kuranı kerim alırken nelere dikkat etmeliyiz / 🥇Kur-an Okuma Özel Dersleri - En İyi Öğretmen | Özel Ders Alanı

Kuranı Kerim Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz

kuranı kerim alırken nelere dikkat etmeliyiz

Kurân-ı Kerîm'i Ezberleme Teknikleri

Kurân-ı Kerîm'i ezberleme teknikleri, Kurân-ı Kerîm'i kısa yoldan ezberleme yolları ve metodu nedir? Peygamber Efendimiz'den funduszeue.info'ye (r.a.) Kuran ezberleme için verdiği tavsiye nedir? Hafız nasıl olunur? Hafız olmanın kolay yolları nelerdir?

Kâinât, insan ve Kurân-ı Kerîm’i en güzel, en duygulu ve en derin bir şekilde okuyup ümmetine de bunları gönül gözüyle okumayı tâlîm eden Rasûlullah Efendimiz’in izinden giden güzel bir nesil ve ona layık bir ümmet olma yolunda Kurân-ı Kerîm’i okumak, anlamak ve hayatında yaşayarak diğer insanlara da öğretmek kadar daha güzel ne olabilir? İnsan Rabbini tanımadan, ilahi emirlerini okuyup anlamadan kendini bilemez. Kendini bilen insan ise Rabbini bilir, kainatı okur ve okuduğu gibi hem Rabbine layık bir kul hemde insanlığa faydalı bir birey olmak için çabalar. Rabbim tüm Müslümanlara ve bizlere de bu çaba içerisinde olmayı nasip eylesin!

ZEKANIN AÇILMASI İÇİN OKUNMASI GEREKEN DUA

KURÂN-I KERÎM EZBERİ YAPMADAN ÖNCE YAPILACAKLAR

• Her şeyden önce, Kuran-ı Kerim ezberlerken Allah’ın sözlerini ezberlediğimizi düşünerek niyetimizde samimi ve ihlaslı olmalıyız.

• Öncelikle harflerin mahreçlerini ve telaffuzlarını düzeltmeliyiz. Okuyuşumuzun düzgün olması gerekir. Çünkü, yanlış ezberlediğimizde düzeltmek çok zor olur.

FEM-İ MUHSİN NE DEMEK?

• Ezberleyeceğimiz bölümü düzgün okumak için bir “Fem-i Muhsin”den (Düzgün okuyan bir hocadan) ders almamız gerekir. Kur’an-ı Kerim öğrenmek hoca merkezli bir eğitimle mümkündür. Hocasız ve talimsiz düzgün okuyamayız.

• Hoca imkanımız yoksa veya fazla çalışamıyorsak, devamlı ehil hocaların kaset ve Cd lerinden Kur’an dinlemeliyiz. Harflerin mahreç ve telaffuzlarını düzeltmeye çalışmalıyız. Okuyuşu düzgün olanlar için bu aşamalar tamamdır.

• Okuyuşumuzu düzeltmek için en güzeli, sınıfta veya dersanede talim çalışması yapmaktır. Ayetleri önce kelime kelime, sonra da nefesimiz yettiği yere kadar “koro okuyuşu” halinde bir hoca okumalı, bir de biz okumalıyız.


(Haberleri metnin sonunda okuyabilirsiniz.)

ACELE ETMEYİN!

• Unutmayalım! Acele edip yanlış ezberlemektense, önce mahreç ve telaffuzlarımızı düzeltip geç ezberlemek daha iyidir. Çünkü, hatalı ezberlediğimizde düzeltmek çok zor olmaktadır.

• Bir sayfayı veya sureyi ezberlemeye başlamadan önce mahreç, telaffuz ve tecvidine dikkat ederek en az on defa yüzüne okumalıyız. Dinleme imkanımız da varsa, üç dört defa dinlemeliyiz.

• Ezberleyeceğimiz bölümün mealini okuyalım veya varsa Arapça bilgimizden ve meallerden yardım alarak Kur’an-ı Kerim metni üzerinde çözmeye çalışalım. Böylece ezberlediğimiz bölümlerin neleri anlattığını biliriz. Rabbimizin ayetlerini anlarız, duygulanırız ve daha kolay ezberleriz.

• Ayetleri yüzüne okurken mümkünse sesimizi güzelleştirmeye çalışalım. Yani teganni yapalım. Fakat çok ağır değil normal hızda okumalıyız. Aşır okuyuşuyla ezber için ön hazırlık yapmak zor olur.

ÜÇER KERE TEKRAR EDELİM

• Ezberlemeye ilk ayetten başlarız. Birinci ayeti ezberledikten sonra ezberimizden en az üç defa tekrar edelim.

• Sonra ikinci ayeti ezberleyip onu da üç defa tekrar ederiz. Sonra da her iki ayeti ezberimizden üç defa tekrar ederiz.

• Daha sonra sıradaki ayeti ezberleyip ezberden üç defa tekrar ederiz. Bu defa, ezberlediğimiz bu üç ayeti üç defa tekrar ederiz. Sayfayı veya sureyi bitirinceye kadar aynı metodu uygulamamız gerekir.

• Bu şekilde ezberlenecek bölümü veya sureyi tamamladığımızda ezberimiz pekiştirilmeye hazır hale gelmiş demektir.

PEYGAMBERİMİZİN HZ. ALİ'YE KUR'AN EZBERİ İÇİN VERDİĞİ TAVSİYE

SAĞLAM BİR EZBER İÇİN

• Şimdi de ezberlediğimiz bölümün hepsini ezberden en az on defa tekrar etmeliyiz. Artık çok sağlam bir ezber yapılmıştır, kolay kolay unutmayız inşallah.

• Son on defa okuyuşu ihmal etmeyelim. Tam pekiştireceğimiz zaman fırsatı kaçırmış oluruz. “Demir tavında dövülür” atasözünü hatırlayalım.

• Ezberlediğimiz yerleri namazlarımızda okuduğumuzda hafızamıza daha iyi yerleşir.

• İlk başlarda böyle yapmamız çok faydalı olur. Zamanla kendimize göre de farklı metotlar oluşturabiliriz.

• Bu ezberimizi akşam uyumadan önce yaparsak sabah kalktığımızda biz uykuda iken hafızamıza kaydedildiğini fark ederiz.

• Artık ezberimiz hazırdır. İstediğimiz zaman hocamıza gelip okuyabiliriz. Fakat hocaya okumadan önce de iyi okuyan bir kimseye dinletmemiz iyi olur. Yanlışlarımız varsa düzeltirler.

• Ezbere okurken mahreç ve telaffuzlarımıza ve de tecvide dikkat etmeliyiz. Hocamıza da bunlara dikkat ederek okumalıyız.

SESSİZ BİR ORTAM

• Ezberimizi Kur’an-ı Kerimden veya Kur’an sayfalarına ve yazısına uygun yerlerden ezberlemeliyiz.

• Ezberlediğimiz bölümlerin yazı hattı hep aynı olsun. Çünkü gözlerimizle fotoğrafını çekmekteyiz. Hafızamıza aynı hatla kaydettiğimizde hatırlamamız daha da kolay olur.

• Ezber yaptığımız ortam sade ve sessiz olsun. Mümkünse ezberlerimizi hep aynı yerde yapalım. Sebebine gelince: Yeni şeyler görmek dikkatimizi dağıtır. Sade bir ortamda ise gözlerimizi ve zihnimizi meşgul edecek şeyler olmaz ve daha çabuk ezberimize yoğunlaşırız.

• Ezber yaparken mutlaka hafif sesli okuyalım. Sesli çalıştığımızda kulaklarımız da devreye girer ve daha çabuk ezberleriz. Çünkü, duyduklarımız da zihnimizde kalıcı olmaktadır.

• Ezbere başlamadan önce abdestli olmalıyız veya güzelce bir abdest almalıyız. Kur’an-ı Kerim’in başına gelip:”Ya Rabbi! Ben senin kitabının ayetlerini ezberlemek ve öğrenmek için geldim, bana ezberlemeyi ve öğrenmeyi kolaylaştır” deyip samimi kalple dua etmemiz iyi olur.

• Kendimizi toparlayıp ezbere yoğunlaşamıyorsak iki rekat “Hacet Namazı” kılıp dua edelim ve istiğfar okuyalım. Gönlümüzde bir ferahlamanın, zihnimizde bir rahatlamanın ve hafızamızda bir hazırlığın olduğunu fark ederiz.


(Haberi metnin sonunda okuyabilirsiniz.)

ZİHNİMİZ SAF VE DURU OLMALI

• Mümkün olduğu kadar zihnimizin saf ve duru olduğu anlarda ezber yapalım. Bir de zihnimizi boş ve lüzumsuz şeylerden arındırdıktan sonra ezbere başlayalım. Dolu kap boşalmadan içine bir şey yerleştiremeyiz. Zihnimizin saf ve duruluğu için günahlardan da uzak durmaya çalışmalıyız.

• Şunu da unutmayalım ki biz Kur’an-ı Kerim’in başına oturduğumuzda, şeytan bütün gücüyle bize vesvese verecek ve ne kadar işimiz, problemimiz varsa aklımıza getirecek, bizi Kur’an’dan alıkoymaya çalışacaktır. Bu bir oyundur, sakın tuzağa düşmeyelim! Kararlılık gösterip ve “Boşa uğraşma! Ne kadar işim olursa olsun bugün, bu saatte, benim en önemli işim Rabbimin ayetlerini ezberleyip anlamaya çalışmaktır.” diyelim. Bizdeki bu kararlılığı görünce şeytan perişan olur. Bir de “Euzu- Besmele“ çekip de ezberlemeye başladığımızda tamam artık. Kaçacak delik arar hâin şeytan…

• Rabbimiz bir hadis-i Kudsi’de “Kur’an’la meşgul olup da dua ederek bir şeyler istemeye fırsat dahi bulamayanlara, dua edip isteklerde bulunanlardan daha çok vereceğini” bildiriyor. Kur’an’la meşguliyeti bu açıdan büyük bir fırsat olarak bilmeliyiz.

• Yetiştirdiği hafızların sayısı dört bine ulaşan, Kur’an hadimi Merhum Hasbekli Mü’min Hocaefendi’nin bir sözüyle sözlerimizi noktalayalım: “ Siz, Kur’an-ı Kerim’e küllünüzü vermezseniz o size bir cüz’ünü vermez” Yani Siz Kur’an’a her şeyinizi verin ki (Üzerinde, kalbinizle ve zihninizle yoğunlaşın ki) O’ndan bir bölümü öğrenebilesiniz.”

• Mübarek olsun. Ezberimiz tamamdır. Sıra, ayetlerdeki kurtuluş mesajlarına kulak vermeye, üzerinde düşünmeye ve hayatımıza taşımaya gelmiştir. Bir de insanlara tebliğ edip kurtuluşlara vesile olmaya…

Kaynak: Altınoluk Dergisi

HAFIZLIK NASIL KOLAY YAPILIR?

Bu çalışma hıfz öncesi -ezbere hazırlanma dönemi- ve hıfz zamanı olarak iki aşamalı ele alınmalıdır.

HIFZ ÖNCESİ ÇALIŞMA

Kur’an-ı Kerim’i ilk öğretmeye başladığımızda harflerin mahrec ve sıfatlarına riayet ederek elif-ba usulüne uygun şekilde öğretilir.

Kur’an-ı Kerim’e geçildiğinde Fatiha ve (الم) normal olarak okutulur. (إن الذين كفروا) sayfasına geçilir. Birinci ayet okutulurken (إِنَّ)deki tutma, (الَّذِينَ)deki (ذ) harfinin yerinden okutulması ve meddinin bir elif olması, (كَفَرُوا)daki (ر) kalın, (سَوَآء)deki med ölçüsü, (عَلَيْهِمْ أ)deki izhâr, (ءَ أَنْذَرْتَهُمْ)deki ihfâ (ر) kalın, (أَمْ لَمْ تُ)deki izhârlar, (تُنْذِرْهُمْ)deki ihfâ (ر) ince, (لاَ يُؤْمِ)deki (ء) , (نُونَ)daki vakıf… Bunların hepsine gereken dikkat ve önem gösterilmelidir. Kur’an-ı Kerim’i yeni okumaya başlayan bir kişinin “Acaba bu Kur’an nasıl oku­nur?” sualine en uygun cevab bu ayette tarif ettiğimiz şekilde bir okuyuşun yapılması olacaktır.

İlk kez duyduğu bu uygulama psikolojik olarak ona tesir edecek, böylece bir ayet üzerindeki bu ilk uygulama bütün Kur’an okuyuşuna sirayet ede­cektir. Bu ayet, bu kaideler hazmedilinceye kadar okutulur. Bundan sonraki ayet­lerin okunmasına mümkün olduğu kadar doğru ve sür’atli bir şekilde devam edilir. İki cüz kadar ilerledikten sonra sıfât-ı hurûf ezberletilir.

Okuma işi ilerledikçe harf ve kelime tekrarına müsaade edilmeden okuyuş selikası temin edilir. Sıra ile okuma böyle devam ederken hükmü’r-ra, tutmalar, idğâm mea’l-gunne’nin bu­rundan telaffuzu, vakf-ı ızdırârî (nefesin yetmediği yerde durma), ve med ölçülerinin uygulanmasına ihtimam gösterilir. Hatimler, açılan herhangi bir sayfayı yanlışsız olarak azamî iki dakikada okuyuncaya kadar tekrarlanır. Bu çalışmanın sonunda öğrenci bir haftada Kur’an’ı hatmedecek duruma gelmelidir ki çocuk ezberleyeceği Kur’an’ı çok işlek okuyabilmelidir. İşte bu çalışmaya ezber öncesi çalışma denir.

EZBERE BAŞLAMA DEVRİ:

Önce ezber denemesi olarak cüz başları dediğimiz, her cüzün son sayfası azamî bir aylık iş günü olarak verilir. Her gün bir sayfa ezberleyemeyen hafız olamaz. Günde birden fazla sayfa ezberleyebilenler tesbit edilir. Denemeden geçirildikten sonra onlara kabiliyetleri nisbetinde sayfa verilir. Eğer böyle yapılmazsa zeki talebelerin bu yetenekleri kullanılmamış olur. Aynı zamanda bu tip çocukları derslerini daha erken bitirecekleri için diğerlerini de meşgul ederler. Modern pedagojinin en son kabul ettiği verimli eğitim- öğretim tekniği de ta­lebenin kapasitesine göre program tatbiki uygulamasıdır.

1. KLASİK USÛL SİSTEMİ

Her cüzün son sayfaları ezberlenmek sûretiyle yapılan klasik sistem uygulanır. Ancak en az günde iki sayfa ezberlemek hedeflenir. Bu hedefi artırmak da bu sistem için uygundur. Öncelikle bir sayfanın ezberi şu şekildedir: Hafız adayı sayfayı üçe böler.

İlk beş satırı ezberledikten sonra grup arkadaşlarından A şahsına ve B şahsına ayrı ayrı dinlettikten sonra hocaya bu beş satırı yanlışsız dinletmeye gayret eder. Daha sonra ikinci beş satırı da ezberleyip aynı usulle grup arkadaşlarına ayrı ayrı okuduktan sonra hocaya yine yanlışsız bir şekilde dinletir. Bir sonraki aşamada ezberlenen bu on satırı iki grup arkadaşına dinlettikten sonra hocaya okur. Son beş satırda da aynı usûle devam eder.

En son tüm sayfayı iki grup arkadaşına okuduktan sonra hocaya dinletir. Beş aşamalı bir şekilde sayfanın ezberini tamamlamış olur. Mesela günde iki sayfayla başlayan Hafız adayı birinci sayfasını (cüzün son sayfası) bu sistemle ezberledikten sonra aynı aşamalarla ikinci sayfasını da (cüzün sayfası) ezberler ve dinletir. Daha sonra iki sayfayı birlikte sadece hocaya (ezber çalıştığı o gün) yanlışsız bir şekilde dinletir.

(NOT: Diğer devirlerde/dönüşlerde kaç çiğ sayfa ezber yaparsa yapsın ezber çalıştığı gün içerisinde hocaya iki sayfayı birlikte dinletir. Mesela 4 çiğ sayfa ezberleyen hafız adayı, bir ve ikiyi, daha sonra iki ve üçü birlikte daha sonra da üç ve dördü birlikte hocaya dinletir. Ancak ertesi sabah asıl dersini verirken tüm dersi/tüm sayfaları birlikte dinletir.) Hafız adayı akşam uyumadan önce o günkü çalıştığı dersi/sayfaları (ertesi sabah ders olarak vereceği sayfaları) yanlışsız okuyacak şekilde kendi tekrarını yapar. (Gün içerisinde unutma olabilir.) Sabah erken saatte uyanıp dersini hocaya yanlışsız bir şekilde dinletir.

(NOT: Saat ile arası uykuda uyumadan önce güzelce tekrar edilen sayfalar zihne iyice yerleşir. Hafız adayı sabah erkenden uyandığında bunu fark edecektir.) Bu şekilde Hafız adayı otuz cüzün son iki sayfasını aynı usulle devam eder. Ancak verilmiş olan her dersin belli aralıklarla tekrarı vardır. O da şu şekildedir: Hafız adayı verdiği dersi ertesi gün, bir hafta sonra, iki hafta sonra ve bir ay sonra tekrar dinletecektir. Mesela 1 Ocak’ta hafızlığa başlayan kişinin tekrarlarını şöylece gösterebiliriz:

Ders olarak => 1 Ocak

Ders olarak => 2 Ocak

Ders olarak => 3 Ocak

İlk tekrar => 2 Ocak

İlk tekrar => 3 Ocak

İlk tekrar => 4 Ocak

İkinci tekrar => 8 Ocak

İkinci tekrar => 9 Ocak

İkinci tekrar => 10 Ocak

Üçüncü tekrar => 15 Ocak

Üçüncü tekrar => 16 Ocak

Üçüncü tekrar => 17 Ocak

Dördüncü tekrar => 30 Ocak

Dördüncü tekrar => 31 Ocak

Dördüncü tekrar => 1 Şubat

…………………………..

Ders olarak => 8 Ocak

…………………………..

Ders olarak => 15 Ocak

İlk tekrar => 9 Ocak

…………………………..

İlk tekrar => 16 Ocak

İkinci tekrar => 15 Ocak

…………………………..

İkinci tekrar => 22 Ocak

Üçüncü tekrar => 22 Ocak

…………………………..

Üçüncü tekrar => 29 Ocak

Dördüncü tekrar => 6 Şubat

…………………………..

Dördüncü tekrar => 14 Şubat

Hafız adayı 8 Ocak’ta şu dersleri dinletecek: 22 Ocakta şu dersleri dinletecek:

* 8. cüzü ders olarak * cüz ders olarak * 7. cüzün birinci tekrarı * cüz birinci tekrarı * 1. cüzün ikinci tekrarı * cüz ikinci tekrarı * 8. cüz üçüncü tekrarı Hafızlığını tamamlayan zât-ı muhterem ilk ayda günde iki cüz ezber vererek 15 günde bir hatim dinletir. Daha sonraki iki sene boyunca günde bir cüz ezbere okuyarak ayda bir hatim dinletir.

2. PEYGAMBERİMİZ'İN KUR'ÂN TÂLİMİNDEKİ USÛLÜ

Peygamber -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in Kur’ân tâlimindeki metodu, öğretilecek yerleri kısımlara ayırmaktı. Bir kısım beş âyeti aşmazdı. Bir rivayette 10 ayet denilmiştir. Ashâb-ı kirâm, Rasûlullah r Efendimiz’den bu âyetlerin nassını ezberler, edâsının ve kıraatinin nasıl olduğunu ve bu âyetlerdeki ilim ve ameli öğrenirlerdi.

Tâbiînin büyüklerinden Ebu’l-Âliye şöyle buyurmuştur: “Kur’ân’ı beş âyet beş âyet öğreniniz! Çünkü Rasûlullah r âyetleri beşer beşer alırdı (vahiy beş âyet beş âyet inerdi).” (İbn Ebi Şeybe,Musannef, X, ) Ebû Abdirrahman es-Sülemî şöyle buyurmuştur: “Biz bu Kur’ân’ı öyle bir topluluktan öğrendik ki, bize haber verdiklerine göre onlar on âyet öğrendikleri zaman bu on âyette neler olduğunu tam olarak öğrenmeden diğer on âyete geçmezlermiş. Biz, Kur’ân’ı ve onunla ameli birlikte öğrenirdik. Bizden sonra Kur’ân’a öyle bir topluluk vâris olacak ki onu su içer gibi içecekler ama içtikleri -elini boğazına koyarak- işte burayı geçmeyecek.” (İbn-i Sa’d, Tabakât, VI, ; İbn-i Ebî Şeybe, Musannef, X, )

Hâfızlık için bu nebevî esaslar üzere bir usûl geliştirilebilse çok güzel olur. Kur’ân-ı Kerîm beşer veya onar âyetlik kısımlara ayrılarak ezberletilir. Ancak talebeye sadece Kur’ân’ın nassını ezberletmek ve tecvid öğretmekle iktifâ edilmez. Ona, seviyesine göre, ezberlediği âyetlerin tefsirinden ve fıkıhla alâkalı meselelerinden mühim şeyler de tâlim edilir ve bunların hayâta tatbîki sağlanır. Bu usûl, daha sağlam ve daha faydalı olduğu gibi bu yolla ezber yapmak da daha kolaydır. Bu usûle riâyet edenlerin, sünnet-i seniyyeye ittibâ etmelerinin bir mükâfâtı olarak daha büyük bereketlere nâil olacakları ümid edilir. (Abdü’l-Azîz el-Kâri, Sünenü’l-Kurrâ, Medîne-i Münevvere, , s. 29)

MÛSA TOPBAŞ -RAHMETULLAHİ ALEYH-‘İN TAVSİYELERİ

Mûsâ Topbaş Efendi Hazretleri şöyle buyurur: “… dînî, itikadî yönden ihmal ettiğimiz takdirde, çocuklarımızın, şımarık, serkeş, âsi, kötü ruhlu, dinsiz, cibilliyetsiz bir yaratık olacağını katî sûretde bilmeliyiz.

Yapılacak ilk vazife yavrularımıza ne için yaratıldığımızı bundan gayenin ne olduğunu anlayacakları bir şekilde zihinlerine yerleştirmek. İkinci vazife; Allah Teâlâ’nın ulûhiyetini, rahmetini dolayısıyla sevilecek yegâne merci olduğunu ilâve etmek. Üçüncü vazife; Fahr-i Kâinat efendimizin menakıb, ahlâk ve sözlerini daimî olarak anlatmak ve sevdirmek. Dördüncü vazife; ilmi hallerini yani lüzumlu olan namaz ve diğer ibadetlerin farzları, vacipleri, sünnet ve müstehablarını öğretmek olmalıdır. Küçük yaştaki çocuklara yapılan samimi telkinat, onların zihinlerinde mermere hakkedilen yazı gibi kalır. İman ve sevgi de lâyıkı veçhile kalbe girerse hayatı boyunca devam eder. Beşinci vazife; ehliyetli bir hafız efendiden tecvid üzere Kur’ân-ı Kerim okumalarını ve namaz surelerini öğrenmelerini temin etmek lâzımdır.

Sallallahu aleyhi vesellem efendimiz buyuruyor: –Kur’ân-ı Kerim okuyanın anne ve babasının başına yarın kıyamet günü nurdan taçlar koyarlar. Nurdan elbiseler giydirirler ve onları cennet buraklarına bindirirler. Melekler etraflarında dolaşır ve onları cennet tarafına gönderirler. Şöyle nida edilir: “Bunlar dünyada çocuklarının Kur’ân-ı Kerîm okumasına gayret eden, öğreten anne ve babalardır.”

Bir çocuğun gönlüne iyice, Allah Teâlâ’nın ve Peygamber-i zîşan efendimizin ehemmiyeti ve sevgisi zerk edilmezse o çocuk sûret şeklinde yani adet yerini bulsun deye isteksiz, sönük bir halde dini vazifelerini yapar. Hatta devamlı yapması lâzım gelen namazını bile ara sıra kılar, devamlı yapamaz. Fakat bizleri yaradan, besleyen, büyüten, yediren, içiren ve her isteklerimizi veren ve sayısız nimetlerine gark eden Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri ve Habîb-i Edîbi hakkında lüzumlu malûmat verirsek yavrularımız Allah Teâlâ hazretlerini ve elçisini ziyadesiyle severler. Bu sevgi hali teessüs edince ibadetlerinde şevk hali, huşu hali görülür.

İmanları kuvvetlendiği için Kur’ân-ı Kerim’i hem okurlar hem de emir ve yasaklarına dikkatli olurlar. Kur’ân Kurslarında bir saatlik bir ders müddetinin hiç değilse ilk yarısını verimli nasihatlerle süslemek muvafıktır.

Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi vesellem- buyurur: –“Kur’ân oku da yüksel. Okuduğun nisbette cennet basamaklarından yukarı çık, dünyada tertil üzerine okuduğun gibi cennette de öyle oku. Çünkü senin cennette yerleşeceğin yer okuduğun ayetin son noktasındadır. Ne kadar okursan o kadar yükselirsin.” (Sâdık Dânâ, Altınoluk Sohbetleri, İstanbul , V, )

HAFIZA TEKNİKLERİ İLE 3 GÜNDE KURAN ÖĞRETEN EĞİTİM

3 GÜNDE KUR'ÂN ÖĞRENİYORUM (1. GÜN - funduszeue.info)

3 GÜNDE KUR'ÂN ÖĞRENİYORUM (1. GÜN - funduszeue.info)

3 GÜNDE KUR'ÂN ÖĞRENİYORUM (2. GÜN - funduszeue.info)

3 GÜNDE KUR'ÂN ÖĞRENİYORUM (2. GÜN - funduszeue.info)

3 GÜNDE KUR'ÂN ÖĞRENİYORUM (3. GÜN - funduszeue.info)

3 GÜNDE KUR'ÂN ÖĞRENİYORUM (3. GÜN - funduszeue.info)

2,5 AYDA KURAN'I HIFZEDEN TIP ÖĞRENCİSİNDEN ÖNERİLER

Hayat rehberimiz Kuran-ı Kerim’i 2,5 ay gibi kısa bir sürede ezberleyerek büyük bir başarıya imza atan Pakistanlı tıp öğrencisi Bushra Tbakhi, bu başarıyı nasıl yakaladığını formülleriyle birlikte sıralıyor. İşte Bushra Tbakhi’nin kaleminden kendisinin hafizelik hikayesi…

Pakistanlı tıp öğrencisi Bushra Tbakhi, hafizelik yolculuğunu anlatıyor ve Kurân-ı Kerim’i ezberlemek isteyenlere ipuçları veriyor:

HAFIZLIKTA İHTİYACINIZ OLAN İKİ ŞEY: “KARARLILIK VE DUA”

“İşte benim ipuçlarıyla özetlenmiş Kur’an hikâyem: Her şeyden önce, elhamdülillah… Elhamdülillah!.. Allah, beni bu büyük sorumluluk ve muhteşem hediye ile şereflendirdi. Elhamdülillah… Ve benim O’ndan naçizane iki isteğim var: Kur’an’ı sürekli tekrar edebilmek ve diğer insanlara ilham verebilmek. Allah herkesi bu muhteşem hediye ile şereflendirsin. Bu, yapılabilir bir şey.

Hafızlıkta ihtiyacınız olan iki şey var: “Kararlılık ve dua.” Hatta çok fazla zamana da ihtiyacınız yok. Yoğun bir ezber kampındaydım ve elhamdülillah/maşallah 2,5 ay gibi bir sürede ezberimi tamamladım. Elhamdülillah, ezber maceramın bir kısmı tatilde geçti fakat büyük bir kısmında meşguldüm, hâlâ okula gidiyordum (haftanın 5 günü hastanedeydim). Hastalarla ilgileniyordum, işi aksatmaktan dolayı doktorlarla başım derde giriyordu. Okula gitmememe rağmen, zaman yine de lehime işlemiyordu, ama önemli olan şeyin bu olmadığını fark etmiştim. Kamptaki pek çok kız hafızlığını 2 ayda, birinci olan kız da 1 ayda tamamlamıştı. Bu gerçekten mümkün! Günde 10 sayfa ezberleyerek tam olarak iki ayda hafızlığı bitirmem gerekiyordu. Çoğu zaman yapabildim bunu fakat başaramadığım günleri de mümkünse ertesi gün daha fazla ezberleyerek telafi ediyordum ki, bu gayet iyi. Siz yine de hedefinizi büyük tutun. Siz yıldızlara ulaşmaya çalışın, olmazsa aya konarsınız! İşte sizler için genel bir fikir:

KURÂN’I EZBERLEMEK İSTEYENLERE GERÇEK ÖNERİLER

1. Allah’tan yardım isteyin. Dua edin!.. Eğer 7. cüze veya 14’e veya herhangi birine ulaşır da motivasyonunuzu kaybederseniz O’na dönün. Bunlar O’nun sözleri ve O tek başına onları size öğretebilir.

2. Bir kısmını sabah ezberleyin, özellikle de çok meşgulseniz. Öğleden önce en az sayfayı tamamladığım günler, 10 sayfayı ezberlememi kolaylaştırdı. Eğer ezbere öğleden sonra başladıysam, daha uzun sürüyordu.

3. Bazı şeyleri iptal edin. Daha sık “Hayır” deyin. Alışkın olduğunuz bazı şeylere bir kısıtlama getirmek zorundasınız. Başka şeyler yapmaya zamanınız yeterli olsa dahi, enerjiniz olmayacaktır. Kur’an harici yapılan çok fazla şey, sizi o atmosferden uzaklaştıracaktır. Eğer arkadaşlarınız son zamanlarda ne kadar çok “hayır” dediğiniz ile ilgili şikâyet etmeye başlamışsa doğru yoldasınız demektir.

4. “Ezber Hocası” bulun. Ben her zaman kampta kalamıyordum, bu yüzden annem, kız kardeşim ve arkadaşlarım ezberimi dinliyorlardı. Birkaç kişiyle sınırlı kalmayıp birden fazla kişi (hoca) bulmaya çalışın. Eğer ezber tekrarı yapmanız gerekiyorsa ve o kişi meşgulse hevesiniz kırılır- bu yüzden yedekte birileri olsun. Benim bazen telefonda bile ezber verdiğim olmuştur.

5. Her gün ezber ve tekrar yapın. Boş gün yok. Hiç yok. Tek bir sayfa ezberlemiş olsanız ve hedefiniz 10 sayfa ezberlemek olsa bile. Bu bir alışkanlık olmak zorunda. Ayrıca, bir sayfaya başladığınız zaman diğer sayfa kolay görünüyor sonra diğeri daha hızlı geçiyor.

6. Büyük parçalar daha kolay! Bir sayfayı bir kerede ezberlemenin daha hızlı olduğunu düşünürdüm fakat aslında bir kerede sayfa ezberlemek daha hızlı oluyor. Sanki beyniniz bir ‘ezberleme modu’na giriyor ve yeniden başlayıp da ezberinizi başkasına verirseniz bu moda bir daha girmek zorlaşıyor. Bu yüzden eğer 10 sayfa ezberleyecekseniz, 6 sayfasını ezberlemeye çalışın ve ezberinizi hocanıza verin. Kalan 4 sayfa artık sizin için kolaylaşacaktır inşallah. 10 sayfayı tamamıyla ezberlemek bile çok zor değil!

7. Başlarda çok fazla kişiye söylemeyin. Çünkü nereye kadar geldiğinizi, kaç sayfa ezberlediğinizi vs. sorduklarında bu stresli bir iş olmaya başlıyor. Motivasyonunuzu ve hedefinizi kaybetmemek için sadece hocalarınıza ve yakın arkadaşlarınıza söyleyin.

8. Zamanınızdan ziyade, zihninizi boşaltın. Bir günde sahip olduğunuz zaman, zihinsel karışıklığı azaltma gereksiniminiz kadar önemli değildir. Bir şey hakkında endişelendiğimde 6 saatte yaptığım şeyi, zihnim boşken 2 saatte yapabiliyordum. Kur’an, kargaşa ile akılda kalmaz. Bu yüzden, başlamadan önce, bir yapılacaklar listesi hazırlayıp kenara koyun ve önemli işleri halledin, kendinizi endişe ve sorumluluklarınızdan arındırın. Eğer ezber yaparken herhangi bir şey sizi endişelendirirse şeytanın odaklanmanızı istemediğini ve Kur’an’ın endişelerinizi dindireceğini hatırlayın.

9. Uykulu olduğunuzda bir sayfa fazla ezberleyin. Nedenini bilmiyorum. Kendini zorlamakla alakalı sanırım. Fakat uykulu olduğum zamanlar vazgeçip yatmak yerine geceleri bir, iki sayfa fazladan ezberlediğimde çok bereketli oluyordu.

Kendinizi küçük adımlarla motive edin. Bakara suresinde olup da, Nas suresine ulaşma hayali biraz göz korkutucu olabiliyor. Sadece bir sonraki sure veya cüzde ne kadar mutlu olacağınızı hayal edin. cüzde olduğumda şöyle dua ediyordum: “Ya Rabbi, 15’e ulaşmak istiyorum.” Tam ortaya. Sonra 15’e gelince: “Ya Rabbi, cüze ulaşmak istiyorum… Kuran’ın büyük bir kısmına.” Sonra cüzde: “Ya Rabbi, cüze çok az kaldı. Bu yüzden, Ya Rab bitirmem gerek!”

Tek mushaf kullanın. Birinden öbürüne geçip durmayın. Ben her gün kendi mushafımı kullanıyordum. Kelimeleri işaretlemek veya ayetlerin altını çizmek için de bir kalemim vardı. Ona ulaşmak için heyecanlanayım diye yapışkan kağıt koyuyordum bir sonraki cüze. Standart boyutta bir Kur’an bulmaya çalışın- çok küçük olanlardan ezber yapmak zor oluyor. Çok büyükleri de taşıması zor. Elektronik Mushaflardan ise kaçının- şahsen bende baş ağrısı yapıyorlar ve daha uzun zaman alıyor ondan ezberlemek. Ayrıca da üstlerine bir şey yazamıyorsunuz.

Telefon, sessiz modunda ve uzakta olmalı. Neredeyse bütün bildirimleri kapatmıştım.

Kendi ezberleme stilinizi bulun. En iyi ezberleme tekniği işaret dilidir. Çok iyi bildiğim bir şeyi ezberden tekrar yaparken çok komik görünüyorum. Hepsini el işaretleri ile ezberliyorum. Bana gerçekten yardımı dokundu. İşaretleri yazdığım ya da sadece ayetlerin en başını yazdığım da funduszeue.info enerji verdiğinden yürümek de işe yarıyordu fakat bir kerede sadece birkaç sayfa için. Ayetleri dinlemek iyi oluyor, özellikle de okumakta sorun yaşıyorsanız ama biraz zaman alıcı bir şey. Eğer okumanız çok iyi değilse bunu yapın lütfen. Çünkü yapabileceğiniz en kötü şey ilk seferde yanlış bir şeyi ezberlemek olacaktır.

Sayfayı ikiye veya üçe bölün, sonra da onları birleştirin. Bir ayet ezberleyin, sonra da onu birkaç kere tekrarlayın. Sonraki ayeti ezberleyin ve onu önceki ayetle birlikte tekrarlayın. Bir sayfada kaç ayet olduğuna bağlı olarak, sayfayı ikiye veya üçe bölün ve en son hepsini birlikte tekrarlamayı deneyin.

Büyük bir parçayı tekrar ederken her bir ayetin başını tekrar edin. Bir ayeti tekrarlarken genelde ona başlayabildiğinizde onu bitirebilirsiniz de. Bu yüzden, tüm sayfayı baştan okuyarak dikkatinizi boşa harcamayın. Sadece her bir ayetin başını hatırlayıp hatırlayamadığınızı test edin.

Günahlardan uzak durun. Yapamadığınızda tövbe edin ve yolunuza devam edin. Şeytan size diyecektir ki: ezberlemene gerek yok, sen bir günahkârsın. Ya da ezberleyemeyeceğinizi düşündürtmek için size bir günahınızı hatırlatacaktır. Siz, Allah’a sığının ve yolunuza devam edin. Eğer mükemmel olsaydık, Allah’ın bize nasıl yaşayacağımızı öğreten Kurân-ı Kerim’i göndermesine gerek kalmazdı. Kıyamete kadar kimse mükemmel olamayacak. Bu, insan olarak Allah’a daha yakın olma çabamızdır. Şeytan’dan Allah’a sığının, “Bismillah” deyin ve ezberlemeye devam edin.

Birilerine ezberinizi verdikten sonra ara verin, ezber yaptıktan sonra değil. Ben işe yarayıp yaramadığını bilmiyorum fakat bu yöntemi her zaman etkili bulmuşumdur. Ve verdiğiniz aralar çok da uzun olmasın. 10 dakika sizi rahatlatmaya yetecektir. Bundan daha fazlası sizi ‘ezberleme modu’ndan çıkartır.

Bir arkadaş bulun ya da bir grup. Bunu etrafınızdaki kişiler ile bir yarış hâline getirin. Kamptan uzaktayken bile benimle aynı hedef için çalışan kamptaki kızların ezber yaptıklarını düşünür ve motive olurdum.

Odaklanmaya çalışın. Dikkat dağınıklığı veya dalgınlık yüzünden bir sayfa üzerinde çok fazla vakit harcarsanız ve ezberlemek çok çok daha uzun sürer. Odaklanın, sayfayı bitirin ve sonra ara verin.

Bütün ayetler aynı değildir. Bazı ayetler daha zordur, onları ezberlemek için yeni yollar bulmanız ve onları daha çok tekrar etmeniz gerekir. Böylesi daha iyi olur.

Kendinize zaman hedefi koyun. Benim, bir sayfa için azamî yarım saat gibi bir hedefim vardı. Bundan daha fazla sürdüğünde biliyordum ki ya bir şeyleri yanlış yapıyordum ya da odaklanamıyordum. Bazen de daha kısa sürüyordu ki bu harikaydı. Sadece zaman kontrolünü kaybetmeyin.

Bağlantılar yapın. Bazen bir sözcüğü bir sonraki ayetteki başka bir sözcük ile ilişkilendirirdim. Gerçekten işe yarıyor. Örnek verecek olursak, bir ayette bir arkadaşımın ismi geçerse, bir sonraki ayet bana başka bir arkadaşımı hatırlatıyordu. Yani, ben bu iki ayet arasında bağ kurmak için o iki sözcüğü kullanmış oluyordum.

Zor kelimeleri araştırın. Bazen bir ayetteki o tek zor kelimeyi anlamak bütün ayeti anlamanıza yardımcı olur. Yani sayfayı anlamanıza da ve dolayısıyla bu da ezberlemenizi kolaylaştırır. Ezber yaparken çok fazla tefsir kullanmak da ezberlemeyi zorlaştırır, ayetleri anlamaya başlarsınız fakat asıl sözcükleri unutursunuz.

Ezberden okumayı sona bırakın. Bir ayeti ezberlerken onu tam ezber ile tekrar etmemenizi öneririm. Özellikle de kısa bir zamanda bitirmek istiyorsanız bu çok uzun zamanınızı alır ve bazen asıl sözcüğü değil de sesi ezberlersiniz. Ezberleyeceğim zaman sadece hızlı bir şekilde ezberden okurdum- enerjimi veya dikkatimi kaybetmemek için. (Ezberleme işini bitirdiğiniz zaman ezberden okumanın tadını çıkarabilirsiniz.)

Bitirdiğiniz zaman, tekrar etme stratejinizi geliştirin. Bu iş bir kerede olup biten bir şey değil, tekrarlar olmazsa olmaz. Özellikle de kısa bir sürede bitirdiyseniz.

Hikâyelerle ilgili ayetler en kolayı. Tadını çıkarın!

BİRKAÇ NOT: Soranlar için, Arapça konuşuyor ve okuyorum. Ve elhamdülillah yıllardan beri Arapça ve tecvid öğreniyorum. Arapça veya tecvid bilmeyenlerin öncelikle bunları öğrenmek için biraz vakit ayırmasını tavsiye ederim. Böylelikle ilk ezberinizde yanlış ezber yapmazsınız. Ve benden önce hıfzetmiş olan bütün rol modellerimden biliyorum ki, bunu birkaç kere yapmanız gerekir. Yapılacak çok tekrarım olduğunu biliyorum, Allah eksiklerimizden dolayı bizleri bağışlasın, fakat gerçekten bir yerlerden başlamamız gerekiyor. Umarım yardımcı olabilmişimdir. Bunu okuyan herkesten dualarında bana da yer vermelerini rica ediyorum. Allah, Kur’an’ı ezberleme ve O’nun anlamını öğrenme şerefine sizleri de nâil etsin. Ve Kuran’ın nuru her zaman yolumuzu aydınlatsın. Allah her şeyin en iyisini bilir…”

PEYGAMBERİMİZİN (S.A.V) HZ. ALİ’YE (R.A.) KURAN EZBERİ İÇİN VERDİĞİ TAVSİYE

Hz. Ali (r.a) Kur'an ezberi ile ilgili Peygamber Efendimiz'e yakınıyor. Haşa ezberleyemeyişinden değil, yapamamasından değil, sahabi efendilerimiz bizler gibi çok azı ile yetinmiyor daha çok öğrenmek ve daha çok amel etmek için birbirleri ile yarışıyorlardı. Bu sebep ile daha çok ayet ezberi yapmak isteyen Hz. Ali (r.a) Efendimiz'den tavsiye istiyor. İşte Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi

funduszeue.info’NİN (R.A) EFENDİMİZE EZBER İLE İLGİLİ ŞİKAYETİ

Hz. İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ali İbnu Ebî Tâlib (radıyallâhu anh) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Annem ve bâbam sana kurban olsun, şu Kur'an göğsümde durmayıp gidiyor. Kendimi onu ezberleyecek güçte göremiyorum" dedi.

PEYGAMBER EFENDİMİZİN (S.A.V) TAVSİYESİ

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona şu cevabı verdi: "Ey Ebûl-Hüseyin! (Bu meselede) Allah'ın sana faydalı kılacağı, öğrettiğin takdirde öğrenen kimsenin de istifade edeceği, öğrendiklerini de göğsünde sabit kılacak kelimeleri öğreteyim mi?" Hz. Ali (radıyallâhu anh): "Evet, ey Allah"in Rasûlü, öğret bana!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şu tavsiyede bulundu:

BÖLÜM BÖLÜM TAVSİYELER

"Cuma gecesi (perşembeyi cumaya bağlayan gece) olunca, gecenin son üçte birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an (meleklerin de hazır bulunduğu) meşhûd bir andır. O anda yapılan dua müstecabtır. Kardeşim Ya'kub da evlatlarına şöyle söyledi: "Sizin için Rabbime istiğfâr edeceğim, hele cuma gecesi bir gelsin." Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında kalk.

Bunda da muvaffak olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dört rek'at namaz kıl.

* Birinci rek'atte, Fâtiha ile Yâsin sûresini oku,* ikinci rek'atte Fâtiha ile Hâmim, ed-Duhân sûresini oku, * üçüncü rek'atte Fâtiha ile Eliflâmmîm Tenzîlü'ssecde'yi oku, * dördüncü rek'atte Fâtiha ile Tebâreke'l-Mufassal'ı funduszeue.infoşehhüdden boşaldığın zaman Allah'a hamdet, Allah'a senayı da güzel yap, bana ve diğer peygamberlere salât oku, güzel yap. Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar ve senden önce gelip geçen mü'min kardeşlerin için istiğfat et.

Sonra bütün bu okuduğun duaların sonunda şu duayı oku:

"Allah"ım, bana günahları, beni hayatta baki kıldığın müddetçe ebediyen terkettirerek merhamet eyle. Bana faydası olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana acı. Seni benden râzı kılacak şeylere hüsn-i nazar etmemi bana nasîb et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı olan celâl, ikram ve dil uzatılamayan izzetin sâhibi olan Allah"ım. Ey Allah! ey Rahman! celâlin hakkı için, yüzün nuru hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi icbâr et. Seni benden razı kılacak şekilde okumamı nasîb et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı, celâlin ve yüzün nuru hakkı için kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi açmanı, onunla kalbimi yarmanı, göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü, hakkı bulmakta bana ancak sen yardım edersin, onu bana ancak sen nasib edersin. Herşeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan Allah'tandır." Ey Ebû'l-Hasan, bu söylediğimi üç veya yedi cuma yapacaksın. Allah'ın izniyle duana icâbet edilecektir. Beni hak üzere gönderen Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun bu duayı yapan hiçbir mü'min icâbetten mahrum kalmadı."

İBNU ABBÂS’IN (R.A) funduszeue.info’DE (R.A) GÖRDÜĞÜ SONUÇ

İbnu Abbâs (radıyallâhu anhüma) der ki: "Allah'a yemin olsun, Ali (radıyallâhu anh) beş veya yedi cuma geçti ki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a aynı önceki mecliste tekrar gelerek: "Ey Allah'ın Resûlü! dedi, geçmişte dört beş âyet ancak öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklımda durmayıp) gidiyorlardı. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve onları kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra onu bir başkasına istediğimde ondan tek bir harfi kaçırmadan anlatabiliyorum. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu söz üzerine funduszeue.info (radıyallâhu anh)'ye: "Ey Ebû'l-Hasan! Kâbenin Rabbine yemin olsun sen mü' minsin!" dedi." (Tirmizî, Daavât , ().

ZEKÂNIN AÇILMASI İÇİN OKUNACAK DUA

Zekânın açılması için, güçlü bir hafıza için ve unutmamak için neler yapılmalıdır? Zekânın açılması için okunacak dualar nelerdir? Zekânın açılması, güçlü bir zihin için okunacak dua ve yapılan pratiklerin yanında maddi tedbirlerede uymak gerekir. Peki bu maddi tedbirler nelerdir? Unutkanlığa sebep olan konular ve diğerleri

"Bismillahirrahmanirrahim, Ferdün, Hayyün, Kayyûmun, Hakemun, Adlün, Kuddûsün(1). İyyâke na'büdü ve iyyâkenesta'în.(2) İnnâ fetahnâ leke fethan mubînâ."(3) On dokuz defa okunacak. "Ya kebîrü entellezî lâ tehdil ukûlü livasfi azametih."(4) Bin defa okunacak. Sonra; "Subhane rabbiyel a'la." (5) denecek. Sonra, "Sübhane men hüve külle yevmin hüve fi şe'nin."(6) okunacak. Bundan sonra ihtiyaç neyse o söylenecek ve şunlar okunacak.: "Ya ğıyâsel müsteğîsîne velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm."(7) (Mecmuatü'l-Ahzab)

MADDİ TEDBİRLER NELERDİR?

Zekânın açılması, hafızanın gelişmesi için dua okumanın yanında, maddi tedbirlere uymak ve yapılan işin gereklerini yerine getirmek gerekir. Dersine çalışması gereken bir öğrenci sadece diliyle değil haliyle ve bedeniyle de dua etmelidir. Buna fiili dua denilmektedir. Üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getirdikten sonra diliyle dua etmek de kavli duadır. İki kanatlı bir kuş gibi, hem fiili hem de kavli duayı beraber yapmakla istediği yere uçabilecektir. Ayrıca öğrendiklerini unutmamak ve onları korumak için de bazı tedbirler almalıdır. Çünkü unutkanlığa sebep olan konular vardır. Bunlardan sakınmak gerekir. Bazılarını kısaca söyleyelim:

1. Harama bakmak.

2. Haramla beslenmek.

3. Zihni çok yoracak olan gereksiz şeylerle doldurmak. Televizyon, bilgisayar, telefon gibi

4. Aşırı derecede bedene zarar verecek kadar cinsel ilşkiye girmek. Özellikle kendi kendine tatmin olmak.

5. Zihnin sürekli çalışmasını engelleyecek kadar boş durmak.

KURAN VE MEALİ

KURAN VE MEALİ

İslam ve İhsan

Abdestsiz Kuran Okunması Caiz mi?

Nasıl Hâfız Olunur?

Kur’ân’ı Ezberlemek İsteyenlere Gerçek Öneriler

Fatih Çollak Hoca'dan Hafızlık Teknikleri

Arapça Öğrenme Teknikleri

PAYLAŞ:                

Kur&#;ân-ı Kerim&#;i yazarken ve basarken nelere dikkat etmelidir?

Değerli kardeşimiz,

Kur’ân-ı Kerim vahiy yoluyla Peygamber Efendimize (a.s.m.) gelişinden itibâren, günümüze kadar bütün Müslümanlar tarafından büyük bir tâzim ve hürmet içinde muhafaza edilmiştir.

Peygamber Efendimiz (a.s.m.) zamanında Kur’ân âyet ve sûreleri, o devirde mevcut en sağlam ve kalıcı maddeler üzerine yazılır, kaydedilirdi. O zamanlar kâğıt bol miktarda mevcut olmadığından ceylan derisine, ipek bez üzerine, hurma yaprağına, ağaç kabuğuna,, yazılıyordu.

Abbasiler devrinde Müslümanlar kâğıdı kolayca ve bol miktarda temin edebildiler. Bundan sonra Harun Reşid, mushafların sadece kâğıt üzerine yazılmasına dâir emir çıkardı. Daha sonra Kur’ân-ı Kerim en kaliteli ve kıymetli kâğıtlar üzerine yazılmaya devam edildi.

Kur’ân-ı Kerim lâfız, mânâ ve kudsiyetine lâyık bir şekilde ele alınıp, yazı tarz ve malzemelerinin en mükemmel bir şekilde seçilip yazılması fıkhî bir esas ve kaide hâline getirilmiştir. Bütün fıkıh kitaplarında şu ifâdeleri rahatça görmemiz mümkündür:

“Kur’ân-ı Kerim yazılacağı zaman en güzel hat, en kıymetli ve mükemmel kâğıt seçilmeli, en kaliteli kalem ve mürekkep kullanılmalı, satırların arası açık ve seçik olmalı, harfler iri ve okunaklı yazılmalı. Mushafda büyük boy tercih edilmelidir. Kur’ân’ı süslemek, tezyini, tezhibi câizdir. Bu Kur’ân’a hürmeten ve tâzimen yapılmaktadır.” (Dr. Osman Keskioğlu, Kur'ân-ı Kerim Bilgileri s. )

Bu hüküm ve tavsiyeye riâyet edilerek İslâm dünyasının her tarafında mushaflar yazılmış, kudretli ve sanatkâr hattatlar yetişmiştir. Bilhassa Osmanlılar bu meselede zirveye ulaşmışlardır. Hattâ “Kur’ân Mekke’de nâzil oldu, İstanbul’a yazıldı, Kâhire’de okundu.” cümlesi bir kelâm-ı kibar hâline gelmiştir.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

EN BÜYÜK ŞİFA KAYNAĞIMIZ tıbbınebeviyx

Semra HATİPOĞLU/ Beslenme Uzmanı

Ruhlarımıza olduğu gibi bedenlerimize de şifa kaynağı bilgiler Kur&#;an-ı Kerim&#;de  bulunmaktadır. Hem dünya hem de ahiret saadeti için gerekli dersleri veren mucizevî kitabımız, yiyebileceğimiz besinlerin isimlerine de yer veriyor.

Bilim ve teknoloji ilerledikçe, İlahî kelamda yer alan bilgiler daha da somut hale geliyor.

Kur&#;an, insanlara yalnız dinî, ahlâkî, hukukî kanunlar ve kaideler getirmekle kalmamış, aynı zamanda  en mükemmel koruyucu hekimlik kaidelerini ve prensiplerini de getirmiştir.

Ancak şifayı bulabilmek için ilk önce Kur&#;an-ı Kerim&#;in bizzat kendisinin şifa olduğunu bilmemiz gerekiyor. Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadislerinde, bal ve Kur&#;ân&#;ın şifa olduğunu; diğer bir hadislerinde ise en hayırlı devanın Kur&#;ân olduğunu bildiriyor. Kur&#;an&#;ın manevî şifasından istifade edebilmek için

  • Kişinin her şeyden önce Kur&#;an&#;ı indiren Allah&#;a kuvvetli imanının olması gerekir.
  • Aynı şekilde hasta olana şifayı verecek olanın da Allah (cc) olduğuna inanması gerekir.
  • Bunlarla beraber, Kur&#;an&#;ı tebliğ eden Hz. Peygamber&#;e (sav) ve onun Kur&#;an&#;a dair öğrettiği şeylere de içten inanmak gerekir. Yoksa insan İlahî kitabın manevî şifasından istifade edemez.

Düşünen insanın, Kuran ayetlerinde dikkatini çekecek konulardan biri de, Allah&#;ın insan yaşamına ve sağlığına en uygun besinlere, çeşitli şekillerde işaret etmiş olmasıdır.

 Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de  “Allâh ’ın sizlere rızık olarak verdiği şeylerden helâl ve temiz olarak yiyiniz! Eğer gerçekten Allâh ’a ibadet ediyorsanız, Onun vermiş olduğu nimetlere teşekkür ediniz” (Nahl ) 

&#;O, gökten su indirendir. Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır. &#; (Enam Suresi, 99)

Yeryüzünde yüzlerce ayrı türde, ayrı tatta, ayrı renkte ve kokudaki meyvenin oluşması için Allah, aynı toprağı ve suyu sebep kılmıştır. Ayette &#;birbiri üstüne bindirilmiş taneler&#; ifadesiyle anlatıldığı gibi bir tohumun, yıllarca bitip tükenmeden sürekli ürün vermesi, üzerinde düşünülmesi gereken konulardandır.

Meyvelerin oluşumu kadar, içerdikleri vitamin ve minerallerin bolluğu da insanları düşünmeye teşvik eder. Kapkara bir çamurun içerisinde yetişen ve toprakla ne koku, ne tat, ne de renk olarak en ufak bir benzerliği bulunmayan meyveler, topraktan sadece insanlar için gerekli olacak mineralleri özümseyip alırlar. Bu özellikleri sayesinde de, insan sağlığına büyük katkılarda bulunurlar. Ancak ne toprağın meyveye hangi özellikleri kazandıracağını bilmesi, ne de meyvenin bilinçli bir şekilde, toprağı bileşenlerine ayırıp kendisi için gerekli olan maddeleri belirlenen oranlarda alabilmesi mümkün değildir. Oysa bu sistem öylesine mükemmel bir düzen içerisinde işlemektedir ki, her meyve cinsi, sabit bir renk, tat ve koku, ayrıca sabit oranlarda mineral ve vitamin içerir. Örneğin bir karpuz hiçbir zaman kırmızı yerine mavi olmaz, tatlı yerine ekşi, olmaz, ya da kendine has kokusu yerine toprak kokmaz.

İşte bu düzen tüm evrenin tek hakimi ve tek ilahı olan Allah tarafından kurulmuş ve insanların üzerinde düşünüp şükretmesi için gözler önüne serilmiştir.

Peygamberimiz AS, hastalığın nasıl önleneceği ile alâkalı olarak şöyle buyurmuştur: “Hastalığın evi midedir, tedavinin özü perhizdir”

İslâm âleminde tıbbî konularda, Kur’an-ı Kerim’in bildirdikleri, Peygamberimizin tavsiye ve teklifleri, kıyas ve tecrübe yoluyla elde edilen bilgiler, Tıbb-ı Nebevî kaynaklarında yer almıştır.

Kiraz

Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları), (Vakıa Suresi, 28)

Kiraz, vücudu zehirli maddelerden temizleyen bir meyvedir. Böbrekleri etkili bir biçimde çalıştırır, dolayısıyla vücutta biriken üre asidi ve ürat tuzlarının dışarı atılmasını sağlar. Bu sayede romatizma, kireçlenme ve damar sertliği gibi hastalıklar da önlenmiş olur. Ayrıca kirazda bulunan kinik asit, böbreklerin kum ve taş yapmasını önler, eğer böyle bir şey varsa da zamanla dökülmesini sağlar. Kirazın böbrek taşının yanında, safra taşını da düşürücü etkisi vardır. Bundan başka kandaki zararlı maddeleri dışarı atarak kanı temizler. Dolayısıyla kan kirlenmesi sonucu meydana gelen sivilce benzeri cilt bozukluklarını gidermiş olur. Çeşitli hastalıklar sebebiyle ya da fazla ilaç alınmasından kaynaklanan zehirlenme sonucu şişen karaciğerin yükünü hafifletir ve iyileşmesine yardımcı olur. Ayrıca kirazın içinde bol miktarda fosfor bulunması da, sinirleri kuvvetlendirir.

Muz

&#;Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları). Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları. Yayılıp-uzanmış gölgeler. Durmaksızın akan su(lar). Ve (daha) birçok meyveler arasında. Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler)&#;&#; (Vakıa Suresi, )

Son derece besleyici bir meyve olan muzun içerisinde % 75 oranında su, % 1,3 oranında protein ve % 0,6 oranında da yağ bulunmaktadır. Geri kalanı ise çeşitli karbonhidratlardan ve önemli ölçüde potasyumdan oluşmaktadır. Birçok hastalığın tedavisinde faydalı olduğu gibi özellikle de, ateş, sindirim bozuklukları, kas krampları ve kas gevşekliği gibi durumlarda tavsiye edilir. İçerdiği yüksek orandaki potasyum sayesinde, atıkların vücuttan dışarı atılması işlemini kolaylaştırır.

Kan basıncının düşürülmesini sağlar. Bunun yanında muz, alerji tedavisinde de kullanılır. İçindeki potasyum, sodyum ile birlikte çalışarak hücre ve kas gelişimini sağlar, vücudun su dengesini ayarlar ve kalp atışlarının normale dönmesini sağlar. İçerdiği B6 vitamini sayesinde, protein ve amino asitlerin pek çok kimyasal reaksiyona girmesinde muz aktif bir görev alır. Ayrıca beynin normal fonksiyonlarını gerçekleştirmesine yardımcı olur. Kırmızı kan hücrelerinin oluşmasını destekler.

Üzüm

Böylelikle, bununla size hurmalıklardan, üzümlüklerden bahçeler-bağlar geliştirdik, içlerinde çok sayıda yemişler vardır; sizler onlardan yemektesiniz. (Müminun Suresi, 19)

Âyet-i Kerime’de “Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerinden şerbet, şıra (meyve suları, meyve şekeri, bal) ve güzel rızık elde edersiniz Düşünen bir millet için bunda bir ibret vardır” buyrulmuştur (Nahl 67) 

Üzüm, gıda değerinin yüksek oluşu, vitamin ve madensel maddeler yönünden zenginliği nedeniyle önemli bir besin kaynağıdır. Üzümün içerisinde % oranında kana hızlı karışan şeker mevcuttur. Bu bakımdan bedenen ve zihnen çalışan kimseler için oldukça faydalıdır; bedensel ve zihinsel yorgunluğu, kansızlığı giderir. Ayrıca karaciğer, böbrek ve sindirim sistemi hastalıklarında doğal bir ilaç etkisine sahiptir. Böbrekleri çalıştırır, vücutta birikmiş üre benzeri atık maddelerin böbrekler aracılığıyla dışarı atılmasını sağlar. Aynı zamanda fazla suyu da atarak, yüksek tansiyonu düşürür.  Midelerinde ülser veya gastriti olan kişilere, mafsal, ince bağırsak iltihabı ve romatizması olanlara, karaciğer ve dalağı şişmiş hastalara ve zehirlenenlere üzüm suyu içmeleri, Zayıflara ve hastalıktan yeni kalkmışlara üzüm yemeleri tavsiye edilir (el-Edviyyes )

Bunun yanında kalp adalelerini kuvvetlendirir. Bronşit ve öksürüğe iyi gelir. Üzüm suyu, süt salgısının artmasını sağladığı için annelere özellikle tavsiye edilmektedir. Üzümde bulunan bazı kimyasal maddeler cilt kanserine yakalanma olasılığını azaltır. Kuru üzümün hafızayı da geliştirdiğine işaret edilmiştir Nitekim İmam Zührî (ra) bu hususta şöyle demiştir: “Her kim hadis ezberlemek isterse, kuru üzüm yesin”.Mineral Kaynağı İncir

İncire ve zeytine andolsun, (Tin Suresi, 1)

Kuran&#;da Allah&#;ın üzerine ant  içtiği şeylerden biri de, incirdir. Allah&#;ın bu meyve üzerine yemin ederek dikkat çekmesi, incirin önemli bir besin kaynağı olduğuna işaret eder.

İncirin içerisinde zengin bir lif kombinasyonu, fosfor, kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gibi mineraller ve vitaminler  bulunmaktadır. %60 oranında kana çabuk karışan şeker sayesinde bedenen ve zihnen enerji sarf eden insanlara güç kazandırır. Bunun yanında kasların, sinir sisteminin gelişmesini ve onarılmasını sağlar. Ayrıca içerisinde bulunan mum, zamk, yağ gibi maddeler, birtakım enzimler ve çekirdekleri sayesinde mide ve bağırsakların düzenli bir şekilde çalışmasını sağlar. İncir, öksürük için faydalıdır boğaz, göğüs ve gırtlak sertliğini giderir. İncir süt içinde kaynatılıp içilirse, çiçek ve kızamık hastalıklarına karşı faydalıdır Bir hadiste de: “Her kim kalbinin rahat çalışmasını isterse, incir yemeye devam etsin” buyrulmuştur (C Sağır 2/80) Çözünen life sahip olan besinler, kandaki kolesterolü düşürücü özellik taşırlar. Dünyada, besin olarak diyet özellikli lif tüketen insanlarda çok nadir olarak kalp hastalığı görülmüştür ki bu da incirde mevcuttur.

Zeytin

 &#;Sizin için gökten su indiren O&#;dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız. Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler vardır. (Nahl Suresi, )

Yine sizin için) Tûr-i Sinâ’da yetişen bir ağaç meydana getirdik ki, bu ağaç hem yağ (Zeytin yağı) ve hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (Zeytin) verir (Mü’minun 20)  

İçinde bulunan linoleik asit sayesinde çocuk emziren anneler için son derece faydalı bir besindir. Linoleik asitin eksikliği, bebekteki gelişimin yavaşlamasına ve birtakım deri rahatsızlıklarının ortaya çıkmasına neden olur. İçindeki klor sayesinde de karaciğerin çalışmasına yardımcı olur ve böylece vücudun atıklardan kurtulmasını kolaylaştırır. Bunun yanında iskelet yapısı üzerinde çok olumlu katkısı vardır, dinçlik ve uzun ömür açısından tüketilmesi çok önemlidir. Ayrıca beyin atardamarlarının sağlığına da olumlu etkisi vardır.

Zeytinden elde edilen zeytinyağı da, önemli bir besin türüdür. Peygamber AS “Sizlere zeytinyağı tavsiye ederim Hem yiyiniz ve hem de onunla yağlanınız zira zeytinyağı bâsur hastalığı için şifadır” buyurmuştur (C Sağır 2/54;F Kadir 4/;M Zevaid 5/;Ramuz s , Bağdâdî s ;K Ummal 10/)

Zeytinyağı, kandaki kolesterol oranını kontrol altında tutmaktadır. zeytinyağı mide asitini azaltarak mideyi gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı korur. Safra kesesinin boşalma işlemini düzenler ve safra taşı riskini azaltır.

Zeytinyağının koroner damar hastalığının gelişmesini önleyici bağzı özellikleri olduğu saptanmıştır. Zeytinyağının kanda dolaşan LDL adlı zararlı kolesterol düzeyini düşürdüğü, HDL adlı faydalı kolesterol düzeylerini ise yükselttiği saptanmıştır.

İçerdiği E, A, D, ve K vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişmesine, mineralleşmesine yardımcı olması bakımından oldukça önemlidir, kalsiyumu sabitleyerek kemikleri güçlendirir. Bu vitaminler aynı zamanda, hücre yenileyici özelliklere sahip olmalarından dolayı, yaşlılık tedavisinde de kullanılır, cildi besler ve korurlar.

Anne sütüne yakın miktarda linoleik asit içermekle beraber yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliği kazanır. Ancak sağlık alanındaki en önemli özelliği kalp ve damar hastalıkları üzerinde olumlu etkileridir.

Potasyum Deposu Nar

&#;Asmalı ve asmasız bahçeleri, hurmaları ve tatları farklı ekinleri, zeytinleri ve narları -birbirine benzer ve benzeşmez- yaratan O&#;dur. Ürün verdiğinde ürününden yiyin ve hasat  günü hakkını verin; israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.(Enam Suresi, )

&#;İçlerinde (Cennetlerin) her türlü meyve, hurma ve nar vardır.&#; (Rahman Suresi 68)

Nar, bol miktarda potasyum ayrıca fosfor, kalsiyum, demir, sodyum gibi mineraller ile A, B1, B2, B3 ve C  vitaminleri içerir. vücudun su dengesini ayarlar, kalp atışlarının normal seyrini sağlar. Vücuttaki potasyum–sodyum dengesini koruyarak, sinir sistemi ve kasların düzenli çalışmasına yardım eder. Yine potasyum sayesinde, vücutta ödem oluşmasını ve kan şekerinin düşmesini engeller. Ayrıca narın kalbi kuvvetlendirici bir etkisi de vardır.

Hurma

&#;Yeryüzünde birbirine yakın komşu kıtalar vardır; üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar da vardır ki, bunlar aynı su ile sulanır; ama ürünlerinde (ki verimde ve lezzette) bazısını bazısına üstün kılıyoruz. Şüphesiz, bunlarda aklını kullanan bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Rad Suresi, 4)

Altından (bir ses) ona seslendi: &#;Hüzne kapılma, Rabbin senin alt (yan)ında bir ark kılmıştır. Hurma dalını kendine doğru salla, üzerine henüz oluşmuş-taze hurma dökülüversin. Artık, ye, iç, gözün aydın olsun…&#; (Meryem Suresi, )

Hurma her şeyden önce içerdiği %50&#;den fazla şeker ile son derece besleyici bir besin değerine sahiptir, yüksek kalori ihtiva eden fruktoz ve glukoz içerir. Çok kolay ve hızlı bir şekilde hazmedilebilir.  Ayrıca doğum sırasında meydana gelen kan kaybı vücut şekerinin de düşmesine sebep olur. Bu yüzden vücuda tekrar şeker girişinin sağlanması önemlidir ve hurma bu konuda fayda verir, tansiyon düşmesini de engeller.

Çocuğun anne karnında iyi gelişmesini sağlar ve annenin zayıf düşmesini önler. Annenin sütü bol ve besleyici olur.

Aynı zamanda beyin için de son derece faydalıdır. % oranında protein, A vitamini, B1 ve B2 vitaminleri içermektedir. İçerdiği protein sayesinde vücudun hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı korunmasını sağlar, hücreleri yeniler ve vücut sıvısını dengeler. İçindeki A vitamini sayesinde, görme gücü ile vücut direncini artırır, kemik ve dişlerin güçlenmesini sağlar. B1 vitamini ile sinir sisteminin sağlıklı olmasını kolaylaştırır. Vücudun karbonhidratları enerjiye çevirmesine yardımcı olur. İştah ve sindirimi düzenler. B2 vitaminiyle de, vücudun enerji sağlaması ve hücrelerin yenilenmesi için protein, karbonhidrat ve yağların yakılmasına yardımcı olur.

Bununla birlikte, potasyum, sodyum, kalsiyum, demir, manganez ve bakır gibi vücut için gerekli olan minerallere sahiptir. Yine içerdiği potasyumun sodyum ile birlikte faaliyet göstermesi sonucunda kalp ritimlerini normalleştirir. Potasyum beyne oksijen gitmesine de yardımcı olarak berrak düşünebilmeyi sağlar. Bununla beraber vücut sıvıları için uygun alkalik özelliği sağlar. Zehirli vücut atıklarını dışarı atması için böbrekleri uyarır. Yüksek kan basıncını düşürmeye yardım eder ve sağlıklı deri oluşumunu sağlar.

Hurmanın ilgi çekici bir özelliği de yetiştiği ortamın insanları için son derece faydalı özellikler taşımasıdır. İçerdiği protein ve şeker, hurmanın genel olarak yetiştiği çöl ortamı için en besleyici besin türleridir.

Nebî sallâllâhu aleyhi ve sellem- hurmayı çok sever, tek adetle yer ve çekirdeğini baş ve orta parmaklarıyla tutar ve çıkarırdı. Yine yaş hurmayla acuru birlikte yedikleri olurdu: “– Kim her sabah yaş hurmadan aç karnına yedi tane yerse, o gün ona zehir yahut sihir zarar vermez.” buyurmuşlardır. Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem- hurmanın yaşına da, kurusuna da bereketli olması için duâ etmiştir.

Süt ve Anne Sütü

Gerçekten size sağmal hayvanlarda da bir ibret vardır. Biz, size onların kanlarındaki fışkı ile kan arasından, lezzetli ve içenlerin boğazlarından kolayca kayıp giden halis bir süt içiriyoruz.&#; Nahl Suresi

Hayvanlarda da sizin için gerçekten bir ibret vardır. Onların karınlarındakilerden size içiriyoruz ve sizin için onlarda hem birçok yararlar vardır, hem de etlerinden yersiniz.&#; Mü&#;minun Suresi

İnek sütüyle tedavi olunuz. Çünkü ben yüce Allâh &#;ın bunda şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit ottan otlamaktadır.&#; Hadis-i Şerif (K Ummal 10/). Peygamber AS da : (Süt içileceği zaman) kişi: “Allâh ım bize bu sütü bereketli kıl, bize daha çok süt ver!” diye dua etsin. Çünkü yiyecek ve içeceklerin yerini tutan, açlığı ve susuzluğu gideren, sütten başka bir gıda bilmiyorum” demiştir (İMâce et’ime Hadis ).

Yine bir başka hadislerinde: “Sizlere inek sütünü ve sütünden meydana gelen yağını tavsiye ederim Etinden ise sakınınız Zira sütü ve yağı deva, eti ise derttir” buyurmuştur (C Sağır 1/51).

&#;Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Bana&#;dır. (Lokman Suresi, 14)

Ayette dikkat çekilen noktalardan biri bebeğin iki yıl boyunca anne sütüyle beslenmesine ilişkindir. Bilindiği gibi anne sütü bebeğin tüm ihtiyacını karşılayacak özellikte bir besindir. Allah, insanı daha doğar doğmaz, koruma altına almış ve ona dünya üzerinde başka hiçbir besinden elde edemeyeceği kadar faydalı bir içecek sunmuştur.

Anne sütü, bileşimindeki maddeler sayesinde hem yeni doğan bebek için mükemmel bir besin kaynağı olmakta, hem de bebeğin ve annenin hastalıklara karşı direncini artırmaktadır. Ayrıca son derece mucizevi şekilde her annenin sütü, bebeğin ihtiyacına göre üretilir. Örneğin erken doğum yapmış annelerin sütleri, normal gebelik süresini tamamlayan annelerinkine oranla çok daha farklı ve bebeğin o anki ihtiyaçlarına cevap verebilecek yoğunlukta ve niteliktedir.

Anne sütünün başka bir özelliği de, antibakteriyel olmasıdıfunduszeue.info tarafından sindirimi son derece kolay olan anne sütünün mükemmelliğine günümüzün ileri teknolojisinin ürettiği modern bebek mamalarının hiçbiri ulaşamamıştır.

Sütlü bulamaç

Sütlü bulamaç, arpa veya buğday ununa yağ ve süt karıştırılarak ateş üzerinde yapılan bir nevi çorba veya muhallebidir.  (İ Kayyim s)  Bazen bu karışıma bal da ilâve edilir.

 Sütlü bulamaçla alakalı peygamberimizin AS muhtelif hadisleri vardır: “Gerçekten sütlü bulamaç hastanın midesini kuvvetlendirip rahatlatır bazı üzüntülerini de giderir” (Buhari tıp 7/14)

 “Gerçekten sütlü bulamaç, üzüntülü ve kederli kimsenin midesinin kuvvetlendirip rahatlatır Sizlerden birinin yüzündeki kiri su ile yıkayıp temizlediği gibi, bu sütlü bulamaç da hastanın gönlünden üzüntü ve kederi öylece giderir” (İ Mâce tıp Hadis )

Hz Âişe (ra) da: “ Peygamber AS aile fertlerinden bir kimse hastalandığı zaman, sütlü bulamaç çanağı ateşin üzerinden inmezdi taki hasta iyileşince veya ölünceye kadar” demiştir (İ Mâce tıp Hadis )

Yine Hz Âişe (ra) şöyle demiştir: “Bir defasında göğsümde bir sertlik ve başımda bir ağrıdan dolayı, Peygamber AS ‘a şikâyette bulundum O “: ” Ey Âişe! Sana sütlü bulamacı tavsiye ederim Zira sütlü bulamaç bu şikayetlerinizi gidericidir” buyurdu (Müntehabü’t Tıbbı Nebevi 34a)

Bal

&#;Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, )

Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh- anlatıyor: Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurmuştur: “Bir kimse her ayda üç gün şafak vakti aç karnına bal yese o ay içinde hastalıklarla ilgili belâlardan ve âfetlerden emin olur.

Peygamber Efendimiz buyuruyor: “– Üç şeyde şifa vardır: Bal şerbeti içmekte, kan aldırmakta ve dağlama yaptırmakta, fakat ben dağlamayı sevmem. Bal, bütün hastalıklara şifâdır.

Bal, gerek içinde barındırdığı vitaminler ve minerallerle, gerekse yapısal özellikleri sebebiyle insanlar için gerçekten de tam bir şifa niteliğindedir. İçinde, kalsiyum, potasyum, magnezyum, sodyum klorür, kükürt, demir ve fosfor gibi mineraller, glukoz, fruktoz gibi şekerler, B1, B2, B3, B5, B6 ve C vitaminleri bulunmaktadır. 8 Bunların yanısıra, içinde az miktarlarda, bir takım hormonlar, çinko, bakır ve iyot da vardır. Hiç kuşkusuz balın içindeki tüm bu besinler, insan sağlığı açısından son derece önemli ve faydalıdır.

senesinde Dünya Arıcılık Kongresi&#;nde bilim adamları bal hakkında şu yorumlarda bulunmuşlardır:

Kongre&#;de, arı ürünleri ile tedavi konusu ağırlık kazandı. Özellikle ABD&#;li bilim adamları bal, arı sütü, polen ve arı reçinesinin (propolis) birçok hastalığı tedavi ettiğini bildirdiler. Romanyalı bir doktor balı katarakt hastaları üzerinde denediğini ve hastadan &#;sinin (%95) bal sayesinde tam olarak iyileştiğini açıkladı. Polonyalı doktorlar ise arı reçinesinin hemoroid, deri hastalıkları, kadın hastalıkları gibi birçok hastalığa iyi geldiğini tespit ettiklerini bildirdiler.

Balın bir özelliği de, şekere oranla %40 daha az kalori içermesidir. Bu özelliği ile bal, hem yüksek enerji veren, hem de düşük kalorili olan yegane besinlerden biridir.

Tüm bunların yanısıra damar sertliği gibi tehlikeli rahatsızlıklara karşı koruyucu niteliğe sahip olan bal aynı zamanda bakteri öldürücü özelliğe de sahiptir.

Ilık suyla karıştırıldığında 7 dakika gibi kısa bir sürede kana karışan bal, bu özelliği ile bedene şifa dağıtma görevini en iyi ve en hızlı şekilde yerine getirebilmektedir. Ayrıca bal, sulandırıldığında antibakteriyel ama dokulara zarar vermeyen bir antiseptik ortaya çıkmış olur. Bunun dışında balın içinde antibakteriyel özellikleri olan birkaç kimyasal madde de (pinocembrin, terpenes, benzyl alcohol, vb. )bulunmaktadır.

Arıların, kraliçe arıyı besleyebilmek için salgıladıkları, pelte kıvamında ve keskin kokulu olan bu madde,bedensel yorgunluklarda, zafiyet gibi vücudun kuvvetsiz düştüğü zamanlarda, damar sertliği ve doku yaşlanmalarından ileri gelen rahatsızlıkların iyileştirilmesinde kullanırlar.

&#;Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır&#;&#; ayetinde ifade edildiği gibi arı da tüm bu şifa verici özellikleriyle Allah tarafından insanoğlunun emrine verilmiştir. (Lokman Suresi, 20)

 Et

Et en kıymetli gıdalardandır Kur’an-ı Kerim’de et on iki yerde zikredilmiştir Hayvanlardan bahsedilirken; “Davarlar (Deve, sığır, keçi ve koyunları) da O yarattı Bunlarda sizin için soğuktan koruyucu yünler ve bir takım menfaatler vardır Onlardan bir kısmını da yersiniz” (Nahl 5)

Cennet ehli tavsif edilirken de: “Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik” (Nahl 5)

Peygamber A S da : “Et, dünya ve ahirette yiyeceklerin efendisidir” buyurmuştur (İ Mâce etime Hadis )

Etlerin en kıymetlisi ve en gıdalısı koyun etidir En iyisi bir yaşındaki koyunun etidir Kan yapıcı özelliği vardır (İ Kayyim s) Peygamberimiz AS da bir hadislerinde: “Sizden biriniz-çorba yapmak için- et satın aldığı zaman, suyunu çok koysun Zira-yiyen kimse- çorbanın içinde et bulamaz ise,suyundan içer Çünkü et suyu, iki etten birisidir” (Tirmizî et’ime Hadis )    Tavuk eti de kuş eti grubundandır Tavuk eti, mideye hafif gelir, hazmı kolaydır Zekayı güçlendirir, sesi iyileştirir.  Kan yapıcı özelliği vardır.

Balık

 (Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki: &#;Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk.&#; (Genç-yardımcısı) Dedi ki: &#;Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum&#;&#; (Kehf Suresi, )

Balık eti hafıza zayıflığını gidermek için faydalıdır Sinirler, ilik ve kemik için iyidir Balık eti, diğer etlerden midede daha çabuk hazmolur (el-Edviyye s )
İçerdiği fosfor, sülfür, vanadyum gibi mineraller sayesinde büyümeyi ve dokuların iyileşmesini sağlar. Eklem ağrılarını azaltır, sağlıklı diş etleri ve diş yapısı oluşmasını sağlar, cilt rengini güzelleştirir, saçların daha sağlıklı olmasını sağlar, bakteriyel enfeksiyonlarla mücadeleye yardımcı olur. Ayrıca kandaki kolesterol oranını düzenleyici etkisiyle kalp krizlerinin önlenmesinde rol oynar. Nişasta ve yağların metabolizmaya katılmalarına yardım ederek daha enerjik ve daha kuvvetli olunmasını sağlar. Öte yandan da zihinsel faaliyetlerin düzenli çalışmasında etkilidir.

Çörekotu

Peygamberimiz AS : “Sizlere şu çörek otunu tavsiye ederim Zira bunda, ölümden başka bir çok hastalık için şifa vardır” buyurmuştur (Buhari tıp 7/14)

Yine bir başka hadislerinde de buna işaret etmiştir: “Bilmiş olunuz ki, mantar göz ilâcıdır Medine’nin acve isimli hurması ise cennet meyvelerindendir Tuz ile karıştırılmış çörek otu ise, ölümden başka bir çok hastalık için şifadır” (Müsned 5/)  Enes İbni Mâlik (ra) : “Peygamber AS hastalandığı zaman, ağzına bir avuç çörek otu atar, üzerine de su (Zemzem suyu) veya bal şerbeti içerdi” demiştir (Râmuz s )

Çörek otu, şişkinliği, midenin suyunu alır Çörek otu baş ağrısına, yarım baş ağrısına, baş dönmesine, unutkanlığa yüz ve ağız felçlerine karşı faydalıdır (Bağdâdî s 89)   Çörek otu yağı, deri kavlaması (sedef hastalığı)’, sivilce ve siğiller için tavsiye edilir gram içildiği zaman nefes darlığına iyi gelir Havanda dövülmüş çörek otunun, sirke ile karıştırılıp macun yapılarak abraş (Alaca) ve mantar gibi hastalıklar için cilde sürülmesi faydalıdır (İ Kayyim s )

 Sirke

Sirke, hurma, şeker, bal, incir ve üzüm gibi meyvelerin şırasının çıkarılıp ekşitilmesiyle elde edilir Sirke, gıda maddesi olarak kullanıldığı gibi, temizlikte ve hekimlikte de kullanılmıştır.

Peygamber AS bir hadislerinde: “Sirke ne güzel bir katıktır Allâh ım! Sirkeyi bereketlendir Zira sirke benden önceki peygamberlerin de katığı idi İçinde sirke bulunan ev, katık sıkıntısı çekmez” buyurmuştur (İ Mâce et’ime Hadis )  Sirke, iştahı açar, iltihaplı mideye faydalıdır, zehirleme yapan ilâçların zehrini giderir, vücutta katılaşan kanı inceltir ve çözer Dalağa faydalıdır Sıcak olarak ağızda gargara yapılırsa, diş ağrılarına karşı faydalı olup, diş etlerini de kuvvetlendirir (Bağdâdî s )

Sirke, parmakların uçlarında ve tırnak diplerinde meydana gelen dolama, egzama, ateşli şişlikler ve ateş yanığına karşı faydalıdır (İ Kayyim s)  Kabak

Yine Hazret-i Âişe’den rivâyet edildiğine göre, Peygamberimizin sevdiği bir yiyecek de kabak idi. “Çünkü o, zikrullah esnasında kalbe rikkat verir. Zira kabak üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir.” buyururlardı. Vâsilet bin Eska’dan aktarıldığına göre Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Kabak aşı yiyin. Kabak aklı artırır ve beyine kuvvet verir.”

Su

Yine Peygamber AS “ Devenin içtiği gibi suyu bir nefeste içmeyiniz Bardağı her defasında ağızdan uzak tutarak iki veya üç nefeste içiniz. İçerken besmele çekiniz, içtikten sonra da ’Elhamdülillah’ deyiniz” buyurmuştur (Tirmizî eşribe Hadis )

Bir hadislerinde de: “Sizden biriniz su içtiği zaman yavaş yavaş içsin, bir nefeste içmesin Zira, suyu bir nefeste içmek karaciğer iltihabı (ve nefes tıkanıklığı) meydana getirir” buyurmuştur (Adürrezzak 10/ Hadis )

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- su içtikten sonra şöyle duâ etmiştir: “Rahmetiyle suyu tatlı olarak yaratan, acı ve tuzlu yaratmayan Allah’a hamd olsun.”

Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerifinde ise, su için şöyle buyurmuştur: “Allah suyu temizleyici olarak yarattı. Tadını, rengini veya kokusunu değiştiren maddeler dışında hiçbir nesne onu pislemez.”

Kuran-ı Kerimde geçen ve peygamber Efendimiz SAV’in  tavsiye ettiği diğer besinler ise; kudret helvası, ekmek, zencefil, karpuz, acur, bıldırcın, ayva, mercimek, kekik, kimyon, sinameki, sarımsak, soğan, reyhan, yonca ve hardaldır.

Allâh’ın bu nimetlerini, hem Rabbimizin bir ihsanı olarak, hem de Peygamber Efendimiz’in sevdiği yiyecekler niyetiyle yersek inşallah her bir yudumu, her bir lokması ibâdet ve şifâ olur.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası