didem felaket indir / Didem Engin (@_didemengin) • Instagram fotoğrafları ve videoları

Didem Felaket Indir

didem felaket indir

Yazarlar

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) kararı ne olacak?

Merkez Bankası, faizi inecek mi yoksa sabit mi tutacak?

Piyasaların gözü faiz kararının açıklanacağı 23 Şubat  perşembe gününde

TCMB yılın ilk toplantısında piyasa beklentilerine paralel politika faizini yüzde 9'da sabit tutmuştu.

Geçtiğimiz yıl toplamda baz puanlık faiz indirimine gidilmişti.

Karar metninde 'mevcut politika faizinin yeterli olduğu' ifadesine yer vermemesi dikkat çekmişti.

Karar metninde enflasyonda iyileşmelerin görülmeye başlandığı belirtilmişti.

Ekonomistler tarafından tekrar bir faiz döngüsünün başlayabileceği ve Merkez Bankası'ndan indirim sinyali şeklinde yorumlanmıştı.

PPK duyurusunda, jeopolitik riskler ve faiz artışlarının da etkisiyle gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyon endişelerinin sürdüğü kaydedilmişti.

Merkez Bankası'nın aldığı karar 'bekle - gör' şeklini almıştı.

Yeni bir hareket başlar mı?

Enflasyon vurgusundan dolayı seçime kadar 'faiz indirimi' gelebilir diyen de var

'Sabit bırakır' diyen de var

İşte piyasanın tahmini

TCMB'den indirim bekliyor.

Politika faizin baz puan indirimle yüzde 8'e indireceği yönünde.

En düşük beklenti faizin baz puan indirimle yüzde 7'ye düşürüleceği yönünde.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da faizleri daha da düşüreceğiz açıklaması yapması sonrasında şubat toplantısında faiz indirimine kesin gözüyle bakılıyordu.

Ancak Kahramanmaraş merkezli 10 ili vuran depremler sonrası çalkantılı dönem hesapları değiştirebilir.

Depremin etkisiyle finansal piyasalarda dalgalanma sebebiyle, benim gibi faiz değişikliğine gidilmesini beklemeyen kesimde var.

Kısaca,Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasıbu toplantıyı pas geçebilir.

ABD'li yatırım bankası JP Morgan, baz puanlık faiz indirimi beklediğini açıkladı.

Goldman Sachs ekonomistleri, politika faizini baz puan indirmesi ile faizi sabit tutma olasılığını eşit düzeyde gördüğünü açıkladı.

Morgan Stanley ekonomistleri, baz puan faiz indirimine gitmesini beklediğini açıklamıştı, fakat yayımlanan notta, "Ancak deprem felaketi ve acil afet yardımı için özellikle devlet bankaları tarafından sağlanacak desteklere duyulan ihtiyacın baz puanlık daha büyük bir faiz indirimi veya Mart toplantısında ilave bir faiz indirimi olasılığını artırdığı görüşündeyiz" ifadelerini kullandı.

  • Kredi kartı ayarlarınıza dikkat!23 Haziran Cuma,
  • Makineciler ne istiyor?22 Haziran Perşembe,
  • Zam geldi! Hem de ne zam20 Haziran Salı,
  • Bursa'da emekliler zamları halayla karşıladı!19 Haziran Pazartesi,
  • Bankalar konutta kredi musluklarını açmalı! 16 Haziran Cuma,
  • Ekonomide kritik gün yarın!15 Haziran Perşembe,
  • Emeklilerin davası Yargıtay'da! 14 Haziran Çarşamba,
  • Ticaret haddimiz ne oldu? 13 Haziran Salı,
  • Bursa'da sanayici işçi arıyor!12 Haziran Pazartesi,
  • Bursa'da kurban fiyatları ne kadar?09 Haziran Cuma,
Yazarın Tüm Yazıları

Didem Madak: Seçme Şiirler

"Çiçekli şiirler yazmak istiyorum bayım!" Didem Madak&#;ın kısacık ömrüne sığdırdığı şiirlerinden bir kaçını okurlarımızla paylaşıyoruz

Gazete Kadıköy okuyucularına ülkemizden ve dünyadan usta yazar ve şairlerin eserlerinden küçük alıntılarla oluşan bir “köşe” açtı. Amacımız bir edebi seçki hazırlamak ya da edebi değerlendirmelerde bulunmak değil. Bir gazete köşesi ölçeğinde edebiyat hayatından bazı ilginç satırları hatırlayıp bellek tazelemek ve yazıların yer aldığı kitapları okuyucularımıza hatırlatmak İyi okumalar diliyoruz.

DİDEM MADAK (8 Nisan 24 Temmuz )

8 Nisan ’de İzmir’de dünyaya gelen Didem Madak, 13 yaşındayken annesini beyin kanseri nedeniyle kaybetti. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesine devam eden Madak’ın ilk şiirleri ‘Sombahar’ ve ‘Ludingirra’ dergilerinde yayımlandı. ‘Grapon Kâğıtları’ isimli ilk kitabı ‘İnkılap Kitabevi Şiir Ödülü’nü aldı

“Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım” adlı şiiri ‘New European Poets’ antolojisinde Türkiye’yi temsil etti. Sonraki yıllarda Ah’lar Ağacı ve Pulbiber Mahallesi olmak üzere iki kitabı daha yayımlandı.

Varlık Dergisi’ne verdiği söyleşide “yaşlanmak benim için bir ütopya gibi” diyen şair 24 Temmuz’da henüz 41 yaşındayken kanser nedeniyle aramızdan ayrıldı. Didem Madak’ı saygı ve özlemle anıyor Metis Yayınları tarafından okurla buluşturulan Ah’lar Ağacı, Grapon Kağıtları ve Pulbiber Mahallesi şiir kitaplarından birkaç şiiri paylaşıyoruz.

Yüzüm Güvercinlere Emanet

Gecenin vitrinine konulmuş
Büyük bir yakut parçasıydı sabah
Mahalle kahvelerinde
Sıcak çaydan adamların
Yüzleri ağarırdı ilk ışıklarla
Gençlerin güzellerinin makbul olduğu
Tek ülkeydi ülkem
Benimse yüreğim
Koltuk altına sıkıştırılmış,
Yenik bir tavla maçı ertesiydi.

Kumların görmeyeceği yerlerime dokunurdu sabah
Akşamdan kalma titrek ellerini
Sevecenlikle dolaştırırdı kirlenmiş atmosferimde
Dişler arasında çıtırdayan bir çekirdek gibi
Açardım gözlerimi birden
Kırık tahta masalara öykünür, bir sigara yakardım
Dudaklarıma yapışır, yakardı dudaklarımı
Gu-guk-guk! gu guk-guk! taneleri
Sarhoşluğuyla avunurdu tırnaklarım
Bardak diplerinden vişme-cin pıhtıları kazırdı
Her şey açıklığa kavuşurdu

Gözlerim ormanda kaybolmuş çocuk gözü renginde
Acemi ve pazartesi olurdu
Kara sürmeler çekerdim gözlerime
İzinliydim nasıl olsa dezavantajı bol şiirler yazmaya

Tartıl be abla! derlerdi
Karınca gibi ince belli çocuklar
Güvercinlere yem at
Sevgiline bir gül hediye et
Bulvar yolundan geçen otobüslere
Hiç binmemiş olduğumu bilmezlerdi
Üzümlerden ayrı bir üzümdüm
Bilmezlerdi
Bir üzüm yüzsüzlüğüyle:
Tartın beni derdim
Tartardı çocuklardan biri
Binalar eğilir bakardı iç çekerek
Camları ışıldardı.
Küçük, nasırlı bir avuçtan
Avuçlarıma dökülürdü tüm şehir
Alır yüzüme sürer
Güvercinlere emanet ederdim yüzümü
Aç gagalarını ıslatırdı gözyaşlarım

Kurumlu bir saat kulesi kur yapardı bana,
Çeyrek geçmişiyle övünen o topal.
Bir gül uzatırdı çocuklardan biri
Ellerimden güle yalnızlık batardı
İçi bulanırdı yalnızlığımın
Kusardı serseriliğini en görkemli meydana.

(Grapon Kağıtları)

Bıktığım Şeyler ve Yeşil Fanila

Gözlerin bir yeşil fanilaydı balkonda uçuşan
Sicim yağmur taklidi
Bıkmıştım zor geçen kışlarımı anlatmaktan
Bardağa birkaç çiçek ıslamaktan.
Parmağımın ucunda kırmızı kenarlı bir bulut
Onu uzatırdım sana, yalnızlık gibi iri bir damla
Parmağıma düşen bir damla kandı aşk.

Seni sevince pazara çıktım sevinçten
Enginar aldım “süper enginarlar” diye bağıran adamdan
Oturup ağladım sonra, şaşırdın.
Bu “süper” oluşta canımı acıtan bir şeyler vardı.
Canımın acısıydın.
Ben bir tek o canı unutmamak için her şeyi hatırlamıştım.
Sevişmiştik.
Evde binlerce tespih böceğinin ayak izleri
Sevişmiştik.
Biri başımdan aşağı pırıltılarla dolu bir sözlüğü 
boşaltmış gibi
Seni sevince kıpırdayan her şiiri
Kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum.

Sonra gittin.
Birlikte kışlıkları naftalinleyecektik.
Söz vermiştim unutmayacaktım gözlerini
Bir yeşil fanila gibi ipte, alıp ütüleyecektim.
Herkese iyi akşamlar demeyi öğretecektim gözlerine.
Sonra gittin.
Çocuk oldum bir daha, ağladım.
Kaç şiir, kaç kere sular altında kaldı.
Kitaplar, aşk, her şey.
Her şeyi son bir kere daha kurtaramazdım.
Keşke nane şeker gibi mentollü bir buluttan doğaydım
Sonra gittin.
Beyaz bir küf büyüdü evde, tersten yağan kar gibi.
Keşke dünya toz şekeri ile kaplı olsaydı.
Çocuk oldum sonra ağladım, yağmur bile beni ayıpladı.
Söz dedim, söz verdim.
Ruhumu gömdüğüm yer hala belli.
Güneşi özledim, sonra seni
Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım.

Sonra gittin
Gözlerin bir yeşil fanila unutulmuş balkonda
Sicim yağmur taklidiydi
Artık iyice inceldi.

(Grapon Kağıtları)

Siz aşk'tan n'anlarsınız bayım?

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!

Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse gözyaşlarım
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin allahını bilirim bayım

Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım

Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!

Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.

Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.

Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!

(Ah’lar Ağacı)

Kalbimin En Doğusunda
Aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda
İçimde yağmur duasına çıkmış birkaç köy
Birkaç köy sular altında.
Kalbimin doğusu,
Her resme güneş çizen bir çocuktu.
Gam yükünün kervanları yürürdü dudaklarımda
Kavruk ve çatlaktı dudaklarımın toprakları.
Ölümün ötesinde bir köy vardı
Orda, uzakta, kalbimin en doğusunda
Şimdi bana yalnızca
Dertli türkülere duyduğum karşılıksız aşk kaldı.

Güzel beyaz bir tay doğururdu her sene hafızam
Yorgundu oysa
Durmadan, durmadan hatırlamaya koşmaktan.

Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı.
Okyanusları mavi olmayan.
Benim için hayat,
Kalbi kalpazanlıktan kırk sene yatmış çıkmış bir adamdı.
Geçmişim acıyor şimdi, yalnız benim değil
Benim ülkemin geçmişi de acıyor mesela.
Bilirdim oysa ilk badem ağaçları çiçek açar baharda.
Bilirdim çiçek satan çingene kızlarını
Onlar bütün şimdileri, bütün zamanlara
Bir gül parasına satardı.
Oğlan kıza bir gül alsa
Bilirdim odur en kırmızı zaman.
Adına aşk diyorlardı
Kalbimin en doğusunda bir yalan dünya vardı.

Kim bir şairi kırsa
Şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela
Bilirim kim dokunsa şiire
Eline bir kıymık saplanacak.
Bilirim kırılmış dizeleri tamir etmez zaman
Yorgunum oysa
Durmadan kendime bir tunç uyak aramaktan.

Aşkın kanununu tahsil etmiştim kalbimin en doğusunda
Boş salıncaklar gibi gıcırdayarak konuştum karanlıkla
Kediler gibi mırıldanarak.
Alkolden bir denize bıraktım kalbimi
Kırmızı bir sandal gibi,
Arka sokaklarda sarhoş konuştum karanlıkla.
Avuçlarımla konuştum,
Allah büyüktür diyen insanlar gibi.
Kedi dili bisküvilerinin bir pastayla konuşması gibi
Yumuşak ve kremalı konuştum onunla.
Baharda leylaklar açardı boynumda
Mor ve pembe konuştum karanlıkla
Gece açılıp gündüz kapanan bir parantezdim,
Sözler vardı içimde işe yaramayan
Sözlerle konuştum karanlıkla
Önce söz yoktu kalbimin en doğusunda
Sözler
Bir yağlı urgandı acıyı boğmaya yarayan.

(Ah’lar Ağacı)

Pulbiber Mahallesi Tarihi

Mahallemizde fazla aşk, fazla kediyi, fazla kedi fazla felaketi kovalardı.

Havaya ateş eden tabancalardı isli binalar.

Herkes şiir kişisiydi, Zeyna şiir kedisi

Gözleri fotoğraflarda kırmızı çıkan bir albino

Herkesin badiresi vardı, herkesin felaketi

Alışverişlerde bir badireye iki felaket trampa.

Bir deliydi mahallemiz ilaçlarını içmeyi unutmuş

Mahallenin sapığı mantosunun önünü açıp

Düşlerinin pul pul dökülen derisini gösterdi Leman’a

Minör hayatların majör depresyonu,

Eklem yerlerinde iyileşmezdi egzama.

Ay sedefe yakalanmış yüzüyle

Saklanırdı bulutların arasında

Aniden açılan bir bavuldan

Sokağın ortasına, tekerlenerek çıkardı sonra.

Fazla sıkmaktan kopmuş diş teller sarkardı ağzımızdan

Dükkân çoktan senindi bizde ahenk kalmış olsa.

Komşulaar… Komşular! Yetişin ritmimi bozdular.

“Sus kıııızz somyanın yayı mı fırladı bir tarafına…”

Mahallemizde her şey grafiti sanatına hizmet ediyordu

Sprey boya kusardı duvarlarımız sabahları

“Çöp tenikesini orozpu karı gibi gezdirme lan”

Şiir şiir olalı böyle şiirsizlik görmemişti.

Acılarınızın karnı bahar olmuş madam dedi Zeyna!

Kelimeler içimde film çeviriyorlardı

Karnımdan şarkılar çıkacak Zeyna dedim

Karnımdan ışıklar…

Karnım otuz yedi ekran bir televizyona dönüşecek

Ve izlenme oranı yüksek bir paranoyak gibi,

Güneş sisteminden uzaklaşan bir gezegen gibi

Karnımdan çıkan şiirleri yazacağım.

Ve sonra göbek deliğime basıp şiiri kapatacağım.

Bu son derece acıklı durum için ne yapabiliriz Zeyna?

Elleri titreyen Türkan Şoray için ne yapabiliriz,

Leğende çırpınıp duran balıklar için?

Ay böyle tencere kapağı gibi yuvarlanırken sokakta

Ortalığa çeki düzen verecek bir kadın lazım

Önce acısını almak,

Şerit şerit soymak, sonra bekletmek biraz tuzlu suda…

Kara sularını akıtmak lazım.

Bunlar bizim tariflerimiz, mahallemizin

Kim koklasa hayat pişirmiş bu kızları der.

Dünyaya bir kadın eli değse Zeyna!

Şöyle ağır bir hali gibi çırpılsa

Tozlar havalansa… 

(Pulbiber Mahallesi)

Karşılıksız Hayat

Evet efendimiz!

Bahçedeki yaprakları süpürdüm

Kediye sütünü verdim, işe geç gitmedim

Kirayı yatırdım, fazla içmedim

Balkabağını parlattım efendimiz

Yılbaşında kabak tatlısı da yaparız.

Hayır, şeytanım çatlamadı, çatlamıyor.

Islık çalmam ve parmaklarımı hiç kıtlatmam

Yarın karlar erirse,

Yüzüm geçit verirse gülümserim birilerine

Peki gülümserim efendimiz

Başka emriniz?

(Pulbiber Mahallesi)


nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası