Yazar:Sait Faik Abasıyanık
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN:
Sayfa Sayısı:
“Hafif bir rüzgâr, köpeğin sarı tüylerini, adamın sarılı beyazlı sert saçlarını oynatıyordu.
Adamın yüzünde manalı hatlar vardı. Sevilmemişlerin, çok üzülmüşlerin, sarhoşların, bir zaman güzelken çirkinleyivermişlerin, okumuşların, hasılı iç rahatsızların yüzlerindeki ifade… (…) Gözlerinin etrafında yedi sekiz çizgi, hayatında çok güldüğünü değil, yüzünü güneşe verip mavi gözlerini kıstığını ifade ediyor dersem, inanmalısınız!
O, aynaya baktığı zaman, bu çizgilerin gülmekten değil, güneşe bakmaktan olduğunu, köpeğine söylemiştir. Bir köpeğe söylenilmiş lakırdıyı komşulardan hiçbiri işitmemiştir, denebilir mi?”
“Havada Bulut” adlı öyküden
Hafif bir rüzgâr, köpeğin sarı tüylerini, adamın sarılı beyazlı sert saçlarını oynatıyordu. Adamın yüzünde manalı hatlar vardı. Sevilmemişlerin, çok üzülmüşlerin, sarhoşların, bir zaman güzelken çirkinleyivermişlerin, okumuşların, hasılı iç rahatsızların yüzlerindeki ifade… (…) Gözlerinin etrafında yedi sekiz çizgi, hayatında çok güldüğünü değil, yüzünü güneşe verip mavi gözlerini kıstığını ifade ediyor dersem, inanmalısınız! O, aynaya baktığı zaman, bu çizgilerin gülmekten değil, güneşe bakmaktan olduğunu, köpeğine söylemiştir. Bir köpeğe söylenilmiş lakırdıyı komşulardan hiçbiri işitmemiştir, denebilir mi?” Arka kapaktan “Onu nasıl beklediğimi kimseler bilemez. Bir insan nasıl beklenir?” (S: 57) Hikayeleri hakkında ne söylenebilir ki, bize bizi en güzel yansıtan hıkayecımız yazar/Sait-Faik-Abasiyanik (Hande gunkut)
Modern Türk edebiyatında çağdaş öykücülüğün mihenk taşı adalı Sait Faik’in bir kitabını daha keyifle okudum. İstanbul’un arka sokaklarında, Rum mahallelerinde, caddelerinde, adalarda gezer hissiyatı veren sıradan insanların okuru sarıp sarmayalayan öykülerini kaleme alıyor yazar. Kitapta altını çizdiğim aşka dair, sisteme dair topluma dair önemli anektodlar. Yazar küçük insanın ağzından büyük sistem eleştirileri, ütopik hayaller haykırıyor sayfalarında. Kesinlikle okumaya değer. (Caner)
Bulutu evine götüremediğine hâlâ üzülür mü Yorgiyam Kitabın adının geçtiği yeri okuduğunuzda eminim o kısma kalbinizi bırakacaksınız. Öyle masum bir hikâyeydi işte. Onun hakkında pek bir şey demeyeceğim bu yüzden. Büyü bozulmasın Bu kitabın Sait Faik'in diğer öykülerinden farklı bir yanı var. Bu kitapta hikâye anlatmayı bir kenara bırakmış ve bir yazar olarak o hikâyeler nasıl yazılıyor bunu anlatmış Sait Faik. Bir nevi kendine, kendi yazma sürecine dışardan bakmış. Adeta bize okuduğumuz öyküler nasıl meydana çıkıyor bunun cevabını vermiş. (Misal yazarın anlatacağı şeyleri öyküde hangi kahramanın bakış açısından sunacağına dair karar verme sürecini okuyoruz bu kitabın başlarında. Önce bir köpeğin gözünden anlatacağını söylüyor daha sonra vazgeçip adamın yanına kendi gidiyor. vs. vs.) Sait Faik'in diğer kitaplarını okuduysanız şunu fark etmişsinizdir. Onun kitaplarında birkaç tane öykü bulunur ve bu öyküler birbirinden çok farklıdır. Ancak Havada Bulut diğer kitapları gibi değil. Zincire benzetebileceğimiz bir anlatım yapısı var. Öyle ki anlatım yazarın kendinde başlıyor, daha sonra posta müvezziine geçiyor, daha sonra köpekli adama, daha sonra köpekli adamın sevdiği kadına derken zincirin bir halkasından diğerine geçerek her kahramanın hikayesini biz okurlara geniş geniş anlatıyor. Bu anlamda Havada Bulut birbiri ile bağlantısı bulunan bir hikayeler zinciri aslında. Hatta bazı yerlerde bu zincirin halkaları arasındaki bağlantıyı yine yazarın kendisi oluşturuyor. Birinin hikayesini anlatırken bir anda kamerayı kendine çevirip bir zamanlar karşılaştığı başka bir hikâye ile bağlantı kurup o kişiden devam ettiriyor anlatımını. Okurken bazı yerlerde kafanız oldukça karışabilir. Çünkü bir an okuduğunuz kişinin Sait Faik mi, köpekli adam mı yoksa başka biri mi olduğunu karıştırıyorsunuz. Düğümlendiği yerde çözmek kolay değil yani. Yine de sımsıcak bir öykü. İnsanın içini ısıtıyor, yer yer huzurla dolduruyor, bazen hüzünlendiriyor, bazen kahkaha artırıyor. Hayat gibi kısaca Sait Faik okumak hayat gibi, bu durum anlatılanların hayatın içinden olmasından mı kaynaklanıyor yoksa başka bir şeyden mi bilmiyorum ama şunu biliyorum ki yaşayarak okuyorsunuz Adalıyı. Onu okudukça eminim bir süre sonra Ada halkından biri olacaksınız siz de. Barba'yı, Hıristo'yu, Yorgiya'yı, kimi zaman bakkal kimi zaman garson olarak gördüğünüz Yani Efendiyi, Eleni'yi, Katina'yı, Sofya'yı, Matmazel Todori'yi gördüğünüz yerde tanıyacaksınız. Ve bir gün bir kilisede ölüm çanının beş dakikadan az çaldığını duyduğunuzda diyeceksiniz ki "Fakirin çanı az çalarmış, ölen mukakkak çok fakir." (•••MERVE•••)
Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım, 22 Kasım ya da 23 Kasım Mayıs ), Türk öykü, roman ve şiir yazarıdır. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.
Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlatmıştır. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmamış, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmemiş ve belli bir tarzın takipçisi olmamıştır. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalışır. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlatır. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer alır.
'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içermektedir. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırmıştır. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir. Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etmiştir. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.
© Tüm Hakları Saklıdır.
Sitedeki içerikler izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. funduszeue.info ile bir bağlantı kurulamaz, site sorumlu değildir.
Köpekli adam: Köpekli adam kendi çapında birbirinden farklı hikayeler yazmaktadır. Özellikle köpeğine anlattığı derler ile bilinmektedir. Çevresi köpeği ile dertleşmesini tamamı ile farklı algılamaktadır. Kimine göre aşık olduğu için köpekle konuşmaktadır. Kimine göre ise akıl dengesi yerinde değildir.
Ahmet Bey: Ahmet Bey sevmeye ve sevilmeye son derece aç bir insandır. Ancak bazıları tarafından sevilmemesi onun yıpranmasına neden olmaktadır. Özellikle yaşadığı hikayelerde ortaya çıkan olumsuzluklar Ahmet beyin farklı noktalara yönelmesine sebebiyet vermektedir.
Posta müvezzi: Hikayeyi anlatan üçüncü şahıstır.
Yorgiya: Ahmet Bey’in aşık olduğu kadındır.
Mehmet Bey: Ahmet Bey’in yakın arkadaşıdır.
KonusuKitap biraz zor bir aşk hayatı geçiren ve kendisini farklı karmaşıklıkların içerisinde yer bulan bir adamın hikayesini ele almaktadır. Her ne kadar çok aşık olsa da farklı engeller karşısına çıkmaktadır.
Birinci hikayede kitap daha çok karakterlere yoğunlaşmaktadır. Özellikle köpekli adamın neden köpeği ile konuştuğu ve çevresinin ona bakış açısı bu hikayede ele alınmaktadır. Aslında çoğu insanın farklı şekillerde kendisi ile konuşması gibidir köpekli adamın köpeği ile konuşması. İç sesini duyuramayan insanlarda olduğu gibi köpekli adam da içinden geçenleri köpeğine anlatmaktadır. Posta müvezzi köpekli adamın gönderdiği mektuplardan birini açar. Bu hikaye, geldiği bu aşamadan sonra ikinci hikayeye bağlanır.
Ay ışığı hikayesi, köpekli adamın kitapta yazara anlattığı ilk hikayedir. Posta müvezzi ve yazar bir mektubu açarak okurlar. Köpekli adamın yazdığı hikaye her ikisini de şaşırtmaktadır. Kitap hakkında kendi aralarında bir tartışma içerisinde girerler. Yazar kendisini yaptığından dolayı suçlu hisseder. Köpekli adamı bulunur ve ona mektubu okuduğunu anlatır. Ancak köpekli adam hikayeyi okumalarına sevinir.
Kitapta yer alan üçüncü hikayede Yorgiya adlı bir kız ortaya çıkmaktadır. Çeşmede su doldururken kovasında gördüğü bulut yüzünden son derece sevinçlidir. Bulutu mutlu bir şekilde evine götürür. Bu bulut Yorgiya’nın asla bulamadığı çocukluk mutluluğudur. Köpekli adam hikayesini tamamladıktan sonra ona bir gece aşık olduğunu dile getirir. Köpekli adamın hikayesine göre Yorgiya’ya aşık olan adam Ahmet Bey’dir.
Kitabın dördüncü hikayesinde köpekli adam bakkal ve çiftlik kurma hayalini dile getirmektedir. Aynı zamanda bu hikayede kendisine bir iş kurmaya çalışan Ahmet Bey de dile getirilmektedir. Beşinci hikayede ise karidesçinin evinde Ahmet Bey ve Yorgiya buluşup bir aşk yaşamaktadır.
Kitabın altıncı hikayesinde Yorgiya’nın mahallesi ele alınmaktadır. Mahallesini ve evini tanımak isteyen Ahmet Bey bu konuda bir adım atmaktadır. Ancak bu mahalle oldukça karışık bir mahalledir. Karidesçiler, barlar ve randevu evi gibi birçok farklı mekan bulunmaktadır. Kitabın yedinci hikayesinde bir delikanlının gördüğü kıza aşık olması ve onu takip etmesi ile gelişen olaylar ele alınmaktadır. Sekizinci hikayede ise korkunç bir pastane ele alınmaktadır. Son derece işlek pastaneye birçok farklı hayat kadını ve kabadayı gelmektedir.
Kitabın dokuzuncu hikayesinde Elene ve Katina yer almaktadır. Katine yirmili yaşlarında bir kızdır. Mesleği ise pastacılık yapmaktır. Katina sayesinde köpekli adam ve Yorgiya tanışmıştır. Bu mahalle hakkındaki neredeyse her şey köpekli adama iyi gelmektedir. Kitabın onuncu hikayesinde Falcı Matmates Todori ortaya çıkmaktadır. Falcılık yaptığı mekandan korkularından dolayı çıkamamaktadır. Sürekli olarak fal baktıklarına evden onu kimsenin çıkarıp çıkaramayacağını sormaktadır. Onbirinci hikayede ise köpekli adamın ilk mektupları yer almaktadır. Sevgilisine mektupları ile içini dökmektedir. Yazmanın son derece yorucu bir iş olduğunu dile getirir. Köpekli adama göre düşünmek çok daha kolay bir iştir. Köpekli adama göre güzel düşünceler ile güzel cümleler kurmak kolaydır ancak bunları yazmak tam bir savaştır.
On ikinci hikayede ise bir mektup ele alınmaktadır. Sevgilisinden gelen ayrılık haberine dayanamayan Ahmet Bey memleketine gitme kararı almıştır. Bu hikayede Ahmet Bey ve köpekli adam özdeşleştirilebilmektedir. Aslında köpekli adam tüm yaşadıklarını Ahmet Bey üzerinden hikayeye dönüştürmüştür. Kitabın on üçüncü hikayesinde yazarın kendisi konuşmaktadır. Kitabın on dördüncü hikayesinde tarih 1 nisanı göstermektedir. Ahmet Bey sevgilisinin mahallesine gider. Bir ağaca sırtını dayar ve sevgilisinin evini izlemeye başlar. Erik ağacı ile sanki sevgilisiyle konuşuyormuş gibi konuşur. Sevgilisine olan özleminden bahseder. On beşinci hikaye Mehmet Bey tarafından bakılmasını sağlar. Mehmet Bey, Ahmet Bey’in yakın arkadaşıdır.
Kısa BilgilerHafif bir rüzgâr, köpeğin sarı tüylerini, adamın sarılı beyazlı sert saçlarını oynatıyordu.
Adamın yüzünde manalı hatlar vardı. Sevilmemişlerin, çok üzülmüşlerin, sarhoşların, bir zaman güzelken çirkinseyivermişlerin, okumuşların, hâsılı iç rahatsızların yüzlerindeki ifade () Gözlerinin etrafında yedi sekiz çizgi, hayatında çok güldüğünü değil, yüzünü güneşe verip mavi gözlerini kıstığını ifade ediyor dersem, inanmalısınız!
O, aynaya baktığı zaman, bu çizgilerin gülmekten değil, güneşe bakmaktan olduğunu, köpeğine söylemiştir. Bir köpeğe söylenilmiş lakırdıyı komşulardan hiçbiri işitmemiştir, denebilir mi?
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası