sıdk dini anlamı / Sıdk Nedir? - Sıdk anlamı nedir?

Sıdk Dini Anlamı

sıdk dini anlamı

Peygamberlerin Sıfatları Nelerdir? İsimleri ve Anlamları

Peygamberlerin Sıfatları

Allah’ın yeryüzündeki elçileri olan peygamberler, her türlü ahlak güzellikleriyle insanlara örnek ve yol gösterici olmuşlardır. Peygamberler genelde günahkar toplumlara gönderilmiş ve buradaki kötülükleri yok etmek için Allah’ın yardımını alarak var olan sorunları çözmeye çalışmışlardır. Peygamberler, yolunu kaybetmiş, bataklığa saptanmışlar için bir pusuladır. Bizler de sizler için bu içerikte peygamberlerin sıfatlarını ve anlamlarını bir araya getirdik. Ayrıca Kur'an'da ismi geçen peygamberlerin isimleri başlıklı içeriğimize linke tıklayarak ulaşabilirsiniz. 

İşte Peygamberlerin 7 sıfatı ve anlamları

1. Sıdk

Sıdk sıfatı "doğruluk" demektir. Peygamberler son derece doğru insanlardır, asla yalan söylemez ve verdikleri sözleri her daim tutmuşlardır. Peygamberlerin yalan söyleyecek olması onların insanlara yol gösterici olarak gönderilmesi olayını ortadan kaldırır. Bu da dini tebliğin zorlaşacağı anlamına gelir. Buradan yola çıkarak Allah2ın görev verdiği peygamberler insanlara doğruyu göstermek zorundadırlar. Sıdk sıfatı da bu minvalde ortaya çıkmıştır.

2. Emanet

Güvenilir demektir. Peygamberler her daim güvenilir kimselerdir. Emanetlere asla hıyanet etmez ve gözleri gibi korurlar. Peygamber efendimize her kesimden insanın eşyalarını emanet etmesi bunun en güzel örneğidir. Tüm peygamberler emanete canları gibi sahip çıkar ve asla ihanet etmezlerdi. İslam düsturunda emanet edilen her hangi bir malın korunması oldukça önemlidir. Müslümanlar da peygamberlerinden öğrendiklerini günlük hayatlarında uygulamak zorundadırlar. Geçmişten günümüze gelen emanet kültürü peygamberlere dayanmaktadır.

3. Fetanet

Akıllı ve uyanık olmak demektir. Peygamberler zekası yüksek ve akıl sahibidirler. Peygamberlerin dini tebliğ ve insanları ikna etme gücü bu sıfattan gelmektedir. Akıllı ve zeki insanların tolumları peşinden götürme gibi bir özelliği vardır. Buradan anlamamız gereken şey ise peygamberlerin akıl ile insanları kendi inancına yöneltmeleri onlarda "Fetanet" sıfatınn olduğunu göstermektedir.

4. İsmet

Günah işlememek anlamına geliyor. Peygamberler gizli ve açık hiçbir günah işlemezler. Bu durum onların günahtan uzak olduğunu gösterir. İnsanları iyilik ve hayra yönlendirmek üzere gönderilen bir insanın günah işleyerek insanlara kötü örnek olması kabul edilebilir bir durum değildir. Bu sebeple peygamberlerin İsmet sıfatına sahip olduklarını söyleyebiliriz.

5. Tebliğ

Bildirmek demektir. Peygamberler Allah'tan aldıkları bilgileri hiçbir değişiklik yapmadan doğrudan insanlara bildirmişlerdir. Tebliğ olayı dini tebliğ ve kitapları tebliğ olarak daha kolay anlaşılabilir. Peygamberlerin ilk ve asıl amacı olarak görebileceğimiz tebliğ sıfatı Allah'ın emirlerini direkt olarak insanlara aktarılması demektir.

6. Adalet

Peygamberler hiç zulüm ve haksızlık yapmamıştır. Adaletin hassas tartısına sahiptirler. Peygamberler tüm insanlığa eşit ve adil davranırlar. Öyle ki peygamber efendimiz kendisini taşlayan Taif halkına dahi belki bir gün doğru yolu bulurlar diyerek kin gütmemiş peygamberlik görevini onlara karşı da adaletli bir şekilde yapmıştır.

7. Emnül- azl

Peygamberlikten atılmazlar. Dünya ve ahrette hep peygamberdirler. Bu sıfatın peygamberler ve insanlar için Allah'ın gösterdiği bir hikmetidir. Allah-ü Teala peygamberlerini önceden seçmiş ve onlara hayat vermiştir. Peygamberlik sıfatlarını taşıyan bu insanların görevlerini yerine getirememe veya atılma gibi bir durumları olamaz.

Sıdk Nedir? Hakkında Kısaca Bilgi

Sıdk Nedir? Sıdk Hakkında Kısaca Bilgi (TDK), Sıdk nedir, Sıdk nasıl yazılır tdk, Sıdk Anlamı tdk, Sıdk Hakkında Kısaca Bilgi,Terimleri Sözlüğü

Sizlere bu yazımızda &#;Sıdk &#; kelimesi hakkında bilgi vereceğiz. 

Sıdk  kelimesinin anlamı:

Sıdk Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Terimi Olarak Sıdk:
Doğruluk, dürüstlük, gerçeklik.

Sıdk Tasavvufi-Tasavvuf Terimi Olarak Sıdk:
Arapça, doğruluk demektir. Sır ve aleniyyenin (içte olanla, dışta olanın) eşit olması. &#;Olduğun gibi görün veya göründüğün gibi ol&#; vecizesinde anlatılmak istenen husus, Mü&#;minin imanında sıdkı kadar, kâfirin de küfürde sıdkı, şahsiyetteki dengenin göstergesidir. Sâlikin söz ve işinde sıdkı ön planda tutmayı alışkanlık hâline getirmesi ve bu hâlini devam ettirmesi, onu sıddıklar zümresine dâhil eder.

Sıdk Kur’an-ı Kerim Terimi Olarak Sıdk:
Doğruluk, doğru sözlülük, samimi davranış, içtenlik. Öz ile sözün, söz ile davranışların birbirine uyması, kişinin olduğu gibi görünüp göründüğü gibi olması durumu.

Türk Dil Kurumu’na göre Sıdk  kelimesinin anlamı:

sıdk
Arapça ṣidḳ
1. isim, eskimiş Doğruluk, gerçeklik.

2. isim, eskimiş İçten bağlılık.

Zıt Anlamlı Kelimeler İçin Tıklayınız

Terimler Sözlüğü İçin Tıklayınız

Nasıl Yazılır Kelimeleri İçin Tıklayınız

Atasözleri ve Anlamları İçin Tıklayınız

Deyimlerin Anlamı ve Cümle İçinde Kullanımları İçin Tıklayınız

Sıdk Hakkında Bilgi, Sıdk nasıl yazılır tdk, Sıdk nedir

"Gerçek iyilik, yüzlerinizi dosâdolanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır.”

(2/Bakara, )

 

 

‘S

S

Şüphesiz ki sözü en doğru olan, sözün en doğrusunu söyleyen yalnızca Allah’tır. “O Allah ki, O’ndan ba (4/Nisâ, 87, ). Kur’an, peygamberlere ve Hz. Muhammed’e (Allah’

Kavram ve anlam bak

Bazen sevilen, bazen nefret edilen, bazen dost edinilen, bazen düşman say

Hacerü’l Esved’i selâmlarken Allah'a yap

Sâdık Kimselerin Özellikleri:

Sâd

S

türlü ilişkilerinde sadâkat ahlâk

Peygamberimiz, insanlar

Yard

Çok do“Kitap’ta (19/Meryem, 41). Allah’a ve O’nun Rasûlüne hakk

‘Sâd“E (2/Bakara, 23).

Kur’an, inkârc

Allah (c.c.) bütün insanlar“Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse, i(4/Nisâ, 69)

“Sadîk”

arkadaş demektir. Yani arkadaşını doğrulayan, ona doğru davranan, ona sadâkatle bağlanan en yakın dost demektir. Arkadaş anlamındaki bu kelimenin ‘sıdk-doğruluk’ kelimesinden gelmesi, oldukça dikkat çekicidir.

Kur’an’da kullan“sadaka” kelimesi de, s

Do

DoDo“Ancak Sana ibâdet eder ve ancak Senden yard(1/Fâtiha, ) âyetleriyle doKur’an, ba Allah, O’na inananlar“Emrolundu(11/Hûd, ; 42/ûrâ, 15) buyuran Allah, hâlis kullar

Doğruluk, en iyi, takvâ halinde gerçekleşebilir.

Âyette “Do(9/Tevbe, ) buyurulması, bu kavramın toplumsal oluşuna delâlet eder. Doğruluk bir mîsaktır, kulluk ahdidir. Ahde vefâ ve sadâkatin mükâfatı, hem dünyada, hem âhirette verilecektir. S

Doğruluğun karşısında yalancılık, bâtıl, dalâlet gibi özellikler bulunmaktadır.

Muttakîler asla yalan söylemezler.Hz. Peygamber, “el-Emîn” olarak tanAllah yalanc“Yalan sözden kaç(22/Hacc, 30). Bir di

Davran

Do

Bütün bunlar Zira Rasûlullah (s.a.s.) “dosdomesaj“Hûd sûresi beni kocattdiye buyurarak do“Beni Rabbim en güzel buyurmu

Bugünkü beşerî sistemlerin işleyişi gerek toplumsal düzeyde gerek fert olarak, yalancılık temeline dayalıdır.

Çünkü insanlarda Allah korkusu yeterli şekilde kalmamdüzenler zulüm üzerine kuruludur ve insanlar ki Bu, bozuk bir hayat düzeni/düzensizliSorumsuz, çirkin davranBizzat müslümanlar Bir sahâbi Hz. Peygamber’e “Yâ Rasûlallah, bana “Allah’a inand(Müslim, “Do(do (2) O yüzden, Kur’an’da “namaz k“namazdiye emredilir. “Alllah’a inand(Müslim,

“Do“sHak, do

Kur’ân-"Hadîs (olaylar(4/Nisâ, 87) ve “Allah hak olarak vaad etti. Allah’tan daha do(4/Nisâ, ) buyrularak Allah’Risâlette ehil olabilmek için her peygamberin bu s“Kitap’ta (19/Meryem, 41). “Kitapta (19/Meryem, 54). “Kitapta (19/Meryem, 56). “Yusuf, ey s(12/Yûsuf, 46). Yine son nebî Hz. Muhammed (s.a.s.)’in de sâd

S

“Rabbinin sözü s(6/En’âm, ). (46/Ahkaf, 16)

S

“S(39/Zümer, 33). "Allah'a kar(39/Zümer, 32). Kur’ân-“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sâd(9/Tevbe, )

Sadâkat, k“ Bu (gün), do(5/Mâide, ). Do

Doğruluk (sıdk/sadâkat); niyet, söz ve amelde olur. Niyette doğruluk, son derece azimli olmak ve Allah’a yönelmek için irâdeyi kuvvetlendirmek ve engelleri aşmaktır.

Bu ise Allah’

Sözde sadâkat, dilin hakk

Amelde sadâkat, ûlullah’a tâbi olmak sûretiyle olur.

Müslüman; sözde, niyette ve amelde sadâkati gerçekle“Ve (17/“De ki: ‘Benim namaz(6/En’âm, )

Müslüman, s

Sâdık bir müslüman dâvetçinin sadâkati onun yüzünden ve sesinden belli olur.

“Yüzlerinde secdelerin izinden ni(48/Fetih, 29). Rasûlullah’sadâkat, müslüman için ve Allah’a dâvet eden herkes için zarûrîdir. Çünkü iman Dâvetçinin yalanc

Yüce Allah, peygamberlerden ve iman edenlerden ahd olarak sâd“Biz nebîlerden kuvvetle ahitlerini alm(33/Ahzâb, ). "Mü'minler içinde Allah'a verdikleri sözde duran (sâd(33/Ahzâb, ) "(29/Ankebût, )

Yukar"(10/Yûnus, 2) (46/Ahkaf, 16) “Muhakkak ki muttakîler cennetlerde ve (54/Kamer, ) "Allah (5/Mâide, ) (4)

Genel mânâda do

Olgun insan, bile bile söylemi“Bil ki, do(Tirmizî, KDo(Müslim, Birr ; Buhârî, Edeb 69) buyurmu

Do

Sözde do

Nitekim hadis-i şerifte belirtildi

Do

Üçüncü doğruluk: Azimde vefâ/sadâkattir. Azim, bazen amelden önce gelir.

Meselâ, insan kendi kendine; Allah bana servet verirse, onun tümünü veya "Allah'a verdikleri ahidde duran do(33/Ahzâb, 23) buyurmu

Enes (r.a.) diyor ki: "Amcam Nadr'

 

Dördüncü derece doğruluk; amel yapmakta sadâkattir. Amelde gayret göstererek içini dışına, dışını da içine uygun hale getirmektir. Dış ameller, içeride olmayan bir şeyi yansıtmamalı, yani yapılan her amel, tamamen içten gelmeli ve gönlün tercümanı olmalıdır.

Bu durum, insan"s denilir.

Bu s

Doğruluğun beşinci ve en üstün derecesi ise, korku, ümit, saygı, zühd, rızâ, tevekkül, muhabbet ve diğer bütün rûhî/psikolojik durumlarda doğruluktur.

"Gerçek iyilik, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanmak, Allah r(2/Bakara, ) "Mü'minler, ancak Allah'a ve Rasûlüne iman eden, ondan sonra asla (49/Hucurât, 15). Sadâkatin derecelerinin zirvesi yoktur. Kul, bazAllah, bu dini, ba"S(39/Zümer, 33)

S

 

 

Kur’ân-

"Gerçek iyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin iyiliğidir ki, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. Allah rızâsı için yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilencilere ve boyunduruk altında bulunan köle ve esirlere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Andlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte sâdık/doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır.”

(2/Bakara, )

(49/Hucurât, 15)

"Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sıddîklar/sözü özü doğru olanlar ve şehidlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır."

(57/Hadîd, 19)

“Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddıklar (doğrulayanlar), şehidler ve sâlihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar.”

(4/Nisâ, 69)

“O Allah ki, O’ndan başka ilâh yoktur. Kendisinde hiç bir şüphe olmayan kıyâmet gününde sizleri mutlaka toplayacaktır. Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır?”

(4/Nisâ, 87)

"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve sâdıklar/doğrularla beraber olun."

(9/Tevbe, )

"İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece 'iman ettik' demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki, Biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır."

(29/Ankebût, )

"Mü'minler içinde Allah'a verdikleri sözde duran (sâdık olan) nice erler/yiğitler var. İşte onlardan kimi, sözü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehidliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir. Çünkü Allah sadâkat gösterenleri (sâdıkları) sadâkatları sebebiyle mükâfatlandıracak, münâfıklara -dilerse- azap edecek, yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, merhamet edendir."

(33/Ahzâb, )

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin. Böyle davranırsanız, Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.”

(33/Ahzâb, )

"Şüphesiz bizim Rabbimiz Allah'tır' deyip, sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu), onların üzerine melekler iner (ve derler ki:) 'Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size va'dolunan Cennet'le sevinin. Biz, dünya hayatında da, âhirette de sizin velileriniziz. Orada nefislerinizin arzuladığı her şey sizindir. Ve istemekte olduğunuz her şey de sizindir. Çok bağışlayan, çok merhamet eden (Allah) dan bir ağırlanma olarak!"

(41/Fuss

"Şüphesiz bizim rabbimiz Allah'tır' deyip, sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu), artık onlar için korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. İşte onlar Cennet halkıdır. Yapmakta olduklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalıcıdırlar."

(46/Ahkaf, )

"Emrolunduğun gibi dosdoğru hareket et."

42/ûrâ, 15)

"Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet ver. Şüphesiz bağışı çok olan Sensin Sen."

(3/Âl-i

"De ki: Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrâhim'in dinine uyun. O, müşriklerden değildi."

(3/Âl-i

"Oturup da kardeşleri hakkında: 'Bize uysalardı öldürülmezlerdi' diyenlere, 'Eğer doğru sözlü insanlar iseniz, canlarınızı ölümden kurtarın bakalım!' de."

(3/Âl-i

"İman eden ve sâlih amel işleyenleri, içinde ebedî kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vaad etti. Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah'tan daha doğru olabilir?"

(4/Nisâ, )

"Meryem oğlu Mesîh ancak bir rasûldür. Ondan önce de (birçok) peygamberler gelip geçmiştir. Anası da sıddîkadır/çok doğru bir kadındır. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl (haktan) yüz çeviriyorlar."

(5/Mâide, 75)

"Ey insanlar, siz kendinize bakın; siz doğru yolda olduğunuz takdirde sapan dalâletteki kimse size zarar veremez!"

(5/Mâide, )

"Allah şöyle buyuracaktır: 'Bu, sâdıklara/doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da O'ndan râzı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur."

(5/Mâide, )

"Rabbinin sözü, sıdk/doğruluk ve adâlet bakımından tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirecek kimse yoktur. O işitendir, bilendir."

(6/En'âm, )

" Biz elbette sâdıkız/doğru söyleyeniz."

(6/En'âm, )

"İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir sıdk/doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: 'Bu elbette apaçık bir sihirbazdır' dediler?"

(10/Yûnus, 2)

"Yoksa, 'Onu (Kur'an'ı) kendisi uydurdu' mu diyorlar? De ki: 'Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin."

(11/Hûd, 13)

"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Beraberinde bulunan, putperestliğe tevbe etmiş kimseler de doğru hareket etsinler. Aşırı gitmeyin. Doğrusu Allah yaptıklarınızı görür."

(11/Hûd, )

"Yusuf: 'Hayır, o kendisi benim nefsimden (murâd almak) istedi' dedi. Kadının akrabasından biri şöyle şâhidlik etti: 'Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, bu ise yalancılardandır. Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa, kadın yalan söylemiştir. Bu ise, doğru söyleyenlerdendir. (Efendisi, Yusuf’un gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu görünce, (kadına;) ‘şüphesiz bu, sizin tuzağınızdır. Çünkü sizin tuzağınız gerçekten büyüktür’ dedi."

(12/Yûsuf, )

"Ey Yusuf, ey sıddîk/doğru sözlü kişi!"

(12/Yûsuf, 46)

"Ve şöyle niyaz et: 'Rabbim! Gireceğim yere sıdkla/doğruluk ve dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden doğruluk ve dürüstlükle çıkmaya muvaffak kıl. Bana tarafından, hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver."

(17/

“Kitap’ta İbrahim’i de an. Çünkü O, sıddîk (sıdkı/doğruluğu bütün) bir nebî/peygamber idi.”

(19/Meryem, 41). "Kitap'ta (19/Meryem, 54). "Kitapta (19/Meryem, 56)

"Eşlerine zinâ isnâdında bulunup da kendilerinden başka şâhitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şâhitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şâhitlik etmesi, beşinci defa da, eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir."

(24/Nûr, )

"Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak (lisân-ı sıdk) nasip eyle!"

(26/Şuarâ, 84)

“Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır.”

(Buhârî, Edeb 69; Müslim, Birr ; Ebû Dâvud, Edeb 80; Tirmizî, Birr 46;

“(Sözde ve işte) Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk, şüphesiz hayır ile beraberdir (Sahibini hayra ve iyi amellere yöneltir). Doğruluk ve hayır (sahibi) da cennettedir. Yalancılıktan da sakının. Çünkü yalancılık şüphesiz şer ile beraberdir (sahibini kötülüklere sürükler). Ve yalancılıkla şer (sahibi) cehennemdedir. Allah’tan muâfât (yani, hoşlanılmayan şeylerden selâmet ve âfiyette olmayı) dileyin. Çünkü hiç kimseye imandan sonra âfiyetten daha hayırlı bir şey şüphesiz verilmemiştir. Birbirinize hased etmeyin. Birbirinize buğz etmeyin. Birbirinizle iyi ilişkileri kesmeyin. Birbirinizden yüz çevirip küsüşmeyin ve ey Allah’ın kulları, kardeşler olun.”

(

Rasûlullah (s.a.s.)’a ‘Yâ Rasûlallah, insanlar“Kalbi mahmum (temiz) ve dili çok doSahâbiler: ‘Ya Rasûlallah! Dili çok do“Allah’tan korkan, tertemiz, içinde ne günah, ne zulüm ile yarat (

'Bu Allah'dedi. Daha sonra bu çizginin sa'Bunlar ise di buyurdu. Arkas" (6/En'âm, ) (

"Ey kalpleri halden hale değiştiren Allah'ım, benim kalbimi dinin üzere daim ve sabit kıl!"

(Tirmizî, Kader 7;

"Allah'a iman ettim' de ve dosdoğru ol."

(Müslim,

“Doğru olunuz, kurtuluşa erersiniz.”

(İbn Mâce, Tahâret 4; Dârimî, Vudû’ 2)

"Ya Rasülallah, "Allah'a iman ettim' de, ondan sonra dosdo (Tirmizî, Zühd 47)

"İstikamet üzere olunuz. Eğer istikametli olursanız, o ne güzel bir şeydir. Amellerinizin en hayırlısı da namazdır. Ve kâmil mü'minden başkası namazı muhâfaza edemez."

(

“Dürüst ve emin (kendisine güvenilen) tüccâr; peygamberler ve şehidlerle beraberdir.”

(Tirmizî, Büyû’, 4, hadis no: ;

“Alış-veriş yapan iki kişi (satıcı ve alıcı) birbirlerinden ayrılıncaya kadar muhayyerliğe (seçme, vazgeçme hakkına) sahiptirler. Bunlardan her biri dürüst ve doğru söyler ve (mala ait hususları) birbirlerine açıklarlarsa, bu alış-verişlerinde kendilerine bereket ihsân olunur. Eğer iki taraf (mal ve bedelin ayıbını) gizlerler ve yalan söylerlerse, bu alışverişlerinin bereketi giderilir.”

(Buhârî, Büyû’ 31; Müslim, Büyû’, 47, hadis no:

“Sana kuşku veren şeyi bırak, şüphe ve kuşku vermeyen şeyi al! Doğruluk, gönül rahatlığı, yalansa kuşkudur.”

(Tirmizî, K

“Münâfığın alâmeti üçtür: Söz söylediği zaman yalan söyler. Vaad ettiği vakit sözünde durmaz. Kendisine bir şey emânet edildiği zaman hıyânet eder.”

(Buhârî, Edeb ,

Dört huy vardır ki, bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terkedinceye kadar o kişide münâfıklıktan bir sıfat bulunmuş olur: Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihânet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Söz verince sözünden döner. Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar.”

(Buhârî,

“Kul, yalan söylediği vakit, vücuda getirdiği şeyin fena kokusundan ötürü, melek kendisinden bir mil uzaklaşır.”

(Tirmizî, Birr 46, hadis no: )

“Cemaati (toplumu) güldürmek için yalan konuşanların vay haline, vay haline, vay haline!”

(Ebû Dâvud, Edeb 88, hadis no: ; Tirmizî Zühd 8, hadis no: )

Rasûlullah’a: ‘Mü’min korkak olabilir mi?’ diye soruldu“Evet” diye cevap verdi. ‘Mü’min yalanc“Hay buyurdular. (Muvattâ, Kelâm 19)

“Kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, o kimsenin (oruç tutup) yemesini-içmesini bırakmasına Allah için hiçbir gerek yoktur.”

(Buhârî, Savm 13; Tirmizî, Savm 16, hadis no: ; Ebû Dâvud, Siyam 25, hadis no:

“Senin söylediklerini tasdik edecek bir mü’min kardeşine yalan söylemen çok büyük bir hiyânettir.” (Ebû Dâvud, Edeb 79, hadis no: )

“Haklı dahi olsa münâkaşayı terk eden kimseye cennetin kenarında bir makam (köşk), şaka da olsa yalanı terk edene cennetin ortasında bir makam (köşk), ahlâkını güzelleştirene cennetin en yüksek katında bir makamı söz veriyorum.”

(Ebû Dâvud, Edeb 8, hadis no: )

“Her duyduğunu nakletmesi, kişiye yalan olarak yeter.”

(Müslim, Mukaddime 5; Ebû Dâvud, Edeb 88, hadis no: )

“Yalan olduğunu zannettiği bir hadisi benden nakleden kimse, yalancılardan biridir.”

(Müslim, Mukaddime I/9; Tirmizî,

“Şüphesiz benim üzerimden söylenen bir yalan, başka birinin üzerinden söylenen yalan gibi değildir. Şimdi, kim (kasden) benim üzerimden yalan söylerse (benim söylemediğim bir sözü bana isnâd eder, hadis uydurursa), cehennemdeki yerine hazırlansın!”

(Müslim, Mukaddime 4; Buhârî,

Ebû Bekre (r.a.) ûlullah (s.a.s.): “En büyük günahbuyurdu. Biz:‘Evet, yâ Rasûlallah’ dedik. Rasûl-i Ekrem: “Allah’a buyurduktan sonra, yaslandbuyurdu. Bu son cümleyi sürekli tekrarlad

“Zandan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalan olanıdır.”

(Buhârî, vesâyâ 8, Nikâh 45, Ferâiz 2, Edeb 57, 58; Müslim, Birr 28; Tirmizî, Birr 56)

“Ahdini bozan (sözünden cayan) herkes için kıyâmet günü bir bayrak dikilip ‘bu falanın vefâsızlık alâmetidir’ diye ilân olunacaktır.”

(Buhârî, Cizye 22, Edeb 99, Hiyel 99; Müslim, Cihad ; Ebû Dâvud, Cihad ; Tirmizî, Siyer 28;

“Kıyâmet günü her vefâsız kişinin arkasında bir bayrak bulunacak ve vefâsızlığı ölçüsünde o bayrak yükseltilecektir. Bilin ki, vefâsızlık açısından kamu yöneticisinden daha büyük vefâsız yoktur.”

(Müslim, Cihad ; Tirmizî, Fiten 26)

“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: ‘Ben kıyâmet günü şu üç (grup) insanın düşmanıyım: Benim adıma yemin ettikten sonra sözünden cayan kişi, hür bir insanı köle diye satıp parasını yiyen kişi, ücretle bir işçi tutup işini gördüren ve işçinin ücretini vermeyen kişi.”

(Buhârî, Büyû' ,

“Kıyâmet günü hesabı ilk görülecek kişi, şehid düşmüş bir kimse olup huzura getirilir. Allah Teâlâ ona verdiği nimetleri hatırlatır, o da hatırlar ve bunlara kavuştuğunu itiraf eder. Cenâb-ı Hak: ‘Peki, bunlara karşılık ne yaptın?’ buyurur. ‘Şehid düşünceye kadar Senin uğrunda cihad ettim’ diye cevap verir. ‘Yalan söylüyorsun. Sen, ‘babayiğit adam’ desinler diye savaştın, o da denildi’ buyurur. Sonra emrolunur da o kişi yüzüstü cehenneme atılır. Bu defa ilim öğrenmiş, öğretmiş ve Kur’an okumuş bir kişi huzura getirilir. Allah ona da verdiği nimetleri hatırlatır. O da hatırlar ve itiraf eder. Ona da: ‘Peki, bu nimetlere karşılık ne yaptın?’ diye sorar. ‘İlim öğrendim, öğrettim ve Senin rızân için Kur’an okudum’ cevabını verir. ‘Yalan söylüyorsun. Sen ‘âlim’ desinler diye ilim öğrendin, ‘ne güzel okuyor’ desinler diye Kur’an okudun. Bunlar da senin hakkında söylendi’ buyurur. Sonra emrolunur, o da yüzüstü cehenneme atılır. (Daha sonra) Allah'ın kendisine her çeşit mal ve imkân verdiği bir kişi getirilir. Allah verdiği nimetleri ona da hatırlatır. Hatırlar ve itiraf eder. ‘Peki, ya sen bu nimetlere karşılık ne yaptın?’ buyurur. ‘Verilmesini sevdiğin, râzı olduğun hiçbir yerden esirgemedim, sadece Senin rızânı kazanmak için verdim, harcadım’ der. ‘Yalan söylüyorsun. Halbuki sen, bütün yaptıklarını ‘ne cömert adam’ desinler diye yaptın. Bu da senin için zaten söylendi’ buyurur. Emrolunur, bu da yüzüstü cehenneme atılır.”

(Müslim,

“Müslüman bir kimsenin malını elinden almak için yalan yere yemin eden kimse, Cenâb-ı Hakk’ın gazabına uğramış olarak O’nun karşısına çıkar.”

Allah, Kur’an’ “Allah’a kar(3/Âl-i

“Yalan yere yemin ederek bir müslümanın hakkını gasbeden kimseye Allah cehennemi vâcip, cenneti de haram kılar.”

Bunun üzerine bir ki“Misvak a(Müslim,

“Büyük günahlar şunlardır: Allah’a şirk/ortak koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, haksız yere bir kimseyi öldürmek ve yalan yere yemin etmek.”

(Buhârî, Eymân 16, Diyât 2,

“Kişinin sahip olmadığı bir malı hususunda nezir yapması mûteber değildir. Mü’mine lânet etmek, onu öldürmek gibidir. Her kim dünyada kendini bir şeyle öldürürse, kıyâmet gününde o şeyle azâb olunur. Kim malını çok göstermek için yalan yere bir şeyi iddiâ ederse, Allah onun malını daha ziyâde azaltmaktan başka bir şey yapmaz. Bir de her kim yalan yere bir şeye yemin-i sabr ederse (o da öyledir).”

(Müslim, Eymân 47, hadis no: )

“En büyük yalan, görmediği rüyayı ‘gördüm’ diye kişinin gözlerine iftirâ etmesidir.”

(Buhârî, Ta’bîr 45)

“Kim görmediği bir rüyayı ‘gördüm’ deyip anlatırsa, âhirette yerine getirmesi mümkün olmayan bir işe, iki arpa tanesini birbirine düğümleme cezâsına çarptırılır. Kim, bir topluluğun duyulmasını istemedikleri bir sözü öğrenmeye çalışır (kulak hırsızlığı yapar)sa, kıyâmet günü kulaklarına eritilmiş kurşun dökülür. Kim de herhangi bir canlının sûretini (put olan resim ve heykelini) yaparsa, o da kıyâmette, yapamayacağı halde, ‘haydi buna can ver!’ diye zorlanarak azâb edilir.”

(Buhârî, Ta’bîr 45; Ebû Dâvud, Edeb 88; Tirmizî, Rüyâ 8; İbn Mâce, Rüyâ 8)

“Bu gece rüyamda bana iki kişi gelerek ‘haydi yürü, gidiyoruz’ dediler. Ben de onlarla beraber gittim. Yanı üzerine yatmış bir adamın yanına vardık. Elinde bir kaya parçası bulunan bir başka adam, onun başı ucunda ayakta duruyor, elindeki kayayı, yanı üzerine yatmış olan adamın tepesine indiriyor, başını yarıyordu. Taş yuvarlanıp gidiyor, adam taşı arkasından koşup alıyor, o geri gelinceye kadar ötekinin başı iyileşiyor, eski haline geliyordu. Adam, önce yaptığını aynen tekrarlayıp duruyordu. Ben, yanımdakilere: ‘Sübhânallah! Bu nedir?’ dedim. ‘Yürü, yürü hele’ dediler. Yürüdük. Derken sırt üstü yatmış bir adamın yanına vardık. Başucunda da, elinde demir çengel bulunan bir başkası duruyordu. Bu adam, yatan kişinin bir tarafına geçip elindeki çengelle avurdunu, burnunu ve gözünü ta ensesine kadar yarıyor, sonra öbür tarafına geçip orasını da aynı şekilde parçalıyordu. Bir tarafını yarıncaya kadar önceki yardığı taraf eski haline geliyor, adamı da sürekli aynı şekilde parçalamaya devam ediyordu. () ‘Bu gece boyunca hayret verici çok şey gördüm. Gördüklerimin anlamı nedir?’ dedim. Onlar: ‘Anlatalım’ dediler ve anlattılar: ‘İlk önce yanına vardığın kafası taşla yarılan adam var ya, o, Kur’an’ı öğrendiği halde terkeden ve farz namaz vaktini uyku ile geçiren kimsedir. (Allah ona Kur’an’ı öğretmişti, o geceleri hep uyku ile geçirip Kur’an okumamış, gündüz de Kur’an’la amel etmemişti. Ona da kıyâmete kadar böyle azâb edilir.) Avurdu, burnu ve gözleri demir çengelle yarılan adam, evinden çıkıp etrafa yalanlar yayan kişidir. (O, yalancının biriydi. Sürekli yalan söylerdi. Onun yalanları ufukları kaplıyordu. İşte o yalancı adam, kıyâmet gününe kadar böyle azâb olunacaktır.)”

(Buhârî, Ta’bîr 48, Cenâiz 93)

“İnsanların arasını düzeltmek maksadıyla birinden ötekine uygun/hayırlı sözler taşıyan veya hayırlı konuşan yalancı sayılmaz.”

(Buhârî, Sulh 2; Müslim, Birr , hadis no: ; Ebû Dâvud, Edeb 50, hadis no: ; Tirmizî, Birr 26, hadis no: )

Ümmü Külsûm ûlullah (s.a.s.)’

“Yalan, yalnız üç yerde câizdir: Adam, karısını memnun etmek için (yalan) konuşur, savaşta ve insanları birbiriyle barıştırmak için.”

(Tirmizî, Birr 26, hadis no: ; Ebû Dâvud, Edeb 58, hadis no: )

Abdullah bin Mes’ûd (r.a.) şöyle derdi: “Kul yalan konuşmaya devam ettikçe, Allah kat

 

 

 

Mü’minin verdiği söze riâyet etmesi, yaptığı anlaşmaya, kâfirlerle bile yapılmış olsa, karşı taraf uyduğu sürece (9/Tevbe, ) bağlı kalması gerekir (5/Mâide, 1; 16/Nahl, , 95). Güvenilmezliği, münâfık özellikleri arasında sayan (Buhârî, İman 24, Şehâdât 28; Vesâyâ 8; Edeb 69; Müslim, İman ; Tirmizî, İman 20) ve mü’mini; komşusunun, şerrinden emîn olduğu (Tirmizî, Kıyâmet 60); bir başka deyişle “insanların, malları ve canları hususunda şerrinden emin oldukları kimse” (Tirmizî, İman 12; Nesâî, İman 8; İbn Mâce, Fiten 2; Ahmed bin Hanbel, II/, , ) olarak tanıtan Hz. Peygamber, sıdk kavramına vurgu yapmaktadır. Sıdkı, gerçek mü’minlerle ikiyüzlüleri ayıran temel tavır olarak gören Kur’an, imanın denendiği zamanlarda gösterilen sadâkati bu kökten gelen kelimelerle ifade eder (33/Ahzâb, 8, 24) ve cennetliklerin temel özelliklerini sıralarken sıdka da yer verir (33/Ahzâb, 35). Kur’an’dan yola çıkarak rahatlıkla diyebiliriz ki; iman

S

Yalancılık da (Genel Olarak) Nifakın ve Küfrün Dışa Yansımasıdır.

Yalanc(63/Münâf

Yapm“Bir de müslümanlara zarar vermek için ve daha evvel Allah ve Rasûlü ile harb edenin gelmesi i(9/Tevbe, ) (Ve yine yalan yere yemin edecek olan yahûdilerin yalanc

 

 

 

“Ey iman edenler! Allah’tan ittika edin ve sâdıklarla beraber olun.”

(9/Tevbe, ). Kalbin Allah’

Cenâb-

Bütün kâinatta bir aynîleşme temâyülü mevcuttur. Üstelik bu genel aynîleşme e

Ço

Ashâb-

O insanlar, Allah Rasûlünün “((9/Tevbe, ). Allah’

Gâfil ve Fâsıklarla Beraberlik:

Güzel kalbî hayat

Mânevî hallerin e“Allah Teâlâ, bu mekânda zâlim Ebrehe ordusunu kahretti” buyurmuşlard

Yine, bin bir me“Bu mekânda Cenâb-buyurdu. Ashâb: “Yâ Rasûlallah! K“Sularemrini vermiûhiyenin, cemâdâta (cans

Gönül erleri olan sâd“Ey iman edenler! Allah’tan ittika edin ve sâd(9/Tevbe, )

Hallerdeki sirâyet, yukar

"Bizi dosdoğru olan yola (sırât-ı müstakîme) ilet! Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazap edilmiş ve sapmışların yoluna değil!"

(1/Fâtiha, ).Kur'an-

Kur’an’da Sırât-ı Müstakîm:

Kur'ân-

S

Allah’

S

a- "Bizi do (1/Fâtiha, ). Kendilerine Allah' "Allah'a ve Rasûl'e itaat edenler; Allah' (4/Nisâ, 69)

b- Allah'"Ve elbette sen, do (42/ûrâ, )

c-"Sen onlar(23/Mü'minûn, )

d- Allah'a kulluk: "Ey Ademo (36/Yâsin, )

e- Sünnetullah: "Allah, kimi do (6/En'âm, )

f- Hz. "De ki; Rabb (6/En'âm, )

g- Adâlet: "Aram (Sâd, 22) "Gerçekten Rabb(11/Hûd, 56)

 

Tefsirlere bakt

Cadde, ana yol, büyük yol anlamlarst"Her yolun ba (7/A'râf, 86)

"Beni müslüman olarak öldür ve beni salihlere kat" diye dua etmi"Rabb (3/Âl-i "Ey kalpleri evirip çeviren, kalplerimizi dinin üzerinde sabit k(Tirmizî, Kader 7; "Toplay." (37/Sâffât, ) (9)

Çok de

Baz"Sizden herbirinize bir (5/Mâide, 48) "De ki, O, ortak ko (6/En'âm, ) Bu ve di"De ki: Yol gösterme ancak Allah' (6/En'âm, 71) "As (2/Bakara, ) "Yolu do (16/Nahl, 9)

Dosdo"Biz ona hay (90/Beled, 10) "Onlar (21/Enbiyâ, 73) " (17/

İbni Mes'ud (r.a.), konuyla ilgili olarak şunu naklediyor: "Hz. Peygamber bir gün yere düz bir çizgi çizdi ve 'Bu Allah'dedi. Daha sonra bu çizginin sa'Bunlar ise di Buyurdu. Arkas" (6/En'âm, ) (

S"Allah'a iman ettim' de ve dosdo (Müslim, Kitabu'l-iman 13) buyurdu. "Ya Rasülallah, "Allah'a iman ettim' de, ondan sonra dosdo (Tirmizî, Kitabü'z-Zühd 47).

Mü'min, Allah'a gere

Davran"Emrolundu (11/Hûd, ; 42/ûrâ, 15) âyetinde görüyoruz. Hz. Peygamber, Hûd suresinin, özellikle bu sûredeki "dosdo emrinin kendisini ihtiyarlatt

bel kemi

Müslümanlar için gerçek gaye; Allah'" (6/En'âm, ).

Rasûlullah (s.a.s.) " (" (46/Ahkaf, ) " (41/Fussılet, ).

1- Sırat-ı Müstakim'de Olabilmenin Gerekleri:

a- : S"Do (22/Hacc, 22) "Kim Allah'a sar (3/Âl-i "Allah'a inan (4/Nisâ, ).

"Allah' (16/Nahl, ) O halde, s"Müslüman olanlar do (72/Cinn, 14). " (4/Nisâ, ).

b- Yöneli: "De ki, do (13/Ra'd, 27).

Bu yöneli"Bizim u (29/Ankebut, 69). Bu, bir anlamda da "Allah r "Gerçekten size Allah'tan bir nur ve aç (5/Mâide, 16).

c- Sünnet: S

Sünneti aşarak ya da ihmal ederek s

d- Gönül Geni: Müslüman"Onlardan sonra gelenler derler ki; 'Rabb(59/Ha

Kendi iman"Karde (Buhâri, Edeb 73; Müslim, "Do (16/Nahl, ).

Yalan; Doğru olanın veya doğru bildiğinin aksini söylemektir. Dürüstlükle uyuşmayan, dolayısıyla insan onurunu aşındıran kötülüklerin başında yalan gelir. Kur’an ve hadislere göre yalan, bir münâfıklık alâmetidir (4/Nisâ, ; 63/Münâfıkun, 1; Buhârî, İman 24; Müslim, İman ). İslâm dini, prensip olarak insanın ruhsal gelişmesine, toplum düzenine ve barışına zarar veren her türlü kötülüğü yasaklamakla birlikte, gerek âyetlerde ve gerekse hadislerde yalan konusunda oldukça a

Riyâ ve dalkavukluk gibi davranışlar da doğruluk ve dürüstlüğe aykırı, Kur’an’ın azîz saydığı (63/Münâfıkun, 8) mü’minin onurunu zedeleyen, dolayısıyla kişinin kendisini özenle koruması gereken kötülüklerdir. Çünkü dalkavukların ve riyâkârların en büyük sermâyeleri yalandır.

Onlar“Dalkavuklarla/meddahlarla kar(Müslim, Zühd 14) buyurarak onlara yüz verilmemesini ö

 

Dinde,

"E(24/Nûr, 7). Lian gibi a"Onlar(2/Bakara, 10)

Bu veriler

Kur'an'" Bu (6/En'âm, ). Kur'an, buna "De ki: Yeryüzünde dola(6/En'âm, 11)

Kur'an, Allah ve âyetlerini yalanlama hususunda, genellikle zâlim kelimesinin ism-i tafdîl (üstünlük kar"Allah'a kardaha zâlimkim vard(7/A'râf, 37). Âhiret gününü ve peygamberleri yalanlama hususu da, Kur'an'da s"(Rasûlüm!) E(3/Âl-i "Öyleyken Rabbşeklindeki bir ifâde, toplam 31 sefer tekrar edilmiştir. Yalan

Nemîme/ko"(Rasûlüm!) Alabildi(68/Kalem, ) Kur'an'da bu eylem, genellikle "atmak" anlam"yermûne" ile ifâde edilmektedir: "(24/Nûr, 4). Âyette belirtilen "muhsanân" ifâdesinin alt"Ey iman edenler! E(49/Hucurât, 6). Fâs"effâk esîm" olarak mübâl"Size (26/Şuarâ, ). Bunların niteliklerinden biri, çok iftirâcı ve yalancı olmaları, diğeri ise, günahtan asla çekinmeyişleridir. Bundan dolayı bu nitelikleri, toplumun kendilerinden şiddetle sakınmasını gerektirmektedir.

Kur'an'da tam 60 yerde geçen "iftirâ" kelimesi, ço"Mü'min erkekleri ve mü'min kad(33/Ahzâb, 58).

 

Yalan denilince, akla yalan“Yalan sözden kaç(22/Hacc, 30) diye emretti“Ey iman edenler! Adâleti titizlikle ayakta tutan, kendiniz, ana baban(4/Nisâ, )

Peygamber Efendimiz de yalan söylemenin ve yalan “Yalan kötülü (Buhârî, Edeb 69; Müslim, Birr ) buyurmuştur. Yalan

Yalan, söz ve davranYalanc

 

Yalan söylemenin yol açt“ Pislikten, putlardan sak(22/Hacc, 30). “En büyük günah(Buhârî, Şehâdât 10, Edeb 6,

Yalanın sebepleri nelerdir?

Bunun nedenlerinin çocuklarda ve yetiÇocuklar arasYetiaras

Bazen yalanc

Yalan, toplumda karş

Yalan söyleye söyleye insan kalbi, devamlmünâf"Onlar(2/Bakara, 10), "Kalplerinde hastal(5/Mâide, 52), "Senden ancak Allah'a ve âhiret gününe iman etmeyenler; kalpleri (9/Tevbe, 45)

Yalan, toplumda büyük bir oranda nefret uyand"Bir insan, yalan söyledi(Tirmizî, Birr 46). Bu hadiste yalan

Kur'an, en büyük tesirlerinden birisini, sosyal ya"Allah haddi a(40/Mü'min, 28) "(39/Zümer, 3) (13)

Yalan, fıtrata ters olduğu için, insan beyni başta olmak üzere birçok organın çalışma yapısı anormalleşir, yalan söylemek için daha anormal ve olağandışı efor sarfetmek zorunda kalır. Kalp ritimlerinde değişiklik, çeşitli salgılarda farklılık, heyecanın artması gibi sinir sisteminde anormallikler ortaya çıkar. Bu normal dışı davranışları tesbit eden “yalan makinesi” insanın yalan söylediğini büyük ihtimalle tesbit eder. Beden dili de yalanı çoğunlukla ele verir: Burna fazla kan pompalandığından, kaşınma isteği ortaya çıkacak, bundan dolayı yalan söyleyen çoğunlukla eliyle burnunu tutacaktır. İnsan diline söylettiği gibi kolayca gözlerine de yalan söylettiremez, yalancı, muhâtabının gözlerine normal bir şekilde bakmakta zorlanacaktır. Heyecan faktörü kendini belli edecek, ses yapısı, normalin dışına çıkıp biraz farklılaşacaktır. O yüzden iyi bir gözlemci, (buna ferâset ve basiret sahibi olan da diyebiliriz), kişinin beden dilinden yalan söyleyip söylemediğini büyük bir ihtimalle çıkarabilecektir. Bunları bilip bedene de yalan söyletmek, mümkün olabilir mi? Olabilirse, bu kişinin psikolojik ve fizyolojik yapısında ne gibi sarsıntılara yol açar? Oraya girmeden ifade edelim ki, yalan

Günümüzdeki stres, rûhî bunalım ve sebepsiz sıkıntıların, suçluluk duygusu, intihar isteği gibi mânevî hastalıkların büyük bölümünün “yalan”la ilgisi olduğunu söylemek zor olmaz. Bunlar, yalancılara verilecek esas uhrevî cezânın küçük avanslarıdır; Yalandan kaçınan sâdıklar/doğrular ise, bütün bu acılardan ve vicdan azâbından emîn oldukları gibi bu doğruluklarının karşılığını esas olarak âhirette alacaklardır.

Unutmamak lâz"Allah (5/Mâide, )

 

Sosyal hayatta birçok durumda, insan kendi gerçek duygular

İnsanlar yalan söyledikleri zaman, (özellikle yalan konusunda hayli tecrübeli olanların) en başarılı şekilde kontrol ettikleri, yüz ifadeleridir. İnsan en çok mimiklerinin farkında olduğu için yalan söylerken en çok ve en iyi yüzünü kontrol eder. Çünkü insan, yalan söyleyeceği zaman yüzünün alacağı biçimi kontrol etmek için bilinçli bir çaba harcamaktadır. Hiç şüphesiz çok dikkatli bir gözlemci veya uzman için yalan söyleyen biri, mimikleriyle de çok sayıda ipucu vermektedir. Ancak genel olarak düşünüldüğünün aksine, bir kişinin yalanını yüzüne veya gözüne bakarak anlamak, pek kolay değildir.

İnsan ağzıyla yalan söyleyebilir ama, bedeniyle asla söyleyemez; tüm vücudunu yalana teslim edemez; buna en güzel kıvamda yaratılan fıtrat müsaade etmez. Bu sebeple söylediğinde dürüst olmayan birinin, davranışlarıyla sözlerinin doğru olmadığı konusunda bazı ipuçlarıyla kendisini ele vermesi kaçınılmazdır.

Yalan söylerken insanlar

1- Yalan söyleyen kişilerin yaptıkları jestler azalmaktadır.

Normal olarak el jestleri ifâdeyi güçlendirmek amac

Ellerinin bir ellerin hareketleri azal Belki de insan, içinde yaşad

2- Yalan söyleyen kişinin elini yüzüne götürme ve yüz çevresine değdirme sayısı artmaktadır.

Bir konuşma sırasında insan elini arada sırada yüzüne götürür. Ancak, kişinin samimi olmadığı bir görüşme sırasında bu jestin sayısında büyük ölçüde artış görülmektedir. Elin yüze gitmesi sırasında yapılan hareketler çeneyi tutmak, dudaklara bastırmak, ağzı örtmek, burna deymek, yanağı ovuşturmak, gözün altını kaşımak, kulak memesini çekmek ve saçla oynamaktır. Bir yalan sırasında bütün bu jestlerin sayısında artış görülmekle beraber a Elin a

Yalan söyleyen veya ağzından çıkanlar konusunda yeterince samimi olmayan bir insanın elinin burnuna gitmesinin en önemli sebebi fizyolojiktir. Çünkü yalan söylediği sırada bir iç gerginlik yaşayan insanın bedeninde birçok fizyolojik değişiklik olur.

Kan basburunda bir kaColdoni’nin ünlü masal

3- Yalan söyleyen bir insanın konuşurken beden hareketlerinde bir artış olmaktadır.

Yalan söylendi Bu pozisyon de

4- Yalan söyleyen bir kişinin el jestleri azalırken, el sallama hareketi artmaktadır.

Belki de böylece kişi, elini silkme biçiminde hafif hafif sallayarak, sözleriyle ilgili sorumlulu

5- Yalan söyleyen bir insanın yüz ifâdesi büyük çoğunlukla normale çok yakındır.

Bu alanda uzmanlaşmadan, bir kişinin mimiklerine bakarak yalan söylediğini anlamak çok güçtür. Yüz ifâdesinde yalanBu araYukar Bu araşt

Benzer şekilde, iş için mülâkata ça

S

Düzen, yalanı el altından (hatta el üstünden) teşvik etmektedir.

Sözgelimi, en nâmuslu tüccarE Evrim teorisinden, inkılâp tarihindeki balıkların kavağa çıkmasına, sosyal konularda hakka ve hakikate ters çarpıtılmış olay ve yorumlara kadar sayısız yalan, bilim diye insanımıza verilmektedir. İnsanın çevresi de Allah’tan hakkıyla korkan insanlardan oluşmuyorsa, altta kalmamak, ayıplanmamak için, kalabalığa uymak endişesiyle bulaşıcı mikroplardan çok hızlı bir şekilde yalan mikrobu tüm çevreye yayılacaktır. Tüccarın, esnafın, pazarcıların, ağızlarıyla veya tezgâhları ve vitrinleriyle söyledikleri yalanlara şâhit olmayan kimse var mıdır? Malın kusurunu söylemeyip gizlemek bile yalan kabul edilip kazancı haramlaştırdığı halde, açıkça yalan söylemek, hatta yalan yere yemin etmek sıradan bir olay halindedir. Günümüz medyas

YalancPolitikac Nas

F

Ama, bu arada “yalan”la “yanl

Coldini’nin meşhur masalında olduğu gibi, her yalan söyleyenin burnu uzasaydı, modern insanın burun uzunluğu ortalaması kaç cm. (km. mi demeliydim?) olurdu, dersiniz?!

 

 

Yalan yemin; vâk“Birbirinizi aldatmak için (yalan) yemin etmeni, bu yüzden yere sa(16/Nahl, 94) âyeti, yalan yemin cezâs

Bir kimse, gelece

Bir de dikkatsizlik, kötü al

Yeminde niyet, yemin ettirenin maksad

"Ac

"Hakk'a uygun olan şey, gerçek anlamda 'hakikat/do

"Gerçek do

"Yanl

"Evvelâ do

"Do

"Do

"Do

"Do

"Hiçbir miras, do

Sıdk ne demek dini anlamı?

İçindekiler:

  1. Sıdk ne demek dini anlamı?
  2. Sıdk doğruluk nedir?
  3. Sıdk ve istikamet ne demek?
  4. Lisanı sıdk ne demek?
  5. Dinde fetanet ne demektir?
  6. Internet ne demek fetanet ne demek?
  7. Doğru ve güvenilir olmak ne demektir?
  8. Sıdkı bütün ne demek?
  9. Sıdk sahibi nedir?
  10. Dosdoğru olmak ne demek?
  11. Din tebliğ ne demek?
  12. Fetanet ne demek çok kısa?
  13. Fetanet ne demek örnek?
  14. Sıtkı sıyrılmış ne demek?
  15. Sıdk tebliğ fetanet ismet nedir?
  16. Emrolunduğun gibi dosdoğru ol ne anlama gelir?

Sıdk ne demek dini anlamı?

Sıdk: Peygamberlerin hayatlarının hiçbir anında yalan söylemedikleri ve dosdoğru davrandıkları anlamınagelir. Tebliğ : Allah'ın (c.c.) kendilerine indirmiş olduğu vahiyleri insanlara eksiksiz olarak bildirmeleri anlamında peygamberlerin sıfatlarındandır.

Sıdk doğruluk nedir?

Sıdk, doğrulukve sadakat anlamlarına gelmektedir. Doğru olmak ve doğruluktanşaşmamak demektir. Niyeti iyi olan, doğrulukve dürüstlükten vazgeçmeyen anlamı taşımaktadır.

Sıdk ve istikamet ne demek?

Kur'an-ı Kerîm'de doğruluk, en geniş şekilde fayda ve hikmetleriyle açıklanmıştır. "Sıdk" ve "istikamet" kelime lerinden türetilen doğruluk, gerçekten ahlâkı yaşayışın ve ahlâkî vasıfların tümünün kendisinde toplandığı bir ruh hâlidir. Allah'tan gerçek manada korkmak, doğru olmakla ve yalandan kaçınmakla müm kündür.

Lisanı sıdk ne demek?

Lisan-ı sıdk, Kur'an'da iki yerde geçen bir terim. Meryem suresi ayet ve Şuara Suresi ayet… Lisan-ı sıdk; Lisan-ı sıdk; dünyada kıyamete kadar eseri baki kalacak güzel bir nam ile anılmaktır, hatırlanmaktır.

Dinde fetanet ne demektir?

İslam dininde fetanetkelimesi peygamberlerin sahip olduğu onların yaratılışlarından gelen üstün zeka ve anlama kabiliyetini ifade etmektedir.

Internet ne demek fetanet ne demek?

Fetanetkelimesi son dönemlerde en çok merak edilen ve İnternetten araştırılan sözcüklerden biridir. Türk Dil Kurumu açısından ise bu kelimenin anlamı genel olarak, 'Akılla aklı aşma' şeklinde ifade edilmektedir. Aynı zamanda yüksek zeka ve mantık üzerinden de ele alınıp değerlendirilen bir sözcüktür.

Doğru ve güvenilir olmak ne demektir?

Doğruluk: İnsanın sözlerinin, davranışlarının, yaşantısının ve fikirlerinin gerçeğe uygun olmasıdır. Doğruinsan, her türlü yalanın, sahteliğin, kötülüğün, haksızlığın karşısında olup; doğrunun, doğruluğun, hakkın ve iyiliklerin yanında olandır.

Sıdkı bütün ne demek?

Tasavvuf geleneğinde ise özellikle, “Allah'a gönülden bağlanıp yalan, gösteriş, maddî mânevî çıkar hesabı vb. kötülüklerden uzaklaşarak her gördüğünü hak bilip ona göre davranma durumu”nu ifade etmek için kullanılıyor.

Sıdk sahibi nedir?

Doğru olmak ve doğruluktan şaşmamak demektir. Gerçekçi yaklaşım ve gerçeklik kavramlarına sıdkkelimesini çağrıştırmaktadır. Sadık olan kişiler için “sıdkehli” tamlaması kullanılmaktadır. Niyeti iyi olan, doğruluk ve dürüstlükten vazgeçmeyen anlamı taşımaktadır.

Dosdoğru olmak ne demek?

Hadis metnindeki orijinal ifadesiyle 'istikamet üzere olmak', doğru ve düzgün hareket etmek, bir şeyi hakkını vererek yapmak demektir. 'Dosdoğruol! ' emri, öncelikle 'Allah'a iman ettim' diyen kişinin tevhit inancında tereddütsüz, tutarlı ve kararlı olması gerektiğini ifade eder. Hz.

Din tebliğ ne demek?

Tebliğ, Arapça dil kökene sahip ve genellikle diniolaylardan bahsedilirken kullanılan bir kavramdır. Ancak bu terimle felsefi ve spiritüalist yaklaşımlarda da karşılaşılabilmektedir. Tebliğ, kelimesi dinimanasıyla “haber vermek” anlamı taşımaktadır.

Fetanet ne demek çok kısa?

Fetanetinsanların yaratılıştan gelen zekalarıyla akıl yürüterek daha da yüksek zekaya sahip olabilmeleri anlamına gelmektedir. Fetanetkelimesi aklın da üstünde normal zeka kapasitesini ortaya çıkaran yaratılıştan gelen bir kabiliyet olarak da anlaşılabilmektedir.

Fetanet ne demek örnek?

Yüksek zekalı ve yüksek deha ile birlikte dehanın ötesinde bir mantı ele alır. FetanetArapça kökenli bir kelimedir. Yaratılıştan itibaren gelen çabuk anlama yeteneği üstün zeka ve anlayış ile kavrama gibi anlamlara sahip olduğunu dile getirmek mümkün. Aynı zamanda peygamberlere mahsus beş isim içerisinde yer alır.

Sıtkı sıyrılmış ne demek?

Bu yazımızda sizlere Sıdkı Sıyrılmakdeyiminin anlamını açıklıyor ve örnek cümle içinde kullanımını gösteriyoruz. ➡Sıdkı Sıyrılmakdeyiminin anlamı:Birinden soğumuş olmak, tiksinmek. ➡Sıdkı Sıyrılmakdeyiminin örnek cümle içinde kullanımları: »Bir kez sıdkım sıyrıldıo adamdan.

Sıdk tebliğ fetanet ismet nedir?

Sıdk(doğruluk), Emânet (güvenilirlik), Tebliğ(Allahü Teâlâ'dan aldıkları emir ve yasakları insanlara bildirmek), İsmet(günahsızlık) ve Fetânet(yüksek zeka, zihin açıklığı).

Emrolunduğun gibi dosdoğru ol ne anlama gelir?

Dinde istikamet sahibi olan kişi, Yüce Allah'ın her bir emrini emrolunduğu gibi dosdoğruifa eder, ifrat ve tefrite (aşırılıklara) meyletmeden itidal üzere hareket eder; namazını dosdoğrukılar, zekâtını dosdoğruverir amellerinde ihlası düstur edinir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir