sol kürek kemiğinde şişlik ve ağrı / Ciddiye Alınmayan Omuz Ağrıları Yaşam Kalitesini Düşürüyor

Sol Kürek Kemiğinde Şişlik Ve Ağrı

sol kürek kemiğinde şişlik ve ağrı

Bu tümör günlük yaşamı olumsuz etkileyebiliyor

Ayakta görmeye alışık olduğumuz nasırlar sırtta da oluşabiliyor. Daha çok kadınları tehdit eden sırt nasırı kol hareketi ile ortaya çıkan tıkırtı sesi, kürek kemiğinin yukarı kalkması ve etrafında şişlik, kolda kuvvetsizlik, kol ve sırt ağrısı olarak kendini gösteriyor.

Uzmanlar ise tanı konulduktan sonra cerrahi ile çıkarılması gerektiğine vurgu yapıyor. Konu ile ilgili bilinmesi gerekenleri Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan anlattı.

Sırt nasırlarının oluşum nedenlerini anlatan Demirhan, "Elastofibroma Dorsi nadir görülen iyi huylu ve yavaş büyüyen göğüs duvarı tümörüdür. Kürek kemiği (Skapula) ve göğüs duvarı arasında mekanik sürtünme ve basıya bağlı gelişen, bu nedenle tümöral olmaktan çok reaktif olarak kabul edilen fibroelastik yapıda bir yalancı tümördür (psödotümör). Genellikle orta yaş grubunu etkilemektedir. 40 yaş üstü daha çok kadınlarda görülür (kadın erkek oranı 6/1), çoğunlukla tek taraflı olmasına rağmen (tek ve çift görülme oranı) 3/1'dir. Tek taraflı lezyonların çoğu sağ tarafta görülmektedir."dedi.

Omuz ve kolu sürekli kullananlar ile ağır işler yapanlarda daha sık görülür.

Kolu zorlayan hareketlerin sırt nasırını tetiklediğine değinen Dr. Demirhan,"Elastofibroma Dorsi'nin gerçek bir tümör olup olmadığı tartışmalı olup, etiyolojisinin mültifaktöriyel olduğu söylenebilir. Yapılan çalışmalarda kas gücü ile çalışanlarda tekrarlayıcı travmalarla görülme sıklığının artabileceği bildirilmiştir. Omuz ve kolunu sürekli kullanan ya da ağır iş yapan kişilerde, sıklıkla da sağ kürek kemiği etrafında sırt nasırının daha fazla görülmesi bu görüşü desteklemiştir. Bununla birlikte Elastofibroma Dorsi, hayatı boyunca kolunu zorlamayan kişilerde de gözlenmektedir. Kürek kemiği dışında farklı yerleşimlerde de görülebilir." şeklinde konuştu.

Belirtilere dikkat!

Sırt nasırlarının 5 santimden büyük oldukları zaman belirti vermeye başladıklarını ifade eden Doç. Dr. Özkan Demirhan," Olguların yüzde 50'si genelde belirti vermez. Belirti veren durumlarda hastaların çoğunda sırtta kürek kemiği etrafında şişlik, kolda kuvvetsizlik, sırt omuz ağrısı görülmektedir. Diğer belirtiler arasında kol hareketiyle ortaya çıkan kürek kemiğinin kitleye takılmasına bağlı tıkırtı sesi (click), eklem sertliği, kürek kemiğinin diğer tarafa göre yüksek olması gibi yakınmalar sayılabilir. Bu yakınmalarla başvuran hastalar, fizik muayenede anormal bulgu yok ise de mutlaka radyolojik olarak değerlendirilmelidir. En basitinden komplekse doğru Ultrasonografi (USG), Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve MRG inceleme bu patoloji için oldukça yararlı görüntüleme yöntemleridir. Radyolojide bazen toraks duvarı kasları ile net ayırt edilemeyen, malign kitle benzeri lezyon olarak tanımlanır. Aslında Elastofibroma Dorsi açısından lezyonun yeri ve kliniği tipiktir radyolojik olarak da tipik bulgular elde edildiği için insizyonel biyopsiye gerek yoktur. Elastofibroma Dorsi tanısında görüntülemenin yeterli olmadığında ve agresif bir tümör gibi düşünüldüğü zaman nadir de olsa biyopsi yapılması gerekebilir. Fakat derin yerleşimli yumuşak doku ve yağ dokusuna uzanan karakteristik lezyonlarda başka testlere gerek olmayabilir. Küçük Elastofibroma Dorsi olgularında BT ve MR yeterli olmayabilir. O zaman gadolinium kullanılabilir. Bilgisayarlı tomografinin Elastofibroma Dorsi tanısındaki duyarlılığıMRG'ye göre daha düşüktür. Ancak tipik lokalizasyonu ve iki taraflı lezyon olması durumunda BT tanıda yardımcı olabilir. MRG bulguları varlığında elastofibroma dorsi tanısı kolaylıkla düşünülebilir. MRG'de atipik bulguların varlığı durumunda ise lezyonun tipik lokalizasyonu, iki taraflı (bilateral) oluşu, hastanın ileri yaşta ve kadın hasta olması elastofibroma dorsi tanısını destekler. Lezyonun iki tarfalı olması ayırıcı tanıda düşünülebilecek malign kitleleri büyük oranda ekarte edebilir. Bu yüzden elastofibroma dorsi tanısından klinik olarak şüphe edildiğinde göğüs duvarı mutlaka iki taraflı değerlendirilmelidir. Ayırıcı tanıda diğer göğüs duvarı tümörleri de akla gelmelidir."şeklinde bilgi verdi.

Tedavisi cerrahi…

Sırt nasırlarının tedavi yöntemlerine değinen Doç. Dr. Özkan Demirhan,"Tedavide cerrahi ile çözüm sağlanabiliyor. Cerrahide radikal davranılarak kanser cerrahisi gibi yaklaşılır en ufak bir kitle kalıntısı bırakılmamalıdır. Başarısız cerrahide kitle yeniden ortaya çıkabilir ikinci ameliyatta daha büyük bir cerrahi seafoodplus.info nedenle tedavisi tümörün tamamen temizlenmesi ile gerçekleşir. Tümör kol ve omuz da fonksiyonel yetersizlik, bası bulguları, ağrı ve göğüs duvarında şişliğe neden oluyorsa ve tümörün çapı 5 santimi aşıyorsa kesinlikle çıkarılmalıdır. Daha küçük ve şikayete yol açmayan lezyonlarda cerrahi tedavi uygulanmadan hasta izlenebilir. Elastofibroma Dorsinin ikiye katlanma zamanı dediğimiz "Dubling time" suresi oldukça uzun olduğu için hastalığın kansere dönüştüğüne dair delil yoktur. Rezeke edilemeyen kitlelerde nadir de olsa radyoterapinin kullanılmaktadır."dedi.

Kaynak: Bültenler / Sağlık

Göğüs Cerrahi HastalıklarıKürekTümörSağlıkHaberler

OMUZ AĞRILARI VE TANI YÖNTEMLERİ


OMUZ AĞRILARI
 
     Omuz ağrıları; bel, boyun ve diz ağrılarından sonra vücutta en sık rastlanılan eklem ağrılarındandır. Orta yaşlı olan her 5 kişiden mutlaka birinde omuz ağrısı olasılığı vardır. Yaşın ilerlemesi ve yıpranmanın artması omuz ağrısı sıklığını artmaktadır. Hafif ağrıdan günlük yaşamı altüst edecek kadar değişik şiddetlerde omuz ağrıları olabilir. Vücudun oldukça hareketli bir organı olan omuz, günlük yaşamda yapılan olumsuz hareketlerden çok etkilenir. Omuz ağrılarının küçük bir kısmı akut olarak başlar. Çoğunlukla kronik karakterli olup günlük yaşamı oldukça kısıtlayabilir. Kuşkusuz omuz ağrılarının nedenlerini anlamak için omuz ekleminin anatomik yapısını ve çevresindeki dokuları ayrıntılarıyla tanımak gerekecektir.

Omuz eklemi vücutta bulunan eklemlerden en fazla hareket kapasitesi olan eklemdir. Bu eklem sadece kolu hareket ettirmekle kalmaz elimizi herhangi bir işi yaparken dengede tutulmasını da sağlar.
Omuzda 3 kemik yapı kendi aralarında yaptıkları eklemlerde yer alan kemikler köprücük, kürek ve pazı kemikleridir. Omuzda birbirinden ayrı 4 eklem vardır. 
1- Akromio-klavikuler eklem: Kürek kemiğinin üst ve ön çıkıntısı ile köprücük kemiği arasındaki eklemdir.
2- Gleno-humeral eklem: Pazı kemiğinin yuvarlak başı ile kürek kemiğinin öndeki yuvası arasında bulunur. 
3- Sterno-klavikuler: Köprücük kemiği ile göğüs kafesinin ön ortasında bulunan kemik  “ iman tahtası “ arasında bulunan eklemdir 
4- Skapulo-torasik eklem: Kürek kemiği kaslar içi sıvı dolu kesecikler arasında eklem görevi üslenmiş bir yapıdır.
Omuzda bu denli fazla hareketi yapmakla görevli çeşitli bağlar ve kaslar vardır. Bu kaslar deltoid, ön pektoral, trapez ve kolda pazı kaslarıdır.

TANIYA VARMA SÜRECİ
     Omuzun değerlendirilmesi için hareket sisteminin diğer tüm bileşenlerinin gözden geçirilmesi gerekir. Doğru bir anemnez, dikkatli bir inspeksiyon, yumuşak ve kemik doku palpasyonu, omuz eklem hareket açıklığının değerlendirilmesi, nörolojik inceleme ve bazı özel testleri ve görüntüleme yöntemlerini içerir.

seafoodplus.infoZ (Hastanın sorgulanması)
      Omuzdaki ağrı sorgulanırken boyundan gelen bir yansıma olabileceği gözden uzak tutulmamalıdır. Bu tip ağrılar omuzun daha üst kısımlarında ve boyunda hissedilir. Omuz hareketlerini yapan tendonlarda sorun varsa ağrı, omuzunun dışından orta hatta kola doğru doğru yayılma gösterir. Omuz ağrıları genelde hareketlerle artar istirahatle geçer. Bazı günlük yaşam hareketleri birden fazla hareketin kombinasyonudur. Dolayısıyla o hareket yapıldığı anda omuzdaki sorun ön plana çıkar. Bu nedenle hastalara günlük yaşamdaki omuzla ilgili belli başlı hareketleri tek tek sormak gerekir. Saçların taranması, kadınların sutyenini arkadan bağlaması, başını yıkayabilmesi, elbise giyebilmesi konusunda alınan cevaplar dikkatle not edilmelidir. 
      Ağrının gece olması ve ufak bir harekette dahi batıcı özellik göstermesi ya omuzun döndürücü kılıfının tendiniti ya da akromio-klavikuler eklem hastalıklarını akla getirir. Gece daha derinden hissedilen ağrılarda ise müzmin bir yırtığı veya omuz eklem kapsülünü içine alan bir yumuşak doku romatizması düşünülmelidir. Kola yayılan ağrılarda boyun sorunları gözden geçirilmelidir. 
      Tüm hasta muayenelerinde başarılı olmak için aynı kurallar geçerlidir. Hastaya azami ilgi ve şefkat gösterilmesi ve makül bir zaman ayrılması şarttır. Ayrıntılı olarak ağrının başlangıcı, ne ile artıp ne ile azaldığı, geceleri ve nemli havalardaki durumu, yayıldığı yer, günlük yaşam üzerine yaptığı olumsuz etkiler dikkatle soruşturulmalıdır. Daha önce yapılan tedaviler hatta varsa tetkikler incelenmelidir. Daha sonra hastanın muayenesine geçilir.

seafoodplus.infoSİYON (Hastanın gözlemi)
Omuzun muayenesinde; omuz tamamen görünecek hale getirilir. Hekim omuzu dikkatle gözlemlemeye başlar. İnspeksiyon adı verilen bu gözlemde hastanın omuzundaki cildin renginden diğer sağlam omuza kıyasla doğal yuvarlaklığı ve duruş simetrisine kadar her şey izlenmeli ve bir yere kaydedilmelidir. Kol kaslarındaki erime gözlenmeli daha sonra her iki kol karşılaştırmalı olarak ölçülmelidir. 
Muayeneye omuzun ve üst ekstremitelerin genel inspeksiyonu ile başlanmalıdır. Hasta yürürken kol salınımının bacak salınımı ve karşı taraf kol salınımı ile uyumu, iki taraf arasında asimetri olup olmadığı değerlendirilmelidir. 
Akut ağrılı olgularda genellikle ağrılı omuz hafif addüksiyon ve internal rotasyon pozisyonunda, sağlam üst ekstremite ile desteklenmiş konumdadır. 
Kronik ağrılı olgularda ise genelde omuz hafif eleve pozisyondadır ve ambulasyon sırasında hareketsiz tutulur. Hasta muayene için soyunurken omuz hareketliliği konusunda fikir edinilebilir. Ciltte insizyon, eklem üzerinde şişlik, kızarıklık, her iki omuzda asimetrik görünüm olup olmadığı değerlendirilmelidir. Deltoid kası normalde humerus tüberküllerini örterek yuvarlak bir görünüm oluşturur. Nörolojik etkilenme, ağrı nedeni ile kullanmama ve dislokasyon durumlarında bu yuvarlak kaybolur, büyük tüberositas belirginleşir. Omuz ekleminde şişlik görüldüğü zaman eklem efüzyonundan çok özellikle fluktuasyon alınıyorsa, subakromiyal veya subdeltoid bursanın inflamasyonu akla gelmelidir. Bu durum inflamatuvar artrit, travmatik durumlar ve rotator kaf lezyonlarında görülür. Klavikula kırığında anatomik konumu nedeni ile proksimal veya distal uçtaki dislokasyon rahatlıkla fark edebilir. Akromiyoklavikular eklemin belirgin olması ise osteoartriti (kireçlenme) düşündürebilir. 

seafoodplus.infoYON (Hassas bölgelerin elle muayenesi)
    Bazı hastaların omuzun istenmeyen kımıldanmalarını önlemek amacıyla sıkıca kolunu kavradığı hatta tek başına üstündekileri çıkaramadığı görülebilir. Ağrılı hastanın mevcut ağrısını artırmadan omuzda bazı bölgeleri elle dokunarak (palpasyon) muayene sürdürülmelidir. Omuz kompleksini oluşturan tüm eklem ve yumuşak dokuların palpasyonu ile hassasiyet ve ağrı olup olmadığı değerlendirilir. Sterno-klavikular eklem, klavikula, akromiyo-klavikular eklem ve akromiyon palpe edilebilir. Klavikulanın en konkav olduğu yerin hemen altında korakoid çıkıntı yer alır. Klavikula sıklıkla manibrum stemi üzerinde mediale ve superiora diskole olur, bu nedenle sternoklavikular eklemde asimetrik yapı palpasyonla fark edilebilir. 
    Akromiyo-klavikular eklemde ağrı ve krepitasyon olması dejeneratif artiri düşündürmelidir. Akromiyonun lateralinde humerusun büyük tüberositasi palpe edilir. Bu iki oluşum arasında basamaklanma ve bir parmağın yerleşebileceği oluğun oluşabileceği oluğun oluşması omuzun subluksasyonunu gösterir. Bisipital oluğun palpasyonunda ağrı olması ve krepitasyon biseps kasının uzun başının tendiniti lehinedir. Oluğun hemen ön tarafında yer alan küçük tüberositas korakoid çıkıntı ile aynı hizada olmalıdır. Sırtta skapulanın kenarları, köşeleri ve spina skapula palpe edilir, alt üçgen uç T3 spinöz çıkıntı hizasında olmalıdır. 
      Omuzdaki en büyük bursalar birbiri ile ilişkili olan subakromiyal ve subdeltoid bursadır. Subkromiyal bursa akromiyonun ön kenarında, subdeltoid bursa ise lateral kenarında distale doğru palpe edilebilir. Omuzla ilgili sorunlar arasında sık karşılaşılan bursit varlığında şişlik, kızarıklık, belirtilen noktalarda palpasyonla hassasiyet ve omuz hareketi ile ortaya çıkan krepitasyon saptanabilir. Rotator kaf tendonları akromiyonun altında yer alırlar, önden arkaya doğru dizilimleri subskapularis, supraspinatus, infraspinatus ve teres minör şeklindedir. Kolun pasif ekstansiyonu ile akromiyonun önüne kayan rotator kaf burada palpe edilebilir. Palpasyon sırasında ortaya çıkan ağrı rotator kaf bileşenlerinden herhangi birisinin; sıklıkla supraspinatus tendonunun dejenerasyonu veya yırtığını düşündürür. 
     Omuzun fizik incelemesinde koltuk altı bölgesi (aksilla) mutlaka değerlendirilmelidir. Üst ekstremitenin damar ve sinirleri (brakial pleksuse aksiler arter) aksilladan geçer. Aksilla bölgesi; en rahat kol hafif abdüksiyonda iken palpe edilir. Son olarak omuzla ilişkili kaslar tonus, anormal kontur, şişlik varlığı yönünden değerlendirilir. 
Sterno-kleiod-mastoid (SCM) kası en rahat başın diğer tarafa çevrilmesi ile palpe edilir, sıklıkla boynun hiperekstansiyon yaralanmaları, travmalar, doğumsal hematomlardan etkilenebilir. Pektoralis majör kasının doğumsal kısmi veya tam yokluğunun fonksiyonel önemi vardır, bu nedenle palpasyonu unutulmamalıdır. Biseps kası en iyi dirsek fleksiyonda iken palpe edilir. Biseps kasının kısa başı korakoid çıkıntıya yapışır, uzun başı ise bisipital olukta devam ederek eklem içine girer. Her iki tendonun hassasiyeti tendiniti düşündürülmelidir. 

4. 0MUZ EKLEM HAREKET AÇIKLIĞI (EHA) 
Omuz ekleminde EHA yaş, cinsiyet, ligamentöz laksite ve duruş alışkanlıkları gibi birçok faktörden etkilenir. Bu nedenle normal EHA kişinin sorunsuz omuzundaki hareket açıklığıdır. Omuz vücudumuzdaki tüm eklemlerin en fazla hareketli olanıdır. Bir parmakta sadece 2 hareket yapılabilirken omuzda tam 11 hareket olması bunun kanıtıdır. Omuz muayenesinde EHA mutlaka goniyometrik (eklem açı ölçeri) olarak ölçülmelidir.
1- Abduksiyon: Kolların yandan yukarı getirilmesi normali derecedir. Skapula elle sabitlendiğinde ilk 20 derece gleno-humeral ve skapolotorasik eklemler tarafında oranında tamamlanır. İlk 20 derece de skapular hareket olmaksızın abdüksiyon ortaya çıkmıyorsa glenohumeral eklem tutukluğu olduğu anlaşılmalıdır. Abdüksiyon dereceye ulaştığı zaman humerus boynu akromiyona takılır, bu noktadan sonra humerus başının kurtarılıp abdüksiyon tamamlanması için humerus eksternal rotasyon yapar.
2- Adduksiyon: Kolun orta hatta vücuda doğru çapraz uzatılması olup bu açı 45 derecedir.
3- Fleksiyon: Kolun önden yukarı kaldırılması olup derecedir. Pelvik tilt, lomber lordoz fleksiyon hareketini arttırabilir, bu nedenle oturarak veya supin pozisyonda değerlendirilmelidir.
4- Ekstansiyon: Kolun arkaya doğru hareketidir ve en fazla 50 derecedir. 
5- İç rotasyon: Omuzun 90 derecelik abdüksiyonu, dirseğin 90 derecelik fleksiyon pozisyonunda ön kolun yukarı döndürülmesiyle ortaya çıkan internal rotasyon değerlendirilir. Dirsek dik açıya getirilip omuz ve önkol göğse doğru döndürülür. Bu açı 55 derecedir. İnternal rotasyon en çok kısıtlandığı durum rotator kaf inflamasyonudur
6- Dış rotasyon: Yine dirsek 90 derecede iken önkol dışa doğru bükülür. Açısı 45 derecedir. Eksternal rotasyon derece olmalıdır. Hastanın elini başının arkasına götürebilmesi eksternal rotasyonun, karşı skapula alt ucuna eli ile ulaşabilmesi internal rotasyonun açık olduğunu gösterir. 
7- Omuzun yukarı kaldırılması (Elevasyon): Omuzun üç düzlemdeki hareketlerinin yanı sıra kolu hareket ettirmeden sadece omuzu yukarı doğru kaldırma hareketidir. 
8- Omuzun aşağı doğru bastırılması (Depresyon): Aynı şekilde bu kez omuzlar aşağı ittirilmelidir.
9- Omuzların öne getirilmesi (protraksiyon): Bu kez her iki omuz birlikte öne doğru getirilir bu sırada kürek kemikleri birbirinden uzaklaşır. 
 Omuzların arkaya doğru çekilmesi (retraksiyon): Bu harekette, omuzlar arkaya gerdirilir ve kürek kemikleri birbirine yaklaşır. 
 Omuzun bir çember şeklinde çevrilmesi: Dirsekler tam açık konumda derece açıklıkla yapılan dairevi bir harekettir. 
Sağlıklı bir omuz bu hareketlerin tümünü yapabilir. Bu hareketlerde olası kısıtlılıklar hastalığın evresini ve tutulma bölgesini bize gösterebilir. 


5.NÖROLOJİK İNCELEME 
Hareket muayenesini takiben nörolojik muayene’ye geçilir. Burada refleks çekici ile hekim hastanın reflekslerini kontrol eder. Ciltteki duygulanım ve diğer incelemeleri takiben omuz kuşağında yer alan kasların güçleri sınanır (adale testi). Servikal spondiloz veya radikülopati semptomları omuz sorunları ile karışabileceğinden mutlaka nörolojik değerlendirme yapılmalıdır. Nörolojik incelemede öncelikle omuz çevresi kasların kuvvet değerlendirimi, duyu muayenesi yapılmalıdır. Reflekslerin (biceps –triceps -stio-radiyal refleks) ve patolojik refleksler araştırılmalıdır. Kol çevresinin ölçümü de mutlaka nörolojik muayeneye dahil edilmelidir.
 

6.ÖZEL TESTLER
Omuz ağrısı tanısını koymak için muayene sırasında oldukça basit dört test yapılır. Bunlar;
1-Düşük Kol Testi: Döndürücü kılıfta yırtık olup olmadığını anlamak için yapılan bu testte kol yana 90 derece kadar kaldırılmak istendiğinde hastada rotator kaf lezyonu varsa hasta kolunu kontrollü bir şekilde indiremeyecek, ağrısı olacak ve bir süre sonra kolu hızla aşağı düşecektir.

 2- Ağrılı Kavis Testi: Döndürücü kılıftaki bir kirişte (supraspinatus) sorun olduğunda kol yana doğru 80 dereceye kadar rahat kalkarken bu dereceden itibaren ağrı başlar. Hasta zorlukla dereceye kadar hareketi yapar. Bu açıdan sonraki hareket ise şaşılacak derecede ağrısız olarak yapılır. Bunun sebebi tendonun omuz çıkıntısı arasında bu açılar içinde iken sıkışmasıdır. Bu derecenin üstünde ağrı artarsa akromiyo-klavikular eklem osteoartiriti olması muhtemeldir.

3-Ağrı Başlama Endişesi Testi: Kronik omuz dislokasyonunu test etmek amacı ile uygulanan bu testte hastanın kolu abdüksiyon ve eksternal rotasyon pozisyonuna getirilerek dislokasyona zorlanır. Zorlanma noktasında hastanın dislokasyon endişesi ile harekete direnç göstermesi anlamlıdır.

4- Omuzda sıkışma testi (Neer testi): Bir elle kürek kemiğin dönmesi engellenirken diğer elle hastanın kolu yukarı doğru zorlanır. Bu sırada kol biraz önde ve hafif de yana doğru açılmıştır. Bu test; subakromiyal sıkışma sendromu, donuk omuz ve kalsifik tendinit hastalarında pozitif konumdadır.
5- İmpingement testi (Sıkışma testi): Hasta kolunu kaldırırken skapula elle sabitlenir, büyük tuberositasın akromiyon altında sıkışması ile ağrının ortaya çıkması sıkışma sendromu lehinedir. Akromiyonun ön-alt kenarından cc.%1’lik ksilokain veya lidokain enjeksiyonu sonrası aynı manevra ile ağrının oluşmaması testin pozitif olduğunu gösterir.
6- Supraspinatus (HAWKİNS) testi: Supraspinatus kasını izole test edebilmek için kol 90 derece abduksiyon, internal rotasyon ve 30 derece öne fleksiyon pozisyonuna getirilir. Kas kuvveti bu pozisyonda test edildiğinde kuvvet kaybı veya supraspinatusta ağrı saptanması supraspinatus tendiniti veya sıkışmasını akla getirmelidir.
7- Jobe relokasyon testi: Hasta supin yatarken ve kolu yatağın kenarında iken kolun abduksiyon ve eksternal rotasyonu sonrasında ağrı ortaya çıkabilir. Humerus başına önden aşağı doğru kuvvet uygulanması ile ağrı ortadan kalkıyorsa ve anterior subluksasyon düzeliyorsa test anterior glenhumeral instabilite lehine pozitif kabul edilir.
8-Yergason testi: Bu test biseps tendonunun bisipital olukta stabil olup olmadığını, tendon patolojisi varlığını göstermede yardımcıdır. Hastaya dirseğini fleksiyona getirmesi söylenir, hastanın dirseği ve el bileği sabitlenir. Dirsek aşağı doğru çekilirken, hastanın kolu eksternal rotasyona zorlanır. Biseps tendonu stabil değilse oluktan kayar ve hasta ağrı hisseder.
9-Speed testi: Ön kol supinasyonda ve dirsek ekstansiyonda iken dirence karşı omuz fleksiyonu sırasında bisipital olukta ağrı olması bisipital tendinit lehinedir ve bu durumda test pozitif kabul edilir.
Ludington testi: Hastadan her iki elini başının arkasına yerleştirilmesi istenir. Omuzun bu abduksiyon ve eksternal rotasyon pozisyonunda bisepse izometrik kasılma yaptırması istenir. Bisipital olukta ağrı olması tendinit lehinedir. Tendon kopması varlığında kasılma sırasında bisepsin şişkinliği ve sınırları hissedilir.
Çekmece testi: Hasta gevşek bir şekilde otururken hekim hastanın arkasında, bir eliyle klavikula ve spakulayı tutarak omuzu stabilize eder, diğer eliyle humerus proksimalini kavrar. Önce fazla basınç uygulamadan, daha sonra bir yüklenmeyle birlikte humerusu öne ve arkaya iter. Bu zorlama sırasında ağrı, aşırı hareketlilik olması ön veya arka instabiliteyi düşündürür. Öne subluksasyon olması labrum yırtığını akla getirmelidir.
Sulkus testi: Hasta kolları iki yanda gevşek bir şekilde otururken kol aşağı doğru çekilir. Akromiyonun altında bir boşluk belirirse inferior laksite lehine pozitif olarak kabul edilir.
İtme-çekme testi: Hasta omuzu yatağın kenarında olacak şekilde supin pozisyonda yatırılır. Omuz 90 derece abduksiyona 30 derece fleksiyona getirilir. Hekim bir eliyle el bileğinden yukarı doğru çekerken diğer eliyle proksimal humerusu aşağı doğru iter.    %50‘den fazla posterior translasyon olması instabilite bulgusudur.

7. OMUZUN FONKSİYONEL DEĞERLENDİRİLMESİ
Omuzun EHA derecesi her zaman fonksiyonu konusunda yeterli bilgi vermez. Omuz hareketleri kısıtlı olan ancak ağrısı olmayan birçok kişi özürlülük veya fonksiyon kaybından yakınmayabilir. Özellikle omuz cerrahisi ile ilgilenen hekimler cerrahi sonuçlarını değerlendirmekte sıkıntı çekmektedir. Örneğin tekrarlayan anterior dislokasyonda cerrahi tedaviye karar verirken zorluk çekilmektedir. Bu amaçla omuz özürlülüğünü ve fonksiyon kaybını değerlendiren birçok ölçüm yöntemi geliştirilmiştir.

8- TANIDA GÖRÜNTÜLEME VE LABORATUVAR
Tanıda doğru karar vermek için hastaya yeterince zaman ayrılması gerekir. Ağrı ve öz geçmiş tüm ayrıntılarıyla sorgulanmalıdır. Hastanın elinde geçmişe ait çekilmiş grafiler ve tahlil sonuçları varsa mutlaka bunlar incelenmelidir. Muayene sonucunda hekim eldeki verileri yeterli bulmazsa bazı yardımcı yöntemlere gereksinim duyacaktır. Bunlar sırasıyla; direkt grafiler (omuz-boyun-akciğer ), bazı temel ve romatizma tahlilleridir. 
Bu testler; sedimentasyon – hemogram - CRP- RF- idrar tahlili-kan şekeri-ürik asit) 
Alınan sonuçlar bir araya getirildiğinde tanıya varmak için yeterli olmuyorsa bu kez omuz bölgesinin manyetik rezonans yöntemiyle görüntülemesi yapılır. Omuz çevresi yumuşak dokularının en iyi şartlarda görülmesi tanı sorunu yaşanılan durumlarda büyük kolaylıklar getirmektedir. 
Emardan alınan ayrıntılı görüntülerin yetmediği durumlarda eklem içine özel opak sıvı vererek direkt grafi çekilir. Gerekirse bazı özel grafiler ve pozisyonlar omuz patolojilerini daha net olarak otaya koyarlar. Örneğin; aksiler grafi posterior dislokasyonu gösterir. Etyolojik faktörler arasında yer alan glenoid hipoplazisi veya displazisi görülebilir. Travmatik olgularda humerus başında defekt, glenoid kırığı veya yeni kemik oluşumu, tuberositas kırığı izlenebilir. Ancak bu bulgular yine de instabilite tanısı için yeterli değildir. Komputerize tomografi labral ayrılmayı, manyetik rezonans görüntüleme labrum lezyonu, kıkırdak kaybı, rotator kaf yırtığı gibi yumuşak dokuya bağlı instabilite olgularında etyolojiyi belirleme açısından yardımcı olur.
Artroskopi eklemin görüntülenmesinde en son tekniktir. Eklemin içinde emarın bile göremediği ayrıntılar izlenebilir. Bazı durumlarda bu esnada tedaviler de yapılabilir. Elbette daha nadir yapılan tetkikler de vardır. Sintigrafi, EMG, sorunlu bölgeden parça alınması (biyopsi) akla gelen diğer yöntemlerdir. Ayırıcı tanı için labaratuvar analizleri gerektiği kadar çeşitlendirilir.
 


Omuz Ağrısı Ciddi Hastalıkların Habercisi Olabilir!

omuz ağrısı

Omuz eklem ağrısı

Omuz eklemi de diz eklemi gibi vücuttaki en büyük ve karmaşık eklemlerden biridir. Omuz eklemi, üst kol kemiğinin kürek kemiğiyle birleştiği yerde oluşur. Tıpkı bir topun yuvaya oturmasına benzeyen eklem yapısı olmasına karşın, yuva bölümü yeterince derin değil sığdır. Omuz ekleminde oluşan bir hasar özgürce hareket etme yeteneğinizi engelleyerek, ağrı ve rahatsızlığa neden olabilir. Omuz ağrısı, erişkinlerde sık rastlanan bir problemdir. Bununla birlikte, kişilerin yaşadığı ağrı türü ve şiddeti her zaman aynı olmamaktadır. Farklı omuz yaralanmaları, farklı ağrılı durumlara neden olur. Bir kas, bağ veya tendonların aşırı gerilmesi sonucu birden gelişen ağrı yani ani-akut omuz ağrısı oluşabilir. Akut ağrı tedavi edilemez veya uzun süre devam ederse süregen-kronik ağrıya dönüşür. Omuz sorunlarında omuzda oluşan ağrı ile birlikte; kol, dirsek, boyun ve sırt gibi diğer bölgelerde de ağrı hissedilebilir.

Omuz hastalıklarındaki yakınmalar nelerdir?

Omuz ağrısının farklı türleri ve şiddeti olabilir. Bu durum, omuz ağrısına neden olan duruma da bağlıdır. Omuz ağrısı, boyuna ve kolla kadar yayılabilir. Yayılan ağrı genellikle kollar hareket ettirilirken veya dinlenme halindeyken hissedilir. İltihaplı romatizmal hastalığı olan kişiler, özellikle ağır egzersiz yaptıklarında veya kollarını aşırı kullandıklarında genellikle sırtlarında rahatsızlık hissi veren bir ağrı yaşarlar. Ayrıca eklem bölgesindeki şişlik, kaslarda gerginliğe veya spazmlara neden olabilir.

Düşme, omuza darbe veya spor yaralanmaları sancılı omuz ağrısına neden olabilir. Sancılı omuz ağrısı genellikle; kas, tendon veya yumuşak dokulardaki zedelenmeler nedeniyle oluşur. Bu zedelenmeler omuza alınan darbeler, yapılan ters hareketler veya omuzu aşırı zorlayan hareketler nedeniyle meydana gelebilir. Tüm kronik omuz ağrılarında olduğu gibi, doktorunuzun belirtileri doğru bir şekilde teşhis edip tedavi edebilmesi için tıbbi yardım istemek önemlidir.

Omuz ağrısı nedenleri nelerdir?

tt

Omuz ağrısı, sık görülen eklem ağrılarındandır. Özellikle kollarını yoğun kullanarak çalışan kişilerde ve omuzu zorlayan sporlar ile uğraşan kişilerde daha da sık görülür. Omuz ağrısı ve beraberindeki hareket kısıtlılığı kişilerin yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Omuz ağrısına pek çok durum neden olabilir. Omuz ağrısı, omuz eklemine ait sorunlardan kaynaklanabileceği gibi diğer pek çok rahatsızlığın bir belirtisi olarak da meydana gelebilir.

Omuz ağrısı nedenleri:

  • Omuz sıkışma sendromu
  • Omuzun tendon bozuklukları
  • Omuzun bursitleri
  • Donuk omuz sendromu
  • Tekrarlayan omuz çıkıkları
  • Omuz ekleminin kemik kırıkları
  • Omuz eklem kireçlenmesi
  • İltihaplı romatizmal hastalıklar
  • Boyundan omuza yayılan ağrılar
  • Diğer nedenler; nörit, tümör, enfeksiyon, iç organlardan yansıyan ağrılar

Omuz sıkışma sendromu

Omuz eklemi günlük yaşam sırasında aktif olarak yoğun şekilde kullanılır. Kolun öne, arkaya ve yana hareketlerini sağlayan kasların kemikler ve bağlar arasında sıkışması sonucu omuzsıkışma sendromu meydana gelir. En sık görülen omuz ağrısı nedeni sıkışma sendromudur. Ağrılar sıklıkla omuzun ve kolun sık kullanılması sonucu ortaya çıkar. Zamanla ağrı devamlı olmaya başlar. Özellikle geceleri hastayı uyutmayan omuz ağrıları meydana gelebilir.

Omuz tendon bozuklukları

omuz tendon bozuklukları

Tendinopati: Tendon-kiriş, güçlü halat gibi kasları kemiğe bağlayan yapılardır. Tendonlardaki bozukluklar genel olarak tendinopati olarak isimlendirilir.

Tendondaki sorun aniden-akut gelişebilir; iş veya spor sırasında aşırı top atma veya diğer baş üstü aktiviteler akut tendinite neden olabilir.

Tendondaki sorun süregen-kronik olabilir; kireçlenme gibi dejeneratif hastalıklar veya yaşa bağlı tekrarlayan yıpranma ve aşınma kronik tendinozise neden olabilir.

 

Omuzda en sık ağrılı duruma neden olan tendonlar; rotator manşet tendonu ve biseps tendonudur. Hastalar genellikle tendiniti ilk başta fark etmeyebilirler. Başlangıçta küçük bir ağrı ve adalelerde hafif bir güç kaybı ile kendini gösterir. İlerleyen zamanlarda, omuzda hareket kısıtlılığı meydana gelebilir.

Rotator manşet yırtığı: Omuz eklemini sabit tutmak ve hareket ettirmek için beraber çalışan kas ve tendon grubuna rotator manşet denir. Omuz ağrılarına birçok neden yol açabilir, ancak rotator manşeti oluşturan kas ve tendon grubundaki yaralanmalar akla ilk gelen nedenler arasındadır. Rotator manşet bozuklukları, 30 yaşın üzerindeki kişilerde omuz ağrısının en yaygın nedenidir. Rotator manşetten kaynaklanan ağrı genellikle zorlanmaya bağlı olarak gelişen tendinit ya da rotator manşet yırtığı nedeniyle görülür. Tendonların ayrılması ve yırtılması, ilerleyen yaş, uzun süreli aşırı kullanım ve yıpranma veya ani bir yaralanma nedeniyle akut yaralanma veya tendonlardaki dejeneratif değişikliklerden kaynaklanabilir. Bu yırtıklar kısmi olabilir veya tendonu kemiğe yapışmasından tamamen ayırabilir.

Omuzun bursitleri

Bursa kesesi, omuz da dahil olmak üzere vücuttaki eklemlerde bulunan küçük, sıvı dolu yapılardır. Kemikler ve yumuşak dokular arasında yastık görevi gören bu keseler kaslar ile kemik arasındaki sürtünmeyi azaltmaya yardımcı olur. Bazen omuzların aşırı kullanımı, rotator manşet ile kemik arasında bursa kesesinin iltihaplanmasına yol açar. Böylece kesenin içindeki sıvının artıp şişmesi sonucu bursit denilen durum ortaya çıkar. Omuzda meydana gelen bursitler, özellikle kol hareketleriyle şiddetlenen çok ağrılı bir tablo oluşmasına neden olurlar.

omuz çıkığı

Omuz eklemi, hareket kabiliyeti oldukça fazla olan bir eklemdir. Birçok yöne geniş açılarla hareket edebilmesi nedeniyle omuz eklemi çıkığı diğer eklemlere oranla daha kolay meydana gelebilir. Travma veya kaza sonrası omuz çıkıkları öne ve arkaya doğru olabilir. Tekrarlayan omuz çıkıkları ise genellikle öne doğru olmakla birlikte, çok yönlü de olabilir. Tekrarlayan omuz çıkığı önceleri omuzu zorlayan hareketler sonucunda meydana gelir. Ancak zamanla herhangi bir zorlanma olmadan kendiliğinden, gece yatakta yatarken bile omuz çıkığı olmaya başlayabilir. Tekrarlayan omuz çıkıklarında, omuz eklemini destekleyen çevredeki diğer yumuşak dokular, hatta omuz başındaki kıkırdak ve kemik de zarar görebilir.

Donuk omuz sendromu

Donuk omuz sendromu, omuz eklemini saran bir kılıf olan omuz kapsülünün daralması ve omuzdaki hareketlerin belirgin kısıtlanması ile oluşur. Donuk omuz sendromu, omuz ekleminde meydana gelen tutukluk, katılık ve ağrı ile kendini gösterir. Donuk omuz sendromu, özellikle erken dönemde oldukça ağrılı ve hareket kaybına neden olan bir problemdir. Donuk omuz sendromu daha çok tek omuzda görülse de bazen, her iki omuzda da ağrı ve hareket kısıtlılığı oluşabilir. Donuk omuz sendromu kadınlarda ve şeker hastalığı olanlarda daha sık rastlanılan bir sorundur. Donuk omuz kendiliğinden gelişen bir durum olabileceği gibi omuz kireçlenmesi, omuz sıkışma sendromu, rotator manşet yırtıkları gibi problemler nedeniyle oluşabilir. Bazı nörolojik hastalıklarda da donuk omuz gelişebilir.

İltihaplı romatizmal hastalıklar

Romatoid artrit: Eklemleri, tendon, bağ, kemik ve kasları etkileyen yangılı romatizmal hastalıklardır. En yaygını eklem ağrısı, şişlik ve tutukluk olmakla birlikte romatizmal hastalıkların birçok belirtisi vardır. Romatoid artrit, eklemlerin içindeki zarda veya diğer iç organlarda yangıya yol açar ve yorgunluk, halsizlik, ateş gibi belirtilerle birlikte eklemlerde ağrı, şişlik ve sertliğe neden olur. Romatoid artrit ağrısı, sıklıkla el ve ayak eklemlerini tutmakla birlikte diz, dirsek ve omuz gibi diğer eklemleri de etkileyen romatizmal bir hastalıktır.

Omuz eklem kireçlenmesi

omuz eklemleri

Diz ve kalça eklemlerinden sonra kireçlenme görülebilen diğer bir büyük eklem omuz eklemidir. Omuz kireçlenmesi yaygın omuz ağrısı nedenlerinden biridir. Omuz kireçlenmesi, eklem yüzeyini kaplayan kıkırdağın aşınmasından kaynaklanan bir sorundur. Omuz kireçlenmesi ile birlikte aktivite ile artan şiddetli ağrılar meydana gelebilir. Omuz eklem kireçlenmesi ilerlediğinde sürekli ağrı ve hareket zorluğuna yol açar. Bu durumda omuz protez ameliyatı yapılması gerekir.

Omuz eklemini oluşturan kemiklerdeki kırıklar

Omuz kırıkları genellikle köprücük kemiği (klavikula), üst kol kemiği başı (humerus başı) ve kürek kemiğinde meydana gelir. Omuz kırıkları genellikle yüksekten düşme gibi bir yaralanmanın sonucu oluşur veya trafik kazası ve spor yaralanması gibi travmalardan kaynaklanabilir. Kırıklar şiddetli ağrıya, şişliğe ve omuz çevresinde morarmaya neden olur. Acil bir durum olan omuz kırıklarında, hastanın durumuna ve kırık tipine göre müdahale edilir.

Boyundan omuza yayılan ağrılar

Omzunuzda hissettiğiniz ağrının, vücudunuzun başka bir yerindeki sorundan kaynaklanması da mümkündür. Boynunuzdaki sorunlar kürek kemiğinizi veya üst kolunuzu ağrılı hale getirebilir. Elinizde veya kolunuzda bir karıncalanma hissinin yanı sıra omzunuzda bir ağrı hissediyorsanız, bunun nedeni boynunuzdaki bir sorundur. Boyun kireçlenmesi, ve boyun fıtıkları omuza ve kola giden sinirlerin kök bölümünü etkileyerek omuz ve kola ağrısına yol açabilirler.

Omuz ağrısına yol açan diğer nedenler nelerdir?

omuz ağrısına yol açan nedenler

Kalp krizi: Sol omuzda ani gelişen bir ağrı (eğer bir yaralanma veya zedelenme ile ilgili değilse) durumunda hemen acile başvurulması gerekir. Ani sol omuz ağrıları, kalp krizi belirtisi olabilir. Kalp krizinin bazı diğer belirtileri şunlardır: nefes almada zorluk, göğüste sıkışma hissi, boyun veya çenede ağrı, sol omuz-kol ağrısı, baş dönmesi, aşırı terleme.

Sol omuzda ani ağrı ile birlikte, nefes almakta güçlük çekiyorsanız ve göğsünüz sıkışıyorsa, kalp krizi riski nedeniyle acil bir tıbbi yardıma ihtiyacınız olabilir. Hiçbir ağrı hafife alınmamalıdır ve gerekli tedavi hemen yapılmalıdır.

Boyun  kireçlenmesi ve fıtıkları sonucu sinir köklerinin sıkışmasının yol açtığı omuz ağrıları dışında, bölgesel sinir uçlarını etkileyen nörit gibi çeşitli rahatsızlıklar da omuz ağrısına neden olabilir.

Bazen omuzda fiziksel olarak belli bir sorun olmadığı halde omuz ağrınız olabilir. Bu tip omuz ağrıları akciğerde, karaciğerde, safra kesesinde veya başka bir organdaki bir soruna işaret edebilir. Başta akciğer kanserleri olmak üzere bazı organ tümörlerinde omuz ağrısı ilk hissedilen yakınma olabilir. Hafif de olsa günden fazla süren, geçmeyen omuz ağrılarında doktora başvurulması önemlidir.

Ne zaman bir doktora görünmeliyim?

Ciddi bir yaralanma yaşamadıysanız veya ani, sürekli bir ağrı hissetmiyorsanız, omuz ağrısı genellikle kısa süre içinde geçebilir. Ateş, omzunuzu hareket ettirememe, eklem çevresinde morarma, ısı ve hassasiyet veya birkaç haftalık evde tedaviden sonra devam eden omuz ağrısı hissederseniz, doktorunuzla iletişime geçmeyi ihmal etmeyin. Sağlıklı bir yaşam için, vücudunuzda fark ettiğiniz herhangi bir ağrı belirtisini doktorunuzla paylaşın.

Kemik kas eklem sorunlarınız ile ilgili daha fazla bilgi almak için bizimle iletişime geçebilir, kemik sağlığınızı korumada ilk adımı atabilirsiniz. İletişim için bize ulaşabilirsiniz.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir