kadınlar seçme seçilme hakkı ne zaman verildi / Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan ilk ülke hangisidir? Tarihte kadın hakları

Kadınlar Seçme Seçilme Hakkı Ne Zaman Verildi

kadınlar seçme seçilme hakkı ne zaman verildi

Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanınmasının yıldönümü dolayısıyla yayınlanmasını istedikleri mesajları

"Kadınların erkeklerle eşit konumda tutulmaması, kadınların yüzyıllarca temel hak ve özgürlüklerini tam olarak kullanamamasına ve ayrımcılığa uğramasına neden olmuştur. Demokrasinin gelişmesi, hukuk d

"Kadınların erkeklerle eşit konumda tutulmaması, kadınların yüzyıllarca temel hak ve özgürlüklerini tam olarak kullanamamasına ve ayrımcılığa uğramasına neden olmuştur.
Demokrasinin gelişmesi, hukuk devleti ilkesinin yerleşmesi, yurttaş kavramının oluşması, eşitlik ve özgürlük ilkesinin öne çıkmasıyla kadınlar da kamusal yaşama erkeklerle eşit biçimde katılmaya başlamıştır.
Kadınların yaratıcılığından, dinamizminden, üretici gücünden, toplumsal ve siyasal yaşama yaptığı olumlu katkılardan yararlanamayan uluslar gelişimlerini sürdürememiş, içine kapalı sistemler olarak güçlerini yitirmişlerdir.
Kadınlara eşit statü veren, temel hak ve özgürlüklerden yararlandıran uluslar ise gelişimlerini hızlandırmış, kalkınma ve demokratikleşmelerini başarıyla sürdürmüşlerdir.
Yüce Atatürk'ün önderliğindeki Ulusumuz, Cumhuriyet'le çağdaş yaşam kararlılığını ortaya koymuş, aşama aşama gerçekleştirilen devrimlerle kadınlar eşit yurttaşlar olarak toplumsal ve siyasal yaşamın etkin aktörleri durumuna getirilmiştir.
1926 yılında Medenî Yasa'nın kabulüyle birlikte çağdaş haklardan yararlanan kadınlarımız, 1930 yılında belediye seçimlerine katılma, 1934'te de milletvekilliği seçme ve seçilme hakkını elde ederek, siyasal haklarına kavuşmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 1934'te aldığı bu karar, dünyadaki demokratikleşme hareketi yönünden de önemlidir. Birçok Batılı devletten önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan Türkiye, bu atılımıyla örnek olmuştur.
Hak ve özgürlüklerini en iyi biçimde kullanan kadınlarımız, ülkemizin gelişmesine ve demokratikleşme sürecine büyük katkılarda bulunmuşlardır.
Bugün bu katkılarını artırarak sürdüren kadınlarımız, kendine güvenen ve üreten bireyler olarak toplumsal yaşamı yönlendirmekte, kimi kararlarda belirleyici olmakta, çeşitli mesleklerde önemli görevler üstlenmekte, yurt içinde ve yurt dışında üstün başarılar kazanmaktadır.
Ancak, bölgeler arası gelişmişlik farklılıkları ve sosyo-kültürel yapı, kadınlarımızın toplumsal yaşamda çeşitli sorunlar yaşamasına neden olmaktadır.
Kadın hakları konusunda Cumhuriyet'le birlikte büyük aşama kaydedilmesine karşın, kadına yönelik şiddetin, baskı ve ayrımcılığın izlerini hâlâ görmekteyiz.
Ailede başlayan ayrımcılık ve dışlanmışlık toplumsal yaşama yansımakta, kadını ikinci planda gören yanlış düşünce, siyasal ve toplumsal yapıyı da olumsuz etkilemektedir. Bu sorunların üstesinden ancak toplumsal bilinçlenme ve eğitimle gelinebilir.
Bugün kadınların siyasetteki temsil oranı 1930'larda öncü olan Türkiye'nin hedeflerinin gerisinde kaldığını göstermektedir.
Kadınlarımızın siyaset ve yönetim kademelerindeki temsil oranlarının yükseltilmesinin ve siyasal yaşamdaki etkinliklerinin artırılmasının, ülkemize sorunlarını çözme konusunda güç kazandıracağı kuşkusuzdur. Bu doğrultuda atılacak adımlar, Türkiye'nin uluslararası alanda saygınlığını da artıracaktır.
Tüm bu sorunların yalnız yasalarla çözülemeyeceği bilinmekte, uygulama boyutu önem kazanmaktadır. Kadınlarımızın kendi hak ve özgürlükleri için verdiği savaşım tüm yasa ve önlemlerden çok daha önemlidir.
Kadınların, toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasal konumunun güçlendirilmesi, insan hak ve özgürlüklerinden eşit biçimde yararlanmaları ve kendilerine yönelik ayrımcılığın önlenmesi konusunda tüm birey ve kurumların üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getireceğine inanıyoruz.
Ülkemizde çok sayıda gönüllü kuruluşun, kadın hakları konusunda çalışmalarda bulunmasını mutlulukla karşılıyor, bu yöndeki çabaların artarak sürmesini diliyoruz.
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 70. yıldönümünü kutluyor, tüm yurttaşlarımıza esenlikler diliyorum."

Kadınlara oy hakkı

Kadınlara oy hakkı, kadınların seçimlerde oy kullanma hakkıdır.

19. yüzyılın sonlarına dek Finlandiya, İzlanda, İsveç, Avustralya'daki bazı koloniler ve ABD'nin bir takım batı eyaletlerinde kadınlar sınırlı oy hakkı elde etti.[1] Bu dönemden itibaren, kadın hareketleri çerçevesinde kadınların oy hakkını elde etmesi ve kadınlara erkeklerle eşit medeni haklar tanınması için verilen mücadeleyi koordine etme amaçlı ulusal ve uluslararası ölçekte örgütler kuruldu. Bunların arasında en önde gelenlerden biri 1904'te kurulan Uluslararası Kadınlara Oy Hakkı İttifakı'dır.[2]

1881'de Man Adası'nda toprak sahibi kadınlara oy kullanma hakkı tanındı. 1893'te o dönemde Britanya İmparatorluğu kolonisi olan Yeni Zelanda kadınları oy hakkını elde etti. Bu hak 1894'te Güney Avustralya'ya (burada kadınlara seçilme hakkı da tanındı),[3] 1899'da Batı Avustralya'ya yayıldı.[4] Tüm Avustralya kolonilerinin federe olarak 1902'de birleşmesiyle Avustralya çapında kadınlar oy hakkı sahibi oldu. Bununla beraber kadınlar da dahil olmak üzere Avustralya Aborijinlerine yönelik oy kullanmada ayrımcı yasalar 1962'ye dek yürürlükte kaldı.[5][6]

Avrupa'da kadınların oy hakkını ilk kazandığı ülke, 1907'deki parlamento seçimlerinde dünyanın ilk kadın milletvekillerinin seçildiği FinlandiyaBüyük Dukalığı oldu. Norveç 1913'te Finlandiya'yı takip etti. 1917'de Geçici Hükûmet altında Rusya'da bu hak kadınlara tanındı.1918'de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti'de bu hakkı kadınlara tanıdı.

I. Dünya Savaşı sonrasında 1917'de Kanada'da, süfrajetlerin yıllarca yürüttüğü bir kampanya sonrasında 1918'de Birleşik Krallık'ta, 1920'de on dokuzuncu anayasa değişikliğiyle ABD'de kadınlar oy hakkını kazandı. Bu noktada I. Dünya Savaşı konuyla ilgili görüşlerin değişmesinde önemli rol oynadı. Kadınların savaş sırasında sunduğu katkılar, erkeklere göre aşağılık oldukları algısını ve kadınların doğa gereği oy kullanmamaları gerektiği argümanını zora soktu. Leslie Hume'a göre, eğer kadınlar cephanelik üreten fabrikalarda çalışabilmişse, oy kabinine girişlerini engellemek anlamsız kaçmaktaydı. Bununla beraber Hume, oy hakkının savaştaki katkılar için bir ödül olmadığına dikkat çeker; kadınların savaş sırasındaki çalışmaları kamusal alana girişlerine ilişkin korkuları boşa çıkarmıştı.[7]

5 Aralık 1934'te (Her türlü oylamada ve tamamen) Türkiye'de kadınlara seçme - seçilme hakkı tanındı. Fransa'da 4 Ekim 1944'te yapılan yasa değişikliğiyle kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. 29 Nisan 1945'te ilk defa belediye seçimlerine katılan kadınlar 21 Ekim 1945'te de ilk defa parlamento seçimlerinde oy kullandılar.

II. Dünya Savaşı sonrası Birleşmiş Milletler kadınlara oy hakkı tanınmasını teşvik etti. 1979 yılında kabul edilen ve 189 ülkenin taraf olduğu Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi, oy hakkını temel bir hak olarak tanımlar.

İslam ülkeleri arasında kadına oy hakkı veren ilk ülke Azerbaycandır.1918 yılından bu yana kadınların oy kullanma hakkı vardır.[8]

Son olarak 2015'te Suudi Arabistan'da kadınlar ilk kez oy kullanabildi.[9]

Ayrıca bakınız[değiştir

Britanya’da Kadınların Eşit Haklar Kazanma Mücadelesi

Serkan  BAYKUŞOĞLU

Londra 2000

I-GİRİŞ

            Oy hakkı elde etme mücadelesi ülkenin değişik bölgelerinden olmalarına karşın aynı fikirleri savunanlarla birlikte ağır bir biçimde başladı. Mary Smith’in ilk kadın hareketi resmi başvurusunu Parlamentoya yaptığı yıl olan 1832 yılı bazı tarihçiler tarafından bu hareketin başlama tarihi olarak kabul edilir.[1] Ayrıca, Kadin Haklarının Bir Savunması (1792), A Vindication of the Rights of Women, adlı eser de, ki Mary Wollstonecraft tarafından kaleme alındı, önemli feminist dökümanlardandır.

            Londra ve Manchester önemli mücadele merkezlerindendi. 1830’lu ve 1940’lı yıllar boyunca İngiliz kadın hakları mücadelesi Cartizmciler tarafından önemli ölçüde destek gördü ve teşvik edildi.

            Cartizm 1838 ilâ 1948 yılları arasında Büyük Britanya’daki bir politika hareketiydi. Cartistler insan hakları için mücadele ettiler. Dilekçe vermek istemeleri üzerine mücadeleleri birçok kez Parlamento tarafından reddedildi. Bir genel grev yüzünden birçok Cartist liderleri tutuklandı ve hapse mahkum oldu.[2] Bu gelişmeler kadınların eşit haklar kazanma mücadelesinde olumlu bir dönüm noktası oluşturdu. Kadınlar iyimserdiler ve birçok değişik metodlar denediler. Örnek olarak, açlık grevleri, cam kırmalar, hükûmet mitinglerini engelleme ve kundakçılık, aynı zamanda boykot ve bombalama gibi yollar gösterilebilir.

            19.yy’ın sonlarındaki kadınların oy hakkı mücadelesi Emmeline Pankhurst ve kızları Sylvia ve Christabel tarafından yönetildi. Oy hakki mücadelesi süresince hem kânûni hem de kânunsuz yollara başvurdular ve bu sebebten dolayı arka arkaya hapishaneye gönderildiler.

            Oy hakkı için verilen mücadele I. Dünya savaşı süresince askıya alındı ve 1918 yılında Britanya 30 yaşın üzerindeki bütün evsahibi kadınlara, evsahiplerinin eşlerine ve üniversite mezunu kadınlara oy kullanma hakkı veren ilk Batı Demokrasisi oldu.

            Ayrıca kadınların 1918 yılındaki oy haklarını elde etmelerinden sonra Parlamentoya seçilebilmelerinin de önü açıldı.

            Parlamento’da yer alan ilk kadın Lady (Nancy) Astor (1879-1964) oldu. Daha sonraki bir açıklamasında şöyle dedi: “Yıllardır tanıdığım erkekler Meclis koridorlarında karşılaştığımızda benimle konuşmazlardı. Benim 6 ay bile görevimde kalamıyacağımı söylerlerdi, fakat ben görevimi sürdürdüm.”[3]

            Parlamento’nun kadınların oy kullanma yaşını 1928 yılında 21’e düşürmesi ile kadınlara tam bir politik eşitlik verilmiş oldu.

II- SEÇME HAKLARINI SAVUNAN KADINLAR VE SEÇME HAKKI

      HAREKETİ

a)      Emmeline Pankhurst (1858-1928)

Emmeline Pankhurst bir İngiliz oy hakkı mücadele lideriydi ki kızları Sylvia

ve Christabel ile birlikte Büyük Britanya’da kadınların oy kullanma haklarını elde etmeleri için hareketi yönetti. Manchester’da doğdu. 1898 yılında Paris’de École Normale’de eğitim gördü. Sol görüşlü avukat Dr. Richard Marsden Pankhurst[4] ile evlendi. Kocası da onunla birlikte kadınların eşit hakları için çalıştı. 1889 yılında Kadınların Oy Hakkı Ligi’nin kurucularındandı. Emmeline Pankhurst aynı zamanda Kadınların Oy Hakkı Ulusal Birliği’nin, NUWSS, Manchester şubesinin üyesiydi. Ancak, başarısızlığından dolayı rahatsızdı ve bu sebebten dolayı Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’ni, WSPU, 1903 yılında Manchester’da kurdu.

            Emmeline Pankhurst’ün birliğin merkezini Londra’ya taşıması ile birlikte gurup geniş ölçüde tanınır oldu. Kadınların Sosyal ve Politik Birliği, WSPU, halk mitingleri düzenledi ve militan bir strateji planladı. Pankhurst militan oldu ve tutuklandı. 1908 ilâ 1913 yılları arasında birçok kez hapis cezasına çarptırıldı[5]; üç hapis cezasından ikisi 1908 yılında verildi. Parlamento’ya yapılan atağa liderlik yapmaktan ve halkı Parlamentoya karşı galeyana getirmekten dolayı hapishaneye gönderildi. 1912 yılı Mart ayında cam kırma olayından dolayı 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hapishanedeki bu süre boyunca açlık grevine giderek bunu protesto yolu olarak seçti.

            1914 yılında I. Dünya savaşının başlaması üzerine Emmeline Pankhurst ve Kadınların Sosyal ve Politik Birliği, WSPU, son buldu ve savaş için mücadele verdiler.

            Emmeline Pankhurst 14 Haziran 1928’de Londra’da öldü. Ölümünden birkaç hafta sonra İngiliz kadınları tam oy hakkı elde ettiler.[6]

            Emmeline Pankhurst hayatını ve kadınların seçme hareketini Benim Kendi Hikâyem (1914) adlı kitabında anlattı. Şöyle dedi:

            “Ben kişisel olarak yoksunluk, acı ve üzüntüden dolayı acı çekmedim ki bu birçok erkek ve kadının sosyal adaletsizliği farketmelerine mani olur. Benim çocukluğum sevgi ve rahat ev ortamı içinde geçti. Buna rağmen henüz küçük bir çocuk iken içgüdüsel olarak birşeylerin eksikliğini hissettim, hatta kendi evimde bile, bazı aile ilişkilerini yanlış kavrama ve bazı tamamlanmamış idealler.”[7]

            Bayan Pankhurst aynı zamanda eserinde 1882 yılında oy kullananlar ile bunun hangi antlaşma ile mümkün olduğunu açıkladı:

            “1866 Reform Antlaşması kabul edildiğinde çok gençtim, fakat antlaşmaya dair bazı belli şartlardan doğan heyecanı çok iyi hatırlıyorum. Bu reform antlaşması, Ev Sahipleri Oy Hakkı Beyannâmesi olarak da bilinir. 1882 yılından bu yana İngiltere’deki oy hakkı için verilen mücadeleye birinci derecede ilâve olarak iz bıraktı. Antlaşma şartlarına gore, yıllık en az £10 pound ödeyen ev sahiplerine Parlamento için oy kullanma hakkı verildi.”[8]

            “Oy hakkı için yapılan mitinge ilk kez 14 yaşında iken katıldım.”[9]

            Emmeline Pankhurst ayrıca kadınların oy hakkı kampanyasında önemli bir yeri olan militan ataklardan şöyle bahseder:

            “Birkaç gün içerisinde gazeteler Londra, Liverpool, Birmingham, Bristol ve yarım düzineye yakın diğer şehirlerde posta kutularına yapılan saldırıları anlatan haberlerle doldu. Bazı durumlarda kutular postacılar tarafından açıldığında esrarengiz bir biçimde patlama ile aleve dönüştü; diğerlerinde mektuplar çürütücü ilaçlarla tahrip edildi; bir kısım kutularda da mektupların adresleri siyah bir sıvı ile okunaksız hale getirildi. Toplam olarak tahmini 5.000’in üzerinde mektup tamamıyla zarar gördü ve binlercesi de ulaşımda geciktirildi.”[10]

III- OY HAKKI SEFERBERLİĞİ

            Giriş

            Kadınların oy hakkı elde etme hareketi Kadınların Oy Hakkı Ulusal Birliği, NUWSS, ve Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’nden, WSPU, ayrı olarak görülürdü. Tüm mücâdele gurupları barışçı ve kânûni metodlar kullandılar. Aynı zamanda kadınlar oyunlar, kısa hikâye ve şiirler içeren kendi gazetelerini yayınladılar. Kadınların Oy Hakkı Gazetesi (1870 yılından itibaren) ve Kadınların Oy Hakları (1907 yılından itibaren) yayınlanmaya başladı. Buna rağmen, oy hakkı mücadele hareketinde bilhassa Kadınların Sosyal ve Politik Birliği, WSPU şiddet ve kânunsuz metodlar kullandılar. Sonuç olarak oy hakkı mücadelecileri militan olarak değerlendirildiler.[11]

a)      Kânûni Yollar

1860 ila 1914 yılları arasında kadınların oy haklarını kazanmaları için sırasıyla değişik metodlar kullanıldı. Oy hakkı mücadelecileri kampanyaları için değişik politik yollar kullandılar ki bunlar halk mitingleri düzenlemek, gösterileri organize etmek ve Parlamentoya resmi başvurularda bulunmak vb. idi.

I- Mitingler

Kadınlar tarafından halk mitingleri organize edildi. Aynı zamanda kadınlar kadın olarak haklarını anlattılar. Kadınların Oy Hakkı Ulusal Birliği, NUWSS, ticaret birliklerinde konferanslar düzenledi ve birçok büyük pamuk üretim kasabalarını ziyaret etti. Kadınların Sosyal ve Politik Birliği, WSPU, de ülkenin birçok yerinde destek sağlamak, para toplamak ve gazeteler satmak için halk mitingleri d­üzenlediler. En Önemli mitinglerden biri WSPU tarafından planlandı ve Londra’da 13 Şubat 1907’de gerçekleştirildi.

II- Gösteriler ve Kutsal Yerleri Ziyaret

1907 yılında NUWSS, Kadınların Oy Hakkı Ulusal Birliği büyük oy hakkı gösterisinin ilkini düzenledi. Bu gösteri yağmurdan dolayı “Çamur Yürüyüşü” olarak adlandırıldı ki göstericiler üzerine sağnak bir biçimde yağmur yağdı.[12] Aynı yıl içerisinde 3.000’den fazla kadın işlerini kaybetme riskini göze alarak Hyde Park Corner’dan yürüyüşe geçtiler. Bu y­­ürüyüş çok başarılı bulundu.

21 Haziran 1908 Pazar günü için başka bir b­üyük gösteri planlandı. Bu Kadınların Oy Hakkı Gazetesi’nde[13] “Kocaman Miting” olarak ilan edildi. Bundan sonraki büyük gösteri ise 17 Haziran 1911’de gerçekleştirildi. Bu da “Kadınların Taç Giyme Töreni” olarak adlandırıldı.[14]

Kadınların Oy Hakkı Ulusal Birliği, NUWSS, aynı zamanda Ağustos 1913’de bir kutsal ziyaret organize etti. Göstericiler Londra üzerinden Britanya’daki Kutsal yerleri ziyaret ettiler.

b)      Kânunsuz Yollar (Militanlık)

1- Vergi ­Ödemeyi Reddetme ve Seçimleri Boykot

Oy hakkı için mücadele eden kadınlar vergi ödemeyi reddettiler ve bu yüzden mülklerini kaybettiler. Dolayısıyla ödenmeyen vergiler yüzünden cezalandırılmış oldular. Ayrıca, hükumet tarafından her 10 yılda bir nüfusu belirlemek amacıyla yapılan seçimleri de engellediler. Büyük evler gecelik konaklamak için hazırlandı ki birçok insan böylelikle seçim gününde evlerinde bulunmadı. Dolayısıyla seçimler tam olarak yapılamamış oldu.

            2- Cam Kırma Hareketi

            İlk gerçekleştirilen kânunsuz hareketlerden biri de cam kırma olayı idi. Bu hareket, 1908 yılında başbakan Asquith’in oy hakkı mücadelecisi bir gurupla görüşmeyi reddetmesi üzerine başladı.

            Bir sonraki cam kırma hareketi Emmeline Pankhurst ve bir gurup oy hakkı mücadelecisi kadının Meclisten mahkeme kararı ile çıkartılmasından sonra gerçekleşti. Bunun sonucunda dilekçe talebi yapmaya çalışırlarken tutuklandılar.

            İlk başta cam kırma hareketi, Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’nin, WSPU, yönetimi tarafından onaylanmadı. Fakat daha sonra WSPU’nun resmi bir politikası oldu.

            Kasım 1911’de, Asquith kadınların oy hakkı mücadelesi için bir uzlaştırma bildirisini reddetti. Bunun üzerine, mücadeleci kadınlar İçişleri, Savaş ve Dışişleri Bakanlıklarının camlarını kırdılar.

            3- Hükûmet Mitinglerini Engelleme

            1905 yılında Manchester’da bir miting düzenlendi. Bu Winston Churchill’in Kuzeybatı Manchester seçimi için organize edilmişti. Edward Grey asıl konuşmacı idi. Christabel Pankhurst Grey’e sordu: “Liberal hükumet kadınların eşit haklar kazanma mücadelesine yönelik ne yapacak?”[15] Bu soru Grey tarafından cevaplandırılmadı. İkinci defaki denemeden sonra mücadeleci kadınlar cevap alamayınca mitingi engellemek istediler ve bu yüzden mahkeme kararı ile dışarı çıkartılarak miting yeri dışında tutuklandılar. Cezalandırmayı kabul etmediler ve bu yüzden Annie Kenney üç gün ve Christabel Pankhurst yedi gün hapis cezasına çarptırıldılar. Buna rağmen, hapse mahkum olmakla amaçlarına ulaşacaklarından emindiler. Metod mitingleri mümkün olduğunca liberal hükumetin kadınlara oy hakkı verme konusunda ne yapacağını sorarak engellemekti.

            Liberaller genel seçimleri kazandılar. Buna rağmen ilk defa Labour (İşçi) partisinin 29 üyesi Parlamentoya girdi[16] ki bu oy hakkı mücadelesinin geleceği için gerçekten önemliydi.

            4- Kundakçılık ve Diğer Zararlar

            Bu da cam kırma olayı gibi bireysel bir ataktı ki Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’nin, WSPU, politikasını değiştirdi. Christabel Pankhurst Temmuz 1912’de Kundakçılık kampanyalarını organize etmeye başladı. Böylelikle, WSPU 1913 yılında kundakçılık ataklarına hız verdi. Tren istasyonları, kriket pavyonları, yarış pistleri ve golf kulüpleri (oy yoksa golf de yok) ateş yakılarak tahrib edildi. Mücadeleciler aynı zamanda telefon kablolarını kestiler ve posta kutularına kimyasal madde koymak suretiyle mektuplara zarar verdiler.

            Kadınları destekleyenler arasında Frederic Pethick-Lawrance bulunmaktaydı. Kadınların Sosyal ve Politik Birliği’nin, WSPU, resmi üyesi olmamakla birlikte Lawrance zamanını ve parasını konuşmacı, kampanyacı ve kânûni yardımcı olarak harcadı.[17]

            Emmline Pethick-Lawrance[18] WSPU’nun liderlerindendi ki kundakçılık kampanyasına karşı olduğu için organizasyondaki görevinden alındı.

            Kundakçılık süresince;

·        Bayan White’ın evi 20 Mart 1913’de yakıldı (Bu atakta ölen insan ve hayvan olmadı).[19]

·      Hastings, St. Leonards’ta Parlamento üyesi olan Arthur du Cros’un evi mücadeleci kadınlar tarafından 14 Nisan 1913’de yakıldı.[20]

·       Manchester’deki Rusholue Sergi Merkezi 7 Aralık 1913’de tahrib edildi.[21]

·      Thomas Carlyle’nin Ulusal Portrait Galerisi’nde bulunan tablosu 17 Temmuz 1914’de tahrib edildi.[22]

·      Mary Richardson balta ile Ulusal Galeri’deki Venus by Velasquez tablosuna saldırdı.[23]

5- Açlık Grevi ve Kedi ve Fare (Cat and Muose) Antlaşması

            Oy hakkı elde etmek için verilen mücadele süresince yüzlerce kadın hapse gönderildi ve bunlardan bir çoğu açlık grevlerine gittiler. Açlık grevi kişisel olarak verilen bir karardı ve liderler tarafından onaylanmamıştı. Birçok mücadeleci hapishanede geçirmiş oldukları süreden dolayı uzun süren sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldılar.[24]

            İlk olarak Marien Wallace Haziran 1909’da açlık grevine gitti. Aynı yılın Eylül ayında Birmingham’da Winson Green Hapishanesi’ndeki mücadeleci mahkumlar açlık grevine gittiler ve zorla beslendirildiler. Aynı zamanda bayan Constance Lytton da açlık grevine gitti. O da aynı zamanda dört kez zorla beslendirildi.

            Zorla beslendirilme kararnamesini İçişleri Bakanı Herbert Gladstone yürürlüğe koydu.[25]

            Hapishanedeki mahkum kadınların sağlık durumları riskli görüldüğünden mahkumların geçici terhis antlaşması[26] 1913 yılında Parlamentodan geçti. Bu antlaşmanın amacı mahkumlara sağlıklarına kavuşmaları için süre vermek idi ve daha sonra hapishaneye dönmeleri istendi. Tabiki kadınlar asla geri dönmek istemediler.[27]

             IV- YORUM

            Kadınlar niçin oy kullanmak istedi? Bu kadın tarihi araştırmacıları için anahtar soru olmalıdır.

            Britanya’da kadınlar doğumdan ölüme kadar zayıf politik ve sosyal haklara sahipti. Kânûni olarak kadınlar kişi olarak sayılmıyordu. Babalarının ve evlilik yoluyla da kocalarının kontrolü altındaydılar. Mahkemeye veremez ve verilemezlerdi. Hatta antlaşma imzalama hakları bile yoktu. Evlendikleri zaman tüm mal varlıkları, kişisel malları dahil, kocalarına aitti.

            Kadınlar para kazanma hakkına da sahip değillerdi. Eğer bir kadın para kazandıysa bu doğrudan kocasına ödenmeliydi. Bu şartlar altında yaşamak mümkün değildi, bu yüzden ya mücadele edecek ya da öleceklerdi.

            Kadınlar oy kullanma yoluyla tüm haklarını elde edeceklerini düşündüler. Erkekler ile eşit haklara sahip olmak, aynı şartlarda aynı seviyede haftalık ile çalışabilmek, eğitilmiş olmak ve son olarak da Meclis üyesi seçilebilmek dahil olmak üzere.

            Kadınlar tüm kânûni yolları denediler. Bu toplum üzerinde olumlu etki oluşturdu ancak hükûmet ve Parlamento onları görmezlikten geldi. Erkekler toplum içindeki ve Parlamentodaki statülerini kaybetmekten korkuyorlardı.

            Uzun ve zorlu çabanın bir sonucu olarak, yapılan mücadeleyle erkeklerin otoritesi kırılmış oldu. Kadınları düşünmeden ülkeyi yönetemez oldular. Böylelikle kadınlar toplum da ve  ülke yönetiminde önemli yerler elde ettiler. Gelecek yaşamlarını eşit şartlar altında kurdular.

BİBLİYOGRAFYA

BARTLEY, Paula, Votes for Women 1860-1928, Hodder~Stoughton, 1988.

BIGG, Louisa, Should the Parliamentary Franchise be Granted to Women Householders ?, W.R.King 1879.

BILLINGTON-GREIG, Teresa, The Militant Suffrage Movement, Frank Palmer, 1911.

BLEASE, W.Lyon, The Emancipation of English Women, Constable 1910.

BROOKS, D.C., The Emancipation of Women, Macmillan, London 1970.

CADBURY, Edward and others, Women’s Work and Wages, T.Fisher Unwin, 1909

COUNT, William, Electoral Reform, George Vickers, London 1881.

FULFORD, Roger, Votes for Women, Faber~Faber, London 1958.

HAMILTON, Mary, Women At Work, Routledge and Sons Ltd, 1941.

HOLTON, Sandra Stanley, Suffrage Days, Stories from the Women’s Suffrage Movement, Routledge 1966.

KENNY, Annie, Memories of a Militant, Edward Arnold and Co. 1924

O’NEILL, W.L., The Women Movement, George Allen~Unwin, London 1969.

PANKHURST, Emmeline, My Own Story (1914), N.Y., Hearst International Library, Kraus Reprints, 1971.

PANKHURST, E.Sylvia, The Suffragette, Gay and Hancock Ltd. 1911.

____________, The Importance of the Vote, 8th ed., Women’s Press, London 1913.

PANKHURST, Sylvia, The Suffragette Movement, Virago 1977.

PUGH, Martin, Women and the Women’s Movement in Britain, 1914-1959, Macmillan 1992.

RAMELSON, Marian, Petticoat Rebellion, Unwin Brothers Limited, London  1976.

WHITE, Cynthia L., Women’s Magazines 1963-1968, Michael Joseph, London 1970

WYNNE NEVISON, Margaret, Five Years of Struggle for Freedom, Women’s Freedom League, 1908.

 [1] BARTLEY, Paula, Votes for Women 1860-1928, Hodder ~ Stoughton, London 1998, s.30

[2] Funk ~ Wagnalls Multimedia Encyclopedia.

[3] ROOKE, Patrick, Women’s Rights, The Wayland Documentary History Series, Wayland (Publishers) Ltd, London 1972, s.115.

[4] ‘Kızıl Doctor’ olarak adlandırıldı; radikal feminist yüksek dava avukatı, ATKINSON, Diane, The Suffragettes In Pictures, Foreward by Glenda Jackson, Museum of London, 1996

[5] ATKINSON, Diane, The Suffragettes In Pictures, Foreward by Glenda Jackson, Museum of London,

        1996, s.117.

[6] Funk ~ Wagnalls Multimedia Encyclopedia.

[7] PANKHURST, Emmeline, My Own Story (N.Y: Hearst International Library, 1914, Kraus Reprints,

        1971), s.4-9 / 270-283.

[8] PANKHURST, Emmeline, My Own Story (N.Y: Hearst International Library, 1914), s.4-9 / 270-283.

[9] PANKHURST, Emmeline, My Own Story (N.Y: Hearst International Library, 1914), s.4-9 / 270-283.

[10] PANKHURST, Emmeline, My Own Story (N.Y: Hearst International Library, 1914), s.4-9 / 270-

         283.

[11] BARTLEY, Paula, Votes for Women 1860-1928, Hodder ~ Stoughton, London 1998, s.46.

[12] BARTLEY, Paula, Votes for Women 1860-1928, Hodder ~ Stoughton, London 1998, s.49.

[13] Bu haftalık bir gazeteydi.

[14] ATKINSON, Diane, The Suffragettes In Pictures, Foreward by Glenda Jackson, Museum of London,

        1996, s.99.

[15] RAMELSON, Marian, Petticoat Rebellion, Unwin Brothers Ltd., London 1976, s.133.

[16] Kadın kuruluşlarından destek gördüler. Bunların arasında kadınlara büyük ölçüde destek sağlayan J. Keir Hardie ve Philip Snowden bulunmaktaydı. Ayrıca Başbakan Campbell-Bannerman da 1908 yılında ölümüne kadar kadınlardan taraf bir politika izledi.

[17] RAMELSON, Marian, Petticoat Rebellion, Unwin Brothers Ltd., London 1976, s.135.

[18] O aynı zamanda WSPU’nun işlerinden sorumlu müdürü ve haftalık Kadınların Oy Hakkı Gazetesi’nin editörüydu. ATKINSON, Diane, The Suffragettes In Pictures, Foreward by Glenda Jackson, Museum of London, 1996, s.9.

[19] ATKINSON, Diane, The Suffragettes In Pictures, Foreward by Glenda Jackson, Museum of London,

          1996, s.144.

[20] ATKINSON, Diane, The Suffragettes In Pictures, Foreward by Glenda Jackson, Museum of London,

          1996, s.145.

[21] ATKINSON, Diane, The Suffragettes In Pictures, Foreward by Glenda Jackson, Museum of London,

          1996, s.152.

[22] ATKINSON, Diane, The Suffragettes In Pictures, Foreward by Glenda Jackson, Museum of London,

          1996, s.163.

[23] BARTLEY, Paula, Votes for Women 1860-1928, Hodder~Stoughton, London, 1998, s.59.

[24] ATKINSON, Diane, The Suffragettes In Pictures, Foreward by Glenda Jackson, Museum of London,

          1996, s.124.

[25] RAMELSON, Marian, Petticoat Rebellion, Unwin Brothers Ltd., London 1976, s.164.

[26] Bu antlaşma Kedi ve Fare (Cat and Mouse) olarak bilinir. Içisleri Bakanı McKenna tarafından yürürlüğe koyuldu.

[27] RAMELSON, Marian, Petticoat Rebellion, Unwin Brothers Ltd., London 1976, s.165.

Bookmark.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.