oruç ve panik atak / Psikiyatrik tedavi görenler en çok bu soruyu soruyor; Oruç tutabilir miyim? - Sağlık Haberleri

Oruç Ve Panik Atak

oruç ve panik atak

Depresyon hastaları oruç tutmalı mı?

17 saate varan oruç stresi tetikleyebilir

Yayınlanma: - 08 Haziran Güncellenme:

Depresyon hastaları oruç tutmalı mı?

Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Şahut Duran, uzun süren açlık durumu sebebiyle bipolar bozuklukları ve dikkat eksikliği olan hastaların daha dikkatli olmaları gerektiğini belirtti. Psikiyatri Uzmanı Duran, özelikle bipolar bozukluğu bulunan kişilerde atakların riskinin üç kat artabileceğini açıkladı.

bipolar

Türkiye Psikiyatri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi de olan Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Şahut Duran, 17 saate varan oruç süresi ve psikolojiye etkileriyle ilgili açıklama yaptı. Vücudun açlık ve susuzluk halinde stres, sinirlilik ve dikkat eksikliği refleksini gösterdiğini dile getiren Duran, özellikle çocuklarda ve yaşlılarda daha dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Ramazan ayının yaz dönemine gelmesinin çok etkili olduğunu kaydeden Duran, “Vücuttaki suyun yüzde 1’inin bile kaybı ciddi anlamda etki yaratabiliyor. Psikolojik rahatsızlıkların birçoğu bedenseldir. Bedeni etkileyen her şey psikoloji de etkiler. Halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, sinirlilik ve komaya kadar giden bir bilinç kaybı da olabilir. Özellikle rahatsızlığı olanlar, ilaç kullananlar ve bipolar bozukluğu olan hastalar dikkatli olmalı. Bipolar bozukluğu olanlar için düzenli uyku ihtiyacı vardır. Ramazan ayında uyku düzeninin bozulması ve gece uyumayıp gündüz uyunması bipolar bozukluğu tetikliyor. Bipolar bozuklukta özellikle Ramazan aylarında atak riski üç katına kadar artabiliyor” dedi.

KONSANTRASYON BOZUKLUĞU YARATABİLİR

Uzun süren açlık halinde dikkat eksikliğinin olabileceğini dile getiren Duran, su kaybını artıracak etkinliklerden uzak durulmasını önerdi. Özellikle gündüz spor yapılmaması ve güneşe fazla çıkılmaması gerektiğini söyleyen Duran, “En fazla konsantrasyon bozukluğu yaratıyor. Özellikle tehlikeli işlerde çalışanların bu konuda daha dikkatli olması gerekiyor. Şoförler, fabrikalarda tehlikeleri işlerde çalışanlar, ameliyata giren hekimlerin çok dikkat etmesi lazım. İlk günlerde dikkat eksikliği gibi sorunlar daha çok ortaya çıkıyor” dedi. Dini vecibeleri yerine getirmenin psikolojik rahatsızlıkları bulunan kişilerde ve normal insanlarda bir rahatlama, huzur yaratabileceğini söyleyen Duran, buna rağmen uzun süre aç kalmanın insan psikolojine veya fizyolojisine iyi geleceğine dair bir çalışma olmadığını açıkladı.

BİPOLAR BOZUKLUK

Bipolar bozukluk veya iki uçlu duygu durum bozukluğu, eskiden manik depresyon, manik atak veya manik depresif bozukluk olarak bilinen hastalıktır. Bipolar bozukluk, kişinin depresyon mani, hipomani ve karışık durumlar geçirdiği duygudurum bozuklukları sınıfını kapsayan tanısal kategoridir. Kişinin, depresif eğilimlerin yoğun yaşandığı dönemlerle, taşkınlık, coşkunluk olarak tanımlanabilecek mani dönemleri yaşadığı, bu bağlamda bipolar bozukluk ya da manik atak olarak tanımlanan bir rahatsızlıktır. DSM-IV adlı tanı ve istatistik kriteri ile teşhis konur. Bu hastalığın genelde yirmili yaşlarda ortaya çıktığı çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir.

DHA

depresyonManisaoruçPsikolojiRamazanTürkiye

Oruç stres, kaygı ve depresyonu azaltıyor

Orucun, kişinin beden sağlığına olduğu kadar psikolojisine de olumlu katkılar sağladığı belirtildi.

Psikiyatr Burak Toprak, oruç ibadetinin manevi duyguları ve psikososyal etkileri nedeniyle insan psikolojisi açısından önemli olduğunu söyledi.

AA'nın haberine göre; orucun birey ve toplum psikolojisinde önemli etkileri olduğunu belirten Toprak, "Ramazan bu anlamda, insanın kendi benliğini tanıması için adeta bir iç hesaplaşmaya girdiği, varoluşsal anlamlar aramaya başladığı bir aydır. Kişi ibadet vesilesiyle kendine sınırlar çizmeye, kendinin farkına varmaya, şükretme ve yanlış yaptığı davranışlardan uzaklaşmaya çalışır" dedi.

Oruç ibadetinin psikolojik açıdan insanlara faydasına değinen Toprak, şöyle konuştu: "İnsanlar, ramazan ile yeme, içme, cinsellik gibi içgüdüsel dürtülerini kontrol altına alır ve bununla birlikte hayatın anlamını ve kendini sorgulamaya başlar. En temel kaygıları olan ölüm ve sonrasını düşünerek hayatın anlamı ve değerlerini sorgular. Aslında bu sorgulama başta insana acı verse de bu acıyla yüzleşme insanı iyileştirir ve huzurlu kılar. Bu ayda 11 ay boyunca rutin bir şekilde yaptığımız ve farkına varmadığımız birçok alışkanlığın farkına varıp onları değiştirmek için adımlar atabiliriz. Bilindiği üzere bir davranış kalıbının değişebilmesi için en az 3 haftaya ihtiyaç vardır. Bir ay süren oruç ibadeti bazı davranışlarımızı değiştirmek için bir fırsattır."

"ORUÇ, DİKKAT SORUNU HASTALIĞINI ENGELLİYOR"

Toprak, orucun psikolojiyi de olumlu yönde etkilediğini söyledi. Bu yönde çalışmalar olduğunu ifade eden Toprak, şu değerlendirmelerde bulundu: "Orucun tahmin edilenin aksine stres, kaygı ve depresyon düzeylerini azalttığı yapılan çalışmalarda saptanmıştır. Ramazanda diğer organlarımız istirahate çekilir ve en fazla çalışan organımız beyin olur. Oruç tutan kişilerin beynindeki sinir büyüme faktörlerinde artış olmaktadır. Beyin büyüme faktörlerinin depresyon, kaygı bozuklukları ve stresten koruyucu olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda aç kalan mideden salgılanan açlık hormonları beynin öğrenme ve hafıza bölümünü pozitif etkilemektedir. Gelişen yeni sinir hücrelerinin dikkat sorunları, bunama, parkinson gibi hastalıkların oluşmasını engellediği saptanmıştır."

İnsan için koruyucu olan orucun beyin için de savunma mekanizması geliştirdiğini dile getiren Toprak, ramazanın insanın doğasında bulunan negatif yönleri denetleyebilmesi için fırsat olduğunu kaydetti.

"ORUÇ, ÖFKE KONTROLÜMÜZÜ SAĞLAMAMIZA YARDIM EDER"

Oruçlu kişinin, kendisine ve çevresine zarar verebilecek davranışlarının farkına varmasıyla iyileşmek için önemli bir adım atmış olacağını aktaran Toprak, "Oruç, öfke kontrolümüzü sağlamamıza yardım eder. Kişi, 11 ay boyunca tekrar tekrar yaptığı davranışların farkına varıp tekrarlayan kısır döngüyü değiştirmek için adımlar atar ve daha pozitif bir insana dönüşebilir. 11 ay boyunca su içerken onun değerinin farkına varmamış olduğumuzu görürüz ve hayatın ne kadar anlamlı olduğunu kavrarız. Oruç ibadetiyle insanın kendine sınırlar koymayı öğrenmesi ile stres seviyesinde düşüş yaşandığı, öfke kontrolünün sağlanabildiği, iletişim sorunlarında düzelmeler olduğu görülebilmektedir" ifadelerini kullandı.

Toprak, oruç ibadeti ile insanların kişiliklerindeki aşırılıkları dengeleyerek, insanlara ve olaylara farklı bakış açısı ile daha duyarlı, saygılı, sabırlı, affedici ve merhametli bakabileceğini vurguladı.

İbadet dolayısıyla kişinin farkındalığını sağlayabilecek adımlar atarsa benlik yapısının güçleneceğini ve psikolojik bir olgunluğa erişebileceğini aktaran Toprak, "Oruç ibadeti sayesinde kişi kendine sınırlar koyarak insani istek ve arzularına sınırlandırma getirir ve onları kontrol altında tutmayı öğrenir. Sabır ve tahammül gücü artan kişinin öfkeyle baş etme kapasitesinde de artış gözlemlenir" diye konuştu.

"ORUÇ, TOPLUMSAL VİCDANI HAREKETE GEÇİRİR"

Toprak, araştırmalarda insanların şükür düzeyleri arttıkça yaşamdan zevk alma ve mutlu olma oranlarının da arttığının görüldüğüne işaret ederken, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şükür, insanların geçmişin pişmanlıklarından, geleceğin kaygılarından kurtularak yaşadığı anın kıymetini bilmelerine, daha olumlu, uyumlu insanlara dönüşmelerine neden olur. Şükür eden insanların stresli olaylardan daha az etkilendiği ve yaşadıkları sorunları daha etkili ve hızlı bir şekilde çözdükleri saptanmıştır. İnsanlar şükrederek, hayatı acı-tatlı yönleriyle kabul ederek yaşama daha huzurlu bakmayı başarabilmektedir. Şükür eden insanın stres, depresyon, kaygı düzeylerinde azalma görülmekte ve daha pozitif bir insana dönüşmektedir."

Oruç ibadetinin bireysel farkındalık, kabul ve huzuru sağlarken aynı zamanda toplumsal farkındalığın artmasına da neden olduğunu vurgulayarak, "Oruç ibadetini yapan bir yandan kendi iç dinamiklerini değiştirmeye çalışırken aynı zamanda diğer insanların iyiliği için de çabalamaya başlar. Toplu şekilde yapılan ibadetler insani ilişkilerimizin gelişmesini sağlar. İnsanlara yardım duygularımızın gelişmesine yapılan yardımlar, hoşgörü duygularımızın artmasına neden olmaktadır. Oruç, toplumsal vicdanı harekete geçirir" değerlendirmesini yaptı.

Oruç Tutmanın Faydaları: Bilimsel Araştırmalar

Ramazan ayında oruç tutmanın faydaları manevi açıdan elbette fazla. Sabrın öğrenildiği bu ay boyunca, insanlar hoşgörüyü, empatiyi ve halden anlamayı bir kez daha öğrenmiş oluyor. Birlik, beraberlik dürtüleri sosyal yaşantı üzerinde değerini bir kez daha kanıtlıyor. Sahip olanın, olmayana yardım ettiği, onun halinden anladığı bu dönem gerçekten de insani duygularımızın yeniden ortaya çıkmasına çok yardımcı.

Oruç Tutmanın Faydaları Nelerdir?
Yağ Yakımını Hızlandırır
Mide ve Bağırsakları Dinlendirir
Zihin Fonksiyonlarını Güçlendirir
Vücudu Zor Şartlara Karşı Güçlendirir
Cildi Canlandırır ve Parlaklık Verir
İnsülin Direncinde Olumlu Etkileri Vardır
Bağışıklık Sistemini Güçlendirir
Kalp Sağlığını Korur
Hücreleri Onarır
Yaşlanma Etkilerini Geciktirir
İlginizi çekebilir: Sahur Nedir? Ne Zaman Başlar, Biter?


Oruç tutmanın faydaları dini olarak da altı çizilen bir konudur ve elbette fiziksel faydalarının yanında kamil insan olma yolunda da yararları çoktur. Kutsal bir görev olan oruç tutmanın manevi faydaları sayılamayacak derecede fazla. Fakat “oruç tutma” eyleminin ibadet harici bir yüzü daha var. O da bilimsel anlamda vücudumuza kattığı yararları kapsıyor. Bu da aslında oruç tutmanın faydaları din açısından incelendiğinde görülebileceği gibi sağlık için önemli bir alışkanlık olarak görülmesini destekliyor.

Oruç faydaları, her geçen gün yapılan araştırmalar çerçevesinde daha büyük önem kazanıyor. Bu nedenle ramazanı kucak dolusu sevgiyle karşılayacağımız şu zamanlarda oruç tutmanın faydaları konusuna değinmezsek olmazdı. İslamiyet’in getirilerinden biri olan orucun faydaları hakkında fikriniz yoksa, vereceğimiz bilgilere gerçekten çok şaşıracaksınız.

Oruç tutmanın sağlığa faydaları kapsamında vereceğimiz 10 bilgiyle beraber, ramazan ayı haricinde de belirli aralıklarla oruç tutmaya karar verebilirsiniz! Özellikle kilo verme problemleri yaşayanları ilgilendiren önemli bilgilerin listemizde yer aldığını söyleyerek küçük bir ipucu verelim. Oruç tutmanın faydaları diyabet ve insülin direnci için de etkili! Orucun vücuda faydaları ve manevi yönünüzü kuvvetlendiren özellikleri sizleri çok şaşırtacak.

İşte oruç tutmanın bilimsel faydaları konusunda derleme yaptığımız listemiz sizlerle! Haydi şimdi oruç tutmanın faydaları kısaca nelermiş 10 madde halinde hazırladığımız başlıklara birlikte göz atalım.


Oruç Tutmanın Sağlığınız İçin Bilimsel 10 Faydası

1) Yağ Yakımını Hızlandırır
İlk faydası, hemen herkesin tahmin edebileceği konu hakkında: kilo vermek. Oruç tutmak, vücutta bulunan depolanmış yağ hücrelerini harekete geçiriyor ve bu sayede de yağların yakılmaya başlanmasını sağlıyor.

Aynı zamanda alınan gıdaları hızlı bir şekilde enerjiye çevirmesi de yağ yakım oranını artırıyor. Üstelik oruç bu faydayı, sağlıklı bir yoldan yapmış oluyor. Hatta, bazı sporcuların ramazan ayı dışında da kilo vermek amaçlı oruç tuttuğu biliniyor. Oruç tutmanın bedene faydaları sayesinde ideal kilonuza daha kolay ulaşabiliyorsunuz.

Yağ yakımını hızlandırmak için özel bir beslenme düzeni uygulamak istiyorsanız ramazan ayında ya da diğer aylarda oruç tutarak ruhunuza ve bedeninize bu iyiliği yapabilirsiniz.


2) Mide ve Bağırsakları Dinlendirir
Oruç tutmanın faydaları nelerdir sorusunun cevapları artık ikinci beyin de denilen bağırsaklar ve mide için de geçerlidir. Orucun mideye faydaları özellikle pasif kalan midede asidin düşmesiyle oluyor.

Uzun saatler çalışmayan mide ve bağırsaklar, bu süre zarfında dinlenme imkanı buluyor ve kendi yapısını onarıyor. Bu sayede insan vücudu, çok daha iyi çalışan bir sindirim sistemine sahip olabiliyor. Bunun sonucunda ise kalori yakımı daha sağlıklı ve sorunsuz bir şekilde işliyor.

Kısacası oruç tutmak metabolizma sağlığını koruyucu bir etken. Bilindiği üzere yavaş çalışan bir metabolizma da ömrü kısaltan sebeplerden biri. Bu yüzden oruç tutmak, dolaylı yoldan ömrü uzatan bir eylem oluyor.

Kimi insan gün içinde birkaç öğünü kısa zaman aralıklarla yapar. Bu durum da bazen bağırsakların tıkanmasına bazen de midenin yorulmasına neden olur. Eğer böyle şikayetleriniz varsa oruç tutarak sindirim sisteminizi dinlendirebilirsiniz. Etkisini kısa sürede görebilirsiniz. Oruç tutmak, midenin dinlenmesi için imkan tanımaktır.


3) Zihin Fonksiyonlarını Güçlendirir
Oruç vücuda faydaları çok fazla olan bir irade hakimiyetini geliştirme ve bedeni dinlendirme yöntemidir. Fiziksel olduğu kadar psikolojik yararları da vardır. Orucun, günümüzün problemi olan Parkinson ve Alzheimer gibi hastalıklara iyi gelebileceğini düşünür müydünüz?

Oruç tutmak bedenin zihinsel anlamdaki gücünü arttırırken, bu tür zihinsel hastalıkların oluşmasını da önleyebiliyor. Bilimsel olarak açıklanan bu özelliğiyle oruç tutmak, beyinde yeni kök hücre oluşumunun sağlanmasını tetikliyor.


4) Vücudu Zor Şartlara Karşı Güçlendirir
Oruç tutmanın fiziksel faydaları arasında bizi hastalıklara ve strese karşı korumasını da sayabiliriz. Açlığa karşı direnen vücut, kontrol sistemini güçlendirmiş olur. Böylece hem fiziksel hem de bilişsel anlamda çok daha zinde bir vücuda sahip olmak mümkün hale gelir.

Aynı zamanda yemek yeme konusunda direnme gücü kazanan bünye, kilo verme konusunda da daha rahat davranacaktır. İşte bu nedenle oruç tutmak, diğer dönemlerde diyet yapmak isteyen kişilerin işini de kolaylaştıran bir eylem oluyor.


5) Daha Canlı ve Parlak Bir Cilde Sahip Olmayı Sağlar
Yapılan tüm bakımlardan da öte, güzel bir cilt için içten gelen sağlık şart. Karaciğerin, midenin, böbreklerin temiz ve sağlıklı oluşu cildin güzelliğini belirleyici bir durum oluyor. Oruç tutmanın cilde faydaları da bulunuyor.

Oruç sayesinde dinlenen ve tüm toksinleri kendinden uzaklaştıran böbrekler ve karaciğer, arınmış olduğundan bu temizliği cilde de yansıtıyor. Kısacası oruç, cilt güzelliği konusunda da oldukça faydalı.


6) İnsülin Direncinde Olumlu Etkileri Vardır
Yapılan araştırmalara göre, oruç esnasında hücrelerin kandan daha fazla glikoz alınmasını tetiklediği görülmüştür. Bu sayede oruç tutulan 1 ay boyunca kandaki şeker seviyesi dengelenmiş oluyor. Bu da hem oruç esnasında hem de sonraki dönemlerde insülin sağlığını koruyacak bir etmen.

Şayet şeker hastalığına yatkınlığınız varsa ve insülin seviyeniz sık sık değişiyorsa mutlaka uzman onayı aldıktan sonra oruç tutmaya başlamalısınız. Devam eden bir insülin tedaviniz varsa oruç tutmak bu sürede etkili olmayabilir. Sizin için en uygun dönemde oruç tutabilirsiniz.


7) Bağışıklık Sistemini Güçlendirir
Oruç tutmanın faydaları bilimsel olarak incelendiğinde öne çıkan sonuçlardan biri bağışıklığı yani hastalıklara karşı vücut direncini korumasıdır. Oruç tutmanın ne gibi faydaları vardır madde madde açıkladık ve aslında belki de en önemli olan maddeyi sona sakladı. Oruç sağlıklı olduğumuzun en büyük göstergesi olan güçlü bir bağışıklık sistemi için büyük bir destekleyicidir.

Oruç sayesinde, uzun süre çalışmayan organların yenilenmesiyle birlikte, vücut dinçleşiyor yani bağışıklık sisteminin en sağlıklı halinde çalışıyor. Hatta Japonyalı biolog Yoshinori Ohsumi’nin araştırmalarına göre bahsettiğimiz “yenilenme” olayı, en yaşlı insanlarda bile %99 oranda gerçekleşiyor.

Orucun faydaları bilimsel olarak kanıtlanmıştır ve Ohsumi’nin bir diğer kanıtlanmış çalışması ise, açlık esnasında yararlı hücrelerin zararlı hücreleri yok etme konusunda daha fazla uğraştıkları. Kısacası oruç, zararlı hücrelerin vücuttan uzaklaştırılması konusunda da epey fayda sağlıyor.


8) Kolesterolü Dengeler Kalp Sağlığını Korur
Oruç tutmak tüm vücut sağlığına iyi gelirken kalbi de güçlendirir. Kolesterol düzeyini dengeleyen oruç sayesinde kalp damar sistemi sağlığı pozitif yönde etkilenir. Orucun depresif duygu durumuna iyi gelmesi de kalbin rahatlamasında etkendir.

Kalp hastalıklarının birçok türü ve seviyesi olduğu için bazı özel durumdaki kalp hastalarının oruç tutmasının sakıncalı olduğunun da altını çizelim. Herhangi bir hastalığınız varsa mutlaka uzmana danışarak oruç tutmaya başlamanız gerekir.


9) Detoks Etkilidir Hücreleri Onarır
Oruç tutmanın faydaları 3 tane sayılsın, en önemli 3 yararı nedir diyorsanız hücreleri tamir edip, zararlı olanları eleyip yenilerinin oluşmasına destek olması olarak sayılabilir. Oruç tüm vücudun baştan aşağı yenilenmesini sağlar. Büyüme hormonu tetiklenmesiyle beden gençleşme bile olabiliyor.


10) Yaşlanma Etkilerini Geciktirir
Yaşlanmaya bağlı yavaşlayan beden fonksiyonlarında oruç ile iyileşme görülebiliyor. Oruç adeta bir anti-aging yani yaşlanma karşıtı ve gençleştirici doğal bir yöntem gibidir. Oruç sonrası saç telinden tırnak yapısına kadar vücudun her bölümü yenilenir.

Bu rahatsızlıklarınız varsa oruçtan önce doktorunuza danışın

Yaz aylarına denk gelen ramazan ayında oruç tutanları da zorlu saatler bekliyor. 17 saate kadar uzayan açlık süresi sağlıklı insanları bile zorlarken, bazı kronik hastalıkları olanlarda geri dönüşü olmayan sorunlara neden olabiliyor. Hem oruç tutulan sürenin uzunluğu, hem de sıcaklık nedeniyle terlemenin artması sonucu sıvı kayıpları artıyor. Düzenli kullanılması gereken ilaçlar iftarla sahur arasına sıkıştırılmaya çalışılıyor. Sonuç olarak da kalp başta olmak üzere böbrek ve mide sorunları ile şeker ya da sinirsel hastalıklar bu dönemde tetiklenebiliyor.


1 Kronik kalp yetmezliği hastalarında oruç krizlere neden olabiliyor

Ramazan ayında vücudun değişen düzene uyum sağlaması bazen üç haftayı bulabiliyor. Bu durum özellikle kalp hastalarının tedavisinde bazı zorluklara yol açıyor ve ilaç alım saatlerinin yeniden düzenlenmesini gerektiriyor. Günümüzde birçok kalp ilacı günde tek doz veya iki dozda kullanabiliyor. Bu nedenle oruç tutmayı düşünen hastalar mümkünse Ramazan başlamadan kendilerini takip eden doktor ile görüşerek en uygun ilaç kullanım şeklini oluşturmaları gerekiyor.

Kronik kalp yetmezliği olan hastaların tedavileri bazen iftar ve sahur arasına sınırlanamıyor. Bu grup hastalar doktorlarının önerileri çerçevesinde hareket etmeleri ve eğer doktoru izin vermiyorsa oruç tutmamaları gerekiyor. Ayrıca kalp yetmezliği olan kişiler genellikle vücutta artan tuz ve suyu azaltmak için idrar söktürücü ilaçlar kullanıyorlar. Bu ilaçların etkisi nedeniyle oruç zamanı aşırı tuz ve su kayıpları, sonrasında ise bayılmalar ve hatta şoklar bile gündeme gelebiliyor. İftarda ise vücutta aşırı su ve tuz yüklenmesi ve zaten sınırda pompalama gücü olan kalbi aşırı çalışmaya zorluyor. Hızlı ve çok yemek sonrası sindirim sisteminin kan dolaşımı artıyor. Bu da kalbe yüzde 20 ilave yük getirerek kalp krizlerine yol açabiliyor.

2 İlaçlarını alamayan ve sağlıklı beslenemeyen şeker hastalarında kalp sorunları yaşanabiliyor

Şeker hastalığında beslenme biçimi çok önemli. Şeker hastalarının 3 ana ve 3 ara öğün olarak beslenmesi yani sık sık yemek yemesi gerekiyor. Oysa şeker hastası olanlar oruç tutarken, tedavide olması gerekenin aksine akşama kadar aç kalıyor ve şekerleri düşüyor. İftarda yenen yemeklerle de vücuda fazla miktarda şeker girdiğinden şeker normal düzeyinin çok üstüne çıkıyor. Şeker hastalarının kanında çok miktarda bulunan şekerin damar sertliğine neden olması nedeniyle kalbe gelen kan miktarı azalıyor. Bunun sonucu olarak göğüs ağrısı, kalp krizi veya ani kardiyak ölümler ortaya çıkabiliyor. Öğünlerden iki saat sonra ortaya çıkan tokluk kan şekeri yüksekliği de bu riski artırabiliyor. Şeker hastası olmayan kişilerde yemekten sonra pankreasta üretilen insülin hormonu hızlı bir şekilde salgılanırken, şeker hastalarında bu hızlı erken dönem insülin salgılanması kayboluyor. İlaç ve insülin alan şeker hastalarının bunları kesinlikle aksatmaması gerekiyor. Çünkü etki süreleri saat arasında değişiyor ve hasta bu ilaçları almayı kendi başına bırakırsa kalp ve tansiyon hastalık riskini daha da artırıyor.

3 Oruç tutan ülser hastaları ramazanı hastanede geçiriyor

Ülser kendini açlık ağrıları şeklinde veya özellikle gece uyandıran ve sırta yayılan karın ağrıları, yanma, kaynama, hazımsızlık, halsizlik şeklinde gösteriyor. Ağrılar midenin boş olduğu zamanlarda, öğün aralarında veya yemekten sonra belirginleşiyor. Birkaç dakika ya da birkaç saat devam edebiliyor. Açlık, özellikle 12 parmak bağırsağı ülserinin seyrini olumsuz etkiliyor. Ramazan aylarında birçok kimsede ülser ağrılarında artma, kanama, ülserin delinmesi gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Bu dönemde ülserin delinmesi veya ülser kanaması nedeniyle hastanede yatan hastaların sayısında belirgin bir artış gözleniyor.

Ülser kanaması geçiren hastaların eğer şikayetleri devam ediyorsa mutlaka kontrolden geçmeleri gerekiyor. Ülseri tamamen iyileşmeyen hastaların ise oruç tutmaları tavsiye edilmiyor. Ayrıca ülser hastaları oruç tuttukları takdirde fazla miktarda ağrı kesici kullanıyorlar. Ancak bu hastaların ağrı kesici de kullanmamaları gerekiyor.

4 Ramazanda yüksek tansiyona bağlı sorunlar artıyor

Oruç tutan hipertansiyon hastaları tedavilerine dikkat etmemeleri durumunda önemli sorunlarla karşılaşabiliyor. Bu nedenle oruç tutmak isteyen hipertansiyon hastalarının mutlaka doktorlarına başvurmaları gerekiyor. Doktoru tarafından oruç tutmalarına izin verilen hipertansiyon hastalarının iftarda aşırı yemek yememeye dikkat etmeleri şart. Ancak hipertansiyon hastalarının ilaçlarını aksatmadan kullanmaları gerekiyor. Bu nedenle de oruç bu kişiler için tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor. Ayrıca bazı kişiler oruç tuttuklarında daha stresli oluyorlar ve bu durum tansiyonlarının daha da yükselmesine neden olabiliyor. Ramazan ayının ilk günlerinde yüksek tansiyona bağlı sağlık sorunları daha sık yaşanıyor.

5 Böbrek hastaları ramazanda su ihtiyaçlarını karşılayamıyor

Böbrek yetersizliği tedavisinde bol su içilmesi gerekiyor. Böbrek hastalarının oruç tutmaları sakıncalı olup, böbrek yetersizliği olanların oruç tutmaları halinde yetersizlik daha da ilerliyor. Ramazan ayında böbrek hastaları, iftar ile sahur arasındaki dönemde su açıklarını kapatamadıklarından hastalığının farkında olmayan birçok kişi, ramazan sonrası böbrek yetersizliği nedeniyle doktora başvuruyor. Diğer taraftan böbrek taşı olan hastaların susuz kaldığı dönemlerde şikayetleri artabileceğinden dikkatli olmaları gerekiyor.

6 Depresyon hastalığı ve oruç

Ağır depresyon, panik atak ve sürekli kaygı bozukluğu gibi psikolojik hastalıkları olanları oruç tutması uygun değil. Kişi mutlaka oruç tutmak istiyorsa bunu devamlı gittiği doktoruna danışmalı, eğer müsaade edilmiyorsa tutmamalıdır. Psikolojik tedavi gören insanların bir kısmının kullandığı ilaçların kanda çok dengeli olması gerekiyor. İlaçların bırakılması hastaların sorun yaşamasına ve nüks gibi sorunlara neden olabiliyor.

*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.

RANDEVU AL  

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir