kehf 84 85 fazileti / Kehf Suresi 84. Ayet Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı

Kehf 84 85 Fazileti

kehf 84 85 fazileti

Kehf Sûresi 84. Ayet Tefsiri




Kehf Sûresi Hakkında

Kehf sûresi 110 âyettir. Mekke’de inmiştir. İsmini, 9-26. âyetleri arasında anlatılan “Ashâb-ı Kehf” kıssasından almıştır. Mushaf tertibine göre 18, iniş sırasına göre 69. sûredir. 

Kehf Sûresi Konusu

Kehf sûresi, giriş kısmında Kur’ân-ı Kerîm’den, onun indiriliş maksadından, Kur’an’ın tâlimatları karşısında insanların “iman eden ve iman etmeyen” olarak ikiye ayrıldıklarını; bunlardan iman edenlerin çok güzel mükafatlara nâil olacaklarını, iman etmeyenlerin ise cezalandırılacaklarını beyân eder. Resûlullah (s.a.s.)’e vazifesinin sadece tebliğ olduğunu, bunun ötesine geçip insanları İslâm’a davette kendini telef edecek derecede yorucu bir yola girmemesini tavsiye eder.

 Sûrede esas konu olarak dünya hayatının ve âhiret hayatının mâhiyeti, bu münâsebetle dünyanın gelgeç sevdâlarına aldanmayıp Allah’a ve âhirete imanın önemi üzerinde durulur. Bu konu, pek dikkat çekici bir üslupla anlatılan Ashâb-ı Kehf kıssası, biri bahçeleri olan varlıklı ve şımarık, diğeri oldukça fakir iki kişinin hikâyesi ve dünya hayatının fanîliğiyle alakalı çarpıcı bir örnekle dikkatlere sunulur. Bu arada insanların mahşer yerinde toplanması ve amel defterlerinin açılıp içinde küçük büyük her şeyin sayılıp döküldüğünü, hiçbir ayrıntının bile ihmal edilmediğini gören inkarcı suçluların hazin hallerinden bir manzara arzedilir. Tekrar Kur’an’ın ana mesajlarına dikkat çekildikten sonra, anlaşılması bakımından insan aklının sınırlarını zorlayan Hz. Mûsâ ile Hz. Hızır kıssasına geçilir. Bu kıssada ilm-i ledün konuşur; üç misalle sır perdesinin kenarı azıcık açılır, kader muammasından iğne ucu kadar bir nokta aydınlanır, sonra tekrar kapatılır. İlm-i ledünden siyaset ve saltanat ilmine geçilir. Bu hususta da Hz. Zülkarneyn’in emsalsiz dünya saltanatının ana noktalarına temas edilir. Fakat bu dünyada iyi veya kötü nasıl bir saltanat sürülürse sürülsün kâinatı altüst edecek olan kıyamet dehşetinin kaçınılmaz olduğuna vurgu yapılarak, kârlı çıkacak olanların yatırımlarını âhiret hayatına yapanlar; zararlı çıkacak olanların ise âhireti hesaba katmadan çalışanlar olacağı belirtilir.   

Kehf Sûresi Nuzül Sebebi

Mushaftaki sıralamada on sekizinci, iniş sırasına göre altmış dokuzuncu sûredir. Gåşiye sûresinden sonra, Nahl sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Ancak 28. âyeti ile 83 ve 101. âyetlerinin Medine’de indiği rivayeti de vardır Nüzûl sebebi olarak tefsir ve siyer kaynaklarında şöyle bir olay anlatılmaktadır: Müslümanların sayısının çoğalması üzerine müşrikler, Resûlullah’ın peygamber olup olmadığını araştırmak için Nadr b. Hâris ile Utbe b. Muayt’ı Medine’deki yahudi âlimlerine gönderip kendilerine şu tâlimatı vermişlerdi: “Muhammed’in durumunu onlara sorun, vasıflarını ve söylediklerini anlatın; onlar kitap ehlidir, peygamberler hakkında bizim bilmediklerimizi bilirler.” Bu iki adam, Medine’ye giderek meseleyi yahudi âlimlerine anlattılar. Onlar da, “Muhammed’e, geçmiş zamanlarda mağaraya sığınmış gençleri; dünyanın doğusunu ve batısını dolaşmış olan adamı; rûhun ne olduğunu sorun; eğer bunları size bildirirse o bir peygamberdir, ona uyun; aksi takdirde bir falcıdır, ona istediğinizi yapabilirsiniz” dediler. Nadr ile arkadaşı Mekke’ye dönüp bunları Hz. Peygamber’e sordular. O da “Sorularınıza yarın cevap veririm” dedi. Fakat “inşallah” demesi gerekirken bunu ihmal ettiği için o günden itibaren on beş gün vahiy gelmedi. Bunun üzerine Mekke halkı, “Muhammed bize, ‘Sorularınıza yarın cevap veririm’ diye söz vermişti. Ancak aradan on beş gün geçtiği halde hâlâ sorularımıza cevap vermedi” diyerek dedikoduya başladılar. Hz. Peygamber’e vahyin gecikmesi sırasında iyice bunaldığı bir sırada Cebrâil yukarıdaki soruların cevabını içeren Kehf sûresi ile İsrâ sûresinin 85. âyetini getirdi (İbn Âşûr, XV, 242-244). Tefsir ve siyer kaynaklarından bu rivayeti nakleden İbn Âşûr, Ashâb-ı Kehf hakkında Hz. Peygamber’e soru sormaya Kureyşliler’i teşvik edenlerin, ticaret maksadıyla Mekke’ye gelen bazı hıristiyanlar veya Kureyş’in Suriye ticaret yolu üzerinde bulunan kiliselerdeki hıristiyan din adamları olabileceğini söylemektedir (XV, 259-260). Elmalılı Muhammed Hamdi de yukarıdaki rivayeti geniş şekliyle naklettikten sonra, hadis tekniği açısından bu rivayetin zayıf olduğunu, buna dayanılarak sûrenin tefsir edilmesinin doğru olmayacağını ifade etmektedir. Elmalılı’ya göre sûrenin baş tarafındaki âyetler gösteriyor ki esas iniş sebebi, “Allah çocuk edindi” denilmiş olmasıdır. Sûre, bunun ilmî dayanağı bulunmayan büyük bir yalan olduğunu açıklamak, bu sözü söyleyenleri uyarmak ve onları tevhide davet etmek için indirilmiş, Zülkarneyn ile ilgili sorunun cevabı da bunun tamamlayıcısı olmuştur (V, 3220).

Kehf Sûresi Fazileti

Kehf sûresinin faziletiyle alâkalı rivayetlerden birkaçı şöyledir:

Berâ b. Âzib (r.a.)’in dediğine göre bir adam Kehf sûresini oku­yordu, yanında da iki uzun iple bağlı bir at vardı. Derken bir bulut adamın üzeri­ne doğru inmeye başladı. Bulut yaklaştıkça yaklaşıyordu. At bundan dolayı ürktü ve huysuzlardı. Sabaha çıkınca o zat Nebî (s.a.s.)’e gelerek hâdiseyi anlattı. Resûlullah (s.a.s.): “O, kalbe huzur veren bir melektir, Kur’an okuduğun için inmiştir” buyurdu. (Buhârî, Fezâil 11; Müslim, Müsâfirîn 240)

Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Kim, Kehf sûresi­nin başından on âyet ezberlerse deccâlden korunmuş olur.” (Müslim, Müsâfirin 257)

“Kim, Kehf sûresinin son on âyetini okursa deccâlin fitnesinden korunur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 446)

“Her kim Cuma gecesi Kehf sûresini okuyacak olursa, bir nûr kendisi ile Beyt-i Atîk arasındaki mesâfeyi onun için aydınlatır.” (Dârimî, Fezâilü’l-Kur’ân 18)

“Kim Kehf sûresinin baş tarafları ile sonlarını okursa, bu sûre onun için tepeden tırnağa kadar bir nûr olur. Kim de tamâmını okursa, onun için gök ile yer arasında bir nûr olur.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III,439)

“Kim, Kehf sûresini indirildiği gibi okursa sûre, kıyamet günün­de onun için bir nûr olur.” (Beyhakî, Sünen, III, 249)

اِنَّا مَكَّنَّا لَهُ فِي الْاَرْضِ وَاٰتَيْنَاهُ مِنْ كُلِّ شَيْءٍ سَبَبًاۙ ﴿٨٤﴾

Karşılaştır 84: Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve hâkimiyet sahibi kıldık. Ve onu hedeflerine ulaşmak için lâzım gelen akıl, ilim, kuvvet ve idarecilik gibi vasıflarla ve imkânlarla donattık.

TEFSİR:

 ذُو الْقَرْنَيْنِ  (Zülkarneyn), kelime olarak “iki karn sahibi” demektir. Karn ise; “asır, boynuz, aynı zamanda yaşayan topluluk, bir toplumun başı, efendisi” gibi anlamlara gelir. Dolayısıyla “Zülkarneyn” terkibinde şu mânalar mülâhaza olunabilir:

  Zülcenâheyn vasfına benzer, “iki kanatlı” yani işin zâhiri ve batınıyla her yönüne vâkıf, dâhi, kemâl sahibi kimse.

  Görünene ve görünmeyene sahip, dünyanın doğusuna da batısına da hâkim, dolayısıyla cihangir bir padişâh. Nitekim burada anlatılan kıssasında Zülkarneyn (a.s.)’ın batıya, doğuya ve dünyanın başka yerlerine seferler yaptığı zikredilmektedir.

Hz. Zülkarneyn’in peygamber olup olmadığı tartışmalı olmakla birlikte, iyi bir mü’min ve muvahhid olduğu konusunda görüş birliği vardır. Allah Teâlâ ona büyük bir saltanat, kudret ve hâkimiyet lütfetmiştir. Ona, istediği her işi yapıp başarabilecek vasıtalar ve imkânlar vermiştir. Hz. Nûh’un oğlu Yâfes’in soyundandır. İbrâhim (a.s.) zamanında yaşadığı, hattâ onunla birlikte haccedip duasını aldığı söylenir. Kâfirlerle mücâdele etmiş, ezilen toplumlara yardım da bulunmuş ve tevhidi yaymaya çalışmıştır.

Nakledildiğine göre yeryüzünün tamamına Sadece dört kişi hâkim olabilmiştir. Bunların ikisi mü’min, ikisi kâfirdir. Mü’min olanlar, Hz. Zülkarneyn ile Hz. Süleyman; kâfir olanlar ise Nemrûd ve Buhtünnasr’dır. Hükmünü bütün dünyaya icrâ edecek beşinci bir şahıs da bu ümmetten olacaktır. O da; “Allah, İslâm’ı bütün dinlere üstün ve hâkim kılacaktır.” (Tevbe 9/33) âyeti mûcibince Mehdî (a.s.)’dır. (Kurtubî, el-Câmi‘, XI, 47-48)

Zülkarneyn (a.s.)’ın yeryüzünün doğularına ve bâtılarına ulaşmaya nasıl güç yetirebildiği sorulunca Hz. Ali şu cevâbı vermiştir: “Bulutlar boyun eğdirilir, lâzım olan her şey emrine verilir, nûrlar ona açılır da geceyle gündüz kendisi için eşit olurdu.” (İbn İshâk, es-Sîre, s. 185)

Âyetlerin iniş sebebiyle ilgili şu hâdise nakledilir:

Resûlullah (s.a.s.), Mekke’de yaşamış olan eski kavimlerin başından geçen ibretli hâdiseleri anlatırken yahudiler ve İranlılar da, geçmiş ümmetlerin hikâyelerini kendilerine göre anlatmaya başladılar. Bu arada Medine’de, âhir zamanda gelecek peygamberin kendi içlerinden çıkacağına inanan yahudiler vardı. Bunlar, Mekkeli müşriklere:

“Orada bir peygamber çıkmış, eğer o gerçek bir peygamberse kendisine Ashâb-ı Kehf, Zülkarneyn ve rûhun mâhiyeti hakkında mâlumat sorun! Şâyet Ashâb-ı Kehf ile Zülkarneyn için tam, rûhun mâhiyeti hakkında da kısmen cevap verirse, gerçekten peygamberdir; kendisine tâbî olun! Fakat o, bu üç şeyden haber veremezse, yalancıdır!” dediler.  Mekkeli müşrikler de Peygamberimiz (s.a.s.)’e gelerek: “Ashâb-ı Kehf ve doğu ile batıya sefer yapan Zülkarneyn kimdir? Rûhun mâhiyeti nedir?” diye sordular. Bunun üzerine Kehf Sûresi nâzil olarak orada Zülkarneyn’den bahseden bu âyetler de inmiş oldu.  (Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 306; Âlûsî, Rûhu’l-me‘ânî, XVI, 24)

Bahsedildiği üzere maddi ve manevî imkanlarlaa donatılan Zülkarneyn (a.s.) seferlerine başlıyor. İlki batı tarafına:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Kehf Sûresi Ayetler:

1 2 - 5 6 7 - 8 9 10 - 12 13 14 - 16 17 - 18 19 - 20 21 22 23 - 24 25 - 26 27 28 29 30 - 31 32 - 33 34 35 36 37 38 - 39 40 - 41 42 - 44 45 46 47 48 49 50 - 51 52 - 53 54 55 - 56 57 58 - 59 60 61 62 - 64 65 66 67 - 70 71 - 73 74 75 76 77 78 - 79 80 - 81 82 83 84 85 - 88 89 - 91 92 - 93 94 - 98 99 - 101 102 103 - 106 107 108 109 110


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/nas-suresinin-fazileti-191872-m.jpg
Nas Suresinin Fazileti

Nâs sûresi Mekke’de inmiştir. 6 âyettir. Kur’ân-ı Kerîm bu sûre ile sona ermektedir. İsmini, 4. âyet hâriç, âyetlerinin sonlarında tekrarlanan ve “ins ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2018/04/hafızayı_güclendiren_1-702x336.jpg
Dilek ile İlgili Ayetler

Dilek kelimesi sözlükte, “olması istenen şey, istek, arzu, talep, ricâ, temenni” anlamlarına gelir. Kur’an-ı Kerim’de istek, dilemek, temenni vs. hak ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2019/05/felak-suresi-118220-m.jpg
Felak Suresi Okunuşu ve Anlamı

Felâk suresi, Medine döneminde nüzul olmuştur. Felâk suresi, 5 âyettir. Felâk, “sabah aydınlığı” demektir. FELAK SURESİ ARAPÇA Felak Suresi Arapça ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/felak-suresinin-fazileti-191847-m.jpg
Felak Suresinin Fazileti

Felak sûresi Mekke’de inmiştir. 5 âyettir. İsmini birinci âyetin sonundaki “yarmak, aydınlık, sabah” mânalarına gelen اَلْفَلَقُ (felak) kelimesinden ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2023/06/devlet-yonetimi-ile-ilgili-ayetler-191864-m.jpg
Devlet Yönetimi ile İlgili Ayetler

Devlet kelimesi sözlükte, “belli bir toprakta veya toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun olu ...


Copyright © 2019 Kuran ve Meali. Hiçbir ticari kaygısı yoktur.

kuranvemali.com altında yayınlanan içeriklerin tüm hakları mahfuzdur. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi içeriklerin tamamı izinsiz kullanılamaz.

Kehf suresi 84 85 ayet ne için okunur?

İçindekiler:

  1. Kehf suresi 84 85 ayet ne için okunur?
  2. Kehf suresi okumak neye iyi gelir?
  3. El Kehf suresi ne anlatıyor?
  4. Kehf süresi kac sayfa?
  5. Kehf süresi ne zaman okunur?
  6. Kehf Suresi hangi olay üzerine inmiştir?
  7. Kehf suresi ne anlama gelir?
  8. Kehf Suresi kaç defa okunur?
  9. Isra suresi kaçıncı cüzde kaçıncı sayfada?
  10. 15 cüz hangi ayetler?

Kehf suresi 84 85 ayet ne için okunur?

Ayetlerin Fazileti (Güç,Kuvvet,İşler Kolaylaşır,Kapılar Açılır)

Kehf suresi okumak neye iyi gelir?

CUMA GÜNÜ KEHF SURESİOKUMANIN FAZİLETİ Rivayetlere göre Hz. peygamber şöyle buyuruyor. “Her kim Cuma gecesi veya günü Kehf Sûresi'ni okursa, o kişiye okuduğu yerden Mekke-i Mükerreme'ye kadar ulaşan bir nûr ihsân edilir. Bir dahaki cumaya ve üç gün fazlasına kadar (yapacağı günahlar) kendisi için bağışlanır.

El Kehf suresi ne anlatıyor?

Kehf Suresi(Arapça: سورة الكهف) Kur'an'ın 18. suresidir. Sure 110 ayetten oluşur. ... Surede, inançları sebebiyle öldürülmekten kurtulmak için bir mağaraya sığınan ve Ashab-ı Kehf(mağara arkadaşları) olarak isimlendirilen Romalı gençlerin yaşamı, Musa'nın yaşadığı olaylar, Zülkarneyn ve Yecüc ve Mecüc konuları anlatılır.

Kehf süresi kac sayfa?

Kehf Suresi, Kuran- Kerimin on sekizinci suresidir. Sayfa292'den itibaren başlamaktadır. Cüz olarak on beşinci cüz içerisinde bulunmaktadır.

Kehf süresi ne zaman okunur?

Kuran-ı Kerim'de yer alan Kehf Suresiokumanın faziletleri oldukça önemlidir. Özellikle de cuma günleri okunmasıtavsiye edilen Kehf Suresininbu mübarek günde okunmasıile mükafatları artmaktadır.

Kehf Suresi hangi olay üzerine inmiştir?

28. âyetin Medine döneminde indiğide rivayet edilmiştir. ... Sûre, adını; ilk defa dokuzuncu âyette olmak üzere, birkaç yerde geçen "kehf" kelimesinden almıştır. Kehf, mağara demektir. Sûre de temel konu olarak, inançları sebebiyle öldürülmekten kurtulmak için bir mağaraya sığınan gençlerin mucizevî hâlleri, ayrıca Hz.

Kehf suresi ne anlama gelir?

Kehfkelimesi Türkçe'de "mağara" anlamınagelir.

Kehf Suresi kaç defa okunur?

Allahü Teala en kısa zamanda okuduğu ve devam ettiği bu sure hürmetine o kuluna kısa zamanda evlenmek nasip eder. Dargın olan eşlerin aralarının düzelmesi için de 3 veya 7 kere okunursa, eşlerin arası düzelir.

Isra suresi kaçıncı cüzde kaçıncı sayfada?

İsra Suresininbulunduğu sayfa281. sayfadır. Bu sayfadanbaşlayan bu sure292. sayfayakadar devam etmektedir. Surenin bulunduğu cüzise 15. Cüzdür. İsra, Hz.

15 cüz hangi ayetler?

Cüz, iki sureden oluşup, Kuran-ı Kerim'in 281. sayfası ile 300. sayfaları arasında yer almaktadır. 111 ayettenoluşan İsrâ Suresi'nin 1. Ayetinden başlar 111. Ayetinde sona erer. 110 ayettenoluşan Kehf Suresi'nin 1. Ayetinden başlar 75.
Kehf Suresi ve Faziletleri

Kehf Suresi ve Faziletleri dualar hazinesinde.

Kehf Suresi'nin Faziletleri
Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Kim Kehf Suresini başından on ayet ezberlerse, Deccâl'ın şerrinden korunur.”
“Kim Kehf Suresini okursa, bulunduğu yer ile Mekke arası kendisi için bu okuma nedeniyle aydınlanıp nur olur. Kim Kehf suresinin sonundan on ayet okursa, sonra da Deccal çıksa, artık ona zararı dokunmaz.”
“Kim cuma günü Kehf Suresini okursa, onun için ayağını bastığı yerden göğe kadar bir nur fışkırır. Bu nur kıyamet günü onun yolunu aydınlatır ve o kişinin iki cuma arasında işlemiş olduğu küçük günahlar bağışlanır.”
“Azamet ve büyüklüğü yer ile gök arasını dolduran sureyi size haber vereyim mi? Bu sureyi yazana da yine yer ile gök arasının dolusunca ecir vardır. Kim onu cuma günü okursa, iki cuma arasında işlediği küçük günahları magfiret olunur. Bu sure Kehf suresidir.”
“Kim Kehf Suresinin son beş ayetini okuyup yatarsa, Allahü teala onu istediği saatte uyandırır.”
Kehf Suresi okunan eve o gece şeytan girmez.”
“Kim herhangi bir gecede Kehf suresinin 110'uncu âyetini okursa, bu okuyuş kendisi için Aden-i Ebyen'den (Yemen'de bir ada) Mekke'ye kadar olan mıntıkaları aydınlatan içi meleklerle dolu bir nûr olur.”
Senâullah Dehlevi buyurdu ki:
"Cuma gecesi veya gündüzünde Kehf suresini okumak çok sevaptır."
Abdullah bin Mes'ûd buyurdu ki:
"İsra, Kehf ve Meryem sureleri ilk inen surelerdendir. Bu sureler benim ilk servetimdir."

Kehf Suresi Okunuşu
1.El hamdü lillahillezı enzele ala abdihil kitabe ve lem yec'al lehu ıveca
2.Kayyimel li yünzira be'sen şedıdem mil ledünhü ve yübeşşiral mü'minınellezıne ya'melunes salihati enne lehüm ecran hasena
3.Makisıne fıhi ebeda
4.Ve yünzirallezıne kalüttehazellahü veleda
5.Ma lehüm bihı min ılmiv ve la li abaihim kebürat kelimeten tahrucü min efvahihim iy yekulune illa keziba
6.Fe lealleke bahıun nefseke ala asarihim il lem yü'minu bi hazel hadısi esefa
7.İnna cealna ma alel erdı zınetel leh ali neblüvehüm eyyühüm ahsenü amela
8.Ve inna le caılune ma aleyha saıydem cüruza
9.Em hasibte enne ashabel kehfi ver rakıymi kanu min ayatina aceba
10.İz evel fityetü ilel kehfi fe kalu rabbena atina mil ledünke rahmetev ve heyyi' lena min emrina raşeda
11.Fe darabna ala azanihim fil kehfi sinıne adeda
12.Sümme beasnahüm li na'leme eyyül hızbeyni ahsa lima lebisu emeda
13.Nahnü nekussu aleyke nebeehüm bil hakk innehüm fityetün amenu bi rabbihim ve zidnahüm hüda
14.Ve rabatna ala kulubihim iz kamu fe kalu rabbüna rabbüs semavati vel erdı len ned'uve min dunihı ilahel le kad kulna izen şetata
15.Haülai kavmünettehazu min dunihı aliheh lev la ye'tune aleyhim bi sültanim beyyin fe men azlemü mimmeniftera alellahi keziba
16.Ve izı'tezeltümuhüm ve ma ya'büdune illallahe fe'vu ilel kehfi yenşur leküm rabbüküm mir rahmetihı ve yüheyyi' leküm min emriküm mirfeka
17.Ve teraş şemse iza taleat tezaveru an kehfihim zatel yemıni ve iza ğarabet takriduhüm zateş şimali ve hüm fı fecvetim minh zalike min ayatillah mey yehdillahü fe hüvel mühted ve mey yudlil fe len tecide lehu veliyyem mürşida
18.Ve tahsebühüm eykazav ve hüm rukudüv ve nükallibühüm zatel yemıni ve zateş şimali ve kelbühüm basitun ziraayhi bil vesıyd levit tala'te aleyhim le velleyte minhüm firarav ve le müli''e minhüm ru''a
19.Ve kezalike beasnahüm li yetesaelu beynehüm kale kailüm minhüm kem lebistüm kalu lebisna yevmen ev ba'da yevm kalu rabbüküm a'lemü bi ma lebistüm feb'asu ehadeküm bi verikılüm hazihı ilel medıneti fel yenzur eyyüha ezka taamen fel ye'tiküm bi rizkım minhü vel yetelattaf ve la yüş'ıranne biküm ehada
20.İnnehüm iy yazheru aleyküm yercümuküm ev yüıyduküm fı milletihim ve len tüflihu izen ebeda
21.Ve kezalike a'serna aleyhim li ya'lemu enne va'dellahi hakkuv ve ennes saate la raybe fıha iz yetenazeune beynehüm emrahüm fe kalübnu aleyhim bünyana rabbühüm a'lemü bihim kalellezıne ğalebu ala emrihim le nettehızenne aleyhim mescida
22.Se yekulune selasetür rabiuhüm kelbühüm ve yekulune hamsetün sadisühüm kelbühüm racmem bil ğayb ve yekulune seb'atüv ve saminühüm kelbühüm kur rabbı a'lemü bi ıddetihim ma ya'lemühüm illa kalılün fe la tümari fıhim illa miraen zahirav ve la testefti fıhim minhüm ehada
23.Ve la tekulenne li şey'in innı faılün zalike ğada
24.İlla ey yeşaellahü vezkür rabbeke iza nesıte ve kul asa ey yehdiyeni rabbı li akrabe min haza raşeda
25.Ve lebisu fı kehfihim selase mietin sinıne vazdadu tis'a
26.Kulillahü a'lemü bima lebisu lehu ğaybüs semavati vel ard ebsır bihı ve esmı' ma lehüm min dunihı miv veliyyiv ve la yüşrikü fı hukmihı ehada
27.Vetlü ma uhıye ileyke min kitabi rabbik la mübeddile li kelimatihı ve len tecide min dunihı mültehada
28.Vasbir nefseke meallezıne yed'une rabbehüm bil ğadati vel aşiyyi yürıdune vechehu ve la ta'dü aynake anhüm türıdü zınetel hayatid dünya ve la tütı' men ağfelna kalbehu an zikrina vettebea hevahü ve kane emruhu füruta
29.Ve kulil hakku mir rabbiküm fe men şae fel yü'miv ve men şae fel yekfür inna a'tedna liz zalimıne naran ehata bihim süradikuha ve iy yesteğıysu yüğasu bi mani kel mühli yeşvil vücuh bi'seş şerab ve saet mürtefeka
30.İnnellezıne amenu ve amilus salihati inna la nüdıy'u ecra men ahsene amela
31.Ülaike lehüm cennatü adnin tecrı min tahtihimül enharu yühallevne fıha min esavira min zehebiiv ve yelbesune siyaben hudram min sündüsiv ve istebrakım müttekiıne fıha alel eraik nı'mes sevab ve hasünet mürtefeka
32.Vadrib lehüm meseler racüleyni min a'nabiv ve hafefnahüma bi nahliv ve cealna beynehüma zer'a
33.Kiltel cenneteyni atet üküleha ve lem tazlim minhü şey'ev ve feccerna hılalehüma nehara
34.Ve kane lehu semer fe kale li sahıbihı ve hüve yühaviruhu ene ekseru minke malev ve eazzü nefera
35.Ve dehale cennetehu ve hüve zalimül li nefsih kale ma ezunnü en tebıde hazihı ebeda
36.Ve ma ezunnüs saate kaimetev ve leir rudidtü ila rabbı le ecidenne hayram minha münkaleba
37.Kale lehu sahıbühu ve hüve yühavirruhu e keferte billezı halekake min türabin sümme min nutfetin sümme sevvake racüla
38.Lakinne hüvellahü rabbı ve la üşrikü bi rabbı ehada
39.Ve lev la iz dehalte cenneteke kulte ma şaellahü la kuvvete illa billah in terani ene ekalle minke malev ve veleda
40.Fe asa rabbı ey yü'tiyeni hayram min cennetike ve yursile aleyha husbanem mines semai fe tusbiha saıyden zeleka
41.Ev yusbiha maüha ğavran fe len testetıy'a lehu taleba
42.Ve ühıyta bi semerihı fe asbeha yükallibü keffeyhi ala ma enfeka fıha ve hiye haviyetün ala uruşiha ve yekulü ya leytenı lem üşrik bi rabbı ehada
43.Ve lem tekül lehu fietüy yensurunehu min dunillahi ve ma kane müntesıra
44.Hünalikel velayetü lillahil hakk hüve hayrun sevabev ve hayrun ıkba
45.Vadrib lehüm meselel hayatid dünya ke main enzelnahü mines semai fahteleta bihı nebatül erdı fe asbeha heşımen tezruhür riyah ve kanellahü ala külli şey'im muktedira
46.Elmalü vel benune zınetül hayatid dünya vel bakıyatüs salihatü hayrun ınde rabbike sevabev ve hayrun emela
47.Ve yevme nüseyyirul cibale ve teral erda barizetev ve hasernahüm fe lem nüğadir minhüm ehada
48.Ve uridu ala rabbike saffa le kad ci'tümuna kema halaknaküm evvele merratim bel zeamtüm ellen nec'ale leküm mev'ıda
49.Ve vüdıal kitabü fe teral mücrimıne müşfikıyne mimma fıhi ve yekulune ya veyletena mali hazel kitabi la yüğadiru sağıyratev ve la kebıraten illa ahsaha ve vecedu ma amilu hadıra ve la yazlimü rabbüke ehada
50.Ve iz kulna lil melaiketiscüdu li ademe fe secedu illa iblıs kane minel cinni fe feseka an emri rabbih e fe tettehızunehu ve züriyyetehu evliyae min dunı ve hüm leküm adüvv bi'se liz zalimıne bedela
51.Ma eşhedtühüm halkas semavati vel erdı ve la halka enfüsihim ve ma küntü müttehızel müdıllıne aduda
52.Ve yevme yekulü nadu şürakaiyellezıne zeamtüm fe deavhüm fe lem yestecıbu lehüm ve cealna beynehüm mevbika
53.Verael mücrimunen nara fe zannu ennehüm müvakıuha ve lem yecidu anha masrifa
54.Ve le kad sarrafna fı hazel kur'ani lin nasi min külli mesel ve kanel insanü eksera şey'in cedela
55.Ve ma menean nase ey yü'minu iz caehümül hüda ve yestağfiru rabbehüm illa en te'tiyehüm sünnetül evvelıne ev ye'tiyehümül azabü kubüla
56.Ve ma nürsilül mürselıne illa mübeşşirıne ve münzirın ve yücadilüllezıne keferu bil batıli li yüdhıdu bihil hakka vettehazu ayatı ve ma ünziru hüzüva
57.Ve men azlemü mimmen zükkira bi ayati rabbihı fe a'rada anha ve nesiye ma kaddemet yedah inna cealna ala kulubihim ekinneten ey yefkahuhü ve fı azanihim vakra ve in ted'uhüm ilel hüda fe ley yehtedu izen ebeda
58.Ve rabbükel ğafuru zür rahmeh lev yüahızühüm bi ma kesebu le accele lehümül azab bel lehüm mev'ıdül ley yecidu min dunihı mev'ila
59.Ve tilkel kura ehleknahüm lemma zalemu ve cealna li mehlikihim mev'ıda
60.Ve iz kale musa li fetahü la ebrahu hatta eblüğa mecmeal bahrayni ev emdıye hukuba
61.Felemma beleğa mecmea beynihima nesiya hutehüma fettehaze zebılehu fil bahri seraba
62.Felemma caveza kaleli fetahü atina ğadaena le kad lekıyna min seferina haza nesaba
63.Kale eraeyte iz eveyna iles sahrati fe innı nesıtül hute ve ma ensanıhü illeş şeytanü en ezkürah vettehaze sebılehu fil bahri aceba
64.Kale zalike ma künna nebğı fertedda ala asarihima kasasa
65.Fe veceda abdem min ıbadina ateynahü rahmetem min ındina ve allemnahü mil ledünna ılma
66.Kale lehu musa hel ettebiuke ala en tüallimeni mimma ullimte ruşda
67.Kale inneke len testetıy'a meıye sabra
68.Ve keyfe tasbiru ala ma lem tühıt bihı hubra
69.Kale setecidünı in şaellahü sabirav ve la a'sıy leke emra
70.Kale fe initteba'tenı fe la tes'elnı an şey'in hatta uhdise leke minhü zikra
71.Fentaleka hatta iza rakiba fis sefıneti harakaha kale eharakteha li tüğrika ehleha le kad ci'te şey'en imra
72.Kale e lem e kul inneke len testetıy'a meıye sabra
73.Kale la tüahıznı bima nesıtü ve la türhıknı min emrı usra
74.Fentaleka hatta iza lekıya ğulamen fe katellehu kale e katelte nefsen zekiyyetem bi ğayri nefs le kad ci'te şey'en nükra
75.Kale elem e kul leke inneke len testetıy'a meıye sabra
76.Kale in seeltüke an şey'im ba'deha fe la tüsahıbnı kad belağte mil ledünnı uzra
77.Fentaleka hatta iza eteya ehle karyetinistet'ama ehleha fe ebev ey yüdayyifuhüma fe veceda fıha cidaray yürıdü ey yenkadda fe ekameh kale lev şi'te lettehazte aleyhi ecra
78.Kale haza firaku beynı ve beynik se ünebbiüke bi te'vıli ma lem testetı' aleyhi sabra
79.Emmes sefınetü fe kanet li mesakıne ya'melune fil bahri fe eradtü en eıybeha ve kane veraehüm meliküy ye'huzü külle sefınetin ğasba
80.Ve emmel ğulamü fekane ebevahü mü'mineyni fe haşına ey yürhikahüma tuğyanev ve küfra
81.Fe eradna ey yübdilehüma rabbühüma hayram minhü zekatev ve akrabe ruhma
82.Ve emmel cidaru fe kane li ğulameyni yetımeyni fil medineti ve kane tahtehu kenzül lehüma ve kane ebuhüma saliha fe erade rabbüke ey yeblüğa eşüddehüma ve yestahrica kenzehüma rahmetem mir rabbik ve ma fealtühu an emrı zalike te'vılü ma lem testı' aleyhi sabra
83.Ve yes'eluneke an zil karneyn kul seetlu aleyküm minhü zikra
84.İnna mekkenna lehu fil erdı ve ateynahü min külli şey'in sebeba
85.Fe etbea sebeba
86.Hatta iza belağa mağribeş şemsi vecedeha tağrubü fı aynin hamietiv ve vecede ındeha kavma kulna yazel karneyni imma en tüazzibe ve imma en tettehıze fıhim husna
87.Kale emma men zaleme fe sevfe nüazzibühu sümme yüraddü ila rabbihı fe yüazzibühu azaben nükra
88.Ve emma men amene ve amile salihan fe lehu cezaenil husna ve senekulü lehu min emrina yüsra
89.Sümme etbea sebeba
90.Hatta iza belağa matliaş şemsi vecedeha tatlüu ala kavmil lem nec'al lehüm min duniha sitra
91.Kezalik ve kad ehatna bima ledeyhi hubra
92.Sümme etbea sebeba
93.Hatta iza belağa beynes seddeyni vecede min dunihima kavmel la yekadune yefkahune kavla
94.Kalu ya zel karneyni inne ye'cuce ve me'cuce müfsidune fil erdı fe hel nec'alü leke harcen ala en tec'ale beynena ve beynehüm sedda
95.Kale ma mekkennı fıhi rabbı hayrun fe eıynunı bi kuvvetin ec'al beyneküm ve beynehüm redma
96.Atuni züberal hadıd hatta iza sava beynes sadafeyni kalenfühu hatta iza cealehu naran kale atunı üfriğ aleyhi kıdra
97.Femestau ey yazheruhü ve mestetau lehu nakba
98.Kale haza rahmetüm mir rabbı fe iza cae va'dü rabbı cealehu dekka' ve kane va'dü rabbı hakka
99.Ve terakna ba'dahüm yevmeiziy yemucü fı ba'dıv ve nüfiha fis suri fe cema'nahüm cem'a
100.Ve aradna cehenneme yevmeizil lil kafirıne arda
101.Ellezıne kanet a'yünühüm fı ğıtain an zikrı ve kanu la yestetıy'une sem'a
102.E fe hasibellezıne keferu ey yettehızu ıbadı min dunı evliya' inna a'tedna cehenneme lil kafirınenüzüla
103.Kul hel nünebbiüküm bil ahserıne a'mala
104.Ellezıne dalle sa'yühüm fil hayatid dünya ve hüm yahsebune ennehüm yuhsinune sun'a
105.Ülaikellezıne keferu bi ayati rabbihim ve likaihı fe habitat a'malühüm fe la nükıymü lehüm yevmel kıyameti vezna
106.Zalike cezaühüm cehennemü bima keferu vettehazu ayatı ve rusülı hüzüve
107.İnnellezıne amenu ve amilus salihati kanet lehüm cennatül firdevsi nüzüla
108.Halidıne fıha la yebğune anha hıvela
109.Kul lev kanel bahru midadel li kelimati rabbi le nefidel bahru kable en tenfede kelimatü rabbi ve lev ci'na bi mislihı mededa
110.Kul innema ene beşerum mislüküm yuha ileyye ennema ilahüküm ilahüv vahıd fe men kane yercu likae rabbihı felya'mel amelen salihav ve la yüşrik bi ıbadeti rabbihı ehada

Kuranı Kerim Kehf Suresi Diyanet Meali
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Hamd, kuluna Kitab’ı (Kur’an’ı) indiren ve onda hiçbir eğrilik yapmayan Allah’a mahsustur.
2,3,4. (Allah onu), katından gelecek şiddetli bir azap ile (inanmayanları) uyarmak, salih ameller işleyen mü’minleri, içlerinde ebedî olarak kalacakları güzel bir mükâfat (cennet) ile müjdelemek ve “Allah, bir çocuk edindi” diyenleri de uyarmak için dosdoğru bir kitap kıldı.
5. Bu konuda ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ne büyük bir söz (bu) ağızlarından çıkan! Onlar ancak yalan söylüyorlar.
6. Demek sen, bu söze (Kur’an’a) inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin!
7. İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir zinet yaptık.
8. Biz, elbette (zamanı gelince) yeryüzündeki her şeyi bir kuru toprak hâline getireceğiz.
9. Yoksa sen, (sadece) Ashab-ı Kehf ve Ashab-ı Rakîm’i mi bizim ibret verici delillerimizden sandın?
10. Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, “Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde
bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır” demişlerdi.
11. Bunun üzerine biz de nice yıllar onların kulaklarını (dış dünyaya) kapattık (Onları uyuttuk).
12. Sonra onları uyandırdık ki, iki zümreden hangisinin bekledikleri süreyi daha iyi hesap ettiğini bilelim.
13. Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.
14,15. Kalkıp da, “Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. O’ndan başkasına asla ilâh demeyiz. Yoksa andolsun ki saçma bir söz söylemiş oluruz. Şunlar, şu kavmimiz, O’ndan başka tanrılar edindiler. Onlar hakkında açık bir delil getirselerdi ya! Artık kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir?”
dediklerinde onların kalplerine kuvvet vermiştik.
16. (İçlerinden biri şöyle dedi:) “Mademki onlardan ve Allah’tan başkasına tapmakta olduklarından yüz çevirip ayrıldınız, o hâlde mağaraya çekilin ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın ve içinde bulunduğunuz durumda yararlanacağınız şeyler hazırlasın.”
17. (Orada olsaydın) güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ tarafına kaydığını, batarken de onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün. Kendileri ise mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allah’ın mucizelerindendir. Allah, kime hidayet ederse işte o, doğru yolu bulandır. Kimi de şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.
18. Uykuda oldukları hâlde, sen onları uyanık sanırsın. Biz onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış (yatmakta idi.) Onları görseydin, mutlaka onlardan yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
19. Böylece biz, birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden biri: “Ne kadar kaldınız”? dedi.
(Bir kısmı) “Bir gün, ya da bir günden az”, dediler. (Diğerleri de) şöyle dediler: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin. Ayrıca, çok nazik davransın (da dikkat çekmesin) ve sizi hiçbir kimseye sakın sezdirmesin.”
20. “Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler, yahut kendi dinlerine döndürürler. O zaman da bir daha asla kurtuluşa eremezsiniz.”
21. Böylece biz, (insanları) onların hâlinden haberdar ettik ki, Allah’ın va’dinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar (olayın mucizevî tarafını ve asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. (Bazıları), “Onların üstüne bir bina yapın, Rableri onların hâlini daha iyi bilir” dediler. Duruma hâkim olanlar ise, “Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız” dediler.
22. (Ey Muhammed!) Bazıları bilmedikleri şey hakkında atıp tutarak: “Onlar üç kişidirler, dördüncüleri köpekleridir” diyecekler. Yine, “Beş kişidirler, altıncıları köpekleridir” diyecekler. Şöyle de diyecekler:
“Yedi kişidirler, sekizincileri köpekleridir.” De ki: “Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Zaten onları pek az kimse bilir. O hâlde, onlar hakkında (Kur’an’daki) apaçık tartışma(yı aktarmak)dan başka tartışmaya girme ve bunlar hakkında onlardan hiçbirine bir şey sorma.”
23. Hiçbir şey hakkında sakın “yarın şunu yapacağım” deme!
24. Ancak, “Allah dilerse yapacağım” de. Unuttuğun zaman Rabbini an ve “Umarım Rabbim beni, bundan daha doğru olana ulaştırır” de.
25. Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler.
26. De ki: “Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O’na aittir. O, ne güzel görür; O, ne güzel işitir! Onların, O’ndan başka hiçbir dostu da yoktur. O, hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez.”
27. Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. O’ndan başka asla bir sığınak da bulamazsın.
28. Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol. Dünya hayatının zînetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.
29. De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne kötü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.
30. Gerçek şu ki, iman edip iyi işler yapanlara gelince, elbette biz iyi iş yapanların ecrini zayi etmeyiz.
31. İşte onlar için içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada tahtlar üzerine kurularak altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekten yeşil giysiler giyeceklerdir. O ne güzel karşılıktır! Cennet de ne güzel bir yaslanacak yerdir!
32. Onlara şu iki adamı örnek ver: Onlardan birine iki üzüm bağı vermiş, bağların çevresini hurmalarla donatmış, ikisinin arasına da bir ekinlik koymuştuk.
33. Her iki bağ da meyvelerini vermiş ve ürünlerinden hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. Bu iki bağın arasından bir de nehir fışkırtmıştık.
34. Derken onun büyük bir serveti oldu. Arkadaşıyla konuşurken ona dedi ki: “Benim malım seninkinden daha çok. Adamlardan yana da senden daha üstünüm.”
35. Derken kendine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: “Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum.”
36. “Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Rabbime döndürülsem bile andolsun bundan daha iyi bir sonuç bulurum.”
37. Arkadaşı, ona cevap vererek dedi ki: “Seni topraktan, sonra bir damla döl suyundan yaratan, sonra da seni (eksiksiz) bir insan şeklinde düzenleyen Allah’ı inkâr mı ediyorsun?”
38. “Fakat O Allah benim Rabbimdir. Ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam.”
39,40. “Bağına girdiğinde ‘Mâşaallah! Kuvvet yalnız Allah’ındır’ deseydin ya!. Eğer benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan, belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir. Seninkinin üzerine de gökten bir afet indirir de bağ kupkuru ve yalçın bir toprak hâline geliverir.”
41. “Ya da suyu çekiliverir de (bırak bir daha bulmayı) artık onu arayamazsın bile.”
42. Derken bütün serveti helâk edildi. (Yıkılmış) çardakları üzerine çökmüş hâldeki bağına yaptığı harcamalar karşısında ellerini oğuşturuyor ve şöyle diyordu: “Keşke Rabbime hiçbir kimseyi ortak koşmasaydım..”
43. Onun, Allah’tan başka kendisine yardım edebilecek kimseleri yoktu. Kendi kendini kurtaracak güçte de değildi.
44. İşte bu durumda velayet (himaye ve koruyuculuk) yalnızca hak olan Allah’a mahsustur. O’nun mükâfatı da daha hayırlıdır, vereceği sonuç da daha hayırlıdır.
45. Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar. Fakat bütün bu canlılık sonunda rüzgârın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah, her şey üzerinde kudret sahibidir.
46. Mallar ve evlatlar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap
olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.
47. Dağları yürüteceğimiz ve senin yeryüzünü çırılçıplak göreceğin günü bir hatırla. Biz onları mahşerde toplarız da içlerinden hiçbirini bırakmayız.
48. Hepsi saf saf Rabbinin huzuruna çıkarılırlar. Onlara, “Andolsun, sizi ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz. Oysa siz, sizin için hesaba çekileceğiniz bir zaman belirlemediğimizi sanmıştınız” denir.
49. Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. “Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!” derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.
50. Hani biz meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi.
İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir!
51. Ben onları ne göklerin ve yerin yaratılışına, ne de kendilerinin yaratılışına şahit tuttum. Saptıranları da hiçbir zaman yardımcı edinmiş değilim.
52. (Ey Muhammed!) Allah’ın, “Ortağım olduklarını iddia ettiklerinizi çağırın” diyeceği, onların da çağıracakları, fakat kendilerine (çağırdıklarının) cevap vermeyecekleri ve bizim de aralarına bir uçurum koyacağımız günü hatırla!
53. Suçlular (o gün) ateşi görünce, onun içine düşeceklerini iyice anlayacaklar ve ondan kurtuluş yolu da bulamayacaklardır.
54. Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür.
55. İnsanlara hidayet geldikten sonra onların inanmalarına ve Rab’lerinden mağfiret dilemelerine, ancak, öncekilerin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesi, ya da kendilerine azabın göz göre göre gelmesi (yönündeki beklentileri) engel olmuştur.
56. Biz, peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. İnkâr edenler ise, hakkı batılla çürütmek için mücadele ederler. Âyetlerimizi ve kendilerine yapılan uyarıları alaya alırlar.
57. Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan
daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar.
58. Rabbin, çok bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir. Eğer yaptıkları yüzünden onları (dünyada) cezaya çarptırsaydı, elbette azaplarını çarçabuk verirdi. Hayır, onlar için belirlenmiş bir gün vardır ki (o gün gelince) hiçbir kurtuluş çaresi bulamazlar.
59. İşte zulmettiklerinde yok ettiğimiz memleketler.. Helâk edilmeleri için de belli bir zaman tayin etmiştik.
60. Hani Mûsâ, beraberindeki gence şöyle demişti: “İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, ya da uzun zaman gideceğim.”
61. Onlar iki denizin birleştiği yere varınca, balıklarını unuttular. Balık denizde yolunu tutup kayıp gitti.
62. Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ beraberindeki gence, “Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun düştük” dedi.
63. Genç, “Gördün mü! Kayaya sığındığımız sırada balığı unutmuşum. –Doğrusu onu sana söylememi bana ancak şeytan unutturdu- Balık şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti” dedi.
64. Mûsâ: “İşte aradığımız bu idi” dedi. Bunun üzerine tekrar izlerini takip ederek gerisingeri döndüler.
65. Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, kendisine tarafımızdan bir ilim öğretmiştik.
66. Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi.
67. Adam, şöyle dedi: “Doğrusu sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin.”
68. “İç yüzünü kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredebilirsin?”
69. Mûsâ, “İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir işte de sana karşı gelmeyeceğim” dedi.
70. O da şöyle dedi: “O hâlde, eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında
bana soru sormayacaksın.”
71. Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Mûsâ, “Sen onu
içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş yaptın.” dedi.
72. Adam, “Sen benimle beraberliğe asla sabredemezsin, demedim mi?” dedi.
73. Mûsâ, “Unuttuğum için bana çıkışma ve bu işimde bana güçlük çıkarma!” dedi.
74. Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ,
“Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi.
75. Adam, “Sana, benimle beraberliğe asla sabredemezsin demedim mi?” dedi.
76. Mûsâ, “Eğer bundan sonra sana bir şey hakkında soru sorarsam, artık benimle arkadaşlık etme.9
Doğrusu, tarafımdan (dilenecek son) özre ulaştın (bu son özür dileyişim)” dedi.10
77. Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Halk onları konuk
etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler. Adam hemen o duvarı
doğrulttu. Mûsâ, “İsteseydin bu iş için bir ücret alırdın” dedi.
78. Adam, “İşte bu birbirimizden ayrılmamız demektir” dedi. “Şimdi sana sabredemediğin şeylerin
içyüzünü anlatacağım.”
79. “O gemi, denizde çalışan birtakım yoksul kimselere ait idi. Onu yaralamak istedim, çünkü onların
ilerisinde, her gemiyi zorla ele geçiren bir kral vardı.”
80. “Çocuğa gelince, anası babası mü’min insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”
81. “Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.”
82. “Duvar ise şehirdeki iki yetim çocuğa ait idi. Altında onlara ait bir define vardı. Babaları da iyi bir
insandı. Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve Rabbinden bir rahmet olarak definelerini
çıkarmalarını istedi. Bunları ben kendi görüşüme göre yapmadım. İşte senin, sabredemediğin şeylerin
içyüzü budur.”
83. (Ey Muhammed!) Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar. De ki: “Size ondan bir anı
okuyacağım.”
84. Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol
verdik.
85. O da (Batı’ya gitmek istedi ve) bir yol tuttu.
86. Güneşin battığı yere varınca, onu siyah balçıklı bir su gözesinde batar (gibi) buldu. Orada (kâfir) bir kavim gördü. “Ey Zülkarneyn! Ya (onları) cezalandırırsın ya da haklarında iyilik yolunu tutarsın”
dedik.
87. Zülkarneyn, “Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbine döndürülür. O da
kendisini görülmedik bir azaba uğratır” dedi.
88. “Her kim de iman eder ve salih amel işlerse, ona mükâfat olarak daha güzeli var. (Üstelik) ona
emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz.”
89. Sonra yine (doğuya doğru) bir yol tuttu.
90. Güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu kendileriyle güneş arasına örtü koymadığımız bir halk üzerine
doğar buldu.
91. İşte böyle. Şüphesiz biz onun yanındakileri ilmimizle kuşatmışızdır.
92. Sonra yine bir yol tuttu.
93. İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu.
94. Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar.Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?”
95. Zülkarneyn, “Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır.
Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım” dedi.
96. “Bana (yeterince) demir madeni13 getirin” dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, “körükleyin!” dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.
97. Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.
98. Zülkarneyn, “Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi gerçektir” dedi.
99. O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar. Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz.
100,101. O gün cehennemi; gözleri Zikr’ime (Kur’an’a) karşı perdeli olan ve onu dinleme zahmetine dahi katlanamayan kâfirlerin karşısına (bütün dehşetiyle) dikeriz!
102. İnkâr edenler, beni bırakıp da kullarımı dost edineceklerini mi sandılar? Biz cehennemi kâfirlere konak olarak hazırladık.
103,104. (Ey Muhammed!) De ki: “Amelce en çok ziyana uğrayan; iyi iş yaptıklarını sandıkları hâlde, dünya hayatındaki çabaları kaybolup giden kimseleri size haber verelim mi?”
105. Onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na kavuşacaklarını inkâr eden, böylece amelleri boşa çıkan, o
yüzden de kıyamet gününde amelleri için bir terazi kurmayacağımız kimselerdir.
106. İşte böyle. İnkâr etmeleri, âyetlerimi ve Peygamberlerimi alay konusu yapmaları yüzünden onların cezası cehennemdir.
107,108. Şüphesiz, inanıp yararlı işler yapanlara gelince, onlar için içlerinde ebedî kalacakları Firdevs
cennetleri bir konaktır. Oradan ayrılmak istemezler.
109. De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilave etsek (denizlere deniz katsak); Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.”
110. De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”







Share:

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası