kurbaga masalı / Kurbağa Masalı - Grimm Kardeşler

Kurbaga Masalı

kurbaga masalı

Hiçler havuzunda yine yeni bir günmüş ve her şey ama her şey aynıymış… Hava Atmayı Seven Eski Larva yeni Kurbağamız, sessiz sakin havuzun yosunlu yeşil duvarlarını ve gökyüzünün maviliğini, beyazlığını, rüzgarın bulutları, yaprakları oradan oraya savruluşunu izlerken, kulağına bazı konuşmalar duyulmuş. Hemen bu konuşmalara dikkat kesilmiş. Birkaç kurbağa toplanmış bir deliğin başında dışarıda yapacakları, oynayacakları oyunların planlarını yapıyorlarmış.

Bu konuşmalara önce anlam veremez, boş gözlerle bakarken, farklı bir şeyler olduğunu hissedip saklanmış ve sesin geldiği yeri izlemeye başlamış. Genç kurbağaların dışarı çıkmak için keşfettikleri gizli yolu görmüş ve bu gizli yoldan kimseler görmeden dışarı çıkabileceğini o an anlamış. Ne var ki o diğer kurbağalar gibi bütün gün dışarılarda gezip karnı acıktığında geri gelmeyi düşünmüyormuş. Onun hayalleri çok başkaymış.

O uzaklara, daha uzaklara, çok uzaklara gitmek; yıldızları, güneşi, doğayı, diğer canlıları, farklı diyarları hatta; Rana Kurbağanın bile hatırlamadığı, belki de görmediği yerleri görmek istiyormuş.

‘’Hem oraları gezer öğrenirsem diğer kurbağalara hava atacak bir şeyler de bulabilirim ve eski havalı günlerime dönebilirim’’ diye düşünüyormuş…

Hava Atmayı Seven Kurbağa artık dışarıyı görebilecek olmanın heyecanı ile bütün gece uyumadan sabahın olmasını beklemiş ve güneşin ilk ışıkları ile kendini dışarı atmış. Öyle heyecanlıymış ki etekleri zil çalıyormuş. O çamurlu, ıslak, kaygan delikten nasıl hızla dışarı kayarak çıktığını fark etmemiş bile… Hiç etrafını incelemeyi de akıl edememiş.

Kocaman ağaçlar, renkli çiçekler, yeşil otlar, taşlar, kayalar hepsi aklını başından almaya yetmiş. Kendisine verilen hiçbir nasihati kulakları duymamış. Hoplaya zıplaya saatlerce tek başına etrafı incelemeye başlamış, taaa ki karnı acıkıncaya kadar…

İşte o an bütün büyü bozulmuş sanki, o koca orman gözüne çok ürkütücü gelmeye, o heybetli ağaçlar birer canavara dönüşmeye başlamış.

‘’Nereye geldim ben? Şimdi ne yapacağım? Daha önce yemekler hep önüme hazır geliyordu. Avlanmak nedir, ne yenir, ne içilir? Hiçbir şey bilmiyorum. Elimden hiçbir iş gelmez, bilgim yok, becerim yok. Tek bildiğim hava atmak ve etrafta hava atacak hiç kimse yok! Meğer hiçler havuzunda kendimi ne çok önemsemişim. Aslında bir hiç gibi yaşayan onlar değil benmişim. Şimdi bu dağlarda tek başıma nasıl ayakta kalırım? Senelerdir farkında olmadan Omurgalı insanlara sırtımı dayamış, ekmek elden su gölden keyfime bakıyormuşum&#; Şimdiyse zavallı, muhtaç, yeteneksiz, beceriksiz bir kurbağa olduğumu görmek çok üzücü ve üstelikte sanırım bedeli çok ağır olacak&#; Hazıra öylesine alışmışım ki kendimi yapayalnız ve ortada kalmış hissediyorum&#;’’

 Zavallı Hava Atmayı Seven Kurbağamız böyle kara kara düşünürken gökyüzü kararmış ve sığınacak bir yer bulamadan ormanda gece hayvanlarının sesi duyulmaya başlamış. Bugüne kadar hiç duymadığı kadar korkunç sesler&#; ‘’Ormanın böyle bir yer olacağını düşünememiş olmam ne kadar hayret verici. Oysa ne kadar farklı hayaller kurmuştum.’

Derken yanında daha önce görmediği çok farklı bir kurbağa belirmiş&#;

-Hey, ben seni tanıyorum. Rana Kurbağadan dinlemiştim. Bu renkler, bu güzellik başka bir kurbağaya ait olamaz. Sen Zehirli Ok Kurbağası olmalısın. Çooook eski zamanlarda Rahiplerin ya da Kralların kendilerini tanrı olarak tanıttığı zamanlarda yani halkı kandırmak için güneş tutulması gibi matematiksel hesapların, bilimsel bilgilerin yazılı olduğu kitaplara senin zehrin sürülürmüş ve Kitaba dokunan senin zehrin sayesinde gerçekten ölürmüş. Halk &#;Tanrı Kral sizi suçlarınızdan dolayı cezalandıracak‘’ denilerek korkutulup, sindirilirmiş. Kadim bilgilerin olduğu kitaba dokunanların öleceği bilgisi kitabın üzerine yazılır ve sıradan insanların bu bilgilere ulaşması engellenirmiş. İnsanlar yüzlerce yıl, Kralların Tanrı ya da tanrı çocukları olduğuna inandırılmış.

-Evet, bu doğru, peki sen kimsin?

-Ben Hiçler çiftliğinde yaşıyordum, kayboldum ve ormanda nasıl yaşanır bilmiyorum…

Acaba Hava Atmayı Seven Kurbağamız hayatta kalabilecek mi? Hiçbir becerisi olmayan Kurbağamız yeni yeteneklere sahip olabilecek kadar vakti kalacak mı?  Hayatta kalmayı başarırsa, geri dönmek isteyecek mi?

Keyifli Düşünmeler…

Dilek

Not: Yazılarımın tamamını okumak için bloğumaburadanulaşabilirsiniz.

Bir Kurbağa Masalı (1)

Bir Kurbağa Masalı (2)

Bir Kurbağa Masalı (3)

 

Bir Kurbağa Masalı (1)

 

Bir Kurbağa Masalı (2)

 

Bir Kurbağa Masalı (3)

Bunu beğen:

BeğenYükleniyor

Kurbağa Prens Masalı ve Hikayesi Oku: Okurken de eğlen!

Haberin Devamı

Küçük prenses bir gün gölün kenarında çiçek toplayıp, oyun oynuyormuş ve elindeki oyuncak top göle düşmüş. Bir türlü alamıyormuş. O sırada gölün içerisinden bir kurbağa çıkmış:

-Eğer benimle arkadaş olursan, yiyeceklerini benimle paylaşırsan o topu sana geri getiririm, demiş.

-Tamam, diye cevap verim küçük prenses.

Topunu alıp koşarak eve dönmüş ve kurbağaya verdiği sözü unutmuş. Akşam bütün aile yemeğe oturunca sarayın kapısında bir kurbağa sesi duyulmuş. Prenses verdiği sözü hatırlamış ama kurbağaya dokunmak ve onunla vakit geçirmek istemiyormuş. Duymamazlıktan gelip çorbasını içmeye devam etmiş.

Ancak kral bu kurbağayı duymuş ve onu içeri davet etmiş. Kurbağanın konuştuğunu görünce şaşırıp:

-Ne istiyorsun küçük kurbağa, demiş.

Haberin Devamı

-Kızının bana bir söz verdi ama tutmadı, demiş.

Haksızlığa dayanamayan kral kızına kızmış ve verdiği sözü yerine getirmesini istemiş. O günden sonra kurbağa ve prenses ayrılmaz bir ikili olmuşlar. Zamanla prenses kurbağayı çok sevmeye başlamış.

Bir gün yine gölde oynarlarken kurbağa ayağını incitince onu eline almış ve öpmüş. Küçük, yeşil kurbağa birden çok yakışıklı bir prensese dönüşmüş. 

Prens ve prenses çok geçmeden birbirlerine olan aşklarını ilan etmişler ve evlenmişler.

İki Kurbağa Masalı

Ana Sayfa> Çocuk Masalları> İki Kurbağa Masalı

İki Kurbağa Masalı

İki Kurbağa Masalı

Biri beyaz, diğeri siyah renkteki kurbağanın huy ve mizacı tıpkı renkleri gibi zıtmış. Ak kurbağa ne kadar iyimserse Karakurbağa o kadar kötümsermiş. Ak kurbağa bir şeye “ak” mı dedi; o hemen atılıp “kara” dermiş. Her şeyin olumsuz tarafını görmeye o kadar alışmış ki, gördüğü her şeyi eleştirmeyi neredeyse meslek haline getirmiş. Yağmur yağsa, Karakurbağa:

“Offff! Olacak şey mi şimdi bu?” diye şikayete başlarmış. “Yağmurda ne derenin tadı olur, ne de ortalıkta avlayacak sinek bulunur. Nefret ediyorum yağmurdan!”

Arkadaşının aksine her şeyin güzel tarafını görmeyi seven Akkurbağa cevap vermeden edemezmiş:

“Haksızlık etme lütfen! Sırf senin keyfin bozuldu diye güzelim yağmura niye düşman oluyorsun ki? Hem söylesene, yağmur yağmasa bizim evimiz-yurdumuz olan dereler, sazlıklar, bataklıklar kalır mı ortada?”

Elbette o, bu sözlerini tamamlayamadan Karakurbağa atılırmış:

“Tamam tamam, bay çok bilmiş kurbağa! Biliyor musun, sen tam da insanların sözünü ettiği şu Polyanna'ya benziyorsun. Mutluluk rolü oynayacağım diye saçma sapan sözler ediyorsun. Hani, uçurumdan aşağı düşsen, ‘bak ne güzel uçuyorum' diyeceksin neredeyse. Azıcık gerçekçi olsana ya canım!”

Akkurbağa genelde bu tür tartışmaları uzatmak istemez ve şöyle dermiş:

“Gerçeği görmek için asıl kendi kötümser bakışını terk etmelisin.”

İşte böyle iki zıt kutupmuş bu iki kurbağa

Günlerden birgün canları sıkılınca derenin yakınındaki köye doğru gitmeye karar vermişler. Akkurbağa:

“İstersen fazla yaklaşmayalım, biliyorsun yaramaz çocuklar bizi görürse canımızı acıtabilirler” dediyse de, Karakurbağa ısrar etmiş:

“Akşamın bu karanlığında çocuklar bizi nereden görecek Allah aşkına! Şu en yakındaki evin oraya kadar gidelim, sonra geri döneriz. Korkaklığı bırak şimdi.”

Akkurbağa, korkaklıkla suçlanmaktan çekindiğinden, çaresiz kabul etmiş. Köye girmişler ve evin yanına gelmişler. Akkurbağa sıkıntılı bir vıraklama ile “Hadi, artık dönelim, içimde kötü duygular var!” demiş demesine, ama Karakurbağa heyecanla atılmış:

“Gel bir oyun oynayıp öyle dönelim. Şuradaki yüksek kovayı görüyor musun? İkimiz aynı anda üstünden zıplayacağız. Bakalım yarışmayı kim kazanacak?”

“Akşamın bu vaktinde bırak böyle çocuklukları lütfen!” diye itiraz edecek olmuş Akkurbağa, ancak yaramaz arkadaşı bir türlü fikrinden vazgeçmemiş. Hatta “Dediğimi yapmazsan, seninle artık arkadaş olmam!” diye tehdit bile savurmuş. Bunca yıllık arkadaşını kaybetmek istemeyen Akkurbağa bu teklifi de istemeye istemeye kabul etmiş.

İki kurbağa hızla koşup zıplamışlar. Ama ne olduysa o zaman olmuş ve tam kova dedikleri şeyin üzerinde çarpışıp içine düşmüşler! Acı gerçeği o zaman anlamışlar: üzerinden atlamaya çalıştıkları o şey, yarısına kadar dolu kocaman bir süt güğümü değil miymiş meğer!

Yorulana kadar giriştikleri denemelerin sonucunda başka bir gerçeği daha anlamışlar: Güğümün kenarları zıplayıp çıkmalarına imkân vermeyecek kadar yüksekmiş. Karakurbağa ümitsizlik içinde haykırmış:

“Mahvolduk! Buradan çıkmamız mümkün değil! Bu güğümün içinde ölüp gideceğiz.”

“O kadar kolay pes etme bakalım” diye karşılık vermiş Akkurbağa. “Çıkmadık candan ümit kesilmez. Kim bilir, hiç ummadığımız bir anda imdadımıza yardımsever bir el yetişir belki de.”

Karakurbağa acı bir kahkaha attıktan sonra şöyle demiş:

“Benim kurbağa Polyannam! Neler sayıklıyorsun sen? Bari böylesi bir haldeyken hayal görmekten vazgeç.”

“Ben hayal filan görmüyorum. Nasıl bilmiyorum, ama buradan kurtulacakmışız gibi bir his var içimde. Kendini koyuverme sakın!”

Ne yazık ki, Karakurbağa'nın ümitsizliği her geçen dakika bütün kalbini daha çok kaplamış ve ümitsizliği arttıkça bacaklarındaki güç ve kuvvet de azaldıkça azalmış. Ve en sonunda:

“Bacaklarımda derman kalmamış. Hakkını helal et kardeşim!” deyip sütte yüzmekten vazgeçmiş. Bir-iki dakika sonra da son nefesini vermiş

Akkurbağa arkadaşının bu kadar kolay vazgeçip ölmesine çok üzülmüş, fakat ümidini hiç yitirmemiş. Sürekli şu şekilde yalvarmış Allah'a:

“Darda kalanların sesini ancak Sen duyar, onların imdadına ancak Sen koşarsın! Senin rahmet ve şefkatin süt güğümüne düşmüş zavallı bir kurbağaya da yetişir elbet! Kurtar beni Allahım!”

Akkurbağa bu şekilde yalvarırken, bir taraftan da sebebini bilmeden sütün içinde var gücüyle çırpınmış. Karanlıkta, yapayalnız, çaresiz, ama hiç ümitsizliğe düşmeden çırpınmış, çırpınmış… Bu hal dakikalarca devam etmiş. Bir ara arka tarafından ayağına birşey çarpmış. Dönüp baktığında bunun irice bir tereyağı topağı olduğunu görmüş. Oraya nereden geldiğini düşününce, bu tereyağının farkında olmadan kendi çırpınışlarıyla meydana geldiğini anlamış. Gözleri sevinçle parlamış, çünkü bu onun kurtuluş vesilesi olabilirmiş!

Azalmaya yüz tutan gücü, ummadığı kadar artmış. Bu defa niçin yaptığını bilerek bacaklarını yine çırpıp durmuş. Bir saat kadar sonra tere yağ topağı o kadar büyümüş ki, onun üstüne basıp zıpladığı gibi güğümün dışına atlamış ve ilk sözü şu olmuş:

“Rahmetinden ümidimi kestirmediğin ve imdadıma yetiştiğin için Sana şükürler olsun Allah'ım!”

#funduszeue.info

tagİki Kurbağamasalçocuk masallarımasal özetlerihikayelerDünya klasiklerigüzel hikayelerseçme masallarmasal dinleresimli masallarhikaye özetleriTürk masalları

İki Kurbağa Masalı Hakkında Yorum Yazın

İki Kurbağa Masalı Hakkında Yorumlar

Seljan ABBASZADE Çok güzel bir hikayeymiş.

Serhannn Çok güzel

Elıf Altunc Çççççoooooookkkkkl ggggggüüüüüüZzzzzzzzeeeeeeellllll

özdemir bence cok güzel

Efe Bertuğ Muğlu Bende Kitap çıkartıyorum ve çok güzel.

Zehra Bence coooooooooook guzel

Sercan Idare eder

Ayşegül Çooooooooooook güzel

ilayda çççççççoooookkkkkkk ggggggüüüüzzzzeeeelll

kerim bu masalar cok güzel

meryem esilesi olabilirmiş! Azalmaya yüz tutan gücü, ummadığı kadar artmış. Bu defa niçin yaptığını bilerek bacaklarını yine çırpıp durmuş. Bir saat kadar sonra tere yağ topağı o kadar büyümüş ki, onun üstüne basıp zıpladığı gibi güğümün dışına atlamış ve ilk sözü şu olmuş: - Rahmetinden ümidimi kestirme

KADER KAYA ÇOKKK SAÇMAA POLLANA FALAN

Yazılan 12 yorum görüntüleniyor

Yeni Eklenen Çocuk Masalları

İki Kurbağa Masalı

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası