eski insanların boyu kaç metreydi / Dünyanın En Uzun Boylu İnsanı Kimdir, Boyu Kaç Metre Ve Nerelidir?

Eski Insanların Boyu Kaç Metreydi

eski insanların boyu kaç metreydi

Ilk insanların boyu kaç cm?

İçindekiler:

  1. Ilk insanların boyu kaç cm?
  2. Ilk insanların boyları kaç metre?
  3. En eski insanların boyu kaç metre?
  4. Geçmişten günümüze insan boyu nasıl değişti?
  5. Insan boyu uzuyor mu?
  6. İnsanlar eskiden ne kadar uzundu?
  7. İnsan boyu en fazla ne kadar uzar?

Ilk insanların boyu kaç cm?

Dört milyon yıl önceki homininler ortalama 25 kg ağırlığında ve cmboyundaydı.

Ilk insanların boyları kaç metre?

Adem'in boyuzunluğu 17 metreydi, eni ise 10 metre.

En eski insanların boyu kaç metre?

Dr. Duyar:"Osmanlı, Roma insanlarıgünümüzdeki insanlaragöre daha kısa. Eskiden metreboyunda, bir adım attığında kaç metreilerleyen insanlarolduğu bir söylentiden ibaret""Günümüzde bir hesaplama metoduyla iskelet boylarını yaklaşık santimetre hatayla hesaplayabiliyoruz.

Geçmişten günümüze insan boyu nasıl değişti?

Gelişmiş ülkelerde ortalama ömür 'lerde 45 civarında iken bugün 80 yaşına kadar yükseldi. Fiziksel olarak da değiştik; bugün nüfusun büyük bir kısmı eskiye oranla çok daha uzun boylu. Sanayileşmiş ülkelerde ortalama insanboyunda 10 cm'lik bir artış kaydedildi. En fazla uzayan ulus ise Hollandalılar oldu.

Insan boyu uzuyor mu?

Sanayileşmiş ülkelerde ortalama insanboyunda 10 cm'lik bir artış kaydedildi. En fazla uzayan ulus ise Hollandalılar oldu. Bugün bu ülkede ortalama boy erkeklerde , kadınlarda ise cm. Yani yıl öncesine göre 20 cm'lik bir uzama söz konusu.

İnsanlar eskiden ne kadar uzundu?

Yaklaşık 2 milyon yıl önce bizimle aynı boyda insanlarmevcuttu. Yaklaşık 1,7 milyon yıl öncesinde ise cm'den daha uzunbireylerle karşılaşmak sürpriz değildi.

İnsan boyu en fazla ne kadar uzar?

yaş süt çocuğu ortalama 12 cm uzar. Daha sonra boyuzaması ergenliğe kadar ortalama cm olarak devam eder. Ergenlikte kızlar , erkekler ise cm uzar; bazı erkek çocuklarda boyuzaması 30 cm'i aşabilir.

İşte bin yıl önceki İstanbullunun ortalama boyu ve yaşı

Aslı ÖZTÜRK / HT GAZETE

’de yüzey araştırmasıyla başlayıp ’da kazı çalışmalarıyla devam eden Küçükçekmece Gölü’nün Avcılar kıyısındaki Bathonea Antik Kenti kazıları tarihi aydınlatmaya devam ediyor. Kazı çalışmalarında bulunanlarsa oldukça ilgi çekici. Küçük liman ve apsisli dini yapının bulunduğu birinci bölge ve sarayların yer aldığı ikinci bölge olarak ayrılan kazı alanında dünyada keşfi yapılan 3 antik fenerden biri, M.Ö. ’lere denk gelen Hitit eserleri, Helenistik ve Roma dönemi limanları, M.S. yüzyılda 8 büyüklüğündeki İstanbul depreminin ilk resmi kanıtları olan insan iskeletleri bulundu. yıllık ilaç şişeleri de kalıntılar arasında çıktı. Kazı ekibi uzun yıllar süreceği planlanan çalışmalarıyla bu yıl “turizm Oscar’ı” kabul edilen Skalite ödülünü kazandı. Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiayat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Kazı Başkanı Doç. Dr. Şengül Aydıngün ile kazı evinde buluşup kazının ilk gününden itibaren yaşanan gelişmeleri konuştuk.

Kazının başlangıç hikâyesi nedir?
Küçükçekmece Gölü’nün yukarısında Yarımburgaz Mağarası var. Oradaki yaşam izleri M.Ö. ’lere kadar gidiyor. Geçmiş yıllarda İstanbul’un Anadolu yakasında Fikirtepe, Pendik gibi yerlerde günümüzden yıl öncesine ait Neolitik dönem dediğimiz izler bulunmuştu. Avrupa tarafında ise Yarımburgaz ve Yenikapı kazılarıyla daha da eski Neolitik döneme ait bulgulara rastlandı. Neolitik dönemde insanlar tarım yapmaya başlamışlardı. İstanbul’un tam ortasında M.Ö. ’lü yıllara ait izler vardı ancak ondan sonra neler olduğuna dair bilgi yoktu. Yani eski Tunç döneminde insanlar var mıydı ya da M.Ö. ’li yıllarda Anadolu çok canlı bir uluslararası ticareti Asurlularla yaşarken İstanbul unutulmuş muydu? Anadolu’nun merkezindeki Hititler, çağdaşları Yunanistan’daki Mikenler İstanbul’a ulaşmışlar mıydı? İstanbul’un bu dönemleri çok karanlık.

Bu denli bilgisiz olunmasının sebebi nedir?
Göl kıyısındaki arazi çok verimli tarıma uygun. Bunun yanında tatlı su kaynakları ve av imkânı var. Son bin yıldır buradaki doğanın çok iyi olduğunu tahmin edebiliyoruz. Yeterince araştırılmadığını anlıyoruz

Hangi yıl başladınız kazıya?
’de İstanbul’un batı kısmındaki çoğu ilçenin yüzey araştırma iznini aldık. Kırklareli sınırına kadar gittik. Fakat en şaşırtıcı bulgular Küçükçekmece Gölü’nün çevresinden geldi. O sene çok kurak bir seneydi. Dereler çekilmiş, su seviyeleri düşmüş, halkımız kendi tarlasını sulayabilmek için kuyular açmıştı. Bu sayede çok bilgi sahibi olduk.

Bulgularınız nelerdi?
Metalden önce kullanılan birtakım taş aletleri bulduk. Bu aletlerin benzerleri Kuzey Mezopotamya’da vardı ve ilk tarımsal faaliyetler gerçekleştirilmişti. Bu çakmak taşı aletlerin varlığı tarımın güneyden kuzeybatıya doğru bir rota izleyerek Avrupa’ya geldiğinin kanıtları olabilir. Devamını kazılarda bulabilirsek daha kesin konuşabiliriz. Ayrıca Firüzköy Yarımadası’nın ucunda, su kenarlarında, metre genişliğinde çok büyük duvarlara rastlandı. Uzmanlar bu duvarların M.Ö. 3., 4. yüzyıl yapı tekniğiyle yapıldığını söylüyor.

Çok büyük bir altyapı çalışması
Bu kadar büyük bir altyapı bize bir de üstyapının olduğunu düşündürttü. Hatta Firüzköy’ün en ucundaki iki tarafı duvarla kaplı bir uzantının sonradan yapılmış, büyük bir liman olduğunu varsayıyoruz.

Neden?
O ucun devamında, suyun içinde kesme taşlar ve iki ayrı evreye ait kare plan veren bir yapı bulundu. Halkın bize anlattığı, cuma günleri su yüzünde görünen minare hikâyesi vardı. Minare değilse bile bunun bir deniz feneri olması mümkündü ve biz o feneri bulduk. Antik çağda fenerler büyük limanlarda olan yapılardı.

Küçükçekmece göl değilmiş yani.
Antik çağlarda derin bir körfez hatta her türlü fırtınaya kapalı güvenli bir koy olduğu biliniyor. Su altı çalışmalarımızla 5 tane çok büyük metal parçasının sinyalini aldık. Bunların büyük ihtimalle Roma dönemine tarihlenebilecek gemi çapaları olduklarını düşünüyoruz.

Başka kalıntılar buldunuz mu?
Buradaki buluntular M.Ö. 4. yüzyıldan başlıyor. Yenikapı’da çıkan buluntulardan yıl daha eski gemilere ulaşabiliriz.

Bölgede başka limanlar var mı?
’da küçük bir liman daha bulduk. Limana yakın bir yerde yuvarlak bir taşın kenarını fark ettik. Taşın üzerindeki kenet sisteminin Helenistik çağa ait olduğunu gördük.

Başka yapılar var mı?
Farklı dönemlere ait pek çok yol kazdık. Bu yollar ortada bir meydanda kesişiyor. Balık pazarı olduğunu düşündüğümüz meydanın tamamı düzgün mermer taşlarla döşenmiş. O dönem için önemli yatırımlar. Meydanın çevresinde çok fazla devasa kesme taşlar var. Henüz onlara dokunamadık.

Şehir planlaması nasıl?
İki kazı alanımız var. Alanlarımızın her iki bölgesinde de yer altında çok düzenli yapılmış su kanalları bulduk. Yerden 15 metre aşağıda bir su toplama havzası bulundu ve su hâlâ akıyor. ’un sonunda da metre uzunluğu, 7 metre derinliği olan açık bir sarnıç bulduk. M.S. yüzyıllarda yapılmış. Yeraltı sularıyla bu sarnıcı doldurdukları anlaşılıyor. Sarnıç 7 bin metreküp kapasiteli. Bölgede büyük bir nüfusun varlığına işaret ediyor.

Büyük yapı kalıntıları var mı?
Düzgün mimarili bir saray kompleksi ya da dini bir yapı olduğunu düşündüğümüz yapılar var. Emperyal bir şey kazdığımızı sanıyoruz. Kullanılan bütün tuğlaların çoğunun üzerinde Roma’nın büyük imparatoru Büyük Konstantin ve onun iki oğlunun adlarının yazılı olduğu damgalar var. Tarihleme ve sarayın gösterdiği planlamayı da baz alırsak çok büyük bir yapı.

Daha eski kalıntılar da var mı?
Birinci bölgeyi kazarken sahile yakın fakat sahilden tam 9 metre yukarıda bir deniz tabanının olduğunu tespit ettik. Toprak kısmında denizde oluşan gelgitlerle farklı katmanlar oluşmuş. Orası deniz kabuklarıyla doluydu. Onları topladık, kazıya devam ettik ve akabinde başka bir çağla karşılaştık.

Helenistik çağdan daha da mı eski?
M.Ö. ’lere denk gelen, erken Hitit çağına ait seramikler bulduk. Bir tanrı ve tanrıçanın figürleri vardı ve demirden yapılmıştı. Demir o dönemde çok zor elde edilen bir malzemeydi. Dolayısıyla altından beş-altı kat daha değerliydi.

Bu Hititler’in buraya geldiğini gösterir mi?
Onu bilemeyiz. Kendileri mi geldi, tüccarın biri mi getirdi, bilmiyoruz. Ancak arada bir iletişimin olduğu ortada.

yüzyıldaki 8’lik deprem de Avcılar’ı vurmuş

İnsan iskeletlerine rastladınız mı?
Bir duvarın altında birbirine sarılmış 3 kişinin iskeletini bulduk. O kemiklerin arasından da 7 yıl hükümranlık sürmüş bir Bizans imparatorunun adına basılmış bir (sikke) para çıktı. M.S. tarihleri arasında olduğunu saptadık.

Önemli bir tarih mi?
İstanbul’da o tarihlerde 8 büyüklüğünde bir deprem yaşandığı biliniyor fakat buna dair resmi bir kanıt yoktu. Bu iskeletler ilk resmi kanıtımız oldu.

Başka iskeletler de buldunuz mu?
O depremden sonra o bölgeyi mezarlık haline getirmişler. 70’ten fazla bireyin iskeletini bulduk. 3 ölünün aynı mezara gömüldüğü, anne ile bebeğin yan yana olduğu, tek kafataslarına rastladığımız bir mezarlıktı.

İskeletlerle ilgili bir genellemeniz var mı?
Adli Tıp Uzmanı Dr. Ömer Turan Hoca’mızın bu konuyla ilgili çalışmaları var. Mesela; insanlar çok genç yaşta ölmüşler. Yaş ortalaması arasında. 40’ını geçen çok az. Erkeklerin boy ortalaması 1 metre 65 santimetre, kadınların ise 1 metre 50 santimetre ile 1 metre 55 santimetre arasında.

O kadar genç ölmelerinin sebebi nedir?
Savaş olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü mezar düzenlemeleri çok muntazam. Demek ki bu işe vakit ayırmışlar. Kronik ya da salgın hastalıklar ve yetersiz beslenmeden kaynaklanabilir

‘Bir şifa merkezi ya da kaplıca olabilir’

Kazılarda toprak şişe bulunmuş
1 metrekarelik bir alanda, üzerinde yanık izleri olan, içi kum dolu, tahta bir kutuda saklandığı anlaşılan unguanteriumlar (merhem ya da parfüm şişesi), topraktan yapılma şişeler bulduk. Sevkıyata hazır görünüyorlardı.

Şişelerin içinde ne vardı?
Şişelerdeki katranlanmış maddelerin içerisinde 3 tane önemli kimyasal madde çıktı. Maddelerden birinin ilacın bozulmasını önleyen, diğerlerinin ise ağrı kesici, uyuşturucu ve uyutucu özelliği taşıdığı saptandı.

Üretim merkezi olabilir mi?
Bir ilaç üretim ya da depolama merkeziyle karşı karşıya olabiliriz. Ecza deposu gibi bir şey olduğu düşünülüyor. Hatta belki de antik kent bir şifa merkezi ya da kaplıcaydı. Hepsi varsayım.

Genç yaşta omurgaları büyük hasar görmüş

“İskeletlerin omurgaları çok hasar görmüş. Genç yaşlarına rağmen kireçlenme ve romatizma gibi rahatsızlıklar görüldü. Dişler ise çok sert cisimlerle karşı karşıya kalmış. İyi pişmemiş ve ayıklanmamış, içinde taşlar olan besinlerle beslenmişler. İskeletlerden bazı hastalıkları tespit etmek de mümkün. Mesela kafatası 7 cm kadar kalınlaşmış bir iskelet bulduk. Bir kadının kaç kere doğum yaptığını da tespit edebiliyoruz. Bir de 30 yaşın üzerindeki bir erkeğin kafatasındaki bir kesi izi dikkatimizi çekti. Günümüzdeki beyin ameliyatlarındaki gibi çok nizamlı kesiyle açılmış. O dönemde bu şekilde operasyon yapmaları, tıbbi müdahalelerde bir çeşit anestezinin kullanıldığını düşündürüyor. Kemiklerde yapılacak biyolojik çalışmalarla hangi maddenin kullanıldığını öğrenebileceğiz. Kafatasındaki operasyon yapılan bölgede iyileşme izleri çok belirgin.”

Turizm cenneti olacak

“Bu kazı alanı çok cüzi bir düzenlemeyle ilgi çekebilecek bir alan. İstanbul’a gelecek turistler burayı gezmek istedikleri takdirde şehirde 1 gün daha fazladan kalacak. Bu bölgenin, içinde arkeoloji müzesi de olan bir kent parkı olması gibi projelerimiz var. Böyle bir çekim merkezi olursa iç turizmi de artırmış oluruz. Yeşilkent’i butik otellerin, birkaç tane 5 yıldızlı otelin, alışveriş ve eğlence merkezlerinin olduğu bir yer gibi düşünün Bu bizim yarattığımız katma değerin çekimiyle sene içinde gerçekleştirilebilecek bir proje. Ancak bunun için Kadir Topbaş’tan destek bekliyoruz.”

-İki tarafı duvarla kaplı bu uzantının sonradan yapılmış, büyük bir liman olduğu düşünülüyor. Suyun içinde kesme taşlar da bulundu.

-Yerden 15 metre aşağıda bir su toplama havzasına giden dar kanallarda kazı ekibi keşif yapıyor.

-Büyük bir yapıya ait olduğu düşünülen kalıntılardan çıkan her tuğlanın üzerinde Büyük Konstantin ve onun iki oğlunun adlarının yazılı olduğu damgalar var.

DERGİ - Geçmişten bugüne insan boyu: Çevresel etkenler

İnsanoğlu son yılda büyük bir dönüşüm geçirdi. Dünya nüfusu bir milyardan yedi milyara fırladı.

Gelişmiş ülkelerde ortalama ömür ’lerde 45 civarında iken bugün 80 yaşına kadar yükseldi. Fiziksel olarak da değiştik; bugün nüfusun büyük bir kısmı eskiye oranla çok daha uzun boylu.

Sanayileşmiş ülkelerde ortalama insan boyunda 10 cm’lik bir artış kaydedildi. En fazla uzayan ulus ise Hollandalılar oldu. Bugün bu ülkede ortalama boy erkeklerde , kadınlarda ise cm. Yani yıl öncesine göre 20 cm’lik bir uzama söz konusu.

Peki başta Hollandalılar olmak üzere genel olarak insanlar neden bu kadar uzadı? Bu gidişat sürekli mi? Öyleyse daha ne kadar uzayabiliriz? Uzay istasyonlarında ya da başka gezegenlerde yaşayacak olan torunlarımız bizi cüce olarak mı görecek?

Ekonomik ve sosyal koşullar

Münih Üniversitesi’nden ekonomi tarihi profesörü John Komlos ’lerde tarihte insan boyu araştırmalarına öncülük etmişti. Nüfusun ortalama boyundaki iniş çıkışların ekonomik ve sosyal koşullarla bağlantısını araştırmak için Komlos askeri kayıtları inceledi.

Araştırmalar insan boyundaki iniş çıkışların diyet ve hastalıklarla bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Bu iki faktör çocukluk döneminde etkili oluyordu. Çocuklar yeterli beslenemiyor veya örneğin ishal gibi hastalıklar yüzünden besinleri özümseyemiyorsa tam kapasite uzama şansları büyük ölçüde azalıyordu.

Northwestern Üniversitesi’nden antropoloji profesörü William Leonard, beslenme, sağlık ve genel yaşam koşullarındaki gelişmelerin insanın boyunu posunu artırdığını belirtiyor.

Tarih, bu boy-sağlık ilişkisini kanıtlayan örneklerle dolu. Batı Avrupa’da Ortaçağ’ın sonlarına doğru veba salgını yüzünden nüfusun yüzde 60’ı yok olmuştu. Geride kalanlar ise besin bolluğu içinde ve aşırı kalabalıktan uzak bir yaşam sürmeye başlamış, böylece hastalıklar daha nadir ortaya çıkmıştı. Bunun sonucu olarak insanlar daha uzun boylu olmaya başlamıştı.

Sanayi Devrimi'nin etkisi

Fakat yüzyıl Avrupa’sında boylar dibe vurmuştu. Ortalama Fransız erkeğin boyu cm civarındaydı. Küçük Buzul Çağı olarak anılan dönemde baş gösteren aşırı soğuklar yüzünden tarım ürünleri büyük hasar görmüştü. Her yerde savaşlar çıkmıştı: İngiliz İç Savaşı, Fransa’da Louis dönemindeki savaşlar, bugünkü Almanya içinde yer alan topraklarda 30 Yıl Savaşları, vs. Komlos’un ifadesiyle “Avrupa yüzyılda büyük bir sarsıntı geçirmişti.”

yüzyılda Sanayi Devrimi, insanların hastalıklarla dolu kent varoşlarına toplanmasına ve nüfusun bodur kalmasına neden olmuştu. yüzyılın ikinci yarısında ise toplumsal ayaklanmalar meyve vermiş, tarımsal üretim artmış, kentlerde kanalizasyon sistemi ve musluk suyu kullanıma girmiş, ekonomik gelişme kendisini hissettirir hale gelmişti. Batı Avrupa’da boylar yeniden uzamaya başlamış ve bu eğilim artık süreklilik kazanmıştı.

Bu boy-sağlık ilişkisi bugün de bariz bir şekilde görülebiliyor. Kuzey ve Güney Kore örneklerini ele alalım. İnsan ömrü, gelir ve eğitim göstergelerinden biri olan Birleşmiş Milletler İnsan Kalkınma Endeksi’nde Kuzey ülke içinde sırada yer alıyor ve buradaki erkeklerin boyu Güney’dekilere oranla cm daha kısa. Güney Kore’nin endeksteki yeri ise sırada.

ABD'de duraklama

Başta ABD olmak üzere sanayileşmiş ülkelerde ise yüzyıldan bu yana boy uzaması belli bir seviyede durmuş gibi. Daha önce Amerikalılar sanayileşmiş ülkeler içinde üst sıralarda yer alırken bugün ortalama erkek boyu cm, kadın boyu ise cm ile 45 yıl önceki seviyede seyrediyor.

Leonard’a göre, “ABD’deki ortalama boy bugün 70’lerden, hatta 60’lardan çok da farklı değil.”

Peki, nasıl oluyor da Kuzey Avrupalılar boy konusunda bu kadar açık fark yaratmış? Komlos bu farkı gelişkin Avrupa ülkelerinde sosyal hizmetlerin toplumsallaşmış olmasına bağlıyor. Oysa ABD’de beslenme ve sağlık hizmetleri konusunda büyük eşitsizlikler yaşanıyor.

Milyonlarca Amerikalının sağlık sigortası olmadığı için sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. ABD’de hamile kadınlar herhangi bir yardım almıyor; oysa Hollanda’da hemşireler ücretsiz ev ziyaretleri yapıyor. Üstelik Amerikalıların üçte biri obezite sorunu çekiyor. Yüksek kalorili işlenmiş gıdalar gelişimsel ve metabolik sorunlara yol açarak insanların tam kapasite uzamasını engelleyebiliyor.

Komsol bu durumu şöyle ifade ediyor: “Coca-Cola, hamburger, McDonald diyeti sizi Hollandalıların boy seviyesine çıkarmayacaktır.”

Makalenin genlerin etkisi, uzun boyun cazibesi, dünya dışında daha uzun boylu olma fikrini inceleyen ikinci bölümü yarın yayımlanacak.

Bu makalenin İngilizce aslını BBC Future’da okuyabilirsiniz.

Dergideki diğer makalelere buradan ulaşabilirsiniz.

Son Güncellenme:

LinkedinFlipboardLinki Kopyala

BURSA (AA) - BÜŞRA NUR ÖZCAN - Sinop'taki Balatlar Kilisesi kazısından çıkarılan iskeletler üzerinde yapılan antropolojik incelemeler sonucunda, Roma dönemi iskeletleriyle geç Osmanlı dönemi iskeletlerinde boy farkı bulunmadığı ve o dönemlerde yaşayanların şimdiki ortalama insan boyundan kısa oldukları belirlendi.

Haberin Devamı

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Duyar, bir program kapsamında geldiği Bursa'da, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sinop'ta "Balatlar Kilisesi" olarak anılan bölgede, 'da başlayan arkeolojik kazının antropolojik çalışmaları kapsamında gün yüzüne çıkarılan mezarları ve bu mezarlardaki buluntuları, iskeletleri incelediklerini söyledi.

Kazı yapılan alanda bir Roma hamamı olduğunu, hamamın 'lere kadar kullanıldığının tespit edildiğini belirten Duyar, "Burası, Hristiyan tebaanın yaşadığı bir alan olmuş. Dolayısıyla bir toplulukta, zaman içinde nasıl bir değişim olduğunu gözlemlemenin çok güzel bir materyalini oluşturuyor. Bölgede, M.S. yüzyıldan günümüze kadar neredeyse her dönemden insan iskeleti var. Bu iskeletler üzerinde çalışarak, zaman içinde insan hastalıklarında, yapısında nasıl bir değişim olduğunu anlamaya çalışıyoruz." diye konuştu.

Haberin Devamı

Duyar, kazıların ve antropolojik çalışmaların devam ettiğini, bu kapsamda 2 bine yakın materyalden yaklaşık 'ünün incelendiğini dile getirerek, materyal sayısının 2 bin 'e çıkabileceğini aktardı.

- "Çok iri bir insan yapısı yok"

Bazı mezarlardan iskeletlerin tam çıktığını anlatan Duyar, şöyle devam etti:

"Günümüzde bir hesaplama metoduyla iskelet boylarını yaklaşık santimetre hatayla hesaplayabiliyoruz. Bu iş için geliştirilmiş özel formüller var. Özellikle bacak, uyluk ve kaval kemiği, bu anlamda çok iyi sonuç veriyor. İnsan boyu, zaman içinde değişiyor. Örneğin son yıl içinde insan boyu, uzama gösteriyor. Bu durumun beslenme, yaşam, çevre koşulları ve pek çok faktörle ilişkisi var. Savaşlar, kıtlıklar bir şekilde insan yapısına yansıyor. Bunları göz önünde bulundurarak incelediğimiz iskeletlerde Roma dönemi iskeletleriyle geç Osmanlı dönemi iskeletlerinde boy farkı olmadığını gördük."

Anadolu'nun birçok yerinde bin iskelet incelediğini belirten Duyar, şunları kaydetti:

"Osmanlı, Selçuklu dönemi ve daha eski dönemlerden iskeletler inceledim. Şunu görüyoruz ki çok iri bir insan yapısı yok. Hatta Osmanlı, Roma insanları günümüzdeki insanlara göre daha kısa. Eskiden metre boyunda, bir adım attığında kaç metre ilerleyen insanlar olduğu, bir söylentiden ibaret. Bu, belki de ataları yüceltme yönünde yapılan bir inanış. Biz incelediğimiz iskeletlerde böyle bir şey görmüyoruz. Şu ana kadar 2 metre, hatta 1,90 boyunda bir insan iskeletiyle bile hiç karşılaşmadım."

Haberin Devamı

- "Kireçleme ve eklem bozulmaları azalmış"

Duyar, iskeletlerden yola çıkarak eklem hastalıklarını ve bu hastalıklardaki değişimi de gözlemlediklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"İlk veriler, bölgede, aynı topluluğun yaşamını sürdürdüğünü gösteriyor. Zorlanmayla ortaya çıkan, aşırı yüklenme, yük taşıma, çok fazla hareket etme ve periyodik, zorlu işler yapma sonucunda dizlerde, kalçada, dirsekte ve omuzda oluşan değişimleri de gözlemledik. Burada yaptığımız incelemelerde, yüzyıl erken Roma döneminden, yüzyıl geç Osmanlı dönemine, aradaki bin yılık zaman diliminde insanların artrit ve eklem bozulmalarının azaldığını gördük. Demek ki zaman içinde insana binen yük giderek azalmış. Biz, bunu ortaya koyduk. Artritin göstergesi olan kişinin daha fazla yük altında kalmasının giderek azaldığı gözleniyor. Erken Roma döneminde yaşayanlar, daha fazla yüklenme altında kalıyor. 'Daha şanssızlar' diyebiliriz. Geç Osmanlı yüzyıl insanları ise daha rahat. Bu verileri günümüz hastane verileriyle karşılaştırarak, daha da ilginç sonuçlar da elde edebiliriz. Böylece bir bölgede aynı toplumun zaman içinde nasıl değişim geçirdiğini anlayabiliriz."

Haberin Devamı

Duyar, ilerleyen dönemlerde kazıdan çıkan materyaller üzerinde DNA çalışmaları da yapacaklarını sözlerine ekledi.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası