Osman Müftüoğlu Ekşi

Son zamanlarda şu sitemkar iki soruyla çok karşılaşıyordum; “Artık yazmıyorsun, yoksa sigaraya yeniden mi başladın?”, “Sekapark’taki akşam yürüyüşlerini bıraktın mı?”

Sevgili okurların ve dostların meraklarını karşılıksız bırakmayıp geçen hafta yaklaşık on yıl önce bıraktığım sigara konusuna girmiş ve bu hafta için de Sekapark’ta sürdürdüğüm akşam yürüyüşlerimden bahsedeceğime söz vermiştim

Yaptığım her işi severek, heyecan duyarak ve hakkını vererek disiplin içinde yaparım.

40 yılı aşalı çok olan mesleki yaşamımı hep bu felsefeye dayandırarak bugünlere geldiğim gibi, artık benim için tamamen bir yaşam biçimine dönüşmüş olan akşam yürüyüşlerimi de aynı anlayışı temel alarak büyük bir disiplin içinde sürdürüyorum

Yürüyüş yapmayı keşfedin

Yürüyüş yapmaya nasıl başladığımı kısaca özetleyerek başlayayım

Sigarayı bıraktığımda kilo almıştım. Diyetisyenler ve konunun uzmanı hekimler kilo vermem için yürüyüş yapmam gerektiğini söylüyordu.

Sağlık konusunda en çok takip ettiğim de Prof. Dr. Osman Müftüoğlu oldu. Osman Hoca “Paslanmamak için 5 bin, yağlanmamak için 7 bin ve iyi yaşlanmak(yaş almak) için de 10 bin atım atmak gerekir” diyordu. Osman Hoca devam edip “Aheste yürümeyin, dakikada adım atacak biçimde tempolu yürüyüş yapın” diye ilave ediyordu

Sekapark’ta mutlaka yürüyün

Bilim insanlarını dinleyerek, bu konuda yazılmış kitapları (Mesela Yürümenin Felsefesi: Frederic Gros)okuyarak ve Osman Hocanın tavsiyelerini dikkate alarak  yıldır çok disiplinli biçimde yürüyüş yapıyorum.

Önceleri boyu bin metre olan Cumhuriyet Bulvarı’nda (Eski Yürüyüş Yolu) baştan sona kadar 2 kez gidip geliyor ve 6 kilometre yürüyordum.  Sonraları Sekapark’ı keşfettim ve buranın müdavimi oldum.

Nasıl olmam ki?

Bir yanınızda tertemiz mis gibi iyot kokan deniz diğer yanınızda palmiye, meşe ve çam ağaçlarından yayılan bol temiz hava. İnanılmaz derecede güzel, sağlıklı ve güvenlikli bir güzergah

Bir kaç aydır kardeşim Adnan yürüyüş partnerim oldu. Ondan önceki yıllar hep tek başıma yürüdüm

Bazen tanıdıklarla karşılaşıp hem yürüyor hem de keyifli sohbetler yapıyorsunuz.

Tahir Büyükakın, Saadettin Hülagü, Macit Haldız, Fikri Işık, İlyas Şeker, Nuri Güney, Şemsettin Ceyhan, Ali Yeşildal, Arif Usta, Veysel Özkaraaslan, Raşit Fidan, Mehmet Gerçek ve Orhan Özcan

Bir süre öncesine kadar Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını yapan CHP milletvekili adayı Cuma Karavar eşiyle sıkça yürüyüş yapanlardan. İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ve eşi Murat ile geçmişte arada bir karşılaştığımız olurdu. Keza İzmit Belediye Başkan Yardımcısı Dilek Yalçın ile de karşılaşırdık. İzmit Belediye Meclis üyesi Tuncay Aşkın, CHP’li Gökhan Ercan ve Emre Andız da bu güzergahı bilenler arasında. Vatan Partisi İl Başkanı olan ve benim de İzmit Lisesi’nden sınıf arkadaşım Yalçın Arslan ve eşi Tijen Hanım Sekapark’ta en fazla yürüyenlerden. Hem de Köseköy’den özel araçlarıyla gelip burada yürüyerek geri dönüyorlar. Biliyorsunuz Yalçın Aslan aynı zamanda eski Seka’lı

Yürüyüşte disiplin önemli

Sekapark’ın doğu tarafından (Marina ve Palmiye kafelerin bulunduğu taraf) girip Maide Restaurant’a kadar gidip döndüğümde 4 kilometre yürümüş oluyorum. Bazen Plajyolu’na kadar elerleyip mesafeyi kilometreye çıkardığım da oluyor

İzmit’in Yukarıpazar semtinde Sırrıpaşa konağı yakınlarında oturduğum için oradan yürüyerek gidip geldiğim zamanlar yürüyüş yaptığım mesafe kilometreyi buluyor. Bazen çok yorulduğumda tren garının oradan taksiye binip (40 TL tutuyor) eve dönüyorum

Sevgili Adem Turgut ile TV’de Perşembe akşamları 7 Artı programımız olduğu için, sadece o akşam yürüyüş yapmıyorum. Ayrıca basın toplantısı veya katılmam gereken bir cemiyet dışında yürüyüşlerimi hiç aksatmıyorum.

Bir de tabiki hava muhalefeti Buzlanma, büyük fırtına, yoğun kar ve yağmur yağışı haricinde hep yürürüm. Yağmur ve kar mormal yağıyorsa yanıma şemsiyemi alır yine yürüyüşümü yaparım. Bunu eziyet gibi asla görmeyin.  Ne kadar zevkli ve sağlıklı olduğunu bir kez denediğinizde göreceksiniz.

Yani yıl boyunca günün büyük çoğunluğunda yürüyüş yaparım. Perşembe günleri televizyon programı nedeniyle 52 gün, katılmam gereken özel programlar-cemiyetler için de  gün kadarını çıkardığımda, yılın yaklaşık gününün akşamında yürüyüş yaparım. Bu disipline çok önem veririm, benim adeta olmazsa olmazımdır

Yürüyüş kıyafeti önemli

Yürüyüş için yaz ve kışlık kıyafetlerim ayrıdır. Kışın eksi derece soğuğa dayanıklı ve su geçirmez kaban giyerim. Spor ayakkabılarım da su geçirmez cinsindendir.

İlk ve sonbaharda nispeten daha ince yağmur geçirmez yürüyüş kabanı veya montu giyerim. Yazın ise daha kolay, kısa şort ve üstüne bir tişört alırım. Tabi akşam güneşiyle karşılaştığım için de güneş gözlüğü ve şapka takarım. Güneş yağı sürmeyi de yazın ihmal etmem

Bunlar bütçenize uygun değişik fiyatlarla spor mağazalarında bulunuyor. Mesela ben yazlık ve kışlık olmak üzere 2’şer çift  ayakkabı kullanıyorum. Çünkü bir akşam giydiğiniz ayakkabıyı ertesi akşam giymeyip dinlendirirseniz hem ömrünü uzatmış oluyorsunuz hem de ayak sağlığınıza iyi geliyor. Burada marka vereceğim, çünkü çok kullanışlı olduğunu yıllardır test ediyorum. Yürüyüşseverlerin hatta uzmanların bile önerdiği bir ayakkabı markası var; Sheckers

Biraz pahalı(3- 5 bin lira arası-indirimlerde yarı yarıya iniyor-) ama uzun yürüyüşler için adeta biçilmiş kaftan

Özetle:

Şunu bilmenizi isterim; Ben ömrüm uzasın diye yürüyüş yapmıyorum. Bir ömür vademin olduğuna inanırım. Ben sadece o vadeyi olabildiğince sağlıklı yaşayabilmek adına yürüyüş yapıyorum.

Faydasını görüyormusun diye soranlara da şunu söyleyebilirim; Evet. Kesinlikle çok faydasını görüyorum.   Uyku düzenimi sağlıyor, moral açıdan güçlendiriyor ve kilo problemi yaşatmıyor. Yürüyüş sayesinde bel, boyun ve omuz ağrılarından kurtuldum. Yürürken adeta beynimi dinlendiriyorum, bazen günlük yazılarım için konu başlığı bile bulduğum oluyor

Yürüyüş yapıyorsanız, mutlaka dakikada adım atacak kadar tempolu yürüyün ve bunu bir disiplin içinde yapın. Eğer İzmit’te oturuyor ve yürüyüş parkurunuz yoksa, aracınızla veya tramvayla Sekapark’a gelin ve burada yürüyün.

İnanın bana  çok teşekkür edeceksiniz. Çünkü Sekapark, yürüyüş yapmak için gerçekten biçilmiş kaftan. Eğer hala keşfetmediyseniz, büyük bir eksiklik içindesiniz

Sekapark’ta yürüyüş; yaşamın gerçek tadı

Hürriyet Gazetesi’nde köşe yazarı olan Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bugünkü yazısında herkesin merak ettiği "Sinovac mı BioNTech mi?" sorusunu yanıtladı.

Geçtiğimiz hafta en çok karşılaştığımız soru şuydu: Hangi aşıyı tercih edelim, Sinovac’ı mı, BioNTech’i mi?

Bana göre durum şudur: Bir orman yangını var ve biz o yangının içerisinde “bîçare(!)” bekliyoruz. Ufukta yangının kısa zamanda sonlanacağına dair bir işaret de görünmüyor. Tek çare bulduğumuz ilk “aşı treni”ne binip yangın yerinden uzaklaşmak. O trenin Sinovac ya da BioNTech treni olup olmadığının ise hiç önemi yoktur. Tekrarlayalım: Meselemiz bir an önce güvenli bir alana ulaşmak olmalıdır. O alana varmanın çaresi de süratle aşılanmaktır. Netice şudur: Yaşadığımız dönemde “Hangi aşı daha etkili? Hangisi daha güvenli? Hangi aşıyı tercih etmeli?” sorular anlamsızdır. Merak edenlere kısa bir bilgi: Ben Sinovac aşısı oldum. Güvenli ve etkili olduğundan ise hiç şüphe etmedim.

ÖNEMLİ
NE YİYİP, NE İÇİYORSUNUZ

ARAŞTIRMALAR şu bilgiyi net ve açık olarak doğruluyor: Kronik hastalıkların pek çoğunun arka planında hayat tarzı yanlışlarımız, özellikle de hatalı beslenme seçimlerimiz var. Yeme içmede gösterdiğimiz bu dikkatsizlik, şeker hastalığından hipertansiyona, obeziteden kansere, kalp damar hastalıklarından Alzheimar’a kadar pek çok hastalığın başlangıç vuruşlarını yapıyor. Peki, nedir o yanlışların en önemlileri? En çok işlediğimiz beslenme günahlarının ilk 10’unda neler var? İsterseniz gelin, o ilk 10 günahı “ilk 5” ve “ikinci 5” olarak ikiye ayıralım ve haftanın bu ilk gününe o günahlara bir göz atarak başlayalım. Hazırsanız buyurun

VARAN 1
BESLENME GÜNAHLARINDA İLK 5

YANLIŞ 1-ÇOK ŞEKERLİYİZ: Şeker havuzuna düşmüş gibiyiz. Yediğimiz meyvelerdeki fruktoz (meyve şekeri), yüz yıl öncekilere oranla iki-üç kat fazla. Biz de genelde aşırı meyve tüketiyoruz. Paketlenmiş gıdaların tamamı tıka basa şeker ve/veya nişasta bazlı fruktoz ile yüklü. Bunların hepsi de glisemik yükü fazla beslenmek anlamına geliyor. Glisemik yük arttıkça da insülin direnci, obezite ve diyabet salgını devreye giriyor.

YANLIŞ 2-ÇOK TUZLUYUZ: Paketli gıdaların daha uzun ömürlü olabilmeleri için içlerine sodyum bazlı bazı koruyucular ekleniyor. Bu bazen tuz (yani sodyum klorür), bazen de benzerleri (mesela sodyum benzoat) olabiliyor. Dahası sodyum yükümüz arttıkça potasyum rezervimiz azalıyor. Magnezyumsa adeta devreden çıkıyor.

YANLIŞ 3- POSA FAKİRİYİZ: Paketlenmiş ve hazır gıda tüketiminin tavan yapması, bedenimize giren posa miktarının azalması demek. Posa kazancımızın azalması ise daha çok kabızlık, kanser, daha çok tansiyon, şeker, kolesterol yükselmesi ile eşanlamlı.

YANLIŞ 4- ASİT YÜKLÜYÜZ: Biz tam tahıl, sebze ve bakliyatı devreden çıkarıp daha çok hayvansal gıda ve yağ tükettikçe asit yükümüz artıyor. Bu da asit-baz dengesinin zorlanması, vücudun asit çöplüğü haline gelmesi anlamına geliyor.

YANLIŞ 5- PROBİYOTİK ACEMİSİYİZ: Probiyotik gücümüz eskiye oranla çok azaldı. O güç azaldıkça da alerjik hastalıklar, kolon kanserleri, bağışıklık bozuklukları iyice arttı. Yiyip içtiklerimizin içinde prebiyotik lif ve faydalı probiyotik bakteriyi ara ki bulasınız.

VARAN 2
BESLENME GÜNAHLARINDA İKİNCİ 5

YANLIŞ 6- B12 REZERVİMİZ SINIRLANDI: Yiyip içtiklerimizin içinde B12 vitamini oranı dibe vurmuş durumda. Bu yetmezmiş gibi bağırsaklarımızda B12 üretebilen probiyotik bakterilerimizin de miktarı oldukça sınırlı. Kullandığımız mide ilaçları yüzünden de B12’nin emilimini sağlayan sistem iflas etmiş durumda.

YANLIŞ 7- OMEGA-3 FAKİRİ OLDUK: Ne ette, tavukta ne de balıkta ve süt, peynir, yoğurt ve yumurtada kâfi miktarda omega-3 yağ asitleri var.

YANLIŞ 8- TRANS YAĞ YÜKLÜYÜZ: Yüz yıl öncesine kadar hiç tanışmadığımız “yapay” ve “toksik” trans yağlar şimdilerde damarlarımızda, doku ve hücrelerimizde sağlık zararlısı böcekler gibi tur atmaya başladı.

YANLIŞ 9- KORUYUCU KİMYASAL ÇÖPLÜĞÜYÜZ: Paketlenmiş gıda demek raf ömrünün uzaması, ürünün daha albenili, daha çekici kılınıp kimyasallarla tatlı, tuzlu, ekşi vs hale getirilmesi demek.

YANLIŞ ÇİN TUZU TEHDİT EDİYOR: Monosodyumglutamat (MSG), yani Çin tuzu beslenme günahlarımızın en önemlilerinden biri olma yolunda. Bu alışkanlık yapabilen kimyasal lezzet verici madde sağlık açısından pek çok riski beraberinde taşıyor. Kısacası “Çin tuzu bize uymaz!”

İLİŞKİLİ HABER

İLİŞKİLİ HABER