Yer kabuğu üzerinde hiç beklenmedik anlarda ortaya çıkan deprem yer yüzünde önemli yıkımlara neden olabilir. Bu nedenle de deprem nasıl oluşur sorusu insanlığın geleceği açısından bilinmesi gereken bir konudur. Özellikle Türkiye'nin deprem kuşaklarında yer alması deprem neden olur sorusunun sıklıkla sorulmasına neden olur. Deprem nedir, neden olur ve çeşitleri nelerdir sorularının tüm yanıtlarını yazımızda bulabilirsiniz.
Deprem, yer kabuğunda meydana gelen sismik hareketler neticesinde oluşan fay kırılmalarının yarattığı sarsıntılardır. Oluşum süreci ise fay hatları üzerinde oluşan enerji birikimi şeklinde açıklanabilir. Dünyanın ilk dönemlerinden bu yana depremler oluşmaya devam ediyor. Özellikle yeryüzünün şekillenmesinde depremin çok önemli etkileri olduğundan bahsetmek mümkündür.
Kaotik süreçleri de içine alan ve fizik bilimi de dahil olmak üzere birçok bilim tarafından depremin oluşumu hakkında araştırmalar yapılıyor. Artık teknolojilerin gelişmeye başlaması ile birlikte depremin oluşması önceden de tahmin edilebiliyor.
Dünyanın farklı yerlerinde her sene 'den fazla deprem meydana gelir. Bu depremlerin az miktardaki kısmı yerleşim merkezlerinde ya da yakın alanlarda ortaya çıkar. Yüksek sarsıntılar olarak ortaya çıkan depremler genelde yaşam alanlarına ciddi zararlar verebilir. Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada da birçok aktif fay hattı bulunur.
Dünyanın iç yapısı farklı katmanlardan oluşur. Oluşum modeline göre yer kürenin dış kısmında yaklaşık olarak 70 ile km kalınlığında bir taş küre bulunur. Bu taş kürenin diğer ismi Litosfer'dir. Kıtalar ve okyanusların tamamı bu Litosfer üzerinde bulunur. Tüm jeolojik süreç ve depremler de yine bu katman üzerinde meydana gelir.
Litosfer ile çekirdek arasında kalan bölümün kalınlığı da km olan Manto isimli alandır. Bu Manto adı verilen alanın altında kalkan çekirdeğin nikel ve demir karışımından oluştuğu düşünülür. Üst Manto olarak isimlendirilen alanda oluşan kuvvetler litosferi parçalar ve birçok farklı levha adı verilen kısımlar ortaya çıkar. Yer kabuğunu oluşturan bu levhaların çeşitli hareketler nedeniyle birbirlerini ittikleri bilinir. Bu olaylar sonrasında da depremler meydana gelir.
Deprem, sismik hareketlerin meydana gelmesi ile ortaya çıkan fay kırılmalarının oluşturduğu birtakım sarsıntılar olarak açıklanır. Depremlerin oluşumu tamamen fay hatları üzerinde oluşan enerji birikimi şeklinde de tanımlanabilir. Bu durum yer kabuğunun tamamen hareketli bir yapısı olmasından kaynaklanır. Birçok farklı bilim dalı depremin oluşum sürecini araştırıyor.
Depremler insanların ilk var olmaya başladığı dönemlerden bu yana oluşan doğa olaylarıdır. Yer yüzünün şekillenmesinde önemli etkileri bulunan bu olaylar yer kabuğunun hareketleri neticesinde meydana gelir. Bu depremlerin birtakım çeşitleri vardır. Bunları şu şekilde açıklamak mümkün olabilir:
Türkiye'de en fazla görülen deprem türü tektonik depremlerdir. Aynı zamanda bu depremler en yıkıcı olan depremler arasında olur. Enerjisi büyük olduğundan sonuçları da büyük olan depremler arasında yer alır. Volkanik depremler dağların patlaması neticesinde ortaya çıkar. Türkiye'de günümüzde aktif bir yanardağ olmadığı için volkanik deprem görülme riski de çok zayıftır. Aynı zamanda volkanik depremler tektonik depremlere göre daha az sarsıntı oluşturur. Çöküntü depremler de yer altındaki oyuk, toprak ya da mağaraların çökmesi ile meydana gelir.
Depremlerin meydana gelmesinin nedeni, yer kabuğundaki levhaların hareketi; bu levhaların hareket etmesinin ana nedeni ise Dünya'nın merkezinden yayılan ısıdır.
Dünya'nın merkezindeki yüksek sıcaklığın etkisiyle çekirdeğe yakın bölgeler yüzeye doğru hareket ederken yüzeye yakın bölgeler ise merkeze doğru batar.
Bazı bölgelerde levhalar birbirinden uzaklaşır, bazı bölgelerde levhalardan biri diğerinin altına batar, bazı bölgelerde ise levhalar birbirine sürtünür.
Ülkemizde meydana gelen son iki büyük deprem, levhaların birbirine sürtünmesiyle biriken enerjinin ani bir biçimde boşalması sonucu gerçekleşti.
Güncelleme Tarihi:
LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi
6 Şubat , saat ’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen büyük depremin haberiyle acı bir sabaha uyandığımız günden beri yaşadığımız kayıpların yası içerisindeyiz. Hem bireysel hem toplumsal anlamda elimizden geleni yapmaya ve dayanışmanın en güçlü örneklerini sergilemeye devam ederken, ülkemizin içerisinde bulunduğu deprem riskine dair farkındalık yaratmak için deprem nedir, nasıl oluşur sorularının cevaplarını bir araya getirmek istedik. Ülkemizin birçok bölgesinin deprem açısından büyük risk altında olması, depreme dair bilgi ve önlemlerimizin artmasının ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunun en büyük göstergesi.
Dünya üzerinde insanların yaşamaya başladığı ilk zamanlardan beri varlığını sürdüren deprem, yerin iki bloğunun aniden birbirinin yanından kaymasıyla meydana gelen bir doğa olayıdır. Depremler, yerkabuğundaki fay adı verilen kırıklarda meydana gelir. Yer kabuğunda meydana gelen sismik hareketlerin sonucunda oluşan bu fay kırıklarının yarattığı sarsıntılar, depremin hissedilmesini sağlar. En basit tanımıyla depremin meydana gelme süreci fay hatları üzerindeki enerji birikimi şeklinde tanımlanır. Bu noktada oluşan ilk harekete deprem ya da ‘ana şok’ ve devamındaki hareketlere ‘artçı depremler’ ya da ‘artçı şoklar’ denir.
Dünya üzerinde meydana gelen depremler oluşum nedenlerine göre 3 türe ayrılır: Tektonik depremler, volkanik depremler ve çöküntü depremler.
Tektonik depremler: Dünya üzerinde meydana gelen depremlerin çoğu ve ülkemizde görülen depremler, tektonik depremlerdir. İç kuvvetlerin neden olduğu gerilimlerin boşalması ile levhaların hareketi sonucu oluşan sarsıntılardır. Tektonik depremler hem şiddet hem de etkileri açısından en yıkıcı olan deprem türüdür.
Volkanik depremler: Volkanik depremler, aktif bir yanardağın patlaması ile oluşur. Ülkemizde aktif bir yanardağ bulunmadığı için volkanik depremlerin görülme riski çok azdır. Volkanik depremler, tektonik depremlere göre daha az sarsıntı oluşturabilir. İtalya ve Japonya dünya üzerinde bu tür depremlerin en fazla görüldüğü yerler arasındadır.
Çöküntü depremler: Çöküntü depremleri, yer altındaki boşlukların, oyukların, kayaçların erimesi, toprak veya mağaraların çökmesi sonucunda oluşur. Teknotik depremlere göre yıkıcı enerjileri daha azdır, bu nedenle genellikle büyük hasarlara yol açmazlar.
Depremin gücünü ölçmek için iki yöntem kullanılır; biri şiddeti diğeri ise büyüklüğüdür. Depremin büyüklüğü, deprem esnasında oluşan enerjinin ölçülmesidir, depremin şiddeti ise depremin yeryüzünde yarattığı hasarın etkisidir. Depremin büyüklüğünü ölçmek için sismometre kullanılır. Sismometreden alınan ölçümler çeşitli matematiksel formüller kullanılarak hesaplandığında depremin büyüklüğü elde edilir. Bu ölçümler ülkemizde
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü ve AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) gibi gerekli merkezlere bildirir. Türkiye ve yakın çevresindeki son depremler Kandilli Rasathanesi’nin web sitesinde gün gün saat saat kaydedilir ve oluşan depremlerin şiddetine, büyüklüğüne buradan erişmek mümkündür.
Türkiye, 3 büyük fay hattının bulunduğu bir bölgede yer alır: Doğu Anadolu Fat Hattı, Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı’dır. AFAD’ın paylaşmış olduğu ülkemizdeki deprem bölgeleri harita üzerinde şu şekilde gösterilmiştir:
Ülkemizde Doğu Anadolu Fay Hattı, Hatay, Osmaniye, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Elazığ, Bingöl, Muşa kadar uzanır Erzincan’dan itibaren Kuzey Anadolu Fay Hattı ile birleşir. Vikipedi’de yer alan bilgilere göre Kuzey Anadolu Fay Hattı, dünyanın en hızlı hareket eden ve en aktif faylarından biridir. Kabaca Van Gölü’nden Saroz Körfezi’ne kadar uzanarak tüm kuzey Anadoluyu keser. Tek bir faydan oluşmaz, pek çok parçadan oluşur. Batı Anadolu Fay Hattı, Anadolunun batısında doğu-batı uzanışlı, kuzeyden-güneye doğru sıralanan pek çok faydan oluşur. Fethiye-Burdur Fayı, Gökova Grabeni, Knidos Fayı, Büyük Menderes Grabeni, Yavansu Fayı, Küçük Menderes Fayı, Gediz Grabeni, Simav Grabeni ve Eskişehir Fayı Batı Anadolu Fay Hattında yer alır. Ülkemizden geçen bu üç fay hattı, ülkemizdeki deprem riskini günden güne artırmaya devam etmektedir.
Bu nedenle başta Türkiye de olmak üzere deprem riski yüksek olan ülkelerin mümkün olan en donanımlı şekilde hazırlanması, çeşitli önlemler alarak depremin olası yıkıcı sonuçlarının önüne geçmesi hayati bir önem kazanıyor. Uzmanlara göre binaların güçlendirilmesi, bireysel ve toplumsal deprem bilgi düzeyinin artırılması ve acil durum planlarının oluşturulması ülkelerin depremle mücadelesinde büyük öneme sahip konular.
Dünya üzerinde en sık ve şiddetli depremlerin görüldüğü yer olan Japonya, depreme yönelik aldığı önlemlerle bu alandaki başarısını tüm dünyaya göstermekte ve olası hasarları mümkün olduğunca en aza indirmeye çalışmaktadır.
Japonya, doğal afetlerden payına düşeni fazlasıyla alan bir ülke olmasından dolayı en hazırlıklı ülkelerden biri haline geldi. Başta deprem olmak üzere ülkeyi vuran felaketlerin miktarı ile nüfus yoğunluğunun ve ölüm oranlarının karşılaştırılması sonucunda yıkıcı etkilerin şaşırtıcı derecede küçük olduğunu söylemek mümkün. Peki Japonya nasıl dünyanın depreme en hazır ülkesi haline geldi? Bu sorunun cevabını şu şekilde özetlemek mümkün; doğru yatırım, yenilik, eğitim ve geçmiş hatalardan ders alma.
Japonyadaki depremlerin düzenliliği göz önüne alındığında, tüm evler belli bir şiddete kadar sarsıntıya dayanacak şekilde inşa edilmiştir. Japonyadaki evler, kanunla belirlenmiş katı depreme dayanıklılık standartlarına uygun olarak inşa edilir. Bu yasalar, okullar ve ofis binaları gibi diğer yapılar için de geçerlidir. Diğer bir deyişle hepimizin hafızasında yer edinen ‘Deprem öldürmez, bina öldürür.’ Söylemini Japonya’nın en etkili şekilde kavradığı aşikar.
Japonyadaki her akıllı telefona bir deprem ve tsunami acil durum uyarı sistemi kurulur. Yaklaşan felaketlerden yaklaşık beş ila on saniye önce tetiklenen bu sistem, kullanıcılara hızlı bir şekilde koruma aramaları için zaman tanır. Japonya’da telefonlar deprem duruncaya dek Jishin desu! Jishin desu! yani Türkçe’si ile ‘deprem var’ şeklinde çalarak uyarı yapabiliyor. Deprem anında saniyelerin bile ne kadar kritik bir öneme sahip olduğunu bilen Japonya’nın bu önlemi, tüm dünyanın örnek alması gereken türden.
Japonya, trenlerle ulaşımın çok yaygın olduğu ve hızlı tren ağları ile sarılmış bir ülkedir. Bu nedenle tüm yolcuların güvenliğini sağlamak için özel sensörlerle donatılan trenler hareket halindeyken bir deprem oluşması halinde durabilirler. Bu da yaralanma ve ölüm riskini azaltır. yılında Japonya’da meydana gelen büyüklüğündeki bir depremde hareket halindeki 27 trenin bu sensörle sayesinde durduğu ve trenlerde sıfır ölüm ve hatta yaralanma ile depremin atlatıldığı biliniyor.
Japonya’da herhangi bir deprem olduğunda tüm televizyon kanalları anında resmi deprem haberlerine geçiş yaparak insanları nasıl güvende olacakları, nerede korunabilecekleri konusunda bilgilendiriyor ve depremin devamında herhangi bir tsunami tehlikesinin yaklaşıp yaklaşmadığını söyleyerek tüm vatandaşların yüksek yerlere gitmesi için zaman tanıyor.
Tıpkı dünyadaki diğer okulların acil durum tatbikatları düzenlediği gibi, Japonyadaki okullar da düzenli olarak deprem tatbikatları yapıyor (muhtemelen dünyanın geri kalanından daha sık). Küçük yaşlardan itibaren çocuklar bir deprem anında ne yapmaları gerektiğini, nasıl hareket etmeleri gerektiğini bilerek yaşamaya devam ediyorlar. Evde, okulda veya dışarıda yakalandıklarında nasıl davranacakları konusunda eğitim alıyorlar. Ayrıca, Japonyada yerel itfaiye personelinin çocukları deprem simülatörlerine yerleştirdiği, böylece deprem hissini çok küçük yaşlardan itibaren tanımlayabildikleri okul gezileri de eğitim sisteminin bir parçası.
Görüldüğü üzere Japonya’nın doğal afetleri en az hasarla ve ölüm ve yaralanma oranlarıyla atlatabilmesi tesadüf değil. Altında büyük bir farkındalık ve önleme çalışmaları yer alıyor. Başta deprem riski yüksek olan ülkelerin ve tüm dünyanın örnek alması gereken bu yapılanmalar, can kayıplarının ve maddi/manevi hasarların önlenmesi konusunda büyük adımların atılmasına yardımcı olabilir.
Deprem öncesine, sonrasına ve deprem esnasına ilişkin daha fazla içeriğe erişmek için aşağıdaki yazılarımıza da göz atabilirsiniz:
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası