zengin baba yoksul baba pdf indir / Music tracks, songs, playlists tagged zengin on SoundCloud

Zengin Baba Yoksul Baba Pdf Indir

zengin baba yoksul baba pdf indir

Kategori: Ekonomi Yazar: Robert T. Kiyosaki Yayınevi: Beyaz Yayınları

Zengin Baba Yoksul Baba

  • çevirmen: Selim Yeniçeri
  • Yayın Tarihi: 12.01.2001
  • Orijinal Adi: Rich Dad Poor Dad
  • ISBN: 9789755990279
  • Dil: TÜRKÇE
  • Sayfa Sayısı: 220
  • Cilt Tipi: Karton Kapak
  • Kağıt Cinsi: 3. Hm. Kağıt
  • Boyut: 13.5 x 19.5 cm

Tanıtım Bülteni

Harekete Geçin!Hepimize iki büyük armağan verimiştir: Zekâ ve zaman. Bu ikisiyle ne yapacağınız size bağlıdır. Elinize geçen her dolarla, kaderinizi belirleyecek olan kişi sizsiniz. Aptalca harcayın, yoksul kalın. Borçlarını ödemek için harcayın, orta sınıf kalın. Zihninize yatırın, servet oluşturmayı öğrenin ve geleceğiniz için hedefiniz zenginlik olsun. Seçim sadece ve sadece size ait. Her gün elinize geçen her dolarla zengin, orta sınıf ya da yoksul olmaya siz karar verin. Bu bilgiyi çocuklarınızla paylaşın ve onları kendilerini bekleyen dünyaya hazırlayın. Bunu başkası yapmayacak. Çocuklarınızınkiyle birlikte sizin geleceğiniz, bugün vereceğiniz kararlarla belirlenecetir, yarın değil. Bu hayat denen inanılmaz armağanda, zengin ve mutlu olmanızı dileriz. Robert KiyosakiSharon Lechter

Şeçilmişlər Robert Kiyosaki Zengin Baba Yoksul Baba

Okullar çocukları gerçek dünyaya hazırlıyor mu? Bizimki­ler “Çok çalış, iyi not al, semeresini görür, yüksek maaşlı bir işte çok kazanırsın” derdi. Onların yaşama amacı ablamla ba­na yüksek öğrenim olanakları sağlamaktı, böylece hayatta ba­şarılı olmak adına büyük bir avantaj elde edecektik. Sonunda 1976’da diplomamı -Horida Devlet Üniversitesi Muhasebe Bölümü’nde, sınıfın en iyileri arasında ve takdirnameyle- al­dığımda annemle babam amaçlarına ulaşmış oldular. Yaşam­larının en yüksek kazanımıydı bu. “Ana plan” doğrultusunda “Big 8” muhasebe firmasında işe alındım. Uzun bir meslek yaşantısına adım atmıştım; erken yaşta emekli olmayı umut ediyordum.

Eşim Michael da benzeri bir yol izledi. İkimiz de alçakgö­nüllü yaşam süren, katı iş disiplini olan çalışkan ailelerin ço­cuklarıydık. Michael da okulu takdirnameyle bitirmişti, ancak onun iki diploması vardı; biri mühendislik, öteki hukuk fa­kültesinden. Washington D.C.’de patent alımları konusunda ünlü saygın bir hukuk bürosunda hemen iş buldu, önünde parlak bir gelecek, geleceği net bir meslek yaşantısı uzanıyor­du, erken emeklilik de garantiliydi.

Mesleklerimizde başarılı olmamıza rağmen beklentileri­miz pek de yerine geliyor sayılmazdı. İkimiz de tamamen haklı nedenlerle birkaç kez yer değiştirdik, fakat emekliliğe yönelik tasarılarımızla ilgili bir adım bile ilerleyemiyorduk. Emekli olacağımız günler için birikimlerimizi ancak kişisel çabamızla artırabiliyorduk.

Üç harika çocuğumuzla mutlu bir aile yaşantımız var. Ben bu satırları kaleme alırken ikisi üniversitede, biri ortaöğreni­me başlamak üzere. Varımızı yoğumuzu çocuklarımızın en iyi eğitim olanaklarından yararlanmasına harcıyoruz.

1996 yılıydı, bir gün çocuklardan biri okulda hayal kırıklığına uğramış bir halde geldi eve. Ders çalışmaktan sıkıl­mış, bıkmıştı. “Kafamı ömrüm boyunca hiç kullanmayaca­ğım bilgilerle dolduran derslere neden boşuna zaman harca­yayım?” diyordu.

Düşünmeden cevabı yapıştırdım: “Çünkü,” dedim, “iyi not almazsan üniversiteye gidemezsin.”

“Ne olursa olsun, üniversiteye gitsem de gitmesem de, zengin olacağım,” diye karşılık verdi.

Annelik kaygılan ve telaş içinde yanıtladım: “Üniversite diploman olmazsa, iş bulamazsın.”

Zoraki gülümsedi ve bıkkınlıkla kafasını salladı. Aynı konuşmayı daha önce de birkaç kez yapmıştık. Başım eğdi, gözlerini devirdi. Annesinin öğüdü bir kulağından girip öte­kinden çıkıyordu besbelli.

Akıllıydı, sağlam bir iradesi vardı, yine de her zaman kibar ve saygılı bir çocuk olmuştu.

“Anne,” diye başladı. “Zamana ayak uydur! Etrafa bak, en zengin insanlar eğitimleri yüzünden zengin olmadı. Michael Jordan ve Madonna’ya bak. Harvard’dan ayrılan, Microsoft’u kuran Bili Gates hatta. Şimdi Amerika’nın en zengin adamı ve henüz otuzunda. ‘Aklen yetersiz’ diye yaf­talanmış olsa da, yılda 4 milyon dolardan fazla kazanan bir beyzbol atıcısı var.”

Uzun bir sessizlik oldu aramızda. Kafama dank etti, annemle babamın bana verdiği tavsiyelerin aynısını oğluma veriyordum. Dünya döndükçe biz değişiyorduk, fakat tavsiyeler değişmiyordu.

“Anne,” diye devam etti, “ben babamla senin kadar çok çalışmak istemiyorum. Çok para kazanıyorsunuz, oyuncak­larla dolu kocaman bir evde yaşıyoruz. Sizi dinleyecek olur­sam, benim de sizden farkım kalmayacak, daha çok vergi ödeyip daha çok borçlanmak için hep daha çok çalışmam ge­rekecek. İş güvencesi diye bir şey yok artık; küçülme ve ye­terli oranda eleman çalıştırmanın ne demek olduğunu biliyo­rum. Üstelik, bugünkü üniversite mezunlarının sizin zamanınızdakilerden daha az kazandığının da farkındayım. Dok­torları ele al. Eskisi kadar çok para kazanmıyorlar. Sosyal si­gortaya, emeklilik ikramiyesine de güvenemem. Benim yeni çözüm yolları bulmam gerek.”

Haklıydı. Yeni çözüm yolları bulması gerekiyordu. Aynısı benim için de geçerliydi. Annemle babamın öğütleri 1945’ten önce doğmuş olanlara yol göstermiş olabilirdi, fa­kat hızla değişen bir dünyada doğmuş olan bizleri felakete sürükleyebilirdi. Artık çocuklarıma, “Okula gidin, iyi notlar alın, sonra da kendinize sağlam, güvenceli bir iş arayın,” di­yemezdim.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır