bu kimin hıyarı buu / Panama Deniz Hıyarı Çin Pazarında Büyük Potansiyele Sahip

Bu Kimin Hıyarı Buu

bu kimin hıyarı buu

Deniz hıyarı, sarbanbaşı, Malcolm X Aborijinlerİslamiyet’le nasıl tanıştı?

GSMH’sı en yüksek ülkelerden biri olan, İnsani Gelişmişlik Endeksi’nin 2. sırasındaki yerini uzun süredir koruyan ve dünyanın en çok göç alan ülkelerinden Avusturalya’nın en fakir ve gariban halkı Aborijinler, 24,5 milyonluk ülke nüfusunun %2,8’ni oluşturuyorlar. Kıtada hâlihazırda Aborijin ve -adanın diğer yerli halkı olan- Torres Boğazı Sakini yaşıyor.

Avusturalya’nın %48’i Hıristiyan (’da bu rakam %88), bunda şüphesiz, Asya ve Afrikalı göçmenleri saf dışı bırakan ve yıllarında hüküm süren beyaz göçmen politikasının etkisi çok büyük. Bu yasa ile ırkçı bir siyaset güden Avusturalya hükümeti ülkeye sadece İngilizce konuşan “beyaz Avrupalıların” göçünü olanaklı hâle getirmiştir.

Diğer yandan bu tabloda yüzyılın başlarından itibaren kıtada varlıklarını göstermeye başlayan misyonerlerin ve Aborijinler üzerinde uygulanan baskı politikalarının etkisi de yadsınamaz. Nitekim Aborijinlerin %54’ü Hıristiyan dinine mensup.

İstatistiksel verilere göre ülkede Hıristiyan nüfus gün geçtikçe azalıyor: ’da dinsizlik oranı %18,7 iken, ’da %30,1. Dinsizlik gittikçe artıyor, ve âdeta Avusturalya’nın ikinci büyük dinî hâline gelmiş durumda. Aborijinler arasında ise %36’lık bir dinsizler güruhu bulunuyor.

Doğu Asya dinleri ile İslam’ın payları ise %’lük dilimlerde. bin müntesibiyle İslam (%2,6) Avusturalya’nın 2. büyük dini olmasına rağmen Budizm (%2,4), Hinduizm’le (%1,9) araların pek bir rakamsal fark yok. Buna rağmen Hinduizm’le beraber en hızlı yayılan din olarak istatistik cetveline geçmiş durumda.

AH ULAN RIZA Neden halâ gelmedi, yoksa Saati mi şaşırdı hıyar? Gerçi hiç saati olmadı ama En azından birine sorar. Cebimde bir lira desen yok, Madara olduk meyhaneye! Ah eşşek kafam benim, Nasıl da güvendim bu hergeleye! Gelse, balığa çıkacaktık, Ne çekersek kızartıp birayla yutacaktık. Kafamız tam olunca, şarkılar döktürüp Enteresan hayâllere dalacaktık. Bu sandalı geçen hafta denk getirip Çalıntıdan düşürdük. Arkadaşlar ısrar etti, Biz de, iyi olur, bize uyar diye düşündük. Saat sekizde gelecekti, Bana birkaç milyon borç verecekti. Yoksa o nemrut karısı kaçtı da Onun peşinden mi gitti? Eğer öyleyse yandık, Gudubet gene yaptı yapacağını! Geçen sene de merdivenden itip Kırmıştı Rıza'nın bacağını. Abi, kadında boy şu kadar; Kalça fırıldak, göz patlak, kafa çatlak! Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak, Ya horlarken Rıza'yı boğacak! Bak, şimdi acıdım, aşkolsun adama, Ben olsam, vallahi baş edemem!.. Hele beş tane velet var ki boy-boy, Allah'tan düşmanıma dilemem! Aslında iyi çocuktur Rıza, efendi huyludur, Herkesin suyuna gider. Yoksa, kalıba vursan hani, Tek başına on tane adam eder! Bir keresinde, hiç unutmam Üç-beş zibidi haraca dadandı; Rıza, sandalyeyi kaptığı gibi Herifleri hastaneye kadar kovaladı! Aynı mahallede büyüdük, aynı kızları sevdik, Aynı kafadaydık. Orta ikiden bıraktık, matematik ağır geliyordu, Biz, başka havadaydık. Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır, Aynı takımı tutardık. Fener'in her maçına iddialaşıp Millete az mı yemek ısmarladık!.. Bir tek askerde ayrıldık, Bana Bornova düştü, ona Gelibolu. Döner dönmez evlendirdiler, En büyük salaklığı da bu oldu!.. Bense hiç düşünmedim, zaten param yoktu. Hep tek tabanca gezdim. Benim beğendiğimi anam istemedi, Onun gösterdiğini ben sevmedim. Neyse, bunlar derin mevzu Anlaşıldı, bu herif artık gelmeyecek. Ufaktan yol alayım Anam evde yalnız, şimdi merağından ölecek!.. Gittim, vurup kafayı yattım; Rüyamda gördüm, gülümseyerek geldiğini. Ne bilirdim, yolda kamyon çarpıp Hastaneye kavuşmadan can verdiğini!.. Vay be Rıza!.. Sonunda sen de düşüp gittin Azrail'in peşine! Dün, boşuna günahını almışım, Ne olur, kızma bu kardeşine! Öğlen kahvede söylediler, Rıza öldü, dediler Ne kolay söylediler! Sanki dev bir taş ocağını Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler! Ah dostum o kocaman gövdene O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler? O zalim tabutun tahtalarını Senin üstüne nasıl böyle çivilediler? Yani sen şimdi gittin, yani yoksun, Yani bir daha olmayacak mısın? Yani bir daha borç vermeyecek, Bir daha bira ısmarlamayacak mısın? Peki, beni kim kızdıracak, Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak? Peki, beni bu köhne dünyada Senin anladığın kadar kim anlayacak? Ulan Rıza ne hayâllerimiz vardı oysa, Ne acayip şeyler yapacaktık Totoyu bulunca dükkân açacak, Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık. Talih yüzümüze gülecekti be!.. Karıyı boşayıp sıfır mersedes alacaktık. Hafta sonu iki yavru kapıp Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık! Ah ulan Rıza bu mahallenin, Nesini beğenmedin de öte yere taşındın? Ara sıra gıcıklaşırdın ama inan ki, Benim en kıral arkadaşımdın!.. Ah ulan Rıza ben şimdi, Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim? Senden ayrılacağımı sanma, Bir kaç güne kalmaz, ben de gelirim!..
Yusuf HAYALOĞLU


Velinin, nikâhlamak hakkı olduğu gibi, peder ve pederin pederinden mâdâ olan velinin (1), nikâhlamakta, sagir ve sagire için, bülûğ hiyârı, ve malikinin nikâhlamasında, memlûke için, azatlık hiyârı dahi vardır.

Kadınlar, erkeklerin velâyeti altında olduğu, ve diğer tâbir ile, nikâh bir nevi milk (2), demek bulunduğu için, baliganın nikâhı, kendi rızasına muallâk kılınmış, ve bâliğ olmayan için dahi, âtîdeki vech üzere hiyâr hakkı verilmiştir ki, onun bülûğa ermemiş sabiye dahi, şümulü olmuştur. Câriyenin, azatlık hiyârı, bülûğ hiyârının da yerine kaim olur.

Bülûğ hiyârı: Bülûğ sebebiyle, nikâhı fesh ettirmeğe, muhayyer olmak demektir ki, sagir yahut sagire baba ve ceddinin gayrisi tarafından — vilâyetle — edilen akde vâkıf olduklarına göre, bülûğ sırasında, ve haberleri olmadığına göre bâliğ olduktan sonra haberdar olduklarında, nikâhlılarını istemezlerse, taraflar huzurunda, hâkimin hükmü ile, nikâhı feshedebilirler (3). İşte bu hiyâra, bülûğ hiyârı denildiği gibi, (idrâk hiyârı) dahi denilir. Mezkûr, hiyar, talâk değildir (4).

Mezkûr hiyâra ehil olan küçükler, mezkûr hakkın kendilerine teveccüh ettiğinde, nefisleri ihtiyar edip, feshi istediklerine, hemen işhat etmek lâzımdır. Ondan sonra rızaya delil olmadıkça, hâkime müracaat gecikmiş olabilir.

Kızın bülûğü ânında, nikâhı bilip kendi ihtiyâriyle sükût etmekle, hiyârı, bâtıl olur. Meselenin hükmünü bilmemesi, onun için özür sayılmaz. Eğer, nikâhtan haberi yok idiyse, nikâhlı olduğunu bilip sükût edinceye kadar hiyârı bâkî bulunur.

Oğlanın bülûğa erip sükût etmesiyle — ve meclisten kıyamı ile — hiyârı bâtıl olmayıp, bütün ömrünce, onun için hiyârı bâki olur. Delâleten olsun, onun rızasına bakılır. Eğer rızasını söylerse yahut muvakaa veya mehri muacceli teslim yahut iltizamı nafaka, etmek gibi, rızasına delâlet edecek şeyi, işlerse, hiyârı kalmamış olur. Nikâhtan mâdâya cehl, onun hakkında dahi, özür değildir.

Fesihten evvel, vefat vukuunda, aralarında tevarüs cereyan eder. Fesihten sonra, irs sebebi kalmaz.

Sagîr ve sagîreyi nikâhlayan velî, baba olduğu yahut baba babası bulunduğu surette — sûü ihtiyâr ile — mârûf olmamak ve akdin icrası anında sarhoş bulunmamak şartiyle, nikâh nâfiz ve lâzım olup, bülûğ hiyârı dahi olmaz (5).

Eğer tamamdan veya sefehinden nâşî, — süû ihtiyâr ile — mârûf ve yahut akd ederken, sarhoş bulunursa, sagîreyi küfünün gayriye veya mehri mislinden aza, ve sagîri, mehri mislinden çoğa, tezviç ve ilkâh etmesi sahih olmaz.

Hiyârı itk ki ona azatlık hiyârı dahi denir: azat sebebiyle câriyenin, nikâhı fesh etmek muhayyerliği demektir. Efendisi yahut hanımı tarafından, birine tezviç ve inkâh edilmiş olan, memlûke, azat olunduğunda, zevcini istemezse, ondan ayrılabilir. İşte hiyârı itk, budur.

Bunda hâkimin hükmüne hacet olmayarak, câriye kendinin azat edildiğini bildikten sonra, «ben nefsimi ihtiyar ettim» demesi kâfidir (6).

Bu bapta, cariyenin azatlığa yahut nikâha bilgisizliği özür olduğu gibi, meselenin hükmüne, cehli dahi özürdür (7).

Erkek köle için, hiyârı itk yoktur.

Vilâyet, bülûğ ile ve memlûkeye göre, azat ile münkati olacağından, âkil olan, hurrei bâliğa ve azatlı baliğa, bakir dahi olsa, nikâha cebr olunamaz (8). Kendinin rızası lâzımdır. O da, seyyibin söylemesiyle, ve bakirenin, söylemekte sıkıldığı, en yakın velîsine karşı red etmeyerek sükût etmesiyle, malûm olur.

İstihza etmeyerek gülmek, ve sessiz ağlamak dahi, rıza sayılır.

Azatlığa dahi şâmil olmak üzere, hürrei mükellefenin velîsi olmadığına göre, — alel-itlâk (9) — Nikâhı ittifakla, ve velisi olup ta, hazır veya razı olmadığına göre, — zahiri rivayette — sahih ve nâfizdir (10).

Hürrei mükellefe nefsini — velînin izni olmaksızın — küfünün gayriye tezviç etmiş olursa, asabeden bulunan velî için, itiraz hakkı vardır ki, o velî, hâkime nikâhı feshettirebilir. Nitekim, beyanı gelecektir.

Mezkûr nikâhın esasen, câiz olmaması — rivayetin zahirine muhalif olarak — bilâhare, fetvâ olmuştur. Muhtar olan da budur.

(1) Velev ki, vâlide yahut hâkim olsun.

(2) Hazreti Ayişeden rivayet edilen hadiste, varit olduğuna göre: «Nikâh, rikdemektir: Kişi, kendi kerimesini, kime nikâhlıyor, iyi baksın» buyurulmuştur. Diğerbir hadisi şerif mefhumuna göre, (Bâzı zevce, esirin boynunda, bitlenmiş tüylü lâleyebenzer ki, boynunu, ondan kurtarmak, çok müşkül olur.)

(3) Baba ve ceddin gayri velînin akd eylediği nikâhı, zevc gaip iken, zevce,bülûğ hiyârı ile feshe kaadir olamaz. Hâkimden gayri velisi olmayan, sagire Hindi,hâkim mehri misliye, küf'u Zeyde tezviç ettikten sonra, Hind bâliğa olduğu zamanda, nefsini ihtiyâr ve işhad edip, - bülûğ hiyârı ile - o akdi, Zeydin huzurunda hâkime, fesh ettirir.

(4) Talâk kitabına bakınız. Bâliğa Hinde nikâh haberi, vâsıl oldukta fesh edip,sonra razı olsa akdin tecdidine ihtiyaç vardır.

(5) Çocuğu, küfünün (denginin) gayriye tezviç eden: Meselâ oğluna bir memlûke ve kızına bir köle nikâhlayan yahut oğlunun zevcesi mehrini gayet ziyade vekızının mehrini noksan kılarak, gabnı fâhiş eyleyen babanın, o tezvici sahihtir veceddin gayrisi için, bu câiz değildir.

(6) Zeyd, câriyesi Hindi, Arnre tezviç ettikten sonra, azat edip sonra, Hindazat olduğunu öğrendiği mecliste, nefsini ihtiyar etmeyip kendini Arnre teslimetmekle, Amr dahi Hinde mukarrenette bulunsa, - bilâhare - Hind nâdim olarak,mezkûr akdi feshe kaadir olur mu? Cevabı: Olmaz.

(7) Hiyârı itkin, hiyârı bülûğa muhalif olduğu, vecihlerden biri budur. Biridahi, bundan sonra mezkûr olandır ki, hiyâri itk, yalnız câriye için sâbit olur. Hiyârıbülûğ ise, hem kız ve hem oğlan için sâbit olur. Üçüncü vech budur ki, mûtakanınmuhayyerliği, talâk ile muhayyerede olduğu gibi, âhar meclise kadar, imtidat eder.Dördüncü vech bu ki, hiyârı itk, muhayyerede olduğu gibi meclisten kıyam ilebâtıl olur. Bülûğ hiyârı ise, seyyib ve gulâm hakkında - meclisten kıyam ile - Bâtılolmaz. Beşinci vech dahi, budur ki, hiyârı bülûğda, kaza şarttır. Hiyârı itk'te şartdeğildir.

(8) Bu cebir, velilerin cebridir. İkrahen cebr, nikâha mâni değildir.

(9) Yâni, küf'ü olsun olmasın.

(10) Asıl budur ki, malında mutasarrıf olabilen, nefsinde dahi, mutasarrıftır.

Hıyar soyuculuğundan keman resitaline

Yaşadığımız dünyanın çehresi, hayallerimiz ve tahminlerimizden çok daha hızlı bir şekilde değişiyor. Hayal ve tahmin insana ait olmasına rağmen bu değişim yine insan eliyle, insan müdahalesiyle gerçekleşiyor. Sınıflandırma yapmaksızın bir bütün içinde değişime uğruyor dünya.

Önemli olan bu değişimi kabul edip gerisinde kalmadan, mücadeleyle kısa sürede çok şey yaparak, değişimin kontrolünü elde tutarak dengeli sinerjiyi oluşturmaktır. Değişime ayak uyduramayanlar geleceği yeniden oluşturmada yetersiz kalırlar.

Bir defasında Eminönü'nden Üsküdar'a vapurla geçerken birden tatlı bir keman sesi yayılmaya başladı. Arkasından kemanın tellerini titreten beyefendi bir şarkı söylemeye başladı. Şarkının bitimiyle bir alkış koptu ve keman ziyafeti devam etti. Bu sefer yolculardan bir bayan eşlik etti kemancıya. Bu müzik ziyafeti Üsküdar'a kadar sürdü. Yolcular inerken keman çalan müzisyeni bahşişlerle ödüllendirdiler.

Bu hoş tabloyu büyük bir zevkle seyredip dinlerken zihnim birden on yıllar öncesine gitti. Sanırım 'lı yılların başlarıydı. Yine bir vapurdaydım. Sakin sakin yolculuk yapmayı düşünürken birden "Sayın ağabeylerim ve ablalarım" diyen bir sesle irkilmiştim.

Elinde bir çanta ve üzerinde (affınıza sığınarak) hıyar bulunan bir tepsiyle ortaya atılan birisi teklifsizce devam etti: "Şu elimde gördüğünüz hıyar soyucu ile hıyarlarınızı kolaylıkla soyabilirsiniz. Ayrıca bunun yanında vereceğim kabak oyucu ile kabaklarınızı oyabilirsiniz. Bitmedi yanındaki bu patates dilimleyici ile patateslerinizi dilimleyebilir, şu domates kesiciyle"

Yaklaşık on adet kesici ve deliciyi hararetle anlatan ve hepsini birden 1 liraya (1 milyona) satan satıcımızdan sonra ortaya atılan bir başka satıcı başlardı: "Abilerim, ablalarım, elimde gördüğünüz şu tarak ile"

Ve daha neler neler

Oyuncaktan kibrite, tavadan testereye envaı çeşit eşyanın satıldığı vapurlarda bugün kemandan gitara, flütten bağlamaya çeşit çeşit müzik aletiyle terennüm edilen türkü ve şarkılar arzı endam ediyor.

Yine aynı yıllarda kalabalık meydanlarda gördüğümüz "Bul karayı, al parayı" dolandırıcıları yok bugünlerde ortalıkta. Yine cadde ve meydanlarda görmeye alışkın olduğumuz aynalı ayakkabı boyacıları da yok. Neredeyse her sokakta görmeye alışkın olduğumuz terzilerimiz de yok bugün

Geçmişten günümüze ortaya çıkan bu değişimler toplum yaşamımızdaki değişimler hakkında da ipuçları veriyor aslında. 'Hıyar soyucu' basitliğinden 'keman resitali' kalitesine uzanan değişim toplum olarak kat ettiğimiz yaşam biçimi yolunun bir göstergesi.

Terzilerin ve ayakkabı boyacılarının ortadan kaybolması ise tüketim toplumu haline geldiğimizin en büyük nişanesi. Artık eskiyen elbise ve ayakkabılarımızı tamir ettirmek yerine çöpe atıp yenisini almayı tercih ediyoruz.

Değişim elbette kaçınılmaz! Değişmeyen tek şey değişimin kendisi!

Ama keşke bu değişimin hep güzele ve olumluya doğru olmasını sağlayabilsek Toplum aklımızın bir kısmı güzeli geliştirmeye yararken diğer yarısı çirkinliği büyütüyor.

Yine de ümit var olmak için yeterince sebebimiz var.

Bugün dünya yeni bir değişime gebedir. Yaşanan bir takım kaotik çalkantılar değişimlerin habercisi niteliğindedir. Kaos: evrenin düzene girmeden önce içinde bulunduğu, biçimden ve düzenden yoksun, uyumsuz ve karmakarışık olan durumdur.

Net olarak söyleyebiliriz ki pandemi süreciyle başlayan değişim, şer odaklarının da çöküşünü başlatmıştır. Ümitleri yeniden yeşerten olumlu değişimlerin doğum sancısının başladığını söyleyebiliriz.

Ülkemizin son yüz yılına nazar ettiğimizde iç ve dış siyasetin ne kadar değişikliğe uğradığını görebiliyoruz.

Bu günlerde küresel etkiden dolayı duyulan ekonomik serzenişler olsa da toplumun, standartlarını eksiltmeden hayatına devam ettiğine şahit oluyoruz. Toplumun özellikle uluslararası arenadaki muvaffakiyetleri görmeye devam ettikçe ümit var olma hali de devam edecektir.

Türkiye bugün eğer dünya küresel düzeninin sağlanmasında başat rol oynuyorsa - ironi yapacak olursak- işte bu, ülkemizin hıyar soyuculuğundan keman resitali seviyesine yükseldiğinin en büyük göstergesidir.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası