Medya; Yazardan. Kitap; Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar.
'Beni hemen anlamalsn, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşlmaya mecburum, ben Van Gogh'un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsnz' Demiş Oğuz Atay.
Yaşarken anlaşlmaya mecburum. Bir kaybedişin eşiğine geldiğimde beni anlamasanz da olur. Geçmiş gitmiş birini anlamak bir hiçtir çünkü. Hiçliktir. Artk o adam için hiçbir şey ifade etmez olmuştan sonra yaplanlar. Beni şimdi anlamalsnz; ölmeden, kaybetmeden, nefes alyorken.
"Konuşacak msn artk?" Karayel abi bir dizini hrsla sallarken oturduğu koltukta iyice yaylmşt. Yüzünden birçok ifade geçiyordu ama hiçbirini umursamadm. Duygularm sömürülmüş gibi hissediyordum, ifadesiz, anlamsz, yok olmuş.
Savruluyordum, bir boşlukta. Düşüncelerim kendini toparlayamyordu. Yazk değil miydi benim kalbime? On sekiz yllk yaşamnda çektiği bunca derdi hak ediyor muydu?
"Yaklaşk beş gün önce" dedim suratna bakmadan. Bir kitab alp sayfalarn karştryordum. "Ekrem çkt karşma." Kaşlar usulca çatld. Gözlerimi ondan çekerek elimden bir türlü brakamadğm Tehlikeli Oyunlar kitabndan bir sayfa açp sessizce okudum.
'Söyle evlâdm, diye teselli ederdi annem beni. Söyle de içine hicran olmasn. Hicran oldu anne.'
"Ne dedi sana?" Sabrsz çkan sesiyle kitab kapatp kenara koydum. Ona doğru ilerleyip karşsna oturdum. O srada kap açld, Karan Bey çalşma odasna girdi. Her şeyden haberi varmş gibi ses çkarmadan geçip bir kenara oturdu.
Yüzüme yalandan bir tebessüm kondurdum. "Baba oğul Karan' çökertelim dedi," diyerek yerimde biraz daha yaylp Karan Bey'e baktm. Gözlerini benden ayrmyor, ifadesizce bana bakyordu. Rahatlğma karş şaşrdğn biliyordum.
Sadece ben Ekrem ile baba oğul değildim. Hiçbir zaman da olmamştm.
"Asaf!" Dedi sinirle Karayel. "Doğru düzgün anlat şunu. Ağzndan cmbzla laf alyoruz amna koyaym." Küfründen sonra babasna bir bakş att. Sinirine hakim olamyordu. Ama Karayel abi değişikti. Sanki bana güveniyor gibiydi. Ekrem ile olmayacağma o kadar emindi ki bana ne dediğini merak ediyordu. Bana değil Ekrem'e sinirleniyordu.
Ama geçen gün bana dedikleri ise şu anki davranşlarnn tam tersi niteliğindeydi.
"Hayr dedim," dedim gözlerinin içine bakarak. Nefeslendi. Rahatlamş myd sahiden? Ben hiç rahat değilim. "Sonra beni ikna etmeye çalşt." Yutkundum. "Karan'a dedeni sor dedi."
Son cümlemden sonra ikisi de ağzn açmad. Yerimde doğrulup parmaklarmla oynamaya başladm. Stres içindeydim. "Dedem kim ki benim? Neden öyle dedi?" Karan Bey hzla ayağa kalkp göz temasmz kesti. Sinirden vücudunun titrediğini görüyordum. Karayel'e döndüğümde boş boş yüzüme bakmakla yetinmişti. Başn babasna çevirip onun hareketlerini izlediğinde bir şeyleri bilip bilmediğini sorguladm.
"Onun oğlu olmadğm biliyordu. Başndan beri hem de Elime geçtiğin her güne beddua ettim dedi. stemiyordu başndan beri beni zaten, mecbur braklmşt belli. Kim mecbur brakt onu buna? Üstüne para verdiler dedi. Beni verdikten sonra para da m verdiniz? stemiyorsanz neden doğmama izin verdiniz ki?" Aklmdan bütün geçenleri söylüyordum. Artk kendimi kaybedecek dereceye gelmiştim. Kaç gündür içinde tuttuklarm bir bir söyledim. Gözlerimin dolmamas için kendimle savaştm. Başm ellerim arasna aldm.
YALNIZLIĞA ADANMIŞ BİR DESTAN
Oğuz Atay anlaşılamamanın sancılarını yaşar Tehlikeli Oyunlar’da. Yaşarken anlaşılmayı istemesine rağmen ölümünden sonra ancak anlaşılabildi; Bunun nedeni ülke koşullarında gizli. O dönemde feodal yapı henüz çözülemediğinden ve hâlâ büyük bir çoğunluk köyünde, kasabasında yaşadığı için; insanlar sanayi toplumun yarattığı kent insanlarının sorunlarından (yalnızlaşma, anlaşılamama, eylemsizlik, eşyaya esir düşme vs.) habersizdiler.
Yetmişler ülkenin geçişi yaşadığı bir dönemdi ve insan ilişkileri bakımından hâlâ parlak bir süreci yaşıyordu. “İnsanlık” henüz ölmemişti. O, insanlığı zamanından önce öldürdüğü için yaşarken anlaşılamadı belki de. Ancak değerli olan da öngörü değil midir zaten?
GECEKONDUNUN KATLARI TOPLUMUN KATMANLARI!
Tehlikeli Oyunlar’da, Hikmet Benol kalabalıklardan kaçarak, kendi kalabalıklarına sığınmak için üç katlı bir gecekondunun orta katına yerleşir. Üst katında Emekli Albay Hüsamettin Tambay, alt katında oğlu askerde olan Nurhayat Hanım vardır.
Kimse tarafından anlaşılmadığını düşünen Hikmet, kendi hayallerinde var ettiği kişilerle anlaşmayı amaçlamaktadır: “Kimsenin anlamadığı ince metodlarım var, gecekonduda oturuyorum, seviyemin altında yaşıyorumBeni hemen anlamalısın,çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben Van Gogh resmi değilim…”
Üç katlı gecekonduyu toplumun katmanlarına yerleştirdiğimiz zaman; alt katta oturan Nurhayat Hanım halkı, orta katta oturan Hikmet, kent aydınını, üst katta oturan albay ise otoriteyi (orduyu) temsil etmektedir. Psikolojik katmanlara yerleştirirsek; (Freud’e göre) alt kat alt benliği, orta kat ben’i, üst kat ise üst benliği yani ego, id ve süperego’yu temsil etmektedir
Satırların altı bu kadar fazla çizilen başka bir Türk romanı yoktur herhalde. Neredeyse her sayfada altı çizilecek satırlar mevcut…
Yazar, Hikmet Benol karakterinde evliliği sorgulamaya başlar. Evlilik için önce ruhun büyümesi, olgunluğa ulaşılmış olması gerekir. İçimizdeki çocuk çocukluğunu yaşayamadığı için büyümemiştir.
Evlilik ayakları bağlayan bir prangadır Hikmet’e göre, hayatın monotonlaşmasından başka bir şey değildir: “Ben kendimi beğenmiş değildim albayım, çünkü karıma uzun süre kölelik yapmıştım. kendi isteğimle bulaşıkları yıkamıştım…”, “Evlilik yarışında can sıkıntısı birinci geldi”
Anlaşılan o ki adına özellikle Sevgi verilmiş kadın kahramanın evliliğinde sevgisizlik galip gelmiştir. Ruhları uyuşmayan, hayat anlayışları farklı olan iki insanın ayrılması kaçınılmaz olmuştur artık…
İKİ ARADA BİR DEREDE AYDIN OLMAK!
Hikmet toplumun bir aydını olarak; gerçeklikle zihinsel hayal aleminde, iyi ile kötü arasında, yaşamla ölüm arasında iki ara bir derededir Türk aydının ülke koşullarında kaçınılmaz kaderidir bu, bu ikilikten kurtulanlar gerçek anlamda aydın olmuşlardır zaten. Tabii aydın olmanın bedelini fazlasıyla ödeyerek
Kitabın bütününe baktığımızda bu arada kalmışlığı çoğaltmak mümkündür. Bunu en açık şekilde birbirine zıt şeyler söyleyerek gösterdiği tutarsızlıkta net bir şekilde görebiliriz. Bir zaman diliminde “Ben yaşamak istiyorum albayım” derken bir başka zamanda “Ben ölmek istiyorum” diyebilmektedir. Kurgu neredeyse zıtlıklar üzerine kurulmuş gibidir…
Bilinç akışı tekniğinin doruğunda bir yapıt Tehlikeli Oyunlar, James Joyce’un “Ulysses”i kadar okunması zor bir roman. Kahramanların gerçek mi yoksa zihinden fırlayan kahramanlar mı ayrımına varamıyorsunuz. Aslında gerçek hayattaki kahramanların zihinsel yansıması olduğunu söylemek daha doğru.
Romanın Türk modern edebiyatında başyapıt, yalnızlığa adanmış bir destan olduğunu söyleyebiliriz.
Bütün hayatını kelimeler uğruna harcayan Oğuz Atay; yazık ki kelimelerinin gününü ve mürüvvetini görmeden hayata gözlerini kapamıştır. Kelimeleri ise daha çok uzun yıllar tartışılacak gibi görünüyor…
Oğuz Atay / Tehlikeli Oyunlar / İletişim Yayıncılık / s.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası