cüreyc / TDV İslâm Araştırmaları Merkezi (İSAM) Kütüphanesi

Cüreyc

cüreyc

İbn C&#;reyc kimdir ?

80 () yılında doğdu. Rum asıllı olup Ebû Hâlid künyesi ve Rûmî, Mekkî, Ümevî nisbeleriyle de anılmıştır. Ümeyye b. Hâlid'in mevlâsı olduğu söylenir. Dedesi Cüreyc'in de Abdülazîz b. Abdullah b. Hâlid b. Esîd'in hanımı Ümmü Habîb'in kölesi olduğu ileri sürülmüştür. Kendi beyanına göre garip şiirler yazıp nesep konularını araştırmakla meşgul iken Atâ b. Ebû Rebâh'tan faydalanması yolundaki bir tavsiye üzerine bu zatın ders halkasına katıldı, on sekiz-on dokuz yıl süre ile bu hoca-talebe ilişkisi devam etti. Yine kendisinin belirttiği üzere Atâ b. Ebû Rebâh'tan tahsilini tamamladıktan sonra yedi veya dokuz yıl müddetle Amr b. Dînâr'a talebe oldu. Bu arada Tâvûs b. Keysân'dan bir mesele, Mücâhid b. Cebr'den kıraate dair iki vecih öğrendi; ayrıca İbn Ebû Müleyke, Nâfi', Hişâm b. Urve, İbn Muhaysın, Meymûn b. Mihrân'dan hadis dinledi. Hadis hocaları arasında İbn Şihâb ez-Zührî de zikredilmekte (Hatîb, X, ), ancak kendisi Zührî'den bir şey dinlemediğini, sadece ondan aldığı bir cüzü yazdığını ve bu cüzde olanları rivayet etmek üzere Zührî'nin kendisine icâzet verdiğini belirtmektedir (İbn Ebû Hâtim, V, ). Ebû Ma'bed İbn Kesîr'den de kıraat rivayet etti. Sellâm b. Süleyman, Yahyâ b. Saîd el-Ensârî ve Süfyân es-Sevrî kendisinden kıraatle ilgili rivayette bulunurken yine Süfyân es-Sevrî ile Süfyân b. Uyeyne, Hasan b. Ziyâd, Yahyâ b. Saîd el-Ensârî, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Vekî' b. Cerrâh, Hammâd b. Seleme gibi âlimler de hadis dinledi. Hazırladığı tefsir, bu eseri yazdırdığı talebelerinden biri olan Haccâc b. Muhammed el-Missîsî tarafından rivayet edilmiştir.

İbn Cüreyc, Mekke dışına seyahatler yapmış olup Bağdat'ta Halife Mansûr'un huzurunda bulunmuş, Abdullah b. Abbas'ın hadislerini bir araya getirip ona sunmuş, ancak karşılığında halifenin kendisine hiçbir şey vermemesinden yakınmıştır (Hatîb, X, ). Mansûr'un valisi Ma'n b. Zâide ile birlikte Yemen'de bulunup ders vermiş, hac mevsimi vesilesiyle de buradan ayrılmıştır. Bir ara Basra'da hadis rivayet etmiş, Kûfe'de tefsirini yazdırmıştır. Hayatının sonuna kadar ilim öğrenmeye ve öğretmeye devam ettiği anlaşılan İbn Cüreyc 1 Zilhicce 'de (28 Aralık ) vefat etti. Ölüm tarihi (), , ve () olarak da kaydedilmiştir.

Zehebî, İbn Cüreyc için "melikü'l-kurrâ" ifadesini kullanırken (Teẕkiretü'l-ḥuffâẓ, I, ) onun kıraat ilmindeki önemli yerine işaret etmiş, "Mekkeliler'in fakihi" derken de (Mîzânü'l-iʿtidâl, II, ) fıkıh ilmindeki saygın kişiliğini belirtmiştir. İbn Hibbân da onu Hicaz bölgesinin fakihlerinden saymıştır. Bir muhaddisin yazılı metnini rivayet ederken bu metni bizzat sahibinden okuyup okumamak arasında fark gözetmeyen İbn Cüreyc için İbn Sa'd, Yahyâ b. Maîn, İclî ve Zehebî gibi otoriteler sika tabirini kullanmış; Yahyâ b. Maîn yazılı metinlerden yaptığı rivayetlerinin güvenilir olduğunu özellikle belirtmiş, İbn Sa'd ayrıca çok hadis rivayet ettiğine işaret etmiştir. Gerçekten de İbn Cüreyc'in yaklaşık merfû hadisi bulunduğu, bunun dışında pek çok rivayeti olduğu, rivayetlerinin Kütüb-i Sitte ile Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'inde ve Taberânî'nin el-Muʿcemü'l-ekber'inde bol miktarda yer aldığı zikredilmiştir (Zehebî, Aʿlâmü'n-nübelâʾ, VI, , ). Yahyâ b. Saîd el-Ensârî, İbn Cüreyc'i Nâfi'den yazılı olarak yaptığı rivayetlerde en sağlam râvi diye nitelendirirken Yahyâ b. Saîd el-Kattân yazılı metin dışında yaptığı rivayetlerin faydasız olduğuna dikkat çekmiş, Ebû Hâtim onun için "sâlihu'l-hadîs" ifadesini kullanmıştır. Ahmed b. Hanbel de hadis alanında güvenilir kişiliğine işaret etmekle birlikte (İbn Ebû Hâtim, V, ) "bana söylediğine göre", şeyh adı zikretmeksizin "filân dedi ki", "bana ulaştığına göre" vb. ifadelerle yaptığı rivayetlerin uydurma olduğunu, şeyh adı zikrederek "ahberanî, semi'tü" gibi ifadelerle yaptığı rivayetlere ise güvenilebileceğini belirtmiştir (Hatîb, X, , ).

İbn Cüreyc'in hadis rivayetinde tedlîs yapması üzerinde durulmuştur. Mâlik b. Enes, hadislerin güvenilirliğine bakmaksızın rivayette bulunduğunu söylerken, Yezîd b. Zürey' de "çer çöp sahibi" derken herhalde onun bu yönüne işaret etmişlerdir. İbn Hibbân, bir taraftan Kitâbü's̱-S̱iḳāt'ında İbn Cüreyc'in biyografisine yer verirken diğer taraftan onu sika tedlîsçiler arasında zikretmiş (el-Mecrûḥîn, I, 92), İbn Hacer biyografisini Ṭabaḳātü'l-müdellisîn adlı eserinde ele almıştır. Zehebî ise onun tedlîs yaptığını belirtirken sika kişiliği üzerinde icmâ bulunduğuna özellikle dikkat çekmiştir. İbn Cüreyc'in, tedlîsi uydurma bir metnin illetini gizlemek amacıyla değil onun müdelles bir haber olduğunu ortaya koyan bir sîga ile yaptığı ve bunu rivayet ilkelerine aykırı görmediği anlaşılmaktadır. Ancak Dârekutnî onun tedlîsi için en ağır ifadeyi kullanarak, "Tedlîsin en kötüsü İbn Cüreyc'in tedlîsidir" demiştir (İbn Hacer, Ṭabaḳātü'l-müdellisîn, s. 41). İbn Cüreyc'in ilmî kişiliği konusunda önemli sayılması gereken görüş hocası Atâ b. Ebû Rebâh'a ait olup bu zata kendisinden sonra ilim meclisindeki yeri için kimi düşündüğü sorulduğunda İbn Cüreyc'i işaret etmiş (İbn Ebû Hâtim, V, ) ve onu "Hicaz gençlerinin efendisi" diye nitelendirmiştir (Hatîb, X, ).

Kaynaklarda İbn Cüreyc'le ilgili olarak üzerinde durulan bir başka husus da onun müt'a nikâhına cevaz vermesidir. İbn Cüreyc'in bu görüşünü, Câbir b. Abdullah'ın Hz. Peygamber'den rivayet ettiği ileri sürülen bir hadisine dayandırdığı anlaşılmaktadır. Güvenilir hadis kaynaklarında yer almayan bu rivayete göre Resûl-i Ekrem, helâl olan üç birleşmeden söz ederken bunlardan birinin müt'a nikâhıyla yapılan birleşme olduğunu söylemiştir. Zehebî, İbn Cüreyc'in müt'a nikâhına ruhsat verildiğine inandığını ve bu ruhsatı kullanarak birçok evlilik yaptığını rivayet eder (Mîzânü'l-iʿtidâl, II, ; Teẕkiretü'l-ḥuffâẓ, I, ).

İbn Cüreyc'in İslâm tarihinde kitap yazan ilk müellif olduğu söylenmiştir (İbn Ebû Hâtim, V, ; İbn Hallikân, II, ). Çağdaşı bazı müelliflerin çalışmalarından söz edilerek bunun doğru olmadığı ileri sürülmüşse de (Sezgin, Buhârî'nin Kaynakları, s. ; EI2 Suppl. [İng.], s. ) bu çalışmaların birtakım derleme metinler olduğu, telif anlamında ilk çalışmanın ise İbn Cüreyc'e ait bulunduğu kabul edilebilir. Nitekim bizzat kendisinin, "İlmi benim gibi tedvin eden hiç kimse olmadı" (Hatîb, X, ) şeklindeki beyanından bu sonucun çıkarılması mümkündür. Diğer taraftan hadislerin bablara göre tasnifini yapan ilk âlimlerin Mekke'de İbn Cüreyc, Yemen'de Ma'mer b. Râşid, Kûfe'de Süfyân es-Sevrî, Medine'de Mâlik b. Enes olduğuna dair bilgiler (DİA, XI, ; XV, 32) dikkate alındığında İbn Cüreyc'in hadis konusunda Mekke'de ilk müellif olduğu düşünülebilir.

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

C&#;reyc hadisesi

İnsanlık tarihinde mûcizevî olarak vaktinden çok önce mantıklı, tutarlı ve düzgün konuşan bazı çocuklardan bahsedilmektedir. Bunların başında babasız doğmuş olan Hz. Îsâ gelir. Annesini zina töhmetinden kurtarması ve kendi olağan üstü yaratılışının hikmetini ortaya koyması için Allah ona beşikte konuşma gücü vermiştir (bk. ÎSÂ; MERYEM). Hz. Îsâ'nın bu mûcizesi Kur'an'da açıklanmıştır (bk. Âl-i İmrân 3/45, 46; el-Mâide 5/; Meryem 19/29, 30).

Buna benzer bir başka olay Cüreyc hadisesinde görülmektedir. Bu olay, Hz. Peygamber'den Ebû Hüreyre kanalıyla fakat değişik râvi silsileleriyle nakledilen hadislerde anlatılmıştır. Muhammed b. Sîrîn kanalıyla rivayet edilen hadise göre beşikte üç kişi konuşmuştur. Bunlardan biri Hz. Îsâ, diğeri Cüreyc hadisesindeki çocuk, üçüncüsü de Benî İsrâil'den bir kadının çocuğudur. Cüreyc ile ilgili değişik silsilelerle gelen hadislerdeki bilgilere göre olay şöyle cereyan etmiştir: Benî İsrâil'den Cüreyc (bir başka rivayette Cüreyc er-Râhib) adında bir kişi dünya işlerinden memnun olmadığı için kendisine bir mâbed (savmaa*) inşa eder ve orada ibadete çekilir. İbadetle meşgul olduğu bir sırada annesi kendisini görmek üzere mâbedine gelir ve oğluna seslenir. O anda namaz kılmakta olan Cüreyc, ibadetini yarıda bırakıp annesine cevap vermesinin doğru olmayacağını düşünerek namazına devam eder. Annesi oğluna üç defa seslendiği halde cevap alamayınca ona ölmeden önce kötü bir kadının şerrine uğraması bedduasında bulunur. Daha sonra bir gün Cüreyc mâbedinde iken bir kadın onu yoldan çıkarmak amacıyla gelir ve kendisiyle cinsî ilişkide bulunmasını teklif eder, fakat teklifi reddedilir. Bunun üzerine kadın, mâbedin yanında koyun gütmekte olan bir çobanla ilişki kurar ve ondan hamile kalarak bir oğlan doğurur; çocuğun babasının da Cüreyc olduğunu söyler. Halk zâhid olarak tanıdığı Cüreyc'le ilgili haberi duyunca ona hakaret eder ve mâbedini yıkar. Bu iftira üzerine Cüreyc abdest alıp namaz kıldıktan sonra çocuğa, "Baban kim?" diye sorar; çocuk da, "Çobandır" cevabını verir. Başka bir rivayete göre Cüreyc bir dal alarak beşikteki çocuğa dokundurur ve, "Baban kim?" diye sorar; o da, "Çoban" diye karşılık verir (İbn Hacer, VI, ). Semerkandî'nin rivayetinde ise Cüreyc kadına, "Ben seninle nerede ilişkide bulundum?" diye sorunca kadın, "Ağacın altında" cevabını verir; Cüreyc ağacın yanına gidip, "Allah için söyle, senin altında bu kadınla ilişki kuran kim?" diye sorar; ağacın her dalı, "Koyun çobanı" cevabını verir (a.g.e., VI, ). Bunun üzerine halk Cüreyc'in mâbedini altından yapmak ister, fakat o sadece çamurdan yapılmasına rıza gösterir (Buhârî, "Meẓâlim", 35, "Enbiyâʾ", 48, "ʿAmel fi'ṣ-ṣalât", 7).

Cüreyc'in mâbedde bulunması, annesine cevap vermemesi, mâbedinin yıkılması ve yerine yenisinin inşa edilmesi konusunda çeşitli yorumlar yapılmıştır. Cüreyc'in İsrâiloğulları'ndan bir zâhid olduğu belirtilmekte, ayrıca Hz. Îsâ'dan sonra yaşadığı ve onun dinini benimseyenler arasında yer aldığı da ileri sürülmektedir. Buna delil olarak da mâbede çekilip ibadet etmesi gösterilmektedir. Zira savmaa Hz. Îsâ'nın tâbileri tarafından icat edilmiştir (İbn Hacer, VI, ; Kastallânî, IV, ). Kastallânî, bu hususun Cüreyc'in peygamber olduğunu iddia eden İbn Battâl'ın görüşünü çürüttüğünü belirtmektedir (İrşâdü's-sârî, IV, ). İbn Hacer de annesine cevap vermemesinden hareket ederek Cüreyc'in âlim olmadığına hükmetmekte, âlim olsaydı kendisini ziyarete gelen annesiyle ilgilenmesinin nâfile ibadetle meşgul olmasından daha önemli olduğunu bilebileceğini belirtmektedir (Fethü'l-bârî, VI, ). Ebû Hüreyre'den rivayet edilen hadise göre beşikte konuşan üçüncü çocuk Benî İsrâil'den bir kadının oğludur. Bu kadın çocuğunu emzirirken yanından gösterişli bir süvari geçmiş, kadının, "Allahım! Benim çocuğumu da bu atlı gibi yiğit yap" diye temennide bulunması üzerine çocuk memeyi bırakmış ve, "Allahım! Beni onun gibi yapma" diyerek emmeye devam etmiştir. Daha sonra kadın dövülen ve işkenceye tâbi tutulan bir câriyenin yanından geçmiş ve evlâdının onun durumuna düşmemesini dileyince çocuk yine annesinin memesini bırakarak, "Allahım! Beni bu kadın gibi yap" demiştir. Bunun üzerine kadın oğluna kendisininkilere aykırı dileklerde bulunmasının sebebini sormuş, o da şöyle cevap vermiştir: "Anneciğim! O heybetli atlı bir zâlimdi. Câriyeye gelince onun için zina etti diyorlar, halbuki zina etmemiş; çaldı diyorlar, halbuki çalmamıştır. O mâsum kadın 'Allah bana yeter' demek suretiyle O'na sığınmaktadır" (hadisin değişik rivayetleri için bk. İbn Kesîr, el-Bidâye, II, ; vaktinden önce konuşan çocukların sayısı, bunlarla ilgili olaylar ve konunun genel değerlendirilmesi için bk. MÛCİZE).

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi

Tebe-i tabiîn devrinde Mekke’de yetişen hadîs ve fıkıh âlimlerinden. Adı, Abdülmelik bin Abdülazîz bin Cüreyc el-Mekkî'dir. Ebü’l-Velîd ve Ebû Hâlid diye iki künyesi vardır. Ümeyye bin Hâlid bin Üsevd’in âzâdlı kölesidir. Aslen ailesi Rum diyarındandır. Türk soyundan olduğu da rivâyet edilmektedir. (m. )’de yaşı 70’den fazla olduğu halde Mekke’de vefât etti.

İbn-i Cüreyc’in hadîs ilminde sika (güvenilir, sağlam) bir râvî olduğu icma’ ile sabittir. Hadîs imâmı olup, üçyüzbinden ziyâde, hadîs-i şerîfi, râvîleri ve senetleri ile birlikte ezberleyen yüksek bir âlimdir. En son vefât eden sahâbîlere de yetiştiği bildirilmektedir. Fakat onlardan hadîs-i şerîf rivâyet etmemiştir. En çok Atâ bin Ebî Rebâh’tan ( radıyallahü anh ) rivâyette bulunmuştur. Ondan başka Amr bin Dinar, İbn-i Ebî Müleyke, Muhammed bin Münkedir, İbn-i Tâvûs, Nâfi ve Meymun bin Mihran, Hişâm bin Urve ve daha birçok hadîs âliminden rivâyette bulunmuştur. Kendisinden de Yahyâ bin Saîd el-Ensârî, Sevr bin Yezîd el Humsî, Evzâî, Süfyân-ı Sevrî, Leys bin Sa’d ve daha pek çok âlim hadîs-i şerîf rivâyet etmişlerdir.

İbn-i Cüreyc, zamanındaki Mekkeli fakîhlerin en büyüklerindendi. İlk olarak kitap yazan bu zâttır. İlim için, Bağdâd’a ve yaşlılığında Basra’ya gitti. On yedi sene Atâ bin Ebî Rebâh’ın yanında kalarak, ondan ilim aldı ve çok hadîs-i şerîf ezberledi. Bu bakımdan “İmâm” ve “Hâfız” ünvanlarına sahiptir. Talha bin Ömer el-Mekkî, şöyle anlatıyor: Atâ bin Ebî Rebâh’a, “Senden sonra kime soralım?” dedim. O da, “Eğer yaşarsa bu gence!” dedi. İşâret ettiği İbn-i Cüreyc idi. Yahyâ bin Saîd ve İbn-i Maîn, O’nun sadûk (rivâyet ettiği hadîslerde sağlam) ve sika (güvenilir) bir râvî olduğunu bildirdi. İmâm-ı Ahmed bin Hanbel’in oğlu Abdullah, “Babama hadîsde kitapları tasnif edenlerin ilki kimdir? diye sordum. İbn-i Cüreyc ve İbn-i Arûbe’dir dedi.” diye nakletti. Ayrıca, Ahmed bin Hanbel, O’nun ve İbni Arûbe’nin ilimde bir derya olduğunu bildirdi. İmâm-ı Iclî de; O’nun Mekke’li sika bir râvî olduğunu bildirdi. Yahyâ bin Saîd de, “Biz İbni Cüreyc’in kitaplarını emîn kitaplar diye isimlendirdik” dedi. Yine Velîd bin Müslim de, “İmâm-ı Evzâî’ye ve daha başka kimselere, ilmi kimin için tahsil ediyorsunuz?” diye sordum. İbni Cüreyc hâriç hepsi, (kendim için) dedi. O ise, “(insanlar için tahsil ettim) dedi.” diye bildirdi. Ali bin el-Medînî de dedi ki: “Baktım ki, isnat altı kişi üzerinde dönüyor. (Bunların isimlerini saydıktan sonra) Onların ilmi bu ilimde (hadîsde) eserler veren kimselere intikâl etti. Mekke’de İbni Cüreyc onlardandır.”

İbn-i Cüreyc, fıkıh ilminde de yüksek bir âlimdi. Hicaz bölgesinin Mekke’de yetişen meşhûr fakîhlerindendi. Şâfi’î mezhebi âlimlerinin imamlarındandı. Çünkü İmâm-ı Şâfi’î fıkıh ilmini, Müslim İbni Hâlid’den, O da İbn-i Cüreyc’den, O da Atâ bin Ebî Rebâh’tan ve O da Abdullah İbn-i Abbâs’tan aldı. İbn-i Hibbân, “Kitab-üs-Sikâ”sında, onun hakkında şöyle diyor: “O, Hicaz’ın fakîhlerinden, Kur’ân-ı kerîmi en güzel okuyanlarından ve her şeyi güzel yapan âlimlerindendi.”

İbn-i Cüreyc, çok ibâdet ederdi. Her ay, üç gün hariç hep oruç tutardı. Kendisinin çok ibâdet eden bir hanımı vardı. İbâdetlere düşkünlüğü, haramlardan sakınması ve Allahtan korkusu çoktu. İmâm-ı Ahmed bin Hanbel, “İbn-i Cüreyc’ten daha güzel namaz kılan birisini görmedim” dedi. Yine Abdürrezzâk da, “Mekke’nin âlimleri dediler ki, İbni Cüreyc namazı Atâ bin Ebî Rebâh’tan, O da İbni Zübeyr’den, O da Hazreti Ebû Bekir’den ve O da Resûlullahtan öğrendi. İbni Cüreyc çok güzel namaz kılardı” dedi. Bir kerre de, “Ondan daha güzel namaz kılanı görmedim. Onu gördüğüm zaman, Allahtan çok korktuğunu hemen bilirdim” dedi.

İbni Cüreyc, insanlara ihsânı, ikramı bol olan bir zâttı. Kendisinden birşey isteyen bir kimseyi boş çevirmezdi. Birgün evinden dışarı çıktığında, birisi gelip kendisinden ihtiyâcını karşılamak için birşeyler istedi. O da, hemen çıkarıp çok miktarda dinar (altın para) verdi.

Rivâyet ettiği hadîs-i şeriflerden ba’zıları şunlardır:

“Mü’mine diken veya daha büyük musîbet isâbet ederse, o onun günahlarına keffârettir.”

İbn-i Cüreyc, Ebû Saîd’in şöyle rivâyet ettiğini bildiriyor:

Ebû Mûsâ el-Eş’arî kapının arkasından üç defa Hazreti Ömer’e selâm verdi. Fakat kendisine gir izni verilmediği için geri döndü. Hazreti Ömer arkasından bir adam gönderip, Ebû Musa’yı çağırttı ve neden dönüp gittiğini sordu. O da Resûlullahın ( aleyhisselâm ): “Sizden biriniz üç defa selâm verir de, cevap alamazsa geri dönsün! Dediğini işittim.” dedi. Hazreti Ömer o zaman Ebû Musa’ya, “Ya Resûlullahın böyle buyurduğunu isbât edersin, yahut seni cezalandırırım” dedi. Bunun üzerine Ebû Mûsâ el-Eş’arî rengi uçmuş vaziyette bize geldi. Biz oturuyorduk, sana ne oldu? dedik. Hâdiseyi bize anlattı. Ve dedi ki: “Sizden bunu işiten oldu mu?” Biz de, “Evet, hepimiz işittik!” dedik. Orada bulunanlar Ebû Mûsâ el-Eş’arî ile birlikte Ebû Sâid el-Hudrî’yi Hazreti Ömer’e gönderdiler ve durumu haber verdiler.”

“Her kim şu sebzeden, ya’nî sarımsaktan yerse mescidimizde bizim yanımıza gelmesin!”

Eshâb-ı kiramdan Mikdâd ( radıyallahü anh ) “Yâ Resûlallah! Ben kâfirlerden bir adama rastlasam da benimle vuruşsa, ellerimden birini kılıçla kestikten sonra bir ağaca sığınsa ve: “Ben Allaha teslim oldum, ya’nî müslüman oldum dese, bu sözü söyledikten sonra onu öldürebilir miyim?” Resûlullah ( aleyhisselâm ) “Onu öldürme!” buyurdu. Ben: “Ama, o evvelâ benim elimi kesti, ondan sonra bu sözü söyledi, yâ Resûlallah! Şu halde onu öldüreyim mi?” dedim. Resûlullah ( aleyhisselâm ): “Onu öldürme! Çünkü öldürürsen, O, senin onu öldürmezden önceki vaziyetine geçer, sen de onun söylediği sözünden önceki vaziyette olursun” buyurdular.

“Her hangi biriniz, namaza durduğu zaman önüne (sütre olabilecek) birşey koysun!”

İbn-i Cüreyc şöyle anlatıyor: “Ebû Eyyûb ( radıyallahü anh ) devesine binerek Mısır’da oturan Ukbe bin Âmir’in ( radıyallahü anh ) yanına geldi ve: “Sana bir şey soracağım. Çünkü Resûlullahın ( aleyhisselâm ) Eshâbından sen ve benden başka kimse hayatta kalmadı. Sen Resûlullahın ( aleyhisselâm ) müslümanın ayıbını örtmek konusundaki hadîsini nasıl işittin?” O da: “Ben Resûlullahın ( aleyhisselâm ) “Kim dünyâda bir mü’minin ayıbını örterse, Allahü teâlâ da kıyâmet günü onun ayıplarını örter.” buyurduğunu işittim.” deyince, Ebû Eyyûb ( radıyallahü anh ) tekrar devesine binerek geri döndü ve memleketine varınca bu hadîs-i şerîfi tekrar etti.

İbni Cüreyc’den bildirilen hikmetli sözlerden ba’zıları şöyledir:

“Onlar (kirâmen kâtibîn) iki tane melektir. Biri sağda, diğeri soldadır. Solda duran, sağda duranın şehâdeti ile yazar. Ama sağda duran, soldakinin şehâdetine bakmaz. Oturulduğu zaman biri sağda, diğeri de solda kalır. Yüründüğü zaman, biri arkada diğeri de önde kalır. Uyuma zamanı, biri baş ucunda, diğeri de ayak ucunda durur.”

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) El-A’lâm cild-4, sh. 60

2) Tezkiret-ül-huffâz cild-1, sh.

3) Vefeyât-ül-a’yân cild-3, sh.

4) Târîh-i Bağdâd cild, sh.

5) Tehzîb-üt-tehzîb cild-6, sh.

6) Mîzân-ül-i’tidâl cild-2, sh.

7) Müsned-i Ahmed İbni Hanbel cild-4, sh.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası