Arkadaşlar, forumda çoğumuz bilgisayarcıyız, bilgisayar başında çok vakit geçiriyoruz. Ayrıca ingilizce öğrenmeye çalışanlarımız vardır (benim gibi). En büyük sıkıntı sanırım kelime ezberleme. Bir program yapmaya çalıştım kelime ezberleme için. Program bilgisayarınız açıldığında otomatik olarak çalışır siz küçültme ikonuna tıklarsanız sağ alt köşeye inecektir (arka planda çalışır), Oradan istediğiniz zaman açıp ayarlamalar yapabilirsiniz
İndirme Linki
funduszeue.info
Siz bilgisayar başında başka işlerle uğraşırken arada bir (süreyi siz ayarlayabilirsiniz) sağ alt köşede baloncuk olarak (notifyIcon) ingilizce kelime ve altında Türkçe anlamı çıkmaktadır. Ayrıca hoparlörden ingilizce teleffuzu okunmaktadır. Yaklaşık kelime bulunmaktadır. kelimeler gruplar halinde ayrılmıştır KPDS, ÜDS, Seviye 1, Seviye 2, Seviye 3 ve Tümü diye. Siz istediğinizi ayarlayıp kullanabilirsiniz.
En önemli avantaj olarak gördüğüm açılışta kendisinin çalışması ve siz başka işler yaparken o ara sıra size kelime göstermesidir. Kelime Ezberleme için ayrıca zaman ayırmanıza gerek yok.
Örneğin Kelime adetini 10 olarak ayarlarsanız, program 10 kelimeyi seçecektir ve siz değiştirene kadar yada bilgisayar kapanıp açılana kadar aynı kelimeleri sürekli baloncuk olarak getirecektir. 3 saat bilgisayar başında geçiren kişi 10 kelimeyi defalarca görecek ve pekiştirmiş olacaktır. Ben faydasını görüyorum ama uzun vadede. Kısa vadede çok birşey olmaz ama. 2 yıl bu program bilgisayarımda olsa eminim zaman ayırmadan belki binlerce kelime öğrenebilirim. İnşaallah faydalı olur.
İndirme Linki
funduszeue.info
ÖSYM tarafından yapılan dil sınavlarının tarihçesine bakıldığında, ilk olarak aşırı kolay Doçentlik Dil Sınavı öne çıkar. yıllarında insanlar sınavı zamanından önce bitirir, iki tarafı da aynı olan ikili Reading metinlerinden emin olmadığı soruların yanıtlarını diğer metni çözüp kontrol ederdi. Hatta o zamanlar 3 saatte Almancadan gelen ve hiç İngilizce bilmeyen Diş Hekimlerine get rid of vs. öğretip 70 ile geçmelerini sağladığımız ve büyük sükse yaptığımız dönemlerdi.
Dil sınavlarında zorlanma yılında Doçentlik sınavının kalkması ve KPDS’de Doçentlik için 70, Doktora için 60 gibi yüksek sayılabilecek notların geçerli olması ile başladı. Öğretim Üyelerinde özellikle Doçentlik aşamasında 69, 68, 67 gibi notlarla yığılma olunca yakınmalar ve kadro boşlukları dikkate alındı ve Aralık yılında bazıları tek satırlı sorularıyla efsane ÜDS sınavı ortaya çıktı. ÜDS’de, bildiğimiz gibi sınav Sağlık, Sosyal ve Fen olmak üzere üçe ayrılmıştı ve Doktorlar Sağlık sınavıyla açık ara avantaj kazanmıştı. ÜDS de zaman içinde zorlaşsa da (çeviri soruları azaldı, ilk 42 soru ortak oldu, paragraf içi kelime soruları ortaya çıktı vs.) ’te hem ÜDS hem de KPDS’nin yerine gelen YDS’den çok daha kolaydı. Yılda iki ÜDS, iki KPDS toplam 4 sınav yılda iki YDS sınavıyla sınırlandırıldı. Çok daha kolay alternatiflerinden önce TOEIC Business English Sınavı kaldırıldı, ardından da IELTS önce 1 puan artırıldı, sonra kaldırıldı. YDS, sınava girenlere o kadar zor geldi ki örneğin ilk YDS sınavından sonra Eylül ayında uzman Doktorların atanmasında büyük sıkıntı oldu ve ülkemiz önemli ölçüde Uzman Doktorsuz kaldı. Günümüze kadar YDS, yetkililerin de kabul ettiği gibi, en zor sınav olageldi. Bu kitabın yazıldığı dönemde Mart sınavında başarı % 25 civarındaydı. Üstelik Pearson Testi gibi imkânsıza yakın daha zor bir alternatifle denize düşen yılana sarılır misali insanlar TOEFL sınavlarının kontenjanını aylarca önceden kapattılar. EYDS de neredeyse Milli Piyango yüzdesiyle başvurulabilince ve YDS’den daha kolay olmayıp elde kâğıt hissi olmadan bilgisayar ara yüzüne alışkanlık gerektirmesiyle durum biraz daha karanlık bir hal almış oldu.
Her ne kadar yakında gene eskisi gibi daha normal sınavlar olacağı beklentisi olsa da şu anda yapılması gereken ciddi ve zorlayıcı bir hazırlık aşamasından geçmiş olmaktır.
YDS’ye hazırlanırken YDS’den de zor ve YDS’den daha az süreli sınavlar yapmak şansınızı büyük ölçüde artıracaktır. Bu amaçla bu kitaptaki 4 adet 80 soruluk test 10 puan zor ve 10 dakika az süreli olarak derlenmiştir. Öncelikle birinci 80 soruluk tam test çok ciddi bir şekilde tercihen sabah saatlerinde bir oturumda 2 saat 20 dakikada (normal sınavdan 10 dakika daha az sürede) uygulanmalı, yanıtlara bakılıp ile çarpıldıktan sonra 10 puan eklenerek toplam skor alınmalıdır. Örnek: 40 doğru= 40*1,25=50 +10 (10 puan zor)=60 Yüz üzerinden toplam puan. İlk 80 soruluk testin açıklamaları bildiğim kadarıyla gelmiş geçmiş en kapsamlı açıklamalardır ve her bölüm için gerekli bütün teknikler ile tamamının Türkçe çevirilerini de içermektedir. İlk test uygulandıktan ve skor alındıktan sonra sonra tarafımca yapılan ayrıntılı açıklamalara ve/veya doğru yanıtlara bakılarak Post-test (sınav sonrası) aşamasında sınava dikkatlice çalışılmalıdır. Bu aşamada üç bacaklı bir çalışmayı öneriyorum: 1. Hatalarınızın 1. Test için yapılan açıklamalardaki gibi elimine edilmesi, 2. Bilinmeyen bütün kelimelerin yanlış seçenektekiler dahil olmak üzere ezberlenmesi, 3. Hala anlaşılamayan cümle ve paragrafların daha yakından sabırla analizi. Böylece her yeni test ile birlikte notunuzda +lık bir artış görülecektir.
Ayrıca 80 soruluk her tam testten sonra 3’er adet ilk 42 sınavıyla ilk 42 soru için 3’er ek doping yapılması istenmiştir. Ben ilk 42’yi çok önemsiyorum. İlk 42 sorunun 50 ya da 55 dakikada bitirilmesi ve örneğin 65 skoru için en az yüzde 70 başarıyla yapılması adaylar için çok büyük önem taşır. Böylece sınavın kalan kısmı için hem zaman, hem de skor avantajı yakalanacaktır. Yalnız 3’er adet ilk 42 dopingi yaparken adayların zaten büyük başarıyla yapabildiği 6 çeviri sorusu yerine sınavın neredeyse yarısını oluşturan paragrafların gerilememesi için 2 okuma paragrafı ve 8 soru konulmuştur. 3’er adet toplam 9 ilk 42 sınavlarından her birinin süresi 55 dakikadır. 80 soruluk 4 tam testin her birinin süresi normal sınavdan on dakika daha kısa, yani 2 saat 20 dakikadır. Özgür Karakaş Hoca tarafından özel olarak derlenip hazırlanan bu son derece özgün ve etkili soru, sistem ve doping ile ister çıkmış çoğu soruyu yapmış olan ve/veya puanla başarısız olan ileri öğrenciler, ister daha düşük durumda olup ek doping yapmak isteyen öğrenciler kesinlikle ek puan artışı ve gramer, kelime ve teknik açısından ilerleme kaydetmiş olacaklardır.
Remember: Desperate times call for desperate measures.Sorularınız için funduszeue.info internet sitem, [email protected]’dan email aracılığıyla iletişim kurabilir; ya da funduszeue.info internet sitemdeki YDS temel veya ileri hazırlık, 1 Yıl İngilizce Hazırlık ya da Yüzde Yüz Çeviri sitelerimden canlı ya da cansız olarak yararlanabilirsiniz.
Dil ve Sınav uzmanı Özgür KarakaşDİL SINAVLARI İÇİN EN ÖNEMLİ KELİME
1. abandon = (1) (birini) terk etmek (= leave) (2) bir şeyden vazgeçmek (= give up)
2. abbreviate = (1) kısaltmak, özetlemek (2) (matematikte)
3. abolish = (toplumdaki tabuları) yıkmak, sona erdirmek (= do away with)
4. absorb = içine çekmek, emmek
5. abstain from = (alkol, ilaç vb) den sakınmak/ uzak durmak (=avoid from) !
6. abundance = bolluk, bereket
7. abundant = bol, bereketli
8. accelerate = hızlandırmak, ivme kazandırmak *** accelerator = gaz pedalı
9. accept = kabul etmek, razı olmak
access = erişmek, ulaşmak
accessible to = ulaşılabilir, erişilebilir
accommodate = (misafir, konuk vb) ağırlamak (= put up)
accompany = (1) eşlik etmek, arkadaşlık etmek (= escort) (2) beraber bulunmak ya da bir arada gözükmek (* Pain and fever accompany inflammatory diseases)
accomplish = başarmak (= achieve)
accumulate = (1) birikmek, çoğaltmak (2) biriktirmek, yığmak
accuracy = doğruluk, kesinlik
accurate = doğru, hatasız, eksiksiz bir şekilde (= precise, correct)
accurately = doğru, hatasız, eksiksiz bir şekilde (= precisely, correctly)
accuse (of) = birini bir şeyle suçlamak, itham etmek
achieve = başarmak, yerine getirmek
acknowledge as = (1) kabul etmek, olarak tanımak (2) (mektup, mesaj vb) aldığını gönderen kişiye bildirmek
acquainted with = aşina olmak, haberdar olmak (= familiar with)
acquire = (dil, miras, huy vb) edinmek, kazanmak (= obtain, attain) (*She acquired a huge fortune.) (* I acquired Turkish but I learned English in school.)
acquisition = edinim
activity = faaliyet, aktivite *** activist = bir fikrin aktif destekçisi (=supporter)
adapt = bir şeye uyarlamak, uydurmak ( = adjust)
addict = bağımlı, tiryaki *** drug addict = eroin bağımlısı
addiction to = bağımlılık, tiryakilik
addition = ilave, ek
additionally = ayrıca, bunun yanı sıra, buna ilaveten (= furthermore,moreover)
adequately = yeterli bir şekilde (= sufficiently)
adjust = (1) uyarlamak (= adapt) (2) alışmak (= get used to)
adjustment = düzeltme,intibak, uyma
administer = (1) idare etmek, yönetmek (2) (damardan ilaç vb) vermek, sağlamak
admire = hayran olmak
admit = kabullenmek, itiraf etmek
adopt = (1) evlat edinmek (= take up) (2) (önlem, tedbir vb) almak (adopt measure) (3) (başkasına ait bir şeyi) benimsemek (dil, din vb)
adore = çok sevmek, tapmak
adverse = zıt, kötü
advocate = (1) savunmak (= defend) (2) desteklemek (= support)
affect = etkilemek (= influence)
aggravate = gittikçe kötüye gitmek, fenalaşmak (= deteriorate, worsen)
aggressive = saldırgan
aid = yardım etmek (= help)
alien (to) = yabancı
alongside = yanında, bitişiğinde (beside, next to)
alter = değiştirmek (= change)
alteration = değişiklik
amazing = şaşırtıcı, hayran bırakıcı (= astonishing)
amend = değişiklik yapmak (kanunda düzenleme yapmak anlamındaki gibi)
amendment = değişiklik, (kanun vb) üzerinde değişiklik yapmak (= alteration)
amusing = eğlenceli, zevkli
announce = anons etmek, ilan etmek (= give out, declare)
anticipate = ummak, beklemek
apologize = özür dilemek (apologize to someone for something)
appalling = korkunç (= dreadful, horrendous)
appointment = (1) atama, tayin (2) randevu (= rendezvous)
appreciate = (1) takdir etmek, değerini bilmek (2) anlamak, farkına varmak
approach = (1) (zaman/ mesafe bakımından birine/bir şeye) yaklaşmak (* Do not approach with fire! (2) (bankaya/yüksek bir mevkiye vb) müracaatta bulunmak, ricada bulunmak (* She approached the bank for a loan)
appropriately = uygun olarak (= suitably)
approve of = onaylamak, uygun bulmak, tasvip etmek
arrange = düzenlemek, ayarlamak (toplantı, randevu vb)
artefact = insan eliyle yapılmış (sanat)
ascend = yukarı çıkmak, yükselmek, tırmanmak (= go up / climb up)
ask for = ricada bulunmak, bir şey istemek
aspire = şiddetle arzu etmek, çok istemek (* I’ve always aspired to be a singer)
assemble = (1) bir araya getirmek, toplamak (= gather) (2) monte etmek (= put up)
assess = değerlendirmek (= evaluate)
assign = atamak, tayin etmek, görevlendirmek (= appoint)
assist somebody in something = birine bir konuda yardım etmek
associate = (zihninde insanlar/eşyalar arasında) çağrışım yapmak, çağrıştırmak * I always associate the smell of baking with my childhood.) (2) (kötü yolda olan veya kötü alışkanlıkları olan insanlarla) arkadaşlık yapmak, düşüp kalkmak (* Don’t associate with those glue-sniffers.)
assume = (1) elinde delil olmadan bir şeyin doğru olduğunu düşünmek veya kabul etmek, farz etmek (= conclude) (2) (sorumluluk/vebal vb) üstlenmek, üzerine almak (= take on) (* I temporarily assumed the responsibility for her)
assure = birine teminat vermek, emin kılmak, garanti vermek
astonishment = şaşırtmak, şaşırmak (= amazement, bewilderment)
attach = iliştirmek, eklemek (= enclose)
attack = saldırmak, saldırı
attain = elde etmek, erişmek (= gain, obtain)
attainment = ulaşmak, erişmek
attend = iştirak etmek, katılmak
attribute = (bir sebebe/nedene) dayandırmak (= base on/upon)
auditorium = dinlenme/izleme salonu, seyircilerin oturduğu bölüm
available = mevcut, var olan
avert = (1) olmasını önlemek (2) başka yöne çevirmek (trafik akışını vb)
avoidable = kaçınılabilir, engellenebilir
award = ödül
backward = geri kalmış, geriye doğru
badly in need of = bir şeye/birine çok muhtaç olmak
barely = (1) hemen hemen hiç, neredeyse hiç (2) güçlükle (= hardly, scarcely)
bargain = (1) pazarlık, anlaşma (2) pazarlık etmek (3) kelepir, ucuz eşya
barren = kurak, verimsiz (= infertile, arid)
basic = temel (= essential, fundamental)
bazaar = pazar, alışveriş yeri
behave = davranmak
believe = inanmak
belongings = birinin kişisel eşyaları (= possessions)
beloved = sevgili, hazret
bitingly satirical = aşırı alaycı, insafsızca eleştirme
bizarre = tuhaf, acayip (= strange, weird)
blanket = battaniye
blaze = (1) ateş, alev, yangın (2) parlamak
bolt = fırlayıp kaçmak, tabanları yağlamak
branch = dal, branş
break off = (nişan, nikah vb) bozmak, ayrılmak
breed = (1) (hayvan için) doğurmak, yavrulamak (2) hayvan yetiştirmek
bribery = rüşvet *** offer bribes = rüşvet teklif etmek
bride = gelin
brief = kısa, öz *** in brief = kısaca, öz olarak
bring up = (1) çocuk büyütmek (2) kusmak (3) ortaya (konu vb) atmak
broadcast = (radyo, televizyon, hava durumu için) yayın
Broadly speaking = Genel konuşmak gerekirse (= generally, mostly)
broil = ızgara yapmak, kavurmak
bullfight = boğa güreşi
bully = (1) kabadayı, zorba (2) kabadayılık yapmak, zorbalık yapmak
burial = gömü, gömme
burn = (1) yakmak (2) yanmak
button = düğme
calculator = hesap makinesi
call for = talep etmek, istemek (= demand)
calm = sakin
can’t take one’s eyes off = gözlerini birinden veya bir şeyden alamamak
cancel = iptal etmek (= call off)
captivating = büyüleyici (= enchanting, fascinating)
captive = tutsak, esir
captivity = tutsaklık, esaret
capture = yakalamak, ele geçirmek, tutsak etmek (= apprehend)
careless = dikkatsiz
carry out = (çalışma, deney, anket vb) yürütmek, icra etmek (= fulfil, conduct)
carve = (1) (tahta vb) oymak (2) (et vb) kesmek
casually = günlük, sıradan, havadan sudan
caution = uyarı, dikkat
cease = sona erdirmek, durdurmak ( cease-fire= ateşkes)
ceaseless = aralıksız, durmadan (= non-stop)
celebration = kutlama
celebrity = ünlü
census = nüfus sayımı
ceremony = tören
charge (with) = ile yargılamak (mahkemede) (= try)
circulate = dolaşmak, dolaştırmak, deveran etmek (vücuttaki kan vb)
circulation = (1) dolaşım (2) gazete tirajı, günlük satış oranı
cite = örneklemek, adından bahsetmek, değinmek (= refer to, mention)
citizen = vatandaş *** Citizenship = Vatandaşlık
clarify = açıklamak (= explain)
claw = pençe, hayvan pençesindeki kıvrık tırnak
clearance = (1) mağazayı boşaltma, malları elden çıkarma, tasfiye (2) izin, yeşil ışık
close = (sıfat) yakın
closed = kapalı
closure = (1) kapanış (2) iflas
coincide with = aynı zamana denk gelmek/tesadüf etmek (= fall on the same date)
collapse = (1) (bina vb için) çökmek (2) bayılmak
collapsible = katlanabilir (kanepe vb)
collar = (1) yaka (2) tasma
colleague = iş arkadaşı
collide with = çarpışmak (= crash into)
commence = başlamak (= start) *** commencement speech = açılış konuşması
comment on = yorum yapmak (= interpret)
commercial = ticari
commit = (1) (intihara vb) kalkışmak, yeltenmek (2) (suç, cürüm) işelemek (3) (kendini işine, ailesine vb) adamak (= devote)
commit = kalkışmak, yeltenmek *** commit suicide = intihar etmek
common = (1) ortak (2) sıradan, yaygın *** in common with = ile ortak nokta
commonplace = yaygın, sıradan (= ordinary, usual)
commuter = ev ile iş arasında mekik dokuyan/gidip gelen
companion = dost, arkadaş
company = (1) arkadaşlık, dostluk (2) şirket
compel = zorlamak, mecbur bırakmak (= force, oblige)
compensation for = (1) tazminat ödemek (2) telafi etmek
compete = rekabet etmek, yarışmak ***competition = müsbaka, yarış
compete against = başkasıyla yarışmak, rekabet etmek
compete with = başkasıyla aynı yerden beslenmek/geçim sağlamak (kangurular koyunların otlaklarından otlanan rakip hayvanlar olması gibi)
competition = (1) rekabet (2) müsabaka, yarış
compile = derlemek, bir araya getirmek (bilgi, delil vb)
complain to somebody about something = şikayet etmek
completely = tamamen, bütünüyle (= entirely)
comply (with) = e uymak, e itaat etmek (= abide by)
compose = oluşturmak, meydana getirmek *** be composed of = den oluşmak
compound = bir sürü binanın bulunduğu etrafı çevrili mekan
comprise = içermek (= include)
compute = hesap yapmak, bir notu bilgisayara girmek(= calculate )
conceal = gizlemek, saklamak (= hide)
conceive as = (1) olarak algılamak/düşünmek (2) conceive of = bir şeyi ilk kendisi akıl etmek (= senaryonun konusu vb) (3) gebe kalmak
conclude = sonuç çıkarmak (= assume)
conclusion = sonuç, netice, yargı
condition = durum, hal / koşul,şart
conditionally = şartlı olarak, belli şartlara bağlı
conduct = (1) (deney, anket vb) idare etmek, yürütmek (= carry out) (2) (isim hali) davranış (= behaviour)
conduct = (1) (deney,çalışma vb) yürütmek,icra etmek (2) davranış (= behaviour)
confess = itiraf etmek (= speak out)
confident (of) = emin
confine to = (1) sınırlamak, bir yere mahkum etmek (2) hapse atmak (= imprison)
confirm = (1) onaylamak, doğrulamak (= verify) (2) (bir iddiayı, davayı vb) güçlendirmek, pekiştirmek (= strengthen)
conflict = (1) çatışma, savaş (2) anlaşamama, tartışma
conflict with = çatışmak, çarpışmak, savaşmak
conform to = uymak, uyuşmak (= obey the rules)
confront = (1) karşılaşmak, yüz yüze gelmek (2) confront about = yüzleştirmek
confuse = karıştırmak, şaşırmak
conquer = (1) fethetmek (2) yenmek, galip gelmek
consent = (1) razı olmak (2) izin,rıza (= permission)
consent to = razı olmak
consequence = sonuç, netice (= result)
conserve = korumak, muhafaza etmek
considerable = büyük ölçüde, önemli miktarda, azımsanamaz X negligible(=neglicıbıl)
considerably = önemli ölçüde, oldukça
considerately = düşünceli/nazik bir şekilde
consideration = göz önünde bulundurma/düşünme
consist of = ibaret olmak, meydana gelmek
conspire against = birine komplo kurmak (= plot against)
constantly = 1-sürekli 2- aralıksız
constantly = sürekli
constitute = oluşturmak, meydana getirmek (= make up)
constrain = zorlamak (= restrain, force)
construct =inşa etmek, yapmak (= build)
consult = danışmak (= check with)
consume = tüketmek (= use up)
contact with = birisi ile kontak/temas kurmak, irtibata geçmek
contemporary = çağdaş, aynı çağda yaşayan
content with = den memnun
contest = yarışma, müsabaka *** beauty contest = güzellik yarışması
continent = kıta
contract = (1) sözleşme yapmak (2) küçülmek, büzülmek (= shrink) (3) hastalık kapmak
contradict = çelişmek
contradictory = çelişkili, tutarsız, kendini yalancı çıkaran (= inconsistent)
contribute to = katkıda bulunmak
controversial = tartışmalı, fikir ayrılığına sebep olan (= disputable, debatable)
controversy = anlaşmazlık, fikir ayrılığı
conventional = geleneksel, alışılagelen
converse = (1) karşıt, zıt (2) konuşmak
convert into = dönüştürmek (= change)
convict = mahkum, tutuklu
convince = ikna etmek
correctly = doğru bir şekilde, düzgünce (= accurately, precisely)
correspond to = bir şeyle uymak, uygun düşmek, tekabül etmek (= agree, match)
correspond with = birisi ile yazışmak
counterpart = karşılığı, dengi (“Sultan” kelimesinin counterpart’ı “Kral” dır)
couple = çift
course = (1) gidişat, ilerleme (zaman/mekan içinde) *** in the course of = nın esnasında (2) (nehir için) akış yönü (3) öğrenim, kurs
cramped = hijyenik olmayan
crash = (1) kaza, şiddetli ses, iflas (2) yere düşme , çarpma
crawl = emeklemek
create = yaratmak
credibly = inanılır bir şekilde (= believably)
criminal = ciddi bir suç/cürüm işlemiş,suçlu
crippled = felçli, kötürüm (= paralysed) (2) engellenmiş, gerilemiş (ekonomi vb)
crocodile = timsah (= alligator)
cross out = üstünü çizmek, silmek (= delete)
crumble = ufalanmak, parçalanmak (= disintegrate, fall apart)
cultivate = tarım yapmak, tarlayı vb sürüp ekmek
curator = sanat galerisi/müze/kütüphane görevlisi
currency = döviz
curve = eğim, eğmek
custom = gelenek, görenek *** customs = gümrük
customary = geleneksel (= traditional
debate = tartışmak
debt = borç
deceit = kandırmak *** deceitful = hilekar, hileci
deceive = kandırmak, kafaya almak (= take in)
decipher = şifresini çözmek
decipher = şifresini çözmek, anlamını meydana çıkarmak
declare = ilan etmek, beyan etmek
decline = (1) azalmak, gerilemek (2) kibarca reddetmek (= turn down)
dedicate = kendini adamak (= devote to, commit oneself to)
dedicate to = kendini adamak (= devote to)
deduce = sonuç çıkarmak (= conclude, assume)
deduction = tümevarım, sonuç (= conclusion)
deepen = derinleştirmek, derinleşmek
defeat = yenmek, bozguna uğratmak (= beat)
defect = bozukluk, kusur, hata, sakatlık *** speech defect = konuşma özrü
defend = savunmak
define = tanımlamak
degeneration = yozlaşma, aslını kaybetme
delay = geciktirmek
delightful = zevkli, hoş
deliver = (1) siparişi teslim dağıtmak/teslim etmek (= distribute) (2)doğurmak vermek (3) deliver speech = konuşma yapmak
demand = (1) talep, istek (2) talep etmek, istemek ***in demand = revaçta
demobilize = askerden terhis etmek
demolish = yıkmak, parçalamak (= do away with)
demonstrate = (1) uygulamalı bir şekilde göstermek (= show) (2) gösteriyapmak, protesto düzenlemek
deny = (1) inkar etmek (2) yapmasını yasaklamak (deny somebody to do something)
depress = (1) üzmek (= sadden, upset) (2) bastırmak (= press down)
derive from = çıkarmak, gelmek
descend = inmek, azalmak
desert = çöl
deserve = hak etmek
design = plan çizmek, tasarlamak
design = tasarlamak, dizayn etmek
desire = (1) istek, arzu (2) istemek, arzu etmek (= wish)
desolate = mutsuz, kederli (= depressed) (2) terkedilmiş (= deserted)
dessert = tatlı
destination = hedef, varılacak yer
destiny = kader, kısmet
destroy = yıkmak, yok etmek (= damage, ruin)
detain = alıkoymak, göz altında tutmak (= take into custody)
detect = meydana çıkarmak, işin aslını ortaya çıkarmak (= discover, notice)
detection = teşhis etmek, belirlemek
deter (someone) from = caydırmak, engel olmak (= discourage)
deteriorate = kötüleşmek, kötüye gitmek (= aggravate, worsen)
determination = (1) azim, kararlılık (= ambition) (2) inat (= stubbornness, obstinacy)
devastate = yıkmak, tahrip etmek (= destroy)
develop = (1) geliş(tir)mek, genişle(t)mek, ortaya atmak (teori, fakir vb) (2) (foto) film banyo ettirmek (3) (vücudun ürettiği bir hastalığa) yakalanmak “develop cancer”
deviate = sapmak, yönünü değiştirmek (= diverge, stray)
devote = adamak
diagnose as = teşhis etmek
differentiate = ayırmak (= distinguish)
diminish = azalmak (= decline)
direct = (1) yönetmek (2) (turiste vb) yol göstermek (guide)
disappearance = ortadan/gözden kaybolmak (= vanish)
disclose = açığa çıkarmak, gün ışığına çıkarmak (= reveal, display)
discover = keşfetmek
discriminate (against) = (ırk, yaş, cinsiyet vb) ayrımcılık yapmak
discriminate against = ayrımcılık yapmak
discuss about = tartışmak (= argue)
disease = hastalık, maraz (= illness, ailment)
dismiss = kovmak (işten), kafasından çıkarmak
dismissal = kovma, başından savma
dispatch = göndermek, yollamak (= send, submit)
display = göstermek, sergi *** on display = sergide
displeased = hoşnut kalmamış, memnun olmayan (= discontented, unsatisfied)
dispose of = başından atmak, den kurtulmak (= get rid of)
dispute = (1) tartışmak, anlaşamamak (= disagree) (2) anlaşmazlık (= controversy)
disqualify = diskalifiye etmek, elemek, yetersiz görmek
disseminate = (bilgi, fakir vb) yaymak, dağıtmak
distinct = (1) farklı, ayrı, bağımsız (= different) (2) açık seçik, net (=clear)
distinguish = ayırmak, farkını söylemek (= differentiate)
distort = (1) (olayın aslını) çarpıtmak, farklı bir anlam yüklemek (=misrepresent) (2) (şeklini/biçimini vb) bozmak, tahrif etmek (= disfigure)
distress = (1) tehlike (2) acı, ıstırap
distribute = dağıtmak (= deliver, hand out)
divert = (trafik yönünü vb) saptırmak, başka yöne çevirmek
dizzy = başı dönen, kendini bayılacak gibi hisseden (= giddy)
docile (dosayl) = uysal, evcil
dominate = egemen/baskın olmak, hakim olmak, idaresi altına almak
donate = (para, kan vb) bağış yapmak (= contribute)
donation = (para, kan vb) bağış yapmak (= contribution)
dowry = çeyiz
dramatic = (1) tiyatro ile ilgili (= theatrical) (2) önemli, kayda değer (= drastic) (3) ani, çok hızlı (fiyatlarda ani ve hızlı artış gibi)
draw = (1) (resim vb) çizmek (2) (perde vb) çekmek, kenara almak (3) (sonuç) çıkarmak (***draw a conclusion) (4) bir maçın berabere bitmesi
dress code = (bir işyerinde veya okulda) kıyafet genelgesi
drug addict = eroin bağımlısı
drug dealer = eroin ticareti yapan kişi
dustbin = çöp kutusu (= trash can)
earth***** = deprem
edit = bir kitabı basılabilir hale getirmek, editörlük yapmak
edition = (kitap için) basım, baskı, yayın
educate = eğitmek (= train)
effect = etki (= influence, impact) *have an effect on = üzerinde etkisi olmak
elect = seçmek (= vote for)
eliminate = elemek, den kurtulmak (= get rid of) (2) yok etmek, yıkmak (= destroy)
elimination = (1) ortadan kaldırma, yok etme, bertaraf etme (2) hesaba katmama
embarrass = utandırma (= humiliate)
embrace = (1) kucaklamak (= hug, cuddle) (2) (fikir, din vb) benimsemek
emerge = ortaya çıkmak (= come out)
emphasize = vurgulamak
employ = (1) işe almak (2) (metot, yöntem vb) uygulamak
empty = (1) boşaltmak (2) boş
emulate = taklit etmek,(= imitate, copy)
enable = olanaklı kılmak
enclose = çevresini sarmak
encounter = karşılaşmak ( to face)
encourage = teşvik etmek
endure = dayanmak
enhance = büyülemek
enhancement = yükseltme, artırma, çoğaltma (= improvement, enrichment)
enlarge = büyütmek, genişletmek
enquire = soruşturmak
enslave = köleleştirmek, esir etmek
ensure = birini temin etmek/emin kılmak, birine garanti vermek
entertain = eğlendirmek
entirely = tamamen (= completely)
entrance = giriş
envy = kıskanmak, imrenmek
epic = destan
epic = destansı (şiir vb)
equal = eşit, adil
equality = eşitlik (= parity, fairness)
equate = eşitlemek
equip = donatmak
equip = donatmak ***equipment = donanım, teçhizat
erode = yıpratmak, aşınmak
erupt = patlamak
establish = kurmak, doğruluğunu kanıtlamak, kabul etttirmek
estimate = tahmini bir şey/rakam söylemek, tahminde bulunmak (= guess)
eternal = kalıcı, ebedi
evaluate = değerlendirmek (= assess)
evaluation = değerlendirme (= assessment)
evidently = açık ve şüphe götürmez bir şekilde, delillere dayanarak (= obviously)
evolve = (1) geliş(tir)mek (= develop) (2) (Biyolojide) evrim geçirmek
evolve = değişmek, evrim geçirmek
exaggerated = abartılı, mübalağalı
excavate = kazı yapmak
exceed = aşmak
excessive = aşırı, abartılı (sayıda, miktarda)
exchange = takas etmek, değiş tokuş etmek (= swap)
exclude = çıkarmak
exclusive to = herkese açık olmayan, özel (otel, tatil yeri vb)
exclusively = sadece, yalnızca
excursion = keşif gezisi
exhibit = sergilemek
exist = var olmak, mevcut hale gelmek
existence = var oluş, mevcut olma
expand = genişlemek, büyümek, nüfuz olarak artmak
expect = ummak, beklemek
expectation = umut, beklenti
expense = masraf
experience = (1) tecrübe (2) tecrübe etmek, yaşamak (3) olay, vukuat
expire = (yiyecek, ilaç vb için) son kullanma tarihi gelmek, miadı dolmak
expire = süresi dolmak
Expiry Date = Son Kullanma Tarihi
explode = patlamak
exploit = patlatmak, sömürmek
explore = keşfetmek,araştırmak
export = ithal etmek
expose = (1) açıklamak, arz etmek (= reveal) (2) (tehlikeye vb) maruz bırakmak
express = (1) ifade etmek, iletmek (2) çabuk, hızlı (= fast)
extend = (1) (tatilin, ödevin vb) süresini uzatmak (= prolong) (2) ekleme yapmak (eve birkat daha çıkmak veya balkon eklemek gibi) (= make bigger) ***extension
extract = elde etmek, çekip çıkarmak (üzümden sirke elde etmek gibi)
extraordinary = (1) fevkalade, olağanüstü (= exceptional) (2) tuhaf, alışılmadık
fabricate = (1) uydurmak (= make up) (2) (raf vb) monte etmek (= put up)
facilitate = kolaylaştırmak
fade = (1) solmak (2) solgun
failure = başarısızlık
faint = (1) bayılmak (= pass out) (2) solgun (ses, renk vb)
fairly = oldukça (= quite, rather)
falsify = (1) hesaplar üzerinde oynamak (2) sahtekarlık yapmak (= fake)
familiar (with) = aşina, tanıdık
famish = aç kalmak, açlıktan ölmek (= starve)
fare = (otobüs, uçak vb için) fiyat
fatal = ölümcül ***fatally injured = ağır yaralı, ölümcül yarası olan
favourable = olumlu, yapıcı (= positive, constructive) (2) uğurlu (=auspicious)
fearful for = için korkan/endişelenen
fertilize = (toprağı vb) verimli hale getirmek, verimli kılmak
fetch = gidip getirmek
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası