burçin tetik / burçin tetik – velvele

Burçin Tetik

burçin tetik

Burçin Tetik

Burçin Tetik, Türk yazar, gazeteci ve aktivisttir.

Ağırlıklı olarak kadın hakları, LGBTQ, cinsiyetçilik ve baskı kültürü üzerine yazmaktadır.[1] Erkek egemen aile yapısını bilimkurgusal çerçevede ele alan “Eşçip” öyküsü yılında Türkiye Bilişim Dergisi Bilimkurgu Öykü Yarışması’nda birinciliğe değer görüldü.[2] Bu ödülü kazanan ilk kadındır.[3] "Yarım Saat" isimli öyküsüyle Kaos GL'nin düzenlediği " Kadın Kadına Öykü Yarışması"'nda () özel ödül kazandı.[4] "Annemin Kaburgası" adlı öykü kitabı yılında yayımlandı.

Yaşamı[değiştir kaynağı değiştir]

  • - TBD Bilimkurgu Öykü Yarışması Birincilik, "Eşçip" adlı öyküsüyle
  • - Kadın Kadına Öykü Yarışması Özel Ödül, "Yarım saat" adlı öyküsüyle

Eserleri[değiştir

burçin tetik

  • erkeklerin tümüne nefret kusan problemli bir feminist imiş kendisi.

    şöyle bir yazısı var. cinsiyetçi ya da cinsiyetçi olmayan her türlü küfre karşı olduğum halde başka erkeklerin ettiği küfürler yüzünden benden de nefret eden hastalıklı bir kafaya sahip mesela. ya da bir erkek bir kadını öldürdüğü için tüm erkekleri katil, bir erkek bir kadına tecavüz ettiği için tüm erkekleri tecavüzcü ilan edebiliyor. çok kolay gibi duruyor bu kendisi için.

    anlaşılan o ki mantalitesi "kadınlar süper erkekler kaka" seviyesinde. daha sağlıklı bir feministlik kariyeri için bu kafadan kurtulmasını öneririm kendisine, yine yenilir ama daha iyi yenilir.

  • yakında iletişim yayınları'ndan annemin kaburgası isimli öykü kitabı çıkacak olan şahıs.

    kitabın ismi ve kapağı zaten sinyal veriyordu da bir de sözlükte arayayım dedim ismini. birinci sınıf feminist tabii ki. yazdıklarından da bir şey beklemiyorum ama yine de yayınevinin sayfasından tadımlık kısmı okuyacağım.

  • takip ettiğim kadarıyla +90 için zaman zaman içerikler üreten, kadın hakları alanında ve kuir politikalar üzerine kaliteli argümanlar ürettiğini gördüğümüz bir arkadaş. öykü kitabını da merakla bekliyoruz. yolu açık olsun.

  • tek kelime ile anti-idolüm.

    cahilliğin, egonun, her şeyi bildiğini düşünmenin vücut bulmuş hali

    nazilerin fanatizmini, akp'nin cahilliğini, insanoğlunun her şeyi genelleme dürtüsünü bir bedende toplamış, eşitliğe, hukuka inanmayan, en doğru yolun kadın yolu olduğuna, kadının her şeyi değiştirme gücü olduğuna inanan cahiloğlu cahil bir insan. ama nedense kadınların gücü eline almasından ziyade, erkeklerin gücü kaybetmesi üzerine kurulu makyavelist bakış açışısıyla ne başarabileceğini zannediyor acaba?

    gücü bir gün eline geçirirse istinasız her erkek için gaz odaları kurdurtacak, fişleme yaptıracak ve bunu büyük bir gururla anlatacaktır.

    ben bazen insanları anlayamıyorum. kendilerini tanrı mı sanıyorlar ki bu kadar net ve kesin konuşabiliyorlar bilgi eksikliğini bilmek bile insanı yüceltmez mi?

    bu kadın ne yapıyor? bağırıyor, genelliyor, kadın haklarını koruyorum diyor. erkeklerden hoşlanan kadınları provoke ediyor, kışkırtıyor. yani erkekleri genelliyor. tüm erkekleri tacizci ve tecavüzcü yapıyor. dönüp pınar dinç'e bakmıyor çünkü işine geleni olayı bireysel, işine geleni toplumsal olarak yorumluyor. tüm erkeklerin ataerkil düzenden dolayı kendisinin hayal ettiği gibi olduğunu düşünüyor ya da tam tersini ataerkil düzenin erkeği koruduğunu. yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan hesabı

    aslında kendisinin ve eşinin sorunu algıda seçicilik. algıları o kadar çarpık ki bilgisizlikten olan durumlarda, sonucu erkek olarak çıkarıyorlar. örnek vermek gerekirse, bu kadın almanya'nın watsons'ına gidip "tüm erkek ürünlerini bir araya koymuşlar. anca bulabilirler diye" herhalde diyor. bir şirket nasıl çalışır, para-zaman-etkinlik üçgenini bilmeyen bu kadın, erkek ürünlerinin aynı yere koymanının zaman kazandırması, daha kolay yerleştirilmesi, kadın ürünlerinin fazlalığı ve karlılığı, raf yerlerinin satışı gibi nedenleri göz ardı ediyor. çünkü zannediyor ki tüm şirketler, ataerkil düzenle hareket ediyor. tüm sistem sizin cebinizdeki paraya değil de cinsiyetinize bakıyor sanıyor.

    eşi kalkıp diyor ki kimin neresini yaladığınız bizi ilgilendirmez. ama kadınlardan hoşlanıp trans kadınlardan hoşlanmıyorsan transfobiksin diyor. bu nasıl pislik ya? kadın-trans kadın ayrımını geçiyorum. isteyen istediği yeri yalar diyen bu kadın, gidip de yaladığın şeyi doğru tanımlamazsan fobiksin diyor. bu bile bu insanın cahilliğini gösteriyor aslında. eksik okumaların ve okuduğunu anlamamaların sonucu ortaya çıkan bu cahillik, kişinin kendisini konu hakkında uzman olduğunu varsaymasına neden oluyor. best-seller feminizm kitaplarını okuyarak uzman olunmuyor. her şeyi geçiyorum, bu dünyada doktorası olanın bile sahip olduğu bilgiler kendi bakış açısını yansıtıyor. eminim akademik dünyada bu düşüncelerin karşısında olan insan bulabilirim. ancak o insanları da aşağılayarak, onlara terf diyorlar bu insan.

    şimdi kısaca bir toparlayalım buraya kadar olan kısmı, translar kadındır. eğer kadınlardan hoşlanıyorsan, trans-kadın da kadın olduğu için onunla da sevişmeyi istemen gerekiyor diyorlar. istemiyorsan transfobiksin. aynı zamanda kiminle seviştiğin bizi ilgilendirmez ama gene de fobiksin. çünkü trans kadın da kadındır ve o kadının penisinin olması kadınlığını değiştirmez. penisi olsa da kadın olduğundan ondan hoşlanıp seks yapmayı istemek durumundasın. aksi takdirde fobiksin. akademik dünyadaki profesörler kadın ise terf, erkek ise zaten tacizcidir. onların gender studies'lere kattıkları aslında çöptür. bir trans-kadın kadar kadının ne olduğunu okumuş profesörler değil, feminizm best-seller'larını okuyanlar bilir.

    ben bu durumun ile şu anki akp yönetimi hakkında bir fark göremiyorum. başkalarının tercihlerine, kendileri hakkında düşüncelerinin farklılığına saygı duymayan bu insanlar, konu insan olduğu için benim tercihime saygı göstermelisin diye bağırıyor. saygı gösteriyorsundur belki ama hoşlanmıyorsundur kendilerinin düşüncelerinden ya da duygun olmak zorunda bile değildir seafoodplus.info transları sevmek zorunda değil, kadın sevmezsine rağmen transla sevişmemek isteyebilir. sizin görünüşünüzden, sesinizden, duruşunuzdan hoşlanmayabilir. -- ne demek hoşlanmayabilir yaaa-. translar aslında bir şeyi kaçırıyor sanırım burda. kendilerini kadın olarak tanımlasalarda - ki benim bununla bir derdim yok, isterse kendini makarna olarak tanımlar. umrumda değil- transların trans olduğu belli oluyor. nasıl belli oluyor? adem elmasından, kas oranından, ayağın büyüklüğünden, yürüyüş şeklinden

    bunlara mı bakıyorsun diyen insan için; ancak bir aptal bir insan gördüğünün ne olduğunu anlayamaz.

    bu insanların işine gelmeyen nokta bu işte aslında. toplum tarafından sevilmemeleri, dışlanmaları. işte bu noktada bu insan grubu faşistleşiyor. bizi saymıyorsunuz diyor.

    hayır, siz kendinizi önemli sanıyorsunuz. ama aslında önemsizsiniz. hepimiz gibi..

    feminizmi desteklemekle beraber, kadın hareketinin en büyük sorunun erkeğin egemen olduğu ataerkil düzen olduğunu söylemek, cahillikten öte aptallıktır. ataerkil düzenin nasıl oluştuğuna, kadınların toplumdaki ekonomik varlıklarını tartışması gerekirken toplumsal olayı bireysele indirebilecek kadar gözü dönmüş bu kadının.

    şunu da söyleyeyim bu insan ve türevlerinin, bu tarzı tartışmalarda geldiği en son nokta hukukun ataerkil düzenle birlikte oluşmuş olmasıdır. türkiye özelinde hukuksuzluğu akpye değil, ataerkil düzene bağlayan bu insanlar demokrasi, eşitlik gibi kavramların aslında kapitalizm tarafından ayaklar altına alındığının farkında değiller. melis alphan bile daha bugün "hukuk erkeklerin elindeki bir silahtır" diyor. bu kadar ahlaksız bir açıklama olamaz. bizi hayvandan ayıran şey hukuk kuralları içinde yaşıyor olmamızdır. eğer siz hukuk sadece bir tarafa yarar derseniz, o zaman yıkalım devleti,anarşi içinde yaşayalım. o zaman ortada kadın hakkı kalmayacaktır. melis alphan kendi bebek'teki evinden bu açıklamayı kolaylıkla yaparken, hukuktan başka dayanağı olmayan kadınlar hakkında ne düşünüyor?

    kimseye "beğenmiyorsan aday ol, değiştir düzeni" demeyeceğim ama eline imkan gelse bile bu insanlar somut ve pratik uygulamaları zaten ortaya koyma kapasiteden yoksunlar. kapitalizm bu ve bunun gibi aptalların batı ülkelerindeki evlerinden türk kadını hakkında ahkam kesmeklerine, kapanma döneminde kopenhag'a giderek tatil yapmalarını sağladığının farkında değiller. istedikleri ile ulaşabilecekleri yada ulaştıkları zaman sahip olacakları düzenin aslında gene bozuk, kırık ve herkesi kapsayacak bir şekilde olamayacağını düşünemiyorlar.

    kadın eşitliği mi istiyorsunuz? o zaman ekonomiyi, kapitalist sistemi ve sermayederi yıkacaksınız ki kadın özgür olabilisin. bunun dışında yapılan her şey göz boyamaktan, boşa enerji harcamaktan başka bir şey değil.

    son olarak, trans kids lere ayrı bir hevesi var anladığım kadarıyla. bunu da tam anlamadım. bu insan 18 yaşına gelmemiş çocuğun nasıl yetiştirilmesi gerektiği hakkında sorumlu olan ailesine akıl mı veriyor? bu ne cürret? çocukları trans olup olmaması aileyi bağlar. bu kadına ne oluyor da reşit olmayan çocukların cinsel kimliklerine kadar burnunu sokuyor? kim olduğunu zannediyor bu kadın? kendisinin değil yorum yapmak, elalemin çocuğuna dokunmaması gerektiğini bile bilmiyor mu?

    kendisinin geleceğini ben şöyle görüyorum; 50'lerine kadar bağıracak ama kimseye yardım etmeyecek. kimseye evini açmayacak. kimseyi erkek hegemonyasından kurtarmayacak. yaşlandığı zaman, sözde feminizm duayeni olacak. berlin'deki evinden, anadolu'daki ezilen türk kadının değil, aslında elinde güç olan ama kullanamayacak kadar aciz olan eğitimli türk kadının sesi olacak.

    ben de "aaa bu kadın hala bir şey başaramamış" diye güleceğim zaman geldiğinde

  • "goodreads&#x;te bir okur kitabı beğendiğini ama birden çok konuyla uğraştığı için biraz çorba gibi bulduğunu yazmış. galiba ben tam da o çorba olma halini anlatmaktan keyif alıyorum. klasik lgbti+ karakterleri bir öyküde belirdiğinde sadece lgbti+ olmaları oluyor mesele. halbuki bizim de farklı farklı arka planlarımız, yaşantılarımız, duygularımız var. göçmen lubunyalar var, göçmen cis-hetero bir kadınla ortaklıkları olan. üzerinde erkek olma baskısı hisseden trans kız çocukları da var, kızlık tanımına uymadığı için dışlanan cis kız çocukları da. kadınlığı onun için tanımlanmış ve kalıplara girmesi beklenen belki daha üst sınıf meltem ile annesiyle küçük bir mahallede yaşayan alt sınıftan melek&#x;in arasında da uzanan bir ip var. o anlamda öykülerin birbirlerine sicimlerle bağlandığını hayal ediyorum, her bir karakterin başka öykülerdeki farklı karakterlerle bir duygudaşlığı var bence. kurmaya çabaladığım edebi evreni mümkün kılan da o sicimlerin oluşturduğu harita gibi geliyor bana."

    öykülerimin sicimlerle birbirlerine bağlandığını hayal ediyorum

  • (bkz: erkek düşmanı)
    (bkz: feminazi)

  • donuk.
    seafoodplus.info&#x;tatus/?s=20

  • twitter'da yarak kürek sjw duyarlarının (evet duyar) bayrak taşıyıcısı. norveç mi isveç mi burası, ne diyorsun bayan ilerle.

  • moda'da rastgele bir kitapçıya girmiş kendi halimde dolaşırken,mekanın küçük bir terasının olduğunu görüp manzaraya bakmak adına çıkınca köşede birisinin söyleşi gerçekleştirdiğini ve önündeki masada adını görmemle araştırmaya girip ta buralara kadar geldiğim feminist yazar bir ablamızdır kendileri.

  • acayip bir birey.

    cis kadınlar olarak yapabileceğimiz tek şey trans kadınların bize öfkesini dinlemek, duymak. biz hamız. bilmiyoruz. alan açacağız. haddimizi bileceğiz. yol vereceğiz. sözlerini dinleyip yayacağız. egomuzun incinmesini umursamayacağız. mesele cis kadınlar değil çünkü bu konuda.
    seafoodplus.info&#x;?s=20&t=yznjwkr3eunc4ofsdfwhiw

    bu ne yaa???
    kadınlara hamsın, cahilsin, haddini bil, eğ başını diyenler kimlerdi?

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.