi pek çok polikliniklerine başvurmaktadırlar.

Hastalalarda görülen klinik bulguları;

1: Oto nörolojik işaretler: baş dönmesi, dengesizlik, kulak çınlaması,işitme kaybı

2: Kafa içi basın artamasına bağlı baş ağrısıdır bu ağrı enseden başlayıp gözlerin arkasına doğru ve boyuna ve omuzlara yayılan ağrılardır.

3:Omurilik siniri içerisinde sıvı birikimine bağlı şikayetler bu durum hastaların % ' ında görülür. Kollarda kas güçsüzlüğü, duyu kaybı ve ellerde beceri ve koordinasyon bozuklukları görülmektedir.

4:Göz bulguları: gözlerin arkasında basınç ve ağrı, bulanık görme, çift görme, işığa ve güneşe bakamama.

5: Beyincik şikayetleri. dengesizlik, koordinasyon ve beceri bozuklukları yutma güçlüğü, ses kısıkığı, ellerde titremeler, uyku apnesi

Beyin sinir Omurilik cerrahsi uzmanı Prof. Dr. Hidayet Akdemire göre geçmeyen baş dönmesi ve baş ağrıları çeken hastaların bir beyin sinir cerrahi uzmanı tarafından muayene edilerek teşhis için gerekli görüntüleme tekniklerinin (beyin MR, beyin BT, odiometrik gibi testler) yapılmasını önermektedir.

Beyincik sarkaması diğer hastalıklarla karıştırmayın

Beyin ve beyincik damar tıkanmaları, demiyelizan hastalıklar, polinöropatiler, omurilik tümörleri omurilik damar yumakları (AVM, kavernom). Boyun omurlarındaki sinir sıkışmaları, romatizmal ve kanser hastalıkları ve uyku apnesi. Psikojen hastalıkalar (depresyon, panik atak, stres, anksiyete)

Başdönmesi ( vertigo) ve degesizlik nasıl tedavi edilmektedir

Tedavideki öncelik altta yatan birincil hastalığın tedavisidir. Örneğin kulak kaynaklı baş dönmeleri ilgili KBB hekimi tarafından tıbı veya cerrahi yöntemlerele tedavi edilmektedir. Beyincik kaynaklı baş dönmeleri (vertigo) ve dengesizlik ise nörololjk branşlarda ( Beyin cerrahi ve Nöroloji hekimlerince, psikojen kaynaklı olanları ise Psikiyatristlerce tedavi etmektedir.

Beyin cerrahisini ilgilendiren baş dönmesi (vertigo) ve dengesizliği beyincik sarkması tedavisi teşhisde olduğu gibi ntedavide pek çok yenilikler vardır.

Tedavinin temel sorusu beyincik sarkması hastaya şikayet veriyormu vaya şikayet vermiyormu bunun cevabını bulmaktır. Bu yüzden MR bulgularındaki sarkmadan ziyade hastanın şikayetleri esas alınmalıdır. Malesef bu doğumsal anomalinin tıbbı tedavide ilaçların yeri yoktur.Nörolojik cerrahlar bu hastalığı tedavi etmeden öncelikle hastalığın tipinin doğru tanımlamalıdır. Cerrahi tedavide amaç ense bölgesinde sıkışan beyin yapılarındaki basıyı gidermek, beyin omurilik suyunun akışındaki engeli kaldırarak bu suyun akışını sağlamaktır. Hastaya uygun doğru teknik uygulandığında cerrahi başarı mükemmeldir.

Çocuklardaki beyincik sarkamalarında tedavi genelikle ilerleyici nörolojk bulguları olanlarda, beyin sapı ve beyinciğe ait bası bulguları tedavi edilmelidir.

Prof Dr. Hidayet Akdemire göre Baş dönmesi ( vertigo) ve dengesizlik şikayetlerinden korkmayıp bu hastalığın sebebini doğru araştırılması ve uygun teşhis yöntemleri kullanılması ve doğru cerrahi tedavi yöntemi ile başarılı sonuçlar alınmaktadır.

Hastalar ne tür şikayetlerle doktora başvurmaktadırlar?

 

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir