Efe Arslan

Renowned international gourmet and film critic Efe C. Arslan was born in

After graduating from the IMKB Vocational High - Information Technologies Division in ,

he attended Piedmont Community College's I-LEAD program

in Charlotte, North Carolina, USA.

​

Efe was recognized for his social activities conducive to cerebral palsy.

He worked as a representative of Turkish children with disabilities at UNICEF.

His short film “My Cool Movie”, which interpreted his life and his message,

was translated into many languages to promote social awareness

and encourage education for children with disabilities. 

He was named the first disabled child actor of the State Ballet for Children in Ankara.

​

Efe has been appraised for his roles in several European Union and AnkaraKA projects.

He has been involved in the SERÇEV

Association for the Well-being of Children with Cerebral Palsy, since its inception.

He also played a leading role in the television series “Ve Çocuk…" (And the kid),

which tells the story of the friendship of two children, one with a disability.

He took part in the English translation team

preparing the disability awareness book for children "Mu, the wingless worker bee"

by Şerif İzgören, which was published in two languages.

The short film 'Ya Sonra?' (What Next?), produced by Efe and his neurologist cousin Dr. Doruk Arslan

  aiming to present an unconventional approach to disability for neurologists,

won 2nd place in the Neurologists' Association short film competition.

​

Currently, Efe writes film reviews for young audiences.

He does his part as a member of the Advisory Board of the foundation

'Equipment Connections for Children' of Maryland, USA,

aim to collect used special equipment of children, repair them,

and deliver to those in need.

He furthers his fight against the social notions posed on persons with disabilities

and continues to explain that

persons with disabilities are a coherent and "normal" part of our society.

His trademark "Tekerlekli Kedi – Cat in Wheels" garments, designed for this purpose,

convey his message and help him experience a productive business life

that he shares with his friends.

​

Efe continues to communicate that

disability is not a barrier to a productive, well-educated, and fun life.

16 aylık Yiğit Efe Arslan SMA TIP1 İlerleyici Ölümcül Kas Hastalığı ile mücadele eden bir bebektir. Yiğit Efe'ye teşhis yılının Mart ayında konulmuştur ve o tarihten beri ailesi çocuklarını yaşatmak için mücadele veriyor.

Hastalığın asıl tedavisini başlatacak olan Zolgensma ilacına ulaşmak amacıyla valilik onaylı bağış kampanyası düzenleyen aile, bu süreçte yaşadıklarını ve karşılarına çıkan engelleri Cumhuriyet TV'de anlattı.

"KÜÇÜCÜK BEDENLERİYLE TONLARCA TOPRAĞIN ALTINA GİRİYORLAR"

Yiğit Efe'nin babası Ömer Arslan, oğlunun beden hareketlerinde bir aksaklık olduğunu fark ettiğinde Efe'yi tedaviye götürdüklerini ve hastalığını öğrendiklerini söyledi. O günden sonra çok zorlu bir sürece girdiklerini belirten Arslan, "Oğlumuza dair planlarımız o hastanenin odasında kaldı, bu hastalığın tedavisi çok maliyetli. Kampanyamız şu an yüzde 44'te. Zamanımız çok az kaldı. Bazı bebekler kampanyanın yarısında melek oluyor. Küçücük bedenleriyle tonlarca toprağın altına giriyorlar" ifadelerini kullandı.

Çocukları yatağa bağlı olmasın diye sürekli tedaviye götürdüklerini ancak Efe'nin yetilerini gitgide kaybettiğini anlatan Arslan, aşağıdaki sözlerle hükümete seslendi:

• Boğazı, midesi delik. Göz kapaklarını bantlıyoruz, yatabilmesi için. Bu kadar etkisi olan bir ilacı neden onaylamıyorsunuz?
  
  
• Yollar için yatırım yapılıyor, bebeklerin tedavisine de yatırım yapılabilir. Türkiye bu bebekleri yaşatabilir.
  
  
• Çocuğumun karşısında yemek yiyemiyorum, yatakta cihazlara bağlı bana bakan evladım var. Yaşamaya utanıyorum.
  
  
• Bir çaresi varken bu bebekler ölüme terk edilmesin.

"EVLADIMIN YEMEK YEDİĞİNİ GÖRMEK İSTİYORUM"

Yiğit Efe'nin annesi Yüksel Arslan, her saat çocuğunun bakımıyla ilgilendiğini ve çocuğunun canı acısa dahi bazı tedavi yöntemlerini uygulamak zorunda kaldıkları için üzüldüğünü belirtti. Oğlunun çığlıklarını duymamaya çalıştığını ve katlanmak zorunda kaldığını anlatan anne Arslan, sözlerine şu şekilde son verdi:

"Bir an önce evladımızı kurtarmak istiyoruz. Evladım gökyüzüne hasret. Evladımın yemek yediğini görmek istiyorum. Sürekli cihazlara bağlı yaşıyor, sanki bana 'Beni kurtar' diyor ama hiçbir şey yapamıyorum. Bir kenarda oturup ağlıyorum."

Kamera: İsmail Bayraktar, Ayhan Çam