mehir en az ne kadar olmalıdır / Mehir miktarı ne kadar olmalı? – Salomon Mağaza

Mehir En Az Ne Kadar Olmalıdır

mehir en az ne kadar olmalıdır

Mehir nedir? Vermek zorunlu mudur?

Ayet ve hadislerde kendileriyle evlenilen kadınlara mehirlerinin verilmesi gerektiği belirtilmiş, evlenmeyi zorlaştıracak tarzda mehir miktarında aşırıya kaçılmaması öğütlenmiştir. İşte detaylar.

Mehir, İslam hukukunda erkeğin evlenirken kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para, mal veya menfaat hediyesidir. Mehir, kadının mal varlığına dâhil olur ve üzerinde dilediği tasarrufta bulunabilir.

MEHİR VERMEK ZORUNLU MUDUR?

Erkeğin kadın üzerindeki hakkı borçtur. Evlendikten sonra seneler geçse bile erkek kadına o mehiri vermek zorundadır.

MEHİR MİKTARI EN AZ NE KADAR OLMALI?

Satışı ve kullanılması yasak olmayan her şey (nakit para, ticari mal, ev, arsa, köle, cariye, at, elbise vb. diğer mallar) mehir olarak kabul edilebilir.

Mehir miktarı Hanefî mezhebine göre en az 10 dirhem (o dönemlerde yaklaşık iki koyun bedeli), Mâlikî mezhebine göre ise 3 dirhem gümüştür. Şâfiî ve Hanbelî mezhebindeki hukukçulara göre ise mehrin üst ya da alt sınırı yoktur. Mehrin üst sınırının olmadığı konusunda Mâlikî ve Hanefîler de diğer iki mezhep gibi düşünmektedir.

Mehir, ödenme zamanına göre, mehr-i müeccel ve mehr-i muaccel olmak üzere ikiye ayrılır.

Mehr-i mu’accel ne demek?

"Acelesi olan mehir" demektir. Dinî nikâh sırasında veya evvelinde peşin ödenen mehirdir. Kadın, mehr-i muacceli almadan kocanın evine gitmeme hakkına sahiptir.

"Tecil edilmiş, ertelenmiş mehir" demektir. Dinî nikâh esnasında belirlenip ödenmesi sonraya bırakılan mehirdir. Bu mehir için bir ödeme tarihi belirlenmişse o tarihte mehrin kadına ödenmesi gerekir.

Şâyet ödeme tarihi belirlenmemişse herhangi bir zamanda da ödenebilir. Boşanma veya kocanın ölümü hâllerinde nikâh sona erdiğinde mehr-i müeccel, mehr-i mu'accel gibi olur ve hemen peşin olarak ödenmesi gerekir. Boşanma halinde bu mehri koca öder; ölüm hâlinde ise mirasından ödenir.

Kur’ân-ı Kerîm’de kendileriyle evlenilen kadınlara mehirlerinin verilmesi gerektiği el-Bakara 2/; en-Nisâ 4/4, 24, 25; el-Mâide 5/5 ayetlerinde belirtilmiştir.

> “Mehrin en hayırlısı en ehven olanı, yâni ödemesi erkeğe en kolay olanıdır.”

(İbn-i Hacer, Bülüğul-Meram terc., III. )

> “Tez evlenmek, tez doğurmak ve nikâh parası, mehri az almak kadının bereketindendir.”

(Ahmed bin Hanbel, İhya terc., II. )

> Abdullah İbnu Âmir babasından naklediyor: "Beni Fezre'den bir kadın bir çift ayakkabı mehir mukabilinde evlendi. Resulullah aleyhissalâtu vesselâm: "Nefsin ve malın için bir çift ayakkabıya razı mısın?" diye sordu. Kadın: "Evet!" dedi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, bu evliliğe müsaade etti.''

> Hz. Enes radıyallahu anh buyurdular ki: "Ebu Talha, Ümmü Süleym radıyallahu anh'la evlendi. Aralarındaki mehir müslüman olmaktı. Ümmü Süleym, Ebu Talha'dan önce müslüman olmuştu. Ebu Talha, Ümmü Süleym'i istetince, Ümmü Süleym: "Ben müslüman oldum, sen de müslüman olursan evlenirim'' dedi. Bunun üzerine o da müslüman oldu. Ümmü Süleym'in mehir olarak istediği şey müslüman olması idi.''

Nesâi, Nikâh 63, (2, ).

> Ebu'l-Acfâ es-Sülemi anlatıyor: "Birgün, Hz. Ömer radıyallahu anh, cuma hutbesi verdi ve hutbede şöyle söyledi: "Sakın, kadınların mehirlerini artırmayın, zira bu, eğer dünya için bir şeref, âhiret için de bir takva olsaydı buna en çok Resulullah lâyık idi. Halbuki O, kadınlarından veya kızlarından hiç birine oniki ukiyyeden (Okka, kıyye, vukıye.) fazla mehir takdir etmemiştir''

Ebu Dâvud, Nikâh 29, (); Tirmizi, Nikâh 22, (); Nesâi, Nikâh 66, (6,,); İbnu Mâce, Nikâh 17, ().

> Hz. Aişe radıyallahu anhâ 'ya: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm'ın hanımlarına verdiği mehir ne idi?'' diye sorulmuştu şu cevabı verdi:

"Oniki okiyye ve bir neşş idi. Neşş nedir biliyor musunuz? Yarım ukiyyedir. Bunun tamamı beşyüz dirhem eder."

Müslim, Nikâh 78 (); Ebu Davud, Nikâh 29, (); Nesâi, Nikah 66, (6, , ).

> Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtü vesselam, Safiyye radıyallahu anhâ'yı şad etti ve onun azadlığını mehri yaptı.''

Buhâri, Nikâh 68, Büyü , Cihad 74; Müslim, Nikâh 78, (); Ebü Davud, Nikâh 6, (); Tirmizi, Nikâh 23, (); Nesâi, Nikâh 64, (6, ).

Mehir nedir? Mehir miktarı ne kadar? Kadın boşanmak isterse mehir verilir mi?

Evlilikte bireylerin üstüne yüklenen çeşitli sorumluluklar vardır. Bunlardan biri de islam dinine göre erkeğin eşine vermeyi taahhüt ettiği mehirdir. Mehir kavramı hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler Mehir nedir? Mehir miktarı ne kadar? Kadın boşanmak isterse mehir verilir mi? sorularının cevaplarını araştırıyorlar. Konu hakkında tüm detaylara haberimizden ulaşabilirsiniz

MEHİR NEDİR?

Mehir, erkeğin evlenirken eşine verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para veya başka bir mala funduszeue.info’an-ı Kerim’de, evlenen erkeğin kadına mehir vermek zorunda olduğu ve bunu zorla geri almasının caiz olmadığı konusunda ayetler bulunmaktadır (Bakara, 2/; Nisâ, 4/4, 20, 24, 25; Mâide, 5/5). Hanefîlere göre mehir, nikâhın sonuçlarından biridir. Bu nedenle nikâh esnasında belirlenmemiş olsa, hatta nikâh esnasında verilmeyeceği şart koşulsa bile evlenen kadın mehre hak kazanır.

MEHİR, NİKAH ANINDA BELİRLENİP BELİRLENMEMESİNE GÖRE İKİYE AYRILIR

Mehir nikâh anında belirlenip belirlenmemesine göre ikiye ayrılır. Mehrin miktarı nikâh anında belirlenmişse buna mehr-i müsemmâ denir. Nikâh esnasında mehrin miktarının belirlenmemesi veya belirlenen mehrin bir sebeple geçersiz sayılması halinde, evlenen kadın mehr-i misil hak eder. Bu durumda mehrin miktarı akrabaları arasında her bakımdan kendi konumuna denk olan kadınların aldığı mehrin miktarıdır.

Mehir nedir? Mehir miktarı ne kadar? Kadın boşanmak isterse mehir verilir mi?

MEHİR, ÖDENME ZAMANINA GÖRE İKİYE AYRILIR

Mehir, ödenme zamanına göre, mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel olmak üzere ikiye ayrılır: Mehr-i muaccel, peşin olarak ödenen mehirdir. Kadın mehr-i muacceli almadan kocanın evine gitmeme hakkına sahiptir. Mehr-i müeccel ise ödenmesi sonraya bırakılan mehirdir. Bu mehrin ödenmesi için herhangi bir zaman belirlenmişse, bu tarih geldiğinde belirlenen mehrin kadına ödenmesi gerekir. Şayet bir vakit belirlenmemişse, nikâhın sona ermesiyle mehir muacceliyet kazanır ve ödenmesi gerekir. Başka bir deyişle, boşanma halinde kocanın bu mehri ödemesi gerekir; ölüm halinde de, bırakmış olduğu mirastan ödenir.

Haberin Devamı

Mehir olarak maddi veya mali değeri olan her türlü menfaat tespit edilebilir. Mehrin en az miktarı Hanefîlere göre 10 dirhem (o dönemlerde yaklaşık iki koyun bedeli), Mâlikîlere göre ise 3 dirhem gümüştür.

Şâfiî ve Hanbelî hukukçulara göre ise mehrin alt veya üst sınırı yoktur. Mehrin üst sınırının olmadığı konusunda Hanefî ve Mâlikîler de diğer iki mezhep gibi düşünmektedir. Hz. Ömer kendi halifeliği döneminde evlilikleri kolaylaştırmak için mehre üst sınır getirmek istemiş, fakat bir kadının “…Onlara kantarla vermiş olsanız da hiçbir şeyi geri almayın” (Nisâ, 4/20) âyetini delil getirmesi karşısında bu düşüncesinden vazgeçmiştir.
Mehir, kadını hem evliliğe ısındırmak hem de ona belli bir malî güç kazandırmak düşüncesiyle öngörülmüştür.

KADIN HANGİ DURUMDA MEHİR ALAMAZ?

Nikâh akdi yapıldıktan sonra eşler arasında cinsel birleşme veya sahih halvet (cinsel ilişkide bulunmalarına herhangi bir engel olmayan bir ortamda baş başa kalmaları) gerçekleşirse, erkek, kadına mehrinin tamamını vermekle yükümlüdür (İbnü’l-Hümâm, Feth, III, ).

Evlenme akdi sahih olur, fakat ilişki veya sahih halvetten önce kadının sebep olmasıyla ayrılık vaki olur veya kadın mehri karşılığında eşinden ayrılma yoluna giderse (muhâlaa) mehir hakkı düşer (İbn Kudâme, el-Muğnî, X, ; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, III, ; el-Fetâvâ’l-Hindiyye, I, ).

Mehir nedir? Mehir miktarı ne kadar? Kadın boşanmak isterse mehir verilir mi?

KADIN MEHİR OLARAK MAL OLMAYAN BİR ŞEY İSTEYEBİLİR Mİ?

İslam’da satışı veya kullanılması mubah olan her şey mehir olarak verilebilir. Taşınır ve taşınmaz mallar, zinet eşyası, standart (mislî) olan şeyler ve hatta taşınır veya taşınmaz bir maldan yararlanma hakkı da bunlar arasındadır (Kâsânî, Bedâî’, II, ).

Mal olarak ekonomik karşılığı olmayan ve sadece dinen taat olan (sevap kazanmaya vesile olan amel) bir şeyin mehir olarak verilip verilemeyeceği, Kur’an-ı Kerim’i veya dinî hükümleri öğretmenin mehir sayılıp sayılmayacağı fakihler arasında tartışılmıştır. Hanefîler mehrin maddî değeri olması ilkesinden hareketle bunu caiz görmezken (İbnü’l-Hümâm, Feth, III, ) diğer bazı mezhepler Kur’an ve fıkıh öğretimi gibi işlerin mehir olabileceğini söylemişlerdir (Şevkânî, es-Seylü’l-Cerrâr, II, ; Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, VII, ).

Kadının evleneceği erkekten mehir olarak kendisini hacca götürmesini istemesi konusunda da aynı ihtilaflar geçerlidir. Ancak hacca götürme maddi bir külfet gerektirdiği ve burada amaç erkeğin kadına hizmeti değil, hac masraflarını karşılama olduğu için bunun caiz olduğu görüşü tercih edilmelidir.
Diğer taraftan evlenecek kadının mehir olarak muhatabının “namaz kılmasını, oruç tutmasını, sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıkları terk etmesini istemesi” –ki, bunlar zaten kişinin yerine getirmesi gerekli görevler olduğu için- mehir olmaz.

BOŞANMAYA SEBEP OLMUŞ KADIN MEHİR İSTEYEBİLİR Mİ?

Boşama erkeğin kendi isteği ile meydana gelmişse, boşanma sebebi hangi taraftan olursa olsun kadın mehri hak eder. Boşanma kadının mahkemeye müracaatı sonucunda meydana gelmişse ve zifaf ya da halvet gerçekleşmişse kadın mehrin tamamını hak eder. Zifaf veya halvetin yaşanmamış olması halinde mehir belirlenmişse yarısını; belirlenmemişse müt’a denen hediyeyi alır. Ancak kadın mahkemeye başvurmadan kocasından kendisini boşaması talebinde bulunursa, aldığı mehrin tamamı veya bir kısmı karşılığında muhâla’a yoluyla kocasından ayrılabilir (Bakara, 2/; Buhârî, Talak 12). Bu durumda kadın mehrinden vazgeçmiş olacağından artık mehir isteyemez.

Mehir nedir? Mehir miktarı ne kadar? Kadın boşanmak isterse mehir verilir mi?

GERDEĞE GİRMEDEN ÖNCE BOŞANAN KADIN MEHİR ALABİLİR Mİ?

Zifaf ya da halvet-i sahiha (eşlerin yanlarına izinsiz olarak üçüncü bir şahsın giremeyeceği bir mekânda baş başa kalmaları) gerçekleştikten sonra meydana gelen boşanmalarda, mehir belirlenmiş ama peşin olarak verilmemişse tamamının, belirlenmemişse mehr-i mislin kadına ödenmesi gerekir. Ancak, zifaf ya da halvet-i sahiha olmadan önce boşanma olması halinde, şayet mehir belirlenmişse, belirlenen mehrin yarısı, mehir belirlenmemişse müt’a ödenmesi gerekir. Bu konuda Kur’an-1 Kerim’de şöyle buyurulur:

“Kendilerine el sürmeden ya da mehir belirlemeden kadınları boşarsanız size bir günah yoktur. (Bu durumda) -eli geniş (varlıklı) olan gücüne göre, eli dar (yoksul) olan da gücüne göre olmak üzere- onlara, örfe uygun olarak müt’a versin. Bu, iyilik yapanlar üzerinde bir borçtur. Eğer onlara mehir tespit eder de kendilerine el sürmeden boşarsanız, tespit ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Ancak kadının, ya da nikah bağı elinde bulunanın (kocanın, paylarından) vazgeçmesi başka. Bununla birlikte (ey erkekler), sizin vazgeçmeniz (yani mehri tam olarak vermeniz) takvaya (Allah’a karşı gelmekten sakınmaya) daha yakındır. Aranızda iyilik yapmayı da unutmayın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir” (Bakara, 2/, ).

MEHİR MİKTARI NE KADAR?

Mehrin çoğunun bir sınırı yoktur, en azı ise, 5 gram altındır. Kadın mehrini alınca veya almadan da kocasına hediye edebilir. Mehr söylemeden, hattâ mehr vermemek şartıyla yapılan nikâh sahihtir, fakat şart fasid olur. Erkeğin, mehr-i misl vermesi vacib olur. Mihr-i misl, kızın baba tarafından akrabasına verilen miktardır. (S. Ebediyye)

Mehr-i mislden az mehirle nikâhlanan kızın velisi, mehri tamamlatabilir, damat tamamlamazsa, velisi kızı, mahkeme kanalıyla ayırabilir. (Nimet-i İslam)

Din İşleri Yüksek Kurulunun mehir miktarına ilişkin yaptığı açıklama şu şekildedir:

"Mehir olarak maddi veya mali değeri olan her türlü menfaat tespit edilebilir. Mehrin en az miktarı Hanefîlere göre 10 dirhem (o dönemlerde yaklaşık iki koyun bedeli), Mâlikîlere göre ise 3 dirhem gümüştür.

Şâfiî ve Hanbelî hukukçulara göre ise mehrin alt veya üst sınırı yoktur. Mehrin üst sınırının olmadığı konusunda Hanefî ve Mâlikîler de diğer iki mezhep gibi düşünmektedir. Hz. Ömer kendi halifeliği döneminde evlilikleri kolaylaştırmak için mehre üst sınır getirmek istemiş, fakat bir kadının “…Onlara kantarla vermiş olsanız da hiçbir şeyi geri almayın” (Nisâ, 4/20) âyetini delil getirmesi karşısında bu düşüncesinden vazgeçmiştir."

Mehir nedir? Mehir miktarı ne kadar? Kadın boşanmak isterse mehir verilir mi?

MEHİR İKİ KISIMDIR

a- Mehr-i muaccel: Nikâh yapılınca, verilmesi vacib olur.

b- Mehr-i müeccel: Verilmesi, şu üç şeyden biri hâsıl olunca vacib olur:

MEHİR MİKTARI NE KADARDIR? NASIL ÖLÇÜLÜR?

Ödenmesi gereken mehrin miktarının çokluğunda bir sınırlama yoktur. Ödenmesi gereken en az mehir mıktarı ise 10 dirhem gümüş veya buna karşılık gelen mal ve paradır. Günümüzde 10 dirhem yaklaşık olarak gram gümüş etmektedir. Bu miktardan daha az bir miktarda mehir belirlenemez. Eğer belirlenmiş ise de bunun 10 dirheme tamamlanması gerekir. Şunu da unutmamak gerekir ki Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) döneminde 10 dirhem yaklaşık olarak iki kurbanlık koyun bedeli idi.

Mehir göstermelik olmaz. Koca vermeyeceği veya veremeyeceği malı yada eşyayı mehir olarak gösteremez. Bazı yörelerde mehir miktarı çok yüksek olarak belirlenip halka duyurulmaktadır. Fakat söylenen miktarın çok azı kadına ödenir. Bu kısmen doğru değildir.

Ayrıca mehirle kadının şerefi ölçülmez. Mehir kadına hürmetin ifadesidir. Cennet kadınları arasında övülen Hz. Fâtıma (funduszeue.info) annemiz evlenirken kocası Hz. Ali (r.a) tarafından mehir olarak kendisine kullandığı zırhını vermiştir.

MEHRİN HÜKMÜ

Mehir farzdır. Farz olması Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ile sabittir. Allah yüce kitabımız Nîsa suresi 14’üncü ayetinde ” Kadınlara mehirlerini gönül rızasıyla verin” diye emir buyurmuştur.

MEHİR OLABİLEN ŞEYLER NELERDİR?

Dinimizde satışı ve kullanışı yasak olmayan her çeşit mal veya eşya mehir sayılabilmektedir. Mehir günün şartlarına göre değerli olan bir mal, para veya eşya olmalıdır. Ev, arazi, araba gibi mülkler de mehir olarak verilebilir.

MEHRİN ÖDENMESİ

Mehir iki çeşitte ödenir:

Nikah işlemi kıyılırken peşin ödenen mehir. Buna fıkıh kitaplarımızda mehr-i muaccel denir.

Daha sonra verilmek üzere belirlenen mehir. Bu tür mehire de yine fıkıh kitaplarımızda mehr-i müeccel denir.

Sünnet olan uygulama mehri nikahla beraber vermektir. Ancak imkan olmadığı durumda ise sonraya bırakılması caizdir. Böyle bir mehir için tarih belirlenmişse vaktin gelmesiyle kadın mehri almaya hak kazanır ve hemen verilmesi gerekir. Tarih belirlenmemişse boşanma veya vefat halinde ödenmesi icap eder.

ÖRFE GÖRE BELİRLENEN MEHİR

Nikah akdi yapılırken mehir hiç konuşulmaz ve usulüne uygun bir şekilde belirlenmezse kadının emsaline bakılarak bir mehir takdir edilir. Buna emsal mehir yada mehr-i misil denir. Bunda evlenen kadının örfü ve çevresinin belirleyici rolü büyüktür. Bunun için evlenecek kadının babası tarafından en yakın hısmı olan kız kardeş, yeğen veya hala gibi kadınlardan; yaş, ahlak, bilgi, güzellik, dindarlık, bekarlık gibi niteliklerde dengi olan bir hısmı bulunmazsa eğer yabancılardan emsal alınır.

KADIN NE ZAMAN MEHRİN TAMAMINI ALMAYA HAK KAZANIR?

Kadın şu hallerde mehrin tamamını almaya hak kazanır;

- Cinsel birleşme gerçekleştikten sonra

- Cinsel birleşme gerçekleşmeden koca ölürse

- Sahih halvet meydana gelince

KADIN MEHRİN YARISINI ALMAYA NE ZAMAN HAK KAZANIR?

Kadın; cinsel birleşme ve sahih halvetten önce kocasından boşanırsa belirlenen mehrin yarısını almaya hak kazanır. Konuyla ilgili Kur’an’ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:

” Evlendiğiniz kadınları mehir tayin ettiğiniz halde temas etmeden boşarsanız tayin ettiğiniz mehrin yarısı onundur.” Bakara Suresi 2/

MEHİR NASIL DÜŞER?

Cinsel birleşme ve sahih halvetten önce boşama dışında, kadın tarafından her hangi bir sebepten dolayı boşanma veya ayrılık meydana gelirse mehir düşer. Örnek verecek olursak kadın dengi olmayan biriyle evlendiğinde velisinin itirazı üzerine hakimin evlenmeyi feshetmesi durumunda mehir düşer ve kadına hiç bir şey ödenmez.

Mehir ne demektir?

Sözlükte mehir (mehr) “ücret” mânasına gelir. Bir fıkıh terimi olarak evlilik esnasında ödenen para veya malı ifade etmesi bu uygulamanın evlilik kurumunun Sâmî kültüründeki ilk şekilleriyle irtibatlı olmalıdır (aş.bk.). Kur’ân-ı Kerîm’de mehir anlamında ecrin çoğulu olarak ücûr, farîza ve saduka (çoğulu sadukāt) kelimeleri geçmektedir. Hadislerde bu mânada daha çok mehir ve sadak terimlerine rastlanmaktadır. Bazı durumlarda “misil mehir” anlamında ukr kelimesi de kullanılmıştır. Türkçe’de ise daha çok mihr şeklinde kullanılır. Hanefîlere göre mehir, nikâhın sonuçlarından biridir. Bu nedenle nikâh esnasında belirlenmemiş olsa, hatta nikâh esnasında verilmeyeceği şart koşulsa bile evlenen kadın mehre hak kazanır.

Yüce Allah bu konuda, “Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin”  (Nisâ, 4/4) buyurmaktaydı. Âyette geçen mehir anlamındaki “sadukât” kelimesi, sadakat ile aynı kökten gelmekte ve erkeklerden, birlikte yuva kuracakları eşlerine olan sevgi, muhabbet ve sadakatlerini bir miktar mal vererek göstermeleri istenmektedir. Erkek, evleneceği kadına bunu vererek gönül yakınlığı kuracak, fedakârlık ve evlilik isteğinde samimi olduğunu göstererek sadakatini teyit edecektir. Bu da ömür boyu devam edecek birliktelikte, sadakati gösteren ilk belirti olması bakımından önemli bir uygulamadır.

Mehir kaç çeşittir?

Mehir nikâh anında belirlenip belirlenmemesine göre ikiye ayrılır. Mehrin miktarı nikâh anında belirlenmişse buna mehr-i müsemmâ denir. Nikâh esnasında mehrin miktarının belirlenmemesi veya belirlenen mehrin bir sebeple geçersiz sayılması hâlinde, evlenen kadın mehr-i misil hak eder. Bu durumda mehrin miktarı akrabaları arasında her bakımdan kendi konumuna denk olan kadınların aldığı mehrin miktarıdır. 

Mehir, ödenme zamanına göre, mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel olmak üzere ikiye ayrılır: Mehr-i muaccel, peşin olarak ödenen mehirdir. Kadın mehr-i muacceli almadan kocanın evine gitmeme hakkına sahiptir. Mehr-i müeccel ise ödenmesi sonraya bırakılan mehirdir. Bu mehrin ödenmesi için herhangi bir zaman belirlenmişse, bu tarih geldiğinde belirlenen mehrin kadına ödenmesi gerekir. Şayet bir vakit belirlenmemişse, nikâhın sona ermesiyle mehir muacceliyet kazanır ve ödenmesi gerekir. Başka bir deyişle, boşanma hâlinde kocanın bu mehri ödemesi gerekir; ölüm hâlinde de, bırakmış olduğu mirastan ödenir.

Asr-ı Saadette Mehir Uygulaması

Evlilik sırasında erkeğin verdiği mehir, onun sadakatini ifade ettiği gibi kadın açısından da maddî bir güvence anlamına gelmektedir. Mehrin önemine binaen Allah Resûlü, “Şüphesiz, şartların yerine getirilmeye en lâyık olanı, kadınları kendinize helâl kıldığınız (mehir) şartıdır.” (Müslim, Nikâh, 63) buyuruyor ve bunun kadının hakkı olduğunu bildiriyordu. Evlenecek olup da maddî durumu iyi olmayan bir sahâbîye, demirden bir yüzük dahi olsa bulup kadına vermesini (Buhârî, Nikâh, 41) isteyen Hz. Peygamber (sas), nikâh akdi sırasında kadına verilecek mehrin gerekli olduğuna işaret etmiştir. Ancak mehrin miktarı evlenecek kişilerin maddî durumlarına ve yöresel şartlarına göre belirlenecekti. Mehir miktarı belirlenirken aşırıya gitme ihtimaline karşılık, “Nikâhın en hayırlısı, en kolay olanıdır.” (Ebû Dâvûd, Nikâh, ) “Kadınların en bereketli olanı, mehir konusunda en fazla kolaylık sağlayanlarıdır.”( Müstedrek, II, )uyurarak da itidali tavsiye ediyordu.

Yardımlaşmayı ve insanların ihtiyacını gidermeyi tavsiye eden Peygamber Efendimiz (sas) maddî imkânsızlıktan dolayı evlenemediğini söyleyenlere yardımcı olup evlenmelerini sağlamıştır. Bir gün yeğenlerinden Abdülmuttalib b. Rebîa ile Fadl b. Abbâs Resûlullah’a evlenmek istediklerini fakat mehir verebilecek bir şeyleri olmadığını söylerler. Zekât memuru olarak görevlendirilmelerini ve buradan elde ettikleri gelir ile evlenmek istediklerini belirtirler. Ancak Hz. Peygamber bu isteklerini kabul etmez, kendi özel gelirinden mehir masrafı vererek yeğenlerine yardımcı olur.( Ebû Dâvûd, İmâre, )

Kadın mehir olarak mal olmayan bir şey isteyebilir mi?

Peygamber Efendimiz, kaza umresine hazırlanırken hicretin yedinci senesinde Mekke’deki amcası Hz. Abbâs’a haber göndererek Meymûne ile evlenmesi için aracılık yapmasını istedi. Hz. Peygamber'in evlilik teklifi kendisine ulaşan Meymûne, kendini ona hibe ettiğini söyleyerek mehir istemediğini bildirdi. Bunun üzerine, “Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık)” Ahzâb, 33/50 âyeti indi ve evlilikleri onaylanmış oldu. (İbn Hişâm, Sîret, VI, 61)

Ebû Talha el-Ensârî dul kalan Ümmü Süleym’e evlenme teklif etti. Ümmü Süleym, onun putlara tapmaktan vazgeçip İslâmiyet’i kabul ettiği takdirde mehir almadan kendisiyle evleneceğini söyledi. Bunun üzerine Ebû Talha müslüman oldu ve Ümmü Süleym ile evlendi. Ümmü Süleym'in bu davranışı Peygamber Efendimizin övgüsüne mazhar oldu. Bu olay müminlerin dilinde Asr-ı Saadet'ten bu güne gelen bir darb-ı mesel oldu. Şöyle diyorlardı: "Ümmü Süleym'in mehrinden daha kıymetli bir mehir duymadık."

Allah Resûlü, o günkü şartlarda çevresindeki insanların ekonomik imkânsızlıklarını da göz önüne almaktaydı. Evleneceği eşine verebileceği hiçbir maddî varlığı olmayanlar için de farklı önerilerde bulunmuştur. Bu durumdaki kadın ve erkeğin kendi aralarında anlaşmaları hâlinde sadece maddî değere sahip malların değil, mânevî değeri yüksek olan bir şeyin de  mehir olabileceğini belirtmiştir. Nitekim evlenmek isteyip de hiçbir mal varlığı olmayan bir sahâbîyi, Kur’an’dan ezberinde bulunan sûreleri eşine öğretmesi karşılığında bir kadınla evlendirmiştir. (Buhârî, Nikâh, 41)

Mehri, kadının en tabiî hakkı olarak gören Peygamber Efendimiz, câhiliye döneminden kalan ve “şiğâr” denilen evliliği de kaldırmıştır.

Kültürümüzde “değiş tokuş” denilen bu nikâh çeşidinde erkekler, mehir vermeksizin velâyetleri altında bulunan kızlarını veya kız kardeşlerini karşılıklı olarak değişmekteydiler. (Müslim, Nikâh, 61) Böylece o dönemi insanları şiğâr nikâhıyla mehir ödeme sorumluluğundan kendilerini kurtarmış oluyorlardı. Bundan dolayıdır ki Hz. Peygamber, günümüzde mehir ödemeden yapılan bazı “berdel” usulü nikâhlar da dâhil olmak üzere bu tür mehirsiz nikâhı yasaklamıştır. (Buhârî, Nikâh, 29)

İslâm öncesinde eşini kaybetmiş dul hanımlar da ciddi sıkıntılar yaşıyorlardı. Kocalarının aileleri ve yakınları bu kadınları zorla sahipleniyor, ya kendileri onlarla evleniyor, ya istedikleri kişiyle evlendiriyor ya da hiçbir zaman evlenmelerine izin vermiyorlardı. Dul bir kadın yeniden evlenmek konusunda asla söz sahibi değildi. Ancak kocası tarafından kendisine ödenmiş mehiri kocasının ailesine iade etmesi hâlinde evlenmesine izin verilebiliyordu. Kadın bir anlamda ölen kocasının mirası olarak değerlendiriliyordu. Kadına kendi evliliği konusunda dahi söz hakkı vermeyen bu gelenek, “Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir.” (Nisâ, 4/19) âyetiyle reddedildi

Kadın hangi durumlarda mehir alamaz?

Nikâh akdi yapıldıktan sonra eşler arasında cinsel birleşme veya sahih halvet (cinsel ilişkide bulunmalarına herhangi bir engel olmayan bir ortamda başbaşa kalmaları) gerçekleşirse, erkek, kadına mehrinin tamamını vermekle yükümlüdür (İbnü’l-Hümâm, Feth, III, ).

Evlenme akdi sahih olur, fakat ilişki veya sahih halvetten önce kadının sebep olmasıyla ayrılık vaki olur veya kadın mehri karşılığında eşinden ayrılma yoluna giderse (muhâlaa) mehir hakkı düşer (İbn Kudâme, el-Muğnî, X, ; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, III, ; el-Fetâvâ’l-Hindiyye, I, ).

Mehrin alt ve üst sınırı var mıdır?

Mehir olarak maddî veya malî değeri olan her türlü menfaat tespit edilebilir. Mehrin en az miktarı Hanefîlere göre 10 dirhem (o dönemlerde yaklaşık iki koyun bedeli), Mâlikîlere göre ise 3 dirhem gümüştür. Şâfiî ve Hanbelî hukukçulara göre ise mehrin alt veya üst sınırı yoktur. Mehrin üst sınırının olmadığı konusunda Hanefî ve Mâlikîler de diğer iki mezhep gibi düşünmektedir. Hz. Ömer kendi halifeliği döneminde evlilikleri kolaylaştırmak için mehre üst sınır getirmek istemiş, fakat bir kadının “…Onlara kantarla vermiş olsanız da hiçbir şeyi geri almayın” (Nisâ, 4/20) âyetini delil getirmesi karşısında bu düşüncesinden vazgeçmiştir.

Mehir bütünüyle kadının malıdır, onda dilediği gibi tasarruf edebilir. Evlenecek kadın veya yakınları mehir karşılığında bir çeyiz hazırlamak mecburiyetinde değildir.

Mehrini eşine bağışlayan kadın daha sonra bu bağışından dönebilir mi? 

Mehrini aldıktan sonra eşine bağışlayan kadın bunu teslim etmeden önce bağışından dönebilir; zira teslim gerçekleşmediği için hibe akdi tamamlanmamış; yani bağış gerçekleşmemiştir. Ancak hibe edilen mehrin teslimi gerçekleşirse kadının bu hibeden vaçgeçme hakkı yoktur (Mevsılî, el-İhtiyâr, III, 48, 52). Şayet kadın mehrini almamış ve kocasının zimmetinde borç olarak bulunuyorsa bu mehrini bağışlar ve koca da kabul ederse artık geri dönemez. Çünkü borç kocanın zimmetinde olduğu için hibe akdiyle kabz (teslim alma) tamamlanmış olur. Şu da bilinmelidir ki, mehrin veya başka bir malın hibesinden maksat, eşler arasında bağlılığı ve kaynaşmayı güçlendirmektir. Hibeden dönmek ise bu bağlılığı ve kaynaşmayı koparmak anlamına gelir; eşler arasında sevgisizliğe ve soğukluğa sebep olur. 

Mehri ödenmeden ölen kadının mehrinin hükmü nedir?

Mehir kadının nikâh ile hak kazandığı bir alacağıdır (Nisâ, 4/4, 24). Kadın hayatta iken kocası bu hakkını vermemişse ölümünden sonra mirasçılarına vermek zorundadır (Mevsılî, el-İhtiyâr, III, 91). Dolayısıyla kadın ölünce henüz almadığı mehri de dâhil olmak üzere kendisine ait mal varlığı, teçhiz ve tekfin işlemi yapılıp borçları ödendikten ve vasiyeti şartlarına uygun olarak yerine getirildikten sonra, mirasçılarına intikal eder. Koca da diğer mirasçılar gibi hissesi oranında karısının mirasından pay alır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası