arf halkaları teoremi / Cahit Arf - turkmathviki

Arf Halkaları Teoremi

arf halkaları teoremi

Cahit Arf Hakkında

CAHİT ARF HAKKINDA

Adını Matematiğe Vermiş Bir Bilimcimiz: 
Cahit Arf

Kariyerlerini matematik, fizik, felsefe gibi toplum gözünde "ağır" ve "ulaşılmaz" olarak nitelenen bilim dallarında yapmış, dahası bu bilim dallarına "adanmış" durumdaki kişiler, genelde toplumca yine "ağır", "ulaşılmaz" ve "yaşamın dışında" olarak nitelendiriliyorlar. Toplum bu kişilere saygının yanı sıra bir tür korku da besliyor. Ancak gerçek bilimsel kişiliğin, bilimsel düşüncenin gerektirdiği parlak bir zihin, analiz ve sentez alışkanlığı, hayal gücü ve yaratıcılıkla beslenerek ortay çıktığı düşünülecek olursa, "gerçek" bilimcilerin de yaşamın kendisiyle ne kadar iç içe, yaşamsal enerjiyle ne kadar dolu oldukları da yadsınamaz. Ülkemizin "gerçek" bir bilimcisi ve en büyük matematikçilerinden Cahit Arf da bu pırıl pırıl bilim insanlarının çarpıcı bir örneği

 

Arf Invaryantı", "Arf Halkaları" veya "Arf Teorisi" terimlerinin ifade ettikleri yalnızca matematik veya matematikten soyutlanamayacak bilim dallarının uzmanlarınca anlaşılıyor olabilir. Bilimin evrensel olduğu ve bilimsel bir adımın tek bir insana, tek bir ülkeye mal edilemeyeceği gerçeğini bilmekle beraber dünya literatürüne yaratıcılarının adıyla geçmiş bu terimler bile içeriklerini anlamasak da matematikçimiz, bilimcimiz Cahit Arf'la gurur duymamız için yeterli. Ama bunun ötesi de var
'da Selanik'te doğmuş Cahit Arf. Balkan savaşının başlamasıyla ailesi İstanbul'a göç etmiş. Yaratıcı zekası, ilk çocukluk yıllarında kendini göstermeye başlamış. "Bir mahalle çocuğu kavramı vardı ailemde. Beni sokağa koyuvermezlerdi. Çünkü mahalle çocuğu olabilirdim ve bu da özenilecek bir şey değildi. Bu hava içinde bir çocuk kendi içine kapanıyor, oyununu kendi başına kuruyor. Çocukluğumda mütemadiyen kağıttan oyuncaklar yaparmışım. Bu bir bakıma faydalı olmuş. Oyuncak icad ediyor ve mütemadiyen etrafımı müşahede etmeye çalışıyordum." (13 Eylül 'de Karadeniz Teknik Üniversitesinde onu oktorasını aldığı törende yaptığı konuşmadan.)

Ben ilkokulu hep liselerde, liselerin ilk kısmında okudum. O zaman liselerin adı sultani idi." Diye anlatmaya başlıyor Cahit Arf ilk okul yıllarını. "İlk gittiğim sultani, Beşiktaş Sultanisi. Evimiz de Beşiktaş'taydı o sıra. 'de ev yandı biz de başka yere gitmeye mecbur olduk. Bulduğumuz yer Süleymaniye'deydi. Oraya yakın okul İstanbul Sultanisi'ydi, ben de oraya gönderildim." Bir süre daha bir şehirden diğerine taşındıktan sonra İzmir'e yerleşmişler. Cahit Arf İzmir Sultanisinde beşinci sınıfa gelmiş. "Beşinci sınıfta matematiğe pek hevesim yoktu. Güçlü tarafım gramerdi. Bu biraz da lojiğe eğilimini gösteriyor. O sıralar bir başka merakım da resim yapmak, Vatan-Millet-Sakarya yazıları okumak.. o zaman İstiklal Harbi'ni yaşayan her genç çocuk böyleydi zannediyorum..

Matematik olarak öğrendiğimiz şey aritmetikti: sayıları toplamak, çıkarmak, çarpmak. Hani öyle antika problemler vardır; lineer denklem sistemlerine karşılık gelir, fakat lineer denklem yazmadan onu muhakemeyle çözersiniz. Mesela adamın biri çarşıya gitmiş, şu kadar şundan bu kadar bundan almış Bunlar aslında lineer denklem sistemleriyle, cebirle olur. Ama ilkokulda cebir yoktu tabii Beşinci sınıfta bir öğretmene rastladım. Aslında öğretmen değildi. Liseyi bitirmiş, İstanbul'a gidip dişçi olacak, bunun için paraya ihtiyacı var; parayı biriktirmek için öğretmenlik yapıyor. Bu genç benimle ilgilendi, çünkü gramerim çok iyiydi, lineer sistemlerle icra edilen problemleri de çözebiliyordum. Bana Euclid geometrisinin ilk teoremlerini ispat ettirdi. En sonuncusu da Pisagor teoremiydi. Bunu beceremedim ve kendisine söyledim. Bunun üzerine bana o anlattı. Bu adam sayesinde ben matematikle ilgilenmeye başladım. Bilhassa geometriyle. Liseye geçtiğim zaman ben matematik dersine hiçbir kitaptan çalışmazdım. Dersi dinlerdim fakat not almazdım. Yine imtihanlarda hiç ders çalışmama lüzum yoktu, çünkü arkadaşlar hep gelip soru sorarlardı bana. Lisenin orta kısmını böylece arkadaşlarımın sorularına cevap vererek geçirdim ve ailem kabiliyetimi hocalardan duydu"
'da Fransız frankını 

birden bire büyük ölçüde düşmesiyle zorlukla da olsa bol miktarda frank satın alan babası böylece Cahit Arf'ı liseyi okumak üzere Fransa'ya gönderme olanağı bulmuş. Cahit Arf, Paris'te kaydolduğu St. Louis Lisesini üç yerine iki yılda bitirmiş ve Türkiye'ye dönmüş. O sıralarda Türk hükümeti yüksek öğrenim görmek üzere sınavla Avrupa'ya öğrenci gönderiyormuş. İzmir Sultanisi de Cahit Arf'i aday göstermiş. Cahit Arf sınavı kazanarak tekrar Fransa'ya gitmiş, iki yıl 'speciale' olarak nitelendirilen yüksekokullara hazırlık sınıflarına devam ettikten sonra, hem École Normale Supérieure, hem École Politéchnique'in sınavlarına girmiş. Birincisi Fransa'daki birçok ünlü bilim adamının yetiştiği bir okulken diğeri sivilleri de alan bir askeri mühendislik okulu. "Baktım Politéchniqué de hoşuma gider gibi oluyor. Hani bir acaip kuyruklu, külahlı şapkalar vardır ya Napoleon zamanında, öyle başlıklar vardı, kılıçları vardı. Sokakta kılıçla dolaşırlardı. Ben de ona heveslendim." İkisinin de sınavını kazanmış Cahit Arf. Ancak Politéchniqué'ten vazgeçerek École Normale Supérieure'e kaydolmuş ve iki yılda da orayı bitirmiş.

"École Normale'e girdikten sonra yeni şeyler arama fikri gelişti bende. Daha öncesine dayanan bir problemim vardı. Cetvel ve pergelle yıldız çizmesini bir türlü beceremiyordum. Bu biraz hokkabazlık isteyen bir iş. Neden istediğim de malum; bizim bayrağımız ayyıldız. Çiziyordum fakat hep takribi olarak. Bunu da Fransa'da öğrendim."
École Normale'i bitirdikten sonra Türkiye'ye dönmüş Cahit Arf. 

Bir süre Galatasaray Lisesi'nde hocalık yaptıktan sonra doçent adayı olarak İstanbul Üniversitesi Matematik Bölümü'ne geçmiş. , Cahit Arf'ın doktora yapmak üzere Göttingen'e gittiği yıl. Göttingen Üniversitesi'nin Matematik Bölümü C. F. Gauss'la başlayan sonra B. Riemann ve D. Hilbert ile devam eden uzun ve görkemli bir geleneğin merkezi. Cebirsel Sayılar Teorisi burada doğmuş ve bu teoriden yine Göttingen'deki matematikçiler tarafından Class Field (Sınıf Cismi) Teorisi adı verilen dev teori geliştirilmişti. 'lu yıllarda Almanya'da değişen politik ortam, 30'lu yılların ortalarında Alman üniversitelerini de baskılamaya başlayınca Alman orijinli olmayan birçok büyük matematikçi ülkeyi terk etmek zorunda bırakılmış; Alman okulunun altın çağı da böylece aniden son bulmuştu.

 

 

Ancak içlerinde H. Hasse ve E. Witt'in de dahil olduğu birkaç matematik dehası Göttingen'de kalmaya devam etmişti. Cahit Arf, Hasse ile doktora çalışması yapmak üzere Göttingen'e gittiğinde durum buydu. Arf'ın Göttingen'de yaptığı doktora çalışması onun dünya çapında tanınmasına yol açan bir odak noktası olmanın yanı sıra matematiğe yaklaşımının da iyi bir göstergesi. Prof. Gündüz İkeda bu çalışmanın önemini vurguluyor: " ve yılları arasında cebirsel sayılar teorisi olağanüstü şekilde gelişti. Büyük sıçramanın ana noktasını teşkil eden çalışmayı yapan kişi Takagi adında bir Japon. Takagi'nin çalışması içindeki boşluklar da Alman matematikçi Artin tarafından tamamlanmıştı. Takagi-Artin'in geliştirdiği Class Field Teorisi denilen bu teori, Abelian (komütatif) adı verilen durumlar için geçerliydi. Abelian olmayan (non-komütatif) durumda bu Class Field teorisine karşılık gelen şey hala yok. 'de Cahit Bey, Göttingen'e gittikten sonra Hasse ona hangi konuda çalışmak istediğini sorunca o da bu non-komütatif Class Field üzerine çalışmak istediğini dile getirmiş. Hasse ona bununn çok zor olduğunu, çok acele ettiğini söylemiş. Cahit Bey bunun üzerine tek başına çalışmış ve birbuçuk yıl sonra da doktorasını tamamlamış." Cahit Arf'ın bu çalışmayla elde ettiği sonuçların bir kısmı ise şimdi literatürde "Hasse-Arf teoremi" diye geçiyor!

Cahit Arf doktora tezini 'de bitirdikten sonra Hasse ona bir yıl daha kalmasını teklif etmiş. Bu ise yeni bir çalışmanın dönemi olmuş onun için, Kuadratik Formlar. 'Herhangi bir cisim üzerindeki kuadratik formlar' teorisi nispeten yeni geliştirilmiş bir teori olup bu konudaki ilk adımı atan ve kuadratik formların sınıflamasını yapan matematikçi E. Witt idi. Cahit Arf'ın yaptığı çalışma da Witt'inkini tamamlayıcı nitelikte olup çalışmanın sonunda 'karakteristiği 2 olan bir cismin üzerindeki kuadratik formların' önemli bir invaryantını ortaya atmıştı. Bu şekilde dünya literatürüne 'Arf Inveryantı' olarak geçen irvanyant, cebirsel ve diferansiyel topolojide büyük önem taşıyor. Dahası, Cahit Arf'ı da matematik dünyasına tanıtan bir buluş olmuştu bu. Prof. Turgut Önder, Cahit Arf'ın yurt dışındaki matematikçiler arasında ne kadar çok tanındığından, adının konuyla ilgili her türlü yayında geçtiğinden bahsediyor: "Yurtdışındayken, Türkiye'den geldiğini duyar duymaz 'Arf ne yapıyor?' diye soruyorlardı; özellikle topolojiyle uğraşanlar. Cahit Bey bu buluşu cebirde yaptı ama o kadar temel bir buluş ki -zaten bir şeyin büyüklüğü oradan belli oluyor- doğal olarak diğer alanlarda da uygulama buluyor; kavramlara kolayca bağlanabiliyor. Bir gün Cahit Bey'le Princeton'da bulunmuş olan bir topolojistle tanıştım. Hemen anısını anlattı bana. İlk karşılaşmalarında Cahit Bey kendisini 'Arf' olarak tanıtmış. Onlar da hemen heyecanlanarak 'yani siz şu Arf Invaryant Arf mısınız?' diye sormuşlar. Kendisine topolojiyle ilgili soruların gelmek üzere olduğunu anlayan Cahit Bey de 'evet ama Arf Inveryantı hakkında hiçbir şey bilmem' diye cevap vermiş onlara! Artık Arf Inveryantı o hale geldi ki buna 'Arf Inveryantı' demiyorlar yalnızca 'Arf' demekle yetiniyorlar."

'in sonunda Türkiye'ye dönüyor Cahit Arf ve İstanbul Üniversitesi'ndeki görevini sürdürüyor. Savaş yılları sırasında Du Val adında bir İngiliz matematikçisi gelmişti İstanbul Üniversitesine. 

Cahit Arf'in Karadeniz Teknik Üniversitesi'ndeki konuşmasında anlattığına göre Du Val 'de "Bir cebrik eğrinin bir noktası civarındaki singularitelerin özelliklerini belirten teorisinden bahsetmişti." Du Val bulgularını anlatırken dinleyicilerin arasında bulunan Cahit Arf bu geometrik argümanların arkasında etkin cebirsel kavramların varlığını iddia ediyor. Du Val ondan bu iddiasını açık bir biçimde ifade etmesini isteyince Cahit Arf bir hafta eve kapanıyor. "Hafta sonunda birşeyler çıktı ortaya ve bu da dünyaya yayıldı. Bu işte birtakım halkalar vardı. O halkalara 'Arf Halkaları' kapanışlara da 'Arf Kapanışları' deniyor. Yani bu şekilde bir başkasının yüzünden şöhret sahibi oldum. Fakat asıl yapmak istediğim işler beni hiçbir zaman pek tanıtmadı"
'de profesör ünvanını alıyor Cahit Arf. "Bundan sonra kötü bir iş yaptım: Çevreden alkış aradım. Bunun için de çevreden mühendislerle konuşup onların işlerini anlamaya çalıştım. Onların bir problemini çözersem beni alkışlarlar diye düşündüm." Yakın arkadaşı Mustafa İnan'ın doktora tez çalışması sırasında Cahit Arf'a yönelttiği bir soru onun yapı desteklenmeleri için 'optimal profil tasarımı' üzerine eğilmesini sağlıyor. İnan soruna fotoelastisiteye dayandırılmış deneysel yöntemlerle yaklaşırken Arf da onun profilleri için teorik, formüllere dayalı matematiksel modeller geliştiriyor. Bu çalışmasını arasında İstanbul ve Maryland Üniversitelerinde yazdığı altı makaleyle tamamlıyor Cahit Arf. "Alkış da kazandım. Hatta İnönü Mükafatı bunun için verildi bana. Fakat böyle alkış için iş yapmak iyi bir şey değil. İnsan zannediyorum ki kendi problemini bütün gücü ile yapabildiği kadar götürmeye çalışırsa bilime çok daha büyük bir katkısı olur" Çok küçük bir azınlığı saymazsak genellikle hüküm süren en 'masum' güdünün alkış aramak olduğu, çoğunluğun daha da geriye gidip 'yayın' ve unvan peşinde koştuğu, üstelik bu güdülerin çekincesiz ve doğallıkla sergilendiği günümüz akademik ortamı göz önüne alınacak olursa, Cahit Arf'ın bu küçük itirafı onun dürüstlüğünü olduğu kadar bilimsel yönünün gücünü de iyice vurguluyor. Dahası, kendisinin alkış arama dürtüsüyle yaptığını söylediği çalışma ona İnönü Armağanı'nı kazandıracak kadar önemli. 'te Ordinaryüs Profesör olan Cahit Arf 'ye kadar İstanbul Üniversitesi'ndeki görevini sürdürüyor. Bu arada bir yıllığına misafir profesör olarak Maryland Üniversitesi'ne gidiyor; ayrıca Mainz Akademisi muhabir üyeliğine seçiliyor. 

İstanbul Üniversitesi'nden ayrıldıktan sonra da bir yıl kadar Robert Koleji'nde öğretim üyeliği yapıyor.
'da çekmece Nükleer Araştırma Merkezi'ni kurmak üzere görevlendirilen ve Cahit Arf'ın Göttingen'den yakın arkadaşı fizikçi Prof. Sait Akpınar 'te Cahit Arf'ı oraya davet ediyor. "Cahit Bey hayatının en iyi çalışmasını Çekmece'de yaptığını söyler," diyor Prof. Akpınar. Anlattığına göre Cahit Arf ve orada birlikte çalıştığı kişilerkonularına öyle dalmışlar ki bütün gün konuşup geceleri bile birbirlerine telefon ediyorlarmış. "Gidip geldikleri Land Rover'da konuşurken matematiksel kavramları akrabalaştırıyorlar, birinden baba, öbüründen çocuk, bir diğerinden torun vs. diye bahsediyorlardı. Şoför de bunları mütemadiyen dinlermiş. Karıştırmış sonunda kim kimin annesi, ki,m kimin babası! Arada o da katılırmış konuşmalara"

yılları Cahit Arf'ın Princeton'da Institute for Advanced Study (İleri Araştırmalar Enstitüsü) nde araştırmalarına devam ettiği dönemi kapsıyor. Daha sonra California Üniversitesi'nde misafir öğretim üyeliği yapan Cahit Arf 'de Türkiye'ye dönerek Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü'nde çalışmaya başlıyor. Onun ODTÜ'de bulunduğu dönemde öğrencisi olan Prof. Turgut Önder, Cahit Arf'ın sınıflarına girdiği ilk derste bile hayatını etkileyecek şeyler öğrendiğini ifade ediyor. "Cahit Bey'in her zaman anlatmaya çalıştığı şey, her ispatın arkasında bir fikir olduğudur. Tesadüflerle kurulmuş, sınama yanılmayla bulunmuş şeyleri pek sevmezdi. Ondan aldığım en önemli şeylerden biri buydu; bir şeyi önceden keşfetmeye çalışmak. Bu, başarılı matematikçilerin genelde benimsedikleri bir şey; ama ben bu fikri Cahit Bey'den almıştım. Ondan öğrendiğim ikinci şey de o sıralar pek meraklı olduğumuz soyut ispatların hayatla ilişkisini kurmaya çalışmak oldu. Somut üzerine eğilmemizi daha sonra soyutla birleştirmemizi isterdi. Nitekim, doktora için Berkeler'e gittiğinde bunun ne kadar önemli olduğunu anladım Birisi bir seminer verdiğinde ilk sorusu şu olurdu: 'Bunu neden yapıyorsun?' En önemli şeylerden biri 'belleme' (ezber) karşı oluşuydu."

Cahit Arf'ın ODTÜ Matematik Bölümü'ne gelmesiyle "zaten mevcut olan canlılığın iyice arttığını" söylüyor Prof. Halil İbrahim Karakaş. "O dönemde oluşturulan ortam ve kazanılan ivmenin ODTÜ Matematik Bölümünün gelişmesinde önemli payı olduğu bir gerçektir. Pek çok meslektaşımla o günleri hala özlemle anarız. O dönemde sürekli seminerler yapılır, yolda yürürken yemek saatlerinde otobüsle şehirden üniversiteye veya üniversiteden şehre giderken matematik konuşulurdu. Bu konuşmalar esnasında Cahit Arf'ın matematiğin çeşitli dallarındaki kavramlara ne denli vakıf ve hakim olduğunu gözlüyor, deyim yerinde ise hayran oluyorduk."

Cahit Arf gibi idealist bir bilimcinin bilimsel etkinlikleriyalnızca araştırmayla sınırlı olamazdı elbette. 'te kurulan TÜBİTAK'ın kuruluş ve gelişmesinde büyük emeği olan Cahit Arf, yıllarca bu kurumun Bilim Kurulu Başkanlığında da bulundu. yılları arasında ise Türk Matematik Derneği Başkanlığı yaptı. Kendisi istesin veya istemesin, beklesin veya beklemesin gerçekten de çok alkış aldı. 'te TÜBİTAK Bilim Ödülü, 'de Karadeniz Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi'nden, 'de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden aldığı onur doktoraları, daha çok kısa bir süre önce Aralık 'te Türkiye Bilimler Akademisi Şeref Üyeliği ve 4 Şubat 'te Fransa'dan alacak olduğu Commandeur des Palmes Academiques bu alkışların içinde belki de en çok duyulanları. Ama sesi bu kadar duyulmayan başka alkışlar da aldı Cahit Arf. Meslektaşlarından, başka alanların bilimcilerinden, eski ve yeni dostlarından ve öğrencilerinden.

Prof. Hilmi Demiray Cahit Arf'ı ilk kez TÜBİTAK Bilim Ödülü aldığı törende gördüğünü söylüyor. "Cahit Bey'in ödül konuşmasından çok etkilendim. Sonra çeklerimizi almak üzere TÜBİTAK binasına geldiğimizde onu daha yakından tanıma fırsatı buldum. O zaman anladım; insan büyüdükçe ne kadar alçakgönüllü olabiliyor Bir sözü vardı: 'Bilim adamlığı bir meslek değil bir yaşam biçimidir.' Bunu en iyi uygulayan da yine kendisidir. Bugün 83 yaşına gelmiş olmasına rağmen hala matematikle, bilimle bütünleşmiştir Bütün hayatını gençleri yetiştirmeye adadı. Gösterişli hayattan sürekli kaçan biriydi. Çoğu insan diplomayı alıp bir yerlere gelmek; profesör, rektör olmak isterken onda bu yoktu"

Prof. Sait Akpınar ise Cahit Arf'ı ilk kez İstanbul Üniversitesi'nde öğrenim gördüğü sıra tanımış. Matematik dersine Atatürk'ün Almanya'dan Türkiye'ye davet ettiği hocalardan Von Mises giriyor, dersini Fransızca anlatıyormuş. Dersi Türkçe'ye çevirense o zaman doçent olan Ratip Berker. Bir zaman sonra Cahit Arf gelmeye başlamış çeviri için. "O kadar serbestçe tercüme yapıyordu ki bazen hocanın anlatmadıklarını da anlatıyordu. Hoca sonradan devam etmek üzere dersine ara verdiğinde ondan önce Cahit Bey devan ederdi derse." Prof. Akpınar, Cahit Arf'ın fizik hocaları arasında da itibar gördüğünü anlatıyor. Quantum Teorisi o sıralarda yeni çıkmış; Cahit Arf da katıldığı bir seminerde hidrojen molekülünün quantum mekaniğini anlatıyormuş. Ancak konuyu tamamen matematiksel bir dille ele aldığı için hoca ona anlattığı şeyin fiziksel açıdan tam olarak ne anlama geldiğini sormuş. Cahit Arf'ın cevabı ise basit: "Bana ne!" ve sonra eklemiş "Ben size konunun matematiğini anlatıyorum!" Bütün sınıf gülmeye başlamış. Sait Akpınar anlatmaya devam ediyor: "Cahit Bey matematikten başka birşeye önem vermiyormuş gibi gözüküyorduama bir fizik problemi üzerine teorik fizikçilerle konuştuğum zaman onların hepsinden daha iyi bir fizik anlayışı olduğunu görüyordum."

Prof. Gündüz Ikeda belki bütün bilim dallarında olduğu gibi iki tür matematikçi olduğunu ileri sürüyor. "Tek tük problemler üzerinde, yani merak ettiği problemler üzerinde çalışanlar var. Şöyle anlatayım; bazı dağcılar için Himalayalar'a çıkmak pek bir şey ifade etmese de 'kimse tırmanmamış' denildiğinde birden heveslenirler. Bu birinci tip matematikçiler için de geçerli. Çözülmemiş problemler onlar için dayanılmaz bir çekiciliğe sahiptir. Bir de genel bir sistemi ele alarak çalışanlar, 'bu sistemi nasıl karakterize edeceğim, benzer sistemler olduğunda bunları nasıl ayırt edebilirim?' diye düşünenler var. Cahit Bey bu ikinci sınıfa giriyor" Prof. Ikeda Cahit Arf'la ilgili olarak ODTÜ tarafından hazırlanan broşürde, onun yeni fikirler ve enerjiyle yüklü bir insan olduğunu, her bir problem için kendine özgü bir yaklaşım kullandığını, bu yaklaşımınsa bütünlük içerdiğini yazmış. Cahit Arf'ın çalışmalarının Türkiye'den çok yurtdışında gördüğü ilgiden duyduğu üzüntüyü dile getirmiş.

Bilim adamlığı Cahit Arf için kendisinin de söylediği bir yaşam biçimi. Hem de öyle bir noktaya kadar ki, yaşamı boyunca bilimin sekteye uğradığını düşündüğü her durumda bütün enerjisiyle çözümler aradı, gerektiğinde karşı koymayı bildi; yanlış yönlendirilen üniversitelerden, yanlış saptanmış eğitim politikalarından, gençlerin "anlama" yerine "belleme"ye yöneltilmelerine kadar her durumda. Düşüncelerini olduğu gibi, açıklıkla, çekincesiz, karşısındakilerin rütbe ya da unvanlarına aldırış etmeksizin cesaretle ortaya koyarak Bunun çarpıcı bir örneği ise ODTÜ'nün 'de düştüğü krizde üstlendiği rol. Bu sırada Üniversite Konseyi'nin bir üyesi olarak üniversitenin kaba kuvvete karşı savunulmasında aktif bir rol oynamıştı. Ne de olsa daha ilkokul çağında "Vatan-Millet-Sakarya yazıları" okuyan bir neslin üyesi Cahit Arf. "Biz Adana'dayken hava çok sıcak olunca geceleri dama çıkılırdı. Evimizin önünde gazino gibi bir şey vardı; orada bir gün bir film oynattılar. Biz de damdan seyrediyorduk. Fakat filmler hep yabancı dilde konuşuluyordu. Ben o zaman biraz Fransızca biliyordum fakat konuşulanları anlamıyordum. Yanımızda Fransızca bilen genç bir hanım vardı ve bizim damda toplanan gruba filmi tercüme ediyordu. Annem babam da 'bak işte sen de böyle Fransızca öğrenirsen bunu sen de yapabilirsin" diyerek beni teşvik etmeye uğraşıyorlardı. Onlara 'ben yabancı dil öğrenmeyeceğim' dedim. Nedenini sorunca, 'çünkü öyle çalışacağız ki onlar bizden öğrenecek, keşifleri biz yapacağız' diye cevap verdim. Toplumun güçsüzlüğünden ızdırap duyan dokuz yaşındaki bir çocuğun hisleriydi bunlar." Cahit Arf her ne kadar yabancı dil öğrendiyse de bu söylediğini kendi adına gerçekleştirmiş. Ama vatan-millet-sakarya yazıları bir yana Oliver Twist gibi "bir zamanların ünlü" çocuk klasiklerinden bile habersiz yetişen bir neslin çocukları için kaygı duymaktan da uzak değil. "Yayılmasını istediğim bir şey var: Çocuklarımızın bellemekten kurtarılması, anlamaya çalışmalarını sağlamak. Bazı gençlere böyle bir etki yapmış olduğumu ümit ediyorum. Bizde okullar hala böyle değil. Belletiyorlar. Şimdi önemli olan çabuk ve kolay kazanmak. Bizim memleketimizde insanlar bilgiyi satmak için kullanıyorlar; neşretme amacı da bu. Bilim bu değil. Bilim, algılarımızı tasnif edip kavramlar haline getirip bu kavramları neden-sonuç münasebetiyle organize etmek."

Cahit Arf şu anda gerek TÜBİTAK'ın Marmara Araştırma Merkezi gerekse İstanbul'daki evinde matematik çalışmalarına devam ediyor. ( yılı) Akademik unvanlarını kazanıp artık kanepeye uzanmayı hak ettiklerini düşünen bilimcilere inat o şimdi matematiğin biyoloji bilimi, içindeki olası uygulamaları üzerinde düşünmekte. Bu onun yaşam biçimi:
"Matematik endüktif (tümevarımsal) bir bilimdir ve bu endüktif bilim sonsuz kümeler için geçerli. Bu sonsuzlukları endüktif bir şekilde kavrıyoruz ve kavradığımız zaman da o sonsuzluğu hissediyoruz. Sınırsızlığı. Ve bu bize mutluluk veriyor çünkü ölümü unutuyoruz herkes ölümsüz olduğunu hissettiği alanda çalışmak ister. Ben de matematikte kendimi ölümsüz hissettim.

Cahit Arf 26 Aralık tarihinde İstanbulda yaşamını yitirmiştir.

Zeynep Tozar

Bu yazı için, Türk Matematik Derneği'nin, Cahit Arf'ın yaşgünü nedeniyle 'da hazırladığı "The Collected Papers of Cahit Arf" ve 6 Kasım günü Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nce Onur Doktorası verilmesi nedeniyle hazırlanan "Cahit Arf" adlı kaynaklardan yararlanılmıştır.

Yazının hazırlanmasında bize değerli zamanlarını ayıran Cahit Arf ve Erdal İnönü'ye, bütün içtenlikleri ile her türlü konuda yardımcı olan Mithat İdemen, Sait Akpınar, Gündüz Ikeda, Hilmi Demiray, Turgut Önder, Şafak Alpay, Mehpare Bilhan ve H. İbrahim Karakaş'a,ayrıca bizi yönlendiren Tosun Terzioğlu'ya teşekkürü borç biliyoruz.

Biz Evde Yokuz

Müzik dehası

Tüm zamanların en büyük basketbol oyuncusu Michael Jordan Zeit

p>

Futbol efsanesi Maradona

Beethoven&#;ın ilginç hayatı

Resim ressamından daha ünlü

Galileo Kimdir? Galilei? Buluşlarınız neler?

Ayrıca bakınız: Bağımsız Denetim Nedir? Bağımsız Denetim ve Uygulamaları

.

 

CAHİT ARF'IN ANISINA

 

     İstanbul Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi profesörlerinden, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu kurucularından, Türkiye Bilimler Akademisi onur üyesi, İnönü Ödülü, TÜBİTAK Bilim Ödülü, Parlar Vakfı Bilim, Hizmet ve Onur Ödülü, Commandeur dans l'Ordre des Palmes Academiques nişanı, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi onursal doktoraları sahibi değerli matematikçimiz Cahit Arf'ı 26 Aralık 'de kaybettik.  Özgür ve demokratik kişiliği, sürekli sorgulayan yaşam biçimi ve matematik tutkusu her zaman esin kaynağımız olacaktır.



yılında Selanik'te doğan Cahit Arf, Ecole Normale Superieure'de yüksek öğrenimini tamamladı (). Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmeni, İstanbul Üniversitesi'nde Fen fakültesinde doçent adayı olarak çalıştı. Göttingen Üniversitesi'nde (Almanya) doktarasını yaptı (). 'dan itibaren İstanbul'da Fen fakültesi matematik kısmındaki görevine devam etti. 'te profesör, 'te de ordinaryus profesör oldu. yılında İnönü Ödülünü kazandı. Bu arada Mainz akademisi muhabir üyeliğine seçildi. 'de emekliye ayrıldıktan sonra bir yıl Robert Koleji'nde öğretmenlik yaptı. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu bilim kolu başkanlığına seçlidi (). Princeton'da, Institude for Advanced Study'de araştırmalar yaptı (). California Üniversitesi'nde ve Berkeley'de misafir öğretim üyesi olarak bulundu (). Amerika'dan dönüşte Orta Doğu Teknik Üniversitesi matematik bölümü öğretim üyesi oldu (). Cebir ve sayılar teorisi ile elastise teorisi alanlarında başarılı çalışmalar yapan Arf, yirmiden fazla orjinal yayında bulundu. Matematik
literatürüne "Arf Halkaları, Arf Değişmezleri, Arf Kapanışı" gibi kavramların yanısıra "Hasse-Arf Teoremi" ile anılan teoremler kazandırmıştır.




Cahit Arf'ın Çalışmalarının Kısa Bir Tanıtımı
Mehpare Bilhan'ın (Prof. Dr. ODTÜ Matematik Bölümü) Cahit Hoca ile anılarından
yılından beri Cahit Arf, cebir, sayılar teorisi, elastisite teorisi, analiz, geometri ve mühendislik matematiği gibi çok çeşitli alanlarda yaptığı çalışmalarla matematiğe temel katkılarda bulunmuş, yapısal ve kalıcı sonuçlar elde etmiştir. Burada bu çalışmalar çok kısa bir şekilde tanıtılmaya çalışılacaktır. Ancak şunu hemen belirtmek gerekir ki böyle bir tanıtma çok yüzeysel olmaya mahkumdur; çünkü Cahit Arf'ın çalışmaları öyle derin, öyle özgün fikirler ve ince hesaplarla doludur ki bunları o alanda uzman olmayan matematikçilere dahi anlatmak güçtür.
Cahit Arf'ın Almanya'da ünlü bir matematik dergisi olan Crelle Journal'da yılında yayımlanmış olan ilk çalışması, Göttingen Üniversitesi'nde, yılında hazırladığı son derece parlak olan doktora tezidir. Cahit Arf'ın Almanya'ya gelmeden önce düşündüğü ve proje haline getirdiği çok kapsamlı bir problem vardı: Çözülebilen cebirsel denklemlerin bir listesini yapmak. Bu amaçla Göttingen'e gitti ve orada ünlü matematikçi Hasse'nin doktora öğrencisi oldu. Hasse'ye projesinden bahsetti. Hasse, problemi önce özel hallerde çözmesini salık verdiğini, bunun üzerine birkaç ay gibi kısa bir süre Cahit Arf'ın hiç gözükmediğini ve o süre sonunda problemi tamamen çözüp kendisine getirdiğini 'te yine Silivri'de bir Cebir ve Sayılar Teorisi toplantısında anlatmıştı. Bu olay Cahit Arf'ın üstün matematik yeteneğini göstermenin yanı sıra daha Göttingen'e gelirken matematik bakımından ne kadar olgun olduğunu da göstermektedir. Cahit Arf bu çalışmasıyla sayılar teorisinde çok özel bir yeri olan lokal cisimlerde dallanma teorisine çok önemli yapısal bir katkıda bulunmuştur. Burada bulduğu sonuçlardan bir bölümü bugün dünya matematik literatüründe ve kitaplarda Hasse-Arf Teoremi olarak geçmektedir.
    Cahit Arf, Hasse'nin önerisi üzerine başka bir zor problemle uğraşmak üzere bir yıl daha Göttingen'de kaldı. Yeni uğraştığı problem, matematikte "kuadratik formlar" olarak bilinen konuda idi. Uzayda konisel yüzey denklemleri buna basit bir örnek olarak gösterilebilir. Bu konudaki temel problem, kuadratik formların birtakım invariantlar, yani değişmezler yardımıyla sınıflandırılmasıdır. Bu sınıflandırma Witt adında ünlü bir Alman matematikçi tarafından karakteristiği ikiden farklı olan cisimler için 'de yapılmıştı. Karakteristik iki olunca problem çok daha zorlaşıyor ve Witt'in yöntemi uygulanamıyordu. Cahit Arf bu problemle uğraştı ve karakteristiği iki olan cisimler üzerindeki kuadratik formları çok iyi bir biçimde sınıflandırdı. Bunların invariantlarını, yani değişmezlerini inşa etti. Bu invariantlar bugün dünya matematik literatüründe Arf invariantları olarak geçmektedir. Günümüz cebirsel ve diferansiyel topolojisinde ve geometride hala yerini koruyan bu çalışma yılında yine Crelle dergisinde yayımlandı ve Cahit Arf'ı dünyaya tanıttı. O yılın sonunda Türkiye'ye dönen Cahit Arf aynı problemi bu kez aritmetik açıdan inceledi, yani problemi bu kez karakteristiği iki olan bir cisim üzerindeki formel seriler halkası üzerinde ele aldı. Bu çalışması 'te "İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Mecmuası"nda yayımlandı.
'lere gelindiğinde düzlem bir eğrinin herhangi bir kolundaki çokkat noktaların çokkatlılıklarının yalnız aritmetiğe ait bir yöntem ile nasıl hesaplanacağı iyi bilinmekteydi. Düzlem halde, algoritmanın başladığı sayılar eğri kolunun parametreli denklemlerinden bilinen bir kanuna göre elde ediliyordu. Genel durumda ise böyle bir sonuç henüz bulunamamıştı. Bu sıralarda İstanbul Õda Patrick du Val adında bir İngiliz matematikçi bulunuyordu. Du Val genel halde algoritmanın başladığı sayılara "karakter" adını vermiş ve eğrinin tüm geometrik özellikleri bilindiği zaman bu karakterlerin nasıl bulunacağını göstermişti. Bunun tersi de doğruydu: bu karakterler bilinirse eğrinin çokkatlılık dizisi, yani geometrik özellikleri de bulunabiliyordu. Burada açık kalan problem ise bir eğrinin parametreli denklemleri verildiğinde karakterlerini bulabilmek idi. Cevap düzlem eğriler için bilinmekte, ama yüksek boyutlu uzaylarda bulunan tekil eğriler için bilinmemekte idi. Ayrıca yüksek boyutlu bir uzayda tanımlanmış bir tekil eğrinin çokkatlılık özelliklerini, yani geometrik özelliklerini bozmadan en düşük kaç boyutlu uzaya sokulabileceği de bu problemle beraber düşünülen bir soru idi. Bu çeşit sorular, matematiksel bakış açısının temel problemi olan sınıflandırma probleminin eğrilere uygulanması bakımından son derece önemli ve zor sorulardır. Cahit Arf bu problemi 'te tamamıyla çözmüş ve tek boyutlu tekil cebirsel kolların sınıflandırılması problemini kapatmıştır. Bu sonucun zorluğu hakkında fikir elde edebilmek için düzgün varyetelerin sınıflandırılması probleminin bugüne kadar yalnız 1, 2 ve kısmen 3 boyutlu varyeteler için çözüldüğünü, tekilliklerin sınıflandırılması probleminin ise 1 boyutlu varyeteler, eğriler için Cahit Arf tarafından çözüldüğünü göz önüne almak gerekir. Cahit Arf bu problemi çözerken önemini gözlediği ve problemin çözümünde en önemli rolü oynadığını fark ettiği bazı halkalara "karakteristik halka" adını vermiş ve daha sonra gelen yabancı araştırmacılar bu halkalara "Arf halkaları" ve bunların kapanışlarına "Arf kapanışları" adını vermişlerdir. Bugün matematik literatüründe bu halkalar bu adları taşımaktadır. Cahit Arf'ın bu çalışması 'da Proceedings of London Mathematical Society dergisinde yayımlanmıştır.
Bundan sonra, bir dönem Cahit Arf mühendislik problemleri ile ilgilendi. Bütünlüğü bozmamak için onların ayrıca ele alınması uygun olacaktır.
yılında Almanya'da yayımlanan bir çalışması lokal cisimlerle ilgili çok önemli bir inşa problemidir. Şunu belirtmek gerekir ki bu çalışması onun hedeflediği ve tutku haline getirdiği birkaç problemden birisi olan "abelyen olmayan sınıf cisimleri teorisi" için bir çıkış noktası olmuştur ve bu problem hala açık bir problemdir. yılında yine Almanya'da "Riemann-Roch Teoremi" adlı çalışması yayımlanmıştır. Riemann'ın doktora tezinden çıkan bu teorem "Kompleks Analizin" temel teoremlerinden biridir. yılında Weil bu teoremi fonksiyon cisimleri yönünden, yılında Cahit Arf sayı cisimleri yönünden inşa etmiştir.
Bu arada, şunu hatırlatmak gerekir: Matematiğe her konuda temel katkılarıyla unutulmaz bir yüzyıl matematikcisi olan Riemann'ın 'da bıraktığı ve bütün matematikçileri heyecanlandıran bir problem hala çözüm beklemektedir. "Riemann Hipotezi" olarak bilinen bu problem, yine Riemann'ın tanımladığı ve "zeta fonksiyonu" adıyla bilinen bir fonksiyonun bütün sıfırlarının reel kısımlarının 1/2 olup olmadığı problemidir. Cahit Arf yılından sonra çok geniş kapsamlı bir problem üzerinde çalışıyordu. Bu problem çözüldüğü takdirde yan ürün olarak Riemann hipotezi de çözülmüş olacaktı. Benim bildiğim kadarıyla sonlu cisim üzerinde inşa ettiği ve bizim "Arf Zeta Fonksiyonu" olarak adlandırdığımız bir fonksiyon Riemann hipotezini sağlamakta idi, yani sıfırlarının reel kısımları 1/2 oluyordu. Cahit Arf bu projenin diğer basamakları üzerinde çalışmalarını sürdürdü, ancak hangi aşamaya kadar geldiğini bilemiyorum. Keşke bu görkemli projeyi tamamlayabilseydi!


Cahit Hoca'nın Görüşleri
Cahit Hoca'nın tüm uğraşısı matematik değildi. O, ülkemizin temel bilim, eğitim, teknoloji alanlarının sorunları kadar toplum yaşamımızı düzenleyen oluşumlar üzerinde düşünür, fikir üretir, söyler ve yazardı. Özgür İnsan dergisinde yayınlanan "Özgürlüğün Temeli" adlı yazısında (Haziran,) şunları yazmıştır:
"'de matematik eğitimimim okul devresini bitirerek yurda döndüğümde o zamanki Milli Eğitim Bakanlığı'nda bulunan yaşlı bir dostumla ne yapacağımı konuşurken, kendisine gençliğin safdil idealizmi ile, bir Anadolu kasabasında matematik öğretmenliği yapmak istediğimi ve orada öğrencilerimle matematik hocalığı yaparak ilgilenmek istediğimi, onlara mesela Marx ve Nietzsche'yi okuyacağımı, elimden geldiği ölçüde münakaşa edeceğimi edeceğimi söyledim. O zamanın heyecanlı bir tarih öğretmeni olan yaşlı dostum, hayretle, matematik, Marx ve Nietzsche arasındaki münasebetsizliği işaret etti. Buna yanıtım şu oldu: "Amacım, öğrencilerime şu veya bu görüşü telkin değil, özgür insanlar yetiştirmek". O zaman kastettiğim özgürlük bugün mutluluğumuz için bir bakıma en çok gerekli olduğu kanısında olduğum "önyargılardan kurtulma" idi. Kanımca Milli Eğitimin temel ilkesi şu veya bu şekilde şartlanmış gelecek kuşakların yetiştirilmesi değil; tam tersine, gelecek kuşakların şartlanmamış, olayları olduğu gibi gören, her olayda, her davranışında "neden" diye sorabilen ve bu soruya doğal, mantıksal yanıtlar verebilen kişiler olarak yetiştirilmiş olmalıdır."

ODTÜ'nün Zor Yıllarında Cahit Hoca'nın Onurlu Mücadelesi
Uğur Ersoy'un (Prof. Dr. ODTÜ İnşaat Bölümü)  Cahit Hoca ile anılarından
'de 12 Mart Muhtırası'ndan hemen sonra, ikinci kez rektör yardımcısı olmuştum. Kritik günler yaşanıyordu. Ülkenin yönetimine egemen olanlar, Türkiye'nin 12 Mart'a sürüklenmesinde ODTÜ'nün başrolü oynadığına inanıyorlardı. Profesör Arf, her ne kadar üniversite yönetimine girmekten hep uzak durmuşsa da, o günlerde Fen ve Edebiyat Fakültesi dekanlığını bir süre için vekaleten yürütmüştü. Matematikçilerin iyi yönetici olamayacağı önyargısına sahip olan ve Prof. Arf'ın her aklına geleni pat diye söyleyen, eksantrik bir bilim adamı olduğuna inanan ben, bu vekalet dönemini diken üzerinde geçirmiştim. Bir sorun çıkacak diye bekledim durdum. Sorun çıkmadı! Sorun çıkmaması bir yana, 12 Mart'tan sonra ODTÜ rektörü olan emekli general Şefik Erensü, Cahit Hoca'nın yönetciliğinden o denli memnun kalmıştı ki günlerce onu asaleten dekan olması için ikna etmeye çalıştı. Ama bu konuda Sayın Arf'ı ikna etmek mümkün olmadı.
O günün başbakanının kesin söz vermesine karşın, Hasan Tan ODTÜ'ye rektör atanmıştı! Öğretim üyesi ile, görevlileri, hizmetlileri ve öğrencisi ile tüm ODTÜ ayağa kalkmıştı! ODTÜ Yasası'na göre en yetkili akademik organ olan Üniversite Konseyi, hemen toplandı ve Hasan Tan'ın rektör atanmasının doğuracağı sakıncaları dile getiren bir bildiri yayımladı. Konsey, aynı toplantıda dört kişiden oluşan bir "İcra Komitesi" oluşturarak tüm yetkilerini bu komiteye devretti. Komite'de ben ve Cahit Hoca'nın dışında, Prof. Rona Aybay ve Prof. Mustafa Doruk görev almışlardı. Tüm dekanlar ve bölüm başkanları istifa etmişti. Hasan Tan, tüm çabalarına rağmen birkaç istisna dışında dekan ve bölüm başkanı atayamıyordu. Kimse görev kabul etmiyordu. ODTÜ, bu dönemde gerçekten çok onurlu bir mücadele vermiştir. Cahit Hoca bu dokuz ay boyunca kusursuz bir yöneticilik örneği verdi. Perde arkasında kalacağını sandığım Hoca, sahnenin en önünde yer aldı. Anarşinin kol gezdiği o dönemde aldığımız tehdit telefonları vız geldi ona. Dokuz ay süren bu dönemde bir kez bile korktuğunu anımsamıyorum Hoca'nın.
Komite olarak tüm parti başkanlarını ziyaret edip ODTÜ'deki durumu anlatmaya çalışıyorduk. Bu ziyaretlerde sözcü genelde ben oluyordum. Bir gün Genelkurmay Başkanı'nın bizi görmek istediği haberi geldi. ODTÜ sorununu bizden dinlemek istiyordu. Genelkurmay Başkanı'nın odasına girdiğimizde biraz şaşırdık. Oda, üç dört yıldızlı generallerle doluydu. Parti başkanlarına yaptığımız gibi, ODTÜ'deki sorunu genel çizgileri ile özetledik ve hareketimizin kesinlikle siyasi bir niteliğe sahip olmadığını vurguladık. Konuşmam bittiğinde oda derin bir sessizliğe bürünmüştü. Bu sessizliği Genelkurmay Başkanı'nın tok sezi bozdu:
"Hocam, benim anlayamadığım bir husus var. Bizim de üniversitemiz var: Harp Okulu. Orada hiçbir disiplinsizlik yok, çıt çıkmıyor. Sizde boyuna sorun çıkıyor. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum".
Ne söyleyeceğimi şaşırmıştım. Verilecek yanıt belliydi; ama bu yanıt Genelkurmay Başkanı'nı gücendirebilirdi. Bunu da kesinlikle istemiyorduk. Ne yapacağıma karar verememenin sıkıntısını yaşarken Cahit Hoca yardımıma yetişti.
     "Uğur, Sayın Başkan'ın bu sorusuna ben yanıt vereyim. Paşam önce bir soru sorayım size. Harp Okulu'nda öğrencilere ne öğretilmesi gerektiğini biliyor musunuz?" 
"Elbette biliyoruz," diye yanıt verdi Başkan. Cahit Hoca son derece sakin, gülümseyerek devam etti.
     "Bakın Paşam, sorun buradan kaynaklanıyor. Biz öğrenciye ne öğreteceğimizi tam olarak bilmiyoruz. Daha doğrusu emin değiliz. Eğer öğreteceğimiz her şeyden emin olsaydık, o zaman orası üniversite olmazdı. Üniversite, tartışarak gerçeklerin arandığı bir kurumdur. Tartışma olan yerde de sorun çıkması doğaldır Paşam". 
Cahit Arf'ın hayatını tehlikeye atarak sürdürdüğü onurlu mücadele, dokuz ay sonra sonuçlandı. Siyasiler, başta Cahit Arf olmak üzere, dürüst ve cesur bilim adamları ile mücadelenin pek kolay olmadığını sonunda anlayarak pes ettiler ve ellerini ODTÜ'den çektiler.
YÖK'ün ilk rektörü, Hoca'nın matematik bölümündeki odasının kapısından adını söktürdü. Bu vandallık ve aşağılığı duyunca içim sızladı. Şöyle düşündüğümü anımsıyorum:
"YÖK rektörü bir gün elbet çekip gider. Gittiği gün de unutulur. Ama Cahit Arf gibi bir bilim adamı, adı kapılardan kazıtılsa da unutulmaz." Nitekim unutulmadı. Hoca'nın adını kazıtan rektörün adı neydi acaba? Anımsayamıyorum!
Cahit Hoca'ya türlü yaftalar yapıştırılmaya çalışıldı. Onu göklere çıkaranlar oldu; küfredenler oldu. Bana göre, Cahit Hoca her şeyden önce insandı, dürüst ve örnek bir bilim adamıydı. Ülkesini ve insanını çok severdi. Tüm hayatı boyunca bilim için, insanlık için, ülkesi için çalıştı. Onu tüm yönleri ile gençlere tanıtmalıyız. Tanıtmalıyız ki, köşe kapmaca oyunları ile şaşkına dönen yeni kuşaklar, onun kendi yetişmesinde emeği bulunanlardan devralarak daha yükseklere taşıdığı ışığı izleyerek yönlerini bulsunlar.


Arkadaşlarının Gözüyle Cahit Arf
Erdal İnönü 
Prof. Dr., Emekli Öğretim Üyesi, ODTÜ Fizik Bölümü
Bir ülkede bilimsel araştırma ortamının olması için, gerçekten başarılı gençlerin bulunup desteklenmesi ve bunun için de ülkede başarılı araştırmacılardan meydana gelen yetkili bir çevre bulunması şarttır. Böyle bir çevre yoksa, devlet yanlış insanları destekliyor ve sağlıklı bir bilim ortamı da bir türlü kurulamıyor. Bu ikilemin kırılması, doğuştan yetenekli ve iyi niyetli bir kaç öncünün bir şekilde destek bularak araştırmlarıyla sivrilmeleri ve toplumda hak ettikleri yerlere gelmelerine bağlı. İşte Cahit Arf, Cumhuriyet'in ilk yıllarında devletten yardım görmüş temel bilimciler arasında üstün karakter özellikleri ve yeteneği ile böyle bir öncülük yapabilmiş insanlardan biri, belki birincisidir.
Kendi araştırmalarına yön veren, yön gösteren hedefin hep olaylarını, süreçlerin ya da ilişkilerin nedenlerini anlamak olduğunu söylerdi ve büyük harflerle "ANLAMAK" diye de vurgulardı. Onun için anlamak, sözkonusu eğer matematikse, birtakım uzun ve karışık hesaplarla bulunmuş sonucun temel yapının özelliklerinden doğrudan doğruya sezebilmek, öteki bilimlerde de gözlenen olayı gene bir matematiksel model yardımıyla bir neden-sonuç ilişkisi haline getirebilmek demekti. Bu görüşle sosyal bilimlerde geçerli olacak matematiksel yapılar arayışını hep özendirdi.
Sanırım, yaşamı boyunca, ailesine bağlılığı dışında izlediği iki önemli amacı vardı. Biri, matematikte kalıcı sonuçlar elde ederek adını ölümsüzleştirmek; öteki de Türkiye'de bilim ve araştırma ortamını geliştirmek. Bu amaçların sağkan ikisine de varmak mutluluğuna erişti. Matematik yazınına getirdiği kavramlarla yaptığı buluşlar herzaman Arf adının anılmasını sağlayacak. Türkiye'de bilimin yeniden doğuşunun öncülerinden biri olarak her kuşaktan öğrencileri kendisine saygı sunmaya devam edecekler.

Tosun Terzioğlu
Prof. Dr., arası TÜBİTAK Başkanı
Cahit Arf bir matematikçiydi. Belki çok fazla makale de yazmadı. Çünkü, özellikle matematikte çok mükemmelliyetçiydi. Zor beğenirdi. Tam çözümler arardı ve bu nedenlerle her yaptığını makale haline getirmeyi düşünmezdi. Başta cebirsel sayılar teorisi olmak üzere geometride, analizde, elastisite teorisinde eserler verdi. Yirminci yüzyılın dar alanlarda uzmanlaşma gerektirdiğini düşünürsek bu kadar yaygın alanda çaba göstermiş olmasını da yadırgayabiliriz. Amerika, Almanya, Fransa, Rusya, İngiltere gibi bilim geleneği kökleşmiş ve güçlü, aktif matematikçi sayısı yüksek ülkelerden birinin bilim adamı da değildi. Yine de Arf'ın katkılarını zaman eleğinden geçirelim biz. İşte o sınavın sonucu olağanüstü gerçekten. 'de yayınlanmış makalesinde 90'lı yıllarda bile hala bir çok atıf var. Adı klasik matematik kitaplarında yer alıyor. Topolojide bir değişmeze Arf invaryantı deniliyor. Literatürde Arf halkaları, Arf kapanışı gibi terimlerle karşılaşıyoruz. Bir de bu yüzyılın büyük Alman matematikçilerinden olan Helmut Hasse'nin ismiyle birlikte anılan "Hasse-Arf" teoremi var. Bazı atıfları bulmamız için gayret göstermemiz gerekecek; çünkü makalenin yazarı "Arf"ı bir matematik sembolü, bir matematik notasyonu olarak kullanmış bu harflerin bir Türk matematikçisinin soyadı olduğunu düşünmeden O kadar iç içe geçmiş matametikle Cahit Arf ismi.
Cahit Arf'ı ilk tanıyan bir kişi onun sadece matematiğe ilgi duyan bir insan olduğu izlenimi edinebilirdi. Matematik her şeyin üzerinde ve ötesindeydi Cahit Bey için Ancak onun TÜBİTAK'ın kurulmasında ve gelişmesinde gösterdiği çabayı ve özeni bilenler Cahit Arf'ın öyle içine kapanık, matematikle uğraşan dış dünyayla ilgilenmeyen bir kişi olmadığını bilirler. Mühendisliğin günlük hayattan doğan problemlerine her zaman ilgi gösterirdi. Ama, bu probleme mutlaka matematiksel bir model bulmaya da çabalardı. Hele de bir de pratikten gelen bir problemi matematik olarak çözüme kavuşturursa pek keyiflenirdi. Değerli bilim adamı yine o mitolojik kahmaramanlardan olan rahmetli Mustafa İnan ile böyle bir işbirliği yapmış ve İnan'ın köprülerde gözlemleyip araştırdığı bir sorunun matematiksel kesin çözümünü vermişti. Bu çalışmaları Cahit Arf'a İnönü Ödülü'nü kazandırmıştı.

Erdoğan Şuhubi
Prof. Dr., İTÜ Makine Bölümü
Cahit Bey müthiş yeteneği ve inanılmaz anlama tutkusu, düşünce konsatrasyonu nedeniyle çağımızın en önde gelen birkaç matematikçisinden birisi olabilecekken, ülkemizin bir gerçek bilim adamını, yıpratıcı atmosferi içinde yaşamayı ve böyle yaşamanın sonuçlarına katlanmayı yeğledi. Herhalde ülkesini ne kadar çok sevdiğinin bundan büyük kanıtı olamaz. Amacı, özellikle gençlere bilim adamlığının bir yaşam biçimi olduğunu, araştırmayı rütbe kazanmak için değil merakı ve anlama tutkusunu tatmin etmek için yapmayı, düşünen bir insanın sorumluluğunu ve bu sorumluluğun gerektirdiği eylemlerin sonucuna katlanmayı öğretmekti. Kendi yaşamı ile örnek oldu ve sonuna kadar başı dik yaşadı. Bilimi önemsemeyen, yararını algılayamayan, bilimsel yöntemin dayandığı eleştirisel akılcı yaklaşımı hala benimseyememiş olan toplumumuza sorunlarının ancak düşünerek, akılcı yöntemlerle çözümlenebileceğini göstermek istedi. Korkarım ki, kendi kaybettiklerine oranla çok azını toplumumuza, iyimserce şimdilik diyelim, kazandırılabildi.

     Şafak Alpay
Prof. Dr., ODTÜ Matematik Bölümü
Cahit Hoca'nın 'larda yaptığı matematiğin günümüzde hala kullanılıyor olması Cahit Bey'in eserlerinin kalıcılık sınavını geçtiğini kesinkes göstermektedir. 'li yıllarda öğrenci olarak bulunduğum Londra'da ünlü Fransız matematikçisi Jean-Pierre Serre'nin Kings Kolej'de yaptığı bir konuşmaya gitmiştim. Konuşmasının başında tahtayı üçe bölen Serre; ilk dilimde klasikler, ikinci dilimde Cahit Arf ve Hasse, üçüncü dilimde ise kendisinin ve öğrencilerinin çalışmalarını ele alarak Cahit Hoca'nın çalışmalarının önemini vurgulamıştı.
Cahit Arf bizler için sadece bir bilim adamı değil, özgürlükçülüğün, yenilikçiliğin, toplumsal olaylara kendine has yaklaşımı ve cesaretiyle kararlı bir demokrat ve iyi bir yurttaş-bilim adamı olmanın sembolüydü. Cahit Hoca'nın her probleme özgün bir yaklaşımı vardır. Yaklaşımlarının ortak yanı daima değişmez olanların aranmasıdır. Cahit Hoca bilgisi ve kültürüyle önemli işler yapmış kişilerin huzurunu taşıyan, komplekssiz bir insandı. Günlük değer yargılarına takılma sığlığı, başkalarına yaranmak için inandığının tersini yapabilme hafifliği, düşüncelerini zamanın gereklerine göre biçimlendirme hafifliği, gözlerini kapama, duymama, adam sendecilik sorumsuzluğu hiçbir zaman olmamıştır Cahit Hoca'da.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Cahit Hoca'sını 'de içine düştüğü bunalım sırasındaki kararlı, toparlayıcı ve yönlendirici tutumuyla hatırlayacaktır. İstenmeyen bir rektörün atanmasıyla ortaya çıkan bunalım nedeniyle eğitim durmuş, kaba kuvvet üniversiteden hesap sormak amacıyla üniversiteye yerleştirilmişti. Can güvenliğinin olmadığı ortamda Cahit Hoca kaba kuvvetin tehditlerine aldırmadan üniversiteye sıcak gülüşü, babacan görünümü, tükenmez enerjisi ile öğrenci ve öğretim üyelerine esin kaynağı olmuştur. O günlerde özerk ve demokratik üniversite için yaptığı çalışmalar ve katkılardan ötürü Tüm Öğretim Üyeleri Derneği'nin değerli bilim adamımız Seha Meray adına koyduğu ödül Cahit Hoca'ya verilmişti.

Turgut Önder
funduszeue.info, ODTÜ Matematik Bölümü
Cahit Arf'tan almış olduğum Cebirsel Sayılar Teorisi dersinde konuları ele alışındaki olağandışı, olayın daima özünü yakalamaya çalışan, biraz da felsefi yaklaşım tarzını daha yakından gözleme olanağını buldum. Cahit Hoca'nın seminerleri izlerken konuşmacıya soru sorma tarzı da bu tür bir yaklaşımla yakından ilgiliydi. Kolay bir şey değildi Cahit Hoca'nın önünde seminer vermek. Konuşmacıya hep "Bunu neden yapıyorsun" diye sorardı. Tesadüfler üzerine kurulmuş veya sınama yanılmaya dayanan, sistemli bir düşünceyle elde edilmemiş sonuçları pek sevmezdi. Sırf bir araştırma olsun diye veya salt genelleme yapmış olmak için kullanılan yüzeysel yaklaşımlar derhal tepkisini çekerdi. Bu arada hantal bir mekanizma veya suni bir teknolojiyle elde edilen sonuçlara da epey içerlerdi. Bu tür kuram ve yöntemler için kullandığı bir de deyim vardı, "Bunlar Galaktika" derdi. Ona göre, bunlarla elde edilen sonuçlar çok daha doğal ve temel matematiksel kavramlarla işin özüne inilerek elde edilmeliydi. Her değerli kuramın veya ispatın arkasında aslında doğal, iyi düşünülmüş, sistemli geliştirilmiş bir fikir olması gerektiği şeklindeki temel felsefeyi ilk olarak Cahit Hoca'dan öğrendiğimi sanıyorum.
Yukarıda sözünü ettiğim öğrencilik yıllarında Cahit Arf'ın yurtdışında da ünlü olduğunu duymuştum. Ama, bunun ne kadar doğru olduğunu doktora için yurtdışına gittiğimde ve daha sonraki yıllarda yaptığım yurtdışı temaslarda daha iyi anlayacaktım. Cahit Arf'ın en önemli buluşlarından birisi, Arf Değişmezi, aslında cebir sahasında yapılmış bir buluş olmakla beraber en önemli uygulama alanlarından birisini topoloji adlı matematik dalında bulmuş, cebirsel ve diferansiyel topoloji de birtakım klasik ve çözülmemiş problemlerin çözülmesinde en önemli araçlardan birisi olmuştu. Örneğin, ünlü Poincare tahminin diferansiyellenebilir versiyonunun beşten yukarı boyutlarda genel olarak doğru olmadığının ispatı John Milnor'un meşhur egzotik kürelerinin varlığı gösterilerek yapılmıştı. Bunu gösterirken en önemli araçlardan birisi Arf Değişmezi'ydi. Bu nedenle Arf Değişmezi topolojiciler arasında çok iyi biliniyordu. Türk olduğumu söylediğim zaman bana mutlaka Cahit Arf hakkında sorular soruyorlardı. Bu da beni epeyce gururlandıryordu. Arf Değişmezi Cahit Arf'tan daha meşhur olmuştu. Cahit Bey'in kendisi dahi, içinde topolojicilerin de bulunduğu bir toplulukta kendisini "Cahit Arf" diye tanıttığı zaman, heyecanlanarak "yani siz Arf İnvaryant Arf mısınız?" diye sorabiliyorlardı. Örneğin, böyle bir olayı Yale Üniversitesi öğretim üyelerinden Ronnie Lee'den dinlemiştim. Princeton'da iken Cahit Arf'a bu soruyu sormuş o da arkasından topolojiyle ilgili sorular geleceğini sezip, o muzip haliyle zekice gülerek, "Evet, ama ben Arf İnvaryant'ını hiç bilmem" diye cevap vermişti.
 

 

Cahit Arf ve Arf Teoremi

Etiketler : cahit arfdenklemmatematikçiler
Cahit Arf (d. , Selanik - ö. 26 Aralık , İstanbul), Türk matematikçi. Kendi adıyla bilinen matematik kuramları ile dünya çapında tanınıfunduszeue.infoasını yapmak için gittiği Almanya'da, matematikçi Helmut Hasse ile birlikte önemli çalışmalar yapmıştır. Bu çalışmalar sonunda, matematikte Hasse-Arf Kuramı'nı geliştirdi. Arf değişmezi, Arf halkaları ve Arf kapanışları gibi kendi adıyla bilinen matematiksel terimleri bilim dünyasına kazandırdı.

Cahit Arf yılında Selanik Kaylar kazasında doğdu. yılları arasında İstanbul Erkek Lisesi'nde okudu.Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de 'de tamamladı. Bir süre Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı. Doktorasını yapmak için Almanya'ya gitti.Türkiye'ye döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryus profesörlüğe yükseldi ve yılına kadar çalıştı. Daha sonra Robert Kolej'de Matematik dersleri vermeye başladı. yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı funduszeue.info sonra gittiği Amerika Birleşik Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde konuk öğretim üyesi olarak görev yaptı.

yılında Türkiye'ye dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi. yılında emekli oldu. Emekliye ayrıldıktan sonra TÜBİTAK'a bağlı Gebze Araştırma Merkezi'nde görev aldı. ve yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı.Cebir ve sayılar teorisi üzerine uluslararası bir sempozyum 'da 3 ve 7 Eylül tarihleri arasında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir. Halkalar ve geometri üzerine ilk konferanslar da 'te İstanbul'da yapılmıştır. Arf, matematikte geometri kavramı üzerine bir makale sunmuşfunduszeue.info Arf yılının Aralık ayında bir kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat etmiştir.

Cahit Arf, cebir konusundaki çalışmalarıyla dünyaca ün kazanmıştır. Sentetik geometri problemlerinin cetvel ve pergel yardımıyla çözülebilirliği konusundaki yaptığı çalışmalar, cisimlerin kuadratik formlarının sınıflandırılmasında ortaya çıkan değişmezlere ilişkin "Arf değişmezi" ve "Arf halkaları" gibi literatürde adıyla anılan çalışmaları matematik dünyasının ünlü matematikçileri arasında yer almasını sağladı. Matematik literatürüne "Arf Halkaları, Arf Değişmezleri, Arf Kapanışı" gibi kavramların yanısıra "Hasse-Arf Teoremi" ile anılan teoremler kazandırmıştıfunduszeue.infotiği bir meslek dalı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görmüştür.

Öğrencilerine her zaman "Matematiği ezberlemeyin kendiniz yapın ve anlayın" demiştir. Hakkında yazılmış bir yazıda şöyle denmiştir:"Bir zamanlar integrali bilen kimselerin matematikçi, üstel fonksiyonu bilenlerin ise büyük matematikçi sayıldığı ülkemizde derin matematik konularının tartışılacağı hayal bile edilemezdi. Cahit Arf, Türkiye'de matematiğin o günlerden bu günlere gelmesinde en büyük rolü oynamıştır."


Hasse-Arf Teoremi

Sentetik geometri problemlerini cetvel ve pergelle çözülebilir olup olmadıklarına göre sınıflandırmayı tasarlayan Cahit Arf, yalnızca ikinci dereceden cebirsel denklemlere indirgenebilen problemlerin cetvel yardımıyla çözülebileceğini saptadı. Hasse&#;nin önerisi üzerine yaptığı çalışma sonucunda saptadığı değişmezlerin &#;Arf değişmezi&#; olarak terimleşmesi, matematik dünyasındaki ününü pekiştirmiş oldu.

Bugün "lokal" bir cisim ile, rank 1 ve diskret (yani kabaca Z-değerli) bir valuasiyona göre tam olan bir cisim anlıyoruz. p-adik sayı-cismi. Qp, bunun tipik bir örneğidir. Lokal cisimler teorisi, daha önce de belirtildiği gibi, H. Hasse tarafından çok efektif olarak kullanılmaya başlanmıştı. Ancak, o zamanki lokal cisimler teorisi, daha ziyade sayı-cisimleri ve (sonlu katsayılı) cebrik fonksiyon-cisimleri üzerine uygulanmak maksadıyla geliştirildiği için, daima kalan sınıf cisminin sonlu bir cisim olduğu kabul edilerek kurulmuş idi. Dolayısıyla, bu oldukça sınırlı şartın yerine daha genel bir şart altında bu teorinin kurulması çok arzu edilen bir husus idi. Herhalde onun içindir, Cahit Bey'in Göttingen'de Hasse ile yaptığı ilk görüşmede, Hasse ona hemen bu problemi doktora konusu olarak tavsiye etmiştir. Cahit Bey'in bana anlattığına göre, bu görüşmeden sonra, kendisi bir daha hiç Hasse ile görüşmemiş, ta bir yıl sonra doktora tezini bitirinceye kadar. "Untersuchungen Über Reinverzweigte Erweiterungen Diskret bewerteter Perfekter Körper" adlı Cahit Bey'in tezinde, kalan sınıf cisminin sonlu olması şartı yerine daha çok genel bir şart altında lokal cisimler teorisi kurulmuştur.


Bugün bu teori üzerine yazılan kitapların içeriği (örneğin J-P. Serre: Corps locaux (Hermann) kitabına bakınız) Cahit Bey'in tezinde şekillenmiştir diyebiliriz. Özelikle, bu tez içinde yer alan ve daha önce J. Herbrand tarafından incelenmiş olan yüksek mertebeden dallanma gruplarının indisleri ile ilgili Hasse Arf teoremi çok meşhurdur. Bu teorem, yukarıda belirtilen indisler arasında (dallanma gruplarının zinciri içinde) sıçramalara tekabül edenlerin tam sayılar olduğunu ifade etmekte olup, Arf'ın temsillerinin varlığının ispat için de kilit nokta teşkil ettiğinden ün kazanmıştır. Böylece Cahit Bey, bir yıl gibi kısa bir zaman içinde mükemmel bir doktora tezi hazırlayarak, kendisinin olağan üstü kabiliyetini kanıtlamış oluyordu. Ayrıca Göttingen'deki seçkin matematikçiler ile kaynaşmış olan genç Cahit Bey, sayılar teorisine ait zamanın en uç araştırma havasını bol bol teneffüs etmiştir. Fakat aynı zamanda bu zonelerin, İkinci Dünya Savaşı'na doğru sürüklenen Almanya için uzun karanlık zamanların başlangıcı olduğunu da ilave etmemiz gerekir.

ODTÜ Cahit Arf konferansları
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü'ünde her sene Arf adına ve anısına özel bir konferans düzenlenmektedir.
* Gunter Harder - Bonn Üniversitesi Matematik Enstitüsü
* Hendrik Lenstra - Leiden Üniversitesi Matematik Enstitüsü
* Jean-Pierre Serre - Collège de France
* Peter Sarnak - Princeton Üniversitesi ve İleri Araştırma Enstitüsü
* Robert Langlands - İleri Araştırma Enstitüsü
* David Mumford of Brown Üniversitesi Uygulamalı Matematik Bölümü
* Don Zagier - Utrecht Üniversitesi / Collège de France
* Gerhard Frey - Essen Üniversitesi Deneysel Matematik Enstitüsü

Detaylı bilgi için :

* funduszeue.info

* funduszeue.info?url=funduszeue.info

* Matematik Dosyası * funduszeue.info Arf * Cahit Arf ile söyleşiler ve hakkında yazılanlar

* Bir Efsanenin Ardından - Ali Sinan Sertöz 

* TÜBITAK Bilim ve Teknik Dergisi Cahit Arf Özel Sayısı 

*funduszeue.info

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası