kaynağı değiştir]
Selahaddin Eyyubi'nin 17 oğlu ve bir kızı olmuştur. Eyyûbîlerin tarihçisi İbn Kesir'in eserinde verilen bilgilere göre bilinen çocuklarının isimleri şunlardır:[73]
Günümüzde hala Selahaddin-i Eyubi Kürtmü yoksa Türkmü tartışmaları gereksiz bir şekilde sürüp giderken, selahaddin-i kısaca tanıyalım; Müslümanların en sıkıntılı dönemlerinde adeta hastayı ayağa kaldıran Selahaddin aynı zamanda bir alçakgönüllülük, merhamet ve iyilik âbidesidir. Karşısındaki kim olursa olsun onu büyük bir sabır ve dikkatle dinleyen , fikirlerine hürmet gösteren bir komutandır. İslamın hem adaletini zenginliğini bütün dünyaya göstermiştir.
Kudüs'te namaz kılabilmeyi dünyanın bütün hazinelerinden daha değerli bulan Selahaddin’ın savaş teknikleri ve üstün cesareti de tartışmasız her insanın sahip olamayacağı bir lütuftur.
Selahaddin-i Eyyubi'nin yılında çizilmiş olan bu portresi İtalya'nın Flaransa kentindeki UFFİZİ sanat Galerisinde sergilenmektedir.
Selahaddin’in Kürtmü, Türk mü tartışmalarına, orijinal nüshası Libya’nın İskenderiye kütüphanesinde bulunan ve Fransız yazar Genevieve Chauvel tarafından Romanlaştırılan “Ben Selahaddin” isimli kitapta Selahaddin’in kendi el yazması günlüklerini yayınlanarak nokta konulmuştur.
Selahaddin Günlüğünde aynen şöyle anlatıyor kendini; “Önce, ben Kürdüm. Ramadi aşiretindenim. Bu aşiret, Kürdlerin en eski ve asil aşiretlerinden biridir.Aşiretin yerleşik yeri, Batı Azerbeycandır. Dedem Şadinin babası Mervandan önceki soyumuz üzerine fazla bilgim yoktur.
yy'e ait el yazmasından bir selahaddin tasviri
Bizim beşiğimiz sayılan Dovin, yüzyılda Küçük Ermenistan’ın başkenti funduszeue.info İç Ermenistan da diyorlardı. Amcam Şêrkoh ve babam Eyup Dovin’de dünyaya geldiler. ’de Dovin Türkmenlerin saldırısına uğradığında, dedem Şadi iki oğlunu ve karısını yanına alarak, canlarını Türkmenlerin acımasız katliamından zor kurtarmışlardır. Türkmenler acımasız bir katliam, büyük bir tahrip vevicdansızca bir talanla Dovin’i yerle bir etmişler. Bununla birlikte,bizimkiler de bütün varlıklarını Türkmenlere kaptırmışlar, sadece canlarını kurtarabilmişlerdir.
Bu katliamdan kurtlan dedem Şadi, Bağdat’ı hedef alarak güneye doğru kaçmaya devam ediyor. Bağdat, o sıralar halifeliğin merkezi ve Selçuklu hanedanlarından Melik şah’ın oğlu Sultan Muhammed tarafından yönetiliyordu. Dedemin eski dostu Behruz da burada vezirdi. Bu Behruz, daha önce Dovin’de bir esirdi. Dedem bunu buradaki esaretten kurtararak, İsfahan'daki Selçuklu sarayında prenslere öğretmen olmasını sağlamıştı. Sultan Muhammed Bağdat’a yönetici olunca, hocası Behruz’u da buraya vezir yapmıştı.”
“Bağdat’a vardıklarında dedem Şadi, eski dostu ve Bağdat Veziri Behruz’u görebileceğini ve ondan yardım alabileceğini düşünüyordu. Aile Bağdat’avardığında doğruca saraya gittiler. Vezir Behruz, dostu Şadi’yi çok iyi karşıladı. Hal hatırdan sonra Şadi olanları Behruz’a anlatıyor. O da büyük birdikkatle dostu Şadi’yi dinledikten sonra, “Şadi” diyor “Allah seni bana gönderdi. Pek yakında Tikrit’i aldık. Orada yöneticimiz yoktur. Seni Tikrit’e yönetici olarak atıyorum ve bundan sonra senin unvanın ‘Dizdar’ funduszeue.info kısa sürede Tikrit’e gideceksin, görevine başlayacaksın.”
“Tikrit’e geldikten kısa bir süre sonra dedem Şadi öldü. Mezarı Tikrit’funduszeue.info büyük oğlu babam Eyup geçti. Babama da ‘Necm ed-din’ unvanı verildi. Dinin yıldızı. Babam, Iraklı bir aşiret reisinin kızı El Harimi ile evlendi. Buevlilikten ağabeyim Şahin şah ve Turan Şah, sonra üçüncü oğul olarak, ’de ben dünyaya geldim. Ama tanrı, beni çok ilginç bir şekilde dünyaya gönderdi.
Amcam Şêrkoh, vezirin çok sevdiği hukukçu bir gence kızıp, bir kılıç darbesiyle kellesini uçurunca, vezir de babamın bütün yetkilerini elinden alıyor ve “şafak atmadan Tikrit’i terk et, yoksa daha çok kelle uçacak’ diyor. Bunun üzerine bütün aile, hemen yol hazırlıklarına başlıyor. Tam bu sırada, ben annemi sıkıştırıyorum ve kadınlar bölümünde annemin sancıları tutuyor. Şafak atmadan beni bir kundağa beliyor, bir hizmetçinin kucağına tutuşturuyorlar, kervan Musul’a doğru yola koyuluyor. Ancak ikinci günü akşam, kervanın konakladığı yerde benim doğumumu kutluyorlar. Babamın anlattığına göre; çokcılız ve çelimsiz bir çocuk olduğum için, öleceğimi düşünerek, istemeyerek bana Yusuf adını veriyor, ikinci adımı da Selahattin koyuyor. Daha sonraları Selahattin benim birinci adım oldu.”
“Babam Eyup Tikrit’ten sürüldükten sonra, hedefi Musul olarak seçiyor ve yoluna devam ediyor. Çünkü Musul’un yöneticisi Zengi babamın çok iyi bir dostu funduszeue.info doğmadan önce ’de, Tikrit yakınlarında, Zengi Selçuklulara yeniliyor vekaçıp babama sığınıyor. Babam da, Zengi ve adamlarının canını kurtarıyor veMusul’a yeniden dönmesine yardımcı oluyor. Aile Musul’a vardığında Zengi, dostu Eyüp’e vefa borcunu fazlasıyla ödemeye çalışıyor.
Bize Dicle’nin kenarında büyük bir bahçenin içerisinde, taştan ve çamurdan yapılmış çok büyük iki katlı bir ev verdiler. Musul’un çevresi uçsuz bucaksı zokaliptüs ormanlarıyla kaplıydı. Bahçemiz portakal, limon ve diğer bütün meyveağaçlarıyla doluydu. Annem son derce becerikli ve zevkli bir kadındı. Bin birçiçekle dolu olan bahçemizi daha da zenginleştirerek gerçek bir cenneteçevirdi.
Zengi’nin düşmanları da çoktu. İran Selçukluları, Şamdaki Nusayriler,Diyarbakırlı ve Erbilli Kürdler ve batıdan gelen Franklar. Biz Musul’a varırvarmaz, babam ve amcam da Zengi’nin ordusuna katılarak Frankları denize dökmeyegittiler. Annem üç oğluyla yalnız kaldı. Benim çelimsizliğime çok üzülen annem,bütün zamanını bana ayırıyor, beni ipek kundaklara beleyerek büyütüyordu.
Zengi, Şam ve çevresinde stratejik önemi olan bir çok kaleyi alıyor, bunların en önemlisi olan Baalbek’e babamı komutan olarak atıyor. Babam buraya yerleşir yerleşmez, bizi Musul’dan almak üzere adamlarını gönderiyor. Ben artıkbüyümüştüm ama babamı hiç görmemiştim ve sesini hiç duymamıştım. Sadece beni ipekli ve kokulu kundaklara beleyen ve güzel sesiyle ninniler söyleyen annemin sesini duymuştum. Baalbek’e vardığımızda, altın takılarla bezenmiş ipekkalpaklı resmi elbiseler içerisinde bizi karşılamaya gelen babamı görünce,korkudan ağladım ve annemin arkasına saklandım. Ayrıca bu heybetli adamın,annemin gözlerine bakarak ağladığını gördüm. Annem de bu heybetli adamı tesellietmeye çalışıyordu. Büyüdükten sonra öğrendim ki, babam bizden ayrı kaldığı üçyıl içerisinde başka bir kadınla evlenmiş, annemin de bundan haberi yokmuş.”
“Ben çok güzel bir şehir olan Helipolis’te büyüdüm. Babam buraya bir camive sofiler için de bir manastır yaptırdı. Babamı resmi elbiselerinin dışında vegeleneksel Kürd kıyafetlerinin içinde görebilmek için, hep ikindiyi beklemek mecburiyetindeydim.
Amcam Şêrkoh, ağabeylerime savaş oyunlarını öğretmeye başladığında, bençelimsiz halimle onları kıskanırdım. Bu arada okula başladım. Hocalarımsufilerden oluşuyordu. Okumayı öğrendikten sonra, en çok okuduğum sufilerdenGazali beni etkilemiştir.
Bize bu güzel yaşamı sağlayan Zengi 14 Eylül ’da öldürüldü. Kısa bir süre sonra Şam’ın büyük ordusu kapımıza dayandı. Amcam Şêrkoh’un girişimleri sonucuçok sayıda Kürd aşireti bizi destekledi. Taraflar büyük kayıplar funduszeue.info pazarlık yapmaktan başka çare kalmamıştı. Böylece Baalbek eski sahiplerine verildi. Buna karşılık Şam’da bir ev ve arazi aldı, böylece Şam’ataşındık. Amcam Şêrkoh gizlice Zengi’nin adamlarıyla buluşur, Halep yöneticisi Nurettin’e katılır. Burada Franklara karşı başarılı savaşlar yaparlar. Bu daŞam komutanını korkutmaya başladı.
Şam’da hocalarım artık Sufiler değildi. Burada matematik, tarih ve coğrafya derslerini sevmeye başladım. Hocam Abu Taman, Kürd dili, tarihi vegeleneklerini bana öğreterek, benim bütün hayatımı değiştirdi ve hayatım boyunca onun etkisinden kurtulamadım.”
“24 Temmuz ’de sabahı Frank ve Alman birleşik ordusu Şam’ı kuşattı. Bunlar daha önce Kudüs’ü almışlardı, sıra Şam’a gelmişti. Çok kanlı çatışmalar funduszeue.infoar, Arapların da biz desteklemeye geldiklerini duyunca, savaşmayı bırakıp kaçmaya başladılar. Savaşı kazandık ama çok sayıda ölü verdik. Bu savaşta büyükabim Şahinşah da hayatını kaybetti. İki küçük oğlu öksüz ve karısı dul kaldı.Babam çok üzgündü. İlk defa bana yaklaşarak başımı okşadı,‘artık sen benimikinci oğlumsun’ dedi ve ben çok mutlu olmuştum.
Savaştan kısa bir süre sonra vezir öldü. Sultan da babamı komutan olarak atadı.Muhtemel Arap saldırılarına karşı tedbir alıyordu. Artık babam benim atlarabinmeme ve savaş oyunlarını öğrenmeme izin vermişti. Ama şunu unutmamam gerekiyordu: ‘Ben bir Kürdüm ve Başkomutanın oğluyum.’ Artıkince bedenim ata binmeme çok uygundu. Bu da beni sevindiriyordu.
Halep Komutanı Nurettin, komutanı Şêrkoh’u babama gönderiyor, güçleri birleştirmek istediğini söylüyor. Babam da bunu kabul ediyor. Böylece de ŞamValisi oldu. Ben o zaman 16 yaşındaydım. Sultan, bütün toplantılarında beniyanından ayırmıyordu. Kendisi entelektüelleri, filozofları, düşünürleri,şairleri ve din adamlarını çok severdi. Bunlara sık sık davetler verir, sohbetlerini dinlerdi. Bu davetlere ben de katılırdım. Bazen ava çıkardık; panterleri, geyik kovalayan çıtaları ve aslanları seyrederdik.
Mart ’te Sultan Nurettin, Generali Şêrkoh’a Kahire Seferi için emir funduszeue.info Şêrkoh beni yanına çağırarak; ‘Yusuf, sen de benimle geliyorsun’ funduszeue.info o zaman 27 yaşındaydım. 1 Nisan ’te Sudan Kapısından Şamdan çıktıfunduszeue.infol Şêrkoh, on binlerce Kürd süvariden oluşan ordusuyla gurur funduszeue.infoısın başı ’te zaferle Şam’a geri döndük. Bu savaşta gösterdiğim başarı,sevk ve idaredeki becerim nedeniyle, Sultan Nurettin beni ‘Şina’ ilan etti.Böylece de 27 yaşımda, koca Şam’ın Emniyet Müdürü olmuştum. Akşamları sufiarkadaşlarımla buluşuyor, saatlerce zikir çekiyorduk. ‘La ilaheillallah’ diyerek, belden yukarısını sallayarak, ruhumuz huzura kavuşuncaya kadar devam ediyorduk.
“Ocak ’de tekrar Kahire’ye sefere çıktık. Bu sefer General Şêrkoh’unyanında komutan olarak. Ağustos ’de Şam’a geri döndük. Buradan da Halep’eSultan Nurettin’in yanına gittik. Burada zamanımı kuş, çita, panter ve aslan avlamakla geçiriyordum. Halep ovası ve dağları bu hayvanlarla doluydu. Bu arada annem bütün tanıdıkları seferber etmiş, beni evlendirmek için kız arıfunduszeue.info için o kadar çok seçenek vardı ki; mavi gözlü Kürd kızları, yeşil gözlüSuriye (Nusayrili) kızları ve siyah gözlü Arap kızları. Ben de sonunda, asil vemavi gözlü bir Kürd kızını tercih ettim. Çünkü evimize en uygun olanı o idi.Şemsê ile nişanlandık.
Aralık ’de Franklar, Kahire’de yaptığımız anlaşmayı bozmuşlar ve Kahire’yiyeniden işgal etmişlerdi. Sultan beni çağırdı; ‘acele Şêrkoh’u bul’ dedi. Ben Şêrkoh’u bulduğumda; ‘ Kürd süvariyi çoktan hazırladım bile’ dedi. süvari de Halep’te hazırdı. Bunların arasında Türkmenler de vardı. Amcam çok istemesine rağmen, bu sefere katılmak istemiyordum. Ama yine de katıldım. 4Ocak ’da Kahire kapılarına dayandığımızda, Franklar bizimle savaşmayı bilegöze alamadılar, çekilip gittiler. Böylece, Şêrkoh hiç kan dökmeden Kahire’yiteslim aldı. Fatımi Halifesi bize çok büyük ilgi gösterdi. Ama, vezir Şavar iki yüzlünün biriydi. Biz Kahire’den ayrılınca, yeniden Frankları çağıracağ ıhaberini aldım. Amcamın karşı çıkmasına rağmen, vezir Şavar’ı öldürdüm. 18 Ocak’da Şêrkoh kendisini Kahire’ye vezir ilan etti. 23 Mart ’da, akşamyemeğinden sonra banyoya giren Şêrkoh, kalp krizinden öldü. Çok üzüldüm, artık ben her şeyimi kaybetmiştim. Derhal Halep’e dönmek istiyordum. 26 Mart ’da Fatımi Halifesi, beni Şêrkoh’un yerine vezir atadı. Bu işte gönülsüz olmamarağmen, çok zorluk çekmedim. Çünkü daha önce Şêrkoh için şehrin idaresini vememurlarını hep ben ayarlamıştım. Ben 32 yaşında, artık küçük Yusuf değildim.Çünkü artık Mısır’ın Veziri Selahattin olmuştum.
Ağustos ’da kardeşim Turanşah, diğer kardeşlerimi ve Şemsê’yi de alarak,Kahire’ye yanıma geldiler. Burada Şemsê ile evlendim. Şemsê çok güzel bir Kürd kızıydı. Ay gibi yüzünü, yay gibi kaşlarının altındaki mavi gözler süslüfunduszeue.info uzun boylu, sarı saçları beline kadar iniyordu. Sanki başından aşağı balsüzülüyordu. Şemsê beni çok mutlu etti. Haziran ’te oğlum El Abdal Ali’yidoğurdu. İlk defa baba oldum. Daha sonra çok çocuklarım oldu. Nisan ’tebabam Eyüp de Kahire’ye geldi. Onu İskenderiye Komutanlığına, kardeşimTuranşah’ı Yukarı Nil Komutanlığına getirdim ve diğer kardeşlerime de Mısır’ınidaresini paylaştırdım.
Eylül ’de Bağdat’ta Halife El Mustarut öldü, yerine oğlu El Mustazi geçfunduszeue.info Nurettin’e karşı çıktı. Çünkü Kahire’de hala Abbasilerin siyah bayrağı dalgalanıyordu. yıldan beri, Mısır’da bir Şii Fatımi Halifeliği vardı. Bizaile olarak Şafiiydik. Buradaki Şii Fatımi Halifesine dokunmak istemiyordum.Çünkü el yakıyordu. Ayrıca, beni Vezir yapan da Fatımi Halifesiydi. Sonunda,14’üncü Fatımi Halifesi hastalandı ve öldü. Önemli bir olay da kendiliğinden çözüldü. Halife öldüğünde 21 yaşındaydı. Arkada 4 dul kadın, 11 erkek ve 4 kız evlat, hizmetçi, muhteşem bir saray ve bir servet bıraktı. Sarayınkütüphanesinde binden fazla kitap vardı. Kasadaki 2 milyon dinarın talan edildiği söylendi. Bu servetin bir kısmını ben aldım ve önemli bir kısmını Sultan Nurettin’e gönderdim.
15 Mayıs ’te sultan Nurettin kalp krizinden öldü ve geride sadece 11 yaşındaki oğlu Melik Salih İsmail’i bıraktı. Böylece bana yeni ve çok önemligörevler düşmüştü. Çünkü Araplar bu fırsattan yararlanarak, Şam’ı ele geçirmeye çalışıyorlardı. Ben derhal Şam’a hareket ettim. Böylece Şam yönetimini elealdım. Suriye’deki bütün kaleleri ele geçirdim. Hatta kısa bir süre önce,Nurettin’in Kılıç Aslandan aldığı Konya’yı, Ermenilerden aldığı Malatya’yı bile ele geçirdim. Sonunda Halife Mustazi, beni Suriye ve Mısırın Sultanı ilan etti.
Şubat ’de İskenderiye’ye geri döndüm. Oğullarım El Abdal Ali ve El AzizUtman da yanımdaydı. Çocuklar denizi görünce çok sevindiler. Benim amacım,güçlü bir bahriye oluşturmaktı. Elimizdeki gemileri yenileyip ve yenilerini yapmaktı. Bu iş için, Ürdün Dağlarındaki sonsuz ormanlar, bize istediğimiz kadar ağaç veriyorlardı.” diye anlatıyor kendini.
SELAHADDİN-İ EYYUBİNİN 10 LİDERLİK SIRRI
Selahattin Eyyübi'yi eşşiz bir komutan haline getiren düsturlar nelerdi? Kalbinin pusulası nereye işaret eder, zihninin çarkları nasıl çalışır, meşrebi zamane insanına neler söylerdi? Derin Tarih Dergisi Mart sayısında, Muharrem Kesik imzalı dosya ile Eyyübiler'in kurucusu Selahaddin Eyyübi'nin şiar edindiği prensipleri açıklıyor.
İşte yaşadığı dönemde Selahaddin Eyyübi'yi eşşiz bir kumandan ve devlet adamı kılan liderlik sırları:
Ya ilim öğren ya cihad et
Selahaddin Eyyubî’nin şahsiyeti üzerinde Zengîler Devleti’nin ünlü hükümdarı Nureddin Mahmud Zengî’nin () büyük etkisi olmuştur. Selahaddin, ölümüne kadar Mısır’ı Nureddin’in naibi sıfatıyla idare etmiş, iç ve dış düşmanlara karşı korumuş ve bu bölge için gerekli idarî, askerî, kültürel ve iktisadî reformları yaparak ülkeyi içte ve dışta itibarlı hale getirmiştir. Yemen, Hicaz, Libya ve Kuzey Sudan’ı kontrolü altında tutan Selahaddin, 3. Haçlı Seferi sırasında verdiği mücadele ve sağlam duruşu ile İslam dünyasının kahramanlık sembolü haline geldi. Aynı zamanda imarcı, kültürel ve insani değerlerin koruyucusuydu. Zamanını ilim, cihad veya devlet işleriyle geçirirdi.
Davana inan, hedefe kilitlen
Nureddin Zengî’nin ölümünden sonra iki ana gaye uğrunda çaba harcadı: 1) Nureddin döneminde oluşturulan siyasî birliği dağılmaktan korumak ve onun zamanında girişilen imar faaliyetlerini devam ettirmek, 2) bir türlü gerçekleştirilemeyen Kudüs’ün ve sahil bölgelerinin Haçlı istilasından kurtarılıp İslam dünyasını düştüğü içler acısı durumdan çıkarmak. İlk hedefine 10 yıldan fazla süren bir mücadelenin ardından ulaştı. Hıttin zaferi ve sahil bölgesinin fethiyle ikinci gayesine ulaşmasına az kalmıştı ki, 3. Haçlı Seferi buna engel oldu. İslam dünyasının kendisini yalnız bırakmasına rağmen Haçlılara karşı giriştiği amansız mücadele, gösterdiği gayret ve sebat Avrupalılara Kudüs’ü geri almanın imkânsızlığını gösterdi. Böylece Nureddin’in ölümüyle boşalan mevkii hakkıyla doldurup, ondan devraldığı İslam sancağını daha ileri taşıyarak emsalsiz bir lider olduğunu ispatladı. Ölümünden sonra yerini doldurabilecek bir lider çıkmadığı için sahilde birbirinden ayrı üç bölgeye sıkıştırılmış olan Haçlı devletleri varlıklarını bir asır daha devam ettirebildiler.
Biriktirdikçe değil dağıttıkça çoğalırsın
Cömertliği dillere destandı. Öldüğünde has hazinesinde topu topu 1 Mısır dinarı (altın para), 36 ya da 37 Nasırî dirhemi (gümüş para) vardı. Bir şey vereceği zaman uzun uzadıya düşünmezdi. Akka önlerinde Haçlılar karşısında kaldığı süre içinde develer hariç 18 bin at ve katır masraf etmişti. Harcadığı para, altın, elbise ve silahların tespiti ise mümkün değildi. Mısır’daki Fatımî Devleti’ni ortadan kaldırdığı zaman () sayılamayacak kadar çok ve çeşitli zahire ele geçirmiş ancak hepsini halka dağıtmıştı. O dönemde çok zengin olan Âmid (Diyarbakır) şehrini ele geçirince ganimeti arkadaşlarının itirazlarına rağmen Artuklulardan Nureddin b. Kara Arslan’a vermişti. Savaşta kendi atını askere verir, başkalarından at isterdi. Herkes onun atına biner, ondan iyilik ve ihsan beklerdi. Bir kaynak 3. Haçlı Seferi sırasında askerlerine 12 bin at dağıttığını söyler.
Tevazu ve saygıya misliyle döner
Veziri ve sır kâtibi Kadı Fadıl, kardeşi el-Melikü’l-Adil, yeğenleri Takiyyüddin ile Ferruhşah gibi akrabalarının, birçok değerli bürokrat, ilim adamı ve kumandanın Selahaddin’in başarısındaki payı büyüktür. Tevazu gösterip onlara danışmaktan ve başarılı uygulamalarını örnek almaktan çekinmemesi askerlik dehası ile ilmi buluşturup çağdaşlarının kolay kolay göze alamayacağı başarılara imza atmasını sağlamıştır.
Hiç kimseye karşı büyüklük taslamaz, asla kibirlenmezdi. Kibirlenen hükümdarları ayıplardı. Fakirler ve dervişler yanında toplanır, semâ merasimleri düzenlerlerdi. Biri semâ için kalksa o da ayağa kalkar ve semaını bitirinceye kadar oturmazdı.
Bilgiden Fayda var münakaşadan değil
İyi bir eğitim görmüş olup Türkçe, Kürtçe, Arapça ve Farsça biliyordu. Kur’an-ı Kerim ve Ebu Temmam’ın el-Hamase adlı eseri ezberindeydi. Tarih bilgisine sahipti ve tarihî tecrübelerden sık sık faydalanırdı. Onun meclisinde bulunanlar hiç kimseden duymadıkları bilgileri ondan öğrenirlerdi. Silefî, Kutbeddin en-Nişaburî, İbn Avf ve İbn Şeddad gibi zamanındaki büyük din âlimlerinden hadis ve fıkıh dersleri almıştı. Bununla birlikte fakihlerin münakaşalarından ve felsefecilerden hoşlanmazdı. Müneccimlerin verdiği haberlere ise asla itibar etmezdi. Amelde Şâfî, itikadda Eşari’ydi.
Adalet düşmanın da hakkı
Yeğeni Takiyyüddin’i kendisinden şikâyetçi olan bir kişiyle birlikte hâkim huzuruna çıkmaya zorladığı bilinir. Akka karşısında karargâh kurduğu sıradaydı; ordu kadısı ile birlikte at sırtında dolaşırken bir Yahudi onlara şöyle bağırdı: “Müslümanların şeriatından (hukukundan) yardım diliyorum.” Gulâmlar (askerler) hemen adama sordular: “Kimden şikâyetçisin, sana haksızlık yapan kimdir, bize söyle.” Yahudi cevap verdi: “Sultan’ın kendisi. Gulâmları bana tecavüz etti.” Bu sözleri işiten Sultan’ın canı çok sıkıldı ve derhal atından indi. Onu gören kadı da hemen atından indi. Sultan Selahaddin, kadının karşında Yahudi ile yan yana durdu. Yahudi kadıya anlatmaya başladı: “Ben Şam tacirlerindenim. Deniz yolu ile İskenderiye’den geliyorum. Yanımda 20 yük şeker vardı. Akka limanına çıkınca adamlarınız beni soydular ve bana, sen kâfirsin, malların Sultan’ın hakkı, dediler.” Bunun üzerine Selahaddin şekere el koyanları getirtti. Bunlar şekeri hazineye teslim ettiklerini söylediklerinden şekerin bedeli Yahudi tacire ödendi.
Bir gün adamlarından biri bir deveci hakkında şikâyette bulunmuştu. Bunun üzerine Sultan, “Müslümanların aralarındaki anlaşmazlıkları çözen kadıları vardır. Mahkemeye şikâyet kapısı herkese açıktır. Ben inzibatı temin ile mükellefim. Mahkeme senin hakkında gerekli gördüğü kararı verir” demişti.
Basit hataları büyütmek seni küçültür
Sultan Selahaddin küçük hataları görmezlikten gelir, kızmazdı. Bir gün ileri gelen adamları ile birlikte otururken çocuk yaşta olan gulâmlar oyun oynuyorlardı. Bunlardan biri ayağındaki sandaleti çıkarıp arkadaşına fırlattı, ancak ayakkabı Sultanın dizinin dibine düşmesin mi! O ise bir gönül sultanına yakışır biçimde hemen yüzünü başka tarafa çevirdi ve yanındakiyle konuşmağa devam ederek hadiseyi görmemiş gibi davrandı.
Bir defasında sıcak bir günde adamlarından su istedi fakat su getirilmedi. İkinci ricasında yine kimseden ses çıkmadı. Üç, dört, beş. Su getiren yoktu. Bunun üzerine dayanamayarak “Dostlar, vallahi susuzluktan öleceğim” deyince suyu içmek kısmet oldu.
Gönülleri fethet!
Güler yüzlü olup yüzünü asmazdı. İnsanlar hakkında iyi sözler söylenmesini ister, kendisi de seviyesi düşük ve kaba sözler sarf etmezdi. Sultan’ı Kudüs’te ziyaret eden meşhur âlim Abdüllatif el-Bağdâdî onun hakkında şu sözleri sarf etmiştir: “Huzuruna vardığımda gözleri heybet, kalpleri muhabbetle dolduran bir hükümdar gördüm. Arkadaşları ona benzemeye çalışıyorlar, birbirleriyle iyilikte yarışıyorlardı. Huzuruna çıktığım ilk gece meclisini âlimlerle dolu buldum. Bu âlimler çeşitli ilim dallarında konuşuyorlardı. İnsanlar, onda peygamberlerde gördükleri meziyetlere benzer özellikler gördüler. İyi, kötü, Müslüman ya da kâfir olsun herkes tarafından seviliyordu.”
Cömertliği dillere destandı. Öldüğünde has hazinesinde topu topu 1 Mısır dinarı (altın para), 36 ya da 37 Nasırî dirhemi (gümüş para) vardı. Bir şey vereceği zaman uzun uzadıya düşünmezdi.
Hataları affet ihaneti asla!
Sözüne sadık, insani duyguları kuvvetli biriydi. Hata yapanları, kendisine kaba davrananları ve suçluları affetmekten yanaydı. Hep şöyle derdi: “Haklı olarak cezalandırmaktansa af hususunda hata yapmayı tercih ederim.” Ama bunun da istisnaları vardı. Mesela Fatımîlere önce yumuşak davranmış, ancak düşmanlarla birleşerek aleyhinde komplo hazırlamaları üzerine tutumunu değiştirmişti. Haçlı lideri Renauld de Chatillon’u yeminlerini sık sık bozduğu için öldürmüştü. Bu kararı verdiği sırada hükümdarların öldürülmesinin âdet olmadığını, ancak onu yeminlerini tutmadığı için öldürdüğünü söylemiştir. Kudüs ve sahil bölgesinin fethi sırasında Haçlılara gösterdiği merhametli davranışları Avrupalı tarihçilerce büyük bir takdirle karşılanmıştır. Templier (Tapınak) ve Hospitalier şövalyelerine karşı da sert davrandığını biliyoruz. 3. Haçlı Seferi’ne komuta eden İngiliz Kralı Arslan Yürekli Richard’ın Akka’da aman dileyen Müslümanları kılıçtan geçirmesinden sonra o da misilleme olarak ele geçirdiği Haçlıları öldürtmüştür.
Güven ver emniyet bul
Hayatı boyunca verdiği sözden döndüğü ve ahdine vefa göstermediği görülmemiştir. Bu yüzdendir ki Haçlı Seferlerindeki en büyük rakibi Arslan Yürekli Richard ve onun nezdinde Avrupa’nın büyük saygısını kazanmıştır. Askerleri ona karşı itaatkârdı; çünkü adamlarına, askerlerine ve memurlarına arkadaş gibi davranırdı. Herkes onun yanında kendisini rahat hisseder, bir sultan ile oturduğunun farkında olmazdı. Bu yüzden fikirlerini çekinmeden ona açabilirlerdi.
YENİ ŞAFAK
Birinci Haçlı Seferi sonucunda Kudüs'te kurulan Kudüs Krallığı, gözünü Mısır'a dikmişti. Dönemin bulunduğu koşullar, Mısır'ın alınabilmesi için çok elverişliydi. O gün de, Mısır'daki Fâtımîler Devleti'nin iç siyaseti karışıklıklar içindeydi. Mısır veziri Şaver, bir saray darbesi sonucu rakibi olan diğer vezir Dırgam'a yenilip vezirlikten olunca, gizlice Şam'a, Nureddin Mahmud Zengi'nin yanına gitti ve yardım istedi (). Nureddin Mahmud Zengi, bu olayı fırsat bilerek İslamdünyasındaki iki başlılık problemini halledebileceğini ve Müslümanları tekrar tek çatı altında birleştirip Haçlılarla mücadele konusunda güçleneceğini hesaplayarak Şaver'e olumlu yanıt verdi.[70]
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası