313 fatiha mucizesi / Fatiha Suresi Her Türlü Hacet İçin Mucize - Dilek Duaları - funduszeue.info

313 Fatiha Mucizesi

313 fatiha mucizesi

Cuma Gecesi&#; Fatiha Süresi&#; ile her hayırlı dilek kabul olur

Cuma geceleri her ne hayırlı dilek için okunursa Kabul olur
Allahü Teâlâ bana dua edin duanıza cevap vereyim buyurur.Dünya ve ahiretimiz için her ne ihtiyacımız var ise sadece Allaha iletir ve ondan funduszeue.info eğer isteğimiz dünyamız ve ahiretimiz için hayırlı ise mutlaka funduszeue.infoor ise ya senin sabrını dener biraz geciktirir veya isteğin hayırlı değilse karşılığını ahirette funduszeue.info mutlaka duanımızın karşılığını alırız.
Dua ederken en önemli uyarım sizlere &#; Rabbim nasibimi Senin uygun gördüğün zaman bana ikram et ki sonradan üzülmeyeyim.&#; şu zaman ver bu zaman ver funduszeue.info takdire saygı duyalıfunduszeue.infoize güvenelim.
Cuma geceleri Fatiha Süresi okuyanın biiznillah her ne hayırlı dilek için okursa kabul olur.
Evlenmek niyetiyle okursa kabul olur.
İş arıyorsa iş bulur.
Aile huzur sevgi ve saygı kazanmak
Kötü birinden korunmak ve kurtulmak
Her hangi bir hastalığın şifası
Alacağını alamayanlar okursa alacağını alır.
Her hangi bir sıkıntıdan kurtulmak için okursa feraha çıkar.
Evladının eşinin hidayeti ve doğru yolu bulması için okunursa kabul olur.
Her türlü kötü alışkanlıktan kurtulmak için kendi veya başkası için Allah kabul eder.
Çocuk sahibi olmak için okursa,inşallah hakkında hayırlı ise çocuk sahibi olur.
FATİHA SÜRESİ;

Fatiha süresi;
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

١﴾ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿٢﴾ اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣﴾ مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ ﴿٤﴾ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ ﴿٥﴾ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦﴾ صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ ﴿٧

Bismillahirrahmanirrahim

Elhamdulillâhi rabbil’alemin

Errahmânir’rahim

Mâliki yevmiddin

İyyâke na’budu Ve iyyâke neste’în

İhdinessirâtal mustakîm

Sirâtallezine en’amte aleyhim

Ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn

FATİHA SURESİ TÜRKÇE ANLAMI

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

Hamd, Alemlerin Rabbi

Rahman, Rahim

Hesap ve ceza gününün maliki Allah’a mahsustur.

Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

Bizi doğru yola,

Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanlarınkine ve sapkınlarınkine değil.

Fatiha

 Fatiha
Fatiha,hem Allah’ı övme hem de kulun Allah'tan dileğini talepte bulunduğu için ikiye ayrılır. Allah, Fatiha Suresini okuyanı sever. Fatiha Suresini okuyan Müslüman bütün Kuran’ı okumuş gibi sevap alır. Fatiha Suresi 7 ayetten ibarettir. Bu sure bir bütün olarak nazil olmuştur. Fatiha suresini çok okuyan Müslüman bir kişiye bu suredeki ayetler, cehennem kapılarında set olur. Cehennem üzerinden daha rahat bir şekilde geçer. Fatiha ve Ayetel Kürsiyi birlikte okuyan; bütün şerlerden emin olur. Fatihayı okumakla Allah’a olan şükrünü yerine getirir. Fatiha Suresi hastalara şifa, dertlilere devadır. Ruhi ve bedeni marazları iyileştirir. Fatiha suresi; dilektir yakarıştır münacaattır, duadır. Duadır. Fatiha da her derde deva vardır. Fatiha Suresi indiği zaman şeytan feryat figan etmiştir. Çünkü Fatiha suresi okuyana mükafat olarak, cehennem ateşi ona haram olur.

Fatiha Suresi her sırra eriştirir. Fatiha suresi ile arzulara, şerefe ve makama nail olur. Fatiha okuyan Müslüman fakirlik, kötülük ve korkulardan emin olur. Dünya ve ahiret saadetine kavuşur. Fatiha suresinde bin zahiri, bin batıni olarak toplam iki bin fazilet vardır. Fatiha suresinde 7 ayet, 25 kelime, bazı alimlere göre , bazı alimlere göre , bazı alimlere göre de harftir.

Alimlerin bildirdiğine göre; bir Müslüman fatiha suresini her gün okursa isteği ve arzusu gerçekleşir, korku ve tembellik hastalığından kurtulur. Allah onu iç ve dış marazlardan arındırır.

Fatiha suresinin bazı faziletleri:

  • Alimler demişlerdir ki: Şifa bulma için hasta üzerine 41 defa fatiha suresi okunur.
  • Her gün sabah namazının sünneti ile farzı arasında 41 Fatiha suresi okuyana; makam ve mevki verilir. Hastaya şifa, zenginlik, güç ve kuvvet verilir. Emniyette olur, kısırlığı kalkar, halk arasında izzet ve şeref sahibi olur.
  • Farz namazlarından sonra 7 Fatiha Suresi okuyana bütün hayır kapıları açılır.
  • Sırasıyla; 25 Estağfurullah, 11 İhlas, 7 Fatiha, 33 Salatü Selam okunur; sevabı Hazreti Muhammedîn, (s. A. V.), evliyanın, velilerin, ashabı kiramın mübarek ruhlarına hediye edip, onların hürmetine şifa dileyene Allah şifa verir.
  • Farz namazlarından sonra fatiha suresini 20 defa okuyanın rızkı genişler, durumu iyileşir, iç dünyası nurlanır.
  • Fatiha Suresini sabah namazını kıldıktan sonra 30, öğle namazı kıldıktan sonra 25, ikindi namazından sonra 20, akşam namazı edasından sonra 15, yatsı namazını kıldıktan sonra da 10 defa olmak üzere toplam defa okunur ve buna her gün devam edilirse Alla o kişinin istediği talebini nasip eder.
  • bin defa Fatiha suresini okuyana çok büyük fayda vardır.
  • Fatiha suresini 3 İhlasla, Felak ve Nas surelerini yatarken okuyan her şeyden emin olur.
  • Allahü Tealadan bir haceti, bir isteği olan kişi, akşam namazını kıldıktan sonra 40 fatiha suresi okursa Allah dileğini verir.

Son Güncelleme :

Fatiha ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz.


2 Yorum Yapılmış " Fatiha"

GÜNDE ADET OKUNMAYA NİYET EDİLDİОİNDE ADET HARİCİNDE EKSTRA OKUNMASI MESELA BİR İŞE BAŞLARKEN OKUNMASI SAYIYI BOZAR MI?
Ayşe .

2 YANITI GÖRÜNTÜLE

Osman Akyol : Yahu, bu kadar saf olmamak lazım sayılarla Fatiha suresinin okunup, karşılığında bir çok rivayetleri sıralayarak, cennet, rızk artışı, kazadan koruma vb. şeylerle sureyi ritüelleştirmek doğru olmasa gerek. Bence ve Kuran düsturuna göre doğru olan hareket; Namazda ve başka anlarda doğru Arapça ile okuyup, Türkçe anlamını tam olarak ve huşu içerisinde icra etmek daha önemlidir. Allah ne kadar sayı okuduğundan daha çok, candan ve içtenliğine bakar. Kendisi mükafatını verecektir. Sureleri de lütfen Ticaret, alışveriş işine döndürmek doğru olmaz. kusurum olduysa Allah beni affetsin. ALLAHın keremi, magfireti çok büyüktür.

Rikka : Bence bozmaz hatta daha çok sevap kazanabilirsin :3 Kolay Gelsin

Az önce sureleri sayısı ve karşılığı hakkında yorum yaptım, hakaret ve küfür içermemekte, Ve sadece düşüncemi belitmek istedim.lütfen yayınlayınız ve bana cevap gönderiniz.
Osman Akyol.

CEVAP YAZ

Fatiha Suresi Türkçe
Fatiha Suresi Türkçe
Fatiha suresi Türkçe, tam haliyle inmiş olan Fatiha suresi, müddesir süresinden sonra Mekke'de inmiştir. Toplam 7 ayetten oluşur ve resmi sıralamada birinci olan bu süre, Nüzul sıralama da ise beşinci sırada yer alır. Kuranı kerimin ilk suresi o
Ruhuna El Fatiha
Ruhuna El Fatiha
Ruhuna El Fatiha, İfadesi Müslüman topluluklarda fatiha suresinin okunması için söylenen içerisinde emir kipi bulunan bir cümledir. İslam dinene ve Müslüman inancına göre ölmüş olan bir kişinin arkasından kuran okumak hayırlı ve kutsal bir olaydır. R
Rüyada Fatiha Okumak
Rüyada Fatiha Okumak
Rüyada Fatiha Okumak, Genel olarak rüyada sure okuduğunu görmek, rüya sahibi kişinin dinine bağlı bir kimse olduğuna, hal ve hareketleri ile herkesin beğenisini kazandığına, günahlarından arınarak Allah'ın sevdiği kulları arasında yer alacağına, h
Fatiha Suresi Anlamı
Fatiha Suresi Anlamı
Fatiha Suresi Anlamı, İslam dinini bize öğretmek için yüce Allah Kuran- kerim'i göndermiştir. Şüphesiz Kuran'ın tüm sûre ve âyetlerinin mesajını anlamaya çalışmak tüm müslümanların üzerine farzdır. Buradan yola çıkarak Kuran-ı kerîm'in ilk sûresi Fat
Fatiha Anlamı
Fatiha Anlamı
Fatiha Anlamı, Mekke'de Müddesir suresinden sonra indirilen ve 7 ayetten oluşan Fatiha suresi, Kur'anın ilk suresi 1 ve açış yapan açan anlamına gelir. Hicret'ten önce nazil olan, nüzul sırasında 5. Sure olan bu sure için Peygamber Efendimiz Fatiha o
Fatiha Suresi Kaç Ayettir
Fatiha Suresi Kaç Ayettir
Fatiha Suresi Kaç Ayettir, Fatiha Suresi Kur'an-ı Kerim ilk başında yer alan sure olup, toplam yedi ayettir. Surenin başındaki besmelenin (Bismillahirrahmanirrahim) sureye dahil olup olmadığı ihtilaflıdır. Fâtiha: açılacak şeyin ilk başı, ilk açılaca
Fatiha
Fatiha
Fatiha; Kuran-ı Kerim'in ilk sûresi olan başlangıç anlamına gelen ''Fatiha'' adını almıştır. Mekke döneminde indirilen yedi ayettir. İlk inen vahiylerden biridir. Hz. Muhammed'e (s. A) inen ilk tam sure olarak bilinir. Bu sure aslında, Allah'ın kendi
Salavatı Fatiha
Salavatı Fatiha
Salavatı Fatiha, salavat; Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)' i ve ashabını anmak ve selam göndermek anlamında yapılan duadır. Salavat okumanın ecri sayılamayacak kadar fazladır. Zikirler arasında en güzeli olan salavat; bir anlamda Peygamberim
Fatiha Duası
Fatiha Duası
Fatiha duası, fatiha duası Mekke'de inen dualardan biridir. Müddessir suresinden sonra inmiştir. Fatiha duası yedi ayetten oluşur. Kuranı Kerim'de ilk sure olduğu için açış yapan açan anlamına gelen Fatiha adı verilmiştir. Fatiha suresi insanlar aras
Fatiha Suresi
Fatiha Suresi
Fatiha Suresi, Fatiha suresi Mekke'de inen surelerden biridir. Müddessir suresinden sonra inmiş olan bir suredir. Fatiha Suresi yedi ayetten oluşan bir duadır. Kur'an-ı Kerim'de ilk sure olduğu için açış yapan açan anlamına gelen Fatiha adı verilmişt
Fatiha Suresi Fazileti
Fatiha Suresi Fazileti
Fatiha Suresi Fazileti; Kur'an-ı Kerim'in ilk suresi olan Fatiha Suresi, adını, "açan" mânâsına geldiği için buradan almıştır. Tam olarak inen ilk sure olup, yedi ayetten oluşan Fatiha suresi, Mekke'de nâzil olmuştur. Rasûlullah Efendimiz (S. A. V.);
Fatiha Suresi Oku
Fatiha Suresi Oku
Fatiha Suresi Oku, Mekke’de indirilen Fâtiha sûresi kuranın ilk sûresidir ve 7 âyettir. Bütünüyle ilk indirilen sûre Fâtiha’dır. Hamd, tevhîd ilânı ve dua bölümlerinden oluşmaktadır ve bu yapısıyla tamamıyla bir Kur’ân özeti görünümündedir.Fâtiha sûr

 

Fatiha
Fatiha Suresi Türkçe
Ruhuna El Fatiha
Rüyada Fatiha Okumak
Fatiha Suresi Anlamı
Fatiha Anlamı
Fatiha Suresi Kaç Ayettir
Fatiha
Salavatı Fatiha
Fatiha Duası
Fatiha Suresi
Fatiha Suresi Fazileti
Fatiha Suresi Oku
Fatiha Suresi Meali
Fatiha Suresi Arapça
Fatiha Okunuşu
Fatiha Suresi Tefsiri
Arapça Fatiha
Fatiha Tefsiri
Fatiha Meali

Popüler İçerik

Fatiha Suresi Meali

Fatiha Suresi Meali

Fatiha Suresinin Meali, Müddesir sûresi indikden sonra Mekke'de inmiştir. Yedi ayettir. Kuran'ın ilk sûresi olduğu için, açış yapan veya açan anlamına

Fatiha Suresi Arapça

Fatiha Suresi Arapça

Fatiha Suresi Arapça, Yüzlerce sır ve şifre taşıyan faziletli bir duadır. Asıl sırlar ve şifreler kul ile Allah arasında geçer. Hz. Peygamberimiz bir

Fatiha Okunuşu

Fatiha Okunuşu

Fatiha Okunuşu, Tefsiri; Rahman ve Rahim olan ALLAH’ın Adıyla,Allah evreni, kainatı yani Yeryüzünü, gökyüzünü, yıldızları, gezegenleri, bitkileri, ha

Fatiha Suresi Tefsiri

Fatiha Suresi Tefsiri

Fatiha süresi tefsiri; Mekke'de nazil olan Fatiha süresi 7 ayetten oluşur. Harf sayısı 'dır. Fatiha ismi ''başlangıç veya kitap gibi açılan şeyleri

Arapça Fatiha

Arapça Fatiha

Arapça Fatiha, Mekke'de inmiştir ve Suresi yedi ayettir. Hz. Peygamber efendimizin her gün okunmasını tavsiye ettiği çok kıymetli bir duadır. Kur'an-ı

Fatiha Tefsiri

Fatiha Tefsiri

Fatiha Suresi Okunuşu;Bismillahirrahmanirrahim El hamdü lillahi rabbil alemin. Er rahmanir rahiym Maliki yevmid din İyyake na'büdü ve iyyake nestei

Fatiha Suresi Okunuşu - Fatiha Suresi T&#;rk&#;e Anlamı, Fazileti ve Faydaları (Diyanet Meali & Tefsiri)

Haberin Devamı

Fatiha Suresi Şifa İçin Okunur mu?

Alimlerin aktardıklarına göre Kur'an’da şifa için sürekli okunması gereken sureler Fatiha ve Ayetel Kürsi'dir. Fatiha, hastaların şifa bulmasına hikmet olur. Kişinin daha kolay iyileşmesine sebep olur. Şifa için okunması önemlidir.

Fatiha Suresi Uzun Bağışlama Duası

Fatiha Suresi okunduktan sonra bazı bağışlanma duaları okunabilir. Ancak Fatiha Suresinin başlı başına bir dua olduğu unutulmamalıdır.

'Ey yerleri ve gökleri yaratan Allah'ım. Sen ki tüm kainatın yaratıcısısın. Allah'ım, bize verdiğin her nimet için sana şükürler olsun. Verdiğin dertler için sana çok şükür ey Allah'ım. Senden geldik sana döneceğiz. Bizi affet, bizi bağışla ey Allah'ım. Sen isminle, gücünle, her şeyi bilen ve işitensin. Kimsenin gücünün yetmediği şeylere gücü yetersin. Ol dersin olur. Bizi günahkarlardan eyleme Allah'ım. Bizi Hazreti Peygamberin ümmeti olmaya layık imkan eyle ey Allah'ım. Amin.'

Fatiha Suresi Üzerinde Taşımak

Fatiha Suresi üzerinde taşımak isteyen kişiler, bunun durumu hakkında bilgi almak isteyebilirler. Alimler, Fatihayı taşımanın faziletinin büyük olduğunu hikmet ederler. Kişinin bu ağırlığı taşıması halinde, taşıdığı Fatiha Suresi kendisine kalkan olur. Hastalıklardan uzak kalmasına imkan tanır. Onun zor durumlardan kurtulmasına imkan verir. Allah'ın sözü olduğu unutulmamalı, buna göre davranılmalıdır.

Fatiha Suresi Ne Zaman Okunmalı?

Fatiha Suresi sabah kalkarken, gece uyurken her vakit okunabilir. Mezarların önünden geçildiğinde rahmet amacı niyetiyle okunabilir. Ayrıca namaz içerisinde Fatiha okunur. Bunun dışında Fatiha Suresi şu vakit okunmalı, hayrı daha fazla demek mümkün değildir.

Namaz harici okunduğunda en az 11 kez okunmasının daha hayırlı olacağı ifade edilir. Fatiha Suresi her dakika, saat ve zaman diliminde mümkün olduğunca okunmalı ve okunması tavsiye edilmelidir.

Fatiha Suresi Tefsiri (Diyanet)

“Eûzü” veya “istiâze” diye bilinen bu cümle, bu şekliyle bir âyet olmadığı için mushafa yazılmamıştır. “Kur’an okuyacağın vakit o kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” (Nahl 16/98) şeklinde buyurulduğu için Kur’an okumaya başlayanlar, besmeleden önce “eûzü” ifadesini okumak suretiyle bu emri yerine getirmektedirler. Asıl adı İblîs olan şeytan, Allah’ın “Âdem’e secde et!” emrine uymadığı, kendisinin daha üstün olduğunu ileri sürerek emre karşı geldiği için meleklerin vatanından (melekût âlemi) kovulup sürgün edilmiş; o da imtihan dünyasında Allah’ın kullarını, O’nun yolundan ve rızâsından ayırmak için uğraşmayı kendine vazife edinmiştir (A‘râf 7/).

Şeytan, kendine uyan diğer cinleri ve insanları da kullanarak vazifesini yapmaya çalışmaktadır (En‘âm 6/). Ancak Allah’a iman eden, O’na dayanan ve güvenen müminlere şeytanın zarar veremeyeceği ve onlara hükmünün geçmeyeceği ilgili âyetlerde açıklanmıştır (Nahl 16/). 

Yukarıda meâli zikredilen âyet (16/98) sebebiyle Kur’an okumaya başlayanlar “eûzü” çekerler. Ancak bunun hükmü konusunda farklı görüş ve yorumlar vardır. Bazı müctehidlere göre emir kipi kullanıldığı için eûzü çekmek farzdır. Müctehidlerin çoğunluğuna göre ise bu bir tavsiye emridir, eûzü çekmek farz değil menduptur, teşvik edilmiştir ve güzel bulunmuş bir davranıştır.

Şeytanın insandan en uzakta olması gereken zaman olan Kur’an okuma halinde bile –okumaya başlarken– eûzü çekmek tavsiye edildiğine göre diğer işlere başlarken bunu yapmanın daha da gerekli olacağı anlaşılmaktadır. Kötülüğe karşı bile iyilik yaparak insanlardan gelecek belâyı defetmek, eûzü çekerek de şeytandan gelecek olan vesvese ve kışkırtmayı kendilerinden uzaklaştırmak Kur’an’ın, müminlere tavsiyeleri arasında yer almıştır (bk. Mü’minûn 23/).

Eûzü, bir yandan böyle maddî ve mânevî şerleri, kötülükleri defetmeye ilâç olurken diğer yandan kulun imtihan şuurunu tazelemekte, insanın ulvî yönü ile süflî yönü arasında ömür boyu sürüp giden ve onu geliştirmeyi, olgunlaştırmayı sağlayan mücadelede uyanık ve tedbirli olmayı telkin etmektedir. 1. Sûrelerin başında bulunan besmele cümlelerinin, Kur’ân-ı Kerîm’in mushaflarda ilk defa toplanmasından itibaren yazılageldiği, aynı dönemde Kur’an’a dahil olmayan hiçbir şeyin mushafa yazılmadığı dikkate alınırsa –aksine görüşler bulunmasına rağmen– her sûrenin başındaki besmeleyi, sûrenin âyet sayılarına dahil olmayan ayrı bir âyet olarak kabul etmek gerekmektedir. Hanefî fıkıhçılarının görüşleri de böyledir (Cessâs, Ahkâmü’l-Kur’ân, I, 12)

İmam Şâfiî Fâtiha sûresinin başındaki besmeleyi bu sûreden bir âyet olarak kabul etmiştir. Diğer sûrelerin başlarındaki besmeleler konusunda kendisinden iki farklı görüş nakledilmiş, her sûreye dahil bir âyet sayılması görüşü –ona ait olması yönünden– daha sahih bir rivayet olarak kaydedilmiştir. Ebû Hanîfe’ye göre besmeleler sûrelerin başında ayrı âyetler olduğu için namazda yalnızca Fâtiha’dan önce sessiz olarak okunur, Fâtiha’yı takip eden ve zamm-ı sûre denilen sûre ve âyetlerden önce ise besmele okunmaz.

Besmele dilimize genellikle “Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla” şeklinde çevrilmektedir. Bu cümlede zikredilmeyen fakat her besmele okuyanın başlayacağı işe göre niyetinde bulunan “ okuyorum, başlıyorum, yapıyorum, yiyorum” gibi bir yüklem vardır. “Allah’ın adıyla yemek, okumak” ifadesinden Türkçe’de “yenen ve okunanın Allah’ın adıyla birlikte yenildiği veya okunduğu” anlaşılır. Bu mâna kastedilmediğine göre maksadı doğru anlatabilmek için besmeleyi “Rahmân ve rahîm olan Allah adına, adını anarak, Allah’tan yardım dileyerek ” şekillerinde çevirmek de uygun olur.

Kul herhangi bir davranışta bulunurken, önemli bir işe teşebbüs ederken önce eûzü çekerek muhtemel olumsuz etkileri defetmekte sonra da besmeleyi okuyarak “kendinin tek başına yeterli olmadığını, başarı ve gücün ancak Allah’tan gelebileceğini, Allah’ın yeryüzünde halife kıldığı bir varlık olarak O’nun mülkünde, O’nun adına tasarrufta bulunduğunu, asıl mâlik ve hâkim olan Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa emanete hıyanet etmiş olacağını” peşinen kabul etmekte ve bundan güç almaktadır. Burada tevhid cümlesinin mânası da üstü kapalı olarak mevcuttur. Zira nasıl ki tevhid cümlesinde “lâ ilâhe” denilerek önce bütün sahte tanrılar zihinlerden siliniyor, sonra da “illallah” ifadesiyle hakiki, tek, eşi ve benzeri bulunmayan Tanrı (Allah) kalbe ve zihne yerleştiriliyorsa, eûzü besmele çekildiğinde de önce kulluk ilişkisine engel olan kirli çevre temizleniyor, sonra da bu ilişkinin en uygun anahtarı kullanılmış, doğru kapılar açılmış, sağlıklı bağ kurulmuş oluyor.

Allah yerine “tanrı”, rahmân yerine “esirgeyen”, rahîm yerine de “bağışlayan” kelimelerinin kullanılması bu isimlerin anlamlarını tam olarak karşılamaz. Çünkü Allah ismi, bu isme hakkıyla lâyık olan “tek, eşsiz, benzersiz, bütün kemal sıfatlarına sahip ve eksikliklerden uzak, varlığı zaruri (olmazsa olmaz), yokluğu düşünülemez” olan yüce zâta mahsustur, bu sıfatları taşımayan hiçbir varlığa Allah denemez. Halbuki insanların uydurdukları, kendilerine göre bazı nitelikler yükledikleri mâbudlara tanrı denebilir. Başka bir deyişle tanrı kelimesi Allah için de kullanılabilir, halbuki Allah ismi O’ndan başka hiçbir varlık için kullanılamaz ve Arap dilinde de kullanılmamıştır.

Kur’an dilinde rahmân sıfat-ismi de Allah’a mahsustur, başka hiçbir varlık için kullanılmamıştır. Rahmân “en uzak geçmişe doğru bütün yaratılmışlara sonsuz ve sınırsız lutuf, ihsan, rahmet bahşeden” demektir. Rahmân, rahmetiyle muamele ederken buna mazhar olan varlığın hak etmesine, lâyık olmasına bakmaz, bu sıfatın tecellisi yağmur gibi her şeyin üzerine yağar, güneş gibi her şeyi ısıtır ve aydınlatır. Rahîm “çok merhametli, rahmeti bol” demek olup bu sıfatla kullar da nitelenebilir. Allah’ın rahîm sıfat-ismi O’nun, daha ziyade kullarının gelecekte elde etmek üzere hak ettikleri, lâyık oldukları sınırsız rahmetini, lutuf ve merhametini ifade etmektedir. “Esirgemek” ve “bağışlamak” bu sonsuz, engin ve etkisi çeşitli rahmetin ancak bir parçası, etkilerinin yalnızca bir çeşididir.

Dilimizde övme ve teşekkür etme, Arapça’da medih ve şükür kelimelerinin hamd kelimesine yakın mânaları bulunmakla birlikte bunlar arasında birtakım ince farklar da vardır. Methetme (övme) bir iyilik ve güzellik karşısında yapılır; bu iyilik ve güzelliğin sahibi, kendisinin bunda iradesi ve etkisi olsun olmasın methedilebilir. Kişi kendi iradesinin eseri olmayan güzelliği sebebiyle övüldüğü gibi cömertlik ve cesaret gibi erdemlerinden dolayı da övülür. Halbuki hamd ancak irade ve istekle hâsıl olan iyilik ve güzellik karşısında yapılır.

Şükür ve teşekkür “isteyerek yapılmış (ihtiyarî) bir iyilik ve ihsana karşı dille veya başka şekillerde uygun mukabelede bulunmak”tır. Bu, hem Allah’tan hem de insanlardan gelen iyilikler karşılığında yerine getirilmesi beklenen ahlâkî bir ödevdir. Hamdetmek de dil ile yapılır; “hamdolsun, elhamdülillâh” denir, ancak bunun sebebi yalnızca nimet ve ihsan değil, irade ve ihtiyara dayalı bütün güzellik ve iyiliklerdir. Bu mânada hamd yalnızca Allah’a mahsustur. Çünkü başkalarına ait olan iyilik ve güzellikler, gerçek ve kâmil mânasıyla onların isteklerine bağlı değildir. İnsanların kendi isteklerine bağlı iyilik ve güzelliklerde Allah’ın da iradesi vardır. Onların irade ve isteklerine bağlı olmayan iyilik, güzellik ve hizmetler ise doğrudan yaratıcının, fıtrat ve özellikleri takdir edip yaratarak insanlara bahşeden kudretin eseridir. Dolayısıyla bu mânada hamdin tamamı Allah’a mahsustur, O’na aittir.

Âlem maddî ve mânevî, görülen ve görülemeyen, dünyada ve âhirette Allah Teâlâ’nın yarattığı her şeydir. Görülen, hissedilen, insan bilgisinin ulaşabildiği maddî varlıklara “mülk ve şehâdet âlemi”, madde ötesi varlıklara da “gayb ve melekût âlemi” denilir. Gayb ve melekût âleminin tek sahibi Allah’tır. Mülk ve şehâdet âleminin ise gerçek sahibi Allah olmakla beraber görünürde ve mecazen başka sahipleri de olabilir.

Vahiy yoluyla gelen bilgilere göre şehâdet ve mülk âlemi, gayb ve melekût âlemine nisbetle denizden bir damla, sahradan bir kum tanesi kadardır. Günümüze kadar insan bilgisinin ulaşabildiği uzay akıllara hayret verecek büyüklüktedir. Fakat bu büyüklük gayb âleminin yanında bir kum tanesi kadar kaldığına göre gayb âleminin azametini akıl terazisi çekemez. Konuya bu açıdan bakıldığında evrenin büyüklüğüne ve ondaki düzenin inceliklerine dair ulaşılan her yeni bilgi, Allah’ın insana bahşettiği aklın nerelere kadar ulaşabileceğini ortaya koymasının yanında, erişeceği sırların enginliğini tasavvur edebilmesi için bir ölçü de oluşturmaktadır. Şu halde gayb âleminin bu büyüklüğü iman ve irfanla kavranmakta, oradan da bütün âlemlerin rabbi (sahibi, mâliki, takdir edip yaratanı, koruyanı, geliştireni) olan Allah’ın azamet ve büyüklüğü karşısında kula yakışan hayret haline ulaşılmakta; bu azamet karşısında kul secdeye kapanınca onun hayret hali, “huzur, güven, sevgi, yakınlık ve tatmin”e dönüşmektedir.

Rab kelimesi tek başına söylendiği zaman bundan yalnızca “Allah” kastedilir, O’nun güzel isimlerinden biridir, “sahiplik ve terbiye edicilik” özelliğini ifade eder. Bu kelime “rabbü’d-dâr” (ev sahibi) gibi tamlama şeklinde başkaları için de kullanılır.

Rahmân ve rahîm.

“Ödül ve ceza (din) gününün hâkimi” diye çevirdiğimiz tamlamada geçen mâlik “malın, mülkün sahibi” demektir. Kıraat âlimlerince “hükümdar, iktidar sahibi” anlamında “melik” şeklinde de okunmuştur. İnsanlar için kullanıldığında mâlik ile melik arasında güç, yetki ve tasarruf hakkı bakımlarından önemli farklar vardır. 

Mal ve mülkün sahibi (mâlik) kişinin başkalarına hükmü geçmez, başkalarına hükmü geçen hükümdar (melik) ise her malın ve mülkün sahibi değildir. Allah Teâlâ hakkında mâlik ve melik sıfatları kullanıldığı zaman mâna çerçevesinde bir eksiklik olamaz; çünkü O hem âlemlerin sahibidir hem de herkese ve her şeye hükmü geçer; O’nun iktidarı üstünde bir iktidar tasavvur bile edilemez. Melik O’nun zâtına, mâlik ise fiiline ait sıfatlardır.

 “Ödül ve ceza (din) günü”nün âhiretteki hesaba çekme ve hüküm verme günü olduğu, bunu açıklayan başka âyetlerden anlaşılmaktadır (meselâ bk. İnfitâr 82/).

Allah Teâlâ bütün zamanlarda ve zaman kavramına bağlı olmaksızın mutlak hâkim, sahip, melik ve mâliktir. Ancak Allah Teâlâ dünya hayatında, imtihan için kullarına da sahiplik ve iktidar vermiş; imanı olduğu halde gaflet içinde bulunan kimseler –zaman zaman da olsa– Allah’ın sahipliği ve iktidarının bilincinde olmaya özen göstermemişler; imanı olmayanlar ise bunun şuurundan tamamen yoksun kalıp inkâr etmişlerdir. 

Âhiret âleminde kulun, bu görünürdeki ve geçici iktidarı da ortadan kalkacağı için Allah’ın melik ve mâlik sıfatı bütün azametiyle ortaya çıkacak, belli olacaktır. Bunun için âhirette O, gerçekte ve görünürde “melik ve mâlik”tir.

Besmeleden buraya kadar kendisi ve sıfatları, kulları ve kâinat ile kesintisiz ilişkisi, dünya hayatının sonu ve hesap günü hakkında önemli açıklamalar yapan Allah Teâlâ, bunları iman içinde dinleyip anlayan ve şuuruna yerleştiren kullarında hâsıl olacak duygu ve düşünceye, davranış biçimine tercüman olarak “Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz” buyuruyor. Şu halde yukarıda sıralanan eşsiz ve benzersiz sıfatlar Allah’a mahsus olduğuna göre ibadetin ve yardım dilemenin O’na özgü kılınması da –kul açısından– tabii hale gelmektedir.

İbadet “kulluk ve tapınma” olarak anlaşılmıştır. Bu kavramın içinde kâmil mânada “sevgi, korku ve boyun eğme” vardır; bu üç tavır ve duygunun birlikteliği ibadetin temelini oluşturur. İnsanların yaratılış gayesi ibadettir; ancak onlar buna mecbur tutulmamışlardır; yani terim anlamıyla ibadet, iradeye bağlı olmayan hareketler ve oluşlar gibi hâsıl olmamakta; ilâhî emri kul, –dünya hayatında bir imtihan olarak– serbest iradesiyle yerine getirmekte veya ihmal etmektedir. 

Dünyanın bütün nimetleri ve imkânları insanın, insanca (yalnız Allah’a kulluk ederek) yaşaması için verilmiş araçlardır. Bunları amaçlarına uygun olarak kullanmayanlar nimetin kıymetini bilmemiş ve israfa sapmış olurlar. İnsanın sınırlı gücü ve iradesi her zaman maddî ve mânevî ihtiyaçlarını karşılamaya ve kendisinden beklenenleri yerine getirmesine yeterli olmamaktadır. Bu sebeple insanlar hem diğer insanlardan hem de insan üstü güçlerden yardım istemeye ve almaya kendilerini mecbur hissetmişlerdir. Fakat onların bu iki kaynaktan yardım istemek ve almak için tuttukları yollar, benimsedikleri sistem ve usuller, ilâhî irşada kulak asmadıkları zamanlarda şirke ve bedbahtlığa düşmelerine sebep olmuş; dolayısıyla birçok bâtıl din, işe yaramaz sistem ortaya çıkmıştır.

Bu âyet, ibadet ederken ve yardım isterken yöneleceğimiz doğru adresi bize göstermekte ve tevhidi (bir Allah’a ibadeti, sığınmayı ve yönelmeyi) getirmektedir.

Âyette “ederim, dilerim” yerine “ederiz, dileriz” şeklinin seçilmiş olması tevhid ehli müminlerin bir bütün teşkil ettiklerini, bu sebeple “Sen ben değil, biz varız” ilkesi doğrultusunda hareket etmelerini, ferttoplum arasındaki dengeyi korumalarını işaretlemektedir. Burada “biz”i oluşturan bağ imandır, bir Allah’a kulluktur; “Allah’ın kulları! Kardeş olun” (Buhârî, “Nikâh”, 45; Müslim, “Birr”, 23, ) meâlindeki hadis de bu mânaya açıklık getirmektedir.

Müminler kardeşçe yardımlaşırlar, fakat kimin elinden gelirse gelsin gerçekte her nimetin Allah’tan geldiğini, O dilemedikçe kimsenin bir şey veremeyeceğini bilirler.

İnsanlar maddî ve mânevî hayatlarını düzenlerken doğrunun yanında yanlış da yapmışlar; hatalı, çıkmaz, saptırıcı yollara da yönelmişlerdir. Sapmanın ve yanılmanın baş sebebi insanın kendini yeterli sanması, bilgi ve güç almak için Allah’a yönelmeyi reddetmesidir. 

“Gerçek şu ki insan, kendini kendine yeterli görerek ille de azgınlaşmaktadır! Oysa (kuldaki) her şey yalnız rabbine aittir (O’na dönecektir)” (Alak 96/). “Bize doğru yolu göster” duası aynı zamanda rabbin, kullarına bir irşad ve uyarısıdır; eğer insan kendine yeterli olsaydı, doğru yolu görmesi ve bulması için bir başkasına ihtiyacı olmazdı. Yaratıcı bu tâlimatı verdiğine göre kula düşen, ilâhî irşada kulak vermek, insanî bilgi ve kabiliyetlerini bu irşad doğrultusunda kullanarak her adımını doğru atması için O’nun tarafından sağlanan imkânları gerektiği gibi kullanmaktır. “Doğru yol” (sırât-ı müstakîm) İslâm’dır. Allah’ın peygamberleri ile kullarına gönderdiği dinlerin genel adı da İslâm’dır. Yaratan ile yaratılan, Allah ile kul, akıl ile vahiy, hürriyet ile cebir, haksızlık ile adalet, iyi ile kötü ancak İslâm’da yerli yerine konmuş, doğru ilişkiler ve dengeler kurulmuş, kurulma yolları gösterilmiştir. Hadiste yer alan bir örnekle açıklanacak olursa dosdoğru bir yol, yolun iki tarafında iki duvar, duvarlarda açılmış perdeli kapılar ve yolun başında da bir çağırıcı var ve o, “Ey insanlar! Hepiniz doğru yola giriniz, dağılıp parçalanmayınız!” diye sesleniyor. Birisi perdeli kapılardan birine girmek istediğinde yukarıdan bir başka çağırıcı sesleniyor: “Sakın o perdeyi kaldırma! Kaldırırsan girer gidersin!” (Müsned, IV, ; Şevkânî, I, 20). Bu örnekteki yol İslâm’dır, duvarlar Allah’ın koyduğu sınırlardır, kapılar haramlardır, yolun başındaki çağırıcı Allah’ın kitabıdır, yukarıdaki çağırıcı ve uyarıcı, her müminin kalbindeki ilâhî öğütçüdür. Böylece İslâm’da vahiy, vicdan ve akıl birlikte işletilerek doğru yol bulunmaktadır.

Ne irfandır veren ahlâka yükseklik ne vicdandır,

Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.

Burada tarihe bir atıf yapılarak yolun doğrusu ve eğrisi hakkında bir başka ölçüt ve delil daha verilmektedir. İslâm yalnızca Allah kitabında böyle buyurduğu için doğru yol değildir, aynı zamanda tarih boyunca ilâhî irşadı reddedenlerin tecrübeleri de doğru yolun İslâm olduğunu göstermektedir. Bu sebeple doğru yolu arayanlar ve üzerinde bulundukları yolun sağlamasını yapmak isteyenler, dönüp tarihe bakmak, gerçek mutluluğu bulanlarla sapanlar ve Allah’ın gazabına uğrayanların yol ve yöntemlerini incelemek durumundadırlar. Tarihte hem örnekler hem de ibretler vardır. Örnekler, peygamberlerin izlerinden giden fert ve ümmetlerde, ibretler ise onlara cephe alan ve Cenâb-ı Hakk’a meydan okuyanlarda görülmektedir. Bazı rivayetlerde sapanların “hıristiyanlar”, ilâhî gazaba uğrayanların da “yahudiler” olarak açıklanması (meselâ bk. Müsned, IV, ; Tirmizî, “Tefsîr”, 2), yalnızca zaman ve mekân itibariyle yakın birer örnek olmalarından dolayıdır. 

Müslim’in rivayet ettiği bir kutsî hadiste (bk. “Salât”, 38) Allah Teâlâ’nın, “Namazı (Fâtiha’yı) kulumla kendi aramda yarı yarıya paylaştım ve kulum dilediğini alacaktır” buyurduğu ifade edildikten sonra şöyle devam edilmiştir: Kul (namazda Fâtiha’yı okurken) “Hamd âlemlerin rabbi Allah’a mahsustur” deyince Allah, “Kulum bana hamdetti” buyurur.  Kul “rahmân ve rahîm” deyince Allah, “Kulum beni övdü” der. “Ceza gününün tek sahibi” deyince “Kulum benim yüceliğimi dile getirdi” der. “Ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz” deyince “Bu, kulumla benim aramda ortak olan kısımdır ve istediği kulumun olacaktır” buyurur. Kul “Bizi dosdoğru yola ilet; nimetine erdirdiklerinin yoluna; gazaba uğramışların yoluna da, doğrudan sapmışların yoluna da değil!” deyince Allah, “İşte bu, yalnızca kuluma aittir ve kuluma istediği verilecektir” buyurur.  

“Duamızı kabul buyur, böyle olsun, bizi eli boş çevirme” mânasına gelen “âmin” sözü, dilleri ne olursa olsun bütün müslümanların, hatta semavî din mensuplarının ortak ifadeleri haline gelmiştir. Bu cümle Fâtiha sûresine dahil olmadığı gibi âyet de değildir. Birçok hadiste Resûlullah’ın Fâtiha’dan sonra “âmin” dediği ve böyle denilmesini öğütlediği ifade edilmiştir (meselâ bk. Müslim, “Salât”, ). Namazda veya namaz dışında Fâtiha’yı okuyan veya dinleyen kimse, sûrenin sonunda “âmin” deyince aynı zamanda meleklerin de “âmin” dedikleri, hem şehâdet hem de gayb âlemlerinde aynı anda dile getirilen bu duanın Allah tarafından kabul buyurulacağı hadislerde açıklanmıştır (bk. Buhârî, “Ezân”, ; Müslim, “Salât”, ). Yine sahih hadisler, Fâtiha sesli okunduğunda “âmin” duasının da sesli yapılacağı bilgisini getirdiği için fıkıh mezheplerinin çoğu bunu benimsemişlerdir (Şevkânî, Neylü’l-evtâr, II, ). Hanefîler’e göre bu cümle namazda daima sessiz söylenir.

Kaynak linkler:

Diyanet 1

Diyanet 2

Ezberlemek İsteyenler için Namaz Sureleri

İhlas Suresi

Felak ve Nas Suresi

İnşirah Suresi

Yasin Suresi

Vakıa Suresi

Ayetel Kürsi

Kadir Suresi

Fil Suresi

Kafirun Suresi

Mülk Suresi

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası