helallik vermeyen insan / “Helallik” vermiyorum!..

Helallik Vermeyen Insan

helallik vermeyen insan

Giderken Hakkını helal et derler. Haram ettikleri hayatlardan helallik isterler

CENAZEDEKİ SORGULAMA: Hani cenazelerde imam cemaate sorar, “ Kişiyi nasıl tanırsınız, iyi bir Müslüman olduğuna şehadet eder misiniz? Cemaat iyi tanırız, ederiz diye cevaplar imam efendiyi. “Merhuma olan hakkınızı helal edin “ Üç kez tekrarlanır bu istek.  Cemaatin hepsi müteveffayı tanısın veya tanımasın “ Helal olsun ” diye cevaplar hep bir ağızdan. Adet budur. Müslümanlıkta cenazeye iştirak edip imam tarafından yöneltilen bu sualleri “Hayır” diye cevaplayanlar hoş görülmez. Buna çok ender olarak rastlanmakta ise de bu hareket cemaatin büyük tepkisine neden olur. Benzeri bir olay en son Bodrum Yalıkavak’ da bir cenazede meydana gelmişti. Hakkını helal etmeyen adam vefat edenin yakınları tarafından hayli tartaklanmıştı.

GENEL MÜDÜR GÖREVDEN ALINIRSA: Falan şirketin filan makamında oturup senelerce çalışanlarla haşır neşir olmuş ( x ) Bey görevinden ayrılır olsun.  Bu mesaisi esnasında Müslümanlık ile bağdaşmayan türde hareketlerde bulunan ( X ) Bey çalışanları kırıp, haklarına saygı göstermeksizin sebepsiz yere ekmekleri ile oynadıktan sonra şirketten ayrılırken kendisi için yapılan süslü bir uğurlama toplantısında veya şirketin çalışanlarına yaptığı yazılı bir seslenişte çalışanlara imam gibi seslenir. “ Bana Olan Hakkınızı Helal Ediniz”. İşte bu başka. Burada etmiyoruz diyene tepki koyan olmaz. Zira hakkını helal etmeyen çok kimse çıkacaktır. Vakıa ayrılan yönetici için bu bir şey ifade etmez. Bu nedenle hakkımı helal etmiyorum diye ağzını yormanın bir faydası yok. Haramı helali bilse zaten bu kadar insanın hakkını yemezdi. Evet, birçok şeyi gibi diğer bazı duyguları da göstermeliktir. Buna rağmen insan  “ Benden helallik istemeyin. Hakkım üzerinizdedir” de diyebilir.

BUNLARI YAPANLARA HAK HELAL EDİLİR Mİ? Senelerce önce kapatılan Best Air çalışanları geçen on senede yaşadıklarını unuttular mı dersiniz? Bu insanlardan helallik almak sizce mümkün olabilir mi?  Evet; A:Z.A.P mensupları, mağdur olan Atlas çalışanları patronlarına veya yöneticilerine haklarını nasıl helal etsinler ki? yılında grev yasağını protesto etmeleri nedeni ile iş akitleri feshedilen çalışan iki sene sonra göreve yeniden kabul edilmiş olsalar bile, kendilerinin ve ailelerinin bu iki sene içerisinde çektiklerini unutup yaşamlarını karartan bu yöneticilere helallik verirler mi ederler mi? Hiç sanmam.  Ya yılında iş akitleri anlaşılmaz bir nedenle sonlandırılan THY çalışanı, şirket aleyhine açtıkları tüm davaları kazanmalarına rağmen işe iade edilmemelerini ve de kendilerine yöneltilen suçlamaları nasıl hoş görüp haklarını beyim istedi diye helal ederler mi? Eşyanın tabiatına aykırı. Hepsinin hakları buna sebebiyet verenin / verenlerin ve de ileride bir gün kendileri benzeri bir işlemle karşılaşmayacaklar gibi “ bunları atmakla iyi yaptılar”  diye tezahürat da bulunan şirketin diğer çalışanların üzerindedir.

Hani pek temenni edilmez ama şayet bu eziyetleri çalışanlarına çektirenler Allah yine de gecinden versin, yaşama gözlerini yumarsa ve de cenazelerine bu sıkıntıları yaşamış olan insanlar da iştirak ederlerse imamın davetinin Müslümanlığın gereği olduğunu kabullenerek yine de “ iyi biliriz, hakkımız helal olsun “ diyebilirler. Tabii hepsi değil. Anlayacağınız bu gafillerin bu günahlardan arınmaları imkân dâhilinde değil. Dileriz ki gerek bu dünyada ve gerekse öbür dünyada bu günahlarının ağırlığını hep omuzlarında hissetsinler.

HAKKINIZI HELAL EDİN.

Bir diğer Genel Müdür çalıştığı şirketteki görevinden alınmış. Adet olduğu üzere kendisine bir veda yemeği verilmiş ve bu yemeğe şirketin orta seviyedeki yöneticileri de dâhil olmak üzere pek çok çalışan çağrılmış. Görevden ayrılan tepe yönetici yemekte bir konuşma yaparak çalıştığı süre içinde şirket için yaptığı çalışmaları uzun uzun anlatmış ve de konuşmasının sonunda “ istemeden de olsa kırdığım mesai arkadaşlarımdan özür diliyorum Desteğiniz için teşekkür ediyorum. Hakkınızı helal edin “ demiş. Arkalardan gelen bir ses yükselmiş Bu sesin sahibi giden Genel Müdür döneminde sağa sola çok çekilmiş ve hayli yıpranmış olan bir çalışanmış. Nedense Genel Müdür onu benimsememiş ” Bizi çok üzdünüz. Bu nedenle bu konuyu ilgililer ile daha sonra görüşeceğim. Şimdi helalleşme yok kendi payıma.“ diye bağırmış.  Aslında kimse anlamamış ama yine de uzun bir sessizlik salona hâkim olmuş ve de daha sonra yemek başlamış. Arkalardan gelen sesin söylediği söz tabak, çatal bıçak sesleri arasında kaynamış gitmiş.

Gel zaman git zaman görevden alınmış olan eski Genel Müdür şirkete Yönetim Kurulu Başkanı olarak tekrar atanmış. Bu rastlanmamış bir şey değildi Türkiye’mizde.  Başka bir deyişle eski Genel Müdür kuruma geri dönmüş ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak aynı çatı altında yine çalışmaya başlamış. Göreve başladıktan bir süre sonra ayrılış yemeğinde kendisine helalleşmemek için mazeret uyduran çalışanı makama çağırmış ve davranışının ve yemekte söylediği sözün nedenini öğrenmek istemiş.

Ayrılan bir yöneticiye helallik vermemek için mazeret uydurmak ayrı bir konu, şu anda şirketin en tepesinde oturan zatın bu sualini cevaplamak apayrı bir konu. Ancak çalışan hiç teklemeden söze başlamış. “ O an için helallik vermemin sizi aldatmak olacağını düşünmüştüm. Çalıştığımız dönemde şahsımla ilgili verdiğiniz kararların sıkıntısını, acısını ve tüm menfi sonuçlarını ailece çektik, hep birlikte yaşadık ve çok üzüldük. Çocuğumu okuduğu okuldan almaya mecbur olduk. Eşim evin çarkını döndürebilmek için çok zorlandı,  kahroldu. Oğlumun en masum isteğini bile karşılayamaz olduk. Dolayısı ile sadece benimle helalleşmenizin yeterli olmayacağını düşündüm.  Her ne kadar ailemin reisi isem de onlara danışmadan, size helallik vermem veya vermemem pek doğru olmayacaktı. O gece veda yemeğinizden sonra eve dönünce onlarla konuştum. Size karşı benden fazla hoşgörülü olduklarını gördüm. Geçti, gitti ve bitti diye düşünmeyi tercih ettiler. Şirkete bir daha döneceğinizi hiç düşünmemiştik. Tabii ki ben de bu konuda aileme uymak durumundaydım. Gıyabınızda sizinle helalleştik. Üzerimde kalmasın. Ailece size olan hakkımızı helal ettiğimizi bu gelişinizde duyurmak nasipmiş.”

Yönetim Kurulu Başkanı ne mi yapmış? Gülümseyerek dinlemiş çalışanını. Kurgulama, karar verme ve uygulama konusunda kabiliyetli, açık sözlü ve sıkı bir genç olduğunu düşünmüş. Muhtemeldir ki sonraki dönemde onun hizmetinden başka bir noktada faydalanacaktır. Peki, evdeki ekseriyete uyan bu çalışan sizce eski Genel Müdürüne olan hakkını helal etmiş oldu mu? Ne dersisiniz?

FIKRA: DİNİ GÖREVİME HARAM KARIŞTIRMAM.

Temel kiralık ev ararken Dursun’a ait bir dairenin boş olduğu bilgisini alır ve o akşam hemen Dursun’a gider. Hoş beşten sonra, konu kiralık daireye gelir. Dursun Temele senden iyi kiracı nasıl bulabilirim ki der ve kira bedeli hususunda pazarlık bile etmeye gerek kalmadan anlaşırlar.  Dursun başlar evle ilgili bilgi vermeğe. Evde 3 adet musluk var.

İkisi kaçak suya bağlı, bir tanesi ise normal belediyenin saatine bağlı. Dursun tabii ki anlayamamış. Neden ki ikisini kaçak birini kayıtlı kullanıyorsun diye sorar. Temel’in cevabı Dursun’u iyice şaşırtır. “ O musluktan abdest alıyoruz” namazıma, kutsalıma haram karışsın istemedim”

Tabi ki abdest alınan musluğun suyu ile değil ama bu konularda Temel gibi düşünen böyle hareket eden çok kimse var. Kim kimden hangi konuda helallik isteyecek pek belli değil. Herkes bunun kendine göre bir yolunu buluyor. Evet, yaşamda harama ve dolayısı ile cehenneme giden yolu bulmak zor değil. Hele bu devirde öyle rehberler var ki insana nasıl davranacağını şaşırtırlar.

Sual: Ben bir yurtta kalıyorum. Bu yurtta müdürün ajanları var. Bunlar öğrencilerin idareyi sevmemesine sebep oluyor. Mesela ben tatil günü bilgisayarla meşgul olursam, müdür bilgisayara çok takılma yoksa bilgisayarını alırım diyor. Odada ne olsa müdür hepsini biliyor. Yanlış anlaşılmak gibi kötü şeyler oluyor. Ajanlık yapanlar kul hakkına girer mi?

Cevab: Kur’an-ı kerim insanların ayıplarını, günahlarını araştırmayı yasaklıyor. Ajanlık, ispiyonculuk, müzevirlik caiz değildir. Talebe arasında ispiyoncu bulundurmak fitne çıkmasına sebebiyet verir. Müslüman, bir din kardeşinin dine aykırı bir hareketini görürse, bunu tatlılıkla ikaz eder. Dinlemezse, kendisi bilir. Dinlemeyeceğini biliyor veya çok zannediyorsa yahud söylediği zaman fitne çıkacağından korkuyorsa, bir şey söylemez.  Kimseye de anlatmaz. Kalben bu hareketi tasvip etmez. Dinin emri budur. Ancak bir kimse kul hakkına taalluk eden bir şey yapmışsa, karşı taraf görenin şahit olmasını isterse, o zaman şahitlik yapar. Bunun dışında kimseye anlatamaz. Kendisinin veya başkasının günahını herkese anlatmak ayrı bir günahtır.
Talebe yurtları ile bu yurtta kalan talebe arasındaki münasebet, otel ile otelde kalanın münasebeti gibidir. Bu da fıkhın icâre akdi hükümlerine tâbidir. Müdür, talebenin amiri veya emiri değildir. Müdür, yurtta çalışan hizmetlilerin amiridir. İslâm hukuku hâdiseye böyle bakar. Dolayısıyla, yurtta kalan talebelerin hususî hayatına karışılamaz. Ancak umumî ahlak ve adaba aykırı davranılırsa veya başkaları
rahatsız edilirse yahud da talebe yurtlarını tanzim eden mevzuatın icab ettirdiği hallerde müdahale edilebilir.
Meselâ yurtta başkalarının yanında sigara içmek, şortla gezmek, yüksek sesle müzik dinlemek, hırsızlık yapmak, hakaret etmek, fiilî tecavüzde bulunmak, yurt eşyasına zarar vermek gibi haller buna misal gösterilebilir. Bilgisayarla meşgul olmak, sakal traşı olmamak, kot pantolon giymek, yurda geç gelmek, yurttaki konferanslara katılmamak gibi haller, müddet bitmeden akdi fesih hakkını vermez.
Yurt idaresi, başlangıçta canının istediği talebeyi yurda alır; istemediğini almaz. Başta yurttaki kaide ve prensipleri bildirir ve talebeyi bu şartla kabul edebilir. Buna kimse karışamaz. Ama yurda kabul ettikten sonra tek taraflı olarak talebeyi yurttan çıkaramaz. Sonradan kâide ve prensip koyamaz. Bir insanın zâtî hak ve hürriyetlerini ihlâl edici keyfî kâide ve yasaklar hiç getirilemez. Yurt idaresi talebenin yurtta kalmasını istemiyorsa, mukavele müddeti bitince, hiçbir sebep göstermek mecburiyetinde olmaksızın talebeye yurttan ayrılmasını söyler. Ders yılı içinde talebeyi yukarıda sayıldığı gibi haklı sebeplerden birisi mevcut olmadıkça yurttan çıkaramaz. Çıkarırsa, akde aykırı davranmış ve kul hakkına girmiş olur. Üstelik talebe yurtlarının, kendisine düşman kazanmasına sebebiyet verir ki bu da aklın kabul edeceği bir şey değildir.
Talebe, müdürü; müdür de talebeyi sevmek mecburiyetinde değildir. Talebe de bu yurtta kalmak istemiyorsa, çıkar. Kalmak mecburiyetinde ise, tahsili bitene kadar sabreder. İdarenin istemediği işleri yapmamaya, yapsa da göstermemeye dikkat eder. Münakaşa etmek doğru değildir. Haklı olduğu halde münakaşayı terk edene cennette köşk verileceğini Hazret-i Peygamber va’d etmektedir. Sabrın sonu selamettir.

15 Nisan Cuma

Kul hakkı yiyen kişi tövbe etse ve hakkını yediği kişiden helallik dilese, fakat o kişi hakkını helal etmezse, kul hakkı yiyenin durumu nasıl olur?

Değerli kardeşimiz,

Kul hakkını ancak kul affeder. Buna göre, daha dünyada iken bu hakkı telafi etmenin yolunu bulmak gerekir. Şayet bulamaz isek, ahirete kalmış olur ki, bu durum daha tehlikelidir.

Bu dünyada bize hakkını helal etmeyen kişi, ahirette bu hakkını bizden talep edecektir. Bununla beraber kişi samimi olarak tövbe etmiş ise, Allah Teala hak isteyen kuluna kendi fazlından ihsanda bulunarak o kulun hakkından vazgeçmesini sağlayacağı ümit edilir.

İnsan şerefli bir mahluktur. Onun hürriyet, haysiyet, namusve şerefgibi manevî hukukuna yönelik bir haksızlık kadar, canına ve malına yapılan bir tecavüz de o nisbette ağır bir mesuliyeti gerektirir.

İnsan bilerek veya bilmeyerek, farkında olarak veya olmayarak birisine haksız bir davranışta bulunmuş olabilir. Hattâ onu mağdur bir duruma düşürüp bazı haklarının elinden çıkmasına sebep olacak bir muamelede de bulunabilir. Bir fert olarak kendimizi her ne kadar çekip çevirsek, hakpereset olarak kalmaya azmetsek de, birtakım hata ve kusurlara kapılmaktan tamamiyle kurtulamıyoruz.

- İnsanlık hali olan böyle bir durum karşısında ne yapmalıyız?

- "Bir defa oldu, bir daha yapmayız, keşke yapmasaydım." diyerek, iç dünyamızda hesaplaşmamız kâfi gelir mi?

- Yoksa meselenin telâfisine gidip de hatamızı düzelterek helallik dileyerek pişmanlığımızı mı bildiririz?

İslâmda esas itibariyle bir Allah hakkı, bir de kul hakkı vardır. Allah hakkı, her insanın Rabbine karşı yapması gereken kulluk vazifeleridir. Bu hususta yaptığı bir kusur, günah ve eksiklikten dolayı Allah'a yalvarır, tövbe istiğfar ederek affını diler.

Fakat kul hakkı öyle değildir. Onun bir tek telâfisi vardır, o da haksızlığa uğrayan, hukuku zayi olan kişiyle bizzat görüşüp özür beyan etmek, helâllik dilemekle birlikte , maddi bir kaybı varsa telâfisine gitmektir.

Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyururlar:

"Bir kimse kardeşinin haysiyetine yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak verilebilecek altın ve gümüşün bulunmadığı günden (kıyamet) önce helâlleşsin. Aksi halde, yaptığı haksızlık nisbetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama verilir."1

Evet, Peygamberimizin (asm) de tavsiyesine göre, bu durumda helâlleşmekten başka çıkar yol yoktur. O kadar ki, insan şehit bile olsa, üzerinde kul hakları varsa, Allah diğer günahlarını bağışladığı halde kul hakkını bağışlamamaktadır. Bunun için mesele, hak sahibinin gönlünü almada, rızasını kazanmada kalıyor. Siz, zarara uğramasına sebep olduğunuz kimseye gider, önce bir hata yaptığınızı itiraf ederek özür beyan eder, sizi affetmesini, hakkını helâl etmesini rica edersiniz. Maddi bir kaybı varsa, imkânınız nisbetinde onun razı olabileceği nisbette hakkını verirsiniz.

Böylece elinizden geleni yapmış olursunuz. Muhatabınız da sizi hoş karşılar, müsamaha ve anlayış gösterirse, mes'uliyetiniz kalkmış, hadis-i şerifte açıklandığı gibi, dünyada iken helâlleşerek âhiretteki hesaplaşma ve azaptan kurtulmuş olursunuz.

Bununla birlikte vicdan azabı çekiyorsanız, ayrıca tövbe isitğfar edersiniz.

"Pişmanlık tövbenin kendisidir.",

"Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibi olur."2

mealindeki hadis-i şeriflerin sırrıyla Allah katında da rahata kavuşmuş olursunuz.

Bir insan tövbesinin kabul olduğunu, günahtan kurtulduğunu nasıl anlar, nasıl fark eder, bu hal nasıl bilinir?

Cevabını Peygamber Efendimizden (a.s.m.) öğrenelim:

"Bir günah işledikten sonra tövbe edip iyilik işleyen kimse, üzerine çok dar bir zırh giyinen bir adama benzer. Günahtan sonra bir iyilik yaparsa, zırhın halkalarından biri çözülür. Bir iyilik daha işlerse öbür halka da çözülür. Yapılan iyiliklerin sonunda zırh yere düşer."3

Gerek Rabbine karşı bir günah işleyen, gerekse bir insana haksız bir davranışta bulunan bir kimse, o günah ve hatanın akabinde pişmanlık duyarak sevaplı ameller işler, Kur'ân ve imana yönelik hizmetlerini ve çalışmalarını arttırırsa günah zırhının düğmeleri teker teker çözülür, kısa zamanda o günahlardan kurtulur. Artık bundan sonra bir vicdan azabı çekmesine, huzursuz olup üzüntüye kapılmasına gerek kalmaz. Çünkü o bir kul olarak hâlis bir niyet ve ihlâsla elinden geleni yapmış sayılır.

Bu arada şu mealdeki âyet-i kerimeyi de unutmayalım:

"Ey kendi nefislerine karşı haddi aşan, günahlarla kendi nefsine kötülük eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Muhakkak Allah günahları affeder. O Gafur ve Rahimdir."4

Kaynaklar:

1. Buhari, Mezalim,
2. et-Tergîb ve't-Terhîb, IV/
3. a. g. e., IV/
4. Zümer, 39/

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

cenazede borcu var diye helallik vermeyen insan

  • haberin tek can alıcı noktası şu:

    "dağar'ın yakınları ise () cenaze namazında yapılan bu davranışın ahlak ve din kurallarına uymadıklarını [sic] belirterek, bice hakkında jandarmaya şikayette bulundu."

    yeni türkiye'de kafalar çok karışık. din metastaz yapmış.

  • allah'ın affetmediği tek günahın kul hakkı olduğunu bilmeyenlerin garipsediği insandır.

    hz muhammed vefat edeceğini anladığında helallik istemek için müslümanları topladı. müslümanlardan helallik istediğinde hz ukkaşe bedir savaşında
    kendisine yanlışla vurduğunu ve kısas istediğini söyledi. hz peygamber hemen bir sopa getirtti ve hz ukkaşenin vurması için sırtını açtı.
    büyük sahabe hz muhammedin mührünü öptü ve gözyaşlarına boğuldu ve peygamberin cennetteki komşusu oldu.

    şimdi eğer kriterimiz islam'sa ve karşımızda yukarıdaki gibi bir örnek varsa bu rahmetlinin çocukları adamın zararını karşılamıyorsa da en azından babaları adına helallik dilemeliydi ama çoğu uygulama gibi bu helallik isteme de artık sadece bir ritüelden ibaret kaldı.

  • imam "hakkınızı helal ediyor musunuz?" diye iki seçenekli bir soru soruyorsa karşılığında "hayır" cevabı verilebilir. sözü geçen kişi de böyle yapmış. geleneklere aykırı bir cevap olduğu için linç edilmek istenmesi normal. güya dalga geçilmek istenip, müslüman ahlakından nasiplendiği söyleniyor; "peki hakkını helal eden diğer yüzlerce kişi neyin ahlakından nasiplenmiş?" diye sormazlar mı adama?
    bence hakkını helal etmese bile sessiz kalması daha iyi olurdu ama "hayır" dediği için adamı kınamak yersiz bir hareket. ayrıca ilk taşı günahsız olanınız atsın.

  • doğrusunu yapmış insandır. hakkı yendiyse onu öbür tarafa "kul hakkı" ile yollamak en doğan hakkıdır. "hakkınızı helal ediyor musunuz?" sorusunun cevabı bence "helal olsun" olmak zorunda değil.

  • haberi biraz araştırınca öncesine ulaşmak mümkün;

    bu iki kişi bir mera yüzünden problem yaşıyorlar, elinde tapu ya da başka bir belge olmadan bir arazi üzerinde hak iddia edip, bice'nin hayvanlarının oradan faydalanmasına engel olmaya çalışılıyor. olay mahkemeye aksediyor ve bice mahkemeyi kazanıyor. mahkeme bu şekilde sonuçlanınca da bice'nin hayvanlarını zehirleyip intikam alınıyor.

    tahir bice'nin helalik vermeyen insan olmasının hikayesi bu.

    kendisinin bağlandığı haber bülteninin videosu da burada mevcut.

    not: tane hayvandan tane kalmış. nasıl bir vicdansızlık, hırs varsa artık.

  • beni muthis cikmazlara sokmus insandir. bi yandan dusunuyorum, adam olmus gitmis et helal gitsin, dunya mali dunyada kalir diyorum. ote yandan da icinden vermedigin bi helalligi dilinden versen ne olur, kalp samimi olmadiktan sonra? zor.

  • helal-haram kavramlarını öbür dünyaya bırakmak yerine bu dünyada "hakkını almak" olarak düşünelim bu adamı bence.

    edirne'min ve edirne insanının gözünü seveyim ben. daha önce buna çok benzeyen bi olayı, doğup yetiştiğim mahallenin çok sevilen bir amcasının cenazesinde görmüştüm.

    imam konuşmaya başladı: rahmetliye hakkını helal etmeyen varsa, oğulları, damatlarıyla kızları buradadır, çıkıp cemaat önünde hakkını isteyebilir. oğulları da hakkını vermesi gerekir, babasının kul hakkıyla huzura çıkmasına izin vermesinler.

    çıktı bir başka amca, ben hakkımı helal etmem, benim bahçeme hep çöp atardı belediyeye şikayet ettik onlar ceza kesti bıraktı ama ben 3 sene mahsul alamadım, hakkımı almadan helal etmem o yüzden.

    hemen imam yanlarına gitti, çocuklarını buldu, diğer sözü dinlenir büyükler araya girdi kaç para tuttuğunu hesapladılar, iki tarafın da hakkını alacağına dair sözleştiler ve komşusuna hakkını helal etti, ondan sonra da cenaze namazını kıldılar.

    bu haberdeki adam da haklıdır, adamın kaç sene emekle yetiştirdiği hayvanlarını telef etmiş bir adamın cenazesinde "ben hakkımı helal etmiyorum" demiş adam.

    diyanetin açıklaması ve imamın tavrı tam bir müslüman ikiyüzlülüğü örneği. "giderim, rahmetliyi nasıl bilirdiniz diye sorarım, hepsi iyi bilirdik derler, sonra da hakkınızı helal ettiniz mi diye sorarım, hepsi helal olsun der, ben de buyrun cenaze namazına der kıldırırım, sonra da paramı alırım. bunlara itiraz eden olursa da diyanet ayıplar. oh mis."

  • "vatan sağ olmasın oğlum sağ olsun" demeye başlayan insanlardan sonra ezber bozan yeni bir çıkıştır,bu yönüyle bakıldığı zaman klişeleri bozmak adına, ölen kişinin gerçekten suçlu olduğunu varsayarsak haklı bir eylemdir, neredeyse herkes artık cenazelerde yapılan bu rutin işlemin samimiyetsizliğinin farkındadır..

    vakti zamanında ahmet kaya'ya da "sen nasıl böyle konuşursun?" diye isyan edilerek o zamanlar sanat camiası ve medya tarafından linç edilmek istenmişti,şimdi birçoğu tek tek (başbakanda dahil) af diler oldu şu an olayı algılama aşamasında (bkz: loading) olan halk,yakın zamanda bu vatandaşa hak verecektir ve örnekleri çoğalacaktır diye tahmin ediyorum

  • olayın kurgu olduğu ortada. düzgün bir bakış açısı ile ölen birine hak helal etmemek, eğer gerçekten bir hak varsa mantıklı. klişeler içinde hayat devam ederken birisi kral çıplak deyince, dengeler bozuluyor. eğer din konsepti içinde bakacaksak, terketmemiz gereken çok fazla şey var.

  • "takdiri yetkililere bırakıyorum" diyerek allah'a selam çakmıştır.

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir